Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 26 haziran 2018 kemal kılıçdaroğlu açıklaması

    adeta kaybedeni olmayan bir secim. eline mikrofonu alan başarılı olduğunu iddia ediyor.
    ıyı parti onca baskıya ve medyaya rağmen %10 aldi. başarılı.
    mhp baraj altı kalacak derken %11 aldı. başarılı.
    erdoğan %52 ile 16 yıl sonra yine kazandi. basarili.
    ınce partisinden 8 puan ileride. başarılı
    hdp barajı geçti. başarılı
    kim kaybetti lan bu seçimi ?

  • 2. 26 haziran 2018 chp önünde oturma eylemi

    kılıçdaroğlu'nun başarılıyız, akp 7 puan kaybetti, vekil sayımız arttı, millet bize ana muhalefet olma görevi verdi şeklindeki devam konuşmasından sonra tamamen kendi inisiyatifiyle parti önüne gelen 7-8 genç oturma eylemi başlatmış.

    bence de bu eyleme iştirak edilmesi gerekiyor. kk artık istifa etmeli. kaynak

    ***bilgilendirme***

    bugün öğleden itibaren başlayan oturma eylemi için akşam saat 20 sularında chp genel merkezi önüne çağrı yapılmaktadır. herkesi ankara-söğütözü önündeki chp genel merkezi önüne bekliyoruz. #saat20dechpönüne

    ***bilgilendirme***

    ***lütfen dikkat***

    bu eylem bir sivil inisiyatif olup, herhangi bir merkezden yönlendirilmediği için derli toplu bir plan olmaksızın gerçekleşmeye başlamıştır. ayrıntılara ve hareket tarzına ilişkin olarak bu entry güncellenecektir. teşekkürler.

    ***lütfen dikkat***istanbul için

  • 3. 26 haziran 2018 nijerya arjantin maçı

    bir çok iddaa oyuncusuna göre nijerya'nın kaybetmeyeceğini söyleyebilirim.
    ancak 1.70'lik oranı ile (iddaa'da 1.30) arjantin'in riske edilmeye değer olduğunu düşünüyorum. kaybedersek ben 500 lira kaybederim, ama arjantin anasının amını kaybeder orospu çocukları. (sakin başladığım entry'yi 500 lirayı kaybettiğim düşüncesiyle tamamladığım için üzgünüm.)

  • 4. kemal kılıçdaroğlu'na bir mesaj bırak

    istifa et .mın oğlu!

    yedek kulübesinde messi varken yıllardır sabri'yi oynatmış gibiyiz.

  • 5. ben cüneyt özdemir sorularınızı yanıtlıyorum

    cüney bi dur allahını seversen zaten ortalık karışık.

  • 6. 26 haziran 2018 yılmaz özdil köşe yazısı

    yazısında ekmekettin'in mhp 'nin de dahil olduğu ittifakın çatı adayı olduğunu söylememesi ilginç.
    8 puan gerisinde kalmış demesi dezenformasyon. bu sefer mhp de yoktu, adam chp 'den 8 puan fazla aldı.

  • 7. 25 haziran 2018 muharrem ince'nin attığı tweet

    kendisine ahmed arif'in anadolu şiiri ile cevap vermek istiyorum;

    --- spoiler ---

    bilmeni mutlak isterim,
    duyuyor musun ?
    öyle yıkma kendini,
    öyle mahzun, öyle garip...
    nerede olursan ol,
    içerde, dışarda, derste, sırada,
    yürü üstüne - üstüne,
    tükür yüzüne celladın,
    fırsatçının, fesatçının, hayının...
    dayan kitap ile
    dayan iş ile.
    tırnak ile, diş ile,
    umut ile, sevda ile, düş ile
    dayan rüsva etme beni.
    gör, nasıl yeniden yaratılırım,
    namuslu, genç ellerinle.
    kızlarım,
    oğullarım var gelecekte,
    herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
    kaç bin yıllık hasretimin koncası,
    gözlerinden,
    gözlerinden öperim,
    bir umudum sende,
    anlıyor musun ?
    --- spoiler ---

    ahmed arif

  • 8. ismail küçükkaya

    her şeyi geçtim de sen kimsin ki,cumhurbaşkanlığı için aday olmuş ve 15 milyondan fazla oy almış bir kişiden bahsederken “sen,o” eklerini kullanıyorsun hadsiz.
    aynı hitap şekliyle tayyip erdoğan’la konuşabilir misin ismail? tayyip erdoğan için bakın “o” ne yazmış diyebilir misin?
    senin yerine ben cevaplayayım: diyemezsin.

    tanım : ahlaksız,karaktersiz ikinci sınıf gazeteci.

  • 9. muharrem ince beni harcadı

    çabuk harcadı dikkat edersen. oğlum herif sana güvenip bir şey yazmış. arkadaşın olarak yazmış. mesela o sırada tuvalete yetişmeye çalışırken "az dur altıma yapacağım" yazsa idi, "evet sayın seyirciler muharrem ince altina yapıyor şuan" mi diyecektin.

    edit: "ne alakası var la" diye bir ton mesaj alıyorum. bir örnek ile açıklayayim.

    toplantı başlamak üzere. acilen tuvalete kostunuz. patron geldi. arkadaşınız mesaj attı size "neredesin la patron geldi amk" siz de karşılık olarak "kanka sıçıyorum ya gelicem hemen" dediniz.

    şimdi gençler eğer patron x bey nerede derse ve arkadaşınız mesajı patrona eksik ve fazla olmadan okursa, ben şahsım için konuşayım, o herifi kaldırır aşağı atarım. kimse de elimden alamaz. her şeyin bir edebi adabı var.

    edit 2: hala mesaj geliyor. psikopat misiniz? olm adam akıllı "lavaboya kadar gitti, birazdan aramıza katilacak" demek ile gelen mesajı direkt okumak farklı şeylerdir. benim misalde herifin kariyerini sekteye ugratirsiniz. muharrem versiyonunda siyasi kariyerini sekteye ugratirsiniz. adamın bir sonraki seçiminde etiketi hazır: adam kazandı...

  • 10. muharrem ince'ye bir mesaj bırak

    seçim sonrası senin için anne ve babamla kavga ettim. onlar sana oy verdiğimi sonradan öğrendiler ve küplere bindiler. bir şeyler açıklamaya, neden tayyip e oy vermediğimi anlatmaya çalışsam da boş olduğunu gördüm.
    muhtemelen bizimkilerle bu soğukluk devam edecek bir süre daha. her misafir geldiğinde konu açılacak ve topyekün üzerime gelecekler. gelsinler sorun değil. yarın seçim olsa yine sana atarım oyumu. yaşattığın umut için teşekkürler. inşallah bu hikaye böyle bitmeyecek.

  • 11. federal devlet ve 3 eyalet sistemi

    itiraz edersem cümle alem siksin.
    bunun için referanduma gidilirse de evet oyu vereceğim.
    bundan sonra dincilerin ülkeyi bölmesine benden tam destek.
    hadi reyiz başladığın işi yarım bırakma, beline kuvvet.

    edit:
    vay amk. ilk defa reyizi destekleyeceğimiz tuttu, akpliler yine bize bölücü diyor.
    lan oğlum sarayında oturup bize gülümseyen allahımız diyor bunları, ben demiyorum.
    hatta açık açık kürdistan eyaleti de diyor, ben demiyorum o diyor.
    https://www.youtube.com/watch?v=66wnxr30azm

  • 12. kemal kılıçdaroğlu

    galiba uzun süredir kendisi ile konuşmak istediğim tek kişi. ama öyle telefon falan değil, karşılıklı, çaylı, kekli sohbetli, zaman kısıtsız. (tamam lan rakılı da olur, çok belli oldu:)

    iyi insan, çok belli. ama iktidar olmak isteyen parti lideri değil. istifa etme, çağır ince'yi devret. istifa sembolik olsun. tarih seni böyle hatırlasın. bak örnek vereyim, aziz yıldırım gibi gitme. olacak olan o çünkü.

