Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 13 aralık 2022 arjantin hırvatistan maçı

    2006 dünya kupasından bir enstantane;

    görsel

    ve bugün bu iki efsaneden biri 2. ve son kez finale çıkacak.

  • 2. yazarların askeri başarıları

    düğün takılarımdan bir kısmını bozdurarak eşime bedelli yaptırmak

  • 3. evlendirdiği kızına yapamazsan geri dön diyen baba

    baba gibi babadır. kadın şiddetinin ,kadın cinayetlerinin önüne geçilmesine bir nebze de olsa katkısı olur.

    edit : başlık sahibi için görsel

  • 4. herkesin oturduğu ev kendinin olacak

    hayatımda gördüğüm (bakın erkan baş'ı severim) en beni seçmeyin diye bağıran vaat. *

  • 5. kişiyi değiştiren şeyler

    babamin vefati. hayatinda en cok istedigi 2 seyin olmasina birkac hafta kala aniden vefat etmesi benim su hayattan aldigim en büyük ders. o zamandan beri dünyanin bombos oldugunu ve benim bir hic oldugumu düsünüyorum. karsilastigim zorluklara, sorunlara cok fazla üzülmüyor; sahip olduklarima pek bir anlam yüklemiyorum.

  • 6. 2022 grip salgını

    herkese geçmiş olsun ama işin ucunda bit yeniği aramaya gerek yok toplumsal bağışıklığı azaltan şey yine toplumun yaşayış şekli. ama şöyle bir detay da var.

    grip ve soğuk algınlığının en önde gelen etkeni influenza antijenik yapısını çok sık değiştiren bir virüstür. öyle ki dünya sağlık örgütü her sene yeni çıkan epidemik influenza suşlarından ikisini alır o sene çıkacak aşının içine koydurur. 65 yaş üstü veya düşkün hastalara vurulur.

    kapalı alanları havalandırırsanız ve sağlıklı beslenirseniz bunu soğuk algınlığı olarak ayakta atlatma şansınız var. şans diyorum çünkü virüsün kimi ne kadar şiddetli tuttuğunu belirleyen şeyi bilim insanları da bilmiyor.
    soğuktan korkmayın havasızlıktan korkun.

  • 7. adam çıkmayan iller listesi

    bizzat kütüğü orası olan biri olarak trabzon diyorum ve arkamı dönüp bakmıyorum bile.

  • 8. lağım faresine kalp masajı yapmak

    çok korkuyorum şöyle salak bir kızım olur diye. ağlıyor bir de ciddi ciddi. 150 metre öteden belli şov yaptığın, umrunda olmadığı.

    umrundaysa daha vahim gerçi ağlayarak gezmen lazım tüm gün.

    tam ağlarken güzel çekiyor mu diye kameraya attığı o bakış:
    https://youtu.be/akw9_ip7twk?t=118

  • 9. eyt istemiyoruz

    - suriyelilere sağlanan tüm imkanlara ve kaçak göçmenlere karşı çıktım, çıkıyorum.

    - babam 58 yaşında halen çalışıyor. görüleceği üzere kıyak emekli falan da değil. emekliliği elli küsürlü bir yaşta haketti.

    - annem ev hanımı. emekli falan da değil, bildiğiniz ömrü hayatı boyunca ev hanımı. kısaca hanemize kimsenin sgk primleri henüz emekli aylığı olarak girmedi.

    - kyk öğrenim kredisi borcumu kendim ödedim. imzaladığım sözleşme ne ise fazlasını geri ödedim ama eksik ödemedim, af falan da olmadı.

    - öğrenciliğim süresince kyk öğrenim kredisi hariç hiçbir devlet kurumundan, belediyeden burs, yardım vs. almadım. sadece bunlar değil özel kuruluşlar, dernek ve vakıflardan da almadım.

    - tüm akp yolsuzluklarına ve hazine garantili projelere karşı çıktım, çıkmaya da devam ediyorum elimden geldiğince.

    - devletten hiçbir alanda sosyal yardım, para vs. almadım. ailem de almadı.

    - özel sektörde bordrolu çalışıyorum. vergim, sgk ücretlerim tastamam yatıyor.

    popülist sebeplerle ülkede olacak bir yanlışa itiraz edebilmemiz için eyt'ci arkadaşların belirlediği tüm şartları sanırım karşıladığıma göre bu konuda söyleyeceklerim var.

    öncelikle eyt bir kazanılmış hak değildir. bu hususta 2002 yılında anayasa mahkemesinin verdiği karar da mevcuttur. merak eden açıp okuyabilir, neden kazanılmış hak olmadığının gerekçesini de görebilir. bir hakkın kazanılmış sayılması için hukuken gerekli olan isterleri araştırabilir. üstelik o günün mahkemeleri şimdiki günler gibi siyasetin elinde oyuncak da olmamıştı.

    diğer taraftan kazanılmış hak iddiasını sunanların en temel argümanı biz işe başlarken 25 sene denildi konusudur. peki 25 sene denilmese yok arkadaş ben bu şartlarda çalışmıyorum mu diyecektiniz? çalışmak veya sgk primi ödemek gibi hususlar maalesef çoğu zaman kişinin kendi inisiyatifinde olan şeyler değil. ihtiyacımız olmasa zaten çalışmayız, var ve mecburen çalışıyoruz. o yüzden ben 25 sene diye başladım, prim yatırdım muhabbetini lütfen bırakalım. sanki 25 sene olmasaydı "yok arkadaş ben çalışmıyorum" mu diyecektiniz. yatırdığınız primler yerinde duruyor, kimsenin üstüne yattığı yok.

