Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. ırak ordusunun ışidlileri uçurumdan aşağıya atması

    gelip de burada "ama doğru değil. hem atatürk olsa öyle yapmazdı." falan diye hümanizm kasanlara ağız dolusu hassiktir çekmek istediğim eylemdir.

    tek suçu eşcinsel olmak olan zavallıları patır patır çatıdan aşağı atan, askerimi diri diri yakan islamik foseptik çukurlarına bokumun tek dokusu kadar acıma duygusu hissetmiyorum. bunların ankara'da oturan takım elbiseli soydaşlarının da deyimiyle: su testisi su yolunda kırılır yavrum. beter olun, haykıra haykıra geberin. yanınıza zihnen zerre farkı olmayan birkaç ankara sakinini de alabilirsiniz hatta.

    ha ayrıca atatürk referansı ile konuşan arkadaş; atatürk hayatta olsaydı bunların derisini yüzerdi.

    edit: hiçbir şeyden haberi olmadan ingiliz emperyalizminin kurbanı edilerek çanakkale'ye getirtilmiş gencecik anzak askerlerine sahip çıkmak ile canlı hd yayında cihat uğruna böğüre böğüre boğaz kesen arap boklarına hak ettiği muameleyi yapmak arasındaki farka kafası basmayıp teröriste hem de atatürk'ün sözleriyle sahip çıkan pıtırcık tutmuş bir de "atatürk'ün yaptıklarını farz etmek sana kalmadı." demiş. valla hadise şarkısı tadında göndermelerle, "kafanda canlandırdığın atatürk" diye element uydurmakla olmuyor bu işler, atatürk'ü zerre anlamayıp sonra burada ondan alıntılar yapmayacaksın, önce araştırmanı iyice yap da ondan sonra reenkarnasyon kasıp laf yarışına girersin. kubilay olayı sonrası menemen'in haritadan silinmesini emretmiş, ülkesini arap karanlığından ve ortadoğu zihniyetinden kurtarmak için kurtuluş savaşı'nda verdiği mücadelenin yedi misli mücadele vermiş ve bu uğurda sert olmaktan çekinmemiş adamı zerre anlamamış, istiklal mahkemeleri desem "o mahkeme değil marş bikerem hıh" demesinden korkacağım ergenyus gelmiş mahalle kezbanı laflarıyla kof hümanistliğini savunacak. bir sonraki adım: "keşke yunanlılar'ı da denize dökmeseydik de gemilerine yakıt ikmali yapsaydık. :/" bir siktir git ne olur. gün gelir de atatürk'ün yaşamı boyunca savaştığı zihniyete hem de atatürk'ün götümden anladığım felsefesiyle sahip çıkacak kadar nâkâbil olmaktan imtina ederim gerçekten.

  • 2. 15 temmuz'da bira içen insan

    hayda 15 temmuz kandil falan mı oldu?

    (bkz: 15 temmuz recaip erdoğan kandili)

    edit: bir de karar verin abi şimdi bu 15 temmuz milli bayram mı, anma mı, destan mı, yas mı, dini bayram mı tam olarak ne yapmamız gerekiyor? alkol almayalım tamam, kurban mı keselim, şeker mi dağıtalım, oyuncak tank alıp bozalım mı? napak he

  • 3. doktorun sütyeni izin almadan çekmesi

    bir doktor olarak söylüyorum. taciz olayı vardır/yoktur araştırılması gerek. eğer olay bize aktarıldığı gibiyse taciz olma ihtimali var.

    ancaak. koşuya katılacak hastaya rapor vermek için kalbini dinlemeye ne gerek varmış da, kalp ile memenin ne alakasi varmış da. zır cehalet kokan onlarca yorum. bi tanesi de demiyor ki bu konuyla ilgili zerre kadar bilgim olmadığı halde yorum yapma hakkını nerden buluyorum?

    bu kızın kalbine spor esnasında bir şey olsa yine ayni cahiller yine aynı doktoru linç edecekti.
    hem de neden kalbini dinlememiş diyerek. zihniyet bu maalesef.

  • 4. erdoğan atatürk'ten daha fazla seviliyor

    türkiye'de değil erdoğan, hiçbir lider veya siyasetçi atatürk'ten daha fazla sevilemez, nokta.

  • 5. ömer halisdemir

    15 temmuz denen saçmalığa katlanmama sebep yegane şeydir.

    bu ülkenin onurudur.

    gerçek kahramandır.

    tarihe not düşülsün: akp tarafından türk silahlı kuvvetleri bünyesine özenle yerleştirilen fethullahçı orospu çocukları tarafından şehit edilmiştir.

    edit: ekleme

  • 6. uzman sözlük kadrosu

    osmanlıca ya da nam-ı diğer osmanlı türkçesi.
    bir gecede cahil kalanlar için dedelerinin mezar taşı okunur.*

  • 7. wesley sneijder

    normalde bir beşiktaşlı olarak gidişine sevinmem lazım. üstüne galatasaray'ın içinde bulunduğu kaos, yeteneksiz bir teknik direktör, çapsız bir yönetim falan ama ne yalan söyleyeyim üzüldüm. türkiye'ye gelen en önemli oyunculardan biriydi. yolu açık olsun.

  • 8. 15 temmuz 2016 darbe girişimi tiyatrosu

    kontrollüdür, tiyatrodur veya tamamiyle gerçektir fark etmez. 15 temmuz gecesi dışarı çıkmadım ve hiçbir mahcubiyet hissetmiyorum.

    olayların tamamen gerçek olduğunu varsaysak bile, bu adamların bu kadar yükselmesini sağlayan halihazırdaki hükumettir. bunlara "ne istediniz de vermedik" diyenler kendileridir. bu örgütün liderini türkiye'ye "memleketine gel de bitsin bu hasret" diye çağıran bizzat halihazırdaki cumhurbaşkanıdır. paranın arkasından mustafa kemal atatürk'ü kaldırıp türkçe olimpiyatları'nın reklamını koyan bizzat iktidarda olan partidir. ben bilek çürütürken, 30 bin lira yıllık ücretli özel cemaat dersanelerinden çıkan ne hikmetse herkesi üniversiteye yerleştiren kendileridir. sınavda "şifre skandalı" patlayınca "bankamatikte de şifre var ehehe" diye halkla adeta taşak geçen dönemin bakanıdır. hak edip akademisyen olamayan, hak edip asker olamayan, hak edip istediği işe giremeyen, hak edip bir üst tercihindeki üniversiteye giremeyen herkesin hakkını yiyip yerini alan cemaat, ona bu yolu açan hükumet, hükumete de bu yetkiyi veren kendilerine oy verenlerdir.

    iktidar partisine bir kez bile oy vermemiş, cemaatle hiç bir irtibatı olmamış biri olarak darbenin gerçekleşmesinde bir katre payım olmadığı gibi, darbenin önlenmesinde de kimseden görev kabul edecek değildim. ve hatta, "bunların bu hale geleceğini tahmin edemedik, rabbim de milletim de beni affetsin" diyosunuz ya sayın cumhurbaşkanı; ben sizi affetmiyorum.

    o gece ölenlere allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. biz sizin de hakkınızı savunmak için; türkiye'yi şeyhler ve müritler ülkesi yapmak isteyenlere karşı durmaya devam edeceğiz. iş işten geçmeden evvel.

