Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. survivor 2020 ünlüler-gönüllüler

    gizem elinde meşale ile giderken ardahan'ın son kez gizemin g.tune bakışı *

  • 2. sözlükçülerin en iyi 5 roman listesi

    hüsnü şenlendirici
    tarık mengüç
    ciguli
    adnan şenses
    güllü

  • 3. 30 bin lira kredi çekip borsaya girmek

    bu hırsla bir aya kalmaz açacağı işlemde batacak yazar eylemi. o parayı alıp uzaklaş ve bir daha dönme biste, çünkü şansın ikinci kere yaver gitmeyecektir.

  • 4. gidilen ilk konser

    haluk levent avcılar sahil konseri.yılını hatırlamıyorum ama küçüktüm baya ve kaybolmuştum konserde.yaşlı bi teyze kayalıkların üstüne oturtmuştu beni elime de çekirdek verip 'bekle burda gelir bulurlar seni' demişti.kuzenlerim gelip bulmuştu beni gerçekten.her nerdeysen selam olsun sana yaşlı teyze.

  • 5. lgbt'lerin sokak ortasında çocuk istismarı yapması

    tabii ki istismardır. nasıl ki çocuk asker, çocuk gerilla, çocuk işçi, çocuk gelin, çocuk damat bir istismar ise çocuk için lgbt dayatması da bir istismardır. istismarın tarafı, ırkı, inancı, milliyeti olmaz. yani lgbt bireylerin çocuk istismarı yapması demek için şöyle olması gerekiyor; lgbt hareketinin dayanak noktasının çocuk istismarına dayanıyor olması lazım ki lgbt çocuk istismarı diyebilesin.

    lgbt bireyler uzaylı değil. hırsızlık yapanı da var fuhuş yapanı da var sanatçısı da var politikacısı da var. o zaman lgbt bir bakanı gösterip; lgbt'lerin bakan olması demek lazım ya da hırsızlık yapan birisini gösterip; lgbt'lerin hırsız olması demek lazım.

    yani burada bireyi eylem belirlemiyor arkadaşlar eylemi birey belirliyor. o yüzden az sakin, hele bir soluklan. lgbt değil istismarı konuşalım.

  • 6. 2023 seçimlerinde rte'nin alacağı oy oranı

    meseleyi sadece ön plandaki politikacılar ve siyasi partilerden ibaret görenlerin spor toto oynadıkları sonuçlardır.

    bugünkü iktidar yapısı, 2000 öncesi sosyo ekonomik yapının yaşadığı dönüşümün ve neredeyse elli yıllık bir dönemin sonucunda meydana gelmiştir. 2002 yılında sandıktan çıkan sonuç, türkiye'nin çarpık kapitalistleşme buna bağlı olarak büyük şehirlerin gettolaşması sonucu kurulan bozuk düzenin eseridir. % 10 barajı bu eseri çabuklaştırmış, hızlandırmıştır. oysa akp iktidarı 1990'ların başından itibaren bağıra bağıra gelmiştir.

    mahallenizdeki karadeniz fırını, onun müteahhit dayısı, muş'lu minibüsçü, birden bire patır patır şube açmaya başlayan van'lı market sahibi, kayseri'li şarküteri zinciri, sokağın köşesindeki afyon'lu badem bıyık süthaneci... istanbul, ankara, izmir, bursa... 90'lara yaşı yetenler o zamanın bu gelişimine tanık olmuşlardır bilirler. büyük şehirlerin nasıl köyden gelenlerce ele geçirildiğini, ekonominin nasıl el değiştirdiğini gördük hepimiz.

    belediyeler önce gitti, kimse fark etmedi, imar planları, arazi rantları nasıl eş-dost müteahhitleri palazlandırdı, kimse anlamadı. bütün büyük şehirler, doğu, iç anadolu ve karadenizli girişimcilerin süpermarketleriyle doldu, uyanamadı kimse... minibüsçü, taksici, temizlikçi hep başka başka yerlerden gelmişti.

    cumhuriyetin büyük sermayeleri başka büyük işlere daldı. marketçilik, müteahhitlik, sütçülük, peynircilik yapacak halleri yoktu. bir anlaşmaya vardılar kimse fark etmeden. bu ufaklıklar onların tekelleşme eğilimine dokunmayacak, onlar da bu ufaklıkların palazlanmasına ses etmeyecekler.

