esrar engiz kazi
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. doğulan ilçeyi 3 kelime ile anlatmak
-
2. konya'da saldırıya uğrayan galatasaray taraftarı
edit9: olaydan daha ciddi şeyler var artık, o yüzden editler buradan devam ediyor.
edit7: hesapları birbir kapatmaya veya korumaya almaya başlamışlar fakat kaçamayacaklar. edit3teki reisçilik, pedofili, ensest ve vatan millet bayrak edebiyatı içeren arkadaşın beğenileri şöyle başlıyordu. edit4teki ağır delikanlı(!) mahluk tüm fotoğraflarını ve diğer iletişim bilgilerini silmiş fakat oda burada. edit6daki mahluk da burada
edit8: kerem ceran isimli varlık, kullanıcı adını değiştirdi şu an profili şu halde. kapatmadığı sürece takipteyim. (edit9'u yazdığımda tekrardan değiştirdi ama link hala güncel)
şu linkten izleyebileceğiniz ilginç bir durumdur. çoğu şeyi anlayamıyorum aslında ama sanırım asla "holiganlığı" ve hayatınıza doğrudan etkisi olmayan bir şey yüzünden, bir genci bu hale düşürmeyi anlayamayacağım. "içindeki benim olsun abi öğrenciyim, para verdim" diyor benim burada içim cız ediyor siz daha nasıl vurabiliyorsunuz. hiç mi sevilmediniz hayatınızda anlamıyorum. konyaspor vs. fark etmeksizin her takımın böyle taraftarı var, o yüzden takıma veya taraftarlara bir şey demiyorum ama bunu çeken, bu gence küfreden, onu bu hale düşüren herkesin hesap vermesi gerekiyor. herkesin.
edit: içimde kalan birkaç şeyi daha ekledim
edit2: twitter linki
edit3: kişilerden biri bulunmuş gibi duruyor*
allahım kafayı yiyeceğim galiba. bulunan kişinin twitter beğenileri şöyle. sorsanız allah peygamber, din iman kuran. gerçekten foseptikteki bok bile sizden daha temiz.
edit4: diğerleri de tek tek düşüyor ikincisi
edit5: saldırıya uğrayan arkadaşın twitter adresi , gelbanagorbeniaskinneyledi'ye teşekkürler.
edit6: üçüncü de geldi -
3. yapı kredi bankası gökay 425 bildirimi
muhtemel test yapan developer'ın bir anlık hatası. akabinde hassiktir diye bir serzenişi olmuştur fakat iş işte geçmişti.
-
4. ırak ordusu'nun kerkük'e girmesi
kutlamalar
https://twitter.com/…iye2/status/919904122467430400 kerkük kutlamaları. ırak halkı türkmen içerir. o kadar artistlik yapıp sonra da arkana bakmadan kaçmak size yakışır.
https://twitter.com/…lish/status/919908969132441602 türkmen halkı özgürlüğü kutluyor.
bu en başta dursun
https://twitter.com/…ephe/status/919880023573762048 insan sadece kendisinin olmayan topraktan kaçar. geldikleri gibi giderler!!!
https://twitter.com/…abil/status/919805560911835136 şanlı peşmerge kaçıyor hewaller, sizinkiler de taş atıyor.
https://twitter.com/…alla/status/919795010077446144 kerküğü kaybedeceğiniz için bu kadar ağlamayın. gasp ederken iyiydi hewal?
https://twitter.com/…ithi/status/919798364908195840 şerefli, aslan yürekli peşmergeler alanları bırakıp kaçtığı için ağlayanlar....
https://twitter.com/…alla/status/919817391701413888 türkmen gerillalar hewallerin araçlarını gasp etmiş. taşak geçiyorlar.
https://twitter.com/…alla/status/919785021082357760 türkmenim ne diyor? hiç biri yok burada, şehitler yurdu bura şehitler yurdu.
https://twitter.com/…iye2/status/919876716453036033 yok böyle bir kaçış. korkaklar.. amerika ve avrupa basını sizi iyi pohpohladı ama gerçekte busunuz işte. peşmerge kaçmak için kendi insanının arabasını çalıyormuş.
şu linkler burada dursun:
https://twitter.com/…date/status/919691037517414400
https://twitter.com/…alla/status/919690485601587202
https://twitter.com/…elih/status/919691714473885698
https://twitter.com/…leri/status/919691843469807616 ırak türkmenleri terör örgütü kdp'ye karşı silahlanıyor.
https://twitter.com/…alla/status/919700038951063559 ırak ordusu, bulundukları yerden kaçan ayrılıkçıların silahlarını ele geçirmiş.
https://twitter.com/…alla/status/919700529147711489 ırak ordusu kerkük üniversitesine ilerliyor.
https://twitter.com/…alla/status/919815039288270848 halk sokaklara çıkmış ıraklıları ve türkmenleri karşılamak için..
https://twitter.com/…alla/status/919819597867515905 talabaninin peşmergeleri alanlarından kaçıp her yeri ırak ordusuna vermiş.
https://twitter.com/…leri/status/919824708639625216 kerkük çevresinde kontrol sağlanmış.
https://twitter.com/…iye2/status/919824724905136128 türkmen birliği kerkük yolunda bozkurtlarca karşılandı.
https://twitter.com/…lish/status/919829454255374336 ırak ordusu k1 askeri bölgesini ele geçirdi.
https://twitter.com/…ephe/status/919829075627266049 türkmenlerin tuzhurmatu'da ilerleyişi sürüyor.
başkasının kilidiyle kapı açmaya çalışırsanız işte bela size her yerden gelir. dur daha bu sadece ıraktakiler. daha bunun iran'ı, türkiye'si falan var. ışid bahanesi ile yüzlerce köy, kasaba, kent ele geçirip bunları sözde bağımsızlık referandumu ile birlikte kürdistan bölgesine katmaya çalışırsanız sizi çarparlar. o güvendiğiniz amerika var ya çok adam harcamıştır. yok öyle 3 kuruşa 5 köfte. bu sefer türkiye yönetmen koltuğunda filmi izleyecek duruma göre de müdahale edecektir.
