ermeniler değil ermanistan'daki ermeniler davarlar.
44 yıllık ermeniyim ilk defa milli marşı duydum, oradan hesaplayın kaç adet aklınızdaki gibi olmayan ermeni var.

imza: 90'lı yılların sonunda hakkari ve sınır ötesinde kalaşnikof ile terörist kovalayan ermeni kardeşiniz.

sola en yakın partinin mhp olduğu ittifak..

hala 100.000 imzası yok, ülkenin geleceği için planı yok, projesi yok, arkasında iş tutan büyük bir ekibi yok, sandık koruyacak teşkilatı yok, ülke yönetecek liyakatlı kadrosu yok, kendisinin kazanabileceğini veya 2. tura kalabileceğini işaret eden hiçbir anket yok.

ama nesi var? kini var, öfkesi var, egosu var, kibri var, nefreti var, intikam hırsı var, koltuk sevdası ve pazarlık isteği var.

iktidarın değişeceği netleşmiş zihinlerde, güzel.

zulüm kısmına gelince, suçu olan korksun.

canlı yayında müjdesi verilen hatay defne hastanesi'nin temel atma töreninin sahneden ibaret olduğu anlaşılmış.

görsel görsel

video

edit: kaldırıldığı iddia edilen video

yaramıyorsa orucu tutma kardeşim.

amatem'e yatırılması gereken alkolik bir şahıs, aday olup yüzde 2 oyun çöpe gitmesine sebep olacak diyorum. neden kimse umursamıyor? koskoca cb olmak isteyen şahıslara psikolojik test yapılması gerekmez mi?

chp kurultaylarında “kılıçdaroğlu'nun lütfuna ihtiyacım yok” diye imza krizi çıkaran muharrem ince akp teşkilatlarının kaldırdığı otobüsler ve verdiği imzalarla aday oldu. hayırlı olsun.

ancak akp imzalarıyla aday olmak kendisine ne hissettiriyor işte onu çok merak ediyorum. beş sene önce mitinglerde karşılıklı atıştığı rakibinin verdiği desteğe muhtaç kaldığı için üzgün müdür?

“iki şey yıkar insanı. dostundan gelen ihanet, düşmanından gelen merhamet.”

buna da montaj diye ağlamaya başlamışlar

et yemeyen insanlarda kesinlikle zeka düşüklüğü var.

maalesef yine olmadı, hiç ikna edici olmayan bir takım belgenin paylaşılmasıdır.
https://twitter.com/…cek/status/1639580712289415168
"fahrettin altun, erdoğan'ın diplomasının noter onaylı örneğini paylaştı. diploma 1981 yılı şubat ayında prof. dr. ömer faruk batırel tarafından imzalanmış gözüküyor. fakat ömer faruk batırel 1982 yılında profesör unvanını kazandı."
görsel görsel
https://ikf.marmara.edu.tr/fakulte/dekanlarimiz/
mezuniyet tarihi şubat 1981. bu diplomanın hazırlanma tarihi ne? ayrıca belirtilmediğine göre o yıl içinde olmalı. gerçi çok yeni görünüyor, üstündeki ismi görmesem 2000'lerden sonra derdim. dizayn ve tarz olarak 2005 sonrası gibi duruyor. oysa rahmetli ömer faruk batırel 1982-92 arası dekandı, o zamanlar yoktu böyle diploma kağıtları. hakkaten, ne bu diplomanın basım tarihi?

tahmin ettiğim gibi, benzer dönemden başka mezunlar marmara üniversitesi diplomalarını paylaşıyor, haliyle, 80'lerin, 90'ların dizaynlarıyla. paylaşılan fotokopi ise fazlaca modern bir tarzda.
https://twitter.com/…yil/status/1639638149600034816 görsel

fahrettin'in paylaştığı diploma nüshasının üstünde 15. noterin 2014 tarihli kaşesi var, hatta toplam 4 mührü var. 15. noter görmüş mü diplomanın orijinalini? galiba bu ilk nüsha da değil, bi de 12. noterin mührü var, bunlardan bazıları siyah beyaz. yani nüshanın, nüshasının nüshası.
https://www.diken.com.tr/…ayan-notere-uyari-cezasi/