    şimdi meselenin hukuki boyutu ile ilgili zaten bir anayasa mahkemesi kararı var. biz ekonomik tarafından düşünürsek eğer bir insanın 40'lı yaşlarda emekli olmayı talep etmesi bırakın 25 seneyi 30 senedir de prim ödüyor olsa dahi hak falan değildir. peki neden değildir? bugün baktığımızda türkiye'de ortalama yaşam süresi erkeklerde 76, kadınlarda ise 81 yıla ulaşmış durumda. var sayalım bizim eyt'li arkadaş 1999 yılında 18 yaşında işe başlamış olsun. bugün itibariyle bu kişi prim günlerini doldurmuş dahi olsa 42 yaşında oluyor. peki biz bir insanı 40'lı yaşlarında emekli ettiğimizde ne oluyor? taş çatlasın 25 sene prim ödemiş insanlara takribi 30+ senelerde hatta kadınlarda 40 sene mertebesinde emekli maaşı ödenecek demek oluyor.

    bir diğer boyutu da, eli ayağı tutan, dinç, sağlığı sıhhati yerinde, dünya sağlık örgütüne göre henüz yeni orta yaş kategorisine girmiş insanların emekli edilmesinin oluşturacağı iş gücü sıkıntıları. şimdi bugün çıktı dediler ki eyt tamam, emeklisiniz. allah rızası için gerçekten kaçınız çalıştığınız işi bırakacak, hayatınızı emekli olarak devam ettireceksiniz? şu an 40'lı yaşlarda iş bulunmuyor diyen sizler hem emekli maaşı alacak hem de sizin yerinize çalışması gereken gençlerin yerine nispeten düşük ücretlerle hatta sigortasız çalışarak daha büyük bir kara delik açacaksınız. benim tanıdığım tüm eytliler bir şekilde emekli olup tam olarak dediğim şekilde çalışmanın peşinde. böyle çalışarak alınan emekli maaşının yanında bir de sizin yerinize çalışsaydı prim ödeyecek olan birinin de işine engel olarak sisteme çifte darbe vurmuş olunuyor.

    peki böyle bir sgk sistemi sürdürülebilir mi? hayır. gelecek nesillerden, çoluk çocuklarınızdan çalıyorsunuz. diyorlar ki "e kardeşim siz bizden önce kıyak emekli olanlara laf edin". yahu yaşım yetse ona da laf ederdim, yetmedi edemedim. sizin yetiyormuş etseydiniz de bunları tartışmasaydık işte bugün. 40'lı yaşlarında insanların emekli edilmesi dünyanın neresine giderseniz gidin absürd bir olaydır. emeklilik demek bir çeşit yaşlılık aylığı demektir. bu kişi artık fiziken ve mental olarak çalışamaz demektir. 43-45 yaşında taşı sıksa suyunu çıkaracak insanların böyle şeylerin peşinde koşması gerçekten üzücü.

    vakti zamanında kıyak emeklilere birileri laf etmedi diye o zaman yapılanın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. sizin onları emsal göstererek emekli olma talebiniz de ortaya koyduğunuz "davanın" ne kadar haklı olduğunun! göstergesi zaten. onlar kıyak emekli oldu, onlara ses edilmedi biz niye kıyak emekli olmuyoruz demek ne kadar etik bir davranıştır bunu da insanların takdirine bırakıyorum.

    işin bir diğer boyutu da, emeklilikte yaşa takılma hususunun aslında zaten mantıken saçma olması. bugün baktığınızda çalışma hayatına 2000'li yıllarda ve sonrasında atılmış tüm insanların prim gün sayısı emekliliği hakedeceği yaştan 10-15 sene önce doluyor zaten. kendi adıma konuşacak olursam 60 yaşında emekli olacağım eğer kanun böyle uygulanmaya devam ederse. prim günlerim de 45 yaşında doluyor. ben de emeklilikte yaşa takılıyorum bu durumda. benden başka milyonlarcası da takılıyor. ne yapalım biz de 45 yaşında turp gibi adamlarken emekli olmak için mi bastıralım? hakkaniyetli mi bu?

    hakkaniyetli olan şey ölü diye sövmek istemediğim süleyman demirel'in yaptığı ve ülkenin sgk sisteminin çanına ot tıkayan popülist yanlışları tekrarlamak değil. doğru olan oturulup adam akıllı bir planlama yapılarak herkes için hakkaniyetli, insani şartlarda bir emeklilik sisteminin oluşturulmasıdır. herkesin makul yaşlarda emekli olacağı bir sistemi getirmektir. fakat olur mu? olmaz. çünkü bizim milletimiz bencil. kendisi avanta kazandıktan sonra umurunda bile olmuyor. eyt bekleyen insanlar kendilerinden sonra gelecekleri zerre umursamıyorlar. maalesef. misal 1999 yılında hasbelkader eylülde işe başlayanla kasımda başlayan arasında 2-3 ay yüzünden 10 sene emekli olma süresi farkı ortaya çıkacak. peki bu hak mı? 1999 yılında çalışmaya başlayanla 2000 yılında başlayan arasında 10 sene yaş farkı çıkacak. 1 yıla 10 yıl. peki bu hak mı? değil. çözüm birilerine kıyak geçmek değil.

