Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. iftarver.com

    şöyle bir basın açıklamasının yapıldığı site.

    "sitemiz mübarek ramazan ayının ilk gününde siz değerli vatandaşlarımızın yoğun ilgisi ve desteği sayesinde yaklaşık 10 milyon görüntülenme sayısına ulaşmıştır. sizler bir aileye daha sıcak iftar yemeği ulaşsın gayretinde bir yoğunluk oluştururken, kötü niyetli birileri de sistemimizi yoğun saldırıya tutarak ihtiyaç sahibi vatandaşlara sıcak yemek götürmemizi engellemeye kalkmaktadırlar."

    kendilerine müslümanım deyip yardıma muhtaç insanlara götürülen bir kap sıcak yemeğe engel olmaya çalışan güruhu biz çok iyi tanıyoruz.

  • 2. chp çomarı vs akp çomarı

    gerçekten de ölümüne kapışırlar.

    chp çomarı önüne rakıyı peyniri koymakla kendisini aydın sanır. çoğunlukla birkaç kitap okumuş cahildir. bir yerlerde hala atatürkçülük ve solculuğu karıştırır.

    akp çomarı da bunlardan geri kalmaz.genelde okumamışlardır. okumuşlarsa da osmanlı devleti ile ilgili bir iki kitaptır. her şeyi dış nedenlere bağlarlar.

    chp çomarı kendi fikrinden olmayan herkesi gerizekalı, aptal sanır,
    akp çomarı ise terörist.

    edit; güzel bir youtube kanalına abone olmak, 8 yaşındaki otizm hastası ege’ye destek olmak isteyenler bu entry’e bakabilir.

    #105861634
    ege’nin küçük dünyasına destek oluyoruz
    ege’nin küçük dünyası.
    ege’nin youtube kanalı.

  • 3. 25 nisan 2020 covid-19 vakasının 107773'e çıkması

    başlığa girince ilk 40 entry'i pas geçiyorum artık; nitekim ya bilgi olmuyor ya da fav kasmak için primci götler doluşuyor. size de tavsiye ederim, 2 - 3 sayfa atlayarak okumaya başlayın.

  • 4. survivor 2020 ünlüler-gönüllüler

    evrim türkiyeye gelince hangi çay markasının reklamında oynayacak merakla bekliyorum.

  • 5. aşk 101

    meraktan girip ilk bölüme baktım sarmadı kapattım. iyidir kötüdür yorum yapamam ama benim anlamadığım bütün bu lise dizilerinde neden hep sorunlu öğrenciler kahraman gibi gösteriliyor. lan olm bunlar bildiğin bok gibi işe yaramaz serseri lan. niye işinde gücünde efendi öğrenciler hep ezik inek oluyor da bu alkolik, asabi, kaltak karakterler kahramanlaştırılıyor. benim kaçırdığım bir şey mi var yoksa çok mu yaşlandım?

  • 6. covid-19'un 15 mayıs'ta bitecek olması

    covid’in de haberi vardır umarım

    edit: alttaki entryleri biraz okudum da bize söylenen laflarla ilgili bir şeyler eklemek istedim. cips yediği yağlı eliyle götünü kaşıyan ekşici diyen var, salgının bitmesini istemeyen cahil liseli diyen var, paylaştığı verileri anlamadığımızı düşünüp bize zırtapoz diyen konu sahibi arkadaş var..
    siz bence kafayı yemişsiniz. sizin kadar biz de istiyoruz her şeyin eski haline dönmesini, barlar sokağına gidip şu sıcak havada 2 tane buz gibi bira içmeyi, bu güzel güneşin altında kemiklerimiz ısınana kadar yürümeyi, iyi bir butik hamburgerciye gidip şöyle pastırmalı çok pişmiş etli bir burger yemeyi vb.
    ama şu paylaşılan verilere bakıp 15 mayıs'ın çok çok iyimser bir tablo oldugunu düşününce hükümet düşmanı, salgının bitmesini istemeyen ekşici piçler falan oluyoruz.

