ben avustralya'da sokakta hayvan görmediğim için depresyona girmiştim. sokak hayvanlarını kurtulmamız gereken değil, iyi davranıp korumamız gereken güzellikler olarak görün lütfen.
ben eve girerken birbiriyle oynayan iki yavru kedi görünce bütün günün stresi geçiyor. sıkıştırıp sıkıştırıp mıncıklayasım geliyor. neden mahrum kalayım bundan?
edit: "çok seviyorsan evinde besle" demişler. evde var zaten, 3 aylıkken sokaktan aldığım ve şu an 2,5 yaşında bir çocuğumuz var. özellikle böyle söylüyorum çünkü evlattan ayırmıyoruz hayvanı. her gece benim yastığıma o da koyuyor kafasını, öyle burun buruna uyuyoruz falan.
sokakta hayvan görme isteğimi çok bencilce bulan da var, mesaj atmış bunu belirtmek için. hayvanları korumak, onlara iyi davranmak ve bu sayede hem onların güvenle ve özgürce yaşamasını hem de insanların bu tip sosyal canlılarla bir arada bulunmasını istemek bencillik değildir. belki de türkiye standartlarına göre hayvana saygı ve sevgi konusunda üstün bir mahallede yaşıyorum o yüzden hislerimi anlamayanlar oldu. bizim sokakta arabalar özellikle yavaş gider; hayvanlara istemeden zarar vermemek için. insanlar kışın kedi evleri yapıyor, evden artan yemeklerini ayrı paketlerde köşe başlarına koyuyor hatta biz de dahil birçok aile kuru mama için zaman zaman gönüllülere para veriyor. kedilerle köpekler bile birbirine düşman değil; sallamıyorlar hiç içgüdüsel düşmanlıklarını. ben bu ortamı görmekten mutlu oluyorum. bu anlattıklarımdan sonra hala bundan mahrum kalmak istemeyişimi bencillik olarak gören yoktur heralde. varsa da mesaj atsınlar ki kendilerini cevap bile vermeden engelliyim.
hayvansız sokaklar için kampanyavari hareketler başlatmak yerine medeniyetsiz insanları terbiye etmek için enerji harcayın. sorunun kaynağı hayvanlar değil, sadece sevgisiz insanlar.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. kedisiz sokaklar istiyoruz
-
2. beşiktaş'taki metro kazısında çıkan tarihi eserler
uzun zamandır takipteydim ve gün itibarı ile yıkıldığına şahit oldu.
öncesi ve sonrası fotolarını görebilirsiniz, ikisini de bizzat ben çektim, yıkılmış olan 10 dk önce çekildi. öncesini ise 3 hafta önce çekmiştim
öncesi
http://i.hizliresim.com/kbr5qj.jpg
sonrası
http://i.hizliresim.com/nro4xb.jpg
edit: çok fazla mesaj gelmiş, dışarda olduğumdan bakamadım, bir şey eklemek istiyorum.
ortadaki son yuvarlak yapının dozer ile yıkıldığı bizzat binada olan biri tarafından görüldü, yani üzeri kapatılmadı ya da başka yere taşınmadı, zaten derinliğe bakılırsa anlaşılır.
mesajlara bakamıyorum, eve döndüğüm zaman bakıp hepsini cevaplarım, zaten dileyen son halini gidip kendi de görebilir.
edit 2
inpinkwefloyd daha yukarından öncesinin fotoğrafını gönderdi.
http://i.hizliresim.com/7qz51y.jpg -
3. sözlük yazarlarının satın aldıkları son kitap
medeni bilgiler kitabı
m. k. atatürk tarafından afet inan a yazdırılmış bir yurttaşın nasıl olması gerektiği ve toplumun aydınlığa refaha mutluluğa ulaşması konusunda derin bilgiler veren şaheser..
bugünlerde en çok okunması gereken kitaptır. -
4. 21 nisan 2017 serdar ortaç'ın chp'yi bombalaması
-
5. erasmus'la yurtdışına giden türk kızı
türk kadınını dizini kırıp evinde oturmaya iten çağdışı ortadoğu zihniyetinin yeni yumurtlamalarını okudukça kusmamak elden değil. annem, zamanında üniversite okumaya başladığında, komşuların dedeme gelip "kızını okumaya gönderip orospu mu yapacaksın!" diye sesli sesli, onun yanında konuştuklarını anlatır hep, dedemin de o ilkokul mezunu bile olmayan haliyle o lafları diyen adamları teker teker sildiğini yazmış tarih.
işte bunun 2017 zihniyeti bu. beyefendilerimiz artık çok şükür üniversite okutmayı özümsediler. ama kadınların yurtdışına gidip iki yeni yer görmesini istemez ki fazla kültürlenmesin, yine gelsin senin kıllı göbekli haline, senede bir kitap bile okumayan, maçtan pavyondan başka bi bok bilmeyen çürümüş beynine muhtaç kalsın. lakin dünya değişti.
