sözlük yazar kalitesinin geldiği noktayı bir kez daha ortaya koyan depremdir.

yüz kişi "salladı" yazmış. evet kanka, deprem sallar.

gerçek bir demokrasi şöleni harbiden. kıro iş adamı yok, siyasi destekli yok, tek adam baskınlığı yok. ilginç camia bu galatasaray cidden.

almanya'nın attığı golden sonra, turnuvada hem puanı hem de golü olmayan sadece 1 takım kaldı. bilin bakalım kim?

patronların ağladığı başlık. en iyisini yapıyorlar. hatta az bile yapıyorlar. neden mesai saati 9:00-18:00 diye sorgulayan adamı 3 saatlik iş için orda 8 saat tutarsan üstelik de 3 kuruşa, beter ol hakediyorsun. maymun gözünü açtı insanlar sorguluyor artık.

tanım: doğrusunu yapan çalışandır.
1 gün ekstra mesai yaparak taviz verirse bu patron müsveddelerine, hayatı boyunca bunu yapmaya mecbur kalacağının ve fazla mesainin normalleşeceğinin farkında olan çalışandır da aynı zamanda.

(bkz: taviz tavizi doğurur)

milletin niye boklamak için yarıştığını anlayamadığım araba.

yani bir fransız arabası gerçekten çok güzel olup çok güzel hissettirmiş olamaz mı?

her şey bir yana, adam çalışmış emek sarf etmiş kazanmış ve o finansmanı sağlayabilmiş, balkabağına binse ferrari hissiyatı alır, siz alın teri nedir bilir misiniz?

bizim bu sosyal medya çok kötü ya her şeyin bu kadar çabuk boklanmaya çalışılması falan... sorunlusunuz aq.

peker "güvenlik protokolü diye bir şey mi ne varmış" şeklindeki bir cümle kurmaz.

doğrusu neyse araştırır öğrenir kesin bir dil ile yazar.
bu tarz kendisine ait değil gibi.

aslinda hdp'lilerin cogunun icinde tuttugu ve soylemekten cekindigi dusunceleri bir cirpida soyleyivermis.

1. kurdistan: turkiye'yi parcalayarak kurmayi dusundukleri devlet.
2. dagdaki aslanlar: askerimize kursun sikan teroristler.
3. dusman: turk silahli kuvvetleri.
4. onlara borcluyuz: turkiye'nin incisi izmir'de yasiyor ama pkk'ya minnet duyuyor.

bu asagilik yaratik, bu serefsiz hain, su katilmamis orospu cocugu alenen boluculuk yapmaktadir. elbette hdp'lilerin tumu boyledir demiyorum ama yillardan beridir 30 bin insanimiza mal olan asagilik teror orgutu pkk'yi alenen desteklemek ve tsk'ya alenen dusman demek tam bir su katilmamis orospu cocuklugudur.

turkiye'nin incisi izmir'de yasa. her turlu nimetten faydalan. herhangi bir ayrimcilik ve baski gorme. sonra dagdaki teroriste minnet duy, tsk'yi dusman belle. ben bunu kabul edemiyorum. dilinizi, kulturunuzu, geleneginizi yasayin. karisan en serefsizdir ama yasadigin ulkeye de dusman deme be... hem de izmir'de yasayip bu hainligi yapma, bu kadar alcakca, bu kadar serefsizce askere dusman deme.

evde yapınca da elli lira tutuyor. işletmelerin şu ortamda zam yapmasından doğal bir şey yok. bir suçlu varsa ki bence var, seçimlerde helalleşecegiz

başlarını kaçırmışım o yüzden algılayamadığım noktalar vardı. sonradan izleyince taşlar yerine oturdu.

adam veyis ateş'e "ben kaydı dinledim, doğru söylemiyorsun." dedi. nokta. olay bitmiştir.

