Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. diyanet işleri başkanı'nın minbere kılıçla çıkması

    barış dini islamın şeyidir... şeyi işte, ehe.

    edit: özel mesaj yoluyla anama bacıma küfreden kişiler şüphesiz ki allahın yolunda cihat edenlerdir. islamı tekrar tekrar aklayan mücahit kardeşlerime teşekkürlerimi sunuyorum, kesinlikle barış dininin islam olduğuna kani oldum.

    edit2: bunlar geleneğimizde var diyenlere, nefis bir söz armağan ediyorum (bkz: notre histoire n'est pas notre code)

  • 2. 24 temmuz 2020 atatürke üstü kapalı lanet edilmesi

    arkanızda bu kadar güç olmasına rağmen, ölmüş birine lanet okurken bile ondan korkuyorsunuz. açık açık isim veremiyorsunuz.

  • 3. diş doktorunun akıl almaz instagram reklamı

    akan trafikte araç kullanırken, yola bakmak yerine yaren hanımın dişlerine bakan bir adet trafik magandası içeren reklamdır.

  • 4. öğrenciyken müdavimi olunmuş mekanlar

    fotokopici amk...

    (bkz: hepiniz oradaydınız be)

  • 5. 24 temmuz 2020 ayasofya'da cuma namazı kılınması

    muaviye ile hz. ali sıffin savaşında savaşırken muaviye orduları bozguna uğrar. hz ali'nin ordusu muaviye'nin karargahına doğru ilerlerken muaviye bitik bir şekilde arabın kurnazlarından olarak bilinen amr bin as'a "bir çare bul, yoksa helak olduk" der. bunun üzerine amr bin as, ordudaki herkese "kimin yanında kuran varsa yapraklarını yırtıp mızrağının ucuna assın" der. muaviye ordusu amr bin as'ın dediğini yapar. bunun üzerine hz ali ordusundan bir kısım kişiler "biz kurana karşı savaşmayız" deyip, savaşmayı bırakır. hz. ali onlara "siz bu muaviye'yi tanımazsınız, ben onun çocukluğunu bilirim, bu adamın derdi kuran değil, siyaset" dediyse de bu kimseleri ikna edemez. bu analitik düşünemeyen, önüne her konanı yiyen, soyut kavrayış becerileri düşük, dar kafalı topluluk daha sonraki aşamalardaki* tavırlarıyla birlikte hariciler olarak anılacaklardır. bu durum üzerine hz. ali savaşı sonlandırmak zorunda kalır ve antlaşma imzalamak zorunda kalır. barış antlaşması imzalama sırasında aynı amr bin as aynı şekilde kurnazca davranarak hilafet yüzüğünü hz. ali'den alarak, muaviye'ye giydirir. çok enteresan bir hikayedir, meraklısına açıp bir google karıştırmasını tavsiye ederim. işte bu iktidar hırsı ile dopdolu haris muaviye, kurnaz amr bin as, ahmak hariciler, saf ebu musa el eşari ve çaresiz hz ali takip eden yüzyıllar boyunca siyasi dalaverelerin, propaganda savaşlarının sembol şahısları olmuşlardır.

    ayasofya'nın ibadete açılmasını, canlı yayınlar eşliğinde kılınacak olan namazı, bu namaza iştirak edecek olanları, bu namazı canlı yayında izleyerek gözyaşı dökecek olanları, bu namaza katılıp belki de bu "gözyaşlarına" sahte gözyaşları katacak siyasileri, tüm bunlar karşısında karşısındakilere izlemekte oldukları şeyin aslını anlatmaya çabalayanların çaresizliğini sıffin savaşı'nda ve bu savaşın aktörlerinde bulabilirsiniz. teşbihte hata olmaz; bugün canlı yayında "bir tür" sıffin savaşı kesiti izleyeceğiz. kimimizde muaviye hırsı, kimimizde amr bin as kurnazlığı, kimimizde harici asabiyet ve gururu, kimimizde ebu musa el eşari saflığı, kimimizde hz ali çaresizliği.

    geçmişten adam hisse kaparmış... ne masal şey.
    beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi
    tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
    hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi

    - mehmet akif ersoy

  • 6. polis bariyerini aşıp ayasofya'ya koşan güruh

    hafta içi işinde gücünde olan insanların ödediği vergilerin sırtından geçinen, ne kadar asalak tip varsa hepsi orada.

  • 7. ocak ve şubatta korona geçirdiğini iddia edenler

    şubat sonunda semptomlar gösterip mart başında domuz gribi teşhisi konulmuş, iki haftaya yakın yorgan döşek yatmış, temmuz başında da mesai arkadaşı kovid olunca yapılan taramada antikor testi üzerinden daha önce kovid geçirdiği anlaşılan ablamın kuvvetle muhtemel dahil olduğu grup.

    al sana büyük resim, ayan beyan da gerçek. neyin tatavasını yapıyorsunuz anlamıyorum ki. bu ülkeye kovid’in girişi resmi olarak açıklandığı üzere 11 mart falan değildir, çok daha öncesinde bir sürü insan bu hastalığı geçirdi. adını unuttum kadıncağazın, bir hastanede karşılamada sekreter olarak çalışıyormuş ya, onun ölüm tarihi de mart sonuydu yamulmuyorsam, ama kadının hastaneye yatırılma tarihi 10 mart, açıklanan resmi tarih 11 mart’ın 1 gün öncesi. git 2 hafta öncesine, zaten şubat yapıyor.

