Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. abdullah gül'ün akp kurucu listesinden çıkarılması

    akp kurucu listesinden çıkartıldığına dair bir yazı göndersinler, onu da onaylar.

  • 2. evde sütyensiz gezmek

    sözlükteki başlığının yarısı "evet bir erkek olarak her gün yapıyorum hihihihihhi" şeklinde iletilerle dolu olan olay.

    çok komiksiniz lan gül gül öldük valla. hatta sandalyeden düştük. yarın hepiniz debe'desiniz o derece.

  • 3. ilyas salman'ın torununa gezi ismini vermesi

    kızına recep tayyip ismini veren çomarların zoruna gitmiştir.

    ilyas salman türkiye'deki politik sanatçılardan biridir ve hayatını da a'dan z'ye inandığı değerler uğruna yaşayan, götü başı oynamayan bir sanatçıdır, adamdır. helal olsun.

  • 4. ismi atatürk olan stadların tek tek yıkılması

    (bkz: kayseri atatürk stadyumu) yıkıldı

    (bkz: antalya atatürk stadyumu) yıkıldı

    (bkz: bursa atatürk stadyumu) yıkılmadı ancak işlevselliği bitti.

    (bkz: rize atatürk stadyumu) yıkıldı

    (bkz: ismetpaşa stadyumu) yıkılacak

    (bkz: inönü stadı) yıkıldı

    (bkz: sakarya atatürk stadı) henüz yıkılmadı ama yıkılacak.

    edit;
    (bkz: konya atatürk stadyumu)

    (bkz: afyon atatürk) (bkz: afyon arena) oluyormuş.

    (bkz: eskisehir ataturk stadyumu) eses arena oluyormuş

    belkide hepsi tesadüftür ?

  • 5. 22 şubat 2016 beşiktaş gençlerbirliği maçı

    gol ile arasında 3 dakika olduğu için gözlerden kaçtı. 1-2 kişi yazmış sadece.

    61. dakikada, trabzon'un dakikasında beşiktaş taraftarı ''futbolun katili türk hakemleri'' diye bağırdı; liderliğini, şampiyonluğunu kenara bırakıp. dün 7 kişi kalan takıma oley çekip, üç üç üç diye bağıran adamların örnek alması gerekiyor.

    maçın en önemli detayı buydu bence.

  • 6. cumhurbaşkanına hakaret eden eşini ihbar eden adam

    ailesi türkiye gibi olan adam.

    kadın, ailenin %50'si. adamın biyolojik görüntüsüne aldanmış, insan olduğu için sevmiş, evlenmiş.
    adam, ailenin diğer %50si. yobaz, işbirlikçi, ispiyoncu, utanmaz, ahlaksız. evde zor tutuyoruz.

  • 7. danimarka

    icinde 3 gün gezip hala kendisini şehir sanan turistlere sahip olan ülke.

    edit: turistler kacmis ama polska saglsun plakasini almis: iste o görüntüler: http://i.imgur.com/mw0k5kx.png

  • 8. 21 şubat 2016 başımdan geçen camili pelin olayı

    bu ne biçim başlık lan böyle demenize fırsat bırakmadan sizi hemen dün geceye götüreyim.

    maltepe'de arkadaşımla buluşacaktım.
    kendisi hoşlandığım bir ablamız, mfö şarkısı gibi.

    düne kadar bana karşı olan hisleri hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
    evimden çıkmış maltepeye doğru yol alıyordum. ilkokulda kullandığımız tarih çizelgelerini kıskandıracak kadar pratik olan pendik*-kadıköy* hattına binmiştim.

    minibüs yolunda enteresan bir trafik vardı, zaman ve mekanda sıkışıp kalmıştık.
    geç kalacağımı anladığım an telefon açtım,

    + alo pelin, ben biraz geç kalacağım. evden çıkmadıysan biraz daha durabilirsin diyecektim.
    - (keyifsiz bir sesle) çıkmıştım ama olsun ya, gider otururum. hehe.
    + ya böyle çok şeyoldu kusura bakma, minibüs yolunu biliyorsun. en fazla 10dk geç kalırım zaten.
    - sorun değil, bekliyor olacağım.
    + tamamdır hemen geliyorum, görüşürüz.

    kelamlarından sonra telefonu kapattık.

    minibüs'te arkalara doğru ilerliyorum.
    hayatımın filmi çekilse adı "arkaya ilerleyen adam" olurdu zaten, hadi o olmadı "bir sike derman olamayan adam" da olumlu.

    büyük dedemin mehteran olmasından şüphelendiğim dakikalardaydım ki telefonum çaldı.

    + alo, yebh. ya benim çok acil bir işim çıktı, çok özür dilerim. gelemeyeceğim, kusura bakma. bir ara mutlaka görüşelim, böyle çok havada kaldı.
    - (5 saniyelik bir south park sessizliğinden sonra) yok yok, sorun değil, tabii ki. daha sonra görüşürüz.

    diyebildim.

    minibüsün arkasında soğuk paslı demirlere tutunuyorken, oğuz atay'ın "tutunamayanlar" romanı geldi aklıma. en azından ben tutunuyorum dedim. kendimce boktan şakalar yaparak olayı halının altına süpürmeye çalıştım bir süre.

    daha sonra kaptanın çıkardığı "maltepe'den binip parasını ödemeyen var mı?" tartışmasıyla benim burada ne işim var amına koyayım?! diyebildim. ineceğim yeri çoktan geçmişim.

    indim minibüsten, biraz yürüyüp kendime geleyim derdindeyim.
    afedersiniz bir karın ağrısı bastırdı, resmen altıma sıçacağım.

    utanmasam küçükyalının ortasına sıçıp şişli etfal'de ayaküstü sıçan teyzeye bok yedireceğim.

    bir süre sonra panikleyip koşmaya başladım.
    sıçmaya delik arıyorum. yok!

    sıçamıyorum arkadaşım, umut sarıkaya'ya hak veriyorum.
    bütün derdim, tasam bir anda yalan oldu. üzerimde bir adet mont var ve sıçamıyorum.

