pensenin yamuk ucu3
profili

  • ermenilere soykırım yapmadık yalanı

    yalan değildir. bu ülkede ermeni soykırımı yaşanmadı.

    soykırımcıların temelde dillendirdikleri söylem; ittihat ve terakki cemiyetinin türkçü fikriyatıdır. ama cevap vermedikleri, görmezden geldikleri veya duygusal boyuta çekip ekmek çıkarmaya çalıştıkları soru:

    "1908 seçimlerinde ittihat ve terakki cemiyeti(itc) taşnakçılar(ts) ile beraber ittifak kurarak seçime girmiş ve epey bir ermeni milletvekilinin meclise girmelerini sağlamıştır. 1908'den 1915'e 7 yılda ne değişti de itc bu kadar faşistleşti?"

    soykırım savunucuları bunu genelde "balkanlarda yaşanan ayrılık hareketleri itc içerisinde paranoyaya sebep oldu. itc de bunu ermeniler üzerinde soykırım yaparak somutlaştırdı. "

    gerçeğin böyle olmadığını ise gayet iyi biliyorlar. çünkü o dönem itc içinde kalan ermeni mebuslar vardı. burada itc'nin faşistleştiği iddiası asılsızdır. çünkü içinde birden fazla farklı etnik unsuru barındıran bir yapı; yahudileri milletvekili yapan hitler benzetmesi kadar abestir.

    olayın gerçeği ise taşnaksutyuncu yapı ülkedeki savaş ortamından destek alarak ayrılık iddialarını iyiden iyiye dile getirmeye başladılar. fakat itc bölgedeki demografik yapı yüzünden buna karşı çıktı.. ermenilerde bunun üzerine 1915 tehcirinden çok önce bölgenin demografik yapısını ermeniler lehine değiştirmek adına katliamlara başladılar.. rus tehlikesi de işin içine girince ermeni tehcir yasası ortaya çıktı. bu yasada bazı ermenilerin ayrı tutulması, tehcire tabi tutulmaması bile devletin soykırım amacı taşımadığına kanıttır. tehcire tabi tutulmayan ermeniler osmanlı'ya ihanet etmeyecek güvenilir ailelerdi.

    ermenilerin suçsuz, günahsızken birden paranoya ile katliama tabi tutulduğunu söylemek en açık tabirle; kişisel ezikliğin verdiği psikoloji ile kendini övgüye mashar gösterme amacıdır. bogos nubar paşa'nın itirafları her şeyi açıkça gösteriyor.

    ermeniler ilk başlarda andonyan belgeleri gibi sahte evraklara başvurdular. sonraları bu belgelerin sahteliği kanıtlanınca, itc arşivi ve teşkilat-ı mahsusa arşivlerinin yok edilmesine sarıldılar. bu arşivlerde katliamın kanıtları vardı, yok edildi denmeye başlandı. hiç kimsenin görmediği, hiçbir kanıtı olmayan belgelerle kanıt oluşturmak istediler. oysa biz herkesin(türk tarafı, ermeni tarafı, fransız, ingiliz, amerikan, cenevre arşivleri) arşivlerine bakalım, tartışalım dedik hayır dediniz.

    bugün bu ülkede ermeni asıllı biri milletvekili sıfatı ile soykırım yapıldı iddiasını tbmm kürsünde dile getiriyor. sevan nişanyan gibi işine gelmeyen her belgeye propaganda diyen, yabancı dildeki belgeleri istediği gibi çeviren, o dili bilen birini görünce sus pus olan (yusuf hallaçoğlu ile teke tek programında fatih altaylı'nın fransızca belgeyi okuması anı) insanlar çok rahat ulusal kanallarda konuşabiliyor. bir organizasyon sonucu öldürülen hrant dink için "hepimiz ermeniyiz" sloganı atılabiliyor. hepimiz hrant'ın katillerinin cezalandırılmasını istiyoruz. amaaaaa:

    100 yıl önce nüfusunun %70'i türk olan erivan'da soykırım yoktur diyen bir insan evladı bırakmazlar.ilk ermenistan başbakanı ovannes kaçaznuni'nin gerçekleri anlattığı kitabını yasaklayıp, tüm kütüphanelerden toplatırlar.

    bu ülkede 1915'te istenmeyen olaylar yaşandı. hem türk hem kürt hem de ermeniler acı çekti, trajedi yaşadı. bunun için üzgünüz ama özür falan beklemeyin. hala toprak bütünlüğümüzü tanımayıp, bizim ülkemizdeki toprakları batı ermenistan diye adlandıran, bulduğu her fırsatta işgal ve katliamlara (hocalı soykırımı) girişen bir ülkeden özür falan dilenmez. ermenistan'ın varlığı türk düşmanlığı'na bağlıdır. bize olan nefretleri ile ulus bilinci oluşan bir toplumdan özür dilenmez.

