4 tane 1 ve 1 tane 7 ile 100u bulan kisi3
profili

  • ölümlü dünya 2

    şu ses işini bi oldurun/halledin artık ya. normal konuşmalar bile fısıltı gibi. sesi sonuna kadar açıp ancak anlayabiliyoruz konuşmayı, zart diye müzik giriyor bangır bangır. bi ayarınız yok mu olm sizin? hiç mi açıp yaptığımız işi dinlemiyorsunuz?

    filmden bi replik ile sitem edeyim: sizin ben yapacağınız işi sikeyim.

  • rte'ye hakaret davasında ilginç savunma

    öncelikle şunu belirteyim ki savunmayı yapan kişi yuh dediği için ergenekondan yargılanan adamdır.

    çeşitli paylaşımları sebebiyle kendisine hakaret davası açılmış, savunmasını kendisi hazırlayarak mahkemeye sunmuş ve 1 yıl hapis cezası almış, cezası da ertelenmiştir.
    (bkz: tuğrul buğra ışıklar)

    savunma aşağıdadır. görüyorum ki arkadaş savunmasında bile hakaret etmeyi başarabilmiştir. artık ne desek gg

    düzeltme: iddianeme

    https://i.hizliresim.com/oymaa5.jpg
    https://i.hizliresim.com/zj954d.jpg
    https://i.hizliresim.com/mjm6lv.jpg
    --------------------------------------------------------

    savunma

    sayın hakim,
    suçlu olduğumu düşünmediğim için savunmam için bir avukatla görüşmedim ve bir avukata ihtiyacım olduğu kanaatinde de değilim. bu yüzden de savunmamı şahsen yapmamın daha doğru olduğunu düşünüyorum. kaldı ki bana isnat edilen suçların yersizliğini ve anlamsızlığını iddianamedeki sırayla şahsınıza aktarmak istiyorum.

    benim genel olarak bağlılık hissettiğim tek kişi türkiye cumhuriyeti’nin kurucusu yegane ve ebedi başkomutanım gazi mustafa kemal atatürk’tür. kendisini mustafa kemal atatürk ile bir tutabilecek, onun vasıflarına sahip olmadığı ve onun bu ülkeye kattığı değerlere zarar verip, tahrip ettiği halde kendisini mustafa kemal atatürk’ten büyük görüp, türkiye cumhuriyeti’nin bir kurtarıcısı olarak gören ve göstermeye çalışan herkes benim için bölücü unsurdur ve elimden geldiği sürece bu ülkeye karşı zarar verdiğine inandığım her kişi ve kurum ile mücadele etmeye devam edeceğim.

    bu noktada kendimi söz konusu suçlamalara karşı yapmış olduğum savunma belki size akli dengemin yerinde olmadığını düşündürebilir. ancak bu durumun tespitinin resmi bir tetkik ve araştırma yapılmaksızın anlamanın mümkün olmadığını siz de takdir edersiniz sanıyorum. bu konuda sizin ya da iddia makamının böyle bir şüphesi olması durumunda gerekli tetkik ve araştırmaya açık olduğumu belirtmek isterim.

    buna ek olarak recep tayyip erdoğan’ın da cumhurbaşkanı olmak için gerekli yeterlilik derecesi olan 4 yıllık üniversite eğitimi’nin bulunmadığını ve bu sebeple benim sözkonusu şahsa yönelik kullandığım ifadelerin de cumhurbaşkanı’na hakaret suçu’nu oluşturmadığı düşüncesindeyim. bu noktada yüce mahkemenizden recep tayyip erdoğan’ın üniversite diploması’nın aslının ibrazını ve yargılamanın bu ibraz işleminin sonrasında devam etmesini talep ediyorum.

    sosyal medya kullanıcısı pek çok kişinin de yaptığı gibi beğenmediğim ve yanlış bulduğum konularda hükümeti eleştiriyor, yazı ile düşüncelerimi paylaşıyorum ve bunların düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. yazılarımda kullandığım argo ve küfürlü ifadelerin amacının herhangi bir şahsa yönelik hakaret kastı içermediğini özellikle belirtmek isterim.

    aşağıda iddianame içinde maddeler halinde hazırlanmış olan suçlamalara yönelik savunmam bulunmaktadır.

