Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. vatandaşları çıldırtan almancı çift

    sen ne bok yiyorsun lan o zaman orda artist!
    bir de eleştiren adama pkk’lı diyor terbiyesiz kadın. sen de dış güçsün o zaman lan. ne işin var almanya’da

    hayatımda zerre ikna olmadığım konulardan biri de bu yurtdışında yaşayanların türkiye seçimlerinde oy vermesi zaten. yok öyle bir şey, hiç bir mantıklı açıklaması yok aq!

  • 2. bana yeter denilen yaşam süresi

    vallahi 20'den sonrasını ayıp olmasın diye yaşıyorum o kadar uğraşmış yapmışlar. ne kadar uğraştılar bilmiyorum da. biraz bana ayıp oluyor ama olsun.

  • 3. insanı yoran şeyler

    birinin size kendi telefonundan birşey izletmeye çalışması.

  • 4. çanakkale köprüsü'nün 45 bin araç garantisi

    koskoca türkiye cumhuriyeti devleti 5 tane oligark karbüratör çocuğu holdinge göz göre göre peşkeş çekiliyor arkadaş. tüm ülke doyuramadık bu 5 karbüratör çocuğunu ya. yemelere doyamadı herifler utanmadan bi de euro üzerinden anlaşma yapıyorlar. çünkü neden? çünkü bunlar rafineri karbüratör çocuğu. damıtma böyle, saf mortofol çocuğu bunlar.

    ulan çanakkale'de toplasan 100 bin araç yoktur. günlük 45 bin araç garantisi ne demek be hayvan eti yemişler? hiç mi vicdanınız sızlamadı lan? adamlar silkmelere doyamıyor. ulan 10 günlük bayram tatilinde bile 147 bin araç geçiş yapmış orada. günlük 14.700 araç yapar ki bayram tatilinde bu sayı. normal zamanda taş çatlasın 5-6 bin araç geçer. 40 bin aracı da bordrolu köleler ödesin bu babaları belirsiz beş oligark holding sahibine.

    ulan atatürk mezarından kalksa gelse ülkeyi yönetmeye kalksa en az 20 sene bu ölmüşlerine fısıldanası anlaşmalarını ödemek zorunda kalırız. o da en az.

    allah size o paraları yedirmeyi nasip etmesin. çoluğunuz, çocuğunuz, torununuz, torbanız kim varsa tez zamanda gebersin amına koyim. günde 45 bin araç ne demek lan? hem de euro tl de değil. euro 9 lira olmuş bi de euro üzerinden sözleşme he mi?

    sizin ben sıfatınıza sıçayım sıfatınıza.

  • 5. masumlar apartmanı

    farklı açılardan ele alınabilecek, özenle kurgulanmış bir dizi.

    psikolojik açıdan başlayalım ki dizinin asıl temeli burada. biraz uzun olacak. bu işlere ilgi duyanlar keyifle okuyacaktır.

    anne'den başlayalım. anneye dair 2 bölüm itibariyle elimizde şunlar var

    - muhtemelen yine kendi aile öyküsünü (baskıcı bir anne baba vs) evliliğine taşımış bir kadın

    - kocasını evde tutmaya çalışmış ama başaramamış ve bunun farkında olan bir kadın.

    - ortaya çıkan agresyonu da "aynalama" ile ilk elden en zayıf kişiye yani genç kızı safiyeye yansıtmış. sürekli suçlayıcı ifadeler ile safiyeye bağırmaları kendinden kaçıp kızına aynalama yapmasından kaynaklanıyor. hep bir "senin yüzünden" suçlaması. çok temel bir kaçış mekanizmasıdır bu. hepimiz yaparız bunu biraz.

    safiye ile devam edelim;
    hikayenin en mağdur, en acıklı karakteri.

    - küçük yaşta genç kız değil anne olmak zorunda kalmış bir kız. abla da olamamış. gülben'e annelik yaptığını net olarak gördük. kişilik ve kimliğini yalnızca annelik üzerinden geliştirebilmiş. başka türlü olmasına fırsat vermemiş annesi. sürekli aşağılanmış, hakarete uğramış, beceriksizlik ve sorun çıkaran kişi olarak baskılanmış.

    nitekim bu yapı kendisini aynı şekilde baskılayan, suçu sürekli aynayalama ile başkasına atan bu vesileyle sorunlarından kaçan bir kişi haline getirmiş. yüzleşemeyen bir davranış kalıbı geliştirmiş.

    dizinin en masum ve en mağdur karakteri safiye ne yazık ki.

    ne evlat olabilmiş, ne çocuk olabilmiş, ne genç kız olabilmiş, ne abla olabilmiş. anne olmak zorunda kalmış. bunu kendi tercih etmemiş. zorunda kalmış. işte bu gerçekten çok acı.

    anneliğe dair elindeki tek bilgi ise annesi. ilk defa adet gördüğünü annesine söyleyince annesinden gördüğü muameleyi hatırlayın. pislik ve iğrençlik ile hakarete maruz kaldı. e tabi ki bu kadın ıspanağı 40 kere yıkar.

    - anne kimliğini anne elbiseleri giyerek ve annesi gibi davranarak oluşturabilmiş. başka bir kimliği yok. zaten "ben size ablalık değil annelik ettim" demesi de öz kimliğini ortaya koyuyor. yazık. çok yazık.

    - gülben'e sürekli "senin yüzünden" "kafasız" gibi hakaretleri annesinin kendisine yaptığı şey. gülben safiye için aslında kendisi. tıpkı annesi gibi davranıyor kardeşine. ama kendince haklı. gülben onun kardeşi değil ki. kızı. e anneler kızlarına nasıl davranırdı onu kendi annesinden gördü zaten.

    tedavisi çok zor. anne ile olan bağların onarılması gerekiyor. ama yetmez. kimliksiz bu kadın. kimlik inşası ise o yaştan sonra çok zor. dokunmasan belki de daha iyi.

    gülben;

    - gülben'in annesi safiye. gülben için onu doğuran anne yok. anne olarak sadece ablasını tanımış. 2.bölümde gördük ki annesi gülben'i emzirmemiş bile, aç bırakmış. ablası yedirmiş büyütmüş. 2.bölümde dedi zaten annesine şey pardon ablasına "sen olmasan yaşayamazdık, bizi sen yaşattın"

    - gülben safiyeye göre şanslı. en azından anne olmak zorunda kalmış biri değil. evlat olabilmiş. ama ablasının evladı. kardeşi neriman'a olan tavırlarında annelik değil ablalık görüyoruz. abla olarak da ortalama bir abla seviyesinde. ama gülben'in sorunu ise annesinin, pardon ablasının kızı olmak. bu nedenle onun obsesyonları kendisinde olmasa bile olmak zorundaymış gibi bir baskıya maruz kalıyor. neticede evlatlar anne babalarını rol model alırlar.

