adamlar, dünya'nın ekonomisi bitik ülkesinde bile ön sipariş yetiştiremiyor, 90.bin liradan indirimli laptop'u peynir ekmek gibi satıyorlar. hala çökecek deniyor. apple'dan bir bu kadar da yerin altında var şu an pentagon ile yaptıkları anlaşma gereği olan giyilebilir askeri teknolojileri amerikan hükumetine satıyor, 10 yıl sonra da aşama aşama, sürüm sürüm kemer, toka, bileklik olarak bize satacaklar. istanbulda emlak fiyatları düşünce belki apple da çöker.

belediye otobüslerinde seyahat ederken ufak ara camından kafanızı çıkartıp etrafı izleyebilirsiniz. hem serinlersiniz.

ağustos ayında elektrikli araç satışı sayısı dizel araç sayısını geçmiş türkiyede. arada köyünüzden dışarıya çıkın.

barış son 20 yıldaki malum kesimin özeti gibi. her konuda bir fikri var, sürekli car car konuşuyor ama kendisi bomboş. ben bu halimle bu çocuktan daha iyi yemek yapabildiğime eminim.

konuştuğunun yarısı kadar yemek yapabilse keşke de sürekli rezil olmasa. laf attığı cemre onu cebinden çıkarır haberi yok.

sadece kemal bey gitmesi yetmiyor, gürsel tekin, mehmet bekaroğlu, sezgin tanrıkulu, tuncay özkan dahil daha bir çok kıymeti kılıçdaroğlu'ndan menkul kişilerin de acil olarak parti ile ilişkileri kesilmek zorundadır.

buradan "tavşan aday" sayın özgür özel bey'e de bu ülkenin bir vatandaşı olarak adaylıktan yol yakınken çekilmesini öneriyorum, yarın "aday olduk, seçilemedik, chp'nin neferiyiz çalışmaya devam edeceğiz." diyeceksen bu işi yapma, kaybedince partiden istifa edeceksen yap saygı duyarım, iyi bir insansın bence yol yakınken bu işin içinde olma, kemal bey belli ki istifa etmeyecek koltuğu bırakmamak için seni bile feda edecek, bunları analiz etmek için henry kissinger olmaya gerek yok.

iş bu entry burada dursun, özgür özel'e seçim sonrası yollarız.

ayrıca ben bu kafaya çok önceden geldim geçmişte yazdığım milyon tane yazı var, yılmaz özdil 3 temmuz 2015 de köşesinde "kaybetme sanatı" başlıklı bir yazı yazıyor, final cümlesi şöyle, "chp'yi geri almadan, türkiye'yi geri alabilmek mümkün değildir." mesele bu kadar basit.

(bkz: 3 temmuz 2015 yilmaz ozdil kose yazisi)

abi daşşak geçiyor, nasıl olsa yalancıyı etmiyorlar .türkiye böyle biryer oldu işte.

enpara hesabımı kapattırmayı düşündürmüş olan reklam.

o adı meçhul şirket ülker değilse ben de bir şey bilmiyorum.

devlete bak hizaya gel. adamlar göz göre göre milleti zehirliyor, en kalitesiz içeriği en pahalıya satıp, gramaj ve içerik oyunlarıyla 85 milyon insanın aklıyla dalga geçiyor; ama bunları dillendiren, araştırıp ortaya çıkaran ve halkı uyaran insanlar göz altına alınıyor. bu millet vallahi böyle bir zulüm görmedi.

ekleme: bu arkadaşlar için "kafalarına göre iftira atıyorlar, para aldıkları şirketleri ifşa etmeyip, diğerlerini karalıyorlar." diyenlerin bu ve benzeri video'lar için ortaya koyabilecekleri sağlıklı bir karşı argüman var mıdır: https://www.youtube.com/shorts/rzpvw_y6yve

