Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. otostopla dünyayı gezen kızın türkiye fotoğrafları

    neyse ki tecavuze ugrayip olmeden bitirebilmis gezisini de bu fotograflari paylasmis.

  • 2. volkswagen'in yeni sloganı

    (bkz: tok auto)

  • 3. hakan hatipoğlu

    ay fanlari varmis akljfsajg

  • 4. türkler yapınca eğreti duran şeyler

    star wars hayranı olmak.

  • 5. robin van persie

    oğlum adamın ismi bile bir haykırış lan.

    robin van persie ismindeki harflerin yerini değiştirip bir pas verin yazabiliyorsun .

  • 6. ekşicep

    android cihazlar* için gayrıresmi ekşi sözlük uygulaması.

    siraktan'ın sponsorluğunda, gün itibariyle google play store'da yayınlanarak, ekşin ve appekşi'ye alternatif olmuştur.
    ben daha evvel sözlük için uygulama kullanmadım, mobil anlamda tecrübem yok yani. tema++ eklentisini mobil platforma aktarmak maksadıyla ve test eden arkadaşların da yönlendirmesiyle, intel xdk üzerinde javascript ağırlıklı olarak ekşicep'i yazdım.
    diğer uygulamalardan daha iyi, daha kötü ya da alışılması gereken yanları olabilir. değerlendirmek tabii ki sizlere kalmış.

    kurmak isteyenler için google play linki: https://play.google.com/…pps/details?id=com.eksicep

    kullanmadan önce kullanıcı girişi hakkındaki uyarıyı da dikkate alın.
    hatta javascript biliyorsanız, kaynak kodunu isteyin benden, göndereyim. ya da apk üzerinden açın inceleyin.

    daha sonra temaları da tek tek ekleyeceğim ama ekşicep'in genel görünümü kabaca şöyle:

    http://i.hizliresim.com/lvbgkg.jpg

    http://i.hizliresim.com/xl2zvd.jpg

    http://i.hizliresim.com/jndgyn.jpg

    http://i.hizliresim.com/nryqql.jpg

    http://i.hizliresim.com/nlyq7b.jpg

    http://i.hizliresim.com/nlyqg5.jpg

    http://i.hizliresim.com/gzj1az.jpg

    http://i.hizliresim.com/4byjkp.jpg

    yatay görünüm
    http://i.hizliresim.com/a2pz07.jpg

    http://i.hizliresim.com/ornm8q.jpg

    http://i.hizliresim.com/nryq4q.jpg

    http://i.hizliresim.com/65yz8e.jpg

    ekşicep'te epeyce tema var. ben de ekran görüntüleri üzerinden örnek verirken farklı farklı temalar ve ayarlar kullanmaya çalıştım. böylece hem ayarları, hem de temaları görmüş olursunuz.

    ekşicep ayarlarına menü üzerinden ulaşabilirsiniz: http://i.imgur.com/nilvoxh.png

    kafanızı karıştırabilecek bazı ayarlar hakkında kısa kısa bilgilendirme de yapayım;

    joker butonu
    varsayılan olarak ekşicep ayarlarını açıyor ama bu butonun asıl amacı, çok kullandığınız bir özelliği o butona tanımlamak.
    eğer ki "ben en çok şükela modunu kullanıyorum" diyorsanız, menüden şükela modunu seçersiniz ve joker butonunu artık şükela modu olarak kullanabilirsiniz.

    entry ekstra butonu
    bu da joker butonu gibi sayılır. varsayılan olarak kopyalama butonu olarak tanımlanmış durumda ama siz whatsapp paylaşımı olarak kullanmak istiyorsanız, kopyalama butonunu whatsapp ile değiştirebilirsiniz.
    http://i.imgur.com/0qkxhvp.png

    entry tarama
    bu özellik açık olduğunda; entry'lerdeki spoiler'lar gizlenir, kullanılabilir linkler gömülü hale getirilir, uzun entry'ler kısaltılır vs. ve doğal olarak tüm bu işlemler mobil cihazlarda zaman alır. eğer ki sayfa yüklemesi, bu özelliklerden daha önemli diyorsanız, entry tarama özelliğini kapalı hale getirin.
    entry tarama kapalı olduğunda sadece entry bilgilendirme(entry numaraları vb.) açık kalır. gerisine elleşmeden olduğu gibi önünüze getirir.
    cihazınız zaten hızlıysa fark yaratmayabilir ama ağır çalışan cihazlarda fayda sağlayabilir.
    bu seçenek joker butonunda da tanımlıdır ve dilerseniz hızlıca bu özelliği kapatıp açabilirsiniz.

    ayraç
    çok entry'li bir başlığa girdiniz, okudunuz okudunuz ve bir sebeple başlığı kapatacaksınız. kaldığınız entry'deki ayraç butonuna dokunursanız, o entry'nin başlığı, ayraç listenize eklenir. daha sonra ayraç listesindeki o başlığı seçtiğinizde, kaldığınız yerden okumaya devam edebilirsiniz.
    ayraç listesine ise sol frame'deki menü üzerinden ulaşabilirsiniz.

    mesaj & olay bildirimi
    uygulama açıkken, mesajı kimin attığı hakkında uygulama içerisinde bilgilendirilirsiniz.
    uygulama arka plana düştüğünde ise sesli olarak ve bildirim ekranına mesaj ekleyerek bilgilendirilirsiniz.
    fakat uygulamayı tamamen kapatırsanız bildirim alamazsınız.

    dikey kaydırma toleransı
    dikey kaydırma seçeneklerinden biri aktifse, sayfayı kaydırdığınızda üst ve alt menüler gizlenecek demektir. bu tolerans da o gizlenme reaksiyonuyla alakalı. değeri ufak seçerseniz, daha çabuk gizlenir o menüler.

    başlıkta ara butonu aynı zamanda bazı özelliklerin toplandığı bir menü
    bulunduğunuz başlığı google, yandex ve youtube'da aratabilirsiniz. ya da bulunduğunuz başlık aynı zamanda bir yazara aitse, ilgili yazarın kimdir nedir sayfasına ulaşabilirsiniz.

    css ekle
    kendinize özel müdahalelerde bulunmanıza yardımcı olan bir kutu.
    mesela favori sayılarını daha belirgin görmek istiyorsunuzdur css ekle kutusuna
    #entry-list footer .feedback .favorite-count{color:red}
    bu kodu yapıştırdığınızda favori sayıları kırmızı renkte görünür.
    ben burada başka renkten örnek verdim http://i.imgur.com/o6m73mx.png

    - entry'lerdeki linklere ya da bkz'lara yarım saniye basılı tutarsanız, ilgili linki ya da yazıyı kopyalamış olursunuz.

