dama atilan pabuc3
profili

  • 22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi

    unutmadık, unutmayacağız. yok öyle ölü taklidi yapmak, sike sike açıklayacaksınız.

    bu olayın örtpas edilmesini isteyen, 2 kardeşimizin akıbetinin ne olduğunu sorgulamamızdan rahatsız olan orospu evlatları bilsin ki, bu başlık her zaman diri kalacak.

    o çocukların çığlıkları gitmiyor hala aklımdan. hani siyasi çıkarlar uğruna bu olayın örtpas edilmesini bekliyorsunuz ya, sizin o siyasi çıkarlarınızı sikeyim ben. nah unuturuz. karşıma çıkan herkese anlatıp, bu olayı hatırlatıyorum. hadi gelin susturun.

    olayın üstüne gidilmesi için gerekli baskıyı yapmayan, hiçbir sike merhem olamayan basiretsiz muhalefetin de ta amına koyayım. yiyin için sıçın amına koyayım. kukla gibi orda oturup, eşşek yüküyle maaş alın diye seçiyoruz sizi zaten.

  • izmirliler o derin uykudan hala uyanamadı

    abi o değil de, hala halkın kullanamadığı köprüleri vaad ederek oy toplamaya çalışmaları çok komik.

    osmangazi köprüsü yapıldı da ne oldu ? var mı kullanan ? ne zaman körfezden geçsem köprüye bakıyorum, tek tük araba geçiyor üzerinden.

    çok şükür evim var, arabam var, yazlığım var, jetskim bile var ama yemin ederim o amk köprüsünü kullanmak her şeyden daha lüks geliyor bana. bazen düşünüyorum, 400 bin tl' lik arabayla dolaşsam bile yine kullanmam o köprüyü. kullanmıyorum da zaten. mis gibi deniz havası alıp, çayımı içerek martıları izleyerek körfezi katetmek varken, köprü geçişi gibi boktan bir olaya ne diye o kadar parayı vereyim ? tek işletme gideri yıllık bakımları olan, sadece araba tekerinin temas ettiği köprüden o kadar para kesmek nedir abi ? milletin gözü korkmasın diye köprü ücretinin bir bölümünü de otoban geçişine kaydırmış bir de çakallar. ''aaa çok pahalı değilmiş'' deyip köprüye dalarsan, otoban çıkışında 30 küsür lira haşırt diye çekiliyor ogs' den.

    mümkünse köprü möprü yapmayın aga siz. yapacaksanız da bari allah rızası için en azından günlük araç geçiş teminatı vermeyin, kullanmadığımız halde götümüze girmesin.

    bir çanakkaleli olarak, memleketime yapılacak olan köprüye sevinemiyorum. çevrenin amına koyacaklar, bir de üstüne köprüyü kullanamayacağız. kullanamadığımız gibi de, kullanmamanın bedelini zamlar ile ödeyeceğiz.

    bunlara yine köprü derdine düşmüş. muhtemelen türkiye haritası üzerindeki sahil coğrafyalarına bakıp, ''nereye köprü yapsak, nerden millete sokuştursak, hangi yatırım ortaklığını ihya etsek'' hesapları yapıyorlar.

    izmirliler zeki insanlardır. 100 lira gibi astronomik bir geçiş ücretine sahip, hiçbir zaman kullanmayacakları bir köprüye sahip olmaktansa, izban ile paşalar gibi yolculuk etmeyi tercih ederler.

    zamanında binali yıldırım' ın izmir' e çok şey katacağına inanlardan biriydim. fakat bugün gelinen noktada izmir' e vaad edilen şey, halkın tepesine binilerek işletilecek bir köprü ise aman uzak dursunlar.

  • hastasını bela olarak nitelendiren doktor

    yaklaşık 1.5 yıldır yeditepe üniversitesi hastanesi’ nde kemoterapi görmekte olan annemi 2 gün önce son yolculuğuna uğurladık. bu süreçte yaşadığımız iyi ya da kötü her şey, hayatımın sonuna dek zihnimde kalacak. fakat son dönemde yaşadığımız bir olay var ki, bu saygısızlığı hayatım boyunca unutmayacağım.