gidin kızlar gidin neye mal olacaksa gidin. pişman olmayacaksanız içinizden geldiği gibi yaşayın, okuyun hatta isterseniz dağıtın da. sizi yargılayana siktiri çekebilecek, siktir git dedikten sonra da yalnız kalmayacak pozisyonda olduğunuz sürece kraliçe sizsiniz. bu karanlık zihniyete muhtaç kalmayın. gidin, okuyun, kültürlenin, çalışın, sınıf atlayın, ama hayatınıza da bunları sindiremeyecek orta çağ maçolarını musallat etmeyin, erkeğiniz sizin başarılarınızı kaldırabiliyor ve bunlarla gururlanabiliyor olsun, yapamıyorsa da siktirsin gitsin. emin olun hayatımızdaki ennnn ama en güzel ayrılık sebebi olacak bu. en şükrettiğüniz ayrılığı yaşayacaksınız. o yüzden lütfen gidin, görün, öğrenin ve lütfen kendinizi geliştirin. -
6. ingiliz aksanından aniden türk aksanına geçen kız
"abla çok mu güzel yoksa yokluğun ayak sesleri mi bunlar" kızı.
-
7. fetö'nün siyasi ayağının başında kılıçdaroğlu var
idam cezasının niye olmaması gerektiğinin uygulamalı cevabı. eğer ülkede idam cezası olsaydı, bu gibi salatalarla bir sürü masum insan ipe gönderilebilecekti.
sürekli chp liderinin ve chplilerin terör örgütleriyle ilişkilendirilmesinin amacı halkı buna ısıtmak gibi geliyor bana. referandumla, 'fetöcüleri asacağız' diyerek kanun çıkarıp muhalif herkesi ipe göndermek .
ve daha da acısı, eğer idam cezasının yasallaşması, referandumla halkın önüne getirilirse, ezici bir çoğunlukla referandumda evet çıkar, hiç hile hurda muhabbetine bile gerek kalmaz. -
8. yunanların aydın'a bağlı eşek adası'nı işgali
osmanlı'nın ilk fethettiği yerler hep batıydı ve bu sayede doğunun ve diğer müslümanların saygısını kazanıp desteğini alıyorlardı.
bugün akp'ye baktığımızda ise devamlı doğudaki müslümanlara karşı batı ile ittifak içinde olduğunu görüyoruz. dahası bizim olan ege'deki adaları ise yunanistan'a hediye ediyorlar. bu vatana ihanettir. -
9. 21 nisan 2017 real madrid darüşşafaka doğuş maçı
unutulmayacak bir hafta. 2 gün içinde ekiplerimiz deplasmanda olmak suretiyle panathinaikos, olympiakos ve real madrid'i mağlup etti.
şunu 10-15 sene önce falan söylesen palayla kovalarlardı amk. -
10. başakşehirli futbolcuların gazetecilere saldırması
ama emre belözoğlu saha dışında melek gibi adam beyler. saha içinde agresifleşiyo yoksa dışarıda pamuk yemin ederim pamuk.
-
11. ekşi itiraf
benden iyi bir öğretmen olmayacağını anladığım gün oldu. sınıfta çocuk geğirdi. ben de güldüm. herkes güldü. kendisi de güldü. sonraki ders çocuğun biri geğirmeye çalışırken kustu.
-
12. aşırı demokratik kuzey kore meclisi
nedense birden aklıma akp milletvekillerin kendi verdikleri önergeyi chp verdi sanarak reddetmeleri geldi, ne alakası varsa?
-
13. 17 mart 2017 insan kopyalanmasının yasaklanması
şu güzel ortamı bozmak gibi olmasın ama ciddi bir entry girerek ne olduğunu not düşeyim, merak edenler olabilir.
başlığa konu olan düzenlemeyi içeren kanun, imzalanan uluslararası sözleşmeyi meclisin uygun bulduğunu gösteren kanundur. ilgili sözleşme de protokolle aynı adı taşımaktadır ve avrupa konseyine üye devletler tarafından imzalanmıştır. sözleşmenin tam adı "biyoloji ve tıbbın uygulanması bakımından insan hakları ve insan haysiyetinin korunması sözleşmesi" olmakla beraber, hükümlerini merak edip okuyacak kadar işsiz olanlar için de bir link bırakayım:
https://www.ttb.org.tr/…6:uluslararasylge&itemid=36
avrupa,teknoloji ilerledikçe, devir değiştikçe evvelden yapılmış olan milletlerarası sözleşmeleri ek protokoller aracılığıyla güncelliyor. o işlerden hiç anlamıyorum ama 3 boyutlu yazıcıların yaygınlaşmasından olsa gerek, olası problemlerin erkenden önünü almak maksadıyla yukarıda ismini zikrettiğim sözleşmeye ek olarak insan kopyalamayı yasaklayan bir protokol hazırlamışlar. biz de avrupa konseyi üyesi olduğumuz için, yani bu sözleşmeye taraf olduğumuz için, çıkarılan kanun ile yeni çıkarılan bu protokole de uyacağımızı taahhüt etmiş bulunuyoruz. anlayacağınız, bizim meclisin kendi kendine icat ettiği bir şey değil.
bardağın dolu tarafından bakacak olursak, avrupa ile ilişkilerimiz tamamıyla kopmuş değil; bu kanun bir taraftan da bunu gösteriyor. (protokolü imzaladığımıza bile sevinir olduk ne diyeyim) -
14. ateistlerin mantıksal problemleri
dünden beri şu saçma sapan, gülünç başlığa yazmamaya çalışıyorum. hurafelere inanan yani elle tutulur gözle görülür verilerle ispatlanamayan masallara inanan bir dincinin gelip de pozitif bilim ile yani elle tutulur gözle görülür veriler ile ispatlanan araştırmaları kendine yol edinen bir ateiste mantıksız demesi kadar gülünç, hadsiz, çapsız bir beyan olamaz.
