Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. mevcut telefonlar ve kaç yıldır kullanıldıkları

    karacaoğlan'a ait bir şiir.

    huaveyin eyisi özünden olur
    şaominin eyisi sözünden olur
    ayfon için ağlayan gözünden olur
    ağlama hey gözü yaşın sevdiğim

    optik görüntü sabitleyicin hoşça salınsın
    dursun yol üstünde samsung alınsın
    çözüver düğmeni ekranın görünsün
    nokia nokia benli döşün sevdiğim.

  • 2. 1 nisan 2022 doğalgaz zammı

    (bkz: oha)

    sanayide %50 demek zaten 4 e katlamis fiyatlarin 6 ya katlamasi demek (3yilda)

    ciddi buyuk zamdir. etkileri agir olacaktir.

  • 3. kadınlı erkekli ibretlik zikir videosu

    (bkz: party hard)

    herkesin eğlenmeye ihtiyacı var. eğer din kılıfıyla müziği dansı insanların elinden alırsan ortaya böyle absürd komedi filmlerinden fırlamış gibi sahneler çıkar.

    şöyle bir mesaj geldi:

    --- spoiler ---

    yanlış tespit. müzik ve dans bu tür ayinlerden, ritüellerden evriliyor zaten. burada izlediğimiz şey gerçek dans ve müzik, çakma olan diğerleri :)
    --- spoiler ---

    o zaman bu çakması orijinalinden daha güzel olan şeyler listesine kafadan giriş yapıyor.

  • 4. erdoğan'dan gençlere dünyayı gezin tavsiyesi

    hangi dünya reis? milletin dünyası kararmış sen ne diyorsun.
    millet domatesi sayıyla alıyor. menemen soğanlı mı soğansız mı derken domatessiz menemen yapıyor millet.
    kombiye dokunanı sikiyorlar, marul olmuş 20 lira, peynir olmuş 70 lira, millet akşam tv ışığında oturuyor, milletin artık gece hayatı akaryakıt kuyruğundan ibaret. ekmek için saatlerce sıra bekliyor. adam kalkmış dünyayı gezin diyor.
    güler misin ağlar mısın.

    dün, asgari ücrete tarihte görülmemiş zam yaptık diyen adamın açıklamasıdır.
    asgari ücret gayet yeterli seviyededir diyen adamın tavsiyesidir.
    halkına 300 dolar maaşı yeterli gören aynı zat, dünyayı gezin diyor.
    hayır bunu derken gülmüyor bir de. espri sandım nihayetinde.
    reis o parayla millet evden işe zor gidiyor.

    (bkz: bu parayla şey bile çekilmez)

  • 5. pegida'nın camilerin önünde domuz pişirmesi

    bu sene çok ters köşe oldu. ramazanın ilk dayağı hollanda'da olacak gibi. ha kim kimi döver orası belli değil daha.

    umarım etkinlikte domuz eti, bira vs. bedava yapmazsınız. ortadoğu insanı bir şey bedava olunca dayanamıyor. domuz eti falan bakmaz kimse, birbirini döverler ben alamadım diye.

  • 6. kadıköy'deki kokoreççide tebliğ yapan tebliğciler

    (bkz: ikiyüzlü dinci bencilliği)

    islam için yapmak demokratik hak ama başka dinler için yapmak demokratik hak değil.

  • 7. dünyayı gezdikçe anlaşılan en net şey

    atatürk büyük adammış hissi..

  • 8. kılıçdaroğlu aday olursa oy vermem diyen chp'li

    bu adama oy vermek istemiyorum ama kim aday olursa olsun vericem değişim şart

  • 9. enver aysever

    ümit özdağ suriyeliler uluslararası hukuka göre geçici statüdeler diyor bu kardeş hala 20 yıl geçince de mi geçici statüde olacak diyor ahahahhaa. gel ben sana bi avukat olarak hızlandırılmış uluslararası hukuk dersi vereyim. hukuki terimin adı geçici statü canım kardeşim. evet 50 yıl da geçse geçici statüde olur. ve evet suriyelilerin çocuğu olsa bile vatandaş olma hakkı yoktur, onlar da geçici statüde olur. türk vatandaşlığı kanuna göre kan bağına göre doğumla kazanılır. anne veya baban türk vatandaşı değilse vatandaş doğamazsın.

    almanya'ya giden türkler geçici statü de değildir, mülteci de değildir. o yüzden yaptığın kıyas alakasızlığın yanı sıra aynı zamanda komiktir. aynı şekilde 80 darbesinde kaçanlar da siyasi mültecidir. siyasi mülteciyi gönderemezsin ama bak tekrar ediyorum iyice öğren diye suriyeliler mülteci değil, geçici statüdedir ve savaş bitince dönmezlerse kaçak durumuna düşerler. her türlü gözaltı ve zorla gönderme de hukukidir. ama hala onların aileleri var yazık değil mi edebiyatı yapman abestir. çünkü bak büyük harflerle söylüyorum kalmaları hukuki değildir. hele ki geçici statüde olmayıp sınırdan dan dun kayıtsız geçenler tamamen hukuksuzdur. hala daha yazık değil mi demek cinayet işleyen birisine hapse atmayın ailesi var yazık değil mi demekle aynı saçmalıktadır. çünkü ikisi de kanuna aykırı hareket etmektedir.