hatta daha önce paylaşılan geçici mezuniyet belgesi numarası 440-677 iken, marmara üniversitesinin dün paylaştığı numara 440-687. kaç kere veriliyor bu geçici mezuniyet belgesi?
https://twitter.com/…ber/status/1639584360138432517
görsel görsel

bu da mezuniyet defteri. rte'nin mezuniyet sayfasındaki iki öğrencinin de çift soyadı var (züleyha özbayraç şerifoğlu, şengün ungan köksal). oysa kadınların çift soyisim alması çok yeni bi akım, demek 81'de mezun defteri öyle yazılmış... vay be, 1956 doğumlu kullanıyor çift soyadını, kadındaki vizyona bak.
üstelik bu belge bilgisayar çıktısı değil, daktiloyla yazılmış. gençler, içinizde daha önce daktilo görmüş olan var mı? ya da bu mezun defteri öyle bi tarihte yazılmış ki kadınlar hep çift soyadıyla geçiyor, ama üniversitelerde hala daktilo kullanılıyor. napak kanka, inanak mı?
görsel görsel

millet kaçın kurası, diplomanın dizaynında bile gariplikler bulunmuş
görsel

bi de şöyle bi iddia var:
https://www.youtube.com/watch?v=cdlfh41nwk8

sonradan uydurmaya çalışınca böyle oluyor galiba. bi işiniz de düzgün olsun. vitaminsiz göbbels'in grubu daha göçük altında binlerce kişi can çekişirken asrın felaketi diye propaganda sayfası hazırlamış, onda da satın aldıkları yüksek takipçili hesaptan asmr videolarını silmeyi unutmuşlardı. bunların ilk basiretsizliği değil.

sahte diplomadan daha kritik problem, zaten anayasaya göre 3. kez cumhurbaşkanı olamıyor. nereye aday? bunu normalleştirmeyin.

not: arkadaşlar kendi gözlemim değil bunlar, twitter'dan bulduğum bilgiler. onun dışında bir sürü yazardan yorum geldi, onları ekledim sağolsunlar. yani kolektif bir çaba, ben sadece buraya yazan kişiyim.

son olarak, iddiayla doğrudan alakalı değil ama bunu paylaşmak istedim. rende binasının iq ortalaması hakkında bi fikir versin.
iki hafta önce mağduriyet şenlikleri kapsamında, giyim reklamlarından çalınmış bir profil fotoğrafıyla bir hesap, tesettürlü olduğu için işe alınmadığını iddia eden bir tweet attı. 36bin kişi beğenmiş. hedef kitlelerinin çok zeki olmadığını biliyoruz, sorun yok.
https://twitter.com/…ia_/status/1635381890013356033 görsel görsel
fakat bu photosoplu whatsapp yazışmalarını yapan eleman pek de işinin ehli olmadığı için (akp hiçbir konuda işi ehline vermez, kesin ya birinin tanıdığıdır ya birinin yeğeni), gelen giden mesaj saatleri tutmuyor.
https://twitter.com/…r1a/status/1635807235006775297 görsel
üstelik photoshop yaparken bazı yerleri silmeyi unutmuş.
https://twitter.com/…tes/status/1635675988381118466 görsel
bunu telafi etmeye çalışırken attığı ikinci görselde de fotoğrafın beyaz köşelerini silmeyi unutmuş.
https://twitter.com/…ia_/status/1635780833842798597 görsel görsel

bi de tabii şey var, chp'li gibi düşünüp chp seçmeni taklidi yaparken "laik takılmak" diye bir terim bulmuşlar. insan gerçekten hayret ediyor.
https://twitter.com/…pan/status/1635989529814265856

özetle, böyle adamlarla muhatabız. biz kahvaltı sofrasında bunları bulabiliyorsak bu işin uzmanıyla bi hukukçu otursa yarım saatte neler bulur bu fahrettin'in paylaştığı belgelerde!

cumhur ittifakı afganistan birliği gibi ittifak oluşturmuş, bu herif halen terör örgütü lanetlemeleriyle falan uğraşarak ulusalcılara ve akp'lilere 31 çektiriyor.

