ancestral7
profili

  • türkiye'de yaya geçidinde durulmamasının nedeni

    trafikte arkadan gelen, takip mesafesi ve hız limiti bilmeyen hayvan oğlu hayvanlardır.

    çoğu zaman yol vermek istiyorum, yavaşlıyorum hatta, ama dikiz aynasına bakar bakmaz vazgeçiyorum. kesin vuracak çünkü, orospu çocuğunda kanun kural nezaket namına kırıntı yok.

    yayayı gördüğün anda ayağını gazdan çekip frenlemeye başlayacaksın, yola doğru yöneliyorsa duracaksın bu kadar basit. zaten yaya geçidi olan yerlerde 30, bilmediğin muhitte yaya geçidi olma olasılığına karşı ve şehir için olduğundan 50 km'den hızlı gitmemen gerekiyor. herhangi bir araç bu hızda sorunsuz durabilir.

    bizim buranın yolu 1.5 şerit, hayvan gibi virajlı ve yokuş. iki araba geldi mi dikkatlice kenara yanaşıp geçebilirsin. yayayı bırak şerefsizin gelen araba bile umurunda değil, şahinle torosla 70-80 allah ne verdiyse gidiyor. yol üzeri ev dolu, çoluk çocuk var. bu öküze ne kuralı anlatacaksın şimdi.

  • istanbul-ankara arasına yeni otoyol yapılması

    mevcut otoyolun geliri karayolları'na aktarılıyor.

    vatandaşın cebindeki paranın devlete gitmesi birilerini rahatsız ediyor anlaşılan.

    biz kim köpekleriz ki devlet otoyolu kullanacağız.

    anamızı bellemeyi vaat edenlere geçiş ücreti ödememiz gerekiyor anlaşılan.

    (bkz: kuzey marmara otoyolu)
    (bkz: kuzey ege otoyolu)
    (bkz: ankara niğde otoyolu)
    (bkz: istanbul izmir otoyolu)

    edit: imla.

  • 2023 ekonomik krizi

    nakit avans, kmh filan derken kobi, çiftçi ve esnafa da dokundular. hiç hayra alamet olmayan bir nevi sermaye kontrolü başladı.

    çiftçi genelde tarlayı teminat gösterir, 100 bin teminat bile verseniz, tarla kaç para ederse etsin banka ipotek koyuyor zaten. her türlü rehin/ipotek yaptıkları için tarlayı komple 2. derece ipotek verdik zamanında habire eksperle uğraşmayalım diye. her gelişte para kesiyorlar, belirli bir kıymetin üstünde ise 2-3 kere farklı eksper geliyor. 3 eksperin ortalamasını alıp ona göre teminat kabul ediyorlar. ilk iki eksperi siz ödüyorsunuz, üçüncüyü banka ödüyor. bugünün parasıyla tek bir ekspere 4-6 bin lira alıyorlar. değişmediyse tabi.

    neyse bu ipotek kaynaklı şirketin 35 milyon teminatı var ziraat bankası'nda. bu teminata yarının az üstü, 18 milyon kredi limiti açıyor. 18 milyon limiti olan şirketin kredi kartı limitini 200 bin liraya düşürmüşler. nakit çekimini 20 bin liraya düşürmüşler. kredi notumuz çok iyi, geçmişte muhasebe kaynaklı 1 aylık sigorta ödemesi hariç 1 lira gecikmemiz yok.

    ziraat bankası 2 yılı aşkın süredir ticari eşit taksitli kredi vermiyor.

    2 yıldır bch kullanıyoruz. bch faizi eskiden vade sonuna kadar aynı idi, son 1 yıldır dönem sonunda değişken oldu. yani 3 ayda bir güncelleniyor. bu zaman kadar sıkıntı olmadı çünkü merkez bankasıgenelde faizi düşürdü yada sabit tuttu. yıllık yüzde 9 faizi olan kredimiz de var, özellikle son çekilen ufak tefekler içinde yüzde 18'i bulmuş olan da var.