    edit 2: bana özel mesaj yoluyla küfür eden, beni bilim düşmanı, yobaz, cehapeli, hükümet düşmanı, piç, asosyal, eli ve götü yağlı bir vatan haini olarak suçlayan tüm arkadaşlarımdan özür diliyorum. allah benim belamı versin gerçekten. 16 mayıs'ta tertemiz bir sabaha uyanacağımıza olan inancıma olan katkınızdan dolayı hepinize teşekkürü borç bilir gözlerinizden öperim.

  • 7. mansur yavaş'ın ekşi sözlük'e teşekkür etmesi

    yazarı olmaktan gurur duyduğum anlardan birine şahit olmama sebebiyet vermiş olay. hem fukaranın midesine birkaç lokma gitti, hem klavyelerimizden iki üç tuşa tıklamak yolu ile bir iyiliğe sebep olduğumuzu bilmek mutlu etti hem de böylesine küçük bir destek için kocaman bir teşekkür aldık.

    dilerim böyle ''iyi''likler ülkemizi kuşatır.

  • 8. ahmet hakan denilince akla ilk gelen sözcük

    yavşak

  • 9. 24 nisan 2020 thy kurtarma uçuşu rezaleti

    olmayandır.

    mesela hesap meselesidir biraz.
    1. arkadaşlar, sizi orada bırakıp iyileşince ya da salgın bitince gelin diyebilirlerdi. ki bazı ülkeler yaptı.
    2. devlet göreviyle gitmediyse zaten alma zorunluluğu yok.
    3. 4 tane er uçak, yaklaşık 4 x12 = -48- uçucu ekip eder.
    4. büyük olasılıkla, risk nedeniyle yat olmayacağından, dönüş pilotları da yola beraber çıkmıştır.

    yani risk hesabı. siz rahat edin diye bir başkasının eşi, annesi, babası riske mi atılsın?
    zaten gelince karantinada tutulacaksınız ve havaalanına gelen kadar her türlü riske maruz kaldınız.

    size kızmıyorum ama bu salgın kimsenin hazır olduğu bir şey değildi. ve karar vericiler kendilerince hesaplar yapıp ona göre işlerini yürütüyorlar. ve teoride de söylediği gibi "bir kararın doğruluğu ancak sonucu görüldüğünde anlaşılabilir."

    hepimiz göreceğiz. bu süreçte bu entariyi okuyan herkesten tek rica, bu işlere siyaseti karıştırmayın ve karıştırılmasına lütfen izin vermeyin.

    rezalet değildir.

  • 10. türkiye'nin coronavirüsü nasıl yendiği sorunsalı

    işin içerisinde, istanbul'un en yoğun eğitim araştırma hastanelerinden birinde çalışan bir asistan hekim olarak bu konuda bir kaç yorumumu eklemek istiyorun.

    öncelikle yukarıdaki entrylerde de belirtildiği üzere coronavirüsü maalesef yenmiş değiliz. toplumun hatırı sayılır bir kesimi bu virüsle öyle ya da böyle muhattap olmadan bunu yenmiş sayılamayacağız. hayat tam olarak normale döndüğünde ilk dalgaya benzer bir dalgayla karşı karşıya kalacağımız herkesçe bilinen bir gerçek artık. dolayısıyla sorunsal "türkiye nasıl yendi" değil "neden şimdilik beklendiği kadar dramatik sonuçlar oluşmadı" olarak yorumlanmalı.

    benim de salgının başlangıcındaki öngörüm çok daha karamsardı. bir takım önlemler alınmış olsa da bu önlemler, süreci en başından beri salgının ülkelerinde yayılmasını engelleyerek birinci dalganın bile oluşmasına müsaade etmeyecek şekilde yöneten güney kore ve tayvan gibi ülkelerin çok gerisinde. bu durumda toplumumuzun kültürel yapısı ve yasaklara uyma konusundaki gevşekliğimizi de dikkate alarak italya gibi bir sonuç bekliyorduk. italya'da medyaya yansıyan görüntülerin ülkemizde oluşmamasının tıbbi tarafında şu faktörlerin rol oynadığını düşünüyorum:

    1. yatak, yoğun bakım ve ventilasyon cihazı sayısı: bu husus daha önce de belirtildiği için üzerinde çok durmayacağım çünkü zaten bu veriler objektif olarak avrupa ve amerika ile kıyaslamalı incelenebiliyor.