ulan ülkenin altına dinamit yerleştiriyorlar aq ne boş adam olup çıktın başımıza ya.

dokunmatik ekranlar, dokunmatik tuşlar, tamam hadi ekran olsun ama analog/mekanik tuşlarla kontrol daha kolay bakmadan da yapılabilir yeri geldiğinde.

mevsimin yavaşça değişmesi ile birlikte tekrardan geri gelen ötücü kuşların sesini duymak. misal karatavuk gün aydınlanırken verdiği konserde onu dinlemeyi ne kadar özlediğimi fark ettirip pencereyi açmak için hızlıca yataktan kalkmama sebep olabiliyor. kuş seslerini dinlemek huzur terapisi gibi, çok büyük bir derdiniz yoksa gerçekten o an her şeyi güzelleştirebiliyor.

ulusalcı denilen tayfa da partiye tüneklemiş ve partiyi sömüren, muhalefette kalmaktan hiç bir sorunu olmayan bir grup ihtiyar tayfa bi zahmet gitsinler artık. biraz daha dursalar zaten ölecekler.

ya arkadaşlar türkiye'nin bütün renkleri chp çatısı altında birleşmeyi kabul ediyor ve sizin iktidara gelmenizi koşulsuz şartsız kabul ediyor daha ne istiyorsunuz? kusura bakmayın ama kılıçdaroğlu size çağ atlattı. siyasal islamcılar kadar geri olmasanız da siz de kafa olarak 1930'larda yaşıyorsunuz. 1930'lar 1000 yıl önceye göre görece modern olduğu için kendinizi modern sanıyorsunuz.

boşanma oranı %45 evliyken aldatma oranı %55 civarında. iflas etme ihtimali %50 olan bir şirkete yatırım yapar mısınız?

bir tarafta ted kolejini bitirip, odtü'den dereceyle mezun olan ondan sonrada amerikada mba yapan tüm dünya tarafindan saygı duyulan bir ekonomist olan babacan var.

diger tarafta dandik bir universitede fizik okumus populizm dısında bir şey bilmeyen muharreem ince gibi kafatasçı bir ulusalcı var.

adamın tırnagindaki kıl olmayacak kişiler örneğin muharrem ince gibi insanlar babacan hakkinda boş beleş seyler söylüyorlar.. bu adam ekonomi bakaniyken dolar 1.5 liraydi memurlar yilda bir kez yurtdisi tatil yapabiliyor sifir araba alabiliyorlardı.. muharrem ince senin 2018 de kaybolmak disinda ne başarin var?

dandik bir fizik hocasi mba yapmis bir ekonomiste akıl veriyor, o masa da varsa ben yokum diyor şaka gibi ulke.

bekara karisini bosamak kolaydir.

evet, bakinca evli biriyle iliski yasamak hem etik yonuyle hem ahlak yonuyle hem de mantik yonuyle dogru degildir.

fakat ayni zamanda bu konu o gunun sartlarina, o gunun yasanmisliklarina, duygulara ve olaylara gore oldukca degiskendirde.

ornegin evli olan kisi ayri yasiyor olabilir. dava surecinde olabilir. bosanmamis ama bir baskasina asik olabilir, bosanmaya cocugu dahil olmus olabilir ve bundan dolayi mucadele ediyor olabilir.

yasanmamis seyler ve duygular konusunda biz insanlar hep on yargiliyiz. olaylara hep duydugumuz sekliyle bakmaya bayiliyoruz. tecrube etmedigimiz, olay hakkinda fikrimizin bile olmadigi konularda olumune atip tutuyoruz.

allah kimseye buyuk konusturmasin diyelim. benzer durum bir gun kendi baslarina gelirse eger, kendileri icin hemen hazir bahaneler de bulacaklarina eminim.

yapan kisi kendinden sorumludur. evli kiside evliliginden ve ailesinden sorumludur.

dogrudur yanlistir konusu degil bu. soylediklerim evli insanlarla birlikte olabilirsiniz demek de degildir. bahsettigim sey her iliski kendi ozelinde ayridir. bir hikayesi vardir. dogrudur yanlistir biz degil, iliskinin icindekiler bilir. keza bu sadece onlari ilgilendirir.

