deplasman tribünü önüne insanlık dışı devasa hoparlörler koyma işi yıllar önce bitti sanıyordum. yine başlamış. ali koç çirkinlikte çığır açıyor.

şu pozisyon fb ye olsa ali koç megafonla mahalle mahalle gezerdi…

orospu çocuğu troller gece gece algı yapıyor, şehitler üzerinden yalan yanlış iftira atıyorlar.

chp açık açık biz akp nin imzası olan bir şeye imza atmayız, akp bu terör saldırısını mecliste açıklayacak; ifade verecek, gerekirse araştırma komisyonu kuracağız. ne demek 12 şehit iki günde diyor.

üstüne daha sert bir kınama bildirisi yayınlıyor.

kahpe troller gelmiş olayı nereye çekiyor

--- spoiler ---

en çok terk etme büyük şehirlerde
--- spoiler ---
öğrencilik maliyeti mezun olduktan sonraki kazanımı karşılamıyor.

fırsatçılık yapıp güçsüz ülkeleri işgal edenler değildir
kendinden güçlü bir ülkeyi yenebildiysen büyük komutansin demektir ki taviz vermeden imkansiz.

kaliteli topçudur fakat gs taraftarlarınca aşkın olayım'dan hayalet sevgilim şarkısına artık geçiş yapılabilir.

aynı filmi daha kaç kere izleyeceğiz? sürekli bir dajavu yaşıyoruz. yemin ediyorum ki bıktım bu ülkeden.

ben bir de merve boluğur ^*
bir ton para verip kablosuz alıyorsun, kablolu olanının yarısı bile kalitede sesi vermiyor.
canım kablolu kulaklığım.

1 - barı açıyorum.
2 - ayla'yla aramı düzeltiyorum.
3 - babamı da yanıma alıyorum.
olay bitmiştir.

türk hakemlik müessesesi bitmedikce bu ligin marka değeri artmaz.
ağız tadıyla bir maç izletmiyorlar.
her boka düdük çalınmaz arkadaş ya

gelmiş geçmiş en korkak fb teknik direktörü. gs ile içerde oynuyorsun kaleye isabetli şutun yok. yazıklar olsun. adamları tekme tokat indirmesek iki tane sallıyorlardı.

bu takım mı şampiyon olacak? kadıköyde kaleye isabetli bir şut atamayan takım mı? öyle düşünen varsa gitsin en yakın doktora görünsün.

insan bunları görünce keşke hiç uğraşmasaymış gazi diyor.

şu tipler için miydi çekilen onca acı, geceler boyunca süren akıl oyunları, uykusuz geceler, dağda taşta uyuma, cehennem gibi cepheler?

sen bir hayatı adıyorsun, 57 yaşında bitiyor ömrün. 85 sene sonra bile hakaret yiyorsun.

ulan bu kadar nankör, bu kadar haysiyetsiz, bu kadar kalleş, bu kadar kahpe olunmaz be...

vay amk
aktroll tiksindim senden
ekleme görsel
ilk yazı bu idi.
silmiş kaçmış. sanırım vitaminsiz gobelsin ekibinden vasat bir arkadaş idi
görsel ve kaçak ihbarı için @etsiz cig kofte olmaz a teşekkürler

benim çok işime yarıyor. senin işine yaramaması senle ilgili bir durum, saatle ilgili değil. senin bu saatin sunduklarına ihtiyacın yok demek ki. benim işime yaradığına göre benim ihtiyacım var. olayları yargılamadan önce bakış açını bir kontrol et. kendi minicik daracık açından bakıyor olabilirsin.

valla en son bir trakyalı türk'ün huzur bulamadığı konjektürde tüm dünyanın tarihi değişmişti. çok da uzak bir tarih değil. hodri meydan.

hiç bir ülke yoktur ki bünyesinde bu kadar vatan haini beslesin. şu vatanı, şu milleti düşünen tek bir seçilmiş yahut atanmış yönetici yok. herkes cebime dokunma da neyi alırsan al derdinde.

anasını şeyhlerine badelettiren, şeyh said torunlarının eleştirdiği türkiye'nin tek atatürkçü lideri.

hareketlerinde "estetik "olmayan, oyunu göze hoş gelmeyen basketbolcu!

o sırada alperen şengün: "geçen sezonun en iyi 50 asistinin arasına 5 asistimi, en iyi 100 hareketinin arasına 3 hareketimi sokam..."

