passenger2858
profili

  • kocasını okey masasında kadınlarla yakalayan kadın

    kapalı olan hâtunun gözlerini belertip " hşşş hşşş " diye sesler çıkarması bana bal porsuğu karşısında hiçbir şansı olmadığı hâlde onu korkutmaya çalışan yılanları hatırlatmıştır.

    bal porsuğu ablaya helal olsun dediğim durumdur.

  • milli takımın euro 2024 formaları

    beğendiğim formalardır. sadelik iyidir. ne türklük motifi abi? ay yıldızımız var işte mis gibi. gösterişi, şovu geçip icraat göstermemiz lazım artık. milliyetçilik dediğin böyle olur.

    yoksa gördük suudi arabistan süper kupa krizinde, öncesinde milliyetçi geçinen millî topçuların nasıl sessizliğe büründüklerini.

  • sana vurana sen de vur diyen ebeveyn

    akran zorbalığı'na maruz kalmanın berbat bir şey olduğuna inanıyorum.
    çocukken dayak da yesem hep karşılık verdim. bir karşılık verdim iki dayak yedim ama üçüncüsü hiçbir zaman olmadı.

    dövmekten çabuk mu bıktılar yoksa bir gün dayak yemekten mi çekindiler bilmem:)

    öte tarafta hep korkan, çekinen arkadaşlar vardı. bu baskı, onların üzerinde yıllarca sürdü. şu anda bile etkileri var bence üzerlerinde.

    çocukların masum olduğuna; yaşlıların bilge olduğuna inanmam.

    tabii ki çocuğunuza önce öğretmen ile iletişime geçmesini tembihleyin ama onu bir pısırık olarak yetiştirmeyin.

    yoksa ilkokul, lise, askerlik, iş hayatı derken özgüvensiz bir birey olur.

    burada bazıları, bu çocukların ileride barzo olduklarını söylemiş ama öyle bir durum yok! çocuk kavgaları, bir dönem sürer ve biter. sizin burada karar vereceğiniz şey çocuğunuzun geleceğidir.
    ya hakkını korumayı bilen ya da her zaman hakkı yenen biri olacak.

    hiçbirimizin babası anası john dewey değildi tabii ama " sana vurana sen de vur! " cümlesi harika şekilde kurulmuş bir cümledir!

    durduk yere kimseye vurma fakat sana vuranın karşısında da sessiz kalma!

  • kayınbabanın yanında çocuğu kucağına almama adeti

    twitter

    kardeşim bu tiktok denen nane daha ne kadar saçmalıklarımızı gün yüzüne serebilir hayretle izliyorum.
    böyle bir " gelenek " var imiş. asıl detay ise ablamızın kayınpeder gelince yüzünü saklayıp aynı vidyoyu izleyen milyonlarca insanın ablamızın yüzünü görebilmesi.

    yukarıdaki vidyodan bağımsız olarak ben tiktok'un bu ülkede ahlakî bozulmaya sebep olduğuna katılmıyorum. zaten bozukmuş ama eskiden vidyo paylaşılamıyormuş.
    yoksa hangi sosyal medya uygulaması gavat olmayan bir adama yatak odasında karısıyla oynaştığı vidyoları paylaştırabilir?

  • 8 eylül 2023 türkiye ermenistan maçı

    8 eylül 1922'nin yıl dönümünde oynanacak futbol müsabakası.

    yani ermenilerin, yunan ordusuna yardım etmek amacıyla manisa'da 4.300 türk'ü yakarak öldürmelerinin yıl dönümünde.

    sizin liberal götleriniz şimdi rahatta ise vaktiyle yakılan vurulan ama mücadele etmekten asla vazgeçememiş atalarımız sayesindedir. şimdi gelmiş buraya diyorlar ki " bu sadece bir futbol oyunu! "

    nah sadece bir oyun!

    açlıktan ağızları kokmalarına rağmen her fırsatta türk düşmanlığı yapan ermenistan'a atabildiğimiz kadar gol atıp en ağır şekilde rencide etmeliyiz bunları. taraftar da bağırabildiği kadar bağırmalı. ben ermenistan gibi bir ülkeyi sevecek kadar geniş değilim! eğer bu adamları bu akşam oyun ve skor olarak ezemezsek bunun sorumluları s..tir olup gitmelidir akşam maç biter bitmez.