  • 13. 26 haziran 2018 istanbul şiddetli dolu beklentisi

    ne çirkin halılarınız , örtüleriniz var lan sizin:)

  • 14. muharrem ince

    gecesini gündüzüne katarak tek başına didinen şu insan evladı adamcağızı kolayca satmaya, gömmeye, arkanızda bırakmaya ne meyilliymişsiniz be muhalifler. kuzum siz 50 günden ne umdunuz, menstrüel döngünün bile 28 gün aldığı bu evrende tek başına bir insanın nasıl bir mucize yaratmasını beklediniz ki "ayı ikiye böleceğim" diye söz verip sizi peru çöllerine toplamış da sonra bölememiş gibi ağlaşıyorsunuz? alelade bir küsmek de değil sövüp sayıyorsunuz, kendi partisinin yapayalnız bıraktığı, bülent tezcan ve küçükkaya'nın müşkül duruma düşürdüğü adama bir de siz vuruyorsunuz. öğlen yemeği arasında kore şehitleri caddesi'nde yürürken etrafa, eve gelince apartmandaki komşulara, "akp'ye oy verenler beni silsinler lütfeean" diye buyurarak nazım hikmet kültür merkezi'ne dönüştürdüğünüz sosyal medyanıza bakarak "bu iş ilk turda tamam :)" diyecek kadar bilinç kaybı yaşayınca aslında "normal" olan dev bir hezimet gibi gözüktü. bi de bana elitist, chp kadın kolları, sardunya severler derneği başkanı derlerdi ya şu halinize, realizmi elinizden uçan balonunu kaçıran çocuk gibi kaçırmanıza bakınca kendimi kepez tarım kredi kooperatifine gidip gelen mandacı hasan emmi gibi hissediyorum. yemin ederim gördüğüm manzara karşısında instagram'ı inleten kır düğünlerinizden 8 ay sonra şiddetli geçimsizlikten çatır çutur boşanmalarınızı anlamaya başladım maçka parkı'nın narin çiçekleri.

    etten kemikten bir ademoğlunu, mitinglerine gidip canlı canlı gördüğünüz 54 yaşında görmüş geçirmiş bir adamı, twitter'da yıllardır boş boş sallayan, tweetlerini rt'leyen kadınlara bakıp beğendiklerine "merhaba ayşecan, karamsarlık ruhumuzu esir almış olsa da direnmeye devam edeceğiz... bu arada memelerin çok güzel" diye dm'den yürüyen, günde 5 defa "y a r g ı l a n a c a k s ı n ı z" yazmazsa toksik şoka giren sikko kanaat önderlerinizden biri sandınız herhalde. ne yapsaydı, sokağa çıkın da geberin mi deseydi? dese çıkacak mısın, nah çıkarsın, ben bitirme jürisi için 53 saat uykusuz kalıp bayılıp kafamı küvetin kenarına çarpmış insanım, öyle kolayca ölemem.
    ulan 1 insan bu be, tek bir insan, oylarınızı korumak için elinden gelenin on katını yapmadı mı sanıyorsunuz, size söylediği her şeyi unutup "sittir et ya iki saat kestireyim şurada" diye devrilip uyudu mu zannediyorsunuz? hz. hızır mı bu adam 2-3 yerde birden belirsin, daha kıçıyla başının senkronizasyonunu sağlayamayan chp bu adama dün geceki süreçte yardım etmediği gibi ip olup ayağına dolandı. ismail küçükkaya'nın ağzına malzeme olmayı, bizleri hayal kırıklığına uğratmayı o da istemezdi ama yapamadı.
    yapamadı arkadaşım, insan bazen yapamayan bir canlıdır. sen bütün söz verip yapamayanları bir anda silip atıyor musun? annenin babanın, sevgilinin bir şeyi yapacağım diyip yapamadığı hiç mi olmadı?

    bu adam istanbul'un fatih'inde %33 oy almış, ben 1,5 sene önce nickini verip rencide etmek istemediğim bir arkadaşım* sayesinde fatih'te 5 saat geçirip, hayatımda ilk kez gözleri dahil tamamen kapalı kadınlar görünce hepimizi böyle yapacaklar diye ortalığı inletip yataklara düştüm, ağzımda burnumda yaralar çıktı, karaköy'de el ele gezen gayleri filan görmeye götürdüler de öyle iyileştim. işte bu adam o fatih'te her üç kişiden birinin oyunu almış, bi görün bunu, bi takdir edin yahu. köprü kemirsinler, yemeğe koyacak soğan bulamasınlar, kıçlarına don alamasınlar, mahsulleri çürüsün, inşallah ölürler demekle olmuyor bu iş. bu adam bunu demedi, bakın demiyormuş gibi yapmadı direkt demedi. avcı - toplayıcılık dediğimiz şey bitmedi, form değiştirdi, hayattaki tek gayesi 13 kişilik geniş ailede 11 kişinin çalışmasıyla, hayatında önünden bile geçmeyeceğin yere 3 katlı bi apartman dikebilmek olan adama güzel sanatlar fakültesi binasına el konulması hiçbir şey ifade etmiyor, sadece para pul meselesinden değil başka şeylerden de maslow piramidi'nde çok ayrı yerlerdesiniz, birbirinizi görmüyorsunuz. bu kişiler bu adamı seçtiler diye ne yapalım, sürekli kusalım mı, hayatımızı genç werther'in acıları'na mı çevirelim, jim jones tarikatı gibi toplu halde intihar mı edelim? bildiğimiz gibi yaşamaya devam edeceğiz, öncesi ve sonrası olmayan tek hayatımızda bundan başka yapacak bir şeyimiz yok.

    adam çıktı açıklamasını yaptı, seçim şarkısıyla uykusunu böldüğü bebekten kazanan tarafın seçmenine kadar herkesin gönlünü aldı, adam gönüller yaptı. ben orada uykusuz, dürüst, kırgın, güçlü, yorgun, hakkaniyetli, gerçek bir insan gördüm. ağlamanın, adamı kovmanın, küfretmenin, sonra son videosuna bakıp bir anda içip içip "ühühee sni çk svyrm şu an ksyrm" diye arayan deli pmsli gibi davranmanın bir manası yok, allah sizinle sevgili olana da sabır versin borderline reyizler ben 2 gün tahammül edemezdim asdfşlk. 14 yıldır oy kullanma hakkına sahibim, hayatımda ilk kez birine gönülsüz görev ifası olarak değil yürekten oy verdim, eskiden mitinge gidenlerle "yeaa bu kadar mı seviyorsunuz bu hayatı, şuna bak umudu var galiba yazık" diye dalga geçerdim, şu nazenin bünyemle sabahın köründe yollara düşüp 6 saat ıslanarak kavrularak gık demeden dikildim, hakkım da oyum da helal olsun, bana gelecekteki bir güne dair umut, neşe ve güneş ışığı verdin sevgili muharrem ince, ben de sana bu şarkıyı armağan ediyorum iyi insan, insan insan.

  • 15. anıtkabir'in dozer ve kepçelerle yıkılacağı gün

    şöyle başlıkları hortlatmanın hiçbir manası yok amk. muhalif kesim, "onlar seçildi, anıtkabiri yıkacaklar" diyor, siyasal islamcılar "onlar seçilirse camileri yıkacaklar, başörtüsünü kaldıracaklar" diyor.

    hasta mısınız nesiniz amk birbirinizden bu kadar korkmayın lan, aynı mahallenin çocuklarısınız işte.

  • 16. muharrem ince'nin yaptığı en büyük yanlış

    sanıyorum ki türkiye’de siyasi muhalefetin en kritik yanlışı, sürekli olarak yanlış sorulara doğru cevaplar aramak. bu yüzden tünelin ucu hep bombok bir yere çıkıyor. bugünün popüler yanlış sorusu da, “referandumdaki oyu nasıl artıramadık?”

    16 nisan referandumunda erdoğan, halka şunu sordu: “ülke benim olsun mu?” bu ağırlıkta bir soru karşısında kendisinin fanatikleri ve taraftarları, “olsun” derken sempatizanlarından bazıları ise, “olmasa daha iyi olur” dedi.

