Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. çocuk yaptığına pişman mısın

    pişman olanları okuyunca kızan bir güruh var. kızmakla da kalmayıp nefret kusan var. bu kişilerin empati konusunda biraz daha kendilerini geliştirmesi gerekiyor. en azından anne baba oluncaya kadar bu meseleyi çözmeleri gerekiyor. şu an anne baba olmadıklarını nereden mi biliyorum? empatisizliklerinden...

    her çocuk aynı değil. her insan aynı değil. herkes kendi travmasıyla uğraşıyor. bir de çocukla ilgilenmek çok büyük yük. her anne babaya sabır diliyorum. sabrın sonu her zaman selamet olmuyor ama süreci iyi yöneten, ağzından çıkan kelimeyi ölçüp biçen her ebeveyn huzura eriyor. inanmıyorsanız çevrenizdekileri düşünün.

    ben bir babayım. 2 senedir. iki sene önce beni hayata bağlayan şeyin ne olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yok. tahmin olarak "hayallerim" diyebilirim belki.

    iki senedir günde en çok kafa yorduğum şey kızım. onun hayat kalitesinin artması için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum. bundan da büyük keyif alıyorum. keyif almamın sebebi cebimde ona yetirecek paranın olması. olmasa cehenneme dönerdi tabii. bunu göz ardı etmemek gerek. çocuğumla ilgilenmek gençliğimde oynadığım tycoon oyunları gibi. ama bir fark var? çocuğunu save leyip yeniden başlayamıyorsun. ne ektiysen onu biçiyorsun. ne çektiysen onu alıyorsun. ayna gibi. sen neysen o da o.

    geçen annesine "benim canımı sıkma çocuk" dedi. hahahaha.

    yani gelgelelim çocuk harika bir deneyim. hayatı anlamak ister ya insan. anne baba olan anlıyor hayatı. çocuğun anne babaya kattığı en büyük şey bu. hayatı anlatıyor sana.

    paran varsa, sağlığın yerindeyse, çocuğunun sağlığı yerindeyse, kendi travmalarını aşabildiysen çocuk büyütmek harika...

    türkiyede bu şartları sağlayan kaç ebeveyn var ki...

    pişman olanlara saygı duyun. pişmanlıkları belki de çocuklarına hayallerindeki hayatı yaşatamadığına kani oldukları içindir.

  • 2. kadıköy'de 75 tl'ye satın alınan sandviç

    dükkan sahibi ve yeğeninin başlığına intikal ettiği sandviçtir

  • 3. zeki ve yetenekli kişilerin başarısız olma nedeni

    hep merak etmişimdir.
    bir general
    emir verdiği neferden
    daha mı akıllı ve yeteneklidir ?
    bir müdür, günde on kere
    azarladığı kapıcıdan
    daha mı dürüst ve namusludur ?

    dostoyevski.

    nobel ödüllü yazar albert camus'da benzer bir vurgu yapar; "oldum olası içimde biri, tüm gücüyle hiçbir şey olmamaya çalışıyor.

    kendi fikrime gelince; zarlar en baştan beri hileliydi.

  • 4. bu gece olması istenen mucize

    ölse keşke

  • 5. erdoğan istanbul'u alırsa ölene dek cumhurbaşkanı

    özer sencar’ı hiç sevmiyorum,hayatı manipülasyonla geçmiş bir arkadaş. ayrıca erdoğan zaten ölene kadar cumhurbaşkanı olarak kalacak,bunun istanbul seçimleriyle bir alakası yok.

  • 6. rte'nin hatay'a neden yardım gitmediğini söylemesi

    nerdeyse açık sözlülüğünden dolayı alkışlayacak yazarlar var. herkes mal oldu çıktı.

    adam ağzınıza sıçsa en azından dediğini yaptı diye gurur duyanlar var. her şeyi bu kadar normalleştirmekten bu hale geldik zaten.

    iktidar kimse belediye başkanı da o partiden olmalıysa yerel seçimin ne anlamı var o zaman?
    o ilde yaşayanlar kurban mı sayılıyor direkt olarak.

    diğer partiden olan başkanın yol yapmasına, metro yapmasına destek vermeyebilir işleri zorlaştırabilirsin ama yüzyılın afeti sayılan bir olayda halka ders vermek hangi vicdana sığar. bu aşamada böyle particilik düşünmek nasıl bir ahlaktır.

    bu açık açık dile getiriliyor ama ülkenin verdiği tepki “e zaten bu bilinen bir şeydi” deniyor.

    alıştırılmak lanet bir uyuşturucu gibi sardı bu ülkenin kaderini

  • 7. taksiciye küfredip seni vursunlar diyen kadın

    kadın-erkek fark etmiyor,memleket ruh hastası dolu.

