dedikten sonra 3,49 dan 3,52 ye fırladı.
edit: (bkz: ölmeyen maden işçilerinin tazminatsız kovulması)
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 2 aralık cumhurbaşkanı'ndan dolar bozdurun çağrısı
-
2. kerimcan durmaz'a saldıranların haykırdığı cümle
ibneliğe kılıf arama haykırışıdır.
gören de kerimcan durmaz bunları zorla domalttı zannedecek. ne oldu şimdi iki yumruk sallayınca geçti mi ibnelik?
işsiz güçsüz ve cahil kayıp nesil olmalarını sorun etmeyenlerin ibneliği sorun etmesi garip. -
3. ali ismail'in katillerine çay yok
kolektif kafe'nin polislere çay vermemesidir.
- haber -
caferağa spor salonunda oynanacak olan bir maç için güvenlik amacıyla gelen çevik kuvvet ekipleri maçın oynanacağı caferağa spor salonun yanında bulunan 26a kolektif kafe'de oturup çay içmek istediler.
kafedeki gönüllü çalışanlar ''ali ismail'in katillerine çay yok'' diyerek polisleri kabul etmediler.
bunun üzerine çevik kuvvet ekipleri ''demek öyle, kafeyi kapatıyoruz'' dediler.
sokağın giriş ve çıkışlarını destek ekiplerle kapatan polis sokaktaki yurttaşlara da gbt yaptı.
kafenin avukatının gelmesiyle geri adim atan polis, sokakta giriş ve çıkışlara izin verdi.
dayanışma için gelen cok sayıda yurttaş kafede oturmaya devam etti.
- haber -
(bkz: ali ismail korkmaz)
haberin linki -
4. borsa istanbul'un tüm nakdi tl'ye çevirmesi
yangına bardak ile su döktüler bugün. fakat piyasa bu tür hareketleri sevmez. piyasa ile inatlaşılmaz. bu kafa yarın döviz alımına da sınır getirir, olmadı banka hesaplarına da el koyar. arkadaşım anlamıyor musunuz amına koyayım? iç-dış politikalarınızla ekonominin anasını siktiniz anasını, yangın daha da büyümeden teslim olun bir an önce. siz direttikçe bu yangın daha da büyüyecek.
teslim olmak ile neyi kast ediyorum onu da açalım;
1- hükümet aktörleri her gün daşşşşşşak geçer gibi(dolsa ne olur dolmasa ne olur) açıklamalar yapmayacak.
2- dış politikada ona buna atar yapılıp ertesi gün geri vites ile rezil olunmayacak.
3- tutuklu gazeteciler salınacak.
4- ohal kalkacak ve khk'lar son bulacak.
5- ab ile ilişkiler rayına oturtulacak.
6- ülkedeki kutuplaştırma sonlandırılacak.
7- ordu suriye'den ve ırak'tan çekilecek. -
5. 2 aralık 2016 atatürk düşmanı imamı şikayet etmem
cuma namazından önce verdiği vaaz esnasında "müslümanların da birleşmesi gerek. hristiyanların papa'sı var. bizim de halifemiz vardı ama kaldırıldı. haçlı istedi diye kaldırıldı" diyen imamı şikayet etmem hadisesi.
bak bak bak, haçlı istemiş.
haçlı istemiş ve atatürk de kaldırmış. tebrikler büyük resmi gördün hoca.
açıkça atatürk düşmanlığı yapan bu imamla yaşadığım ilk hadise de değil üstelik. 17-25 aralık döneminde yine cuma öncesi vaaz esnasında "yılınlırlı ırımızı fitni sıkınlırı fırsıt virmiyilim, yılın sıylımık gınıhtır" demişti. ben de dayanamayıp ayağa kalkmış; "hırsızlık, yolsuzluk günah değil mi hocam, burda siyaset yapamazsın" diye tartışmaya girmiştim. kendisi siyaset üstü olduğunu iddia etmiş, ben de kıldır şu namazı da gidelim artık diyerek tartışmayı sonlandırmıştım. bu sefer kendimi tutarak şikayetimi resmi kanallardan yapmaya karar verdim ve kendisini bimer'e şikayet ettim.
ölmüş adamın arkasından konuşarak, iftira atarak günah işlediğinin de farkında değil.
gerçi kimi kime şikayet ediyorsak...
camiler siyaset yeri değildir. her kesimden her insanı kucaklaması gerekir. kimse atatürk'ü sevmek zorunda değil. ama birleştiricilikten bahsederken oraya namazını kılmaya gelmiş benim gibi atatürkçü insanlarla atatürk'ü sevmeyenlerin, akp'lilerle akp muhaliflerinin arasını açacak cümleler kuramazsın.
edit: uyarı üzerine başlığın akp'li troll açmış gibi durduğunu farkettim. "ben o imamı asla şikayet etmem" gibi anlaşılabiliyor. açıklama gereği duydum.
ayrıca kendimi bildim bileli atatürkçüyüm. hayatımda hiç bir seçimde akp'ye oy vermedim. fetö'cü hiç değilim, bu yaftalamayı kimler kolaylıkla yapıyor biliyoruz.
ayrıca kendimi bildim bileli camiye de giderim. atatürk'çü olmak ateist olmayı gerektirmez. atatürkçülüğü çok yanlış anlamışsınız. entry'lerime bakan ateizm ve islam hakkında düşündüklerimle ilgili bir iki entry bulacaktır. -
6. liberal demokrat parti'li hamit
iyi hatırlamam tarihleri ama sanırım ya 1998 ya da 99'du. o zamanlar lisede okuyor, siyasete ilgi duyuyordum. henüz hamit’le tanışmamıştık. şimdilerde olmayan, o zamanlar olmasa da olan kanal e diye abuk bir kanalda, besim tibuk diye biri konuşuyor, konuştukça ekrana kilitleniyordum. evde babam falan varsa “adam güzel konuşuyor” deyip, onunla beraber izliyorduk. besim tibuk liberal demokrat parti’nin başkanıydı.
adamı sürekli takip etmem babamın da dikkatini çekmiş olacak ki, “istersen seni tanıştırayım, tanıyorum” dedi. hamit’le ise hala tanışmamıştık…
besim bey bizi odasında ağırladı, “ne içersin?” dedi. ben de heyecandan “hiç..” dedim. “iç..iç bişey iç, çay iç” dedi. “olur” dedim. babam “bizim çocuk da yazıyor bir şeyler, yanında getirdi” dedi. siyasetle ilgili yazılarımın olduğu sayfaların çıktılarını besim bey'e verdim. besim bey yazılara baktı, okudu mu, okur gibi mi yaptı, tam anlamadım ama inceledi yani epey…
3 kötü yazı, 1 iyi yazıyı götürmemiş olacak ki, sohbetin sonlarına doğru “gel sen bizim gençlik kolunda çalış” dedi. uçtum, uçtummmm havalara uçtummm..gören nasa'da terfi etti sanar. hamit ise o yıllarda işsizdi.
