hayata yabanci kalan adam3
profili

  • ilk öpüşülen insanla bugünkü durum

    o benim ilkimdi. ben ise onun için değildim. ben "daha önce de öpüşmüştüm" diye yalan söyledim. o "ilk defa seni öptüm" diyerek yalan söyledi. ben şimdi hala bekarım, o ise kocasını öpüyor. ben ilk öpüşme diye sorduklarında "onu" hatırlıyorum. o ise bambaşkasını. ben hala on beş sene öncesinde, sarhoş kafamla "seni öpmek istiyorum" dediğim o karanlık sokaktayım. o ise bambaşka, anılarında bile olmadığım bir hayatta.

  • ekşi itiraf

    kimsenin beni sevebileceğine inanmıyorum. ben bile kendimi sevemezken birinin beni yürekten sevebileceğine inanmıyorum.

  • ölüm fikrinin insanları çıldırtmıyor oluşu

    çıldırtmamasının tek sebebi, hepimizin yatağımızda huzurlu bir şekilde öleceğimizi düşünmemizdir. hepimiz ani bir ölüm yerine, yaşlılık sebebiyle öleceğini hayal eder. ve bu sebeple asla sürekli ölümü düşünmemiş olur. genetik muhtaçlığımız yani taa ilk atalarımızdan kalan ve nesil devam ettirme isteğinin de temelini oluşturup çiftleşip, üremeye ve bu sayede kendine dair bir eser, bir hatırlanma aracısı bırakmak isteme ve bu sayede "ölümsüz olma" fikrine kalıp olarak uydurduğumuz yüz binlerce dinin ve dinin getirdiği "sonsuz yaşamın", "reenkarne olup tekrar tekrar gelmenin", "ilerde tekrar döneceğine inanmanın" ya da "öbür dünya"da sonsuza kadar yaşayacak olma gibi şeyler sayesinde yatağımızda huzurlu bir şekilde yakalanacağımızı zannetiğimiz ölüme de böyle bir çare bularak bu hayatı devam ettiriyoruz. "öbür dünya"nın olmadığı ve huzurlu bir şekilde yaşlılık sebebiyle ölmeyeceğimize yüzde yüz kanaat getirdiğimiz taktirde içinde yaşanılan dünya, insanı çıldırma seviyesine getirecektir.

    o yüzden ölüm bir sondur. bitiş çizgisidir. sonrası yoktur. her gün uyanmak, rutini kovalamak, belirli şeyleri yaparak hayatta kalmaya çalışmak zaten azar azar bir çıldırıştır.