örneklendirelim. düşünün şimdi; dünya üzerinden bir sel oluyor, bütün insanlık yok oluyor, sular altında kalıyor. ama bir adamı öncesinde kanatlı melekler uyarıyor! o adam da kanatlı meleklerin kendisine verdiği tarife göre sedir ağacından bir taka yapıyor. sonra dünya üzerindeki bütün hayvanları o göt kadar takaya dolduruyor, mavi balina da dahil. ve sonra canlı alemi bu taka içindeki hayvanlardan tekrar dünyaya yayılıyor. dinci bu masallara inanıyor ama matematiksel veriler ve gözlem sonucu elde edilen kuramları kendine düstur edinen ateiste mantık dersi vermeye kalkıyor lan! şaka gibi. sorsan nuh'un gemisindeki saçmalıkları, 'o bikerem metafor, tımım mı' der. olmadı, kalp gözümüz kapalı diye mızıkçılık yapar. bahaneleri bitmez bir türlü. madem ben sana bilimsel veri sunduğumda, ''ama bir kalp gözü olayı'' diyeceksin, yani ispatlanamayan bir olgu üzerinden tartışmayı kilitleyeceksin, ne diye başından tartışma başlatıyorsun?
bir de gitmiş, sözlükte bilimsel girdiler yazan kişilerin sözlerini araklamış, 'sıfır noktasında bilinç bik bik bik' gibi boş beleş laflarla kendine saygı duyulmasını sağlamaya çalışıyor. sorsan fizikte ve matematikte sıfır noktası nedir diye, aradaki farkı tanımla desen, açıklama yapamaz.
bak dinci kardeş. bilim tanrı'nın varlığını ya da yokluğunu ispatlamakla uğraşmaz. bilim bilimdir. araştırır, gözlem yapar, veri toplar, matematik ile bu verileri ispatlar. bir gün olur da, tanrı'nın varlığını ispatlarsa eğer bilim, bu veriyi dünya ile paylaşır. bilim nesneldir. kompleksleri yoktur bir dinci gibi. hele hele kaypak hiç değildir. dinci, inancı ile çatıştığı için evrim teorisini yasaklar ama öte yandan inancına taban bulabildiği kuantum fiziğinden medet umar. yarın izafiyet teorisi ve kuantum fiziğini tek elde toplayan bileşik alanlar kuramı tanrı'nın yokluğunu ispatlarsa, bu sefer de dinci kuantum fiziğini yasaklamaya çalışır.
din olgusu hakkında; zaten avrupa'da ortaçağdan itibaren en önde gelen teologlar 'saçma olduğu için inanıyorum*' demiştir. yani inanç sadece kişinin vicdanı ve tekamülü ile orantılıdır. saçma olsa da inanırsın, saçma olmasa da. senin vicdanın. bunu açıklama ihtiyacı duymaz gerçek inanırlar. uzun sözün kısası; inanıyor musun, git ötede inan. kimsenin hayatına 1500 sene öncesinde uydurulmuş zırvalarla karışma, kafi. -
15. 22 nisan 2017 furkan vakfı'na polis müdahalesi
-
16. 9 şubat 2017 pronet rezaleti
amerikada işler nasıl yürüyor anlatayım. o sistemi de tümden sevmesem de bu tip konularda çok kullanışlı.
eğer bir güvenlik sistemi satıcısı iseniz sattığınız güvenlik sisteminin kalitesine ve verdiğiniz güvence kapsamına göre sigortalatırsınız aldığınız riski.
bir işyeri sahibi iseniz hırsızlığa yangına depreme karşı sigortanız vardır. güvenlik sistemi olduğu için priminiz düşüktür.
böyle bir olay sonrasında güvenlik sisteminin sigorta şirketi ile senin sigorta şirketin kapışır. sen hiç bir şeye karışmazsın. -
17. fi
hiç izlemedim, reklamlarından yola çıkarak birkaç şey söylemek istiyorum. abi internete özel dizi yapıyorsunuz, konu yine aşk, zenginlik, kasıntılık.
ya şu sanki hiç sıçmıyormuş gibi dolaşan karakterleri izlemekten bıkmadı mı insanlar? kesin bunların hepsi sırayla birbirlerini de sikecektir ileride. sigara, alkol ve donlu öpüşme sahneleri mi yani internetten dizi yayınlamanın olayı? lan birisi de içerisinde aşk geçmeyen bir dizi yapsın. bir zenginlik fakirlik olmasın.
son dönemlerde, behzat ç. ve leyla ile mecnun hariç bütün dizilerdeki karakterler, fazla eğitimden, fazla çekicilikten, fazla zenginlikten ölme noktasına geliyorlar ama tek dertleri sikişmek. hayata bakış açıları lise 2'ye giden varoş bir ergenden farksız. böyle saçma sapan bir şey olabilir mi ya?
sıradışı insanların başından geçen sıradanın sıradanı olayları konu edeceğinize bir kere de sıradan insanların başından geçen sıradışı olayları konu edinin, lütfen artık. -
18. adil kullanım kotası
adında adil ya da adalet yazan hiç birşey ülkemizde gerçeği yansıtmaz.