bu ziyaretin ardından ben deliler gibi ldp gençlik kolları’nda çalışmaya başladım. pazartesi il başkanlığı'na, diğer günler okuldan çıkıp ilçe başkanlıklarına gidiyordum. o kadar çok çalıştım ki hemen 2-3 hafta sonra bi ilçenin gençlik kolu başkanı yaptılar beni. özellikle 35 yaş altı kim varsa herkesle ben ilgilenirdim. hamit o zamanlar dyp’deydi ve biz hala tanışmamıştık.
bir gün boş boş ilçe başkanlığında oturuyordum. kapı çaldı. hamit geldi. üzerinde bir takım elbise vardı, kibar konuşuyordu. partiye kayıt olmak istiyordu. ben hemen formları çıkarttım. “ne iş yapıyorsunuz?” dedim, hamit hiçbir iş yapmamasına ve okul okumamasına rağmen hafif tebessüm ederek, “makine teknikeriyim” dedi. ve hamit, neredeyse onu tanıdığım seneler boyunca, işini soran herkese hafif tebessüm ederek, “makine teknikeriyim” diyecekti. çok sallardı hamit.
hamit bizim toplantılara gelmeye başladı, ilginç bir tipti. mail adresi : hamit@yahoo.com’du (yemin ederim) ama bilgisayarı yoktu. bir gün merakımdan o mail adresine mail attım. cevap verdi. gerçekten de mail adresi onunmuş, anladım.
hamit’in evi de yoktu. arabayla milleti her zaman aynı adrese bırakırken, hamit’i her zaman farklı bir adreste bırakırdık. bazen “beni internet kafeye bırakın” derdi, bazen hiç para ödemediği bir meyhanenin önünde inerdi.
hamit’i çok kişi sevmezdi ama biz 3-4 arkadaş ve hamit hep beraberdik. bağımlılık yapardı hamit.
onun parasız, işsiz güçsüz gezen, sürekli aynı elbiseleri giyen, ekranı çatlak 8. el telefonlar kullanan ama hayattan muazzam zevk alan hali, kafaya çok şey takmayışı ve tüm bunlara rağmen kendine olan anlamsız özgüveni bizi bizden alıyordu. eğer buluşuyorsak, hamit olmadan buluşmanın anlamı yoktu artık bizim için. şahsına münhasırdı hamit.
pastaneye giderdik. herkes menüden tatlısını seçerken, o tüm tatlılardan karışık bir tabak isterdi. garson da biliyordu artık, hamit oturur oturmaz garsona “asorti” derdi, garson hamit’e özel tatlı tabağını getirirdi. kebapçıya gitsek mutfağa girer, etleri inceler, ustayla sohbet ettikten sonra kararını verirdi ve hiç hesap ödemezdi hamit.
dedim ya işsizdi hamit, çalışmazdı. ama süper 'çalışıyormuş' taklidi yapardı. cebinde hep kartvizitleri vardı. kocaman yazardı; 'makine teknikeri' diye. gerçekten de bazen iş gelirdi, arayan olurdu, koşa koşa giderdi..nasıl yapıyorsa yapardı. becerikliydi hamit.
bir gün de hiç unutmam partide yaptığımız toplantılardan birine bi çocuk geldi. hamit'i bilmem nereden tanıyormuş. biz ilk kez hayatımızda hamit'i tanıyan birini görüyorduk. "nereden tanışıyorsunuz?" demiştim. "hamit bey (dikkat edin bey) bizim mahallenin imamıydı" dedi ve kesinlikle espri falan yapmıyordu. gayet ciddiydi. hamit muhtemelen bir şekilde bir yerde kısa bir süre (foyası ortaya çıkana kadar) imamlık da yapmıştı, nasıl yapmıştı bilmiyoruz ama buna hepimiz kanaat getirmiştik. çocuğu da bir daha görmedik (bak arkadaşım bu yazıyı okuyorsan neredeyse 15 senedir bu olayı çözebilmiş değiliz, ulaş bana). sizi her şey olduğuna inandırabilirdi hamit.
saraçhane'de bir çay bahçesi vardı her zaman gittiğimiz. çay bahçesinin de kocaman bir kangal köpeği. köpek beni ne zaman görse yerinde duramıyor ve çok afedersiniz şeyi kalkıyordu (olm köpeklerle iyi anlaşıyorum ben, hayvan beni görünce seviniyor normal!). ama hamit bu işte, herkesin içinde (evet müşteriler falan varken) bağıra bağıra "soner hadi karabaş sana bi kaysın" derdi ve en az 2-3 dakika gülerdi bunu dedikten sonra. ama gözü falan yaşarırdı gülmekten. yani allah korusun karabaş gerçekten bana 'kaysa', muhtemelen bu hamit'in acayip hoşuna gidecek ve beni kurtarmayacaktı. arsızdı hamit.
halı saha maçlarına giderdik, manyak kaleciydi. küçükkuyuspor’da mı ne oynuyormuş eskiden ama bence atıyordu. bir gün yine kaleci olacak..her şey hazırdı. ama hamit “ben kaleden sıkıldım” dedi. “ulan şimdi mi söylenir?” dedik, “geç” desek de dinletemedik. geçmedi kaleye. inatçıydı hamit. 8'e 7 maç yaptık. bizim takımdan 10'ar dakika herkes kaleye geçti. hamit dışarıdan bizi seyrediyordu. maç bitti, fark yedik. fark yemekten çok, hiç zevk almadık arkadaş. hepsi hamit yüzünden. o gün ilk kez sinirlendik hamit’e. yolda eve dönerken “in lan!” dedik. “param yok dönemem” dedi. “sktir git” dedik, indi. ertesi gün “naaptın?” dedik, “durakta yattım” dedi. bize bozulmazdı ve dışarıda kolaylıkla uyurdu hamit.
bir gün ldp istanbul il başkanıyla önemli bir konu hakkında görüşecektik. konuyu hatırlamıyorum, çok da önemli değilmiş demek. randevu aldık. odaya girmeden önce birbirimize söz verdik. çok sert konuşacağız ve istediğimizi alacağız. hamit de bizimle. herkes "tamam" dedi. yaşımızın çok ilerisinde çatık kaşlarla odaya girdik masaya oturduk. sert sert bakıyoruz etrafa. çok artistiz. adam “buyrun?” dedi ve sigaraya uzandı. hamit önünü ilikledi, aniden ayağa fırladı ve “ben yakayım boşkanımm!” dedi, gitti adamın sigarasını yaktı..bütün büyüyü bozdu. o dakikadan itibaren artık girdiğimiz tribin hiçbir anlamı kalmadı. adam da 45dk. kesintisiz süleyman demirel gibi konuşa konuşa bizi uyuttu, salladı gitti. yalakaydı hamit.
bir gece karar verdik, süleyman demirel’i ziyaret edeceğiz. “nasıl gideceğiz?” dedik. bir arkadaşımızın minibüsü vardı, “ben götürürüm” dedi. kar-kış kıyamet..gece biz minibüse bindik, hiçbir randevu almadan süleyman demirel’le konuşmak için ankara’ya gittik. yoldan geçenlere “süleyman demirel nerede oturuyor?” diye sorduk, “güniz sokak” dediler. bazıları “ne yapacaksınız?” diye sordu, hamit de onlara “iade-i ziyarette bulunacağız” dedi. halbuki süleyman demirel bizi hiç ziyaret etmemişti. hiç de tanımıyordu. gururluydu hamit, kendini ezdirmezdi.