türkmen tümeni kerkük'e doğru ırak ordusu ile ilerlemekte. geliyorlar kabusunuz olmaya.
edit: şii diye diye kafa sikmeyin. şii dedikleriniz has be has türkmenlerdir. kendilerinin olanı almaya gidiyorlar. alacaklar ve sizler de mal mal bakacaksınız.
edit: kerkük sözde valisi necmeddin kerim piyasadan kaybolmuş. ahahahahaha.
edit: ağlama liboş beni de ağlatacaksın. -
5. kadınla tokalaşmak ateş tutmaktan daha korkunç
buhari, taberi, ibn mace, nesai, ibn hanbel... bu adamlar islam fıkıh ve hadis ilimlerinin en baba adamları. rektör bey de iddiasına bu isimleri kaynak göstermiş. hala, "kaynak g.tüm." , diyen tipler var. n'apsın lan adam, peygambere mezardan mobil şebeke üzerinden bağlanıp sözlerini tasdik mi ettirsin?
gerçek islam bu işte. kabul etseniz de etmeseniz de islamda kadının yeri bu. iş, inanç üzerinden mağduriyetin ekmeğini yemeye gelince, iyi. dinin gerçek kurallarını uygulmaya gelince: "siz islamı yanlış anlıyorsunuz, islam kadını özgürleştirdi."
böyle konuşanların alayı ikiyüzlüdür, dikkate dahi almamak gerek. -
6. peşmergelerin ağlayarak kerkük'ü terk etmesi
arkadaşlar sonuçta onlardaasfsjgsjg hiç duyar kasacak değilim.
kerkük'ten silah zoruyla göçe zorladıkları, evlerini yakıp yıktıkları türkmenler gelsin akıllarına. -
7. 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı
hala temkinli konuşan, derbi bu belli olmaz diyen ve en aptalcası feneri sanki sürekli derbi kazanıyormuş gibi anlatan tiplerden bıktıran maç olmuştur.
bunlar da kendisine galatasaraylı falan demesin hiç.
arkadaşım iki mantıklı argüman yazın şuraya; galatasaray her bölgede fenerden kat be kat üstün.
fenerin bizden daha iyi olduğu bir bölge var mı? defans? orta saha? hücum?
oynanılan oyunlarda fb'nin ışık verdiği veya olumlu sinyal verdiği bir maç var mı? o da yok.
o zaman ne bok yemeye fener öyle böyle kazanabilir deniyor arkadaş vallahi şaşırıyorum.
kadıköy'de şampiyon olan biziz, çıktığımız her kupa maçında fenere koyan biziz. 2011-2015 arası derbi canavarı olan biziz. son iki sezondaki boktan kadro mühendisliği ve teknik yönetimler yüzünden gelen başarısızlıkların mevcut durumumuza bir etkisi yok.
haliyle fenerbahçe'yi bu maçta, maça çıktığına bile pişman etmeyip gönderirsek yazıklar olsun bize.
tatava yapmadan çakıp geçeceğiz. bunun aksi düşünülemez, düşünülmesi teklif dahi edilemez.
sanki fenerde potansiyel var da sahaya yansıtamıyorlar, alex falan olsa dersin çıkar gol falan atar bir şeyler yapar. ozan tufan mı yıldızlaşacak lan galatasaray'a karşı. mehmet topal mı asist yapacak. -
8. meral akşener'e bakan önerileri
aile ve sosyal politikalar bakanı: (bkz: murat başoğlu)
-
9. seviştiği kadının üstüne sıçan talk show'cu
valla doğrudur değildir bilmem ama , biz öpmeye koklamaya bulamıyoruz millet üzerine sıçıyo.
(bkz: adaletini bir kez daha dünya senin) -
10. 16 ekim 2017 melih gökçek'in istifası
kesin olarak istifa etmediği sürece şöyle başlıklar açmayın yeter artık. umut umut bir yere kadar. adam tayyip erdoğan'ı parmağında oynatıyor işte. demek ki erdoğan'dan daha güçlüymüş bunu da görmüş olduk bu kadar basit. gerçekleşmeden başlık açmayın artık.
henüz olmamış istifadır. -
11. halka inmeyip kendini bilim insanı zanneden tip
bilim insanı halktan tavsiye alacakmış...
ulan bizim halkın büyük çoğunluğu yıllardır kıçındaki dona bile göz dikmiş hırsıza uğursuza aşkından ölüyor. böyle bir halk, bilim adamına dese dese "inşallah" der, zayıf bir ihtimal de "maaşallah" der. bilimde bunlara yer yok diye duyduk ama bilimin de en iyisini siz bilirsiniz tabii... -
12. 16 ekim 2017 hepsiburada rezaleti
1 ekim 2017 pazar günü hepsiburada'dan şu laptop'ı satın aldım ancak ürünün açıklamasında işletim sistemi windows 10 yazıyor olmasına rağmen freedos yani içi boş olarak gönderildi ki aynı laptop'ın freedos şeklinde olanı 500 tl daha ucuz ve ben sırf windows 10 ile birlikte gelecek diye buradan sipariş vermiştim.
rezalet de burada başlıyor.