-
19. türklerin kibar insanı ezme huyu
burç doğu isimli bir elemanın şöyle bir tweeti vardı "senin rahatsizlik olmasin diye sessizce gectigin yerden baskasi trompet calarak gecince, sende trompet otturecek nefes yokmus saniyorlar."
-
20. erkek ve kadın arkadaş olamaz
akademik bir paper yazmam gerekiyordu, konum da aynen buydu.
kadin ve erkek 'sadece' arkadas olabilir mi?
yaptigim arastirmalar, okudugum makaleler sonucu ogrendim ki evet kadin ve erkek cinsel olarak tatmin oluyorlarsa (sevgilileri, esleri, duzenli olarak birlikte olduklari birileri var ise) 'sadece' arkadas olabiliyorlar.
ancak ikisinden biri cinsel tatmini kestiginde bu denge bozuluyor. cunku hormonel olarak cogunlukla uremeye yonelik davraniyoruz.
erkegin kokusu olsun kadinin kokusu olsun bunlarin cekici olmasinin bile hepsinin sebebi var.
ıkisinin de cinsel durtuleri tatmin edildigi surece, kadin ve erkek arkadas olabilir. -
21. seks hakkında gerçekler
kadın erkek herkesin onun için yanıp tutuşupta önemsiz olduğu dile getirilen tek eylemdir.
seks bu hayatın en büyük gerçeğidir. herkesin kafasını tırmalayan, içten içe insanı kuşatan bir büyüdür. engellenemez bir içgüdüdür.
biyolojik olarak önüne geçilebilecek bir şey değildir çünkü. hormonların seni götürdüğü yolun varış noktasıdır. beynini yoran en büyük olgudur. her ne kadar bu gerçekliği insanların çoğu kabul etmese bile hayallerinizde kaç kişiyle yattığınızı, kaç kişiye oral yaptığınızı, kaç kişiyle grup yaptığınızı ve niceleriyle olan fantezilerinizi siz bilirsiniz gençler.
seks insanın söylemek isteyipte dile getiremediği en büyük sırdır. -
22. yakışıklı olmanın dezavantajları
kızların bana bakarken ağızlarının suyunun akmasına bağlı olarak yerlerin kayganlaşması. çok yakışıklıyım çünkü ben.
sürekli kıvanç ve kenanla karşılaştırılmak. acayip yakışıklı olduğumu belirtmiş miydim? -
23. 22 nisan 2017 farklı bir şeyler olacak hissi
(bkz: al abi bi snickers ye)
-
24. survivor 2017
ilhan-serhat-furkan-sema dörtlüsünün aşırı bencil davrandığı ve diğerlerine karşı algı yaratmaya çalıştığı program.
bir örnek vereyim. şahika'nın bireysel dokunulmazlığı kazandığı oyundan sonra serhat diğerlerine şahika'nın oyunlara asılmadığını, eğer dokunulmazlıktaki çabayı oyunlarda gösterseydi işin dokunulmazlığia kalmayacağını söyledi, diğerleri de destekledi. sonrasında da kişisel röportajlarda sürekli bu şekilde yorum yaptılar. bunu daha önce de fatih ve sabriye için söylemişlerdi.
1- kişinin hangi yarışmaya asılacağı onları hiç ilgilendirmez. kaybederse yazılacağını bilen insan can havliyle dokunulmazlık oyununa asılır, bu çok normal. sema ilk haftalarda nasılsa yazılmayacağını bildiği için ikinci saniyede bırakıyordu. ne yapsalardı yani, bu dörtlüyü mutlu etmek için bıraksalar mıydı?
2- bu daha önemli. gözden kaçırdıkları veya kaçırmaya çalıştıkları birşey var. dokunulmazlık oyunuyla bireysel oyun birbirinden tamamen farklı. eğer bireysel dokunulmazlık oyunu da aynı parkurda yapılsa ve şahika birinde aheste davransa birinde sürklase etse o zaman haklı olurlardı. ama bireysel oyun tamamen denge üzerine. şahika parkurda yavaş olabilir, atışları kötü olabilir ama dengede de çok iyi olabilir. kimse de bu oyunda niye olduğunu sorgulayamaz. hatırlarsınız merve oflaz da parkurlarda ağırdı ama direğe asılma vs oyunlarda çok başarılıydı, o sene oyunlar o şekilde olduğu için şampiyon olmuştu.
başka bir örnek de kendileri grup halinde aynı ismi yazdıklarında sorun yok, diğerleri aynı ismi yazınca hemen anlaştıklarını söylüyorlar. zaten karşılarındakiler birlik olup tek isim çıkaramıyorlar ama iki kişi bile aynı ismi yazsa hemen suçluyorlar. ayrıca sema arkadaşlarına danışıp adem gibi haftanın performans birincisini söyleyebiliyor ama diğerleri sema'nın ya da furkan'ın ismini yazınca/söyleyince takımı sabote etmiş oluyorlar. kendileri dokunulmaz çünkü, kimse kalmayana kadar sürekli birbirlerini yazmalılar bunlar finale çıksın diye.