  • 19 temmuz 2023 türk dil kurumu rezaleti

    bana bir seneden fazladır kapalı olan hesabımı açtıran ve beni sinirden deliye döndüren rezillikler silsilesine sahip olan bazı değişiklikler yapan türk dil kurumunu daha önce de defalarca eleştirmiştim ancak artık durum çığırından çıktı. umarım sesimiz duyulur.

    artık güncel türkçe sözlük sayfasına girip " türkiyeli " yazdığınızda " türk " kelimesine yönlendirilmiyorsunuz.
    " türkiye'de yaşayan halk... " şeklinde bir açıklama çıkıyor karşınıza! lâkin aynı alana " fransalı " yazdığınızda " fransız " kelimesine yönlendiriliyorsunuz.

    " türkiyeli " diye bir kavramı asla ama asla kabul etmiyoruz. türkiye cumhuriyeti bir ulus devlettir. türk dil kurumu, ne amaçla böyle bir değişiklik yapmıştır diye sormamıza bile gerek yok herhalde! amaç gayet belli iken ne yazık ki bu durum kimsenin umrunda değil; umrunda olmayacaktır. artık türk düşmanı kim varsa rahatlıkla " e, sizin resmî dil kurumunuz da türkiyeli söylemini kabul ediyor! " diyebilecektir.

    türkiyeli dışında mesela türkmenistanlı ifadesini de getirmişler. allah aşkına! hangimiz türkmen yerine türkmenistanlı ifadesini kullanıyoruz?

    bu bahsettiklerim kurumla alakalı şu anki en büyük sitemim iken kurum bazı kelimelerde de değişikliğe gitmiştir. örneğin " unvan kelimesi artık " ünvan " şeklinde yazılacak demişler ama sebebine dair hiçbir açıklama yapmamışlardır!

    yine daha önce eleştirdiğim tdk'nin sözcükleri inatla ayrı yazdırması hadisesi artarak devam etmiş görünüyor.

    yeşil biber, yeşil soğan, yeşil zeytin vs. yazımda hepsini ayıran kurum kırmızıbiberi bitişik tutmuştur! bunun hiçbir mantığı yok arkadaşlar! bu kelimelerin hepsi bitişik yazılmalıdır. türkçenin kelime zenginliği böyle arttırılabilir ancak. ayrıca ben bir edebiyat öğretmeni olarak bunu öğrencilerime nasıl açıklayacağım? hiçbir mantığa oturtulamayan bu değişikleri öğretmenin tek çözümü " ezberleme " yöntemidir. rezilliktir. kurum, göz göre göre nakilci eğitim sistemine yönlendirmektedir öğrencileri. bu ezberci/nakilci eğitim sistemi fatih sultan mehmet'in ölümün ardından oğlu bâyezid tarafından saraya doldurulan arap ulemânın osmanlı imparatorluğu'na attığı en büyük kazık iken türkiye cumhuriyeti'ni de aynı yola sokmak maalesef küfürsüz ifade edebileceğim niyetler barındırmadığından şimdilik susuyorum.

    " ekonomi bu hâldeyken şimdi sorunumuz bu mu? " vs. diyebilecekler için de diyebileceğim tek şey evet, sorunumuzun tam olarak da bu olduğudur.
    okullarda düşünüp sorgulamayı unutan, bu yetileri kasıtlı olarak unutturulan her yeni nesil bu ülkeyi biraz daha bataklığa hapsedecektir.

    dipçe-i türkî: arkadaşlar hepinize çok çok teşekkür ederim. sesimizi duyurduk ve tdk, bu rezil kararından geri adım atarak " türkiyeli " kavramını sözlükten çıkardı. hepinize tekrar tekrar teşekkür ederim güzel dilimiz türkçe adına! çok mutlu oldum.