ürünün sitede anlatılandan farklı olduğunu fark edince kutusuna geri koyup geri iade edecektim ki kutuyu tekrar paketlerken kutu üzerine belli belirsiz "içinde windos (evet aynen bu şekilde yazıyor) yok hepsiburada'daki ilan hatalı kutuyu açarsanız iade edemezsiniz" diye bir not yapıştırılmış olduğunu fark ettim. hemen hepsiburada müşteri hizmetlerini aradım ancak abartısız 3 saat kadar beklediğim halde (bu süre boyunca her 15-20 dakikada bir hattın yüzüme kapandığını ve her seferinde tekrardan beklemeye başladığımı belirteyim) yanıtlayan kimse olmadı. sonraki gün yine sabahtan aramaya başladım, akşam ancak düşürebildim ve ne yapmam gerektiğini sordum. bayan benimle bir iade kodu paylaştı ve bu kodla ürünü iade edebilirsiniz dedi. bu arada ürünün satıcısı hepsiburada değil, ayrı bir dükkan. ben yine de iade etmeden önce madem windows olmadığını biliyorsunuz neden önce beni arayıp sormadan onayımı almadan başka bir ürün gönderiyorsunuz ve hala daha windows diye satmaya devam ediyorsunuz (ürün açıklamasında işletim sistemi bugün itibariyle hala windows olarak gözükmekte) diye sormak amacıyla google'dan satıcının telefon numarasını bulup arayayım dedim. zira laptop ihtiyacım acildi ve bu durum beni fazlasıyla mağdur etti. kendisi bana birkaç kez beni arayıp onayımı almaları için hepsiburada ile konuştuğunu (hepsiburada alıcı iletişim bilgilerini satıcı ile paylaşmıyormuş) ancak hepsiburada'nın konuyla ilgilenmediğini (beni arayan kimse olmadı), o yüzden bu şekilde gönderdiğini söyledi ve kutuyu açtıysam da bunu artık iade almayacağını, göndersem bile almadan bana tekrar iade edeceğini söyledi. kaldı ki ürün doğru gönderilmiş olsa bile 14 gün içinde de cayma hakkım var ve burada bana farklı bir ürün gönderilmiş olmasına rağmen satıcı iade almayacağını söylüyor. bir de internette windows lisansını 40 liraya satıyorlar oradan indir kendin kur diye akıl veriyor herif bana. benim de hiç aklıma gelmemişti.
normalde hiç satıcıyı takmadan hepsiburada'nın verdiği iade koduyla iade yapacaktım ancak satıcı sorun çıkarmasın, paket kaybolmasın, günlerce bunlarla uğraşmayayım diye tekrar hepsiburada'yı aradım ve bu sefer çıkan şahıs kendilerinin acil olarak satıcı ile görüşeceklerini ve onayını alıp gün içerisinde beni bilgilendireceklerini söyledi. burada bir not düşeyim; bu konuşmanın geçtiği tarih 6 ekim cuma. gün içerisinde tabii ki beni kimse aramadı. cumartesi tekrar kendim arayıp durumu sordum ve müşteri temsilcisi taleplerle ilgili en geç 1 iş günü içinde dönüş sağlandığını, daha 1 iş günü geçmediğini ve araya haftasonu girdiğinden pazartesi dönüş yapılacağını söyledi. neyse pazartesi oldu yine beni arayan olmadı ve yine ben aradım. ilgili birimin hala konuyla ilgili bir aksiyonunun gözükmediği, tekrar aciliyetinin belirtildiği ve gün içerisinde bana dönüş yapılacağı söylendi.
neyse uzatmayayım bugün 16 ekim pazartesi ve bugüne kadarki 10 gün boyunca beni kimse aramadı ve her gün işimin gücümün arasında hem müşteri temsilcisine bağlanırken hem bağlandıktan sonra toplam 1-2 saatimi kaybetme pahasına ben kendilerini aradım ve her gün de bana gün içerisinde kesin olarak dönüş sağlanacağı söylendi. bu arada defalarca işini yapmayan bu birimle ilgili şikayet de oluşturmama rağmen onunla ilgili de hiçbir dönüş yapılmadı ve her aradığımda müşteri memnuniyetiyle ilgilenen birime de konuyu ilettiklerini, bana oradan da ayrıca dönüş yapılacağı söylendiği halde oradan da hiçbir dönüş olmadı. şikayeti, müşteri memnuniyetini geçtim, tam 10 gündür kendilerinin satıcı ile konuşup iade onayını almalarını bekliyorum ki herhalde amaç 14 günlük cayma hakkı süremi geçirmek ve paranın üzerine yatmak. az önce aradığımda çıkan müşteri temsilcisi yine bana ilgili birimin hala konuyla ilgili bir işlem yapmadığını görüntülediğini, konuyu tekrar ileteceğini söyleyince kendimi burada buldum.
bu arada ben böyle yapacaklarını çok iyi bildiğimden ve yurtdışına çıkmam gerektiğinden 10 ekim salı günü laptop'ı bana verilen iade koduyla iade etmiştim ve 11 ekim çarşamba günü de satıcı tarafından teslim alınmış. ancak bununla ilgili de ne beni arayan oldu, ne bir mesaj geldi, ne de ücret iadesi yapıldı. bugün müşteri hizmetlerini aradığımda şans eseri öğrendim ki iade talebim reddedilmiş. sebebiyse kutuyu açmammış. kutuyu açmadan laptop'ın içinde işletim sistemi olup olmadığını tahmin etmemi bekliyorlar. yani her açıdan ayrı bir rezalet.
özet: 2900 tl ödeyerek laptop satın aldım. farklı ürün gönderildi. hepsiburada iade edin dedi, satıcı iade ederseniz almayız dedi. hepsiburada'yı tekrar aradım, satıcıdan onay alıp döneceklerini söylediler ancak 10 gün boyunca kimse dönmedi. 10 gün boyunca her gün ben kendilerini aradım, her gün aciliyetinin bildirildiği söylendi ancak bugün de dahil hiçbir dönüş yapılmadı. ben aradığımda hala aynı otomatik cevap veriliyor. bu arada ben vakit kaybetmemek için laptop'ı verilen iade koduyla iade ettim ancak 5 gün önce satıcı tarafından teslim alınmasına rağmen arayan soran olmadı, ücret iadem de yapılmadı. hepsiburada kapı duvar.
mini özet: 2900 tl'ye laptop aldım, farklı ürün gelince iade ettim ve iadem farklı ürün gelmese dahi 14 gün içinde cayma hakkım olmasına rağmen kutuyu açtım diye reddedildi. bu 10 günlük süreçte hepsiburada'yı her gün arayıp konuyu bildirmeme ve her gün dönüş yapılacağı söylenmesine rağmen hiçbir dönüş yapılmadı. şu an hem kredi kartımdan para tahsil edilmiş durumda, hem iade ettiğim laptop'ı satıcı geri almış oldu, hem beni arayan yok, hem ben aradığımda muhattap yok. yani 2900 tl'lik bir dolandırıcılık söz konusu.