sizin estetik anlayışınızı ayrı, gözünüzün ferini ayrı s..yim kardeşim.

kemal kılıçdaroğlu nasıl chp genel başkanlığına gelmişti bir hatırlayalım. daha önce pek kimsenin ismini duymadığı bir bürokrat, bir anda medyaya demeçler vermeye başladı. sonrasında diğer siyasi aktörlerleri televizyonlarda düellolara davet edip süksesini artırdı. sonrasında ne oldu peki? hepimizin hatırladığı deniz baykal'ın kaset skandalı ortaya çıktı. sonrasında malumunuz kemal bey chp'nin başında geldi.

genel başkanlığı süresince 10'dan fazla seçimi kaybetti. yenilgilerine ve yüzünün eskimesine rağmen son seçimlerden önce, mansur yavaş ve ekrem imamoğlu'nun her seçim araştırmasında önde olmalarına rağmen yine bir şekilde kemal kılıçdaroğlu aday gösterildi. peki sonuç ne oldu? tabii ki kemal kılıçdaroğlu seçimi kaybetti ve beraberindeki toplamda %2'den fazla oy alamayacak siyasal islamcı partiler meclise vekil soktular.

miadını tamamlayan kemal kılıçdaroğlu, kaybedilen seçim sonrası yerini özgür özel'e bıraktı. özgür bey de koltuğa geçer geçmez şeyh sait tartışmaları başladı, dem'li vekiller öcalan lafını orada burada tekrar etmeye koyuldu ve hemen ardından da 12 şehit verdik. bütün bunlar olurken de chp genel başkanı terör bildirisini imzalamıyor ve hatta şeyh sait'e terörist veya hain bile diyemiyor. ve bütün bunlar yaklaşan yerel seçimler öncesi gerçekleşiyor. chp böyle davranırken türkiye'nin herhangi bir yerinde oylarını artırma şansı var olabilir mi sizce?

yukarıda belirttiğim olay döngüsünün hayatın ve türk siyasetinin doğal akışına uygun olduğunu bana kimse açıklayamaz.

yanlis evlilik hayatınızı siker atar. evlenmekten ölümüne korkun ve insanların asla değişmeyeceğini unutmayın.

buz devri

fred'e 3 maç ceza verenler var kayıtlarını açıklayın ve herkesi g.t edin hep beraber ettiği küfürü duyalım.

fred küfür ettiyse zorbay küçük'e neden maç vermediniz?

simdi benim genc galatasaray'li kardeslerim. okan hoca'nin hatasi da cok sevabi da. ona sonra geliriz ama bu takim sezonu cok erken acti, 6 tane yuksek stresli sampiyonlar ligi eleme maci oynadi ustune de bayern'li manchester'li kopenhag'li tas gibi gurupta yuksek eforlu 6 mac oynadi. her sampiyonlar ligi donusunde anadolu deplasmanlarina cikti. kadikoy'u arkamizda biraktik ve puan puanayiz fenerle.

bu konuda okan hoca tebrigi hak ediyor. ben raziyim kendisinden. yuruyedursun.

hikaye şöyle devam etseydi ;
adam geldi yumruk attı atarlandı adam aynı sakinlik ile hem videoya çekip hem de torpidoya uzanıp silahını sakince çekip adam görünümlü yaratığa 2 el ateş edip yoluna devam etseydi…

suçlu kim olurdu?

bu tiplerin ırkları temizlenmeli yeryüzünden

acıyorum adama ya. az önce yüzüne kezzap attılar, şimdi de mayına bastı... allah belanı versin fenerbahçe...

12 şehidin var türkiye.
ne gazze'si ne filistin'i?
siz önce kendi evlatlarınıza sahip çıkmayı öğrenin.

(bkz: 24 saatte 12 askerimizin şehit olması)

1 haziran 1996.
olmaz olsaydım dediğim binlerce andan bir başkası. bir farkı var bu anın diğerlerinden ki, o fark ya sonum olacak, ya da önümdeki tüm engellerin sonu olacak.

depresyona girmeye bile hakkı olamayabiliyormuş insanın. keza depresyona girmek bir seçim değil. demek istediğim, bu bombok hali bile, bunu yaşamak bile nasipmiş. yataktan kalkasım yok. üstümdeki sosyal roller çok yordu beni. gülümsemeliyim yoksa düşüş hızımı sabitleyemem...