  • 8. 5 şubat 2024 hbs araştırma istanbul bb anketi

    millet ittifaki ve dem partililer sandiga gidince imamoglu'nda birlesir diye dusunuyorum ve imamoglu her turlu kazanir.
    imamoglu muhalifler icin partiustu bir konumdadir. kim ne derse desin.
    diger sehirlerde bu sekilde olmayacaktir.

  • 9. 5 şubat 2024 dursun özbek'in açıklamaları

    "birlik ve beraberlik" istiyormuş.

    hahaha.

    ulan dürüst olun.
    her fırsatta rakiplerle taşşak geçen paylaşımlar,
    her fırsatta sahtekarlıklar,

    ulan adamın direğe çarptı "kör ettiler" diye yalan söylediniz.

    bu mu birlik beraberlik?

    aziz başkan gerçekten çok haklıymış.
    bunlar her haltı yer sonra hiç birşey olmamış gibi el uzatır.

  • 10. krediye kefil olmayan 10 yıllık iş arkadaşı

    aşırı mantıklı davranan kişidir. bu devirde babama bile kefil olmam. türk insanı dolandırıcılıkta çok değişik bir seviyede. kimseye güven olmaz.

  • 11. 6 şubat 2023 kahramanmaraş depremi

    ruhumun ve bu ülkeye olan inancımın öldüğü depremdir. ciddi ciddi intiharı düşündüğüm bir yaz geçirdim, bir yakınımı veya tanıdığımı kaybetmiş de değilim. ailem deprem bölgesinde bile yaşamıyor zaten. gönüllü olarak katıldım. hayatıma devam edemiyorum bir süredir, tutkularım öldü gitti, alkol daha fazla yer tutuyor hayatımda, daha çok yalnızlığı seviyorum. bizler bu hallere gelmişken, her şeyini kaybetmiş insanlar ne haldeler, inanın o insanları düşündükçe saçlarım tel tel dökülüyor. 1 yıldır allah'ın tek bir günü bile hatay' ı düşünmeden geçirmedim. yıldönümü geliyor, yine drone görüntüleri, acılı müzikler, ajitasyon sever muhabirler, birkaç vakfın şovu, sosyal medyada bir günlük paylaşımlar ve geriye kocaman bir sessizlik kalacak. daha uzun şeyler, daha köklü şeyler yazmaya lüzum yok, keşke ağlayıp rahatlayabilseydim, 1 sene nasıl geçti hala anlayamıyorum, daha dün gibi. özellikle artık antakya'ya gidecek cesareti kendimde bulamıyorum. gidenlerin yanına tez zamanda bütün dünya olarak gideriz umarım. iyi geceler.

  • 12. yarı seküler yarı muhafazakar birisi olmak

    sekülerlerin yanında muhafazakar, muhafazakarların yanında seküler kalmaktır.

  • 13. 5 şubat 2024 ali koç açıklaması

    düşünsene adamın biri sana her gün instagram dm'den "sen şöylesin sen böylesin, senin şöyle şurana koyayım" yazıyor. adamı yüzyüze buluşmaya çağırıyorsun 2-3 gün susup 4. gün yine yazmaya devam ediyor. puahahahahaha stopsun selfback reis hahaha

  • 14. cübbelinin ateistleri ve deistleri hedef alması

    seçim öncesi klasik din üzerinden kutuplaştırma çabaları.

    utanıyorum bu ülkeden amk.

  • 15. 5 şubat 2024 kemal kılıçdaroğlu yazısı

    cumhuriyet tarihinin en önemli seçimini bile isteye planlı şekilde kaybetti. her dediği doğru çıkan muharrem ince'nin gördüğü tepkinin 1000'de 1'ini bile görmedi.

    bu herifin değil açıklama yapma sokağa bile çıkamaması gerekiyor.

  • 16. apple vision pro

    karşınızdaki kişinin yüzünü yapay zeka yardımıyla herhangi bir ünlü ile gerçek zamanlı olarak değiştirme özelliği varmış. 100 liraya otoban kenarından birini alıp scarlett johansson diye skebilirsiniz. bana böyle teknolojilerle gelin amk.

  • 17. ubs'in yazılım ve mühendislik öğrenmeyin uyarısı

    adamlar haklı. a sınıfı ehliyete yazılın. kuryelik sektörü hiç bitmez.

  • 18. iphone'dan bilgisayara fotoğraf aktaramamak

    esasen altta yatan sorun, 2024 yılına gelip hala bilgisayar bağlantısı kurulduktan sonra bunun basitçe yapılamıyor ve markanın kendi ürünlerini dayatma politikasına tüm dünyanın mal gibi eyvallah diyor oluşu.

    yok onu indir yok şu ayarı değiştir, yok bu kablo şu giriş bu sürüm, paranla rezil olmak değil de ne bu.

  • 19. ekrem imamoğlu

    eren erdem'in, barış yarkadaş'ın en büyük düşmanı. bu açıdan bakılınca kötü biri olma ihtimali bence yok. eren erdem ve şürekası destekliyor olsaydı o zaman sıkıntı var anlamı çıkardı.

