pedagojik diktator3
profili

  • nilüfer (sanatçı)

    twitter'daki yardım çağrılarına "türkiye’nin dünyaya karşı böylesine aciz durumda görünmesi benim milli duygularımı yaralıyor. benim içime sinmedi ve paylaşmadım." demiş.

    yanan kendi evi olsaydı yine milli duyguları dışarıdan yardım istemesine engel olur muydu acaba?

    türkiye'deki insanlar şu anda fert fert bir travma geçiriyor.

  • türkiye'deki ahlak sorununun sebebi

    bir kızılderili reisine iyi ve kötü arasında ne fark olduğu sorulduğunda şöyle demiştir: "ben düşmanımın karısını çalarsam bu iyidir ama o benim karımı çalarsa bu kötüdür." türkiye'de ahlaka yaklaşım yaklaşık olarak bu düzeyde. ilkel, çocuksu ve barbarca.

    türkiye'de insan sorunu alanında bugüne kadar özgün bir çalışma yapılmadı. bu kıtlıktan hareketle türkiye'de 'insan'ın ne anlama geldiğini bilmiyoruz ve işin daha tuhaf tarafı kimse buna ihtiyaç duymuyor. daha insana dair genel bir tasarımın olmadığı yerde bir ahlaktan da söz edilemez. bu yüzden ahlak sorununu tartışmadan önce insan sorununu tartışmak gerekiyor.

    nerede başlamalı diye kafalarda bir soru işaret varsa, sinop'ta, gündüz ortası fenerle insan arayan insandan başlanabilir mesela.

  • dünyaya gelmeden önce rızamızın alınmaması

    25 yaşına gelinceye dek annesini, babasını, kız kardeşini, ablasını ve iki ağabeyini kaybetmiş hristiyan teolog ve varoluşçu düşünür soren kierkegard'ın haklı olarak mesele ettiği sorun. kahkaha benden yana eserinde bu meseleye dair şunları yazmıştır:

    "hayatım bir çıkmaza girdi, varoluştan iğreniyorum; tatsız tuzsuz, anlamsız bir şey. pierrot'tan daha aç olsaydım, insanların sunacakları açıklamaları yemeye yeltenmezdim. insan parmağını toprağa batırıp kokusundan hangi diyarlarda olduğunu anlar. bu hiçbir şey kokmuyor. neredeyim ben? dünya denen bu şey nedir? bu kelimenin anlamı nedir? beni bunun içine kim çekti de şimdi bırakıp gidiyor? ben kimim, dünyaya nasıl geldim? bana neden sorulmadı? neden yolu yordamı öğretilmeden sanki bir ruh satıcısından alınmış gibi bir kenara itildim? gerçeklik dedikleri bu müesseseye ilgim nasıl doğdu? neden ona ilgim olsun ki? bu içten gelecek bir ilgi değil mi? eğer bu işte zorla yer alacaksan yönetici kim? ona bir şey söylemek isterim. yönetici yok mu? şikayetimi kime bildireceğim? varoluş hiç kuşkusuz bir müzakere... görüşümün dikkate alınmasını rica edebilir miyim? eğer insan dünyayı olduğu gibi kabul etmek zorundaysa o zaman onun ne olduğunu öğrenmemek daha iyi olmaz mıydı?"