ben kim miyim?

ben, sırf sizden olmadığım için gençliğini siktiğiniz genç oluyorum işte.

hayır açık öğretim değil örgünden mezun oldum

cekimler kac saat suruyorsa artik barbaros'un saclari yayin basinda dumduzken yayin sonunda kivir kivir.

bu ülkedeki muhalefetten bir sikim olmayacağını gösteren 145345. kişi.

akp'liler görevden alındıktan/istifa ettirildikten sonra bile malum kişiye methiyeler düzüyor, adamların başbakanı görevden alındıktan sonra bile "recep tayyip erdoğan'ın onuru benim onurumdur" diyor, siz ise parti içindeki 2-3 tane kıytırık koltuk için siyasal islamcılara ve onların güdümündeki medyaya koz veriyorsunuz.

insanlar evine ekmek götürmekte güçlük çekiyor, sıradan bir avrupalının 1 haftalık maaşıyla alabileceği playstation 5, türkiye'de 15 bin lira olmuş, alkol fiyatları el yaktığı için insanlar alternatif yollara yöneldikten sonra zehirlenip birer birer can verirken, bizim gündemimiz, ümit özdağ paşamızın parti içinde 2 tane siktiriboktan koltuk alıp almaması. şaka gibi yahu!

buğra kavuncu fetöcü veya değil bilmiyorum. ama fetocuysa, bülent arınç'tan, mehmet özhaseki'den, melih gökçek'ten, kadir topbaş'tan daha az fetocu olduğu kesin. bu adamlara fethullah gülen'e methiyeler düzdükleri görüntüler gösterilince "ama o 17-25'ten önceydi :)" deyip hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ederken, ümit özdağ denen zat, dincilerin 25 yıllık saltanatına son veren adamlardan birini, dava arkadaşını fetoculukla suçluyor. buğra kavuncu iyi parti kurulduğundan beri istanbul il başkanı, bu adamın fetocu olduğu aklına yeni mi geldi?

böyle yapmaya devam edin, aferin size. ondan sonra da "akp neden 20 yıldır iktidarda" diye zırlamak yok! hakediyorsunuz çünkü.

neredeyse ülke genelinde 5 saatlik bir "bakım çalışması" oluyor, kimse bunu önceden bildirmiyor, millet de bunu "aman işte gece bakım çalışması yapıyorlar, ne var ki bunda" diyerek normal karşılıyor. bu saatte internette çalışıp, işi gücü olan insanlar da var, unutmayın.

bazen acaba bende mi bir gerzeklik var diye düşünüyorum.

istanbul büyükşehir belediyesi (ibb), kente 6 bin yeni taksi kazandırılmasını içeren yeni taksi sisteminin ayrıntılarını meslek temsilcilerine tanıttı. boykot kararı alan istanbul taksiciler odası toplantıya katılmadı.

1 ceylanın 40 aslan tarafından parçalanması toplantısı (bkz: swh)

tanıtım sunumunun ardından ibb genel sekreter yardımcısı orhan demir, ulaşım daire başkanı utku cihan ve toplum ulaşım hizmetleri müdürü barış yıldırım soruları yanıtladı. bu sırada zaman zaman gerginlik yaşandı. istanbul taksiciler birliği başkanı irfan öztürk söz alarak “bu salonda 10 tane taksici yoktur. bir ceylanın 40 tane aslan tarafından parçalanmasının toplantısı bu. sanki 5 bin taksi kararı kabul edilmiş gibi sunum yapıyorsunuz. kaç tane taksici var salonda? bu söylediklerinizin hangisini istediniz de yapmadık. korsanların burada ne işi var? her şeye varız ama anlattıklarınız bizimle alakalı değil. hayatımızı ortaya koyarız alınmamış kararların alınmış gibi gösterilmesine izin vermeyiz” dedi. genel sekreter yardımcısı orhan demir de toplantıyı düzenlerken tüm taksi odalarına ve derneklerin çağrı yaptıklarını belirterek “ne yazık ki diyalog isteğimize rağmen istanbul taksiciler odası başkanı toplantıyı boykot edilmesi için taksicilere çağrı yaptı. taksiciler de uydu. gelmediler” dedi.