buradaki embesil muhaliflerin zihin kapasitesinin almadığı bir şey var: herkes her şeyi tastamam sizin tasarladığınız gibi yapmak zorunda değil. siz anonimsiniz. yazısınız. adam kanlı canlı. gerçek.

veyis ateş'in yakasına yapışıp küfürler savurarak "yalan söylüüyorsuunn!" diyecek hali yok. bir tv programındasın. canlı yayın. gözetmen gereken şeyler var. nezaket var. "yalan söylüyorsun!" demezsin de "doğru söylemiyorsun." dersin. aynı anlama gelir ve konuk galeyana gelmez, mesele kişiselleşmez.

sbk'ya olan tavrı da sbk'nın da sütten çıkma ak kaşık olmamasıyla ilgili bence. muhalif mallarda akp aleyhine faaliyette bulunan herkesi bir anda "kahramanlaştırma" eğilimi olduğunu biliyor adam. kendinizi bir yoklayın mesela, sbk'ya içten içe üzüleniniz var değil mi? hatta sempati duyanınız?

işte ismail saymaz, iki eksinin çarpımından bir artı çıkmasın diye çabaladı. mesele budur.

kedi de cebinde mama taşısaymış amk.

yahu adam hacettepe üniversitesi tıp fakültesi çocuk enfeksiyon hastalıkları bilim dalı başkanı prof. dr. ünvanına sahip!
bir eleştiri getirecekseniz getirin elbet de uygun bir üslup geliştirin.
"bak dalgana hocam, git işine hocam" falan; bunlar nedir yahu?
şu adamın okuduğu kadar kitabı, yaptığı kadar çalışmayı sırtınıza yüklemeye kalksak taşıyamaz altında ezilirsiniz, adam bunları okuyup hazmetmiş!
biraz saygı, biraz üslup lütfen!
tanım: garip şekilde eleştirilen uyarılardır.

binalar birbirleriyle çok yakın oturduğum semtte. balkona çıksam otursam sohbet etsek bütün mahalle o sohbete ortak olur. çarpık kentleşme bunun en büyük sebebi olabilir.

ab aşının geliştirilmesine destek verdiği için dozunu 14.5$'dan alıyor, abd ise $19.5'dan.

hadi uğur şahin bize de dipten fiyat vermiş olsun, 125 lira eder. bunun lojistiği, uygulaması v.s. fiyat daha da yukarı çıkıyor ama hadi onları da saymayalım.

6 doz içeren bir flakon aşının fiyatı 750 lira olmuş oluyor. dahası, para bile önemli değil bu noktada. pek çok ülke parasını verse de yeterince alamıyor, resmen uğur şahin ve özlem türecinin torpiliyle aşılanıyoruz.

aşı karşıtlarına prim vermeyin. hadi aşı olmadınız, bari ziyan olmasına sebep olmayın.

sosyal medya hesapları kişiseldir. birey olmak, bağımsız kişilik geliştirmek için özel alan gereklidir. kıskançlık, güvensizlik gibi problemlerinizi şifre alarak çözemezsiniz.

niye lümpen oldum şimdi mk

yüzünü değiştirse bile o yayık konuşması kendisini ele verecektir.

askerde sivildeki makamın, mevkiin, tanıdıkların gayet de işe yarar, türkiye la burası. mesela uzak bir birlikte alay komutanı tanıdığın varsa acemiliği terlik nöbetiyle geçirebilirsin, savcı veya hakimsen dışardan paso yemek söyleyebilir, komutanın odasında bölüğün uzman çavuşları ayakta beklerken çay içebilirsin. ha adaletli komutanlar vardır tabii ama askeriyede herkes eşit falan değil. türkiye'de insanlar sadece öldükleri zaman eşitlenir, ki bazı cemaatlere girip çıkıyorsan öteki tarafta bile torpil dönüyormuş, öyle diyollar. biat kültüründe birilerine tabi olman lazım. tatar ramazan filmlerini o yüzden çok sever bizim halkımız. oyunu bozmalar, isyanlar vs...