    ablamın yurtdışı hikayesi veya yurtdışından gelen kişi ile temas hikayesi de yoktu. mal mal konuşup insanı sinir etmeyin, bir sürü insan yakınlarını yitirdi. ablam yorgan döşek yatarken kovidden büyükbabamızı kaybettik. dayım da, ki kendisi pratisyen hekimdir, büyükbabamdan hemen sonra 40 gün hastanede kaldı, 10 günü yoğun bakım. sonradan öğrendik, hekimler hekim arkadaşlarını yaşatmak için ne kadar çabalasalar da, yoğun bakımdayken öldü ölecek gözüyle bakıyorlarmış. yani bildiğiniz ölümden döndü dayım da. kim bilir kimler ne zaman nasıl geçirdi bu lanet hastalığı.

    buna rağmen, sanki hasta sıfırı tespit etmiş de haspam, konuşup duruyor.

  • 8. 24 temmuz 2020 içinde bulunulan derin şok hali

    insanlar hipnotize olmuş gibiler, yaşananları kimse ciddiye almıyor. televizyonlardan şeriat marşları okunuyor, dünyaya kılıç sallanıyor. cumhuriyetin kurucularına hakaretler, bütün komşularla savaş pozisyonuna geçmeler, tarihler üzerinden verilen sembolik göndermeler... baroları böldüler, daha bu sabah sansür yasası kabul edildi. kadın cinayetleri, köpek tecavüzleri... böyle onlarca skandal. birkaç günde yaşanılanlar bunlar.

    anlayamıyorum, bu derin şok halini ve insanların tepkisizliğini anlayamıyorum.

    muhalefet aynı şeyi geveleyip duruyor: anketlerde oyları düştüğü için bunları yapıyorlar. so what? umut bağlanılan seçimin tarihi de 2023, üç yıl sonra... ulan üç ay içinde yapılanları şuraya yazsak üç yıl içinde yapılabilecekler dudağımızı uçuklatır. o derece çıldırmış gibiler.

    nedir bu şok hali, bu duyarsızlık, bu vurdumduymazlık? bu kayıtsızlık nedir? seçimlerse mesele, gerçekleşeceğinin garantisini “yüzde 100” kim veriyor? yahu ne oluyor, neden herkes bu kadar rahat ve bir bildiği varmış gibi davranıyor? ki varsa söyleyin de endişelerimiz dinsin, yüreğimiz hafiflesin.

  • 9. 24 temmuz 2020 sosyal medya teklifinin kabulü

    millet uyurken kabul edilmesine hiç gerek yoktu çünkü bizim millet 7/24 uyuyor zaten.

  • 10. türkçedeki o harfinin cinsiyet belli edememesi

    "edememek" değildir, "etmemek"tir.

    ikisinin arasındaki farkı anlayan bunun sebebini de anlar.

  • 11. sahibinden.com'daki her yeri dantelli ev

    meğer cehennem böyleymiş, temizlikçisin ve bu evde her gün toz almak zorundasın.

  • 12. çocuğu olan komşunun sınırsız gürültü hakkı

    empatisizlikle alakası olmayan hede. avrupada müzelerde 2-3 yaşındaki bebekler sus pus duruyorken türklerin yavru "hayvanları" kulağınızın içinden geçer.

    özellikle 80 nesli ve sonrası çocuk yetiştirmeyi bilmiyor. anneniz babanızın dedikleri hiç mi aklınıza gelmiyor. taşkınlık yapan çocuk dövülürmüş bu kadar. büyükten korkulurmuş ister annesi olsun ister sokaktaki teyze olsun. şimdikileri uyarıyorsun annelik yapmayan kadının analık yapası tutuyor "sen benim çocuğumu uyaramazsın" diyor.

    bok gibi çocuklarınızla ömrünüzü törpüleyin. doğurup doğurup salıyorsunuz ortalığa, instada gezineyim diye çocuğun her dediğini he diyorsunuz sonuç bu oluyor.

  • 13. gökhan gönül

    gittiyse yolu açık olsun, beşiktaş'ta çok büyük emek verdi.

    geçen sene iç sahada takım yuhlanırken bir o bir de dorukhan yuhlanmadı. bu bile taraftarın kendisini ne kadar taktir ettiğini gösterir.

    beşiktaş taraftarı tarafından yuhlanmadan beşiktaş kariyerini noktalamak her futbolcuya, yöneticiye nasip olmaz bilen bilir.

    ben hala orta yolun bulunup takımda kalmasından yanayım.

  • 14. evlenmelik eş arayan yazarlar veritabanı

    yurtdışında yaşayan ve vatandaşlığı olan yazar hanım arkadaşlar yeşillendirebilir.
    hollanda gibi eşcinsel evliliklerin yasal olduğu yerde yaşayan erkek yazar arkadaşlar da yeşillendirebilir.

    siktirip gitmek istiyorum buradan.

  • 15. kılıçdaroğlu'nun z kuşağını etkileme planı

    netflix twiti falan atıyordu en son. yeter artık kardeşim. yapıştı koltuklarınız. bırakın gidin. giderken de şunu söyleyin: gençlerin önünü açıyoruz. bizim görev süremiz doldu. o zaman onlar da der ki: bravo bak adam gençlerin ülke yönetiminde olmasını istiyor. 120 yaşına gelip hala gençlere sesleniyorsunuz ayıp ya. bu samimiyete gülünür sadece.

