Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. murat cüreklibatur'un nihat doğan'a verdiği ayar

    bunu söyliyecegim aklıma bile gelmezdi ama nihat dogan adına ben utandım lan. utanma seviyem o kadar düştü. düşünün nasıl bir ayardır.

    --- spoiler ---

    19 kasım, 2016, 18.47

    "tüm takipçilerimden özür dileyerek bu paylaşımı yapıyorum. ancak sizden gelen üzüntünüzü dile getiren binlerce mesaj sonucunda iki kelime etmeye karar verdim.

    nihatçım, bu söylediklerinden kesinlikle seni suçlu tutmuyorum. üç tane kaset çıkarmaya çalışırken 100 yıllık türk sinemasının 50 yılına emek vermiş cüneyt arkın'ı farketmemiş olmak senin suçun değil.

    cüneyt arkın türkiye'nin her dağında her ovasında her bozkırında mehmetçiğe moral ziyaretleri yaparken bir adada aylarca patates ödülü için mücadele vermiş olman da senin suçun değil.

    cüneyt arkın ona akil insanlık teklif edildiğinde "halkıma akıl vermek benim haddim değil" derken bu ses tonunla türk halkına akıl vermeye kalkman da senin suçun değil.

    cüneyt arkın sadece filmlerinde değil olağan hayatında da ezilenin mazlumun yanında yer alırken tecavüze uğrayıp katledilen gencecik bir kız ardından "siz de mini eteği giyip soyunup laik sistemin ahlaksızlaştırdığı sapıklar tarafından tacize uğrayınca da bas bas bağırmayacaksınız" demen de senin suçun değil.

    cüneyt arkın türk halkına hizmet ederken vücudunda kırılmadık kemik kalmamış olmasına rağmen oğlunun yardımı ile sahnede dimdik yürürken türk halkının karşısına çıktığın bir programda koltukta bile yayılarak oturman senin suçun değil.

    suçlu bizleriz. suçlu seni senin bildiğin nihat doğan yapanlar. seni para ödeyerek oraya oturtanlar ve seni izleyemeye ayıracak vakti olanlar."

    .
    --- spoiler ---

  • 2. türkiye'de kimsenin nefret etmediği tek kişi

    (bkz: barış manço)

  • 3. 15 temmuz 2016 darbeci pilotların ses kayıtları

    "emniyet binasi ankamall'un yanindaki ilk bina mi ikinci bina mi"

    isiklardan sola don bufenin karsisi amk mali. kopyayla girdigi nasil belli dalyaragin orduya.

  • 4. belgelerin aslı diye sekreter aslı'yı göndermek

    iyi ki belgelerin eşini istememiş.

  • 5. cinsel istismar yasasının komisyona geri çekilmesi

    dün akşam cumhurbaşkanın işaretini verdiği,
    ve az önce başbakanın açıkladığı durumdur.

    akp'nin cinsel istismarcı hapis yatmasın önergesi komisyona geri çekiliyor.

    kadınların, sosyal medyanın, muhalefetin, doğrunun, haklının ve de halkın gücüdür bu.

  • 6. doları olan bozdursun gayrimenkule yatırım yapsın

  • 7. 21-22-23 kasım 2016 ikinci darbe girişimi

    bu ne lan rock festivali gibi. 3 gün süren darbe etkinliği mi olur?

    2 gün daha sürsün bari. şafak vakti gandalf bekleriz.

  • 8. gülşen'in zorlu center'dan 5 milyon $'a ev alması

    bebek sebebiyle alınmıştır. ortalama 2 kilo 250 gr herhangi bir bebek 350 metrekare eve anca sığar, siz ne anlarsınız ki fakir pislikler?

  • 9. hadise'nin detone olması

    tuğba ekinci ile aynı kaderi paylaşmıştır.

    bırakın şu şarkıyı yıldız tilbe söylesin amk!

    yıldız tilbe'nin laneti üzerinize olsun.

  • 10. 14 temmuz'da türkiye'yi uyardık

    tuhafmış korkunçmuş.

    değil arkadaşım değil.

    sen hala anlamamışsın olayı.

    bu malum kişi ve şürekasının kendi çıkarlarına çevirmeyi planladıkları olayda kanmış, ölüymüş, şehitmiş falanmış fıstıkmış hiç birini umursamadıklarını.

    elbette biliyorlardı, elbette ellerinden gelirdi insanları uyarmak. nasıl ki anında organize olup bayraklar konvoylar selalar hazır edildi, bunu da o şekilde engelleyebilirlerdi tabii ki.

    ama işlerine gelmedi. bundan iyi ekmek yeriz dediler.

    yiyorlar da.

    yalan mı?

  • 11. 4 koltuk 1 koridorlu otobüsün tek şeride sığması

    evet bildiginiz su sehirler arasi yolcu otobuslerinden bahsediyorum. her gordugumde inanamiyorum. ben arabayi anca sigdiriyorum bir seride, bunlar da ayni seritde gidiyor. tam bir mucize. bir serit gercekten o kadar buyuk mu yoksa izafiyet teorisi burada da mi gecerli?

  • 12. fakirlerde görülen çocuk yapma sevdası

  • 13. yılan hikayesi'nden akılda kalanlar

    re mi fa sol la la sol fa sol fa sol la sol fa mi fa mi fa sol fa mi re mi re mi fa mi re do re do re mi re

  • 14. bein digiturk

    bein digiturk, qnb finansbank, allahuekber telekom, yüce rabbi turknet vs vs...

  • 15. penisin ucunun klozetteki suya girmesi

    erkek olmanın zorluklarından biri. ben tuvalete girmeden önce boynuma bağlayarak çözüyorum bu sıkıntıyı.

  • 16. 15 temmuz'da ölenlerin yakınları askere gitmeyecek

    şehitlik mertebesini de ayrıştırdık çok şükür dedirten hadise.

    bugüne kadar vatanı uğruna şehit olan herkesin mekanı cennet olsun.

  • 17. gelir düştükçe artan şeyler

    karbonhidrat tuketimi

  • 18. 2016 ekonomik krizi

    öncelikle terminolojiye küçük bir itirazım var. ekonomide olup biten kriz değil, hastalık. kriz ani gelen, nereden geldiğini çözemediğiniz ve dışımızdaki etmenleri ifade eder. oysa bilenler için bu ekonomi zaten uzun yıllardır böyle. bu hastalık uzun zaman morfinle bastırıldı -katar parası, fiktif devlet borçlanması, suni sektörler -taahhüt, taşeronluk, inşaat- sistem uzun zaman baskılandı ama çöküntü bir gün gelecekti. henüz gelmedi ama yaklaştı. o yüzden kelimeyi doğru seçmek lazım, bu bir kriz değil. hastalık. öyle dil altı hapını atınca da geçmeyecek.

    başka bir başlık altında yazmıştım, burada tekrar edeyim. şirketlerden işçi çıkartılması, hacizlerin artması, kredi kartlarında döngü, kamu zamları, bisküvi üreticisinin gramaj düşürerek yaptığı saklı zam birer belirteç. ama sur borusunu çalacak melek her zaman bankacılıktır.

    ilk aşama için şunu gözleyin. reis hazretleri merkez bankasına ne zaman son ayarı verecek ve kredi faiz indirimi isteyecek? bunu takiben tcmb bankası başkanı istifa edecek mi veya istifaya zorlanacak mı?