    tedavisi: basit. evlenip mutlu mesut bir yuvaya karıştı mı sorun hallolur. kapıya gelen esat ile kurduğu ilişki şekli ve esat'ın tuvalete gitmesi hadisesinde durduğu yer net olarak gösteriyor ki bu kız hasta değil. normali görme şansı olmamış. anormali yaşamak zorunda.

    neriman;

    hakkında çok az bilgi var. muhtemelen öz anneyi görmedi bile. yaşını 17 tahmin ediyorum. anne 15 yıl önce ölmüş. muhtemelen öz anneyi hiç bilmiyor. ama evde anne var aslında. fakat bu anneyi kabul etmemiş. abla olarak konumlandırmak istiyor. ama abla abla değil ki mübarek.

    baskı kendisinde basitçe kendine zarar verme olarak yüzeye çıkmış.

    tedavisi basit.

    han;

    - öz anne ile olan ilişkisini bilmiyoruz. bildiğimiz tek şey çok sevdiği ve sakladığı oyuncağını annesinin zorbalıkla çöpe atması. bu da geceleri çöp karıştırmasını ve bir şeyleri saklamasını tertemiz açıklıyor. çöpü karıştırıyor ki içindeki çocuğu arıyor, annesinin çöpe attığı oyuncak onun çocukluğunun simgesi çünkü.

    - 2 yıldır istanbul da, ve kendi tabiriyle tımarhanede yaşıyor. evini tımarhane olarak tanımlaması o eve koruyucu kollayıcı duygular ile zarureten bağlı olduğu, gerçekte bir evsiz olduğunu anlatıyor. bu nedenle çok ama çok hızlı bir şekilde inci'ye bağlanıp olayı neredeyse nikah salonuna götürüyor. evi yok ki adamın, ev arıyor kendine. inci ye "seni saklamak istiyorum" demesi de adamın ev arayışı. ev olacak ki saklayacak.

    - düzen takıntısı rahatsız edici boyutta değil. hepimizde olan sağlıklı sınırlarda bir obsesyon. ama çöpten çocukluğunu çıkarmaya çalışmak, arabanın kiriyle hem hal olmak vs bunlar net çocukluğa dönüş tutkusu.

    baba;

    bilmiyoruz. evinden ve karısından kopmuş. kaçmış. bari bugün erken gel diyen karısına işim var demiş. bildiklerimiz bunlar. yorum yapmak için yeterli veri yok.

    inci;

    bu abla tehlikeli bir abla. onarıcı kahraman tiplerden. babasıyla ilişkisini onaramamış bu nedenle babasının yerine simgesel olarak başkalarını onaracak ki babayı aşabilsin. babası gibi ayyaş bir sevgili ile flört edip, onu onarmaya çalışması tam olarak babası ile yarım kalan meselesi.

    han'ı ve safiyeyi onarmayı mutlaka ama mutlaka deneyecek. başka türlüsü mümkün değil. uğraşacak bununla.

    dede;

    en sağlıklı adam. evlat kaybetmiş, kızını koruyamamış, böyle ağır bir travmaya rağmen geliştirdiği tek tepkisel davranış "erkeklere kızgınlık ve kontrolcülük" son derece olağan. üstelik dozu da makul. çocukları büyütmüş ama anne veya baba rolüne girerek değil, dede olarak büyütmüş. kimliğini korumuş. çocuklar da dedeleriyle bir torunun bir dedeyle kuracağı ilişkiyi kurabiliyor. bu önemli. ayrıca da sağlıklı.

    bu adamdan zarar gelmez.

    oyunculuk açısından ele alırsak

    safiye: ezgi mola öyle muazzam oynuyor ki içimden bir ses bu kadın rol yapmıyor "kendisini oynuyor" diyor. ancak kendisi olursa bu kadar iyi yansıtabilir diye düşünüyorum. belki de günahına giriyoruz. her ne olursa olsun harika bir performans.

    gülben: başarılı. rolü ve anlatmak istediği arada kalmışlığı, denge sorununu güzel yansıtıyor merve dizdar. karakteri doğru anlamış.

    han: adam karizma ama bir uyumsuzluk var. birkan sokullu pek hakkını verememiş karakterin. zamanla daha iyi olabilir. zengin, kibar genç olarak iyi, ama karakter bu değil ki.

    inci: karakteri oldukça iyi yansıtmış. sanki aynı safiye de olduğu gibi farah zeynep de kendisini oynuyor gibi. bi ezgi mola değil ama çok iyi.

    çekim ve sanat açısından;

    çekimin montajında renk paleti olarak sıcak renk basmışlar. retro hava için başarılı olmuş. sıcak renk hikayenin içine çekiyor izleyiciyi.

    sanatsal açıdan mekan ve figürler gayet iyi. apartman, merdivenler, merdiven korkuluğu rengi, kapı rengi, daire içi nesneler ve tasarım son derece doğru geliyor göze.

    safiyenin odasındaki eşyalar vs başlı başına psikolojik tahlile müsait.

    senaryo da psikolog/psikiyatr katkısı çok net belli. bazı cümleler, ifadeler tam olarak psikoloji temelli. bu da hikayeye ayrı bir doku katmış. mesela "sen olmasan yaşayamazdık" ifadesi bilinçli seçilmiş bir ifade. hakeza safiyenin sürekli "senin yüzünden" kalıplı hakaretleri. bunları psikologlar kasten koymuşlar önümüze.

    çok başarılı buldum. emeği geçen herkese tebrikler.

  • 6. rehberdeki en ünlü kişi

    dün geceden sonra

    (bkz: fatih altaylı)

  • 7. istanbul'da yürürken devamlı para istenmesi

    istanbul sinirilarinda nerdeyse yuz metreyi para istenmeden tamamlamak imkansiz hale geldi .ne zaman bi yerde dursam hemen biri yanasir ve cesitli gerekcelerle para ister.
    dilencilik ,insanlardan dogrudan para isteme , sigara isteme ,karnim ac adi altinda yemek parasi isteme , hayvanlari seviyor musunuz diyerek para isteme , trafikte aynanin kirilmamasi icin para isteme vb . istanbul insani devamli bir para istenmesi ile karsi karisya ve bu inanilmaz rahatsiz edici bir durum. tum bunlar o kadar kaniksanmis ki kimse ya sokakta herkes neden para istiyor demeyi birakmis

  • 8. türk erkeklerindeki kamp yapma sevdası

    hanımefendiye zorlu center'in en üst katında yapmacık ve sunii muhabbetler ile şehrin kalabalık ve gürültüsü eşliğinde latte lütfen. acil getirin müşteriyi kaçıracaksınız

    edit: hanımefendiyi kaçıracaksınız dedim entriyi silip kaçtı. oğlum kaç defa diyeceğim bunlar elit müşteri, hızlı servis diye...

