bu aksam rakip takimlarin saygisini kaybetti. halbuki ilk defa her takim taraftarinin sempati duydugu bir yildiz adayi cikmisti.

onbinlerce maç izledim brezilya liginden kore ligine kadar önüme gelen maçları izlerim, evinde oynayan ve 2 penaltı alan, 1/0 önde olan ve rakipte 10 kişi kalmış takımdan 4 gol yiyen bir takım daha hayatımda görmedim. böyle bir hezimet görmedim hayatımda.

fotoğrafların parça parça servis edilmesiyle rende binasının chp içerisindeki kripto kliklerle yürüttüğü provokasyonun iyice ayuka çıktığı vaka.

aynı odada çekilen tüm fotoğrafları 2-3 gün arayla paylaşıp seccade olayı üzerinden gündemi muhalefet aleyhine sıcak tutmaya devam edecekler.

neyse kaldı 41 gününüz son kozlarınızı oynayın.

edit: chp içerisinde seçim kampanyasını yürüten ekibe çok dikkat edilmeli. bu iftar programını organize eden, fotoğaf çekilmesi için kılıçdaroğlu'nu o odaya yönlediren ve fotoğrafları çeken ekip elemanları çok iyi araştırılmalıdır. burnuma çok pis kokular geliyor, bunların satın alamayacağı adam yok. buna kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyasını yürüten ve kılıçdaroğlu'na çok yakın isimler de dahil. tuncay özkan hakkındaki iddialar ortada.

edit2: aynı odada çekilen başka bir fotoğraf daha dolaşıyor sosyal medyada, seccadeler ilginç şekilde yok olmuş. kılıçdaroğlu odaya gelecek diye yere seccade seren veya kaldırmayanlar hepsini geçtim bunu fark edip uyarmayanlar kimler? bu seçim kampanyasını yürüten ekip ve danışmanlarınız ne için para alıyor? hepsini kovun sözlükten 3 tane yazar alın en az 2 tanesi şu durumu fark edip sizi uyarırdı.
https://twitter.com/…ran/status/1642544262372810757

doğum günü 2 nisan olan fenerbahçe başkanı. lale orta hediye olarak 3 puan armağan etmek istemiş ama beşiktaş 4 gollük bir hediye ile şovunu yapmıştır.

ysk oy pusulası sıralaması için kura çekmiş. kavanozdaki topları karıştırmadan, elma seçer gibi erdoğan'ı birinci muharrem ince'yi ikinci sıra için seçmişler.

toplar karışmasın diye kavanozu dikkatlice taşımaları da görmeye değer :)

https://twitter.com/…?t=swovo3hbx2nz3dilgmg-bq&s=09

rende binası desteği sayesindedir.

inanmayın sakın bu algılara. yüzde 10 oy demek 6 milyon seçmen demek. bu kadar seçmeni olabilir mi? 100 bin imzayı 4 günde ıkına ıkına, iktidar desteği ile topladi, hepimiz gördük..

allah'tan zamanında kimin aklına gelmişse gelmiş, şu 100 bin imza olayını çıkarmışlar. ak g*t kara g*t orada belli oluyor. oldu da zaten...

(bkz: #150910762)

nick entry uyumu valla. anca uzaylı birisi böyle bir yazı yazabilir zaten. yav benim anlamadığım her şeyi çatalla yenir diye savunuyorsunuz da e çatalı kaşık gibi tutarak yiyorsunuz ben ne anladım bu işten aq. adam gidiyor pilavı çatalla yiyor ama çatalı batırmıyor. kaşık gibi bakın tekrar tekrar söylüyorum “kaşık” gibi daldırıyor sonrada diyor bu çatalla yenir. ulan madem çatalla yenir ne diye çatalı kaşık formunda kullanıyorsun diye sormazlar mı adama. çatalı batırsana pirinç tanelerine tek tek öyle ye de görelim aq.

mantı konusuna gelecek olursak tabi ki kaşıkla yenir. aksini düşünemiyorum. o hamur taneleri param parça olur çatal darbesinde. ayrıca çatalla tabağı bitirirsen içinde epeyce kalan yoğurdu nasıl sıyıracaksın ki çatalla. tamamen saçmalık.