    öyle sağa sola koştururken ara sokaklara daldım, uzaklardan bir minare başverdi.
    allah allah! minareye doğru depara kalktım, en dış kulvardan bindiren arap atı ekmeğini elinden alacağım diye huysuzlanır brşş brşş ederdi o deparımı görse.

    ezan saati olacak ki camiye yaklaştıkça etrafta cemaatten kimseleri görmeye başladım. camiye doğru ağır adımlarla ilerliyorlardı. yanlarından allah aşkıyla yanıp tutuşan bir mübarek gibi geçmemle onları da bir güzel utandırdım.

    wc, tuvalet, hela, toalet, wece yazacak herhangi bir tabela beni dünyanın en mutlu adamı yapmaya yetecekti ki tesadüfün iğne deliği bir şekilde pelin'e rastladım.
    yavaşladım, altıma sıçmamak için var gücümle götümü sıkıyordum.

    + yebh? sen beni mi takip ettin? koştun mu ta oralardan?
    - hayır pelin, öyle değil. hem senin işin çıkmamış mıydı ya?
    + ben biraz sinirlendim sen öyle diyince, ilk defa baş başa bir şeyler yapalım diyoruz ve geç kalıyorsun.
    - pelin, trafik vardı. n'apabilirim. (altıma sıçtım sıçacağım)
    + bilmiyorum, böyle çok saçma oldu şimdi.
    - ya bak madem öyle oldu ve sen eve dönüyorsun, dön sen evine, hiçbir şey yaşanmamış gibi baştan gelelim olur mu? hem istemezsen gelmezsin. bir düşün evde, olur mu? hadi daha geç olmadan yapalım bunu.
    + hayır, buraya kadar koşmuşsun. beraber gidelim. zaten napacaksın tek başına buralarda.
    - (şakayla karışık)namaz kılarım pelin ^^
    + of yebh.
    - ...
    + nası biliyorsan öyle yap yebh.

    o evine devam etti, ben de tuvalete.
    bir sıçtım ki aman aman.

    işin ironik tarafı sıçtıktan sonra gelen huşu ile abdest alıp namaz da kıldım.
    pelin de ne mesaj attı, ne de aradı.

    pelin buraları okuyorsan diye söylüyorum, sorun sende değil götümde.

    edit: ouuv. 13 şubat 2016 metrobüsteki mavi paltolu kız gözden kaybolunca bir şey yok, ben bir kere altıma sıçacakken kızı öteleyince ouv. ne ouv aamou!

  • 9. ankara bombacısının abdulbaki sömer çıkması

    dna testinden sonra ortaya çıkan gerçek.

    link

    saldırgan; başbakan yardımcısı numan kurtulmuş'un, içişleri bakanı efkan ala'nın, başbakan ahmet davutoğlu'nun ve cumhurbaşkanı tayyip erdoğan'ın dediği gibi (!) salih neccar değilmiş.

    bombacı bu hain, tak örgütüne mensup abdulbaki sömermiş.

    herkes yanılabilir ama dna'lar yanılmaz. böylece hükümetin ve cumhurbaşkanı'nın suriye ve ypg konusunda elini güçlendirmek için 28 ölümlü bir saldırıyı bile kullanabileceğini de anlamış olduk.

  • 10. francesco totti

    zekai elinde tarih kitabıyla ders çalışıp söylenmektedir;

    "koskoca roma tarihinde kimse totti'den bahsetmemiş"

    geniş aile

    edit için thx belgesiz zamir.

  • 11. 15-21 şubat nazım hikmet meyhane rezaleti

    edit: ustamin ricasiyla entry'i kaldiriyorum. anlayis gostermenizi diliyorum.(usta kendi yanındayken bana sildirdi entry'i ricayla. geri buraya koymasam daha iyi)

    edit2: dileyenlere ozelden olayi ve durumu copy paste olarak gönderiyorum.

    durum şu: geçmiş sigortamı ve çalıştığım sürenin ücretini bana veriyorlarmış. beni de durumu duyurduğum için art niyetli görüyorlar. bütün piyasa böyleyken bizim böyle olmamız çok normal gibi bir tavırları var.

    bu arada entry'i okuyup durumu anlamayanlara özetleyeyim.

    benim beklentim: geçmişe dönük sigortanı yapalım ne var sanki

    işletmenin tavrı: 'haklarını verelim al git. artık mağduriyetin kalmadı.' şeklinde.

    yani benim eleştirdiğim noktada 'zaten piyasa böyle biz de böyleyiz, 10 gün nedir ki? sor herkese piyasa böyle' diyerek normal kabul ediliyor.

    tamam piyasa böyle olabilir de kp de mi böyleymiş?

    geleceğe dair bir sözleşme anlaşma konuşmayı da baştan yapmamışlardı. bir hata ettik seni işe aldık şeklinde yorumluyorlar benim orada çalışmamı da.

    entry'nin orjinal tam metnini özel mesajla isteyene gönderiyorum.

    solcuya solculuk falan öğretecek halim yok.

  • 12. hitler'in cinsel organı çok küçüktü

    adam dünyanın çok afedersin amına koymuş, bizim basiretsiz gazetecilerin uğraştıkları şeye bak. isterse hiç cinsel organı olmasın sanane ya.

  • 13. ölü sevicilik ve ensest yasal olmalı

    gelin buraya,ölünüzü dirinizi komple sülalenizi tatmin edecek bir güruh var.

    arkanıza bakmadan,çıplak ayak kaçarsınız vallaha...

    mazallah gençler...aklınızı başınıza alın.