  • 9. maske takmayan kasksız motorcunun polise direnmesi

    amk salağı enişten seni sevse zaten kurye değil teşkilatta yetkili biri olurdun.
    t: direne direne kazanamayan motorcu.

  • 10. masterchef türkiye

    tv'de emir: duygusal insanım üzülüyorum

    instagram'da emir: amk pancarı

  • 11. ankara'nın en yaşanılası yeri

    ulan baslik diyo ki en yasanilasi yer; bazi hiyarlar gelip olmayan yerdir yaziyo. senin ben kafa derini sikim. madem sevmiyon yazma, git istanbulunda araplarla yasa

  • 12. efes tombul şişenin kaldırılması

    şişesinden ziyade tadı yeni nesle hiç mi hiç hitap etmiyordu. ağır şerbetçi otu acısı, şimdilerde 50 yaşlarında olan neslin hoşuna gidiyordu fakat onlarda kalp, tansiyon, ötv, kdv derken içkiyi bıraktılar. bizim nesil daha tatlı malt tadını sevdi bu yüzden kavimler göçü gibi komple tuborg gold'a geçtik. yazık oldu efsaneye, güle güle tombul şişe daha özgür günlerde buluşmak dileği ile.

    not: carlsbergspor.

  • 13. twitter'a kanlı menstrual kabını atmak

    uterusun her ay kendini hamileliğe hazırlayıp, hamilelik oluşmayınca da beslemiş olduğu tabakayı ve döllenmemiş olan yumurtayı atması olayının paylaşılması durumu.

    utanılacak, saklanacak bir durum değil fakat bunu paylaşmanın getirisi nedir ve toplumun bazı kesimleri tarafından normal karşılanmıyor oluşu bu şekilde paylaşımlar ile mi normal duruma sokacaktır?

    birisi yorum yapmış sadelestirerek söylüyorum, büyük tuvaletini de paylaşsaydın diye buna cevap olarak da bok ile kan bir mi diye cevap gelmiş paylaşımı yapan kişi tarafından.

    oysa ki sıçmak diyerek basite indirgenen eylem de gayet doğal bir durum, vücudun sindirim sonrası artıkları doğal yollar ile atması. neden menstrual kan bu kadar yüce birsey iken diğeri kötü oluyor?

    hadi herşeyi geçtim bu paylaşım ile herkes aydınlanıyor, kadına şiddet, kadın cinayetleri, kızların yalnızca cinsiyetleri yüzünden okula gönderilmeyişleri son mu buluyor?

    doğal olan her şey paylaşılmak zorunda değildir, normalleştirme de bu şekilde yapılmaz.
    değişik kafalar, değişik tepkiler...

  • 14. velilerden kendisi için laptop isteyen öğretmen

    kaynak veya kanıt göstermeden bir iddia ortaya atan troll'ün hayal ürünü kişi.

  • 15. samsun üniversitesi rektörünün makam arabası

    bu yolda bırakıyordu bahanesi de moda oldu. ne kadar stratejik ve kritik bir görevdeyse, yolda kalınca sanki memleket batacak. ayıp be kardeşim.

  • 16. laptop fiyatlarının uçuşa geçmesi

    laptopunuzu dolarla mı alıyorsunuz?

  • 17. ege ordusunun kaldırılması

    --- spoiler ---

    kaynaklar, almanya başbakanı angela merkel'in büyükelçi üzerinden yunanistan'dan bazı isteklerde bulunduğu bildirdi. bu istekler yunanistan'ın gayriaskeri statüsünü ihlal ettiği sakız adası, işgal ettiği bulamaç/eşek adaları gibi bazı adalardaki askeri varlığını çekmesi şeklinde
    --- spoiler ---.

    işgal edilen adaları merkel bile biliyor ama bizim eşek adası sakinleri bilmezden geliyor.

  • 18. ali palabıyık

    -fenerbahçe'nin galibiyeti hayırlı olsun. limak holding yönetim kurulu
    edit: beşiktaş'lıyım. tosiç'e yaptıklarını biz affetmedik. allah affetsin. (bkz: kul hakkı)
    edit 2: tanım yaparsam, mahkemelik olurum.

  • 19. ekşi itiraf

    yayayken şöföre, şöförken de yayaya küfür ediyorum.

  • 20. evdeki fakirlik ibareleri

    elinizi duvarda gezdirin. pütürlüyse fakirsiniz.

  • 21. 23 eylül 2020 dolar kuru

    korkunç kur.
    bu işportacıların derhal gitmesi lazım.
    yerlerine de ülke nasıl yönetilir bilen gerçek devlet adamlarının geçmesi gerekiyor.
    bu işin şakası yok millet, ciddi ciddi aç kalacağız.

  • 22. asgari ücretin 259 euro olduğu ülke

    bu kadar ucuz iş gücüne rağmen yabancı yatırımcıyı çekemeyen ülkedir.

  • 23. öğrenciyken yaşanmış unutulmaz garibanlık anısı

    çok fazla hikayem var ama bir tanesi çok sık gelir aklıma ve gözlerim dolar. üniversite 3. sınıftaydım. elazığ’da nasıl kar yağmış, öyle böyle değil. yıllar önce çok daha çetin olurdu hava şartları. bölümden ana caddeye yürürken kulaklarım ve burnum donmuş ve hissetmiyor. üzerimde zamanın şartlarına bağlı olarak çok da kalın olmayan ve ablamdan bana kalma montumsu bir kaban var. ayağımda kışlık değil mevsimlik ve içine su kaçıran bir ayakkabı .durağa geldiğimde cebimden otobüs biletimi çıkardım. çantam bile yok, elimde büyük meşin kaplı defterim, donmuş elimde donmuş parmaklarımla tutmaya çalışıyorum ve minibüsler durup duraktan bazı insanları alıp yoluna devam ediyor. hiç param yok dolmuşa binecek. gözümden yaş akıyor ama soğuktan mı ya da param olmadığından mı artık bilemiyorum. belki 10 tane dolmuş geçti, otobüs halen yok. bölüm hocam geldi durağa, selamlaştık ve kendisi dolmuşa binerken ‘hadi’ der gibi işaret yaptı. ‘yok hocam benim otobüs son durakta işim var, bekleyeceğim’ dedim. halbuki dolmuş son durak eve çok yakın. o kadar özenerek bakıyordum ki binip gidenlere. yaklaşık 45 dakika bekledikten sonra otobüs geldi.
    şimdi bana ‘ne kadar çok kıyafet, çanta, ayakkabı alıyorsun’ diyenlerin çoğu bu ve benzer hikayelerimi bilmiyorlar. ben bile bazen kendimi anlamayacak düzeyde alıyorum.
    özellikle kış mevsiminde içi sıcak arabamla işe gidip gelirken köprü trafiğinde yanımda ilerleyen otobüse dönüp bakamıyorum. içindeki ayakta yolculardan neden bilmiyorum ama utanıyorum.

    ve diyorum ki; iyi ki yaşamışım o zorlukları. yoksa bugünkü ben olamazdım. o şartlarda dahi beni okutan ve bana meşin kaplı defteri ve otobüs biletini alan babama minnetle...