edit: hem buradan, hem özel mesaj yoluyla birçok arkadaş satıcı firmanın da adını istemiş. satıcı firma hepsiburada'da "pazareyle" (http://www.hepsiburada.com/magaza/pazareyle) ismiyle satış yapan "ayaz elektronik". yani faturada gözüken isim bu. telefonda görüştüğüm, ürünü iade edersem almayacağını söyleyen, internette windows lisansını 40 liraya satıyorlar oradan alıp kendin kurabilirsin diyen, iade ettiğim laptop'ı kargo takip kayıtlarına göre 11 ekim çarşamba günü teslim alan, ancak sonrasında da aynı öncesi gibi hepsiburada ile birlikte ölü taklidi yapan ve kendisine ulaşılamayan şahıs da yine ayaz elektronik yetkilisi olarak gözüken "ilhan akpınar". -
13. ekşi itiraf
yüzyıllarca açık ofisli, bölmeli paravanlı iş yerlerinde çalıştıktan sonra ilk kez kapılı neli kendi odam oldu. uzunca zaman kapıyı kapatmak bir tuhaf geldiğinden gürültüden 3 ağrı kesici çaksam da kapatamıyordum. aylar sonunda nihayet bu da gafa deyip kapatabilmeye başladım. allam o nasıl bi değişik zevkmiş. arada duvarın öteki tarafındaki odadan birileri geliyor geyiğe. hemen wuay wuay wuay wuay kimler gelmiş diye sandalyemden fırlayıp kollarımı kartal gibi açarak sarılmak istiyorum. o pek yemiyor ama hiç değilse gelenin elini müthiş bi enthusiasmla şakira şakira sallayıp 32 diş masama geçiyorum. ee anlat nassın hanım çocuklar nasıl derken bir taraftan da telefona sarılıyorum. çaycı abla telefonlarımı pek sallamasa da göz kırparak çay kahve aysti oralet ne söyliim diyerek şak şak şak numaralara basıyorum. istiyorum ki gelenin bana ödemesi falan olsun, çok sıkışığım döndüremiyorum iki ay erteleyelim merteleyelim desin, cart diye o abartılı 32 diş moddan çok ciddi ticaret erbabı suratına döneyim, küçük kare kağıtlara bi şeyler karalayarak düşünceli düşünceli dinleyeyim falan. ama işte naber napıyorsun bakıcı bulabildin mi falan diyorlar, hayalimdeki bıyıklı benli, masaya kolları dayayınca ceketin vatkası yukarı kalkan göbekli adam tribim fıs diye sönüveriyor. zaten çaycıya da ulaşamıyorum. ya bi çay bile içemedik borcum olsun diye arkasından tıptıplayıp yolcu ederken her seferinde bi cast ajansından falan bana bi kere hakkıyla şu tribi yaşatacak birinin ücreti ne kadar olur acep diye iç hesaplaşmalara giriyorum.
-
14. evliliklerin kısa sürme sebebi
iki sebebi vardır, gerisi fasa fisodur.
1. ekonomik istikrarsızlık.
2. fiziksel çekimin bitmesi. -
15. yapı kredi gökay işten atılmasın kampanyası
"çükübik" şeklinde bir bildirim gönderirse destekleyeceğim kampanyadır.
-
16. çocukken sevilmeyip büyüyünce sevilen yiyecekler
patlıcan
-
17. moda ve yoğurtçu parkı gönüllü çevre temizliği
15 ekim 2017'de, 15 ogrencimle cumartesi - pazarları, ağaç ve doğru düzgün alan kalmadığı için istanbul'un yarısının geldiği moda sahili ve yoğurtçu parki'nda gerceklestirdigimiz ve 1 kişinin moda sahilinde (evet yanlış duymadiniz sadece 1 kişi) yardıma geldiği (eşi ytü 'den mezun ettiğim eski bir öğrencim imiş zaten. şansa bakın) , 7-8 kişinin (moda sahilinde binlerce, oturan, bira içen, cekirdek citleten insandan sadece bu kadar) "kolay gelsin" dediği, bir annenin 3 yasindaki cocuguna bizi ornek gösterdiği (asıl amacımız zaten o küçük çocuklardı), sokak hayvanlarının pesimizden koşup resmen "yardima gelelim mi abla? " bakışı attıgı, çoğu kişinin bıyık altından güldüğü, bir öğrencimin yanıma gelip "hocam bu insanlar neden gülüyor" deyip o insanlara saydirdigi (birlikte saydirdigimiz), benim ara ara motivasyon olsun diye çocuklarımla "her şey çevre için, her şey doğa için" diye bağırdığım ve bağırdığımız, çilek desenli poşetlerimizi sonuna dek insan pisliği ile doldurduğumuz (özelikle izmarit, bira şişesi ve bira kapakları ile) yine yine yapacağımız, inatla yapacağımız eylem !
eylemimiz !
biliyorum, şimdi bu başlığa yine kimse bir şey yazmayacak çünkü gezi gezi 'de kaldı. sanki gezi 'de ağaçları korumadik, değil mi? doğa için milyonlar sokaklarda değildi sanki o günlerde... dün yasadiklarimizi aklım almıyor ve almayacak...!
ekleme :
arkadaşlar ben her cumartesi elinde çilek desenli poşet ya da mavi bir poşet ile moda sahili ve yoğurtçu 'da çöp topluyor oluyorum... öğrencilerim ise bana vizelerden sonra eşlik edecek.
katılmak isteyenleri eldivenlerini ve torbalarini alıp beklerim.
ekleme 2 :
aşağıdaki yorumlardan birinde, eylemimizi samimiyetsiz bulan kişi; neyi samimi bulduğunu hayatta, çok çok merak ediyorum gardaş. çöp toplayarak bir insan egosunu nasıl tatmin edebilir misal?
ya da neyden nasıl nemalanabilir, söyler misin bir zahmet , mesaj kutumu yesillendirip ???
ekleme 3 :
"mezun ettiğim " dediğim için egom yuksekmiş. beni tanıyor mu ? tanımıyor. ama kalkıp bunu yazabiliyor. ben demedim bu cümleyi, dün öğrencim bana bunu dedi asıl egosu yüksek şahıs: "hocam sayenizde mezun olmuştum " diyerek. bunu yazmaliydim çünkü gördüğüm kişi dostum değil arkadaşım değil akrabam değil. öğrencim yahu öğrencim... ne diyeceğim başka, ne diyebilirim??? egoymuş..! sen kendi bencilligin ile ugras ve bize gölge etme, istemem....