    2. tıbbi personelin ağır iş yükünde çalışmaya alışık olması: bir asistan doktor pandemi şartları dışında da haftada 100 saatin üzerinde çalışmakta. bu rakamlar bazı branşlarda bu sayının çok daha üzerine çıkabiliyor. amerikada ve avrupada ise bu işin düzenlemesi insani şartlarda yapıldığından çalışma saatleri branşlara göre değişiklik göstermekle beraber 40-80 saat arasında değişmekte. ülkemizde ayda 10 nöbet tutan bir çömez asistan nöbet ertesini de hastanede geçirerek bazen 2 gün içerisinde toplam 40 saat mesai yapmakta. dolayısıyla ağır çalışma temposu türk hekimlerinin maalesef alışık olduğu bir tempo. bu sayede hızla artan covid-19 hasta sayısına kolay adapte olabildiğimizi ve avrupadaki gibi bir afallama süreci yaşamadığımızı düşünüyorum.

    3. toplumumuzun hastaneye başvuru kararı farkları: bu husus da daha önce belirtilmiş. türk toplumu şikayetlerinde hastaneye kolaylıkla başvurabiliyor. kendine hızlı bir şekilde muhattap bulabiliyor. her ne kadar insanımız acil servislerden şikayetçi olsa da pandemi öncesinde de hastaneye başvuran her hasta bir doktor tarafından muayene edilir, gerekli tahliller istenir, uygun tedavisi düzenlenir. endikasyon dışı başvuru nedeniyle iş yükü çok artmış olsa bile, hasta kendine bir muhattap bulur. evet belki beklediği bilgilendirme yapılamaz, kendisine ayrılan süre çok kısıtlıdır, bazen tedaviden memnun kalmaz vs. ama mutlaka bir doktor muhattap bulur kendine. kimin ne şikayeti olursa olsun "doktora ulaşamadım" şikayetini duymazsınız. avrupa ve amerikada ise acil servise başvurduğunuzda bir doktora ulaşmanın zorluklarından bahsetmeyeceğim bile.

    4. tıbbi personelin zor durumları idare etmedeki beceri ve deneyimi: bir asistan doktor pandemi öncesinde de sağlık sisteminin işlemeyen boşluklarını doldurmaya alışıktır. acil serviste yoğun bakım yeri bekleyen bir hasta için saatlerce telefonda görüşerek, gerekirse farklı hastanelerdeki arkadaşlarını devreye sokarak yoğun bakım yerini bulur. ulaşımını sağlar. yani hastanın "sorununu çözer". çünkü hastayı sistemle başbaşa bırakması durumunda o hastanın yoğun bakım yeri bulunmadan öleceğini çok iyi bilir. italya'da son aylarda yaşanan yoğun bakım yeri sıkıntısı, hastaların lojistik problemleri türk hekiminin rutininde zaten uğraştığı meselelerdir. pandemi şartları bu konuda yeni zorlukları beraberinde getirse de olayların akışını idare etme konusunda türk hekimi deneyimlidir.

    sağlık sistemindeki global değişiklikler hasta ve hekimi karşı karşıya getirmiş vaziyettedir. bunun ülkemize yansıması da değişen sağlık düzenlemeleri ile kaçınılmaz olmuştur. bu nedenle toplumda hastanelere karşı bir önyargı oluşmuş, hekim ve sağlık çalışanlarda da bunun sonucunda savunmacı bir duruş gelişmiştir. bunun sorumlusu ne hekim ne de hastadır. herkesin dile getirdiği münferit olmayan sorunlar oluştuğunda sorunu sistemde aramak gerekmektedir.