milli parktım - otel oldum
göldüm - kurudum
denizdim - müsilajla tanıştım
nehirdim - hes oldum
tarlaydım - imarlı arazi oldum
meraydım - sanayi oldum
betondum - yıkıldım
canlıydım - öldüm

hırsızların, sapıkların adını gizleyenler; söz konusu kendi lehlerine bir olay olduğu anda şahsın ismini hemen ifşa ederler. işte size siyasal islam örneği. kadının yaptığını doğru bulmuyorum ama halkına hakaret eden cumhurbaşkanı da göz altına alınırsa bu ülke gelişmiş demektir. adalet; herkes için eşit olmalıdır, aksi durumda bir kadın isminden öteye gidemez.

sn. jesus gördüğün üzere maçlar masa başında kazanılmak isteniyor ama sahada kazanılıyor. tebrikler beşiktaş

not: ırz düşmanı spor

an itibari ile beyaz futbolda rasim ozan kütahyalı isimli şahıs tarafından çılgınca övülmekte.

z kuşağının akıllı olanları zaten kendine oy vermeyecek.

kalanında da biraz zeka kırıntısı varsa rasim ozan'ın neden muharrem ince'yi övdüğünü anlayabilir.

terbiyesizliktir, görgüsüzlüktür, o makama ve millete hakarettir.
limon tezgahını biraksan batıracak tiynetteki bilinçsiz adama böyle makam bahşedersen başına bu gelir .
bana bak akp başkanı bu milletin senin sadakana ihtiyacı yok. bizim dinimizde de ananemizde de yardım gizli saklı yapılır önce bunu öğren.
haydi tahsilin eksik kalmış ailenden de mi öğrenmedin bunları? sen nerde hangi kültürle yetiştin arkadaş? yuh sana be hakikaten yuh artık.
edit : paraları alanlar yine de bir kontrol etsinler. malum piyasa sahte para dolu düğünlerde falan takılan paralar var hani kirtasiyelerde satılıyor. bu akp başkanı kolay kanması ile ünlüdür biliriz.

koyu bir fenerli olarak söylüyorum; yıllardır fenerbahçe büyüklüğü başka bir büyüklüktür, fetö kumpas yaptı, 5 yıldız, herkes bize karşı vb. muhabbetlerle uyutulan, koyun sürüsü taraftar yapısının sonucunu gören kulüp.

bu tek haneli iq sahibi koyunlar bugün yaşadığı her şeyi sonuna kadar hakediyor. e peki benim gibi az sayıdaki aklı başında taraftarın suçu ne? bu malların eleştirilemez mertebesine çıkardığı başkanı, hocası veya futbolcusundan bir bok olmayacağı yıllardır belli. o zaman o mallar üzülsün abi, ben bu mallarla beraber neden üzülmek zorundayım?

açık söylüyorum. ben bu saatten sonra kumpasa falan da inanmıyorum. bizim camia öyle loser bir camia ki şike yapmadan şampiyon falan olamaz. ben bugün buna ikna oldum.

cb için kılıçdaroğlu'na oy verirken, gönül isterdi ki milletvekilliği için de tip'e oy vereyim. ama bu d'hondt sistemi yüzünden kimse için demokrasi yok arkadaşlar. size faşizm yapan da bu sistem, biz değiliz. işin matematiği ne yazık ki bu. tüm demokratik ülkelerde yüzde 0-5 arası olan baraj sisteminin bizde daha yeni yüzde 10'dan 7'ye düşürülmüş olmasının sonuçlarından bahsetmeyeceğim bile.

cb için yüzde 50+1 gerekiyor. ama mv için cumhur ittifakı yüzde 43'ü sağlasa bile mecliste çoğunluğu sağlıyor. bu ne demek? cb istediğiniz aday olsa bile iş mecliste yasama, oylama işine geldiğinde cumhur ittifakı her teklifi yokuşa sürecek, böylece akp çoğunluğunun kararı aynı tas aynı hamam devam edecek.