-------------------------------------------------------------------------

ibb'nin istanbul'da uygulamak istediği yeni taksi sistemi zeytinburnu'ndaki çırpıcı sosyal tesisleri'nde yapılan sunum ile tanıtıldı. ibb ulaşım daire başkanlığı tarafından yapılan sunumda verilen bilgilere göre plaka kiralamasına dayalı yeni sistemin sahibi ibb olacak. işletmecinin kim olacağı ihale ile belirlenecek. işletmecilik bireyselden kurumsala dönüşecek. istanbulkart, kredi kartı, online, qr ve nakit ile ödeme yapılacak. aplikasyon kullanımı zorunlu olacak.

özgün araç tasarımı

londra örneğinde olduğu gibi şehre özgü kimlik kazandıracak bir araç tasarımı planlanıyor. güvenlik ve hijyen için şoför ve yolcu kabinlerini standart seperatör ile ayrılacak. panik butonu, araç içi bilgisayar, takip sistemi, kamera gibi sistemler olacak. araçlara çocuk emniyet kemerleri zorunluluğu da getiriliyor.

engelli erişimine uygun

filonun belirli bir yüzdesinin elektrikli araç ya da hybrid olması koşulu söz konusu. en azından sıfır araçlarda işletmecilere filolarının belirli bir oranının engelli erişimli olması koşulu ve buna uygun araçların özgün tasarım kapsamında değerlendirilmesi planlanıyor.

yaş sınırı 21

ulaşım akademisi ile taksi şoförlüğü standartları belirlenecek ve kapsamlı bir sınav sürecinden geçirilecek. verilen lisans, 5 yılda bir yeniden sınava girilerek yenilenecek. şoförlerin yaş sınırı minimum 21 olacak. puanlama sistemi ile şoförlerin gelirinin arttırılması da sağlanabilecek.

vardiya ve sabit maaş

taksi şoförlerinin çalışma saatleriyle ilgili bir düzenleme yok. 24 saat aralıksız çalışan şoförler olduğu tahmin ediliyor. yasal mevzuata uygun vardiya ve sürelerde şoför çalıştırılması da model içinde mevcut. sektörde çok sayıda aktör olmasından dolayı gelirin sadece yüzde 13'ü şoföre kalıyor. şoförlerin ekonomik koşullarının da iyileşmesi amaçlı sabit maaş + prim şeklinde çalışma modelleniyor. en az asgari ücret tutarında sabit maaş olacak. sigortalar düzenli olarak işveren tarafından ödenecek.

çağrı sistemine geçilecek

çağrı sistemi ile vardiya doluluk oranlarının artması amaçlanıyor. çağrı sistemi ile yolcu bulma kolaylaşacak boş dolaşma azalacak. araçların tepelerinde doluluk oranlarını belirtir tepe lambası olacak. idare tarafından ortak kıyafet belirlenecek. temel ingilizce aranacak. kalite takibi denetimi toplu ulaşım yönetim denetim ekibi tarafından yapılacak. örneğin kısa mesafe yolcu almama da denetim listesine alınacak.

https://www.ibb.istanbul/news/detail/37344

yatırımlıkmış. gireni yatırıp sikiyorlar herhalde.

şiir dendi mi sisler bulvarı, hikâye dendi mi son kuşlar ve roman dendi mi saatleri ayarlama enstitüsü...

bir de hepsinden karışık ferhantoloji...

(bkz: seboreik dermatit) gelmişini geçmişini sikeyim çok afedersiniz böyle hastalığın.

