ateist olsun, deist olsun ya da ne bileyim börtü böceğe tapan biri olsun, bu insanlar kendi dünyasında dinini yaşamayı tercih eden insanlara fazla dil uzatır oldular. (tatlı su müslümanlarına ve siyasal islamcılara atış serbest)
bak güzel kardeşim, sen inandığın şey doğrultusunda yaşamakta özgürsün. oruç tutmuyor musun? tutma. oruç tutmamana laf eden biri olursa ver ağzının payını. ama kalkıp da oruç tutanlara "bu devirde oruç mu kaldı yeaa" gibi yavşakça da konuşma.
sen oruç tutmadığın için modern, bilge ya da elit olmuyorsun. insanlardan beklediğin saygıyı sen de göster ki sonra sağda solda "oruç tutmadım diye baskı görüyorum. foşik müslümanlar" diye mağduru oynama.
insanların hayatına öyle karışılıyor ki artık "sen kimsin ... çocuğu" demeden durmaları gereken yeri de bilmiyorlar. tatlı dil çalışmıyor çoğuna. müslüman, ateist, deist, zerdüşt, politeist, yahudi vb. her ne inanca sahip olursanız olun diğerinin inancını sorgulayacak, müdahale edebilecek hakkı görmeyin kendinizde. ha yeterince görüyorsanız da tatlı dilden anlamadığınızı gören biri çıkar, görmemeniz gerektiğini fiili olarak öğretir kulağınıza küpe yapar.
tüm müslümanlar'ın ramazan ayını kutluyorum. oruç tutmayanları yargılamadan, inancınızın gerçekten hakkını vererek geçen güzel bir ay olsun. allah oruçlarımızı kabul etsin.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. oruç tutmak
-
2. 2 nisan 2022 tayyip erdoğan'ın fedakarlık çağrısı
link
"böyle dönemler hep birlikte fedakârlık yapmamız, hep birlikte günlük kazancımızı değil ortak geleceğimizi düşünmemiz gereken dönemlerdir" demiş.
bin odalı sarayda yaşayıp, 2 odalı evlerde yaşayan insanlara fedakarlık yapın demek ne güzel değil mi?
reis iyi güzel diyorsun da neyin fedakarlığını yapalım?
domates olmuş 30 lira, marul 20 lira. hıyar 20 lira. peynir 70 lira, bebek maması 200 lira, ayçiçek yağı dövizden hızlı yükseliyor, çarliston biber bile 40'a dayanmış.
ya hangi birini sayayım ki?
maaşlara yılda bir kere zam yapıp, o maaşla alınan her şeye haftalık zam geliyor ülkede. peki çözüm? sabredin, fedakarlık yapın bla bla bla. bir de geçen diyordu ya allah sizi imtihan eder diye. ya siz allahın kulu değil misiniz? niye sadece biziz imtihan edilen?
ya arkadaş ramazan ayı geldi. oruç tutan bir aile, kaç ramazan iftarında et yiyebilecek?
hiç mi kalbiniz sıkışmıyor? hiç mi vicdanınız kanamıyor? hiç mi kendinizi suçlamıyorsunuz?
kim ya kim, kim getirdi ülkeyi bu hale? et almanın bile lüks olduğu döneme kim getirdi bu milleti?
botaş daha dün doğal gaza %35 zam yaptı. ne fedakarlığı allasen?
millet kırılıyor be. millet markete gidemiyor. açlık oyunlarına döndü milletin hayatı.
hayatta kalmaya çalışıyor millet, yaşamaktan vazgeçti.
fedakarlık ise sizleri önden alalım. koruma sayınızı azaltın. makam araçlarını lüks segmentten seçmeyin.
özel uçaklarınızı satın. vekil sayısını düşürün. bin odalı saraylardan çıkın.
hayır bir de demişsin ki fiyatlar konusunda vicdansızlık yapanlara acımayacağız.
devletten elektriği 30 kuruşa alıp, 200 kuruşa vatandaşa satanlardan mı bahsediyorsun acaba? kim kime acımıyor?
ç.kale köprüsü için verdiğiniz geçiş garantisi ne peki? o köprü bedava olsa bile o kadar taşıt geçmesi mümkün değil.
ya allah aşkına senin bir önceki ticaret bakanının devleti dolandırmaya kalkmadı mı? dezenfektanı 5 katı fiyatına devlete satmadı mı? gözünün yaşına bakmayacaksan, ilk ondan başla reis bey.
bizim gözümüz ne manda yoğurdu görüyor, ne kestane balı.
3 domates alabilen kendini şanslı sayıyor memlekette.
halk nefes alamıyor. fedakarlık yapılacaksa, bunu yapacak olan millet değil.
siz yapıverin bir zahmet. -
3. ateistlerin nasıl emin olduğu sorunsalı
tanrı vardır veya yoktur, bunu ispat etmek benim işim değil, umurumda da değil. öldükten sonra yargı vardır veya yoktur bu da umurumda değil.
fakat benim anladığım kadarı ile sizin taptığınıza ben tapmak istemiyorum. çünkü anlatılan dümdüz bir psikopat. sırf eğlencesine insan yaratmış, sonra kendi yarattığı ve kendisine isyan eden bir melekle sidik yarışına girdiği için yarattıklarına ceza veya ödül vereceğini söyleyen bir güç var. ben böyle bir tanrıya tapmam hoca, haydi var diyelim aynen de yazdığı gibi olacak, yarın ölürüm kalkarım beni sorguya çekerler, eğer bir iki soru hakkım olursa sırf yanlış yerde doğduğu için ölen bebekler varken siz burada ne yapıyorsunuz diye sormak isterim, dünya sınavdır falan lafı da yemez birader, insan demişsin salmışsın, biri yemen’de doğuyor aç ölüyor, öteki suud prensi çöpe attığıyla ülke doyuyor netin adaleti lan bu? he benim aklım yetmez o adalete he mi? hadi lan oradan, kendini kandırdın ona itirazım yok ama ben kanmıyorum birader.