  • 14. akp sayesinde türkiye'de kalitesi artan şeyler

    (bkz: rim job)

  • 15. mario gomez

    (bkz: alman fayans ustasının iş disiplini)

  • 16. davutoğlu'nun 9 maddelik turizm eylem planı

    demişki " en az 400 bin turist getiren acentaya 100 bin tl kredi desteği vereceğiz"

    sırf bu krediyi almak için yurtdışında ülkelerin köylerinden adam toplayıp getirip burda bir hafta tatil yaptırmazlar ise bende başka ülkede yaşıyorum demektir.

    edit:100 bin tl imiş.

  • 17. bjk'yi şampiyon yapma lobisi

    her bir üyesini tek tek sikeyim. 20 yılda 2 defa sampiyonlugu mu reva gördünüz beşiktaş'a piçler?

  • 18. ahmet necdet sezer

    gün geleck ergen zümresi tarafından siyaset yapmadığı, cumhurbaşkanlığı yaptığı, tasarrufla milletin parasını boşa harcamadığı, cukkalamadığı, sıfırlamadığı için eleştirilecek.

    pardon, o gün, bugünmüş.

  • 19. sözlük yazarlarının en sevdiği akp'li isim

    (bkz: devlet bahceli)

  • 20. 29 şubat 2016 rvp'nin beşiktaş'a döşeyeceği boru

    (bkz: rvp kim lan)

    edit: şimdi baktım, yedek forvetimiz cenk tosun'dan daha az golü olan bir adammış.

  • 21. derin futbol

    rok'a mit ve devlet kaynaklarindan,
    sinan engin'e spor ve federasyon kaynaklarindan,
    ahmet cakar'a hakem ve bahis kaynaklarindan surekli telefonla bilgi geliyor.

    garibim abdulkerim'e ne sms atan ne de bilgi veren kaynak var.

  • 22. galatasaray'ın 15 günde 1 milyon bileklik satması

    (bkz: ortamlarda taraftar aldı dersiniz)

  • 23. survivor 2016

    "kronoloji diyorum felsefe diyor ya "

    hahaha doğru diyor adam şimdi.

  • 24. vücut geliştirme

    yaklasik bir aydir ugrastigim aktivite. fazla spora gidecek zamanim olmadigi icin, hizli bir sekilde kas yapmak adina protein tozu aldim. vucuduma (kollar, karin, omuz) surdum. surdugum bolgeler hafiften kas olmaya basladi gibi hissediyorum, bakalim zamanla yazacagim buraya gelisimimi.

  • 25. the walking dead

    dunya got olmus ama bizim rick butun porno kategorilerini dolduruyor.

    brunette
    blonde
    ebony

    sirada asian var, glenn terket aleksandirayi

  • 26. joker karakterini oynayabilecek türk oyuncu

    http://i.hizliresim.com/navz8k.jpg

    konu kilit. dağılabilirsiniz.

  • 27. 2016 turizm krizi

    baktilar ki kriz turizmciye giriyor, devlet destegiyle turizmciden cikarip vatandasa soktular. ozeti budur.

  • 28. cansel buse kınalı

    mevzu sapık öğretmen mevzusu evet. mevzu sapık öğretmenle iş birliği yapan ve tetikte izi olan okul idaresi evet.

    ama bir de polis baba var. devletin memuru, kayseri gibi bir ile atanmış, 18 yaşında lisede okuyan kızı olan bir baba. bir de polis, koruyucu, kollayıcı, güven verici, zor durumda kalınca gidilesi olan. kendi tabancasıyla evladını yitirmiş, belki bu travmayla mesleğini bile yapamayacak bir baba. ocağına ateş düşmüş, hiçbir suçu olmayan, sadece babasından, dedesinden gördüğü gibi evladını yetiştirmeye çalışan bir allahın kulu, türk babası.

    ama dara düşmüş kızının ilk gideceği yer olamamış... bu acı da en az hepsi kadar ağır.

    sözlük yazarı erkekler, babalar, evladı olanlar, annesinden babasından durmadan şikayet edenler öyle bir çocuk yetiştirin ki;

    bu dünyanın tüm kötülüğünün yanında kızınız/evladınız başına dünyanın en kötü şeyi gelmiş bile olsa, bilsin ki babası onun yanında, onu korur, haklılığı için mücadele verir. her ne olursa olsun direnir, yenilmez. ona inanacağını bilir. kötü insanlardan onu korumak için her şeyi yapar.

    biliyorum kızı için dünyaları yakacak babalarsınız hepiniz ama sevmeniz demek onu koruduğunuz anlamına gelmiyor. her şey için çok geç olmadan dedenizden, atanızdan öğrendiğiniz iletişim şeklini bırakın. kız ya da erkek evladınızla her şeyi konuşa bilin. ona güvenin, size güvensin.

    öğretmen, polis, hakim bu ülkede hiç kimseye güvenilmiyor, bir tek kız çocukları babalarına güvensinler.

    bu dünyadan cansel buse geçip gitti. ardında bir sürü katil bırakıp. tetikte parmağı olan herkes cezasını bulur umarım ama artık bu ülkeden de dünyadan da umudum kalmadı.

  • 29. sedat kapanoğlu ekşide yazar olsa kullanacağı nick

    (bkz: yarim kavanoz zeytin yedim)

  • 30. ukrayna'nın eurovision'da türkçe şarkı ile temsili

    bu yıl isveç'te düzenlenecek olan 2016 eurovision şarkı yarışması'nda ukrayna'yı tatar türkü olan jamala(cemile) temsil edecek. 1944 adlı şarkısının nakaratında türkçe olarak ''yaşlılığa doyamadım, ben bu yerde yaşlanamadım'' cümlesi geçmekte.
    şarkının sözleri, 1944 yılında 250 bin tatar türkü’nün sovyetler birliği lideri joseph stalin tarafından sibirya’ya sürgün edilmesini anlatıyor.
    bu da sahne performansı

  • 31. turizm eylem paketi

  • 32. ömer koç

    bu beyefendi koç holding yönetim kurulu başkanlığına getirildiyse, ali koç amasya sancağınamı gönderildi ?