her şeyi bir kenara bırakın; x bir ürünün yurtdışında satılanının tadıyla, türkiye'de üretilip satılanının tadı tamamen farklı. toplum, ürün içerikleri hakkında bilgilendirilmiyor. en dandik, insan sağlığına zararlı ve içerik olarak hiçbir değer ihtiva etmeyen ambalajlı gıdaları, fahiş fiyata yiyoruz. adamlar hala gelmiş "iftira karalama kampanyası" diyor. şirketler, ürünleri hakkındaki iddialarla alakalı çıkıp açıklama yapsınlar, tüketiciyi aydınlatsınlar; hatta bununla alakalı ilgili bakanlık çıkıp liste yayınlasın. bizim derdimiz "o ürün zehirli, bu ürünü asla almayın, şu üründen uzak durun." diye milleti gaza getirmek değil; halkın zihninde bir bilinç uyanmasını sağlamak. ama desene: karbonhidrat kemirmekten beyni sığır tezeğine dönmüş milyonlarca insanın zihninde ne bilinci uyanacak? el mahkum alıyor insanlar. sırf çocuklarının nefsini dizginlemek için marketten ucuz dandik ısıl işlem görmüş piliç sucuk alıp (güya adı sucuk), çocuklarına yediren anneler var. hiçbir şeyin gerçeğini, kalitelisini yiyemiyoruz. ne meyvenin, ne sebzenin, ne kahvaltılık ürünlerinin, ne etin, tavuğun vs. hiçbir şey eski kokusunda ve lezzetinde değil. peki burada suçlu kim? toplumu bu zulme maruz bırakan devletin mi, yoksa bu zehirleri üretip satan şirketlerin mi siz karar verin. yoksa yani özellikle bir markayı hedef almak değil ki niyetimiz; adı ülker olmuş, pınar olmuş, eti olmuş, banvit olmuş fark eder mi? olayın aslı bambaşka. iddia ediyorum ki bu ülkede, gerçek bir peynirin tadına bakamadan ölüp gitmiş yüz binlerce insan vardır. bu en basitinden peynir işte, varın gerisini siz düşünün.

fenerbahçeli'lerin en sevdiği mevsim. bu mevsimler namağlup şampiyonluklar, kırılacak rekorlar konuşurlar. sezon biraz ilerleyince evlerinde galatasaray üç dört tane tıklatır rüyadan uyanırlar.

hollanda gibi " 6 ayda bir diş muayenesi olmak zorundasın. eğer olmazsan devletin ücretsiz sunduğu hiç bir sağlık uygulamasından faydalanamazsın" kuralı koyacaksın bak bakalım koku falan kalıyor mu milletin ağzında.

arkadaşlar hakem fenere maçı vermek istese o polonyalı çocuğun poziyonuna penaltıyı çalardı. gol tertemiz paranoya yapmayalım.

not:gs

- havalimanına hala otobüsle amele gibi gitmek.

- yetersiz metro hattı.

aylik dediginiz anda zenginlik gidiyor zaten. bir seyin kazancini ayliktan hesapliyorsaniz, kesinlikle bir fakirsiniz, tebrikler.

sırma saçlı kelin türkiye'ye attığı kazık.

trafoyu söküp bağlı bulunan bütün kablolara vereceksin 1000 voltu, ucu nerelere gidiyorsa yakıp yıkacak. anca bundan anlarlar.

--- spoiler ---

tribündeki azılı fenerlilere girsin bu gol. senin ne işin var ızdırabını s.ktiklerim fener formasıyla hatay tribünlerinde.
--- spoiler ---

çıkarması kolay olur inşallah. bak en azından insaflıyız.

(bkz: zam pompaya yansımadı)

sıcağı, yerlisi, yersizi, varoş turisti.

eskiden böyle değildi. en azından turisti böyle değildi. avrupalı, iskandinav kaliteli insanlar gelirdi. şimdi gelene bakıyorsun; fakir ve eğitimsiz avrupalı, gurbetçi, görgüsüz arabı iranlısı. hey gidi.