partide ne zaman bir başkanlık için seçim olsa, hamit muhakkak aday olurdu. neye aday olduğu önemli değildi. bazen gençlik kolları başkanlığı’na, bazen istanbul il başkanlığı’na, bazen de haddini aşarak genel başkanlığa aday olurdu. biz de hep gülmek için hamit’in konuşmasını dinlemeye giderdik. bir gün yine bir başkanlık için adaydı bu. adaylar ve tabii ki hamit “kim ulan bu?”lar eşliğinde konuşmasını yaptı. yerine oturdu. konuşmasının ardından oylar açıklandı. iki aday eşit, diğer adaylar da çok az oy almıştı. hamit ise sadece 1 oy almıştı. hamit’e oy veren tek kişi kendisiydi. iki eşit oy alan aday tekrar kapışacaktı. yani herkes 2 aday için tekrar oy verecekti. bu durumda, hamit’in oyu da önem kazandı. hamit söz istedi, mikrofona geldi. herkes ne diyecek diye gözünün içine bakıyordu hamit’in..ve hamit oldukça ciddi bir surat ifadesiyle “bana oy verenler serbesttir” dedi. yerlere yattık gülmekten. başkan olmasa da başkanmış gibi, arkasında kitleler varmış gibi davranırdı hamit.
biz hamit’i çok severdik. bir gün burun etimi aldırmak için ameliyat oldum. narkozun etkisi yavaş yavaş geçiyordu. herkes başımda, abim “ne istersin?” dedi. ben “hamit” dedim. annem “hamit kim ya?” dedi, abim “arkadaşı” dedi. hamit’in numarasını bulup aradılar, hemen taksiyle geldi hamit. o gelene kadar biraz ayılmıştım. başladık hamit’le gülmeye. ne annem, ne babam hiç ısınmadılar hamit’e ama kötü gün dostuydu hamit.
ahmet altan aşk romanları, mehmet ali erbil özlem yıldız’a, hamit ise ldp’deki tüm kızlara yazardı. ama sorsan kimseyi beğenmezdi. sevdiğini söylemezdi hamit. ldp’nin popüler olduğu yıllardı. biz gençlik kolları olarak neredeyse her hafta protesto gösterileri düzenliyorduk ve devlet yine doğalgaza zam yapmıştı. biz de dedik ki, “doğalgazık eylemi yapalım”. yalnız kocaman bir kazık bulmamız lazım. en az 1 metre. o hafta çok kar yağıyor, okullar, iş yerleri her yer tatil. hamit “ben bulurum.” dedi.
“tamam” dedik. hiçbirimiz inanmadık hamit’e. arabası yok, parası yok, her yer tatil, kar-çamur, nereden kazık yaptıracak? “gene atıyor” dedik. beni aradı, “nereye geleyim?” dedi..öyle sorunca verdik adresi. ancak saat çok geç oldu, hamit yok. arıyoruz, cebi kapalı. “ulan yine salladı” dedik. çıkmaya yakın pencereden baktım. biri elinde kocaman bir şey ile karların içinden ağır ağır yürüyor. geldi, çaldı kapıyı, neredeyse 1,5 metrelik devasa bir kazık elinde. keresteci bi tanıdığında yaptırmış. “sen nasıl geldin olm bu karda bununla?” dedik.. 3 durak önceye kadar parası yetmiş, oradan yürümüş! şarjı da bitmiş. hiçbir şey söylemeden, elektrikli sobanın önüne gitti. ayaklarını sobanın önüne uzattı ve uyudu. vefalıydı hamit.
yıllar çok ilerledi…biz hamit’le hiç kopmadık. besim tibuk’un partiyi bırakmasından sonra biz de soğuduk. çok gitmez olduk partiye ama 4-5 arkadaş hep buluşurduk. hamit ise her buluşmada olurdu. 3 kişi bile buluşsak birisi muhakkak hamit’ti. hamit bir telefoncuda çalışmaya başladı. o gün de yılbaşı. "ne yapacaksın yılbaşında hamit?" diye sordum, “dükkandayım” dedi. ben de “ulan yılbaşı dediğin nedir ki?” dedim, hamit’in çalıştığı dükkana gittik. bir de ne görelim? hamit saçlarına garip kimyasal bir boya sürüyor. balyajmış. “ne bu olm?” dedik, “2 saat duracak, sonra tüm kızlar bana hasta olacak” dedi. o sırada bir kız girdi dükkana, kontör alacakmış. hamit kafasında abuk subuk sardığı parlak balyajlarla kıza kontörü uzattı, parayı aldı, para üstünü verdi. yalnız bu hareketleri yaparken inanılmaz normal davranıyor. kız korku dolu bakışlar eşliğinde para üstünü alır almaz hayvan gibi kaçtı dükkandan. “hamit iğrençsin” dedim..”saçlarım harika oldu” şeklinde cevap verdi. çok rahat adamdı hamit, hiçbir şeyden çekinmezdi. o gece yılbaşını telefoncuda kutladık. hayatımın en güzel gecelerinden biriydi.
yıllar ilerledi, bir gün yine buluşacaktık. hamit geldi ve "hastayım, doktora görünmem lazım” falan dedi. çok üstünde durmadık, hatta dalga geçtik para koparmaya çalışıyor diye… belli bir süre sonra hamit bize ameliyat olması gerektiğini söyledi.
artık hamit’i ciddiye almaya başladığımız zamanlardı. doktoru ameliyatın iyi geçtiğini, çok kötü bir durum olmadığını ancak ilaçları kullanması gerektiğini söylemiş hamit’e. bizim hamit, kendini iyi hissedince ilaçları kullanmayı kesmiş. haberimiz yok..pek üstünde de değiliz bu konunun. basit bir şey sanıyor, eski günlerdeki gibi takılıyoruz. hamit tekrar fenalaştı. babası falan geldi memleketten. o güne kadar ilk kez hamit’in kan bağı olduğu birini gördük. akrabaları falan çıktı…o zamana kadar hamit hep tek adamdı.
önce ankara’ya gitti, ameliyat oldu. oradan ambulansla istanbul’a naklettiler. arada sırada konuşabiliyorduk hamit’le. konuştuğumuz zamanlarda da ne dediğini anlamakta güçlük çekiyordum. yoğundu hamit’e verilen ilaçlar, konuşmakta zorlanıyordu. en son telefon görüşmemizde beni aramak istemiş. aradı, hemen açtım. birçok cümle söyledi, birçoğunu anlamadım ama bir ara “oğul ben gidiyorum…hakkını helal et” dedi. “hamit dalga geçme, doktorlarınla konuştuk, iyi konuşuyorlar, düzeleceksin” dedim. bu sefer ben atmıştım, çünkü doktorları iyi konuşmuyordu. en son öylece kapattık telefonu. öldü hamit. bu günlerde, 10 sene önce.
o zamanlar hiçbir şey hissetmedim. hani başta çok acır ya için, sonraları geçer, azalır. bende tam tersi oluyor galiba. her geçen sene, hamit’in yokluğu daha çok acıtıyor içimi. çok ilginç bir adamdı hamit. çok enteresandı. ondan sonra hayattan çok soğudum. biz 5 arkadaştık. hamit öldükten sonra neredeyse bir daha hiç toplanmadık, toplanınca da hiç zevk almadık ettiğimiz muhabbetten..sonra birimiz evlendi, bir diğerimiz başka şehre gitti vs…telefonda bile çok konuşmadık. hamit olmadan bir anlamı yoktu artık o 4 kişinin, zira tüm muhabbet hamit üzerinden dönmekteydi.