şükret.
anne karnına dönesim var. insanın evi neresidir? otogarlarda hissedilen o tekinsiz his ensemden içeri soluğunu veriyor. kimse kimseyi tanımıyor. ben kimim ki? gülmeliyim..

yakışıklı ya da değil, ciddi bir sosyal beceri arızası yoksa, konuşabilen, iki kelimeyi bir araya getirebilen, sağlıklı tepkiler veren bir erkeğin yalnız kalmasının yegane sebebi ortamının olmamasıdır. görünürlüğü olmayan bir insan yalnız kalır. elektronik fakültesinde yunan heykeli gibi arkadaşlarımızın bile yalnız kaldığını gördük, o sebeple burada bu kadar gömmenize gerek yok.

ayrıca "kadınlar sadece tipe bakmıyor, karaktere ve kişiliğe de bakıyor" diyenlerin anlayamadığı bir şey var. ilk hareketi erkekten bekliyorsunuz, fakat ortamı olmayan birinin zaten birine yürüyemeyeceği de aşikar. ayrıca tersi de doğru, ortamı olan biri, tipsiz hatta parasız bile olsa her şekilde yolunu bulur. ünlüler ve sanat sepet camiasının fıldır fıldır olmasının sebebi de budur. insan sirkülasyonu demek, ihtimallerin artması demektir, sıfır insan sirkülasyonu ve iş-ev dışında sadece uğraşlara ait bir zombi yaşamda zaten yalnızlık neredeyse baki.

zikişmen guzum

kendini sansürleme ihtiyacı hissettmediği bir yer olduğuna eminim.

hdp ye oy veren izmirli beyaz türkmüş. senin türklüğüne sıçayım sen kürt olmuşsun ve evet teröristsin

hemen hemen her şey. hem de yani bildiğin sırf alım gücü olarak da değil bazı şeyler bildiğin dolar bazında da ülkemizde daha pahalı. biz bir pc toplamak için, oyun konsolu almak için, telefon almak için ya da herhangi bir elektronik ürün almak için, araba almak için götümüzü yırtıp aylarca hatta yıllarca para biriktirirken bizimle aynı sektörde çalışmayıp, bizden daha eğitimsiz olan kişi bu söylediklerime rahatlıkla erişebiliyor. fast food'da aşırı pahalı. herhangi bir ülkede adamlar kırk yılda bir belki evinde yemek yapıyorken biz her allahın günü evde yemek yapıyoruz, fast food'u da dışarıda arkadaşlarla buluştuğumuzda falan yiyoruz. ya da ne bileyim sodexo falan gibi yemek kartımız varsa çalışıyorsak onunla dışarıdan yiyoruz (gerçi ondaki para bile yetmiyor). alkol desen adamlar 0,25 e falan bira alıyor, 1 dolar verdin mi kaliteli biralar alabiliyosun. düşünsene asgari ücretle 1500 civarı bira alıyorsun, bizde 250-300 civarı anca alabiliyorsun asgari ücretin tamamıyla. önceden sigaralar ucuzdu bizde, en azından sigaramızı avrupa birliği ülkelerinden ucuza içiyoruz diyorduk, geldiler ona da hayvan gibi vergiler koydular. bizi düşünüyorlar ya...

bana ezikliğin resmini çizebilir misin abidin?

oğlum bu adam ne lan gülmekten maç izleyemedim en son 3 fenerli topçu ayağından top almaya çalışıyordu acayip derecede güçlü bana göre suana kadar maçta en göze çarpan futbolcu

(bkz: #159979518)

yukarıdaki entry'de demirören'e para kaptıracağınıza trendyol, hepsiburada çekilişlerine katılın tarzında bir şeyler denmiş ama bu çekilişlerin sahibi de yine demirören holding'le birlikte kurulan piyango sepeti adlı alt kuruluştur. ülkede kumar ve bahis oynatma izni sadece devlette ve taşeronu olan demirörenlerdedir. resmi yollardan kumar oynuyorsanız bilin ki; paranız bir şekilde, döne dolaşa demirören'in cebine girecektir.^*

(bkz: şans girişim ogg) - (bkz: sisal şans)

biraz kafası çalışan (biraz) bunun amca dayı farkından değilde anne baba farkından olduğunu hemen anlar.

bir adam sizin dayınızken, aynı adam başka birinin amcası olabiliyor.

oofff yıldım. buradan insanlar niye dayılarına amcalarından daha yakın olduğunu bulamazsa mnskm öyle beynin.