    ancak covid-19 salgını göstermiştir ki türk hekimi kırgın olsa da hastasını sevmektedir. ona değer vermekte ve hastası için canını ortaya koymaktan çekinmemektedir. hemşire ve diğer sağlık çalışanı iş arkadaşlarımız mali olarak çalıştıklarının karşılığını alamamalarına rağmen işlerini büyük bir özveriyle yürütmektedirler. ülkemizde avrupadaki diğer ülkeler gibi manzaralar yaşanmıyorsa belki bunun nedenini anlamak için biraz da sağlık çalışanlarımıza bakmalıyız.

    yaşadğımız bu acılı sürecin bir farkındalık oluşturmasını ve toplum algısında bazı şeylerin değişmesini diliyorum. belki böylelikle yaşadığımız bu dönem sağlık çalışanları ve toplum arasında daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza aracılık eder. "beni türk hekimlerine emanet ediniz." sözünün gerçekliğini bir hekim olarak ilk kez bu kadar derinden yaşıyorum. her bir mesai arkadaşıma, bu süreçte birlikte çalışma şerefine eriştiğim meslektaşlarıma ben canımı bir saniye düşünmeden emanet ederim. halkımızın da bu gerçeği farkedeceği ve birbirimize karşı daha anlayışlı olacağımız günlerin yakın olduğu umuduyla,

    tüm hekim arkadaşlarım adına haddim olmayarak insiyatif alıyor ve hastalarımızı sevdiğimizi, onlar için en iyisini istediğimizi ve bunun için çabaladığımızı bilmenizin en içten dileğimiz olduğunu söyleyerek entryimi sonlandırıyorum.

  • 11. en kötü özelliğim

    sabırsızlığım, ani agresifliğim, kıskançlığım.

  • 12. kolpaçino 4 filmi çekilsin kampanyası

    çekilirse erkan petekkaya oynamasın lütfen.

  • 13. depresyondakiler için çizgi film tavsiyesi

    (bkz: bojack horseman) değildir. ikiye katlar.

  • 14. okutulan siğilin iyileşmesi

    aga belki pagan inanışı ,belki hakikaten iyileşecekti ama.. lan 3-4 senedir kuzenimin elinden bin bir medikal ile def edilemeyen siğillerin, okunduktan bir hafta sonra mı iyileşeceği tuttu abi? bana dost meclisinde bunu anlatsalar "zırva" diye gülüp geçecektim, ama bizzat şahit oldum.

  • 15. cüneyt özdemir

    adam sürekli hükümeti övüyor, memleketin ne kadar müreffeh muhalefetin ise tu kaka olduğunu anlatmaya çalışıyor. hadi tamam da bunları neden sürekli bok attığı amerika’dan yapıyor? gel kardeşim sarayın bahçesinde nagehan’la, yavuz bingöl’le takıl güzel güzel ne işin var oralarda..

  • 16. sezgin tanrıkulu'nun 24 nisan tweet'i

    sezgin tanrikulu, o tutuklananlardan bir kısmı çankırı 'ya sürüldü. bazıları soruşturmadan sonra affedildi. bazıları affedilmedi. çünkü çanakkale geçilseydi, istanbul 'da isyan çıkarmak için hazırlık yapmışlardı. terbiyesizlik yapmayın. hangi devlet böyle bir durumda ne yapması gerekiyorsa, osmanlı da onu yapmıştır.
    sizin gibi türk düşmanlarına arşiv de açılsa yetmiyor!