  • 24. şarjlı diş fırçası

    manuele göre daha iyi temizlik yapmaktadır.
    bir insanın bununla ne derdi olur?

  • 25. peru denince akla gelenler

    (bkz: machu picchu)

  • 26. bir şey abartırken kullanılan sayı

    bana göre 50 veya 1000 olan sayılar topluluğu.

    "50 kere söyledim", "1000 kere aynı şeyi yaptı, yine yapıyor" gibi kalıpları kullanırım genelde. fakat yazı dilindeyse, klavyeye rastgele basarım "8293802. kez yazdınız, anladık artık" gibisinden...

    ***

    yeri gelmişken bir konuya değineyim. bazen dünya dışı yaşamla ilgili yorumlarda "kuran'da 18 bin alemden söz ediliyor. demek ki uzayda şu var, bu var" diyenler oluyor. merak edip araştırmıştım ve şunu bulmuştum;

    "arap edebiyatında 7, 70, 700, 7.000, 70.000 veya 18.000, 28.000 gibi sayısal ifadeler, çokluğu ifade etmek içindir. 18 bin âlem sözü kesretten kinaye yani varlıkların çok olduğunu belirtmek için kullanmış olup gerçek bir sayı belirtmemektedir." (alıntı)

    bu da öyle ufak bir bilgi olsun işte...

  • 27. ersin düzen'in 412 bin 440 tl maaş aldığı iddiası

    düzen hayatından memnun. siz düzülenden bahsedin.

  • 28. 23 eylül 2020 trt'nin ersin düzen açıklaması

    tahminime göre bahse konu aylık 27 bin 500 lira para ersin düzen'e sadece program moderatörlüğü için veriliyor.

    stadyum denilen program bir dış yapım! yani x bir şirkete de para ödeniyor.

    bu tip programlar neden dış yapıma verilir malumunuzdur.

    ulan sen trt'sin, yayın kuruluşusun, maaşlı çalışanların, işini bilen adamların var. koyarsın oraya bir spiker, 3 yorumcu, aylık maaşlarını verirsin olur biter.

    bir stüdyo programı neden dış yapım olur trt bunu açıklasın önce!

    edit: kısa bir araştırma ile söz konusu şirketin sahibinin de ersin düzen olduğu görülüyor;

    ers prodüksiyon reklamcılık ve organizasyon ltd.şti

  • 29. evlenmeyin diyen evli insan

    sigara içip, çocuklarına sigara içmeyin diyen baba modeliyle aynı tarikata mensuptur.

  • 30. opel corsa 2020 ile ölümden dönmek

    özet olarak :opel corsa 2020 satın aldıysanız muhakkak kendinizin ve ailenizin sağlığı için detaylı bir ekspertiz raporu ve araç şasi numarası ile her ihtimale karşı recall-geri çağrı kontrolü yaptırınız.

    edit 1: biraz uzun ama idare edin
    edit 2:imla
    edit: gencolar, kardeşime yaz dedim tam sayısal kafa. bekleyin düzeltiyorum.
    edit: keşke ben yazsaydım vallahi yüreğim tükendi. düzeltebildiğimi düzelttim idare edin, destek bekliyoruz.

    2020 yeni 0pel corsa ile ilgili yaşadığımız rezaleti noktası, virgülüne aktarıyorum;
    opel ailesine 2017 yılında opel corsa bir araç ile katıldık. opel memnuniyetimiz ile 04.06.2020 tarihinde adana onatça opel bayi 'den 0 km yeni bir araç daha aldık. 2 yıl olan araç garantisini ek ödeme ile +5 yıla çıkardık. babam aracı kullanırken 14.09.2020 tarihinde sabah saatlerinde aracın sol ön tekerleğinden frene bastığında anda ciddi bir ses geldiğini duymuş ve acil olarak yetkili servis adana onatça bayi teknik servisi aramış.
    en erken 17.09.2020 tarihine randevu verebileceklerini iletmişler.

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    durumun aciliyeti ve hassasiyetini iletmemiz rağmen bir şey yapamayacaklarını söylemişler.
    görüşme yaptığımız teknik servis yetkilisi araca bu şekilde binmemin sorun olup olmayacağını dahi göz önüne almadı. bu şekilde şehir dışına çıkmamıza rağmen uzun yoldan geldikten hemen sonra adana şehir içerisinde seyir halindeyken aniden araç sol ön tekerleği yani problem hissettiğimiz yerde ki tekerlek yerinden çıktı ve aniden araç sol tarafına düştü.
    araç çekici ile yetkili teknik servise götürüldü.

    16.09.2020 opel müşteri hizmetlerini sabah 8.30'da aradık ve kayıt oluşturuldu.
    babam elli yaşında astım başlangıcı olan bir insan pandemi döneminde sabah erken saatlerde kendi imkanıyla gittiği adana opel onatça yetkili servisinde tekrar mağdur edilmiş ve saatlerce bekletilmiş.16.09.2020 saat 10:00 civarı tekrar opel müşteri hizmetlerini aranmış ve yeniden ek bir kayıt oluşturulmuş, beklemesine rağmen ısrarla ilgilenmemişler ve sonunda bir yetkili gelerek araç içerisinde kopan parçayı göstermiş.

    aracın en hayati parçası tekerlek tutucusu yani salıncak dediğimiz parça ne hikmetse henüz 3 aylık 10 bin km’de olan, herhangi bir kazaya karışmamış, hasarı olmayan araçta durup dururken kırılmış. bu olayı 100-120km/h gibi hızlarda yakalansak sonumuzu hayal edemedim. şarkıcı alişan’ın range rover aracı ile yaptığı kazanın benzeri bir kazaya kurban giderdik artık ünlüde olmadığımız için üzeri örtülür kalırdı. bu arada yetkili servis görevlisi ustası, ağır hasarlı bir kazaya karışmamız yada ciddi bir hasar altındayken ancak bu parçanın kopmasının mümkün olduğunu iletti ve bize ciddi bir fatura çıkacağını da söyledi, 13:00 civarı opel müşteri hizmetlerini tekrar aradık ve durumu tekrar aktardık. bizleri düşündüren ise otobanda seyir halindeyken bu kazanın meydana gelmiş olabilme ihtimali ve can kaybına neden olabilecek olmasıydı. insan hayatı bir marka için ne kadar değerli sorgulamaya başladık. adana opel onatça bayi müşteriye araç satışı sonrasında ki bu yaklaşımı bizi derinden üzdü. yetkili servis faturanın bize kesileceğini iletti fakat araçta herhangi bir hasar yoktu. asıl olaylar itü metalurji ve malzeme mühendisliğinden henüz mezun olan kardeşimin olaya dahil olması ile başladı.