    şu kavramları git iyice bir öğren envercim. kulaktan dolma bilgilerle uluslararası hukuk bilmeyip bir de üzerine biliyormuş gibi davranırsan böyle komik duruma düşersin.

  • 10. atatürk bugün yaşasa lgbti'yi destekler miydi

    atatürk kimsenin kişisel hayatında ne yaptığı ile ilgilenecek bir adam değildi. desteklemese bile karşıtı olmazdı çünkü buna gelene kadar ülkenin çok daha ciddi başka problemleri mutlaka olurdu.

  • 11. boş dürümün satılmaya başlaması

    venezuela ile türkiye'nin aynı makus kaderi paylaştığına delalet eden havadistir.. benzer çok sayıda trajik habere de denk geliyoruz maalesef. medyada sansüre tâbi tutulan intihar ve cinayet haberlerini saymıyorum bile. artan boşanma oranlarını da.

    bakın mesela bizde boş dürüm yani kuru ekmek satılırken, venezuela'da hayvan kanı satılıyor, insanlar protein ihtiyacını karşılayabilsin diye.

    venezuela'yı da büyük resmi gören, tüm dünyanın ve galaksinin devirmeye çalıştığı emekli otobüs şoförü nicolas maduro yönetiyor.

    eh bizi de eski belediyeciler yönetiyor. dünya ekonomi literatürüne faiz sebep enflasyon sonuçtur teorisini kazandıran ve bu fantastik teoriyi 85 milyonluk türk halkı üzerinde deneyen lise mezunu ekonomist bir padişaha sahibiz.

    hâli ile iki ülke arasında "hangimiz daha kötü şekilde batacağız" yarışı yapılıyor birkaç senedir.

    türkiye şu anda arjantin ile benzer bir seviyede.

    henüz tam venezuela olamadık.

    ama bu süratle ve bu istikamette gidersek, emin olun yakın zamanda venezuela'yı geçeceğiz.

    bizim onlar gibi doğalgaz ve petrol zenginliğimiz de yok üstelik.

    onlardan 2.5 kat daha fazla nüfusumuz var ve bu nüfusun çoğu da üretken ve çalışan insanlar değil maalesef. üstelik milyonlarca da mülteci yaşıyor ülkemizde. işimiz çok daha zor yani.

  • 12. 31 mart 2022 enver aysever ümit özdağ canlı yayını

    sosyalist olduğunu her fırsatta söyleyen enver isimli birinin programı.
    ben de ergenliğimde sosyalisttim enver,sosyalizm mi kaldı? amk.
    bu yaşıma kadar vergimi vermiş,askerliğimi yapmış,çanakkale'de ölen ali dedemden bana miras kalmış bu topraklarda skini sallayarak gelen suriyeli,afgan v.s benimle eşit olacak hatta benden daha imtiyazlı olacak ve bu durum gerzek solcular tarafından hümanizm,liberaller tarafında napcak kaçcak,dinciler tarafından ensar mensar diyerek bize yutturlmaya çalışılacak.
    bsg amk

  • 13. artık 1 nisan şakası yapılmaması

    çünkü bize artık her gün 1 nisan.

  • 14. yarın öleceğini bilenlerin yapacağı hareketler

    kendime lavman yaparım diyen var, oğlum harbiden ağır psikopatsınız yemin ederim, kimin aklına gelir lan bu?

  • 15. motor yağı değiştirme sıklığı

    avrupa'da 25 - 30 bin kilometrede bir olan ancak türkiye'ye gelince "yol şartlarından" dolayı en fazla 15 bin kilometreye düşen sıklık. "garanti" tatavasıyla standartın yarı süresinde yağı değiştirdiğiniz yetmiyormuş gibi, bir de zamanı gelmeden değiştirmeyi önerenler olmuş.