    şimdi bch limitlerini de didikler oldular. 150 istiyorsunuz 80-90 anca yatıyor. bir bankadan limitimiz doldu, para yok lafı duymak ne acı. bunu diyen banka abartısız memleketin tarım arazilerinin yüzde 80'inde ipotek sahibi bir banka.

    bunları niye anlatıyorum,

    çok genel geçer mevzuat değişiklikleri yapılıp herkes aynı potaya konuyor. işinde gücünde vergisini ödeyen, faizine katlanıp rotatif kredi kullanan şirketleri zora sokuyorlar.

    eylül ayına kadar olan ufak tefekleri saymıyorum, eylül ayı ortasında yarım milyon bch vade dönüşüm var, ne faiz kestirebiliyorum, ne 3 aylık tutar hesaplayabiliyorum, bankaya soruyorum, cevap yok, kocaman bir belirsizlik.

    ben böyle nasıl üretim yapayım, nasıl ticaret yapayım. demirle plastikle uğraşmıyoruz ki zarar ettik diyelim, yem bitkisiyle, canlı hayvanla, süt sağımıyla uğraşıyoruz, mal dediğim şeyi belirsizlik yüzünden kaybedersem, tedarik ve finansman zinciri kırılırsa hadi aç makinayı başlayalım olmuyor, hayvanım ölüyor, sermayem gidiyor.

    ben artık iyiden iyiye kaçağa yönelmeyi, fatura matura işlerini bırakmayı düşünüyorum. biz yasaya uydukça daha çok boka batıyoruz. sürünün büyük kısmını sattım. yeni hayvan koyarsam, ki bu gidişle kalanları da satacağım, küpe filan da taktırmayacağım. ari işletme sertifikamı da geri vereceğim. bildiğin lanet ettirdiler, işe küstürdüler.

    bizim sırtımıza binip paraları tüpçüye kaptırdılar. o parayla ülkedeki ufak-orta boyutlu işletmeler bu krizde ayakta kalırdı.

    verdiğim ipoteğin teminatın bir kıymeti kalmadı, yaptığım cironun bir anlamı yok, hiçbir türlü birinin adamı değilseniz kredi vermeyecekleri/veremeyecekleri bir yere doğru gidiyor bu iş.

    banka batmış, yok borsa çakılmış, artık çok düşünemiyorum, kendi derdim dağ kadar. ben temel gıda maddesi üreten, piramidin en altındaki adamım, ben batarsam varın üst tarafı siz düşünün.

    bunun olacağını içten içe düşünüyordum, içinde oturduğumuz çiftlik 1 yıldır satılık, normalde satılacak yer değil ama müşterisini bulursam emeğim filan demem fiyatı da düşürdüm, anında satarım.

    yıldım, yoruldum, hiçbir şey kestiremiyorum. yarın sabah kalktığımda mesela;

    - borcum enflasyon karşısında eriyip gitmiş olabilir, tamam borcumu halletti bu durum ama girdilerim de aynı oranda zam yiyeceği için sadece mevcut borç stoğu avantajım olur, onu da mal satamayacağım için çok uzun süre sürdüremem.

    - devalüasyonun kralını yaşamış olabiliriz, para algısı, değeri çok hızlı değişiyor, hızla milyonlu milyarlı yıllara geri dönüyoruz. bu algı satarken insanların işine geliyor ama alırken aynı şekilde işlemiyor. ürüne zam yapmak çok zor, tepki geliyor.

    - sermaye kontrolü artık açık açık işliyor olabilir, o zaman tarla tapan ihaleyle yandaşa gider işte banka üzerinden. ayrıca rica üzerine kredi geri çağırma gibi saçmalıklar dillendiriliyor, iş oraya gelirse vay halimize.

    yıllardır kriz diye başlık açılır ama ben diyeyim, o sene vallahi de bu sene, billahi de.

    seçim sonucuna göre ağustos, en geç ekim sonrası patlayacak saatli bombadır.

    edit: bu ülke beni artık hiç şaşırtmıyor.

    (bkz: 19 mayıs 2023 merkez bankası kararları)
    işte yukarıda bahsettiğim boktan, belirsiz, önümü görmeme engel durum tam olarak bu.
    yine şaşırtmadılar, yine bize girecek.

  • a101 personelinin bebekli kadına saldırması

    sizin niyetiniz kasiyeri ilgilendirmez. kasiyer insan sarrafı olmak zorunda değil. akşama kadar bin tane değişik kafada insana belki geri dönüp öder, iyi niyetlidir veyahut tanıyorum zaten diye eyvallah demek zorunda da değil.

    normalde yapmamanız gereken parası ödenmemiş bir ürünü tüketme durumu kasiyere zorluk çıkarıyor ise haksızsınız. parası ödenmemiş şeyin 3.5 lira olması, hele ki açta açıkta değilken çikolata gibi bir ürün olması bunu haklı çıkarmaz.

    daha da acısı, parasını ödemediğiniz şeyi almamayı çocuğunuza öğretemediyseniz dibine kadar haksızsınız. 1 yaşında çocuk para/bedel/fiyat nedir bilmez, burada sizin ebeveynlik becerileriniz devreye girmeli. çocuk istiyor, engel olamıyorum diyorsanız yine haksızsınız, 2 dakika sabretmeyi öğretememişsiniz.