    ve 2002'de iktidar değişti. değişen türkiye'nin elli yıllık siyasi ve ekonomik birikimiydi.

    bu ekonomik altyapı değişmeden iktidar de-ği-şe-mez!

    ekonomiyi ele geçiren bu dünkü köylüler şehirlileştikçe elbette siyasi yönelimleri etkilenecek. fakat bunun olmasına henüz biraz var. yerel seçimler büyük şehirlerde değişimin başladığını gösterdi. fakat henüz çok erken. ortaya çıkan kımıldanış, 2002'deki gibi bir değişime güç yetiremez.

    kuru artırmak, enflasyon baskısı yaratmak pahasına müteahhit neden fonlanıyor, otoyol ve hastane ihaleleriyle büyük inşaat firmaları neden on yıllar boyunca gelir garantisi elde ediyor, iletişim ve enerji tekelleri neden yandaşa veriliyor sanıyorsunuz.

    ekonomik altyapıyı ayakta tutmak için. çünkü orası bozulursa iktidarın dğeişmesi anlık bir mesele. parmağının ucuyla dokunsan devrilir.

    fakat öteki türlüsü yıllar yıllar alacaktır.

    mesele türkiye'nin kapitalistleşme ve buna paralel gelişen şehirllileşmesinde saklı...

    edit: 1976 yapımı kapıcılar kralı filmini izlemenizi tavsiye ederim. gülüp geçtik belki hep ama film türkiye'nin son 40 yılını anlatıyor. nedir o filmin hikâyesi; köyden gelen kapıcı şehirdeki ticaret ve sermaye burjuvazisi (bakkal ve übeyit bey) işbirliği kurarak, en sonunda apartmanı satın alır ve dün kendisine posta koyan emirler veren bütün herkesi kiracısı yapar. kapıcılığı da yine kimseye bırakmaz. alın size akp iktidarı! seyitoğulları apartmanı türkiye'dir.

  • 7. ebru baki'nin efsane kuru

    fon muzigi gulmekten oldurmustur. bu gozlemleri kim yapiyor nasil yakaliyor hayret ediyorum.

  • 8. eskisi kadar popüler olmayan internet siteleri

    (bkz: bobiler.org)

  • 9. netflix ve spotify'a para veren şahıs

    (bkz: bi bitmediniz amına koyim)

  • 10. kktc ile türkiye arasında mega köprü

    öyle köprüye de nasıl bir ayak lazım bilemedim ki. neyse temel bir kıyıdan dursun diğer kıyıdan başlasın. ortada buluşurlarsa sorun yok, buluşamazlarsa 2 tane köprümüz olur.

  • 11. 28 nisan 2020 imamoğlu ölüm oranları açıklaması

    hala bazı sayılara doğru diyenlere golü atmıştır.

    bütün ülkeler vatandaşlarına para yağdırırken seninki iban vermiş, salgının ilk günlerinde akp'liler tanıdıklarını karantinadan kaçırmış, ilk günlerde bile sayılar zorla verilmiş, aytaç yalman'ın ölümünü saygı öztürk açıkladı diye kabul etmek zorunda kalmışlar, ilk vakayı sağlık bakanı 11 mart diye açıklamış ancak gencecik bir hemşirenin 7 mart'ta yakalandığı anlaşılmış (maalesef keybettik kendisini :/ ) ve 15 bin umreciye ülkeye giriş izni verilmiş, umrecilere ateş düşürücü verilmiş, gelen tepkiler üzerine mansur yavaş'ın da girişimiyle ankara'da yer ayarlanmış ve o umrecilerden 5 bin tanesi karantinaya alınabilmiş. daha yine ilk günlerde malzememiz yok diyen doktorlar soruşturulmuş ve gözaltına alınmış. hatta bir doktorun meslektaşlarına karşı yaptığı açıklama yayınlanınca başına gelmeyen kalmamıştır.

    bütün bunlar daha sadece başlangıç. 10 nisan'da yaşananlar, istenilen iban, belediyelerin yardımlarının engellenmesi ve banka hesaplarının bloklanması bunları saymıyorum.