  • 16. 24 temmuz 2020 ayasofya hesabından atılan tweet

    tweet atan bir camimiz bile var hamdolsun!

  • 17. kırk yıl olmasa aramam denen gıdalar

    ne yiyorsunuz lan siz ?
    kimisi erinmeden bütün sebzeleri yazmış, kimisi meyveleri kimisi hayvansal gıdaları.
    birader siz ne yiyorsunuz sorması ayıptır ?

    insanlar bilmem kaç yaşına geliyor ama 5 yaşında olan veletler gibi yemek seçiyor.
    onu yemem bunu sevmem, şu iğrenç geliyor şu şuna benziyor, çocukmusunuz lan siz.

  • 18. ali erbaş

    ataturk'e hakaret etmis diyanet isleri baskani.

    bu da buraya not dusulsun, zamani gelince geregi yapilir.

  • 19. biri evcil hayvanını öldürse ne yaparsın sorunsalı

    yapılmışı var zaten

    (bkz: john wick)

    -bir köpek için mi john?
    -evet.

  • 20. emrah safa gürkan

    son zamanlarda gördüğüm en anlamsız tartışmanın kapısını açmış. trollük denemeleri mi yapıyor nedir. hoşuna gitti galiba blackface tepkisi. dark side' a henüz geçmediğini düşündüğümden bir lokma da benden gelsin doyursun kendisini:

    ortada bir anket var. "fırsatınız olsa yurtdışında yaşar mısınız?" insanların ezici çoğunluğu da evet demiş.

    öncelikle bir akademisyenden ankette katılanlara ayar vermek yerine sonucun neden öyle çıktığına dair yorum bekleriz ki bu durumda yorum yapacak bir şey bile yok. soru aptalca. hiç bir şeyi ölçmez. insanların kafasında ne canlandığı bile belli değil. bir amerikana da sorsan aklına bir paris gelir, bir yunan adası gelir evet diyebilir.

    neyi ölçüyor anket? hiç birşey. değişimden korkan bir %15 var onu görüyoruz sadece. işte burada trollük sınırını zorluyor:

    "siz bu yurtdışında yaşamayı, göçmen olmayı ne sanıyorsunuz ya? "

    bilmiyorlar işte ondan evet diyorlar. farklı bir hayat mümkün mü? nasıl olur? bu insanı heyecanlandıran bir fikir. evete basar geçer normal biri. bu gereksiz çıkışın anlamı var mı?

    "kimsesiz, önemsiz, çevreyle bağlantı kuramadan üç kuruşa yaşayıp gitmek... "

    girişi çok sert yaptığından gelişmede uçuşa geçmek zorunda kalmış. neden üç kuruşa yaşıyoruz fırsatımız varsa, nasıl bir fırsat lan o? neden önemsiz? önemimizi mi kaybediyoruz bir yerden bir yere giderken? ankara' da önemliyim istanbul' da önemsiz diye bir şey oluyor mu tüm arkadaşların çevren geride kaldı diye?

    "batı kültürüne hakim sayılırım, dil engelim hiç olmadı, türkü, şiş kebap, baklava sevdam yok, yani çok lokal sayılmam, ben bile yapamadım"

    makul bir insan bilir ki senin mutlu olup olmaman tamamen senin kişisel tecrübelerine bağlı. nereden gittiğin nereye vardığın. bunu bir afgana söyleyebilir misin? hayır. peki tüm türkler aynı hayatı mı yaşıyor? hayır. türkiye' nin ortalaması olduğunu inandıran şey nedir? neden seni referans alalım?

    gerçekten hiç anlamı yok. bomboş bir tartışma.

  • 21. ayasofya'nın kedisi gli'ye yeni isim aramak

    tekir bozdağ.

    valla bu olsun yaaaa! bıyıkları eski fetöcüden daha güzel valla.

  • 22. alınan ilk arabanın yılı modeli ve fiyatı

    öncelikle hayırlı anketler.

    ilk ve hala elimde olan arabam 2009 model fiat g.punto 1.3, 2018 yılında yılında 32 bin liraya almıştım.

    geçenlerde sarı siteye bir göz gezdireyim derken 60 binlere kadar fiyatının çıktığını görünce ülke olarak ne kadar boku yediğimizi anladım bir kere daha.

  • 23. ateizim ve deizmin artışının gerçek sebebi

    ateizm ve deizm sadece türkiye'de değil tüm dünyada artıyor.
    bilgiye erişimin kolaylaşması birinci nedendir. bilgi ve dogma zıttır.
    türkiye'de dinsizlik biraz daha fazla artıyor olabilir. bunun sebebi de, bilgiye erişimin kolaylaşmasının yanında; 'dindar' rol modellerinin her gün seviye arttırarak verdiği kötü örnekler.

  • 24. osmanlı'yı atatürk yıktı

    1 kişi koca imparatorluğu yıkabiliyorsa bu durumda ya o kişi zekidir ya da imparatorlukta zekaya dair bir kırıntı yoktur.

    tercih sizin.