    500 kilometrede bir değiştirin evladım siz. hatta marştan marşa değiştirin böylelikle üst kapağı açtırmadan 10 milyon kilometre yol yaparsınız.

    edit: kimseye 30 bin kilometrede bir yağınızı değiştirin diyen yok. zaten servis size 15 bin kilometrede bir değiştirin diyor ve bunu sanki istanbul'da değil, mumbai'de yaşıyormuşsunuz gibi söylüyor. türkiye için halihazırda koşullar abartılarak belirlenmiş servis aralıkları veriliyor. yeraltı sularını yağ kadar kirleten başka bir şey yok. erkenden değiştirip doğanın ağzına iyice sıçmanız lüzumsuz. servisin 15 binde bir değiştirin dediği yağı 8-10 binde bir değiştirmek hem cebinize zarar, hadi sizin cebinize tüküreyim, o umrumda değil ancak doğa için tek kelime ile katliam.

  • 16. külotlu çorapların artık tek kullanımlık olması

    ince külotlu çoraplar artık tek kullanımlık gibi bi şey oldu. ikinci kere giydiğim çok nadirdir. hemen kaçıyor. maaşımızın yarısını çoraplara veriyoruz gibi bişey oluyor.
    burdan yetkililere sesleniyorum kaçmayan çorap yapın, ne kadar pahalı olursa olsun alıcam
    her sabah çekmecede çorap aramaktan sıkıldım. gün içinde kaçan çoraplardan daha çok sıkıldım.

  • 17. tc numarasını söylerken kullanılan algoritma

    3-3-3-2

    kısa ve öz :)

  • 18. baba olmak

    oğlana hemen nick al, 18 yaşına kadar çaylak onay listesinden anca geçer.

  • 19. gülşen'in konserde twerk yapması

    şu kadının yaptığı her sikimi şu mecraya taşımak zorunda mısınız amk

  • 20. seni sen yapan cümlelerin

    yarın da pekala yapabileceğin bir işi bugün yapmak için kasma. hayat kısa vapurlar falan.

  • 21. survivor 2022 all-star

    yağmurcum ayşe'ye sen burdan çıkınca o sese git dersin, nisa'ya burası rehabilitasyon merkezi değil dersin, olmayan performansınla milleti küçümsersin had ve terbiyeyle ilgili problemin artık dayanılmaz boyutlara ulaştı. bir an önce defolup gitsen artık ya.

  • 22. 2022 katar dünya kupası maskotu

    (bkz: al qasper)

  • 23. cafe ve restoranlarda fiyatların artık çıldırtması

    başlık baştan sona cehalet kokuyor.
    bakınız lüks restoranlarda insanların önüne koyulup porsiyonuna 500tl fiyat çekilen esnaflardan bahsetmiyorum, yanlış anlaşılmasın. fakirim diyen de zaten o mekanlara gitmesin bir zahmet, neyse.

    2 yıl önce bir işletme açtım (dükkan kontratını imzaladıktan 6 gün sonra kapanmalar başladı). şimdi size aklıma gelen birkaç ürünün o günkü ve bugünkü fiyatlarını yazayım:

    kahve 90tl/kg ---------------------- bugün 230tl/kg
    kuvertür çikolata 75tl/2,5kg --- bugün 153tl/2,5kg
    süt 3,85tl/litre -------------------- bugün 8,40tl/litre
    şurup 78tl/700ml ----------------bugün 140tl/700ml
    tuvalet kağıdı 6,50tl/rulo ------ bugün 15tl/rulo
    kraf poşet 285tl/250adet ------- bugün 750tl/250adet
    karton bardak 1,80tl/adet ----- bugün 3,50tl/adet

    şu son iki maddeye dikkat edin. bu ürünler benim tabiri caizse doğrudan çöpe attığım ürünler. sen müşteri olarak geliyorsun, içeceğini karton bardakta istediğin an ben -3,50tl oluyorum zaten. bir bardak kahveye 20gr kahve girdiğini, 300ml süt girdiğini, 30ml şurup girdiğini (mesela fındıklı latte yapıyoruz diyelim) hesaplarsak, maliyeti ortada.
    en basitinden bi cheesecake yapmanın maliyeti 2 yıl önce 30-40 lirayken iken, bugün 60-70 lira.
    ben 2 yıl önce o cheesecake'i 18 liraya satıyordum, bugün 25 liraya satıyorum.
    yani benim maliyetim %80-90 artıyorken, ben %30-35 anca zam yapabiliyorum.
    ki bu yukarıda yazdığım fiyatlar bugünün fiyatları. sizin dilinizden düşürmediğiniz "e ama dolar düştü" gününden beri daha da zamlanmış fiyatlar. dolar düşse de hiçbir malzemenin fiyatı düşmedi, tam tersi kat kat daha da arttı.