    çünkü sarmal şu: eğer tcmb ve kamu bankalarına baskı son raddesine gelip de (ki baskı şu anda ağır düzeyde var) kredi faizleri düşürülürse, zaten kontrolü olmayan döviz tırmanışı sürdürecek. bu tcmb dahil tüm bankacılık sisteminin ayağına sıkması demek. çünkü banka da benim gibi borçlu bir varlık. farkı, ben tl borçluyum, o döviz borçlu. ben mikro borçluyum o makro borçlu. ben batarsam en fazla karı beni boşar, banka batarsa zararı ülke görür. ben garanti bankasına tüketici kredisi ödüyorum toplamı on bin baloncuk, garanti morgan stanley'e sendikasyon ödüyor, hediyesi bir milyar baloncuk. o yüzden bankacılık ile reyiz kavgası kaçınılmaz.

    bugün dövizin bir gecede yüzde bir kur artışı, toplam dış borcu bir milyar dolar olan bir banka için gecede on milyon dolar ek külfet demek. faiz hariç. oradan alıp piyasaya sattığın ve ekonomi çökünce geri alamayacağın alacaklarının riski hariç. işletme giderin, devlete ayırdığın zorunlu karşılıklar, kasada hazır tutmak zorunda olduğun paranın maliyeti hariç. yüzde otuz kur artışı, bankanın üç milyar dolar dış borcunun oturduğu yerde dört milyar dolara çıkması demek. sıkıysa düşür kredi faizlerini.

    o yüzden reyizin inşaatçılarını ve taşeronlarını kurtarmak, kor haline gelmiş ekonomiyi soğutmak için bildiği tek çare olan kredi faizlerini düşürmek bunu yapacak banka için intihar. bu da ekonominin bugünkü paradoksu. ya piyasaya morfini çakmaya devam edeceksin, ya da bıçağı içeri sokacaksın.

    çünkü bir sınai toplumu değiliz. ekonomi hastalanınca, onu üretim faktörleri üzerinden doğrultamıyoruz. yani istihdam teşviki, yatırımı için devlet desteği, ihracatı arttırmak için vergi indirimi, ürün, hizmet satmak için falan filanca ile ekonomik işbirliği gibi yetilerimiz yok bizim. biz kapkaççıyız. kapkaç ekonomisi salt aracılıktan kazanır. komisyoncudur. bizde inşaat sektörünün bile adı yanlış, inşaatçı denilen ağaoğlu komisyoncu. devletten arsa alıp sana ambalajlayıp satan, alt komisyonu siyasetçiye veren ve bu aracılığının karını indiren biri.

    bizim üretimimiz yok. bu hep böyle oldu. o yüzden krizle değil hastalıkla muhatabız. o yüzden kocakarının ağzına bakıyoruz, götümüze iyi gelsin diye deve katranı mı sürecek, abdest bozan otu mu içirecek diye.

    bankaları gözleyin. tcmb reyiz kavgasını bekleyin. karanlığa giden beş büyük kapının birincisi bu.

  • 19. güzel diye yutturulan ünlüler

    serenay sarıkaya.

  • 20. rıdvan dilmen

    2019'da tff başkanı olması durumunda as başkanı güntekin olacaktır. ben bu adamı güntekinsiz düşünemiyorum lan. as başkan kesinlikle güntekin olmalı.

  • 21. lozan tartışılmaz kutsal bir metin değildir

    lozan antlaşması'nı eleştirmeyi gelenek haline getiren rte'nin lozan hakkındaki son demecidir.

    "milletimiz istiklal harbine başlarken misak – ı milli hedefi ile çıktı yola. lozan tartışılmaz bir metin değildir. kutsal bir metin asla değildir. elbette tartışacağız. daha iyiye ulaşmanın çabası içinde olacağız. birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşı, soğuk savaş geride kaldı. buna rağmen bizi hala lozan’a hapsetmeye çalışıyorlar. kusura bakmasınlar. bizim milletimize sözümüz var. tüm şartları zorlayacağız."

    http://www.mynet.com/…al&utm_campaign=haberwallpost

    kimse lozan kutsaldır demedi; kimse sana lozan'ı tartışamzsın da demedi. sen kendince kutsallık üzerinden atatürk'e laf soktuğunu düşünüyorsan, atatürk'ün 1 kasım 1937'deki tbmm konuşmasını gözden geçirmeni tavsiye ederim;

    aziz milletvekilleri,

    dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, cumhuriyet halk partisi programıdır. bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.

  • 22. vücut yağ oranı %0 olan kadın

    adet görmüyordur. yağ oranı %10'un altında olursa vücut yaşayabilmek için üremeyi ikinci plana atıyor diye duymuştum.

    amma gereksiz bilgi oldu he.

  • 23. 23 kasım 2016 akaryakıt zammı

    benim yüzümden gelen zamdır arkadaşlar, özür diliyorum hepinizden.

    üç sene evvel tüplü araba aldığımda lpg 3 liraları gördüydü. arabayı sattım lpg 2 oldu.

    ondan sonra dizel bir araba aldım, mazot fiyatları uçtu, 4.80 liraları gördü, sattım 3.30'lara kadar düştü.

    şimdi iki hafta evvel motor aldım, 4.20'leri görmüş olan benzin 5'e doğru emin adımlarla ilerliyor.

    kısacası benim yüzümden hepiniz silkiliyorsunuz arkadaşlar. kusuruma bakmayın n'olur.

    hayır desem ki akbile döneyim tekrar, ona da zam gelir diye korkuyorum. hükümet ben yürüyeyim, kilo vereyim istiyor galiba. ne kadar da düşünceliler, sağolsunlar.

  • 24. 22 kasım 2016 çok kötü bir şeyler olacak hissi

    anksiyete tedavisinde kullanılan ilaçlarınızı almayı unuttuğunuzun bir göstergesi.

  • 25. nusr-et'in yüklediği keçi videosu

    sikecek mi kesecek mi belli değil hayvanı.

  • 26. bir vurgun yöntemi olarak boşanmak

  • 27. cinsel ilişkiye rıza yaşının 12 düşürülmesi

    akp tarafından bu akşam sunulacak önerge.

    tecavüzcülerle ilgili af tasarısını geri çektiler ama, cinsel ilişkide rıza yaşının 12'ye çekilmesi ısrarları sürüyor.

    benim merak ettiğim şey, bu ısrardaki motivasyon nedir..?

    bir iktidar partisi, ülkesindeki çocukların kendinden yaşça hayli büyük insanlarla seks yapmasını neden ister..?
    bunun ülkeye nasıl bir çıkar sağlayacağı düşünülmektedir..?

