lan gecen hafta brugge deplasmaninda mert olmasa 4luk 5lik oluyorduk amk. bir senelik performansi da asikar. bir ortaniz olsun lan, sakin.
ads deplasmaninda kotu bir ilk yari performansi sergilemekte olan kalecimiz.
at war with self7 profili
-
fehmi mert günok
-
yazarların hatırladıkları en eski tv programları
(bkz: anadolu'dan görünüm)
(bkz: bir başka gece) -
bira aç karnına içilir
bira içmek için bir ideal açlık seviyesi vardır ve bunu her biracı bilir.
%100 doğru değilse bile, doğru olmaya daha yakın bir önerme. -
muğla'ya göçüp pişman olan beyazyakalı
"bir muğlalı olarak yazıyorum bunları. nolur gelmeyin artık kardeşim. 'oh ne güzel yemyeşil memleket, denizi de var.' diyip geliyor ve sonra sizin o yeşil dediğiniz yerlere evler dikiyorsunuz..."
sıktınız be kardeş. o evleri de yıllardır gelip nef dikiyordu, ağaoğlu dikiyordu sanki. gidin hemşeriniz olan müteahhitlere, emlakçılara, belediyelere çatın. sanki yerlisi semtine, ilçesine, şehrine çok iyi bakıyor da istanbul'lu, ankara'lı gelip altını üstüne getiriyor muğla'nın. o her yerde görmekten bıktığınız 06/34 plakalar gelmeyi kesse nüfusunuzun yarısı aç kalır. sıktı bu samimiyetsiz serzenişleriniz. -
10 nisan 2020 emre günsal'ın tutuklanması
kafayi yediniz lan... islamciyla kemalistin birbirinden hicbir farki olmadiginin kaniti. bi salin amk insanlari be.
tanim: fatih tezcan'a yillardir dokunmayan devletin genc bir cocuga ataturk'e hakaretten sarmasi. -
burak yılmaz'ın beşiktaş'a transferi
negredo, love, lens gibi fiyasko transferlerin panzehiri olarak burak yılmaz görülüyorsa gerçekten kapatalım dükkanı gidelim anasını satayım. üç senedir üzerine özenle çalıştığın, başarıdan başarıya koşturduğun, herkesin gıptayla izlediği pr çalışmalarıyla tüm dünyaya adını duyurmaya gayret ettiğin takımın santrafor transfer vizyonu burak yılmaz kadarsa söyleyecek sözüm yok.
-
şenol güneş
35 yaşında adamım. çocukluğumdan bu yana gördüğüm en iyi beşiktaş oyununu kendisi oynatmıştır - bunu şampiyonluk gibi somut başarılardan tamamen bağımsız olarak söylüyorum. ben bu adama kolay kolay kızamam, gönlümde kredisi boldur. kalkıp sosyal medya üzerinden bu adama sövecek, hele bir kaç maçlık performans üzerinden iki sezondur bunca yaşanmışlığın üzerine kendisini istifaya davet edeceklerin değil futbol bilgisinden ya da taraftarlığından, insanlığından şüphe ederim.
öte yandan elbette kendisi olumsuz eleştirilerden muaf falan değildir. öyle bir dünya yok, herkes olumlu ya da olumsuz eleştirilebilir, eleştirilmelidir de. takım bir gün iyi oynar, bir gün kötü oynar bunlar gayet olağan şeyler. gençlerbirliği deplasmanı üzerinden konuşacaksak şayet, uzun süredir izlenen en kötü beşiktaş oyununu izlediğimize herkes hemfikir. açıkçası bununla da bir derdim yok. maça nasıl bir ilk 11 ile başlamış, ikinci yarı başında hangi değişikliklere gidilmiş bunları da pek umursamıyorum. neyi fazlasıyla umursadığıma gelirsek, yönetmenin kamerayı şenol güneş'e odakladığı her anda bir çaresizlik, bir bıkkınlık ve hatta sanki bir boşvermişlik yansıdı ekranlara. bir süredir öfke kontrolünde de epey başarısız kaldığı gün gibi gerçek. bu mutsuz halin altında yatanları epey merak ediyorum açıkçası. konu sadece şenol hoca'nın yanında artık eksik olan bir tamer tuna - genel olarak adına yardımcı diyelim - konusu mu, yoksa sorun başka bir yerde mi bunu gerçekten merak ediyorum. bir an önce de bir sonuca bağlanmasını istiyorum bu işin. hatta kulüp yönetimi de konuya aynı hassasiyetle yaklaşmalı, sorunu tespit edip çözüme odaklanmalılar. sürekli pr kasmakla, çin min dünyaya açılma muhabbetleriyle boka sarmasın bunca emek.
dilerim bu gençler deplasmanı hem beşiktaş hem şenol güneş için milat olsun. bir kendimize gelelim.