peki bu durumda ne yapacağız? matematik, istatistik, sosyoloji, tarih, kısaca bilim ve sistem sana diyor ki, eğer akp ve rte'den kurtulmak istiyorsan cb için kılıçdaroğlu'na oy vereceksin. (çünkü istatistiksel olarak kk'nın kemiksiz chp'den yüzde 20'si, iyip'ten ve hdp'den de yüzde 10'u, toplam yüzde 40'ı var. kk'yı desteklediğini söyleyen tip gibi düşük yüzdeleri de eklersen yüzde 45'i kafadan var. bu esnada cumhur ittifakı yüzde 25 akp, yüzde 10 mhp, yüzde 5 yrp falan tabanı, kemiği dersen 40'ta kalıyor. kalan yüzdeden önceliği gerçekten rte'den kurtulmak olanlardan yüzde 6'sı bile kk'ya oy verse 50+1'i sağlanıyor ve seçim ikinci tura kalmamış oluyor. bu neden önemli? çünkü şayet ikinci tura kalırsa bir dahaki seçime kadar ortalık karışıp rüzgar tersine dönebilir. çok yakın tarihte yaşadık bunu. seçim öncesi sağda solda bombalar patlatıldı, halk korkudan istikrar dedi ve akp işi zorken rüzgarı tersine çevirip kazanan oldu.)

milletvekili seçimindeyse cumhur ittifakı yüzde 43 alınca bile mecliste çoğunluğu sağlıyor dedik. yukarıda partilerin sadece kemik oylarından yaptığım yaklaşık hesaba göre yüzde 40 gibi bir sınırda kalıyor cumhur ittifakı. eğer akıllıca davranılmaz, d'hondt sisteminin neye malolacağı bilinmezse sen ister muharrrem'i, ister kk'yı seç, cumhur ittifakı 43'ü kaptığı an meclis çoğunluğu yüzünden işler hep akp'nin istediği şekilde yürüyecek.

ne yapmalı? istanbul için chp-akp yarışı var diyelim ve senin önceliğin akp'nin gitmesiyse, tip'i, şunu bunu değil chp'nin adayını desteklemek zorundasın. çünkü sistem sen 1 tane tip'li sokacaksın diye 3 tane akp'li vekil sokuyor meclise. yani, afyon'da yaşayan bir chp'lisin diyelim ve akp'den sonra bölgedeki en güçlü aday iyi partininkiyse iyi parti'ye oy vereceksin. sistem bu.

o yüzden, o tatlı, demokratik türkiye rüyanızdan bir an önce uyanın. türkiye gerçekten uçurumun eşiğinde. herkesin yapması gerekenler var. bizler de siyasal manada kurtuluş savaşı mücadelesi vermek durumundayız. tekalif-i milliye emirleri gibi düşünün insanların bu söylediklerini. dedelerimiz mustafa kemal'in "zoruyla" yiyecek, giyeceklerinin, makinalarının, binek hayvanlarının, taşıtlarının %40'ını orduya teslim etti; tüm demirci, dökümcü, nalbant, terzi ve marangozlar ordunun emrinde çalışmak zorunda bırakıldı. çünkü sadece böyle kazanabilirlerdi ve kazandılar. bizim yapmamız gereken alt tarafı akıllıca oy vermek, çünkü sadece böyle kazanabiliriz.

maaşı zamanında yatmış babel gibi oynadı namussuz.

yaptı mı?
örnekler ortada.
nusret, ali agaoglu, şeyma subaşı elit mi?

adama diyoruz ki, tff buna benzer konularda, samsun ve elazığ gibi, aynen bu şekilde karar vermiş yani tutarlı olmaya devam etmiş. diyor ki ben 18 deplasman yaptım ama sen 16-17. ona da diyoruz ki sen galatasaray’la sahanda seyircili oynadın ama dünyada bir pandemi olayı çıktı biz seyircisiz oynamak durumunda kaldık. e bu nasıl adalet diyoruz kimseden ses yok. kaldı ki o maç öncesi bu beşiktaşlı arkadaşlar da insan sağlığı daha önemli o yüzden seyircisiz oynanmalı diye bağırıyorlardı.

burada tezat davranan bir kurum varsa bu tff değil tamamıyla beşiktaş kulübüdür

anladık aq en cehape düşmanı sensin,
en çok oy sen alacaksın,
en vatanperver sensin,
en çok haksızlığa sen uğradın,
ya yeter ya, git sikko dansını yap evinde.
neymişsin aq yeter be yeter.

