kıymetli muhalefet liderleri, sözüm size:
alın bu sözleri her tarafa yazın, bulabildiğiniz her köşeye asın. sadece boş boş mitingler yapmayın, alanlarda bu sözleri yayınlamaya para harcayın. gerekirse kahve kahve gezin, bu sözleri izletin.
sonra da suriyelileri ülkelerine göndereceğinizin sözünü verin.
bu ülkeyi seviyorsanız ve bir gram faydanız olsun istiyorsanız bunu yaparsınız.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 15 mart 2022 tayyip erdoğan'ın suriyeli açıklaması
-
2. sokak köpekleriyle yaşamak istemiyorum
bir hayvan severim, müstakil evimde içeride 1 dışarıda 2 kedi 1 köpek besliyorum. ancak bu sorun üzülerek söylüyorum ki uyutulmadan çözülemeyecek boyutta. 10 milyonu aştı bu köpeklerin sayısı. 3 yıl içinde 40 milyon olması bekleniyor. barınaklarda 10 milyon köpeğe bakabilecek bir sistemimiz yok maalesef arkadaşlar gerçekçi olalım biraz. daha bugün bir çocuğa köpekten kaçan bir çocuğa araba çarptı. bu ciddi bir sorun. bu çok ciddi bir sorun. insanları köpeklerle yaşamaya mecbur edemezsiniz.
-
3. sivas'ta köpekten kaçarken araç çarpan çocuk
asıl skandal kısmıni anlatıyorum
olay sivas'ın kümbet mahallesinde geçiyor. mahalleli köpeklerden şikayetçi olduğu için ve muhtar da belediyeden ve başka yerlerden sonuç alamadığı için başı boş köpekleri toplatmak istiyor.
bu tiviti gören hayvansever görünümlü terör örgütü yöneticisi, muhtarı şikayet ediyor. sivas valisi de muhtara 'had bildiriyor ' ve sevimli dostlarımız ile bu yaşamı paylaşmaliyiz diyor.
daha 1 ay önce oldu bu olay
şimdi soralım hayvansever görünümlü terör örgütü yöneticisi olan o şahıs ve o şahsın teröristi olan video sonunda gotum gotum kaçan o kişi cinayete teşebbüsten yargılanacak mı?
en iyi ihtimalle sakat kalarak kurtulacak olan çocuğun ailesinden özür dileyecek mi vatandaşın değil de rantçı hayvansever görünümlü terör örgütlerinin lafıyla hareket eden sivas valisi?
iç işleri bakanı görevi ihmalden sivas valisini görevden alacak mı? belediye başkanı hakkında yargılama yapilacak mı?
tabi ki bunların hiçbiri olmayacak ve bir tane mizantropist kopektapar yine mahallenin birinde besleme yapacak ve onlarca yüzlerce mahallelinin şikayetine rağmen, hiçbir şey olmayacak ve bir sonraki çocuk kurban kim olacak diye bekleyeceğiz adeta. bir filmde romanda olsa amma da abartmışlar dersiniz dimi ama işte türkiye tımarhanesinde hepsi gerçek. -
4. citroen ami'nin 210 bin tl'den satışa çıkması
avrupa'daki satış fiyatı 6 bin euro olan araçtır.
kur ile çarpsak 100 bin tl etmezken satış fiyatı bunun 2 katından fazla.
avrupa'da 4 asgari ücretle alınabilecek aracı burada alabilmek için 49 asgari ücret gerekiyor.
iyi öpüyorlar bizi. -
5. felsefe hocasının söylediği unutulmayan sözler
ne belli senin normal olduğun?
normal olmayı belirleyen kriter nedir?
fazla olan normali mi temsil eder? -
6. yazarların şu ana dek oynadığı en iyi oyun
kimse bilmez ama benim için efsane oyun caeser ııı'tür.
bu oyunda her şey vardır. şehir planlama, mimari, ticaret, sulama, tarım, ordu, yönetim, din, göçmen sorunu, işsizlik, vergilendirme, savaş,eğitim, kültür sanat, bütçe yönetimi, sezar'ın bitmek tükenmek bilmeyen istekleri... -
7. eşine hediye alan kadının gördüğü inanılmaz tepki
kadınlara soruyorum. cidden böyle ayıları çok arıyor musunuz? yoksa denk mi geliyor? tam olarak nasıl oluyor? bir anlatır mısınız?
edit: geçen gün de kız çocuğu olacağını öğrenip üzülen bir hanzo vardı. onun videosunu seyredememiştim. bir kendinize gelin. böyle kalaslar ile ömür geçmez. bir de kendini bir şey sanıp aklınca triplere giriyor. eğitimsiz, görgüsüz, soytarı herif. -
8. cafe müdürünün genç çifti rahatsız etmesi
bakin bu ulkede kibar olmayacaksiniz.
o garson geldigi anda "sanane laa ogliimmm hayirdir?!!. benim manitami mi izliyonuz uzaktan hayirdir ogliiimmm????" deseydi bu cocuk ne olurdu biliyor musunuz? "beyefendi yanlis anladiniz. kusura bakmayin. hesabiniz bizden. afiyet olsun"
bunlar soylenecekti. bizim insanimiz kibar adam sevmez. hayt huyt yapacaksin. -
9. 14 mart 2022 galatasaray beşiktaş maçı
domenec torrent 'in mükemmel bir sistem ve oyun ile beşiktaş'ı dinlene dinlene dövdüğü ve barcelona maçı antremani yaptığı maç.
