Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 17 aralık 2018 fenerbahçe bb erzurumspor maçı

    - bak dur şimdi, ekşi'ye log in olucam. aklımda komik bir espri var, bunu kesin yazmam lazım:

    "kümede kalma savaşı veren iki denk takımın mücadelesi."

    - audgahsjs :d :d uraaa ne komik adamım. benden komiği yok. harbi zımba gibi fişek gibi bir şeyim.

  • 2. 17 aralık 2018 uefa avrupa ligi kura çekimi

    uefa'nın "bir kurada benfica varsa türk takımıyla eşleşir" kuralından dolayı bir takımımıza benfica çıkacağını düşünüyorum*

  • 3. rte'nin fatih portakal'ı tehdit etmesi

    sağlığıyla alakalı terbiyesizce yazılar yazılan bir gazetenin muhabiriyle bülent ecevit'in anısı:

    ****
    onun, vücut fonksiyonları ve ruh sağlığı ile ilgili onur kırıcı şeylerin yazıldığı bir gün, tbmm kulisinde milletvekillerinin arasına gelip oturmuştu. yanına, o ünlü gazetecinin gazetesinden bir muhabir yaklaştı. ‘efendim ben… gazetesindenim” diye konuşmaya başlayınca, ecevit ayağa kalktı, ona gülümseyerek -sanki o kötü şeyler, o gazetede yazılmamış gibi- ‘buyrun oturun sayın…” dedi.

    sonra ona çay ikram etti. sorduğu soruları yanıtladı. gazeteci istediğini öğrenmiş, ayrılmak için izin isteyerek ayağa kalkmıştı. ecevit de -her zaman yaptığı gibi- ayağa kalktı. onu uğurlarken, şunları söyledi.

    “eğer gazetenize uğrar da, …beyi (o kötü makaleyi yazan) görürseniz, lütfen ona söyleyin; yazılarını hiç kaçırmıyorum!”

    ****

    tren kazasından sonra sorumlular ceza almalı diyen gazeteciyle rte'nin anısı:

    “birileri çıkmış portakal mıdır, narenciye midir, haddini bil; haddini bilmezsen bu millet patlatır enseni!”

  • 4. aldatıldığını 21 yıl sonra öğrenen adam

    kafa ütülemeyin editi: bana gelip " senin gibi kadın olmaz olsun, sen kadın değilsin" demeyin.

    "yemeğe tuz koymadın diye öldürülürsün" demeyin.

    " hemcins değilsin senin de başına gelsin" demeyin

    kızlarımın üzerinden hiç yürümeyin.

    daha nice ağzıma alamadığım küfürleri de etmeyin.

    bakın yarın başka başlık da şiddet gören kadını birlikte savunuruz, erkek olsun onu da savunuruz. anlatmak istediğim şeyi anlamıyorsunuz ısrarla ya da işinize gelmiyor. olay ne kadar vahim farkında mısınız? adam muhtemelen bundan sonra babasına bile güvenemeyecek, akşam yatıyor sabah kalkıyor aile de onun değil çocuklar da. ne büyük acı.

    bana beddua etmeyin boşuna, inanmıyorum.

    akşam eşim eve gelse ve ona desem ki bu çocuklar senden değil, adam kafayı yer. normal mi şu durumu savunmanız?

    hele bir tanesi bana ruh hastası demiş, sen sin o. ben doğruyu savunuyorum, cinsiyeti değil. nokta.

    sonra adamlar neden katil oluyor. kendi çocuğun sanıyorsun, büyütüyorsun sonra senden olmadığını öğreniyorsun. düşüncesi bile ne kadar ürkütücü.

    (bkz: kadına şiddete hayır ama bu kadın hak ediyor)

    edit: mesaj atıyor bana '' şu düşünce yapından dolayı ölsen keşke'' diye. profile bakıyorum yazar ama bu başlığa entry girip düşüncesini yazmak yerine bana özelden giydirmeyi uygun görmüş, öyle de korkak.

    ben kadına şiddeti savunmuyorum, ben de bir kadınım. ben de 21 yıl kocamı aldatmış ve başkasının çocuğunu kendi çocuğu gibi adama inandırmışsam şahsen adam beni öldürsün isterim, yaşamam bile israf olur.

    adam öğrendiğinde cinnet geçirse ne yapacak, gül mü verecek kadına? haksız mı adam cinnet geçirmekte?
    siz ölmeyi bayılmak mı sanıyorsunuz? ciddi şeyler böyle olaylar.

    ben mini etek giydi yok gece dışarı çıktı öldürün kadınları mı diyorum? okuduğunuzu anlayın önce.

    çok cesursan öyle özelden giydirmek yerine entry gir kadını savun.

    hemcins editi: gelip bana özelden giydiriyorsunuz ve ben anlayamıyorum. 1.sınıf seviyesiyle örnekleyeyim belki anlarsınız. mesele erkek ve ya kadın meselesi değil. diyelim ki çocuğunuz var ya da evli değilseniz kardeşiniz olsun diyelim. biri geldi ve kardeşinize ya da çocuğunuza tecavüz etti, fiziksel zarar verdi ve siz bu olayı gerçekleştiren kişi ile karşı karşıya geldiniz olayın olduğu an. ne yaparsınız? o anlık öfkeyle üzerine atlarsınız değil mi? aa canım gel seninle medeni medeni yasal yollarla hesaplaşalım demezsiniz. cinnet anı bir anlıktır ve erkekler biz kadınlara göre daha anlık tepkiler verirler. ahlaki boyutu zaten hiç söylemiyorum.

    tamam kadınları savunalım da şu durumda kadını savunmak net söylüyorum geri zekalılıktır.