    - aynı şekilde geri butonuna yarım saniye basılı tutarsanız, çıkış için uyarı alabilirsiniz.

    - açmak istediğiniz başlık boşsa, önceden haberdar olabilirsiniz

    vs.vs.

    **

    kullanıcı girişi hakkında uyarı

    giriş sekmesi üzerinden girerseniz, ekşicep'in kendi arayüzü karşılar sizi.
    unutma bunları sorucam sonra kutucuğunu seçerseniz(varsayılan olarak kapalıdır) giriş bilgileriniz daha sonraki girişlerinizde kullanılmak üzere, sizin cihazınıza şifrelenerek saklanır.
    kutucuğu seçmezseniz, yine giriş yapabilirsiniz ama bilgileriniz saklanmadığı için daha sonraki girişlerinizde tekrar kullanıcı girişi yapmanız gerekebilir.

    sözlük üzerinden giriş sekmesinde ise, sözlüğün kendi giriş sayfası getirilir önünüze.
    buranın sıkıntısı ise, giriş yaptıktan sonra uygulamaya otomatik olarak yönlendirilememek. yani başarılı olarak giriş yapmışsanız, ya geri butonuyla uygulamaya geri dönmeye çalışın ya da uygulamayı kapatın açın.

    benim tavsiyem; beni tanımadığınızı da göz önüne alırsak, içinizde kuşku oluşmaması için sözlük üzerinden giriş yapmanız. uygulamaya geri dönüşünüzü elle yapmak zorunda kalırsınız ama bir kere yapacağınız için sıkıntı olmaz sanırım.

    hatalı giriş yaptığınızda sözlüğün captcha koruması aktif olur. bu captcha doğrulamasını sadece sözlük üzerinden girişyaparak geçebilirsiniz.

    **

    ekşicep'te geliştireceğim, değiştireceğim, ekleyeceğim ya da çıkaracağım şeyler var ve bunları genel istekler doğrultusunda yapmak istiyorum. bu nedenle düşüncelerinizi bana mesaj atarak değil de ayrıntılı biçimde entry yazarak belirtirseniz, hepimiz için daha faydalı olur.
    çaylaklar https://twitter.com/eksicep üzerinden bana ulaşabilirler.

    **

    test aşamasındaki katkılarından dolayı;
    endirektserbestvurus, fuckirama, take a minute, khidiatulin, kuul ve kafalardaki soru isareti nickli arkadaşlara
    ve
    beslenir ki bu temasının yaratıcısı nihavent uvertur'e yine yeniden teşekkür ediyorum.

    **

    sonraki sürümlerde yapılması planlananlar:
    - görsel içeren temaların ayrıntılı olarak elden geçirilmesi
    görsel içeren temaları zaman içerisinde yavaş yavaş düzeltiyorum. şu anda şikayet etmeden kullanılabilecek düzeydeler ama daha sonraki sürümlerde değişecek / eklenecek yerleri var.

    - bildirim özelliklerini geliştirmek (mesaj bildirimine dokununca direkt mesaja gitmek gibi)

    - geri butonunu daha sağlıklı çalışır hale getirmek

    - mesaj yazım alanını biraz daha kullanışlı hale getirmek

    **

    bildirilen hatalar:
    - geri butonuna basılı tutarak çıkış yapma çalışmıyor

    - olay başlıklarına tıklayınca sol frame kapanmıyor.

    - bugün / popüler butonunun daha kolay bir yere taşınması

    - gelişmiş arama ve kopyalama sorunu

  • 7. 23 aralık 2015 irfan home rezaleti

    bu tarz başlıklardan gına geldi evet biliyorum fakat o kadar çaresiz kaldım ki yapmadan duramayacağım.

    bu irfan home denen mağazadan 2015 ocak ayında aldığım yaklaşık 3000 tl. tutarındaki birkaç ev eşyasını mayıs ayına kadar düzenli olarak ödedim. sonrasında işsiz kalmam dolayısıyla 4 ay kadar ödeme yapamadım ve borcumun hukuk bürosuna devredildiğini öğrendim.

    buraya kadar herşey normal. evet suçluyum, evet ödememi yapamadım, evet gelecek faizler ne olursa olsun yeni bir işe girdiğim için ödemeye razıyım ve koyulan faiz oranına, dosya masrafına bakmaksızın da borcu kabul ettiğimi, 3 taksit olarak ödeme kolaylığı sağlarlarsa günü geçirmeden ödeme yapacağımı, maaşımı alır almaz ödemeyi hemen gerçekleştireceğimi belirttim.

    belirtilen ilk 2 ödemeyi zamanında ödeyip herhangi bir sorun yaşamadım. ne olduysa bugünkü telefon görüşmesinden sonra oldu.

    *******************************************************

    mt: hukuk bürosu çalışanı (bayan)
    d: ben

    aşağıda geçen konuşmaların hiçbirinde zerre abartı, mübalağa ve olmayan diyalog bulunmamaktadır.

    mt: merhaba burak bey, ay sonunda ödeme yapacaksınız değil mi?

    d: evet aklımda, yalnız ay sonu değil de ocak ayının 4'üne sarkabilir. biliyorsunuz yilbasi ve resmi tat...

    mt: eeeeh yeter be! biz böyle zırt pırt senin peşinden mi koşacağız lan? dalga mı geçiyorsun sen bizimle. ödeyeceksin o parayı hemen ayın 29 unda. beni de uğraştırma, ne biçim adamlarsınız lan siz.

    d: hanımefendi hayırdır? ne biçim konuşuyosunuz siz?

    mt: kes lagalugayı. ödemeyi 29 unda yapmazsan evine geliriz neyin var neyin yok alırız. hadi şimdi defol!

    ve telefon kapanır.