    şimdi ibb başkanı diyor ki son yılların ortalamasına bakınca istanbul'da büyük bir ölüm artışı var diyor. nasıl oluyor bu? corona salgını varken veremden mi olacaktı bu yani? işte hep dediğimiz bu zaten, benzer artış diğer şehirlerde de.

    şimdi bunların verdiği sayılara doğru diyorsunuz bir de vah yazık!

  • 12. patronu zengin etmek için her sabah 7'de kalkmak

    ya patronunu sikiyim kardeşim sana bir şey olmasın amk. yalnız ben sana söyleyeyim bu kafayla yaşanmaz. bu zihniyet yanlış. hayatta hep ideallerin olsun olmalı da ama gerçeklikten kopma.

    patronluk bir durum yok. bir iş yerine gitmişim, şartları maaşı konuşmuşum, yapacağım işi konuşmuşum, mesai saatleri belli baştan söylenmiş gidip çalışıyorum. istediğimi yiyebilmek, arabamın masraflarını ödemek, ev masraflarını ödemek, kitap almak, film izleyebilmek, gezebilmek ve içebilmek için çalışıyorum. hepsi bu. bunu da süslü cümlelerle anlatmıyorum. yoksa insanların çok ufak bir bölümü dünyayı değiştiriyor. ben değiştirmiyorum. öyle bir amacım da yok zaten. sikmişim işini de patronu da dünyayı da. ben böyle max 30-40 yıl daha
    takılacağım sonra öleceğim. bu kadar. ben bira içmeyi seviyorum kardeşim.
    -------
    edit: arkadaşlar bir şeylere karşı mücadele edip direnip değiştirmek ile gölgenizle dövüşmek arasında fark vardır. şu anki anayasal düzende ve iş kanununda patrona direnme kavga etme ve bu çalışma düzenini değiştirme şansın yok. bunun için önce ülkede ifade özgürlüğü olması lazım. o yüzden realiteden kopmamak lazım. hayır ben bekar adamım istediğim mücadeleye girerim. ama siz elinizde olmayan şeyler için bence kendinizi yıpratmayın.
    -------
    edit1: ilerleyen sayfalarda kalifiye olmak= patron olmak gibi çıkarımlar görüyorum. böyle düşünen arkadaşlar ya iş hayatına girmemişler ya da hiç sorumluluk almamışlar. işini iyi yapmak, kendini iyi yetiştirmek senin patron olabileceğin anlamına gelmez. çok yetenekli çok zeki çok başarılı biri patron olmayabilir. patron olmak her şeyden önce bir omurgasızlık gerektirir. bunu bir hakaret olarak söylemiyorum iş hayatı böyle.

    iş hayatı patronlar için bir halat üzerinde yürümeye benzer. daima dengeyi korumak zorundasınız. çünkü ancak böyle sağlam temeller üzerine inşa edebilirsiniz. yeri gelecek asgari ücrete çalıştırdığınız adamı gözünü kırpmadan sokağa atabileceksiniz. yeri gelecek çalışanlarınızın maaşını keseceksiniz. türk iş yaşamı çalışanları sömürmek üzerine kurulu. patronluk demek iyi bir sömürü düzeni kurabilmek demek.

    o yüzden " biz iyi olsaydık zaten patron olurduk" vs gibi şeylerin geçerliliği yok. zaten çalışmaya başlayınca çoğu patronun cahil olduğunu anlarsınız. bu arada bu bir genellemedir. bana tutup ben öyle değilim diye sövmeyin. ortalama bir şeyden konuşuyoruz.

    özet geçecek olursak, günün sonunda burada ağlamanın anlamı yok. en nefret ettiğim insan tipi aksiyon almayıp kafa siken insan tipidir. işten memnun değil misin? hayattan memnun değil misin? ya iş değiştir, ya hayatını değiştir ya kapa çeneni çalış. tek yaptığınız şikayet etmek. mıy mıy mıy. çalışıyosan çalış, çalışmıyorsan siktir git.