sadece buyuk konusmamak gerek.

yeni seçim sistemini anlayamamış hala bi sürü insan.arkadaş 3. yol diye bir şey yok bu sistemde.51 alan cb oluyor.muharremmin 51 alma ihtimali var mı yok.kılıçdardan fazla alma ihtimali de yok.o zaman niye bu inat.siz ince cb olsun istiyorsunuz destekliyorsunuz da bu mümkün değil ince de bunu biliyor amacı erbakan gibi pazarlık yapmak.vatan millet sakarya hikaye bunlar.aynı şeyi ata ittifakı sinan ogan da yapıyor amaçları kazanmak değil.ittifak halinde millet ittifakından bir şeyler koparmak.hepiniz rezilsiniz.

nursena benim yaşadığım şeylerin hepsini tek tek yaşıyor. hatta senaryoyu beni tanıyan biri mi yazdı diye şüpheleniyorum ara ara.

annem tam olarak pembe gibi bir kadın.
babam da tam olarak abdullah bey gibi bir adam. farklı olarak ailem iki erkek kardeşime de baskiciydi. yani erkek kardeşim bir kadını hamile bıraksa evde kıyamet kopardı.

işte böyle bir ailede yaşayıp kapanmak zorunda kaldım. keza zaten başımda bir örtüm eksik büyütüldüm çocukluktan beri. pantolon dahi giydirmediler. sonrasında beni arkadaşımın düğününde gören birinin oğluyla bir iki sefer görüştüm, ailem sanki orospuluk yapmışım gibi ailesi çevresini araştırmadan beni evlendirdi. evlenmek istemiyordum, tanımak istiyordum. ama müsade etmediler. karşımdaki aile de pisliğin teki olduğu için mal bulmuş magribi gibi evliliğe sürükledi beni. benim ailem, onun ailesi derken nikah masasında burda ne işim var benim hissiyle evlendim. tam da nursemanin yaşadığı şeyi ilk gece yaşadım. balkondan atlamadim 'kusurlu' olmadığımi ispat etmek için dişimi siktim, tecavüze sustum. ertesi gün öğlene kadar odada tek başıma agladim. çünkü kusurlu olmadığımi gördükten sonra evden defolup gitmişti. o tecavüz ve duygusal yikimla tam 5 gün hiç uyanmadan soğuk soğuk terler ata ata yatmisim. inanın o beş gün bende hiç yok. aileme haber vermemisler, eve doktor cagirmislar. uyandığımda 'oleceksin diye çok korktuk' dediler. dayısı evlendigim ayıya tokat atmış 'kiza ne yaptin' diye. aynı yani ayni. sonrasındaki evlilik döneminde anneannesi, annesi, teyzesi, kuzenleri ile birlikte yaşadım. hepsi her gün eve geldiler. bir gün yalnız bırakmadılar. evlendigim kişi ise ortalıklarda yoktu. ailesiyle evlenmiştim. evli çiftlerin yaptığı hiç bir şeyi yapmıyorduk.

sonra aynı nursena gibi bir patlama sonrası evliliği bitirdim. ailemin yanına geldim. tabi onlara da bir güzel patladım, taaaa cocuklugumdan beri yaptıklarını yüzlerine vurdum. iki tarafa kinimi kustum. o baş örtüsunu de çıkarıp attım.

baş örtülü lerden değil ama baş örtüsunden nefret ediyorum. bunun kadınlar için bir secenek olmasından nefret ediyorum.

umarım nursema da çıkarır o örtüyü.

dizinin bir kadının tek başına aydinlanisini göstermesini sevdim. ben bütün bunları yaşarken kimsem yoktu. o dönem kadınlar bile sadece dedikodumu yapmıştı. en yakın arkadaşım bile yanımda olmamisti. çünkü ailemin dizayn ettiği çevrem de ayni ailem gibiydi. kaypak, korkak, iki yuzlulerdi.

tek başıma boşandım, tek başıma ayrı bir hayat kurdum. ele ayağa da düşmedim çünkü erkeklerin ne kadar bencil ve çıkarcı olduğunu o evlilikte ve babam sayesinde ogrendim.