  • 33. sevgiyi küçümseyen adamın yüreğine aşk sokan kadın

    'bütün vaktinizi sizi sevmeyen ve asla sevmeyecek adamlara harcıyorsunuz. bu kadar vakti ilime bilime harcasanız evde uygun niteliklerde adam yaratacaksınız zaten'

  • 34. türk kadınının mutluluk değil evliliği hedeflemesi

    türk kadınını bu hale sokan da panikleten de türk erkeğinin baskısıdır. evliliği baskıcı baba evinden, bıçkın mahalle delikanlısı abinin elinden kurtuluş olarak gören milyonlarca genç kız var lan. onun mutluluk dediği önce baskıdan kurtulmak. baskı altında, kurtulmak için yaptıkları seçimlerde başarısız oluyor, normal yani.

  • 35. tecavüz edilip boynu kırılarak öldürülen köpek

    instagram'da yapılan paylaşımdan anladığım kadarıyla istanbul kartal yakacık'ta öldürülen köpek. başında nöbet tutan yavrusuna yuva arıyorlarmış, anneyi gömmüşler. eğer bu olayı gerçekleştirenler yakalanırsa ve köpeğin sahipli olduğu kanıtlanırsa, 5199 sayılı kanun sayesinde basit bir para cezası alacaklardı. evet, öldürülen hayvan sahipsizse zaten hiçbir şey olmayacak ve evet eğer sahibiyseniz yani kızım, oğlum diye sevdiğiniz, ailenizin bir parçası olarak gördüğünüz hayvan üzerinde hak iddia edebiliyorsanız, suçu işleyenler basit bir ceza ile aramıza karışacak. sahip tanımını olayı rahatça anlatabilmek için kullandım, yoksa sahip doğru bir kelime değil tabii ki.

    https://www.instagram.com/p/bcfovswfusk/

    edit: kanıt isteyen, nereden belli tecavüz edildiği diye soran, olmaz böyle şey diyenler şu linklere tıklasın, sonra tekrar düşünsün bence.

    http://www.hurriyet.com.tr/…sasirtan-karar-27866401

    http://www.hurriyet.com.tr/…su-tepki-cekti-27664455

    http://www.sabah.com.tr/…22/mersinde-kediye-tecavuz

    http://t24.com.tr/…ber/kediye-tecavuz-edildi,220606

    http://www.haberturk.com/…ze-ugradiginda-olur-cunku

    http://www.ensonhaber.com/…akalandi-2015-09-30.html

    http://alkislarlayasiyorum.com/…en-kopegin-aglamasi

    http://www.radikal.com.tr/…ada-437-tl-ceza-1134085/

    http://www.internethaber.com/…en-o-adam-460405h.htm

    http://alkislarlayasiyorum.com/…avuze-ugrayan-ordek

    http://www.hurriyet.com.tr/…ustu-yakalandi-12064196

    http://www.gecmisgazete.com/…ecavuz-edeni-bicakladi

    http://www.milliyet.com.tr/…011/1336184/default.htm

    http://www.internethaber.com/…n-tecavuz-319790h.htm

  • 36. ünal aysal vs fikret orman

    birisi kredi çekip ferrari alandır, diğeri ise arabasını satıp borcunu ödeyendir.

  • 37. kedi

    çorap öldü. iki gün önce.
    o kadar üzgünüm ki. canımdan can kopmuş gibi. aklımdan bir saniye çıkmıyor.
    benim güzel kedim.
    insan emek verdiği, hele de hasta olan bir canlıya ayrı bağlanıyor. sürekli elinde, sürekli gözünün içine bakıyor. üstelik o çok minnettar bir kediydi. çok. başta korkudan beni çok tırmaladı, ısırdı. sonra ne olduysa bir anda güvendi, kendini öylece teslim etti.
    klinikte onu ilk ziyaretimde verdiği tepkileri unutamıyorum. bir köpek gibi üstüme atladı, tırmandı, sürtündü sürtündü, gırıldadı. ben ise tanımasını bile beklemiyordum.

    ne yazacağımı bilmiyorum. onu gömdük. yağmur yağıyordu. ağacın köklerine denk geldik, onları sağlam bıraktık, altındaki toprağı çıkardık. çorap'ı ağacın köklerinin arasına, rahat edebileceği bir şekilde yerleştirdik. ellerimle koydum. "sırtını biraz daha geriye doğru, sol patisi rahat değil, arka bacaklar iyi görünüyor, başı rahat". yanına da peluş oyuncağı. yalnız kalmasın. toprağa karışsın, canlansın tekrar. ertesi gün de mezarına bir köpek biblosu diktim. koruyacak kedimi.

    veteriner bize "öldü" diye teslim ettikten sonra defalarca kontrol ettim. yaşıyor gibi geldi bana. ya yaşıyorsa? toprağa götürürken bile kuyruğunu oynattı sanki. ama ölmüştü.

    hala inanamıyorum. mama ve su kabı dolu. yatağı gözümün önünde. ancak her zamanki gibi sehpanın altında değil. o akşam aniden fenalaşınca panikle çekip almıştım çorap'ı. öylece duruyor. ne zaman dokunurum bilmem. sehpanın üzerinde de ateş ölçer. o da öylece duruyor.