    şimdi ben sattığım bir kahveden %127 zam yapılan elektriği mi ödeyeyim (müşteri üşüyor, 4 ufo + 2 tüplü ısıtıcı var dükkanda),
    kiramı mı ödeyeyim (hani devletin pandemide bile stopaj aldığı kira)
    doğalgazı mı ödeyeyim,
    suyu mu ödeyeyim,
    geçici vergimi mi ödeyeyim,
    gelir vergisini mi ödeyeyim,
    bağkur'umu mu ödeyeyim,
    4 elemanın maaş+sigortasını mı ödeyeyim,
    müşteri çekmek için dükkanı mı geliştireyim,
    reklam mı yapayım,
    ürünleri mi geliştireyim,

    hangisini yapayım, siz seçin?

    ha şimdi gelip bana "10 lira olandan alacağına 5 lira olandan al" diye akıl da vermeyin. merak etmeyin, 13 yıldır zaten bu sektördeyim, neyi en ucuz nerden alacağımı gayet iyi biliyorum. herhangi bir ürüne fazladan para veriyorsam (ki 1-2 lirayı geçmez), bu benim tercihimdir, o satıcıdan ya da o üründen memnun olduğum içindir. ben zaten bu işe girerken bu toleransları göze alıp girmişimdir, merak etmeyin.

    lafa gelince herkes sokak arasındaki esnafa yüklenmesini biliyor. lan ben çok mu memnunum habire zam yapıp müşteri kaybetmekten? keriz miyim ben elimdeki müşteriyi tutmak varken zam yapıp kaçırmak isteyeyim müşteriyi?
    2 yıl önce dükkanı açarken patlatmadığım kadar kafa patlatıyorum zam yaparken. müşteriye etkisi ne olur, müşteri kaçar mı vs diye.
    ama zam yapmasam devletimin stopajını ödeyemeyeceğim?
    bağkur'umu ödeyemeceğim ve devletim bana sağlık hizmeti vermeyecek?
    elemanın maaşını - sigortasını yatıramayacağım?
    işletmemi geliştiremeyeceğim?
    yeni tatlılar yapmak için peynir/süt alamayacağım?

    ha gelelim online yemek platformlarına.
    eğer kendi kuryeniz yoksa ya da kendiniz kuryelik yapamıyorsanız kimse size beleşe kurye hizmeti vermiyor gençler haberiniz olsun.
    yemeksepeti %37, trendyol %34 komisyon alıyor her siparişten (en son böyleydi, umarım güncellenmemiştir komisyonlar).
    yani ben dükkanda 20 liraya sattığım kahveyi, tutup yemeksepetinde de 20 liraya satarsam kafadan 7,4tl eksideyim.
    buna karton bardak, poşet, taşıyıcı ıvır zıvırı da ekleyince siz hesaplayıverin.

    "madem öyle girme online platformlara" diyenlere de "madem pahalı geliyor alma sen de" diyorum ben de. ben kendimi kurtaracak minimum fiyatı yazıyorum zaten oraya (astronomik gereksiz fiyatlar yazanlar işletmeler de tabi ki var). ben bu platforma girdiysem satış yapabilmek için girdim zaten, fiyatları uçurup kös kös sipariş ekranına bakmak için değil.

    tüm işletmeler dolandırıcı, bir dürüst sizsiniz anasını satayım. lahmacun nasıl 20 lira olurmuş. sen onun hesabını o esnafa değil, tependeki uzun adama soracaksın.

  • 24. oruç tutmak

    sene 2022 hala orucun fakirin halinden anlamak için tutulduğunu sanan var. oruçtan maksat fakirin halinden anlamak değil, allah’a karşı olan sorumluluğu göstermektir,farz kılındığı için tutulur. halden anlamak ise hikmetlerinden birisidir. zaten tek maksat fakirin halinden anlamak olsa fakirlere farz olmazdı dimi?

  • 25. hayal edilen araç vs sahip olunan araç

    at ve at. cinsini soranlar olacaktır ahal teke.

  • 26. 1 nisan 2022 ukrayna'nın rusya'yı vurması

    (bkz: ender gelişen osasuna atakları)

  • 27. 11 şubat 2022 devlet tarafından aracıma el konması

    15 haziran 2012 tarihinde bakırköy 34. noteri’nden aracımı satın aldım. 11 şubat 2022 tarihinde adresime gelen tebliğ ile aracımın 2009 yılında suça karıştığını ve istanbul anadolu 12. ağır ceza mahkemesinin 30/11/2021 tarih 2010/1 kararı ile aracın müsaderesine karar verildiği ve aracı teslim etmem gerektiği tarafıma bildirildi.