şu şehir italya'da veya yunanistan'da olsa göz bebekleri gibi bakarlar. maalesef bizimkini çöplüğe çevirdiler.

galatasaray lisesinin yaninda ara kafe var. bir gun girdim. ara guler, şener şen , ilber ortayli asagi inen merdivenin orda masada oturuyorlar. amanin. yanindan gecerken olmayqn dugmeleri ilikleyesiniz geliyo. o gunde bos kafe tum muhabbeti dinledim.. ilber hoca anlatip guluyo hunharca :) yan masaya konuclandik.

görsel

sokağın ortasında evlilik teklifi yapılır mı amk ortadoğulusu.

bakteri olduğunu söylediği ekmeği eline almış bayrak gibi sallıyor hahahahahaha. ne kadar akıllısın sen ya. bakın elimdeki ekmekte bakteri var ve ölerek size bunu kanıtlayacağım. rapor varsa gösterirsin. millet zaten bir ekmeğin hesabını yapıyor. birilerine yaranmadan önce yaptığınız işin nereye gittiğini düşünün. vallahi allah herkese namusuyla, şerefiyle, onuruyla çalışacak bir iş nasip etsin.

6 senedir icra ve dolandırıcılık dosyaları ile haşır neşir olan biri olarak söyleyebilirim ki; bir insan batmanlı ve olağandışı ve açıklanamayacak ölçüde çok zengin ise orada birtakım illegal işler olma olasılığı azımsanamayacak oranda yüksektir. en çok sayıda illegal işlerle ve dolandırıcılıkla iştigal eden kişiler buradan çıkıyor.

uyuşturucu, karşılıksız çek yolu ile dolandırıcılık da onlardan sorulur.

olaya hukukçu gözü ile bakıp bir an için tersten düşünelim. güzellik sektörünün kralı kimdir? plastik cerrah ve dermatologlar. siz hiç özel jet kiralayan plastik cerrah yahut dermatolog gördünüz mü? onu bırakın esteworld’ün sahibi saç ekiminden dünya kadar para kazanıyor ve onun da bir çok şubesi var. özel jet kiraladığını duymadık.

türkiye’yi geçtim beverly hills’in güzellik sektöründe çalışan en meşhur doktorları bile özel jet kiralamıyor arkadaşlar.

bu saydığım kişiler tamı tamına 7 sene içerisinde 130 şubeli bir merkez açıp özel jet kiralayamıyor ama bu insanların yapamadığını başkaca üstün yetenekleri (!) olan birisi yapabiliyor öyle mi? suspishhhh. ı dont know maaan, ı dont knooooww

güzellik ve kozmetik sektöründe iyi para vardır doğru ama özel jet kiralayacak kadar da değil.

edit: özel mesajdan jet kiralamanın o kadar da pahalı bir şey olmadığını yazan bazı arkadaşlar olmuş, kaç liraya kiralanıyor bir jet söyleyin de biz de öğrenelim bari.

edit 2: kendi uçağı olan bir cerrah adı veren arkadaş olmuş, teyit ettim doğru, var öyle birisi. ama adam usmle’yi kazanıp abd’de doktorluk yapmış.

ortada bir balon yok korkma patlamaz
saf ve mükemmel bir başarı var

aksini iddia eden toptur, tombalaktir görsel

o konfor alanını oluşturmak için ne kadar çok çaba sarfettim haberin var mı ?
başlarım senin konfor alanına.

son yayınladığı video ile şu entry'de belirttiğim hususların neredeyse aynılarını vurgulamış, hatta okuduğuna da emin oldum. yanında olduğunu sandığı iskender, mehmet vs. gibi adamları şutlamış, ilyas'a da baya içerlemiş. ^*

ben savaş cebeci'den hiç hazzetmeyen bir insanım. 70 kilo bir dövüşçü tarafından ringde patates edilmesini izlemek için güzel para verir, elimde popcorn'um ile tezahürat yaparak keyif alırdım. ancak bu demek değil ki; şu olaylar çerçevesinde bu durum kaan kazgan'ı haklı yapar.

kaan kazgan öncelikle aşırı çiğ bir insan. efendi görünüşüne, güzel diksiyonuna aldanmayın. yüzü hiç belli etmese de bu adam 29 yaşında ve 29 yıldır abisi murat kazgan'ın gölgesi altında kalmış bir çocuk. 2015 yılına kadar, rezalet organizasyonlarda, toplam sadece 4 maça çıkabiliyor. tahmin edilebileceği gibi bu 4 maçın tamamını da kaybediyor ve 2015 yılında 0 galibiyet 4 mağlubiyet karnesi ile mma'i bırakıyor. bu arada kaybettiği kişiler de öyle büyük şampiyonlar, güçlü rakipler vs. değil. birazdan vereceğim sherdog linkinden kaybettiği sporcuları da inceleyebilirsiniz. çoğu, mağlubiyet sayısı galibiyetinden fazla olan, 7-8 maç yapıp piyasadan çekilmiş isimler.