    ben onu sokaktan aldım, tekrar sokağa bırakmak için değil. şu an dışarıda olması, üstelik hava soğukken, toprak ıslakken... tüyleri de ıslak demek ki. insana üşür gibi geliyor. boğulur gibi geliyor. boynu, sırtı ağrır gibi, acıkır, susar, daralır, çıkmak ister gibi. oysa ben onu hep rahat ettirmeye çalışmıştım. ne olurdu sanki biraz daha kalsaydı. bir evi, ailesi olmasının tadını çıkarsaydı, mutlu olsaydı. ben de olsaydım.

    akşamlar en zoru sanki. belki de sabahlar. uyanıyorsun, yarasına klorhekzidin toz dökecek, mamasını yedi mi diye kontrol edecek, kumunu temizleyecek, okşayacak bir kedi yok. bugün işten eve gideceğim ve beni kapıda karşılamayacak. hemen koşup yarasına bakamayacağım. severken çıkardığı mırıltıları duyamayacağım. cuma günü de karşılamamıştı. salak kafam, düşünemedim.

    bu kadar erken gitmesi çok üzücü.

    çimleri yeni çıkmıştı, sözlükten hiç tanımadığım seabiscuit göndermişti, vitamin ve klorhekzidin tozlarla birlikte. heyecanlıydım acaba sevecek mi diye, yiyemedi. manuka balı yaralara iyi geliyor dediler, abd'den bulup getirttim. elime ulaştı ama kullanamadım. devedikeni tohumunun damla formu türkiye'de bulunmuyor. gümrükte kaldı, onunla uğraşıyordum. az önce de evde liyakat kalmamis'ın kargosu geldi. ağlarım sanıyordum ama gülümsedim. sevindim yine de.

    yeni yatak almıştım, bir kere yattı daha. ev kedi maması dolu, iştahı olmadığı için farklı markalar deniyordum. buzlukta küçük parçalar halinde dondurduğum etleri var. klorhekzidin toz var elimde 5 tane. hepsi buradaki yazarlardan geldi. bir tanesi de snowflake'ten. üç tane daha var, gönderilecek olan. farklı kedi kumlarını deniyordum sonra. uzun zaman kullanabileceğimiz bir kum arıyordum. en son organik bir kum aldım. onu da kullanamadı. yumuşak taşıma çantası vardı, kırmızı, onu ilk kez veterinere giderken kullandık, dönüşte de cansız bedenini getirdik içinde.

    peteğe takılı bir yatağı var. masamı yanına çekmiştim. yatak hala orada, masam da yanında. hep de orada kalacak. onu çıkarmayı düşünmüyorum.
    kumunun durduğu oda evdeki en sevdiğim odaydı. küçücük, aydınlık bir yer. geçenlerde kumuna başka yer aradım odamı almak için, bulamadım. böyle bir şey istediğim için bile pişmanlık duyuyorum. insan pişman olacağı, kendini suçlayacağı şeyleri bir şekilde buluyor. ama bunlar değil beni üzen gerçekten. onun acı çektiği anlar. ta en başından son gününe kadar. hele de son üç saati.
    ve bunca senelik ömründe, ilk kez yuva bulmuşken tadını çıkaramadan gitmesi.

    yine de bir tarafım huzurlu. en azından sokakta ölmedi. bir kenarda, üşüyerek, yalnız, acı çekerek ölmedi. ellerimiz üstünde, başı okşanarak gitti. son iki dakika hariç. orada ben dayanamadım, dışarı çıktım.

    insan korktuğu başına gelince sakin olurmuş. benim de korktuğum başıma geldi ve öldüğü gece çok sakindim. başımı yastığa koyana kadar. çok koydu evde olmayışı, dışarıda, toprağın altında oluşu. o soğukta, yağmur altında. çorapcık.

    dedim ya en çok son üç saatine, hele hele son dakikalarına felaket üzülüyorum. öyle böyle değil. acıdan ölünse rahat rahat ölürdüm. o gün acilen götürdüğüm juen veteriner kliniği'ne (ki köpeklerimin kliniğidir) inanılmaz kızgınım. belki haksızımdır onu da bilmiyorum. içeri girdiğimiz an kedi ölüyor, nolur acı çektirmeyelim ölecekse dedim. uyutalım. asıl veterineri ile detaylıca konuştu telefonda. tüm test sonuçlarını, yapılan tedavileri öğrendi. ona rağmen dedi ki uyutmak için benim de tetkik yapmam lazım. o kedinin nesine tetkik yapacaksın, zaten gidiyor. yine de yapın o zaman dedim çaresizce. yapılmadı, çünkü böyle bir şey çok saçma olacaktı.
    tabii ki hemen uyutmasını beklemiyorum. onu ben de yaptırmazdım zaten, ancak öleceğinden emin olduktan sonra hiç değilse, yapılmalıydı.

    altına sıcak su torbası koydular, atkımı üzerine serdim. serum verdiler. yanlış hatırlamıyorsam iki enjeksiyon yaptı, biri vitaminli bir şeyler, diğeri bağırsaktaki gaz için dedi. kediye kesinlikle iyi davrandılar, o konuda teşekkür ederim ancak bu kadar bekletmenin anlamı yoktu bana göre. sabaha çıkmayacağını kabul ettikleri halde öylece başında durup izledik. kendi kedimin kalbini durdurmak için ısrar edecek halim yoktu. destekleri lazımdı. en son, şu ana kadar miyavladığını duymadığım kedim üst üste yüksek sesle bağırarak ayağa kalkmaya çalıştı, başka detay vermeyeceğim. o noktada ben "nolur bir şey yapın gidiyor" diyerek, kulaklarımı tıkayarak odadan çıktım, dayanamadım. 2 dakika içinde geri döndüm, ölmüştü. ya kendi öldü ya da yaptıkları sakinleştiriciden. sakinleştiriciyi damara verdikleri saniye ölmüş. ben kendi öldü kabul ediyorum.

