asiri edebi bi esermiscesine (ve ben cok anlarmisim gibi) overanalyze etmek istemiyorum ama, biraz alttan alta goze sokulan bir tema var, kimse yazmamis karalayayim.
--- spoiler ---
dizide devamli islenen birkac temadan birisi, insanlarin tek yonlu iletisim kurmaya cabalayip bunu fark etmemesi. kimse karsisindakini dinlemiyor, karsisindakinin ne dedigini/diyecegini en iyi kendisi biliyor. aslinda karsisindaki ne soylerse soylesin, onun agzindan cikanlari objektif olarak yorumlamayip, yani dinlemeyip, kendi dusunceleri ve onyargilariyla harmanliyor.
en bariz orneklerinden birisi adamin ogluyla bahcede otururken ogluna zorla sigara icirmesi. cocuk acik acik “icmiyorum baba” diyor, ama babasi onun kesin ictigini dusunuyor, o kadar ki sonunda zorla iciriyor da. sonra cocugun sigara icmedigini fark ettiginde de “niye soylemiyorsun oglum” diyor. soylediginin farkinda bile degil. yani farkinda ama, degil…
ayni tema dizinin hemen her diyalogunda var. cocuk kiz arkadasim var diyor, babasi “korunuyor musunuz?”. adam hasta degilim diyor, ailesi kanser teshisi koyuyor. kiz arabada olumden donen adama “icki kotu” diyor, adam “istersen var vereyim” diyor. herkes “leb” demeden “leblebi”yi anladigini dusunuyor.
birbirinin gercekten ne istedigini anlayan kitle genellikle yeni nesil olarak resmedilmis, hatta birbirlerini birak, kendilerinin ne istedigini (en cok da zit karakterleriyle ikizler bu figurde). mesela zengin yatli katli adam mal mulk istedigini sanmis, ama sonradan istedigi seyin o olmadigini anlamis. turk kadini birakip rus istedigini sanmis, onu da istememis meger. ote yandan genc girisimci cocuklar, ilk is gorusmelerini yaptiktan sonra “bira mi icsek” diyorlar. sonra bi “mal miyiz lan biz, 15 yasindayiz ve bunu aslinda istemiyoruz da” deyip dondurma yiyorlar. yine de dukkanin acilisinda annesi hala “siz sampanya mi iciyonuz?” diyor. cocuklar istemedikleri seyi coktan fark etmis, ama baskalari leb demeden leblebiyi anladigini zannediyor.
insanlarin karsi tarafi kendi gozluguyle gordugu zaten dizinin basindan beri “fal” muhabbeti ile yansitiliyor. falda bi kadin yatan bi adam gordu, farkindaysaniz karsilarina cikan her vukuata yapistirdilar. o kadar ki, dizinin en sumsuk, karisini doven, kendi basina biraksan evi yakacak, yumurta kiramayan sumuklu maco herifi bile “siz saglam adami hasta edersiniz” derken fal bakarak adami neredeyse gommelerini elestiriyordu. allahin hirbo adami bile bi anligina aslinda karsi tarafi dinlemenin pesindeydi. halbuki fal bakan kadin, 15 yasinda rus klasiklerinin tamamini okumus…
karakterlerin kirilma sahnesi, “bahcedeki evi alacam” diye bizimkileri arabada aramalariydi. yine kendi kafalarini disari project edip “kesin bunlar polis, kesin yemliyorlar” demeler… ta ki adam acik acik, sabirla, israrla “ev alacam” diyene kadar… o ev, dizinin basinda satilmasi “tabu” olan ev. baba yadigari ev. satilmasi teklif dahi edilemez ev. o kadar yasanan seyden sonra artik o evi gozden cikardilar, ama satin alacak kisiyi bile dinlemiyorlar. kendi fikirlerini surekli telefonda karsi tarafin agzina tukurerek kendilerine zarar veriyorlar. bunu fark edince dinlemeyi ogreniyorlar. hem utaniyor, hem aydinlaniyorlar. susup, firsati degerlendiriyorlar.
butun bunlarin zamanla, kol saatlariyle olan iliskisi aslinda gayet basit. gencken kendisinin ve baskalarinin ne istedigini bilenler, zamanla baska fikirlere kapaniyor, fala bakar gibi her baktigi yerde gormek istedigini goruyor. sonunda da “ben degisim/baska fikirler istiyor muyum?” bilmiyor. gencken ne istedigini bilen zumreler, hayatta baskalarini dinlemeyi birakinca istemedikleri bir hayata surukleniyorlar. mutsuz olup, mutsuz ediyorlar. “ben sensiz naparim” diyorlar, cunku kendilerini baskalarinin agzinda tanimlamislar. alkolik herif ne dovdugu karisini istiyordu, ne de hindistan'a gitmeyi. gizli gizli yasadigi hayata (maskulen bi figurle yatta takilmak) aciklikla geri dondu. ikisine de sorsan eslerinin dizlerine kapanip yalvardilar “sensiz yapamam” diye… yusuf ve esi sonunda tabu olan evi geride birakip sahil kasabasinin hakkini veriyor. ama bunun disinda elle tutulur degisim yok. cunku belki de istemiyor. muhtemelen daha iyi iletisim kurmayi ogreniyorlar. iskeledeki happy hour'da birbirlerinin ne dedigini hic anlamayan cift, happy hour'un aslinda happy olan kisminin icilen bira (ev, materyal, implant) degil, dinlenen karsi tarafla gecen zaman oldugunu ogreniyor.