(bkz: ephialtes)

ama seccadeye bastı

(bkz: suriye iç savaşı) gibidir efendim, hangi tarafın kimle ne için savaştığı belirsizdir, sonunda da ben mülteci olacağım sanırım.

fenerbahçe.. ^*

muhaliflerin seccade olayını konuşması skandaldır. bırakın akpliler konuşsun. cidden konuşulacak milyon konu var, bırakın şu gündemi lütfen artık yorum yazmayın!

farkındalığı yeterince yüksek olan bireyler yalnızlaşmaz. herkesin iyi ve kötü tarafının olduğunu bilip, olduğu gibi kabul edip sevebilmek esas farkındalığın yükseldiği kısım. herkesi tanıyıp uzaklaşmak bir level alttaki evre oluyor.

yüzüğü sadece sauron değil belki kız arkadaşınız da istiyordur.

https://twitter.com/…tatus/1642950886547681282?s=21

emekli ikramiyelerinin ramazan bayramı dahil en az asgari ücret kadar olduğunu müjdeleyen açıklamalardır...

helal olsun...

ikramiye ramazan bayramından geçerli olacak. kurban bayramından önce emeklilerin hesabına tek seferde 15 bin yatacak...

para nerede diyenlere de kapak yapmıştır...

“para var emekli kardeşim, para var.... sana gelince yok! beşli çetelerden alıp senin cebine koyacağım....“

bravo cumhurbaşkanım....

genelde herkes hesabı ödeyenin açısından bakmış ama hesabı ödenenin açısından da bakmak lazım. çünkü bu yapılan tam bir emrivakidir. date tarzı buluşmaları kenara bırakıyorum, onlar ayrıca binlerce kere tartışılıyor. diyelim ki hesabın kimden olacağı belli değilse ve masada bu hareketi yapacağını kestirdiğiniz biri varsa yemek işlenceye dönebiliyor. çünkü bu insanların tuvalet yolculuklarını takip etmek zorunda kalabiliyorsunuz eğer bu emrivakiye maruz kalmak istemiyorsanız.

ben niye birilerine mahcup olmamak için sofrada sürekli herkesi takip etmek zorunda kalayım ki. kendi yemek zevkim de kaçıyor. hem belki ben başka şeyler de sipariş edeceğim ne belli.

insanlar hesap ödeme kavgalarından kaçınmayı bu davranışa motivasyon olarak ileri sürüyorlar. tamamen haksız değiller ama empati yapıldığında bence bu bir çözüm değil. ya kimin ödeyeceği önceden belli olsun, ya da herkes kendi ödesin. yemekler zulüme dönüşmesin. afiyet olsun.

ben de yaptırırken şüphelenmiştim. ulan dedim, madem çözüm oluyor gözlüğe bu adam niye yaptırmıyor diye. neyse, 5-6 yıl sonra anladım. çünkü gözüm eski haline geri döndü. merak edenler için astigmat için yaptırdım. geri döndükten sonra doktora gittim, bi daha yapılır mı diye sordum. kornean incelmiş operasyondan dolayı, bir daha yaptırırsan sorun olabilir dedi.

tanım: riske girmeyen doktordur.

