üç büyüklerin gerizekalı taraftarları artık çok baydı. sadece rakip takım oyuncusunu kötülemek için maç izleyen birbirinden farkı olmayan bu it sürülerini engellemekten yoruldum.

hangi ara bu kadar gerizekalı bir güruh türedi? ve neden bitmiyorlar?

gol atınca kuşlara girsin diyen beyinsizler mi dersin, keremi eleştirmek için kuduranlar mı dersin insanı çileden çıkarırlar. yahu bilgilendirici içeriği filan geçtik artık her kulvarda birbirine saldırmak için hazırda bekleyen şu orullar bitse yeter.

edit: cenk golü atıyor samete koşuyor bu ergen trollere ders olsun bu görüntüler.

100 yıl önce onlar bize ihanet ettiği için yeni bir ülke kurduk onu kutluyoruz, kutlyacağız, kutlamamak için bahane arayan haindir.

öncelikle hoca türk milleti demiş. sizlik bir durum yok.

ne yapalım gidip hamas terör örgütüne mi katılalım ?

ümmet diye haftanın yedi günü kafa ütüleyen sizsiniz ?

biz ümmetten önce milletiz. adımız da türk milleti. bizim tarikatımız şeyhimiz yok.

biz yasalar karşısında eşit bireyleriz.

siz bilmezsiniz, biz de vatan kavramı vardır.

vatan tehlikedeyken, biz olmayan şeyhimizin ağzının içine bakmayız. insiyatif alırız.

sen şimdi millete enik çekeceğine, o elindeki klavyeyi yavaşça yere bırak ve şeyhine sor;

“ümmet öldürülüyor daha ne bekliyoruz?”
“ neden cihat çağrısına cevap vermiyoruz?”

aradıkları bahaneyi bulmuşlar.

sığınmacılar davşan gibi ürerken, türkler siz üremeyin deniyor. hiç öyle masum bir video değil, kim bilir hangi planın ürünü. demografik yapının iyice içine sıçılması.

"+90 türkiye'deki en güncel konuları ve gelişmeleri takip etmek isteyenler için youtube üzerinden yayın yapan yenilikçi ve tarafsız bir haber kanalı. dw öncülüğünde kurulan +90'a, dünyanın önde gelen diğer kamu yayıncılarından bbc, f24 ve voa içerik sağlamaktadır."

(bkz: +90 (youtube kanalı))

sığınmacı övmek, feminazi övmek.. ne ararsan var.

bir şeye gönüllü olmak demek, bir işe yaramak demektir. gönüllü asker olursun, gönüllü hizmetli olursun, gönüllü eğitimci olursun vs. senin çocuk doğurmamanın kime ne faydası var!?! bunun "gönüllü olmak" kavramı ile ne alakası var? doğurmuyorsan doğurma amk...

çocuk doğurmak istemiyor olabilirsin, ama bunu "gönüllü olmak" diye yutturamazsın. sanki toplum yararına kendini feda ediyor, bize ne senin kişisel tercihinden.

#157796330

adam 50 yıl çalışacak, zar zor 2 ev alacak, burada para tutmayı bilmeyen, götü boklu burnu sümüklü beyni noksan ekşici gelip onun evine konmaya çalışacak. vallaha şaka gibi entryler var burada troll desen troll de olamaz onların bile az buçuk aklı var

3-5 kuruş diye diye günün sonunda maaşının yarısından fazlasını aylık aboneliklere verip sonsuz bir köle olduğunun farkına vardığında ekşi kullanıcıları dünya daha güzel bir yer olacak

şu anadolunun ücra köşelerinden çıkıp, taşra üniversitelerinde okuyan, sikko ideolojilere mensup, eğitimsiz ve fakir ailelerin anti entelektüel, çaresiz çocuklarını karar verici makamlara getirmeyin bürokrasi içinde.

bugün sağa sola poz kesen, afra tafra yapan bir savcının perde arkasında nasıl bir hikaye var? şöyle;

mezun oluyor taşra üniversitesinden, akrabaları tutuyor bunu kolundan siyasi veya dini bir yapının karşısına çıkarıp "aha bu da bizim oğlan" diye takdim edip, referans olmasını istiyorlar. eleman boynu bükük, elleri önde bağlı kurbanlık koyun gibi duruyor :)

işte böyle savcı olup, sağa sola artistik yapıyorlar. bunlar önce bir hayatta tek başlarına bir şeyler başarabilsinler, ondan sonra onu bunu soruşturur yargılarlar.

kendi iradesi olmayan insanlar neyin hakimliğini savcılığını yapacak. battı balık yan gider kafası bu.

sadece apple ve amazon markaları bile avrupa' nın yarısının toplamından daha büyük bütçeye sahip olmasıyla haksız da sayılmaz gibi.