sonra kitaplara bakıyorum, saçma sapan kurallar, olur olmaz hikayeler, kişiye özel emirler, olmuyor abi, oturmuyor bende, ha sende oturuyordur, sen inan ağa benim meselem değil o.
sonra inananlara bakıyorum, her türlü boku yiyip başkasına ahlak satan bir sapık ordusu. ama gerçek müslümanlık o değil tabi, bir tek kendi biliyor gerçeği ne ama hesapta dininin emrettiği kuralllara uymuyor, sadece işine gelen peşinde. infak dedin mi donuyor mesele, islamda ruhban yoktur, cemaat yoktur, mezhep yoktur dedin mi kuduruyor. ben bu malla aynı yerde durmam. bir tane kitabı var onu okumaktan aciz, ama kerameti kendinden menkul kılıksız tipleri kendine şeyh, pir, gavs, zart, zurt belleyip uydurdukları hadisler üzerinden kendi kafalarına göre din yaratan tipler lan resmen. bak ne yapmak istiyorsan ona göre cemaat bulurum ben sana, ölü yemek istiyorum de kesin vardır bir hocası tarikatı. iğrenç bir hal bu yahu.
ben kendimden neden eminimin de cevabı şu, çünkü okudum, uğraştım, akıl var mı bu işin içinde diye baktım, bulamadım.
ben bilmeden inanmam birader, bilmeden inanmaya razı olmuşun da kafası buna basamaz, o yüzden, anlayamazsın. -
4. iphone pil sağlığı
adam telefonu 3310a çevirmiş pil sağlığı ile övünüyor. ferrari versen motor eskimesin diye 40la gider bu.
-
5. 88 yıl aradan sonra ayasofya'da teravih kılınması
toplumun hiçbir derdine derman olmayacaktır.
-
6. hayal edilen araç vs sahip olunan araç
hayal edilen: lada samara
sahip olunan: personel servisi
edit: neden lada samara? çünkü çok romantik bir marka. seviyorum söylemeyi. şiir gibi. modeli siktir et. -
7. 1 milyon tl param olsun asla çalışmam diyenler
başlık altındakilerin akşam aç yatağa girdiğine eminim. madem para değil verin oğlum fakire fukaraya göreyim götünüzü.
edit: her şeyin değerini araba ile hesap etmeye çalışanlara duyurulur. o arabaların değerinin %60'ı vergilerden oluşuyor. -
8. amed sportif faaliyetler kulübü
(bkz: pkk sportif faaliyetler kulübü)
amed nedir arkadaş ? -
9. 2 nisan 2022 galatasaray fatih karagümrük maçı
barcelona dan alınan kaleci innaki pena, omer bayramin yerinde çok rahat oynar . o kadar söyliyeyim.
-
10. 2 nisan 2022 yeni göç akını
türkiye işgal ediliyor. gelmeye devam ediyorlar.
(bkz: https://twitter.com/…?s=21&t=qvukcw95wzzjs6gxl2p0aa)
(bkz: https://twitter.com/…?s=21&t=cgolukbsceklsnlycs0ica)
ümit özdağın paylaşımına göre bölge afganistan iran sınırı. bu adamların iranda kalmayacağını biliyoruz. e avrupanın da bu adamları almadığını biliyoruz. dünyada bu kaçaklara kucak açıp bedava hayat sunan tek ülke bizimki olduğu için nereye gideceklerini kestirmek zor olmasa gerek.
not:suriye savaşı ortada hiç yokken israilli şirkete durduk yere sınırlarımızdaki mayınları temizletmiştik. taliban afganistan'da yönetimi almamışken de iran sınırlarımızdaki mayınları temizletmiştik. ülkemize gelen kaçak göçmenlerin planlı bir şekilde geldiğini görememek için kör olmak gerekir. ümit hocanın dediği gibi bu adamlar savaştan kaçtıkları için gelmiyorlar. gelmeleri için savaş çıkarılıyor. -
11. 2 nisan 2022 kayserispor fenerbahçe maçı
şampiyonlugu kaybetmiş bir fenebahçe. real madridi bile yener yeter ki şampiyonluk umudu olmasın
-
12. geleyim beş dakika göreyim seviyesinde sevmek
yollar ayrılıp, aradan biraz zaman geçince;
"ne kadar salakmışım bunu yapan aklımı sikeyim" demeyle sonuçlanır.
kadın/erkek umarım sevmeye sevilmeye değer kişiler olur hep hayatınızda. çünkü insanoğlu çok şerefsiz be. ha önce kendine bakmalısın tabii acaba şerefsiz olan ben miyim, sorun bende mi diye. -
13. antalya'da sokak ortasında çatışan suriyeliler
madem eliniz silah tutuyor, siktirip gidin memleketinizde çatışın.
pervasızca yaşamaya başladılar. cüretkarlık diz boyu. it gibi yaşayıp at koşturuyorlar. pembe götlülüğün alemi yok. buna ses çıkarmayan politik doğruculardan da gına geldi suriyelilerden de afganlardan da. -
14. urfalı kızların tiktokta çektiği kısa film
kadının kekosu da hiç çekilmiyor.
-
15. iphone'dan xiaomi'ye geçmek
anasını siktiğim ekonomi yakında tuşluya muhtaç edecek.
-
16. cildiye uzmanının yaşadığı akılalmaz deneyimler
mağdur aslında ama egodan dolayı onu da tam ifade edememiş.
-
17. erdoğan'dan gençlere dünyayı gezin tavsiyesi
ak gençliğe vermiş olduğu tavsiyedir, sizinle bir ilgisi yok.
-
18. s.o.a.d vs rammstein vs metallica vs linkin park
metallica'nin anca ön grubu olabilecek 3 grupla metallica'yi karsilastirma densizliginde bulunan sacma sapan karsilastirma.