  • 25. masterchef türkiye

    oooooo bi dakka bi dakka !!

    iyidir hostur izliyoruz ediyoruz ama daha asil yarisma baslamadan sefler bokunu cikardi. resmen walison adli yarismaciyi bir üste tasimak icin iki tane iyi sefin suflesini yok sayip elediler onlari. ikisinin suflesi de kabarmisti hatta kadin yarismacinin suflesi orjinal suflenin birebir aynisiydi. walison adli yarismaci neredeyse hic türkce bilmediginden ve ascilik yetenekleri olmadigindan ne yapacagini basindan beri bilemez haldeydi. hatta isler öyle bir boyuttaydi ki bu cocuk suflenin kabarmasi gerektiginden bile bihaber firininin kapaginin kapatilmasi gerektigini bile bilmiyordu, 40 dakika boyunca o kiz yardim etti hatta bu cocuga.

    utanmadan, sikilmadan, yüzlerinde azicik kizarma olmadan, vicdanlari azicik sizlamadan bu cocuk yakisikli ve ilginc görüntülere sebep olabilecek diye bunu gecirdiler. hatta bu cocugun yaptigi sufleyi yakindan gösterme cesareti bile gösteremediler, sufle degil adeta muhallebi yapmisti cocuk, resmen üstü yoktu suflenin, sizin ben adaletinizin ta amk be, hadi biz ekrandan tadina bakamiyoruz anlamiyoruz saniyorsunuz gözünü de kör mü saniyorsunuz insanlarin bre deyyuslar. kimbilir bugüne kadar kac kisinin hakkini yediniz vicdansiz soytarilar. sizin ben sefliginize koyayim ahlaksiz herifler. bu walison denen cocuk kendi adini duydugunda bile elendigini sanip ayrildi oradan geri cagirdilar. cok sinirlendim evet, ilk defa sinirlendim böyle bir yarisma icin.

  • 26. 24 temmuz 2020 antalyaspor galatasaray maçı

    "mayıslar bizimdir" sözümüzle dalga geçen dalyaraklar...

    mayıslar bizimdir dedik. temmuzlar bizimdir demedik ya amınakoyim.

  • 27. ekşi itiraf

    babam geçen hafta "benim annemle hiç anım yok," demişti. babaannem babamın hayatında çok da anlam ifade etmeyen bir insandı. hiç hastalığı olmadan yaklaşık yüz yaşına geldi. çocuklarıyla da torunlarıyla da nitelikli bir bağı yoktu. ağzına geleni söyler, hiçbir şeyi dert edinmezdi.

    çocuklarını tiplerine ve bir anne için hiçbir anlam ifade etmemesi gereken sıfatlarına göre kıyaslar, böyle yaparak onları ne kadar yaraladığını düşünmezdi.

    bugün vefat etti.

    babam çok üzüldü. aslında babamın, annesinin ölmesine değil annesinin hiç olmamasına üzüldüğünü anladım.

    babamın pek çok sevme kusuruna babaannemin neden olduğunu ilk defa bugün gerçekten anladım.

    bi de babaannem doğum günümde öldü. babamı anlamak ise doğum günü hediyem oldu.

  • 28. 23 temmuz 2020 ali babacan habertürk canlı yayını

    bir siyaset bilimci olarak resmen adnan menderes'in reenkarne olmuş haline şahit oldum bu akşam. demirkırat, sonunda yeni binicisini bulmuş gibi. sayın babacan'ın gelecekte çok önemli bir siyasi figür olacağını düşünüyorum.

    edit: burada sıkça rastladığım bir düşünceye açıklık getirmek istiyorum. babacan sanılanın aksine siyasal islamcı değildir, adnan menderes'de siyasal islamcı değildir. muhafazakar/demokrat gelenekle siyasal islamcı/faşist gelenek arasında zerre alaka yoktur. babacan, ak parti'nin yükseliş döneminde, (doların 1.80 olduğu, türkiye’nin ab'ye tam üyelik sürecinin tartışıldığı, tek derdimizin ab'ye girersek kokoreç yasaklanır mı sorusuna cevap aramak olduğu o güzel günlerde) en önemli rolü oynayan siyasetçi (dışişleri bakanı, ekonomiden sorumlu devlet bakanı) ve türkiyenin o dönemdeki başarısının aslında en önemli mimarıdır.

    kendisi türk siyasi tarihinde geleneksel muhafazakar demokrat / merkez sağ ekol olarak konumlandırılır. akp zamanla (2013) ittihat ve terakki gibi radikal bir dönüşüm geçirerek yükseliş ilkelerinden uzaklaşınca, otoriter ve siyasal islamcı bir yapıya bürünüp varlığını istibhadla sürdürmeye karar verince, kısa süre sonra görevinden ayrılmıştır (2015).

    kendisi msp, refah, saadet (siyasal islamcı kanattan) değil demokrat parti, adalet partisi, anap gelenekten gelen liberal sağ ekoldendir. bir liberalle bir siyasal islamcı arasındaki fark churchille mussolini arasındaki farktan daha fazladır bu arada. ayrıca mevcut düzen partileri içerisinde liberal politikalarıyla ekonomiyi canlandırabilecek, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü yeniden tesis edebilecek ve batıyla halihazırda kopmak üzere olan ilişkileri onarabilecek tek kişidir.

    sakin ve uzlaşmacı tutumuyla türkiye'nin akp'den sonraki geçiş sürecini en yumuşak ve zararsız şekilde atlatmasını sağlabilecek en önemli lider olarak görüyorum kendisini.