bilmediği şey yoktu hamit’in. bilmediği bir soru sorunca da, kesinlikle “bilmiyorum” demezdi, muhakkak bir cevabı vardı. ama sorunun cevabını düşündüğünü anlamamamız için, soruyu sorduğumuz anda “eyk?” dye bir ses çıkarır, soruyu anlamamış gibi yapar, tekrar sordurtur, zaman kazanırdı. kurnazdı hamit.
o öldükten sonra bana o “eyk..” kaldı bu hayatta. öldüğünü öğrendiğim zaman da çıktı ağzımdan, çünkü çok anlamsız ve zamansız gitti. ve şimdi bu hayatta anlam veremediğim ne varsa ben hep “eyk..” derim. rahmetliden bana yadigar.
not: ilgili doğalgazık eylemimizin videosunu uzun uğraşlar sonucu bulabildim. hamit şu en önde kazığı taşıyan çakma deri montlu arkadaş. ptt memuru kazığı almayınca tartışan da o. düşünüyorum da bugün bırakın enerji bakanlığı'na, sıradan bir akp milletvekiline zamları protesto etmek için kazık göndermeye kalksak muhtemelen eylem esnasında o kazığı bizim gtümüze sokarlar ve itiraz olarak sadece "eyk" diyebiliriz.
not2: başka bir sitede yaklaşık 4-5 yıl önce de anlatmıştım hamit'i arkadaşlar, yani evet o yazıyı da yazan benim. 10. yıl dönümü olduğu için hikayeyi biraz daha derleyip toparlayarak, yeni bir şeyler ekleyip ona dair bir ekşi başlığı açmak istedim. hediye gibi bir şey. hamit'e özel, spesifik bir başlığın bu kadar çok okunacağını da hiç tahmin etmemiştim aslında, inanılmaz şaşkınım. bu kadar kişinin hamit'i öğrendiğine inanamıyorum. yüzüm şu an gerçekten şöyle :'// demek ki yerel sandığımız şeyler evrensel bir bütünlük hissi yaratabiliyormuş. bunun için aklıma gelen birkaç hatırayı daha ekledim. belki uyursam -ki oldukça uykum var- yarın uyanınca yeni bir şeyler daha gelir aklıma.
not3: demirel ile görüşmeyi soran arkadaşlar oldu özelden. evet arkadaşlar görüştük demirel ile. hamit'in demirel'in evindeki hareketleri falan görmeniz lazımdı. onun da kaydı var ayrıca..yalnız o apayrı bir hikaye gerçekten. onu ayrı bir başlık altında anlatmak gerek:) -
7. muhtemel krize bir çözüm önerisi de sen bırak
cevabı içinde gizli olan cümledir; "sen bırak".
-
8. en zor zamanlarını tek başına atlatan insan
karada ölüm yoktur ona...
pek çok insani özellikleri artık yoktur.muhtemelen yaşadığı stresli dönemden kalan uykusuzluk sorunu vardır.geceleri az uyur.kurt kışı atlatır ama yediği ayazı unutmaz misali kötü günlerini geride bırakmış olsa da yediği kazıkları unutmaz.
bu tipleri mutu edemediğiniz gibi artık üzemezsinizde. -
9. kibar insanların kullandığı küfürler
(bkz: sayın amına koyduğum)
-
10. kredi çekip dolar almak
bazılarının vatan hainliği dediği durumdur. bizi bu hale getirenler değil de hayatta kalmaya çalışan vatandaşlar hain öyle mi ?
paramızı tuvalet kağıdı haline getirenlere bir laf yok mu?
bu kadar mı yüzsüz utanmazsınız lan siz? -
11. boun odtü itü mezunu varken başkasını işe almak
kesinlikle gerizekalılık değildir.
bir iş görüşmesine şahit oldum.
pozisyon : dış ticaret müdürü
aday-1: boun işletme mezunu, 5 yıllık tecrübe, ingilizce ve orta derece fransızca
aday-2: muğla üni mezunu, 7 yıllık tecrübe, ingilizce ve rusça biliyor anadil gibi + cnn spikeri gibi pıronansieyşın+ çene var adamda.
sonuç: muğla mezunu alındı. -
12. kumarhanelerin tekrar açılması
5 yıl önce bizzat mehmet şimşek'e söylemiştim. daha şimdi mi akılları başlarına geldi. hehe.
https://twitter.com/…slek/status/104788887444008960
11 yıldır casino sektöründeyim. 2005'te kıbrıs'ta başladım. kurpiyerliğe girince önüm açıldı, hayatım değişti. hatta bir dönem istanbul'da büyük illegal kumarhanelerde işletmecilik bile yaptım. şu an 11 casinosu olan bir grubun satış pazarlama müdürlerinden biriyim.
diyeceğim şu ki bu sektördeki dünya çok farklı. türkiye'den her haftasonu kıbrıs'a, bulgaristan'a, gürcistan'a, karadağ'a, belarus'a, las vegas'a giden binlerce kişi var. bunların en az oynayanı 5.000 usd kumar oynamakta (yoksa kumarhane misafir olarak kabul etmez) bir gecede yüzbinlerce dolar verenler de var tabi. sadece benim kendi portföyümün son 1 yıldaki net kaybı 2 milyon doların üstünde. bu şekilde ülkeden bir yılda çıkan milyarlarca dolar haricinde; türklerden daha büyük miktarlarda kumar oynayan arapların, iranlıların ve yeni zengin ırak kürtlerinin kıbrıs'a daha fazlasını kazandırdığını söyleyebilirim.
1998'de türkiye'de kumarhaneler kapatıldığında 50.000 kişi işsiz kalmıştı. şu an türkiye'de casinolar açıldığında sağlayacağı istihdam ve döviz girişinin ülkeyi ne derece ihya edeceğini tahmin bile edemezsiniz.
ekşi sözlükte pek çok arkadaşa yardımcı da olmuştum bizim sektörümüze girmeleri için. ülkemizde güzelim üniversite mezunları 2bin lira maaşa iş bulamazken casinolarda en kötü garson 3bin lira maaş alıyor. ortada böyle bir fırsat varken değerlendirilmeli.
ayrıca buraya gelip de ''kumar süründürür'' diyen çok bilmişlere şunu söylemek isterim. sizin o bildiğiniz süründüren kumar şu an türkiye'de her köşede dar gelirlilerin 300-500 lirayla oynayacağı tombala , zar , çanak varvar gibi pis kumarlar var. bunları oynayanlar kazanma ihtimali olan paraya ihtiyacı olan dar gelirliler. buralarda insanlar borçlandırılıyor. zorla tahsilat yapılıyor.
casino kumarı belli sistemleri olan, dar gelirlilerin istenmediği, kimsenin borçlandırılmadığı, kimseye zorla tahsilat yapılmadığı yerler. ve buralara gelen kişiler buradan para kazanıp kendini rahatlatma derdinde değil. bunlar zaten kaybedeceğini bile bile eğlenmeye geliyor. kendisini etkilemeyecek miktarda parayla oynuyor. adam milyon dolarları var. ticari zekasıyla senin gibi binlerce işçi çalıştırıyor. bu adam senden benden daha iyi akıl eder kumarda batmamayı merak etme. 11 yılda hiç görmedim kıbrısta kumar yüzünden batan.
batan 3-5 salak olursa da batsın amk, bu sektörle öbür yandan 200-300bin kişi ekmek yiyecek. -
13. pablo escobar
katilin, şerefsizin önde gideni! aptal bir tv dizisi izlediniz diye yaptığı onlarca kötülük yok olmuyor.