    ben, avukatım aracılığı ile 12. ağır ceza mahkemesi’ne “aracı galeriden satın aldım, araçta şerh vb. yoktu” diyerek itiraz ettim. mahkeme talebimizi gerekçesiz reddetti. red kararına, 13. ağır ceza mahkemesi’ne itiraz etmeme rağmen dosya incelenmeyip gerekçesiz red kararı verildi.

    yukarıda da belirttiğim gibi ben aracımı devletin bir kurumu olan resmi noter üzerinden satın aldım. halbu ki noterde araç satın alırken bir türk lirası bile borcu olan bir araç satılamamaktadır. ben bu aracı 10 yıldır kullanıyorum. trafik sigortası, kaskosu, muayenesi ve vergileri ödeniyor. bunların hepsi doğal olarak devletin resmi kurumlarında yapılıyor. 10 yıldır karşıma hiç bir sorun çıkmazken bir anda devletin verdiği yanlış bir kararla mağdur oldum.

    ekşisözlük gücüne güveniyorum mağduriyetimin herkesçe bilinmesini istiyorum.

    görsel
    görsel

    twitter kampanyası;
    https://twitter.com/…903/status/1509557201253376017

    edit: linkler düzeltildi
    edit2: eksiup linkleri kaldırıldı
    edit3: yazım yanlışı düzeltildi

    17:16 güncelleme;
    - müsadere kararının neden çevre ve şehircilik bakanlığından geldiğine dair açıklama: devlet, olaya ve suça karışan mallara el koyup, tahsilatını çevre ve şehircilik bakanlığına devrediyormuş.
    - aracın karıştığı olay: aracın, 2009 yılında bir kuyumcunun kaçırılıp fidye istenmesi olayına karışan bir şahsa ait olması. not: kaçırılan şahıs bu araçla kaçırılmamış.

  • 28. cin görmüş yazarlar veritabanı

    sanırım verisi olduğum tabandır. daha önce yazıp ne saçmalıyorum ben diyerek, android app'ının kesin tuşuna basmamla sonuçlanmıştı. pozitif bilimlerin köpeği olan zihnim varlıklarını hala inkar etmekte de olsa da bir gece birlikte eğlenmişliğimiz vardır.

    ilkokul çağlarındayım dedem ve babaannemle hafta sonu için köye gittik, dedemin kardeşinin benden 10-12 yaş büyük oğlu ve kızı var, hayvanları, arazileri, arıları falan derken ben çok keyif aldım onlarla vakit geçirmekten. bizimkiler dönerken kalmak istedim, haftaya gelir seni alırız dediler ve müsade ettiler.

    evin oturma odası binadan bağımsız olarak girilen bir oda, avlu gibi üstü kapalı önü açık bir alan var yazları sofra kurulan, bu avlunun solundan oturma odasına giriyorsunuz düz gidince de misafir salonu, yatak odaları, mutfak, kiler falan. ben bu oturma odasında yaylı bir divanda yatıyorum. dolayısıyla kapıyı açıp dışarı çıktığımda birinin beni duyması ihtimaller dahilinde değil.

    gece kapı açıldı gayet janti giyinmiş bir abla beni dışardaki harman alanına çağırdı, "yatıyüm ben yaa" desem de camdan baktığımda ateşin etrafında eğlenen mutlu insanları görünce kalkıp gittim yanlarına. bir köşeye sandalyemi çekip oturdum, çağırdılar sonra; kalktım dans ettim, el çırpıp ritim tuttum dansedenlere, ateşten atladım defalarca, sıcaktı da, uyardılar hatta dikkat et çocuksun sen yanarsın dediler, yanmadım.

    iki kişi evlendi o gece düğün oldu ama gelinlik damatlık yoktu. şu meksika, italya vs. dizilerinde filmlerinde falan gördüğümüz açık alanda çiçekli uzun bir elbise giyen gelinler var ya, gelin tam onlar gibiydi işte. mor çiçekli hardal sarısı elbisesinin içinde göz altları hafif koyuca esmer güzeli bir gelin. damadı pek hatırlamıyorum ama gelin o bukleleri, elbisesi ve rugan ayakkabıları ile bugün bile zihnimdeki güzel kadın algısının karşılığıdır.

    bitti düğün biraz daha eğlendik ama ne eğlenmek, çılgınlar gibi. danslar, oyunlar, kahkahalar, o garip müzik; panflüt diyeceğim ama değil. alman folk müziği ile lise yıllarımda tanıştım, en çok onu benzetebiliyorum o gece çalanlara. gelinin elini tuttum bir ara, yanaklarımı sevdi, sonra devam ettik bol hoplamalı zıplamalı danslarımıza.