  • 29. kevin de bruyne

    belçika futbol milli takımının tarihindeki en önemli maç olan 2018 dünya kupası yarı final maçında, hazard olmasa fransa ceza sahasına giremeyecek olan takımın sahada hayalet gibi gezinen en kötü futbolcusudur. karşılaştırıldığı zidane ise, 34 yaşında forma giydiği 2006 dünya kupasında sırasıyla ispanya, brezilya ve portekiz'i abartısız şekilde tek başına yenerek 31 yaş ortalamalı takımını finale çıkarmıştır. zidane'ın 2006 öncesi kariyerinden bahsetmeye gerek bile yok.

    tamam yetenekli oyuncudur kimsenin itirazı yok ama zidane'dan üstün futbolcu demek saçmalığın daniskasıdır.

  • 30. sevgilisinden şiddet gören emir'in iplenmemesi

    tweete yapılan bir yorum dikkatimi çekti.

    ' biz önce bi kadına şiddeti halledelim de münferit olaylara da girişiriz. '

    işte radikal feminist iki yüzlülüğüne mükemmel bir örnek. aslında içten içe erkeğin şiddet görmesini kutluyor, bundan mutlu oluyor. şiddetin her türlüsü kötüyken böyle bir yorum yapabilmek için nefret dolu olmak lazım.

    toplumda erkek güçlü olmalı, duygularını belli etmemeli gibi algılar var. erkeklerin üzerinde baskı, intihar etme oranlari 5 kat daha fazlayken bunun üzerinde durulmaması üzücü.

  • 31. hayal edilen meslek vs sahip olunan meslek

    sürekli turist olmak isterdim, maalesef ki yerliyim #ekonomi

  • 32. 24 temmuz 2020 eskişehir depremi

    afad verilerine göre :

    eskisehir
    24.07.2020 | 05:19
    4.1

    yalnız hissedilen daha yüksek. 4.1 buysa vay halimize.

  • 33. muharrem ince

    ayasofya için yola çıkıp sultanahmet’e gitmiş.

    seçim gecesi de ysk diye yola çıkmıştı.

  • 34. 24 temmuz 2020 kadın makinistin saldırıya uğraması

    camii açılışına gidip allah’ın huzuruna çıkacak olan halkın evvela kadını linç edip aradan çıkarmak istemesi gerçekten yorumsuz.

    müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir.

  • 35. burak yılmaz

    10 yili askin süredir neredeyse her mac 1 gol atar, çine gitti yillik 8 milyon € parasini cebine koydu geldi. ölüsüyle trabzona 2m € kazandirip beşiktaş gitti. besiktasta 1 yildir neredeyse hic para almamış. + caylaklarin parasinida burak vermiş cebinden. vallaha sevmesem de helal olsun. su kadar isi sessiz sedasiz yapıp. alacaklarini birakip gitti adam.. krali yapmaz bunu krali. o sozlesmeyi almadan cikmaz istanbuldan kimse..

  • 36. neredesin mustafa kemal askerlerin nerede

    tweet'in altına yazılan şu yorum duygulara tercüman olmuştur!

    "muhtemelen sadece 1 caminin acilmasini mekkenin fethi sanacak kadar aptal olmadiklari ve corona kapmak istemedikleri icin evdeler"

  • 37. geceye acı ama gerçek bir cümle bırak

    kadınlar tahmin edemeyeceğiniz kadar iyi birer yalancı olabilirler.

  • 38. ayasofya

    ben taraf olmayi sevmem. taraflarin ikisini de sevmeyince de hep ben suclanirim.

    bir bilgi verip kacacagim.

    yurtdisinda bir suru kilisenin cesitli nedenlerle baska isler icin kullanildigini gordum. hostel yapilanda kaldim. muzik studyosu olanina gittim. club olaninda sok gecirdim ve dedim ki bizim eski bir camiyi bar yapsalar neler olurdu acaba dedim.

    yurtdisinda ayasofyanin cami olmasinin cok da tepki cekecegini zannetmiyorum. mucahit kivaminda hristiyan yok. hacli seferlerinin sonuncusu biteli de baya oldu.

    edit: neresi nereye donusmus ekleyelim bari de kanitli olsun. cepten atiyorum linkler anca boyle oldu idare edin

    once hostel olan https://www.hostelworld.com/…-hostel/edinburgh/5002

    studyo olan https://en.m.wikipedia.org/wiki/the_church_studios

    club olan chesterfield’da idi. ıflas edip kapanmis heralde. adi ‘bar so’ idi. https://www.alamy.com/…urch-building-106955305.html

    edit sizden gelen: web shitting spiderman’in dedigine gore kitapciya evrilen boekhandel dominicanen, maastricht

  • 39. 1 kg fındığın 80 tl olması

    edit ; yukaridaki entrye ithafen findigin kilosunun 10 euro olmasi dunyanin geribkalan ulkelerinde normal olabilir ama hic bir sartta turkiye de normal olamaz. şoyle ornek vereyim dunyada benzinin ortalama litre fiyati şuan 0.98 dolar. suudi arabistan da ise 91 oktan benzin 0.37 cent , 95 oktan benzin ise 0.54 cent. onlar niye dunya ortalamasinda satmiyor peki aptal mi bu adamlar ?

    ışin inanilmaz ve anlamlandiramadigim boyutu şu ; dunya findik uretiminin yuzde 65- 70 ini yapan bir ulkede findigin kilosunun bu kadar pahali olmasi akil alir gibi degil hakikaten.

    bu şey gibi mesela , suudi arabistan da benzinin litresinin 10 dolar olmasi gibi ( oyle degil tabi ) ya da ne bileyim okyanus uzerinde bulunan bir ada ulkesinde baligin kilosunun 100 dolar olmasi gibi sacma sapan bir olay.