    şöyle bir mesaj aldım tık

    hayatta bu mal gibi olmayın. sakın böyle ucuz hayallere kapılmayın. yoksa ömrünüz boyunca boş gezer sağdan soldan sigara otlanırsınız. adam bana senin bunların çoğuna ihtiyacın yok demiş. peki neye ihtiyacım yokmuş;

    dağ başında oturuyorum şehir merkezine gitmek sağa sola gitmek için arabaya ihtiyacım yokmuş. akşam 7 den sonra gelmeyen dolmuşa, saatte bir gelen dolmuşa binerim paşam sen yeter ki kapitalist düzeni yık. peki başka neye ihtiyacım yokmuş? yemeğe ihtiyacım yok sanırım. tarla falan ekip biçmek lazım. istemiyorum başkası eksin ben parasını verir alırım o da emeğinin karşılığını alsın. bu arkadaş ihtiyacım olmadığını söylediğine göre, sanırım bana bir avrupa turu ayarlayacak zira ben avrupa turuna çıkmak istiyorum parasını çalışmadan nasıl kazanacağız bilemedim.

    amk leş romantikleri. evde pc başında 31 çekip emperyalizm yıkılacak kapitalizmin amına koyacağız falan diyorlar sanırım. arkadaşlar yukarıda yazdıklarım çok temel sosyal ve insani giderler. size oturup son model iphone alacağım demedim. oturup netfliximin parasını nasıl ödeyeceğim demedim. gezmeye,yemeğe ve içmeye para lazım dedim. bu amk primatı çıkıp bunlara ihtiyacın yok diyor. bi de beni hiç tanımadan kraldan çok kralcılıkla suçluyor.

    ----------

    edit2: arkadaşlar bu arada kapitalizm diye bir şey var evet ve vahşi buna kimse hayır demiyor. ancak kölelik sistemi yok. kapitalizme bu kadar düşmansanız onsuz yaşayabilirsiniz. köye gidip kendi kendinize ekip biçip hayvan yetiştirip karın doyurabilirsiniz. youtube'u açıp bakın bir ton insan var böyle yaşayan kendi kendine yettiğini söylüyor aynı sizin kafadan. buna itiraz eden kimse yok. ama bir gerçeklik var ve o gerçeklik sizin burada yaptığınız mastürbasyonla değişmez. yok neymiş kraldan çok kralcılarmış yok neymiş patron yalakalarıymış. adama sorarlar sen ne yaptın? nedense buradaki tipleri normal hayatımızda görmüyoruz. 180 tane beyaz yakayla çalışıyorum yemin ediyorum gık demiyor kimse. ruh haliniz bozuk. dünyanız dar. buradaki adam neden patron savunsun? sadece anonim yazdığı bir yerde kime yaranmaya çalışıyor olabilir? gerçeklikten kopuk olduğunuz buradan belli.

  • 13. kısa boylu şişman gözlüklü kel çirkin fakir erkek

    lan olum bari burada bizimle dalga geçmeyin, ayıp lan. kötü insanlarsınız lan siz...

    edit: suserler bu yazıyla ilgili o kadar çok mesaj geldi ve destek verdiler ki, vicdan yaptım açıklama ihtiyacı bulundum kel kısa boylu ve gözlüklü değilim, profil resmim çok beğendiğim les grossman karakteri. sadece empati yaptım.çok duygusal milletiz...

  • 14. makas atıp can alan ehliyetsiz sürücünün tahliyesi

    17 yaşında bmw 5 serisi kullanabilen bir orospu çocuğunun babasını hayal edin, hangi siyasi güç akla gelir?

  • 15. ali el hemdan'ı vuran polisin ifadesi

    silah elde, mermi namlu ağzında, namlu hedefte, emniyet açık, parmak tetikte ama suç orucun.

    (bkz: allah kabul etsin)

  • 16. geceye değerli ama kıymeti bilinmeyen şey bırak

    “beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini çok iyi bilmelisin, ihtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, yokluğundan önce varlığının, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının.” (hâkim, müstedrek, ıv,341)
    -hz. muhammed(sav)

  • 17. şeyma subaşı'nın instagram pozu

    daha fazla etkileşim için escort pozları veren boş birinin instagram pozudur.

  • 18. cansız varlık olsan ne olmak isterdin

    (bkz: katı meyve sıkacağı)
    birkaç kere kullanıp atarlardı evin en ücra köşesine. ben de kafamı dinlerdim.

  • 19. erkeklerin çökmeye başladığı yaş

    anne babanın ölmesi, sevdiğin kişinin gitmesi, maddi sorumluluklar...

    yaşı yoktur, oluş zamanı vardır.