    -----------------------------

    1. 30/03/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “son’un başlangıcı bugündür! sen kendini dünya lideri ilan edersin, seni protokolsüz, 10 tane askerle kendi dışişleri bakanı’na karşılatıp iti götüne sokarlar… düşündükçe gülüyorum ve türkiye için üzülüyorum… tuğrul buğra ışıklar – 30.03.2016”

    kısa metinde geçen “itin götüne sokmak” deyiminin bir hakaret içermediği, sadece “kaba” olarak nitelendirilebilecek bir deyim olduğunu türk dil kurumu atasözleri ve deyimler sözlüğü içinde http://tdk.gov.tr/…=tdk.gts.5a3130619845c2.77830444 adresinde aşağıdaki gibi açıklaması ile görebilmeniz mümkündür…

    itin götüne (kıçına) sokmak
    kaba rezil etmek.
    deyim

    aynı tarihli farklı bir makalede ise örnek verirken gerçeklerin abartılmış olması hakaret amacı taşıdığı anlamını taşımamaktadır. hakaret etmek için kullanılacak olan dilin daha direkt olması gerektiği, dolaylı bir anlamla hakaret edilmesinin hakaret amacına da uymadığı konusunda hemfikir olabileceğimiz düşüncesindeyim.

    “burada;
    - birinin ortaya geliş sebebinin annesinin hayat kadınlığından dolayı olduğunu iddia etsem,
    - hırsızlığını, şerefsizliğini belgeleriyle ve tapeleriyle ortaya koysam,
    - oğlunun kısır olup askerlikten yırttığını,
    - gelininin muhtemelen tüpçüden falan 1 çocuk peydahladığını,
    - diğer oğlunun bedelli yapıp askerlikten yırttığını halbuki zeka seviyesinin askerlik yapmaya yeterli olmadığını,
    - söyleneni anlayamayacak kadar gerizekalı olduğunu,
    - milyonlarca doları bir türlü "sıfır"lamayı beceremediğini,
    - açılım sebebiyle askerin-polisin operasyon yetkisini kaldırdığını,
    - bu yüzden 7 haziran'dan beri onlarca şehit verdiğimizi,
    - şehit'e "kelle", teröristbaşına "sayın!" dediğini,
    - şehit babasına "karakteri bozuk!" dediğini,
    - 400 milletvekili verilmediği için memleketin her köşesine şehit ateşi düştüğünü,
    - bunların sorumlusunun aynı şerefsiz olduğunu yazsam;
    milli istihbarat teşkilatı peşime düşerdi...
    ancak;
    - açılım sürecinde özerklik pazarlığı yapsam,
    - teröristbaşının "barış!" kokan mektuplarını okusam,
    - açılım boyunca silah ve cephane stoklasam ve daha da önemlisi bundan haberi olan devlet yetkililerinden biri olsam,
    - habur'da teröristleri törenle karşılasam,
    - diyarbakır'da barzani'yle el ele halkı selamlayıp,
    - parti kongresinde barzani piçine "türkiye seninle gurur duyuyor!" diye slogan attırsam,
    - doğu ve güneydoğu'da belediye ekiplerine hendekler kazdırsam,
    - yolların altına patlayıcı döşeyip, üstünü asfaltla kaplatsam,
    - birkaç terörist geberince özerk olacaz artık diye basın açıklaması yapsam,
    - haince tuzaklarla doğu ve güneydoğu'da yollarda asker-polis şehit etsem,
    - yola 400 kg patlayıcı döşeyip onlarca askeri şehit etsem,
    o milli zannettiğimiz istihbarat teşkilatı bir bok yapmazdı...
    o yüzden ben artık pek birşey yazmıyor ve paylaşmıyorum...
    artık sadece şehitlere rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyor ve ne koşulda olursam olayım "ne mutlu türk'üm diyene!" diyorum...
    saygılarımla...
    tuğrul buğra ışıklar - 07.09.2015”

    hakaret olarak değerlendirilmiş olan “şerefsiz” kelimesinin bizzat recep tayyip erdoğan tarafından kendisi için kullanılmış olduğunu aşağıdaki video görüntülerinde görebilmeniz mümkündür.

    recep tayyip erdoğan - “terör örgütüyle görüşen şerefsizdir!” açıklaması
    https://www.youtube.com/watch?v=mhegbyjya9y

    recep tayyip erdoğan – terör örgütüyle ve terör örgütü lideriyle görüştük açıklaması
    https://www.youtube.com/watch?v=9zxil5rizfu