  • 28. madame tussauds istanbul

    istiklal'i mekan tutan arap turistlerin tanıdığı dizi karakterleri burada

  • 29. nihat doğanın murat cüreklibatur'a veremediği ayar

    "asla bir aptalla tartışmayın. sizi kendi seviyesine çeker ve sonra tecrübesiyle sizi yener." - mark twain

  • 30. yakışıklı diye yutturulan ünlüler

    çıbanın başı olan (bkz: kadir doğulu)...
    konuşan kumpir.

  • 31. 22 kasım 2016 borussia dortmund legia varşova maçı

    bir maçkolik yorumuyla yarmıştır.

    (bkz: admin kale boş mu)

  • 32. kod yazmayı bilmeyen yazılım mühendisi

    ben, önce web tasarım şirketi kurup, sonra tasarım kursunda öğrenmeye gelen adam gördüm.

    soruyordum; ''abi iş geliyor mu?'' diye, ''arada geliyor'' diyordu. ''e nasıl yapıyorsun?'' diyordum, ''kurs bitince yapacağız inşallah'' diyordu. sonra battı o abi...

  • 33. burak özçivit'in sakalsız ve bıyıksız hali

    adamın kafayı komple kes yine benden yakışıklı amk.

  • 34. pizzagate

    canım benim "pizzacının sahibi ve çalışanları pedofili olabilir, onlardan pizza siparişi veren herkes pedofili olacak değil" demişsin. senin gibi embesil bile bu pizzacının pedofili olabileceğine ikna olmuşken bu adamların politik bağlantıları sayesinde yargılanmaması skandaldır bu bir. islami örnekler vereyim diye çok uğraşmışsın ama paspasa besmele yazılabileceğini düşünecek kadar kuş beyinlisin bu iki.
    çocuk evliliğini tecavüz olarak lanse etmek başlığını açmışsın, belli ki pedofili köpeğin tekisin bu da üç.

  • 35. sözlükçülerin televizyona çıkma hikayeleri

    "realsanto, 1979, ankara - ...

    oynadığı karakterlerle önemli çıkış yakalayan türk televizyon oyuncusu, müzisyen, yazar.

    kariyerine ferhunde hanımlar'ın bir bölümünde tamer karadağlı'nın aşti'de ipek çeken'i yolcu ettiği sahnede arkada bavul ile bekleyen adamı oynayarak tesadüfen başladı.

    bir yandan üniversite eğitimini sürdürüken, bir yandan da ferhunde hanımlar'ın devamı niteliğineki bizim evin halleri isimli dizide yine tesadüfen 2 bölümde görünerek akrabanın eşin dostun dikkatini çekti.

    ankara'daki yunan büyükelçiliğinin önünden geçerken "abi hangi kanal?" diye yanaştığı kameralar bbc'nin çıktı, bir pazar akşamı top gear beklerken kendini bir tartışma programı vtr'sinin arka planında yürürken gördü (bkz: top gear/#10761571). bu onun uluslar arası alanda ilk deneyimi oldu.

    askerliği sırasında gelibolu'daki anma törenlerinde bayrağımızı gururla taşırken görüntülendi. tören, dönemin başbakanı erdoğan ile kolordu komutanı engin alan arasındaki ayağa kalkma krizi ile hafızalarda yer etti.

    yoğun iş temposu nedeniyle bir süre kameralardan uzak kalan genç oyuncu, sevenlerinin destek ve telkinleri ile kariyerinde müziğe yöneldi. kısa sürede popülerlik yakaladığı çalışmaları sayesinde trt canlı yayınında ahmet özhan, ercan saatçi ve hülya avşar'ın da dahil olduğu bir koro ile tsm şarkıları seslendirdi. koro kariyeri beklenmedik sebeplerle sona erdi. (bkz: #12174952)

    görev için bulunduğu kudüs'te trt canlı yayınında bir binanın terasında faaliyetlerinden bahsederken, fırtınanın etkisi ile çatıdan uçan bir kiremit yüzünden tehlike atlattı. israil ile yoğun krizlerin yaşandığı bir dönemde ve primetime'da yayınlanan bu program onun geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.

    gazze'ye yapılacak yardımlara kamuoyu desteği sağlamak için uluslararası basınla görüştü, bbc radyo'ya canlı yayında röportaj verdi, israil'in abluka politikalarını eleştirdi. gazze yerel basınında kahraman ilan edildi. the independent gazetesi onunla yaptığı röportajı ana sayfadan yayınladı. batı şeria'da et almak için girdiği bir kasaptayken, filistin tv'sinde tekrarı yayınlanmakta olan kurtlar vadisi dizisinin reklam arası haber tanıtım kuşağında kendisini gördü. kasap eti bedava vermek üzereyken "çakır ölüyor yakında yeaa" diye spoiler verince satırla kovalandı.

    yurda döndükten sonra özel hayatına daha çok zaman ayırmaya karar verdi ve kameralardan uzak kaldı. şu an evli ve bir çocuk babası olan deneyimli sanatçı en son oğlunun doğum günü videosunda görüldü."

  • 36. 5 milyon $'a yapılacaklar listesi

    (bkz: gülşen'in zorlu center'dan 5 milyon a ev alması)

    öncelikle 5 milyon doları şuan ki kurdan hesaplarsak; 16.829.500 tl yapmaktadır. gelin bu parayı harcamaya başlayalım;

    1. öncelikle istanbuldan çok net bir şekilde defolmak ile başlayabiliriz. buradaki çiftlik evi ni uzun pazarlıklar sonucu 4 milyon tl ye düşürdük ve aldık diyelim. evin m2'si 345, arazinin m2 si ise 26.620.
    kalan : 12.829.500 tl.

    2. bu arazide, inek-koyun-tavuk gibi hayvancılık yapmak adına (çünkü mis gibi ahırımız var) büyük baş, küçük baş ve kanatlı hayvanlarımızı alırız.100 adet büyükbaş 380.000 tl büyük başlarımıza verdik. buradan da 30 adet küçükbaş alırız toplam 20.400 tl tutuyor. düz hesap 20.000 tl 'de bunlar tutar.
    kalan : 12.429.500 tl.

    3. hayvanlara ve yetiştireceğimiz sebzeler için çiftliğimize 3 tane aile alırız. biri çiftlikten sorumlu ceo olur. biri büyükbaş ve küçübaşlardan sorumlu project manager. biri de sebze-meyve operation manager olarak konumlandırırız. 3'er bin tl maaşdan (yol yok, yemek yok, zaten hep birlikte yaşıyoruz aile gibi) sigortalar ile birlikte 3.000 tl 4.500 tl'ye gelir bir ailenin masrafı. 1 senelik maaşlarını peşin veririz. 162.000 tl yapar.
    kalan : 12.267.500 tl.