şimdi hayatımın en konforlu günleri için onlara sadece teşekkür ediyorum. evlilik sayesinde evliliğin ne pislik bir kurum olduğunu, ailem sayesinde baskının ve yobazligin insanın hayatında nelere sebep olduğunu öğrendim.

şu an çevremde bir tane bile yobaz insan yok. fark ettiğim an hayatımdan çıkarıyorum.

dilerim nursema kıvılcım hanım gibi bir karakter olur, ama onlar gibi bu sinsi adamlara düşmez. bu adamların en iyisi ömer, o bile defolu.

pürüzsüz tenli, dolgun bir çift sıcak memenin verdiği mutluluğu başka ne verebilir ki. 90 yaşıma da gelsem, şeyim de kopsa bakmaya devam edeceğim. ben davama adadım kendimi ve vazgeçmeyeceğim.

babamın son bir kaç yılındaki yaşam biçimi. mutlu muydu? hayır... çünkü annemi özlüyordu, onun acısını unutmak için oraya yerleşmişti ama annemin resimlerini bir elektronik çerçeveye yüklemişti, her gece onları izleyerek uyuyordu. ege’de bir sahil kasabasında yaşamak denince benim aklıma hüzün gelir... sevdiğini kaybetmek gelir... ailenin mecburen dağılması gelir... en son da ege’de bir sahil kasabası hastanesi’nde babamı son nefesini verirken gördüğüm o gece gelir...
o yüzden ben şehir severim, yalnızsam bile etrafımda kalabalık severim.
herkes için aynı romantizmde olmuyor güzel görünüp öykünen şeyler...

hava güzel gibi deyip deri ceketle çıkarak üşüme riskini aldığın andır.

%10 civarında potansiyeli varsa bu potansiyelini bir zahmet oya çevirmeden önce imzaya çevirmesi gereken politikacı.

aslında üç favori sahnem var, hepsi rosslu.
1. ross'un deri pantolonla randevuya gitmesi ve banyoda yaşananlar.
2. ross'un beyaz dişleriyle randevuya gitmesi ve karanlıkta parlayan dişleri
3. ross'un koltuk alıp rachel ve chandlerla taşıdığı sahne. (bkz: pivot)

seni sevmedim süt oğlan. zaten babanı da sevmezdim.

mecliste iki üç koltuk almak için davasından vazgeçen adam. davan haklı ya da haksız ama insanın bir duruşu olmalı. koltuğu çok kafana taktıysan sana bizim öğrencilerin evinden kalma üçlü koltuk ayarlayayım.

(bkz: eşek)
(bkz: eşşoğlueşşek)

edit: imla

yeni birileri ile tanışmak. her hikaye farklı başlıyor son ise aynı.

ibrahim tatlıses mi daha ünlü bülent ersoy mu karar veremedim. bülent ersoyu parfüm mü patladı bu ne çok koku lan diye dönüp fark etmiştim.
ibrahim tatlısesi de gördüğümde ulan ne kelle var bunda 20 30 okka çeker bu kelle demiştim keleş mermisi bile işlemedi o kelleye.

en boktan olani yazayim da herkes mutabik olsun: akbank

bu dünyada ödeyeceği hesaptan daha düşük bir hesaptır, 40 liraya bira mı olur amk... ben tanrının o kadar acımasız olabileceğini sanmıyorum.

bugün markette panikle rafları dolaşan bir kadın gördüm. aceleyle rafları karıştırıp süt kutularını deviriyordu. ben de “hanımefendi öyle zannediyorum ki iftar vakti yaklaştığı için panik halindesiniz” dedim. o ise “ne alakası var beyefendi evlenemeyen kadınlarda 28-32 yaş arasında bir paniklik oluyor ya hani, bu yüzden dolayı” dedi. sonra panikle alışverişine devam etti sağa sola çarpa çarpa kasaya doğru giderken birkaç yaşlı müşteriyi yere düşürdü. 28-32 yaş arası bekar kadınlar yasaklansın :/