sevilen bir kişinin yapılan hatası bizim gibi doğu kültürlerinde hemen kapatılmak isteniyor. şurada "236 promil alkol ile araç başına geçen adam" diye başlık açılsa eminim herkes onu linç edecek. cinayete teşebbüs mü denmeyecek. trafik canavarı mı denmeyecek kim bilir neler söylenirdi. ama olayı yapan sevilen kişi olunca yorumlar değişiyor. ah be abi sen bize lazımsın falan deniliyor. yine bu insanlara başka konuda bir şey sorun ülkedeki yozlaşmadan adamına göre muameleden dertlidir.

bazı sebepler;
-hepimizi fıtık etmek istiyor
-hepimizi gıcık etmek istiyor
-hepimizi uyuz etmek istiyor
-hepimizi kanser etmek istiyor
-hepimize kafayı yedirtmek istiyor
-hepimizin ömrünü yemek istiyor

yaş 80e merdiven dayadı.
bırak ulan artık..bırak

en kritik 2 maçta aslanlar gibi oynayan abdülkerim ve samet'e maç sonu ihanet eder gibi konuşan sözde kaptan.

bu iki stoper sayesinde 2 galibiyet aldık, maç sonu çağlar, merih eksik diye açıklama yapıyor.

bundan kaptan değil, arkadaş bile olmaz.

geldi ve hırvatistan maçında ilk 11'e barışı koydu, golü attı, kazandık.

ikinci maç ilk 11'e yunusu koydu, golü attı.
11'e yerleştirdiği samet asist yaptı, oyuna soktuğu cenk ikinci golü attı.
oyuna soktuğu yusuf sarı asist yaptı.

teknik direktörlük böyle yapılır. amına koduğumun almanı. hayatımızı sikti.

edit: defansa yerleştirdiği samet-abdulkerim ikilisi son 2 maçta gol yemedi ve onlarca kritik topa müdahale etti.

edit2: cenk 2 tane attı. ismail'in gaza gelmeyip boşa çıkarması da takdire şayan. hırvatistan maçının üstüne koya koya gidiyor.

şiir okuyan bir adet yavşak.
içen insanın içtiğine karışan kontrol manyağı.
rakı şöyle içilir böyle içilir diye kafa siken denyo.

açık ara öğretmenlerdir. bunun sebebi az kazanmaları falan değil. o kültür. yani o öğretmenler odası, öğretmen çevresi vs aşırı kötü etkiliyorlar birbirlerini. kahvaltı organize ediyorlar mesela, orada bile sen 3 poğaça aldın, ben 5 aldım, o evden getirdi hesabı yapıyorlar. en sevmediğim meslek grubu çalışanları, bu açıdan. bir de sinsilikleri, başkalarını çekememeleri, arkadan sürekli iş çevirmeye çalışmaları falan…

edit: astsubay, subay, avukat, muhasebeci, finansçı vs de bolca görmüş biri olarak konuşuyorum, astsubaylar vs öğretmenlerin getir götürünü bile yapamazlar. öğretmenler apayrı bir seviyededir. eğer başka meslekleri öğretmenlerden üstte tutuyorsanız ya öğretmen görmemişsinizdir, ya da öğretmen sizsinizdir.

konya amk, nefret edecek bir şey bulamasınlar, birbirlerine saldırırlar. bu hükümetin 22 senedir güddüğü "müslüman olmayan herkes düşmanımızdır" fikri türk halkının yarısında çok pis yer etti.

adamlara diyorsun ki kardeşim bunlar yabancı ama bize hiç bir zararları olmamış. bunlar da "olsun gayri müslim değil mi gebersin amk, allah öldürün diyor" diyorlar, bu nasıl bir öfke lan?

cihanda bir biz vardık, bir de küffar manyaklığını şiar edindiniz iyice.

tanım: sözde hoşgörünün başkenti konyalıların şaşırtmayan sebepsiz kinciliği.

renge bakılırsa dünyaya muhafazakar şirin getirecekler.

pala yağladı 5800 olacak alıcam diyenleri bekliyor. 5800 olsun 5000'e düşürecek. çok düştü diyip girenleri patlatmak için 4000'e kadar düşürecekler. sonra herkes all in yapacak. hemen 3000'e düşürecekler girenleri patlatmak için. sonra herkes long pozisyon açacak. onları da patlatmak için şakladanak 1000 yaptılar mı borsayı. böyle böyle düşe düşe yok olacak borsa bak görürsünüz buraya yazıyorum. ytd.

alemlerin rabbi olan allah'a bağlanmaktır. kazanırsınız. her şeyi, hepsini. bu dünya'da en büyük özgürlük, yüce melik'e şerefle boyun eğmek ve hükümranlığını övmektir. bu yücelikten mahrum kalanlar, zamanlarını çöpe atanlardır.

rahman ve rahim olan allah'ın yüce adıyla!

hadid 21: o halde rabbinizin affı ve cenneti için yarışınız! allah'a ve peygamberlerine inananlar için hazırlanan bu cennetin eni, gök ve yer genişliğindedir. bu, allah'ın hak edene vereceği bir lütuftur. çünkü allah büyük lütuf sahibidir.