    kardeşim kusurun direkt malzeme kaynaklı olabileceğini öngördü ve durumu aynı hatadan kaynaklı başka araçların kaza yapması olasılığına karşı recall alması ve incelenmesi adına etik değerleri gereği acil olarak almanya’da ki opel ceo’su michael lohscheller’e 19.09.2020’de yazmış. opel ceo’su mesajını görmüş. aynı anda da olayın türkiye operasyonları ile çözülemeyeceğini de bildiği için konuyu direkt opel ortadoğu ve afrika marka direktörü olan tarik yaou’ya aktarmış. bir süre linkedln üzerinden mesajlaşmışlar ve mr.yaou konuyu fabrika kalite departmanlarına ileteceğini , tr operasyonları ile iletişime geçeceğini ve aynı zaman da geçmiş olsun dileklerini iletmiş. bu sürede opel tarafından bizlere yapılan bilgilendirmede aracın garanti kapsamında yapılıyor olduğu ve ikame aracında tarafımıza verileceği iletildi. ikame aracı alma serüvenimiz zaten ayrı bir rezalet konusu onu da ayrıca anlatacağım.

    20.09.2020’de babamı opel tr genel müdürü alpagut girgin aramış. konu hakkında problemin kendilerinden kaynaklı olduğunu geçmiş olsun diyerek aynı zamanda da biz sizleri nasıl memnun edebiliriz şeklinde ki nezaketini de babama ileterek üzüntülerini de dile getirmiş. herhangi bir problem olduğunda kendisine ulaşabileceklerini ve adana bayi sahibi barış onatça görüşeceğini ve tarafımıza geri dönüş sağlanacağını iletmiş.

    bizleri ertesi gün sadece yetkili servis müdürü ümit bey aradı konu hakkında bilgi verdi, daha sonra ne bayi sahibi bizleri arayıp geçmiş olsun dedi ne de opel tr genel müdürü kendisini aradığımızda telefonumuzu açtı, geri dönüşte sağlamadı.
    babamda ayrıca kendisine bayi ile muhatap olmak istemediğini mesaj ile aktarmış. kardeşim opel ortadoğu ve afrika direktörü olan mr.yaou ile tekrar iletişime geçmiş ve yeni araç isteme talebimizi de aktarmış. mr. yaou’ da tr genel müdürü alpagut girgin bey’in olay ile yakından ilgilendiğini ve bizleri memnun etmek için ellerinden gelenin fazlasını yapacaklarını yazmış

    bu süre zarfında da bizler bayiye giderek araç raporlarını talep ettik ve doğal olarak vermek istemediler, araç servis girişi ile ilgili bir belge verip yolladılar ve bu sürede de servis müdürü ümit bey konunun opel sorumluluğunda olduğunu kendilerinin konuyu bölge müdürlüğüne ilettiklerini, parça talebinde bulunduklarını da iletti.

    şimdi ikame aracı alma maceramıza gelelim:

    opel'in aracı firması olan marmassistance adında, iğrenç bir aracı firma bizleri 2 tane merdiven altı ve yolda sözleşme yapan rent&car görünümünde insanlarla ile uğraştırdı. adamların ofisi dahi yok ve bize 2017 model fiat egea vs. verecekler akıllarınca ama kaldıki sözleşme şartları gereği kendi aracımızdan daha düşük model bir araç veremezler. biz kabul etmedik tabi ama bu kezde opel dönüp kabul etmemişsiniz dedi vs. bu durumda biz de ortada ofisi dahi olmayan merdiven altı bir firmadan araç almayacağımızı, kiralama için gereken kart kimlik bilgilerimizi dahi vermemeyi düşünüp bu durumu kabul etmiyoruz dedik. tam 6 gün boyunca biz müşteri hizmetlerini aradık onlar öteledi, biz aradık onlar öteledi derken bu sürede biz ikame aracı zar zor kurumsal bir filo’dan 2020 model renault clio aldık. bu sürede sosyal medyadan kardeşimin yaptığı ingilizce ve türkçe tüm paylaşımların hoş olmadığını ve kaldırmamız gerektiğini ilettiler. biz de olay sonuçlanana kadar kaldırmayacağımızı ilettik. tüketici hakkımız gereği ayıplı aracın 0 aynı şekilde başka bir araçla değiştirilmesini de talep ettik.
    olaylar zaten burada daha da koptu.

    kardeşimin arkadaşlarının da yönlendirmesi ile ‘’https://car-recalls.eu/…ecall/opel-corsa-2019-2020/ ‘’ buradan da görebileceğiniz üzere üretim yeri belirtilmeksizin raporda bahsi geçen kullanım ülkelerinde tespit edilen sorunları görerek opel corsa 2020 hakkında steering column için bir geri çağrı olduğunu ve eylül-aralık 2019 üretimli tüm corsa modellerinin geri çağrıldığını görmüş ve hemen sosyal medyadan araç şasi no yani vın numarası ile böyle bir talebin de olup olmadığını sormuş.

    tarık isimli müşteri ilişkileri çalışanı araç üretim tarihini söyleme tenezzülünde bulunmadan herhangi bir geri çağrı olmadığını da iletmiş. tarık isimli müşteri ilişkileri çalışanı aracın dış etken kaynaklı parçasının kırıldığını ve talebimizi yerine getiremeyeceklerini de bu olayın üzerine aktardı. anlatırken birde şey demez mi:^^ hani cama dışarıdan taş atarsınız ya cam kırılır ^^ işte sizinki de öyle ama teknik bilgi almak isterseniz yetkili servisi arayabilirsiniz. telefonda böyle bir durumun imkânsız olduğunu söyleyip tartıştıktan sonra yetkili servis müdürü ümit bey’i tekrar aradık ve kendileri böyle bir rapor yollamadıklarını zaten bölge müdürü tarafından da aracın garantiden yapılması için talimat verildiğini iletti.

    şimdi insan hayatının bir değerinin zaten olmadığı ülkemizde bizim hayatımızın bir değeri var mı bunu zaten sorgulamıyoruz ve tüketici olarak aynı aracın yaşadığı bu sorundan ötürü yenisi ile değiştirilmesini, manevi olarak bu olaydan ciddi şekilde etkilenmiş olmamıza rağmen, doğal olarak istesek dahi opel türkiye bu değişimi yapmayacak gibi duruyor. haklarımızı hukuki yollardan arayacağız. elin alman’ı bu olaya yaşasaydı acaba kapısının önünde hangi direktörler sıraya girecekti, şüphesiz!
    2020 opel corsa sahibi olan arkadaşlar araçlarının şasi numarası ile üretim tarihini sorgulatmaları gerektiğini düşünüyorum.
    olay ile ilgili kırılan parça dahil tüm fotoğraflar çekici tutanakları vs. servisi girişi ektedir. okuduğunuz için teşekkür ederim.

    opel corsa avrupa çağrısı

  • 31. beyazıt öztürk'ün evlenmemesinin asıl sebebi

    ilginc fantezileri oldugu icindir. bilen bilir.