(bkz: paul sahillleri) isimli muhalif maskeli trollün her gün 00:00 - 00:30 saldırdığı siyasetçi. şu aşağıdaki entryleri inceleyin ve saatlerine bakın. bu eleman mesela planlı programlı bir iş yapıyor. her gün aynı saatlerde günün ilk entrysini almaya çalışıyor. muhtemelen entryleri önceden hazırlayıp copy paste yapıyor tam 00:00'da. bunların şurada (#150475308) bir kısmını görebileceğiniz 50-60 kişilik bir grubu var işin daha da kötüsü. şu aşağıdaki entryleri inceleyin. nasıl planlı şekilde bir yıpratma yaptığını görün.

kılıçdaroğlu entryleri :
entry saati : 00:00 (25.03.2023)
#150640107

entry saati : 00:19 (22.03.2023)
#150554789

entry saati : 00:13 (21.03.2023)
#150525722

entry saati : 00:00 (20.03.2023)
#150495044

entry saati : 00:07 (19.03.2023)
#150462803

entry saati : 00:26 (16.03.2023)
#150372605

entry saati : 00:00 (15.03.2023)
#150340485

muharrem ince entryleri :
entry saati : 00:00 (25.03.2023)
#150640087

entry saati : 00:31 (22.03.2023)
#150555221

entry saati : 00:21 (21.03.2023)
#150525994

entry saati : 00:00 (20.03.2023)
#150495029

entry saati : 00:14 (16.03.2023)
#150372182

entry saati : 00:00 (15.03.2023)
#150340507

meral akşener entryleri :
entry saati : 01:35 (25.03.2023)
#150643050

entry saati : 00:31 (19.03.2023)
#150463771

genel seçim entryleri :
entry saati : 00:00 (23.03.2023)
#150640107

entry saati : 00:01 (20.03.2023)
#150495106

bu böyle gidiyor daha yazmadım. devamlı saldırmış. biz ince başlığına bir şey yazsak hemen mağdura yatıyorlar bir de. bize saldırıyorsunuz diye. bu ve bunların 50-60 kişilik ekibi kılıçdaroğlu'na yıllardır saldırıyorlar. hergün kesintisiz. bu şekilde de algıyı yönetmeye çalışıyorlar. benim esas merak ettiğim aslında şu :

bazıları artık deaktif hesap olan bu 50-60 kişilik ekip (#147570501)

a - akp’nin muhalefeti içeriden parçalamak için ulusalcı muhalif numarası yapan trolleri mi? bariz akpli hesapların uzun bir süredir algı yönetmede işlevi kalmamıştı daha da akp'ye antipati topluyorlardı ve bu yüzden bu yola mı saptılar? dikkat ederseniz artık bariz akpli troll hiç kalmadı sözlükte. maşallah hepsi muhalif inceci falan.

b - yoksa özellikle son 3-4 senedir akp ile iş yapan 418 milyar dolar işiyle de bağı olduklarını düşündüğüm ulusalcıların sözlükteki organize grubu mu? elbet alt dallardan bahsetmiyorum bağ derken. alt dallardakilerin üstlerin ne işler çevirdiğinden haberi yoktur.

yani soru şu kısaca. ulusalcı numarası mı yapıyorlar yoksa gerçekten inanarak mı yazıyorlar. yani akp ile direkt bağları var mı yoksa arada iki link mi var? sadece net olarak bildiğim ve gördüğüm bu grup yeni değil 3-4 yıldır zaten planlı programlı kılıçdaroğlu'na yıpratma yapıyorlardı ve kesinlikle muhalefetin kaybetmesini istiyorlar. bunun için de gayet prof şekilde muhalefeti bölmek ve bu muhalefeti bir araya geitren asıl unsur olan kk'yı itibarsızlaştırmak muhalif seçmenin umudunu kırmak sandıktan uzaklaştırmak soğutmak için uğraşıyorlar. bu bölmeyi bir ara özdağ ile yapmayı denediler olmadı şimdi ince ile yapmayı deniyorlar.

benim için bacak. bacak delisiyim ben. bacaklarla ilgili hayallerim ve şuana kadar yaşadıklarım cilt cilt kitaba sığmaz.