    şu ekşi sözlük de üye olduğunu bile kocasından saklayan, şurada iki erkekle mesajlaşmayı bile ahlaksızlık gören, kadınlar gelmiş bana atar yapıyor. burası türkiye uyanın. hayallerde yaşamayın.

    kadın, erkek eşit olsun ama ben on gün evli kalayım bir ömür bana nafaka versin kafalarında olan ablalarım bana bulaşmayın kalp kırarım hemde tatlı tatlı.

    kadın adamı 21 yıl bak 21 gün değil 21 yıl aldatmış bu ne ne demek biliyor musun ? bir ömür neredeyse.

    azcık empati yapın, az vicdanınıza danışın. hobi olarak yine feminist olun ben bir şey demiyorum.

  • 5. murat özdemir'in kuşa işkence yapması

    artık iş çığrından çıktı. gerekli yerlere şikayet edilmelidir, bu hareketin hiçbir açıklaması olamaz. kuş bağırdıkça içim cız etti, bu kadar gaddar nasıl olunabilir anlayamıyorum.

  • 6. türkiye'de en itici insanların bulunduğu şehir

    açık ara trabzon. fetheden padişahın amk.

  • 7. isveç'te sigara içmenin yasaklanması

    sigarayı birakmaya calisan biri olarak destekledigim olay. 6 yil sure de vermisler o zamana kadar birak bir sekilde diyor. bizde asla olmaz cunku, ulkeyi icki ve sigara icen adamlarin vergisi ayakta tutuyor.

  • 8. the protector (dizi)

    spoiler sayılmaz
    hakan:(elindeki kağıda bakar)
    arapça yazıyor, ben...

    zeynep:
    arapça değil, bu osmanlıca.

    h:
    ee? ne diyor?

    z:
    2357. şifre.

    arapça rakamlar vardır kâğıtta. rakamlarda arapça ve osmanlıca diye bir ayrım olmadığını bilmeyecek kadar meseleye hakim diziyi yapanlar...

  • 9. piyangodan büyük ikramiye kazanılırsa yapılacaklar

    evler;

    lake tahoe'da, göle kıyısı ve iskelesi olan ev.
    $5,000,000 / 26,500,000tl

    new york ve londra'da aşırı lüks olmayan fakat iş görür birer condo.

    toplam $2,500,000 / 13,250,000tl

    zekeriyaköy ya da acarkent'den bir adet villa.
    $2,000,000 / 10,500,000tl

    marmaris orhaniye'de ev yapmak üzere arsa ve tek katlı evin yapımı.
    toplam 1,500,000tl

    evler toplamı: 52,000,000tl

    araçlar;

    nevada için:

    lexus lx 570
    $92,000 / 500,000tl

    chevrolet corvette stingray
    $65,000 / 350,000tl

    ny ve londraya araç lazım değil.

    istanbul için;

    toyota land cruiser prado
    950,000tl

    alfa romeo giulia quadrifoglio
    1,200,000tl

    marmaris için;

    subaru forester xt
    300,000tl

    araçlar toplam: 3,300,000tl

    ev ve arabalar toplam;

    55,000,000tl

    geriye kalan 15,000,000tl yani $2,800,000.

    $2,000,000 abd'de yılda net %10 gelir getirecek bir işe yatırılır. orada aylık $17,000 sabit.

    kalan $800k, 4,250,000tl olarak mevduata yatırılır.
    %22 den aylık net gelir 65,000tl.

    saçmasapan hobiler edinilir, belli aralıklarla evler gezilir, hayır işleri yapılır, şampiyonlar ligi maçları stadda izlenir...

  • 10. a. gül'ün 55 milletvekili ile parti kuracak olması

    özet geçeyim

    (bkz: cem uzan'a hapis şoku)

  • 11. hayvan saldırısına uğramış yazarlar veritabanı

    taksici bagaj için fazla para isteyince vermemiş dayak yemiştim.

  • 12. fetö mağdurları barışmak istiyor

  • 13. viskinin berbat bir içki olması

    şerbetle, şekerli gıdalarla büyümüş nesil viskiyi sevmez tabi. şarapta merlot tercih eder, blush içer, sürekli yumuşak, şekerli içimin peşinde koşar. olmadı gazoz katar içine ya da meyve şarabı içer. cabernet'leri de sevmez syrah'ı da. viskiyi de gider limonataya katar, gazoza katar, kolaya katar. kokteyl ister "alkolü bol olsun" der, getirirsin bir yudum alır yüzünü ekşitir, "olmamış bu" der. olmamış dediği kokteylin tadı değil şekerin az oluşudur, alkol oranına göre.

    vücut alışmış çünkü. şeker diğer tatları, duyuları kör etmiş, hormon ayarlarını bozmuş; şekersiz, ekşi, sert bir tatla karşılaştı mı mutsuzlukla bağdaştırmış tükettiklerini. hatta genlerine bile işlemiş olabilir. ne de olsa bol şekerli muhallebiyle yetişmiş bir nesil. tabi bir de olmazsa olmaz çikolatayla, çeşitli drajelerle.

    bu şeker hastalarına göre pahalı, gövdeli, asidik, bütün duyuları uyaran alkol tüketmek mallık.

    kaliteli viski tüketen işadamları, milyonerler, ünlü profesörler, bilim adamları, mafya babaları falan hep hava civa, gösteriş için tüketiyorlar. bir lezzet bir tat almaları imkansız bu güruha göre.

    yani demem o ki az ötede şekerle, şurupla oynayın da kaliteli viskiye bok atmayın.