öncelikle bu galibiyet maç öncesinde adı anons edildiğinde domenec torrent'i yuhalayan orospu çocuğu sahte galatasaray taraftarına, sonrasında fatih terim saksocularina,ondan sonra,aklı selim olmayan şımarık beşiktaş taraftarlarina girsin,son olarak da levent tüzemen ve hıncal uluç'a girsin.
galatasaray ilk 45 dakikada skoru alınca ikinci yarıda domenec torrent hoca barcelona maçını düşünerek takimi rolantiye aldi,mac boyunca beşiktaş organize bir atak gerceklestiremedi golü de aynı şekilde es kaza buldular.
domenec torrent fatih terim sonrasinda takimi o kadar iyi hazırlamış ve kondisyon yüklemiş ki galatasaray boey haricinde rotasyonsuz bir şekilde surklase etti maçı ve sezon başından beri ilk defa bu kadar dominant bir galatasaray izledik, çizilmiş ve çalışılmış hücum setleri ve tamamen organize,sahada ne yaptığını bilen bir galatasaray izledik.
domenec torrent önümüzdeki yaz döneminde takimla geçireceği bir hazırlık kampi ve kendi transferleri ile önümüzdeki sezon bizlere izlerken orgazm olacağımız bir galatasaray izletecek.
en başından beri hocanın arkasinda durdum,kendi çapımda elimden geldiği kadar korudum ve hoca da sağolsun kimseyi utandırmayarak yükselen bir form grafiği cizdi.
tebrikler galatasaray,tebrikler domenec torrent
şuraya bir adet dingil beşiktaş taraftarı bırakalım
görsel
noldu paşinyan? :)
domenec torrent ve galatasaray işte böyle siker adamı, gördük as kadronuzu. 38 dk da 2 değişiklik yapmak nasıl bir göt korkusudur ey cemaati muhterem?
erteleme diyince salya sümük agliyordunuz,ertelenmesin istediniz. biz de peki dedik ertelemeden 2 posta atip gönderiyoruz :))
hakem biraz adil olsa atiba ilk yarıda 2.sari karttan takimi 10 kişi bırakmıştı, önce hakeme sonra da barcelona'a dua edin siz. yoksa sahadan 3-4 farkli skorla evinize göndermiştik sizi, minakodumun tinercileri. -
10. arap defol
ülkelerine dönsünler istiyoruz. hitler gibi fırınlara göndermek istemediğimiz için ırkçı değiliz. duvarlardan okumalarına gerek yok. biz söylüyoruz zaten açık açık. neden gitsinler istiyoruz? bu insanlar ülkelerine dönmezse bugün savaşan milletlerin yerinde biz olacağız. bizim çocuklarımız olacak demiyorum bakın. çocuklarımıza kadar kalmaz bu iş. halep'in eski belediye başkanı halep'in geçmişini gaziantep'in geleceğinde görüyorum dedi. türkiye'yi kötü günler bekliyor demektir bu. varlık, bağımsızlık mücadelesi vermeyelim diye gitsinler istiyoruz. söz konusu olan bizim geleceğimiz. onları önceleyemeyiz.
bütün farklarını geçtim. almanya'da 60 senede oluşan 3 milyon türk'ün orada devletleşme projesi yok. suriyeliler ise bizim dibimizde. yerlerine pkkistan kuruluyor. pkk'nınsa türkiye'ye genişleme projesi var. bu olsun diye suriyelilere etnik temizlik yapıp kuzeye sürdüler zaten. 10 senede 5 milyonu geçti sayıları. almanya'daki türklerle bu konuyu mukayese edenler ya konuyu bilmiyordur ya da saptırıyordur. her iki pozisyona da liboş diyoruz.
edit: anlamayanlar olmuş. izah edelim.
5 milyondan fazla insanın entegre olmak için sebebi yoktur. tekrar tekrar okuyun. nüfusu 5 milyonu aşmış bir grubun entegre olmak için hiçbir sebebi yoktur. 20 seneye kalmadan zaten nüfusları 15 milyonu geçecek. entegre olmaları için bir sebep var mı? ülkenin önemli bir yüzdesini oluştururken neden entegre olsunlar? ki arap kültürü baskındır. entegre olmazlar. nüfusları 10 bin de olsa entegre olmazlar.
denmiş ki "aklı başında bir insan nasıl hem bir etnik grubu ülkeden kovmayı savunur hem de ırkçı veya nazi olmadığını iddia eder."
bu mesela konuyu hiç anlamamış. ülkeden kovmak istiyorsunuz denilen insanları biz geçici aldık. zaten günün birinde dönecekler diye aldık. göndermek istediğimiz yer de fırınlar değil. kendi memleketi.
"türkiyeli" için normal bir tanım diyenler için daha fazla izah yapmama gerek yoktur sanırım :) uyuzunuz kabarıyor anlıyorum ama şu gerçeği ezber edin. (anlayın demiyorum. o çap yok.)
biz türkler; ingiliz uşağı, liboş, kolejli birkaç akademisyen kılıklı ekmeğine bakacak diye memleketimize başka bir milleti ortak etmeyeceğiz.
edit2: bunlarıokuyorsunuz değil mi arkadaşlar? bunları tanıyın. öğrenin.
edit3: daha yeni hatay'ın belediye başkanı suriyelilere vatandaşlık verilmesi yanlış oldu, suriye'de demografi değişti diye açıklama yaptı.
bunlarıtakip ediyorsunuz değil mi hanımlar beyler? ümit özdağ'ın "vatandaşlık alanlar 10 sene boyunca oy kullanmasın" diye yasa teklifi hazırladığını ama muhalefetten kimsenin kendisine destek vermediğini biliyorsunuz... -
11. çanakkale köprüsündeki mühendislik hatası
bu sözlükte her şeyin uzmanı var ama hâlâ köprü uzmanımız gelemedi dediğim durumdur.
-
12. 15 mart 2022 kıraç'ın özgür demirtaş'a cevabı
şu emekçi edebiyatından da... yani...
-
13. diyanetin sol elle şeytanlar yemek yer fetvası
çölde kıçını yıkamak için su kısıtlı, bir avuç kum ile kıçlarını siliyorlardı, yemek faslına gelince; 'ey insanlar kıçınızı sol el ile temizlemeye çalıştınız sol elinize her türlü mikrop ve necaset sirayet etmiş olabilir bu nedenle yemeğinizi sağ elinizle avuçlayarak yemeniz daha doğrudur' diyeceklerine şeytan ile korkutmayı seçmişler. hadi 1500 yıl önce fenden hijyenden haberi olmayan bu cehaletin şeytan ile korkutmasını anlarım da , milenyum çağında ulemanın böyle saçma sapan fetva vermelerinin hiç bir mantığı yoktur. ortadoğu coğrafyası işte bu cahil fetvacılar yüzünden hep geri kaldı.