    *******************************************************

    bir an sinirden beynimin ısınmasıyla yaşananların gerçek mi yoksa hayal mi olduğunu anlayamadım. arkasından bunun bir şaka olduğunu varsayarak aynı numaraya geri dönüş gerçekleştirdim ve bu sefer başka bir temsilci çıktı karşıma.

    d: merhaba, biraz önce konuştuğum kişi avukat mıydı?

    mt: isim soyisim neydi öğrenebilir miyim?

    d: ....

    mt: kontrol ediyorum, çok az hatta bekleteceğim.

    yaklaşık 30 saniye sonra yine 2. görüştüğüm bayan

    mt: he bana anlat derdini. hem zamanında ödeme yapmıyosun, hem de sesini yükseltiyosun. kimsin lan sen?

    d: allah allah çete misiniz lan siz? bu nasıl bi üslup, delirdiniz mi? neresi lan orası.

    mt: gel yerimiz avcılar da, kabadayı mısın sen hayırdır?

    d: ya nereye düştüm ben böyle aq. noluyor lan siz kimsiniz bu nasıl bir konuşma (beynim yandığından hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorum, aklıma bişey de gelmiyor inanılmaz iğrenç bir durum)

    mt: (yanındakilere mırıldanarak) boş boş konuşuyo işte napiyim kapatayım mı suratına?

    d: beni dinle!

    mt: bak kardeşim bize boş yapma. yerimiz belli yurdumuz belli. 29 una kadar istersen karınla, istersen kızınla, istersen babanla kiminle geleceksen gel. ödemeni yap ve defol git bizi uğraştırma daha fazla. hattı da meşgul etme. 29 undan sonra hacizi bastırırım görürsün.

    d: bana isminizi soyisminizi verin cabuk.

    mt: vermiyorum, ****** hukuk bürosu de, nereye şikayet ediyosan et. hadi şimdi defol.

    *******************************************************

    akabinde internetten şikayet edebileceğim tüm mecralara ulaşmaya çalıştım. bimer inden tut, barolar birliğine. tüketici haklarından, tanıdık eş dosta. yok sonuç alamıyorum. en son irfan home u aradım ki belki uyarır da ikaz ederler diye.

    ify: irfan home yetkilisi

    d: ben

    *******************************************************

    ify: nasıl yardımcı olabilirim?

    d: merhaba, size olan borcumu hukuk bürosuna devretmiştiniz de ben ödemeyi onlara yapıyorum şu an. yalnız bir şikayetim olacaktı.

    ify: evet buyrun.

    d: sonucta hukuki anlamda bir iş ortaklığınızın bulunduğu bu hukuk bürosu bana telefonda hakaretler savurarak tehdit ediyor. hiçbir sonuç alamıyorum ve suratıma telefon kapatılıyor. allah aşkına nasıl bir çözüm ortağınız, nasıl bir iş ortaklığınız var böyle bir yerle?

    ify: efendim sonuçta borcunuzu geciktirmişsiniz, geciktirmeseydiniz bunlar yaşanmazdı.

    d: simdi borcumu geciktirdim diye faizin yanı sıra bir de hakaret, tehdit ve şantaj cezasıyla mı ödüyorum bunun bedelini? bu mudur yani bu işin ceremesi?

    ify: bizim onlara karışma durumumuz yok, ödeseydin borcunu biz de sizi onlara vermezdik. (aynen bu cümle kuruldu)

    d: ha diyosun ki, paranızı düzenli öderseniz böyle çetevari oluşumları başınıza sarmayız.

    ify: dediğim gibi biz onlara karışamayız.

    d: yahu nasıl karışamazsınız? sonuçta bir iş ortaklığınız var ve adamlar "irfan home" a olan borcunuzdan dolayı sizi döveceğiz şu tarihe kadar ödeme yapmazsanız dese bu sizi ilgilendirmeyecek öyle mi?

    ify: yapabileceğim bi şey yok. nereye şikayet ederseniz de edin.

    *******************************************************

    borç harç bir şekilde denkleştirerek yaklaşık 1800 tl gibi bir meblayı arkadaşlarımdan utana sıkıla istemek zorunda kaldım ve yarın avcılar daki bürolarına ödemeye gideceğim. şimdi aldığım koltuğun taksidini 4 ay ödemesi gecikti diye ağzımı burnumu kırabilirler, kimliği belirsiz bir kişi tarafından bıçaklanabilirim de.

    bankadan da ödeme yapmaya tırsıyorum. ya ödemedin derlerse diye? bir kılıfına uydururlarsa?

    bu beni tehdit eden kurumu araştırdım ve gerçekten bir hukuk bürosu. bu nasıl bir cürret?

    yarın oraya gideceğim ve telefonda yediğim onca hakareti içime sindirerek 1800 tl. borç ödeyip kuyruğumu kıstırarak aman abi dokunmayın bana diye yalvarıp döneceğim sanırım.

    tekrar ediyorum. aktardıklarımın hiçbirinde abartma yoktur. abartma olduğunu iddia eden var ise şayet hukuk bürosunun telefon numarasını özel mesajla gönderebilirim. ismimi soyismimi de veririm ki benmişim gibi arasın ve muameleyi görsün. başka isimle ararsanız bana ilk yaklaştıkları gibi ılımlı yaklaşabilirler.

    ne yapacağımı bilmiyorum. burada kalsın da istemiyorum. eğer fikir verecek ve konuyla ilgili mağduriyetimin giderilmesi için karşı tarafa yapabileceğim en ufak bir hakkım varsa bana iletebilecek arkadaşlardan da yardım bekliyorum.

    sözün özü; siz siz olun aman bu ve bu gibi firmalardan uzak durun. 12 ay ödemeli, 5 ayı ödenmiş geri kalan 4 ayı ödenmemiş bir borç için ananıza, bacınıza, kişiliğinize laf gelmesini istemiyorsanız şayet.

    borcunu ode editi: borcunu odemeyen mi var? ulan dert yaniyoruz, 15 iq lu liseliler ususuyor hemen.

    edit 2: basligin irfan home degil de hukuk burosu olmasi gerektigini soyleyenler oldu. ben irfan home un isbirligi icerisinde oldugu bu cete tavirli hukuk burosuja bir yaptirim uygulamamasina kiziyorum. sonucta musterisiydim ve beni bunlarla muhattap eden onlar. basligi acmadan once kendilerine de en azindan bir uyarin, bir yaptirim gosterin dedim. kendilerinin bana verdigi cevap "4 aydir odeme yapmamissiniz, yapsaydiniz bunlari yasamazdiniz". yani aba altindan sopa gostermek degil de ne bu? boyle mi yaklasir kurumsal bir firma musterilerine? 444 lu cagri merkezi numarasi alip departman departman tuslama yaptirmasini biliyorsun, musterilerini cetelere teslim edip haklarinda adini kullanarak hakaret etmelerine banane diyosun. yok oyle bisey.