2019 yılında ise mma'e geri dönmeye karar veriyor ve bu kötü karnesini temizlemek için 3 yılda 6 maç yaparak 6 galibiyet alıyor. bu maçlar, yine rezalet organizasyonlarda yapılmış, no-name afgan&iranlı adamlara 200-300 lira ateşlenerek ayarlanan maçlar. ^*

bütün bunlara rağmen kaan'ın herhangi bir ciddi mma organizasyonu tarafından kaale alınması ve davet edilmesi mümkün değil. 45 gün öncesine kadar toplam 10k takipçisi olan, instagram fotoğrafları 250-300 like alan bir kişi kendisi. bir aralar youtube'a girmeyi denemiş; 2 sene evvel baya videolar çekmeye başlamış, ama orada da istediği hype'ı yakalayamamış ve ilgi çekememiş.

peki 45-50 gün önce ne oldu? kaan bir story paylaşarak "mevcut menejerlik şirketimle ayrıldım! herkesin haberi olsun! verdiği sözleri tutmayan adamlar ve satamayacağı hayalleri pazarlayanlar bana lazım değil!!! yeni tekliflere açığım" şeklinde bol capsli ve yazım hatalı bir bildiri yayınladı. bundan 4-5 gün sonra ise birden sosyal medya aktivitesi aşırı derecede arttı. delimine, goril faruk vb. isimler ile videolar çekmeye başladı. aynı zamanda da kendisine soru-cevap yapıyormuş şeklinde çekilen bir videoda savaş cebeci'nin 4 sene önce "beni 70kg adam dövemez" iddiası sorularak sanki durumdan habersizmiş gibi savaş ile bir trash-talk'a girmesi ayarlandı. bunların hepsinin başarılı bir ajans operasyonu olduğunu, bu işlerden az çok anlayan herkes farketmiştir. bu operasyona, savaş cebeci'ye zaten ezelden beri kıl olan jahrein ve kadir hoca gibi isimler de gönüllü şekilde yardımcı oldular.

bunların belirli bir program dahilinde geliştiği, amacın kaan'a sosyal medya'da görünürlük kazandırmak olduğu çok belliydi. savaş da aslında bunu anladığı için "benim üzerimden prim yapamazsın, varsa 50k doların beklerim" şeklinde bir blöf attı ortaya. kaan kadar olmasa da, savaş da bu durumdan ufak bir hype kazanmıştı ve hoşuna da gidiyordu. gerçekten bir kavga durumu olmayacağını düşündüğü için vitesi hiç düşürmedi, yanına topladığı 30-40 tane ergen ile "neredesin caney?" videoları çekmeye devam etti. oysa ki kaan için bu işin tamamlanması; ancak savaş'ı çok açık şekilde kanını akıtarak, paralize ederek, rezil ederek dövmekten geçiyordu ve bunu yapmaktan da çekinmedi.

başta atıf yaptığım entry'de belirttiğim gibi kaan, kazandığı bu hype'ı hemen instagram reklamları için kullanmaya başladı. 5 gün içerisinde boktan metin2 oyun sitelerinden tutun sapanca muhafazakar bungalow evlerine, baran kalaycı'nın supplementlarına, sperm kalitesi ve libido arttırıcı ürünlerine (lol) dek şu anda yapmadığı reklam kalmadı. yine aynı şekilde 5 gün içerisinde 5-6 farklı youtube kanalı ile videolar çekti ve -buraya dikkat- masstige digital ailesi ile çalışmaya başladığını duyurdu.