çoğu dermatolojik hastalığın tedavisi yok.

okulları açalım üstüne üniversiteleri de açmaya çalışalım. memlekette en dandik 2. el araba 60-70 bin lira olsun ama toplu taşıma doluysa binmeyelim.

meşazınızı aldım sayın bakanım.

başakşehirli futbolcuların puan almak yerine hazır almanya’dayken ps5 ve iphone 12 almaları daha yerinde bir hedef olur.

muhammed'den tiksinme özgürlüğü

edit: insanların inanca sahip olmalarına saygım var ancak o inançla benim hayatımı, yasaları şekillendirmeye çalışan insana vereceğim tepki budur. şeriatçılar hükumetten aldıkları gazla iyice azıttılar. bu ülkede atatürk'le hesaplaşmaya çalışan cücük akıllılar geldikleri arap çölüne gönderilir merak etmeyin.

okudum gördüm. puanım 1/10 . o da üşenmeyip bu kadar yazdığın için.

t:sabırsız müşteri rezaleti

bağlanma!!!

insana, eşyaya, hayvana, sigaraya, komşu teyzenin haşhaşlı çöreğine uzat bu listeyi aklına ne bok gelirse gelsin işte ona, onlara sakın ama sakın bağlanma.

zaten küçücük bir kalbi zaptedemeyen dünya değil misin?

allah kabul etsindir. ölmüşlerinin ruhuna değsindir. evden çıkarken bir fatiha okursunuz artık... ama ablanın beli neden bu kadar ince?

sanki iç organlarını gereksizmiş de aldırmış gibi...

alni secdeye degen sirketler bunlar hic bir sey olmaz mumin kardeslerim hemen gidin basin paralarinizi.

en fazla insanin yasadigi ildir

videoya başladığımda 119 iq'm vardı. son 10 saniyede 78'e inmişti. 2 dakikada 47 iq verdim amk.

edit: ben iq'm 78 diyorum, 119'dan 47 çıkınca 72 eder diye mesaj geliyor.

gençler. bu editimi buraya koyuyorum. uluslararası hukuk alanında leiden’da llm yaptım. insan hakları üzerine master tezim, çeşitli ngo’larda konuyla ilgili araştırmalarım var. insan haklarını, kadın haklarını meriçlerden ve kezofeminazilerden öğrenecek değilim. gidin ötede ağlayın.

hollanda’da cinsiyet eşitliği kapsamında getirilen yükümlülük. bir feminist olarak son derece destekliyorum. kadınlar sosyal iktisadi ve idari hayatın her alanında en az erkekler kadar aktif olmalılar. gerçek feminizm bunu iktiza eder, bu ataerkil düzeni yıkmak istiyorsak kadınlarımızı haklar ve yükümlülükler bakımından aktif hale getirmeliyiz.

kaynak

acilen türkiye’ye de getirilmesi gerekiyor. getirilmeyecekse zorunlu askerlik kaldırılmalı.

soslu fıstığımı aldım kendini feminist zanneden kezofeminazileri bekliyorum. neredeler acaba.

edit: “askerlik zorunlu değil, bedelli askerlik var” denilmiş. abi siz nasıl bir beyinsizsiniz yaw^*

edit 2: kezofeminaziler damlamış hemen, yok dünyayı kadınlar yönetseydi endişelenmezdiniz de rererö bilmem ne. e işte gelin diyoruz; yönetin, orduda önemli yerlere gelin milletvekili adayı olun milletvekili olun. milletvekili aday adayı olmazsanız tabii ki mecliste kadın vekil oranı düşük olur. ama kezofeminaziler ne diyor? yok ben kadıköy’de boğa’nın önünde mor pankartlarla men haterlık yapacağım. ^* hayır, mor dayanışma toplantılarına katılayım diyorum, sen erkek olduğun için katılamazsın diyorlar.^*

yemin ediyorum hayatımda gördüğüm en oksimoron güruhlardan biri kezofeminaziler.