talepte bulunan kişi okuma alışkanlığı kazanmak istiyor, önerilen tuğlaya bak: karamazov kardeşler.
senin derdin yardımcı olmak değil, senin derdin artistlik yapmak. uyuz oluyorum böyle insanlara.

ben okuma alışkanlığımı çeviri mesleği sebebiyle senelerce kaybettikten sonra (insanın bir şey okumaya ne mecali ne midesi kalıyor çünkü), george orwell - hayvan çiftliği ile rahat bir dönüş yapmıştım. daha sonra en akıcı gidenler stephen king romanları oldu (öneri bırakalım hemen: "göz"). seri polisiyeler de güzel ve dinlendirici; mesela şu an jane casey'nin maeve kerrigan serisinin üçüncü kitabındayım, iştahla okuyorum. bu tarz kolay, dinlendirici okumaları tavsiye ederim. alışkanlık kazanma aşamasında özellikle ağır klasikleri pek önermem, meraklısı olmayan birine sıkıcı gelebilir ve soğuma yaratabilir. kısa klasikleri deneyerek o işlere girişmek lazım.

ayrıca kişisel gelişim kitapları da rahat okunan türdedir, ekseriyetle de 200-300 sayfayı geçmez. ilgi çeken konulardan birkaç tanesi seçilip, bunlarla da alışkanlık edinilebilir.

aklıma geldi editi: jack london - kızıl veba da okuma alışkanlığına geçiş için çok iyi bir eser. hem harika bir kurgu, hem kısa, hem dili insanı yormuyor; çok akıcı ve merakla akıp gidiyor. hayvan çiftliğiyle birlikte kesinlikle onu da öneririm.

aklıma geldi editi-2: yorucu günlerde okumak insana çok zor gelebiliyor. böyle zamanlarda sesli kitapları tavsiye ederim. ben yatmadan önce eğer dinlenerek uyumak istiyorsam youtube'dan sesli kitap/hikaye açıp öyle uykuya dalarım. kitap olayını sevmek için etkili bir yöntemdir bu da.

başlıkta yazılanlara tekrar göz attıktan sonra karşı konulamaz biçimde gelen edit:
okuma alışkanlığı her yaşta kazanılır. zaten hangi yaştaysanız, o yaşa da hiçbir şey okumadan gelmediniz nihayetinde; sağda solda haber, makale vs. derken birçok şey okudunuz. kitap alışkanlığı kazanmamanız için bir sebep yok. hangi türün sizi çektiğini bulmaya çalışın; günümüzde çok fazla çeşit mevcut zaten. illa felsefe, sosyoloji, tarih, rus klasikleri, fransız klasikleri vs. okumak zorunda değilsiniz. size üsttenci bir tavırla tür dayatanlar her yerde karşınıza çıkar, aldırmayın. o onların kendi egosal sorunlarıdır. sizi içine çekmeyen kitabı okumak için kendinizi zorlamayın, soğumaya sebep olur. bazı yayınevlerinin kullandığı fontlar ve puntolar insanın içini sıkar, bazı yayınevlerinin çevirileri iğrençtir. yani sorun bende mi diye düşünmeyin, okuduğunuz şey sizi açmadıysa başka alternatiflere yönelin. ayrıca kitapseverlerin okudukları kitaplarla ilgili fikirlerini, kitaplardan alıntıları paylaştıkları 1000k diye bir uygulama var, orası da insanda heves körüklüyor, tavsiye olunur.

edebiyat mezunu birey bildirdi.

samsungun 5bin tl'ye de telefonu var 50bin tl'ye de telefonu var.

apple giriş segment ürün çıkarmıyor, siz samsungda ona eş değer amiral gemisi almıyorsunuz.

fakirler de telefon sahibi olsun diye çıkarılan modeli alıyor, attan iniş eşeğe binmek falan yazıyorsunuz. siz eş değer modelleri almıyorsunuz ki, madem o kadar vereceğim apple alırım diyorsunuz adım gibi eminim hiç değişmez, o zaman kıyas yapma hakkınız bulunmuyor maalesef.

s23 ultra 45bin tl, işlemci snap 8 gen2 antutu bench skoru 80bin tl'lik iphone 15 pro max ile benzer.

siz daha 45bin bile vermek istemiyorsunuz... napıyorsunuz 10bin liralık a52 alıp bokluyorsunuz, a52'deki işlemci s23 ultradaki işlemcinin %20 gücünde. ne bekliyorsun kardeş, o paraya o kadar.

adamın yarı fiyatına aynı hızı sunduğu s23 ultrayı bile almayan adamsın. sen nasıl kıyas yapacaksın ki?

beyin bu kadar.

sahanda yumurta yapilmistir, yanina da salatalik kesilmistir. aday tabagi birakir...

aday- sahanda yumurta yaptim yaninada salatalik kestim. yumurtayi tereyagina kirdim. salataliga zeytinyagi ve tuz koydum. afiyet olsun seflerim.