-
14. amerikan polisinin kevgir ettiği çinli
kimse kapıyı bıçakla açmaz. bicak ta bıçak hani, savaşa gitsen kılıç pala yerine geçer.
potansiyel katılın essek cennetine gönderilmesi olmuş. iyi de olmuş.
kadının nasıl bir manyak olduğu, kapıdan geri çekilirken düşen polisi bıçaklamak için aldığı pozisyonundan belli. iki eliyle sapı kavrayıp saplama peşinde.
bu tarz tehlikeler anında ortadan kaldırılmalı..
rehabilitasyon, iyileştirme vs, bunlar fasa fiso. polyanaciligin lüzumu yok.
edit;
polislerin yere düşüp kadının saldırdığı sahne " resident evil " filmini andirdi bende. -
15. dünyanın en kötü tatlısı
bir gün içinde elli küsür sayfa entry girilmiş anket başlığı. başka bir deyişle, "kolay zamanlar insanları"nın burun kıvırdığı, güzel yapıldığında her biri birbirinden güzel olan tatlılar.
kabak tatlısı, revani, kerebiç, un helvası, peynir helvası, kireçte kabak tatlısı, güllaç, ekmek kadayıfı, hatta basit halka tatlısı. her biri azıcık malzeme ile yapılmış ve asırlar boyunca insanları mutlu etmiş tatlılar. o küçük gördüğünüz halka tatlısı bile limon oranı doğru yakalandığında, hele ki bir de yeni yapılmışsa mükemmeldir.
topluca burun kıvırdığınız şeker, çok uzak değil sadece 60-70 yıl öncesinin geçmişinde ulaşılması hiç de kolay olmayan, çoğunlukla sadece üst sınıfların ulaşabildiği çok değerli bir şeydi. yine beğenmediğiniz, yeterince protein yok diyerek küçük gördüğünüz un, sizin bir insan bireyi olarak şu anda varlığınıza sahip olmanızı sağlayan en temel şey. bunlar, insan türünün tarihinin temellerini oluşturuyorlar. günümüzden 10.000 yıl civarı öncesinde un üretmeye başlamasaydı eski insanlar, insan türü bugün ayakta kalabilir miydi bilinmez. ama şu anki nüfusuna asla ulaşamazdı. ve sizler de hiçbiriniz, hem de hiçbiriniz, var olmayacaktınız. küçük görmeden önce, bu her biri çok değerli insanlık miraslarını, takdir etmeyi becerebilseniz keşke.
keşke adım bile bilinmeden leblebi ya da leblebi şekeri gibi çok basit ama birçok insana çok güzel mutlu anlar, anılar yaşatmış bir ürünü ilk kez yapıp insanlık tarihine bırakan bir insan olabilsem.
neyse. sizden önce yaşamış insanların ürettiği her şeyi gömmeye, değer bilmemeye devam edin. siz ne üretiyorsanız?... bakalım nereye kadar sürecek bu şımarıklık?
(bkz: winter is coming)
(bkz: bekleyin ben de sizin gibi bekleyenlerdenim)
eksilerinizi itina ile verdim. -
16. yatan maaş ile kenara atılan miktar
kredi kartları ve kredileri ödeyince bitti maaş. daha kira ve faturalar var. kenara attığım ise; gençliğim. :(
-
17. 17 mart 2022 galatasaray barcelona maçı
gaza gelmeden, deplasmandaki oyunun bir benzerini oynamalı, barça'ya alan bırakmamalıyız. deplasmanda 1 kerem 1 de gomis ile olmak üzere 2 pozisyon yakaladık, sahamızda bu sayı 3-4 olacaktır. son 16 turunda barcelona'ya karşı zaten 10 tane pozisyona girilmez. tam 1-0 olsun bizim olsun, 1-0 olmuyorsa penaltılarda bizim olsun maçı.
-
18. üsküdar çimen kafe
çimen haftada en az üç kere gidip oturduğum yerdir ve beyefendi de gayet kibar ve medeni bir kişidir. şimdiye kadar kimseye el ele tutuştukları için bir şey söylendiğini de görmedim.
her gördüğünüz, kesilmiş videoya atlamayın.
gelen bir sürü mesaj üzerine edit: hepi topu altmış saniyelik videoyu kesip biçmeden yükleyememiş birinin, söylediği kadar sakladığı bir şey de olacağını düşünebilecek kadar akıllı olmak zor değil. -
19. ışık hızıyla giden aracın farı açılırsa olacaklar
ışığı kütle olarak düşünen suserler doluşmuş. arkadaşlar ışık elektromanyetik dalgadır.yani ışığın ne olduğunu anlamak için elektriğin ve manyetizmanın ne olduğunu bilmek gerekir. daha da detaya inince elektrik alan direnci ve manyetik alan direncini öğrenmemiz lazım. bunları öğrenince işin maxwell denklemlerine göz atabiliriz.
maxwell denklemleri'ndeki parametrelerden biri elektrik alana karşı direnç, diğeri manyetik alana karşı direnç olarak düşünülebilir. bu sayılar, başka denklemlerle hesaplanabilen sayılar değillerdir; evren'in dokusunun sonucu olarak oluşan sabit sayılardır.
eğer elektrik alan manyetik alanı doğuruyorsa ve manyetik alan da elektrik alanı doğuruyorsa, bu ikisi arasında öyle bir denge hali bulunabilir ki, ne elektrik alan manyetik alanın sönmesine izin verir ne de manyetik alan elektrik alanın sönmesine izin verir. sürekli hareket eden bir parçacık (veya dalga) yaratılabilir.
işte hesaplamalar yapıldığında bu denge halini yaratan hız, saniyede 299.792.458 metredir.
işte tam da bu nedenle kütlesiz olan ve kendi kendine yayılan her dalga, ışık hızında gitmek zorundadır. çünkü bu hızdan başka bir hızda giden bir dalga, kendi kendini sürdüremez. ya elektrik alan baskın gelir, ya manyetik alan baskın gelir. ama tam bu hızda giden bir dalga, kendi kendini sürdürebilen dalga olur. o dalganın "ışık" olması şart değildir; mesela gluonlar da bu hızda gitmektedir. kütleçekimi ışık hızında etki edebildiği için, onu taşıyan parçacık olarak hipotize edilen ama henüz doğrulanmamış olan gravitonların da bu hızda hareket ettiği düşünülmektedir.
aynı nedenle ışık, saniyede 300 milyon metre hıza bir arabanın ivmelenmesi gibi erişmez. ışık, saniyede 300 milyon metre hıza, kaynaktan çıktığı anda erişir, çünkü zaten kaynaktan ışık olarak çıkabilmesinin tek yolu o hızda olmasıdır. fotonlar kütlesiz bir parçacık ve bir dalga oldukları için, başka bir hızda gidemezler; ışık hızında gitmek zorundadırlar.