sahada iki iyi top tepici vardı. bir barış iki bu amca. 37 yaşında derbide ikili mücadeleleri alıyosun top dağıtıyosun. kanatlara deplase oluşu falan dayı pivot santrafor olayının kitabını yazmış.

sebebi 3-5 tane işgüzarın, memlekette arı-arıcılık yokmuş gibi hastalıklı çin arıları getirip köylere tahsis edilmiş kovan kapasitelerini bu arılarla doldurmasıdır.

bildiğim çoğu yerde kestane ağaçları, bu hastalıklı arılardan kaynaklanan sebeplerle ürün vermiyor. köy köy gezen kestane toptancıları önceki senelerde köylüden, bahçe sahiplerinden tonlarla topladıkları kestaneyi, bu sene yüz-iki yüz kilo civarı ancak toplayabiliyorlar.

bu arıları memlekete yayan 3-5 açıkgöz faaliyetlerine devam ettikten, bununla ilgilenmesi gereken kurumlar durumu umursamadıktan sonra seneye daha da pahalı olacak; geçici çözüm olarak kestane ithalatının önü açılacak; bundan sebep sonraki senelerde yerli kestane üreticileri bahçelerine bakmayacak yahut ağaçları gözden çıkaracaktır.

et konusunda da işler böyle yürümedi mi? neyse, şükür ezanlar susmadı, bayrak, iman, filistin falan. kendi ürünümüzü kendi arımızla üretsek mazallah sonumuz nice olurdu?!

dünyasının ayrı derbisinin ayrı belasını sikeyim. tipik ülkenin özeti gibi maç izledik. kin, nefret, düşmanlık, 90 dakika futbol harici her şey vardı sahada. dalga dümen tiyatro başka bir şey değil. daha maçın başlangıcından itibaren hakemin hareketlerden, oyuncuların tavırlarından o kadar belliydi ki maçın beraberliğe bağlanacağı. türk milleti tarihinde hiç bu kadar geri zekalı yerine konmamıştı. ben şu maçı izlediğim vakte yanmıyorum da, o statlara gidenler, trafiği gürültüyü stresi çekenler ne düşünüyorlar acaba evlerine dönerken? hani biri tarafından kazıklanırsın da sonradan fark edersin ya ama iş işten geçmiştir hani; acaba böyle bir his kaplıyor mu oralara gidenlerin içini. gitmeyeceksiniz abicim, doldurmayacaksınız oraları. gitmeden izleyenler de aynı şekilde almayacaksınız abonelik, vermeyeceksiniz para. kendi pisliklerinde, kendi tiyatrolarında boğulsunlar. halkı kin ve nefrete, düşmanlığa ve ayrışmaya iten her odak kendi bokunda boğulsun. ama yok nerede... nerede bizim toplumda böyle bir feraset, böyle bir kitlesel duruş.

“geceleri yatağa girecek birini değil de, sabahları uyanıp kahve içebileceğim, birlikte sinemaya gidip seyrettiğimiz filmler üzerine tartışabileceğim, sabaha karşı uyandığımda sarılıp gördüğüm kâbusu anlatabileceğim birini arıyordum.”
sonia rivera-valdés

bozuk olanın gün yüzüne çıkması görünür olması daha doğru bir tespit olabilir.

anadolu irfanı ,masum köylü , muhafazakar ahlaklı toplum masalına inanan kesim tiktokun toplumun ahlakını bozduğuna da inanabilir.

ha şu denebilir belki kalitesizliğin , vasatlığın para ettiğini veya takdir edildiğini gören kalitesiz vasat insan kitlelerinin içindeki cevheri görünür kıldı.

ben de tam olarak pişmiş kelle demeye geldim. neden pişmiş kelle gibi sırıtıyor bu arkadaş sürekli?

biseksüel bir erkekle evlenir miydiniz?

benden uzak allaha yakın olsun. 40 yıl abaza kalsam evli olduğunu bildiğim bir kadınla birlikte olmam. az biraz kendinize saygınız olsun. kendine bile hayrı olmayan kadını sikeceğinize suni vajina alıp onu sikin.

yalnız dil bilgisi ayrı yazılıyor

(bkz: #159982325)

bu entry dünün en beğenilen entryler arasına girmiş, hasbelkader arkeoloji eğitimi almış ve aktif kazılarda, projelerde görev almış bir vatandaş olarak belirtmek isterim arkeoloji bilimsel bir disiplindir. yani böyle uydurmalara inanmayın.