    ------------------------------------------

    2. 27/04/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “patlamadan birkaç saat önce patlamanın olduğu yerden geçtim. türkiye’yi tesadüfen yaşadığımız bir ortadoğu ülkesi haline getiren başta cumhurbaşkanı, başbakan, mit müsteşarı ve içişleri bakanı olmak üzere hepsinin allah belasını versin... 27/04/2016 – tuğrul buğra ışıklar”

    şeklindeki yazımın neresinde ne şekilde sözkonusu şahsa hakaret ettiğimi iddia makamı olan sayın cumhuriyet başsavcı vekili özcan özsarıoğlu’ndan açıklamasını talep ediyorum.

    bu yazıdaki beddua’nın bir hakaret olmadığı ve bu suçlama aslında yersiz olduğu gibi anayasa’nın 24. maddesini de ihlal etmek anlamı taşımaktadır. hiçkimsenin bir başkasının allah’tan dileyeceği dileğe, edeceği duaya müdahale hakkının bulunmadığı aşağıda görülen anayasa maddesiyle belirtilmiştir.

    türkiye cumhuriyeti anayasası madde 24

    herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
    14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.
    kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
    din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.
    kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

    -----------------------------------------------

    3. 31/05/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “birisi devletin tüm organlarının başı olduğunu iddia etmiş… diğer organları bilmem de, ben o vatandaşın bir organın başı olduğunu çok önceden söylemiştim… tuğrul buğra ışıklar – 31.05.2016”

    bu yazımda iddia makamı olan sayın cumhuriyet başsavcı vekili özcan özsarıoğlu benim neyi kastederek hakaret ettiğimi açıklamak ve ispatlamakla yükümlüdür. bu yazımda amacımın eleştiri niteliğinde bir tepki olduğunu, hakaret etmek ya da farklı amaç taşımadığını özellikle belirtmek isterim.

    -------------------------------------------------

    4. 02/07/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “bombaların patladığı, 44 insanın hayatını kaybettiği patlamanın ardından tüm dünyada insanlar bizim acımızı hissederek hareket ediyor ve saygı gösteriyorken, türkiye'de bazı şerefsizlerin güle oynaya köprü açılışı yapmasının ardından sadece "türk siyasi tarihi'nin" değil "insanlık tarihi'nin" en şerefsiz, en kansız kitlesiyle mücadele ettiğimi gördüm...
    tuğrul buğra ışıklar - 02.07.2016”

    bu yazı özellikle kaybettiğimiz 44 insanın ardından köprü açılışında utanmadan köprü’yü arkalarına alarak yaptıkları özçekimi sosyal medyada paylaşan biri belediye başkanı diğeri bakan olan iki şahsın paylaştıkları fotoğrafın altına yazılmış olup, kesinlikle cumhurbaşkanı’yla alakası olmayan, hakaretten ziyade eleştirel nitelikte bir yazıdır.

    ayrıca söz konusu tarihte cumhurbaşkanı tarafsızlık üzerine ve herhangi bir partiyle organik bağının bulunmayacağına dair şerefi üstüne yemin etmiş bulunmaktadır. dolayısıyla yazıda geçen “kitlesel” eleştiri hükümet ve ona bağlı organları kastetmektedir.

    -----------------------------------------------

    5.27/07/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “ milyonlarca dolar harcanarak çekilen bir filmi korsan olarak torrent sitesine yükleyip "emeğe saygı" diyerek teşekkür bekleyen yavşak'la;
    atatürk'ün kurduğu bir ülkede, yaptığı iki siktiriboktan yol ve köprü için minnet bekleyen "yavşak" aynı düşünceyi temsil eder...
    bu düşünce yapısını normal kabul etmenin yanlışlığını halka anlatamadığımız sürece temiz siyaset mümkün olmayacaktır...
    tuğrul buğra ışıklar - 27.07.2016”

    şeklindeki yazımda da köprü inşaatlarını gerçekleştiren kurum hükümet olup, eleştirel nitelikteki benzetme hükümet ve ilgili bakanlıklara yapılmıştır. yavşak kelimesi “geveze” ve “yılışık kimse” anlamında kullanılmış olup herhangi bir hakaret kastı bulundurmamaktadır.