ayrıca buradan şunu da anlıyoruz: ışık hızının kendisi özel bir sabit değildir. evren'in dokusunu oluşturan ve boş uzay veya vakum dediğimiz şeyin elektrik alanına ve manyetik alana gösterdiği direnç (veya geçirgenlik), kendi kendine yayılan bir dalganın hızını otomatik olarak belirlemektedir. bu ikisi temel sabitler olduğu için, ışık hızı da temel sabit olarak görülmektedir. bir başka evrende, bu geçirgenlik veya direnç farklı değerde olabilirdi. o evrende ışık hızı, bambaşka bir sayı olurdu. ama bu evren'de, bu değerler böyle ve ondan dolayı ışığın hızı tek bir sayıya sabitlenmiş haldedir.
daha da cahil cahil sormayın. -
20. öğretmenlerin iş bırakması
milletin ruhu köle olmuş. aç da açlık sınırı ne olmuş, yoksulluk sınırı ne olmuş bir bak. makarna yemekten beyniniz durmuş. insan utanır. bu kişi insan evladı eğitecek. ona örnek teşkil edecek. ay sonunu getiremiyor, borç içinde. şu tarihten sonra kendisine biraz olsun saygısı ve özgüveni olan öğretmen zaten bırakır bu mesleği belli şartlar sağlanmıyorsa. ayağın altında artık bu meslek. bırakın çoluk çocuk yapsın. anlamıyorum, sana ne büyük bir kötülük yaptı acaba bu öğretmenler? bu nasıl bir kuyruk acısıdır her başlıkta hortluyor be bayağı insan?
utanmasa asgari ücret bile fazla diyecek adi. o öğretmenlerin tırnağı olamazsın.
yoksulluk da her müsibet de hakkınız yeminle. çekin.
9000 falan yok, bir rahatlayın öğretmen düşmanları, hasetiniz sönsün. akşama kadar derse girip üstüne bir de akşam kursuna giden bile o kadar kazanamıyor. kına yakın. sevinin.
kamyonet süren adamın günlüğü 250 tl. imalathanede çalışanın maaşı olmuş 5000-6000 tl. en vasıfsız, tecrübesiz asgari alıyor. özel okulda çalışan öğretmenlerin ücretlerini merak eden araştırsın. ne gerek var oturduğun yerden laf sok.
gelmiş, "bu işsizlikte yerleri kolay dolar" diyor. tam da kan emicilerin sevdiği kafa. sen ve bu kafan olduğu sürece dolar.
bokunda boğulası çok insan var çok. yarın yana döne doktor gibi doktor, öğretmen gibi öğretmen ararsınız da bulamazsınız umarım. bunu yürekten diliyorum, nankörler. -
21. 3. dünya savaşını kim kazanır sorunsalı
güvenilir diye düşündüğümüz pek çok olasılığın (şu ada okyanusun ortasında, yerlilerle yeni medeniyet başlar dediğimiz) da nükleer silahların hedefinde olduğuna dair bir teori vardı.
yani abd - rusya birbirine dalıp dünyayı yok ederse sadece birbirlerini ve müttefiklerini değil akla gelebilecek pek çok coğrafi konumu hedef alacakmış çünkü savaş sonrası dünyada güçlü rakip kalsın istemiyorlarmış.
düşünün afganistan'a saldırı olmazsa 100 sene içinde dünyayı afganlar yeniden inşa edecek ve hakim medeniyet olacak.
yine de okyanuslarda binlerce ada var. pek çok izole kabile hayatta kalır. abd ve rusya'da da lokal izole gruplar hayatta kalır.
türkiye'de de nükleer saldırıdan az etkilenecek konumlar vardır.
yine de insanlığın tekrar toparlanması bin sene sürmez.
daha fazla sayıda bilgili insanı hayatta kalanlar yeni dünyanın hakimleri olurlar büyük olasılıkla.
kalanlar belki teknolojiden nefret edip kasten mevcut bilgileri yok ederse iş değişir. 3-5 bin yıl sonra biz mitoloji oluruz .
5 bin sene önce insanlar birbirlerini hiç görmeden 1 saniyede mektup yolluyormuş diyene öteki "sen bu hikayelere inanıyor musun? bu ne bilimsizlik" falan der belki (bkz: swh). -
22. 15 mart 2022 milletin doktorlara kinlenmesi
muayene için doktor odasına girdiğimde insan gibi selam verip, doktorun hatrını sorunca ve kibar davranınca doktorların gözüne far tutulmuş tavşan gibi kaldığını gözlemliyorum uzun süredir.
o kadar alışmışlar ki kendilerine hoyrat davranılmasına insani davranış gördüklerinde afalliyorlar. üzücü ve yıpratıcı bir durum onlar için.
birazcık insan olun her yerde. çok zor bişey değil. kendinizi emanet ettiğiniz insanlara da bi zahmet daha kibar olun.
neden sonuç ilişkisi kurmayı bilmeyen sığırlar her şeye kinleniyor zaten. onlar önemli değil. -
23. türkiye'deki insanların aşırı sinirli olma nedeni
haksızlığın hukuksuzluğun en tepeden başlaması ve tabana doğru çoğalarak artmasının yanısıra, insanların hem parasız olması hem de birçok saçmalığa arka arkaya maruz kalması duble etkiler yaptığı için aşırı sinirlilik hali zamanla bünyeyi ele geçirmeye başlıyor.. ee bu şartlarda delirmek çok normal yani..
-
24. domenec torrent
şimdi açık konuşalım, şuan dünyanın en iyi iki teknik adamı kim ? guardiola ve klopp değil mi ?
peki senin bu ikisini getirme şansın var mı ? yok. o zaman bu adamların sistemini bilen adamlar getireceksin.