  • 6 aralık 2022 fas ispanya maçı

    başlıkta bolca sömürge ifadesi gördüğümüz ve muhtemelen göreceğimiz için aklıma şu bilginin dank ettiği: bugün yani 6 aralık 1554 taza muharebesi'nin yıl dönümünde gerçekleşecek dünya kupası maçı.

    o vakit ispanyollar ile birlik olup türklere savaş açmış ve yenilmişlerdi faslılar.

    aslında faslılar diyorum ama yaklaşık 100 yıl sürecek bir saadi/suudi arap yönetimi altında idi fas o dönem.
    yöneticiler arap, savaşanlar faslı destekleyenler de ispanyollardı.

    bugünkü maçta da ev sahipleri arap, mücadele edenler faslılar ama rakipleri türkler değil ispanyollar. ve zannediyorum büyük çoğunluğumuz fas'ı destekliyor:)

    ha, o muharebede bizim şanlı komutanımız salih paşa idi. muhtemelen maçta kafasında fes olan bolca taraftar göreceğiz. fes takmak ikinci mahmud döneminde getirilmiş bir yenilik olarak anlatılsa da osmanlı'ya salih reis, oruç reis gibi denizcilerimiz tarafından zaten 16. yy.'da getirilmiş ve istanbul'da tanıtılmıştı.

    günümüzde manisa'nın bir ilçesi olan salihli de ismini bu paşamızdan almıştır denir lâkin belgelerde veled-i salih diye bir köy geçer ve salihliler adlı bir yörük topluluğundan bu ismin geldiği de söylenir. bilemedim.

    şimdi alın bu bilgileri ve allah aşkına başlığı sırf beğeni kasmak için spiker eleştirisi çöplüğüne çevirmeyin.

    dipçe-i mağrip: helal olsun. zaten net pozisyonları bulan da fas'tı. ispanyollar, hırvatistan yerine fas'la eşleşmek için geçen maçta bayağı uğraşmışlardı. futbolun adaleti nadiren yerini buluyor ve bulunca da böyle seviniyoruz işte.

  • timur'un yıldırım yerine yavuz ile karşılaşması

    abi bazen utanıyorum yazarken. yani düşünüyorum, acaba diyorum timur'u savunanlara " türk düşmanı " diyen yazarlar 13 yaşında falan mı? bilmiyoruz sonuçta kim var şu klavyelerin başında.
    öte yandan yavuz sultan selim için " hazıra konmuş! " diyenlere bakıyorum. allah allah diyorum. yani nasıl bir çıkarım bu!

    8 yılda devletin hazinesini ağzına kadar doldurup sina çölü'nü at üstünde geçmiş bir hükümdâr hangi hazıra konmuş diyorum. üstelik daha şehzade iken babasının yapamadığını yapıp devleti safevi tehlikesinden korumaya çalışan bir adam.

    ama işte bunların nedeni şu eğitim sistemimizden başka bir şey değil. sen timur'u moğol hükümdârı, türk düşmanı gibi gösterirsen, hayatında kitap açmamış adamlar da gelir ezbere konuşurlar böyle.