  • 8. üsküdar belediyesi'nin 208 lira bira cezası

    hemen 'abd'de de var' cı dallamaları ortaya çıkarmış olaydır.

    ben de bütün avrupa'yı gezdim. büfeden her bira aldığımda sordum: sokakta içebiliyor muyuz? ki göte gelmeyelim vs.

    hepsi bön bön bakıp, soruyu anlamayıp: of course you can vs dediler.

    dünya abd'den ibaret sanki. sikik seni.

    bu özgürlükler meselesidir. kimseyi rahatsız etmediğim sürece, bütün sokaklarda meydanlarda içki içebilmeliyim.

    edit: bu arada abd'ye de gittim. golden gate önünde, polisin yanında votka içtiğim fotoğrafı arıyorum yarım saattir. bulamıyorum.

  • 9. türk olmaktan nefret ediyorum midemi bulandırıyor

    milliyetçi sayılırım ama hiç kör gözlü olmaya gerek yok.
    17 yaşında ilk yurt dışı tecrübemden sonra ben de buna benzer düşünmüştüm. her şeye rağmen ırkımdan nefret etmedim tabi, o çok saçma.
    ama orta avrupa'nın dinginliğinden sonra daha pasaport kontrolünde yaşanan keşmekeş, "keşke geri dönmeseydim" hissini uyandırıyor.
    eğitim hayatında sosyal bilgiler ve din kültürü dersinde anlatılan "dürüstlük, mertlik, temizlik, yalan söylememe, misafirperverlik, büyüklere saygı küçüklere sevgi" diye anlatılan türk özellikleri, aslında gavur dediğimiz adamlarda daha çok varmış demiştim mesela.
    yalnız maşrapadan nefret etmek bambaşkaymış.

  • 10. üvey annenin çocuklara yaptığı akıl almaz işkence

    ben o çocuğun babası olsam 46 yıl ceza alamadan muhtemelen ölmüş olacak bir akıl hastasının yaptığı işkence. 5 yaşında çocuğu olan bir baba olarak şu an ağlıyorum o çocuklar için. abi nasıl ya nasıl ya?

    ben o babanın da amına koyayım afedersin. lan kaç tane görüntü var, her birinde kıyafetler vs farklı. kaç gün boyunca çekmiş bu çocuklar o işkenceyi. daha ilk saniyesinde siker atardım o kadının hayatını.

    uzun bir süre evde yoktu herhalde, eve geldiğinde de görüntüleri izleyip topluca polise verdi herhalde diye düşündüm şimdi biraz sakinleşince. şu yazıyı bile 10 kere yazıp sildim elim ayağım titreye titreye.

    insan olun lan biraz. insan ya.

  • 11. tarkan'ın hard diskinin çökmesi

    yeni albümde yer alacak olan şarkıların kayıtlarının uçmasına neden olmuş.

    https://m.gecce.com/…sk-coktu-tarkan-sarkilari-uctu

    kasayı yan yatır tarkan kardeş.

    -------------

    intel core 2 duo extreme cpu- ati 1950xtx 512 mb vga - 1 tb samsung hdd - 2 gb kingston ram - 19" sony monitor

  • 12. 1 ocak 2016 sigaraya sgk zammı

    otlakçılık altın dönemini yaşayacak demektir.

  • 13. türk futbol tarihinin en anlamsız hareketi

    beşiktaşı batıran adamı tek kulüple olmaz bütün ülke futbolunu batırsın diye futbol federasyonunun başına getirmektir.

  • 14. cine5'in kapanması

    cine5'i zaten hiç sevmemiştim.

    seneleeer önce bu şerefsizler nüfus sayımı olduğu bir gün sokağa çıkma yasağı olduğundan şifresiz yayın yapmıştı. hatta o gün truman show gibi güzel filmleri bedavaya seyretmiştik. sonra gece yarısı olup gün dönünce nasıl olsa yayın şifrelenir diye bir güzel uyumuştum.

    ertesi gün okula geldiğimde herkesin gözü kan çanağı, cine5'in geceyarısından sonra şifresiz yayımladığı playboy kuşağını konuşuyordu. muhtemelen o dönemin ergenlerinden o yayını kaçıran bir tek ben vardım. nefret ettim cine5'ten.

  • 15. ankara soğuğu

    ankara, şehriyle ünlü bir soğuktur.

  • 16. aşık olunacak erkek bulmak neden zor

    üzgünüm kızlar aşık olunacak o güzel erkekler o güzel atlara binip gittiler siz de demirin tuncuna erkeğin picine kaldınız. kalanları da ya evlendiler ya da dark side'a geçtiler*

  • 17. ido tatlıses'in aylık 100 tl ile geçindiği günler

  • 18. ilahiyatçı akademisyene çocuk pornosu soruşturması

    adam nasıl bir sapıksa koordinatlarını fbi vermiş. lanet olası federaller almış aklını.

  • 19. cizre silopi ve sur'da 145 pkk'lının öldürülmesi

    (bkz: pkk'lı nasıl insan oluyor lan?)
    eşit: başlığın eski hali * idi de..

  • 20. 23 aralık 2015 fenerbahçe antalyaspor maçı

    deivid'in golü ile 2-0 olan maç.