  • 9. fatih terim ve adamlarının yüzevler'i basması

    düşünsene jürgen klopp stuttgartta mekan basmaya gidiyor.

    tanım: yürüyen ego + yürüyen cahil fatih terim'in şaşırtmayan hareketlerinden biridir.

  • 10. khk ile atılan evetçi

    iş kendisine dokunana kadar en büyük evetçi ve reisçi; iş kendisine dokunduktan sonra "adalet mi var ülkede", "bari suçumuzu söyleyin ama nerde sizde o yürek" gibi laflar eden komik bir adam. marjinal mi peki bu tip, hayır tam aksine ülkenin en az %50'si, %70 ila 80'e kadar da yolu var ben söyleyeyim.

    belki birkaç gün önceki adalet yürüyüşü ve mitingi için "amına kodumun gılıçtarı" bile demiştir. bi de "adalet bir gün herkese lazım olur" yazmış :)

    birkaç gün önce yazdığım şeyi bir kez daha yazmak istiyorum. bu ülke, sokağa hak aramak için çıkanlara ana avrat sövüp, anarşik deyip; kendi mahallesinde en ufak bir memnuniyetsizlikle yol kesen, köyünde baltalarla toplanan insanların ülkesi.

  • 11. 15 temmuz'dan çıkarılacak tek ders

    zamanının en muteber dini cemaati aslında nasıl bir götverenmiş gördük değil mi?
    bu dersi çıkarsak gerisi gelir zaten.

  • 12. 15 temmuz anmalarına katılanların genel profili

    yüksek eğitimli, özgürlüğe önem veren, başkalarının düşüncesine saygı duyan, herkes için özgürlük isteyen, hükümeti değil devleti destekleyen, çocuklarını zorlamayan, din ile devleti ayrı tutan ve suriyeli olmayan milyonlarca insandır. *

    geziciler mi? onların alayının iq seviyesini toplayıp götüme soksam canım yanmaz.

    edit: mesaj atıp "helal kardeş, bu gezici piçler vs vs..." yazan var. daha da bir şey demiyorum. *

  • 13. süleyman soylu

    trt binasına helikopterden halatlarla bırakmışlar operasyon için .ben öyle duydum

  • 14. galatasaray taraftarlığını bırakmak

    galatasaray'ın ilk şampiyonluğunda taraftarlığa geri dönecek insan beyanı.

  • 15. özgüven eksikliğinin nedenleri

    babandır. babanın psikolojik sorunlarıdır. babaanne ve dede ile yaşamaktır. annenin, baban ve ailesi tarafından ezilmesi ve senin o küçük aklınla hiç bir şey yapamamandır. aile kavramının olmamasıdır. baba rolünün olmamasıdır. yani en büyük etken ailedir.

  • 16. yeliz koray'ın gözaltına alınması

    (bkz: perşembenin gelişi çarşambadan bellidir)

    okur okumaz, yürek yemiş demiştim; boku yemez inşallah.

    ayrıca demokrasi bayramı'nda göz altına alınmış olması da ayrı efsanedir.

  • 17. ekşi itiraf

    bir kanser hastasının en büyük düşmanı bedenidir.
    o yüzden dışarıdan gelebilecek hiçbir kötülük onu kolay kolay yıpratamaz.
    zaten hastalıklı bir bedene hapsolmak onun için yeterince kötü bir durumdur. bir iç savaşın içindedir.
    kişinin beyni uzun yıllar geçse de bu düşünceye alışamayabilir ya da alışır da boşluğuna geldiği anlar olur; mesela bazen 10 dakika soluksuz yürüyebileceğini sanır veya düştüğü yerden yardımsız kalkabileceğini...
    halbuki aynı beyin size, yaşadığı zor günlerde aldığı kokuları duyar duymaz istifra etme emrini rahatlıkla verebilir. zaman mekan umurunda değildir. ya da bir anda o günlere tekrar dönebilme ihtimalinizi aklınıza sokar.
    ölümün korkulacak bir şey olmadığını bildiğiniz halde genç yaşta toprak altına girebilecek olma ihtimalinizin yüküyle yüzleştirir, yaşayamadığınız güzel şeyleri bir bir gözünüze sokar.
    yaşadıklarınız kötü şeyleri de aklınıza getirmek için an kollar.
    gördüğün her çocuktan sonra "seninki de böyle mi olurdu?" diye sorar. asla öğrenemeyeceğini bildiği halde sorar.
    kısacası,kanser hastasıysan eğer: kanın, beynin, gözün, kulağın; yani tüm hücrelerin senin en büyük düşmanındır. sen yaşamak istedikçe onlar toprak olmak ister. söz geçirmek için güçlü görünmek yetmez. güçlü olmak senin için zorunluluktur...

  • 18. tıkabasa mucize dolu bi kitaba insan yazgısı demek

    batlamyus 'un tanrının kendisi olduğunu gösteren mucizelerdir.

    (bkz: iskenderiye kütüphanesi)

    batlamyus almagest adlı eserinde güneş sistemini incelemiş ve tıka basa mucize dolu kitaptan 6-7 yüzyıl öncesinde bir çok bilgiyi öncesinden bize vermiştir.

  • 19. 14 temmuz 1987 queen afyon konseri

    o gün eskişehir'den izmir'e gidiyorduk. daha uşak'ta yol tıkanmıştı ne olduğuna anlam verememiştik. bayram değil seyran değil, üstelik haftaiçiydi. bu konserin yol açtığı tıkanıklık olduğunu ertesi gün gazetelerde okumuştuk. afyon afyon olalı öyle bir kalabalık görmemiştir. ben o zaman queen falan bilmediğimden anlam verememiştim. kıymetini ancak şimdi anlıyoruz. bugün afyon'a freddie mercury'nin heykeli dikilse yeridir.

    edit: "uşak afyon'dan önce gelir" diyenler. maalesef uşak'tan izmir'e kadar geliş şeridi tıkalıydı. afyon üzerinden gitmemiştik zaten. eskişehir'den izmir'e afyon üstünden gitmenin yolu uzatmak dışında hiçbir manası yok. buradan dediklerimin sahihliğini sorgulayanları kınıyorum.

  • 20. sosyal medya kullanmayan erkek

    (bkz: yaz yaz çekinme)

  • 21. 15 temmuz 2017 büyük galatasaray boykotu

    değerli galatasaray taraftarı!

    kulüp elden gidiyor.

    olay sadece wesley sneijder'in takımdan söküp atılması değildir.

    asıl olay,

    uefa avrupa liginde ilk maçını yapan bir takıma karşı 2-0 lık alınan yenilgi sonrası kadroda olmayan sneijder'in gönderilmesidir.