    24 haziran’ın sorusu ise şuydu: “biz artık tek adam rejimine geçtik. ülke bir adamın olacak. bu adam kim olsun?” bu soruya kümülatif olarak erdoğan’dan başka bir cevap verileceğini beklemek, kesinlikle tarihe geçecek bir hayalcilikti.

    muharrem ince’nin mağlubiyet konuşmasında söylediği, “35 bekliyordum, hedefime ulaşamadım” ifadesinin daha türkçesi şu oluyor: “sosyal demokratların tümünü mobilize etmişim; düşünsel hinterlandımdaki kitlenin onayını da almışım ama geri kalan kimseye dokunamamışım.” bu noktada ince’nin kendi kendine, “kazanmaya bir adım bile yaklaşamamışım” dediğini tahmin ediyorum. zira ikili bir yarışta, sol oyları firesiz almak bile bir anlam ifade etmiyor. yeni sistemde türkiye’nin kaderi tamamıyla bozkırda yazılıyor.

    peki bozkır nasıl ikna edilecek? ne olacak da sağ seçmen saf değiştirecek. bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle karşımızdaki kitleyi ve ne istediklerini doğru anlamak, bu noktada erdoğan’ı da tebrik etmem lazım. kitlesinin isteklerini tercüme etmek konusunda gerçekten üstüne yok.

    erdoğan’ın kitlesi hayatının çalışarak değişebileceğine inanmıyor. okumadık, böyle oldu diyor ve ömrü boyunca asgari ücret alacağını biliyor. farkında değilsiniz muhtemelen ama milyonlarca asgari ücretli, ömrü boyunca bir kez bile müdürüyle, patronuyla maaş pazarlığı yapamadan emekli oluyor. her sene maaşları, devlet ne kadar derse o kadar artıyor ve biliyorlar ki maaşları 5000 lira da olsa yine en az kazanan, en fakir onlar olacak. işte erdoğan da bu yüzden insanlara asgari ücret zammı değil, statü yükselişi vaat ediyor. kendisine biat edenleri kör göze sokacak şekilde yükselterek, “size de çıkabilir” psikolojisi yaratıyor. hayatta ekonomik yenilgiyi kabul etmiş insanlara, zenginlerin hayatına karışabilme şansı veriyor. türban, cahillik, fakirlik veya herhangi bir sebepten dışlanmışları kazanan tarafa çağırıyor; ülkenin ve hatta dünyanın kaderini çizdiklerine inandırıyor. kendine inancı kırılmış, hayattan beklentisi kalmamış insanlara da erdoğan’ın bu masalları çok tatlı geliyor. masal olduğunu bilseler bile.

    erdoğan'ın adam kayırma konusunda olduğu gibi; devlet imkanlarıyla sahip olduğu lüksü, israf seviyesinde harcamaları sürekli göze sokması da boşuna değil. çünkü sağ seçmenin halk adamı sevmediğini, daha iktidarının ilk yıllarında anlamıştı. günümüz türk toplum yapısında halk adamının artık sadece sol seçmende karşılığı kaldı. sağ seçmen ise gücün etrafında toplanmak istiyor. yani ince'nin tek tek saydığı kışlık yazlık saraylar, sağ seçmende ancak, "helal olsun, hakkıdır, yakışır türkiye'nin cumhurbaşkanına" duygusu yaratıyor. o yüzden de "ana, gel sahneye" diyen ince'yi değil, diyanet işleri başkanının milyonluk mercedes'ine vatan toprağı gibi sahip çıkan erdoğan'ı seçiyor.

    erdoğan’ın vaat etmeyerek kazandığı bir diğer şey de iş. bugün türkiye’de işsizlik sorunu, beyaz yakalının sorunudur. mavi yakalı olarak çalışmak isteyenin herhangi bir sanayi sitesinde yarım saat dolaşması yeterli olacaktır. işçi aramayan fabrika sayısı yok denecek kadar azdır. ne var ki şartlar ağırdır. çoğu fabrika çift vardiyalı sistemle çalışır. bir çoğu yılın ortalama yarısında cumartesiye de mesai yazar. yani erdoğan’ın kitlesi birçok kişinin bir saat çalışamayacağı ortamlarda haftada 72 saat çalışır. karşılığında ise asgari ücretin biraz üstünde bir para kazanır. 30 yaşına geldiğinde 40, 40 yaşına geldiğinde 60 gösterir.

    bu insanlar artık çalışmak istemiyor, fabrika istemiyor. kek istiyor kek, oh deyip kıraathanede oturmak istiyor. sen de bu adama gidip, “fabrika yapacağım, çalışacağız, bölüşeceğiz” diyorsun. bu adam çalışmaz da bölüşmez de. yemez. kek yer. sosyal demokrasinin pembe vaatlerine kanacak bir adam yok karşında. topyekün toplumsal bir yükselişi umursayacak vakti yok bir kere. bir hafta gece, bir hafta gündüz, her hafta 72 saat çalışıyor bu adam. haftada 72 saat boyunca sinirleniyor, nalet ediyor, kinleniyor. yapamadığı, olamadığı her şeyden nefret ediyor, hırçınlaşıyor, yalnızlaşıyor, bencilleşiyor.

    çalıştığım fabrikada geçen zam döneminde blok %10 zam açıkladığımızda ustalardan çok sert tepkiyle karşılaşmıştık. az zam aldıklarına değil, düz işçiyle kendilerinin aldığı zammın aynı olmasına kızmışlardı. maaşları daha yüksek olduğu için reel olarak onların zammı aslında daha yüksekti ama nominal olarak da fark olmasını istiyorlardı. peki dedik, “sizin zamlar %10 kalsa, geri kalanı %8’e çeksek kabul müsünüz?” cevap tereddütsüz, “kabulüz tabii abi” oldu. haydi alabiliyorsan al bakalım bu adamın oyunu sosyal demokrasi vaatleriyle.

    bunlar yaklaşımların söylem bazındaki öne çıkan farkları. işin bir de fiiliyat tarafı var.

    öncelikle akp kurumsal organizasyon açısından rakiplerine fark atmış durumda. içinde mutlaka aksaklıklar vardır ama dışarıdan görünen tıkır tıkır işleyen bir mekanizma. öte yandan chp ise hala bir aile şirketi görüntüsünde. 85 yıllık gelenek, ilk günkü amatör ruh... hiç karşısına çıkmayacak o büyük anlaşmayı yapsa kalite kontrole yatırım yapacak şirketler gibi. önce yatırım yapması gerektiğini bir türlü anlayamıyor.

    chp bugün maalesef bir seçim partisine dönüşmüştür. günlük hayata dokunamayan, seçilirse her şeyin çok güzel olacağını vaat eden ama böyle bir gücün hiçbir ipucunu gösteremeyen bir parti. hizmet etmek, çözüm bulmak, insanların hayatına dokunmak için illaki iktidarda olmak gerekmiyor. mesela ince, bir mitingde mimar sinan tahliyesiyle ilgili olarak, ilk turda seçileceğini ima ederek “ben pazartesi o işi de hallederim” dedi. şimdilik ertelenen tahliye günü geldiğinde ince seçilemese de orada olacak mı; bunun dışında diğer tüm vaatlerinin takipçisi olmak, iktidarı bu vaatlere zorlamak için bir gölge kabine kurma zahmetine girecek mi göreceğiz.

    kendi kitlesinin bile nadiren yanında olan, çoğunlukla yalnız hissettiren, bu sebeple en dinamik genç seçmenlerini ilk fırsatta hdp’ye kaptırmış bir yapı, karşı kitlenin hali hatırını ne sıklıkta soruyordur, tahmin etmek güç değil. bu noktada, karşımızda aralıksız her cuma buluşan bir kitle olduğunu hatırlatmaya acaba gerek var mı? haftada bir toplanıp biraz spor, bolca siyaset konuşan bir kitleyle seçimden seçime görüşürseniz ne kadar oy almayı bekliyorsunuz ki?

    son olarak chp, ince veya başka bir isim; önümüzdeki dönemde solu sürüklemeye kim veya kimler talipse önceliklerinden biri de solun itibarını, güvenilirliğini geri kazandırmak olmalıdır. “bizdeki sayılar müthiş, kesin kazandık” gibi şaklabanlıkların, “5 milyon kişi toplandı” gibi asparagasların artık yok olması gerekiyor. erdoğan daha önce senin topladığının yarısına 2,5 milyon dedi diye sen ölçü birimini erdoğan’ın yalanına göre ayarlamak zorunda mısın? çık, “maltepe’de 1 milyon kişi toplandı. her konuda olduğu gibi, bu konuda da size yalan söyledi” de, vaat ettiğin dürüstlüğü, şeffaflığı önce kendin sergile.