    4. böyle bir arazimiz varken bursanın meşhur karacabey atlarından alıp çiftliğimizi şenlendirmek olmaz mı? bence olur. ilan bulamadım, ama şöyle güzel yarış atlarından alalım mı? piyasasını bilmiyorum ama 250.000 tl'ye 4 tane at alalım. (fiyatları daha az ise daha çok alırız.
    kalan : 11.267.500 tl

    5. şimdi beyler en seveceğiniz noktaya geldik. araba alıyoruz. çiftlikte yaşadığımıza göre şöyle güzel bir arazi 4x4'e ihtiyacımız olacak. şu yeni çıkan v6 vw amarok aracını çok beğenmiştim. en full 145.000 tl evet arazi aracımızı aldık. şimdi bir de spor aracımızı alalım. o da tabii ki ford mustang olacak. (vizyonu dar diyecek arkadaşlara sesleniyorum, siz gidin lamborghini alın, bursa yollarında heba edin amk. ) buradan temizini bulduk yaklaşık 450.000 tl'de bu aracımız tuttu. şimdi geri kalan çiftlik çalışanları ve ailemiz için de toplam 550.000 tl tutarında araçlar alalım.
    kalan : 10.122.500 tl

    6. şimdi canımız sıkıldığında yaz aylarında falan, ailemiz var ise ailemiz ile. yok bekar isek bolca kaçamaklarımızı yapabileceğimiz yazlık ve revaçta bi mekandan ev alalım. çeşme - alaçatı villa 2milyon tl ye gayet güzel bir ev. 300m2 5+1. havuzlu falan.
    kalan : 8.122.500 tl

    7. hep bi teknem olsun istemiştim. madem alaçatı gibi mekanda evimiz olacak. mütevazi bir de teknemiz olsun. 12 metre - acil ihtiyaçtan satılık bir tekne buldum. canavar gibi maşallah.
    kalan : 7.772.500 tl

    8. yatırımlarımızı yaptık, fuzuli harcamadık ve gelirimiz de var. madem hayvancılık ve organik hayat işine girdik meraklıları için kendi markamız altında bi kasap, yumurta falan yeri açalım derim. yalnız bu yatırımın geri dönüşünün ne olacağını bilmiyoruz o yüzden dükkanı satın almayıp kira olarak konumlanacağız. 12.000 tl'ye caddebostan dükkan 1 senelik kirasını peşin verelim adamın. 240.000 tl'miz de böylece gitti.
    kalan : 7.532.500 tl

    9. bu kadar çok malımız mülkümüz oldu. biraz da yardım edelim. çiftlik ceo muz murat bey'den 532.500 tl'yi ismimiz bilinmeden çevre köylerdeki yardıma muhtaç zor durumda olan çiftçiler için, köy çocuklarını okutmak için harcayalım. heba etmeyelim ama, evin babası parayı yemesin. belirleyeceğimiz ailelere aylık x tl lik yardım yapalım. bu kısmı ceo muz başlatsın, operation managerımıza devretsin.
    kalan : 7.000.000 tl

    10. sosyal medya hesaplarım bayadır pasifteydi, 3.000 tl'ye facebook - instagram hesaplarımı güzelce yönetebilecek bir sosyal medya uzmanını işe alalım. istanbulda kalsın, home office çalışabilir. bu arkadaşl yakınımızda olmadığı için kendisine peşin maaş vermeyelim kaçar gider. ama biz 1 senelik vermiş gibi hesap edelim. 36.000 tl tutar. (oha lan ne az tuttu, parayı çarçur edeyim dedim edemedim)
    kalan : 6,964,000 tl

    11. 964.000 tl'yi enpara 32 günlük mevduat faizine yatıralım. aylık 7.7k gelir. bu paraya hiç dokunmadan hep ana paranın üzerine devam etsin.
    kalan : 6.000.000 tl

    12. nolur nolmaz kötü gün için 1.000.000 tl 'yi kişisel bir hesabımızda tutalım.
    kalan : 5.000.000 tl

    13. yine bir yatırım için 15kg gram altın alalım. yaklaşık 2milyon tl tutuyor. altın geçen sene bu zamanlarda 99tl imiş gramı. şuan 131 tl. 32 tl artmış gramında. bence güzel oldu, en son maddede getirilerimizi hesaplarız.
    kalan : 3.000.000 tl

    14. şimdilik yapacak başka bir şey bulamadığım için kötü gün ve 1 senelik diğer ihtiyaçlar için 3.000.000 kenarda kalsın diyorum ve maceramız burada bitiyor.

    yatırımların dönüşlerine gelelim;

    1. yaklaşık 100 adet büyükbaş , 30 adet küçükbaş almıştık. 1 sene boyunca sütten para kazandık ve doğurdukları için büyük başlarımızın sayısı 175'e çıkmış olabilir. 30 adet küçükbaş ise yine aynı şekilde 60a fırlamıştır. et, süt, yumurta, peynir gibi şeylerle açtığımız organik dükkanına ürünlerimizi gönderiyoruz.

    2. yarış atı almıştık. 1 sene boyunca güzel büyütüldü, antremanlar yapıldı. 4 atımızı da yarışlara soktuk. şimdi yarış atları ayda, senede kaç kere koşuyor ne yapıyor bilmiyorum. ama yarış başına 30-60k arası para aldıklarını biliyorum. 4 at 1 senede 10 yarış kazansa toplam 600.000 tl yakın para girer cebimize. böylece ilk yaptığımız yatırım 2-3 senede geri dönmüş olur.

    3. 6. madde de aldığımız villayı kullanmayacağımız zamanlarda sezonluk kiraya veririz.

    4. 7. madde de aldığımız tekneyi de kullanmayacağımız zamanlarda günlük 750 tl'den kiraya verebiliriz.

    5. 8. madde de dükkan açmıştık, işler iyi gittiyse ordan da bi gelirimiz oldu.

    6. 11 madde de 964.000 tl 'yi faize vermiştik. aylık 7.7k getirisi vardı. 1 senede 92.000 tl para getirdi, gayet güzel. uzun vaade de bu parayı burada piç etmeyeceğiz, 1,2 sene para toplayalım burdan.

    7. 13. madde de 15kg altın almıştık 2milyona. 1 senede gramında 15tl artış oldu diyelim malum ekonomik kriz ne olacağı belli olmaz. gram = 145tl. 1 senede 2.204.245 tl'miz oldu. 200k iyi para.

    tüm yatırımların sonrasında senede yaklaşık 2 milyon çok rahat bi şekilde para kazanıyoruz.

    vay be, bir soluktu hayal kurmak.