  • 20. twitter'da öğretmenlerle doktorların sürtüşmesi

    ders programlarıyla nöbet çizelgelerinin havada uçuştuğu,
    + acile gel de görelim
    + nurofen parol yaz gönder
    + o da bir şey mi sen 40 çocukla aynı anda uğraş bakalım
    + siz de öğretmen olsaydınız kardeşim!?!?
    + doktorlar tuvalete gidemiyor siz ne diyorsunuz
    + maaşınız 40 mı oldu 50 mi?
    + 48 saattir uyumuyorum!?!?
    şeklinde atışmaların döndüğü olaydır.

    bunların yarısına canımızı emanet ediyoruz diğer yarısına da çocuğumuzu.

  • 21. her gün dişini fırçalayan batı özentisi entel tip

    bu nasıl saçma ve gereksiz bir başlık. her gün dişini fırçalayan insanın kendine öz saygısı vardır.

  • 22. 3+1 evde yalnız yaşamak

    millette vizyon var vizyon. sinemalar, spor salonları. ben de 4 mevsim lastikleri koydum. şu gibi ufak örnekler aslınsa insanın özeti de, bakma kendimize yakıştıramıyoruz.

  • 23. 6 şubat 2023 k. maraş depreminin yeni görüntüleri

    deprem bölgesinde yaşayan biri olarak ben hala depremden sonra o acıyı yaşayan yüzbinlerce kişinin birleşip ayaklanmamasına, ortalığı yakıp yıkmamasına şaşırıyorum. kaybedecek ne kaldı ki? niye bu kadar hımbılız, uykudan bir türlü uyanamıyoruz? nedir bu tepkisizlik?
    cahil bırakma politikaları, zihinlere işlemiş on binlerce yıllık kader anlayışı, din vs. bunları elbette biliyorum; ama yaşanan acıyı da biliyorum. bu acının sorumlusu depremin büyüklüğü değil. devlet, bir kabus gibi vatandaşın üzerine çökmüşken ve özellikle bu kadar büyük bir felaket yaşanmışken bebeğini, eşini, ailesini, bütün hayatını kaybeden insanlar nasıl oluyor da ortalığı yakıp yıkmıyor, sorumlulardan hesap sormuyor ben anlamıyorum.

    ne yazık ki doğup büyüdüğüm ülke (devlet ve halk el ele) standart bir günüyle bile vatandaşının akıl sağlığını bozuyor. türkiye'de en az 50 milyon insanın standart bir günü bile bir distopya, bir cehennem. hadi standart bir güne: fakirliğe, her şeyin en kalitesizini, en ucuzunu almaya, asla kaliteli bir yatakta yatmamaya, halk otobüsüne, tacize, asgari ücrete, yaşamdan keyif almanın ne demek olduğunu bile bilmemeye... alıştık; ama hepimiz 6 şubat depremlerini yaşamadık mı? buna da mı ses yok, buna da mı ses çıkarmıyoruz?
    tembel, hımbıl, tepkisiz, ezik ve korkağız. bunu, depremi deprem bölgesinde yaşayan biri olarak söylüyorum. biri sokakta tokat atsa en korkak insan bile bir tepki verir. ne oluyor birader der. nasıl oluyor da hayatımızın her zerresine çökenlerden, yaşarken cehennemi yaşatanlardan hesap sormuyoruz? çoluk, çocuk 150 binden fazla insan öldü. sırf ölenlerin 1. derece yakınları yarım milyon kişi yapar.

    ormandaki hayvana bile dokunsan tepki verir. bu ülkenin neredeyse tamamı tepkisiz ve korkak. hani insan hayvan ayrımı yapılır ya. doğru, insan olarak potansiyelimiz çok yüksek. gerçekten de kendimizi hayvanlardan ayıracak büyük işler yaptık; ama bu potansiyel belli ki negatif yönde de işliyor. hayvandan beter duruma da düşebiliyoruz. yazık. hiç arabesk biri değilimdir; ama gerçekten yaşamak nedir bilmeden, sadece hayatta kalarak geçip giden ömürlerimize yazık. siyasetçiler, ünlüler, büyük para sahipleri yaşarken ve üzerimize bir enkaz gibi çökerek yatlar, katlar alırken; seyahatler edip pahalı saatler takarken biz anca hayvanlar gibi ucu ucuna hayatta kalıyoruz. bunu hiç solcu bir yerden söylemiyorum. solcu veya sağcı değilim. 7 yaşından beri sol-sağ işlerini çocukça bulurum. ben gerçekleri söylüyorum ve bu gerçekler karşısında asla ama asla tepkisizliğimizi ve korkaklığımızı aşamamamızdan bahsediyorum.
    yazının başında değindim. bunun nedenlerini oturup sakin sakin anlatmak basit; ama o döngüye girdiğinde senin de akıl sağlığın bozuluyor. kabullenip, tembelleşip hımbıllaşıyorsun. birilerinin sana aslında her gün ve özellikle 6 şubat'ta cehennemi canlı canlı yaşatması karşısında bu tepkisizlik, bu korkaklık kabul edilebilecek bir şey değil aklın alabileceği bir şey değil. bu söylediklerimi sadece, 40 yıl para biriktirip ancak alabildiği tek bir daireyle birlikte bütün eşyalarını kaybeden, enkaz altında canlı canlı gömülü halde saatlerce cehennemi yaşayıp bir de üstüne selasının okunduğunu duyan, enkazdan 5 yaşındaki çocuğunun sadece sol bacağına ulaşabilen, çok sevdiği eşini, kafası a4 kağıdı gibi dümdüz olmuş bir şekilde bulan ve hayatı boyunca o görüntüyle "yaşayacak" olan yani depremi yaşamış olan bizlere değil bütün ülkeye söylüyorum. hepimiz aynı boktan döngünün içindeyiz ve bu boktan döngüyü kırmaya ne kişisel olarak ne de toplumsal olarak cesaretimiz var.
    küçük bir azınlık gerçekten yaşarken biz ancak ucu ucuna hayatta kalarak ömrümüzü tamamlayacağız. tabii bu gece saat 3 sularında bir deprem olup da daha fazla para kazanmak için malzemeden çalan adam ve buna izin veren devlet yüzünden ölmezsek.