katılmadığım. çocukluğumun en ulaşılmaz kuruyemisiydi çünkü. ailemin durumu çok iyi değildi ben küçükken, her istediğimizi alamazlardi. hatta istememeyi de öğrenmiştim sanırım, nasılsa alinmayacakti. leblebiyi sevme nedenim ise pazara giderdik önceden taze taze kavururlardi kuruyemişçiler, nasıl kokardı burnuma ama bir defa bile alın diyemedim. hatta her pazara gidince ben bundan hiç yiyemem diye de içimden gecirirdim. bu arada giresunlu olduğumuz için köyümüz olmasa bile babam arada çuval çuval findik alırdı ya da köyden gonderirlerdi yani aslında evde daha lüksü de vardı ama dışarıdakini alamadım ya aklım hep onda. neyse gel zaman git zaman büyüdük, maaş kadar burslar aldık ise başladım maaşım oldu. benim değişmeyen kuruyemişim leblebi oldu. mutlaka evde bulundururum, çocuk görürsem ikram ederim. büyük teyzemin ilgisini çekmiş benim bu leblebi merakım, o kadar paran var hala neden bunu yiyorsun dedi? bilmez ki o benim çocukluk sevdam gibi birşey, çok severim teyzem dedim. ben leblebiyi çok severim.

kimse yazmamış hayret! ben yazayım bari.

seccade kutsal değildir

ilk turda inceye verirseniz ikinci turda kalın girebilir dikkat edin...

bu adamı emre belözoğlu'na benzetmek emre'ye hakaret. transfer sürecinde yaşananlar belli. galatasaraylı olduğu halde hala kendini ispat etmeye çalışıyor. bugün arda'yı sürekli öpmesi, hakeme gözlerini açması, maç sonu kameraya niye çekiyon demesi. buram buram cıvıklık. cringe oluyorum bu adamı ne zaman izlesem. bir de buna komutan diyorlar şaka gibi.

muhafazakar abla itemi

chat gpt'nin bu soruya verdiği cevaplar gayet makul görünüyor.

istanbul

mersin

ankara

sivas

adana

izmir

denizli

çanakkale

rize

siirt

kars

zenginlerin ve orta direğin de kendileri gibi fakirleşecekleri umudu.

sevmelerde, sevilmelerde haklı haksız yoktur.
çünkü haklı olmayı istemek bir kibirdir ve ilişkilerde kibrin yeri yoktur.
gerçekten seven insan haklı olmanın savaşına bile girmez onun derdi;

sadece anlaşılmak ve açılan yaralarına üflemesidir karşı tarafın ve bu bencillikten öte sadece yolda olmak için kalbi atsın diyedir.

ve ilişkilerde haklı haksızdan daha çok,
az kırılan, çok kırılan vardır.
bir de karşındakinin, kırılan kalbinin sesini duyacak ve düşen parçaları toplayıp yapıştırmak isteyecek kadar seni sevmesi..
işte o bütün haklı olmalara bedeldir....

kendinize bakarak şöyle bi 40'lara doğru uzatın beyler. o da çocuk istiyorsanız.

ben sizinle bir tecrübemi paylaşayım.

ben boşanmış biriyim.

evlenirken de altınımızın neredeyse tamamını benim doğulu ailem taktı.

şimdi kadın erkek eşit ya hani...

boşanırken altın direkt kadının malı. bizde de öyle oldu, daire başkanı olan ex gitti ev aldı boşandıktan hemen sonra.

yaza doğru başlayan 3 düğün var, şimdilik. yaklaşık bi 50 gr bilezik takmam gerekiyor. daha geride 267 tane kuzen var.^*

bak boşanırken diğer pozisyonlarda nasıl sikildiğimizden bağımsız bu anlattığım. ben ailemin bana verdiği altın borcuyla ex'e ev almış oldum.

artan altın fiyatlarıyla taksit taksit ödüyorum.^*

kendinize bakın, kendinizi geliştirin ve sakın ama sakın evlenmeyin.

hele hele bu zamanda... hele hele hele ekşiden, sosyal medyadan falan...

ilişkili olarak instagram videosu

dipnot: ben öyle boşanmadım konulu mesaj istemiyorum. baştan söyleyeyim.

editto: kuzenlerin hepsine altın takacak mısınız diye soranlar oldu. allah cezanızı vermesin.^* kasap et derdinde koyun can derdinde...