  • 32. kadınların kibar erkeklerden tiksinmesi

    buraya yazılacak çoook şey var ama en önemlisi, erkeklerin kibarlıktan anladığı şeyin sünepelik ve lümpenlik olması. buna karşıt tez olarak da çakal çukalı gösterip " onları seviyürler, bizi sevmiyürler... ühü ühüü! " diye ağlaması.

    hatunlara sevimli görünmek için kedilere sarılıp fotoğraf çektiren oğlan çocuklarının cirit attığı bir dünyada yaşıyoruz. üstelik bu tipler, yetişkin bedeninde çocuk gibi davranarak kadınların ilgisini kazanacaklarını sanıyorlar. aslında istedikleri, anne şefkatiyle kendilerini sarabilecek ama aynı zamanda şehvetin doruklarında gezebilecek hayali bir kadın karakterle birlikte olmak. bu kadını isteme sebepleriyse erkek olmanın sorumluluğunu taşımaktan kaçmaları.

    şunu artık bir anlayın: hiçbir kadın kendisinden şefkat, merhamet, sevgi dilenen, duygusal açıdan zayıf bir erkekle mutlu olamaz. kadınların doğasına aykırı bu. malesef, bu tip duyguları yalnızca çocuklarına göstermek üzere evrilmişlerdir. bir kadının ilgisini gerizekalı feminist argümanlarla kazanamazsınız. hatta az bir ilgisi varsa onu da kaybedersiniz. çoğu erkeğin kadınlara kötü davrandığı ve iyilik meleği gibi ortalarda gezen erkeğin avantajda olacağı sadece bir sanrıdır. bugün milyonlarca erkek, kadınlara ayaküstü kırk tane iltifat ediyor, hediyeler, çiçekler alıyor, boyundan büyük vaadlerde bulunuyor. bunun erkeğe bir artısı yok. aksine, eksiği var.

    yandaş müteahhitin barzo oğlunu çekici bulan kadınlar yok mu? milyonlarca var da bundan bana ne? mümkünse benden 500 km uzakta dursunlar. tek vasfı, süslenip püslenmek olan boş kadınlar da aynı şekilde... isterse victoria secret mankeni olsun. açıp iki satır kitap okumamış, çevresine duyarsız bir kadınla işim olmaz.

  • 33. ssg

    akıllıyım diye ülkeden göçeni bu işte, kalanları sen düşün artık

  • 34. sözlük uygulaması ios 14 güncellemesi

    yaa sokacam emeğe saygınıza şimdi. sanki bana netflix bütçesi ile dizi çekiyorlar. ulan içeriği üreten bizleriz, sanki tüm entryleri tek tek kendileri üretiyor gibi tavırlara bürünmeyin.
    sözcü gazetesinden hallice olmuş, kaldı ki onda içeriği adamların kendisi üretiyor.
    heralde masrafları var bu adamların, tabii taş yemesinler de zaten hali hazırda kendi aldıkları reklam gelirleri var. bu abartı olmuş. haa madem böyle bokunu çıkardınız, o zaman reklam gelirlerinin bir kısmını kaliteli içerik üreten yazarlara pay edin youtuber mantığı gibi.
    bu arada bu üyelik sistemlerinin de boku çıktı artık. bu yayını izlemek için katıla basın. reklamsız için şunu yapın. yok netflixi, yok amazon prime. 3 lira 5 lira derken bir tarafımıza fena kaçıyor.

  • 35. müge anlı ile tatlı sert

    müge anlı şuan adalet bakanına inceden giydiriyor. bakanın sözlerini birebir okuyup altına imzamı atarım dedi. o kadar delil, görgü tanığı varken hala ne bekliyorsunuz demeye getirdi. bugün debe'de okuduğum entryye de bakılırsa çok su kaldıracak aleyna çakır ölümü.

    müge anlı şuan isyan ediyor. daha ne yapabilirim diyor. üstü kapalı bir şekilde 'kimleri, neden koruyorsunuz? ben elimden geleni yaptım. savcı ve kolluk kuvvetleri de işlerini yaparsa iş çözülecek' diyor. yada ben öyle anladım.

    edit: beni bu kadar insan destekliyor ve güveniyorken bu konuyu kapatmak namussuzluk! olur dedi. sonuna kadar gideceğim dedi. resti çekti. öncesinde de bizi emniyetten ararlardı bilgi alırlardı bu konu hakkında kimse aramadı. kimse bir şey istemedi dedi.

  • 36. vincent aboubakar

    gerçekleri idrak edemeyen beşiktaş taraftarı tarafından transferi eleştirilen futbolcu.

    beşiktaş'ın forvetine verebileceği parayı kabul edecek adam zaten ya anadolu takımı seviyesinde olur ya da aboubakar gibi özünde kaliteli ama defoları olan biri olur başka seçenek yok. soru işareti barındırmayan hiçbir forvet gelip de türkiye'de 1,5 milyon euro maaşa oynamaz. bunun başka olur yolu yok yani hayal aleminden çıkıp beklentilerinizi gerçeklere dayandırın artık.

    beşiktaş mario gomez'i aldığında o da aboubakar gibi ağır sakatlıktan çıkmıştı, öyle olmasaydı adı bile geçmezdi zaten. aboubakar sakatlık problemi olmasaydı ya porto'nun as forvetiydi ya da büyük liglere transfer yapmıştı çoktan yani konuşulan paralara beşiktaş'a gelmesi imkansızdı. bütçe belli, gelecek adam ya aboubakar gibi kaliteli ama risk barındıran biri olacak ya da koita gibi larin seviyesinde biri. açıkçası ben beşiktaş'ın aboubakar riskine girmesi gerektiğini düşünüyorum. geldi ve sakatlıklardan dolayı verim alamadın mı? ne kaybedersin sonuçta yerine alacağın adamdan da verim alamayacaksın. yıllık 1,5 milyon euro'ya beşiktaş'a gelecek sıradan bir forvetin oynayacağı topu larin, umut ve güven de oynar. hatta boyd'u koy o da oynar.

    sizin beklentiniz yönetim öyle bir forvet bulsun ki hem bonservisi olmasın, hem az maaş alsın hem de takır takır gollerini atsın. ben böyle bir forvet olduğunu düşünmüyorum, beşiktaş gibi rekabetçi bir ligde şampiyonluğa oynayan hiçbir takımın da şimdiye kadar kendini kanıtlayamamış bir forveti alıp geliştirebileceğine inanmıyorum. bu orta ve alt sıra takımlarının işidir oralarda kendini gösteren adamı beşiktaş gibi takımlar alıp forvetine koyar romantik fmci kafasından sıyrılın artık. siz daha leverkusen altyapısından neredeyse beleşe gelmiş güven yalçın'ı en ufak bir hatasında yerden yere vuran bir oluşumsunuz scout transferi sizin neyinize geçin bunları.