    şahsi olarak alkol tüketimim oldukça sınırlı. herkes için de sınırlı kalmasını tavsiye ederim. en iyi alkolün bile vücuda yararı verdiği zararın 1/10'udur.

    yeşilci olmak güzeldir, sağlıklıdır.

    edit: aslında kimseyi gömmek gibi bir niyetim yoktu. öyle anlaşılıyor entry'den sanırım. bunun tersini düşünelim mesela. şekersiz çay içen birine 2 çay kaşığı şeker atılmış çay verin bakalım. sopayla kovalamıyor mu sizi. başkaca olarak kahve de acıdır mesela kimi şekerli içer kimi şekersiz. şekersiz kahve içen şekerliyi beğenmez, şekerli içen şekersiz kahveyi doğal olarak beğenmez.

    alkolde de böyledir. damak şekerli içeceklere alıştıysa viski sek olarak acı gelir, kötü gelir, berbat gelir. hatta "bunu nasıl içiyor bu manyaklar?" eşliğinde yutmaya çalışırsınız. şekeri azaltın, hayatınızdan, kahvenizden, çayınızdan, yiyeceklerinizden eksik edin. sonra tekrar güzel bir viskiden ufak bir yudum alın. aydınlanma yaşayacağınıza eminim.

    edit2: bir mesaja cevaben yazdıklarımı da buraya ekliyorum. vakti olup okumak isteyene.
    viskinin neden dünyanın her yerinde tutunduğuna dair bilgiler de içerir:

    "sen de haklısın. viski diğer şeylerle karışmaz. zaten karıştırıp içenlere ve viskiyi beğenenlere bok atanlara yazdım. viskiyi sadece zenginler içer demedim. bilim adamları, profesörler de yazdım. nihayetinde bir ceket bir gömlekle ölen de çok aralarında. viskinin bu gruplar içerisinde daha çok tutmasının nedeni, zaten tadında, yoğunluğunda olan değişimler. kaliteli bir viski zaten çok içilmez. viskiyle sarhoş olunmaz. viskiyi içtiğin zaman beyin o anda anlık durur. içindeki envai çeşit aromayı beyin tanımaya çalışır. viskinin 5 cl'sinin verdiği rahatlığı ve beyni durdurma, rahatlatma etkisi başkaca hiçbir içkide yoktur. o nedenle alınacak önemli kararlardan, sıkıntılı toplantılardan, yazılacak bir makaleden önce bir kadehin yarısı kadar viski içmek beyni biraz olsun rahatlatır. bu koku denemeleri arasında buruna reset atmak için aralarda kahve koklamak gibidir. bunu anlamak da viskinin o envai çeşit aromalarında çok ufak yudumlarla kaybolmayı gerektirir.

    votka dediğin zaten karışım için en uygun içkilerden biridir. cin de öyledir bununla birlikte. bunlarda çok aroma aranmaz zaten olmaz da. alınan tat ve koku içeriğindeki etil alkolün derecesiyle orantılanır. bir de saflığıyla. ne kadar distile edilirse o kadar pahalılaşır. hatta hazır aromalı votkalar en pahalıdan en ucuza çoğu markada mevcuttur mandalinalı, vişneli, elmalı, vanilyalı gibi.

    mesela bir dolarlık viski üreten bir marka bile sonradan eklemeli aroma koymaz koyamaz içine satmaz çünkü. satsa da sattığına viski diyemez. viski distile edilmez. aksine içi kavlanmış ya da özelliğine göre kavlanmamış fıçılarda bekletilerek kendi değişken ve eşsiz aromalarının oluşması sağlanır. tarladan toplanan arpa, buğday, mısır, çavdardan yapılır. düşün şimdi blended da olsa single malt da olsa bu ürünlerden binlerce tat farkı ortaya çıkar. ve her fıçıda bile tat koku farkı oluşabilir. beyin de alışık olmadığı tatları algılarken yoğunlaşır. bu da ilk yudumda bile stresten, asabiyetten, heyecandan uzaklaşmanıza yardımcı olur.

    dediğim gibi içki içen biri değilim. övmemin nedeni çok boklanması oldu başlıkta. etki tepki bir nevi."

    edit3: marka soranlar oldu. herkesin aromada, kokuda farklı zevkleri olabilir. bu konudaki en güzel türkçe kaynak: http://meleklerinpayi.com/ .

    buradaki tadım notlarını okuyarak bir başlangıç yapabilirsiniz.

  • 14. 380 bin suriyeli çocuğu vatandaş yapalım

    bu ülkeye seksenlerde bulgaristan türkleri geldi. vatandaş oldular. -askerlik- yaptılar, iş kurdular, işçi oldular. haberlere çıkmadı, hırsızlık yapmadı, kimsenin karısına-kızına yan gözle bakmadılar.
    bu ülkeye 50 ve 60`larda batı trakya türkleri geldi. vatandaş oldu, askerlik yaptılar ki o zamanlar askerlik 2 ila 4 sene. iş kurdular, işçi oldular, kimse ile olay çıkarmadılar. vergilerini çatır çatır ödediler, emeklilik günü gelince babayı aldılar... tıpkı dedem gibi.

    bu ibneler 2010`lar ülkeye geldi, vergi ödemedi, askerlik yapmadı, gasp - hırsızlık yaptılar, tecavüz ettiler. karı- kız diye ayırmadan herkese yan gözle baktılar ve çocuk yaptılar. birde vatandaş olacaklar.

    yakışır lan bize, vallahi yakışır, billahi yakışır.

  • 15. tayyip erdoğan'ın yazacağı kitaba isim önerileri

    (bkz: eyy kitap)

    (bkz: eniştem)

    (bkz: 15temmuz milli irade demokrasi köprü drone trt ayran bor destanları)

    yüksek ihtimal sonuncusu olacak...