üst edit: gece gece uğraştığımız işe bak... video
_
ismail saymaz'ın yaptığı 2 büyük yanlış olan yine de güzel geçen yayındır. veyis'in saydığı yalanlar bariz belliydi zaten.

1) sezgin baran korkmaz yayına bağlanmış. sor; "ses kaydının yayınlanması sizin için sorun olur mu?" olmaz yanıtını alınca dön osuruklu veyis'e "dinleyelim mi?" de. evet derse patlat bombayı, hayır derse patlasın bomba mabadında. (bunu twitter'dan ilettim kendisine de olmadı...)

2) veyis'in "10 milyon euro almadım" açıklamasına sığınmasına izin vermek. sbk zaten bu paranın kendisinden istendiğini ancak ödemediğini söylüyor. önemli olan istenmesi. zaten ödese yakasını bırakırlardı.

gelelim veyis ateş'e:

1) birilerinin 300 milyar doları varken ve üzerlerinde mal yokken senin milyon lira avantaları saklayamayacağına inanacak fanatik akitler yok karşında. "arkadaşımın" dediğin tekne bile sana yazar.

yahu sen, avanta ve şantaj çarkında olduğu iddia edilen adamsın. gariban bile 3 kuruş borcu için malını mülkünü eş dost üzerine yaparken senin bu paraları üzerine almayacağını zaten biliyoruz.

2) yayına bol bol antidepresan (ya da ne öneriyorsa sizinkiler ben yazmayayım) alıp çıksan belki 2-3 gram inandırıcı olabilirdin. özellikle sezgin baran korkmaz konuşurken şekilden şekile giren yüzün her şeyi ortaya koydu. yalanlara sığınma çaban ve bunu da becerememen ortadaydı.

3) ismail saymaz ve merdan yanardağ'a komplo kurduğunu itiraf ettiğin de gözlerden kaçmadı. ciner medya zaten akp'nin elinde, dilediğini yapmaya dünden razı bir kurumken bir bakanın seni arayıp "beni programa çağır, ismail ile merdan da gelsin" demesi bile senin bu kişilerle farklı ilişkilerde olduğunun, kariyerini de programda aksini söylediğin halde bunlara borçlu olduğunun kanıtı.

4) kanaldan kovulduğun ve ayak bağı olma diye tazminat alacağın ortadayken "istifa ettim" şovunu da yemedik. değil 1 yıl ara ölüp dirilsen bu saatten sonra sözde mesleğin olan gazeteciliği yapamayacaksın. o işi geç.

önce bir zamanlar dersini verdiğin din kültürü ve "ahlak" konularına çalış. belki atanamayan milyonlarca öğretmenin sırasını ve hakkını gasp edip sırf ortalıkta dolanma diye çemişgezek'e öğretmen olarak atamanı yapar kankaların.

ezcümle, biz alacağımız cevapları aldık. ömrün boyunca çıkabileceğin son tv programına çıkmış bulundun. bu yayını unutma, anı olarak anlatırsın torunlarına...

el ayak boşalınca ulan nerdeyim ne oluyor diye etrafı izlerken yanınızdaki arkadaşınızın birer tane daha içme teklifini kabul ettiğiniz an o sınır geçilmiştir. ordan sonrası zaten istese de geçilmez. o son içilen içki de en keyifli olandır.

o kadar moralim bozuk ki 60 bin tl biriktirebildim ama 99 model bir hondanın yanından geçemiyorum. biz bu hayatı izlemeye mi geldik allah kahretsin gerçekten umutsuzluktan ölücem

edit: başlık başa.

tatiline devam etmek istiyorsa yıllık izin falan al. isterse 10. dalga gelsin, bir tam kapanma daha kaldıramayacak meslek grupları var ülkede. adamlar koronadan değil, açlıktan ölecek.