    öbür tarafta biri diyor ki yavuz sultan selim'in ordusunda ateşli silahlar vardı. osmanlı bu yüzden kazanıyordu savaşları, diyor.

    e, ne yapsalardı hocam? orduyu geliştirmek böyle bir şey değil mi? yani adamın elinde top, tüfek varken düşmanda yok diye kullandırtmasa mıydı ordusuna?
    lan çok komik değil mi böyle bir eleştiri yahu?

    diğer tarafta timur, yıldırım bâyezid'le savaştığı için yahut altın orda'yı yıktığı için türk düşmanı ilan ediliyor!

    e ulan ne yapsın adam? mektuplara bakın. diyor ki savaşmayalım! bak ben çinliler ile savaşacağım; sen de batı'ya cihat ve cihan eyle diyor. ama yok! anlamıyor yıldırım bâyezid.

    toktamış han'a da diyor. ver şu vergimi diyor. ordum seni yıkar geçer, buna beni mecbur bırakma diyor. ama o da anlamıyor!

    sonra savaş gerçekleşiyor. timur yenince suçlu oluyor.

    e kardeşim biz de memlükler'i yenmişiz. memlükler de türk devleti. hatta isminde ilk defa türkiye ismi geçen devlet. tarihte saymakla biter mi birbirleriyle savaşan türk devletleri?

    derdiniz nedir hocam? hele bir de küfürleşenler falan var:) ne ilginç hayatlar var bu memlekette lan.

  • hala kol saati takan insan

    isterse teknoloji ilerleyip burnuma dokununca gözümün önünde saat belirecek hâle gelsin, benim bu kişi.
    kol saati takmayınca kendimi çıplak hissediyorum hocam ben. ayrıca gömlek giymeyi seven adamım. gömleğin en güzel aksesuarı saattir bence biz erkekler için.

    bunu bile eski kafalılığa bağlamak da nasıl bir mallıktır ayrıca.

  • türkleri balıklara yem yapacağız

    yahu kardeşim adamlar iç siyaset çıkarları için böyle atıp tutuyorlar. her gün neden bunları sözlüğe taşıyorsunuz?
    bizde de adamın biri böyle çok atıp tutuyor. sonra kimi vermem dediyse veriyor. kime hesap soracağım dediyse gidip ayaklarına kapanıp para dileniyor.

    oluyor yani bunlar iç siyasette. bi' bok yiyebileceklerinden değil...

  • gelire endeksli senet

    eyvah ki ne eyvah!

    osmanlı imparatorluğu'nun batmamak için son çırpınışlarını sergilediği dönemde uyguladığı eshâm-ı mümtâze sistemi bu.
    1840’ta üç yıl vadeli % 10 faizli sehimlerin piyasaya sürüldüğü dönemi hatırlattı bana.

    yani devlet-i aliyye, halka senet satıp borç alıyor daha sonra faizi ile ödemek koşuluyla. elbette bu da hile-i şeriyyeye girer. faiz, faizdir! lâkin devletin ekonomisi yerle yeksan olunca ulemâ da buna caiz fetvası vermiştir dönem dönem.

    tanzimat dönemiyle birlikte senetlerin faizleri de arttırılmıştır. bunun adı " günü kurtarmaktır! "
    devlet hazinesine çok ağır bir yük bindirmiştir bu sistem. kaldı ki ahâli değil, zaten zengin olan özellikle yabancı tüccarlar böylece devleti yolmuştur. hatta devlet; senetler, senet sahibi kişi ölünce hazineye aktarılmaktayken bunu da değiştirmiş ve senet sahibinin vefatı durumunda eşi ya da çocuklarının bu haktan yararlanmaya devam edebileceklerini bildirmiştir. yani devlet-i aliyye, halkından para dilenmiştir.

    sonumuz hayrolsun ahâli!

  • otoyolda bir kamyon dolusu mülteci videosu

    ulan yeni gelecek iktidara söylüyorum:

    eğer bu görüntüleri dev ekranlarda müsebbiplerine izletip onları cam kafes içerisinde vatana ihanet suçundan yargılatmazsanız siz de kahpesiniz. siz de aynı boksunuz.

    türk milleti, ciğerin yanacak ciğerin. asla soğumayacak.