  • 17. ereksiyon halindeki pipiyi saklama metotları

    yatırılan taraftaki cebe eli sokmak.

  • 18. 26 haziran 2018 mhp ohal devam etmeli açıklaması

    yine klasik akp istiyor, bahçeli dile getiriyor gibi gözüken durumun açıklaması.

  • 19. muharrem ince'nin akp projesi olması

    mhp ve chp'nin ortak adayı ekmelledin ihsanoğlu 15 milyon 588 bin oy alırken, chp'nin tek başına çıkardığı adayı muharrem ince 15 milyon 336 bin oy aldı.

    yani ortada %8'lik büyük bir fark falan yok.

    bu bile yılmaz özdil'in ne kadar beş para etmez manipülasyon ustası bir adam olduğunu gösteriyor.

    bu seçimin tek beklenmedik sonucu mhp'dir.

    mhp'lilerin hepsi erdoğan'ı desteklerken, kendi partilerine de oy verdiler. bu sonuca bahçeli bile şaşırmıştır.

    ayrıca akşener de mhp'li seçmenden oy alamadı.

    muhalefetin planlarını yatıran da bunlar oldu.

    seçimin en güzel dersi de muhaliflerin abarttığı yılmaz özdil, oğuzhan uğur, ismail küçükkaya gibi şovmenlerin ne kadar kalitesiz adamlar olduğunun ortaya çıkmasıdır bence.

  • 20. seçimin tek kaybedeni vardır o da ak parti'dir

    seçimden sonra kemal kılıçdaroglu beyanatı,gülsek mi aglasak mı.
    keşke her kaybeden böyle kaybetse dedirten açıklamadır.
    (bkz: ince'nin şizofren dedigi kılıçdaroglu olabilir mi)

  • 21. aşık olduğun kişiye bir şarkı bırak

  • 22. 26 haziran 2018 kılıçdaroğlu'nun istifa ihtimali

    yıprandığı için istifa etmesi elzemdir ama chp'nin başına muharrem ince'nin gelip bir dahaki seçimde de iktidara geçeceğini düşünenler her zamanki gibi hayal dünyasında yaşıyor.

    kemal kılıçdaroğlu da buna benzer bir şekilde chp lideri oldu. hatırlayın, çok uzak bir tarih de değil. 2009 istanbul yerel seçimleri öncesinde fırtına gibi esiyordu kılıçdaroğlu, belgelerle falan konuşuyordu. o zaman da şuan kemal kılıçdaroğlu karşısındaki muharrem ince'ye yapılan olumlu tavırlar, deniz baykal karşısındaki kemal kılıçdaroğlu'na yapılıyordu. nitekim kılıçdaroğlu istanbul seçimini ucu ucuna kaybetti (fark 500.000 kişiydi sadece). hemen ardından gelen kaset skandalı sonrasında da tüm herkesin desteğiyle chp'nin başına geçti.

    lider olmadan önce oldukça pozitif bir görüntü çizse de 8 yıllık yönetiminde başarılı olduğu tabii ki de söylenemez ancak oy veren halkın kim olduğunu asla unutmayın. bu halk ne olursa olsun, artık nasıl bir büyü, nasıl bir bok yapıldıysa erdoğan ölene kadar erdoğan'a oy verecek, erdoğan öldükten sonra gelen ilk kişiyi de seçecek... eğer yerine geçecek kişi binali gibi vasıfsız olursa akp biter... ha olmadı, yeni bir erdoğan çıktı, işte o zaman geçmiş olsun.

    şimdi seçim şeyini bir kenara bırakıp, biyolojik, hayvansal içgüdülerimiz üzerinden bakacak olursak, kılıçdaroğlu karakter olarak tam bir beta erkektir. türkiye'de bu tarz bir lider siksen seçilmez. lafını esirgemeyen, esip gürleyen, kodumu oturtan yani alpha erkek partiye +5 puan kazandırır. recep tayyip erdoğan gibi muharrem ince de tam bir alpha erkektir. yıllardır kılıçdaroğlu'nun kem küm ederek söylediği şeyleri, üstüne basa basa, kendini göstere göstere söylediği için kafadan +5 almıştır gördüğünüz gibi. yani muharrem ince'nin chp'nin başına geçmesi şarttır ancak iktidar olacağını düşünmek hayalperestliktir. sert ve iyi bir muhalefet, erdoğan'ı kaybettirmese bile rahat ettirtmeyecektir.

    ben kılıçdaroğlu'nun bugün olmasa bile yakın zamanda istifa edeceğini düşünüyorum. beta erkekliğin getirdiği alpha'yı görünce kenara çekilme duyusu ağır basacaktır... ki zaten koltuk sevdalısı bir insan olduğunu da düşünmüyorum. koltuk sevdalısı olsa, devlet bahçeli'ye başbakanlık teklif etmez, iyi parti'ye milletvekili göndermez, (komplo teorileri çok olsa da) muharrem ince'ye cumhurbaşkanı adayı yapıp ön plana çıkartmaz, hdp barajı geçsin diye hdp'ye oy veren seçmenlerine, kendisine oy vermeleri çağrısını yapardı. ben kılıçdaroğlu'nu türkiye şartlar içinde başarısız bir siyasetçi olarak görüyorum ama samimiyetine de inanıyorum. umarım yanılmam.

  • 23. 26 haziran 2018 meral akşener basın açıklaması

    dinlediğini yanlış anlayan kadın siyasetçinin açıklamalarıdır.

    ince'nin az oy aldılar eleştirisi cumhurbaşkanı adaylarına idi partilere değil.

  • 24. izmir'de çomarların tacizine uğrayan kadın

    o saatte orada ne işi varmış ? kadın, kız başlarına akşam vakti dışarda dolaşmak ayıp değil mi ? insanların nefislerini hoplatıp günaha sokmaya ne hakları var ? gidip evlerinde türbanlarını takıp sadece sabahları sokağa çıkmalılar.

    edit : anlayamayanlar için entry ironi içermektedir. bu kadınlara yapılan yanlış ve terbiyesizce bir hareketti. bunu kabül etmediğimi sanmak tam olarak saflık. adam özelden msg atmış, kadınlara saldıranlarla aynı kafadasın diye. biz yıllardır kadın hakları diye kıçımızı yırtıyoruz. şimdi mi aklınız başınıza geldi ?

  • 25. nasıl koyduk diyen taşeron işçisi

    sabah twitter'da gördüğüm bir avukatın yazdığı beni derinden etkileyen bir yazıydı.
    "nasıl koyduk diyen adam adliyede taşeronda temizlik işçisi. sigortası yok.
    karısı hamile. maaşı 1000 tl. koyulan adam yani ben avukatım. gelirim ayda 30000 tl nin üzerinde. ve o işçi sigortalı işi olsun ayda 2200 tl maaş alsın, çocuğu üşümesin diye sabaha kadar sandık başında bekledim."
    yazıklar olsun tek kelime yazıklar olsun
    bende sandık başında bekledim
    hakkımı helal etmiyorum!

    (bkz: https://twitter.com/…tatus/1011334932680101890?s=19)

  • 26. 26 haziran 2018 soğana 1 lira zam gelmesi

    (bkz: soğan bulamazlarsa kek yesinler)

  • 27. 26 haziran 2018 fox tv boykotu

    muharrem ince sadece bir defa açıklama yapıp onda da özür diledi. kim haklıdır kim haksızdır bilmem ama konuyu bu denli uzatmaları ve bahse konu mesajı en azından daha doğru bir dille yayınlamamaları acizce.

    üstelik de mağdur edilen kendileri gibi ağlıyor ve ergen ruhlarıyla konuyu sakız ediyorlar. belli ki kanal da bunlara durun ne yapıyorsunuz demiyor. bu nedenle de +1 ile katıldığım boykottur.