-
14. 14 yıl önce ankara'da havaalanı var mıydı
"ben hep gemiyle geliyordum "dese yine alkışlayacak adam bulur.
-
15. paris'i paris diye telaffuz eden tip
-
16. dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz
okumasını bildiği dilde bir kitap bile okumayan çomarların serzenişi...
-
17. parayla her kadının elde edilebilmesi
hemen sözlükten kadın kaldırmak isteyen meriçler türemiş.
çok doğru bir önermedir.
burda bahsedilen şey sana para verim sende bana ver değil.
para erkeğe bir çok şey kazandırır. kılık kıyafetten görgüye, özgüvenden tecrübeye bir çok şey.
kadınlarda bundan etkilenir. tam tersini düşünelim.
siz hiç açlıktan ağzı kokan sefil bir erkeğin peşinde koşan kadın gördünüz mü meriçler? -
18. nevşin mengü'yü tavlayabilecek adam
malum sorunun cevabı evet fakat o sorunun cevabı birçok kişi için evet olacak, o nedenle bu konuyu değerlendirme dışı bırakıp kısaca duruma bakalım; nevşin'i gerçekten istiyor muyuz?
ana başlıklar halinde topluyorum, bu akşam bütün işi gücü bırakıp buna odaklanıyorum. öyle bir söyledim ki sanki tüm dünya benim sayemde dönüyor gibi oldu, brooklyn nine-nine izlemeyi 5 dakikalığına bırakıyorum diyelim.
iş durumu:
muhtemelen kendisi 15,000 tl civarı bir aylık gelire sahiptir, bu nedenle kenarda fazla parası olduğunu sanmıyorum. dur hemen, parasını yemeye çalışmıyoruz burada. yaptığı iş çok riskli, yarın kanala bir telefon gelir, işsiz kalır. üstelik o telefon geldikten sonra iş bulması da zor olacaktır. bu durumda kenardaki parası da çabucak biteceği için depresyona girer. kim depresyondaki bir kadınla beraber olmak ister?
tehlikeli yaşam:
bildiğiniz gibi kendisi atarlı giderli bir insan. diyelim kızı tavladınız, akşam bir yerlere gidiyorsunuz ve yolunuz fatih'e düştü. neden bilmiyorum ama düştü işte bunu fazla sorgulamayın. üç tane şeriatçı tip yolunuzu kesip "sen nasıl reise atar gider yaparsın?" dedi. ne yapacaksın? daha yeni tanıştığın kız için götüne bıçak mı yiyeceksin? şahsen ben yemem, "beyefendiler sizi anlıyorum ama bu benim meselem değil. ben uzaklaşıyorum, siz halledin kendi aranızda" der giderim. böyle karaktersizim. hadi orada kalıp dövüştük diyelim, bu sefer de "lan sen neden adam gibi dövüşmüyorsun" diyip bize girişme ihtimali var, ben bu riski alamam. sonuç olarak kim bu durumu yaşamak ister ki?
gergin duruş:
yukarıda kendisinin atarlı giderli olduğundan bahsetmiştik. işler ilerledi diyelim, beraber yaşamaya başladınız. bir gün canınız havuç suyu istedi, aldınız havuçları attınız katı meyve sıkacağına. tam havuç suyunuzu yudumlarken kapı çaldı ve makineyi temizlemeyi unuttunuz. nevşin de eve gelip bunu gördü. ne yapar? ben söyleyeyim; ananızı siker arkadaşlar. o katı meyve sıkacağını götünüze sokar. üstüne sizi yerde tekmeler ve suratınıza tükürür.
oturuş:
bir şekilde yukarıdaki evreleri atlattığınızı varsayıyorum, işler iyice ciddiye bindi ve her ne kadar saçma gelse de kızı istemeye gittiniz. evet şu an "yeaa biz moderniz" dediğinizi duyar gibiyim ama ben zamanında arka arkaya duşa giren anamla babamı görüp, elimi babamın omzuna attıktan sonra "ehehe, iyisin hadi" demiş biri olarak modernin şahı değil şahbazıyımdır, buna rağmen kız istenecekse isterim, bundan gocunmam. gittiniz nevşin'i isteyeceksiniz, bu size kahve ikram eder mi? eder mi arkadaşlar bana bunun cevabını verin, "kalk al işte orda kahve mına kodumun evladı" der gibi bakarken okeye dönen dayı oturuşunu yapar.
bu bilgilerin ışığında tekrar düşünecek olursak, nevşin sizin aradığınız insan değil. benim aradığım insan da değil. lütfen bu sevdadan vazgeçin artık. -
19. enpara.com
parasını enpara'da değerlendirmek isteyenlere duyurulur. döviz kuru yükseldiğinde online hizmetlerini "teknik arıza" adı altında kapatmakta ve döviz kuru düşünceye ya da dengeleninceye kadar erişimi engellemekteler. dolayısı ile ne sisteme giriş, ne de işlem yapabiliyorsunuz. böyle ucuz oyunlar oynayan bir yapı haline dönüştüler ki bu ülkede normal böyle işler. bundan sonra paramı yastık altı yaparım, yine bu şark kurnazlarına yedirmem. adam değilsiniz adam, hanginizin boğazından geçecekse de haram olsun.
-
20. kaşarlı poğaçadaki kaşar miktarı
felsefe konusudur.
(bkz: hangi kaşar?)
teorik deneyleri vardır. poğaçanın içinde kaşar olduğu ihtimali %50'dir ama asla poğaçayı açmadan bilemeyiz.
(bkz: schrödinger'in kaşarı)
psikolojik etkileri vardır. içinde kaşar olduğuna inanarak kaşarlı poğaça yediğinizi hissedersiniz.