inşallah tek tek elenirsiniz, sabriye'nin dediği gibi o anda yüzünüzdeki ifadeyi merak ediyorum. -
25. türk tipi akademisyen
adama şunu sordurabilirler:
senin tabelasında üniversite yazan okulun gerçekten üniversite mi ki içindeki akademisyen gerçekten akademisyen olsun?
hatta bir adım daha ileri gidebiliriz:
sen kendini gerçekten üniversite öğrencisi mi zannediyorsun? -
26. türk erkeklerinin genelde ağzının kokması
(bkz: hoh)
-
27. türkler neden otomobil yapamaz
türkler aslında çok güzel otomobil yapabilir. otomotiv sanayisi içindeyim. bunu tamamen tasarlayabilecek, geliştirebilecek ve üretebilecek deneyime ve bilgiye sahip ana ve yan sanayii mevcut bu ülkede. bu ülkenin en büyük sıkıntısı, risk almadan çok para kazanma arzusu. fakir marabasından, fabrika sahibi patronuna kadar böyle.
çalışmak, emek sarf etmek, kısa vadede kar edememek bize göre değil. kabul ediyorum artık içten yanmalı sektöründe 130 seneyi devirmiş devler arasında yer bulmak zor ama elektrikli için hala umut var.
ama biz milletçe çıkarcıyız. bize gelmez böyle yatırımlarla uğraşmak seneler sonra kazanmak. keseriz ağacı, dökeriz betonu maşallah. 6 aya site 8 aya avm hazır. ne öyle 10 yıl ar-ge marge.
bir abimizin sözü ile formatı kurtarayım (bkz: almanlar kelim- i şehadet getirirse, cennette türklere yer kalmaz) -
28. 30 yaşındaki adamın 20 yaşındaki kızla çıkması
nazarımda 100 yaşındaki erkek reşit olan her kadını sikebilir.
hukuk önemli. -
29. 22 nisan 2017 çaykur rizespor başakşehir maçı
yukarda yazarın biri beşiktaş'ı kolluyorlar mı demiş ben mi yanlış okudum.
ahahaha oyle demis lan gercekten de. -
30. merhaba ben şeytanım sorularınızı yanıtlıyorum
-
31. şu anda çalan şarkı
(bkz: a perfect circle - the noose)
uzun zamandır dinlemiyordum.. nerden aklıma geldiyse artık.
not: aklımı sikeyim. -
32. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
psikolog olursa çok daha iyi. tez konusu falan olurum, ı derece. kötü ve çok kötüden çok iyiye bir hayat hikayesi. ama tüm yaşanmışlıklar. ve asla hiç bir saniyeyi unutamama hastalığı. içimi dökeceğim ve bu ilk defa olacak.
-
33. logosunu görünce güvendeyim hissi veren markalar
(bkz: mega holdings)
şaka şaka dur bi bir şey anlatacağım.
şimdi logo, logotype ve amblem diye bir şeyler var, ne olasi ki bunlar?
dünyada belki de milyonlarca marka vardır, bunlar mahallenizdeki bakkallardan ülkelere kadar uzanır. firmaların hatta ülkelerin bile kurumsal kimlikleri olur, bu kimlik size firmaları sıcak göstermek için tasarlanır.
genel anlamda logotype dediğimiz bu işaretler firmanın kurumsal kimliğine işaret eder, bu kimlikler zamanla benimsenir, ancak firmalar ne yaparsa yapsınlar marka değerleri sadece kullandıkları logotype ve amblem ile değişmez. peki o zaman bu logolar neden bu kadar önemli? esas mesele iyi olan iki firmanın rekabetidir, yani mahallenizdeki bakkal logoyla falan uğraşmaz, ama apple ve microsoft arasındaki çekişme ikisinin amblemlerinde değişiklikler yaratmıştır, bu savaşta marka bilinirliği düşük olan microsoft daha fazla amblem değiştirdi. apple küçük dokunuşlara yöneldi.
bu yazılım firmaları zamanla hem arayüzlerinde hem de logolarında inanılmaz sadeleşmeye gittiler özellikle microsoft geçtiğimiz senelerde de stijl teması dediğim bir temaya geçti. ne kadar sade o kadar çok konseptini belirlediler. burada çok olan kullanıcı ve bilinirlik sayısıydı. bu firmalar çoğunlukla helvetica ya da benzeri sade fontlar kullanırlar.*
ülkeler bile kurumsal kimliğini desteklemek için helvetica kullanır. tabii orasını çekiştirirler burasını çekiştirirler, harfleri yakınlaştır uzaklaştırırlar, bir yerlerini keserler bir yerlerine eklerler. bu küçük farklara alameti farika yani logo deniyor işte. bu firmalar her zaman sıcak görünmeleriyle öne çıkıyorlar. firmayı sevmiyorsanız etki etmez tabii.