  • 16. sıçtık kelimesinin pc oyunlarındaki terminolojisi

  • 17. eski sevgilinin mutlu olmasını istemek

    eski sevgilim umrumda değil de, benden sonra evlendiği kadının (ki tanıyordum evvelden kızı) mutlu olmasini isteyerek aralarina katıldığım grup.

    ölümcül bir hastalık çıktı kızda. annesini de ayni hastalıktan kaybetmişti.
    çocukları ufak, içim paralandi haberi aldigimda. gencecik kadın, eteğinde minicik bebe...

    umarım çok mutlu olmasının yaninda huzurla ve sağlıkla yener hastalığı...

    herkes mutlu olsun, sağlıklı ve iyi olsun ya. valla diyorum. ölüm var, gerisi yalan.
    kıçı kirik kuyruk acilarimizdan çok daha agir şeyler var hayatta.. maalesef var

  • 18. ekşi itiraf

    ne zaman “ bundan daha kötü ne olabilir ki?” diye kendime sorduysam hep daha kötüsü oldu. şu sıralar her şey o kadar dipte ki birilerine bir şey yapmış olmalıyım lan yoksa durduk yere bu kadar kötü şeyin başıma gelmesi nedir diyorum. tam dilimin ucuna “ daha kötü ne olabilir ki?” cümlesi geliyor ve söylemiyorum. çünkü hep daha kötüsü var aq. ben de bir tibet atasözünü yaşamaya çalışıyorum artık. “problemin çaresi varsa endişelenmeye gerek yoktur, eğer çaresi yoksa endişelenmenin faydası yoktur.”

  • 19. ilk türk uzay mekiğinin olmazsa olmazı

    arka camda osmanlı tuğrası.

  • 20. dört kelimeyle ilk buluşmanı mahvet

    tiktok videolarımı izlemek ister misin?

  • 21. regl izni

    erkeklerden daha az maaş alıyoruz diye ağlamayacaksanız neden olmasın?

    birileri de demiş ki "buna göre düzenlemeler yapılmalıdır".
    peki bunun sınırı ne olacak? kadın çalıştırmak istemeyen özel sektörlere de kadın eleman bulundurma zorunluluğu mu getirecekler? peki hangi özel sektörlerde bu şart aranacak? maden işlerinde mi yoksa ajans işlerinde mi? :)

    çok sıkıntılı bir dönemse gidersin hastaneye alırsın raporunu kimsenin gıkı çıkmaz. içten içe bütün kadınlar pozitif ayrımcılık istiyor.

    bu arada feministlere sesleniyorum. patronlar zaten kadın çalıştırmak istemiyor. yok hamilelik izni, yok süt izni falan derken risk. üzerine evlenince, çocuk yapınca tazminatlı istifa hakları oluyor. daha da bokunu çıkartırsanız orta ölçekli firmalarda iş bulamazsınız.

    not: hamilelik izni, süt izni, tazminat haklarını kesinlikle destekliyorum. sonuçta ailenin korunması gerekiyor. benim demek istediğim orta ölçekli firmalar olabildiğince kadın çalıştırmaktan kaçınıyorlar. daha fazla pozitif ayrımcılık istemek sıkıntı çıkartacaktır.

    ek olarak yıllar yıllar önce feministler çalışmak için mücadele ederken günümüz feministleri daha az çalışmak için mücadele ediyor.
    yerim ben sizi.

  • 22. ersun yanal

    herkes bir ton yorum yaptı. ne başarısı var dediler fenerde. tek şampiyonluk efsane olmaya yetmez dediler.

    ersun yanal hocamız fenerbahçe efsanesi değildir evet. fakat şöyle düşün sayın sözlükcu;

    fatih terim gs'ye gelmiş, ilk senesi. temiz bi şampiyonluk almış. ama gönderilmiş. şimdi hemen burda tarihi farklı işlet kafanda. yabancı dizilerdeki gibi düşün bak. terim ilk senesinde şampiyon yapmasına rağmen kovulmuş. gs diğer 3 sene şampiyon olmamış. uefa kupasını almamış. süper kupayı almamış. o yıldan 2018'e kadar gs 3 4 şampiyonluk almış arada da 6 7 kez ikinci olmuş. ey gs'li mesela sen bunu derinden hisset. hayal et. için acımaz mi? canın yanmaz mi?
    ey beşiktaşlı! son 3 senenin ikisinde sen şampiyondun. gecen sene cl'de tertemiz namağlup gruptan çıktın. 14 puan aldin. senol güneş ilk senesinde şampiyon olmuş sonra kovulmuş, bjk ertesi sene ligi 3. bitirmiş cl ye de girmemis, uefa da gruplarda 3. olup sezonları oyle kapamış diye düşün. için yandı mi?

    ersun yanal'in da zico'nun da elinden bu firsat alındı, çalındı. biz niye ersun'u istiyoruz? bize sayısız şampiyonluklar kazandırdı diye mi? biz bu kadar mal mıyız sizce? adamim bizimle tek şampiyonluğu olduğunu bilmiyor muyuz? ama tek denemesinde oldu bu biliyor musun?

    belki bu gelişinde başarılı olamaz. bilemeyiz. ama bizim bunu denememiz lazım. görmemiz lazım. bu güzel insan o şansı hak ediyo. gs yönetimi bi salaklık yapip gs'nin en efsane basarilarina engel olmadı. uefa kupasi alındı. ama biz daum, zico ve ersun'u harcadık. tekrar denemek istememizi nasil anlamıyorsunuz hayret ediyorum.

    yarim kalmış bi hikayemiz var. belki mutlu sonla bitmeyebilir. türlü yalanlarla sevgilimizden ayrılmış gibiyiz. şimdi tekrar kavuştuk. ve sevgili iken mutlu idik.

    ersun yanal bizim mutluluğu tekrar deneme sansimizdir. hosgelmistir. başımızın üstünde yeri vardır.

    ilişkimiz hakkinda bilmeden ileri geri konuşmayı kesin artik.

    bu adam ne şöhretli bir futbolcu idi ne de siyasi bağları vardi.kendi ismini kendisi yarattı. bizim bu bunu yaşamamız lazim.kendisini çok seviyor cok güveniyoruz.