kısacası savaş cebeci, maalesef büyük resmi göremedi. bu işi, abd'deki youtuberlar vs. dövüşçüler kavgası şeklinde bir event'e dönüştürerek 3-4 ay hazırlanıp güzel bir para kazanabilirdi, bu şekilde rezil de olmazdı. şu anda hem dayak yediğiyle kaldı, hem de rakibinin 30 senedir beceremediği kariyer basamaklarını tırmanma fırsatını kendi elleriyle teslim etti. en çok da buna üzülüyordur muhtemelen.

ne diyelim, herkese bol şans.

canım annemdir.

evinde hiçbir şeyi değiştirmedim.

her şey bıraktığı gibi; düzenli ve tertemiz.

çamaşırları ve giysilerinin arasında duran arap sabunlarına bile dokunmadım.

geceliğini ütüledim, yatağının üzerine koydum.

salonda o hep oturduğu koltuğu, mutfaktaki yeri, kullandığı kap kaçak, hepsi yerinde.

diriltebilsem, mezarından alıp eve getirsem;

o çok sevdiği mutfağında televizyonunu açsa, bir yandan dizisini seyrederken ben de pastaneden aldığım eklerleri ikram etsem...

yine konuşsak...

bana anlatsa nerelere gitti, neler yaptı...

ben ona anlatsam, onu ne kadar çok özlediğimi söylesem.

konuşsak her şeyden...

evim, dese, bıraktığım gibi... çok teşekkür etse...

onu ulukent'e, o etlerini çok sevdiği kasaba götürsem... iki yıl önce, mayıs ayında niyetlenmiştik... hasta oldu, canımın içi. ardından da hastaneye yattı. birlikte gitsek; o günler geride kaldı, anneciğim, desem.

ellerinden öpsem...

çok özlüyorum... inanın çok özlüyorum... içimden koskocaman bir parça yok olup gitti. telafisi mümkün değil.

bilecik'te bu fotoğraftaki kadar kişi yaşıyor zaten, ne yaptınız hepiniz aynı sokağa mı girdiniz.

"fıs osuruk pis osuruk, zart osuruk mert osuruk" derler.

müstakil ev

bu %20lik kesimin büyük çoğunluğu, tüvtürk soygunu öncesinde mecbur ödemek zorunda kaldığındandır.

"rahmi abide kulubun anahtarları vardı, süleyman seba pazartesi sen aç, ödemeleri de yaparsın derdi, rahmi abide ödemeleri yapardı." (hasan arat)

bu basiretsiz yönetim sponsor bile bulamadığı için, yine bir pazartesi günü rahmi ağabey, stadı açtı.

yönetim istifa

ve teşekkürler rahmi ağabey.

delegelerinin doğum yerlerine, en olmadı kütüklerine bi bakıverin bakalım.

lan eskişehir'deki delegeye bakıyorsun erzincanlı falan çıkıyor. komedi gibi. aydın'daki delegeye bakıyorsun tuncelili çıkıyor.

erkek dediğin önce kurak bir vadiyi suyla doldurur. sonra orada balık ekosistemi oluşturur ve burada balık yetiştirir. sonrasında da yetişen balıktan bir adet yakalar, temizler ve pişirir.

bunları yapmayan kendine erkek demesin.

ölürüm hepsine. yaradan beş para etmeyen onca orospu evladı orospunun ömründen alıp bu hayvanlara versin. yeri göğü inlete inlete içten bir amin.

kolpa medeniyet satan ekşicilerin, instagram reels maymunu olmasından ötürü, kaydırmaya alıştıkları ekran dışında karşıdakini insan yerine koyup, üç beş kelime fazlasını dinleyecek ıq seviyesinin olmadığını gösteren başlık olmuştur. :)

(bkz: sikildim dövmesi)

el ele tutuşan bir lgbti çiftle alakalı film çekiliyor, taşralılar veya taşra kökenliler bize lgbti'yi dayatamazsınız diyorlar. şekerim senin elini tutmuyorlar, sana dayanan ne onu anlayamadım. lgbti bir birey olarak marmaray'da seyahat ederken inanın bana bir şey yakıştırırlar diye kimseyle göz göze dahi gelmek istemiyorum ancak onların bana cesurca gözlerini dikip uzun uzun bakmalarını hissediyorum. şimdi kim kimi rahatsız ediyor, kime ne dayatılıyor siz karar verin.

ilişki terapisine gidin ki neden birbiriniz için yanlış seçimler olduğunuzu görüp gönül rahatlığıyla boşanın.