benim zevklerim sizin nezdinizde makul bir zemine oturmak zorunda değil!

kılıçdaroğlu seçilirse;

hiçbir milletvekili mafyadan 10 bin dolar alamayacak.

iki iskandinav ülkesine bu hareketler yakışıyor mu hiç amk

hikaye arayan twilight izlesin burda sikis var, tasak yiyen kopek var, sakaga saplanan balta var, gote mermi var

sadece bir evi değil hayatı da yaşanılır kılan her şeyi paylaşabileceğiniz, sevgi dolu, aşık, güvenilir bir partner.

akıl olmayınca ne yapsın fikir
çalsın abdurrahman, oynasın bekir

kilifsiz kullandigin hersey tehlikelidir ama daha zevklidir. o adrenalini ve riskleri goze aliyorsan, daha cok zevk alirsin.

(bkz: dawson's creek)

ülkenin tümörleri dincilerin malum yapıdan cesaret alarak yaptıkları yeni bir vahşilik- bunları yargıyla tanıştırmak hepimizin amacı olmali

yazıcam da kadınların büyük çoğunluğu uymadığı için yazmak istemiyorum.

zamanın kadınları tek tip, hepsi aynı. bir kere doğal güzellik kalmadı. ki ben neredeyse güzelliğe tav olmuyorum, çekicilik kalıcı olandır. her yeri makyajlı kadınlar işgal etmişken ne çekici özelliği.

hayatımda en çekici kadınları sözlükten tanıdım. onlarda beni çeken gizli bir şeyler vardı, tam olarak keşfedemediğim. bazılarını biliyorum ama belki burayı okurlar diye yazmayacağım.

son zamanlarda inandığım bir şey var. doğallıktan uzak kadınları ancak aptal adamlar beğenir. yani suratına sürdüğünüz onca boya size bir şey katmıyor. günü kurtarıp; kendinizi kandırıyorsunuz.

ben zarif, kendini yetiştirmiş kadınları seviyorum. bir parça masum olanları. kıyas içerisinde olmayan.

tabi göt, meme, boy gibi fiziksel özelliklere de boş değilim.

çok derin bir konu. ilk gördüğümde bu derim genelde.

evet aktroller bastı. her zamanki gibi. organize umutsuzluk yayıyorlar. üsttekilerin nick altlarına bakarsanız görürsünüz.

tanım : umutsuzluk yayan ve muhalefeti bölmeye çalışanların nick altlarına bakmanız gereken seçim.

prompter yokken gerçek kişiliği ortaya çıkan cahil bir diplomasızın sözüdür.

şanslı piç

seviyorum bu elemanı, çocuk yıllarca sokaklarda şehir şehir gezip mikrofon uzattı.

bin bir türlü insan ile muhatap oldu. bu kadar baskının olduğu bir yer de korkmadan sokaklarda mücadelesini verdi. yeri geldi gözaltına alindi. ev hapsine girdi. umarım seçilir

iyi partinin merkeze oturması için gökhan zan, arif gibi isimler gayet yerinde, 3. bir yol olacaksa bu tarz adaylar da olmalı.

umarım vekil olduktan sonra eleman dedim diye dava açmaz.

öncelikle konumuz tamlamalar.
bu tartışmayı ortaya atanın süleyman demirel olduğu söylenir. kendisine soru soran bir muhabirin "eski devlet bakanı hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna "eski devlet bakanı değil, devlet eski bakanı diyeceksiniz çünkü eski olan bakandır, devlet değildir." demiştir.

ve o tartışma sürüp gelmiştir, derler. rivayet bu.

burada esas konu, belirtisiz ad takımıdır. belirtisiz ad takımları, bir grup oluşturur. genel anlamda bir kavramı karşılamak için iki sözcüğü birlikte kullanmak gerekir. bu nedenle bu tamlamalar, sıfat alınca "çoğunlukla" sıfat, tamlamanın tamamını karşılar.