kapı varmış, o kapıdan geçince başka bir boyuta ışınlanmıyormuşsun vs. gibi iddialar metafiziksel, gerçek dışı iddialardır. bol bol mezar kazmış, bir çok niş ve mağaraya girmiş, kafatası ile iskelet ile çokça karşılaşmış ve bir çok açmanın başında bulunmuş bir vatandaşım. ne büyülerle, ne lanetlerle ne gizemlerle ne boyutlarla karşılaştım. ayrıca binlerce yıl önce ölmüş insanların iskeletleri de kimseye zarar vermez.

türkiye'de youtube kanallarında böyle içerikler popüler mesela "hazine avcıları" kanalları bir tiyatro gösterisi düzenliyorlar, bu tip spekülatif yorumlar size mistik bir heyecan veriyor olabilir.

zaten arkeolojiyi ilginç ve eğlenceli kılan büyülü hazineler, gizli geçitler, mu kıtası vs. değildir. arkeoloji içerisinde bunlarla karşılaşmazsanız, hazine diyebileceğimiz gömülere ise çok nadiren rastlarsınız, onların önemli bir kısmı müzeye teslim edilir.

arkeoloji, adından anlaşılacağı üzere eskiyi araştıran ve yöntem olarak başta kazı olmak üzere bir çok araç kullanan. antropoloji, jeoloji, zooloji, biyoloji, kimya, epigrafi, nümizmatik vs. gibi bir çok bilimsel disiplinden yararlanan bir bilim dalıdır.

amaçlarından birisi artık konuşma şansı olmayan ve/veya yok olmuş kültürleri üstte belirtiğim yöntemlerle ortaya çıkarmak ve aydınlatmaktır.

tarsus kazısında boyut yok, geçitten geçip mu kıtasına veya cehenneme ışınlanmıyorsunuz.

tarsus kazısı muhtemelen aziz paulus ile ilgiliydi. aziz paulus, sistematik olarak hristiyan cemaatlerini organize eden ve heterodoks yahudiliğin bir sekti olarak sıkışıp kalacakken kültürlerarası bir din haline getiren isimdir. dolayısıyla onunla alakalı bir keşif hristiyan dünyasında büyük heyecan uyandırır ve onunla alakalı her eşya paha biçilmezdir.

örneğin; 1000 altın sikkenin olduğu bir gömü mü ? aziz paulus' ait kalıntılar, eşyalar ve yazılar mı daha değerlidir ? ona ait bir papirüs veya parşömen mi daha kıymetlidir ? hristiyan dünyası için cevap açık.

bir metaya değer yükleyen kültürel unsurlardır. yırtık, pırtık bir papirüs mesela tarsus köylüsü için paçavradan hallicedir ama altın bir değerdir. örneğin medrese eğitimi almış bir hoca için eski dönem 8.yy'a ait el yazması kur'an-ı kerim paha biçilmez bir eserdir ama atasından dedesinden böyle bir esere sahip bir köylü için yalnızca eski bir kur'an-ı kerimdir, değerlidir ama bilen bir göz kadar paha biçmez.

niyeyse böyle süper hazineler, olağanüstü şeyler bekliyor insanlar. brütüs denarius'u veya "eid mar" sikkesi m.ö 43 ve 42 yılında üretilmiş ve roma imparatorluğunun dönüşümünde çok önemli bir paya sahip bir olayın anlık tarihsel verisidir. bu sikke 4 milyon 188 bin dolara satıldı. yani güncel kurla bu ufak sikkenin değeri 121 milyon tl'yi geçiyor. 121 milyon tl'niz olsa bu sikkeye bu parayı verir misiniz ?

görsel

veren niye veriyor ? bir kere alan çok zengin, ikincisi çok kültürlü, üçüncüsü tarihin bir anını elinde tutma şansına sahip, dördüncüsü çevresi açısından da büyük keyifle gösterebileceği prestij nesnesi.

ancak bu sikke yunanistan'dan çalınmış bir sikkeymiş ve yunanistan'a geri iade edilmiş.

https://www.nytimes.com/…turned-greece-eid-mar.html

bunları niye anlatıyorum ? gizli geçite, muhteşem hazinelere gerek yok, bazen tek bir buluntu bile bilen biri için paha biçilemez bir eserdir.