    diğer yandan bir sürü entry okudum, eyt'yi savunan hemen hemen çoğu yazar "siyasiler ülkeyi soyuyor ses çıkarmıyorsunuz", "bilmem hangi firmaların vergileri affediliyor ses çıkarmıyorsunuz", "x yerde yolsuzluk oluyor ses çıkarmıyorsunuz" gibi cümlelerle bu durumu kendilerince savunmaya ve eyt'ye karşı çıkan insanlar üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar. doğrusu, hırsızın emsali hırsız olur. siz kendi taleplerinizi ülkede olan biten yolsuzluklarla, hırsızlıklarla aklıyorsanız, savunuyorsanız eğer içten içe siz bile talebinizin hak olmadığını biliyorsunuz demektir. hırsızlığa emsal olan şey ancak yine hırsızlıktır. bu savunma da "birileri yiyor zaten, bırakın biraz da biz yiyelimden" başka bir şey değildir.

    benim bu konuda sitemim de muhalefete ama en çok da kemal kılıçdaroğlu ve meral akşener'e dir. iktidarın belki de 20 yıllık yönetim sürecinde yaptığı nadir doğru hareketlerden biri bu eyt hususunda mantıklı, sürdürülebilir, gerçekçi yaklaşımı benimsemek ve oy şantajına papuç bırakmamaktı. fakat, akp iktidarının seçimlerde oy olarak kritik bir seviyeye düşmesi ve eyt şantajcılarının da ciddi bir oy potansiyeli olduğunu düşünen muhalefetin bu sorunu sahiplenmesi ile maalesef akp'de bu trene binmek durumunda kaldı. benim muhalefetten beklentim oy uğruna ülkeyi bataklığa çevirmiş popülizm ateşine bir odun daha atması değil, problemleri kalıcı ve akılcı olarak çözmesidir. henüz 32 yaşında biri olarak diyorum ki bu işi hiç iyi yapmadılar.

    benim şahsen görüşüm, her ne zeminde ve ne koşulda olursa olsun sağlıklı bir insanın 40'lı yaşlarda emekli olmayı talep etmesi ne etik ne ahlaki değildir. kendi adıma da bir yaş sınırı koymadan eyt vaadi verecek olan hiçbir partiye de oy vermeyeceğim.

  • 10. candaş tolga ışık'ın 11 yıl polis koruması olması

    ya şaka gibi ülke ya kim bu adam kendini uğur dündar falan sanıyor herhalde . geçen de oğuzhan uğur'a eşofman giyip gelmiş gevşek gevşek oturarak maç izledi 2 komik olmayan espri yapıp sadece kendisi güldü.

    ne yapmış terör böglesinde belgesel mi çekti savaş alanlarına mı girip çıktı kim abi bunlar ?

    bir de arkadaş ortamında böbürleniyordur korumalarım var falan diye . şaka gibi ya ben köpekler gibi vergi veriyorum bu adamlar kim ya yazıklar olsun . bizim vergilerimiz ne hakla bu adama gider . bir de youtube kanalında milleti eleştiriyor. vasıfsızlar ülkesi türkiye .

    utanmadan cevap vermiş twitterda bir de bu ülkede ki insanların utanmazlık sorunu var . hem ekonomiyi eleştir hem hükümeti eleştir hem de korumasını kullan. bırak da devlet madem senin korumana harcadığı parayı gariban doyurmaya harcasın.

    edit : bir de çakarı mı tepe çakarı mı ne s...se o varmış . geçiş üstünlüğü de var paşamın püh amk ya . ulan iğreniyorum yemin ediyorum . hem kanallarda muhalif ayağı takıl hem de millet adım adım ilerleyip işine geç kalırken sen kul hakkı yiyerek istediğin yere hızlıca git. püh anasını satayım bu nasıl memleket ya . ulan insanlar açlıktan otobüslerde bayılıyor paşam sigarasını tellendire tellendire geziyor. seveyim senin gibi magazinciyi

  • 11. 150 milyon net petrol rezervi keşfedilmesi

    bence her sene seçim yapılsın, deli gibi petrol, uranyum, jelibom rezervi falan bulunur böylece.

  • 12. doksanların güzel olmasının nedeni

    çocukluğumuza denk gelmiş olması. insan dönüp dolaşıp çocukluğuna sığınmak istiyor. yara almış tüm çocukların yaralarından öperim.

  • 13. cumhurbaşkanımız kendini bir fani olarak görüyor

    cumhurbaşkanımız fanidir demiyor, fani olarak görüyor diyor. düzgün okuyalım.

  • 14. kullanılmış külot satan kızın ilanı

    (bkz: entry nick uyumu)

  • 15. iyi kötü herkesin geçinebilmesi

    ulan simit yiyip çay içsen o parayla yine geçinemezsin beyinsiz aktroll. diyemiyor ki, aç aç gezip yarı canlı yaşıyoruz... utanıyor herhalde beynini sildiğim.

  • 16. 9 aralık 2022 motolux sıfır scooter rezaleti

    üst edit: twitter kullanan yazar arkadaşlar,oradan da destek verebilir mi lütfen.

    üst edit: öncelikle tüm yazar arkadaşlara destekleri için teşekkür ederim.motolux genel merkez ile öğle saatlerinde görüşmem neticesinde konu ile ilgilenip geri dönüş yapacaklarını ilettiler fakat herhangi bir geri dönüş olmadı.yazar arkadaşlarımdan rica ediyorum,konunun gündemde kalması için destek vermeye devam etmeleri.ümit ediyorum, sizlerin desteği sayesinde olumlu bir sonuca ulaşacağım.