    kedim 40 günden fazla pruva veteriner kliniği 'nde kaldı. orada testler yapıldı, birçok ilaç/destekleyici kullanıldı. yarasına düzenli pansuman yapıldı. a/d mama yedi. masraflarını geçtim, hekimin harcadığı vakit bile kimbilir kaç saat etmiştir. haftasonları kitaplarını eve götürüp çorap'ın durumunu araştırdığını, hocalarıyla görüştüğünü de biliyorum. bir de benim aramalarım, telefonda sabırla nasıl gittiğini anlatması. o kadar uğraştı ve juen'in aldığı ücretin 4 katını istedi. onu da utanarak sıkılarak söyledi. ısrarlarımla azıcık artırdı. vicdan başka şey. biri 40 gün bakarken, biri 3 saat baktı ve aradaki fiyat farkı 4 kat. son saatlerini yaşayan, sokaktan kurtarılan bir kedi için öyle bir para istemek. parasında tabii ki değilim, hiç değilim, feda olsun.
    daha önce ada veteriner polikliniği'ne yavru köpek götürmüştüm. yine acildi. baktı, ilgilendi, kurtarmaya çalıştı. köpek ölünce de "bir ücret alamam, vicdanen bunu yapamam" dedi.

    kızgınım ama bir taraftan da iyi ki götürdüm diyorum elbette. kedime iyi davrandılar. oksijen neden vermediler mesela onu bilmiyorum. vardır bir nedeni, hekim değilim, bilemem. acı çekerken beklettikleri için affetmeyeceğim. böyle şeyler yazınca da kendimi çok kötü hissediyorum. haksızlık mı ediyorum diye. olabilir. siz gerçek bilgi gibi kabul etmeyin. hislerim bunlar.

    çok tatlılar, çok nazikler, çok ilgililer, özellikle faik hoca. hatta o iyi ki geldi son anda, o dedi acı çektirmenin manası yok diye. ama çekeceğini çekmişti zaten.

    ve beni hiç rahatlatmadılar. aksine,
    - bu saatten sonra nedenini bilsek ne olur, olan olmuş, bağırsaklarında gaz var, onu bu noktaya gaz getirmiş olabilir.
    - gaz neden olur?
    - yediği bir şeyden olabilir.

    şimdi gel de vicdan azabı çekme. biz bir ton test yaptık o kediye. daha da devam ederdik, ancak yaşlı bir kedi, karaciğeri zayıf ve daha fazla ilaç alamazdı. lokal yaklaşmak zorundaydık. daha fazla test yapıp nedenini bilsek ne olur? denek mi bu kedi? fazla hassas ve alıngan da olabilirim. kendime de güvenmiyorum, tepkilerim ne kadar normal bilmiyorum.

    ya ne bileyim. kendi gittiği için de seviniyorum bir taraftan. ama hayır, düşündüm de, hiç değilse sakinleştiriciyi erken vermeliydik. yardım etmeliydik ona giderken.

    ertesi gün doktoruyla detaylı konuştum. yaşlılığa bağlı çoklu organ yetmezliğinden öldüğünü düşünüyor. hocasına da anlatmış yine, videolarını izletmiş, semptomları söylemiş, o da aynı fikirde. daha erken getirsem kurtulur muydu dedim, çok zor dedi, "ben yaşlılığı tedavi edemem ki, organların da bir ömrü var". sağ olsun içimi rahatlattı, moral vermeye çalıştı.

    her neyse. çorap gitti sonuçta. son anlarının videoları var elimde. asıl hekimine yolluyordum anbean, fikrini almak için. o videolar bende. içimi yakıyor. şimdi de o sıralarda acı çekti mi, ne kadar çekti diye araştırıp duruyorum. aklımdan çıkmıyor ne yapayım.

    şaka gibi. bir kedim vardı ve artık yok.

    çok uzun yazdım biliyorum ama bana da anı kalsın bu yazı.

    benim minnettar kedim. iyi ki almışım seni, iyi ki geldin evimize. bir kediyi kucağına alıp sevmek, mırıltılarını dinlemek nasıl bir huzurmuş bunu en çok senin sayende anladım. üçüncü bir hayvanı kesinlikle istemiyordum, kesin karar vermiştim ama sen iyi ki geldin. keşke çok daha uzun kalsaydın.
    özledim. çok. acın ne zaman geçer bilmiyorum.
    nefes alamamayı denedim, ne çektiğini anlamak için ama olmadı. anlayamadım.

    seni son anlarınla değil de bu huzurlu halinle hatırlamak istiyorum. mesai bitse de rahat rahat ağlasam.

    bu süreçte bana yardım eden herkese de teşekkür ederim. yalnız bırakmadınız. sağ olun.

    bir daha yeni bir hayvan almayacağım. kaldıramıyorum. kısırlaştırmaya bütçe ayırmaya karar verdim.

    son bir şey.
    çorap seni özledim. bitti. bu kadar.

  • 38. hayırdır sözcüğünün ingilizcesi

    (bkz: it is no)

  • 39. kaybolmuş şampiyonlar ligi takımları

    (bkz: rosenborg)
    (bkz: panathinaikos)
    (bkz: sparta prag)
    (bkz: sturm graz)
    (bkz: lazio)
    (bkz: deportivo la coruna)
    (bkz: werder bremen)
    (bkz: partizan)

  • 40. 29 şubat 2016 fenerbahçe beşiktaş maçı

    forzadan alıntı yapıyorum, son 10 yıl;

    lehte penaltı: bjk-37 fb-45 gs-52

    aleyhte kırmızı kart: bjk-63 fb-41 gs-46

    rakiplere kırmızı kart: bjk-35 fb-54 gs-54

    derbi öncesi kırmızı kart: bjk-8

    gs ve fb'nin bjk derbisi öncesinde gördükleri kırmızı kart-0

    forza'dan b. a. isimli kullanıcının postu.

    güzel yazmış şimdi allahı var.