ama en iyi logolar helvetica kullanılmayanlardan çıkıyor bana göre. mesela vogue, cadillac, marlboro, ferrari, coca-cola gibi. bu logolar arasında en değerli işi yapan firma ise marlboro olmuştu. f1 yarışlarında tütün üreticilerinin araçların üzerine logo koyması yasaklanmıştı, o dönemde bütün sigara üreticileri sponsorluklarını çekmişti, marlboro hariç. logosunu o kadar kanıksatmıştı ki görmeden tanıyabilmeniz için marlboro barcode amblemini tasarlamıştı.*
helvetica kullanmayan firmalar genelde ya çok pahalı ya da çok ucuz firmalardır. çünkü aslında helvetica pahalı bir fonttur. güven hissini bir kenara bırakın ve logoların içeriklerine bakın. pahalı markalar ise kendi fontlarını tasarlar ve diğerlerinden farlı olma eğilimlerindedir, aslında çoğu helvetica'nın icadından da eskidir.
amblemler ise markaların isimsiz yüzleridir, tahminim okuma yazma bilmeyen insanların markaları tanıyabilmesi için oluşturmuşlar. ben okuma yazma bilmiyorken her kanalı logosundan tanıyormuşum, e ne var ki bunda demeyin. daha yakına zaman kadar önce insanların yarısı okuma yazma bilmiyordu. bugünse amblemler dikkat çekmek için kullanılıyor. firmalar gittikçe amblemlerini sadeleştiriyor. çünkü küçük bir kağıda bastığınızda bu amblemleri şişme yapıyor ve okunamaz duruma geliyorlar. otomobil üreticileri dışındaki firmalar amblemlerini iki boyutlu hale getirme gayretindeler. ilk başta iki boyutlu olan amblemler zamanla teknolojinin gelişmesiyle metalik ve çıkık görünüyorlardı artık iki boyutlu levhalar halindeler. sadece otomobil firmaları 3 boyutu tercih ediyor onlar da %50 %50 gibi bir orana sahip. * * * * * * *
bunlar gibi yüzlercesini bulursunuz ama bu kadar sekme yeter. peki neden bu kadar sadeleşiyor bu amblemler. iyi bir ülke bayrağı için 7 yaşında bir çocuğun ezberden çizebileceği kadar basit olmalı derler. ama ruhsuz olacak kadar sade değil. firmalar amblemlerinde bunu kullanmaya çalışıyor. iyi bayraklara örnek vermek gerekirse japonya, kanada, türkiye, israil, isveç, nazi almanyası örnekleri verilebilir. burada nazi bayrağı çok önemlidir, ne kadar nefret edilen bir ülke bile olsa herkes kolaylıkla çizebilir ve tanıyabilir. bazı markalar da korkunun sembolü olabilir. bazıları kurgusal olsa da nazi almanyası gerçeklerden biri ne yazık ki.(diğer kötü firma logoları için * * * * * *) yukarıda saydığım bayrakların hepsi gözünüzde birebir canlandı değil mi? peki almanya bayrağında sarı, kırmız ve siyahın sırasını ezbere biliyor musunuz? rusya, hollanda, italya? basitlik kötüdür, aynılaşırsınız. peki yenizellanda, brezilya, afganistan, bhutan? bunlar da fazla karmaşık. yenizellanda daha geçen sene bayrağını değiştirmeyi denedi, tıpkı kanada gibi. kimse kanada'nın eski bayrağını bilmez bile.
peki niye bunları logo başlığına değil de buraya yazdım. gece gece canım sıkıldı! eğlendim, bütün sözlük bunun üzerine zaten! yanlışım varsa ya da eklemek istediğiniz bir şey varsa iletin düzelteyim. yanlış bildiğimi düzeltmeniz benim için onur olur. -
34. danıştay ve aym'nin ret dışında seçeneği yok
işin ironik kısmı, şu lafı eden kişinin adalet bakanı sıfatını taşımasıdır.
mahkemelere gerek yok anlamı çıkar. -
35. penguen dergisi'nin kapanacak olması
insta'da ve facebook'ta yer alan binlerce karikatür sayfası beleşe karikatür paylaşırken bir allah'ın kulu da dergi satın alıp destek olmamıştır. whatsapp'ta günde en az 1-2 kez birbirine karikatür yollayan 2 gruba dahilim. totalde 17 kişi. pratikte karikatür müşterisi bunlar. seviyor ve takip ediyorlar ama dergi satın almıyorlar. olay sansür değilse budur.
-
36. 21 nisan 2017 ebru şallı snapchat hikayesi
kendisinin bence çok amele fantazileri var.
daha önceden de arda turan ile instagram hikayesi üzerinden yazışmaları ifşa olmuştu. özledimli mucuklu. son skandalda da sanırım özelden resim atacakken yanlışlıkla public tıklandı, instagramda o zımbırtı biraz kazaya davetiye çıkaran cinsten.
benim merakım şu, bekar kadınsın, istediğinle sevişirsin, foto da gönder, her türlü fantazinin de dibine vur ama bacım neden instagram gibi uyduruk bir sitenin mesajlaşma fasilitesini kullanıyorsun, çıplak foto gönderdiğin adamın, özledimli arda'nın whatsapp'ı yok mu, ya da msjlaşın lan! hiç tanımadığı takipçilere de böyle foto gönderdiğini sanmıyorum, yine kendi kalibresinde bir tiptir o fotonun alıcısı, yani cem yılmaz'a rahat görüşmek için ev kiraladı diyorlardı, eldeki imkanlara bak, ablanın yaptığı ameleliğe bak!