  • 28. vücut geliştirmecinin akp'lilere laf sokması

    eleman anlayacakları dilden konuşmuş. kısaca ''benim zaten burada sikim taşşağıma denk, siz de iyi bir hayat yaşayın diye götümü yırttım ama anlamadınız. şimdi bu şıh sizi sikse yeridir'' demeye getirmiş. vur joker vur :)

  • 29. seçimi rte'nin kazanmasının iyi yanları

    bu seçim sonuçlarına üzülen/sevinen kişiler araştırılsa; adım gibi eminim ki muhaliflere oy verenlerin maddi durumları, akp'ye oy veren kişilerin maddi durumlarından daha iyi durumdadır.

    seçim sonuçlarının ironik yönü de bu zaten. akp'ye oy veren seçmenin hayat standartları muhaliflerin hayat standartlarından daha fazla menfi yönde etkilenecek bu saatten sonra. ama daha çok üzülen taraf muhalifler.

    daha bu akşam yaşadığım bir olayı örnek olarak vereyim.

    bu akşam bir arkadaşımla bir kafede otururken arkadaşımın kuzeni geldi. gelmeden öncede kuzeni hakkında konuşmuştuk. fabrikada 1800 tl.ye çalışıyormuş. arkadaş bana dedi ki; "oğlum 2000 tl alsam krallar gibi yaşayacağım diyor bana biliyor musun. hala reis diyor la. ne verdi reis bunlara bilmiyorum" dedi.

    sonra muhabbet ederken eleman damladı ve selâm sabahın ardından "nasıl koyduk oğlum size dün akşam ama." dedi.

    bizim eleman fanatik bir partizan değildir ama bu seçimde muhalif cephenin kazanmasını çok istiyordu. neyse efendim benim arkadaş konuyu değiştirmeye çalıştıysa da kuzeni bir şekilde konuyu seçim galibiyetine getirmeye çalıştı ve benim arkadaşın kafa attı.

    "lan amına koyduğumun, köle gibi çalışıp 1800 lira maaş alıyorsun, dışarda yemeğe çağırıyorum ayda yılda bir gelebiliyorsun, kurbandan kurbana et yiyorsun hala benle dalga geçiyorsun amk. lan konuşmayayım diyorum ama lan mal senin 5 katın maaş alıyorum amk. tayyip gelse ne olur bana muharrem gelse ne olur. amk hayatında hiç tatile gittin mi, hiç yurtdışına çıktın mı. bir düşün amk yaa; ben bu kadar dert ediyorum bu olayı da sen nasıl bu kadar rahat oluyorsun. çok da sikimde seçim. ben yarın tatile gidiyorum zaten sikime kadar. sen düşün bundan sonra soğan kaç para patates kaç para diye. sanki bana giren çıkan var." dedi.

    arkadaş bu cümleleri sayınca biraz ayıp etti ama artık nasıl içine yer ettiyse bir anda söyleyiverdi çocuk. sonra konu değişti dünya kupası falan konuştuk. *

    işte seçimi rte'nin kazanmasının iyi yanı bu; bu ülkede en büyük sıkıntıyı yine ona oy verenler çekecek. tamam biz de sıkıntı çekeceğiz, çoluk çocuğumuzun geleceğinden çalacaklar belki ama böyle de bir gerçek var işte. *

    ha bir de reis şuan gitmiş olsaydı, ekonomik kriz muhaliflerin elinde patlayacak ve daha sonra reis daha güçlü gelecek ve bir daha ne yaparsa yapsın oradan inmeyecekti. bu da bir başka güzel tarafı seçim sonuçlarının.

    aha buraya yazıyorum. eğer reis bu ülkeyi bu tarzla yönetmeye devam etsin, ali kıran başkesenlik yapsın, hukuku hepten yok etsin en fazla 2 yıla erken seçime gideceğiz. at fava bekle.

    buraya not düşüyorum. en fazla iki sene içinde erken seçim olacaktır. ve bende bu entryi açılan erken seçim başlığına "ben demiştim" diyerek yazacağım.

  • 30. ismail küçükkaya'nın eşcinsel olması ihtimali

    (bkz: bundan bize ne olması)

  • 31. eğitim seviyesi arttıkça insanın korkaklaşması

    çalışarak, emek vererek ve de en önemlisi sabrederek kazandıklarını kaybetme korkusudur.

  • 32. stephen hawking'e rahmetli diyemezsin

    allah ın rahmetini kime vereceğini bildiğini sanan kullardan olmayın. o rahmet size çok uzak olur.

  • 33. ekşi itiraf

    cok net hatirlamiyorum, ya dundu ya evelsi gun. is cikisi kadikoy meyhaneler sokagindan gecerken, bir meyhanede "yalnizim dostlarim, yalnizim yalniz" diye icli icli caliyordu meyhanenin sazcisi sozcusu. terennum ederken, tam muzisyenlerin karsisinda bir masada, bir abla; hem gozyaslarini siliyor, hem sarkiya eslik ediyordu, bir parmagi havada sallayarak.
    bir an gorup gectik onunden fakat, uc kadin ayni anda uzuntuden kahrolduk.
    "terk edilmis"
    bildik biz.
    gidip sarilmadim diye cok pisman oldum.
    burayi okuyorsan; karartma gogsundeki cevahiri, sana sarildim say...
    her aci gecer, herkes unutulur...

  • 34. bir doktorun seçim sonrası yorumu

    bir tek özet vereyim. ışini sağlama alan adam sağlıklı düşünebiliyor. mesela iyi bir yazılımcı , iyi bir doktor, iyi bir öğretmen, iyi bir mühendis her şekilde iş bulabilir ve aç kalmaz. ama işini ona buna halletiren, yeğenini çocuğunu araya adam koyarak devlet dairesine, polisliğe almaya çalışan insanlar akpartiye vermek zorunda. çünkü şunu biliyor liyakat işin içine girerse aklı başında insan işi kapar ama adamın kendi çocuğuna, yeğenine güveni yok. yani teşkilatta adam bulursa halledeceğini biliyor. çünkü tüm illerde ve ilçelerde yerel yönetim sıfır. o ilin ve ilçenin akparti başkanı, o halkı istediği yere sokar hatta diplomasız müdür yapacak güçleri var. ama bu iktidar değişirse bürokrasi ve yerel yönetim söz konusu olacağından, resmiyet olacağından hiç kimse işini yaptiramayacak. ben mi secimde birinci geleceğim amk .

  • 35. muharrem ince'nin yeni partisine isim onerileri

    after party

  • 36. çingene deyince yazarların aklına gelen düşünceler

    mide bulantısı.

    puştluk pezevenklik, hırsızlık, uyuşturucu ticareti, fuhuş (90'larda kendi kızlarını dahi satanları vardı bence aynı boku hala yiyorlar. ) bilumum ne kadar pislik varsa bunlarda.

    hele o çiçek satanları yok mu?

    kadıköy ve ya üsküdar sahilde gezmeye gelen insanlara ızdırap oluyorlardı. bir keresinde çiçek satmaya çalıştığı çift almayınca önce kıza tükürdü ve sonrasında ağza alınmayacak küfürler etti kadına. bunu yapan da kadın. erkekte haklı olarak kadın madın dinlemeden allah yarattı demedi çaktığı gibi yere uzattı amk kevaşesini.

    gerçi şu an zabıta kemiklerini bir güzel kırıyor bunların. artık eskisi gibi değil.