sef 1- yumurtanin yanindaki ney?
aday- salatalik sefim.
sef 1- ne var salatada?
aday- zeytinyagi var, tuzda koydum. yumurtayida tereyagina kirdim.
sef1- ha bende neye kirdin diye sorucaktim.
aday- afiyet olsun sefim.

sef 2 gelir- salataliga tuz koymussun... ?
aday- evet. tuzla zeytinyagi koydum.
sef 2- salatanin yanindaki bu sari ney?
aday- yumurta... tereyagina yumurta kirdim.
sef 2-...
aday- afiyet olsun

sef 3 gelir- ben tabagi dinledim ama istersen yine ozet verebilirsin.
aday- sahanda yumurta yaptim yaninada salatalik kestim. yumurtayi tereyagina kirdim. salataliga zeytinyagi ve tuz koydum. afiyet olsun.
sef 3- yumurtayi tavada mi yaptin?
aday- tavada... tereyagina kirdim. yaninda salatalik var, tuzlu.
sef 3- salataliktaki yag ne?
aday- zeytinyagi var...

kurgu muhtesem!

yarı yarıya ödemeniz lazımdı, 5 kişi binsenizde farketmez, taksimetrede yazan ücret neyse o, ister 120 lirayı 5 kişi ortak öderseniz isterse aranızdan birisi hepsini verir ( benden olsun gibi gibi)

senin mantığın alıyor mu 5 kişiden ayrı ayrı 120 lira istenmesi? neyse

ben olaya 120 lira olarak bakmıyorum, taksicinin milleti böyle rahatça tokatlaması, sokakta 10 tane sabıkası olan adamların rahatça gezmesi, adliyelerde rüşvet iddiaları, adam yaralayanların adli kontrol şartıyla serbest bırakılması, türlü asayiş sorunları falan filan. yani bilmiyorum ama çok fazla başı boşluk var. bu ülke bunu hak etmiyor

oje sürüp, crop giymeyin yeter a.k bu nedir be.

bu zamanda yolda ananıza sövseler bile kavga etmeyin gençler.
kimsenin şeyi o kadar uzun değil, ananı s*kyim deseler bile s*ki uzanmaz o kadar, hemen namus meselesi hâline getirmeyin olayı. duymazlıktan gelip yolunuza devam edin.

sokakta size bulaşık olan hiç bir piç kurusu sizin canınızdan daha kıymetli değil. doğal olarak söyledikleri şeylere deli saçması gözüyle bakın.

üzüldüğüm gençtir.

anneannem dizleri için kullanıyor bunu, 85 yaşında tarla ekmeye başladı

iş öyle bir noktaya geldi ki.

bir halt yiyen ya kuran-kitap açıyor ya da böyle bayrak.

müslümanı dinden, vatanseverleri bayraktan soğuttu bu hadsizler.

türk rock camiasının geldiği hale bak. ulan sırf saçı uzun diye dayak yiyen, pasajları basılan ama bunca baskıya rağmen kendini bozmayan ve tanıyanların "efendi çocuklar" dediği bir camiaydı bu camia. pentagram gitaristi ümit yılbar gönüllü komando olarak pkk ile çatışmada şehit oldu. rahmetli barış manço ve cem karaca insan sevgisiyle, çocuk sevgisiyle, doğa sevgisiyle bilindi. bu adamlar uzun saçlı erkeklerin "ibne" olmadığını bu topluma ispatladı. bu ülkenin gördüğü en büyük yeteneklerden yavuz çetin kendi canına kıymadan önce kötülüğe duyduğu nefretini muazzam bir şarkıyla kusarak gitti^*. geçenlerde kaybettiğimiz özkan uğur gören herkesin yüzünde tebessüm oluşturan bir insandı. bu camia haksızlığa, zulme ve adaletsizliğe karşı hep ses çıkardı. gelinen noktada ne kendine ne ailesine ne topluma en ufak bir faydası dokunmayan böyle ezik tiplerin "camiadan" görülmesi bile utanç verici. kadıköy ve cihangir dışında nefes alamayacak bu pısırık depresif züppelere prim vermeyin.