(bkz: placebo etkisi) -
21. 5 yıkama fişi ile arabayı 5 defa yıkatmam
her 100 tllik yakita 1 adet dış yıkama fisi veren benzincide gecen gün yaptigim sey.
her ay 600 tllik yakit aldigim benzinciden yine benzin almistim. baktim araba leş gibi, yikama da boş. girdim yikama bolumune. torpidoda da 5 tane yikama fisi. her benzin aldigimda veriyorlardi ama hic yikatmamistim bayadir fiş ile.
ben:
"5 dis yikama fisim var, 5ini de verirsem ic-dis yikar misiniz?"
diye sordum yikama bolumundeki adama
adam:
"olmaz, ic dis yikama ucretli. marketten fis almaniz lazim. ucreti 30tl.
ben:
"iyi de 5 tane fişim var, arabanin icini supureceksiniz alttarafi, birisi dış yikamaya gitse, kalan 4ünü içi süpurmek icin veriyorum. bu sizi 4 defa daha dıs yikamadan cok daha az yorar bence" bence gayet makul.
adam:
" haklisiniz ama, kurallarimiz boyle"
ben:
"tamam kurallara uymaniz super ama burada sizin yarariniza bir durum var, sanirim anlatamadim ben durumu, 5 defa dis yikamaktansa bir eleman paspasi cirpacak ve 2 dk supurcek arabanin icini" istersen bana ver supurgeyi supureyim, 2dklik is ne olacak ki?
adam:
beyfendi kurallar boyle yapacak bisey yok gercekten...kasadan fis almaniz lazim.
ben:
anladim kurallara baglisiniz..takdir ederim ama ben anlatamadim sanirim. 2 dk supurceksiniz alttarafi. hem ben simdi bu arabayi 5 defa yikayin dersem yikayacak misiniz yani? 1 fis=1 dis yikama da kural degil mi?
adam: evet?!?
sonra ne mi oldu? arabayi 45 dk boyunca 3 defa yikayip kuruladilar. tabi söve söve ve bana pis pis bakislar atarak.
acidim 2 defa daha yikatmadim arabayi. kalan iki fisi de arabanin icini supurmeyi reddeden kuralci elemana goturup verdim.
adama; "al sen bu fisleri patronuna gotur ver, bugun olanlari aynen anlat" dedim. elamana birde kartimi verdim patronuna versin diye.
hic beklemiyordum ama istasyon sahibi patron 2-3 saat sonra cepten aradi....yikamaci eleman harbi salakmis, gidip patrona vermis kartimi, olayi da anlatmis kuzu kuzu.
patron telefonda "abi elinize saglik, bu bizimkilere iyi ders vermissin" dedi. tesekkur edip kapadi.
********
dip not:
eger bu yaziyi okuyup ta bu davranistan nefret ettiyseniz, kalbi temiz birisiniz.ne guzel birisisiniz.
peki bu hikayeyi neden uydurdum?
bir suredir sozlukte yazmayan surekli sessiz yazarlardanim ve hep gundemde ayristirici yazilara denk geliyorum. yok "comarlar" yok "iphone 7 alan asgari ucretli" bilmem ne... ben artik cok yoruldum ve mutsuzum beyler,hanimlar....
lutfen bu ve bunun gibi entry leri ve boyle sevgiden uzak ve soguk, ayristiran yazilari begenmeyin, favlamayin, gundeme tasimayin. ben eskiden sozlugu gulmek icin okurdum, artik eksi sozluk benim icin tam bir korku filmine dondu. keske elimden gelse de moderasyon yapip boyle entryleri silebilsem, burayi hepimiz icin bilgi paylasilan ve yuz gulumseten bir yer yapabilsem.
yukaridaki kisi hayalidir ve ulkemizdeki toplumu ayiran, ulkemizdeki insanlari birbirinden sogutmus, su kisacik hayatta yanlis ailede veya imkansizliklar yuzunden bizim gibi imkanlara sahip olamamis, ne yaparsa yapsin sahip te olamayan, egitim alamamis insanlari asagilayanlari temsil etmektedir. bu insanlari hayatimizdan cikaralim artik, yazilarini okumayalim, gazetelerini almayalim, dusuncelerini dinlemeyelim, oylamayalim, onlari öfkelerine ve kibirlerine gömelim artik. ben bu ulkede 3 liralik bir plastik top ile mahalle arasinda top oynayip, olumune eglenen 20cocugun oldugu mahallelerden geldim, yeni spor ayakkabimi bas ucuma koyup uyudum ve eminim sizde oyleydiniz.
gelin yarin araba yikatalim ve o arabayi yikayan adama, gence bahsis verelim. 5 tl degil, 20 tl verelim. birlikte bir cay icelim, derdini hatrini soralim. o arabayi yikiyorsa biz de bir bez alip kurulayalim.
bizi ulke olarak kurtaracak bir tek sey var diye inaniyorum, o da sevgi. kosulsuz ve icten sevgi. siz sevin, deger verin emin olun karsiligini o kadar hizli alacagiz ki ulke olarak. bu ara buna cok ihtiyacimiz var. -
22. dolar için akrostiş şiir denemeleri
domaldık elaleme sıcak paralar geldi
oturduk rezidanslarda koca balon şişti
liyakatı unuttuk, düşük profilliler türedi
anamızınkini tersten görmeye başlıyoruz şimdi
rest çektikçe dünyaya, dünyalar götümüze girdi. -
23. dolar 4.5 olursa hükümet düşüyormuş
ülke battı, hükümet kimin umurunda zirzop.
bu kafa var ya, ülke bilfiil işgal edilse, hala hükümet düştü mü düşmedi onun kaygısında olur.çünkü çalışmadan üretmeden köşeyi dönmeleri, sadece bu hükümet var oldukça mümkün. hükümet düşerse bunların gideceği yer belli. -
24. 2 aralık 2016 dolar kuru
bu iş, binali'nin üzerine kalacak gibi görünüyor. çünkü gerçekten dolar biraz daha yükselirse bir sorumlu bulunması gerekecek ve bu kişi de cumhurbaşkanı olmayacaktır, bunu hepimiz biliyoruz. çünkü cumhurbaşkanı sadece iyi giden şeylerin sorumlusudur ve kötü giden her durum iç mihraklar dış mihraklar falan yüzünden olmuştur.
son günlerde zaten binali'nin ve ekibinin cumhurbaşkanıyla sürtüşme içerisinde olduğu çok söylenmeye başladı. bunu herkes duymuştur, bir haftadır buralarda da çok yazıldı.
bence binali ve çeşitli bakanlar ihalenin kendilerine bırakılacağını anladılar. bu yüzden referandumdan önce ohal kalkması ya da ab gibi konularda erdoğanı sinirlendirecek açıklamalar yapmaya başladılar. olayda kopma alametleri belirdi gerçekten.
ki böyle bir duruma da ihtiyaç var. çünkü ekonomi kötü giderken erdoğan'ın yalnızca başkanlık mitingi yapması aleyhine olurdu. buna bir altyapı lazım. düşünün, dolar 3.80 olmuş, 4 olmuş, insanların alım gücü düşmüş, vergiler benzin it gibi artmış, bazı firmalar batmış, işsizler artmış. krizin adı konmamış, ama kendisi yaşanıyor. başkanlık referandumu zaten bıçak sırtı. yüzde 50 görülemiyordu anketlerde, şimdilerde tek tük görülmeye başlandı. şimdi böyle bir atmosferde çıkıp "millet açken başkanlık derdine düşmüş" denebilecek görüntüyü verir mi erdoğan? ekonomi herkesin birinci derdiyken mitingde sadece başkanlık konuşulursa buna tepki ne olur?
bu yüzden başkanlığı destekleyen bir de alt metin lazım. orada denecek ki "erdoğan masaya yumruğu vuracak, çünkü bu kriz hep çokbaşlılıktan, otorite kalmamasından, ekonomi yönetiminin ayrı ve başına buyruk olmasından oluyor" denecek. burada da başarısız yönetici pozisyonuna düşecek olan binali yıldırım ve şu anki bakanlar. bu adamlar, duruma göre ekonomiyi bu hallere düşüren adamlar ilan edilecek ve cumhurbaşkanı buna tepki veren, beceriksizlere karşı toplumun olaya el koymasını simgeleyen figüre dönüştürülecek.