    1 yaşında çocuğa çikolata veriyorsanız üzülerek söylüyorum haksız olmakla da kalmıyorsunuz, yaptığınız cahillik.

    neresinden tutsan elinde kalıyor durumu yani.

    (bkz: 2 çocuk büyütmüş olmak)
    (bkz: kime ne anlatıyorum ki)

  • pazar sabahı erken kalkmak için bir neden

    bu güzellikler. 15 dakika gecik, kıyamet kopuyor.

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

  • türkiye'de emeklilik yaşı 72 olacak

    birazcık destekli saçmalayayım, kafayı kırdım çok okudum, belki bunun 10 katını daha okumam lazım ama okuduğum bana yetti, hayretler içindeyim ve çok üzgünüm. katılırsınız katılmazsınız ama bu 72 yaş mevzusu öyle basit mevzu değil;

    bizim sigorta, emeklilik ve sağlık sistemimiz çoktan çöktü. kurtarılmaya çalışılan şey sistem değil, belirli bir kesimin geleceği. sistemin kurtarılacak bir yanı kalmadı.

    çok çok enteresan gözüken, halka çok cazip gelen ama aslında çok olumsuz, fikir aşamasında uzun vadeli planlanmış, ohal ilanı sonrası khk lar ile hızlandırılmış ve raydan çıkmış, orta vadede felaketle sonlanacak bir süreç yaşıyoruz. bu tek bir parti veyahut hükümet kaynaklı bir sorun değil, türk milleti olarak bizim zihniyetimizin eseri, hatalı bir sistem. bedavadan emeklilik, çalışmadan maaş.

    belki 25-30 yıldır sadece akp değil, geleneksel şekilde tüm hükümetler seçim öncesi ağza bir parmak bal niyetine kamuda eşe dosta erken emeklilik dağıttı, bayram seyranda ikramiye çıkarıldı, erken maaş verildi, bol zam yapıldı. emeklilik havuç olarak bol kese kullanıldı. ülkede daha menopoz/antropoz görmeden maaş bağlanmış binlerce "emekli" var. en az 25 sene çalışması, üstüne 52-65 yaş beklemesi gereken kişiler 10-12 sene çalıştı, 35-40 yaşında emekli oldu, sittin senedir maaş alıyorlar/alacaklar. bu insanlar oy deposu olarak kullanıldı. oy verdikleri kişiler zaten yaş maş beklemeden 2-4 sene sonra emekli oldu. küçük esnaf yıllık cirosu gibi emekli maaşları var.

    bu kadar fazla ödemeyi çevirmek için yolunacak kaz miktarını arttırmak ve/veya daha uzun süre aynı kazı yolmak gerekiyor. nüfus artış hızı bunu desteklemediğine göre emeklilik yaşını arttırmak gerekiyor, ki özellikle 1997 sonrası olmak üzere kademeli olarak arttırıldı. 65 yaş üstüne geldik. genele baktığımızda henüz tabi olduğu kanun çerçevesinde o yaşı görüpte emekli olan yok, şu anda emekli olanlar farklı kanunlara tabiler ve ellili yaşlarda genelde emekli oluyorlar. şu saatten sonra yaş arttırılsa bile gelir artık artmayacak. sistem zaten tutabileceği maksimum aktif çalışan sayısını içeride tutuyor.

    bizler 72 yaşına kadar çalışmalıyız, çalışmalıyız ki o belirli zümrenin 7 sülalesi 20 yaşında emekli maaşına bağlanıp sırtımızda gezsin diye plan yapılıyor ama o 72 yaşı da göremeden başka şeyler değiştirilecek. gelir bu şekilde arttırılamaz çünkü. emeklilik yaşını 72 ye çekmenin farklı bir bonusu da var, bireysel emekliliği de genişletiyorsun otomatik olarak.

    ama boşverelim çünkü;

    adam 72 yaşını göremeyecek, 55'ten sonra iş bulamayacak, iş bulamazsa bile para ödesin diye güya vatandaş faydasına gss çıkardılar ama ne yapacaklar para yoksa adamın canını mı alacaklar? nasıl ödeyecek işsiz insan o prim borcunu? o adamın oğlu kızı 1 birim çalışıyorsa 1.5 çalışacak 65-72 yaş bekleyen anasının babasının prim borcunu da ödeyecek.