  • 20. en iyi wi-fi ismi

    en komiği bile zerre komik olmayandır.

  • 21. kedi besleyen erkek nonoşluğu

    (bkz: entry ve nick uyumu)

  • 22. 29 nisan 2020 covid-19 vakasının 117589'e çıkması

    bugün itibarıyla iyileşenlere +1 olarak katıldığım tablodur.

  • 23. trendyol'da satılan tuhaf nesne

    hic half-life oynamamış yazar beyanı. anılarım canlandı,sesi kulaklarımda.

  • 24. youtube premium'a ciddi ciddi para ödemek

    youtube vanced diye bir uygulamayı android telefonuma kurdum. reklam sorunu yaşamıyorum ve ayrıca arka planda kullanıyorum. gayet memnunum.

  • 25. ekşi itiraf

    hayat eve sığıyordu fakat ben pantolonlara sığamıyordum..omg!

  • 26. 29 nisan 2020 fahrettin koca'nın açıklamaları

    sorular

    a haber: cehape, ekmek dağıtmak suretiyle terör örgütü taktikleri uygulayarak, hastalığı ekmekle veya dağıtım ile bulaştırabilir mi?

    akit tv: oruç, koronaya karşı bir sorun yaratır mı?

    fox tv: ölü sayıları arasında yıllara göre bir tutarsızlık var ve bu da dile getiriliyor. buna dair bir açıklama yapacak mısınız?

    trt: hayat ne zaman tamamen normale döner?

    sözcü: avmlerin açılması, salgını tekrar artırır mı?

    memurlar.net: sağlık çalışanı alımı yapacak mısınız?

    donanımhaber: bedava 3.parti maske mesajını ne zaman yollayacaksınız?

    yaban tv: av sezonu açılacak mı?

    flash tv: halay için güvenli mesafe ne kadar olacak?

    cevaplar da bakanın kafasına göre vereceği cevaplar olacak zaten. millet çalışmış, banka önü, noter önü, market içi kuyruğu beklemiş, maskelerin mesajları gitmemiş falan mühim değil.

  • 27. karadeniz'de çay hasadını bilen genç yok

    giresun ve ordu için konuşabilirim, rize'nin durumunu pek bilmiyorum. fındık para etmiyor. otlak yok, mera yok, kalabalık küçükbaş sürülerini idare edemezsin. bölge coğrafyası, balıkesir, bursa gibi ya da güneydoğu'daki gibi entegre tesislerin kurulmasına uygun olmadığı için koca koca çiftlikler yapıp besiler, mandıralar kuramıyorsun yani büyükbaş hayvancılık da karlı değil. bölge halkının elinde bir çay kalmıştı; onda da maliyetlerin artmasının yanında çaykur ve diğer kooperatiflerin alım fiyatları da düştü. diğer yandan sadece tarım girdileri değil, her şey pahalandı. kaldı ki çay gibi ekimi ayrı dert, toplaması ayrı dert, saklaması ve satışı ayrı dert olan bir üründen bahsediyoruz. senin emeğinin karşılığı, eksperlerin, kooperatiflerin veya tüccarların paşa keyfine kalmış.

    bir 20 yıl önce iş alternatifi azdı, köylü daha da sadeydi, daha mütevazi idi. 15-25 yaşlarında bir insansın mesela, baban seni çayın, fındığın parasıyla yetiştirmiş, o parayla okutmuş. babanın babası da öyle. ve bu, sülalenin çoğu için geçerli. her iş, birlikte yapılıyor. malın para ediyor, toprağın da. giderin de olmayınca kıyıya köşeye bir şeyler atabiliyorsun. amcan, zamanında tarlaları satmış, istanbul'a gitmiş ama o parayla iş kurmuş. toprakla, inekle, keçiyle uğraşmak istemiyorsan, senin için en iyi alternatif, onun yanına gidip ortak olmak. belki sen de tarlanı satarsın ya da kiralarsın, o kıyıya köşeye artığını da ekleyince istanbul'dan ev almaya, iş yapmaya yeter. orada tutunursun, tutunamazsın, orası sana ve şansına kalmış.

    ama günümüzde böyle değil. tarımdan ve hayvancılıktan kazandığınla giderin hemen hemen aynı. kendi yetiştirdiğin mısırı, lahanayı, fasülyeyi yiyip kendi peynirin ve tereyağınla karnını doyuruyorsun. baska bir şey yok. ama yeni nesil istemiyor bunu, cefa çekmek istemiyor. belki sadece özendikleri için belki de gerçekten artık bu düzenin geleceği olmadığını gördükleri için, dedesinin, babasının yaptığı şeyleri yapmak istemiyorlar. haklılar da bence.