    yavşak kelimesinin türk dil kurumu sözlüğündeki kelime anlamını http://www.tdk.gov.tr/….gts.5a31809b14bc29.74904408
    adresinden görebileceğiniz gibi, aşağıda da görebilirsiniz.
    1. isim bit yavrusu
    2. geveze, yılışık kimse
    "sonra aynı yavşak, teklifsizlikle binbaşı ferit'in kadehini dikiyor." - a. ilhan

    ----------------------------------------------------------

    6. 28/08/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “11 şehit verdiğimiz gün bile utanmadan köprü açıp, davul zurnayla yapılan kutlamalara 2 temmuz 2016'da yedikleri aynı boku yemekten çekinmeden köprü açanlara ithafen yazmış olduğum yazıyı tekrar paylaşıyorum...
    "bombaların patladığı, 44 insanın hayatını kaybettiği patlamanın ardından tüm dünyada insanlar bizim acımızı hissederek hareket ediyor ve saygı gösteriyorken, türkiye'de bazı şerefsizlerin güle oynaya köprü açılışı yapmasının ardından sadece "türk siyasi tarihi'nin" değil "insanlık tarihi'nin" en şerefsiz, en kansız kitlesiyle mücadele ettiğimi gördüm..."
    tuğrul buğra ışıklar - 27.08.2016”

    şeklindeki bu yazım özellikle kaybettiğimiz 11 şehit verdiğimiz gün bile köprü açılışında bulunan hükümet üyeleri kast edilmiş olup, kesinlikle cumhurbaşkanı’yla alakası olmayan, hakaretten ziyade eleştirel nitelikte bir yazıdır.

    ayrıca söz konusu tarihte cumhurbaşkanı tarafsızlık üzerine ve herhangi bir partiyle organik bağının bulunmayacağına dair yemin etmiş bulunmaktadır. dolayısıyla yazıda geçen “kitlesel” eleştiri hükümet ve ona bağlı organları kastetmektedir.

    ------------------------------------------------------

    7. 03/09/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “ne kadar şanslı olduğunuzu bir bilseniz… hiçbirinizin babası cumhurbaşkanı değil belki ama en azından mal beyanı istediklerinde babanız adınızı vermek zorunda olmayacak…”

    şeklindeki yazımda cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği sonucunu neye göre ve nasıl çıkarabildiğini ciddi anlamda merak etmekteyim. türk ceza kanunu’nun 299. maddesinde cumhurbaşkanı’nın oğluna yönelik yetersiz zeka seviyesinden dolayı yapılmış esprinin ve eleştrinin suç teşkil etmeyeceği açıktır.

    bu noktada yapılmış olan suçlamanın yersiz ve mesnetsiz olduğu düşüncesindeyim.

    -----------------------------------------------------

    8. 29/09/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “bir siyasetçiye orospu çocuğu diyor olmam küfür değil aksine durum tespitidir… ama şundan eminim ki 40 hayat kadını birleşse böyle bir orospu çocuğu doğuramazdı…

    tuğrul buğra ışıklar – 09.09.2016”

    şeklindeki yazım cumhurbaşkanı’nı kastederek yazılmış olmadığı gibi türkiye’de “siyasetçi” olarak tanımlanabilecek binlerce insan yaşadığı gözardı edilmemelidir. kaldı ki burada kast edilen kişi aklınca gizliden gizliye atatürk düşmanlığı yaparak halkın değerlerine küfür eden ve atatürk’e hakaret eden başka bir siyasetçidir…

    iddia makamı bu yazının muhatabının recep tayyip erdoğan olduğunu net olarak ispatlamakla yükümlüdür.

    ------------------------------------------------------------

    9. 03/11/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “saray’da devlet! günü” başlıklı yazım aşağıda yer almakla beraber, bu yazı içinde cumhurbaşkanı’na hakaret içeren herhangi bir ifade bulunmamaktadır. yukarıda 2. madde de belirttiğim üzere “beddua” bir hakaret olarak nitelendirilemeyeceği gibi bunu hakaret olarak görmek anayasal hakkın ihlali olarak değerlendirilmelidir.