  • 40. alkışlarla yaşıyorum

    içim buruldu, sitenin 2. versiyonunu ben yapmıştım. asıl patlamayı yaptığı dönemde projede yer aldım.

    yanlış hatırlamıyorsam 2006 sonu veya 2007 başıydı, mesut bahtiyardan bir mail gelmişti, projeden biraz bahşetmişti. daha önce kendi yaptığı siteyi tekrar yayın hayatına sokmaya çalışıyordu.başarısız denemelerden dolayı sanırım biraz gına gelmişti. izmir kıbrıs şehitliğinde gazi kadınların orada bir kafe de buluşmuştuk, baya heyecanlıydı. yaşlarımız benzer olduğu için retro tarzı benimde çok hoşuma gitmişti . yanılmıyorsam o zamanın şartlarında 1,5-2 ay içinde yayına sokmuştuk siteyi. ilk etap da 1.500 $ ücret almıştım. server durumlarında çok sorun yaşamıştık ama melek yatırımcımız da çok destek oldu. ben grafik/programlama , mesut işletme ve melek yatırımcıda giderler konusunda çözümler ürettik. mesut bahtiyar kısa dönem askere gidip geldikten sonra çok güzel bir ekip kurarak siteyi kaliteli bir duruma getirdi. ekşi sözlük gibi editörler için kalite öncelikliydi ve kısa zamanda çok güzel yerlere geldi. ben moderatör olmama rağmen abi benim videom neden yayınlanmıyor, yayınlarmısın tarzı talepler az gelmemiştir.youtube ve twitter karşımı güzel bir formatı vardı. çok özel videolar ve yaran yorumlarla hatırlayacağım.

    anılarda yaşasın, bendeki versiyonun görseli;

    https://hakanozfatura.com/…/alkislarla-yasiyorum-52

    edit : düzenleme

  • 41. ankara'da mutlu olmak

    sevdiğiniz insanla/insanlarla birlikteyseniz içinde bulunduğunuz şehrin bir önemi yoktur. bu sebeple insan şehirden bağımsız mutlu veya mutsuz olacağından gayet mümkün bir durumdur. bir de sevdiğiniz insanla aynı şehirde olduğunuz ama konuşmadığınız versiyonu vardır (bkz: aynı şehirde sen varsın ben varım biz yokuz) ki bir şehirde bulunmanın en kötü halidir.

  • 42. türkiye'de bulmanın çok zor olduğu şeyler

    (bkz: iyi niyet)
    (bkz: kibarlık)

  • 43. çocuklar duymasın'ın yeniden çekilmesi

    yeter pınar altuğun pornosu çıksın da kapatalım bu bahsi dedirtendir.

  • 44. jennifer lopez'in makyajsız hali

    makyajsız hali de makyajlıdır.

  • 45. 24 temmuz 2020 yunanistan'ın yas ilan etmesi

    iki tarafın boş insanlarının uğraştığı olay. din denilen insan eliyle yaratılmış bir kavram üstünden yaşanan kofti hayatlar.

  • 46. klibi kısa film tadında olan şarkılar

  • 47. lozan antlaşması

    türkiye cumhuriyeti'nin tapu senedi olan antlaşma.

    bugün imza edilişinin 97. yıldönümü...

    "ege adaları lozan'da verildi, ismet verdi" diye salya sümük ağlayanlara defalarca anlattık lozan'ı.
    bıkmadan usanmadan defalarca anlatmaya devam edeceğiz...

    öncelikle lozan antlaşmasında adalar ile ilgili görüşülen hususları öğrenelim.

    lozan antlaşmasının tam metni şurada;
    https://yadi.sk/i/stonndgrk5zt2

    lozan antlaşmasının; 6., 12., 13., 14., 15., 16. maddeleri adalar ile ilgilidir.

    lozan antlaşmasında ege adaları;
    midilli, limni, sakız, semadirek, sisam ve ahikerya adaları üzerinde yunan hakimiyeti hususunda osmanlı devleti'nin imzalamış olduğu 1913 tarihli londra antlaşması ve 1913 tarihli atina antlaşması'nın adalar hakkındaki hükümleri ve 13 şubat 1914 tarihinde yunanistan'a bildirilen karar, adaların askeri gayelerle kullanılmaması şartıyla aynen kabul edilmiştir.
    anadolu'nun kıyı karasularına üç milden az mesafede bulunan adaların ve bozcaada, gökçeada ile tavşan adaları üzerindeki türk hakimiyeti kabul edilmiştir.
    osmanlı devleti tarafından uşi antlaşması ile 1912 yılında italya'ya geçici olarak bırakılan on iki ada üzerindeki bütün haklardan on beşinci maddeyle italya lehine feragat edilmiştir.
    görsel

    şimdi yukarıdaki lozan antlaşmasının adalar ile ilgili maddelerine dönelim.

    1-)kuzey ege adaları olarak bildiğimiz adalar; midilli, limni, sakız, semadirek, sisam ve ahikerya için ne diyor lozan?
    1913'te londra ve atina antlaşmalarıyla osmanlı devleti tarafından yunanistan'a bırakıldı diyor mu?
    evet.