-
19. arda güler
ailenizden çok sevdiğiniz birini zamansız kaybedersiniz ya bazen. yaşanacak pek çok şey varmış ama yarım kalmış gibi gelir. bazen bir kardeş, bazen baba…. üzülürsünüz ama bir süre sonra içinize atarsınız üzüntünüzü. hayatınıza devam etmeye çalışırsınız. fakat sonra bir mucize olur. aileye yeni bir birey katılır. yeni doğan bir çocukta kaybettiğiniz o yakınınızı görürsünüz. gülüşünde, sesinde, mimiklerinde. daha da bir bağlanırsınız o küçük çocuğa…
bugün fenerbahçeliler eminim ki bunu hissettiler iliklerine kadar. yarım kalan bir hikayeyi, biraz hüznü, çokça özlemi, ama en çok da o eski güzel günleri yaşatan büyük efsaneyi hatırladılar bu kısacık zaman diliminde. evet çocuk… topu sol ayağına çekip aniden ara pas verişinde, serbest atış öncesi elini beline koyup bekleyişinde, rakibin belini kırar gibi çalım atışında bize o'nu hatırlattın. büyük kaptanı. alex de souza'yı… -
20. r/place
israil bayrağını filistin'e çevirmek için yardım istediler, gidip bir lacivert de ben koydum. şu mübarek ramazan akşamında filistin'e el uzatacak değiliz.*
-
21. zafer partisi nin cumhurbaşkanı adayı mansur yavaş
böyle bir şey olursa yer yerinden oynar.
umarım olur. -
22. survivor 2022 all-star
ardahan'ı yevmiyesi ödenmemiş kürt işçi gibi moloz yığınlarının arasına bırakmışlar, yağmurluğu var, yatacak tahtası var, bir grev ateşi eksik amk, ben uzun zamandır bir şeye bu kadar gülmemiştim.
-
23. lise müdürünün yemeği mutfakta yiyin demesi
"... çeşitli mazaretleri nedeniyle oruç tutamayan arkadaşların ve personelin yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını ...."
mutfak olayını çok garipsemedim. daha çok " çeşitli mazaretler ile oruç tutmayan" lafına takıldım. bir mazaret mi bildirilmesi gerekiyor ?
oruç tutmayı tercih etmeyenlerin, oruç tutanlara hasas davranılması ve mutfak ortamında gıdaların tüketilmesi rica edilir dersin.
yok mazaretin varsa, git mutfakta ye gibi bir uyarı olmamalı. -
24. 2 nisan 2022 metropoll seçim anketi
yasanan bunca olaya ragmen akp hukumeti yapmak zorunda oldugu isi yaptigi icin oy oranlari artiyorsa vay halimize
-
25. 1 nisan 2022 dolandırıcıların başarısız tezgahı
dolandırıcı çetesinin elinden ucuz kurtulduğum tezgahtır.
kendi kendilerini ele vermeleri ile tezgah gözlerimin önünde film şeridi gibi aktı ve onlardan önce davranıp 25 bin tl değerindeki drone'umu kurtardım.
suserlerin okuyup ibret alması için toplanın anlatıyorum.
olay şöyle gelişiyor;
dün öğle saatlerinde telefonum çalıyor ve pelin olarak kendini tanıtan bir bayan, biraz da kırık aksanı ile drone hakkında sorular soruyor.
drone fiyatı ilanda 23.500 tl olarak yazıyor ve kendisi pazarlığı "23.000 tl olarak yardımcı olursanız alabilirim" diye yapıyor.
ben de bu cazip fiyata istinaden iştahlanıyorum. istedikleri de zaten bu. hiç pazarlık yapmamak olmaz ama iştahlanmam da lazım. 23 bin tl gayet iyi.
kendisi ankara'da olduğunu, düğün çekimleri yaptığını, bir adet drone olduğunu ve aynı anda 2 proje geldiğini bu nedenle acilen almaları gerektiğini anlatarak senaryoyu geliştiriyor.
ankara'da bir tanıdığım olduğunu, ona gönderebileceğimi, onunla birlikte gerekli testleri yapabileceğini söylüyorum.
daha sonra kendisi ile whatsapp üzerinden şu konuşmalar gerçekleşiyor;
1
ben sağlam taşımacılık olması için ups kargo ile göndereceğimi söylediğimde bana telefonda bir kaç kez yurtiçi kargo ile göndermemi söylemesi yetmiyor bir kere de whatsappdan söylüyor.
drone fotoğraflarını istiyor.
ertesi gün oluyor ve kargoladığıma dair fotoğrafları iletiyorum.
2
şakalar yapıyor, herşey yolunda imajına devam.
takip kodu da hazır.
kargo şubesinden ayrılıp işyerime geliyorum ve yaklaşık 2 saat sonra telefonuma turkcell'den bir sms geliyor.
bu yönlendirmeyi 3 dakika sonra hemen iptal ediyorum ancak numara tanıdık geliyor.
telefonuma numarayı tuşladığım an kaydettiğim drone alıcısı çıkıyor ve o an tüm tezgah gözümde film gibi oynamaya başlıyor.
işyerimden hemen çıkıp şubeye doğru yola koyuluyorum. aynı anda yurtiçi kargo müşteri hizmetlerini arıyorum ve şubeye ulaşmalarını, şubeye adımı soyadımı vererek kargonun gönderimini iptal ettiğimi söyleyerek paketi almak isteyen birinin geleceğini, teyit amaçlı olarak sistemde yazan numarayı da aratacaklarını, telefon yönlendirmesi olduğundan telefonu açan kişinin ben olmayacağımı ve bu şekilde malımı çalacaklarını söylüyorum.
temsilci şube ile görüşüp bana "siz zaten aramışsınız şubeyi ve kargoyu ayırtmışsınız" diyor ve geç kalmış olabileceğimi düşünüp gazı köklüyorum.
temsilciye "hayır o arayan ben değilim, şube ile görüşün, kimlik tespiti yapmadan asla vermesinler" diye uyarıyorum.
temsilci tekrar dönüp "şube ile görüştüm, kimlik olmadan teslim etmeyecekler" diyor.
tam o sırada şubeye giriyorum ve kargomu sağ salim şubede buluyorum.