şimdi diyecekler torrent 59 yaşında, peki sana sorum şu; guardiola'nın yada klopp'un genç yardımcılarını getirebilir misin ? yada sana bırakırlar mı düşün sadece. bak arteta ayrıldı arsenal kaptı direkt, arteta'yı getirebilir misin ? hayır. adam deli değil kalkıp ilk teknik direktörlük tecrübesinde türkiye'ye gelecek kadar, en kötü fransa ligine lille'ye falan gider.
ayrıca şu yaş konusu çok saçma, torrent 59 yaşında evet ama teknik direktörler 80 yaşına kadar rahat çalışabiliyor, yani torrent başarılı olursa 20 senelik bir kariyeri daha var. teknik direktörlük için genç bir yaşta değil ama yaşlı da değil, orta yaşta.
birde torrent şuan var gücüyle çalışıyor çünkü galatasaray'ı bir atlama basamağı olarak görüyor, eğer burada başarılı olursa guardiola referansı ile premier lig'e gidebilir, en kötü norwich city falan dener kendisini. bundan dolayı da başarıya aç ve çok hırslı. zaten bu hırsını sahada görebiliyoruz, adam taktikle oynuyor sürekli, maç içerisinde 4-4-3 yapıyor 4-4-2 yapıyor 4-2-3-1 yapıyor sürekli deniyor, takıma duran top çalıştırmış, hücum presi çalıştırmış, hücum dağılımı çalıştırmış yani takımı çalıştırmış, adam yatmaya gelmemiş, burayı bir challenge olarak görüyor, burada başarırsa önü açık çünkü.
son olarak hemen diyecekler antalyaspor'da mourinho'nun yardımcısını getirdi bir şey olmadı diye. ulan mourinho mu kaldı ? bugün mourinho bile antalya'ya gelse yine bir şey yapamaz çünkü taktiği ve sistemi çözüldü fakat mourinho'nun popüler olduğu sıralar mourinho'nun yardımcısı andreas villas boas tottenham'a kadar yükseldi örnek olarak.
ben şuan kendisinden memnunum, en azından adam çabalıyor ayrıca kendisinin en önemli artısı antrenör ekibi. kaliteli bir antrenör ekibi var. hücum antrenörü, taktik antrenörü, savunma antrenörü vs. fatih terim zamanında kondisyon antrenörü necati ateş'ti amk, kazanan takıma baklava ısmarlıyordu düşün seviyeyi ( terim'i severim ama antrenör ekibi rezalet ) -
25. bir erkekte olması gereken ilk 3 şey
ev
araba
para -
26. eser yenenler'in dava açtığı karikatür
karikatür zeki insanların sanatıdır. işi bilmeyenler yapmasın lütfen. eser'den zerre hazzetmem ama bu ulu orta onu rencide edeceğiniz anlamına da gelmiyor. kusura bakmayın şimdi kadını da savunanlar olur ama bu eser'in haklı olduğu bir durumdur.
edit: öznur kalender erkek bir karikatüristmiş. düzelten yazara teşekkürler. -
27. 2022 ramazan ilk dayak piyangosu
o işler bitti artık. hiç öyle piyango geyiklerine girmeyin. milletin canı burnunda, herkes barut gibi. şu devirde din ayağına başkasının yeme içmesine karışabilecek bir babayiğit varsa her şeyi göze almış demektir.
-
28. 14 mart 2022 hıncal uluç'un erdoğan yazısı
peynir alırken dakikalarca düşünüyorum benim nazarımda dünya lideri değildir. hiçbir şeydir benim için.
boş muhabbetle şirin gösterme çabaları. beyhude çabalar efendim bunlar insanlar geçim derdinde. -
29. süperlig'de olması gereken 14 anadolu takımı
beni hüzünlendiren başlık.
o kadar çok yazar çanakkale dardanelspor yazmış ki duygulanmamak elde değil.
arkadaşlar takım 4. ligde bile değil artık. öldük bittik. o günler mazide kaldı. -
30. ezberlenen en saçma şey
-
31. survivor 2022 all-star
berkan ağzını geve geve konuştuğunda televizyon ekranını yumruklayasım geliyor ömür törpüsü amına koyayım. adam konuşurken dans ediyor resmen her yeri ayrı oynuyor
-
32. kol saati alacaklara tavsiyeler
genellikle saatten anlamayanların verdiği tavsiyelerle, ergen ergen yorumlar yapan insanların yazıları doldurmuş yine burayı.
mekanik saat ya da quartz saatin çalışma prensiplerine girmeden basit önerilerde bulunmak istiyorum, biraz da bilgi vererek.
akıllı saatle başlayalım kısaca. akıllı saatler 3-4 sene sonra çöp haline gelecek ve pahalı saatler. alacak insan ona göre alsın. eğer sportif faaliyetler için istiyorsanız (bkz: polar) (bkz: garmin)
mekanik ve quartz saatler için de genel bazı öneriler var.
1.iyi cam, safir kristal camdır. seikoların çoğu hardlex kullanır, o da kötü değildir ancak safir kristal dayanıklılık açısından daha iyidir. alacağınız saat pilli ya da mekanik, safir kristal cam olursa daha değerli olur. mekanik saatlerde seiko aldığımız için sürekli bu biraz zorlaşıyor ama bilgi bilgidir.
2. dayanıklılık konusunda pilli saatler her zaman daha iyidir. manyetik alana ve sarsıntıya daha iyi dayanırlar. aynı zamanda mekanik saatlere göre daha ince ve daha hafif olurlar. bunlar sizin için önemliyse mekanik saat yerine pilli saatlere yönelebilirsiniz.
3. lume özelliği, karanlıkta içerdeki fosfor özetle. bu dalgıç saatlerinde en üst düzey olur. yani herhangi iki saat arasında dalgıç saatleri daha iyi lume sahibidir. seiko'nun lume'ları gayet başarılıdır ancak kısa sürelidir. en baba saati bile alsanız gece 4-5 saat karanlıkta kaldıktan sonra hiç ışık kaynağı görmediyse lume bir işe yaramaz. onun olayı gün ışığını alıp daldıktan sonra aşağıda saati iyi görebilmektir zaten. quartz vs mekanik arasında lume farkı olacağını düşünmüyorum.