    2 hafta önce annem fenalaştıktan sonra, annemi ambulans ile yeditepe üniversitesi hastanesi’ ne getirdik. annemin doktoru olan, onkoloji bölümünden doç. dr. orhan önder eren, bu kez ‘terminal döneme girmiş olan’ annemi kabul etmek istemedi. fakat annem sürekli ‘’beni yeditepe’ ye götürün’’ diye sayıkladığı için de, onu oraya yatırmaktan başka çaremiz yoktu.

    normalde, tedavi süresi boyunca fenalaşma gibi durumlarda hastanenin acil servisini ve hasta yatışı ek ücret ödemeksizin kullanabiliyorduk. bu tamamen doktorun insiyatifine kalan bir durumdu ve bu gibi durumlarda daha önce hiç ek ücret ödemedik.

    doktorun reddetmesine karşın, annemin de ısrarları neticesinde hastaneye ‘harici’ olarak giriş yapmak zorunda kaldık. bu raddeden sonra bizim için paranın bir önemi yoktu. elbette maddi ve manevi anlamda zor durumdaydık. 1.5 yıl boyunca varımızı yoğumuzu annemin tedavisine harcadık. ancak ne olursa olsun bu durumda annemi kıramazdık ve hastaneye girişini sağladık. tabi ki doktorun onayı olmadığı için, geceliği 4.5 bin lira gibi bir ücreti olan yoğun bakım ünitesine annemi yatırdık.
    yaşanılan tatsızlığın maddi boyutu bir kenara, doktorun annem için sarfettiği sözleri hiçbir zaman unutmayacağım.

    her şeye rağmen annemi oraya yatırdığımızı izleyen doktor, yanındaki hemşirelere isyan edercesine ‘’başımıza bela getirdiler’’ cümlesini sarfetti. o esnada dayım ve ben duvarın arka tarafında kaldığımız için bizi görmediği için bu cümleyi sarfettiğini düşünüyoruz.

    canımızı, hayatımızı, sevdiklerimizi emanet ettiğimiz hipokrat yeminli bir doktorun, hastasını ‘’bela’’ olarak görmesi, tıp ve etik açısından ne kadar doğrudur bunu sorguluyoruz günlerdir.

    hayatım boyunca her zaman bu mesleği icra eden insanlara saygı duydum. tedavi başarılı olur ya da olmaz, bu ayrı bir konu. ancak ben, hastalığının terminal dönemine girmiş bir hastasını ‘’bela’’ olarak niteleyebilen bir doktora nasıl saygı duyabileceğimi gerçekten çok merak ediyorum.

    allah kimseyi, doç. dr. orhan önder eren gibi acımasız ve hastasına karşı saygısı olmayan insanların eline düşürmesin.

    edit: birçok arkadaş, kendi kararımız ve keyfimiz doğrultusunda annemi yoğun bakıma yatırttığımızı beyan etmiş ve hatta bizleri de 'yoğun bakımı işgal etmekle' suçlamış.

    annem hastalığı boyunca çok sık fenalaştı. her defasında da acil servisten giriş yaptık ve duruma göre doktor yatış verip annemi birkaç gün hastanede yatırdı. zaten tedavi süresince ödediğimiz ağır faturalardan ötürü, hiçbir zaman yatış için ek ücret almadılar. bu kez de böyle olacağını tahmin ediyorduk ancak doktor bizi reddettiği ve bizim de üstelememiz doğrultusunda annem yoğun bakıma yatırıldı. kısacası maddi açıdan cezalandırıldık. çünkü annemin yoğun bakıma yatmasının hiçbir anlamı yoktu.

    bağlı olan kateter, diren, damar yolu ile beslenme ve sürekli verilmesi gereken ağrı kesiciler varken, o şekilde nasıl evde idare edebilirdik ? huzurlu bir şekilde süreci yaşaması ve acısız bir şekilde veda etmesi gerekiyordu. bizim yeditepe' ye annemi tekrar götürme amacımız buydu. fakat bunu anneme lüks gördükleri için de, 'doktorun da yaptırımı' ile bize geceliği 4-4.5 bin lira civarı olan yoğun bakım faturasını kesmeyi uygun gördüler.