    ıgor tudor denilen adamın bu maça çıkmadan önce rakibin adını ilk defa kurada gördüğümde duydum deme cüretini gösterebilmesi, bu kadar iş ahlakından yoksun, böyle terbiyesiz bir herifin galatasaray teknik direktörü olabilmesi, üstüne üstlük bu adamın katakulliyle karabükspor'dan getirilmesidir.

    olay takımda futboldan anlayan tüm oyuncuların bir bir gönderilmesidir.

    selçuk inan gibi birinin bu takımın kaptanı olabilmesi ve kesinlikle eleştirilememesidir.

    olay riva arazisinin emlak konut'a hibe edilmesi, dursun denen tetikçinin bu anlaşmayı kimseye sormadan gerçekleştirmesidir. florya'nın da benzer bir şekilde yok pahasına elden çıkarılacak olmasıdır.

    yeter! gözbebeğimizi bu tetikçilere teslim edemeyiz.

    sneijder'in kovulması bu kulübün yıllardır süregelen kötü yönetiminin geldiği son noktadır, bardağı taşıran son damladır.

    onurlu galatasaray taraftarını, forma almamaya, maçlara gitmemeye, kombinelerini ve bein sports üyeliklerini iptal etmeye çağırıyorum.

    gün galatasaray'ı içten kemirmeye ve çökertmeye çalışan, başkanından menajerlerine, derin bağlantılı komisyoncularından liselilerine kadar tüm asalak ve sabotajcılarına karşı birlik olma günüdür.

    galatasaray galatasaraylılarındır!

  • 22. yerim destanınızı

    yazının içeriğinden kısmen bağımsız olarak şu soruyu soralım.

    türkiye'de muhalif kesim 15 temmuz konusunda neden coşkulu değil?

    bunu anlamak için üç dinamiğe bakmak lazım
    1. akp - gülenciler ilişkisi

    1.1 akp ile gülenciler arasında ideolojik olarak çok da bir fark yok. iki harekette siyasal islamcılık ideolojisine bağlı. yani demokratik sistemi kendisine karşı kullanarak aşama aşama otokratik bir dini rejim kurmak istiyor. aradaki fark akp bunu sandık üzerinden yani seçilmişler üzerinden yaparken gülenciler bunu bürokrasiye sızarak yani atanmışlar üzerinden yapmak istiyordu.

    1.2 akp'nin gülenciler konusunda günah çıkarmamış olması
    akp'li siyasilere ve yazarlara baktığımızda çelişkili bir hikaye var. bir taraftan deniyor ki gülenciler fi tarihinden bu yana aynı amacı ve yöntemi güdüyorlardı ama bir taraftandan da deniyor ki 17-25 aralık'a ya da hakan fidan olayına kadar bunı farketmedik. bu çelişki.
    laik kesim haklı bir biçimde yıllardır gülencilerin ne mal olduğunu biliyordu. yani gülen'in meşhur "devletin sinir merkezlerini ele geçirinceye kadar sessiz takılacağız" muhabbetini akp'liler bilmiyor muydu? eşek gibi biliyorlardı. ama ortak düşman olan "laik establishment" ortadan kalkıncaya kadar işlerine geldi. bugün dhkp-c'den ya da pkk'ya üyelikten ya da yardım yataklıktan mahkemeye çıksanız ve hakime "ben 2014'e kadar bunu yaptım, sonra tövbe ettim" desen kaç hakim sikler.

    ergenekon-balyoz davaları bugün düşmüş olsa da amaçlarına ulaştı. bu davalarla ordunun kurumsal olarak bir aktör olması muhabbeti bitti artı gülenciler ordu içerisinde yükselebildiler.

    dolayısıyla gülencilerle mücadele konusunda "bu işi sen çıkardın tabi ki sen temizleyeceksin zaten aynı yolun yolcususunuz" bakışı var

    2. akp'nin 15 temmuz'u abartması

    sanırım en belirgin olanı bu. her ne kadar 15 temmuz ilk başarısız darbe girişimi olmasa da (bkz: talat aydemir) şu anda 15 temmuz türk tarihindeki en büyük hadise olarak gösteriliyor. kurtuluş savaşı falan hep faso fiso. üzerine o gece yaşananların abartılması (erdoğan'ın neredeyse keramet sahibi olarak gösterilmesi vs) eklenince insanlarda biraz baygınlık yaratıyor.

    ki akp'nin bunu yapması da kendisi açıdan oldukça rasyonel, bunu da ekleyeyim
    (bkz: 15 temmuz afişleri/@madonnanin yagli zencisi 2)

    3. 15 temmuz öncesi ve sonrası akp-muhalif kesim ilişkisi

    ismet inönü'nün thomas paine'e belki bilerek belki de bilmeyerek selam çaktığı meşhur bir lafı vardır. şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru bir haktır.

    akp bir süredir kendi eliyle şartları tamam hale getiriyor. muhalefete demokratik alanda yer tanımazsan, seçimlerde katakülli yapmaya başlarsan ve alenen kriminalize edersen (bizim kadar reisçi olmayan herkes ajan, hain, terörist vs) insanlar demokrasi dışı yöntemlere katılmasalar da "greater good" adına yol vermeye başlar.

    türkiye'nin bugün suriye gibi üçlü bir iç savaş yaşamamasının tek değilse de en büyük sebebi laik kesimin gerek sandığa güvenin az da olsa kalması gerek de konformizm sebebiyle henüz o yola girmemesi. bugün "ekonomik kriz çıksın, ben işsiz kalmaya razıyım yeter ki şu herifler gitsin" diyen insanlar 10 sene sonra "paramı geçtim canım bile gitsin, yeter ki şu herifler gitsin" demeye başlar. bunun bir adım ötesi de geçmişte ingiltere örneğinde (bkz: glorious revolution) daha yakın tarihte ırak örneğinde olduğu gibi dış müdahalelere cevaz vermektir.

    millet olmanın kriteri aynı dile, aynı etnik arkaplana vs sahip olmak gibi statik ya da geçmişe bağlı şeyler değildir. beraber yaşama arzusudur yani geleceğe bağlı şeylerdir. türkiye özellikle son beş senede bunu kaybetmeye başladı ve bu kaybediş giderek hızlanıyor.

  • 23. 15 temmuz 2017 kılıçdaroğlu tbmm konuşması

    a haber'in bölünmüş ekranda kılıçdaroğlu'nun havalimanından kaçtığı iddia edilen görüntüleri eşliğinde yayınladığı konuşma.

    türkiye türkiye olalı böyle rezil, şerefsiz ve alçak bir güruh görmedi.

    erdoğan konuşurken ne yapacaksınız?

    gel bu hasret bitsin desem?

    yer mi?

  • 24. hacettepe onkoloji hastanesi rezaleti

    edit: imla hatalarına takılanlar olabilir hızlıca yazdığım için gözden geçiremedim affola.

    edit 2: uyarısından dolayı (bkz: kirk karakterlik nick yazan yazar kisisi) ne tesekkurler.

    edit 3: basligi yanlis bir saatte actigimin farkindayim, kaybolup gitmemesi icin ugrasan herkese tesekkurler.

    edit 4: doktor ismi ve isimleri konusunda çok mesaj alıyorum. isteyene bu isimleri de gönderdim. isimleri yazmama sebebim bir arkadaşımın hukuki süreçte bu isimleri entryde paylaşmanız
    sizin adınıza sıkıntı yaratabilir demesiydi.
    hukukçu arkadaşlar bilgi verirlerse isim paylaşmaktan da çekinmem.

    edit 5: babamın durumunu soran çok fazla kişi var. tek tek teşekkür ederim. babam 6 kg verdi iştahı yerinde. fakat çok aşırı yorgunluk var. bugün bizzat iki kat merdiveni zorlanarak çıktığına ve eve girince kendini koltuğa attığını gördüm. moral vermeye pozitif tutmaya çalışıyoruz.

    edit 6: birçok doktor, tıbbi araştırmacı mesajlarını, iyi dileklerini ilettiler. hala sonuçlara bakarak yardımcı olmaya çalışanlar var hepsine sonsuz teşekkürler.