    çok azı hariç hiçbirinin adam akıllı işleri güçleri yok. çalışmak gibi dertleri de yok. nerede pezevenklik nerede puştluk varsa oradan kolay para kazanacaklar ya. milletin anası sikiliyor üç kuruş maaşa bu beyefendiler kolay paranın peşinde. hem de milletin canına malına kast ederek.

    ben bir tek kocaeli derince çenedağ mahallesinde adam akıllı işleri olan namusu ile para kazananlarını gördüm. öyle çiğ adamlar da değillerdi.

    kocaeli kandıra'yı bilenler bilir. kaynarca yolu üzerindeki kandıra meslek yüksek okuluna giden yolun kenarında bunların derme çatma evleri var. o okul oraya taşındı taşınalı ızdırap oldular çocuklara. kızlara laf atmalar, gasp etmeye çalışmalar gece okulun giriş kapısına işeyip sıçmalar. hayvan yapmaz lan bunu.

    hatta acıyıp kışın kendilerine odun veren adamı bir hafta sonra soyup soğana çevirdiler ve adam direnince de bıçakladılar. ikinci sefere ihtiyar pompalı ile bir tanesinin beynini akıttı haklı olarak.

    otobüse 15 kişi binip para vermemek için kavga çıkaran insan lan bunlar. böylesine pis zihniyetli, böylesine çiğ insanlar.

    adanada sıçan işeyen conoları zaten hepimiz biliyoruz.

    şimdi birkaç tane pembe götlü gelip'' ötekileştiriliyorlar'' falan diye anıracak. lan insan olsan gidip namusunla ekmeğini kazanma derdinde olsan kim niye ötekileştirsin. hassiktir ordan!

    şükür ki gaziosmanpaşa sarıgöl mahallesini yavaş yavaş yıkıyorlar da siktir olup gidecekler. izmir selçuk'taki roman mahallesine postalayacaklarmış sanırım. şimdi izmir düşünsün haha. darısı ahırkapı'nın başına.

    istanbul gibi yerde bir de merkezi noktalarda oturuyor beyefendiler. tuğlayı ör al sana bura benim evim. ohh amk. anamız sikiliyor ev kredisi ödeyecez de başımıza sokacak yerimiz olsun diye.

    bunları şehir hayatından izole edeceksin ki millet karısıyla çoluğuyla çocuğuyla bir yere gittiğinde rahat edebilsin.

    valla adam olmayan hiç acımam. öyle ötekileştirmeymiş bilmem neymiş. geçin o işleri. yanınıza yaklaşsa ''ayy leş gibi kokiyüürr'' diyecek ılıklar savunmuyor mu bunlar gibileri? deliriyorum işte o zaman.

    https://www.youtube.com/watch?v=aanj4rqc4ec insan mısınız amk?

  • 37. diktatörün neyini tebrik edeyim

    diktatör lafına alınanların yazdıklarından "halk oyuyla seçildi o zaman diktatör diyemezsiniz" gibi bir anlam anlaşılıyor, kendilerini hemen aşağıya alıyoruz

    (bkz: hitler almanyası'nda da başkanlık sistemi vardı)

  • 38. chp seçmeninin kendilerini zeki sanması

    üstün insan yaratmaya gerek yok kimse çalmasın adalet bagımsız olsun siz bu zeka seviyesinde gitmeye devam edebilirsiniz. zekanızla kimsenin zoru yok. millet ahlaksızlığınıza bozuluyo.

  • 39. meral akşener

    rahmetli dündar taşer’in “durum muhakemesine hasımdan başlanmaz” tespitini bugün mansur yavaş yapmıştı. ben de buradan hareketle bir şeyler karalayacağım. meral akşener ve iyi parti başlıklarını az çok takip eden arkadaşlar beni sıkça gördüler seçim öncesi buralarda. yaz biraz uzun olacak diye tahmin ediyorum. duygusal davranıp yanlış muhakeme ettiğim konular olabilir, uyarabilirsiniz. okuma zahmetine girip dönüş yapacak olanlara şimdiden teşekkür ederim.

    ilk olarak hem cumhurbaşkanlığı seçiminde hem de milletvekili genel seçiminde bir başarısızlık olduğunu söyleyelim. başarısızlığın adını büyük başarısızlık koymak istemiyorum ama ortada bir küçümsenmeyecek bir başarısızlık söz konusu.

    2017 temmuzunun başında meral akşener ve ümit özdağ bir parti kuracaklarını açıkladı. partinin konumu milli merkez olarak tanımlandı.(milli merkez çok güzel bir tanımlama olmasına rağmen değerlendirilemedi bir daha, kenara atıldı) kısa bir süre sonra ikiliye koray aydın ismi de katıldı. yapılan istişareler ve çalışmalar sonucunda ekim ayında partinin kuruluşu ilan edildi. parti kuruluş aşamasına kadar arkasına bir rüzgar almıştı fakat ilk rüzgar kesintisi kuruluşta başladı. kurucular listesine baktığımızda isimlerde çok fazla mhp kökeni ağırlığı vardı. ana gövdeyi bu ekibin oluşturması beklenen bir durumdu fakat hem bu kadar fazla hem de artık eskimiş isimler hayal kırıklığı yarattı. dyp-anap-ak parti kökenli isimler ise kimse de heyecan yaratmayacak siyaset eskileriydi. kurucular listesindeki genç ve kadın sayısı kısmen teselli oldu diyebiliriz.

    partinin kendini ideolojik olarak bir türlü konumlandıramaması da büyük sıkıntı yarattı. ülkücü kadrolarla merkez sağ partisiyiz denilip chp seçmeninden oy devşirilmek istendi kimi zaman. bu karmaşa toplumda karşılık görmedi.
    partinin kurulmasıyla türkiye genelinde teşkilatlanmalar başladı. koray aydın’ın öncülüğünde giden bu çalışmalar partiye olan ilgiyi her geçen gün düşürdü. her atanan il başkanı ve oluşturulan il yönetimine baktığımızda mhp’nin eski il/ilçe başkan veya yöneticilerini gördük. milli merkez iddiasıyla yola çıkılmasına rağmen bütün il ve ilçe teşkilatları eski mhp yöneticilerine teslim edildi. aslında bu isimlerin eski mhp’li olması sorun teşkil etmezdi. sorun bu isimlerin hala yeni bir parti kurulduğunu, bu partinin mhp’den farklı olduğunu idrak edememeleriydi. hala partiye ilgi varken üye olmak için il/ilçe başkanlıklarına giden vatandaşlar çeşitli bahanelerle oyalandı ve üye yapılmadı. gördük ki daha şimdiden koltuk sevdalıları teşkilatlarda hegemonya kurmaya başlamış. üye olmanın dışında bilgi almak için giden birçok vatandaş da karşılarındaki ilgisiz ve tavırları rahatsız edici olan yöneticiler sebebiyle partiyle arasına mesafe koymaya başladı.

    il ve ilçe teşkilatındakiler koltuklarını sağlama almak dışında çalışmadılar. ataması ilk iki ay yapılan başkanlar bile hala ilçelerdeki teşkilatlanmayı bitirip kendilerini halka anlatmaya başlamadı. şöyle geliyoruz böyle iyiyiz ile gün geçirip erken seçimi kucaklarında bulunca biz bunu beklemiyorduk diye mızmızlanmaya başladılar. iyi de kardeşim aylardır hiçbir halt yapmayıp neden yattınız? her sokakta, her mahallede, her köyde neden çalışmadınız? herkesin elini sıkıp neden kendinizi tanıtmadınız?

    seçim çalışması seçime iki ay kala ya da seçim kararı alınca yapılmaz. seçim çalışması ortada seçim yokken yapılır. her mahallede her sokakta adamınız olacak. o insanları tanıyacaksınız. o insanların dertlerini sıkıntılarını bileceksiniz. ne ihtiyacı var, ne eksiği var göreceksiniz. basit bir örnek vereyim. seçimlerde müşahit ya da sandık görevlisi olan arkadaşlar iyi bilirler; seçim günü ak parti teşkilatının mensupları sabahtan akşama arabalarıyla ya da taksilerle yaşlı/hasta/engelli seçmen taşırlar. oyunu kullanmak için okula giren her seçme hal hatır sorarlar. yanında eşi gelmemişse yenge nerede derler. oğlan üniversite sınavlarına iyi hazırlandı mı derler. amcanın oğlu hastaneden çıktı mı diye sorarlar. bunlar ne biliyor musunuz? halkın içinde olup, halkın her sıkıntısını bilip halkla birlikte siyaset yapmaktır. halka rağmen halkçı olunmaz. hele 2 aylık seçim döneminde hiç halkçı olunmaz.