  • 17. ölmesi gereken türk gelenekleri

    nişan - nişan bohçası - çeyiz - kına - düğün bohçası - düğün

    gösteriş yapmaktan başka hiç bir işe yaramayan sadece lüzumsuzca para harcanmasına neden olan adetler zinciri

  • 18. ekrem imamoğlu'na limon kumpası

    bu utanmaz arsızlar istanbulu kaybettiklerinden beri bir gıdım kalmış ahlaklarını tamamen yitirdiler.
    profesyonel suç örgütü gibi oldular artık.

  • 19. almanya japonya nasıl gelişti

    öncelikle vatandaşlarına iki isim arasına ve bağlacını koymayı öğrettiler. gerisi geldi zaten.

  • 20. şu an okunan kitap

    yüzyıllık yalnızlık. bir kitap nasıl hem bu kadar sürükleyici hem bu kadar sıkıcı olabiliyor anlamıyorum. enfes bir kitap.

  • 21. 30 yaşından önce saçları beyazlayan insan

    benden çok başkalarına dert olan durum. özellikle çok bilmiş akrabaların tavırları sinir ediyor. yok kendisi 40 yaşındaymış hala hala beyazı yokmuş. saçlarımın hali neymiş. her şeyi kafaya takmaktan olurmuş falan filan. her boku çok biliyorlar. bende sorun yok aslında siz çok gamsızsınız demekki diyorum bu sefer bozuluyorlar.

  • 22. sevgilisiz yaşayabilen insan

    doğru insanı bekliyordur. (hiç gelmeyecek olsa bile.) gelişi güzel birisiyle iyi kötü zaman geçirmek prensiplerine terstir.

  • 23. macbook

    9 yıllık macbook pro kullanıcısıyım. işletim sisteminin rahatlığını başka bir sisteme değişmem. ancak steve jobs sonrası macbook'ların tıpkı iphone'lar gibi inceliğe ve tasarıma takılı kalmaları yüzünden eski "pro" yapısından uzaklaştığını düşünenlerdenim. sırf ince olsun diye her yerine adaptör takmak, yine incelikten hava akımının yeterince iyi olmaması ve fanların işlemciyi yeterince soğutamaması sonucu (ki bunu araştırmanızı öneririm) işlemci gücünün normalde olması gerekenden düşük kalması, eskisine nazaran çok daha kolay arızalanması, tamir edilmemesi ve upgrade'i engellemek için tüm donanımın anakarta sabit olarak gelmesi gibi abukluklar macbookların yeni serilerinden beni uzak tutuyor. maalesef!

  • 24. en uzun süre uykusuz kalınan zaman ve sonuçları

    20 bin tl + 25cm + 195 + porsche

    + 96 saat uykusuzluk.

    şu an doğada görülebilecek çok nadir ve eşsiz bir olaya tanıklık ediyorsunuz, ekşi sözlük yazarları yeni bir skill kazandı.

  • 25. 24 nisan 2020 kim jong-un'un vefat ettiği iddiası

    sözlükte ne kadar ergen varsa salak salak espiri kasmaya çalıştığı, henüz doğrulanamamış haber.

  • 26. lord of the rings'in ergen filmi olması gerçeği

    umut bu sözlüğü terk edeli çok oldu

    tanım: bir iddia.

  • 27. oruç tutmak

    oruç aç insanların halini anlamak için tutulmaz. yıllardır aynı muhabbet. islam içinde yapılan bütün ibadetlerin tek bir amacı vardır o da allah rızasını kazanmak içindir. başka hiç bir sebebi yoktur, bunu anlamak bu kadar zor olmamalı.

  • 28. aynaya baktığında ağızdan dökülen ilk sözcükler

    geldi yine tipini s.ktiğimin

  • 29. sözlük yazarları mansur yavaş'a teşekkür ediyor

    ankara büyükşehir belediye başkanı mansur yavaş'ın 24 nisan 2020 tarihinde iftarver.com üzerinden başlattığı kampanyaya destek veren ekşi sözlük yazarlarına teşekkür etmiştir. ilgili twit

    biz sözlük yazarları da centilmenlik gereği kendisine teşekkürlerimizi bu başlık altında iletelim ne dersiniz?