    şunı atlayamak istemiyorum, tersi fikirde olan doktorlarda şahsıma ulaşıyorlar. doktorları kötülemek, asmak, kesmek için fırsat kolluyorsunuz, yapacağınız hukuki işlemlerden bir sonuç alamazsınız gibi söylemlerde bulunanlarda var. şimdi soruyorum aynı dert kendi ailesinden herhangi birinin başına gelse tüm hastaneyi seferber eder mi etmez mi, bizim çektiğimiz onca sıkıntıyı bu kişiler çeker miydi. hadi olmaz ama bekletildi, başımıza gelenler onlarada oldu diyelim tepkisi ne olurdu. hastanede bundan sorumlu kim varsa uğraşılıp cezaları verilmez miydi. se ki koca profesörsün hiç böyle şeyleri sana karşı yapabilirler mi değil mi? bu insanlara gerçekten üzülüyorum.

    sorun ne biliyor musunuz..matematiği, fiziği, biyolojiyi iyi yaptın gel doktorsun demekten kaynaklanıyor. keşke birazdan insani vasıflar üzerine gelişebilseydiniz.

    bu söylediklerim bir genelle değil bilhassa sözlükte o kadar çok kaliteli doktordan mesaj aldım ki anlatamam. işinize ve insanlara gösterdiğiniz bu davranışlar için hepiniz önünde saygıyla eğiliyorum.

    hala insan olamayanları da vicdanları ile başbaşa bırakıyorum.

    ------------

    maalesef ki sorumsuzluklar sonucu birkaç gün önce ankara onkoloji hastanesinde meydana gelen rezalettir.

    uzun bir yazı olacak vaktiğinizi çaldığım için şimdiden özür dilerim.

    kardeşimin ısrarı ile babamın gittiği hastanede basit bir tomografi çekimi ile başladı sürecemiz ardından akciğer kanseri olduğunu öğrenmemiz ve şu an geldiğimiz nokta... boş yere kaybedilen zaman, elde kalan ufacık umutların bir hastanenin sorumsuzluğundan dolayı kaybedilmesi. anlatacaklarımın hepsi bizzat yaşadığımız ve belgelerle ispatı olan bir konudur ve dava süreci kısa süre içinde başlayacaktır.

    kardeşim çalıştığı eskişehir yunus emre devlet hastanesinde babamın incelemeleri yapıldıktan sonra akciğer ca olduğunu öğrendik. evraklarımızla beraber eskişehir osmangazi tıp fakültesinde işlemlerimize davam ettik. tüm araştırmalar yapıldı, biyopsi sonucu, belgeler bir dosya halinde bize verildi ve tedavinizi istediğiniz hastanede yapabilirsiniz ister burada, isterseniz kendinizin seçeceği bir hastanede diyerek bizi yolladılar. ayrıca tedavi sürecenin hemen başlaması gerektiğini zira babamın zaten son evrede olduğunu ayrıca eklediler.yine eskişehir de bulunan özel bir hastanede alanında uzman bir hekime başvurduk. tedavi sonuçlarımızı inceledikten sonra hacettepe onkoloji hastanesinde immünoterapi adında bir tedaviden bize bahsetti ve düşünmemiz için kısa bir süre verdi. zira tedaviye acilen
    başlamamız gerektiğini kendisi de üzerine basa basa vurguladı. ya hacettepeye gidip immünoterapiye başlayacaktık veya bu özel hastanede kemoterapiye. babam kararını hakkında söylenenlerden de etkilenerek immünoterapiden yana kullandı.

    hacettepe onkoloj hastanesinde gerekli hocadan randevumuzu aldık. immünoterapi koordinatörü ve hocayla bir araya geldik. görüşmeden sonra eskişehir tıp fakültesinde yapılan biyopsi işleminin kendilerinin bir işine yaramadığı farklı bir yöntemle (tru-cut) biyopsi işlemi ile tekrar tanı konulması gerektiğini ve alınan parçanın parafin bloğa yatırılarak yurtdışına gönderilmesi sonucunda ilaçların gönderileceğini ve tedaviye başlanacağını koordinatör tarafından bizlere söylendi. ikinci kez biyopsi işlemi yapılacağından dolayı bu bizi doğal olarak tedirgin etti zira kanama riski, ciğerlerin patlama riski gibi
    birçok durumdan söz ediliyordu.denize düşen yılana sarılır misali bunu da kabul ettik. bu operasyon farklı hastanelerde de yapılabildiğini bize ilettiler ve seçimi ister burada ister başka bir hastanede diyerek bize bıraktılar. zaman kaybı olmaması adına
    koordinatöre işlemin ankara da hastanenizde yapılmasını istediğimizi belirttik. bize girişimsel radyoloji bölümünden randevu talebinde bulunmamız gerektiği söylendi.

    randevu alındıktan sonra 31 mayıs tarihinde biyopsi için gittiğimizde belki günde onlarca yüzlerce hastanın geldiği bir hastanede bt cihazının arızalı olduğu randevumuzun 22 haziran tarihine ertelendiği söylendi.
    bundan önce aynı gün yaşanan komik şaka gibi olaylarıda atlayamam. başımıza verilen artık rutine bağlamış bir personel bizi kolumuzdan tutarak zorla beyin mr ı bölümüne sokmak istedi ne yaptığını şaşırarak sorduğumuzda dosyaları inceledi ve salakça bir ifade ile sanki ne yaptığını bilmeyerek yanlış yerde olduğumuzu söyledi. bu arada yine aynı gün cihaz bozuk olmasına rağmen yatış yapılması gerektiğini ilettiler. cihazın bozuk olduğunu işlemimizin ertelendiğini söylememize rağmen babama 2 koldan birden damar yolu açtılar. bu işlemler için de ayrıca bir ücret istediler. gelin görün ki cihazın arızalı olduğunu bilmiyorlar bile, birbirlerinden
    haberleri yok. cihazın arızalı olduğunu öğrendiklerinde işlemler iptal edildi. oradan oraya sürüklendiğimizle kaldık. 22 haziranda gelin diyerek bizi gönderdiler.