    2-)peki 12 adalar için ne diyor?
    1912 uşi antlaşması ile italya'ya bırakıldı diyor mu?
    diyor.

    zaten bu adalar osmanlı tarafından, türkiye cumhuriyeti kurulmadan, lozan antlaşması imzalanmadan seneler önce bırakılmış, terk edilmiş mi?
    evet.

    osmanlı döneminde elimizden çıkan adaların lozan'da geri alınmasını beklemek ve lozan'da bunların alınmamasından dolayı atatürk'ü ve türkiye cumhuriyetini suçlamak sersemliktir, cahilliktir, aymazlıktır, düşmanlıktır...

    lozan'da adalar konusunda bir husus daha gündeme gelmiş.
    yukarıda daha önce belirttim;
    "anadolu kıyı karasularının üç milden az mesafede bulunan adaların üzerindeki türk hakimiyeti kabul edilmiştir."

    kıyı karasularımıza 3 milden daha az mesafede bulunan adalar...(antlaşmanın 6. maddesi 2. fıkra)

    hangi adalar bunlar bakalım;

    1-)keçi adası ve kololimnos adası;
    bodrum kıyılarından 8-10 km'den daha az mesafede olan iki ada.
    görsel

    her iki ada da lozan'a göre türk toprağı. muğla ilimizin bir parçası, ama iki ada da akp döneminde yunanistan tarafından işgal edildi.
    keçi adasına yunanistan cumhurbaşkanı 2017 yılında bir askeri botla çıktı.

    2-)koyun adası;
    görsel

    izmir ilinin karaburun ilçesine ait olan ve türkiye kıyılarından sadece 7 km mesafe uzaklıkta bulunan ada. koyun adası da akp döneminde yunanistan tarafından işgal ve ilhak edilmiştir.
    (bkz: koyun adasındaki dağa yapılan dev yunan bayrağı)

    3-)eşek adası;
    görsel

    aydın ili didim ilçesine bağlı türkiye anakarasına 10 km mesafede bulunan ve akp döneminde yunanistan tarafından işgal ve ilhak edilen ada.

    eşek adası 2017'de yunan savunma bakanı ve kara kuvvetleri komutanının türkiye'ye bakarak kuzu çevirme yapmasıyla gündemimize gelmişti.
    görsel

    daha sonra geçen ay da yunan cumhurbaşkanı göreve başlar başlamaz ilk ziyaretini bu adaya yapmıştı.
    (bkz: yunan cumhurbaşkanı'nın eşek adası ziyareti)

    4-)bulamaç adası;
    aydın ili didim ilçesine bağlı ada. kıyılarımızdan 10 km'den daha az mesafede bulunan adada yerleşim yoktur, fakat adaya yunan birlikleri çıkmış, yunan bayrağı çekilmiş, ada yunanistan tarafından işgal edilmiştir.
    görsel

    şimdi lozan antlaşmasına istinaden hakkımız olan 3 mil kuralını uygulamayıp bu adacıklara sahip çıkamadığımız için, yine lozan antlaşmasına göre üzerinde mülkiyet hakkına sahip olmamız gereken hurşit adası ve fornoz adası da akp döneminde yunan işgaline uğramıştır.

    ayrıca yine lozan antlaşmasında statüleri belirtilmeyen ege denizindeki; sakarcılar, nergizcik, marathi, koçbaba, ardacık ve istanbulya adalarında da türkiye hak sahibi olmasına rağmen bu adalar yunan işgali altındadır.

    bir diğer konu da girit adası civarındaki 5 adacıktır. (gavdos, dhia, dionisades, koufonisi, gaidhouronisi)
    görsel

    bu adacıkların da statüsü belli değildir, ama bu adacıklar birer osmanlı toprağıdır.
    lakin oldu bitti ile elmizden çıkan girit adasının yakınındaki bu adalarda hak iddia edebilmemiz için evvela kıyılarımızın dibindeki 3 mil mesafedeki adalardaki haklarımızı aramak gerekir.

    fazla uzatmadan sonuca bağlayacak olursak, 30 ağustos 1922'de zafer kazanıldığında elimizde olan hiçbir ada lozan antlaşmasında yunanistan'a verilmemiştir.
    buna dair tek kanıt gösteremezler, zira göstermeleri için lozan antlaşmasının metnini okumuş olmaları gerekir.

    lozan antlaşmasını okumayıp "adalar lozan'da verildi" demek nasıl bir şerefsizliktir onu siz okuyuculara bırakıyorum.

    lozan'da yunanistan'a tek ada verilmemiş, bilakis gökçeada ve bozcaada türkiye'ye katılmıştır.
    bunun dışında da kıyılarımıza 3 mil mesafedeki ada ve adacıklar türkiye toprağı sayılmıştır.

    şimdi 1922'de elde edilen kıta sahanlığımıza 3 mil mesafedeki adaları sonraki dönemlerde hükümet olduklarında koruyamayıp işgale uğramasına ses çıkarmayanlar kalkıp utanmadan "lozan hezimettir" diyorlar.

    sen sana ait olan adaları korusana!!!
    yunan geliyor adalarını işgal ediyor, kuzu çevirme yapıyor, bayrak asıyor, yunan cumhurbaşkanı gelip aydın iline bağlı adada tören yapıyor uyuyorsun.
    hadi ordan be...!!!

    lozan'da bir hezimet yaşandığını iddia edenler, lozan'da musul'a, kerkük'e sahip olup o coğrafyaları lozan'da verdiğimizi zannederler.

    bunlara verilecek yegane cevap bellidir.

    aşağıdaki harita, lozan'dan önce sahip olduklarımız ve lozan'dan sonra sahip olduklarımızı gösterir.
    görsel

    son derece basit bir harita.