  • 23. şahan gökbakar'ın portakal paylaşımı

    memleketin geldiği hale bak amk. portakal resmi paylaşana üstün cesaret madalyası takacak hale geldik.

  • 24. ak parti'ye olan desteğin azalmasının sebepleri

    hiç de azaldığı yok. aksine artıyor. mesela ben bu seçimde kendilerine oy vermeye karar verdim. şu "ağlayan çomar" videolarını gördükçe de kararım daha da kesinleşiyor. bunların ağzına akp'den daha iyi kimse zıçamaz!

  • 25. barış özcan

    ilginç, fetöye ne isterse veren biri tarafından yönetilen ülkede, bilimsel video hazırlıyor diye adama fetöcü damgası vurmak ta biraz garip.

  • 26. sinema tarihinin en iyi engelli rolleri

    (bkz: dustin hoffman)
    (bkz: rain man)

  • 27. bir kadının en güzel bölgesi

    romantiğim’ciler için; eller, saçlar, gamzeler, gözler, dudaklar...

    iyi sevişirim’ciler için; kulak memesi, göğüs ucu, ayak bileği, sırt...

    ben farklıyım’cılar için; bacak içi, kulak arkası, ense, avuç içi...

    ben saykoyum’cular için; omuzlar, alt bacaklar, bel, boyun...

    kadın ruhundan anlarım’cılar için; gülüşler, cümleler, bakışlar....

    güzelliğe önem vermem’ciler için; fikirler, düşünceler, algılar...

    sevişirken bile ağlarım’cılar için; el bilekleri, gamze çukurları, kirpikler...

    aşırı hijyeniğim’ciler için; diş taşları, tırnak araları, kokukar.

    fit adamım ben’ciler için; karın, basenler, kalça...

    seks benim için ikinci plandadır’cılar için; bel kıvrımı, göğüs altı, omuz...

    bu liste böyle uzar gider; ancak ben yoruldum.

  • 28. 24.9 milyar pixel ile çekilmiş şangay manzarası

    inanılmaz bir teknoloji. kel çinli de varmış.

    edit: adamlar yapmış beğendik paylaştık gelen mesajlara göre adamlar sıçmış.

    --- spoiler ---

    this photo of shanghai is taken by quantum satellite with 24.9 billion pixels of quantum technology. ıt's worth seeing! you can zoom in, zoom in and zoom in when you look at it. you can clearly see every gesture, even face of pedestrians on the road. you can see the license plate. photos can also be moved up and down, left and right. ıt is said that this is the latest development of china's military science and technology achievements, hidden, indeed suffered harm!!! ıt can also be rotated. press'+'to zoom in and'-' to zoom in. left and right rotation. ıt's too clear!

    --- spoiler ---

    http://sh-meet.bigpixel.cn/…essage&isappinstalled=0

  • 29. 22 aralık 2018 kadıköy ev zirvesi

    başlığı açanlar belki güzel, eğlenceli insanlardır, ortamları bozulsun istememişlerdir diye ılımlı yaklaşmaya çalışıyorum ama burada belirgin bir samimiyetsizlik var.

    amaçları gruplarını genişletip eğlenceyi artırmak değil, bu işlere (!) 2 senelerini vermiş, çok emek harcamış arkadaşların (çok zorlanmışlar belli) kendilerini görünür/bilinir kılma ve "seçici/değerlendirici" konuma taşıma arzusudur. çirkin ve paçalarından görgüsüzlük akan bir davranıştır.

    bu tip popülist tavırların maalesef ki alıcısı da çoktur ve her yerde görürüz. eminim aramızdan da "beni de alın" diye mesaj atanlar olacak bir sürü. dilerim kimse kendini bu saçma değerlendirme jürisinin listesinde seçilmeyi beklemeye layık görmez.

    edit: ayrıca burada yazarlar entry'lerinde nasıl insanlar olduklarını gayet net belli ediyorlar. aralarından kafana uygun gördüklerinden seçer alırsın niyetin samimi olsa. ne yani, bir mesajla niyet mektubu mu yazacaklar sana? bunu "ben bir yarışma başlatıyorum, kendimi de jüriye koyuyorum, hadi dizilin bakalım" diye yaptığında komik duruma düşersin. bu yarışmacı, seçici akıl iyi bir akıl değil, üstten bakış aklı.

  • 30. dünyayı masonlar mı yahudiler mi yönetiyor

    dünyayı reisin yönettiğini idrak edememiş fedöcü bir yazar müsveddesinin suali.

  • 31. fatih portakal

    “barışçıl eylemle zamları protesto edelim desek kim sokağa çıkacak” diyen ve bu yüzden belli kesimce halkı kışkırtmaya çalıştığı iddia edilen kişi.

    benim anlamadığım barışçıl eylem ve protestolar bireylerin yasal hakkı değil mi? yani kırmadan, dökmeden, cana ve mala zarar vermeden haksızlıklara karşı tepki göstermek, ses duyurmak. portakal konuşmasında kimsenin bu yasal hakkını kullanmaya artık cesaret edemediğini çünkü fiziksel zarar görmekten, hapsedilmekten, mimlenmekten korktuğunu söylemiş. bu konuşmanın tam olarak neresinde halkı kışkırtıyor, hangi cümleden bu sonucu çıkartmışlar anlamak mümkün değil.