    - insanların siyasetten, belediyeden, hizmetten umut kestiği bir dönemde çıkıp gülen yüzlere siyaset nedir? siyasetçi kime denir öğrettiğin için,

    - siyasetçiye güvenin yok olduğu bir dönemde insanlara yeniden güven aşıladığın için,

    - (başında olsaydın eğer) dünya kenti olacağına inandığım ankara'nın 25 yılının çöpe gittiğini, sadakat/ehliyet/liyakat ten uzak yönetilmiş bir 25 yıl geçtiğini bize gösterdiğin için,

    - sağcısı, solcusu bir kenara hayatında hiç oruç tutmamış insanlar bile açtığın kampanyaya destek verebilecek güveni oluşturduğun için,

    - gerçek milliyetçi, atatürkçü nasıl olunurmuş biz gençlere gösterdiğin için,

    - içinde bulunduğumuz şu pandemi sürecinde "süreç nasıl yönetilir" herkese gösterdiğin için,

    - sadece bağlı olduğunuz parti seçmeni değil, benim gibi seçmenlerin de gönlünü kazanabildiğiniz için,

    - belkide en önemlisi; az konuşup çok icraat yapan siyasetçi profilini bize gösterdiğin için,

    asıl biz sana teşekkür ederiz sevgili mansur yavaş

    bugün de yarın da yanındayız kral

    edit: iftarver.com başlığı ve kampanyasına desteğinizi esirgemeyin lütfen

  • 30. öğrenci yurdunda kalmanın insana kazandırdıkları

    çalar saati alarmı sabahın körüne kurulu vaziyette dolaba kilitleyip memlekete gitmemek gerektiğini.
    döndüğümde dolabı kırdıkları gibi saati de parçalamıştı adamlar. e haklılar tabi.

  • 31. çocukken alındığına en çok sevinilmiş şey

    tartışmasız ve net olarak atari'dir.

    (bkz: atari oynamış efsane nesil)

  • 32. kusursuz bir pilav yapmanın püf noktası

    işler ters giderse ve sütlaca dönmek gerekirse diye kenarda süt ve şeker bekletmek.

  • 33. ekşi itiraf

    derdimi çok iyi biliyorum da, hiç iyi anlatamıyorum. kendi kendimeyken çok iyi anlatıyorum da oturup biriyle konuşayım dediğimde olmuyor. aklımdakinin onda biri, içimdekinin yüzde biri anca dile geliyor. gerisi içimde kalıyor. kendinden de sıkılıyor insan bir süre sonra...

  • 34. 1 eylül 1999 markus münch'ün oğlunun havuza sıçışı

    ekşi sözlük'te gelinen son durum, fav arsızlığı. adam kaç satırlık entry'i okumadan koşup fav almak adına entry girmiş 2 dakikada.

    arkadaş çok güzel betimlemeler yapmış, göndermeler gayet iyi, o dönemi de güzel bir şekilde aktarmış, okurken baya gözümde canlandı. muhtemel olayın geçtiği otel anlattığı mevkii'den yola çıkarak çırağan veya four seasonsolma olasılığı yüksek ki bu da yazarın hikaye gerçekçiliğini gösteriyor.

    kısaca okudum ve başarılı buldum eline, sağlık.

    beğenmeyenler değil de okumadan espiri kasanlar yallah gündem olan entry'nin @2'si olmaya koşun, bitirdiniz sözlüğü.

  • 35. insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler

    (bkz: ağız şapırdatma)

    editto : gelen yeşiller üzerine sakız çiğnerken çıkarılan ses de dahil. *

  • 36. en iyi black mirror bölümü

    (bkz: white christmas) bir bucuk saate yakin surede anlattigi 3 temel hikayenin ufak yan hikayelerle birlesmesi sonucu ortaya cikan inanilmaz, unutulmaz bir bolumdu. hikayelerdeki beklenmedik degisiklikler hala her izlendiginde sasirtmayi basarabiliyor. bunda tecrubeli oyuncu kadrosunun, ozellikle (bkz: jon hamm) etkisi buyuk.

    uzun lafin kisasi, yayinlandigi ilk tarih olan 2014 noelinden beri her sene ayni tarihlerde izlerim.