    herkese selamlar, okuyan yazar arkadaşların destek vermesini rica ediyorum.
    09.12.2022 tarihinde motolux firmasının ümraniye bayisinden sıfır macchiato 125 model scooter satın aldım,evrak işlemleri tamamlandı ve 12.12.2022 pazartesi günü motoru teslim almaya gittim.teslim alırken incelediğimde motor kaportasında çizikler oldugunu gördüm, sıfır motor aldığımı ve bu çizikleri kabul edemeyeceğimi ilettim.patronları geldi, bunlar normal şeyler diye ikna etmeye çalıştı, ben kabul etmeyince de, çizik parçaları fabrikadan parça isteyip değiştireceğiz dedi,zaten satışını yaptık,plaka da çıktı bu motor artık sizin dedi,ben bir bocaladım, sinirlerim bozuldu ama tamam çizik parçaları getirin lütfen ve değiştirin dedim, sonra motoru çalıştırıp bayi etrafında birkaç tur attım kontrol etmek için, sürerken ön teker tarafından sürekli pat pat pat sesler gelmeye başladı,hemen bayiye dönüp söyledim tamirhaneye çektiler,15dk sonra tamam sorunu hallettik dediler(sıfır motor sorunu çözüyorlar) aldım motoru tekrar kontrol amaçlı sürmeye başladım, bu sefer daha fazla seler geliyordu, hemen geri döndüm çalışan ustaya bir binip sürer misin motoru dedim, kendi bindi ve gitmeye başladığı an yine pat pat pat sesler.biz bunu içeri alacağız tamir edip düzelteceğiz dedi, bunun üzerine motoru almayacağımı,bana ayıplı mal sattıklarını ve iade talebimi ilettim.fakat iadeyi kesinlikle kabul etmeyeceklerini, ürünü tamir edeceklerini söylediler.hemen ümraniye hakem heyeti ofisine gittim faturam ile fakat hakem heyeti 30.000 tl'den pahalı ürünler ile tüketici mahkemesinin ilgilendiğini söyledi. önce avukat bir arkadaşımı aradım sonra son kez firmayı ama kanun açıklarını o kadar iyi biliyorlar ki, mahkemeye gidersen yıllarca sürebilir bizim de avukatımız var işi uzatırız, halledelim sorunlarını gel al motoru dediler.avukata arkadaşım ise evet mahkeme muhtemelen uzun sürer dedi.beni bir çıkmaza sokup bu şekilde motoru kabul ettirmeye çalışıyorlar.ek olarak ürün faturasını ve ustanın montaj hatası olduğu videoyu ekliyorum.lütfen destek verin çünkü başka bir çözüm yolu bulamaz durumdayım.
    firma:motolux anadolu (ümraniye)
    görsel

    https://twitter.com/…?t=c-oxb-cruq3knzo9inw_lw&s=19

  • 17. seni sen yapan cümlelerin

    yapacak bişey yok

  • 18. netflix'in midnight express'i yayınlaması

    pen ödülü kurucularından marry lee settle film hakkında şöyle demiştir: "hayatımın en mutlu üç yılını aralarında geçirdiğim insanlarla kıyasla arabistanlı lawrence ve geceyarısı ekspresi'nde gördüğüm türkler çizgi film karikatürü gibiydiler."

    pauline kael: "hikaye hemen hemen herhangi bir ülkede geçiyor olabilirdi, ancak eğer billy hayes azami menfaat gütmek için hapse girmeyi planlıyorduysa bunu bir türk hapishanesinden daha iyi nerede yapabilirdi? kim türkleri savunmak isteyecekti? (columbia pictures'ın nasıl temsil edildikleriyle ilgili kaygılanmasını gerektirecek kadar bile yeterli bir film piyasaları yok)"

    world film directors yorumcularından biri: "geceyarısı ekspresi'nden daha vahşi bir milletten nefret ettirme filmi hatırlayamıyorum. ufku daraltan, izleyicilerinin en adi korkularını ve önyargılarını ve kinlerini onaylayıcı bir film."

    david denby: "doğrudan anti-türklükle alakalı, ve mahkumların haklarını veya hapishane şartlarını eleştirmekle hiçbir alakası olmayan, filmdeki bütün türklerin -gerek gardiyan gerek mahkum olsun- "ezik" ve "domuz" olarak lanse edildiği, ve hiçbir istisnaya yer bırakmayacak şekilde bütün türklerin dejenere, aptal ayılar olarak sunulduğu bir film."

    tanınmış ispanyol film dergisi fotogramas: "yapılmış en varsayımcı ırkçılık eylemlerinden biridir, hem de üstüne bir de ilericilik etiketiyle pazarlanıyor."
    kaynak

    filmin gerçek hayattan konu aldığı billy hayes bile bir röportajda filmin türkleri lanse etme biçimini eleştirmiş ve haksız bulduğunu söylemiştir. ayrıca film için özür dilemeye türkiye'ye gelmiştir. "türkler bu filmi hak etmiyorlar" demiştir. kaynak

    ana karakterin gerçek hayattaki versionu bile filmi haksız bulurken ekşisözlük cengaverleri nesnellik ve haklı eleştiri adı altında bu ırkçılığı aklamayı becerebiliyorlar. neyse artık yabancı eleştirileri de yazdım, batı filtrenizden geçtiğine göre bu fikri de onaylayabilirsiniz.

    düzeltme: uzun yorumlu eklemeyi silme ve yazım hatalarının düzeltimi.

  • 19. instagrama gymden resim atan insanın asıl amacı

    şu herkesin farkındalık sağlamak için yapıyorum demesi baymaya başladı.

    kendinize kılıf aramaya devam. nasıl olsa bahane gothe gibi herkeste var.

    not: trakyadan akdeniz'e pedallayan ve tek foto paylaşmayan adam. çünkü kendim için yapıyorum.

  • 20. rte'nin 2023'de enflasyon %20 olacak açıklaması

    sandığımızdan daha aptalsın, sandığından daha zekiyiz.