--- spoiler ---
hooker with a penis2 profili
-
andropoz (dizi)
-
iota
inanmazsınız, yatırım tavsiyesi veriyorum: bu başlığı okuyun.
örneğin 29 kasım 2017 tarihinden itibaren “bunu nasıl alırım yardımcı olun” yazan herkesi bir güzel engelliyoruz. zira bu entry (bkz: #72464354) yazıldığında bu kadar detaylı olmasa da, direkt bilal’e anlatır gibi anlatmıştı adım adım. bir zamanlar bu sözlükte aramaya inanmayanları yerin dibine gömüyorduk ya hani, o hesap…
sonra ref’li link verip ref olduğunu açıkça belli etmeyen arkadaşları engelliyoruz. bu insanlar çıkarı olmadan "bilgi" paylaşmayan kişiler demektir. sözlüğe yazacakları size hiçbir şey katmaz.
ardından ref’li link verip, ref’li olduğunu belli eden ama yazdığında hiçbir katma değer bulunmayan arkadaşlara bir bakıp, düşünüyoruz. bu kirlilik yaratsa da "o kadar da kötü" olmayabilir, karar sizin.
en son ref’li linklerini bit.ly ve goo.gl gibi kısaltmaların arkasına saklayıp (ve tabii ki refli olduğunu belirtmeyen) köftehorları engelliyoruz.
bir de bunun ultra ekmekli köfte versiyonu var ki: her crypto-currency başlığına (hemen hemen) aynı entry’i yazıp tamamında bit.ly ile referans veren arkadaşlar var. bu nedir yahu? (bkz: ethereum/#72755611) (bkz: kripto para birimi/#72753698) (bkz: bitcoin mining/#72733528) (bkz: bitcoin/#72732615)
sırada “ben bununla uğraşamam, benim için alacak adam yok mu?” yazan arkadaşlar. bunları ben nargile cafeden çıkmayıp sahibinden.com’da babasının parasıyla spor araba bakan, ama arkadaşına çay parasını kitleyen, yatırım aracı buldu mu düşünmeyip atlayan ama atlarkan başkalarının kafasına basan, düşüp çenesini yardığında da kafasına bastığı arkadaşını suçlayan tipler olarak hayal ediyorum. gönül rahatlığıyla engelliyoruz.
nooldu? sözlüğünüz bomboş kaldı. niye? çünkü herkesi engelledik. çünkü geçen sene donanımhaber ölücülerine ayar veren sözlük ahalisi el ele verip bütün crypto-currency başlıklarının suretine tükürdü. hashflare başlığına hiç bakmayın mesela, kör olabilirsiniz. (eskiden bu anlatımlı başlıkları "yeni başlayanlar için x" diye açardık, ne bileyim başka mecralardaki temsiliyetimizi ifade etmek için "sözlük yazarlarının hashflare hesapları" falan derdik... "beni yeşillendirin" temalı entry yazacak kadar yüzsüzsek bile en azından sonrasında silerdik ya da edit'leyip öğrendiğimizi paylaşırdık... her cümleyi üç noktayla bitirmez, bu kadar uzun parantezler açmazdık...)
velhasıl, burada dönen çılgınlık dışarıya olduğu gibi yansıyor. dün barda laptop’ımdan slushpool’daki miner’ımın durumuna bakıyordum. ekranın bi köşesinde bitcoin yazdığını görmüş olacak ki bira getiren kız iota hakkında sorular sormaya başladı. muhtemelen sözlük yazarı falan değil ama buraları okuyup daldı içine. kendisi gibi neredeyse hiçbir teknik bilgisi olmayan, muhtemelen öğrenci olduğu için gelirinin bir kısmını atıp “unutunca” kendi kendine büyüyeceğini hayal eden çok insan var dışarıda. sizin ref’li linkleriniz sizce onlara bir zarar vermiyor ama başlığın içine tükürdüğünüzden çöpün içinden okunacak kitapları zor buluyorlar, bulduklarında da sayfaları yabış yabış oluyor.
okumak demişken, şu iota başlığına tangle’ın whitepaper’ı hakkındaki teknik endişelerimi yazacaktım, vakitsizlikten yazamadım bir türlü ama başlığı takip ettikçe içim burkuldu. entry’i de evernote’un derinliklerine gömdüm. başka bahara artık. benim über kıymetli entry'min yokluğu sizi endişelendirmeyebilir ama yazmaktan tiksinen ilk kişi olmadığımı hayal ediyorum.
şurada adam akıllı yazıp, ref'li link verip açıkça bunu söyleyen kişileri tenzih ettiğimi belirtmeme gerek yok sanırım.
o yüzden yatırım tavsiyesi: bu başlığı okuyun, elek gibi resmen. sözlüğüm tertemiz oldu. az daha zorlasam iota başlığında tek entry görecem.