    ne kebap ne döner ne de kapadokya, bizi en iyi anlatan şey korkaklığımız.

    uzun yıllar önce bir yazar mıydı, ünlü biri miydi kim olduğunu hatırlamıyorum; ama kurduğu bir cümleyi net olarak hatırlıyorum:

    türkler (türk, kürt, arap vs. hepsi) korkaktır. başına gelen her şey de korkaklığından geliyor, demişti. açıkçası o zaman okkalı bir hassiktir çekmiştim bu cümleyi okuduğumda. ne yazık ki doğruymuş, yıllar içinde anladım.

    deprem görüntülerinin altına duygusal müzikler verip milleti ağlatmayı amaçlayanları, şov amaçlı saçını başını dağıtıp kamera karşısına geçenleri değil saniye adlı youtuber'ın bu kısa videosunu seyredebilirsiniz. kanalını takip etmiyorum, diğer videolarını bilmem; ama depremle ilgili bu videosu on üzerinden on.
    izleyenler de tekrar izlemeli bence. çünkü tam sırası.

    ve bir şeyi düşün. düşündüysen tekrar düşün:

    niye bu kadar korkağız? nasıl oluyor da tepkisiz kalabiliyoruz?

  • 24. erdoğan'a oy verdik pişman değilim

    kutsal kitaplardan anlatılan kavimlerin nasıl sonlarına koşa koşa gittiklerini anlatan bir vecize.

  • 25. 5 şubat 2024 renault rezaleti

    merhabalar, biraz uzun bir yazı olacak, bunun için üzgünüm, fakat, olabildiğince kısaltmaya ve okunabilir bir şekilde yazmaya özen gösterdiğimi belirtmek isterim. aşağıda, renault marka, yetkili satış mağazasından sıfır olarak satın aldığım aracımla ilgili yaşadığım kötü deneyimi sizlere aktarmaya çalışacağım.

    26 haziran 2023 tarihinde aracımı bursa renault mais şubesinden teslim aldım, aracımın modeli clio joy manuel.

    aracımı aldıktan sonra motorun sarsıntılı bir şekilde çalıştığını ve şanzımandan anormal bir ses geldiğini fark ettim. temmuz ayında görüştüğüm çağrı merkezi 22 ağustos 2023 tarihine gün verdi ve aracım kontrol edildiğinde herhangi bir sorun olmadığı tarafıma bildirildi.

    görsel

    aracı teslim aldıktan sonra sorunun devam etmesi üzerine tekrar çağrı merkeziyle iletişime geçtim ve durumun düzelmediğini, aracın vitesi boşta boşta çalışırken şanzımandan ses geldiğini, debriyaja bastığımda bu sesin kesildiğini ve ayağımı debriyajdan çektiğinde sesin devam ettiğini bildirdim. buna ek olarak, vites geçişlerinde yine şanzımandan uğultu sesi geldiğini de özellikle vurguladım.

    sorunun müşteri temsilcisi ile çözülememesi sebebiyle üst düzey yönetici olduğunu ifade eden bir çalışan tarafıma ulaşıp yardımcı olacağını ve aracı kontrol edilmesi için bursa mais şubesine götürmem gerektiğini iletti.
    burada aracın muayenesi esnasında kalite kontrol görevlisi şanzımandan anormal bir ses geldiğini kendisi de doğruladı ve bunu şikayetler kısmına tespit edildi olarak not düşüp, aracı 21 kasım 2023 günü servise bırakmam gerektiğini belirtti.