4. ucuz saatlerin hepsinin bilekliği tırt olur. seikonun da bileklikleri tırttır. ancak saat alacaksanız değişebilir bilekliği olsun. bu şekilde siz gidip dışardan perlon, nato, deri, çelik bileklikler alabilir takabilirsiniz. (bkz: miltat)
5. pilli saatlerin mekanik saatlere göre 2 dezavantajı vardır. 1) ikinci el pazarı yoktur, rahat satamazsınız. mekanik saatleri satarsınız, hatta enflasyona göre para bile kazanabilirsiniz. 2) 100 küsür sene dayanmaz. entegre değişimi gerekir. kaliteli bir pilli saatse sadece entegre değişir kullanırsınız; ancak mekanik saatlere düzenli bakım olursa 100 küsür sene kullanırsınız .(ha kim kullanacak? hiç kimse)
6. mekanik saatleri belirli bir süre takmazsanız durur. buna power reserve denir. ortalama saatlerin reserve'i 48 saattir. 48 saat boyunca takmazsanız dururlar. (bunlar otomatik tabii. otomatik olmayan mekankler kurmalıdır, onlar kurması bitince zaten dururlar)
peki bu pilli saat düşmanlığı neden? pahalı olduğu için. mesela burada swiss made ya da longines, tissot yazanlar, rado yazanlar kötü demiyorlar. ancak bunlar generic makine kullanırlar ve üst düzey değillerdir. yani swiss made saat oooooo dediginiz saat giriş seviyesi. lüksün l'sinden bile geçmezler, çok bir olayları yoktur.
özet;
* saat alacaksanız internetten almayın. bakırköy, sirkeci gibi yerlere gidin pazarlık yapın ve öyle alın.
* mekanik saat alacaksanız eğer türkiye saat forumu sitesine girin, forumda gezin. hem 2. el saatleri görün, hem yorumları, hem fotoğrafları görün. öyle karar verin.
* pilli saat alacaksanız, armani, diesel gibi markalar yerine yine tissot, rado, longines, seiko gibi markaları tercih edebilirsiniz. swiss made olanların cam ve bileklik kalitesi muhtemelen daha iyi olacak ancak bu markaların pilli saatleri bile artık pahalı. armani taksanız ne olur? hiç. ama f/p olarak diğerleri daha verimlidir.
zenginleştikçe tavsiyeler değişir. mekanik saatlerde komplikasyonlar girer devreye, koleksiyon işleri girer o yüzden sorular ve cevaplar değişecektir.
son olarak;
beyaz yakayım ve saat almak istiyorum diyenler varsa, yapacakları şey bir dijital saat bir de günlük saat almaktır. dijital saat (bkz: gshock)
günlük saat ise değişkenlik gösterir zevke göre.
* hamilton markasının field watch hem quartz hem mekanik olarak güzeldir.
* seikonun diver modelleri güzeldir. turtle meşhurdur ama yeni çıkan modelleri de var gayet güzel.
pilli alacaksanız ve paranız varsa tissot ve longines her ortamda takılabilecek saatler yapıyor. çok kafanızı yormayın. -
33. yakında doktor bulamayacaksınız
zaten günümüzde de bulunamadığından çok bir değişiklik olmayacaktır.
hastalar 3-5 dakikada muayene olarak yalnızca doktor buldum sanıyor. ama o kadar sürede ne muayene olur ne doktorluk yapılır.
sayısal olarak bakacak olursak türkiyede doktor sayı ve hasta istatistikleri 2018 de şu şekildeydi.
https://www.turksagliksen.org.tr/…1%c5%9f%c4%b1yor.
bu verilere göre 2018 yılında ülkemizde hizmet veren 144.827 doktor mevcuttur. doktor başına düşen hasta sayılarına ve oecd ülkeleri arasındaki durumumuza linkte yer verilmiştir.
yanlış hatırlamıyorsam 2020 yılında sağlık bakanımız hekim sayımızı 164 bin civarında açıklamıştı. 2 yıl sürede 20 bin hekim sisteme dahil olmuştur. ancak yine hekim başına dülen hasta sayıları oecd ülkelerinin çok ötesindedir.
yani burada giden gitsin yetişen gençler bize fazla fazla yeter diyenler sayılardan bağımsız yorum yapıyorlar.ülkedeki mevcut doktor sayısı zaten yetersiz ve yılda 15 bin doktor yetiştirsen dahi yetersiz olmaya devam edecektir.
hekimler sağlık hizmeti konusunda her türlü fedakarlığı yapması gerekliliği bu mesleğin olmazsa olmazıdır. ancak bu fedakarlık ve özverili çalışmaların toplumda ve yönetim kademesinde saygıdan ziyade nefret söylemi olarak karşılık bulması en büyük sorundur.
herşeye rağmen mesleğimizi seviyor, elimizden geldiğince layıkıyla yapmaya çalışıyoruz ve böyle de devam edeceğiz. -
34. evlen artık yaşın geçiyor terör örgütü
herkesi anlarim da insanin yeni bosanmis akrabasi da evlen artik dedigi zaman hahahhaha siktir deli diyesi geliyor.
-
35. çayın yanında en iyi giden bisküvi
eti finger 'dir.
ince belli bardağa bütün halde daldırılan tek büskevidir çünkü. -
36. 200 bin dolarla yapılacak yatırım
yavaş aq yavaş. 100k eurobond aylık 1k getirecekmiş. yani yıllık net faizi %12. nerden buluyorsun öyle eurobond ? anca batan şirketlerden bulur 100k'dan olursun.
gençler okuyup araştırmadan burdaki salakların tavsiyelerini dinlemeyin. gidin düzgün kaynaklardan araştırın. burdan değil. -
37. osmanlı motosiklet kulübü
hasanoğlan köy enstitüleri'nin videosuna baktım dün gece. 1915 senesi filan, abi üzerinde yırtık elbisesi olmayan bir tane çocuk yok. hepsi yamalı, sersefil, üstü başı dökülen aç bilaç çocuklar. neyse sonra da 1930'daki küçücük çocukların kar beyazı kıyafetlerle, öğretmenleriyle tekerleme söyledikleri bir videoya baktım. arkadaş 20 seneden kısa sürede, bir milletin evlatlarının 600 sene konulmadığı kadar insan yerine konduğu bir fark vardı.
seni eğitmeyen, okutmayan, geri bıraktığı yetmezmiş gibi yok divan şiirlerinde, özlü sözlerde aşağılayan, etrakı biidrak diyen, türküm demene bile izin vermeyen, kendine diz çöktüren, herşeyi yasak eden bir devlete aşkla bağlı olup da, sana eğitim veren, sağlık hizmeti veren, tarımla tanıştıran, insan yerine koyan, milliyetini söylemeyi yasak etmeyen bir devlete kin güder, nefret besler bazı insanlar anlamak mümkün değil.