  • rte'nin gezi'de camilerimiz yakıldı açıklaması

    lale devri'ni hepiniz bilirsiniz. osmanlı imparatorluğu'nda ehl-i sarayın keyif çattığı, saray yalakası şairlerin akşamları yiyip içip dans ettikleri, sözde müslüman saray erkanının ramazan ayı gelince üzüldüğü, savaş falan olmadığı hâlde milletten savaş vergisi toplandığı bir zaman.
    nihayetinde patrona halil isyanı ile son buluyor bu keyifli günler.

    buraya kadar herkes bilir de bir de ufaktan bir sonrasını anlatayım.

    isyandan sonra tahta çıkan birinci mahmud, bakar ki devletin gidişatı gidişat değil. başlar her suçu isyancılara atmaya. devletin kasası tamtakırdır ama tahtı bırakıp gitmek de olmaz! alır eline sancak-ı şerifi, meydanlarda nutuk çeker âhaliye.

    " biliyorsunuz " der. bu kâfir isyancılar yüzünden camilere gidemedi ahâli. ( 5 hafta boyunca cuma namazı kılınanamıştır istanbul'da! )

    " camilerimizden o isyan gününde ezan okunamadı " der padişah.

    ne olduysa der, bu patrona tayfası yüzündendir. bunları bi yok edelim, bakın nasıl devlet-i âliyye şahlanacak!
    ahâli de inanır tabii. vurun kahpeye misali, vururlar isyancılara.

    sonra ne mi olur?

    kanunî zamanında fransa'ya verilen kapitülasyonlar 1740 yılında sürekli hâle getirilir!

    bu bir dönüm noktası olur osmanlı imparatorluğu için. artık devlet satılmaya başlamıştır. yabancı devletler birer birer kapitülasyonlar alırlar. imparatorluğun ekonomisi yerle yeksan olur.
    tâ ki 1923 tarihinde imzalanan lozan barış anlaşması'na kadar. bu anlaşmayla tüm kapitülasyonlar kaldırılır.

    lâkin olan olmuştur tabii!

  • 20 mayıs 2022 selçuk tepeli'nin çıldırması

    öğretmenler odasında, mülteci denen varlıkların türk kadınına kızına sarkıntılık edenlerinin görüntüleriyle ilgili konuşurken bir yavşak meslektaşımın " sanki bizim millette yok mu? onlar da buraya karısız kızsız gelmiş kolay mı? " demesi üzerine senin şerefini s..im ben hocam diyerek suratına kitap fırlatmıştım. bu adam muhtemelen haber öncesi hazırlıklarda böyle yüzlerce yavşağın görüntüsünü izliyor sokaklardan gelen.
    o yüzden çok iyi anlıyorum.
    şov falan değil. sinir boşalması.

  • 16 ocak 2022 fransa'nın aşı kartı kararı

    geçen gün birileri " avrupa bile geri adım attı bu aşılama zorunluluklarından " diyordu!

    al işte, nahhh geri adım atıyorlar!

    bu adamlar gerekirse esnaflarına maddî destek sunuyorlar ama halkından tamamen kopmuş hükümetler tarafından yönetilen bazı ülkeler gibi insanları kaderlerine terk etmiyorlar!

  • erdoğan nobel ekonomi ödülüne layık görülecek

    hahahhaha.
    biraz geriye götüreyim sizi:

    lale devri'nde padişah 3. ahmed ve saray ahâlîsi zevk ü sefâ içerisinde yaşıyorlar; milletin yoksulluğunu görmezden geliyorlardı. bu dönemde tabii saray ve halk arasındaki uçurum açıldıkça saraya yanlamaya çalışan bir sürü soytarı peydah oldu.
    ekonomi kötü, savaşlarda gidişat kötü, iran sürekli saldırıyor vs. ama meydanlarda her gün tellallar " ey âhaliiiii! " diye naralara başlayıp bugün de şu savaşı kazandık, bugün de şuraya şu binayı inşâ ettik falan diye yalan yanlış bilgiler veriyorlardı. öyle ki padişah bile inanmıştır bir süre sonra bunlara*

    ama tabii işin trajikomik kısmı bu tellalar yürürken öyle naralarla, yürüdükleri yerlerde ekmek kavgaları yaşanmaktadır çünkü paranın değeri düşmüş; ürünlerin fiyatları fırlamıştır.