edit 3: ya siz ne kadar gerizekalısınız ahahah. ne diyorum, ya kadın erkek herkes askere gitmeli ya da askerlik tümüyle kaldırılmalı. abi gidin ilkokul 1. sınıftan tekrar başlayın okumaya. ^*

edit 4: görsel

edit 5: ahahahaha işte kezofeminaziler detected: görsel görsel

fahrettin süreci iyi yönetti

gelmis gene "fiyatlar pahali degil siz fakirsiniz" muhabbeti yapan aynstaynlar.

playstation 5 : 500 dolar, turkiye'de 1100 dolar.
adidas superstar: 50 dolar, turkiye'de 150 dolar.
the ordinary marka yuz kremi: 10 dolar, turkiye'de 40 dolar.

bu amina kodugumun fiyatlari nasil ucuz lan? aciklayin allah askina da bilelim.

zannedersem sabanoglu saban'daki askeri mahkeme sahnesindeki gibi birsey olmus.

- uce kadar saydim. ates ettim
+ nasil?
- iste boyle. (ates eder)

https://youtu.be/zdolid8febu?t=990

+ hoca benim karima tecavuz etmissin?
- yok ben cin cikarttim.
+ nasil?
- iste boyle (adami da siker)

kesinlikle a tout le monde

don't remember where i was
i realized life was a game

kan donduran görüntüler ama buradan bir vesileyle suserlerimize bilgilendirme yapmak ihtiyacı hissettim.

babam hep der ki iyilik olsun ya da kurallara uyayım diye bir yayaya (hatta araca) yol verirken çok dikkat et. videonun 04:47 bölümünde sağ şeritte giden aracın olması gerektiği gibi yaya geçidinden geçecek yayalada yol vermek için durduğu görülüyor. normalde yaya geçidine yaklaştığı için durması gereken sol şeritten gelen araç durmuyor. maalesef sağ şeritteki araba sebebiyle yayaların yola çıktığını da göremiyor.

siz siz olun insan gibi yaya geçidine yaklaştığınızda yavaşlayın ama yayalara geçitte ya da herhangi bir yerde yol verirken arkanızdan, sağdan, soldan gelen arabaları da aynalarınızdan bir süzün. ben böyle durumlarda bazen arkadan kaptırmış gelen varsa ya da trafik ciddi yoğun akıyorsa yol veremiyorum sırf o yayaların canını düşündüğüm için.

böyle bir kazaya sebep olmak ya da böyle bir kazada yakınını kaybetmek çok acı olmalı.. kazalar hakikaten aceleden ve dikkatsizlikten oluyor.

(bkz: gidişiniz olsun da dönüşünüz olmasın)

edit : aslinda iyi bir proce geldi aklima. ucuza kapatip eger kaldiysa aramizin iyi oldugu bir ulkedeki zenginlere normal fiyata satalim bunlari. sonra o ulke ile kriz cikarip yine ucuza kapatir, baska ulkeye satariz. boyle done done kapatiriz cari acigi. zihni sinir bile akil edemedi bunu.

8.5 milyonluk isviçre'nin 80 milyonluk türkiye'yi geçmesine ya ramak kaldı (bm, dünya bankasına göre) ya zaten geçmiş oldu. (imf'ye göre) bu ne demek oluyor 1 isviçreli 10 türkün ürettiği kadar para üretiyor.

hey allahım zeka turnusolu gibi başlık. kusura bakmayin, istanbul yaşamak için çok boktan, gezmek için ise iyi bi şehir.
müzelerden sahillerden sanatsal aktivitelerden bahsedenler olmuş. sanki pezevenk her gün evinden çıkıp bi müze geziyor, semt semt geziyor sanacak. sik kadar maaş alıp ayda yılda bi kadıköye beşiktaşa iniyorsunuz sonra şöyle güzel böyle güzel diye caz yapıyorsunuz burada amk.

hava soğuk ve top ıslaksa sistemi kapatıp açar.

amerika ve avrupa'nın ekstrem sporlara, ekstrem denemelere, ekstrem bilim deneylerine başarısız olma ihtimali fazla olsa da değer vermelerinin ve desteklemelerinin bir sebebi var.