    aracı teslim almak üzere davet ettiklerinde ise motorun teklemesi/yalpalaması için kelebek temizliği yapıldığını ve motor takozunun değiştiğini, şanzımanda bir sorun tespit edilemediğini ve normal olduğunu ilettiler, itiraz ettim, fakat, hiçbir sonuç alamayınca, aracımı mecburen teslim almak zorunda kaldım.
    görsel
    görsel
    görsel

    bu süreçte çağrı merkeziyle tekrar iletişim kurduğumda, aramayı yanıtlayan görevli 1 saat boyunca beni bu sesin normal olduğuna ikna etmeye çalıştı, fakat, daha henüz aynı şikayetten dolayı servisten çıkan ve yakın tarihte sıfır alınan araçta halq motorun sarsıntılı çalışması, şanzımanda vites boştayken ve vites geçişlerinde yoğun uğultu sesinin devam etmesi ve hareket halindeyken gaz tepkimesi arttıkça uğultunun yoğunlaşması şikayetlerinin devam ettiğini ilettim kendilerine. bunun üzerine, herhangi bir şey yapamayacaklarını, açıkça araçta bu sorunların bulunmadığını ve üstü kapalı bir şekilde “yalan söylediğimi” ifade ettiler.

    bu süreçten sonra ivedi bir şekilde avukatımla görüştüm ve akabinde tespit davası açtık, bilirkişi ve mahkeme heyetinin aracı inceleyeceği zamanı bekledik. 6 aralık 2023 tarihinde aracın keşfi yapıldı ve raporumuzu 3 ocak 2024 tarihinde teslim aldık. verilen bilirkişi raporunu aşağıda bulabilirsiniz;

    “aracın motor gücünün ve torkun düşük kaldığı, şanzımanda problem olduğu,
    motor krank milinde balans olması nedeniyle ilk harekette sarsıntı yaptığı, sık sık motor
    takozunun değişmesi gerekeceği,
    araç motor ve şanzımanında olan problemin deneme aşamasında boyutunun belirlenemediği, motor ve şanzıman söküldükten sonra problem çözümünün ve maliyetinin hesaplanabileceği,
    yaşanan problemin boyutu belirlendikten sonra ne kadar sürede onarımın yapılabileceği,
    ona göre mahrumiyet kaybının tespit edilebileceği,
    tespit edilen aksaklıkların zaman içerisinde fark edilmesi nedeniyle gizli ayıplı sayılabileceği,
    kanaatine varılarak,
    yüce mahkemenizin takdirlerine saygılarımla arz ederim. 03/01/2024”

    görsel

    raporumuz elimize geçtiği andan itibaren çağrı merkeziyle irtibat kurduk.
    ama ne yazık ki hiçbir sonuç alamadık.
    arabuluculuk süreçlerine başlandı, fakat, o aşamada ise renault tarafı mahkemeyi işaret ederek, arabuluculuk yoluyla sorunu çözmeye sıcak bakmadıklarını ve hukuki süreçle devam edeceklerini belirtti. kısaca renault tarafı, garantisi devam eden, üretim kaynaklı arızası/ayıbı bulunan araca müdahale etmeyi reddetti ve başarısız ilk müdahale haricinde sorumluluk almadı.

    “dava ne kadar sürecek, ne sonuç alınacak, sonuç tarihinde aracın veya ödenen ücretin değeri ne şekilde değişecek, mevcut araç modelinin üretimi devam ediyor olacak mı?” gibi soruların cevabı tamamen “bilinmezlik” olmakla beraber, bir müşteri olarak inanılmaz bir hayal kırıklığına uğradığım ve benim gibi hem ihtiyacını gidermek hem de birikimini değerlendirmek amacıyla araç alma planı olan ya da araştıran insanlara da bilgi vermek amacıyla bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. insan doğal olarak koca koca markaların kendi ürünlerinin arkasında durmasını bekliyor ama hakkınızı aradığınızda, haklılığınızı ispat etmek adına ne yazık ki bolca vakit ve nakit harcamış olarak buluyorsunuz kendinizi. umuyorum ki mahkeme haklıya hakkını mümkün olan en kısa sürede temin edecektir, fakat, bu yorucu süreci umarım hiçbir tüketici tekrar yaşamak zorunda kalmaz.

    okuduğunuz için teşekkür eder, desteklerinizi rica ederim.

    edit: başlık açılmadan önce renault genel merkezinden yine kendini üst düzey yönetici olarak lanse den ve tarafıma ulaşan arif isimli temsilci arkadaşın ilettiği gibi durum arkadaşlar “bilirkişi raporunu ben anlamam ve işlem yapmam elinizde mahkeme kararımı var işlem yapayım? benim için serviste ustamın verdiği karar gerçekli” kendi kalite kontrolcüsü ve bu ülkenin yetkili mahkemesi tarafından yapılan tespitlere renault bu şekilde yaklaşıyor.
    ayrıca bu araç alınır mı? 1.0 binilmez diyen arkadaşlar, benim aldığım süreçte bayilerde araç olmamasından kaynaklı, bulduğum ilk aracı almak zorunda kaldım.
    destekleriniz için çok teşekkürler, bir çok girdiyi okurken saygıdeğer bir kitle olduğumuzu bir kez daha anladım.