    22 haziranın önceki günü gece 00.00 dan sonra herhangi bir şey yememesi hususunda uyardıkları için ilk trenle yola düştük yine babamın şeker hastası olduğunu bildikleri ve bizim de tekrar tekrar uyarılarımıza aldırmadan önemli olmadığını söylediler.şeker hastalığıda olan babamın saat 9.00 da yapılması gereken operasyonu 16:00 da ancak yapılabildi ve o saate kadar da babam aç bekletildi.

    babamızın çektiği acıyı yalnızca kendisi ifade edebilir diye düşünüyorum fakat operasyondan sonra söyledikleri korkunçtu. tüm batırılan iğneleri saydığını uyuşmadığını yatağa bağlandığını anlattığında biz bir şok daha geçirdik. üstüne saatlerce yine aç bırakıldı. alınması gereken parça da bir doç. dr. taranfından alınarak operasyon gerçekleştirildi ve (operasyon esnasında) kardeşimden yazılı onay alınarak +400tl bir ücret daha operasyonu yapan doktora vermek zorunda bırakıldık.

    parça alındıktan sonra orada olması gereken koordinatör de beklemediği için parçanın direkt patalojiye incelenmesi için gönderildiğini öğrendik çabalar ve ricalar sonucu parçanın parafin bloğa yatırılarak yurtdışına gideceğini anlattık ve talimat bu
    yönde verildi.
    temmuz başında sonucumuzun çıktığını bize ilettiklerinde tekrardan hastaneye gittik. patalojiye gidip parçayı almak için gerekli evrakı teslim ettiğimizde herkesin suratında tuhaf bir ifade belirdi ve bir aksilik olduğunu anladık. sonuç; alınan parçada hiçbir tümöre rastlanmadığı açık açık yazarken raporu inceleyen doktor hanımın bu temiz parçayı yurtdışına göndermenin hiçbir faydası olmayacağını söyledi. koca doçent operasyona girmeden önce yarım saat bulguları incelemesine rağmen temiz yerden parça alarak alinan parcada tümöre rastlanmamıştır raporu çıkarabilmeyi başardı.

    tekrar koordinatöre ulaştık ve prof a durumu izah ettiğinde beklememizi bizimle görüşmek istediğini belirttti. biletlerimizin saatlerini değiştirip 16.00 yı beklemeye başladık. randevulu hastaları bittiğinde ilk önce bizi aldılar içeri ve yanlış operasyon olduğunu vicdaden ve bir doktor olarak rahatsız olduğunu, çektiğimiz acının da boş yere olduğunu izah etmeye çalıştı. kısaca kararı yine bize bıraktı. ya 15-20 gün daha beklersiniz parça tekrar alınır diye söyleyince babam yaşadıklarından mütevellit ikinci kez bunu yaşayamam ve sedyede kalırım diye karşı çıktı. hiçbir şekilde özür dahi dilenmeyip yapılan hatadan dolayı affedilmeyi dilemediler bile.. babam ümidinin kırıldığını ve bu durumu yaşayana kadar korkmadığını söyledi bize. babamızın morali hastalığını kabullenişi ve kendini güçlü hissetmesi önce kendisi sonra da bizim için çok iyi bir durumdu ta ki bu ana kadar. tüm umutlarımızın yerle bir olduğu ana kadar.

    şimdi ilk başta bahsettiğim eskişehirdeki özel bir hastanede kemoterapi tedavisine başlayacağız. umudumuz, zamanımız elimizden alındı tutunabildiğimiz ne var ise hepsi tek tek elimizden alındı. işin en ağır tarafı ise kardeşimin çalıştığı hastanede son yapılan tetkikler sonucunda tanıdığı bir doktorun "hastalık ilerlemiş lenf bezlerine de sıçramış. yakında sesi kısılacak.çok büyük ihtimal ile 2. ya da 3. kemoterapiyi göremez" demesiydi. babamızın gözlerinin içine baka baka, onun bu durumdan haberi olmadan kemoterapiyi kabul etmesine içim dayanmıyor. bizim için 1 gün hatta 1 saat bile önemliyken vicdan yoksunu birisi tarafından kaybettiğimiz onca zamanın elbet bir bedeli olacak.

    tüm bu süreçte geçen olayların evrakları, makbuzları, raporları hepsi elimizde mevcut. hukuki işlermleri başlatmak için birkaç avukat arkadaşımdan yardım istedim, ayrıca bimer' e de bir yazı yazacağım. ne talep edebilirim, bu işin sorumlulularının yanlarına bırakmadan neler yapabilirim bilmiyorum ama elimden geleni ardıma koymayacağımı biliyorum.

    kaybedilen maddi şeyler yerine konulabilirdi evet ama kaybedilen umut ve kaybedilen zaman yerine konulamıyor. çünkü babam 53 yaşında ve bu tedaviden çok umutluydu. bu süre zarfında babam işini kaybetti, kendi babasının ve annesinin üzüntülerine ve üzüntüden hasta olduklarına hatta kendi babasının felç geçirmesine şahit oldu ve daha neler neler… evet hukuki sürecmiz başlayacak ama ben insanların bu kadar ümit bağlayıp farklı farklı şehirlerden kalkıp bir umut yollara düşüp zamanlarının ve ümitlerinin sorumsuz insnalar tarafından yokedildiği bu durumu insanlara duyurmam gerektiğine inanıyorum. umarım bizden başka kimse bundan sonra böyle bir olayla karşılaşmak zorunda kalmaz.

  • 25. erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular

    kadınları aşağılayarak soru soranların

    -yhaa niye öyle diyosun ben öyle değilim .s

    diye mesaj almayı umarak eli sikinde beklediğinin farkında mısınız?

  • 26. dursun özbek

    kendisine bugün gülenler çok değil 3-4 sezon sonra bir değişik modeliyle kendi takımında karşılaşacaklar. nitekim hayatın hiç de komik olmayan bir espiri anlayışı var. neyi kınarsan başına geliyor. nitekim bu parazit de bize aziz'e, tüpçü'ye güldüğümüz "aman ayrılma takımdan" diye aklımız sıra dalga geçtiğimiz için verildi.

    2 yıldır o koltuğu işgal ediyor, 2 yıldır yapmadığı rezillik kalmadı:

    - kendisinin zerre payı olmayan şampiyonluk kutlamalarında emeği geçenleri yok saydı.

    - takıma 15 sene sonra ilk defa 3 kupa kazanmış teknik direktörünü 14-15 yaşında twitter'dan çıkmayan fm ergenlerine hoş görünmek için kovdu,

    - grosskreutz ve sigthorsson gibi bir saniye bile forma giyemeyen skandal transferlere imza attı.

    - takım belli bir standardı tutturmuşken yine twitter taraftarına hoş görünmek adına sözleşmesi devam eden teknik direktöre sulandı.

    - ffp cezasından yırtmak için dünyanın en günahsız varlığı olan bir çocuğun savaştan kaçarken kıyıya vuran cansız bedeninden faydalanmak istedi.

    - rakipleriyle store ürünleri üzerinden laf dalaşına girip yine ergen taraftara şirin görünmeye çalıştı. galatasaraylılık karakterine tamamen zıt davranışlarda bulundu.

    - yine twitter taraftarına hoş görünmek için günah keçisi ilan edilen olcan adın'ı hukuki sorumluluklarını yerine getirmeden takımdan gönderdi. olcan dava açınca "imzayı atan arkadaş öldü bizi bağlamaz" savunmasıyla aşık atan "o kadar parayı haketmiyordu" savunması yaptı, oybirliği ile reddedildi.

    - sırf cumhurbaşkanı "ben bütün stadlara arena ismi verilmesini beğenmiyorum" dedi diye, ülkede statlara arena denmesini başlatan ilk stadın adını kafasına göre, sırf yalakalık olsun diye bir günde değiştirdi. o arena kelimesi, galatasaray'ın lakabının "aslan" olmasından ötürü verildiğini, yani timsah arena ya da vodafone arena gibi içi boş isimler olmadığını anlayamayacak kadar kulüpten kopuk olduğunu kanıtladı.