ekleme 4 :
"egon yüksek " diyenleri bu cumartesi saat 5'te yoğurtçu parkına bekliyorum. buyrun gelin.. hem elinizi taşın altına koyun biraz değil mi?
dün arkadaslarimla zaten bağcılar, halkalı, ümraniye gibi yerlere de gidelim dedik bir sonraki harekat için..bu bir başlangıç. bu böyle bilinsin. bize ne hipsterlardan (hipster da neyse ?) ? amacımız "çevreye duyarlılığı arttırmak " . bu! ben bir de ümraniye vb'ye avcılar göl kenarini da ekliyorum son olarak. oradaki çöpler içimi acıtmışti çünkü gördüğüm zaman. -
18. kadınların çıkarcı sinsi ve kötü olması
görüyor ve arttırıyorum:
insanların çıkarcı, sinsi ve kötü olması. -
19. yeni doğan bebeğin yüzünü smiley ile kapatmak
nazarın yüz yüze olacağına inanmış da, 'fotoğraftan nasıl olur, bilimkurgu mu?' diyor. haha ulan akşam akşam yaa. *
-
20. fsm 2017 istanbul'unu görse söyleyeceği ilk söz
kendisi bir bizans aşığı olduğu için, çarpık kentleşmeyi, vasat mimarileri ve çomarları görünce allah belanızı versin diyecektir. ya ne diyecekti?
ekleme: bizans yanlış kullanımdır doğrusu; roma imparatorluğu. -
21. recep tayyip erdoğan mars'a gitse olabilecekler
entryleri okurken resmen iç sesim tayyip gibi oluyo lan yapmayın şöyle ya.
-
22. ferrari alıyorsanız ilave vergiyi vereceksiniz
-
23. melih gökçek
eğer olur da istifa etmeyip bayrak açarsa, ortamlarda artık aşağıdaki şekilde takdim edilmesini talep ediyorum;
"melih gökçek, first of his name, lord of ankara, guardian of fışkıye, keeper of the secrets, master of dinosaurs and robots, the last chief bender, the heartheater, protector of the capital" -
24. kampüste bira içmek
hep birlikte çimlere uzanıp birlikte şarkı söylemek. çok değil bundan 10 sene önce sıradan bir hadiseyken, 2017 türkiye'sinde bir lükstür. akp'nin 14 senede ülkeyi getirdiği hal bu.
-
25. 22 ekim 2017 ipswich norwich city maçı
2 vasat takımın orta sıra mücadelesi.
not: babanız cardiff. -
26. zorlu center apple store çalışanı terbiyesizliği
yazarın anlatmaya çalıştığı şey; daha önce üretim hatası denerek tamir edildiği halde ikinci seferde darbe almış denmesi. eğer bir kere üretim hatası kabul edildiyse aynı durumun tekrarlanması durumunda darbe alıp almamasının bir önemi kalmaz. ancak yazar durumu öyle üstenci ve seviyesiz bir üslupla anlatmış ki, haklı bile olsa insanın iyi olmuş diyesi geliyor.
-
27. ırkçılık pompalayan dizi furyası
hükümet eliyle finanse edilen diziler serisi.
hükümetin meşruiyet kaynağı bariz şekilde televizyon programları, diziler vs...
türk halkı fütursuzca tv izliyor. ekranda söylenen her şeyi doğru sanıyor.
nihat doğan'ı referans alan insanlarla yaşıyoruz nihayetinde.
böyle bir ortamda bu dizilerin çoğalması garip değil.
yarın birgün tekrar çözüm süreci gibi bir durum olursa; ekranlarda türk-kürt çiftlerin hikayelerini konu edinen diziler görebiliriz. -
28. teşekkürler ekşi sözlük
son 1 yılda tüm hayatımı baştan sona değiştirmeme vesile olan ekşisözlük’e teşekkür yazısıdır.
geçen kış aylarında zor zamanlar geçiriyordum. anksiyete bozukluğu, binlerce lira borç, istanbul’da insanlarla örülü bir yalnızlık, sağlıksız yaşam, her gece beyoğlu, ailemle kopmuştum.
beyoğlu ilk zamanlarda ne kadar “lan ne kıyak hayat.” gibi gelsede 1-2 yıl içerisinde anladım gece hayatının insana sadece o gece için bir şeyler kattığını fakat yarınından aslında çok şey çaldığını. ayda yeri geliyor 4-5 bin kazanırken ay sonu o paranın yetmediği bir hayat sunuyor beyoğlu sana, o karanlık sokaklardaki ışıkların altında sahnedeki rock star gibi hissediyorsun, paranın önemi olmuyor. o gece en kral nasıl takılırsın onu kovalıyorsun. her gece yeni birileri ile tanışıyorsun. o hayatın içine girdikçe kendinden uzaklaşıyorsun aslında.
bu uzun dönemin sonunda sahip olduğum şeyler anksiyete, borç, psikolojik sıkıntılar, yalnızlık, sağlıksız bir vücut oldu. böyle bir dönemde sürekli hayatımda olan ekşi sözlük’e bunları anlatmak istedim fakat herkese anlatmak gelmedi içimden. dertleşecek insan veritabanına yazdım ben de, fakat öyle insanlarla karşılaştım ki o insanların dert ettiği şeyleri gördükten sonra, beni anlayabileceklerini düşünmedim.
bir kaç gece sonra biri yazdı. dertleşecektik sözde ama bir anda olay bambaşka yerlere gitti ve sanki 10 yıldır tanıdığım biri ile konuşuyormuşum gibi hissettim. bu konuşmanın orada bitmesine izin veremezdim. bir kaç gün hep o konuşmayı düşündüm. neden bu kadar etkilendiğimi sonrandan anladım. onunla konuşurken kendim olabiliyordum. işte başka biri, evde, arkadaşlarınla, alışverişte... nereye gidersen git farklı bir kimliğe bürünüyorsun ama biri var onunla kendini buluyorsun.