  • 26. imamoğlu'nun kaybetmesi bizim sorunumuz değil

    demokrasi kelimesinden bir bunlar bir de siyasal islamcılar yüzünden tiksinmek…

  • 27. 0.64 faiz oranıyla konut kredisi çeken güruh

    0,74-500.000-15 yıl.

    alınan ev bedeli-600.000
    şimdiki değer-6.000.000

    alındığı zaman aylık ödeme maaşın %75'i.

    şimdi maaşın %10'u.

    iyiki çekmişim gözü karartıp.

    10-15 yıl kredi çekilir mi ya ben dünyayı gezecem diyenler bin pişman.geçmiş olsun.

  • 28. hayatı stressiz ve huzurlu yaşamak için gerekenler

    yeterince para, sonrasında her şeyi çözmek mümkün. ortalama bir türk insanı aşağıdaki yer alan, az stresli ve huzurlu bir hayat erişme şartlarından hiçbirine ulaşamaz vaziyette:

    -sağlıklı ve taze yiyecekler
    -terapi
    -temiz ve kaliteli giysiler
    -ortalama bir barınma imkanı
    -araba & rahatça yakıt satın alma imkanı
    -günlük ev-iş yolculuğunun 2 saatten az sürmesi
    -rahat, ortamına ve mevsime uygun çeşitli ortopedik ayakkabılar
    -kaliteli sağlık hizmetlerine erişim
    -hobiler için ayrılmış bir bütçe
    -hobiler için ayrılmış bir zaman

  • 29. semih kılıçsoy

    bugün "kasti" olarak yüzüne bir dirsek bir de tokat attılar. o da iki golle karşılık verdi.

  • 30. bebeğin yüzünü emoji ile kapatıp paylaşmak

    varoş bir harekettir. nazardan korkuyorsan hiç paylaşma amk. zakırbörg dünyanın en zengin adamlarından biri, onunki güvenlik amaçlı besbelli. sen 2+1 bitişik nizam varoş mahalle dairesinde oturan birisin

  • 31. dolandırıcı psikolog vakası

    böyle bi keriz silkeleme yöntemi var hem de binlerce yıl önce icat edildi. son dönemlerde badeleme olarak adlandırıldığı da oluyor, sizin terapi dediğiniz şeye de cin çıkartma diyorlar.

    şimdi, ne yazsam olmayacak. dünyanın hiçbir yerinde, 1 gram muhakeme yeteneği olan insan yoktur ki cinsel terapi denen şeye inansın. terapi denen şey tanımı gereği uzun soluklu olmalıdır en basitinden.

    üniversiteye gittiniz, biraz alkol aldınız, oy hakkınız var diye kendinizi medeni zannettiniz, durum bundan ibaret. kafanızın içi o çorak köylerden bi adım ileri atamamış. bu gidişle sizi daha çok dolandırırlar.

  • 32. 7 arap göçmenin italyan çocuğu istismar etmesi

    meloni'yle erdoğan anlaştı, artık yerli ve milli italyanımızın çocuğu istismar edilmeyecek. kiminki edilecek peki?

  • 33. doktora meslektaşız diyen diş hekimi

    3-5 branş hariç doktorlar dişçilerin boku olamaz.
    tıp camiasında %100 başarıyla tedavi uygulayan tek branş bunlardır sanırım.
    diğer branşlarda %5 oran yakalarsan öp başına koy.

  • 34. cahil kesimin sevdiği aktiviteler

    güce tapıp güçlüyü övmek.

    nerede 2-3 cahil bir araya gelse güçlü olanı över över över doymak bilmez. ne o övdüğü şeye yaklaşacak nüfuzu ne de ekonomik durumu vardır ama yine güce tapmaya doymaz cahil.

    otobüs durağında otobüs beklerken mercedes'i över cahil, "alaman arabası gardaş" der. bim'de kasada beklerken belediye başkanı, milletvekili över mesela. "eyi adam eyi adam" der. köyün zenginini, patronunu, amirini, ondan bir tık fazla parası olan arkadaşını...

    övet över sonra da gider yatar uyur işte amk cahili.

  • 35. rüyada liseye geri döndüğünü görmek

    anladığım kadarıyla herkesin gördüğü korkunç bir kabus bu. bu gece ben de liseye geri döndüğümü hatta lise sonda sınıfta kaldığımı gördüm. o kadar strestliydim ki, lise son başlamış ve ben 1 aydır okula gitmemişim. devamsızlık da 20 günmüş ve ben ne yapacağım diyordum. üniversiteye nasıl gidicem, herkes liseden mezun olurken ben seneye mi gidicem yine diye düşünüyordum. o kadar kasvetliydi ki. uyandığımda bir müddet gerçek sandım hatta uyku sersemliğiyle parmaklarımla devamsızlık günlerimi hesap etmeye çalıştım. bizler bu kabusu neden görüyoruz biri çıkıp açıklasın artık.