    sonra olanlar malûm.

    padişahı falan geçin de ben en çok o soytarılara bakıp bakıp ibret alırım. paramparça edilmişlerdir atmeydanı'nda, galata'da, topkapı'da...

    hiç mi düşünmemişlerdir bize ne olacak 3. ahmed'den sonra diye, bilmem.

    dipçe-i sadabâd: bu anlattıklarım asırlar öncesinde kaldı tabii. yoksa ben daha bu sabah 3 ekmek 2 ufacık simit alıp 16 lira vermedim.

  • sinirlendiren hitap şekilleri

    her şey tamam da şu " hocam " hitabına sinirlenenleri anlamıyorum!

    ne cinsiyetçi ne de aşağılayıcı bir hitap. her kesime her kişiye uyuyor.

    bu kadar kasarak nasıl yaşıyorsunuz bu hayatı anlamak zor.

  • koronavirüs tarihinin unutulmayan olayları

    küçük binali'nin kendi ülkesi ya da yoksulluktan kırılan afrika ülkeleri dururken venezuela'ya bir el çantası dolusu maske yardımı götürmesi. yolda izde kaybolur, kargocular zarar verir diye kendisi götürmüş.

    tarih bu merhamet dolu cefakâr kardeşimizi unutmayacaktır.

  • ege ve akdeniz'de yapay adalar inşa etmeliyiz

    ne güzel lan!

    süleyman şah türbesi ve hâliyle yurt dışındaki toprağımız işgal mi ediliyor?

    " kaçırırız! "

    yunanlar kimseyi takmadan adaları mı işgal ediyor?

    " kendimize oyuncak ada yaparız! "

    amerika; afganları, suriyelileri alın mı diyor?

    " sınırlarımızı açarız! "

    ekonomik kriz mi var?

    " bol keseden para basarız! "

    " koronavirüs salgını mı var? "

    " vakaları düşük açıklarız! "

    şimdi yazsam yüzlerce örnek var.

    böyle, babam da yönetir lan ülkeyi. ama işte babam, dalkavuk sevmez etrafında.

  • çocukken ansiklopedi okumak

    dayanamadım yine çocukluk ve ansiklopedi kelimelerini görünce.

    aslında keşke babama versem de telefonu o yazsa şimdi bu giriyi.

    bir adam, ilkokul mezunu bir adam. soğuk bir akşam vakti sırtında ağır bir çuvalla geliyor evine. çuvalın içi ansiklopedi dolu. çalıştığı fabrikada çöpe atılacakken hepsi " verin bana oğluma götüreyim " demiş.

    almış getirmiş. dinlene dinlene. upuzun bir yol.

    bana dünyaları taşımış sırtında.

    defalarca kez okudum baştan başa. bazen halının üzerine uzanıp bazen yer sofrasında.

    büyüdükçe daha iyi anladım bana yaptığı iyiliği. türkiye'nin en iyi kütüphanelerine de gittim; 300 - 400 yıllık metinleri de okudum; eserleri de gördüm. lâkin hiçbir zaman alamadım çocukluğumda o ansiklopedileri okurken aldığım lezzeti.

    belki de o lezzeti ararken okudum binlerce kitabı. yüzlerce kitabı satın alışım bu yüzden.

    ileride çocuğuma yahut çocuklarıma bırakacağım en büyük miras olacak kitaplarım.

    bir kitap bir insanı; bir insan binlerce öğrencisini yetiştirebilirmiş. yaşayarak öğrendim.

    eyvallah reis. allah senden razı olsun.