ve aptallıkları ile kendilerini ele vermeleri neticesiyle bu işten sıyrılışımı kutluyorum.
entry çok uzamasın diye yazmadığım bir çok şey var ama şunu eklemeden geçemeyeceğim;
turkcell'i sonradan arayarak 16:35 ve 16:48 saatlerinde yönlendirme yapılan numaradan benim adıma arama yapıldığını, güvenlik sorusu testlerinden sonra bu yönlendirme işleminin yapıldığını öğreniyorum.
bana sms 16:52 de geliyor ve 3 dakika sonra iptal ettirmiş oluyorum bu yönlendirmeyi.
turkcell'in bu şekilde işlem yapmasını aklım almadı.
farklı bir numaradan arayıp benim numaramın sahibi olduğunu söyleyip, güvenlik sorularını da aşıp, benim numaramı aradığı numaraya yönlendirmesi ve turkcell'in bunu bu kadar kolay sağlamasını anlayamadım.
anlayan suserler yeşillendirebilir.
bitti.
ekstra bir soru: cevap verdi mi en son mesajınızdan sonra sorularına istinaden, mavi tik attı orospu, ama yazmadı. çok tatlı bir detay daha var; cevval bir kargo şube çalışanı bunları oltamak için "ben geri arayayım bunları, hiç bir şey olmamış gibi gelin kargonuzu alın diyeyim" dedi. çok iyi fikirdi. aradık, açtılar telefonu ancak ses vermediler. nereden arandıklarını duymak istediler çünkü. yurtiçi kargodan arıyorum deyince kapadılar telefonu. yani kadını arayıp sms'i sormam bunları epey korkutmuş ve tüymüşlerdi anlayacağınız. dediğim gibi aramasaydım belki de benden önce davranacaklardı ve drone gidecekti. aradığım için dövemedim ibneleri içimde kaldı. avukat bir arkadaşımla üzerine düşüp kimsenin mağdur olmaması için uğraşacağıma and içerim. 155'i arayarak numarayı verdim, bir koldan da onlar bakınsınlar.
ön edit: başlık altına "durumumuz yoktu okuyamadık" entry'leri girilmesin diye özet geçtim, yazmadığım bir çok detay var.
bir çok mesaja istinaden cevaplar;
1: sms geldikten hemen sonra bir an boş bulunup 'pelin' hanımı aradım. "bana böyle bir sms geldi nedir bu?" diye kinayeli bir soru yönelttim. "sizin numaranıza gelmiş ben nerden bilebilirim?" diye cevapladı. "kapat!" diyerek kargo şubesine ışınlandım.
kargo şubesine geldiğimde çalışanlardan birisi bana "evet telefonda ben görüştüm, ayırın almaya gelicem dedi, 6 ya kadar gelirseniz alabilirsiniz dedim, tamam dedi" şeklinde bir konuşma olduğunu anlattı.
hemen ardından "tamam çok güzel, ben burdayım, hiç bozmayalım gelsin ve kargoyu istesin, o an paketleyelim elemanı" dedim.
ancak; kadını aradığım için kadın bu durumu fark ettiğimi anlayıp arkadaşına haber vererek o kişinin şubeye gelmesini zaten engelleyecekti ki 17:00'den 18:00'e kadar şubedeydim, gelen olmadı.
burada iyi mi yaptım kötü mü yaptım bilemedim çünkü benim kargo şubesine gitmeden önce kadını aramam ile kadın anında elemanına "sakın gitme fark ettiler durumu" diye bilgi vermiş ve bu sayede benden önce gidebilecek olsa bile artık gidemeyecekti. ben çok geç gitsem bile paketi teslim alabilecektim.
elemanları yakalayıp ağzını burnunu kıramamak beni de üzdü açıkcası.
2: kargo şubesi çalışanları ilk etapta kendisini ben olarak tanıtarak arayan ve "bir arkadaşım gelecek ona teslim edersiniz" diyen kişiye "kimlik görmeden veremeyiz kendiniz almalısınız" diyor.
bu elemanda yurtiçi kargo çağrı merkezini arayarak ürünümü arkadaşıma vermelerini istiyorum vermiyorlar diye şikayet ediyor.
daha sonra nasıl oluyorsa bu şikayet anında şubeye ulaşıyor ve şahıs tekrar şubeyi arayarak arkadaşına verilmesini, arkadaşı şubedeyken kendisini arayabileceklerini (sistemde görünen numaradan beni aradıklarında aramanın kendisine düşeceğini düşünüyor burada ama çok beklersin yarram çünkü 3 dakika sonra yönlendirme iptal oldu bile) söylüyor.
buna istinaden kargo şubesi çalışanları "he" deyip geçiyor. onları da anlıyorum çünkü öyle yapsalar olmuyor böyle yapsalar olmuyor.
3: turkcell'in bu sistemi engellemek adına kurduğu bir sistem var. dijital operatör uygulaması üzerinden önlü arkalı kimlik kartı fotoğrafları ile bir dilekçe yazıyorsunuz. bu dilekçe içerisine "belirleyeceğim güvenli kelime kullanılmadan hattım üzerinde herhangi bir işlem yapılmamasını talep ediyorum. bu güvenli kelime "şudur" ve bu kelimeyi söylemeyen kişilerce hattım üzerinde işlem sağlanmamasını istiyorum. isim soyisim imza. " yazıyorsunuz. bu işlemden sonra çağrı merkezini arayıp ben şuyum buyum diyen kişilere önce bu güvenli kelime soruluyormuş, bu soruya doğru cevap verilmesi durumunda standart bir kaç güvenlik sorusu soruluyor ve işlem yapılabiliyormuş. bu kelime söylenemezse direk çağrıyı sonlandırıyorlarmış.