baktığımızda zayıf diyebileceğimiz her takım mücadeleleriyle hırslarıyla pes etmeyişleriyle bir şekilde rakibini ısırıyor gerçekten en rezil olan takım biziz utanıyorum ya

ingiltere'nin en büyük sorunu ingiliz oyuncuların çoğu dünyanın en iyi oyuncuları ve teknik direktörlerinin yanında yan parça olarak kullanıldıklarında verimli oluyorlar. bu yüzden ingiliz oyuncuların çoğu olduğundan daha fazla değer biçilen bir duruma geliyor. ancak iş milli takıma geldiğinde o yan parça olmaya alışmış, olduğundan daha fazla değer biçilen oyunculardan sağlam bir milli takım çıkmıyor. şu an kane ve grealish dışında hangi ingiliz oyuncu takımının lider oyuncusu. işte burda fransa, portekiz, italya ve belçika ingiltere'den ayrılıyor. ingiltere'nin bu kadroyla şampiyon olması mucize.

ahh bu popüler kültür, ah bu sürü psikolojisi.
sosyla medya da burak elmas diye bir tarafını yırtan ergen sürüsü hayatında stada adımını atmamıştır.
*soruyorum size? burak elmas, sponsor bulacağım ve fatih terim kırmızı çizgimizdir demekten başka nasıl bir proje ortaya koydu?
*bunlar kayınpederi ile kulübün rekor gelir elde ettiği dönemde batırıp kaçmadılar mı?
*ailecek naylon fatura kesmekten ceza almadılar mı?
*ışın çelebi, adaylıktan çekilirken bazı adaylar işsiz güçsüz, sırf stadın isim hakkını satıp gelir elde etmek için adaylar derken kimi kast etti ve adaylardan sürekli olarak stada sponsor buldum diyen burak elmas değil mi?
*bu takım 3 senedir top oynamıyor, kondisyonu yok, disiplini yok, hiç bir taktik planı yok, transferlerin büyük çoğunluğu fiyasko. peki bunlarda fatih terim'in tıpkı arsen wanger, morinho, şenol güneş, lucesko gibi devri kapanıp, günümüz çağdaş futboluna ayak uyduramamktan kaynaklaniyor olmasın?

metin öztürk gibi, 6 sene için de kulübün tüm borçlarını ödeyeceğini söyleyen, 2 senedir seçime hazırlandığını, anlaştığı futbolcuların olduğunu hoca isterse salı günü formayı giyerler diyen net ve galatasaray iş adamları derneği başkanlığı yapan başarılı bir iş adamı dururken burak elmas'ı desteklemek galatasaray'a ihanettir.

aynı zamanda kupadaki en ruhsuz ve zevk vermeyen takımdır.

kuzey makedonya, macaristan, finlandiya gibi nispeten zayıf takımlar bile çok güzel mücadele veriyor.

edit: yalnız bizimkilerin de hakkını vermek lâzım, reklâmlarda hepsi süper oynuyor.

ulan her şey para mı bee!

referandum öncesi sürekli patlayan bombaları akıllara getirmiştir. sedat peker düzeneği biliyor olmalı ki uyardı videoda "sokağa çıkmayın".

biden ile görüşüldü,

peker'in abd tarafından yakalandığı ve kontrol altına alındığı netleşti, (bu nedenle başbaşa görüşüldü, dışişleri bile odada yokken)

damat görüldü, veyis video gelir diye korkmadan tv'ye çıktı, hadi çıktı, utanç bitti, iç karışıklıklar devreye sokuldu. ss de tekrar konuşmaya başlayacak. süreç tersine döndü.

karşılığında da bazı tavizler verildi.

artık sp yok ve olmayacak. bence.

arkadaşlar hepinize söylüyorum! nedeni ne olursa olsun, ölümü kutsallaştıran herkesten ve her şeyden uzak durun.

bir üstün zekalı uzmanı olarak böyle bir tarif olmadığını söyleyebilirim. zeka bir çok etkene bağlıdır, genetik ve çevre gibi. biraz limon biraz somon yiyip güneye doğru yattığınızda olacak iş değildir.