bir kaç gece sonra tekrar konuşmaya başladık, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini saatler sonra şarjım azalınca anladım. anlatacağım dertlerden eser kalmamıştı. onunla konuşurken sanki o dertlerin bir önemi yokmuş gibi geliyordu. bir süre sonra haftada 2-3 kez olmaya başladı bu konuşmalar. konuştuklarımız hiç bir zaman kişisel değildi, kendimizle ilgili bir şey anlatmıyorduk. karşında ne görüyorsan o kişiyi biliyorsun.
zamanla konuşmalarınız arttı aradan bir kaç hafta geçti. artık onunla konuşmak için gün sayar olmuştum. çünkü gerçek ben olmayı sevmiştim. daha önce kendime değer vermiyordum çünkü kim olduğumun farkında değildim. konuşmalarımız sıklaştıkça, ona olan ilgim artıyordu. onun da bana karşı hislerinin olduğundan emindim.
sonra bir gün konuşurken bu güzel kadının benden 9 yaş büyük olduğunu ve başka bir ülkede yaşadığını öğrendim. bu ikimiz içinde büyük bir yıkım oldu. ikimizde ne yapacağımızı bilemedik. bir süre uzaklaşsak mı diye düşündük. olmazdı yani... başka ülke, 9 yaş büyük.ama bir yanım onu asla bırakmak istemiyordu. onu bulduktan sonra kendimi buldum ben. tüm gün anksiyete, panik atak geçirdiğimde onunla konuşmaya başladığımda hepsi geçiyordu her şeyi unutuyordum.
bir kaç gün onsuz geçti, sonra bir konuşalım dedik. aramızda bu yaşı sorun etmemizin nedenini konuştuk. “sen hep hayatımda olsan çok güzel olurmuş gibi geliyor” dedim. sonra fark ettik ki saatler geçmiş, biz yaşı, ülkeyi, sorunları sohbetin içinde kaybetmişiz yine.
konuşmalarımız haftada bir kaç güne çıktı. işten çıkar çıkmaz takılmaya giden ben, koşarak eve gider olmuştum. mecaz yapmıyorum, harbiden koşuyordum. bir gece karşılıklı şarap içelim dedik. gece 11 gibi başladık içmeye. saatler geçtikçe, konuşmalarımız değişti, ses tonum hiç olmadığım kadar güzeldi sanki, bakışlarım sadece ona kenetlenmişti, her an öpüşecekmiş gibi bakıyorduk birbirimize, aradaki cam zamanla, şarabın da biraz etkisiyle yok olmuştu sanki. bir ara tuvalete kalktığımda pencereden işe giden insanları gördüm. o sabah telefonu kapatıp kafamı yastığa koyduğumda hiç uyumadığım kadar huzurlu uyudum.
anksiyete insanın tüm hayat kalitesini yok eden, süründüren ama öldürmeyen bir hastalık. fakat onu tanıdıktan sonra fark ettim ki, artık eskisi kadar kötü değildim. kaygılarım azalmıştı, ataklar çok nadir oluyordu. bir gün çok kötü oldum, tam o sırada o aradı. konuşmaya başladık ve kapatınca hatırladım atak geçirdiğimi. antidepresanım olmuştu benim.
ikimizde yaş ve ülke olayını sorun etmememiz gerektiğini, bunun bizim için önemsiz olduğunu. diğer bize önem veren tüm insanların da bizim mutlu olduğumuz şeyi yaptığımız için, birlikte olmaya karar verdiğimizde bizi destekleyeceklerini düşündük.
bu süreç içerisinde ondan aldığım cesaret ile hayatımda hedeflediğim fakat anksiyete sebebiyle kabul etmekten çekindiğim reklam yazarlığı teklifini kabul ettim.
artık onunla her gün her an konuşur olmuştuk. bir kaç saat konuşmazsam eksikliğini hissediyordum.
konuşmaya başladıktan 3 ay sonra bir gün “ben 8 şubatta istanbul’a geliyorum.” dedi. biletinin fotoğrafını gördüğümde yaşadığım heyecan dünyanın en güzel heyecanlarından biriydi. hayalini kurduğum, düşlediğim, itiraf edemesem de yavaş yavaş aşık olmaya başladığım kadın benim için istanbul’a geliyordu.
10 gün içinde zaman su gibi geçti. bayram sabahı çocukları gibi o geldiğinde ne giyeceğimi hayal edip uyuyordum. ilk ne yapacağım, öpsem ne tepki verir, sarılmak çok mu garip olur. sanki yıllardır tanıdığım biriyle ilk kez tanışacakmışım gibi hissediyordum.
o gün geldiğinde amına koduğumun akrep ile yelkovanı istiklal caddesinde kalabalıkta önümde yürüyen yaşlı teyze ve amcalar gibiydi. bir türlü ilerlemiyorlardı. akşam üzeri oldu, taksim meydanına geldim. metroya binip havaalanına gideceğim. mesaj geldi. “sana geliyorum.” duraksadım... derin bir nefes aldım... o an gitmekten korktuğumu ve geri dönmenin daha iyi olaca....şaka şaka “parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği.” diyen kemal sunal gibi bir gül alıp koştum havaalanına. kapıda onu beklerken, dilim damağım kuruyordu. söyleyeceklerimi unutuyordum. dış hatlarda kapı otomatik açılıyor kapanıyor. her açıldığında sinan çetin programına dönüyordu hayatım.
bana o ana kadar biri sorsa dese ki “hayatındaki en mutlu olduğun an hangisiydi?” diye. yoktu öyle bir an. ama sonra kapı açıldı. o geldi. sol gözünü kırptı. sol tarafa gel der gibi. yanyana geldiğimizde yemin ederim sağır oldum, hiç bir sesi duymuyordum. sarıldık direkt, sanki 5 yıldır görmediğim sevgilime kavuşmuştum. kokladım, defalarca, öpmeyeceğiz diye söz vermiştik birbirimize ama yakından yüzüne bakınca, nefesim kesildi, gözlerim gözlerinde, nefesim nefesinde, dudaklarımıza engel olamadık, olmak istemedik. o kalabalığın içinde sadece onun kokusunu alıyordum, sadece onu duyuyordum, bir tek onu görüyordu gözlerim. işte o an benim hayatımın en güzel, en mutlu anıydı.
o gün ertesi sabaha kadar birlikte oturduk içtik, sarhoş olamadık, kanımda dolaşan alkol miktarı kalbimdeki sevgiden daha fazla olamıyordu. o gece kardeşi ile tanıştım tesadüf eseri, o benim arkadaşlarımla. sabah en son çorbacıya gittik. tuvaletten döndüğümde baktım ki yarım kelle paça, yarım işkembe söylemiş üstüne sarımsak gömüyor. ben hayatımda mercimekten başka çorba içmedim. her şeye rağmen o gece onu öptüm. dedim ki ben bu kıza aşığım aga.