    - bonservis ödediği futbolcuya imza parası ödedi... bir de utanmadan ffp'den şikayet etti.

    - "avrupa fatihi" lakaplı takımın, avrupa kupalarında tarihinde ilk defa maça çıkan bir takıma madara olmasına sebep oldu.

    - galatasaray tarihinin gördüğü, galatasaray'ı hagi'den sonra bu kadar sahiplenmiş büyük bir futbolcuyu, ligin asist kralı olduğu sezonun yazında gönderdi. bonservis bile almadı.

    özetle, şampiyon aldığı takımı 2 senede enkaza, şampiyonluk sevinci yaşayan camiayı 2 senede ruh hastasına çevirdi.

    bu adam dururken tudor dahil, evet tudor dahil - onun zamanı da gelecek ama dursun varken tudor da dahil, başka birine laf eden galatasaraylı değildir. bu adamın bir an önce öyle ya da böyle o koltuktan indirilmesi, kulüp üyeliğinin silinip, içinde olduğu bütün fotoğrafların imha edilmesi; beyoğlu'na bile adım attırılmaması gerekir.

    kendisinin otellerinin adı, işletmelerinin adı paylaşılmalı, "ben galatasaraylıyım" diyen adamlar bu adam istifa edene kadar bu adamın şahsına tek kuruş para kazandırmamalıdır.

    taraftar her maçta arena'yı doldurmalı, küfür etmeden, 90 dakika boyunca "dursun istifa" diye inletmelidir o stadı. futbolculara "tepkimiz dursun'a, sizlere değil" diye de moral vermeli arada ki, ligde kalalım bu sezon. yoksa dursun'la o da imkansız.

    ben hayatımda bir insandan bu kadar tiksinmedim. bu ne yüzsüzlüktür... bu ne arsızlıktır... bir insanın her hareketi, her kararı, her sözü bu kadar falso olmamalı. dayanamıyorum artık!

  • 27. türk erkekleri gitsin portekiz erkekleri gelsin

    küçük bir ekleme ile katıldığım teklif. olur biz gidelim, portekizli erkekler gelsin. ama türk kızları da gitsin, onların yerine de portekizli kızlar gelsin. burada portekizliler yaşasın. amk coğrafyasından da kurtulmuş oluruz. orada ne güzel tek komşu ispanya, savaş falan yok, malum şahısı da ülkenin mizanına demirbaş olarak yazarız. itelemiş oluruz. yırttık abicim, yırttık.

  • 28. recep tayyip erdoğan

    bu reisçilerde sike sürülecek akıl yok yemin ediyorum.

  • 29. konya'daki nasrettin hoca heykeli

    adeta rönesanstan kopup gelmiş.

    https://pbs.twimg.com/media/deymdstw0aaak7f.jpg

    edit: heykelin nasreddin hoca olduğuna dair rivayetler var.

  • 30. metin hara

    çok değerli tespitlerimi sunmaya geldim kendisi hakkında.

    ben bu arkadaşı ted konuşmasıyla tanımıştım. konuşmayı bilen bilir. bilmeyenler için link burda. bu videoyu izleyen aklı başında bir insan zaten şu adama notunu verir. vermeyenlere şüpheyle bakılmalı. ama bu konuya geri döneceğim. sıralamayı bozmayalım. ne diyorduk? hah.

    ben metin hara'yı ilk defa bu konuşma ile tanımıştım ve o zaman hakkında ilk söylediğim şey, "salak bu herif" olmuştu. ama aslında oradaki "salak" lafı, bu videoyu "ay çok ilginç arkadaşlar bi dinlesenizeeee" diyerek bana yollayan arkadaşın yapacağım uzun açıklamaları anlamayacağını bilmemden kaynaklı bi geçiştirmeydi sadece. yani aslında adamın salak olduğunu düşünmüyorum.

    benim gözümde metin hara, bi dolandırıcı. ayrıca psikolojik olarak sağlıklı olduğuna da inanmadığım biri. şimdi bu sağlıksızlık iki türlü olabilir: ya bu adam yalancı, narsist, megoloman ve insanları kullanıyor, ya da kişilik bozukluğu falan olan bi hasta. bunu bi konuşmadan nasıl anlarsınız? dinlerseniz anlarsınız. saçma sapan ve bi yere varmayan cümlelerden anlarsınız. yahu adam 20 dklık konuşmanın daha başında "telefonlarınızı kapatın, açık kalan cihazlardan bilmemkaçı enerji dolayısıyla bozulacak" falan gibi bi laf edebilen bi insan. dinleyenlerin bi kısmına "yapmacık" dedirten de adamdaki bu sağlıksız durum zaten.

    peki bi insan bu adama neden hayran olur?

    işte konu adriana'ya burada geliyor. çok muhtemel adriana psikolojik olarak zayıf veya zayıf olduğu bi dönemde ki, saçma sapalak enerji muhabbetlerinden etkilenmiş. zaten adamın kitabını okuyup beğendiğini falan söylemiş sosyal medyada. burada sıradan bi ilişki yok. bu şekilde bakmamak lazım. burada bi kişisel gelişim(!) yazarının kitabından etkilenip adamla ilişkiye başlayan bi kadın var. psikoloğuna aşık olmak gibi bi şey.

    bunun başka örnekleri de var aslında ünlüler dünyasında. gerçi sıradan insanlarda da var. maharishi mahesh yogi , adnan oktar, hatta charles manson'ı düşünün. bu adamları aynı kefeye koyduğum sonucu çıkmasın tabii. anlatmaya çalıştığım bu değil. anlatmaya çalıştığım, bi insandan etkilenmenin aslında bir çok farklı nedenle açıklanabilmesi ve bunlardan en önemlisinin "etkilenmeyi istemek" olması. birine hayran olmak için illa çok mükemmel olması gerekmiyor. senden iyi durumda olduğunu düşünmen yetiyor.

    adriana lima, metin hara'nın kitaplarını okuyup çok ufuk açıcı bulan, bu adamı indigo çocuk olarak niteleyen, şu ted konuşmasındaki zırvalıklarından etkilenen tiplerden farklı biri değil. adriana da olsa nihayetinde o da bi insan çünkü. metin hara'ya bir yazar olarak hayran olan başka kadınlar da adamla flört fırsatı bulsalar böyle öbüşmeli sarılmalı aşk yaşayabilirdi. onlar fırsat bulamamış, adriana bulmuş, ortaya böyle bi tablo çıkmış işte.

    bu ilişkiye pr demek gerçekçi değil çünkü metin hara da böle bi pr'ı karşılayacak imkanlara sahip değildir. en fazla ne kadar parası olabilir? ya da adriana'ya başkalarının sunamayacağı hangi imkanı sunmuş olabilir? zaten kadının böyle bi pr'a ihtiyacı yok. ha ama metin hara çok zeki bi dolandırıcıysa, evet feci pr yaptı ve adriana'nın bundan haberi yok. her durumda ezoterik bilmemneler bildiğini iddia eden "guru" bi adamla kişisel tatminsizlikleri olan bi kadının birbirine yakınlaşmasıdır kısaca. muhtemelen sen ben gibi bi ilişki de yaşamıyorlar zaten, durup durup bir çocuğun aşkını taşıyan taşlardan, kalbe üflenen hayallerden, evrendeki enerjiden, insanların hayatlarını değiştirmekten, kitlelere aşkı öğretmekten falan konuşuyorlar.

    kendilerine mutluluklar diliyorum. da şu metin hara'yı gündem yapmayalım allah aşkına. bırakın kendi kendine konuşsun, kimse ilgilenmesin oturduğu yerde tribe girsin. adriana lima ile mesela ilber ortaylı birlikte olsa, tabii ki sonuna kadar konuşalım bunu, asalım bayrakları falan... da metin hara nedir ya... türkiye bu adamla anılmamalı.

    ha tabi bu saatten sonra metin hara ikinci bi maharishi vakası olabilir mi? olabilir. belki de new age dervish dedikleri şey yeni çağın fetosudur. belki scientology'nin bi benzeri türkiyede kurulacaktır. belki bunlar da faiz lobisinin işidir. belki de adnan oktar'a marjinal bi rakip geliyordur. işte tam da bu yüzden bu ve bu gibi herifleri sallamamak lazım.