erdoğan zaman zaman bunu yaptı cumhurbaşkanıyken. hükümete yukarıdan bir muhalefet gibi mesafeli eleştiriler yapıp kendini ayrıştırdı. bunu davutoğlu zamanında çok yoğun yapıyordu, sonucu biliyoruz.
binali zamanında ise ilk defa bu çocuk evlilikleri istismar olayında yaptı. binali tabii bu durumdan epeyi rahatsız olmuş. yasa geçmediği için değil. cumhurbaşkanının böyle bir anda manevra yapıp mesafe koyması ona başına gelecekler hakkında ipuçları verdiği için. bu yüzden hükümetten iki haftadır çatlak sesler çıkıyor.
ihale binaliye bırakılacak arkadaşlar.
not: bu entry'i 2 dolar 2016 başlığı bu konuya çok da uygun görünmediği için (bkz: ekonomik krizin binali'nin üstüne kalacağı gerçeği) başlığına taşıdım. burada beğenen arkadaşlara teşekkür ederim. -
25. 3 aralık 2016 hükümetin tedbir kararları alması
"bir takım tedbirler aldık ama bunu bir hafta içerisinde açıklayacağız" demek, "saatlerce yapılan toplantının ardından bir sike derman olamadık" demektir.
herkes sığınaklara. dolar yine baş göstermeye başladı. -
26. 250 dolar bozdurana yemek ücretsiz
- yemekten sonra sen istiyor çay, bozduracak 50 dolar daha.
-
27. lozan'ı istemiyorsan sevr'e dönelim
kimse kusura bakmasın adam haklı. dikkatinizi çekerim adam sevr'i devreye sokalım demiyor. herif lozan tartışmalarını fırsata çevirip cevap veriyor. yunan tabiki ister sevr anlaşmasını. tabiki rahatsız olur lozan'dan. asıl sorulması gereken soru şu gençler: "bir türk neden lozan anlaşmasından rahatsız olur?"
-
28. metro turizmin dolar bozdurana bilet hediye etmesi
çakala bak çakala. sen o götünü böyle böyle kurtaracağını zannediyorsun ama bu devran döndüğünde seni bozup o watsap numarasına mesaj olarak göndermeyecekler mi lan adi herif!
dönecek ulan bu devran, götünüzü yırtın amk götünüzü yırtın el birliği ile amına koyduğunuz ülkenin sizi biraz daha götürmesi için, az daha nefes alıp suyun üzerinde kalabilmeniz için son çırpınışlarınızı yapın amk! -
29. canını veren milletin doları vermemesi
tuhaf yurdum gerçeği.
darbe karşısında cumhurbaşkanının isteği ile kendini tankın önüne atan adam, 100 dolardan 10 tl kar ederim hesabını yapıp cumhurbaşkanın dolar bozdurun haykırışlarını kulak ardı ediyor. -
30. 30 yeni büyükşehir belediyesi kurulacak
bir tane bile büyükşehir belediyesi olmayan almanya tarafından fena halde kıskanılacak hadisedir.
-
31. dolar 5 tl olunca suçlanacak kesim
dolar 1.6 tl'den 2 tl'ye fırladığında suçlu gezicilerdi. 3.5'u aştığı bu süreçte fetöcüler ve ab açık ara önde gidiyorlar. belli mi olur, dolar 5 tl olana kadar köprünün altından o kadar su akar ki, ne bileyim kim jong-un'la falan papaz oluruz, o sefer de akp'ci tayfa onu ve tüm kuzey kore halkını suçlar.
edit: geziciler suçlandığı sırada dolar 1.6'dan 2 liraya bile değil, 1,82 civarından 1,95 civarına çıkmış. -
32. camın kumdan yapıldığı yalanı
nihayet birilerinin uyandığı yalan. yok ateşte eriyomuş da yok şişiriyosun da yok eğip büküyosun da cam oluyomuş da...
çok basit bir soruyla bu saçmalığı bitirmek isterim; madem kumdan cam yapıyorlar o zaman şimdiki kumlar neden cam olmuyor? iygünner. -
33. gsli 3 eski futbolcunun fetöden 15 yıl ceza alması
bu kişilerin fetocu olduğunu o dönem herkes biliyordu, "ne var bunda? namazında, niyazında çocuklar" deniyordu.
o zaman iyilerdi
şimdi tü-kaka
ne 17-25'miş arkadaş
not: fb -
34. iki eskortu birbirine düşüren ankara'lı genç
tanım: fake gibi duran ve komik olmayan haber.
fake olmayan ve komik olan tek şey var o da "çok üzüldüm kardeş escortların numarasını werirmisin" diye haberin altına yorum yapan arkadaş. çığlık attım lan. -
35. dolar'a türkçe isim önerileri
-
36. şeyma subaşı
şimdi yukarıdaki hikayeyi üşenmedim, okudum. şeyma fakir bir anadolu kızıymış meğer, acun'la tanışmadan önce...
çıkardığım sonuç şu:
eğer acun fakir olsaydı, ailesi şeyma'yı namus nedeniyle öldürecekti.
ama acun zengin olduğu için, ailesi namus kavramını geçici olarak rafa kaldırarak, kızlarının gayrimeşru çocuk doğurmasına izin verdi.
işte bu olay, bu ülkenin özeti. -
37. tinder
suserlerin bol keseden salladığı uygulama.
yok 1 ayda 10 buluşma yapmış
yok gerekli birleşmeyi yaşamış.
hasiktir git amk. yalancıyı sikseler boş otobüste ayakta gidersiniz. -
38. siyah saç+açık tenlilerin kendine esmer dememesi
esmer olmadıkları için normal olandır.
-
39. kerimcan durmaz'ın 20 kişiden dayak yemesi
-
40. asker otele vardığında rte'nin istanbul'da olması
15 temmuz 2016 darbe girişimi sirasinda yasanan garip bir doga olaydir.
tayyip'in darbeden birkac gun once ortadan yok olmasi ve gazetecilerin bile nerede oldugunu bilmemesinden daha enteresan bir olaydir.
bu ilginc olay bugune kadar neden yuksek ses ile tartisilmadi anlamiyorum. muhtemelen su mesaj bile sozlugun derinliginde kaybolup gidecek.
bakın çok enteresan tayyip, hande firat ile telefondan gorusme yaparken saat yaklasik 00:20 civariydi. bu konusma sirasinda tayyip'in nerede oldugu tam bilinmese de tayyip bulundugu yeri terk edecegini ve meydanlara gelecegini acikca soyledi.