  • 36. konya'da arkadaşını diri diri gömen adam

    ne biçim ülke anasını satayım ya.

    bu ülkenin içişleri bakanı ne yapıyor? belediye seçimlerine mi hazırlanıyor? bu rezillik nedir ya gotham cityde miyiz biri bir şey yapsın artık ya.

    akpli seçmen yüzünden ne canlar gitti şu memlekette umarım mutlulardır. eserleriyle gurur duyuyordur ezanlar dinmedi. ama selalar ezandan neredeyse daha fazla okunmaya başladı. bu gurur hepinizin.

  • 37. mülayim sert'in en beğenilen özelliği

    tv kanallarının çöplükten hallice olduğu 2024 yılının 4 şubat’ında birçok kişiye show tv izletebilmesi.

    büyük adamsın mülayim abi. sen bizi güldürdün, allah da seni güldürsün.

    bommmm*

  • 38. 4 şubat 2024 başak demirtaş'ın ibb adayı olması

    dem parti chp ile hangi noktada anlaşamadı ya da ak parti ile nasıl bir pazarlık yapıldı da böyle bir karar alındı gerçekten çok merak ediyorum. yalnız ekrem imamoğlu dem parti'nin yapmış olduğu bu hamleye rağmen istanbul'da yeniden seçilirse eğer; ilk işi kemal kılıçdaroğlu döneminde kadrolara yerleştirilen kürtçü tayfayı tasfiye etmesi olacaktır. ardından da recep tayyip erdoğan sonrası cumhurbaşkanlığının en güçlü adayı olarak siyasi arenadaki konumunu güçlendirecektir. (bkz: all in)

  • 39. 4 şubat 2024 real madrid atletico madrid maçı

    al sana ceballos amk, hadi sg şimdi.

    ancelotti'nin zort olduğu maç.

  • 40. survivor 2024 all-star

    yunus emre lise arka sira kisiliginden siyrilamamis bir ergen. bunun nesi seviliyo ve komik bulunuyo hic anlamiyorum. nah yapmis ehuehuehu cok komik

  • 41. çocukken hayal edilen tanrı şekli

    başta dümdüz bulut,

    sonra bulutların da üstünde olup göremediğimiz ama bulutumsu bir eskizle pofuduk şekillenmiş garip bir figür,

    sonrasında bütün gökyüzünde gipgizli bir hiçlik,

    sonrasında hiçbir şey ya da her şey.

  • 42. yerel seçimlerde muhtar seçme kriterleri

    o değil de muhtar ne iş yapıyor ? artık her evrakı e-devletten halledebiliyoruz.
    17002 tl × 50278(türkiye'deki muhtar sayısı
    = 854,826,556tl 854 milyon tl maaş giderleri var bunun yanında sigorta primleri vs varsa 1 trilyon tlden fazla yükü var devlete. neden hala varlar ? dünyanın en gereksiz mesleği bu çağda... bu parayla 7500tlden yaklaşık 114000 tane öğrenciye burs verilebilir veya maliyeti 2 milyondan her ay 427 sosyal konut yapılabilir. çevre ve şehircilik bakanlığının verilerine göre 1450 kişilik öğrenci yurdun inşaat maliyeti 719 milyon tl. bu veriye göre her ay 1 öğrenci yurdu inşa edilebilir vs.

  • 43. kadınlar güçsüz erkeği sevmez

    ne demiş atalarımız?
    "kadınına derdini anlat, hem derdinle hem kadınla uğraş."

    sorunun varsa yalnızsın, eğer sorununu kadınına anlatır ve destek beklersen; senin ne kadar güçlü olduğunu test etmek için bir darbe de o vurur. bunu sözle, mimikle, ses tonuyla, eleştiriyle veya herhangi bir uyaranla yapabilir.
    sıkıntını sessizce kendin çöz, güçsüz tarafını ve güçsüz duruma düşme ihtimalini asla gösterme sevmezler. mâlesef acı gerçekler.

    (bkz: dost bildik eşeği alnımıza değdi taşşağı)

  • 44. çorum b. başkanı'nın iskilipli atıf'ı yad etmesi

    (bkz: #161285071)

    tanıma bak sen. seni gidi zavallı seni, seni gidi aciz seni. google'da bula bula bunu mu buldun.

    iskilipli atıf denen ucube yazdığı frenk mukallitliği ve şapka'dan ötürü giresun istiklal mahkemesinde yargılanmıştır ancak idamını getiren yargılanma vatana ihanetten ötürü ankara istiklal mahkemesinde yapılmıştır.

    herif vatana ihanetten gebermiş ama bunun gibileri, iskilipli atıf'ın ingiliz işbirlikçisi bir köpek olmasının etrafından dolanıp şapkaya takılıyor. bunu cahillikten değil, aksine bile isteye, karakterleri onlara bunu dayattıkları için yapıyorlar.