yani arkadaşım 1 gün çalışıp 2 gün dinlenen sağlıkçının ya da gardiyanın mesaisi seni çıldırtmıyor da öğretmenin ki mi çıldırtıyor anlamadım.(bu arada 2 gün değil 3 gün bile dinlensinler helali hoş olsun)..ben okuldan çıkınca dayak yemişe dönüyorum, baş ağrısıyla eve geliyorum perdeleri kapatıp vurup kafayı yatıyorum.ailemle doğru dürüst ilgilenemiyorum bile..çoğumuzun hastane postane işlerini halletmesi için bir boş günü var.ama o gün evde ölü gibi yatıyorum o gün de bir işe yaramıyor.toz gürültü baş ağrısı sinir stres.ergenlerle uğraşmaktan saçlarım döküldü.kişiliğim değişti.anksiyite sahibi oldum.bu böyle gitmez dedim.meb de memurluğa geçeyim dedim.çünkü artık bu meslek psikolojimi iyice bozmaya başladı.bildiğin sağlığım elden gidiyor arkadaş..ama dediler ki cık olmaz geçemezsin.. normalde mevzuat müsait..ama yok hastaneden rapor alacakmışım da cart curt.neden izin yok.geçişi bir açarsak öğretmenleri tutamayız diye.ama anadolu çocuğu yer mi bu numaraları.
ünvan değişikliği sınavına girip memur olacağım.
ha bu arada biliyormusun öğretmenin süper yetkilerinin olduğu almanyada,ders işlemenin oldukça rahat olduğu almanyada 15 yılını deviren öğretmenine devlet diyor ki ey öğretmenim sen ki dile kolay 15 yıl öğretmenlik yaptın.sinirlerin bozulmuştur yıpramıştır.al sana 1 yıl ücretli izin git dünyayı gez gör dolaş.rahatla.aaa ne kadar şaşırdın değil mi öğretmen düşmanı kardeş..

başka bir mesele

artık çoğu okul tam gün
sınıfçılar,anasınıfçılar,
rehberlikçiler, idareciler ve bilişimciler haftanın 5 günü okulda.meslek liseleri de öyle.normal liselerde 8 de başlar 4 de biter.yani sayısı bir avuç olan ortaokul ve lise branşçıları için mi bu tantana?

başka zaman bilim bilim dersin.cahil yobazlar bilimi sallamıyor dersin.al sana hayvan bilim.eğitim bilimleri diyor ki bir öğretmen en fazla 18 saat derse girebilir.bundan sonra verimi süratle düşer.21 den sonra papağan olur sadece. evet avrupa ülkelerinde de böyle.onlardan aldık zaten bu sistemi.

özel okula çocuğunu gönderen veli kardeşlerimize de kötü haberi verelim.haftada 40- 50 saat derse giren çocuğunun öğretmeninden bir cacık bekleme.yani bil de.sonra o kadar para döktük ama çocuk bir yeri kazanamadı deme.

mesleğin zorluklarından arkadaş uzun uzun bahsetmişler.ama okul önceci ve sınıfçılar ayrı bir dünya.survivor resmen.yaşam savaşı lan bildiğin.emekli sınıfçılara ve okul öncecilere bi baksana çoğu çökmüş oluyor.hele kadınsa 80 lik nineler benziyorlar resmen.

kendi çocukluğunla karıştırma.zamane çoçuğu çok fena çok..aşırı şımartılmış aşırı özgüven pohpohlanmış.karşısında da bütün yetkileri törpülenmiş bir öğretmen..
kendi çocuğumun öğretmenine bakıyorum sınıfındaki bütün çocuklarla tek tek o kadar uğraşıyor o kadar kendini paralıyor ki içinden hocam sen insan üstü bir varlıkmısın diyorum.bana deseki yere yat seni çiğneyip geçeçeğim dese 1 sn düşünmem. özel okul falan değil ha bildiğin devlet öğretmeni.bu kadar eziyetin karşısında da 26 bin lira alıyor.yazık lan yazık.ilkokul mezunu komşum cam fabrikasında işci.36 binlira maaş artı yemek çeki ramazan kolisi okul yardımı cart curt yetmedi artı yılda da 4 maaş ikramiye alıyor. senin çocuğunu yetiştiren bu kadar eziyet çeken adama bu maaş reva mı yani? bir de gelmiş o...çocukları öğretmen şöyle maaş alıyor böyle yatıyor diyor dingiller..

öğretmenlik o kadar gözde meslek olsaydı eğitim fakültesi puanlarının rekor kırması gerekirdi.bu kadar imreniyorum ama yaşım geçti üniversite okuyamam diyorsan aöfden bile öğretmen olabilirsin bu kadar kolay.ama yemez değil mi çünkü kendine öğretmenliği yakıştıramıyorsun.hakaret olarak görüyorsun..senin derdin öğretmenleri aşağılamak.hayvanoğlu hayvan kaybol şimdi.

edit:ilçe milli eğitimlerde memurluk nasıl derseniz.muhasebe ve özlük dışında tam yatış yeri.öğretmen yatıyorsa bunlar takla atıyor herhalde.ilçeye işim düştüğünde,gittiğim birimde en az iki kişi izinli olur.geneli kitap okur, internete takılır, ya da sohbet eder.ha bu arada eleştirdiğim için yazmıyorum bunları.iş gelince yazıyı yazıp gönderiyorlar.o kadar. iş olsa yapacaklar ama yok ki.adam iş mi icat etsin..
saat dörtten sonra da ilgili birimde aralarında anlaşıp birini nöbetçi bırakırlar ki oda tamamen boş görünmesin.sabırsızlıkla sınavı bekliyorum.ses, gürültü, toz yok stres yok.saçma sapan evrak işi yok.idareci mobbingi yok, veli daralması yok.