4: kargo şirketini neden bu dolandırıcı kahpe seçiyor ve kargo bilgilerini neden onunla paylaşıyorsunuz sorularına cevap olarak şunu yazabilirim ama bu mazeret olmamalı burada benim zaafiyetim var.
kargo şirketini kadın seçti evet ama kadın çok acelesi olduğunu, projenin acil olduğunu, ups'in geç teslimat yapacağını fakat yurtiçinin daha hızlı ileteceğini söyledi. buna düşmemem lazımdı. fakat dolandırılma ihtimalimin olmayacağını çünkü kargoyu zaten arkadaşıma gönderecek olmamın rahatlığı ile bunda bir beis görmemiştim. kargo bilgilerini kendisi ile paylaşmamın sebebi yine acele etmesinden dolayı kargoyu kendisinin de takip etmek istemesi ve kargonun teslim edileceği günü önceden bilip buna göre müsaitlik yaratmak istemesiydi. ilk bakışta masum görünen sinsi bir plan. haince.
5: kargo kolisi için gönderdiğim fotoğraflarda koliye yapıştırılan etikette tc kimlik numaram gibi özel bilgilerim yok, kontrol ettim.
tc kimlik numaramı nereden bulduklarını düşünmeye vaktim olmadı bunca şeyin arasında. güzel fikirlere açığım. nasıl olabilir sizce?
sonuç: siz siz olun, gelen sms'lere göz ucu ile olsa da bakın. yemek sonrası sigara içerken elimde telefon vardı ve ilk iki kelime direk dikkatimi çekti; talebiniz üzerine...
herhangi bir talebim yoktu, bu ne olaydı ki?
anında reaksiyon drone'umu kurtarmamı sağladı. bu sms gelmese drone gitmişti. kaçarı yoktu.
son edit: tüm editler edit karmaşasından ve 'spoiler' etkisinden dolayı en alta alındı.
buraya dikkat: turkcell bankadan gelen sms'lerin yönlendirilen numaraya değil yalnızca ana numaraya iletildiğini beyan etti. bu durumu akbank'ı arayarak teyit ettim. bankadan gelen sms'lerin hiçbirisi yönlendirilen numaraya gitmiyor. fakat bu durumu hafifletmez. çünkü bizler için yalnızca bankadan gelen sms'ler değil, aslında tüm sms'ler önemli. sms'lere dikkat edin arkadaşlar. -
26. sözlükçülerin ilk aşklarının adları
allah affetsin mahsun kırmızıgül. :( 7 8 yaşlarındaydım çocuktum cahil zamanlarımdı. :(
-
27. uysallar
olmuyor. ne yapsalar olmuyor. hep birşeyler eksik. hep birşeyler irrite ediyor insanı.
ne insanımızı tanıyor senaristler/yazarlar, ne sokağı, ne toplumu. ne diyaloglar bu hayatın / sokağın diyaloğu ne kişiler bu hayata bu sokağa ait. bu insanlarla neden hiç karşılaşmıyoruz biz?.
fiyasko. bunalım türk okumuşunu , herşey de manyak anlam arayan ekşi yazarları ve ergen beyinli ortayaş insanları için birebir bir dizi.
hakan günday , biraz kemal tahir okusun, biraz berkun oya dan senaryo dersi alsın. -
28. en iyi maden suyu
beypazarı. bir gün kaynak kurur da beypazarı içemem diye endişe taşıyorum. umarım ömrümün sonuna kadar bu ferahlıktan mahrum kalmam. iyiki varsın beypazarı iyikimsin.
-
29. pegida'nın camilerin önünde domuz pişirmesi
“herkes de istediği ülkede istediği dini yaşayabilir. her müslüman arabistan'da yaşamak zorunda da değil.”
bayılıyorum bu ılık götlülere.
konudan bağımsız, her isteyenin istediği ülkede istediği dini yaşayabilmesi için o ülkede laiklik olmalı. şu an türkiye’de “sözde” laiklik var ve en büyük düşmanı da müslümanlar.
hoşunuza gitmiyor biliyorum ama tüm dinler dogmatik ve yayılmacıdır. kendisi dışındaki hiçbir inanca ve düşünceye yaşam şansı vermez. özellikle özgür düşüncenin baş düşmanıdır.
öyle gelip ılık götlülük yapıp konuşmak ne kolay. git bir islam ülkesinde ateist, deist, agnostik olduğunu açıkça söyleyerek yaşam sürmeye çalış bakalım ne oluyor? -
30. aşırı güzel bir kızı tavlamanın yolu
şunu düşünün: aşırı güzel bir kız diye farklı bir beğeni algısı olmuyor. siz çirkin bir kıza göre neyseniz, aşırı güzel bir kıza göre de osunuz. çirkinseniz her ikisine de çirkin, yakışıklıysanız her ikisine de yakışıklı görünürsünüz. erkeklerin çoğu güzel bir kızın farklı beğeni kriterleri olduğu yanılgısı içinde bence.
edit: şöyle bir itiraz geldi: "hayır öyle değil. güzel bir kadının çıtası daha yüksektir. neden daha azıyla yetinsin ki?" kastım şu aslında: yakışıklı olduğunuzu düşünüyorsanız, buna dair çokça geribildirim aldıysanız, evet yakışıklısınızdır ve bu, güzel bir kadın için de böyledir. bu durumda, "ya bu kız çok güzel, beni beğenmez." diye düşünmemek lazım bence. mesaj atan şahsın kastı asla bu olmamakla birlikte "sürekli daha fazlasını isteyen, çok güzel bir kadın"la ilgili konuşuyorsak zaten asla tek bir adım bile atmamanızı şiddetle tavsiye ederim. bu arada konunun benimle zerre alakası yok. benim başım bağlı. kendime dair bir şey yazmadım, sadece akıl yürüttüm. -
31. zam gelmeyen herhangi bir şey
poşet 25 krs hala zam gelmedi şaşıyorum
-
32. 1 nisan 2022 habertürk yayınında osurulması
farkımız fartımız
-
33. ramazan ayıyla ilgili en sevilen detay
yaza denk gelen ramazanlarda;
1) arkadaş grubu ile sahura dek oynanan okey.