    tekrar soruyorum; lozan öncesi elimizde olup da, lozan antlaşması ile kaybettiğimiz nedir?
    vicdanı olan söylesin.
    ya da sussun.

    lozan bir hezimet değil zaferdir...

    bakınız, şu aşağıdaki görsel yunan medyasından "kedi gazetesi" nin 15 temmuz 1923 tarihli kapağıdır.
    görsel

    gazetenin kapağında lozan görüşmeleri sırasında inönü'nün takındığı sert ve inatçı tutuma istinaden, ismet paşa "horoz" olarak resmedilmiş.
    diğer temsilciler de görüldüğü üzre birer "tavuk" olarak gösterilmiş.

    bunu yapanlar yunanlar.
    bizim düşmanımız, silah zoruyla anadolu'dan attığımız işgalciler...

    yani düşman bile lozan'da kazanılanın türkiye için bir "zafer" olduğunu istemeden de olsa kabul etmiş.

    bir başka örnek daha vermek istiyorum;
    görsel

    yukarıdaki görselde kurtuluş savaşımızdan sonra istifa eden (bkz: çanakkale krizi) ingiltere eski başbakanı lloyd george; "lozan'ın bir hezimet" olduğundan bahsetmiş.

    lloyd george'un açıklamasının meali şöyle;
    "mudanya mütarekesi yeterli değildi, lakin lozan'dan daha iyi şartlara sahiptik.
    sevr antlaşmasından mudanya mütarekesine kadar olan süreç bir geri adım olsa da, lozan tam bir hezimettir. bundan sonra başımıza ne gelecek acaba? lozan sadece bir kilometre taşı..."

    evet, lozan bir hezimettir, ama yukarıda da görüldüğü üzre, bizim için değil, ingilizler için, yunanlar için bir hezimettir sevgili arkadaşlar...

    bugün günlerden lozan...
    türkiye cumhuriyeti'nin tapu senedinin 97. yılı kutlu olsun...

  • 48. etyopya'nın nil nehrine ipotek koyması

    turkiyenin zararli çıkacağı olay. ne alaka demeyin bir yolunu bulup zarar ederiz kesin.

  • 49. bursa'da araçla kovalanan aile

    eski başbakan koruması bir abim var akrabam. tahmin edeceğiniz üzere eski özel harekatçı, güven timlerinde falan çalışmış 40lı yaşlarında 25 senedir vücut çalışan gördüğünüzde korkacağınız bir tip. eşiyle trafikteyken önüne aniden kıran birine korna çalıyor. biraz ileride ışıklarda az önce korna çaldığı arabanın yan koltuğundan iri kıyım esmer bir adam elinde bıcakla yaklaşıyor. bizim abi basıyor kırmızıda geçiyor yoluna devam ediyor. bulaşmak istemiyor. bir sonraki ışıkta bir kaç araba arkasında yine aynı arabayı fark ediyor yine içinden aynı adam bıçakla geliyor fakat bu defa abimin önü de dolu camları çekip bekliyor.(bu arada bu bahsettiğim adam doğuda dağda, ankara’da güven timi olarak bir çok operasyona katılmış doğal olarak biraz agresif ve tez canlı birisi. buraya kadar böyle sakin kalabilmesini ben yaşının kırklara gelmesine veriyorum.) neyse çok uzattım bu herif geliyor “ne kornaya basıyorsun .... koduğumun oğlu” diye başlayıp yanındaki karısına kadar sövmeye başlayınca bizim abi dayanamıyor torpidodan silahı çıkarıyor inip kabzasını bunun kafaya monteliyor, ondan sonra da günlük boks idmanını elemanın üzerinde yaptıktan sonra ekip çağırıyor. eşini eve bıraktıktan sonra bu dallama ile yanındaki arabayı süren arkadaşının ifadelerine bizzat giriyor abimiz. adamı hastanede tedavi ettirdikten sonra karakolda hiç dokunmamışlar bile ama ben adamın karakoldaki fotoğraflarını gördüğümde yemin ediyorum içim acıdı. çattığı adamın konumunu bir kenara koyuyorum. bu mal arabaya bakınca 42-43 yaşlarında kel, beyazımsı sakallı bir dayı gördü muhtemelen. bizim abi de o görünümünün yanında 185-88 civarında muhtemelen 100-105 kilo bandında ve vücut geliştirme yapıyor aynı zamanda hardcore bir şekilde. neyse herif muhtemelen hayatı boyunca taşıyacağı bir kaç izin dışında unutamayacağı bir ders almış oldu. bu mal zaten denetimli serbestmiş. abimizin siyasi ayağının da kuvvetli olmasıyla birlikte normalde polisin dahi gelmeyeceği bir olay sonunda bu sığır sağlam bir ceza yemiş ve hapsi boylamış.
    keşke bu şerefsizlerin hepsi ekseriyetle böyle insanlara denk gelse, bir güzel dayağı yiyip üzerine ceza alsalar. fakat ne yazık ki böyle siyasi gücünüz ve ağırlığınız yoksa bu tipler bizim gibilere anca bela olur. şikayet etsen daha büyük dert. keşke gerçek adaletin sağlandığı güvenilir bir ülke olabilseydik...

  • 50. bira içmelik arkadaş veritabanı

    selamlar,

    istanbul için yazıyorum.

    bira ya da şarap içebiliriz

    sevgiler..