edit2: bir de asıl ironi ne biliyormusun? başlığı açanın doktor olması.biz doktorlara sahip çıkmaya çalışıyoruz; adam utanmadan öğretmen nefretini kusuyor burda.
hem de kendine küfrettirmekten zevk alıyor..
meşhur bir söz var bir kölenin en büyük isteği özgür olmak değil, köle sahibi olmaktır diye.
halkın hedefindeki meslek gruplarının birbirini en iyi şekilde anlayıp dayanışmaya girmesi gerekirken birbirini boğmaya çalışması ne kadar acı ve hayret verici.

bir de o mesleğe girmeden bu şartları bilmiyordunuz diyen aveller sözüm size; evet bilmiyorduk koçum.sen gibi z kuşağı değiliz biz.80-90 arası doğmuş efsanevi kuşağız.bizim zamanımızda en piçimiz bile dersi dinlemese dahi dersi bölmeye çalışmazdı vurur kafayı yatardı.
haa son on yıldakileri bilemeyeceğim.
fakat şu var ki öğretmenlik sözleşmeli olduktan sonra atananlardan tekrar kpssye girip istifa eden çok..

öğretmenler eğitimsiz diyen lavuklar.evet sen sen.sağına soluna bakıp durma.sen.eğitimsiz babandır.şunu unutma iyi meslek kötü meslek yoktur.bugün gazi yaşargil de doktor.organ mafyasının doktoru da doktor.
evet benim zamanımdaki öğretmenlerin çok mükemmel olduğunu iddia edemeyeceğim. fakat sanki o zamanlar ülkenin bütün meslekleri amerikan standartlarındaydı da bir öğretmenler yetersizdi, hadi ordan

ama şunu bilirim o zamanın öğretmenleri benim eğitim hakkıma engel olmak isteyen dersi bölmek isteyen piçlere geçit vermediler.bu yeter oğlum sadece.ama bu kuyruk acısına bakarsak dersi bölmek isteyen o piç senmişsin anlaşılan.

eğitim konusuna gelirsek iki yükseklisansım var..aöfden bitirdiğim ekstra lisansları saymıyorum.aldığım ücretli ve ücretsiz hizmet içi eğitimler iki yüzü geçmiştir..bir sürü proje yaptım.bunlarda çok cebimden para harcamışımdır.kendi cebimden para harcayıp sınıf kitaplığı oluşturduğum çok oldu.fakat okumadı keratalar.neyse canları sağolsun.

evet cebimden para ödeyip başka şehirlere gidip çok eğitim aldım.büyük bir kitaplığım var.eğitimle ilgili en son gelişmeleri teknolojileri yakından takip ederim.bütün bunlara ortahalli bir araba parası harcadığım için halkın gözünde de enayiyim.ha sadece ben miyim bunları yapan.hangi yöne dönsem meslektaşlarımın yüzde 80 i idarenin sistemin ve velilerin bütün engellemelerine rağmen çalışıyor yükseklisans yapıyor proje üretiyor, öğrenci kalbine dokunmaya çalışıyor.geçen köy okuluna gittim çoluk çocuk sahibi kadın öğretmenler yüksek lisans yapıyordu..vay bee arkadaş dedim ya sizin gadanızı yerim.siz nasıl bir varlıksınız oğlum? hem de örgün..okul 9 da başlıyor eminim çoluk çocuğu okula yollamak için en az saat 7 de kalkıyorlar.okula geliyorlar ders anlat nöbet tur öğrenciyle uğraş bilmem ne 15.30 da okuldan çık o kadar yol git 16.30 da eve var.kocaya yemek yap temizlik yap bir de üstüne yüksek yap.ve sadece bir gün boşları var..evet işte bunlar o yatan öğretmenler..ayrıca gizli gizli kimseye söylemeden cebinden öğrenciye yardımda bulunuyorlar.evet ben dahil kimseye söylemem övünmem gururlanmam.devlet iyi kötü bizi okutmuş onun karşılığı ufak bir bedel görürüm.devletin öğrenciye karşı ayıbını bir nebze örtmeye çalışırım.

haaa bizlerden çürük elmalar yok mu.var esssek yüküyle var.şu an azınlıktalar. özellikle idareyi yalamaktan dili nasır bağlamış öğretmen müsveddeleri çok.programını istediği gibi yaptıran,sorunsuz sınıfları alan dolu.öğretmen nasıl yalaka olur aklım almıyor.bütün bunları yapıp sonra çocukların yüzüne nasıl utanmadan bakıyorsun öğretmen müsveddesi? aynaya baktığında hiç utanmıyor musun acaba?

adam bir de diyor ki üstüm beni gece arıyor kaldırıyor iş istiyor sizinkinde ne var..
haspam üstün yüzüne ana avrat düz gitmiyor biliyon mu.öğrenci ve veli yüzüne küfrettiği zaman o hiç bir şey yapamamanın verdiği duyguyu bilir misin? nah bilirsin..