    bakın herhangi bir dönemde bütün siyasi parti teşkilatlarını gezin. selam verin girin içeri. ak parti teşkilatları sizi krallar gibi karşılar. oturtur tanışır kimlerden olduğunuzu nerede oturduğunuzu vs. her şeyi sorar. siyasi konulara girmeniz en az 30 dakika alır. sonra muhalif siyasi parti teşkilatlarına gidin. üçüncü dakikada siyasete girerler.

    gelelim milletvekili listelerine. tüm siyasi partiler arasındaki en kötü liste şüphesiz iyi parti listedir. meral akşener parti kurulduğundan beri “bu bir kadın ve gençlik hareketidir” diye konuştu gittiği her yerde. listeleri elimize alınca ne gördük peki? ne kadın var ne genç var. partinin gençlik kolları başkanı izmir’de 5. sıraya konulmuş. osman başkan da haklı olarak tepki gösterdi ve istifa etti. ak parti gençlik kolları başkanı ahmet büyükgümüş yalova’dan 1. sıra adayı yapıldı ve seçildi. ülkü ocakları başkanı olcay kılavuz mersin’den 1. sıra adayı yapıldı ve seçildi. ak parti’de 22 yaşında rümeysa kadak milletvekili seçildi. iyi parti’nin en genç ismi 42 yaşında olması lazım. seçilen milletvekillerinin yaş ortalaması da 56-57.

    peki kadın adaylar var mı? kontenjan doldurulmak için varlar ama seçilecek yerlere koyulmadılar. %25’lik kontenjanın laf olsun diye koyulduğunu gördük. tülbent devrimi 3 kadın milletvekili ile yapılmaz. bugün iyi parti meclise sadece 3 kadın milletvekili gönderiyor bu sonuçlara göre. ak parti 39, chp 14, mhp 3, hdp 19 kadın milletvekili götürüyor meclise.

    kazanan 43 milletvekili alternatif mhp listesi gibi oldu zaten. en az üçte ikisi eski mhp milletvekili. aynı zamanda özellikle anadolu’da isimler özenle seçilmeli. o şehirle hiç alakası olmayan başka şehirde doğmuş büyümüş isimleri aday göstermek o şehirin halkını umursamaktır. ali türkşen, vedat yenerer, ali aydın ve fatih eryılmaz gibi fetö mağduru 4 isim de seçilemedi. hiçbiri liste başı yapılmamıştı.

    son olarak meral akşener ve iyi parti’nin performansına değineceğim. 45 günlük seçim maratonu bu kadar kötü geçirilebilirdi. akşener’in miting performansı zayıf bunu biliyoruz zaten. önemli mi? önemli. çok mu önemli? hayır, telafi edilebilir. meral akşener’in mitinglerde belirlediği temel konu başlıkları şunlar oldu:
    -tika’nın harcadığı paranın denetlenmesi
    -kredi kartı borçlarını silme vaadi
    -makam arabaları için harcanan para
    -50 milyar dolarlık istihdam
    -genç işsizlere vatandaşlık maaşı
    -trt’nin satılması
    -şeker fabrikalarının geri alınması

    bunların hiçbiri halkta karşılık görmemesine rağmen son güne kadar aynı şeyler papağan gibi tekrar edilip durdu. 45 gün boyunca aynı konuşmaları dinledik. hiçbir şehirde farklı konulara değinmeden bunları söyleyip gitti meral akşener. en basiti “50 milyar dolarlık yatırım” vaadi dünyanın en sığ söylemi. yahu nedir bu yatırım? ne yapacaksın mesela? karadeniz bölgesinde hangi fabrika, ege bölgesinde hangi sektör konusunda yatırım yapılacak? kayseri bu yatırımı nasıl hissedecek? kastamonu’ya ne vaat ediyorsun? mardin’li ne istiyor? bu sorulara cevap verilemeyen soyut vaatler havada kaldı. halk ilgi göstermedi. tarım’da hiçbir ürünün yetiştiricisi memnun değilken o insanlarla doğru iletişim kurulamadı. fındık, çay, zeytin, tütün üreticileri iyi parti iktidarı ile daha iyi olacakları konusunda emin olmadılar. tika meselesinde bağırdıkça milliyetçi seçmen olumsuz reaksiyon göstermesine rağmen düzeltme yapılamadı. “kolombiya’da okul açmışlar” diye kimse tika’yı eleştirmez. bunu eleştirecek tek grup sol seçmendir. onlar da size oy vermiyor. trt’nin satılması da kimsenin umrunda olmadı. şeker fabrikalarının geri alınması vaadinin karşılığını da fabrikaların olduğu ilçelerdeki sonuçlardan anlayabilirsiniz; hüsran. “ben ekonomi bilmem. durmuş yılmaz ve ayfer yılmaz benimle birlikte. onlar çok iyi anlarlar” dışında ekonomide çıkış yolu gösterilmedi. siz ekonomiyi bilmiyorsunuz ama insanlar da durmuş beyi ve ayfer hanımı bilmiyor.

    “erdoğan ikinci turda karşısında kimi görmek istemez?” üzerine kurulu bir seçim dönemi ikinci tura kimse kalamadan bitti. evet bence de erdoğan ikinci turda sizi karşısında görmek istemezdi. hatta ilk turda bile sizinle muhatap olmadı. seçimi chp(muharrem ince)-recep tayyip erdoğan kavgasına çevirdi. muharrem ince tvlerde parlatıldı. mitinglerde kitlesini coşturdu. bunu gören sağ seçmen erdoğan’ın arkasında daha da konsolide oldu. bunların hepsini görebiliyorum ama bunu bırakın biz insanlara söyleseydik sayın akşener. sizin bunu söylemeniz sonucu değiştirmeyecek bir şeydi. tıpkı diğer gereksiz vaatler gibi bunu da son güne kadar sordunuz. biraz sosyal medyada gezip biraz sokağa çıkan herkes işlerin kötü gittiğini anlayabilirdi. fakat sizin danışmanlarınız sizi bu konuların hiçbirinde uyarmadılar. ya da siz uyarıları dikkate almadınız.

    iyi parti %9,95, meral akşener %7,29 oy aldı neticede. 1 kasım seçim sonuçlarına da bakarak iyi parti’nin oylarının yaklaşık %7’lik kısmı mhp’den, %1,5 chp’den %1,5 da ak parti’den gelmiş görünüyor. meral akşener’in şahsına verilen oylar da mhp’den gelen oyların neredeyse tamamı ve ak parti’den gelenlerden oluşuyor. önümüzdeki seçimlere hazırlık aşamasında bu chp oyları gözden çıkarılabilir. hedef kitlesi tamamen ak parti oyları olmalıdır. herkesi kucaklamak iddiası altı doldurulamaz bir söylem.

    tayyip erdoğan çok zeki bir siyasetçi. elindeki %52’lik seçmeni tutma konusunda müthiş başarılı. akşener’in başarısızlığı da buna eklenince erdoğan için seçim kolay bir hal aldı. muharrem ince ya da chp’nin iktidar olmak gibi bir derdi olduğunu sanmıyorum. ama muharrem ince’nin de çok zeki olduğunu düşünüyorum. o da muhalefet bloğundaki oyları toplayıp chp’nin %25’inin üstüne çıkmak üzerine kurulu bir seçim stratejisi yönetti. %31 ile de başarılı olduğunu görüyoruz. türkiye’deki vaziyetten rahatsız olan seçmenin oy değişiklikleri sadece cumhur ittifakı içinde oldu. bu rahatsız seçmen iktidar bloğundan ayrılmadı.
    sorunları söylerken çözümün ne olduğunu yazdım zaten. şimdi önemli bir süreç başlıyor. bu süreç çok önemli. herkesin gözünde iyi parti bir seçim daha göremeden dağılıp gidecek bir parti gibi görünüyor şu anda. yerel seçimler için hiç vakit geçmeden hazırlanmaya başlayın. chp ve saadet partisi ile gerekli istişarelere şimdiden başlayın. büyükşehirlerde ittifak yapılmasını gerekli görüyorum. örneğin istanbul’da ve izmir’de chp, ankara’da iyi parti adayı ile seçimlere girilebilir. büyükşehir önemli.

    teşkilatlara çeki düzen verilmeli. seçim sonuçlarını iyi okumak lazım. örneğin x şehrinde %10 oy alınmasına rağmen %5-6 gibi düşük performans gösteren ilçeleri tekrar teşkilatlandırın. başarısız kimseleri vefa için tutmanın anlamı yok.

    tbmm’de sırf ak parti sunduğu için her şeyi reddetmeyin. doğruya doğru deyin. ya da sırf hdp ile yan yana gelmemek adına yanlışa doğru demeyin.

    yeni sitem alternatif partileri yutabilir. yutulması en kolay parti şu an iyi parti. sistem içinde kalıcı olmak için en kısa zamanda doğru hamleleri yapın. özellikle size oy veren seçmenin üçte ikisi siz olmasaydınız bu sistemde kendine yer bulamazdı. gerekli değerlendirmeler inşallah yapılır ve doğru adımlar atılır. buraya kadar okuma zahmetine girdiyseniz teşekkürler. seçim süresince burada yazıp çizerken kırdıklarım hakkını helal etsin. bu süreçte seçimi göremeden hatta seçim günü kaybettiklerimiz oldu. başta ibrahim özyer olmak üzere hepsine allah’tan rahmet diliyorum.