örneğin "kadın pantolonu" ifadesinde "kadın eski pantolonu" demek oldukça absürttür. bu nedenle "eski kadın pantolonu" demek gerekir. burada vurgunun kadına değil, "kadın pantolonuna" olduğunu algılamak gerekir.

bir başka örnek de "ferah dağ havası" örneğidir. burada ferah olan dağ değil, dağın havasıdır. bu nedenle "ferah" sıfatı, dağ havası ifadesinin tamamını karşılar.

sonuca gelirsek bu ifadelerden yola çıkarak doğru olanın "eski muş valisi" olduğudur. zira burada "muş valisi" ifadesi bir kişiyi karşılamak amacıyla kurulmuş kalıp bir sözcük grubudur ve önüne sıfat alınca "muş valisi"nin eskiliği vurgulanır.

saygılar... :)

2002 - iktidara gelirsek ülke ayağa kalkacak dediler.
2003 - tık yok.
2004 - tık yok.
2005 - tık yok.
2006 - tık yok.
2007 - tık yok.
2008 - tık yok.
2009 - tık yok.
2010 - tık yok.
2015 - tık yok tık tık var.
2020 - felaket ülkenin iflası.
2021 - ülkenin her şekilde batması.
2022 - tamamen ülke olarak kayışları koparttılar.

ülke dönüşü olmayan bir bataklığa doğru ilerliyor. bu denli siyasi ahlak sahibi pir sultan abdalların, yunus emrelerin, mustafa kemallerin yetiştiği toprakları düşününce nereden nereye dememize vesile olan kişi.

bu herife birde vatansever diyorlar.... bu herif azılı bir türk düşmanı ahlaksız bir arapçıdır. türklükle en ufak alakası bile yoktur... bu herife inanan asla türk değildir hiç olmamıştır olamada... yozgat gibi sırf yobaz katil ve faşist yetiştiren ilin iftiharıdır ama oradan bile vekil olamamıştır.

aslında bu ve benzeri düşüncelerden anladığım şu; bu ülkede 3 ayrı halk var, 1.kürtler, bunu hepimiz biliyoruz. bu halkın vatandaşlık hakkına sahip olması milyonları rahatsız ediyor ama gerçekler acıdır, rahatsız olmaya devam edecekler. 2.laikler; bu halktan soldan yada sağdan farketmez atatürkün kurduğu cumhuriyeti devam ettirmek isteyenlerden oluşuyor ve her inanç, düşünceye saygılı insanlardan oluşuyor, kendilerini türk addediyorlar. 3.olarak yobazlar; bu kesim diğer iki kesimi insan olarak dahi görmüyor ve ülkeyi kendi istedikleri gibi şeriatçı aşağılık bir yönetimde olmasını istiyorlar, bu kesim hala 1500 yıl çöl bedevisi kıvamında yaşayınca nirvanaya ulaşacaklarını zanneden radikal sünni islamın temsilcileri oluyor, bunlar kimseye yaşam hakkı tanımak istemedikleri gibi kendileri gibi düşünmeyen ve inanmayan herkesi vatan haini olarak görüyorlar. türkiye cumhuriyeti falanda umurlarında değil, mümkün olan en kısa sürede yıkmak istiyorlar. bunların ortak özelliği asimile olmuş araplaşmış türk kökenli olmaları ama türk kökenli olmaktan bile hicap duyuyorlar bu yüzden araplara yakınlık duyuyorlar. bunlar ülkenin en kalabalık kesimi ancak düşünme yetileri yok mesela yakınlık duydukları arapların tamamının sünni müslüman olmadığının dahi farkında değiller, ciddi sayıda arabın hristiyan, yahudi vs. dinine inandığına inanamıyorlar. fena halde kutsal gördükleri mekkenin islam dışı sayılan vahabi işgali altında olduğunu görmezden geliyorlar. bunların torunları gelecekte vahabi olacaktır ve islam dışı sayılacaklardır.

hahhh işte bu son kesimin temsilcilerinden biride yavuz beydir yani potansiyel vahabidir, türk değildir, vatansever zaten hiç olmamıştır, milletim dediğide vahabilerdir.

faroe adalar topluluğuna yenildiği akşam kovulması gerekiyordu.

hala milli takımın başında olmasının mantıklı tek bir yanı yok.