    bizim vatandaş hala düzenleme kendisi için, sistemi düzeltmek için yapılıyor sanıp gidip oecd avrupa örnekleri filan veriyor ya, ben işte buna daha çok üzülüyorum.

    tazminatlara dokunulmamış gibi yapılıyor ama çoktan gitti, bir sonraki tazminat hak edilen istifa/işten çıkarılmada daha net anlaşılır.
    emeklilik şu saatte hala çalışmaya başlayamamış kişiler için hayal,
    sağlık sistemi çöktü, güya devlet hastanesi ama muayene parası, katkı vs diye ezildi millet.
    trafik sigortası, kasko sistemi balon, hepbirlikte 2016 başından beri şişiriyoruz bu balonu.

    halen derin detayını çözemedim ama bu ülkenin üstüneki esas kara bulut varlık fonu ve bu fon yukarıda saydığım tüm sosyal güvence sistemleriyle yakından alakalı.

    çok çok çok basit anlatımla; kamunun teminat anlamında hiçbir varlığı kalmadı, bu sebeple fon kuruldu. bu fona para basan, kamuyu finanse eden, güçlü döner sermaye, vakıf ve hammadde gücüne sahip iştirakler dahil edildi. özellikle enerji, telekomünikasyon, askeri üretim ve ar-ge alanında fona dahil edilmiş dev yapılar var. şu anda bir problem yok zira fon portföyü yatırım çekiyor, kısacası fondaki şirketleri kredi karşılığı teminat gösteriyorlar. ama fona bir yandan da sıcak para lazım. zira bu fon ve içindeki yapılar ülkede halen maaş ödenebilmesini mümkün kılan yapılar.

    beyaz yaka zaten zorunlu değilken de, belki 10 senedir bireysel emeklilik yaptırıyordu, bunları çaktırmadan zaten devlet garantisi ve katkısı var deyip bu fona yedirdiler. son zamanlarda anlaşıldı ki azınlık nüfus olan beyaz yakanın parası bir süre sonra yetmeyecek.

    zorunlu bireysel emeklilik çıkardılar, asgari ücret alan adamın parasının %3'üne çöküldü. okumayan etmeyen kesim, patronu/şirketi ne derse yapıyor, hakkını aramıyor ve milyonlarca insan var bu şekilde, iptal miptal yok tabi. inanılmaz bir para.

    fonun tek amacı para bulmak. bulunan parayı danıştayı pas geçip harcayabilmek. yoksa içerisindeki şirketler/yapılar yabancıların eline geçermiş, borç ödenemeyince portföy kaybedilirmiş kimsenin umurunda değil. gün kurtuluyor o yeter.

    hayattaki tek dayanağı müslümanlık olan, "günah" sopasıyla isyandan, hakkını aramaktan, empoze edilmiş yapay haramdan uzaklaşan bu kesim korkmasın diye nasıl devlet bankalarının katılım bankası ikizleri açıldıysa, bireysel emeklilikte de faizsiz seçeği de sunuldu. faiz var ama adı katılım.

    her kanaldan para toplamak, vatandaşın elinde ne var ne yoksa almak için çeşitli gazlar verildi, vatandaş ülke kurtarıyorum diye dolarını sattı ama aynı hafta devletimize 2. uçak olarak geniş gövdeli yakışıklı bir uçak alındı. neyse burada bırakayım zira bundan sonrası safi siyasete giriyor o açıdan susuyorum,

    planlanan şey vatandaşa devleti tarafından garanti edilmiş emekliliğin kaldırılması. hakedilmiş haklar tabikide yine bu çökmüş sistem tarafından ödenecek, o açıdan "zümreyi" üzen bir durum yok. bu hakların devamı içinse işte bu fon gibi yapılar kurulmaya çalışılıyor para yok çünkü. bunu altlığı hazırlanmazsa orta vadede maaş ödenemez.

    normal vatandaş için birikim yapmak için en mantıklı yol eski usül yastık altı kaldı. banka hesabı desek tek khk ile tüm mevduatı fona aktarıp, teminatı kredilendirip bizim paramızla yine bizi borçlandırabilirler. kimsede çıkıp ne oluyor diyemez. o para gelir mi gelmez mi belli değil.

  • evli japonların yarısı seks yapmıyor

    çok saygılı millet. kimse kimseyi s.kmiyor.

    şaka bir yana, en saygı duyduğum ulustur. varsın sevişmesinler.