edit: üstün zeka hastalıktır diyen olmuş siz gerçekten şaka yapıyor olmalısınız. bu işin uzmanıyım ve üstün zekalılık bir hastalık değil anladığım kadarıyla algılayabileceğiniz bir şey değil maalesef.

sigaradan ve onunla alakalı her şeyden tiksiniyorum. kumlarda söndürülmüş iğrenç izmaritler kadar çıldırdığım başka hiçbir şey yok.

burçlara çok çok inanmamakla birlikte, yengeç burcu olabilir diye düşünüyorum.

yoğurdun mucidi anadolu insanına sorulmaması gereken, sorunsal olmayan teranedir.

edit: bu hat olayını yapan firmanın adının ertürkler olduğunu buldum. bu firmanın sahibi emelikli bir subay olan hasan ertürk. firmayla ilgili bir yıl önce bırakılan bir yorumu da ekliyorum: https://prnt.sc/15ytrdy

edit 2: sigorta konusunda, axa, oyak gibi firmalarda er/erbaş hariç diye bir şey olmadığını söyledi bir kaç arkadaş. bu birlikte anadolu sigorta aracılığı ile yaptırılıyormuş, anadolu sigorta sitesinde ise (er/erbaş hariç) ibaresi mevcut. sözleşmenin tam metnini bulabilirsem daha net bir sonuç ortaya koymuş oluruz. ayrıca ne olursa olsun bu 1 tl dahi olsa sigorta konusunu dayatmanın hiç bir anlamı yoktur.

arkadaşımı bu askeri birliğe teslim ettik. bir takım zorunlu olmayan şeyleri baskı ile sattıklarını öğrendik. bu sebeple askeriyede dönen bu rantlar için başlık açma gerekliliği duydum.

öncelikle girer girmez size askeri hat satmaya çalışıyorlar, bunun bir zorunluluk olduğunu söylüyorlar ve bu hatları fahiş fiyattan 140-150 liradan askere satıyorlar. gelen askerlerin rahat 4/5'ine bu hatların satıldığını öğrendim. insanların cebinde para var mı yok mu sormadan, bu hat dayatması büyük bir rant'ın döndüğünü açıkça gösteriyor. insanlar mevcut hatlarını basit bir tarife değişikliği ile belli bir süre asker moduna rahatlıkla alabilir ve bu imkanı sağlamak operatörler açısından oldukça kolaydır. ancak insanlara neden yeniden sıfır bir hat satıyorlar? bunun hiç bir mantıklı açıklaması yok, tek mantıklı açıklaması bu işten birilerinin avanta aldığıdır.

aynı şekilde bu askerlere bedeli 30 tl olan anadolu sigorta'nın mehmetçik sigortasını dayatıyorlar, yaptırmayanların isimlerinin okunacağını söylüyorlar. devletimiz eğer askere çağırıyorsa senin her şeyini karşılamak zorundadır. vatani görevini yapmaya gelen cebinde üç beş kuruş parası bile zor bulunan gariban halkımızın bu cebindeki üç beş kuruşa göz dikmek vicdansızlıktır. zorunluluk diye bahsettikleri sigorta gönüllülük esaslıdır. ayrıca er ve erbaşlar bahsedildiği gibi bu sigortanın vefa ve maluliyet durumunda verdiği teminattan yararlanamıyorlar. bu bilgi anadolu sigortanın sitesinde açıkça yazmaktadır. buyurun sizde bakın

bu sigorta primlerinden de kimlerin avanta aldığını çok merak ediyorum. bu vatandaşa yazık günah değil mi? askeriye de bile her türlü dayatma ve cepteki parayı almak üzerine kurulu bir düzen ne kadar doğru?

cebinde askerin nakit parası olsa bile zorla otomat sistemlerinin kartlarını aldırmak ve bu kartlara para yükletmek vicdansızlık değil midir? askerde hırsızlık söz konusu ise? askerler neden kendi banka kartlarını kullanamıyorlar? neden özel firmanın bir kartını almak ve buna "nakit" olarak para yüklemek zorundalar? bu firma satışların kaydını/fişini tutuyor mu? bu işlerden kimler kazanç sağlayıp avantasını alıyor?

her dönem binlerce asker birliklere katılıyor ve her biri bu dayatmalarla karşı karşıya kalıyor. burada dönen paranın haddi hesabı yok. bu apaçık rezilliktir.