    12 maddelik açıklamasını gördüm. ağaç ekmişmiş. bak sözlükte çok mantıklı bi cevap verildi buna. kulağımıza küpe olmalı.
    (bkz: bize ne amk)

    sonradan gelen ek: röportajı görmemiştim şimdi gördüm, içimde kalmasın onunla ilgili fikrimi de ekleyeyim.

    metincim sana iki çift lafım var.

    1) ilişki yaşadığın insandan "kadın" diye bahsediş şeklin öyle itici ki, kelimelerle anlatmak imkansız. bu cümleler nedir?
    "bu kadının çalıştığı markaların ve aldığı bütçelerin büyüklüğü inanılır gibi değil", "çünkü kadın, bütün dünyada tanınan biri", "beş gün kadını papağan gibi burada mı tutayım?", "bodyguard’lar getirttik, güvenliğinden korktuk kadının."
    öyk...
    tamam, evet... adriana lima senin gözünde bir kadın. sadece bir kadın. gıyabında adını anmana bile gerek yok. sen kadın de, biz anlarız adriana'dan bahsettiğini.

    2) "bütün dünyanın paulo coelho’su olacağım" mı?
    ahahhahahaha... olm paulo coelho edebiyatçı lan. adam kişisel gelişim uzmanı, hayat koçu falan değil. romanları mistisizm falan içeriyor diye herhalde böyle bi şey düşündün ama adam edebiyatçı. of hiç güleceğim yoktu hahaha... bari kendine kendi kulvarından bi hedef belirleyeydin. tövbeler olsun :)))

    neyse ya, bi dk. ne diyecektik?
    bize ne amk.

  • 31. 15 temmuz'da saray neden bombalanmadı

    madem fetö darbe yapacaktı, heryere sızan bu paralel şer odaklarının polis kuvvetleri neden destek vermedi? ertesi günden itibaren kaç polisi fetöcü bylockcu diye isten atıyorsun. asker-polis darbesi olamaz mıydı?

    ulan biriniz bile bunu sormadı. biriniz be

  • 32. fetullah gülen'e küfür etme özgürlüğü

    muhteşem bir şey lan. yemin ederim mevcut hükümetin en büyük başarısıdır bu.

    çok değil bundan 3 sene önce; fetullah piçine "çete" demeye bile korkardın. ülkenin yüzde 50'lik kesimi hemen homurdanmaya başlardı.

    " son mohtorom hoco ofondo hozrotlorono hokorot odomozson."

    sonra bir şey oldu ve devran döndü. ben artık o muhterem hoca efendi hazretlerine rahat rahat yavşak diyebiliyorum mesela, ağzımı yaya yaya "orrrrrrrrospu çocuğu" diyebiliyorum ve sırf bu şerefsize küfür edip, göte göt dediğim için; sabah saatlerinde evime şafak baskını yapılmayacağını da biliyorum.

    çok eğlenceli amk. hepinize tavsiye ederim. bakın şimdi.

    " senin ben olmayan şerefini sikeyim türk düşmanı şerefsiz. kötü emellerine dini âlet edip insanları kandıran orospu çocuğu. 15 temmuz gecesi şehit olan yüzlerce masum ve günahsız vatan evladının hesabını elbet soracağız senden yalancı katil. yavşak hırsız. amerikanın köpeği, terörist sevici yavşak. "

    bakın hiçbir şey olmuyor. valla çok eğlenceli. oluk oluk sövüyorum ve vakti zamanında bu orospu çocuğuna "hoca efendi" diyen %50'lik kesim bile ayakta alkışlıyor.
    çok enteresan.

  • 33. younes belhanda

    bazı gerizekalıların daha adam maç oynamadan hakaretler savurduğu futbolcu.sneijder'in gitmesi,verlen bonservis ve 10 numara konusunda kendisini suçlamak en hafif tabiri ile aptallıktır.suçlanacak kişi veya kişiler galatasaray kulübünü yönetenlerdir bu adam değil.

  • 34. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    haftasonu izinli olduğumdan ve yoğun iş temposundan sıkılmış, gelecek kaygısı taşıdığımdan da mütevellit tanımadığım birileriyle sohbet etmeyi istediğim veritabanıdır. sabaha kadar buralardayım, iyi dertleşmeler herkese.

  • 35. fernando muslera

    bu güne kadar çok gol kurtardın, takımı kurtardın,teknik direktörü kurtardın,başkanları kurtardın artık kendini kurtar muslera git bu takımdan senin sikindirik takımlardan gol yemen beni çok üzüyor eminim sen de üzülüyorsundur.
    nolur git bu sefer kendini kurtar.

  • 36. 2017 galatasaray kombine iptal kampanyası

    galatasaray taraftarının kombinelerini iptal ederek katılması gereken kampanya.

    bu protesto kampanyası, avrupa'dan büyük ihtimalle elenecek olan, sneijder gibi bir futbolcuyu takımda tutamayan bir yönetime sahip takımdan desteği çekerek kulübü gerçek sahiplerine tekrar kavuşturma amacı taşımaktadır.

    passolig kombineleri iptal etmeyeceğini söylüyor. hukuk bilgisi olan arkadaşlardan böyle bir hakkımız olup olmadığıyla ilgili bilgi rica ediyorum.

    edit: buskas nickli yazar arkadaşım bana sözleşmeden bir bölüm gönderdi. 14 gün içerisinde sebep göstermeksizin iptal edilebileceği söyleniyor.
    https://prnt.sc/fvxdke

  • 37. üniversite tercihi yapacaklara tavsiyeler

    buradaki ya da başka yerlerdeki tavsiyeleri dinlemeyin. herkes yaşadıklarından yola çıkarak şahsi yorum yapıyor. yahu insan denen varlık kendinde olan saç tipinden bile memnun değil, değiştirmekle uğraşıyor sürekli. okudukları okuldan, yaptıkları işten mi memnun olacaklar? yoo.

    gönlünüzde ne yatıyorsa, kişiliğinize ne uygunsa onu tercih edin. falan kişi ne diyor bakmayın. yani bakın ama son kararı onlar vermesin, siz verin.

  • 38. 15 temmuz 2017 cumhurbaşkanımızın konuşması

    aynen şunu söylediği konuşmadır:

    "bu darbecilerin bu darbeyi yapacak yerlere ve güce nasıl geldiğini biz çok iyi biliyoruz."