  • 21. eyt maliyet hesabı

    size hem bir eyt'li, hem de kamu maliyesi , makro ekonomi ve finansal analiz konularında uzman bir kişi olarak şunu ifade edeyim ki ; eyt'nin şartsız , formülsüz çıkma ihtimali sıfırdır !

    bu iş sadece devleti yani kamu bütçesini ilgilendiren bir konu değil. özel sektörü, yatırımcıları yani patronları da yakinen ilgilendirmektedir. kıdem tazminatı başlı başına bir sorun , yetişmiş işgücü temini , istihdam geri planda kalan diğer konulardır.

    bütçe görüşmelerinde, bakan vedat bilgin'de bi nevi ağzından kaçırarak; eğer eyt yaş şartsız çıkarsa özel sektörün, patronların da zor durumda kalacağını ifade etti... sanırım bol bol tenkit alıyorlardır, büyük holding ve iş insanlarından... bu sebeple araştırıyoruz, çalısmaya devam ediyoruz vs. diyorlar.

    sadece bu eyt konusu bile ülkemizin nasıl ve hangi ellerde yönetildiğinin açık ve kesin ispatıdır.

    yapacakları şeyi söyleyeyim: asla 5000 gün + 25 yıl yetmeyecek, buna ek olarak kadın ve erkeklere ekstra prim ödeme gün sayısı veya yaş şartı getirelecektir.
    veya kademeli emeklilik gibi bir yol izlenecektir. emekli maaşından hakedilen rakamın %50 'sini ödemek.. %60 'ını ödemek gibi....
    özel sektör için de ; kıdem tazminatının askıda bırakılması, taksit ile ödenmesi gibi yolları arayabilirler...

  • 22. apartman ışığının düğmeye basılarak açıldığı dönem

    milenyum zamanlarıdır. karşılıklı dairelerin arasında olan basit bir düğmeyle açılan bu ışık, açıldığında 75 saniye kadar yanar ve sönerdi. apartmandaki herkes bu düğmenin yerini bilirdi.

    bazen bu ışık sönmeden merdivenlerden koşarak apartman dışına çıkma yarışması yapardım kendimce. bazen de annem ayakkabımın bağcıklarını bağlarken ışık aniden söner ve bu düğmeye uzanıp ışığı açardım.

    21 yaşından büyük her insan bu eskiye dair hoş detayla ilgili az çok anılara sahiptir.

  • 23. sadece nakit ödeme alan işletme

    genellikle parayı alıp kasaya atar ve birkaç saniye bakışırız bu işletmecilerle. sonra "fiş?" derim ve tadı kaçar hâliyle. çok gıcık olduysam da maliyeye bildiririm. küçük sürprizler yapmayı severim.

  • 24. kadınlar tipe mi paraya mı zekaya mı önem verir

    ünlü amerikalı oyuncu drew barrymore'dan bu konu hakkında ipuçları alabiliriz:

    47 yaşındaki iki çocuk annesi -barrymore, 2011'de ilişkiye başladığı will kopelman'la 2016'da boşanmıştı- barrymore, yaşı ilerledikçe sevgili adaylarının fiziksel özelliklerinden çok davranışlarına önem verdiğini söyledi:

    birisi hakkında 'çok seksi' dendiğinde, 'tamam ama nasıl davranıyor?' diye soruyorum. çünkü tutumları onu 10 kat daha seksi yapabilir.

    buradaki ''yaş ilerledikçe'' kısmı oldukça kritik, hatta hayatîdir. yaşlarımız kemale erdikçe eşimiz ya da sevgilimiz olacak insanlara olan bakış açımız değişiyor; yalnızca kendimizdeki fiziksel değişimlerle sınırlı kalmıyor. karşı taraftan beklentilerimiz, isteklerimiz, arzularımız, duygularımız, düşüncelerimiz değişebiliyor. buradaki en önemli kriterlerden birisi hiç şüphesiz ''beklentiler''dir. yaş ilerledikçe beklentilerimiz de azalıyor. kafamızda hayal edip var olmasını dilediğimiz insan profilini asla bulamayacağımıza dair inancımız kuvvetlenir ve bundan yavaş yavaş vazgeçmeye başlarız. eninde sonunda kafamızın içindeki ''mükemmel'' insanı asla bulamayacağımızı kabulleniriz. -nedeni mükemmel bir insan olmaması- akabinde hayal kırıklıklarının getirileriyle aradığımızın yalnızca bir ''hayat arkadaşı'' olduğunun bilincine varırız. bu yüzden, kadınların zekâya mı, paraya mı, fiziğe mi önem verdiği bütün çıkmazlar anlamsızlaşır. aslolan; iyi, efendi, dürüst, doğru ve kendini birisine adayabilen kişiliklerdir. pek çok ilişkisinde talihsizlik yaşayanlar, bu hakikati zamanla kendi benliklerinde er ya da geç kabulleneceklerdir.

  • 25. izmir'in büyük bir köy olduğunu kabullenememek

    belediye başkanı hariç herkes çoktan kabullendi. adama trafik sorunu var diyorsun bisiklet sürün diyor. şehir kokuyor diyorsun hadi şu etkinliğe gidelim diyor. daha ne bekleyebilirsin ki belediyeden? elinde kazma kürekle alt yapıyı vatandaşın düzeltmeye çalışmasına az kaldı.

  • 26. sağlıklı atıştırmalık bulmanın çok zor olması

    çiğ kuruyemiş ve kurutulmuş meyve ya da taze meyve benim için sağlıklı atıştırmalıktır. fabrikasyon üretilen herhangi bir ürün işlenmiş gıda kategorisine gireceği için sağlıklı olabileceğini düşünmüyorum.