1 ay beraberdik, istanbul’un her yerini gezdik, her sokağını, adaları, tüm vapurlara bindik, her gün geçtiğim yollarda yürüttüm onu o gidince belki kokusundan bir parça kalır diye. kendime itiraf etmekten korktuğum şeyi artık sesli olarak söylüyordum. ona aşık olmuştum. işin garibi o da bana olmuştu. şaka gibi geliyordu.
sonra bu yazıda olduğu gibi bir şeyi unutmuştum. hastaydım lan ben. anksiyetem vardı hani benim? nereye gittim oğlum, madem bu kadar kolaydı ne diye aylarca götümde dolaştın. neyse dedim siktir git bir hayrın yoktu zaten.
bir ay sonra giderken ağladım. havaalanında oturduk, hüngür hüngür ağladım. 1.90 adamım ben, otursamda iri duruyorum. herkes bana bakıyor. ağlıyorum ama bir yandan hala ona sahip olduğum için mutluyum. çocukluğumdan beri hiç ağlamamıştım. orgazm olurcasına aktı göz yaşlarım sonra. son bir öptüm kokladım, gönderdim onu.
şu an son durum ne mi? 1-2 ay sonra onun yanına taşınıyorum. bunu kendim başardım. bir kaç ay önce ailemle tanıştı, ben ailesi ile tanıştım. kimse yaşı dert etmedi, herkes destekçimiz. yazın doğum gününde evlenme teklifi ettim. önümüzdeki yaz evleniyoruz. anksiyete bakınca gülümsediğini bir tabir, maddiyat olarak kendimi öylesine topladım ki, gitmeden önce kenara para bile koydum,
ailemle aram mükemmel, babam alkolik benim şu an içkiyi bırakma sürecinde. çünkü bir gelini olacak, onu görünce aldı bu kararı.
sedat denen kodveren ekşisözlük’ü bu amaçla oluşturmadı elbette ama benim hayatıma böyle büyük bir artısı oldu. okuyan herkese çok teşekkür ederim. yazım hatalarım varsa affola.
edit: kodveren’in adı aklımda serkan olarak kalmış. sedat olarak düzelttim. çok fark ettiğini sanmıyorum sonuçta ikisi de kodveren.
edit2: çok merak eden oldu, oraya onunla evliliğim sayesinde gitmiyorum sevgili iyi niyetli sözlük yazarları. kendi kazandığım okulla gidiyorum. -
29. taylan yıldız
röportajında kendisine yöneltilen "sahiden söylenildiği gibi dâhi misiniz?" soruya "kendime ilgili böyle konuşamam" diye cevap vermiş insandır.
ben olsam "tabi dâhiyim aq ben dâhi değilim de sen mi dâhisin? aç bak bir cv'me köpek" derdim. bu yüzden dâhi değilim galiba. -
30. ersun yanal
plaka manyaklarina plakayi tersten gösterdi. helal olsun hocam “alin size plaka” dedi.
-
31. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
sağlam derdi olan varsa anlatsın, sizi dinleyip halime şükretmek istiyorum.
-
32. 45 senelik petrol kalması
(bkz: bir hacim birimi olarak sene)
-
33. konuşurken araya ingilizce sözcük sıkıştıran kişi
burada bazı kişilerin kaçırdığına şaşırdığım bir gerçeklik var veya göz ardı ediliyor.
inovasyonun %90'ı ingilizce kökenli ülkelerden geliyor ve %10'u da global dile uyum sağlamaya çalışıyor.
her kavramın türkçesi olmayabiliyor veya o an akla gelmeyebiliyor.
dolayısıyla dilin canlı bir olgu olduğunu unutmayalım.
gösteriş için bunu yapanlar bencede çok sempatik bir tablo çizmiyorlar ona da katılıyorum. -
34. wifi destekli cihazları etkileyen güvenlik açığı
olay wi-fi modem şifresi kırılması değil. wi-fi modeminize bağlı herhangi bir cihaz (iphone, ipad, laptop, andorid telefon vb.) yaptığınız bütün işlemlerin, 3. şahıslar tarafından kolay bir şekilde izlenebilmesi. yani sizin wi-fi internetinize girip, porno izlemeleri değil.
bir arkadaş da nasıl anlarız diye sormuş. işte burada kritik bir durum var. videoda belirttiğine göre, "https://" yemiyor yani devre dışı kalıyor bu tür bir saldırı altında olduğunuzda.
yani facebook, twitter, gmail, ekşi vb. vb girdiğinizde, browser'ın başında güvenlik sertifikası ve https:// değilde, yalnızca gri/siyah yazı ile internet sitesi görüyorsanız, kesinlike kullanıcı adı / şifre vb. bilgilerinizi girmeyin. zaten chrome bunu yapmamanız konusunda sizi oldukça uyaracaktır. -
35. erzurum'u çekici yapan detaylar
hiç gitmemiştim, gideceğimi de hiç düşünmemiştim.
bir gün dedi ki "iş görüşmesine gittim. erzurum'da iş teklif ettiler. sanırım kabul edeceğim"
"git" dedim, "senin için daha iyi olacaksa git. ben her koşulda yardımcı ve destek olurum sana"
gitti, kendi ellerimle uçağa bindirdim bir sabah. o işlerini yoluna koyup bir düzen kurana kadar bir kaç hafta geçti. sonunda bir haftasonu atladım uçağa gittim. kaç haftadır görüşmemiştik, özlemiştik birbirimizi.