  • 37. jinekolog varken erkek hastalığı uzmanı olmaması

    40 yaş üstü beyaz erkek

    teknik tanımım bu.

    itiraf etmeliyim ki üzerinde en çok çalışma yapılan grupta yer aldığım için kendimi şanslı sayıyorum.

    altın çileğin faydaları yerine gerçek tıp makaleleri okuduğunuzda fark ediyorsunuz ki kadınlarla erkeklerin tıptaki temsiliyeti aynı değil. misal, cerrahi ile çalışmaların yüzde sekseni erkek hastalar üzerine odaklanmış.

    kadınları en çok etkileyen hususlardan biri dozaj çalışmaları.

    mesela kadınlar, ihtiyaç duymadıkları halde erkeklerle aynı dozda grip aşısı oluyor. veya antidepresan kullanan kadınların kanındaki ilaç konsantrasyonu, erkeklerinkinden daha yüksek. ( yatırım tavsiyesi değildir. kendi başınıza dozaj düşürmeyin)

    yine 1995 ile 2001 yılları arasında, cinsiyet farkı gözetilerek yapılan dozaj çalışmaları, kan ve dokulardaki ilaç konsantrasyonu farkının iki cinsiyet arasında yüzde 40'lara kadar çıkabildiğini göstermiş. nitekim 1997 ile 2001 yılları arasında piyasadan toplatılan 10 ilaçtan 8'i, beklenmeyen etkiler kadınlarda daha ağır seyrettiği için geri çekilmiş.

    tıp çalışmalarında yeterince kadın denek kullanılmamasının sebepleri şu şekilde sıralanıyor:

    1) hamile kalma ihtimali: amerikan ilaç dairesi fda; 1977 ile 1993 yılları arasında, hamile olma ihtimalini göz önünde bulundurarak, kadın deneklerin ilaç çalışmalarında kullanılmasını yasaklamış. bu yasak, o kadar katı uygulanıyormuş ki lezbiyenler ve aktif cinsel hayatı olmayan kadınlar bile araştırmalara dahil edilmiyormuş. bebeği korumak için alınan bu tedbirin, kadınların hayatını riske attığına karar vermişler ve yasağı kaldırmışlar. 93 yılındaki düzenlemeyle birlikte, artık farklı etnik gruplardan deneklerin de kullanılması zorunluluğu var.

    2) tembellik: klinisyenler, adet döngüsü ve hormon dalgalanmasının etkisini göz ardı edebilmek için erkek deneklerle çalışma eğiliminde. mesela, kardiyoloji alanındaki çalışmalarda kadın deneklerin oranı yüzde onlara kadar düşüyormuş.

    3) maliyet: hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, yine hormon dalgalanmasının etkisini göz ardı edebilmek için, genellikle erkek fareler kullanılıyor. araştırmaya cinsiyet farkının eklenmesi, araştırma maliyetini katlayacağı için, ilaç firmaları bu konuda hevesli değilmiş.

    hastalıkta ve sağlıkta

    bir başka husus ise kendisini organ bağışında gösteriyor. batı ülkelerinde eşine organ bağışlayan kadınların sayısı, erkeklere göre dört kat daha fazla.

    yine toplamda bağışlanan organların üçte ikisi kadınlardan geliyor. ancak konu organ bağışından yararlanmaya geldiğinde kadınların sayısı üçte bire iniyor.

    aradaki makasın bu kadar açık olmasının fiziksel nedenleri bulunuyor. bu fiziksel nedenlere ek olarak, kadınların organlarını bağışlama konusunda daha yoğun psikolojik baskıya maruz kaldığı, ama konu organ bağışından yararlanmaya geldiği zaman, gerek eğitim ve gerekse ekonomik seviyelerinin daha düşük olması yüzünden tedavi olanakları ile ilgili yeterli bilgiye ulaşamadıkları belirtiliyor.

    amaaaan tek derdimiz, doktorumuza açık açık taşak doktoru diyememek olsun.

    not: organ bağışı gibi gerçek ahlaki meselelerin olduğu bir dünyada, kız çocuklarının tecavüzcüleriyle evlendirilmesini tartışıyor olmayı utanç verici buluyorum.

  • 38. 500t

    bundan dort sene oncesi. istanbul'da bir gorusmem var. bir arkadasimda kaliyorum, avcilar'da oturuyor kendisi. gorusmem gereken sirketin merkezi tuzla'da. hayatimda ne istanbul'a uzun sureli geldim, ne metrobuse bindim. tam hatirlayamiyorum. dediler ki metrobuse bin, x yerde in, orada 500t'ye bin o seni goturur. iyi ya dedim o kadar laf ettiler ama iki vesait kullanip varacagim.

    neyse ben kac dkda orada olacagimi bilmedigim icin gayet mutluyum bindim otobuse. yanimdaki amca dedi ki "yolculuk nereye?" nasil yani yolculuk nereye? o an anladim bu iste bir anormallik var. tuzla'ya gidiyorum amca dedim. allah kolaylik versin dedi her gun mu gidiyorsun? yok bi gorusmem var da onemli, en fazla bir gun daha giderim.

    yola ciktik, kalkti otobus. gidiyoruz, duruyoruz, gidiyoruz, duruyoruz. iniyorlar, biniyorlar, iniyorlar, biniyorlar. ayni kediyi art arda yirmi bes defa gören neo gibiyim. matrix mi burasi? aradan yarim saat gecince topkek ne bileyim kahve servisi falan bekliyor insan ama yok. arkamdaki teyze, karsi koltuktaki teyzeye "cocuk bezi" soruyor, sordugu kisi cikarip veriyor. simit yiyen uc-bes ogrenci var birinin ayrani yok. bez isteyen teyze cantasindan meyve suyu cikarip veriyor cocuga. az evvel bana nereye gittigimi soran amca ise ipod'unun kulakligini takip muzik dinlemeye basliyor. yanindaki liseli gence "of bu sarki super bak dinle" deyip kulakligin bir tekini uzatiyor. her seyin tedariği mevcut. soforden sakiz istesem verecek, tıraş bıçağı isteme korkuyorum verir diye. kafamda o an tek bir soru var: "ben su an neredeyim ve biz nereye gidiyoruz?"

    sadece inecegim duragin adini bildigim icin otobus her durdugunda durakta yazan isme bakiyorum. bu yuzden soforun caprazindaki ilk koltuga da oturdum ki iletisim kurabileyim. aradan yarim saat sonra hala gelmeyince seslendim sofore, "abi x duraga gelince beni indirebilir misin, bilmiyorum da?" tamam dedi, "40 dk sonra yeniden hatirlat." o an bi on saniye falan gozlerim kararmis tam hatirlamiyorum.

    inecegim duraga gelmistim. suzan teyze(bez isteyen) ve ahmet amca(ipodlu amca) el salladi arkamdan. bildigin samimi olduk. suzan teyzenin kizi eskisehir'de okuyormus fotografini falan gosterdi. ne demem gerektigini bilemedigim icin "guzel kizmis" dedim. demek bu isler boyle oluyormus ilk defa yasadim.

    sirkete vardigimda her sey yolunda gitti. geri donus yoluna girdigimde ise otobusu yabancilamadan bindim. belki cocuk bezim yoktu ama sakiz, yedek su ve parasi olmayan icin ici fazladan para yuklu emanet akbilimle gururlu sekilde hazirdim bu defa.