  • 27. iş çıkışı spora giden insan

    disiplinli şekilde devam ediyorsa büyük insandır

  • 28. psikologların hiçbir faydasının olmadığı gerçeği

    gidilen psikoloğa göre değişebilecek bir durumdur.

    geçen bir arkadaşımın online görüştüğü bir psikolog, daha tanışma seansında arkadaşımla beraber ağlamış. biraz profesyonel davranılması gerekirdi. seansın sonuna doğru da kız ağlarken ''son 15 saniyemiz kaldı, benim için yorum yaparsan sevinirim:(( '' diye saçma sapan bir isteği olmuş.

    bu tür insanların pek faydası olacağını sanmıyorum.

  • 29. muzlu gofrette %0.005 oranında muz tozu olması

    peynirli poğaçadaki peynir miktarına denktir.

    yurtdışındaki fiyatlarla türkiye'deki fiyatları karşılaştırırken, yurtdışında şu sebze böyle pahalı, bu ürün şöyle pahalı diyenlerin iyi okuması gereken haber. karşılaştırdığın şey aynı değil. şu ürünü avrupa'da satamazsın, avrupa'da satabildiğin gibi üretirsen de türkiye'deki fiyatın en az 2-3 kat olur.

    aynı şey meyve-sebze için de geçerli. türkiye'de satılan meyve-sebze üretilirken hangi kalitede pestisid, hangi kalitede gübre kullanılıyor, avrupa'ya ihraç edilende hangi kalite. türkiye'de o ihraç kalitesinde ürün satmaya kalksan yarın bütün marketlerde fiyatlar anında 2-3 katına çıkar. biz burada ne kadar besin değeri sıfır, kanserojen çer çöp varsa onları tüketiyoruz.

    bu sadece markasız ürünlerde değil, markalı olanlarda da geçerli; avrupa'da %13 süt oranıyla ürün üreten şirketler, türkiye'de %1 ve altı oranda üretiyor. neden? çünkü türkiye'de insana verilen değer bu. bu ürünleri tüketip 10 yıl-20 yıl sonra diyabet olmuşsun, kanser olmuşsun, iyi beslenemeyen nesiller zeka geriliği yaşamış, 40 yaş üstü kronik hastalığı olmayan insan kalmamış, bu yüzden sağlık sistemin iflas etmiş, kime ne? gelecek hükümetler düşünsün. biz bugüne bakalım. sadece bugüne bakarsan alacağın sonuç nah bu işte.

  • 30. lionel messi

    messi'yi her konuda eleştirebilirsiniz ama çirkef olduğuna kendiniz bile inanmıyorsunuz.

    haterlar o kadar çaresiz ki ellerinde hiçbir şey kalmadı, kral algıları dürdü büktü götünüze soktu olağanüstü bir turnuva geçiriyor.

    eleştirecek hiçbir şey kalmayınca (zaten bugüne kadar sadece tipine, boyuna hakaret ederek eleştirdiğinizi zanneden 3 iq tiplerden oluşuyordunuz) çirkef demeye falan başladılar emin olun messi çirkef olsaydı hepiniz sokakta messi formasıyla geziyordunuz.

    not: akıl sağlığınız için bu adamın tarihin gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olduğunu kabul etmeyen kişilerden uzak durun.

  • 31. vakko servis şoförünün işten atılma gerekçesi

    vakko'yu makarna markası sanan tipler vakko boykot diyor.

    kardeş siz ekmek yemekten beyninizin %90'ını kaybetmişsiniz. işverenler size mesai saatleri içinde namaz kıl diye para vermiyor, madem böyle bir iş istiyorsun imam olsaydın, hem ibadetini yapar hem de para kazanırdın win-win.

  • 32. yalnızlıktan kafayı yiyecek olmam

    hiperaktif bir köpek sahiplenmek koşuluyla çözülebilecek problem.

    işim nedeniyle gittiğim yerde altı ayın sonunda ben de benzer şeyler hissetmiş, cüce bir şeytan sayesinde hayata dönmüştüm. (bkz: jack russell)

    hatta bütün karakterimi, hayata bakış açımı değiştirdi, andan tat almaya başlamamı sağladı allahsız.

  • 33. küçükken musallat olan zorba çocuk

    göt çocuk, pis çocuk. vardır herkesin hayatında denk geldiği ona zorbalık yapmış biri. lan resmen özgürlük kısıtlayan, şimdilerde çoğunluğu oluşturan bir sürü erkek böyleydi.