  • 39. hoşlanılan kişiye mesaj atma bahaneleri

    15 temmuz demokrasi bayramin kutlu olsun selincim.

  • 40. hocaefendi'ye yapılan saldırı ihanet derecesinde

    "başbakan recep tayyip erdoğan, mhp lideri devlet bahçeli'nin fethullah gülen hoca ile ilgili sözlerine sert tepki gösterdi. bahçeli'nin sözlerini ahlaki bulmayan erdoğan, bunu ihanet derecesinde kınadığını söyledi:

    mhp'nin bir defa fethullah hocaefendi'ye saldırısı gerçekten bana göre ihanet derecesindedir. bu hiç ahlaki değil. çok çok çirkin bir şey... yani hocaefendi, işi gücü bırakmış da bahçeli'yle mi uğraşıyor? bir defa onun bulunduğu makam böyle bir şeye müsaade etmez. onun meşgalesi böyle bir şeye müsaade etmez. bu çok çirkin, çok ayıp bir şey... ben bunu ihanet derecesinde kınıyorum. burada kendini bir defa çek etmesi lazım, kendiyle uğraşması lazım. ben inanıyorum ki, aklıselim sahibi ülkücü kardeşlerim de bunun bu yaptıklarından ciddi manada rahatsızlar. böyle bir yaklaşım olmaz. zannediyor ki bunu siyaset malzemesi olarak kullanırsa bundan bir şey elde edecek sanıyor ama çok büyük yanlış yapıyor farkında değil."

    14.05.2011

    sabah

  • 41. 15 temmuz anmalarına sinir olanların oranı

    vicdan sahibi vatandaş oranına denktir. zira anma değil kutlama yapıyorlar, yetmez ama evet referandumuyla 250 kişiyi öldüren darbecileri general yapan zihniyet, ordunun %1'inin kalkıştığı darbe girişimine ordunun geri kalan %99'u dururken insanları sokağa dökerek tarihin en kanlı darbe girişimine sebep olan zihniyet yapıyor kutlamaları. dikkat edin bak anma değil kutlama, gsm operatörleri internet servis sağlayıcıları mesaj atıyor "x gününüz kutlu olsun" diye. lan 250 kişinin ölümü kutlanır mı? hiç mi vicdanınız yok??

  • 42. yatıya kalınan evde verilen pijama

    nasıl çevreniz var, nasıl evlerde yatıya kalıyorsunuz lan? dikkat edin başınıza bir şey gelmesin.
    çok nadir ihtiyacım olsa da ev sahibesinin özellikle temiz/yıkanmış diye verdiği pijamadır.

  • 43. çaresizliği anlatan en iyi cümle

    "zirvesine göz koyduğum dağlara bak,
    koşup takıldığım çitlere bak. "

  • 44. 15 temmuz destanı

    "oğlum biz ordunun içinde çük kadar bir grubuz, darbe yapmaya ne sayımız yeter ne teçhizatımız. oturalım oturduğumuz yerde, salak salak işlere kalkışmayalım" demeyi bile akıl edemeyecek bir beceriksiz güruhunun bertaraf edilmesinin pohpohlana pohpohlana, şişirile şişirile aldığı isimdir.

    elimi kolumu sallaya sallaya topkapı sarayı'na girip "merhaba ben kaşıkçı elması'nı çalmaya geldim" dediğimde güvenlik "siktir git lan burdan" diyerek beni kovmakla ne kadar kahramanlık yapmış olursa bu da ancak o kadar destan olabilir.

    kendi gezi'lerini yaratmak için kuru gürültü çıkarıyorlar, başka bir şey değil.

  • 45. 5 milyon kişi köprüye yürüyor

    köprüden geçerken şehitlerimizin hatrına
    tören adımıyla yürümeleri tavsiye olunur.
    (bkz: yaşasın fizik)

  • 46. galatasaray

    bir fenerbahçeli olarak, takımımla birlikte üzüldüğüm takım galatasaray için üzüleceğim aklıma gelmezdi. 15 yaşındaki beşiktaşlılar gelip babanız bjk falan yazar kesin şimdi lol.

    asıl yazmak istediğim şey, alex gönderildikten ve berbat futboldan sonra bile aykut'un arkasında durup sen bizim kocaman umudumuzsun, alex fenerbahçe'nin önüne geçiyordu iyi oldu diyen piçlerle, bugün sneijder'i seven taraftar için hollanda piçleri falan yazan göt laleleri aynı soydan sanırım. aynı soydan oldukları için de hepsinin iq yerlerde.

    kimse kusura bakmasın; alex, aykut'tan çok daha değerli bir oyuncudur. efsanemizdir. aykut artık değildir. alex aziz'den de değerlidir. tıpkı bugün sneijder'in dursun ve tudor'dan çok daha değerli olduğu gibi.

    aykut'u ve dursunu savunan mallar siktirin gidin beleş döner verilen mitinglere falan katılın koduklarım.

    son olarak: keşke bize gelsen len şino!

  • 47. selçuk inan'a eleştiri kampanyası

    başlatılması gerekendir. takımdan kovulması için artık sesimizi duyurmalıyız. iki yıldır top oynamadan para kazanan bu adam takımda kalırken wesley sneijder gönderiliyor. sorun maliyet ise takıma hiç bir katkı vermeyen bu adam nasıl takımda kalıyor?

    - 2017-2018 sezonu için 2.900.000 euro sabit transfer ücreti ve 25.000 euro maç başı ücret
    - 2018-2019 sezonu için 2.950.000 euro sabit transfer ücreti ve 25.000 euro maç başı ücret

    nasıl oluyor da bu adamı bir tek spor yazarı eleştirmiyor? kimler ile çıkar ilişkisi var? bu torpil nereden geliyor? fenerbahçe maçında formayı tugay'a verdiği gün benim için bitmişti zaten.

    video:
    https://www.youtube.com/watch?v=rde0eqnbyou

    ama bu arkadaşın sevicileri saymakla bitmiyor. uğur meleke, mehmet demirkol, ahmet çakar, erman toroğlu başta olmak üzere medya'da yazı yazan kimse bu adama sesini çıkaramıyor. susmayın artık. ey selçuk inan efendi sen de artık kendine daha fazla sövdürmeden defol git bu takımdan. destek olan herkese şimdiden teşekkür ederim.

  • 48. selçuk inan

    kendisi ne sneijder gibi alacaklarından feragat eder ne de türk takımlarıyla sözleşme yaparsa tazminat ödemeyi kabul eder...

    işte sırf bu yüzden hatta semih kaya bile olamaman yüzünden tek başıma da olsam ali samiyende topu ayağına aldığın an yuhlayacağım seni.

  • 49. necmettin yılmaz

    ülkeyi kurtardık destan yazdık diye kutlama yapılan günde ölüm haberi ikinci defa gelen bir aydır kayıp olan şehit öğretmenimiz. bir aydır senin için bir şey yapmadılar, meşguldüler, kutlama hazırlıyorlardı. öğretmenim, herkes unutur da ailen unutmaz ömür boyu. ama nolur öğrencilerin de unutmasın. nolur unutmasın o çoçuklar pkk denen ciğersiz örgütü.