    o harman alanında daha önce hiç düğün olduğunu görmedim, henüz bahsettiğim müziklerin varlığından haberdar değildim, o gece hariç hayatımda uyurgezerlik deneyimim olmadı hatta gece çişe kalkmışlığım bile nadirdir. pek de açıklayabildiğim bir durum değil kendi payıma.

    ilk başta çekip oturduğum o sandalye var ya; sabah halam (aslında babamın halası) harman alanının kenarında, sandalyenin üzerinde uyandırdı beni, ne yapıyorsun burada dedi. uyuyakalmışım heralde, gece düğün vardı, yoruldum gidemedim yatağıma sanırım dedim.

    ne düğünü dedi, nasıl dedi, kim dedi, nerden geldiler nereye gittiler dedi, derinlemesine anlattırdı her ince detayı. en son senle kimse evlendi mi diye sordu, çok garip geldi bana, çocuğum ben ne evlenmesi dedim. içi rahatlamış şekilde bana sarıldı, okudu üfledi beni bir kaç tur. sonra dedemler gelene kadar benim olduğum odada yattı.

    babaannemle konuşurlarken duydum sonra, meğer o alanın cin düğünü meşhurmuş, o düğünlerde evlenip kafayı yiyenler mi dersiniz, hayata küsenler mi, kalkıp köyü terkedenler mi bir sürü hikaye varmış. bense eğlendim sadece, gerçekten her şeye rağmen eğlenmeyi bilirim ama hala zihnimdeki en eğlenceli sahnelerden biri o gecedir. umarım görmüşümdür be, çok tatlı bireylerdi.

  • 29. çirkin bir kadın olmak

    bence ben de çirkinim ama çok umrumda değil

  • 30. libya'da çocukların mama ve sütünü karşılayacağız

    bu arap sevici adamların ağzından bir defa da türk aç, sokakta çöp toplayan, kirasını ödeyemeyen, okuyamayan çocuklarımıza sahip çıkacağız lafı duydunuz mu ? duyamazsınız çünkü hepsi türk ve türkiye düşmanı resmen.

  • 31. ürküten kadın isimleri

    (bkz: ferhunde)
    (bkz: skyler)
    (bkz: eyşan)

  • 32. hayatından kolayca insan silebilmek

    genelde güçlü insan davranışı olduğuna atıflar yapılır.
    genelde de alakası yok bence. güç öyle bisey değil çünkü,
    bu kırılganlık.
    güç sert değil esnektir. esneyemeyen kırılır..
    yeni durumlara ve özel ilişkilerin riskli görünebilen iniş çıkışlarına toleransı vardır, belli sınırlar dahilinde.

    güç eleştirel değil yapıcıdır.
    bir zaaf sonucu değil; doğası gereği barıştır güç.

    ...

    bu kolayca siliverme konusu kişide evvel ezel olagelen bi durumsa, kaçıngan bağlanma şemasının orta yerinde oturagelmiş; daha doğrusu çocukluğunda ailesi tarafından oraya itelenmiş insan olabilir.
    bu durumda iliskiler zaten onun için mayınlı bölgedir.
    yalnızken kafası rahattır halbuki. yaralanma, incinme, kırılma, terk edilme ihtimali yoktur yalnızken.
    bu yüzden kürkçü dükkanına döner gibi bir ezberle yalnızlığına koşmak ister hep.
    ilişki içindeyken gurbette hisseder.

    güçlü değil, çok korkan bi insandır bağlardan. bağ kuramama korkusu ayrıdır, ya kurabilirse başına gelebileceklerden de ayrı korkar. tam bir dilemma...
    genel olarak incinmiş ve -cok temelde- korku içinde yaşayan bir birey olabilir bu kişi.

    bu korku onda, yolunda giden bir ilişkiyi bile -bilmeden sabote etmek suretiyle- bozdurabilir.
    ve o kişi bu yapım-bozum döngüsündeki payının kesinlikle farkında olmayabilir.

    ...

    evvel ezel böyle olmayan, sonradan reaksiyon olarak bu tabloya sığınmış bireylerin durumu ise bence daha çok sınırları ile ilgili.
    ola ki geçmişte kendi sınırlarının ihlal edilmesine (ilişkinin selameti ya da başka motivasyonlarla) seyirci kalmış ve bundan zarar görmüş bireyler de bi noktada bu cevabı vermeye başlayabiliyorlar sanırım.
    dediğim gibi; yaralı insan davranışıdır bu çünkü.
    ama bunlarınki daha geçici durumlar olabilir, çünkü sonradanlık.

    bu insanların da alması gereken tavır, elinde döner bicaklariyla gezip yakin çevresinde yaprak kımıldasa ortalığı tirpanlamak değil de; yakin çevresine alacağı insanları biraz daha ince bir elekten-daha uzun bir süreçte geçirmek olabilir belki.
    ******

  • 33. her arayana ambulans gönderilmesi

    ön edit: 37 derece ateş değildir. 37,5 da ateş değildir. ard arda yapılan 3 ölçümde alınan 38,0 veya tek seferde ölçülem 38,3 ateştir. 38,3 derece ateş de acil değildir. ateş düşürücü verdin, alnına koltuk altlarına nemli bez koydun ölçtün hala 38,3 mü? hah bak bu ateş düşmüyor, arayabilirsin.

    mantığını kavrayamadığım durum.