    ben de ortaokul 1'de sahilden yürüyerek okula gidiyorum sabahları. bizim okul sahilin sonunda. üstümüz kırmızı çizgili. sahilin ortalarına denk gelen 2 farklı okul daha var. biri mavili, diğeri yeşilli. onlar hep düşman gibi geliyo, rahatsız oluyosun onları görünce, korkuyorum filan sataşırlar diye benzer tecrübelerden dolayı. neyse bi gün yürüyorum yine, lan hiç gönül rahatlığıyla yürüyemedim ha, hep tedirgin yürüdüm az da olsa. bi gün sahilin başında benden 1, 2 yaş büyük olduğu belli olan mavili bi çocuk geldi, benle yürüyo. soru soruyo işte adın ne, nerde okuyon, falan filan. eli kolu da durmuyo, en sinir olduğum şey, sürekli eli ensemde, kafama vuruyo filan. allahım çıldırıyorum, kaçmak için bi şey düşünüyorum bulamıyorum. bu da sahilin ortalarında bi yerde ayrıldı. neyse aradan biraz zaman daha geçti başka bi gün yine denk geldi bu. yani şimdi düşünüyorum, kafaya bak, sakin sakin yürümek yerine zaman geçsin diye bana salça oluyo şerefsizin evladı. zaten küçüğüm ya bundan. yine denk geldi bi gün, oooooo filan yapıyo, hadi yine bana eğlence çıktı diye. ben yalandan onu gördüğüme memnun olmuş gibi yapıyorum dayak yememek için jsjdjdjdjk, ne derse huyuna gidiyorum, ters bi şey asla söylemiyorum vurur diye ama amına kodumun çocuğuna ters bi şey söylememek yetmiyo, sessiz kalsan da vuruyo, he? he? diye cevap bekliyo illa. bu bana bela oldu, allahım kurtulmam lazım o gün yani. yolun yarısında dedim ben bugün arkadaşımla gidicem okula, ona uğrucam. hemen bin tane soru, nereye gidiyosun, kimmiş arkadaşın. orospu çocuğunun bütün sorularına cevap verdim en son sağlam bi çaktı, ayrıldım bundan yan sokağa daldım, gerçekten de arkadaşımın evinin olduğu yerin önünden geçtim ama uğramadım tabii. sadece epey hızlandım, yan yola saptıktan sonra koştum. neyse yolu bitirmeye yakın, bu sefer asıl yoluma geçmek için bi yan yola girdim 3, 4 sokak aşağıda paralelden biri bağırdı. baktım bu, o da benden ayrıldığı yerlere yakın tam tersi yola gitmek için girmiş paralel sokağa muhtemelen. elini yukarı kaldırdı parmak salladı hani seni sikecem olm der gibi :d ya bu amk bebesi yüzünden bi daha sahilden yürüyerek gidemedim okula tek başıma. ya biri varsa onla gittim ya da dönüşlerde yürüdüm. onun dışında minibüsle gittim hep. amına koyduğumun zorbaları ya, nası sinir oldum şu an. la ben bi de kaset maset cd çalar filan taşıyodum o ara galiba. asla dinleyemiyodum bu şerefsiz yüzünden. ha denk geldi ha denk gelecek diye etrafa bakıyodum hep. yolda keyifli keyifli gidiyorum tek başıma. amk bebesi siktir gitsene ne hiç tanımadığın birine sataşıyosun ya.

    şimdilerde de aman durduk yere bıçaklanmayalım diye müziğin sesini tamamen açıp da yürüyemiyorum aynı sahilde ülkenin hali yüzünden mesela. illa etraftan haberim olacak hep, sürekli tetikle olacaksın ki saçma sapan bi durum içinde kalma. abv gerçekten bütün zorbaların.

  • 34. askerde yaptığınız en saçma iş neydi

    askeri üssün ortasındaki (tarihi) çeşmenin bakımını üstlenmek.
    depoda sadece kireç olması. iki er ile çeşmenin üzerindeki kirleri kazımak. sonra çeşmeye kireç sürmek.

    tarihi çeşmede restorasyon yaptığımızın üniversiteye söylenmesi.
    röleve ve restorasyon kürsüsünden hocamın denetlemeye gelmesi.
    beni görünce tanıyıp şaşırması.
    üs komutanının restorasyon sorumlusu diye beni tanıtması.
    hocamın çeşmeyi görüp neredeyse kalp krizi geçirmesi. tek söylediği şeyin
    "oğlum sen ne yaptın?" olması.
    benimle ve komutanla tek kelime konuşmadan üssü terk etmesi.
    benim yerin dibine geçmem.
    komutanın gelip çeşmeyi tertemiz ve bembeyaz görmesi.
    beni tebrik etmesi.

    dumurdan dumura yelken açmam. hayatı sorgulamam filan.

    yani düşündükçe daha da saçma geliyor.

  • 35. kadınların kadınlarda kıskandığı şeyler

    ben güzel sevilen kadınları kıskanıyorum.
    babaları tarafından da güzel sevilen kadınlar var, duygusal ilişki anlamında güzel sevilen kadınlar var. ben her iki tarafta da çok şanslı olamadım.
    güzellik vs onların benim nezdimde çok bir karşılığı yok. ama bazı kadınlar var görüyorum, hayatındaki erkek tarafından yoğun bir sevgi koruması içerisinde. evet koruması diyorum çünkü sevilmek, insana başka bir özgüven ve güç veriyor bence. her halükarda, her kararında yanında sevgiyle ona destek olan birisi oluyor. şimdi dışarıdan öyle gözüküyordur demeyin, çok yakından şahit olduğum ilişkiler var. bence hem kadın hem de erkek için özellikle bu devirde yanında böyle biri olması, sevmek ve eş zamanda sevilmek çok büyük bir lüks. hayatınızda sizi seven insanlar varsa, onlara sahip çıkın. dışarıdaki hayat biraz acımasız, piyasa çok kötü kızlar.

  • 36. hayatta bir kez olsun yapmak istenilen meslek

    elbette astronot olup uzaya çıkmak, diğer bütün mesleklerin yanında eşsiz bir deneyim olurdu.

  • 37. 200 bin liranın aylık faizinin 4000 lira olması

    500.000 tl 'ye ev alsan hem kira alırsın hem de evin değeri seneler geçtikçe artar. ama bankadaki 500.000 tl' nin 4.000 tl lik faizini yersen elindeki ana para da gün geçtikçe değerini kaybeder şabadak diye kalırsın.

    bu enflasyon durumunda %9 faizle kimse lirasını bankaya koymak istemez.

    edit: tamam politika faizi %9 muş mevduat faizi değil :)

  • 38. süt ürünleri dükkanı için isim önerileri

    "sütveren."