  • 41. winrar'dan dolayı eve haciz gelmesi

    bir gün herkesin başına geleceğine inandığım olay. bence bütün dünya'nın donuna kadar alacakları günü bekliyorlar davayı açtıkları zaman yoksa niye koysunlar 40 günlük deneme süresini.

  • 42. beşiktaş

    --- spoiler ---

    sonuç: beşiktaş maçı evvelinde trabzon ince ince değil, dilim dilim doğradılar. cezalıar ve karışıklıklar beşiktaş maçı öncesi kulübün önünü açmıştır. beşiktaş'ı kurtarma operasyonunun bir parçası sadece.
    --- spoiler ---

    bakın gerizekalısınız ama bu kadar belli edince insanda acıma hissi uyandırıyorsunuz.

    trabzonspor beşiktaş maçı öncesinde 3 müsabakaya çıkacak.
    bunlar içerisinde direkt kırmızı kart gören 4 oyuncudan 3'ünün büyük ihtimal 2.maç cezaları ertelenecek.
    salih dursun ise hakem otoritesi ile alakalı hareketinden ötürü 2'den fazla maç ceza alabilir.

    evet büyük oyunu şimdi ben de gördüm amk. salih dursun gibi bir maestro oynayamasın diye kışkırtıldı ve beşiktaş şampiyon yapılmak isteniyor. yazarken ayıktım mevzuyu. tamam şimdi oldu.

    dünkü orospu çocukluğunun adı beyoğlu yosmalarının götünü yalamak veya sikinin keyfine ego tatmin etmek falan değil de "beşiktaş'ı kurtarma operasyonu" olmuş öyle mi ?

    küfür etmeye değmez kancıklarsınız. beşiktaş'a birilerinin kıyak yapmak isteyeceğini düşünecek kadar ülke gündeminden futbol piyasasından falan bihaber ve cahilsiniz.

    kısaca gerizekalı olduğunuzu en üstte yazmıştım.

    iyi pazartesiler.

  • 43. umut bulut'un olcan adın'ın suratına şut çekmesi

    amacı olcan'ı kafasından vurmak olsaydı buyuk ihtimal top ağlarla buluşacakti.

    edit:imla

  • 44. hayata dair iç burkan detaylar

    17 ağustos günü depremin üzerinden dakikalar geçmiş, annem,babam,ablam ve ben çıplak ayakla, olayın şokuyla dışarıdaki koşuşturmacanın içinde bulduk kendimizi.

    ananem ve dedem bir evde. dedem felçli. koşturarak oraya gittik önce. etrafta yangın var, yıkılan binalar, çığlıklar. herkes kendi canının derdinde. baktık ki onların bina sağlam ayakta duruyor. komşuları sağ olsun dedemi ve ananemi çıkarmışlar binadan.

    orada ablamı bırakıp bu sefer teyzeme koştuk. 9 ve 4 yaşlarında iki çocuğu var. binaya doğru yaklaştıkça gördük ki 5 katlı bina 2 kata düşmüş. annem bu sefer kardeşinin enkaz altıda kalmış olabilme ihtimali üzerine çığlıklar atarak ve üstünü parçalayarak bizden önce koşmaya başladı. sonra teyzemin kucağında çocuklarla bize doğru koştuğunu görünce bu sefer sevinç çığlıkları atıyordu annem.

    sırada dükkan vardı. annemi teyzemin orada bırakıp babamla dükkana doğru yol aldık. yaklaştığımızda binanın ayakta olmasına sevinirken, kolonlardan birinin patlamış olması nedeniyle camekanlardan bir bölümde patlamış. içeri girdik ve korktuğumuz olmuştu. dükkanın bir kısmı yağmalanmıştı. cam bölmeye naylon çektik ve orayı öylece bıraktık.

    aradan aylar geçti. başka bir dükkan kiraladık. ve bir gün bir adam geldi.iş yeri sahibiyle görüşmek istediğini belirtti. babam buyur etti. adam ;

    “deprem olduktan sonra ben kızım kendimizi dışarıda bulduk. eşimi kaybettik enkazda. iş yerinizin camı kırıktı ve birkaç kıyafet almak zorunda kaldık. onların borcunu ödemeye geldim” dedi.

    dükkanda herkes şaşkın, adamı dinliyoruz. tam adam elini cüzdanına atacakken babam engel oldu. ben dedi, bütün alınan veya çalınan eşyaların hepsini herkese helal ettim dedi.

    ve o abimiz dün babamı aramış. kızım evleniyor davetlisiniz diye.

    hayat böyle birşey işte. ölümler ve yaşamlar, acılar ve mutluluklar. ha bir de evlatlar.

  • 45. 85 bin kanatlı yaban hayvanı üretilecek

    üretilen kanatlı av hayvanlarının doğada üreme yeteneğinin olmadığını bilmeyen safların söylemidir. keklik, sülün vs hayvanları üretip doğaya salabilirsin, o hayvanlar yaşadıkları ortama bir şekilde uyum sağlayabilirler evet ama yeni nesil üretemezler, kısırdırlar. yaban hayatını korumak ve gelecek nesillere aktarmak için yapılması gereken şey öncelikle eko sistemi korumak ve yasa dışı avcılığı (avcılığı demiyorum) engellemektir. tabi 500 yıllık zeytin ağacının sökülüp başka yere taşındığı, dağın taşın kooperatif olduğu, akla gelen tüm akarsuların üzerine çevre analizi yapılmadan hes yapıldığı, tarımda hala avrupa'nın kullanmadığı, doğal yaşama zararlı gübrelerin kullanıldığı, yasal olarak 18 cm.'in altında boyutunun altındaki bireylerinin avlanılmasının yasak olduğu lüferin 7-8 cm boyunda olanlarının tezgahlarda çatır çatır satıldığı coğrafyada kime neyi anlatıyorsun. hoş, kanatlı yaban hayvanından geçtim, iki ayaklı insanının bile akşama çıkmasının zor olduğu ülkeden bahsediyoruz, kim takar kanatlıyı, doğal yaşamı, gelecek nesili...