    ---

    gemiler, uluslararasi sularda ve baska ulkelerin karasularinda iken, bandiralari hangi ulkeye aitse o ulkenin kara parcasi olarak deger gorur ve onu temsil eder. deniz hukukudur.

    iste 500t de istanbul icin boyle bir sey; ama neyi temsil ettigini bilmiyorum...

  • 39. sabiha gökçen havalimanı'nın tamamının satılması

    resmen mallıktır...

    havaalanı gibi stratejik bir yeri ne hakla sattıklarını merak ediyorum doğrusu, gerçi söz konusu olan akp olunca vatanı babalar gibi satabilirler...

  • 40. 22 kasım 2016 istanbulda bulunan dinozor fosilleri

    müzelerde çalışan güvenlik görevlilerine müjde niteliğinde haberdir.

  • 41. 22 kasım 2016 ohal kapsamında khk'lar

    ya arkadaş ne kadar kolay öyle tanımadıkların hakkında konuşmak. haspam oturmuş klavyenin başında, ana babası veriyor parasını ordan ahkam kesiyor. adam yılların solcusu diyorum, ergenekon davası sırasında silivride kamp kurmuştu herif o mağdurlara. tekel işçileri direnişinde ankarada sokaklarda yatmıştı adam işçilerle beraber, gezide en öndeydi. ankara'da tren garı patlamasında da ordaydı. ölümü en yakından hissedip, yaralıları hastaneye götürenlerden biriydi.

    şimdi bu adam fetocu diye işsiz. bi gerizekalı da çıkmış, aihme kadar yolu varmış. ha götüm bu adamlar bilmiyo di mi aminakoyim aihmi falan. bi tek sen biliyosun bilgisayarın başında. kolaylıklar diliyomuş bi de. kolaysa başına gelsin. geçim derdi nedir, çocuklar ne yapar, ne yer ne içilir hiç sormak yok ama. mağdur olanlar var ama yapcak bi şey yok. aynen böyle düşünmeye devam.

    başka biri, adamı hakim-savcı mülakatında elediler. üstelik yazılıda aldığı puan gayet iyiydi. mülakatta bulamadı torpil çünkü fetocu tanıdığı yoktu. adam şimdi fetodan işten atıldı. bugün suçlunun yanında suçsuzların da gittiğine en yakından şahit oldum. hiç öyle ahkam kesmeyin.

    yani kısaca öyle tanımadığınız kişilerin arkasından atıp tutmayın. yaşananlar kolay şeyler değil. hele evde oturup, babanın verdiği paralarla hayatını devam ettirirken hiç kolay değil. bi gün yakınınıza gelir. bak kendinize demedim yakınınıza dedim, o zaman anlarsınız neyin ne bok olduğunu. sonra yazarsınız buralara şöyle mağdur böyle mağdur.