çok ilginç bir ülke, neyseki osmanlı değil türk oğlu türküm. -
38. bir kadınla tartışırken haklı çıkabilen erkek
"hakısın " derim ve haklı çıkmış olurum. uzatmanın anlamı yok.
-
39. beyin yakan yirmi beş at sorusu
cevabı yedi olan sorudur.
atları beşerli beş gruba bölelim ve atları endeksiliyelim.
a1, a2, a3, a4, a5
b1, b2, b3, b4, b5
c1, c2, c3, c4, c5
d1, d2, d3, d4, d5
e1, e2, e3, e4, e5
şimdi her grubu kendi içinde yarıştırırsak beş yarış eder, bu beş yarışın sonucu şu şekilde olsun;
a3, a1, a2, a5, a4
b4, b2, b1, b3, b5
c1, c3, c4, c5, c2
d1, d2, d4, d3, d5
e3, e1, e4, e5, e2
her grubun en hızlı atlarını altıncı yarışta yarıştıralım ve sonucu;
b4, d1, a3, c1, e3 olsun.
bu yarışın sonucuna göre kesin olarak söyleyebileceklerimiz;
b4 yirmi beş at içinde en hızlı olanıdır.
c ve e grubundaki hiç bir at, ilk üçte değildir.
ilk üç ata bakıyoruz ve zaten en hızlı at b4.
diğer en hızlı iki at adaylarımız;
b grubunun ikincisi ve üçüncüsü yani, b2 ve b1
d grubunun birincisi ve ikincisi yani, d1 ve d2
a grubunun birincisi yani, a3
a grubunun ikincisinin ilk üçe girme ihtimali yok. dördüncü olarak ilk dörde girme ihtimali var.
a3'ün d4'ten (d grubunun en hızlı üçüncü atı) daha yavaş olma ihtimali elbette var ancak o zaman d4'ten daha hızlı olan d2'yi zaten aldığımız için bu durumun bir önemi yok. çünkü d2'den daha hızlı d1 var ve kalan iki at kontejyanımız dolmuş.
böylece son olarak yedinci yarışımız;
b2, b1, d1, d2 ve a3 arasında olacaktır.
bu yarışın sonucu;
d1, b2, d2, a3 ve b1 şeklinde olsun.
sonuç;
yedi yarış
b4, d1 ve b2.
edit: altıncı yarıştan sonra yapılan eklemeye dikkat ederseniz;
birinci gelen atın grubundan üç
ikinci gelen atın grubundan iki
üçüncü gelen atın grubundan ise sadece bir at aldık.
bu şablon ile, bu şekilde soru soran eğlenceli yazılımlar yapılabinir. -
40. nato'ya üye olamayacağımızı duyduk
her yerde görülen bir mal tipi var. neymiş efendim ukrayna batının gazına gelmiş. arkadaşlar gaza gelerek tam olarak ne yaptı bu ukrayna? rusya'ya savaş mı açtı? bir gece ansızın 82 moskova 83 st. petersburg diye rusya'nın üzerine mi yürüdüler? adamlar bağımsız bir devlet olarak avrupa birliğine üye olmak ve nato'ya katılmak istediler. ne var bunda? ukrayna bağımsız bir devlet ya. rusya ne hakla oraya katılamazsın buraya üye olamazsın diye emir verebiliyor? ne hakla emrini dinlemeyince de savaş açabiliyor? yarın öbür gün türkiye'ye de dese ki nato'dan çık bana tehdit oluşturuyorsun diye. bu arkadaşlar diyecek herhalde türkiye nato'nun batının gazına geldi o yüzden rusya savaş açtı. ne biçim kafalar var ya?!
edit: sözlükte o kadar rusçu varmış ki yeminle ağzım açık kaldı. gelen kutusu patlıyor. yarın öbür gün rusya bize savaş açarsa eğer hazır bir ordusu var putinin burada o kadar söyleyeyim yani. ukrayna kışkırtmışmış rusyayı o yüzden zavallı rusya işgal etmek zorunda kalmışmış. zelenski herhalde putinin enseye şaplak falan attı kışkırtmak için. -
41. rakı içen pes oynayan kokoreç seven hatun
(bkz: hatun değil harun’dur o.)
-
42. çocuğunun duvarı boyamasına izin veren anne
özgür birey yetiştireceğim diye kural tanımaz, topluma uyum sağlayamayan, ilkel dürtülerle hareket eden bencil insanlar yetiştiren ailedir.
-
43. mart 2022 türkiye'nin 90'lara dönmesi
hiperenflasyon, meslek gruplarının grevleri, süper bono söylentileri, tansu’nun kafasını çıkarması derken kendimizi bir anda 90’lı yıllarda bulduk. onlar konuşur akp yapar.
-
44. önder karaveli
beşiktaşlı olduğunu iddia eden aynı zamanda beşiktaşa ihanet eden insan. emirhan, larin, batshuayi dururken kenanı oynatan adamın beşiktaşlılığı şüphelidir. hatta kenanı kadroya alan adamın beşiktaşlılığı şüphelidir, ve hatta kenanı tesislerden içeri alan adamın beşiktaşlılığı şüphelidir. maçın 37. dakikasında yürüyen texeira dururken güveni oyundan alan adamın beşiktaşlılığı şüphelidir.
-
45. izmir'i istanbul'a tercih ederim diyen insan
her iki şehri de tecrübe etmiş biri olarak tek diyeceğim şey şu ki ikisinin de farklı avantaj ve dezavantajları var. lakin şahsi fikrim istanbul bir adım önde bence.
-
46. 15 mart 2022 orc seçim anketi sonuçları
3 kasım 2002'deki genel seçimde, başbakan ecevit'in dsp'si %1,22'lik oy oranına düşmüştü. halk, 2001 krizinin bedelini ödetmişti. ecevit'in günahı neydi ki?