  • 37. hoşlanılan kadının çok donanımlı biri olması

    kadına ilişkiler anlamında çok fazla bir değişiklik ya da artı katmayacak durumdur. burada bizim ülkemizden bahsediyoruz. kadının donanımlı olması erkek için genelde korku unsuru oluşturur. erkek kadın kadar donanımlı değilse bu erkeğin egosuna vurulan bir darbedir. kimse kendini kandırmasın eğer kadın zeki, eğitimli, donanımlı diye değer görüyor olsaydı erkekler instagramda bilmem kaç takipçisi olan, güzelliği ile öne çıkmaya çalışan kadınlar yerine kendi halinde takılan, o öve öve bitirilmeyen kadınlarla birlikte olurdu.

    donanımlı kadının sadece kendi hayatında bir farkı ve güzelliği olur. bu ilişkilere asla yansımaz. bu kadının hayata kendi bakışı vardır, fikirleri vardır, inandığı şeyler vardır. olduğu yerde kalmayı sevmez. hem kendini hem hayatındaki insanları ileriye taşımaya çalışır. belli kimliklerin arkasına sığınmaz, olduğu gibi görünür. evlilik ya da kadın erkek ilişkileri hayatının merkezinde değildir. kendi işlerini, kendi halleder, bir erkeğin arkasında kalmaya gönüllü değildir. hayatındaki adamın yanında yürümek ister. birilerini sevmesi kolay değildir ve hayatındaki prensiplere göre insanları hayatına alır. zordur bu kadınlarla birlikte olmak ve her erkeğin harcı değillerdir.

    bu nedenle övmeyi bırakın bence dürüst davranın. eğer bu kadınların değeri olsaydı, dışarıda evlilik delisi dediğimiz, ilişkisinin biri bitmeden birisine başlayan, instagram güzelleri dediğimiz kadınların tercih edilip bu kadınların yalnız olmasının açıklamasını da yapmak gerekir. erkek için donanım önemli değildir. önemli olan kadının onun kontrolü altına ne kadar girdiği ve ne kadar güzel rol yaptığıdır. hiçbir erkek kendine rakip bir kadın istemez. erkek için kadının onu ne kadar erkek hissettirdiği(?) önemli olacaktır.

    edit: donanımlı insan size bir şeyler katan insandır. bildiği konuda kendi fikirlerini savunur bilemediği konuda da eksiğini kabul eder. bu insan tevazu sahibi bir insandır aynı zamanda. cahil insanın kendine güveni had safhadadır. fakat donanımlı insan kendi eksiklerini bilen ve daha iyi olmak için uğraşan insandır. ben gerçekten donanımlı bir insanın kimse üzerinden ego tatmini yaptığına tanık olmadım. aynı zamanda donanımlı insan ben zekiyim, her şeyi bilirim diye de bağırmaz. donanımlı insan ile boş özgüveni birbirine karıştırmamak lazım bence.

  • 38. barış özcan'a fetöcü denmesinin sebebi

    fetömetre tarzında yapay zeka bir yüz işleme yazılımı olsa bu adama %99.85239 fetöcü der.

  • 39. şişman kadınların aşırı çekici olması

    lan bu doğru mu? eğer doğruysa diyeti sporu kesicem bak allah için net bilgi verin açım günlerdir.

  • 40. turizm sezonunun mayıs sonunda başlaması

    “para konusunu çözelim de insanlar ölürse ölsünler amk” temalı başlamadır.