    (bkz: türkiye'nin onu haketmeyen insanların elinde olması)
    (bkz: otobüsü kaçırmış bir nesilin evlatları)

  • 46. selçuk ilçesine meryem ana heykeli

  • 47. ömer koç'un koç holding y.k. başkanı olması

    demek ki gönderdiğim cv dikkate alınmamış.

  • 48. 22 şubat 2016 habertürk evrim tartışması

    basligi gorunce su an actim, acmaz olaydim. cihat gündoğdu diye bir adam baglandi su an, ben boyle sacmalayan insan gormedim. yani su tartismaya bu seviyede bir adam dahil oluyorsa, pekala bir ilkokul cocugunu da studyoya cagirip evrim hakkinda konusturabilirsiniz, ustelik daha da sirin duracagina ve daha az sacmalayacagina eminim.

    "evrim teori bile degil bir hipotez, hatta darwin'in!! kendi itirafiyla!! darwinizm zaten bolucu teror orgutu pkk'nin biliyorsunuz leninist marksist komunist ideolojisi gibi kanli savas cikaran ideojilerin temelinde vardir" gibi bir sey dedi, iste o an kulaklarim isyan etti. kulagima giren bir orumcek kulagima ag ördü daha fazla duymamam icin.

    bak ya ben bunlari yazarken olayi sehitlere bagladi ve "seytanin ideolojisi" dedi, sonra yine pkk'ya bagladi.

    benim boyle insanlar karsisinda aglayasim geliyor. yani ne diyebilirsin buna? adamin argümanlarindan bir tanesinde bile mantik yok...

    edit: "masadaki evrimciler bir sey diyecek simdi" diye dusunuyodum ki adam "allah'in sanati" falan demeye basladi evrim icin... adamlar resmen öldürülme korkusuyla konusuyor, yani "evrimi savunmak" degil de "dincileri alttan almak"... bak su an dinci "ara form goster bana!?" demeye basladi... birileri harun yahya okuyor galiba eheh.. guluyoruz aglanacak halimize.

    edit2: kapadim kanali. bos yere beyin hucrelerimizi oldurmeyelim.

    fox tv'de yuzuklerin efendisi:iki kule var. onu izleyin.

  • 49. çiçek abbas filminde abbas'ın şerefsiz olması

    hemen derdini zikeyim butonu diyeceksiniz ama dinleyin once.

    1: abbas sakir'in nisanlisina goz dikmis durumda. sevsin sevmesin gariban olsun ama ne olursa olsun yengesi durumunda.

    2: ictikleri gece sakir'in kiz kardesi odasina geliyor ve abbas yine yakalanacagiz diyor. odasindan tekme tokat kovmasi lazim. ama abbas gidiklamasindan memnun gibi zaten raki masasinda kizin opucuk atmasina da mal mal bakiyor. tersleme, tepki de yok. adam sana is ve oda vermis. adami seversin sevmezsin o ayri ama yaninda kaliyorsan namus konusunda yanlis yapmayacaksin.

    3: bir sahnede sakir icin gulmeyin cocugunuz da boyle olur allah korusun diyor. ve minibusu alir almaz sakir'in kopyasi oluyor. yani kinadigi, elestirdigi topluma zararli gordugu sakir'in birebir kopyasi oluyor.

    4: taksit getirme sahnesi var, o kahvede garibanlarin icinde parayi verirken, 2 aylik pesin mi versem, neyse parasi olan var olmayan var gibi laf ediyor. igneleme sakir'e ama toplumun icinde ve o garibanliktan gelen biri olarak yaptigi terbiyesizce.

    4: minibusu gasp etmesi de var. anlasma sartlari belli. neyse bunu gormezden gelelim.

    5: kisisel hirsiyla yolcu alacagim diye ani makas atmasi var ki yolcularin canina mal olabilir ya da sakir'in eski nisanlisinin yerini kimseye vermemi de ayri bir olay. acgozluluk ve hirs var.

    6: ve en onemli serefsizliginden biri. nazli sakir'i sevmiyor ve babasinin zoru, evden gitme istegiyle evlenmeye niyetli ama kizin abbas'ta da gozu yok. sartlar geregi belki de kendi dedigi gibi bir yuvam olsun, kocam para getirsin mantigiyla evlenmek istiyor. abbas bunu bilmesine ragmen tek tarafli bir askla kizi dugunden kaciriyor.

    7: son soz yani abbas bukalemun gibi bir karakter. parayi bulup degisebilen, geldigi yeri unutabilecek bir karakter. sevdigi kiz icin ben bunu seviyorum diyebilecek bir karakterde degil, firsat kollayan, firsatci bir tip. sessiz ve cakal. arada laf dinleyen, karisan. ben bu filmi yonetmen sinan cetin'e de bagliyorum. adam kendinden cok sey katmis. cogunlugun ceyyar sakir'i tuttuguna da eminim bu konuda.

    edit: arkadas uyardi ayrica secdigi kiz iceride sevisirken nobet tutup, sakir'in zamparaliklarini gormezden gelip ortemeye calidan bir tip

    benzer bir baslik varmis simdi gordum. gercekten baktim cunku cok gorunen bir karakter abbas. kusura bakmayin.

  • 50. hayata karşı geç kalmışlık hissi

    üniversiteyi 26 yaşında bitirmiş, 28 yaşında ne işi, ne sevgilisi ne de sosyal çevresi olmuş bir insan olarak yaşadığım.

    ama sözlükte 23.000 entry girdim naber.