  • 21. isveç norveç danimarka

    (bkz: ulus cebeci çankaya)

  • 22. yaşayan şamanist geleneklerimiz

    1. kurşun dökmek
    kurşun dökme adeti de şamanizm geleneklerindendir. şamanizm'de buna "kut dökme" denir. kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.
    2. kırmızı kurdele
    gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder. ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.
    3. mezar taşlarımız
    günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır.
    mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi islam coğrafyasında sadece anadolu’da görülmektedir.
    4. dilek tutmak
    dile tutmak da şamanizm kökenli bir davranış şeklidir. tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır.
    5. nazar inancımız
    anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inanıştır.
    bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır. bu inanış da şamanizm'den kalmadır.
    6. kullandığımız kilim motifleri
    eski türklerde bir şamanın giysisine yılan,akrep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri çizmesinin, bu hayvanları topluluğun yaşam alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna inanılır.
    günümüzde anadolu’da türkmen köylerinde dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen desenler, giysiler üzerinde kullanılan motifler bu inanıştan kaynaklanır.
    7. mevlit ve ilahiler
    şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. müziksiz hayatın ve ayinlerin değişilmez bir parçasıdır. oysa islam dininde kur’an'ın müzikle okunması kesinlikle günahtır. şaman geleneğinin devamı olarak anadolu’da hz.muhammed’in hz.ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır
    mevlit ve ilahiler sadece anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. islam dininde ölünün ardından mevlit merasimi diye bir uygulama yoktur.
    osmanlı tarihinde ilk mevlit, 1409-10 yıllarında bursalı bir fırıncı ustası olan süleyman çelebi tarafından yazılmıştır.
    8. su içerken kafanın elle desteklenmesi
    bu da bir şaman geleneği kalıntısıdır. şöyle ki, su içerken insan akli başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.
    9. mezarlardaki küçük suluklar
    mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar; ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır.
    not: şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edilmişlerdir. kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta yardımcı olmaktadır.
    10. yukarıda allah var
    tengrizm inancından kalmıştır. bu anlayıştan dolayı dua ya da işaret ederken eller gökyüzüne açılır.
    11. sağ ayak
    kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da şaman kültüründen kalma bir ritüeldir. sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılır.
    12. su dökerek uğurlama
    şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun doğurduğu adettir. su berekettir, kutsaldır. “su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için su dökülür gidenin arkasından.
    13. türbelere, ağaçlara, çalılara bez ve çaput bağlamak
    şamanizm inancında dilek dileme şekli. küçük kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir.
    günümüz türkiye’sinde bu eski gelenek halen devam etmektedir. temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.
    14. tahtaya vurmak
    eski türkler göçebe oldukları için, daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. tahtaya vurma adeti, sadece türk kültüründe değil bir çok avrupa kültüründe de vardır.
    15. ölünün ardından belirli aralıklarla toplanmak
    birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de şaman kültüründen kalmadır.
    eski türk inanışına göre ruh fiziki bedenini 40 gün sonra terk etmektedir. vefat edenin “40’ın çıkması” deyimi vardır. şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.
    16. çocuklara doğadan esinlenen isimler koymak
    orta asya toplulukları (eski türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. tabiat güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.
    17. ay dede
    eskiden, şamanist türkler, ayın "koruyucu/sahip ruhu"na, "ay ata" ya da ay dede derlerdi.
    onların orta asya'dan anadolu'ya göçen kısmı, hala çocuklarına ayı gösterip "ay dede" derler, binlerce yıl önce şamanların yaptığı gibi.
    18. akdeniz karadeniz
    şamanist dönemde, türkler için her yönün bir renk simgesi vardı. kuzeyin simgesi kara, batı'nın simgesi ak renkti. bu yüzden kuzeyimizdeki denizin adı karadeniz, batımızdaki denizin adı "akdeniz"dir.
    not: akdeniz'in yunanistan ile anadolu arasındaki uzantısına "ege" demek çok yakın bir dönemde ortaya çıkmıştır. atatürk'ün "ordular ilk hedefiniz akdenizdir" dediği deniz, ege'dir.

  • 23. 23 aralık 2015 ermenistan azerbaycan savaşı

  • 24. kıza asla hesap ödetmeyen erkek

    sırf bu klişe yüzünden ilk kez buluştuğum adamın hesabını ödemeyi teklif ettim kabul etti. benim için hiçbir sakınca yoktu ama aptal herif, garsona bile hesabı benim ödeyeceğimi söyledi. o garsonun bakışını unutamam. sonra hayatında ilk defa bir kızın ona hesap teklif ettiği için şaşkın olduğunu söyledi. neyse sonra bundan çok etkilediğini falan saçmalama evresine geçti. ama işte unutamadığım o salak ana şahit olmasaydım bu adamla 2. görüşmem olabilirdi. garsondan hesabı istedi saçma bir el hareketi ile. garson da abi böyle el hareketi yapma insanlar yanlış anlar dedi. bu tombik mal abarttı da abarttı konuşuyo salak salak yok bana nasıl der yanımda bi kız varken gidip şikayet edicem falan. gerizekalı gitti 20 dakika garsonu müdüre şikayet etti. zavallı adamın ekmeğiyle oynadı akşam akşam. bekliyorum masada tek başıma sonra hesabı ödedim çıktık. o gün iyiki hesabı ödemeyi teklif etmişim de insanların bazı şeyleri kaldıramadığında ne kadar saçmayalabileceğini küçük düşeceğini gördüm.

  • 25. üsküdar otobüsünde çıkan akbil kavgası

    yolcu yolcuyu, yolcu şoförü, şoför yolcuyu sonra herkes şoförü.

  • 26. star wars'lu yıllarda bjk'nin şampiyon olamaması

    beni derinden üzen bir istatistik olmuştur. bu sabah avantajix adlı siteden gelen maille öğrendiğim durumdur. mailin ilgili kısmı aşağıdadır.

    --- spoiler ---

    star wars olan yıllarda beşiktaş şampiyon olamıyor." ("istatistikler" adını verdiğimiz kahin böyle diyor. 1977 ve 1980’de trabzon, 1983 ve 2005’te fener, 1999 ve 2002’de galatasaray şampiyon olmuş.
    --- spoiler ---

    hakemler, federasyon, fenerasyon derken şimdi bir de ışın kılıcı çıktı başımıza aq.