  • 41. sigara içmeyi çekici kılan sinema karakterleri

    malena
    (bkz: monica belluci)

  • 42. tolga gariboğlu'nun youtube kanalı

    hugo ya kufur eden cocugun videosunu koysa izlenme rekorlari kiracak kanaldir.

  • 43. lahmacunu süper olan mekanlar rehberi

    ankara ümitköy - düveroğlu
    lahmacun seven birisi değilim ama adamlar mükemmel yapıyor.

  • 44. after life

    --- spoiler ---

    bizim postaci pat egitimsiz biri ya da en azindan kalifiye bi is yapmiyo diyelim ancak kadinlara saygili ve bir seks iscisiyle aksam yemegi yiyebiliyor. obur tarafta egitimli ve kalifiye bi ise sahip psikolog ve onun arkadaslarindan olusan barzo timi var. hal ve hareketleri malum. guzel mesaj
    --- spoiler ---

  • 45. rte'nin rakı içerken çekilen fotoğrafı

    bu zamana kadar ak partiye oy vermiş birisi olarak bundan sonra size oy moy yok.

  • 46. atatürk'ün maaşı erdoğan'dan 44 kat fazla

    peki atatürk'ün tüm mal varlığını ülkeye armağan etmesini ne yapacağız?

  • 47. mazda 3

    yukarıda bir yerde araç mekanik ve tasarımdan zerre anlamayan birisi tarafından avrupa arabasıyla kıyas edilmiş ve bu modeli alanın gerizekalı olduğu dillendirilmiş otomobildir.
    mazda3 sahibi bir yazar olarak, hem golf hem de bir çok c segment arabayı kullanma ve test etme imkanım oldu. mazda3 donanım olarak sadece japon grubu ile mukayese edilebilir, güvenlik olarak zaten hiçbir avrupa arabası eline su dökemez. ha siz tok kapı sesi arıyorsanız gidin golf övün ve tercih edin fakat tüm kulvarlarda golften üstün olan bu aracı tercih edene de gerizekalı diyorsanız kendi zeka seviyenize bir baktırın derim.
    edit: entry sahibi buraları terketmiş yoksa kendi kendime celallenme durumu söz konusu değil sevgili sözlük.
    ben deli değilim ulan.

  • 48. 1447 kiracısından kira almayan iş adamı

    "sene 1979. bir gün ziraat bankası'da para götürdüm,veznedar sayıyor sayıyor bitmiyor. içimden "para saymanın makinesi olmaz mı" dedim. amerika'da yaşayan kız kardeşim nadya'ya telefon edip böyle bir makine olup olmadığını araştırmasını istedim. birkaç gün sonra böyle bir makine fabrikası olduğunu söyleyince hemen detroit'e uçtum. fabrikadakilere bizim fersude paraları verdim, makine sayamadı."bu tür paralar için yeni bir makine geliştiriyoruz ama 300 bin dolar lazım.100 bin dolar verirseniz yaparız"dediler. o tarihte bankada 170 bin dolar param var, bütün servetim bu para. 100 bin doları hemen verdim. dört ay sonra bu makine geldi, adını "akıllı ayşe" koyduk. hürriyet'te haberi çıkınca ertesi gün ziraat bankası'ndan "getir şu makineyi görelim" dediler.akıllı ayşe'yi alıp ankara'ya gittim, beni merkezin bodrum katına indirdiler. dere tepe, her yer silme para dolu. karşımda yedi kişi oturmuş benim akıllı ayşe'nin para saymasını izliyor.yırtıkları ayırıyor, eksik desteyi yakalıyor. sordular fiyatını, ben de "1350 dolar"dedim. uçakla istanbul'a dönerken yanımda bankanın müdür yardımcısı ve ekibi vardı. 100 makine derlerken yeşilköy'e indiğimizde rakam 1000 oldu. bir hafta içinde 35 bin "akıllı ayşe sattım ve ilk milyon dolarımı kazandım".

    dikran masis

    sonra ev aldım ;)