    37 derece vücut sıcaklığı olan çocuk için ateşi var diye ambulans çağırıyorlar, bir afra tafrayla ambulans girişinden giriyorlar falan. 112 ekibinin yüzünde “hocam al diyorlar alıyoruz napalım” gibisinden mağrur bir ifade oluyor. neyi var hastanın diyorum, ateş şikayetiyle gittik tüm vital bulgular stabil, ateş 37 diye cevap geliyor. ayıptır, yazıktır, günahtır ya. aynı mahalleden biri bu ambulans bu bomboş vakayı bana getirirken kalp krizi geçirse gelecek olan diğer ambulans merkezden gelecek, 15-20 dakika zaman kaybolacak. yahu yazıktır günahtır arkadaş ya. hadi doktordan falan utanmıyorsun buna neden ambulans çağırdınız denilince, allah korkusu da mı kalmadı kimsede?

    hadi çağıran çağırıyor da gönderen neden gönderiyor? arayıp soruyorum 112 komutaya, göndermezsek şikayet geliyor soruşturma açılıyor diyorlar. onlar da haklı ne diyeyim?

    ben vergilerimle bu şımarıklığa çanak tutmak zorunda mıyım yahu? mazot kaç lira? ambulansla gelip yeşil alan hastası olduğu ortaya çıkandan ambulansın ve personelin gideri kesilsin veya buna benzer caydırıcı önlemler alınsın artık.

    edit: ankara, istanbul, izmir’de nüfus yoğunluğu nedeniyle ambulans göndermemek zorunda kalıyorlar. buralarda yaşayıp aradık gelmediler, geldiler götürmediler demenin anlamı yok. bu üç il haricinde göndermeyen il varsa oranın komuta kontrolüne şükranlarımı sunuyorum işlerini iyi yaptıkları için.

    apır sapır konuşan tiplere de cevap vermek gerekir. başlıkta sendromu olan hastayı getiriyorlar diye bir isyan yok. çok sıkı ateş takibi gerektiren bir sendromik hastalığın varsa ve sen 112’yi çocuğun ateşi 37 diye arıyorsan o senin problemin. sen 112’yi “çocuğumda x sendromu var ateşi 37 ateş kontrolü önemli” vb diye aradığında acile “hocam ateşi 37” diye değil “hocam x sendromu hastası, vitalleri şunlar vsvs” diye getirilir o hasta. sağlık sistemi “lan 36 derece ateşi var bunun ama altta yatan trilyonda bir görülen bir hastalığı mı var acaba?” düşüncesi üzerine kurulamaz.

    ha şunu da söyleyim burada artist artist konuşan bu tiplere de gidecek ambulans olmazsa bir gün görürüm o her isteyene gitmek zorunda havalarınızı. senin çocuğunun çok ekstrem ve sıkı kontrol gerektiren, hızlı müdahale ihtiyacı olan bir hastalığı varken sen boş yere ambulans çağırılmasını savunuyorsan bir gün ihtiyaç anında o ambulansın dismenore taşıdığı için sana geç gelmesini de kabul etmişsin demektir.

  • 34. 1 nisan 2022 habertürk yayınında osurulması

    artık yeter.devlet bu soruna el atsın.

  • 35. inci sözlük'ün bitmesinin sebebi

    abaza taklidi yapıp ama aslında oldukça ince espriler yapan kitlenin yerini gerçekten abaza tiplerin alması.

  • 36. anın fotoğrafı

    görsel
    yine bahar gelecek sokaklarına.

  • 37. yusuf yazıcı'nın miss turkey güzeli sevgilisi

    (bkz: luis figo'nun 1992'de giydiği ceket)

  • 38. bendeniz'in demet akalın'a verdiği ibretlik ayar

    gerçekten ibretlik ayar. hayır insana en sonunda demet akalın savundurtacaksınız ondan korkuyorum.