  • 27. 23 aralık 2015 sabiha gökçen'deki patlamalar

    yayın yasağı nedeniyle ülkede gelinen sikik seviyeyi göstermiştir.

    gö tü müz de bombalar patlıyor ama haberini a la mı yo ruz.

    an itibariyle hürriyet. com. tr manşet haberi:
    "trafikte yeni dönem: kavşağı kilitleyene ceza geliyor"

    ben böyle ülkenin amına koyayım. yayın yasağının amına koyayım. politikanın ve sömüren iktidarın amına koyayım.

    yayın yasağının amına koyayım.

  • 28. polise tanga rüşvetine 11 yıl hapis

    iyi ki adam dildo satmıyormuş

  • 29. sözlükçülerin politicalcompass test sonuçları

    cümleler, türkiye'nin şimdiki politik durumlarını ihtiva eden örnekleri içermediği sürece, herkesin ghandi çıkacağı sonuçlardır.

    örn:
    cümle: "hükumetler terörü bahane ederek insan haklarına aykırı uygulamalarda bulunur"

    türkiye'ye göre:" hükumet pkk'yı bahane ederek kürt halkı üzerinde insan haklarına aykırı uygulamalarda bulunur."

    bir çoğunuzun iki cümle için farklı tepkilerde bulunacağına eminim.

    bu, tıpkı bu gün dbe'ye giren, sözde kadının çocuk üzerindeki etkisinin daha önemli olduğunu vurgularken baba ve anne figürü arasında bariz ayrımcılık yapan entry'e benzer. mesela bakıcılar için babasını değil, annesini suçluyor. çünkü kafasında bu onun temel görevi.

    bu cümle de şöyle geçiyor:

    "kadın kariyer yapabilir ama birincil görevi evini çekip çevirmektir."

    bir çoğunuz dünkü entry'i favorilerinize eklediniz ama bu teste cevap verirken bu cümleye katılmadınız.

    o yüzden çakma sözlük ghandi'lerine burdan selam edelim

  • 30. çocuğu anne büyütür bırakın şu kariyer tribini

    başıma bir iş gelmeyecekse hiç katılmadığım laf. benim de annem çalışıyordu ve ben dönüp baktıımda "iyi ki çalışan bir annem varmış!" diyorum. çünkü onun sayesinde kadınların da çalışabileceğini, mühendis olabileceklerini, inşaatta şantiye şefliği yapabileceklerini, satranç oynayabileceklerini, bilimle ilgilenebileceklerini, kısaca "kadınlar yapamazlar" denilen her konunun sadece sözle değil, fiiliyatta da yapılabilir olduğunu görmemi sağladı. bana özgüven verdi. tıpkı anneannemin de çalışıp emekli olmuş bir kadın olarak "her şeyi yapabilirsin, yeter ki iste..." demesi gibi... duymakla görmek çok farklı şeyler. herkesin bildiği gibi, çocuk ona söyleneni değil, gördüğünü yapar. hiç kitap okumayan ebeveynlerin "çocuğa o kadar 'kitap oku!' diyorum, okumuyor gene de..." diye yakınması bundandır. ve annenin babandan para istemeye ihtiyacı olmadığını görmek kız çocukları için çok ama çok farklıdır. belki debe'ye giren beylerin ve onları oylayanların gözden kaçırdığı gerçek budur. hiç kimse romantizm sosu dökmesin lütfen, para eğer tek kaynaktan geliyorsa asla o evin içinde gerçek bir ekonomik eşitlik olamıyor. adı konmasa, sözcüklere dökülmese bile, alttan alta hissedilen bir gerçek oluyor iki kişinin arasında.

    anne kısmına baktık, şimdi izninizle ebeveynin diğer yarısına, bence esas sorunlu olan baba kısmına geleyim.

    şahsi baba tecrübelerim son derece olumluydu çok şükür. babam beni parka götüren, kahvaltımı hazırlayan, okuldan alan, ilkokuldayken beslenmemi hazırlayan, hatta küçükken kendim beceremediğimde saçlarımı tarayıp toplayan ebeveynimdi. çünkü annemin iş yeri uzaktı ve bizden çok daha erken saatte kalkması gerekiyordu. neyse ki babam eşinden gerekirse saat altıda değil beşte kalkıp ona hizmet etmesini bekleyen yahut çocuk ortak yapılmışken bakımını yalnızca kadına yükleyen bir davar değildi. iyi ki de değildi. dönüp baktığımda babamla ilgili yüzlerce mutlu çocukluk anım var. büyürken fark ettiğim şey ise, yaşıtım pek çok insanın babalarıyla ilgili neredeyse hiç böyle anılarının olmamasıydı. baba çekinilen, korkulan, uzak durulan, en hafif tabiriyle "yüz göz olunmayan" bir varlıkmış, onlardan öğrendiğim kadarıyla... (günümüzdeki babalar belki artık daha farklıdır, ama benim zamanımın yaygın baba modeli kesinlikle öyle değildi.) kadın çalışsa da çalışmasa da, erkeklerin çoğu çocuklarıyla hiç ilgilenmiyor. birçok arkadaşımın babasının elinden tutup onu parka, gezmeye götürmesine dair tek bir anısı yok (bakın anne-baba birlikte hallerden söz etmiyorum, babanın tek başına çocukla ilgilenmesinden bahsediyorum.) baba akşamdan akşama eve gelen, gazete okuyan, onlarla ilgilenmeyen, çoğunlukla sadece derslerini soran ve para veren bir "otorite figürü" olmuş. insanca paylaşımları bile olmamış doğru düzgün. bu yüzden -kadınlı erkekli- ilgiyi hep annelerinde aramış, hep ona sığınmışlar. halbuki çocukla ilgilenme görevi eşit dağıtılsaydı, emin olun çalışan annelerle bile büyüseler, bu insanlar çok daha mutlu çocuklar olurlardı. oysa ortalık hâlâ kendisini babasına ispatlayıp ondan birazcık "onay" (yani sevgi yansıması) almak için çırpınan erkek ve kadınlarla dolu, çünkü babalarından hiç ilgi-sevgi görememişler. bunun kadar yürek burkan şey azdır... kaç yaşına gelmiş, nice başarılara sahip insanlar hâlâ babalarının gözünün içine bakıyor azıcık sevgi için. o babalar çocuklarını sevmiyorlar mı? elbette ki seviyorlar. ama çocuklarının hiç yanında olmamış, hiç ilgilenmemiş, hiç oynamamış, hiç yemeğini yedirmemiş, hiç banyosunu yaptırmamış, hiç salıncakta sallamamışlar. çoğundaki özgüven eksikliğinin sebebi, işte bu ilgisizlik.