    "makas tutmayı bile bilmiyor." diye kızdığınız gençler, suçlu değil. tarımda, ekonomide sürdürülebilirliği sağlayamayanlar, halkın emeğini sömüren tüccarlara, komisyonculara "dur!" diyemeyenler suçlu. önceden fındıkta doğulu işçiler çalışırdı, bu insanlar, kendi toprağı olmayan, sanayi yatırımı olmadığı için fabrikalarda da çalışamayan, kamyon kasalarında gelip kamyon kasalarında yatan insanlardı. durumları kötüydü ama en azından onlar da hasat döneminde kazandıkları yevmiryelerle kendi tenceresini kaynatabiliyorlardı. şimdi onlar da yok çünkü artık karadenizlinin onlara verebileceği para, onların tenceresine de yetmiyor. suriyelilere, gürcülere kaldı iş, onlar da ölümü gördüğü için sıtmaya razı olmuş insanlar.

    nasıl kendi diyarbakır karpuzumuzun, mercimeğimizin tohumunu bile kaybettiysek, bu gidişle kendi çayımızın fidelerini de kaybedeceğiz. tarlalar kuruyacak belki su basacak, baş edemediğin bilmem ne böceği gelecek belki de yerine birileri bir şeyler dikecek. 20 yıl sonra da çayda dışa bağımlı olursak, ben hiç şaşırmam.

  • 28. duman vs mor ve ötesi

    dinleyici kitlesi üzerinden yorum yapılması abes olan kıyaslama.
    yahu dinleyici kitlesi ergen diye bir grubu yerden yere vurmak nedir? grup üyeleri "ulan bizi ergenler dinliyor, biz başka türlü müzik yapalım" mı desin?
    duman 90ların seattle menşeili grunge müziğini türkçe sözlerle yoğurmuştur, mor ve ötesi ise daha alternatif bir gruptur, yazıldığı gibi suede'e ve başka bazı gruplara benzer bir sound'a sahiptir. birbiriyle kıyaslanması müzikal anlamda çok zordur.
    müzikal kalite anlamında ikisinin de ilerlemiyor olduğunu, hatta duman'ın durduğunu, 7 senedir albüm çıkarmadığını söylemek gerekir. yazıldığı gibi duman'ın (bkz: dünya yalan söylüyor) gibi bir albümü olmasa da bence mor ve ötesi'nin de (bkz: yanıbaşımdan)(bkz: kırmış kalbini)(bkz: ah) kadar kuvvetli şarkıları yoktur. kaç kere bu şarkıları dinlerken hıçkıra hıçkıra ağladığımı bilirim. müzikal kalite olarak ben ikisinin birbirine yakın olduğunu düşünüyorum: ikisinin de muazzam şarkıları var, ikisinin de rezalet işleri var. bununla beraber yazıldığı gibi mor ve ötesi'nin müziğinin daha katmanlı, komplike ve lezzetli olduğunu düşünüyorum, duman'ın pek çok şarkısının sound'u birbirinin aynı oluyor.
    müzikalite dışında mor ve ötesi'nin topkapı'da yaptığı senfonik konser gibi kaliteli bir canlı kaydı varken duman'ın böyle bir kaydı yoktur. duman konserlerine pek de özen göstermeyen bir gruptur; gelirler, çalarlar, söylerler, giderler. mor ve ötesi daha ciddidir, daha muntazam giyinirler, konserlerine daha iyi hazırlanırlar, seyirciye kendilerini daha değerli hissettirirler.
    grup üyelerine bakarsak hem duman'ın gitaristi batuhan mutlugil hem mor ve ötesi'nin gitaristi kerem özyeğen gayet yetenekli ve başarılı gitaristlerdir. harun tekin ile kaan tangöze'yi kıyaslamak mümkün değil bence zira ikisi tamamen farklı zevklere hitap eden güçlü vokallerdir. harun tekin'in sesi duman şarkılarına gitmez, kaan tangöze'nin sesi de mor ve ötesi şarkılarına.
    iki grup da son derece muhaliftir, duman göstere göstere yaparken mor ve ötesi derinden göndermeler yapar, herkes anlamaz. ben ortaokuldayken hiçbir şey anlamıyordum, üniversitede anlamaya başladım mor ve ötesi'nin liriklerini.
    başta dediğim gibi müzikal olarak birbirinin benzeri olmayan gruplardır. mor ve ötesi red hot chili peppers gibi, muse gibi bir gruptur hatta bence ikisinden de iyidir. duman ise alice in chains gibi, pearl jam gibi bir gruptur, daha grungedır, daha arabesktir. öyle ki benim gözümde pearl jam'in black şarkısıyla duman'ın yanıbaşımdan'ı birbirini tamamlayan iki parçadır, hep ikisini art arda dinlerim.
    yeküne vurduğunuzda ben mor ve ötesi'nin daha iyi olduğunu düşünüyorum ama bu duman'ın kötü bir grup olduğu anlamına gelmiyor. duman bence türkiye'de yapılmış en damar şarkılardan birkaçını bestelemiştir ve bu da takdire şayandır. ama hadin artık stüdyoya girip yeni bir albüm kaydedin de dinleyelim be, kaç senedir aynı şeyleri dinletiyorsunuz.*