  • 42. emlak balonu

    yine bugün debe olan giriye dayanamadım ve yazıyorum.
    bütün ticari ve sosyolojik analizleriniz eğer inşaat maliyeti hesaplarken yapıldığı şekilde ise cidden çok yazık. hem zamana hem klavyeye.
    -inşaat maliyetleri hesaplanan madde 2 için başlayalım: inşaat maliyeti hesasplarken bu adam x lokasyonda ev satacak o sebeple o bölgede prestijli (prestiç iğrençliği ayrı bir yazı konusu) bir ofis tutsa aylık masrafı en az 15.000 lira. bu bina için harcanan ancak görünmeyen kalemler aylık 15.000 kadar oluyor. (teklif verilen binalar vs vs.) daire satmak için verilen reklamlar, kataloglar, pazarlama çalışmaları, satış ekipleri, emlakçı payları hesaplanmamış. hepsini geçtim adam yıllık fonlamayı enflasyona göre %10 almış. sen 2013'e göre bir dolara bak bir aldığın peynirin fiyatına bak sonra gel %10 al aşk olsun ya. fonlama dolar üzerinden alınır çünkü en gerizekalı adam bile yüklü parasını tl ve onun faizi üzerinde değil dolarda tutar. bu arada kat maliği öldü arkada 9 mirasçı var onunla uğraş filan. tam bina bitince saçma bir dava ile uğraş. yol iştirak bedeli cezası ye. zabıtaya rüşvet ver. belediye ve tapuda dağıt... velhasıl her sektörde görünmeyen ve hesaplanamayan maliyetler vardır. ayrıca rüşvet isteyen (para, araba vs.) fırsatçı (allah kitap diyeni de solcu geçineni de aynı bok) kat malikleri bu fiyatların artmasında diğer bir önemli sebep. yani bu işten memurundan kat maliğine çok ciddi rant sağlayan bir grup rospu evladı var.
    -diğer maddelere de uzun uzun geleceğim ancak; şimdi ben bunu niye yazdım neden yazdım nasıl yazdım? zübükleşmeden devam edelim bunun sebebi kar marjlarının artık dibi görmesi ve krizin her noktadan bastırması. kriz krizdir. ama balon konusu lokal olarak tartışmaya açık olsa dahi bazı fiyatlar normal. yani öyle adam %100 kazanıyor durumu yok. eskiden her sektörde bu vardı ama şimdi %35 kar gören herkes gol atan arda turan hızında başını secdeye gömer şükreder. ben deistim etmem. özetle fiyatlar ancak zarar ve sektörden çıkışlar sebebi ile belirli lokasyonlarda düşer. nerede düşer peki? kaygısızlar dizisi gibi saçma sorular ile to be continued yapalım mı?
    -en önemli düşüşler balon suburbanisationyapılan ancak başarılı olunamayan yerlerde oluşacak. milletin stad ve köprü var diye 40 sqm loftlara 500.000 gömdüğü sububanisation alanları zaten başlı başına başarı öyküsü. sülün osman bunları görse mesleği bırakırdı. merkezlerde ise geçici düşüşler olsa dahi fiyatlar uzun vadede daima artar. örneğin 2001 ve 2008 için konuşursak fiyatlar dibi görse dahi satışı yapılmayan konutlar kısa sürede reel değerine oturur. burada satma zorunluluğu olmayan kazanır. hem müteahhit hem yatırımcı hem oturan kişiler için geçerli bu.
    -bu lokal düşüşlerin istisnası ancak bilinçlenen halk olur ama o zor gibi. fikirtepe gibi tarihin gördüğü en iğrenç yapılaşma (düşün ki şehir meydanı ve parkı yok) semti dahi ciddi oranda satış yapıyor. avrupa'nın ufacık 150.000 nüfuslu kasaba şehirleri kent olmanın gereklerini harfiyen yerine getirip unesco koruması alırken fikirtepe varoşkenti yok satıyor. maslow görse ihtiyaç piramidinden utanır konutu çıkarır. böyle şey olmaz.
    -diğer bir haklı düşüş bağdat caddesinde olabilir. cazibesini yitiren ve sırf konutlaşan (yaşanan yer olmaktan çıkan) bir bölge ve bitmek bilmeyen beton mikseri & hafriyat kamyonu sirkülasyonu elit kesimi (escort ağzı da yaparım) çoktan kaçırdı. ancak parayı yeni gören kitle buraya saldırıyor ve demografiyi çılgınca değiştiriyor.
    -merkezden uzak lokasyonda fiyatlar düşer lafı ise çoooook sığ çok üstten ve ömer üründülvari bir yorum. sence kurtköy düşer mi? yada seyrantepe düşer mi? gecekondu mahallesi olan ve umut sarıkaya'nın karikatürlerine doladığı gültepe ile new york'un bazı bölgelerinde fiyatlar eşitlendi kabul ancak talep bitmiyor! kartal mesela? fiyatlar düşecek diyen çıkarsa gülerim. samandıra ve sancaktepe gibi siteler ve nüfus sayesinde gelişmeye başlayan varoşlarda dahi düşmeyecek beklentiye rağmen.
    -biz önce altyapı götürüp sonra nüfus eklemiyoruz. önce nüfus gidiyor sonra altyapı yavaş ve eksik şekilde geliyor. alman şehir bölge planlaması yok bizde. vazgeçtim almandan hiç planlama yok bizde. günü kurtarmak yeterli.
    -başka bir kriz sebebi ise bu arkadaş gibi maliyeti dikkatli hesaplamayan sektörler ve insanlar. bunlara acımıyor oluşumla birlikte herkesi aşağıya çektiklerini hatırlatırım. en kötüsü ve en acınası olanı ise bizde şirketler bakkal dükkanından beter yönetiliyor. adam (bak ailem de böyle ve buna dahil) 10 milyonu inşaata gömer ama 20.000 lira danışmana vermez konu için. 50 milyon ciroyu aşan tedarikçiler dahi muhasebeci ile işi götürür ve finansçı smmm filanla çalışmaz. o yüzden bu hesapları yapamaz. tamamen duygusal ve ego ile yönetilen şirketler yüzünden kriz beklentileri normal ve mantıklı piyasa koşulları ile bir tutulamıyor. içeriden bilgi olsun bu.
    -zaten gerçek burjuvazi ve para ile kaliteli yaşam sürme söz konusu olmadığı için ve en deli parayı kazanan adam dahi boş vaktinde oturup maç ve diriliş ertuğrul izlediği için o parayı harcamayı bilmemesi sebebi ile para dağı oluşturur. bugün çoğu türk sanayicisi ve iş adamına 10 milyon para verin harca deyin yarısında tıkanır. vizyon meselesi. neyse konu dolayısı ile bir yerden sonra türk insanında ego devreye girer ve krizlerde dahi zarardan dönme veya finansal gerçeklik kalmaz. satanı siksinler der ve gerekirse 5 sene bekler o 700.000 liraya düşen daireleri tekrar 1.500.000 seviyesinden satar. bu arada 5 daireden 4 milyon kar ettim sanır ama dolar karşısında 6 milyon zarardadır anlamaz. olsun sonuçta bileşik hesap bizim anadolu kaplanlarının umrunda değil. neden mi?
    -ferrari satan galerinin sahibi dahi öğlen menemen veya döner yer akşam şirket hesabına rakı balık yapar bitti. öyle tekne tutayım, sanat galerisi gezeyim, koleksiyon yapayım filan olmadığı için tek kazanan porsche ve muadili satan galeriler olur. cahil futbolcu tayfası ve cahil iş hayatı tayfasının üst kalite yaşamdan tek anladığı arabadır çünkü. çevremde sahip olduğu paranın yüzde 5'i standartlarında hayat süren bir sürü insan bozması var.
    -konu çok dallandı. yazıyı wimbledon açık tenis turnuvası ve eurolig final four hesapları ile kapatsam kimse lan nereden nereye geçti demeyecek farkındayım ama bu işlerde dar gelirli kimsenin sikinde değil. millet ev sahibi olsun diye değil tamamen kar amaçlı yapılıyor bu işler. galerinizi millet araba alsın metroda ezilmesin diye açmadınız değil mi? öyle olsa adını titan motors değil selami baba hayratı koyardınız. ev arzına değil cukkasına bakar herkes. toki dediğimiz şeyi az araştırın çok şaşıracaksınız.
    -12.000 geliri olan doktor kira verecek ama seçim zamanı tapusunu aldığı arsası olan oflu süleyman emmi müteahhit ile anlaşıp 5 milyon sahibi olacak. üzgünüm ama buna alış. bu ülkede dürüst olanı sikerler. hatta ütü masası ve kadın fıkrasında olduğu gibi çalışanı da sikerler. hatta şevkle çalışanı zevkle sikerler. bak örnek;
    -sen babanın 1 milyon dolar gömüp seni zorla okutarak işe sokturduğunda ilk maaş olarak 2.500 lira aldığın zamanlarda ilk okul terk mustafa'nın sanayi ve hal'de 16.000 kaldırması seni şaşırtmasın. ülkede durum tam olarak bu. allstarları görmeyin sadece. ceo'lara ve linkedin'e bakmayın.
    -zaten okul-üniversite meslek için değil kültür için olmalı idi ancak ülkede geçim derdi çok olduğundan elit beylik için elit meslek (ruhum escort demiştim) dertleri ile kalkınan bir dersane sektörü ve daralan bir teknik eleman sektörü oluştu. bugün döşeme ustası 8.000 kazanırken mühendis 2.500 lira alıyor. olayın tek kazanımı olması gereken okuyanlarda kültür birikimi oluşması durumu ise oluşmadı. alışmadık götte don durmuyor zira.
    -velhasıl think global act local durumu bu topraklarda sakil. bu toprakların kendi uygulamaları var. burası mezapotamya. burada saçmalık tarihle yaşıt.
    -son sözüm yazıyı tam alakasızlaştırma adına deprem olsun. c35 beton kullandırıp c30 testine sokan bütün devlet ve belediye kurumları bu konuda suça ortaktır. yeni binaların dahi en az %50 kadarı depremle yerle bir olacak. basit işçiliğe dikkat etmeyen adamlar depremi takar mı sizce? bu yazıyı ülkenin en marka toplu konut projelerinden birinin 2 milyon lira eden ve sadece 100 sqm alana sahip ofisinde çatlak duvarın hemen önünde yazıyorum. cidden rahat uyuyor musunuz beyler?
    bu gözler hiç bir kimyasal ve fiziksel veriyi dikkate almadan göz kararı iş yapan firmalar gördü. sonra ithal ürünle ince yapıyı süsleyip itelediler lüks konut diyerek.
    -yazıma son verirken peki nereden ev alalım diye mesaj atan olursa uzun vadede çok karlı (!) daire satar çıkarım. ona göre zorlayın şansınızı.