    sorun da tam burada işte zaten. babalar çocuğun ortak sorumluluk ve ortak ilgi yükü getirdiğini anlayamıyorlar. daha doğrusu işlerine gelmiyor. istiyorlar ki, onlar kariyer yaparak, bir şeyleri başarma hissiyle dolarak kendilerini tatmin etsinler, hatta evde "bu evin parasını ben kazanıyorum ulan!" diye terör estirsinler ve kadınlar da sırf çocuk sahibi olmayı istedikleri için tüm bunlara sesini çıkarmasınlar. kadın çalışmadığında da bunları yapmak daha kolay, çoğu -itiraf etsin ya da etmesin- çocuktan önce kendi rahatını düşünüyor.

    kendi tecrübelerime dayanarak söyleyeyim, kahvaltımı hazırlamayı erkek de kadın kadar becerebiliyor. salıncakta sallamayı da. saçlarımı yıkamayı da. ödevime yardım etmeyi de. bir tek yapamayacağı emzirmek olabilir, o da zaten sürse sürse bir sene... sonrası için, boşuna kendinizi yırtmayın/kandırmayın/oyalamayın, hiçbir mazeret yok, olamaz. bu saydıklarımın hepsi anne için de baba için de eşit derecede yapılabilir şeyler. bunlar "yetenek" gerektirmiyor. resim yapmak değil bu, gitar çalmak da değil. şefkat göstermek, sevgi vermek, ilgilenmek cinsiyetlerle alakasız. belki siz de şefkatsiz babalarla büyüdünüz, belki kafanızda o yüzden bunu annelerinizle eşitliyorsunuz, ama inanın ben erkeklerin de gayet şefkatli olabildiğini biliyorum. çünkü bu bir karakter meselesi, cinsiyet meselesi değil. çok şefkatli bir baba ve iki dede ile büyüdüm ve etrafıma baktığımda gördüm ki, şefkatsiz bir insan her cinsiyette şefkatsiz. ilgisiz biri, anne olsa da ilgisiz oluyor zaten. eğer bu hislere sahip değilseniz yahut çocukları çok sevseniz bile düzenli olarak ilgilenmeyi zor buluyorsanız (mesela ben buluyorum), o zaman siz de çocuk yapmayıverin, kimse şakağınıza tabanca dayamıyor. hem yapıp hem "ya canım çocukla ilgilenmek annenin işi" derseniz, işte o olmaz. demek ki siz bir çocukla ilginebilecek şefkate, ilgiye, sevgiye sahip değilsiniz. ya bunu baştan kabullenip çocuk yapmayın ya da yaptıysanız üzerine düşeni yerine getirin. bu kadar basit.

    kendi rahatı uğruna çocuğu bahane etmeyen erkekler doğum izni, annelik izni, babalık izni, süt izni gibi konularda sesini çıkarır. bunlar için uğraşır. elin isveçli erkekleri "doğum izninin yarısını anne, yarısını baba kullanacak" diye bastırıyor, "ben de çocuğumla vakit geçirmek istiyorum, bu benim de hakkım" diyerek babalara yönelik doğum izni alıyor; bizde ise erkeklerin doğum izni alabilmesi için bile gene kadınlar çaba gösteriyor. erkeklerimizin büyük kısmının muzdarip olduğu samimiyetsizlik buradan belli. çocuklarınızı o kadar umursuyorsanız, onların her iki ebeveyniyle de yeterince vakit geçirebilmesini sağlayacak düzenlemeler elde etmek için uğraşın. yok uğraşmıyorsanız, demek ki sizin tek derdiniz kısa yoldan topu anneye atıp kaçmak. hiiiç boşuna lafı sündürmeyin, çocukları da yalanlarınıza bahane etmeyin.

  • 31. istanbul'da kavşaklara sarı kutu eklenmesi

    kırmızıda geçmeyenin dövüldüğü ankara'yı etkilemeyecek cezadır.

  • 32. duster vs qashqai vs tiguan vs juke vs rav4

    alıntı: web kamerasiyla yayin yapan tv

    "duster, fiyat/performans ürünü diyor, sözü forumdaşlarıma bırakıyorum."

    dostum fiyat/performans demişsin ama duster'ın hem plastiği çapaklı, hem de kapı sesi teneke gibi. güven vermiyor. ben olsam o paraya e38 bmw 7.50il alırım.

    ------------------------------------------
    kargalar koşarken çakallar uyumaz

    ekşi forum alcatel kullanıcıları grubu yöneticisi
    ------------------------------------------

  • 33. 8 ayda 80 kilo veren sivaslı şoför

    sıfırı yemiştir.

  • 34. poyraz karayel

    --- spoiler ---

    zülfikar'ın "lisede oynadım" diye bahsettiği keşanlı ali destanı oyunu, aslında celil nalçakan'ın bundan 3-4 sene önce oynadığı keşanlı ali destanı dizisi.

    hatta "üst sınıflardaki nejat abi" için (bkz: nejat işler)

    --- spoiler ---

  • 35. kadınların hiç seksapelli iç çamaşırı giymemesi

    turk kadinlariysa konu ailesiyle yaşaması büyük pay sahibidir.

    satın aldığım iç çamaşırları "ceyizine kaldırayım bunu" ile "çöpe attım ne bicim şeydi o, ne işin var öyle bir iç camasiriyla" seviyesinde.

    taytla apartman kapisina kadar indim diye daha bu yaz evde babamla kavga çıktı. "spor salonuna yazilicam" dedim "spor hocalarindan biriyle aranda bir sey mi var" diye suclandim. aksam saat 17.00de disari yarim saat ciktim diye, sabah 11de kiz arkadasimla film festivaline gidiyorum diye ve daha birçok nedenden annem sütünü haram etti (çünkü kesin bir erkekle bulusuyorum)

    al sen sok böyle bir eve seksapelli iç çamaşırı. sanki türkiye'de yasamiyorsunuz. kız kardeslerinize bunun yapılmasını engelleyin sonra konuşun seksapelli iç çamaşırı giymiyorlar diye.

    oysa hayat bu kadar zor olmamali, bu kadar basit şeyler bile sorun olmamali, detay dediklerimiz dert sahibi yapti, insanlarla det konusmaktan muhabbet edemez oldum. kadinlik; zor bir hayattan öte, her nefeste bogulmak demek bu ulkede.