ülkenin bu köklü kurumuna dahi böyle bir düzen sirayet ettiyse, bu ülkenin diğer kurumlarında durum nedir? her erkek bireyin zorunlu olarak yerine getirmesi şart koşulan askerlikte ayrıca bu tür dayatmaların olması abes değil midir? umarım birileri bu konuda harekete geçer ve bu rantı sona erdirir.

kıskandırmaya çalışmak

hemen özetleyeyim.

1-yaşanan içsavaş sırasında tüm avrupa ülkeleri, rusya hatta çin! bile içlerinde bulunan bedevi kafalı cihatçıları suriyeye postaladı. bizim ileri görüşlü dış politika uzmanı yöneticilerimiz ise emevi camiinde öğle namazı hayali kurarken bütün dünyanın safrası olan bu kitleyi ülkemize doldurmakla kaldılar.

2-gelişmekte olan ülkemizde hala güvenlik problemi çözülememişken ağır travmalar geçirmiş, beyinleri civil şeriat düşüncesiyle kaplanmış 10 milyon kimliksiz göçmenin önümüzdeki yıllarda yaratacağı dehşeti futbolcu bile olsanız rahatlıkla anlayabilirsiniz.

3-ülkemiz henüz ekonomik sıkıntılarını çözememiş ve işsizliğe çare bulamamışken karın tokluğuna çalışmaya hazır milyonluk bir kitle davulcuların bile tahmin edeceği üzere işsizlik problemini derinleştirecek ve milletimizin de büyük çoğunluğunun köleleşmesine yol açacaktır.

4-kültürel sorunlar demokraside yol açacağı çatlaklar ve ileride yaşanacak mafyalaşma problemlerini de sen çöz einstein...

kısaca ülkeye hesapsızca oy devşirmek için doldurulan suriyeliler,afganlar ve benzeri mülteciler türkiye cumhuriyerinin önümüzdeki yüz yılda avrupadan koparak bedevileşeceğinin teminatıdır.

bedevi sever, arapçı, ya da gerizekalı değilseniz bu durumdan memnun olmanız düşünülemez...

bu ülke hayır kurumu değildir! vatandaşlarının vergisini dünyanın bok çukurunu temizlemek için çar çur edecek kadar zengin de değildir ama kime anlatıyoruz....

boykota devam ediyorum.

arada bir neden bu denli tiksinerek boykot ettiğimi unutuyorum, giriyorum sözlüğe hatırlayıp çıkıyorum. bugün de aynısı oldu.

o gündem beri 1 kere dahi pınar ürünü almadım.

bence muhalefet liderleri tek tek "bu vızıltı sesi nereden geliyor" diye açıklama yapsın. sen seçim gecesi bize kapak yaptın bu da sana kapak olur.

yarın seni yerinden hunharca uyandıracak bir çalar saatin olmayacağını bilmektir. bu durumun hazzı bir başkadır.

mustafa cengize omuz atan adam

çok çabuk aşık olup çok çabuk unutabilen kadın.
ne yaparsa yapsın, hayat onun tabii ama böyle insanlar beni aşktan, evlilikten soğutuyor. bir insan nasıl büyük büyük laflarla aşık olduğunu anlatan paylaşımlar yapıp boşandıktan 3 ay sonra başka birine aynı şekilde aşık olup benzer şeyler yazabilir anlayamıyorum. bir de böyle insanları aşk kadını falan diye lanse ediyorlar..
ya ben aşk deyince başka şeyler anlıyorum ya da bu insanlar sadece aşka aşık, o yüzden de kısa sürüyor ve bittikten sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam edebiliyorlar.