  • 37. anathema

    2007de mersin'e gelmişlerdi. o siralar öğrenciyiz mersin üniversitesinde.

    kiz arkadasim illa konsere gidelim diyor ama bende beş kuruş para yok. öyle bir fakirlik icindeyim ki borçlarım var ve para bekledigim bir yer de yok, yani birinden borç alip gideyim desem o da olmuyor.

    baktim olacak gibi değil bi iş uydurdum. gelemeyeceğimi, arkadaslariyla plan yapmasini soyledim. o da sağolsun hic ısrar etmeden tamam olur dedi :)

    konser bitmeye yakin gittim konser alanina, disarda çıkmalarını bekliyorum. konser gec mi başlamış yada grup israr uzerine uzatıyor mu nedir bi türlü bitmiyor. tam 1.5 saat kaldirimda oturdum. o sira boyle akilli telefon falan da yok, ne çektiğimi ben bilirim.

    sonunda çıktılar. herkesin kafa guzel, ayakta zor duruyorlar. aradan zar zor benim hatunu bulup çıkardım eve gittik. bunun kafa guzel tabi hemen yatti uyudu.

    sonra gecenin sessizliginde kulakligimi taktim, dolapta kime ait oldugunu bilmedigim bir miktar sarabi actim, lost control ile baslamak uzere demlenmeye başladım. anathema sarkilari dokunaklıdır ama o gun daha bir baska dokunmuştu.

  • 38. yahudilerin bu kadar zengin olmasının nedeni

    bu olay tamamen medyanın abartmasından ibaret. yahudi olunca millet banka hesabında 1 milyon dolar var zannediyor da kazın ayağı öyle değil maalesef. şahsen vatanına milletine bağlı yahudi oğlu yahudi birisi olmama rağmen ne babadan kalma bir mal mülküm var ne de toplu bir birikimim. bu ülkenin ortalama bir vatandaşından da daha zengin değilimdir muhtemelen. sağolsunlar başta reisicumhurumuz ve damadı albayrak beyefendiler olmak üzere şanlı hükümetimiz sayesinde dolar avrodan kazandığım üç beş kuruşu da saymaz isek düzenli bir gelirim dahi yok diyebilirim.

    velhasıl kelam biz ortalama yahudilerin sizlerden hiçbir farkı yoktur dostlarım. üzerimize çok gelmeyin ve mümkünse sevgi ile kalın.

    edit: din hakkında çok soru geliyor. arkadaşlar muhtemelen ben islam dini hakkında daha çok şey biliyorumdur. yani illa din hakkında soru soracaksınız islam'dan sorabilirsiniz* .

  • 39. günlük 200 tl alan temizlikçi

    sanki hergün temizlik yapıyorlar da aylığa vurmuşsunuz
    hem hergün temizlik yapamaz yaparsa eli ayağı tutmaz
    ayrıca her işin bir bedeli var isteyen mimar mühendis maaşından memnun değilse maçası sıkıyorsa evlere temizliğe gidebilir

  • 40. tayfun demir

    yeni videosu ortamlara düşmüş: https://streamable.com/75gtsm

    filmi çekilecek olursa beni halit ergenç oynayabilir, benziyoruz zaten. bu şartlarda telif de istemem.

    bu arada, bu adamın foyasini ortaya cikarmada emek veren tüm yazarlara sonsuz teşekkürler.

    bir not: arkadaşlar çok fazla soru geliyor, sen mi şikayet ettin bunu diye...

    hayır, ben etmedim. ben niyetlendim, ama hukukçu arkadaşlar bu işten bir şey çıkmaz dediler. ortada bildiğimiz kadarıyla yeni bir dolandırma mevzusu yoktu çünkü. hazırlık içinde olduğunu düşünüyorduk, bunun için de savcılığın bir şey yapma ihtimali yoktu.

    dominar nickli arkadaş şikayet etmiş, ama onun şikayeti de savcılığa değil orman işletme müdürlüğü ya da ona benzer bir kuruma olmuştu. tayfun'un orman arazisine izinsiz ev yapmasını şikayet edecekti: (bkz: #107868897)

    türkiye'yi biliyorsak, ormana izinsiz ev yaptı diye kimse operasyonla tutuklanmaz. bu adam onlarca farklı suçtan araniyormus ki bunlardan biri de organ ticareti. bence yakalanmasına sebep olan suç da bu.

    organ ticaretinin detaylarını ben de bilmiyorum ama bir yerlerde soylenen şuydu: tayfun, icralık olan ailelere gidip borçlarını ödemek karşılığında organlarını alıyormuş.

    umarım yakında hepsi daha net ortaya çıkar. abisi gibi işbirliği yapanlar da aynı kaderi paylaşır.

    duyuru: babıali tv bu olayı masaya yatırıyor. 20-30 dk içinde yayın başlayacak.

    düzeltme: dominar rygel şunu yazmış: (bkz: #113384471) öncesinde sikayetini sadece orman müdürlüğüne yapacağıni yazmıştı, sonra emniyete de ulaştırmış. çok iyi olmuş, elleri dert görmesin.

  • 41. 28 kişiyi eleyip oğlunu işe alan rektör

    sayın savcıyı tebrik ediyorum.

    gerçi ölmüş eşek kurttan korkmaz durumu da olabilir. adam zaten hakkari’de, nereye sürebilirsiniz ki? *

    tanım: oğlunu seven bir rektördür.

  • 42. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    dertleşmek istemiyorum. buraya bu gece bir şeyler yazmak istiyorum. ecel bu gece benden bir can aldı. bir kaç saat önce ölüm denen şey aklımızın ucundan geçmezken, gencecik, aslan gibi bir parça kopardı yüreğimden. derdimi derdi bilen, kimseye zararı olmayan, pırlanta gibi bir ışık söndü içimde. durduk yerde kalp krizi. pat dedi düştü yıldırım gibi yere. adli tabip, savcı, olay yeri bilmem ne. bir poşete koydurdular koca adamı bana, hadi götürün dediler. bindirdik cenaze arabasına gönderdik. bir hayat 4 saat içinde yok hükmüne erdi gitti. tezgahta yarım ekmek, bir domates biraz da gazı kaçmış kola belki. he bir de gözü yaşlı bir sürü insan. kimisi ölümün bu kadar yakın olmasından korktu ağladı, kimisi şaşkınlıktan. ben hayatımda yürek ağrısından ikinci kez ağladım. yüreğim acıdı. acısına dayanamadım. mesaj kutumda bugün ölmeden dakikalar önce “napan” yazdığı bir mesajına bakıp bakıp ağlıyorum. napayım? pehh..