  • 29. aşk 101

    neden tuba ünsal sadece ince ve zayıf olduğu için mi oyunculuk olmasada olur mu

  • 30. 28 nisan 2020 erdoğan'ın donald trump'a mektubu

    3 yıllık rus döneminden sonra 3 yıllık abd dönemine geçiyoruz galiba.
    kucaktan kucağa ideolojisi.

  • 31. aşk-ı memnu'da kim haklıydı sorunsalı

    tabi ki hilmi önal. adam bütün dizi boyunca gerçekleri anlatıp durdu biriniz de sallamadınız. reyiz resmen yargı dağıttı be.

  • 32. sözlük yazarlarının profil resimleri

    şüphesiz ki, en güzeline benim sahip olduğum fotoğraftır...

  • 33. erdoğan'ın erken seçime hazırlandığı iddiası

    umarım kendisine bu öneriyi yapanla istanbul seçimlerini tekrarlatan akıl:) aynı akıl olsun.

  • 34. avokadonun adedinin 6 tl olması

    1 dolar bile değil, bence ucuzmuş dediğim fiyat. farkında mısınız biz fakirleşiyoruz, hayatın pahalandığını bir gerçek ama esas sorun bizim alım gücümüzde. paramız pul oldu, günlerce çalışıp üç kuruş para alıyoruz. o da her geçen gün daha da değersizleşiyor.

  • 35. lisede statü farkı yaratan nesneler

    (bkz: nike total 90)
    (bkz: cep telefonu)

  • 36. bilgisayar ağırlaşınca yapılması gerekenler

    başlat çalıştır msconfig yazıp açılışta açılan uygulamaları devre dışı bırakmak.

  • 37. ruh eşini bulamamak

    arayanlar bulamaz ama bulanlar hep arayanlardır diyerek kendimizi kandırdığımız, romantik komedilerin ve kitaplarin kadin erkek fark etmeksizin aramaya inanmak adina cagrisimlarda bulundurdugu kisidir. eger bu kisi her şey bitti derken çıkagelen insan olacaksa da ne bilim cok zahmet etmesin. hayat icimizden hevesimizi aldiktan sonra cok bir kiymeti kalir mi emin degilim.

  • 38. covid-19 sürecinde normale geçiş takvimi

    benim anlamadigim ortada bir asi, yuzde yuz ise yarayan bir ilac vs yok, virusun bir yere gittigi de yok. tedbirlerden dolayi yayilma hizi yavasladi sadece. nasil normallesecek her sey? normallestigi anda yine salginin 2. dalgasi baslamayacak mi?

    edit: "evde mi otursun insanlar yillarca, bunu mu istiyorsun ha?"dan tut "senin tuzun kuru, butun gun yan gel yat netflix izle tabii"ye kadar bir suru mesaj aldim. ben sadece gercegi hatirlattim, bana kizmissiniz ama sinirlendiginiz durum aslinda normale donmek icin bir cozumun olmadigi gercegi ve bunun hissettirdigi caresizlik. "yeni normal"e adapte olmak zorundayiz ama bu yeni normal hayatin her alanina nasil uygulanabilir bilmiyorum.