2) iftar sonrası aile bireyleriyle yapılan yürüyüş ve yürüyüş esnasında yenen dondurma. -
34. kruvasana en çok yakışan şey
şekersiz bir kahve olabilir. hangi kahve olacağı sizin damak tadınıza kalmış. bazı kalıplara girilmesine karşıyım.
-
35. selin ciğerci'nin konvoyla eşini kışladan alması
kadının taşaklısı da başka oluyormuş
-
36. kurt tatlıtuğ
-
37. iyiler mi kötüler mi kazanıyor sorunsalı
bu yazıyı dördüncü paylaşımım…
biliyorum, çoğunuz iyi insanlarsınız. bu yüzden hep kötüler kazanıyor zaten.
birçok kötü, hatta alçak tanıdım. çoğu neşeli insanlardı. hiçbirinde çekingen bir ruh haline rastlamadım.
kötüler atak, iyiler pısırıktır.
etrafınıza bakın, en heyecan verici, en eğlenceli insanlar hep sahtekârlardır. hepsi paldır küldür konuşan, ağız dolusu gülen insanlardır. çünkü sahtekâr, sempatik olmak zorundadır. iyinin böyle bir mecburiyeti yoktur.
iyi, sıkıcıdır.
kadınlar "iyiler" e değil, güvenilmez erkeklere aşık olur. bu yüzden zaten aşk denen altüst oluşla ancak bir üçkağıtçı başa çıkabilir. aşkın tadını çıkaramaz iyiler. onlar sarılıp sessiz bir uzanmayı aşk zanneder. tekdüzedirler. yavaştırlar. kadınlar da onlarla dertlerini paylaşır ama gidip güvenilmezle sevişirler. tutku kötülerin işidir.
"sessiz ve efendi bir insan" cümlesiyle tanımlanan bir iyilik kolaydır. sahtekârlık daha zordur, maharet ister. zeki, hızlı ve atak olmalıdır. enerjiktir.
üçkâğıtçı... sahtekârın en sempatik, en başarılı şekli. iyi bir hatiptir o. inandırıcıdır. konuştuğu zaman etrafındaki tüm "iyi ve dürüst" insanlar ağzının içinde kaybolur. hem çok iyi fıkra anlatır hem hüznün tüm renklerinden haberdardır. kahkahasında pirzola tadı, hüznünde bazen ölümün sesi vardır. adam başarılıdır. yeteneklidir.
iyilik kolaydır. kötülük maharet ister. iyi olmak için kimseye kötülük yapmamak yeterlidir. ama kötü olmak için daha çok çalışmalısınız! iyi, kötü karşısında güvensiz, enerjisiz, çaresizdir. filmlerde bile iyi, kötüleşmeden kötünün hakkından gelemez.
"yeminini bozar" ve kavgaya girer. oysa kavga kötünün mesleğidir asıl. biz "iyi" seyirciler perdedeki iyi adamımız kan döktükçe rahatlarız. ve iyi kötüyü yendi diye seviniriz. oysa artık hepimiz kötüyüzdür filmin sonunda. hatta biz "kötü"den daha çok insan öldürmüşüzdür.
bir iyi için en zor olan, kötüye "sen kötüsün" demektir.
çünkü iyi, utangaçtır. hırsıza "hırsız" diyemez. kötünün yerine utanır, sahtekârın yerine yüzü kızarır, hırsızın yerine yerin dibine geçer... bu sırada kötüler, sahtekârlar, hırsızlar deli gibi eğlenmektedir. çünkü onların yerine utanan, sıkılan, yerin dibine geçen birçok "iyi" insan vardır. şeytan bile bazen yorulur kötülük yapmaktan. ama hayatlarını salt kötülük yapmaya adayanlar asla durmazlar, bunu çok iyi biliyorum. güzel kıyafetleri, biryantinli saçları, resmi arabaları, siyah gözlükleri ve korumaları vardır. ama ruhları şeytandır.
kötünün en büyük avantajı iyideki kahrolası utanma duygusudur. bu duygu iyiyi öylesine zayıf düşürür ki ağzını açıp bir kelime söyleyemez. halbuki öylesine kararlı çıkmıştır ki kötünün karşısına. her şeyi açık açık söyleyecektir. başına gelecekleri göze almıştır! ama olmaz. yapamaz. çünkü iyiler korkaktır. çünkü iyiler herkese acır, en çok da kendilerine.
susmak, acımak, utanmak, korkmak... farkında mısınız, ey iyi insanlar, ne kadar sıkıcı şeylerle uğraşıyorsunuz! kötüler kazanınca da şaşırıyorsunuz! tarih boyunca iyiler kazanmasalar da, bir şekilde ayakta kalmayı başardılar. iyinin yazgısıydı bu. şeytan her zaman saldıracak, yere yıkmaya çalışacak,akılları karıştıracak ve iktidarına devam etmeye çabalayacaktı. babalarımız iyi insanlardı ve bize de iyi olmamızı öğütlediler.
biz de iyi insanlarız. ve çocuklarımıza aynı şeyi öğütlüyoruz. hepimiz kötülerin yanında çalışıyoruz. haydi iyi insanlar! haydi sessiz, efendi, sıkıcı, korkak, utangaç ve iyi insanlar! çalışın! kötülerin size ihtiyacı var! -
38. suriye'ye çocukları ölüme mi göndereceksiniz
1- suriye'de artık savaş yok.
2- türkiye kendi eğitimli/okumuş çocuklarını başka ülkelere kuryelik, kasiyerlik yapmaya gönderirken artık savaş bile olmayan bir ülkenin çocuklarını düşünmek abesle iştigalden başka bir şey değil. -
39. boşanmış bir kadınla evlenmek
bu başlıklara ( erkek versiyonu da dahil) ağzınıza geleni yazıyorsunuz, içinizdeki çöplüğü boşaltıyorsunuz ya, yapmayın bunu. bu dönemler tramvatik ve zor dönemler. zaten hayatında bir sayfayı kapatmış veya o sayfayı yırtıp atmış, yaralanmış, korkmuş insanların tutunduğu dalları da kırmaya çalışıyorsunuz.
boşanmış insan da insandır. kesiştiyse yollariniz bu insanla ,onu bir tık daha fazla sarın, sevin, sahip çıkın. bunlara ihtiyaçları var, yaftalanmaya değil. -
40. vega dinleyen insanların ortak özelliği
35 ve 40+ olmaları
-
41. metrobüste ortaya çıkan tebliğciler
ilk üç 10ar sene benim de desteklediğim yalnız hakkında aksi yönde birşeyler düşündüğüm tebliğcilerdir.