    “saray'da devlet! günü
    bugün büyük gün senin için devlet efendi...
    hala o genel başkanlık koltuğunda hukuksuz şekilde oturmanı sağlayan tayyip'ine diyetini ödeme ve yalamalık günü... akp'nin elinde gayri ahlaki bir kasedinin varlığı sebebiyle bu hainliği yaptığını düşündüğüm için bu memlekete yaşattıkların senin gayri ahlaki kasedinden bile daha ahlaksızca emin ol...
    hazır gitmişken saray soytarılığı kontenjanındaki boşluk için cv'ni bırakabilirsin... o kadroyu ne sözde gazeteciler, ne sözde sporcular ne de sözde sanatçılar bir türlü dolduramadılar... illaki sana da uygun bir boşluk vardır...
    aslında sarayda sana uygun daha güzel bir iş var ancak kulübede yaşamak zor gelir sana bu yaştan sonra... bahçıvanlık! zor iş vesselam...
    başkanlığı halka sordururken sözde demokratsın! ama iş delegeye kendi genel başkanlığı'nı sormaya gelince en faşistten daha faşist uygulamalarla kendine karşı kim varsa partiden ihraç edip il başkanlıklarını bile kapatmaktan utanmıyorsun...
    yazık ki ihanetine rağmen seni sahiplenen kendini ülkücü! zanneden onlarca köpeğin var yanında... köpeklik kurdu görene kadar sürermiş ama unutma... kuyruklarını götlerine sıkıştırıp yanından gittiklerinde tek başına kalıp gebereceksin evinde çişini tutamayacak hale gelip... biz şimdi suratına tükürme imkanı bulamıyoruz belki ama mezarına tüküreceğimizden emin ol...
    tayyip'i günahım kadar sevmem ve nefret ederim ancak bu hainliklerini görünce vatan hainliğinde öcalan köpeği bile ikinizin ellerine su dökemez...
    daha önce de defalarca allah'tan niyaz ettiğim gibi tayyip'in de senin de tez zamanda allah belanızı verir umarım... gebermeden o koltuktan kalkıp bu ülke için birşeyler yapacak insanlara izin vermeyeceğini bildiğim için tez zamanda gebermeni allah'tan dilerim...
    nefret ve beddualarımla...
    tuğrul buğra ışıklar - 03.11.2016”

    ---------------------------------------------------------
    10. 05/11/2016 tarihinde yazmış olduğum;

    “benim tıkır tıkır parasını verdiğim interneti kendi yediği bokları örtmek için kesmek ya da yavaşlatmak düpedüz şerefsizliktir ve anayasal suçtur…”

    şeklindeki yazımda hakaret ettiğim iddia edilen şahısla ilgili herhangi bir ifade bulunmamakla birlikte, sözkonusu internet hizmetinin kesilmesi talimatının sahibinin cumhurbaşkanı olması mümkün değildir. bu konuda bu hakka sahip kurum ulaştırma bakanlığı ve hükümet yetkilileri olduğunun suçlamayı yapan makamın bilgisi dahilinde olması gerektiği düşüncesinde olup bu suçlamanın yersiz ve mesnetsiz olduğunu belirtmek isterim.

    yukarıda belirtmiş olduğum hususlar dahilinde yazılarımdaki üslubun olması gerektiğine inanıldığından sert olduğunu kabullenmekle beraber, hiçbir yazım ve yapmış olduğum eleştiri herhangi bir kişiye hakaret kastı ile yazılmamıştır.

    daha önce polis merkezi’nde vermiş olduğum ifadelerimde de belirttiğim üzere görüşlerimi ifade özgürlüğü kapsamında ifade ederek, eleştiri hakkımı kullandım. beraatimi talep ediyorum.

    saygılarımla.

    tuğrul buğra ışıklar

  • fi

    ilk 3 bölümünü zevkle izlediğim dizi.
    yalnız anlayanadığım bir şey var. bu mehmet günsur denen oyuncuyu bir tek ben mi sevmiyorum? adam hep aynı rolü kesiyor arkadaş: kadife sesli olumlama ustası kibar aşık. tonlama ve vurgular hep aynı. vurgu yapaya müsait bi aksanda konuşmuyor gerçi. hep fa'dan çalıyor gibi. açın 2 tane işini, bir de ekran kapatıp dinleyin konuşmalarını. yemin ederim hangisi hangi işin diyaloğu kestiremezsiniz. bir de çok yaşlannış, kara kuru duruyor. yine de izlenilmez değil. dizinin geneli itibariyle kadroyu uyumlu buldum. sırıtmamış.