cumhuriyet gazetesinin marmaris iddianamesinden verdigi detaylara gore tc-ata ucagi dalaman'dan 01:43 gibi istanbul'a hareket etmis. buna gore tayyip de muhtemelen hande firat ile konustuktan sonra 00:40-01:00 arasinda helikopter ile marmaris'ten dalaman'a hareket etti ve 01:43 gibi kendisini bekleyen tc-ata'ya bindip istanbul'a yola koyuldu. saat 03:15 gibi de ataturk havalimani'na indi.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…stanbul_a_varmis.html
oysa darbeci askerler marmaris'e saat 03:20 gibi geliyorlar. tayyip ise basin toplantisinda kendisinin ayrilmasindan az farkla askerlerin oraya gelip, otele saldirdiklarini soyluyor. yenisafak erdogan otelden hainler gelmeden 15 dakika once ayrildi diye haber yapiyor. sonrasinda cnn roportajinda da tayyip 15 dakika gec kalsam oldurulecektim diyor.
http://www.yenisafak.com/…-15-dakika-detayi-2511965
http://www.iha.com.tr/…aydim-oldurulecektim-574208/
bu suikast girisimini yoneten tuggeneral gokhan sahin sonmezates'in ifadesinde soyle ilginc bir soz soluyor; "şimdi düşündüğümde bir üst iradenin bizi orada kasıtlı olarak beklettiğini düşünüyorum. zamanında yola çıksaydık hedefimizi bulacaktık". ancak ifadeye baktigimizda zamaninda yola ciksalar da birseyin degismeyecegini anliyoruz.
sonmezates'e gore darbecilere 01.00-01.30 civarında operasyona baslanacagi bilgisi veriliyor. yani erdogan helikopterle ile marmaris'tan havalandiktan cok sonra darbeciler cigili'den daha yeni hareket edecekler. hatta sonra operasyon iptal haberi geliyor. askerler her ihtimale karsi calisir vaziyetteki helikopterde bekliyorlar ve yaklasik 1 saat sonra tekrar operasyon bilgisi geliyor ve oyle marmaris'e dogru hareket ediyorlar. tabiki oraya varislari gecikiyor ve 03:20 gibi iniyorlar.
http://www.abcgazetesi.com/…rak-bekletti-23595h.htm
simdi elimizdekiler;
- ortada bastan basarisiz olacagi (operasyon emrinin ilk geldigi anda hareket etseler bile) bariz belli olan bir askeri operasyon var, o zaman bu operasyon asker tarafindan neden yapildi, (yazar yorumu: iyi ki daha buyuk bir catisma olmadi, ancak operasyon sekil itibariyle inanilmaz absürt)
- askerin hic mi birisinde cep telefonu yoktu da tayyip'in hande firat ile gorusmesini dinlemedi ve bulundugu yeri terk edecegini anlamadi,
- tayyip'in ifadeleriyle olaylarin gerceklesme zamanlari arasinda tutarsizlik var,
bonus;
- tayyip ataturk havalimanindaki konusmasi sirasinda bugun ogleden sonra askerde bir hareketlilik vardi diyor. bir baska konusmasinda ise darbeyi aksam saat 20-21 gibi enistesinden ogrendigini soyluyor.
bu tutarsizliklar uzerine basa basa neden medyada yer almiyor hala anlamis degilim. hadi medyada yer almiyor sosyal medyada neden dillendirilmiyor onu da anlamadim. cnn'e konusmaci olarak ciksam dogru duzgun cevap alana kadar tartisilan konu ne olursa olsun papagan gibi su yukardaki durumu anlatir cevap arardim.
en cok merak ettigim ise tayyip, binali, mit ve genelkurmay baskanlari tbmm darbe araştırma komisyonu tarafindan neden dinlenmiyor. -
41. beyin yakan hız sorusu
"hızını 4 katına çıkartması gerektiği için toplamda 3 kat arttırması gerekir" şeklinde cevaplanırsa, herhangi bir spekülasyona ve tartışmaya gerek kalmadan yanan beyinlere su serpilebilir.
hızı "x" olsun bu aracın.
yolun uzunluğu 12x olacaktır.
3 saatte gitmek için saatte 4x hıza ulaşması lazım.
önceki hız "x" idi, gerekli hız "4x"
4x-x=3x
3x arttırılması lazım, bu da 3 kat artış demek ilk hızın üzerine -
42. binali yıldırım ekşi sözlük'e gelse alacağı nick
(bkz: bizemadikattilar)
-
43. iş görüşmesinin olumlu geçtiğinin belirtileri
yok öyle bir belirti. zamanında çooooooooook büyük bir fransız firmayla dört defa görüşmüştüm, hatta sonuncu görüşmede ik müdürü, bölüm direktörü ve fransız bir yavşak ile yemek yemiştik. fransız yavşak, yemek esnasında, görüşmeden sonraki gün beni arayacaklarını, sabah ilk iş evrak toplamaya başlamam gerektiğini söylemişti.
aradan 4 sene geçti, hala arayacak amına kodumun fransızı.
velhasıl, ne çok umutlu olun ne de karalar bağlayın. tek bir yere de asla bel bağlamayın. -
44. ateistler neden ahlaksız olur
oysa amin maalouf tam tersini söylemiş.
"bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar." -
45. doları olup da bozdurmayan akp'li
reyisinin lafını dinlemeyen küçücük bir çomardır.
-
46. doların ateşini düşürecek dahiyane fikirler
evet arkadaşlar. gördük ki aksaraylı kardeşlerimizin düğün dolarlarını yakmaları pek bir işe yaramadı. onlar üstlerine düşeni fazlasıyla yaptılar.
şimdi ise sıra bizde.
dolar üzerine benzin dökülmüş gibi yanmaya devam ediyor.
bize bir çözüm lazım.
ben diyorum ki doların ateşini düşürecek en dahiyane fikir dolara hiç yokmuş gibi davranmaktır. bugün itibariyle bizim için dolar yok hükmünde olsun. nasıl ki bir kızla ya da bir erkekle ilgilendiğinizi belli eder, üzerine düşer fakat daha sonra kendinizi geride tutarsınız da bu kez o size yanaşmaya başlar ya. hah. biz de dolarda bu taktiği deneyelim.
daha iyi bir fikri olan varsa söylesin. -
47. haksız olduğunu kabul eden akpli
bir tane örnek gösteremezsiniz. bir tanesi de demez ki evet şu konularda yüce, ulu, müthiş reyiz hata yaptı. partimizin bu konularda kendini düzeltmesi lazım.
şu şu konularda hata yaptık demezler bu amk kusursuzları. bir tane lan, bir tane. yıllarca elele dolaştığı fetö gider darbe yapar suçlu cehape olur.
sülümancılar meb'e bağlı yurt açar yangın çıkar yine suçlu cehape olur.
ne ayaksınız lan siz? -
48. alkol almayan vatan hainidir
kriz günlerinde ülkemizde iyice dillendirilmesi gereken gerçek. öyle gidip 5 dolar bozmakla olmuyor. gerçekten oyunu bozmak isteyen gider alır 100 cc chivas tısgi ülkesine destek olur. gider alır uzun parlament ülkesine destek olur. amk ayranla vatan mı kurtarılır.
bu saatten sonra alkol sigara kullanmayan haindir, net! -
49. 2016 ekonomik krizine isim önerileri
15 temmuz demokrasi krizi
ya da
kandırılanlar krizi
olabilir mesela... -
50. 2 aralık 2016 istanbul yağmuru
- tanrılar kurban istiyor. şöyle uzun boylu, yaşını başını almış, mert korkusuz biri varsa gönderelim derim.