  • 45. zafer partisi'ne atılan her oyun çok önemli olması

    türkiye cumhuriyetinde sadece aday çıkartabilme özgürlüğü şu partilerin var.

    ak parti
    cumhuriyet halk partisi(dersimliler derneği)
    dem parti

    diğer partiler aday çıkartıyor ise ya da biri bunlara oy veriyor ise kesin birilerine yaraniyor ya da birilerinin adamıdır.

    hâlbuki benim siyasi görüşüm beğenim sevgim olamaz.

    ekşi sözlük geri zekalılar ile dolu. bunlarin en geri zekalilarini da demokrasi nedir, seçim nedir, insanlar neden oy verir bilemeyen bunu özümsememis sığırlardir.
    bunlar iki nesil önce dedeleri götünü taşla silerken hasbelkader istanbul izmir gibi şehirlere taşınıp şimdi burada millete chp, akp, dem anlatan özürlülere dönüştüler.

    kardeşim ldp ye oy verdim ben 50+yaşındayim, yurtdışında yaşıyorum çok şükür herşeyim var. geçen seçimde yaşadığınız ülke cehenneme dönmesin diye zafer partisine oy verdim.

    oğlum bir görüşe sahip parti yüzde 9 ya da yüzde 5 oy alsa bile bu çok büyük bir oy oranidir.
    biz irade beyan ediyoruz, ben atatürk milliyetçiliği istiyorum, ben türkiye cumhuriyeti'nin göçmen, mülteci cehennemi olmamasını istiyorum, ben kaynakların türk milletine aktarılmasıni istiyorum.

    türkiye'de m2 başına düşen en çok geri zekalı ekşi sözlükte vardır.

    zafer partisine atılan oy, o partinin politikalarini destekleyen herkes için çok önemlidir. bir partinin politikasıni destekleyen kişiler o partinin görüşlerini doğru bulduklarını da gösterir.
    tüm yokluğa rağmen zafer partisi 2.6 milyon oy almış. umarim 10 milyonu görür.

  • 46. maltepe'de öldüresiye dövülen hamile kedi

    (bkz: #161266412) arkadaşınızın eşi kedinin dışkısını avuclayip, sonra parmaklarını yaladı sanırım. bu cehaletle biz nasıl baş edeceğiz bilemiyorum ya.

  • 47. suudi arabistan swat ekibi

    amk arapları anca öldürmeyi bilir, kurtarmayı değil.

  • 48. orta sınıf aylık ne kadar kazanmalı sorunsalı

    adama bak 50 binin 4-6 katı olmalı yazmış. iyice ergen yuvası oldu sözlük.

    karı koca memur veya öğretmen maaşını baz alırsanız orta sınıfı bulursunuz. türkiye hep böyle olmuştur karı koca çalışan memur orta sınıfın tam ortasını gösterir. asgari ücreti n 3-4 katı maaş almaktır. karı koca eve 90-100 bin giriyorsa veya siz tek çalışıyor eşiniz çalışmıyorsa sizin en az 100 bin almanız lazım. yani 3 bin dolarlık gelir eşittir orta sınıf. 150-250 aralığı giriyorsa orta-üst sınıf olursunuz.

    250 üstü iseniz yani 9-10 bin dolar üzeri varlıklı sınıf ama en asgariden ucundan kıyısından girersiniz bu sınıfa.

    alttaki ergen de ekonomi bilmeyenler demiş. prof dr sadi uzunoğlu ki görüşlerini çok beğenirim bak ne yazmış o kurlara göre şimdiye çevirince de orta sınıf 90-100 binlere geliyor:

    kaynak https://gazeteoksijen.com/…-sinif-sayilirsin-155203
    "bence artık 25 bin lira geliri olan dört kişilik bir ailenin orta sınıf olarak adlandırılması çok da doğru bir yaklaşım değil. bu rakamın daha yüksek seviyelere çekilmesi lazım. yani en az 40-50 bin lira girecek ki bir eve, ‘orta sınıf’ diyebilelim. bu da şu anda üst düzey yöneticilerin aldığı maaştır. "

    not usd o zaman 16,48 tl.

  • 49. 54 yıl sevdiğini bekleyen kadın

    avrupalı ve katolik olsa vatikan'ın azize ilan edeceği kadındı.
    gabriel garcia marquez'in bir hikayesi vardı. kızının azize ilan edilmesi için on yıllar boyunca vatikan'da bekleyen bir baba… marquez “kendisinin bir aziz'e dönüştüğünü fark etmemişti” diye yazar.

  • 50. evlenecek erkek bulmanın gittikçe zorlaşması

    insanlar aşkı sevgiyi değil, evliliği arıyor. böyle çağın amk.