öğle yemeğinde çalıştığı plazanın avm kısmında leş gibi yağda kızarmış fastfood ya da escherichia coli soslu tavuk yiyip mideyi bağırsağı haşat eden ama kendini elit sanan maaşlı beyaz yakalı kölenin varoş diyerek küçümsediği temiz besine ulaşmaktan başka gayesi olmayan ya da diyet yapan insandır.

= geri zekali

şu kombini yapmak için gayet de yeterli yardım
görsel

şahit olduğumuz tüm her şey dönüp dolaşıp hepimizin götüne girecek. siz o yılanın asla başkasını ısırmayacağına, ılık götünüzle evde oturup hiçbir şeyin size ilişmeyeceğine inanmaya devam edin. hep beraber taklaya gelicez, hep beraber.

en fazla ağzınızı burnunuzu dağıtır, bir iki kemiğinizi kırar.
trafikte kavga edilen kişinin silahlı çıkmasından iyidir genel olarak.
çekip vururlar diye korna bile çalmıyoruz millete, o derece.

bas gitarım var ben 1-2 ayda bir çalgı dükkanına girip pena, tel, askı alırım, internetten alabilirim belki daha uygun fiyata ama sohbet ediyorum görevlilerle..
son bir yıldır artık hiç uğramıyorum. çok saçma bir olay yaşadım tel için girdim dükkana geçen sene en dandik bas telini alıyım dedim evde çalışmak için erirse erisin teller, sahneye çıkmıyorum nasılsa. fiyat 300 lira, dedim 200 liraya hb'de trendyol'da var 250 lira olsun sizden alayım alışveriş olsun. adam git oradan al bir kuruş indirim yok diye çıkıştı.

fiyatlar aşırı arttı elbet dolar kuru, gümrük vergileriyle ama artık pena almak için bile girmiyorum dükkana, askı fiyatı sorsam, pena sorsam bi memnuniyetsizlik oluşuyor suratlarında müşteriye karşı tavırlarıda bunda etkili olabilir..

kürt kokenliyim, kürtçe felan bilmiyorum dedemlerde türk köyüne yerleştiği için evde konusmamişlar babamlarda bilmiyor,cizre de çalıştığım dönemde kürt olduğumu söylemiştim orda faydasını gördüm adamlar birbirini tutuyor ,aslında pkk denen pislik olmasa gerçekten iyi insanlar misafirperverlik konusunda aşmış adamlar.

borsa istanbul son dakika açıklaması: spekülatif hareketler yüzünden hesabını kapatan bir yatırımcımızdan dolayı bütün işlemleri geçici süreliğine kapatıyoruz. by by

hemcinslerime tavsiyem iyi huylu, sakin ve aklı başında bir manitanız yoksa evlenmeyin. hele hele "ben onu düzeltirim" gibi ukalaliklara asla girmeyin. düzeltemezsiniz, o sizi sinir hastası yapar.

bunun gibi masa tenisi, pilarda, spor salonu, kütüphane gibi ultra hiper aşırı lüks özellikleri olan 1 yurt yapacağına, sosyalleşme alanı olarak boş çalışma salonundan başka bir sikim olmayan 2 yurt yapılsa daha eyi olurmuş.

bunda mazallah gençler spor falan yapabilir, kaliteli vakit geçirebilir. bize gelmez bu. yurt dediğin kettle içinde makarna, ütüde tost yapılabilen, ayak kokusunun geniz açtığı ahırdan hallice bir yer olmalı.

kuzum siz nasıl bir kalitesizliğe alıştıysanız, kaliteli bir şey görünce böyle saçmalıyorsunuz.

iki tane boktan yurt tek bir kaliteli yurttan daha üstün değil. nitelik ile nicelik nedir öğrenin artık.