  • 36. selahattin demirtaş

    düşünebiliyor musunuz adam rusya'ya gitmiş. bööyle göstere göstere, cümle aleme duyura duyura vatan hainliği yapmak için gitmiş. biz de yeşil pantolonlarımızı giydik, boynumuzda fular, cihangir'de bi cafede şarabımızı yudumluyor, aynı anda da kendisini alkışlıyoruz. çünkü paramız bok, sırtımız rahat, hobi olsun diye vatan hainliği yapıyoruz. bir nevi extreme spor gibi düşünün bunu. tehlikeli işlere bulaşmaktan zevk alıyoruz bebeyim. ama başımıza bir şey gelmeyeceğini de bildiğimiz için içimiz de rahat. rahat yerde solculuk yapıyoruz yani. sonra da akşamları bara gidip kızlara hava basıyoruz şöyle yaptık böyle ettik diye ve hoop yatağa geçiyoruz. hayatımız gördüğünüz gibi bundan ibaret gençler; gündüz cafe, akşam bar, grup seksten arta kalan vakitlerde de vatan hainliği.

  • 37. duş alırken banka kasası açar gibi çeşme ayarlamak

    çare: (bkz: termostatik armatür)

    yoksa kısa dalgadan arap radyosu arar gibi çevirir durursun...

  • 38. istanbul metrosu asansörleri

    gerçekten ihtiyacı olan insanlar için ilaç, üşengeçlikte sınır tanımayan öküzler için yavaş olan asansörlerdir.

  • 39. fevzi yasin ümit erman'lı muhteşem beşiktaş takımı

    yaşı müsait olmayan suserler için şu şekilde tarif edilebilirim. 3 kasım 2011 beşiktaş d. kiev maçındaki karambol'un doksan dakika sürdüğünü düşünün.

  • 40. muhteşem yüzyıl kösem

    vay anam var, halit ergenç kendisinden 13 yaş küçük hürremi meryem uzerli'yle öpüşünce kalkmayan mideler kadının yaşı büyük olunca kalkıveriyor, bu da güzel bu da hoş tabi.

  • 41. beyin yakan olasılık problemi

    "bir ihtimal daha var
    o da ölmek mi dersin"
    gece gece zuladaki rakıyı açtırdın yeğen

  • 42. yıldız asyalı

    eli yüzü düzgün ortalama tipli bir vatandaşla evlenerek karşı mahalleden bir orospuyu kıskandırmış kadın.

  • 43. whatapp'da yazılanları alt alta okumak

    (bkz: whatapp ne aq)

  • 44. şener özbayraklı

    fenerbahçe yerine beşiktaş'a gitmeyerek bu golleri ligde ve avrupa ligi'nde de atma şansına sahip futbolcu.

    35 metreden mükemmel gol attı, helal olsun şener.

  • 45. atiba hutchinson

    ulan adamı bi davulcu yapmadıkları kalmıştı. en azından adamı düğünde dinlendirip davulu necip veya veli'ye verseydiniz.

  • 46. markette para ödedikten sonraki poşetleme telaşı

    manyak olduğum için kasiyerin cirt cirt okutup fırlattıgı ürünleri elime geldiği gibi posete doldurmuyorum. hem ağırlıkları hem de cinslerine göre posetliyorum, temizlik malzemesiyle yiyeceği aynı yere koymuyorum akar kokar diye mesela.

    ee, ne oluyor o zaman, sen istedigin kadar posetleri açıp hazırla, hızlı olmaya çalış, yine de gec kalıyorsun. bazı marketlerde posetlerle yapan elemanlar da var ama onlar da benim sistemime uymuyorlar doğal olarak, tarsgele dolduruyorlar uyuz oluyorum. posetleme konusunda sheldon gibiyim.

  • 47. metroya ve minibüse yürüme mesafesinde

    demin mecidiyeköy'deki bir daire için bu şekilde verilmiş bir ilana bakıyordum; dikimevi* istasyonuna daha yakındı.

  • 48. istanbullu diye bir şey yoktur

    -nerelisin?
    -istanbulluyum.

    -istanbullu diye bir şey yoktur. baban nereli?
    -istanbullu.

    -deden nereli peki?
    - o da istanbullu.

    -peki dedenin dedesi?
    -o boyabatlı.
    -hah sen boyabatlısın o zaman.

    -lan ne alakası var. peki sen nerelisin?
    -ben erzurumluyum.

    -baban nereli?
    -o da erzurumlu.
    -peki deden nereli?
    -o bayburttan gelmiş.

    -o zaman sen de bayburt'lusun amk!
    -hayır ben erzurum'luyum.
    -lan bi siktir git.

    (bkz: based on a true story)

  • 49. ilk 1 doların insan derisine basılmış olması

    iyi ki ekşi sözlük var.1 milyon dolara gerek kalmadan beleşe gördük.

  • 50. ssg'nin 2001'de kurduğu efsanevi cümle

    ssg'nin 2001 yılında kendi açtığı relocation başlığına yazdığı tanım cümlesidir. şu şekildedir:

    "compile edilmi$ binary kodda absolute olarak reference edilen adreslerin programin yuklenecegi memory address degi$ebileceginden base address'in uzerine eklenerek kodun yeni adreste cali$abilir hale getirilmesi i$lemi.."

    bkz da verelim: (bkz: #420662)

    cümleden bi bok anlamasam da literatüre absolute olarak reference etmek deyimini kazandırdığı için kendisine buradan teşekkürlerimi sunuyorum.