yerine göre kullanıyorsa protokolleri bilen insandır.

her sabah;
kekikli limonlu pul biberli zeytinyağı ve ona batırılan taze ekmek. evet.

ben niye bu başlıktakileri okuyorum yav

maydanoz, közlenmiş patlıcan ve isot (pul biber olan değil; közlenmiş, urfa'da biberin karşılığı olarak bilinen kırmızı etli biber). opsiyonel: limon sıkılabilir. gerisi fantezisi efenim. memleketi urfa'da lahmacun böyle yenir...

geldi.
tweet

1- kıymetli dostlarım, en üst derecede suikaste uğrayacağım yönünde bilgiler olduğu için video çekmem mümkün olmuyor. 15 gün sonra ikinci bir durum değerlendirmesi yapacağız. eğer ki yine video yayınlamamın risk teşkil ettiği söylenirse başka bir ülkeye geçeceğim.

2- dostlarım,bulunduğum ülkenin güvenlik yetkililerine hiç değilse beni merak eden insanlar için 5 dakikalık,kısaca sağlığım yerinde,cezaevinde değilim, hayattayım diye bir video çekeyim dedim.şu an bu konuyla alakalı haber bekliyorum.cevap gelince böyle bir video yükleyeceğim.

3-süslü sülünün ve onun trol ekiplerinin bana karşı saygısızlık yaptıklarından cevap vermem lazım, yoksa akıl sağlığımı kaybederim dedim. öyle ya, ben bir süslüye cevap vermezsem, bir de deridun başkanla makara yapmazsam psikolojim bozulur.

4-bazı kaşarlar (süslü sülümanın trol ekibi), bu tweetleri sedat peker yazmıyor diye propaganda yapıyorlar. müsaadenizle onlara sokak diliyle şunları söylemek isterim (bahçıvansınız biberiniz yok, dal………. haberiniz yok.)

ibb başkanının orada ne işi var niye miting yapıyor diyenlere;

1)chp'li belediye başkanları toplantısı için gaziantep'e uğramadan önce partisinin yetkilileri hatta genel başkanının verdiği sözü tutmak için iki ili ziyaret etmiş.kalabalığa da konuşma yapmıştır.

2) zamanında sayın cumhurbaşkanının hapis cezası almasına neden olan şiir okuma eylemi ne zaman ve nerede olmuştur biliyor musunuz? ben yazayım; istanbul büyükşehir belediyesi başkanı iken siirt'te yapılan bir mitingde

mansur yavaş'ı örnek alsın, niye hizmet yapmıyor da cb adaylığı için uğraşıyor diyenler;

1) 2 yılda iki şehir arasındaki hizmet,icraat, proje farkı çok açık.istanbul'da popülist hizmetler değil uzun vadeli projeler ile yola devam ediliyor bunu da ekşi sözlükte anlayamazsınız ıstanbul'da yaşamanız lazım

2) mansur yavaş da adana'da kreş açılışına gidip konuşma yaptı, gaziantep'de esnaf ziyareti yaptı.

ekrem imamoğlu, bu ülkenin şu an en dinamik ve en başarılı siyasetçisidir. ilk günden bu yana iktidarın ve direkt cumhurbaşkanının itham ve iddiaları hatta engellemeleri ile karşı karşıya kalmış kalmaya devam ettiği.halde de tek bir.geri adım atmamıştır. cumhurbaşkanı adayı olursa da seçim ikinci tura bile kalmadan kazanacaktır.

gerçek krallara yakışan bir hareket. sümsüklük, aman irticacıyı incitmeyelimcilik, ürkütmeyelimcilik, liboşluk bitti. kral geldi.

lütfen şu başlığa destek olun! (bkz: şanlıurfa'da ev basan tecavüzcü polislerin beraatı)

alanya aladdin keykubat üniversitesi kestel yerleşkesi giriş kapısının fiyatıdır efendim.