öncelikle belirteyim ben 2015-2017 yılları arasında fatih çarşambada pazar kuşluk vakti mahmutçuların yavuz selim camiinde herkese açık sohbetlerine katılmış aile olarak oldukça islami muhafazakar bir aileden gelmiş biriyim.
şimdi gelelim benim bakış açımdaki değişime:
tebliğ dediğin allah'ın emir ve yasaklarını, allah'ın kelamını ademoğluna bildirmek hatırlatmak. tebliğciler genelde içki kumar zina üzerine yoğunlaşıp bunların yoğun olduğu veya olduğu inanılan yerlere selam verip klasik misyoner gibi konuşmasını yapar ve gider. öyle kaba kuvvet kötü söz falan olmadığından da genellikle hoş görülür.
ben farklı düşünceler arasında tek yönlü de olsa iletişimin açık olmasını hoş görüyorum ve makul buluyorum. yalnız benim bakış açımdaki değişim şu: bu zat-ı muhteremler tutup da meclis önünde belediye saraylarında kul hakkından rüşvetten yolsuzluklardan beytül maldan bahsetmez.
hastane acillerinde canı veren de alan da allah'tır, doktora şiddetten bahsetmez. çocuk istismarı yapılan yerlerde veya kadına şiddet uygulanan sarkıntılık veya tecavüz edilen yerlerde bunların dinen sakıncalarından bahsetmez...
yahu bu islam dini sadece tevhid ve amelden mi ibaret. sadece bunların mı tebliğ edilmesine ihtiyaç var.
yukarıda saydıklarım özellikle de islami veya islamcı kişi grup partilerce yapılınca insanlar asıl o zaman islam'dan kopmuş olmuyor mu...
gene dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum. bu ülkede en büyük sorun aslında samimiyetsizlik.
herkes düşündüğünde, söylediğinde, yaptığında samimi olacak.
benim eyyorlamam bu kadar. -
42. ukraynalının rus şehit annesine saygısızlığı
rus şehit derken?
-
43. anın fotoğrafı
anların fotoğrafı,
18 mart görsel
2 nisan 2022 görsel
edit: burası neresi diye mesajlar geliyor.
burası giresun'da bir sahil köyü. ailemin evi denizin hemen karşısında burası ise bir 15 dklık yürüme mesafesinde. burda olduğum zamanlar sık sık yürürüm geçen karda yürürken yanıma mama da almıştım iyi ki de almışım,
görsel
bugün yine gittiğimde bu zilli de beni görür görmez bahçenin içinden çıktı geldi yattı yola.
görsel -
44. kadir mısıroğlu
geberdiği günmüş. kutlu olsun.
kadir mısıroğlu ve türevi iftiracı din tüccarı şerefsizlere küfür etmek, bırakın orucu bozmayı; sevabı artırır. allah dahi kuranı kerimin bazı bölümlerinde lanet etmiştir bazı aşağılık insanlara ve kavimlere. tekrar ediyorum, bu maraş dondurmacısına küfür etmek orucu bozmaz, güçlendirir. kesin bilgi yayabiliriz. -
45. yazarların fitre verilmesi için önerdiği kurum
hiç düşünmeden darüşşafaka'dır. geleceğin okuyan nesli için.
-
46. ahmet davutoğlu'nun atatürk imzalı kalpak giymesi
görsel
6'lı masanın en yanar dönerli adamı olan sincap reis'in yeni numarasıdır.
atatürk imzalı kalpak giymiş, yüzüne de siyasal islamın sinsi sırıtışını kondurmuş ve ava çıkmış...
bu kadar da değil; boynuna bağladığıyla da etnik grubu, bıyıklarıyla tabanını mutlu etmeye çalışmış.
boş olan eline bir de realistik silikondan dildo alıp sallasa, lgbt'lileri de gıdıklayabilirmiş...
(bkz: nasıl düşüyor mu böyle) -
47. tc numarasını söylerken kullanılan algoritma
(bkz: 3+3+3+2)
ben bu şekilde ezberledim ve papua yeni gineli bilim adamlarına göre bu, parıldak zeka göstergesiymiş. -
48. nişantaşı üniversitesi'nde neler oluyor
ben, 2017 aralık ayından beri nişantaşı üniversitesi bünyesinde çalışan bir akademisyenim. üniversiteye araştırma görevlisi olarak girdim. bir buçuk sene bu kadroda çalıştım, ardından kısa bir süre öğretim görevliliği yaptım, tezimi tamamlayınca da doktor öğretim üyesi unvanı ile çalışmaya devam ettim.
hangi pozisyonda olursa olsun nişantaşı üniversitesi’nde çalışmak daima çok zordu. asistanken, saatlerce arşiv temizledik, öğrenci işlerinin yapmadığı işleri yapmak zorunda bırakıldık. akademik izin ya da hafta sonu iznimiz olmaksızın günde altıdan fazla sınava girdik. üniversite tercihlerinde, haftalarca “call center”lığa zorlandık. bu “görevleri” layiki ile yapmazsak ismimiz tahtalara yazıldı, rencide edildik. maaşımıza zam alamayacağımız hatta işten çıkartılabileceğimiz söylendi. bu sırada, idari personel ve amirlerimiz tarafından devamlı aşağılandık, hakarete maruz kaldık. akademik olmayan ve mesai saatlerini aşan bu süreçte hiçbirimize ek mesai ücreti yatırılmadı. yemek olarak, arada sırada şenlikle soğuk ve bozuk patates kızartması ile bayat simit dağıtıldı. onları da ayaküstü yiyip, masaların başına döndük.