akpliler kötü ekonomiye ve satılan ülkeye rağmen erdoğan’a oy verdiler ya, biz de ne olursa olsun imamoğlu’na oy vereceğiz.

akpli troller istediğiniz gibi yalan söylemeye devam edin. hadi bakalım.

insel meselesi ota boka etiket oluyorda.
bu gerçekten insel bir durum.
yani cinsellik, ölüm kalım meselesi olmadığı için, herkese eşit dağıtılmıyor.
acıdığı için bir erkeğe veren kadın diye bir şey yok beyler.
cinsel olarak aktif, istediğini yaşayan bir sürü kadın var dünyada. buda size, bana gelmeyecek ablalara ağzımız sulanarak bakacak duruma düşeceğimiz anlamına geliyor.
eninde sonunda, yaşlanınca olacak bu durum.
kafanıza takmayın.
kimin için giyiyor ise onun ve o kişinin konusudur.
gözünüz bir şeye değdi ise takılmayın. bizde arada otobüste erekte oluyoruz.
illa birini sikmek için değil işte. sünnetli olmak başa bela.
buda öyle bir şeydir.

4 yıldır cizre'de bordo bereliyim. şaka şaka öğretmenim. 4 yılda gördüğüm yaşadığım şeyleri anlatma fırsatım tabii ki yok maalesef genelleme yapacağım.
gördüğüm kadarıyla dünyanın en büyük yetkilerini topraklarını her istediklerini de verseniz asla gelişemeyecek birkaç adım dahi ileri gidemeyecek bir toplum. neden mi? bir kere medeniyetin buradan çıkmış olması yani öyle kabul ediyorlar imkansız! en medeni davranış nedir mesela bence empatidir asla yok. akan trafikte yolun ortasında durup tanıdığı biriyle çok rahat sohbet edebilirler. arkadaki beklemiş beklememiş umrunda olmaz pek. mesela en aşamadığım konu çöp evet çöp. hemde her yer hiçbir şekilde çöpü çöpe atma istekleri yok. günlük yaşamda sinirlendiklerinde çok rahat kavga edebiliyorlar sopalar ve taşlarla, sokak ortasında 2 kez tüfekle öldürülen insanlara denk geldim. esnaflık bilmezler dükkanlarına girdiğinizde sizle ilgilenmezler. kanun tanımazlar aralarında bir sorun olduğunda aşiret liderleri konuyu çözer çözülmeyenler zaten kan davasına dönüşür. yıl olmuş 2024 kan davası kovalarlar. çocuklarına bakmazlar doğurup sokağa salarlar öğrencilerimin çoğu şefkate muhtaçtır. buralarda en zoru çocuk olmak zaten… 3 yaşındaki çocuklar bile polisin askerin karşısına geçip özgürlük işareti yapar. aslında o kadar tatlılar ki bu ideolojik karmaşaların içinde hem yetişkinler hem çocuklar heba olup gitmiş yıllarca. yaşadıkça şunu gördüm gerçekten eğitilmek istemiyorlar. ben öğrencilerimi çok sevdim elimden geleni yaptım bazen kötü muameleler görmeme rağmen… burada yaşamak benim için çok zordu alışmak zordu ama alıştım. çok güzel arkadaşlarım oldu ama samimi değildi. türk olduğum için şehit haberi paylaştığım için cumhuriyeti kutladığım, atatürk'ü çocuklara anlatmaya çalıştığım için bende onlara samimiyetsiz geldim. yapacak bir şey yok böyle geldi böyle gidiyor. değişmeyecek.

haberin özeti şu şekilde:

betül ve dr.mertcan flörtleşiyor. sosyal medyadan takipleşip devamında da sevgili oluyorlar. dr.mertcan, hastanede uluorta kız arkadaşı betül'ün başını okşuyor. bunu gören betül'ün erkek kardeşleri delleniyor. ortalık birbirine giriyor.

dr.mertcan'a puanım: 3/10 hastanede uluorta romantiklik mi yapılır mertcan.
betül'ün erkek kardeşlerine puanım: 0/10 doktor enişte fırsatını kaçırdınız. kardeşiniz betül'le aranız bozuldu. biriniz cezaevini boyladı, diğeriniz adli kontrol aldı.
manitasını görmek için zırt pırt hasta numarası yapan betül'e puanım: 10/10

algıya bak. türkiye'nin en leş taraftarı galatasaray taraftarı. fenerli değilim bu arada.