idare mevzu apayrı bir olay..öğretmenliği sevmeyen beceremeyenleri göreceksen idare tayfasına bakacaksın.çünkü öğretmenliği sevmeyen beceremeyen torpilini bulur,onu yalar bunu yalar idareci olur.idareci olduktan sonra da geçmişini unutur, öğretmene mobbinge başlar..nerde alavere dalavere, bizans entrikası bunlarda.heee sen idareci olamadın ondan çamur atıyoooonn seni seni diyenler içinde.. zamanında üstüme kaldı. sen çok dürüstsün görev adamısın dediler vatan millet sakarya dediler toyluğumdan faydalandılar adam yok vekaleten adam yok bakıver dediler peki dedim. ama 6 ay başedebildim.yuh dedim. hep entrika hep yalan hep dolan.ilçe meb der ki tam biat ve yalama isterim.isteklerim usulsüz de olsa yapılacak.müdür de aynı kafa.hep biat tam biat.diğer müdür yardımcıları da yüzüne güler arkandan kuyu kazar.eee ben onurlu adamım bunlara gelemem ve topunuzun alayına dedim bıraktım.

ben bunları uzun uzun yazdım.ama çoğunluk eminim okuyunca aminaayoggg ne diyon sen yaaa diyecek.şu an sistemin eğitimi çökertmek için bütün çabalarına ve idare takımının mobbinglerine bizleri engellemesine rağmen özellikle bizim fedakar kuşağın insan üstü çabasından dolayı kör topal sistem işliyor..bu arada allaha şükür hiç başarı belgem de yok hep yalakalık yapanlara verdiler.fakaaaat bu kuşak emekli olduğu zaman dostlarım bizi hiç iyi günler beklemiyor.
amerikan filmlerinde dediği gibi benden bu kadar siz devam edin.benim psikolojim artık kaldırmıyor dostlarım.geride kalan özellikle doğunun ücra köy ve kasabalarda,büyükşehrin varoşlarında hayata tutunmaya çalışırken eğitim vermeye çalışan eğitimci dostlarım.sizler gerçek birer kahramansınız.hepinize selam olsun.

subjektif yorumlarla gastronomi tartışması yürütülmez, "ben sevmedim, benim damak tadıma göre değil" le olmaz o iş.

ilk olarak türk kahvesi gayet yurtdışında da biliniyor. genelde deneyenler seviyor. fakat yaygın bir tüketimi yok. yaygın tüketimi daha çok yahudi restaurantlarında, onların menüsünde, kendi kahveleri olarak gerçekleşiyor.

lezzetine gelince üç problem var türk kahvesinde:
1) genelde pişirmesini bilmedikleri için kahveyi kaynatıyorlar, yani kahve yanıyor; ki en büyük hatadır kahve pişirmede.
2) suyla teması uzun olduğu için içindeki kafein oranı çok yüksek.
3) türkiyede kullanılan kahve çekirdekleri çok kalitesiz.

(bkz: opeth)

önce süleyman yeniden bakan olacak sonra yeşil vadiyi engine verecek dilanı da seferoğullarına

sene bindoküzyüzyetmişbişey. hınca hınç dolu bir sinema salonunda barış manço- moğollar.

hatırlayana, hatırlatana saygılar.

tekilanın o bardaktan içilmesinin sebebi zannımca içindeki alkolün tek ve hızlı içilmesi gerektiğinden. yani sen portakal suyunu normal bardaktan da içebilirsin sevgili rümeysa.

hiçbir boktan eksik kalmayayım ama usulüne uygun yapan kesimi de kınayıp içimdeki fesat dalgalarında boğulmayayım. nerden baksan tutarsız ve ahmakça.

ısciden daha fazla calismak.

boş bir gün ve uyku. yağmur dışarı çıkmayana güzel.

araplar bitsin hele, sonrasında reise gerekli parayı verirlerse atatürk orman çiftliğine tadilat yapıp aborjin kabilesi bile yerleştirir.

yarın dzekodan "beni sev flüt versiyon" gelir.

hakan çalhanoğlu'nun bütün defolarini kapatma gibi bir misyonunun olmasının yanisira yine hakan çalhanoğlu'nun yapamadığı skora katkıyı da yaptı. her şeyiyle oynuyor. inanılmaz bir karakter. bu kadar soğukkanlı olması muhteşem. cidden önü çok çok açık. yanında dinamik bir sekiz ve dinamik bir on numara ile hayal edemiyorum diyecektim ki aklıma fred ve szymanski geldi, orda o yüzden çok daha iyi. bakmayın siz milli takımda çok daha on plana çıkmasına bu iki maçta. hakan o kadar kötü ki tüm yük ismail'de

okumadım ama kesin haksızsın
enerciii

t: olmayan suikast

ski taşşağına denk minibüsçülerin tek yön yolda yavaş yavaş gitmesi, arada durup yolcu beklemesi vs vs. şarkılar eşliğinde küfürler ediyorum çok rahatlatıyor sabah sabah.