  • 39. doğanay şalgam terörü

    şalgamın servis edildiği çoğu mekanı ele geçirmiş olan olan örgüt adıdır.

    tamam hiçbir şekilde el yapımı şalgamın yerini bir fabrikasyon ürünü tutmaz ancak doğanay şalgamın şalgamla uzaktan yakında alakası yoktur. tadının bu kadar kötü olmasına rağmen marketleri, lokantaları, alkollü mekanları vs. esir almış olması tartışılmaya açılmalıdır.

    illaki fabrikasyon ürünü bir şalgam tüketilecekse bu serafressh ya da kilikya marka olmalıdır.

  • 40. sarımsak terazisine el koyulan amcanın gözyaşları

    twitter'da karşıma çıkan, osmaniye belediyesi tarafından sarımsak tarttığı terazisine el konulan çoğumuzun dedesi, babası yaşındaki bir amcanın çaresiz gözyaşlarının kameraya yansıması.

    içimi burkan, günümü mahveden haberdir.

    haberin linki

    edit: üniversite mezunu bir yetişkinim, daha önce vergi diye bir şey duymamıştım (!) gerçekten inanılmaz bir şeymiş. bu amca da bu yaşında devletin bağladığı maaşla çok iyi geçiniyor olmalı ki, vergi ödemeden sarımsak satmaya çalışıyor. vicdan mastürbasyonu diyenlerin de mastürbasyon kelimesini öğrendikleri güne lanet ediyorum.

    edit2: ülkede her gün gerçekleşen üzücü olayları duyurmaya, konuşmaya çalışmayı reklam olarak yaftalamaya çalışan değişikler, neyi pazarlıyorum ki reklamını yapayım? konuşmuş olayım da ne olursa olsuncular sizi.

    edit3: amcaya terazisi iade edilmiş. bana göre amcanın hangi partiye oy verdiği ya da bizlerin siyasal görüş ayrılıkları değildi mesele. insan olmak, yıllarca çalışıp, refah sürmesi gereken yaşta sokakta ağlayan bir adama üzülmeyi, merhamet etmeyi gerektirir.

  • 41. pilavla giden en iyi şey

    etli kuru fasulye
    karnıyarık
    et kavurma
    haşlanmış ya da kızarmış tavuk

  • 42. suriyeliler ülkesine döner mi

    soru yanlış. bu onların seçimine sunulacak bir şey değil. biz siktir edicez onlar da sike sike gidecek bu kadar basit.

  • 43. tiwi coin

    formatçı sedat balina olmuş.

  • 44. biontech'in 2021'de 10.3 milyar euro kar etmesi

    128’in büyüklüğünü bir kez daha hatırlatmıştır.

  • 45. erdoğan'ın gençlere tavsiyeleri

    sabahtan beri 1 nisan şakası istiyordunuz. asrın lideri bu özel gün de sizi unutmamış espriyi patlatmış;

    "ülkemizi, imkanınız olursa dünyayı gezip görmek için şartlarınızı zorlayın"

    ayrıca kitap falan demişsin de, bu millet kitap okusa yirmi senedir sana oy verir mi yahu.

  • 46. rus ordusu

    terlikle savaşan cihatçıları bombalamak dışında bir numarası olmayan güruh.

  • 47. atatürk yaşasaydı hdp ile ortaklık yapar mıydı

    atatürk yaşasaydı hdp'nin var olabileceğini sanmıyorum.

  • 48. uysallar

    punk konusunun çok cringe olduğu dizi. senaryosu ve konusu kötü, çekim kalitesi yüksek o sebeple kendini izletiyor.

    gibi de şöyle bir laf vardı “bu sikik hayatı yaşadığımız yetmiyor bir de senden dinliyoruz amk” diye. bu hayatı yaşadığımız yetmiyor bir de para verdiğimiz platformda “bakın ne yaptım” diye çekilerek bi kaç bölüm maruz kalıyoruz amk. 3. bölüm yarısında bıraktım. benim hayatım bu diziden daha kötü amk, gene benim hayatımı güzelleştirmek için bulduğum yöntemler bu dizidekinden daha iyi amk. ben biraz başka gezegenleri anlatan dizi izlemek için netflix açıyorum, o bana istanbuldaki sikik hayatımın türevini bak dizi yaptım diye didaktik didaktik sunuyor. siktir git amk.

  • 49. ümit özdağ

    ea: uluslararası hukuk izin vermiyor, hangi yolla göndereceksiniz sığınmacıları?

    ümit özdağ: kara yoluyla.

    bugün tek bir cevapla benim oyumu kazandın sayın hocam, hatta partine de katılarak gönüllü çalışmak niyetindeyim. bu işin başka bir yolu, alternatifi yok. bu mesele memleketin yarınları için çözülmeli ve çözecek dirayet de bir cevapla ancak bu kadar gösterilir.

  • 50. türk rock tarihinin en iyi şarkısı

    pentagram - bir