  • 32. öğrenci indiriminin saçma bir kavram olması

    (bkz: okumadım kardeş durumumuz yoktu)

  • 33. facebook'taki tuhaf kuzen evliliği paylaşımı

    pakistan, nepal, çin, bangladeş, sri lanka, endonezya ile birlikte ölüm grubuna düşmüşüz zaten. bırakınız kuzenler evlensin. tek derdimiz bu olsun şu vizyonda.

  • 34. 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçı

    porto maçlarını düşünürsek iyi bir forvetle, iyi forveti geçtim şut çekebilen bir forvetle geçebileceğimiz bir rakip

  • 35. yaz saati uygulamasının tüm yıla yayılması

    bir ülke düşünün ki sistemin ana yıldızı olan güneş ile inatlaşsın.

    bir de insanını düşünün ki aydın geçinenleri bile dangalak gibi buna alkış tutup sevinsin "yaşasın bir saat geç kararacak" diye.

    bu başlığın şukela modunda en üstte çıkan şakşakçıları. nasılsınız, güneşin geç batması güzel oluyor değil mi? sabah doğmaması da güzeldir eminim. bu başlığı her gördüğümde profilinize girip sizi seri eksiliyorum çünkü elimden gelen bir tek bu.

  • 36. erkekte en önemli kas grubu

    önem sırası:

    bacak>diğerleri

    aksini düşünenlere temel reis gibi görünümleriyle başarılar diliyorum.

  • 37. 17 aralık 2018 fatih portakal ile fox ana haber

    çok yerinde bir karar vererek, akp'nin prim yapmasına izin vermemiştir. ekonomi gibi büyük sorunlarımız var diyerek gündemi değiştirtmedi. kendisini tebrik ediyorum.

  • 38. tabela arkasına saklanan polis

    haberdeki yorumlardan birine aynen katılıyorum:
    "kırmızı ışıkta geçen trafik magandalarını değil de suç işleyen magandaları tespit eden polisi mi eleştireceğiz?"

    suç işlemediği halde ceza yiyen varsa, ben de karşıyım.

  • 39. 17 aralık 2018 fenerbahçe'nin şahlanışı

    tam şahlanıcam, bi gülme tutuyor.

  • 40. dell vs lenovo vs monster vs asus vs hp

    şu an monsterden yazıyorum eski cihazım lenovo. öncelikle deneyimlerimi yazayım saçma sapan geyik yazanlar yerine, alacak kişilere yardımcı olurum.

    kullandığım monster abra a-5 (3.senesinde)

    özellikleri: led ıps mat ekran, 8gb ram,gtx960m ekran kartı,i7 işlemci

    artıları: aynı özellikte, diğer rakiplerine göre çok daha ucuz olması
    fan gürültüsü fazla değil, ısınma problemi yok, işlemci sıcaklığı 70-80 derece arası, ekran kartı sıcaklığı 70-90 arası oyuna göre değişiyor. klavye w-a-s-d civarında sıcaklık hiç yok sadece sağ tarafta bir ısınma oluyor oyunlarda. güç moduna aldığımda fan sesi 0.
    kasa kalitesi fiyatına göre iyi plastik ama 3 yıldır kullanıyorum çok seyehat ettim laptopla çok fazla yıpranma yok. en iyi olan şey ise muhteşem garanti hizmeti. ekranımın bir bölümü bozuldu ve garantiye gönderdim gönderdiğim gün ekranı değiştirdiler ve aynı gün kargoladılar toplam 3 gün sürdü laptobun gidip gelmesi. ayrıca ömür boyu 6 ayda bir olmak üzere bakım hizmeti var.

    eksileri: kronik küçük küçük sorunlar. burada teknoloji şans işidir sadece bana gelmiş olabilir ya da genel problem olabilir ben sadece yaşadığım deneyimi yazıyorum.
    power tuşu ayağı kırıldı bir tarafa çöküyor. çok önemli bir problem değil benim için. fakat pil yuvası durduk yere çat diye kırıldı pil düşmesin diye bantladım orayı.

    beni çıldırtan kulaklık girişi problemi: bir süre kulaklığın sağ tarafından ses gelmedi. daha sonra 2 taraftan gelmemeye başladı baya uğraştım düzeltmek için bazı günler ses sorunsuz geliyordu ertesi gün sağdan gelmiyor ya da hiç gelmiyordu son 3 aydır düzeldi şuan kulaklıktan ses geliyor. son 1 haftadır yeni bir sorun var kulaklık ve hopörlerden ses gelirken çıt çıt ses geliyor laptoptan kaynaklı mı sorun tam çözemedim daha.

    ekran problemi ekranın en altında ki pikseller de sıkıntı var dalga şekline bir kararma var.

    hopörler sesi çok iyi değil lenovodon buna geçince çok kötü gelmişti ses zamanla alıştım.

    dvd room açılmıyor tuşa basınca

    usb girişlerinde temazsızlık var bazen çalışmıyor bir şey taktığımda sokup çıkarmam gerekiyor bir kaç kere.

    lenovo deneyimlerim.

    alalı altı sene oldu y580 modeli ekran kartı gtx660m i7 8gb ram

    3 sene ben kullandım şu an abim kullanıyor

    artıları: hopörler sesi çok iyi, webcam hd, çok iyi bir kamerası var,

    eksileri: fan sesi çok fazla, ısınma çok fazla laptobu ilk aldığımda bile 90 derece işlemci sıcaklığı ile oyun oynuyordum. laptop üst kasası metal alt kasa plastik ama öyle bir plastik yok çöp poşeti daha sağlamdır. laptobu yere düşürdüm bir kere haşatı çıktı komple kasa değiştirdim. daha sonra abime verdim laptobun sol fan ızgaraları döküldü bildiğin kendi kendine döküldü plastik ızgaralar. kasayı yenilemeden öncede aynısı olmuştu düşürmeyle de alakası yok dökülmenin.