ha bir kadın neden whatsapp üzerinden değil instagram üzerinden bu tür konuşmayı yapar, kesin karşı tarafın ilişkisi vardır, ilişkisi olan adamın sevgilisi de whatsapp'ı kontrol eder ancak instagramı etmez. şimdi oldu bence!
tabi freud görse yerinde ters döner yanlış anlaşılmak, ya da yanlışlıkla diye bir şey yoktur derdi, bilinçdışı bu kadın çıplak fotosunu herkesle paylaşmak istemiş, görünmek istemiş, bu arzular bastırılamamış, al sana yanlışlıkla oldunun açıklaması.
he he yanlışlıkla... -
37. teknoseyir
araştırma başlatıldığı zaman yayınlayan kim? teknoseyir
soruşturma tamamlanınca yayınlayan kim? teknoseyir
cezalar açıklanınca yayınlayan kim? teknoseyir
o dönemlerde teknoloji basını kulaklarını tıkarken bu adamlar bunları yayınladı. haliyle son dönemde aynı dava ile ilgili gerekçe çıkınca yayınlamadılar. neden? çünkü aynı konu 3 kere haber yapıldı, neden? çünkü ceza bile haber yapıldı, neden? çünkü o kadar haberi yapılmışken bu konunun bir haber değeri kalmıyor bu saatten sonra.
türknetin aknyi kaldırmasında haber yapılmasının sebebi ise olayın hype olması değil yepyeni bir gelişme olmasıydı. teknoseyir çöp yayın yapmıyor, tık avcısı başlıklara sahip yayınlar yapmıyor diye onları suçlamak çok haksız bir davranış.
gerçi siz şu haberlere layıksınız ya neyse ;
(bkz: whatsapp öyle bir güncelleme yayınladı ki) -
38. ingilizcede q dan sonra u gelmeyen kelime olmaması
ilginc bir hadise. hatta bunun kendine ait wikipedia sayfası bile var. qwerty de dahil bunlara bu arada.
-
39. unutulmaya yüz tutmuş sözlük gelenekleri
(bkz: format)
-
40. nestle nesquik süt pipet rezaleti
-
41. genelev patronunun ibretlik sonu
ön edit: hayırseverin teki başlığı bir düzeltse keşke.
aşağıdaki hikayede anlatılan sondur.
--- spoiler ---
küçük kasabanın birinde bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. imam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.
tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. inşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler.
genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direkt veya indirekt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye karşı tazminat davası açmış.
cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
– bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, demiş.
ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.
-taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,
-diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati…!
aynen günümüzde olduğu gibi kimi dinsizlerin menfaat ve çıkarları uğruna nasıl dindar gözüktükleri ile kimi dindarların çıkarları uğruna nasıl dini inkar ettiklerinin hikayesidir.
--- spoiler --- -
42. eski yazar profilleri geri gelsin kampanyası
kanzuk'un an itibariyle sikinde olmayan kampanya. ekşi şeyler krizinde de olmazdı ama entry silme hareketi yüzünden karanfil dağıtmak zorunda kaldı. düşünüyorum da, esas şimdi entrylerimizi silmemiz gerekiyor. zaten arasak da bulamıyoruz ki!
eski entrylerimi açıp açıp okuyan adamdım ben. 4 yıl önceki halime bakıp kah gülüyor, bunu nasıl yazarım lan diye hayıflanıyor, bazen de hüzünlere boğuluyordum. ama bu artık yok. neden? çünkü eski entrylerle vakit kaybetmemeliyiz. içerik okumak sözlüğe para getirmez, içerik oluşturmalıyız.
gitgide soğuyor insanlar buradan. ama gidemiyoruz çünkü tekel haline geldi. keşke yazar kadrosunu komple transfer edebileceğimiz bir platforma geçsek. para kazanmak yerine geliştirme öncelikli bir şekilde yönetileceğimiz bir yere. -
43. almanya türkiye market fiyat karşılaştırması
içimizi acıtan başka bir tablodur.
almancılar neden ak partiye tapıyor sanıyorusunuz? vatan, millet falan hikaye.
euro ne kadar artarsa tl karşısında, bu almancı tayfa yazın türkiye'ye gelince o kadar çok rahat ediyor 1000 euro ile gelse 4000 lira az mı amk.
bir de diyorlar almanya'da her şey çok pahalı hiç rahat değiliz diye yalanlarını siktiklerim kimi kandırıyorsunuz lan siz, gidip görmesek yutturacaklar. -
44. squat
kas yapayım derken göt çıkarmak
-
45. volkswagen 1.2 polo'nun 67.800.00 tl olması
ötv ve kdvsiz net fiyatı 39.115,72 tl'dir.