  • 39. 2022 dünya kupasının zevk vermeme sebebi

    de hele kardeş hangi maçtan zevk almadın?
    suudi arabistan- arjantin
    japonya-almanya
    gana-uruguay
    hırvatistan-belçika
    gana-portekiz
    sırbistan-isviçre
    fas-ispanya
    hırvatistan-brezilya
    hollanda-arjantin
    fas-portekiz
    ingiltere-fransa

    bayağı zevkli maçlardı..

    ed:ekleme

  • 40. atv'nin kürtçeye uyguladığı sansür

    aynı kanalda daha önce uzun bir süre japonca konuşmalar olmuş. orada küfür etse kim anlayacak diyenler bir sorsun müge anlı, japonca küfredildiğinde anlayacak mı?
    https://youtu.be/8qtdza0v6tq
    edit ; konuyla ilgili rtük üyesi ilhan taşçı'nın attığı twit eklendi.
    https://twitter.com/…?t=vsug7dkzgkjfvfkkvacxkw&s=19

  • 41. kokusu yaşam sevincini arttıran şeyler

    tezek

    o yüzden ekşi sözlükten kopamıyorum höammunakue

  • 42. mobil oyun şirketi için isim önerileri

    özcanlar oyun yapım a.ş

  • 43. sözlüğün en zengin yazarları

    maaş kelimesi duyunca bir gülme geldi. maaşlı çalışanın kendini zengin sanması . olay türkiye de gerçekleşiyor. kara mizah resmen.

  • 44. kılıçdaroğlu'nun şimdiden ekonomiyi batırması

    holdinglerin milyarlık vergi borçlarının silinmesi hakkındaki düşüncelerini merak ettğim yazara ait başlık. ya da saraylar, uçaklar, arabalar vs…

    tek haklı olunan nokta; popülizm.

    tanım: herhangi bir yetkisi olmayan, yıllardır iktidar olamamış hatta ce hatta olmaya yaklaşamamış kılışdarın ekonomiyi batırması iddiası.

    edit: bir de whataboutism diyor, lan sen sorarken iyi ben sorınca mı kötü? sen ver cevap

  • 45. 13 aralık 2022 olimpiakos fenerbahçe beko maçı

    hala oynayan oyunculara bu niye oynuyor yok carsen bu kadar sure mi alırmış diye laf çakanlar var gerizekalı misiniz oğlum siz ya? bjelicayi saymıyorum o zaten hiç yoktu. pierre, wilbekin ve motley ana rotasyondaki 8 oyuncudan üçü yok zaten kim oynasın amına koyim lebron'u mu kiralayalim bir aylığına? twitter'da "dört oyuncu olmayınca böyle olur işte transfer olmazsa" falan deniyor lan basketbol beş kişiyle oynanıyor zaten futbolda bile ilk11'den dört oyuncu gitse tepetaklak olursun dalga mı geçiyorsunuz siz? eleştirin zaten bugünkü görüntüyü eleştirmeyen, içine sindiren, kabul edenin fenerbahçeliliğinden şüphe duyarım da gerizekalı taklidi yapmayın. bugün kazanmamızın tek yolu olympiacos'un kötü oynamasıydı adamlar da geçen maç bıraktıkları yerden müthiş formla gidiyorlar her attıkları giriyor iki maçtır ne bekliyorsunuz?

  • 46. ilahiyatçı cemil kılıç'ın meslekten ihraç edilmesi

    cemil hocama geçmiş olsun,atatürkçü biri hiç hoşlarına gitmiyor, hele ki din kültürü öğretmeni atatürkçü ise tam görevden atılmalık!
    haksız bir görevden el çektirilme olayı.

  • 47. hatay'da hastanede yerde yatırılan türk bebek

    atatürk türk çocuğu arap çöllerinde canını vermeyecektir dedikten yüz küsur yıl sonra, türk çocuğu araplar yüzünden kendi memleketinde yer bulamayacak hale geldiyse hakikaten gaflet, delalet ve ihanet her yanı sarmış demektir.

    sinirle yazdım, umarım haber yalan değildir.

  • 48. fakir fukaraya vermek bereket getirir

    tam urfa halinde kabzımal olacakken son anda kazara bakan olmuş epistemolojik kişi beyanı... verirken dikkat etsin tabi fakir ama siki büyük de olunabilir sonuçta. sonra lahanayı yerken kıtır kıtır sapına gelince mee denmesin...

  • 49. cristiano ronaldo vs lionel messi

    messi'nin takım arkadaşları dünya kupası kazanmış da, bakalım ronaldo'nun beraber oynadığı çöpler neler yapmış...

    casillas, ramos, xabi alonso o kadrodan ilk aklıma gelen ispanyollar, isco misco rotasyon oyuncularını saymıyorum.

    khedira, kroos, mesut almanya'yla dünya kupası almış adamlar.

    varane yine dünya kupası alan fransa'nın stoperi, o kadroya kişisel mevzuulardan alınmayan benzema'nın giroud'dan 5 gömlek iyi futbolcu olduğuna hemfikirizdir diye düşünüyorum.

    pepe kendisiyle beraber portekiz'le avrupa şampiyonu olmuş, bale galler gibi tırışkadan bi ülkeyi adeta tek başına avrupa şampiyonasında yarı finale çıkarmış, modric dünya kupası finalisti hırvatistan'ın beyni... takımda uluslararası cv'si en tırt adam bile marcelo amk, sanki ronaldo sabri'nin ortalarını necip'in akıl dolu ara paslarını gole çevirerek yaptı o kariyeri. ha bu da bir eleştiri değil ha, top class adam herhalde top class adamlarla oynayacak, derdim bu saçma argümana...