    son söz: monster ısınma ve fan sesi olmadığı için çok iyi laptopta en önemli şey budur bence ama anlattığım küçük küçük problemler can sıkıyor bidaha laptop alacağım zaman para durumuma göre bir daha monster tercih etmeyebilirim fakat başarılı bir türk markası garanti hizmetleri çok iyi ,laptopları clevodan hazır alsalar bile daha da başarılı olabilecek potansiyele sahip bir firma olduğu için monster almayın demeyeceğim fakat bunları bilin küçük küçük problemler yaşadım ama aynı özellikteki msı fiyatları 2 kat fazla olduğu için bu fiyat avantajı ile alınabilir.

    lenovoda ise kronik problem yaşamadım sadece harddiski bozuldu 4.senesinde ama kasa kalitesi çok kötü olduğu için ve ısınma ve fan problemi olduğu için bir daha lenovo alacağımı zannetmiyorum.

    edit: son bir ekleme: çok net söylüyorum hp alan net geri zekalıdır.

  • 41. sevgilisinin çıplak fotoğraflarını ifşalayan kız

    aramızda çıplak erkek capsları isteyenlerin bulunduğu başlıktır.

  • 42. lionel messi

    getirin ...'yı messi şov yapacak dene dene şov yapmadığı takım kalmamış topçu.
    lan sanki bu adam bu oyununu sadece levante'ye, leganes'e falan yapıyor.
    real, bayern, manu, city, chelsea, juventus...
    daha uzar liste.
    hater olmak ne sıkıntılı bir ruh hali cidden.
    not: ronaldo'ya da bayılan bir futbolsever.

  • 43. plüton'un gezegenlikten çıkarılmasının asıl sebebi

    güneş sistemi yıllık aidatını kendi yılına göre ödemek istemesi.

  • 44. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    dert kabulü yapıyorum. tamamen sanal ve yapay dostluğumuz için inbox'a beklerim. dostluğumuz her sabah kendini 0'layacaktır. bir önceki günkü samimiyetimizi beklemeyin. one night friend.

  • 45. ryan babel

    ntv’nin haberine göre beşiktaş ile yıllık 2.6 milyon euro karşılığında 2 senelik yeni anlaşma yapan futbolcu.

    bu futbolcu yanlış hatırlamıyorsam ispanya’da 300-500 bin euro’ya oynuyor ve yaşı da daha gençti. şimdi 32 yaşında ve bonuslarla 3 milyon kazanacak.

    vallahi billahi bu türk yöneticiler akıllanmaz. suçlu futbolcu oluyor, taraftar oluyor, hoca oluyor, hakem oluyor ancak bir bu iş bilmez adamlar suçlu olmuyor. keşke babanızın çifliği gibi kulüpleri yönetmeseniz.

  • 46. doğumdan hemen sonra zorunlu dna testi

    herkes tutturmus bir guven muhabbeti gidiyor. cocugun erkegin cocugu oldugu ortaya cikinca neden guven sarsiliyor evlilik yara aliyor onu anlamiyorum.
    kadinlarin ekseriyetinin tepki gostermesi ise ayri facia.
    aldatilan erkegin yillarca baskasinin cocuguna bakmasi cok mu hos?
    kadina birsey olmasinda gerisi onemli degil degil mi?

  • 47. tecavüz bizim hakkımız

    3 yıl evvel iş yerinin önünde arkadaşlarla çay içiyorduk. iş yerinden birinin uzaktan akrabası olan bir adam da geldi; o da bizle çay içiyordu. kaldırımda şort ve body giymiş bir genç kadın geçti. adam uzunca bir süre kadına baktı ve sonra dönüp o cümleyi kurdu "işte bunları alıp sikeceksin; sonra da gidip tecavüz diyecekler. e bu hak etmiyor mu şimdi" dedi.

    adamdan fiziken oldukça üstün olduğum her açıdan belliydi. ben de adama dönüp baktım ve sadece şu soruyu sordum;

    "güçlü olan, beğendiği ve arzuladığı güçsüz olana zorla sahip olabiliyor mu ? mesela ben şimdi abi, seni beğensem gözüme güzel görünsen örneğin. burada seni yatırıp üzerine çıksam olur mu ?"

    adamın yüzü bembeyaz oldu. nasıl konuşuyorsun vs. demeye başladı. "ben sadece soru sordum abi, seninle aynı fikirdeyiz aslında biz" dedim.

    adam sinirlendi. çayı bıraktı dükkana tanıdığının yanına girdi.

  • 48. 16 aralık 2018 beşiktaş trabzonspor maçı

    benim dahil olduğum beşiktaşlılar: başabaş mücadeleyi ve hakem hatalarını kısmen kabul ediyor , 2. yarıdaki futboldan memnun, q7 ve necipe kızgın . bu sene şampiyonluk zor gibi.

    trabzonlular : hakem hatalarının galibiyetlerine engel olduğunu düşünüyor , 2.yaridaki defansif futboldan şikayetçi. taraftarıyla gurur duyuyor . şampiyonluk ihtimaline inanıyorlar .

    fenerliler: bu maçla ilgili hiç yorum yapmıyor (nedense)

    galatasaraylilar : ortalık orospusu gibi yorum yapıp duruyorlar aq

  • 49. hayvanseverler yüzünden av görseli paylaşamamak

    doğru olduğuna inanıyosan paylaş karşim, ayıdan korkmuyon da hayvenseverden mi korkuyon...