-
46. 23 nisan 2017 galatasaray fenerbahçe maçı
başakşehir'in kaybetmesi sonrasında kazananı bir anda şampiyonlar ligi potasına sokacak maç.
görüyorum ki gsli arkadaşlar yenilelim ki dursun gitsin diyor. yok öyle yağma gençler, önce biz yenilip aziz'in koltuğunu sallayacağız. adam gibi çıkıp yenin amk dursun'u sonra gönderirsiniz gene. -
47. beşiktaş
zilyon tane entrym vardı şu mecrada sonra sildim. onlarca şey yazdım ama hasta galatasaraylı olarak rakip takımların başlığına hiç ilişmedim.
zaten sözlük tiner, sekiztaş, fenev, cincon vs. gibi ergence triplerden geçilmiyor.
lakin beşiktaş hakkında iki kelam etmek istiyorum.
dibine kadar destekledim sizi. umarım finale yürür dedim ama olmadı maalesef.
biz galatasaray olarak avrupada o başarıları elde etmek için çok didindik. ne maçlar çıkardık. sonrasında da hala bugün bile övündüğümüz o kupalar var.
diyeceğim o ki taş gibi takımsınız. gördüm ki bu sene olmasa seneye ya da daha sonraki seneye göğsünüzü gere gere övüneceğiniz başarılarınız olacak. yürekten inanıyorum buna. uzak değil bunlar.
hiç elendik kıyısından döndük diye üzülmeyin,başınızı dik tutun. böyle oynamaya devam ettikçe sizi sevinçten ağlatacak başarılar çok yakın.
yolunuz açık olsun... -
48. yavuz sultan selim köprüsü'nün kamulaştırılması
köprünün değil, kuzey marmara otoyolunun geçtiği güzergahtaki tapulu arazilerin kamulaştırılmasıdır. yani devlet, parasını başkasının kazanacağı yol için üç kuruş fiyata tapulu arazileri hemen kamulaştıracak ve tapu sahipleri kendi fiyat tekliflerini bile veremeyecekler.
evet veren kocaeli, sakarya ve istanbul'un kuzeydoğu'daki varoşlarına oh olsun! -
49. en iyi savaş filmleri
der untergang - imdb
hitler'e son üç yılında sekreterlik yapan traudl junge'nin gözünden anlatılan film, nazi almanyası'nın son günlerini, berlin'in düşüşünü ve kanımca adolf hitler'in de en iyi anlatıldığı film olmuştur.
das boot - imdb
en iyi savaş filmlerinden biri olmasının yanında, gelmiş geçmiş en iyi denizaltı filmidir. alman u-boot'larına ve denizaltı filmlerine meraklı biriyseniz eğer 3,5 saatlik klostrofobiye hazır olun.
enemy at the gates - imdb
stalingrad savaşı'nda, gelmiş geçmiş en iyi keskin nişancılardan biri olan vassili zaitsev ile alman binbaşı keskin nişancı erwin könig arasındaki düellonun anlatıldığı muhteşem bir filmdir.
not: tarih kayıtlarında alman binbaşı ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
paths of glory - imdb
savaşı en iyi anlatan filmlerden birisi olmasının yanı sıra, savaş karşıtı bir filmdir aynı zamanda. savaşın kötü yüzünü tüm çıplaklığıyla ele alır. yönetmeni stanley kubrick.
the bridge on the river kwai - imdb
savaş karşıtı filmlerden biri daha, 1957 yılında en iyi film oscarını kazanmıştır. yönetmeni, arabistanlı lawrence, doktor jivago ve oliver twist'in de yönetmeni olan david lean'dir.
the thin red line - imdb
saving private ryan ile aynı yıl vizyona girmesi en büyük talihsizliği olmuştur. yönetmeni terrence malick, oyuncu kadrosunda ise nick nolte, jim caviezel, sean penn, john cusack, adrien brody, woody harrelson, jared leto, john travolta, george clooney gibi daha birçok tanınmış ve iyi oyuncu var.
apocalypse now - imdb
joseph conrad'ın heart of darkness kitabının bir uyarlamasıdır. vietnam savaşını en iyi anlatan filmdir bana göre. sadece en iyi savaş filmlerinden birisi değil, sinema tarihinin en iyi filmlerinden biridir aynı zamanda. yönetmeni baba filmlerinin de yönetmeni olan francis ford coppola.
the pianist - imdb
piyanist wladyslaw szpilman'ın hayatından bazı kesitlerin anlatıldığı muhteşem bir film. 2002 cannes film festivali büyük ödülü, en iyi erkek oyuncu, en iyi yönetmen ve en iyi uyarlama senaryo akademi ödüllerini kazanmıştır. roman polanski'nin en iyi filmlerinden biri.
saving private ryan - imdb
tarihte en iyi film oscarını alamayarak haksızlığı uğrayan filmlerin belki de en başında gelir. filmin ilk 20 dakikasındaki normandiya çıkarması sahneleri dünya sinema tarihine geçmiştir. çoğu eleştirmen tarafından çekilmiş en gerçekçi savaş sahneleri olarak kabul edilir.
black hawk down - imdb
mark bowden'in yazdığı black hawk down: a story of modern war adlı kitaptan uyarlanmıştır. 2001 yılında ses ve kurgu dallarında akademi ödülü kazanmıştır. en gerçekçi savaş filmlerinden birisidir. dur durak bilmeyen kesintisiz savaş sahneleri vardır. ridley scott'ın en önemli filmlerinden. -
50. cem yılmaz'ın üniversite mezunu olmaması
cumhurbaşkanı olmasına engel değildir. tecrübeyle sabit.