https://twitter.com/…hce/status/1642597254665044021

goat iş başında. ahahahah. nam-ı diğer valencia(p)

adam sezon başından beri 11 penaltı arka arkaya atmış. 12. penaltıyı kaçırınca ne anası ne bacısı kaldı. dünya futbol tarihinin en iyi penaltıcısını getir 12 tane penaltı attır. illa ki birini kaçırır. fener sezon başından beri bir sikim oynamıyordu zaten. anadolu takımlarını ittire kaktıra yene yene buraya kadar geldi. gol krallığında ikinci sırada bulunan adamın 15 golü var. valencia tek başına 11 penaltı golü atmış. daha nasıl desteklesinler bu takımı. umursamaz tavırları vs denmiş. mert hakan mı umursuyor? irfan can mı umursuyor? joao pedro mu umursuyor? jorge jesus mu umursuyor? serdar dursun umursasa kaç yazar?^* bu adamı günah keçisi ilan etmeye gerek yok. asıl günah keçisi daha geçen hafta bizim başkanı tv programında düelloya davet ediyordu. bu adama sövene kadar ona sövün.

ekstradan bonus olarak;

* 2005'te rakibinin 1 penaltı kullanmasına izin vermiş ve 10 kişi kaldıktan sonra 1 gol daha atmıştır. (kalecisiz)

* 2020'de rakibinin 1 penaltı kullanmasına izin vermiş ve 10 kişi kaldıktan sonra 2 gol daha atmıştır.

* 2023'te rakibinin 2 penaltı kullanmasına izin vermiş ve 10 kişi kaldıktan sonra 4 gol atmıştır.

türk futbolunda, saraçoğlu'nda, rakibine devamlı penaltı verilen ve kendisi devamlı 10 kişi bırakılan beşiktaş'tan daha korkutucu herhangi bir şey yoktur.

beşiktaş'ın talebi absürt olmasa da bu bir fikstür şanssızlığıdır. daha önce de galatasaray vodafone parkta beşiktaşa yenilmişti, rövanş ise arenada oynanacakken pandemi patlak vermiş ve ligler ara vermeden o maçı seyircisiz oynamıştık ve puan kaybetmiştik. bu mantıkla o maç seyircili oynansa puan kaybetmezdik demek ile bjkli yöneticinin “gs deplasmanda oynayacak ve kaybedecekti” demesi aynı mantıktadır ve saçmadır.

örnek: gs içeride antepi yendi ama kırmızı kart yedi. orada bir oyuncusu ceza aldı ve devamındaki maçı etkiledi. bu durumu ne yapmamız gerekiyor ve bu durumda olan diğer takımları da?

az önce muharrem ince tarafından söylenen söz.

durum ortada, artık iyice zıvanasından çıktı bu adam. iyi ki rüştlük kavramı yasalarla belirlenmiş.

edit: tiktok’da seçim yapılsın, türkiye tiktok başkanı olsun bu adam, hakettiği yer ora.

edit 2: video kaydı.

https://twitter.com/…?s=46&t=aaizwbjd527vdxvvqvw2aw

edit 3: durumu özetleyen karikatür;
görsel

programda muharrem beyden son bi gol geldi.

(bkz: türkiye'nin beka problemi muharrem ince'dir)

bu fiyatlarla girerse kimse togg'un yuzune bakmaz. togg'un 500km menzillisinin muadili 500bin fark ediyor. tesla'nın marka algısı için bu fark değer. togg yeni bir fiyat politikası belirlemeli

şu anda maalesef hayal kırıklığı içinde bir tespit yaptım kendimce. ekşi sözlükteki hdpli kürtler tip'in türkiye partisi olma yoluna girmesinden rahatsız olmuşlar. hayırdır ya?

yok millet vekili vermişler de bilmem neymiş de. ciddi ciddi bir yere kadar okuyup anlamaya çalıştım bu aniden gelen negatif söylemleri. sonra hiç adetim olmamasına karşın dedim şunların profillerine yazdıklarına bir bakayım. şaşırarak çoğunun hdpli kürt bazılarının ırkçı kürt olduğunu gördüm.