  • 50. türkiye'nin en yobaz şehri

    bence erkeklerin doğru değerlendirme yapabileceği bir başlık değil bu ve nitekim yapamamışlar da. en yobaz iller gündüz saatlerinde bile kadınların görünmediği ve farklılıklara tahammülün sıfır olduğu illerdir.

    bu anlamda ne trabzon, ne sakarya, ne kocaeli (hele buna çok gülüyorum), ne afyon, ne konya ve hatta ne sivas ve de kayseri bu tanımlara uyar. erzurum'da ilkokul biri okudum ve son durumunu bilmiyorum ama atatürk üniversitesi çok köklü bir üniversite olduğu için, belki az sonra bahsedeceğim illerin bir tık ilerisinde olabilir. yalnız atatürk üniversitesi öğrencilerinin şehre takılmadığı söyleniyor. eğer kampüs kendine yetiyorsa ve şehirden uzak inşa edilirse, o kentin gelişimine bir katkısı olmuyor. cumhuriyet ve erciyes için de aynısını duydum. oysa örneğin sakarya üniversitesi'nden merkezi bir yere dolmuşla 7 dk'da inersin ve kafelerinde, yeşil saçlı hızmalı erkek öğrenciden, turuncu saçlı göbeği açık, poposunun altında şort giymiş kadın öğrenciye pek çok farklı tipte insan görürsün.

    sivas, kayseri, konya, trabzon'da nispeten köklü üniversiteleri ile bu sıralamaya girmez. bu şehirler az da olsa kadının sokaktaki varlığına alışmıştır çünkü. kocaeli ve sakarya istanbul'un dibinde ve evet minili, askılı gezen kadın azdır ama sokaklarında ve kafelerinde kadınlar cirit atar. afyon'dan sürekli geçiyorum ve hem uğrak noktası olmasından, hem de yapılan yatırımlardan dolayı o kadar yobaz ve geri kalmış bir il olduğunu düşünmüyorum. yine bu şehrin sokaklarında kadınların olduğunu gözlemledim.

    mardin'de görev yapan ve doğu ile güneydoğu anadolu' da bulunan pek çok kenti gezen öğretmen kardeşime göre bir numarada bitlis, iki numarada muş bulunmaktadır. bitlis'te kadın öğretmenlere bayağı uzaylı muamelesi yapılmış. başka bir kadın arkadaşım ise ağrı' da görev yapan ablası sayesinde orayı sık sık ziyaret etti ve yine şehrin sokaklarında hiç kadın bulunmadığını söyledi. bayburt için de aynı şey söyleniyor.

    yozgat'ı ise farabi programı ile gelen öğrencilerim sayesinde biliyorum ve şehre dair anlattıkları hikayeler gerçekten çok ürkütücü. ben bu şehrin sözlükte abartılı bir şekilde gömüldüğünü ve tokat, çorum, çankırı gibi illerden çok da farkının olmadığını düşünüyordum ama anlatılanları duyunca, yozgat'ın gömülmesine hak verdim.

    bir şekilde kimsenin yolunun düşmediği, ekonomik ve kültürel hicbir yatırımın yapılmadığı, turizm konusunda hiçbir albenisi olmayan, kendi içine en kapalı olan iller en yobaz olanlarıdır. erzurum ipek yolunun önemli merkezlerinden biri iken son derece zengin, kozmopolit ve gelişmiş bir şehirmiş. ne zamanki ipek yolu önemini yitirmiş ve kimse uğramamış, şehir yobazlaşmaya başlamış.

    rize ve trabzon'lular kızacak ama bu illerde yobaz oranı fazla ve en yobaz örneklerini de, sakarya, kocaeli ve istanbul'un beykoz ilçesine göç olarak vermişler. bir haftasonu beykoz pazarını gezdiğimde kendimi adıyaman'da sanmıştım. bu yobazlığın nedenini de nüfusun genelinin rum dönmesi olmasına bağlanıyor ki, kabul görmek için dinin en katı yorumunu tercih etmeleri bunu doğruluyor.

    görenler adıyaman, maraş ve kilis için de yobaz diyorlar. bunlar da geri kalmış, üniversiteleri son derece dandik olan şehirler.

    o yüzden bitlis, muş, yozgat, adıyaman, rize, bayburt, ağrı, kilis, erzurum gibi şehirler varken diğerlerine haksızlık edildiğini düşünüyorum. kocaeli ve sakarya'da ben takılacak yüzlerce kafe bulurum. hatta her ikisinde de az da olsa içkili mekan var. onu bırak sapanca ve kırkpınar ikisinin ortasında ve çok fazla düzgün mekan var. özellikle kırkpınar türkiye şartlarına göre epey avrupai bir kasaba ve kendisinde istanbul'un sosyetesi ikamet etmektedir. ayrıca bu illerden kadıköy'e ulaşım da iki saat. siz bana bekar bir kadın olarak, bitlis, yozgat, bayburt ya da muş'ta ne yapacağımdan haber verin gençler. ankara'nın doğusuna
    hiç mi gitmediniz, yoksa sadece kendi başınıza gelen olayı tüm şehre genelleyecek kadar sığ mısınız bilemedim?

    edit: sokaklarda kadınların görünürlüğü ile kastım, sadece dışarıda yürüyen kadınlar görmek demek değil. bu kadınlar tek başına çeşitli mekanlarda özellikle de erkeklerle beraber sosyalleşebiliyor mu, yemek yiyebiliyor mu falan fıstık demek? daha doğrusu bahsettiğim şehirlerde pavyon dışında kadın ve erkeğin beraber sosyalleşebildiği mekanlar var mı?