-
47. anın fotoğrafı
ankara beni bir garip yapıyor artık.
i used to be wittier, before things got shittier.
dark veil of night can turn anything prettier.
tunalı hilmi, seğmenler, places then soothed;
memories, unlived, making me now messier.
aspava yemeden gitmem ama önce bu hayvanı park edecek yer bulmam gerek. ankara çok şey ya. -
48. filistin düğününde ukraynalı kadın şarkısı
osmanlılar tarafından kavm-i necip (soylu ırk) diye adlandırılan halk ve onların zihniyeti işte bu. sorsalar filistinlilerin kendileri de savaş mağduru. ama akılları hala tek bir yere çalışıyor. son on yılda 6 milyondan fazla arap mülteci bu topraklara dolduruldu. demografinin ve ekonominin bozulmasını geçtim, bu sapık zihniyetli insanlar başta türk kadınları olmak üzere ülkedeki herkes için tehlike oluşturmaktadır. ne zaman bu tarz bir görüntüye şahit olsam aklıma atatürk'ün şu sözü gelir:
''orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının 'kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında türklük şuuruna erdim. onda gördüm ve kuvvetle duydum. ondan sonra türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. benim hayatta yegane fahrim, servetim, türklükten başka bir şey değildir.'' -
49. kötü günlerde kişiye güç veren sözler
"merak etme, ben varım" olsun isterdim, bunu hiç duyamadım.
"hayatta tek başına olduğunu unutma, zor günde herkesin ailesi var, sen kendi kendine ayakta kalacaksın" dendi bana. kendi ailemi kurmaktan hep korktum, başkalarının ailesine hep özendim, hayatım bir yere ait olmaya çalışarak geçti.
çok güçlüyüm, on kaplan gücündeyim, ben kendime yeterim. ne olacaksa? ızdırabını beğenmediğimin hayatı. -
50. majör depresyon yaşayanlara verilecek tavsiyeler
yardım isteyebileceğinizi hissettiğiniz 1 dakikanız bile olsa değerlendirip yardım isteyin.
majör depresyonun ne olduğunu bilmeyen, anlamayan andavallarla konuşmayın, yazdıklarını okumayın, dinlemeyin, videolarını izlemeyin. o sırada boş boş ekrana bakıyor olsanız bile izlemeyin. hayata serçe parmağınızla tutunurken sizi düşürecek gerizekalılar bunlardır.
ağır depresyonla yaşıyorum yıllardır. bir noktada kimseye anlatmak istemiyorsunuz, evet. intihara meyilliyim diye yardım istediğiniz mallar "ben de bazen ölmek istiyorum sonra annem üzülür diye ölmüyorum" gibi cevaplar verip sizi "bu öyle bir şey değil" düşüncesine itebilir, cevap vermek bile istemezsiniz bu insanlara. ha, işte bu insanlarla ilişkiyi minimuma indirin. anlayan insan zaten kendini belli ediyor.
çok ağır bir dönemindeyseniz majör depresyonun ve şans eseri buraya geldiyseniz, tekrarlıyorum. düzgün bir insandan yardım isteyin. bu bir kahve için buluşmak olabilir sizi sürükleyerek doktora götürmesini istemek olabilir. fark etmez. çünkü doğru insan olunca karşınızdaki fark edecek zaten. ben yüküm diye düşünmeyin. çok sevdiğiniz bir insan sizin yaşadığınız kadar ağır bir şey yaşasa ona yardım etmek yük olur muydu size? hayır. olmazdı. olmazdı. tekrarlıyorum çünkü en zorlandığım konu bu benim de.
başlıkta gördüğüm birçok entry olayı anlamamış görünüyor.
çok ağır bir dönemindeyseniz - ben iki hafta geçirdim bunu hayatımda- yemek yiyemiyorsunuz, konuşamıyorsunuz, duş alamıyorsunuz, uyuyamıyorsunuz, yüzünüzü yıkamak bile fazla geliyor, yok olmak isteyip intihara kalkışamıyorsunuz o durumda. ölüm bekliyorsunuz. ölmek istediğinizden değil, hiç var olmamak isteği bu daha çok. müthiş bir çaresizlik örneği. umarım kimse böyle bir şey yaşamaz.
bana garip bir şekilde iyi gelen tek şey jazz müzikti ama soft jazz değil karmakarışık bütün beyni harekete geçiren bir müzik dinlemekti. normalde müziksiz yaşayamayan ben iki hafta boyunca yatakta durup su içip ağzıma iki lokma atıp tavana bakıp ağladım. bir şey düşünmedim. majör depresyon üzgün olma durumu değil zaten. üzülmüyorsunuz, sevinmiyorsunuz, heyecanlanmıyorsunuz, korkmuyorsunuz. bomboş bir his. deprem oluyor sanıyorsunuz. iyi diyorsunuz. belki ölürüm. iyi. ama ona bile sevinemiyorsunuz. ama kompleks müzik dinlemek beynimi mi yoruyordu ne oluyordu bilmiyorum, ondan sonra uyumaya başladım.
bu kadar ağır durumdaysanız ve 14 günü geçtiyse o biraz önce bahsettiğim düzgün insanı arayıp beni doktora götür diye ağlıyorsunuz. hâlâ yük gibi görüyorsanız kendinizi "borcum olsun, sonra veririm karşılığını" dersiniz kendinize, hatta isterseniz o insana. ya da binin taksiye hastaneye gidin, bir psikiyatri kliniğine gidin eğer bir gram güç bulursanız.
benim bu en ağır dönem iki haftada geçti ama depresyon devam o ayrı. sonrasında iyi bir psikolog ve/veya psikiyatrist buluyorsunuz. beğenmezseniz değiştiriyorsunuz. çünkü yok olma isteği geri gelecek. bir gece sabaha kadar kendinizle kendinizi yok etmemek için savaşabilirsiniz iki yıl sonra, yanlış insandan yardım isterseniz. yanlış insanlarla sadece öylesine görüşüyorsunuz. onlar anlamıyor sizi. önemli değil. bir kişi anlasa yeter. o kişi doktorunuz da olabilir.
onun dışında ben hâlâ depresyondayım. ama bunları anlattığım çok sağlam bir destek sistemim var. çöküyorum gibi hissettiğimde istemeye istemeye, gecikmeli bile olsa yardım istiyorum.
belki işte spor, beslenme vs. de düzeltir, bilmiyorum. hassas bir insansanız bu ülkede yaşamak, bu dünyada var olmak zaten içinizi acıtıp duracak. arada güzel şeyler de bulun. kötü şeylere de bol bol küfredip stres atın. anlamayan ya da kötü niyetli insanlara da suratınız duvar gibi olsun. bok yesinler. amin.