sizin derdiniz nedir ya? türkiye işçi partisi biraz daha kendi meramını anlatıp sıradan vatandaştan oy almaya başlayınca hemen bir tarafınız kaşınmaya başlamış. yıllarca alternatifsiz olduğu için hdpyi yükseltip büyüten de yine türk solcularıdır.

arkadaş bir kere de hayal kırıklığına uğratmayın be insanı. kusura bakmayın ayrıca da sol sadece size zimmetli bir alan değildir halka inmelidir yoksa hiç bir kıymeti yoktur.

tipe yükleneceğiz. türk halkı olarak da bu bilincin iyice yerleşmesi ve din ve milliyetçilik kisvesi altında çekilen çilenin son bulması gerekiyor.

ayrıca bir ekleme yapayım bana göre hdp de ırkçı bir partidir ve mhpnin laciverdidir. sadece alternatif olarak sunulduğu için ve muhalif olduğu için solmuş gibi ayak yapmaktadır. gerçek bir kapsayıcı sola ihtiyaç vardır.

ne seccadeymiş amına koyayım ya, haberlere bakalım diyoruz 80 yaşındaki siyasetçiler seccade konuşuyor ya, geçin abicim ya

enag 5,08 açıkladığına göre, böl 2’ye, üç beş daha düş, biraz daha düş, çıktı mı 2 küsür? hadi hayırlı olsun.

edit: 2,29 ile uğurluyoruz. yatacak yeriniz yok şerefsizler… müslüman diye geçiniyosunuz okuyanınız varsa emeği geçen herkese benden yana hakkım haram olsun.

sakarya marmaranın göt deliğidir, şaşırtmamıştır.

bu pozisyonun vardan dönmemesi her şeyi açığa çıkarmıştır artık.
inanılmaz.

bu dombiliyi ve fikirsizliklerini kaile alanları, takip edenleri falan bir zahmet hayatınızdan çıkarın.

tanım: ne idüğü belli olmayan bir organizma hakkında ki flood serisi.

17 nisan 2005 fenerbahçe beşiktaş maçında;

fenere 1 penaltı, beşiktaş'a penaltı yok, beşiktaş 76. dakikada 10 kişi, skor 3-4

29 kasım 2020 fenerbahçe beşiktaş maçında;

fenere 1 penaltı, beşiktaş'a penaltı yok, beşiktaş 50. dakikada 10 kişi, skor 3-4

2 nisan 2023 fenerbahçe beşiktaş maçında;

fenere 2 penaltı, beşiktaş'a penaltı yok, beşiktaş 51. dakikada 10 kişi, skor 2-4

üçü de kadıköy'de 50 bin kişinin önünde, her türlü hakem yardımına rağmen yaşandı.

bakın ben 6 ocak 1990 fenerbahçe beşiktaş maçında kadıköy'de 5 attığımızı da dün gibi hatırlayanlardanım, 11 mayıs 1991 fenerbahçe beşiktaş maçında kadıköy'de 30 bin beşiktaş taraftarının önünde (evet kadıköy full siyah beyazdı) şampiyonluk turu attığımızı da unutmam mümkün değil. o zamanların fenerlileri zaten beşiktaş'ın özellikle kadıköy'deki maçlarına iddiaya bile girmezdi, bilen bilir. lakin yukarıda saydığım üç maç, olağanüstü hikayeleri olan ve kadıköy'de hakemlerin de etki etmesine rağmen değiştiremedikleri maçlar.

demem o ki, hatta sergen'in de zamanında dediği gibi, böyle rekabet falan olmaz. bu rekabet bitmiştir.

bu yaşanmışlıkların bir tanesini herhangi bir gs'li yaşasa, sevinçten sokağa donsuz çıkar donsuz. net.

bastığın yerleri 'halı' diyerek geçme, tanı.
saçma sapan gündem verdin adamlara.

tam bir boomer

allah'a ve ailesine yatsın kalksın dua etsin ki piyano çalabilmiş

yoksa bunu sanayide her gün bir başka döverlerdi :)