  • 40. kadınlar da porno izliyor safsatası

    arkadaslar sevisiyor bile olabilirler her sey beklenir bu kadinlardan

  • 41. geceye bir belgesel öner

    (bkz: cosmos)

  • 42. 25 haziran 2018 devlet bahçeli'nin teşekkür metni

    nagehan alçı'nın da olduğu liste.

    e madem siz de sevmiyorsunuz? niye ekranda lan bu?

  • 43. koltuk sevdası olanların bu partide işi yoktur

    an itibari ile kemal kılıçdaroğlu'nun sarf ettiği söz.

    kendisi koltuk sevdalısı değil galiba! 10 küsur seçim kaybet ama o koltuktan inme. ilginç!

  • 44. lionel messi

    muhteşem diz ve ayak kontrolü sonrasında attığı golü şu dünyada kendisinden başka atacak sadece bir kişi var.

    o da şu an tribünde maçı izliyor.

  • 45. açlık sınırının 1714 tl yoksulluğun 5584 tl olması

    barışacağız büyüyeceğiz bölüşeceğiz mottosu yerine rabia, osmanlı tokadı, dış mihrak mottosunu benimseyen %52 için geçerli olmayan sınırdır.

    dert etmeyin yani pek. yalanlarla sadece beyinleri değil mideleri de küçüldü.

  • 46. asgari ücret artmasın kampanyası

    son seçim sonuçlarına göre halkımız hayatından memnun, madem öyle asgari ücret bu sene artmasın.

    2023 yılına kadar sabredin, bor çıkarıp zengin olacağız.

    reis ve ekibi boşuna zaman harcamasın ülkemizin bu zor günlerinde devletimize sahip çıkalım.

    bakın gökte ihamız ne güzel uçuyor...

    sehir hastaneleri otel gibi...

    kahvaltı, öğlen ve aksam yemeklerini millet kıraathanesinde kek ve cay ile yapabiliriz.

    asgari ücret düsürülsün diyenler de var. bence tartışılmalı, ihale kovalayan yerli ve milli şirketlerimiz de rahat eder.

  • 47. erdoğan'ı deviremedik ama pkk'yı meclis'e soktuk

    beyin nakli bence sana gerekiyor arkadaşım. chpyi savunduğumdan değil ancak bu adamları davul zurnayla ben sokmadım içeri. ( mehmetçik koruması altında ) ben çıkarmadım mitinglere halay çekerek. ben vermedim parti kurma hakkını. meclise ilk ben sokmadım.

    biraz hafızaları zorlayalım istersen. oslo'yu falan bir karıştıralım bakalım kim çıkacak içinden ? sayın öcalanları, kaldırılan tc ibarelerini ?

    beyin nakli evet. gerekli.

  • 48. 31 mart 2019 yerel seçimleri

    (bkz: bitti demediniz mi lan)

    arkadaş ülke aksiyona doymadı amk

    29 mart 2014 yerel seçimleri
    2014 cumhurbaskanligi secimleri
    7 haziran 2015 genel seçimleri
    1 kasım 2015 erken genel seçimi
    15 temmuz darbe girişimi
    16 nisan 2017 anayasa referandumu
    7 haziran 2018 erken genel seçimleri

    sonra kur niye yüksek, bu durumda neden yüksek olmasın?

  • 49. 25 haziran 2018 sabahı hissedilenler

    hislerimi anlatmakta geç kaldım biraz, ben yazana kadar gün döndü ama suç 25 haziran’da. sabah için önceden ayarlanmış bir toplantı, öğleden sonra da oğlumun raporlarını konuşmak için aldığım doktor randevusu vardı.
    çünkü sanıyordum ki bu iş mutlaka ikinci tura kalır. tatil programlarımızı bile ona göre yapmıştık, bilseydim bu günü boş bırakır kendimi yataklara atar hülya koçyiğit gibi silkine silkine ağlardım.
    şaka şaka, ne ağlayacağım ya, ben kaybetme yüksek lisansı sahibi insanım. bu da bana mücadeleci olmayı öğretti. çok hızlı toparlanır “ee şimdi napıyoruz?” moduna geçerim.
    bazı arkadaşlar depresyona girmişti önce onları çıkardık ordan, sonra 1-2 kadeh bişeyler içtik, oğlumun beyninde yapısal bir sorun yokmuş, epilepsi değilmiş onu kutladık, twitter’da gördüğümüz esprilere güldük, hüznü dağıttık evlere dağıldık.

    sonra biraz düşündüm neyin bizi böyle bir anda umutlandırdığını. o sırada ince’li bir videoya denk geldim. benim oğlumu akşamları uyuturken söylediğim şarkıyı kullanmışlardı.
    burada sık sık bu konuyu yazıyorum, oğlumun dermansız dedikleri bir derdi var. ben dermansız olduğuna inanmıyorum. o da benim en büyük savaşım oldu işte. bu şarkıyı da o yüzden söylüyorum zaten.

    şarkıda diyor ki “her şey seninle güzel yolda yürümek bile, olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile, her şey seninle güzel bu toprak bu taş bile, içimdeki bu korku gözümdeki yaş bile”
    kilit kısım olmayacak düşlerin peşinde koşmak ve içimizdeki korku.
    insan hiç olmayacağını bildiği düşün peşinde koşar mı? koşmaz.
    peşinde koşulan olmayacak düşe umut denir. insan pusun arkasında da olsa minicik bir umut ışığı gördüyse onun peşinde koşar. bu bilinmezlik de insana korku verir.
    ben senelerdir bunu yapıyorum, içimdeki korkunun tarifi yok. ama hiç vazgeçmedim. kaç ilaç denedik, kaç deneysel çalışmaya katıldık, kaç eğitimden geçtik. hepsine başlarken nasıl hayaller kurdum, olmadığında nasıl yıkıldım ben bilirim.
    e peki yıkılıp kalayım mı orda, öleyim mi? çocuğuma ne olacak o zaman?
    kaybetmek insana çok şey öğretir. biraz taşlaştırır belki. olsun, onun da işe yaradığı zamanlar var.
    bir şey için mücadele etmek insana sorumluluk duygusu veriyor. yalnız olmadığını biliyorsun. kendini unutsan da birlikte mücadele ettiklerin için kalkıyorsun ayağa.

    ne var yani, bir kere daha kaybettik. ama kazanacağımızı hayal ederken çok mutlu olduk, güldük, ağladık. ayrıca tam da kaybetmedik, bir sürü kazanım da var bu seçimde. sor en yakın arkadaşına anlatsın, arkadaşlarınla dünyanın dertlerini konuşuyorsun işte, bundan büyük kazanım mı olur?
    bu siyaset değil, bir gelecek kaygısıydı. derdin dermansız olmadığına inanmaktı. ne parti ne liderdi dert, daha yaşanılır bir ülke olmak için mücadele etme isteğiydi ve o istek hala aynı yerde duruyor. her şey seninle, benimle güzel.

    yavaş pes edin, daha ölmedik!