kaç ay sürdü bu böyle. iki ya da üç haftada bir erzurum'a gittim onu görmeye. tüm hayat düzeni mi de buna göre yeniden kurdum. birlikte geçirdiğimiz o haftasonunun arkamda bıraktığım hayata olan etkilerini toparlamak yine iki haftamı alıyordu ama mutluyduk. hep aynı otelde kaldık, hep aynı şarabı içtik, hep odamızın penceresinin önünden geçen sessiz sokağı seyrederek tüttürdük sigaralarımızı.
erzurum'u çekici kılan şey sendin benim için. -
36. adnan oktar'ın bikinili kızlar ile tekne sefası
(bkz: din bilzerian)
-
37. eşcinselliği gideren ilaç
asıl homofobiyi ortadan kaldiran ilaç bulunsa da gizli lgbti ler kendi gerceklelikleri ile barışa bilseler.
-
38. letgo
üstteki arkadaş kusura bakmasın ama 1000 tl'ye ps3 satarak karşıdaki adamı sikmiştir. karşıdaki insan büyük ihtimalle piyasayı falan bilmeyen cahilin biriydi, sıfır ps4'ü buluyor insanlar o fiyata, ikinci el ps3'ü iteleyerek gerçek bir donanımhaberci olduğunu göstermiş.
-
39. alvaro negredo sanchez
bir geri zekalıya anlatır gibi anlatalım;
olmuş pişmiş zımba gibi forvet vincent aboubakar almak için 10 milyon cash lazımdı. yoktu.
alvaro negredo sanchez almak için 2.5 milyon cash yetiyordu. alındı.
ffp'nin de sizin gibi kara cahillerinde allah bilmem nesini versin. yeter lan bu kadar salak olunmaz.
edit: @eudaimonia isimli yazara ithafen yazmıştım bunları. hem kendi yazdıklarını silmiş hem de özelden küfürlü mesaj atmış dürrük. ayıp lan insan olun biraz adam olun. -
40. 16 ekim 2017 ankara bb polis barikatı
belediyenin önüne polislerin geldiği ve barikatla çevrelendiği söyleniyor.
sanırım başgan kendini koltuğuna zamkladı, zorla çıkartmaya geldiler. -
41. 16 ekim 2017 istanbul trafiği
trafik mevzusunun çözümü mevcut. herkes çalıştığı yerlere toplu taşıma ile gidilebilecek yerlerde oturursa işe giderken sinir krizi geçirmezsiniz.
kartalda oturan adam levent'te, maslak'ta işe gidiyor. sırf metro kullansa 1.5 saat sürecek yol zaten. sonra da trafikten şikayet ediyor.
burası 20 milyonluk bir şehir.
artık direkt belediye düzenlemesine girmesi lazım bu işin, insanın ikametgahı ile çalıştığı işyerinin arasındaki mesafe arttıkça "çevre cezası" kesilmeli. bu kadar basit. ister beğenin ister beğenmeyin. -
42. yolsuzluğum mu var fetöcü müyüm
"orasini bilmem ama katiksiz orospu cocugusun" seklinde cevapladigim personel mudurumun serzenisi.
e haksizmiyim amk kac yildir o koltuktasin bi git artik amin evladi ya terfi et ya da emekli ol. isini duzgun yapsan amenna. o da yok. -
43. mirkelam'ı instagram'dan takip ediyoruz
son takipçilere bakarak ekşicilerin ifşa olması muhtemeldir. biraz süre geçsin takip ederim, yoksa şimdi edersek direk ifşa.
-
44. metrobüs'ün özel sektöre devredilmesi
özel sektördeki diğer taşımacılık hizmetleri için:
(bkz: özel halk otobüsleri)
(bkz: dolmuşlar)
hele ki bu denli yoğun talep olan bir hizmeti özel sektöre bırakmak; 1. kamunun karını peşkeş çekmek olur, 2. o kalabalıkları özel sektörün aç gözlülüğüne mahkum etmek olacaktır.
şikayetiniz ve öneriniz varsa ibb bünyesinde yapılmasını salık verin ya da susun lütfen... -
45. türklerin mars'ta kuracağı koloniye isim önerileri
mars-el ilhan
kelime oyunlarinin hastasiyiz -
46. çekirdek çitleyen eşek heykeli
insan olana laf bir kere söylenir. çevreyi kirletmeyin yazmışlar, kimse tınmamış. belediye de yönetsel mizahı konuşturup nüktedan bir çevreyi kirletmeyin heykeli koymuş.
-
47. nasa'nın kayıp gezegenin varlığını kabul etmesi
hiperuzaysal bir ekspres yol inşa edileceği için kaldırmışlardır gezegeni oradan vogon'lar, kayıp değildir. koca gezegen nereye kaybolacak?
-
48. saç dökülmesini engellemenin yolları
2 paket evigen ampul (8 adet)
1 paket bepanthol ampul (4 adet)
1 ampul e vitamini (cahil eczacınız e'ye girik yik diyecek dinlemeyin)
1 şişe soğuk sıkma badem yağı
karıştır, 4 hafta boyunca haftada 2 kere sonrasinda haftada 1 kere sür
kemoterapi gören hastalar yapiyor bunu inanilmaz bir saç tedavi potansiyeli var.
saglikli insanlar da yapabilirler, sac doku kaliteleri artar
ucretli alirsaniz haftada 70 papel tutuyor..aile hekiminize yazdırın ayda 30 tl civarı masrafı var -
49. fatih terim'in trabzonspor'a transferi
trabzonspor taraftarına bak fatih terim'i beğenmiyor. senin kulüp tarihi boyunca elde ettiğin şampiyonluk kadar şampiyonluğu var fatih terim'in. sıçmışlar tüy dikiyorlarmış. yani ersun yanal ile fatih terim'i aynı kefeye koyuyur. vallahi size lazaroni falan müstehak.
-
50. bir erkeğin en seksi olduğu an
soğanı tek bir yumrukla ikiye ayırmak isterken masayı kırdığı an.