yekunu 1 milyon 679 bin tl tutuyormuş, çift başlı kartal figürü de koyacaklarmış kapının üstüne yazı bile yazacaklarmış. inanmazsanız ahandahaber

pandemi dönemi diyoruz ama gerçekten de pandemi dönemi yaşanıyor, ülkede üniversite mezunu işsizlerin oranı %25'leri çoktan aşmış durumda ama buna rağmen (bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler).

mezun öğrenciler aylardır kyk borçları silinsin diye uğraşıyor, yeri gelmişken amerika'da pandemi nedeniyle öğrencilerin 3 milyar doları bulan kredileri silindi, ama ülkemizde gençlere, üniversitelilere, üniversite mezunu olanlara bir tek destek açıklanmadı. almanya'da misal bafög adında 750 euroluk devlet kredisi var öğrenci bunu üniversitesi bitene kadar düzenli alıyor ve öğrenci geri ödeme vakti geldiğinde sadece 10 bin eurosunu ödüyor gerisi kalıyor. eğer öğrenci bu 10 bin euroluk borcunu tek seferde ödemek isterse ki ödeyebiliyorlar %25 de indirim yapılıyor. bu normal öğrenci durumu kaldı ki öğrencinin aldığı burs-kredi zaten 1 sene sonunda 10 bin euroya yaklaşıyor. almanya bununla yetindi mi tabii ki de hayır. peki ne yaptı pandemi başladığından beri -almanya'da mart 2020- üniversite öğrencilerine pandemi desteği olarak 750 euro'nun üzerine bir de 500 euro daha destek verdi ve bu destek 2021 ekim ayına kadar devam ediyor.

türkiye'de bırakın destek verilmeyi öğrenci üniversitesini bırakıp iş arıyor hoş gerçi iş de bulamıyor ama hayatının en güzel zamanlarını nasıl geçineceğim kaygısıyla geçiriyor. peki aymaz üniversite yönetimleri ne yapıyor? yandaşların ve arka kapıdan kendilerinin ceplerini doldurabilmek adına üniversitelere hiç mi hiç yakışmayan işlerle uğraşıyor. kapı yaptırmak nedir ya! bunun üniversite ile ne ilgisi var bilimsellikle ne ilgisi var?

yurtdışındaki üniversiteler bilimsel deneylerle, patentlerle, yeni projelerle uğraşadururken, bizim rektör dediğimiz apartmana kapıcı olamayacak tipler gösteriş için üniversite girişlerine kapı yaptırmakla uğraşıyor. eee yaptırdın o kapıyı ne olacak yani! kapı yokken öğrenciler üniversiteye giremiyorlar mıydı?! ülkemizde kaynaklar o kadar boşa kullanılıyor ki bunu bir de bilim yuvası dediğimiz üniversitelerin yapıyor olması olayın üstüne resmen tüy dikiyor yani.

edit: @minusci adlı yazar arkadaş bir bilgi paylaştı. üç yıl önce de benzer bir durum yaşanmış. bu da linki minosci paylaşımı

aslında biz bu konuya sabık belediye başkanı melih gökçek'ten de aşinayız. milyonlarca lira ödeyerek ankara'nın dört girişine buna benzer mimari felaketlerden olan dört tane kapı yaptırmıştı zamanında. aklıma gelmişken ekleyeyim dedim.

arabzon

bakın sözlükte garip bir güruh var. oturup iki üç ay boyunca sadece bunlara hayret edebilirsiniz.

eleman yazmış önceki entrylerde “aşı olmayan vatan haini, bilime güvenin vs” ama aynı kişi daha sonra gelip “ben içtim aşıdan sonra bişey olmadı zaaaa xd” yazıyor. ulan aynı bilim aşıdan sonra alkol almayın da diyor?

(bkz: lan bırak)

hayatınız yalan anasını satayım...