  • 43. erkeklerin makyajsız kız severim tripleri

    siz gözlerinize 5 metre eyeliner çekip,cafe , bar köşelerinde kleopatra havasında gezdikçe; vallahi biz makyajsız kız severiz triplerine devam edeceğiz.

    bu da böyle biline.

  • 44. kadınlardan kadınlara tavsiyeler

    bir oldu iki oldu içimde biriktirirken üçüncüyü de görünce artık buralara bir yerlere not düşülmesi gerektiğini düşünüyorum. belki okuyan birilerinin hayatına etki eder.

    kişi 1 : kendisi kuzenim. 33 yaşında. bir başka kuzenimin nişanı için çekilecek fotoğraflarda o da yer almak istiyor. fotoğrafçı da ortaya güzel bir şeyler çıksın diye uğraşıyor. akşam kuzenimle bir araya geliyorum. bana bütün gün fotoğrafçı adamın devamlı onunla ilgilendiğini, türlü kaprislerine boyun eğdiğini ballandıra ballandıra anlatıyor. fotoğrafçı adam tabi ki ona gün boyu ''yürümüş'' kibar davranmasının başka bir açıklaması olabilir miymiş. zaten burun estetiği yaptırdığı günden beri kısmetleri çoğalmış. beynim türlü sorular düşünmekteyken ağzımdan çıkan şey ''hmmm, olur öyle'' oluyor.

    kişi 2 : arkadaşım. 24 yaşında. bir okulda ücretli öğretmenlik yapıyor. müdür yardımcısının devamlı onunla ilgilendiğini, yardım ettiğini, işini kolaylaştırdığını anlatıyor bana. zaten yapması gerekenler bunlar değil mi diye düşünüyorum içimden, o devam ediyor. resmen ''yürüyor''muş ona. sabah günaydın demeler gülümsemeler filan neler oluyor öyle. hemen sosyal medya arama taramaları yapılıyor ama o da ne adam evli ve daha minicik bir çocuğu var çok da mutlu görünüyor. e peki bu adam neden o zaman iyi dersler hoca hanım dedi ki ? bir terslik var. kızımızın duygularıyla oynandı.

    kişi 3 : arkadaşımın arkadaşı. 26 yaşında. yakışıklı garsonun neden onun sandalyesinin yanından daha sık geçtiğini sorguluyor, ''başka bir isteğiniz var mı'' sorusunun 3 saatlik oturduğu yerden kalkmama sonucu sorulduğunu düşünemiyor ve bunu ilgi göstermek olarak yorumlayıp arkadaşıma ve bana dünyanın en ciddi konusuymuş gibi anlatabiliyor.

    aslında düşündükçe aklıma başka başka olaylar da geldi fakat aşağı yukarı hepsi bu tür şeyler.
    lütfen bazı erkeklerin sadece ama sadece iyi bir insan olabileceğini unutmayın.
    herkes size ''yürümüyor''
    centilmen olan insanlar var.yapmayın etmeyin. arkanızdan güldürmeyin.
    sadece gülmüyorum, üzülüyorum da.

  • 45. kış saati uygulamasının kaldırılması

    "ısten ciktigimizda hava aydinlik oluyor, gun bize kaliyor oh bee" diyen vizyonsuz orospu cocugu burda mi?

  • 46. recep tayyip erdoğan

    bülent ecevitle kıyaslamaya çalışan fanboyları olan adam. özellikle dik durma konusunda kıyaslanıyor ki adamı gülmekten krize sokar bu kıyaslama.

    şimdi yeni yetme veletler eceviti clintonın karşısında ki el pençe resmi üzerinden süklüm püklüm bir adam zannedebilir. aynı şekilde recepi de benzeri pozlarından dolayı dik duran adam ama gerçekelr öyle mi ?

    türkiye abdye 2 kere kafa tutmuş ve ambargo ile sonuçlanmış ikisi de ecevit zamanında. biri kıbrısa giremezsin denmiş ve girmiş. diğeri afyon ekemezsin denmiş ve karışamazsınız demiş ekmiş. şimdi recepe bakarsak adam abdye giderken işide operasyonda olmayacağız diyor. kerry fırçalayınca 1 gün sonra olacağız olarak düzeltiyor. nato nun libya da ne işi ver diyor 1 gün sonra türkiye'deki nato üslerini açıyor. ben varken israille uzlaşma yok diyor uzlaşıyor. ambargo kalkmazsa uzlaşmam diyor ambargo kalkmıyor, ve bilakis gazzeye yardımı israilin ashdot limanı üzerinden yaparak ve israilin izin verdiği yardımları yaparak ambargoyu meşru hale getiriyor. bir de utanmadan tv ye çıkıp ambargonun kalkmaya başladığını görüyoruz diyor. salak bir kitlesi var tamam da, bu insanı bu kadar salak yerine koymamalı. ne demek, kalkmayan ambargoyu "kalkmaya başladığını görüyoruz" diyerek milleti keriz yerine koymak.

    bu liste daha uzar gider recep'e tapan malların bu gerçekleri görmesini beklemiyorum, onlar recep'in obama karşısında bacak bacak üstüne atmasına hayran sebebi basit hayatta elde edecekleri en büyük başarı o. obama karşısında bacak bacak üstüne atmak. bir de sağda solda kimsenin iplemediği dünya beşten büyük, goy goyu

    hayır kendi aranızda tapmaya devam edin. reis ne derse doğrudur. reis ne yaparsa haklıdır. reis yanlış yapmaz. reisin sünneti, reisin kutsal mekanları, reis allahın bütün vasıflarını taşıyor diyeniniz bile var. istediğiniz gibi yıkayın yağlayın, yalayıp yutun beni ilgilendirmez ama ecevit gibi biriyle kıyaslamayın. sizin baktığınız yerden dik görünen duruş sizin dışınızdakilere rüku gibi geliyor.

  • 47. tuba büyüküstün

    kadının gözü güzel, burnu güzel, ağzı güzel ama bu kadar güzellik içinde ne seksi ne de tatlı.
    bunu nasıl başarıyor anlamıyorum.
    sanki farklı kadınlardan toplayıp bi suratta birleştirilmişcesine mimiksiz.

  • 48. çocuğunu özel üniversiteye vermeyen zengin ebeveyn

    üniversite eğitimine 500000 lira harcayıp 2500 tl maaşla işe girmekten çok daha mantıklı eylem.

  • 49. 06nk323.tr.gg

    (bkz: kişisel blog)
    içeriğinin güzel olup olmadığını tartışmıyorum. beğenmezsen okumazsın.
    birden fazla konu olması bir siteyi kötü yapmaz. (içinde yok yok denilerek dalga geçilen bir siteyi, içinde doğru ve yanlış milyonlarca entry olan bir sitede duyurmak ironi mi salaklık mı bilemedim.)

  • 50. 22 kasım 2016 futbol dünyasına fetö soruşturması

    soruşturma diye başlık açılıp suç duyurusu diye entry girilen bir olay.