  • 43. gelinin şakasını kaldıramayan damat

    tarihi eser niteliğinde bir videodaki damattır. hepiniz mağaradan birlikte mi çıktınız?
    (bkz: düğünde damadı çileden çıkaran gelin)

    ekleme:
    2015 yılından gelen olayın başka açıdan çekilmiş videosu:
    https://www.haberturk.com/…-damadi-cildirtti/151666
    2016 yılından:
    https://video.memurlar.net/…linin-pasta-sakasi.html

  • 44. cem yılmaz'ın aşıyla ilgili üst düzey espirisi

    üst düzey espri değil on numara siyasi göndermedir. her boka acun yetişirse aşıyı da acun bulur. cem yılmaz, bunun abukluğunu görüp siyasi mizah yapmış. "yapmıyorum, yapmamayı tercih ediyorum" dediği halde.

  • 45. 23 eylül 2020 euro kuru

    demir attı bir kere. artık 9'dan aşağı düşmez.

    bazen düşünüyorum da, sanki düşmanlar tarafından yönetiliyoruz.

    istifa et artık yalvarırım.

  • 46. 22 eylül 2020 hakim/savcı adaylığı mülakat sonucu

    (#113351663) bu yazarın dediğinin doğru olduğu başlıktır. normalde pek umursamam sistemi bildiğimden ama kendimi gördüm sende yazayım dedim. yıllardır böyle durum.

    ben de fetönün at koşturduğu zamanlara denk gelip iyi puanlarla elenmiştim birkaç kez. hep kendimde kusur bulmuştum: daha az puan aldım, daha az çalıştım vs vs. ama yüksek alınca da elendim. ki adamlar zaten soruların cevaplarıyla birlikte giriyorlarmış sınava. neyse uzatmayayım, işin içinde olan herkes bilir bunları az çok. daha sonra bana mülakat yapıp beni mülakatta eleyen kurul üyelerinin hepsini fetöden içeri aldılar, haberleri okurken zevkten delirmiştim. o en hafif tabiriyle şerefsizlerden bazıları afla filan çıkmıştır belki bilemiyorum. ama dünyaları başlarına yıkıldı ya cidden ooohhh dediydim. neyse fetöcüler gitti, sorular çalınmayacak dendi ve ben yine kazandım sınavı. oldu mu? tabi ki hayır :) değişen bir şey yok.

    zamanında bizim gibilerin kazanamaması kimsenin umurunda olmamıştı; baronun da siyasetçinin de halkın da... haberin olsun şimdi de olmayacak. belki iki vah vah eder anti yandaş kanallar haberlere filan ilgi çekmek için, konu olursun o kadar. düzen böyle, darılma. hangi parti gelirse gelsin kazanamayız biz. iktidarda hangi parti olursa olsun yine bugün girenler girecek o kadrolara, sakın şaşırma. chp varsa da onlar girecek , iyi parti varsa da onlar girecek, dahası komünist parti iktidarı olsa bile yine onlar girecek.

    çok yakın arkadaşım ikinci seferinde sağlam "referansla" geçti mülakatı. ki normal bir düzende olsak adamı bırak mülakatı kafadan sınavsız hakim olarak alırlar, o derece iyidir. şu an ne yaptım ben diye her konuşmamızda dert yanıyor. fırsatını bulursa bırakacak. bana da her seferinde iyi ki torpil filan uğraşmamışsın da girememişsin diyor. teselli için boş laf gibi gelebilir de, değil. görürsün zaten.

    en son başvurduğum hakimlik sınavı şu barajın kaldırıldığı sınav olmuştu. o sınava da ben girmedim zaten. he ben yine hakim olamadım ama yapacak bir şey yok. diyorum ya düzen böyle. herkes kendi yoluna olduk artık. başarabilirsem komple hukuku bırakacağım ama az biraz daha yapmam gereken işler var.

    sen de artık bir süre kafanı dinle, çünkü çok iyi biliyorum ki yıpratıcı bir süreç, ben aralıkla toplam 10 yıl uğraştım. kafanı dinledikten sonra da işine gücüne bak, artık ne istiyorsan ya da seçeneklerden ne varsa. geriye bakma çünkü sen de gördün ki orada bir şey yok.

  • 47. yaradanın iki araba nasip ettiği başörtülü bacı

    bu çöl maymunu o arabanın allah’tan geldiğini söyler, elindekiler yarın buharlaşınca da cehape der, dış güçler der, ülke fakirleşti der.

    bu arada diz çöktüğü rabbi mi yoksa taptığı akp rejimi mi belirsiz. millet açlıktan kırılırken, insanlar çocukları için çöpten yiyecek ararken, iktidarın imtiyazlı grubu ülke kaynaklarını talan ederek, yağmalayarak hasan sabbahın yalancı cennetini yaşar.

  • 48. çaylak mesajlarını cevaplamıyoruz

    çaylaklara bok atan yazarların da aslında pek farkı yok. bir süredir mesaj alımım tamamen kapalıydı ve 2 gün önce açtım fakat bu kısa sürede oldukça pişman oldum zira üslupsuz seviyesiz garip insanlarla dolu burası. herkes bir şeyler söylemenin peşinde. yahu tamam senin fikrini merak etsem açar yazdıklarını okurum değil mi? ama hayır söyleyeceği ceviz kabuğunu doldurmayacak anlamsızlıkları mutlaka empoze etmesi gerek. bu yüzden çaylaklara bok atmamak lazım yazarların da pek farkı yok. ayrıca hiçbir çaylaktan küfür içerikli mesaj almadım henüz fakat bir çok yazar bunu yaptı. herkes önemli biri olduğunu sanıyor ama biraz dış gözle izleyin kendinizi sonra kusun mesaj kutuma.

    not: bu entrye de yazacak olan varsa yazmayın abi lütfen gereksizce mevzu yapacaksanız yazmayın. okumuyorum da cevap da vermiyorum. gidin farklı şekilde deşarj edin kendinizi.

  • 49. mö 2000 yılındaymış gibi yazmak

    (bkz: derdini sikeyim kabartması)

  • 50. 23 eylül 2020 abd büyükelçisinin açıklamaları

    öyle büyük bir delik açılmış ki g*tümüze şu problem bile minik gibi geliyor. :)
    doları 7 liranın altında tutmak için 120 milyar dolar harcayan devletiz biz. 2.3 milyar dolar neymiş.