öğretim görevlisi ve doktor öğretim üyesi olunca bunlardan daha farklı bir muamele görmedim. üniversiteye giriş ve çıkışlarımız yök kararı hiçe sayılarak denetlendi. gene yök’in maaş eşitleme kanununa uyulmayarak, maaşlarımızın %40’ından fazlası bize ödenmedi. araştırma görevlisi arkadaşlarımız yasal hakkımızı aramaya başladığında onlara türlü zorluklar yaşatılmaya başlandı. pratikte bir işe yaramayacak kağıt işlerine zorlandılar. masalarından kalkmaları yasaklandı, tuvalete bile nöbetleşe gitmek zorunda kaldılar. yemek ya da buna benzer temel ihtiyaçları için kısa süreliğine masasından ayrılan araştırma görevlilerinin fotoğrafları çekildi, bölüm başkanları üzerinden tehdit edildiler.
öğretim üyelerine bilgisayar temin edilmedi. teknolojik alt yapısı ile kendisini tanıtan üniversitemizde çalışabilmek için kendi bilgisayarlarımızı her gün yanımızda taşımak zorunda bırakıldık. yök, akademisyenin çalışma saati yoktur demesine rağmen, kütüphane ya da buna benzer yerlerde akademik çalışmalarımızı yürütebilmek için daima izin almaya zorlandık. üzerimizde otoriter ve tehditkar bir baskı oluşturuldu. okulda öğrencilerimize dağıtacağımız çıktı haklarımız kısıtlandı, öğrencilerimizle bilimsel, kaliteli ve çağdaş ders yapmamız bu araçlarla engellendi.
2017 yılından beri bünyesinde yer aldığım nişantaşı üniversitesi’nde asla yemek ya da yol parası almadık. aksine yemekhanesi bile olmayan okulda oldukça pahalı yemeklere ciddi meblalar ödedik, bunun yanı sıra okul servisi yalnızca tercih zamanı ücretsiz oldu. ders dönemlerinde okula gelebilmek için ya da okulun otoparkını kullanabilmek için sabit ücretler ödemek zorunda kaldık.
mütevelli heyeti başkanının saatlerce süren akademik olmayan konuşmalarına katılmaya zorlandık. bu katılımlarda özlük haklarımız elimizden alındı, üzerinde numaralar yazan okul tşirtlerini giymeye, toplantıya girerken kart basmaya ve imza atmaya zorlandık. bu toplantılardan bir tanesine tamamen akademik gerekçelerle katılamadığım için okulda hakkımda soruşturma yürütüldü. bu toplantılara katılmayanlar vatan haini ilan edildi. bu toplantılarda biat etmezsek, def olup gitmemiz gerektiği mütevelli heyeti başkanı tarafından açıkça ve bundan daha sert ifadelerle defaatle söylendi. pandemi sürecince içimizde kısa çalışma ödeneği alan ancak okula gelmeye zorlanan çok sayıda akademisyen oldu. benim kadrom bu sırada geldiği için kısa çalışma ödeneği almadım ancak bu konuda arkadaşlarımızın ve sgk’nın mağdur olduğunu biliyorum.
derslerimiz asla bizim uzmanlık alanlarımıza göre dağıtılmadı, haftalık ders programımız ve alacağımız dersler idare ile olan “çeşitli” ilişkilerimize göre şekillendi. böylece, öğrencilerimiz yetkin ve alanında başarılı akademisyenlerden uzaklaştırıldılar, çağdaş, modern ve bilimsel eğitim hakları ellerinden alındı.
öğrencilerimizin hak ettiği çağdaş, laik ve bilimsel eğitimi verebilmek için başlattığımız mücadelenin sonunda, onlarla en fazla zaman geçirip onların dertlerini yakınen takip eden araştırma görevlisi arkadaşlarımız usulsüzce işten çıkartılmaya başladı. araştırma görevlisi arkadaşlarımızın ve bizim üzerimize rektör yardımcısı yürüdü, ağıza alınmayacak ifadeler kullandı. bunları medyadan takip edebilirsiniz. bu uygulamanın doğru olmadığını dile getirip, bu süreçte araştırma görevlisi meslektaşlarımızın yanında yer aldığımız için gerekçe gösterilmeden ben ve 4 doktor öğretim üyesi arkadaşım daha 30.03.2022 tarihinde okula giremedik. güvenlik eşliğinde odalarımıza erişebildik, eşyalarımızı toparlarken güvenliğin nezaretinden ayrılmamıza izin verilmedi ardından da hızla okulu terk etmemiz söylendi. bana hâlâ herhangi bir tebligat ya da açıklama yapılmadı. okul maillerimiz kapatıldı, öğrencilerimle iletişimim engellendi. bu süreçte eğitim haklarından mahrum kalan öğrencilerimizi, hocalarınızın yanında yer alırsanız burslarınızı keseriz diye tehdit ettiklerini öğrendik. şu anda 35 akademisyenin işine bir gerekçe göstermeden son verilmiştir.
tüm bu yaşananlar, her ne kadar nişantaşı üniversitesi bünyesinde gerçekleşmiş olsa bile aslında özelleşen eğitimin her aşamadaki sorunlarının yalnızca bir örneğidir. türkiye’de son zamanlarda liyakatten uzaklaşıldığı, adaletin zorbalıkla yer değiştirdiği aşikârdır. biz, nişantaşı üniversitesi akademisyenleri olarak bunun önüne geçip, hem bizim hem de tüm vakıf üniversitesindeki meslektaşlarımızın yasal çerçevede haklarına erişmesi için mücadele edeceğiz. -
49. geceye bir kurtlar vadisi repliği bırak
“yeniçerilik de kalksa, padişahlık da kalksa bu millet ulufe almayı sever.”
-
50. doggy style'dan soğutan sebepler
maşallah gençler duvardan duvara vuruyor yine. kolay gelsin herkese.