psikoloji seven3
profili

  • recep tayyip erdoğan'ın üstüne atlayan adam

    erdoğan'ın yüzüne bir dehşet ifadesi yerleştiren adamdır.

    halktan korktuğunu korumalarından dolayı biliyorduk ama ne kadar çok korktuğunu bu adam sayesinde öğrenmiş olduk. zavallı...

  • türkiye'de en çok ihlal edilen trafik kuralı

    yaya yolunu kimsenin sallamamasıdır.

    mesela kırmızı ışıkta durması gerektiğini bildiği halde durmaz kimileri. ama çoğunluk yaya yolunda yayaya yol vermesi gerektiğini bilmiyor bile. hız kesmeyip yoldaki yayanın üzerine süren, sonra yolun ortasında inip geçti diye yayayı dövmeye kalkan maganda gördü bu gözler.

    edit: mesela aşağıdaki entry'lerde yayaların aniden yaya yoluna atlamasına filan kızılmış. çarparsın suçlu olursun filan demişler bir de. işte tam olarak bu cehaletten bahsediyorum. yaya yolunda duracaksın ve yayaya yol vereceksin. kural bu. yolun başında yaya yoksa geçersin ama sağına soluna bakıp temkinli geçersin. o yol yayanın hakkı öncelikle. ister atlar ister zıplar ister yuvarlanır üzerinde. (bkz: seve seve) bekleyeceksin. nası geçtiniz trafik sınavını da ehliyet aldınız bilmiyorum ki...

    edit 2: içim soğumadı. paris'in en yoğun caddesi olan champs elysees'den (bkz: şanzelize) bir manzara paylaşayım. 2 gün önce aynı konuya dikkat çekmek için sevgili göndermişti. türkiye'den de fotoğraf bulup paylaşıcam.

    sen medeniyetin resmini yapabilir misin abidin?

  • ekşi sözlük iş ağı

    iş hayatı için fazla ahlaklıyım. bu yüzden işsiz kaldığımı fark ettim. şimdi bazı farklı durumlar ortaya çıktı ve ben ne iş olsa yaparım abi demeye başladım. evet, yalnızca ahlakı oturmuş bir işverenle...

    ne mesela?

    -üniversite mezunu, tecrübeli, yabancı dili olan aday arayıp asgari maaş teklif edecek kadar yüzsüz olmamalı bence bu işveren.

    -mesai bitimini bekleyip özellikle son dakikada acil iş verip ekstradan saatlerce işçiyi çalıştırmamalı örneğin.

    -iş ilanına "görüşmeye geldiğinde sigortadan, maaştan, izin günlerinden bahsetmeden önce şirkete neler katabileceğinden bahseden" gibi maddeler ekleyip daha ilk adımda personeli ezmeye çalışmamalı mesela. sen ne katıyorsun o personele? bu karşılıklı bir alışveriş: iş yaptır/para öde.

    -esnek çalışma saatleri isteyen işverenler esnek ödeme koşulları üzerine de görüşme yapabilirler bence mülakat esnasında.

    -yan haklar adı üzerinde haktır. hediye değil.

    -çalışana ailenin bir parçası diyip şirketi sahiplendirmeye çalışırken bir yandan da "beğenmeyen siktirsin gitsin" dememeli mesela müdürler, patronlar... uyum içinde ve daha verimli çalışmak için herkesin adım atabileceği bir orta yol bulunabilir. bunun için de aile olmaya filan gerek yoktur. iş ortamında aile değil, ekip vardır. ekip de bu kafayla yönetilmez. "bu sorunu çözmek için neler yapabiliriz" ile yönetilir.

    -bazı ilanlarda aslında hiç de gerekmediği halde bayan çalışan ve presentable kelimelerini üstüne basa basa geçirmemeli işverenler. "burada çalışsak bol bol tacize uğrarız" ampulü yanıveriyor hemen. çünkü o işi hem kadın hem erkek yapabilir ve açıkçası temiz ve işe uygun olduğu sürece kişinin ne giydiği pek de önemli değildir. (mesela benim mesleğim olan editörlükte bunlar gerçekten de hiç ama hiç önemli olmayan konular ama nedense güzel bağyan editör arayanımız bol.)

    -gecenin 2'si, sabahın 5'i gibi saatler çalışma saatleri değildir. (vardiyalı çalışmaları saymıyorum, standart mesai saatleri ile ilgili söylüyorum.) bu saatlerde çalışana mesaj atılmamalı, çalışan telefonla aranmamalı, bu iş taciz noktasına varmamalı ve cevap alınmadığında da çalışanı azarlama, maaş kesintisiyle tehdit etme gibi eylemlere başvurulmamalı. o çalışan zaten işini ve çalışma ortamını seviyorsa işini hevesle yapar. kırbaçla insan çalıştırılmaz ve birinin çalışanınız olması, size onu 7/24 keyfinize göre kullanma hakkı tanımaz.

    -iş ilanındaki tanıma göre 3 farklı personelin yapması gereken işi tek kişiye yaptırmaya çalışan işverenler, aldıkları personele de 3 kişilik maaş teklif etmeliler. çünkü adil olan budur.

    -bu da adamım sir richard branson'dan gelsin

    bu maddeler zamanla artırılacaktır, evet. çünkü hem çalıştığım, hem iş aradığım zamanlarda iş ahlakı ve karakteri oturmamış bir üstle karşılaşıp duruyorum ve kendini bir zamanlar çok çalışkan olarak tanımlayan ben artık her işe şüpheyle yaklaşıyorum.

    evet çaycılık da yaparım şu noktadan sonra, çünkü belli ki benim görev alabileceğim birkaç sektöre kıran girmiş durumda. ama yine de iş ahlakı oturmuş bir kıraathanede çalışırım.

    lanet olsun ülkedeki işsizlik seviyesine ve bundan dolayı her türlü saçma sapan dayatmaya evet diyen çalışanlara...

    not: bu süreçte çiçek gibi yöneticiler olmadı mı? en alası oldu. işten bir halt anlamayan tembel çalışanlar olmadı mı? onların da en alası oldu. bu sitem yazısı yalnızca "adı lazım değil" yöneticiler için yazılmıştır. diğer herkes dava kardeşimizdir.