  • 39. 29 nisan 2020 ziya selçuk açıklamaları

    dünyada kendi vatandaşlarımız kadar "okula düşkün" bir toplum yok. virüsün binlerce kişiyi hasta edip can aldığı ortadayken anne babalar çocuklarına bakmak istemedikleri için onları okula göndermeye uğraşıyorlar. çünkü siz gönderin okula, öğretmen peşinden koşsun. neden hala eğitim öğretimi düşünüyoruz?

    2020 yılında teknolojinin zirvesinde yaşıyoruz. youtube'ta bütün derslerle ilgili videolar var, eba'da hem internetten hem televizyondan yayınları izleyebiliyorsunuz. halen sınıf tekrarı yapsınlar diyenler bile var. lisenin bile 4 yıl olmasını fazla buluyorken, son yılı rapor alıp evde üniversite sınavına çalışmakla geçiyorken, okulda tyt-ayt soruları çözerek vakit öldürülüyorken, neden çocukları okula göndermeye çalışıp hayatlarını tehlikeye atıyorsunuz?

    çocukların yakasını bırakın !!

  • 40. yarasa yiyen çinlinin sözlükte alacağı nick

    yarasa iyi ama yaramadı

    bu da ilk entrysi;

    böyle olacağını nereden bilebilirdim...

  • 41. alman ekonomisinin dibe vurması

    alman maliye bakanı'nın -6.3 büyüme oranı için kullandığı ifade.

    https://www.sozcu.com.tr/…omisi-dibe-vurdu-5782918/

    herhalde almanca'da "hamdolsun teğet geçti" diye bir ifade yok.

    adam klasik alman dürüstlüğü ve düz mantığı ile tüm olanları ve olabilecekleri anlatmış.

  • 42. erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular

    #106235404 entry sahibine ithafen

    her erkeğin içinde yatan pezevenklik kadar.

    edit: imla

  • 43. ünlülerle özdeşleşmiş nesneler

    mehmet ali erbil - derin dondurucu.

  • 44. döneminin en baba telefonları

    panasonic gd92

  • 45. annesini ve kardeşini öldüresiye döven adam

    link
    dikkat fotoğraflar +18 dir, hassas olanlar bakmasın lütfen.
    dün akşam abisi tarafından annesiyle birlikte öldürülesiye dövülüp kanlar içerisinde bırakılan kamer can hâlâ sesini duyurabilmiş değil.
    gündem olması ve gerekli yerlere müracaat etmesi için desteklerinizi esirgemeyin.

  • 46. 8 milyon ateist haklı 4 milyar insan yanılıyor mu

    böyle durumlarda aklıma hep çiftlikbank röportajı yapılan kadın geliyor.
    "üye sayısına baktık. bu kadar insan aptal olamaz dedik"

    edit: link (cumhuriyet)

  • 47. öztekin'in kavuğu gökbakar'a vermesi gerekliliği

  • 48. 29 nisan 2020 barış yarkadaş'ın 40 milyon iddiası

    ben yanlışlıkla söylenmiştir dedim ama uyarılara rağmen kendini kanıtlamaya çalışmış. şunu söyleyen adamın zeka seviyesi en fazla ortalama altıdır ve bu adam ana muhalefet partisinde görevde.

    sonra chp neden kazanamıyor? bu tipin yerine kahveden bir dayıyı çek koy partiye çok daha fazla katkı koyar.

  • 49. çağımız insanının en büyük kusuru

    tahammülsüzlük.

    bonus: empatiden yoksun olmak.

  • 50. 22 aralık 2016 ışid'in 2 askerimizi şehit etmesi

    unutmadık üstelik onları orada işid'e terk edenleri hiç unutmadık, işidçileri türkiyeye salan orospu çocuklarınıda hiç unutmayacağız. bunların hepsinin hesabı sorulacak.