sevgim tükenene kadar kalıyorum ben
ağzıma sıçılmadan ikna olamadığım için

lan adam içip kaza yapmış başka birine zarar da verebilirdi neyin itibarı neyin suikasti erkan can içmiş bizim yazarlar da onunla beraber kafayı bulmuş.

atatürk'ün dizi projesinin iptal edilmesi sonrası disney+'a tek kelime edemeyen türk ünlülerine gerçek duyarlılığın nasıl olacağını göstermiştir.

bu kadar çok övdünüz, yakında fiyat güncellemesini itelerler...

hamasın eline geçse götüne roketatar mermisi sokacakları kalitesiz, cahil bir şempanzenin prim çabası. bu çomar ülkenin güncel halinin özetidir.

öncelikle gecmiş olsun ama hikayede eksiklikler var.

eger zaten dolandırıcı müşterinin mobil uygulamasına ulasıp eft yapabiliyorsa ve eft limiti de mobil uygulamadan yükseltilebiliyorsa o zaman annenizi arayıp limit arttırma işlemi yaptırmasına gerek yoktu. mobile girer, limiti arttır ve transferi yapardı. bu nedenle limit arttırma işlemi annenizi mobile çekmek için kullanıldı.

muhtemelen bu esnada anneniz işlemler sırasında kendisine gelen otp smsleri karşı tarafla paylastı bunların limit arttırma işlemine ait olduğunu sanarak ve hatırlamıyor.

veya benzer şekilde kendisine gelen p/n i paylaşmış olabilir yada karşı taraftan gönderilen bir smsteki phishing linkine tıklamış olabilir.

ayrıca bir muhasebecinin hesabına iade yapılabilmesi için, kendi hesabından çıkış sağlayan eft limitini arttırmaya çalışması hayatın doğal akışına aykırı. anneniz gorusmeyi bu kadar dalgın bir ruh hali ile yaptı ise hatırlayamadığı baska detaylar olabilir.

eğer bankanın temel güven uygulamalarında hata olduğu düşünüyorsanız hukuki girişim dışında bddk ya da şikayet edebilirsiniz.

imza: yüzlerce benzer soruşturma yapmış banka müfettişi

edit: eger anneniz gelen smsleri karsı tarafla paylasmadıgına emin ise, muhtemelen android kullanıyor ve telefonuna gelen smsleri forwardlayan veya devamlı ekran resmi atan bir yazılım yuklenmiş.

edit2: gelen sorulara istinaden, bu olaydan bağımsız olarak söylüyorum, bankalar müşterinin ağır ihmali halinde ödeme yapmazlar.

peki, ağır ihmal nedir? size gelen bir smsteki linke tıklayarak bankaya login olmaya çalışmak, atm/kredi kartının üzerine şifre yazmak veya kandırılarak şifreyi paylaşmak, otp sms i paylaşmak vb

buna ek olarak cihaz güvenliği de müşteri sorumluluğundadır.

bankanın sorumlu olduğu durum ise bankanın güvenlilk açıklarının kullanılarak suistimal yapılmasıdır. banka database'inden bilgi sızdırılması, mobil uygulama ve diğer sistemlerin hacklenmesi vb. ki bu durum çok nadirdir ancak geçmişte oldu.

bu gibi durumlarda zaten bu açığı bulan fark edilene kadar bankayı patlatacağı için aynı günde binlerce şikayet gelir, özetle gelen şikayet sayısından bile daha şikayeti incelemeden durumu kabaca tahmin edebiliriz.

ferdi’ye yetersiz diyip , yerine zeki çelik oynamalı diyen adam babam olsun , babalıktan reddederim .

bu sezon lig, avrupa (ön elemeler dahil) ve milli takımlarda 18 maçta 6 gol 8 asistlik performansı var. son 2 seneyi çift gol çift asistle tamamlayan adamı yemeyi sizin mideniz kaldırmaz beyler. galatasaray kaptanı takımı 13. iken de savaşıyodu, döndü yıldız dolu kadroya 5 mislini yaptı, yetmedi bu sezona da daha ekim ayında 14 gole direkt katkıyla başladı.

şunun eşi benzerini türkiye'de yapmış bir tane oyuncu gösterin, kıyasladığınız seviyeyi görelim biz de. ne baba topçular geldi de bu çerez parasına oynayan türk'ün yaptığını yapamadı. bugünkü (bkz: 15 ekim 2023 türkiye letonya maçı)nda 85.dakikadaki depara bakın. bu adam sezon başından beri haftada 3 maça çıkıyor, ama hala o golü kovalıyor o golü istiyor.

yolu bahtı açık olsun. daha kendini geliştirecek, daha iyisi olacak. yürüyedur kaptanım.

meali: kim benim hakkımda konuşur ise partiden atacağım. olan tehdit cümlesidir.