    edit: tarihi olaylara kişisel bir yorum olacak ama dünyada bağımsızlık için savaşan ayrılıkçı milliyetçiler zafer kazanınca şöyle de böyle kahramanız der, kaybedince bize katliam yapıldı der. şunu kabul edin; bağımsızlık için savaş çıkardınız, demografik yapı nedeniyle devlet tepki koydu, destek aldığınız ruslar kendi içindeki sorunlara dönünce kaybettiniz ve bu yüzden birçok insan öldü.

    elbette toplumlar ulus bilincini, milli birlikteliği sağlamak adına ortak geleneklere sarılır. ortak gelenek yok ise gelenek ve tarih icat edilir, üretilir. ermeniler de toplumsal bilinç yaratıp, dünyanın dört bir yanında yaşayan ermenileri bir aradda tutmak adına bu soykırım yalanını icat etti. olay bu sadece...

  • mermerin altında kalarak ölen iki işçi

    ülkemizde iş güvenliğinin sıfır olduğu, insan canının ne kadar ucuz olduğunun belgesidir bu video:

    ---------+18-----------

    http://www.mynet.com/…asinda-korkunc-olum-2965397-1

    ---------+18-----------

    sivas organize sanayi bölgesi’nde faaliyet gösteren bir mermer fabrikasında işçi olarak çalışan fatih demir ve sinan almacı, taşıyıcı kasnağın kırılması sonucu büyük boyutlardaki mermer blokların arasında sıkıştı. diğer işçilerin durumu fark etmesi üzerine bulundukları yerden çıkarılan iki işçi, kaldırıldıkları hastanede mermerlerin oluşturduğu basınç nedeni ile oluşan iç kanama sonucu hayatını kaybetti. olay anı güvenlik kameraları tarafından saniye saniye görüntülendi.

    hele o arkadaşını kurtarmak için araya giren işçi yok mu? diyebilecek ne var onun hakkında???

  • cenaze evinin yemek dağıtması

    genelde cenaze sahiplerinin dağıtmadığı yemeklerdir...

    babam öldüğünde ben ve bütün kardeşlerim hastanedeydik. yakın akrabalar veya haberi duyanlar da geldi. sonra cenaze morga indirildi. biz dışarı çıktık. baktık ki mahallede boş bir dükkan vardı. orası tutulmuş, sandalyeler gönderilmiş. erkekler için taziye evi olarak hazırlanmış. hatta semaver falan da hazırlanmış.

    kadınlar bizim eve gitmiş. evi temizleyip, çeki düzen vermiş. kadınlar için hazırlık yapılmış. tabi cenaze işlemleri ile ilgili biri belediyeye gitmiş, diğeri hastane içinde koşturmaya başlamış. biz döndük dükkana taziyeleri kabul etmek için. aradan bir saat geçmedi öğle yemeği olarak pide ayran geldi. abim sipariş vermiş diye düşünürken, gelip bana kaç para tuttu, zorlama kendini para var bende dedi. o ara sorduk ki, bir akraba söylemiş. sonraki 3 gün boyunca öğle, akşam yemekleri için birileri gelip, söz vermeyin kimseye ben hazırlattım zaten dedi. evde de durum aynıydı. gelenler yemek getiriyor, yapıyor veya organize edip taziye evinden getirtiyordu.

    cenaze zamanı dostlar kendini belli ediyor. sessizce, belli etmeden tüm işleri yapıyorlar zaten...

    edit: gelen mesajlarda tekil örnek üzerinden genelleme yapmanı yanlış olduğu, nerede böyle adet kalmış falan diye soruyorlar... cidden biz kardeşlerimle hangi cenazeye gidersek yaptığımız ilk iş evi süzmek, ev sahibi samimi biriyse mutfağa gitmek, değilse samimi birine yanımıza alıp ev sahibine ne ihtiyaç var diye sormaktır. eğer cenaze daha 1-2 saatlik ise hemen çay şeker alınıp, taziye evine götürülür veya daha uzun zaman geçmişse yemek için ev sahibi ile görüşülür. zorla da olsa, ihtiyacı olmadığını bilsen de borç para verilir. ne olacağı belli olmaz. dünya kadar malın olsa, o an yanında nakit yoksa zordur diye... adet budur benim bildiğim ve hala da uygulanır.