zira bu projeler zarardaymış gibi görünse de, amacına tam ulaşmasa da amaca ulaşmaya çalışırken kazanılan deneyim o zararı kara çeviriyor bir şekilde.

formula 1 inanılmaz pahalı bir spor olsa da motor üreticilerinin burada barınmasının bazı sebepleri var. reklam tabi ki bunun birincisi, ikincisi ise kazanılan deneyim. formula 1 araçları yıllardır 1.6 litre 1000 beygir gücünde motorlar kullanıyorlar, bu motorları 18-19 bin devirde çevirerek her sezonda maksimum 3 motorla geçirmeye çalışıyorlar. yani litre/beygir oranı 625. burada litre/beygir oranı 115 beygir olan, çok ekstrem durumlar harici 4000-4500 deviri geçmeyeceğiniz araçlara sorunludur, sıkıntılıdır demek komik.

yeni emisyon yasaları, yakıt tasarrufu vs. göz önüne alındığında iki seçeneğiniz var: ya düşük hacimden aşırı besleme ile yüksek beygir alacaksınız ya da atmosferik motor ile elektrikli motoru karıştırıp hybrid araçlar üreteceksiniz.

aracın sıkıştırma oranları belli, ara vites hızlanmaları belli, torku belli, beygiri belli hala deniyor ki yok arkaya iki kişi atsan nolur, yok valiz at nolur. aşırı beslemeden ötürü tork'u yüksek olduğu için zaten 1.6 atmosferikten o şartlarda da daha iyi performans verir rahat ol.

rakı şöyle içilir böyle içilirciler bitti, araba dediğin otomatik vites olmaz manuel olurcular başladı, onlar da bitti şimdi de 1.0 motor mu olurcular başladı.

olur.

klasik bir 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanun m.54/2 örneği.

''etiket, tarife ve fiyat listelerinde belirtilen fiyat ile kasa fiyatı arasında fark olması durumunda tüketici lehine olan fiyat uygulanır. ''

gülseren budayıcıoğlu'nun madalyonun içi adlı kitabındaki çöp apartman serisinin diziye uyarlanmış hali. ana tema aynı olmakla birlikte kitap ve dizi arasında birtakım farklılıklar var. kitapta han karakteri ve onunla ilgili diğer karakterler yok. dizide evin bütün yükünü sırtlanan, en aklı başında (!) görünen karakter han olmasına rağmen kitapta bu özelliklere sahip kişi neriman'dır. bunun dışında çöp apartman'daki safiye ve gülben evin sadece bir bölümünü temizlerken saatler harcar, öteki odalar kir pas içinde kalır. camlar pislikten kararmış bir vaziyette, halılar, mobilyalar toz içindedir. evin en temiz bölümü mutfaktır. mutfağı temizlemeye gereğinden fazla zaman ayırdıkları için diğer odaların çöplükten farkı yoktur. bu obsesif kompülsif bozukluk yüzünden iki kız kardeş kendilerine doğru düzgün bakamazlar, çok seyrek banyo yaptıkları için saçları bakımsızlıktan yağlanmış bir halde kirli kıyafetlerle dolaşırlar evde. banyo yapamamalarının ve toplu çamaşır yıkayamamalarının sebebi bu iki işin günler sürmesi ve ne kadar çaba, zaman harcarlarsa harcasınlar hakkıyla temizlenemeyeceklerini düşünmeleridir. oysa dizide gülben ve safiye'nin saçları daima bakımlıdır, temizdir, kılık kıyafetleri muntazamdır. keza evin mutfak dışındaki diğer bölümleri de tertemizdir.

dizinin kitapla bire bir aynı olmasını beklemiyordum ama temizlik konusunda gözden kaçırılan detaylara ilerleyen bölümlerde yer verilmesini bekliyorum. bunun dışında inci ile han'ın bir trafik kazası sonucu tanışmaları, hastaneden birbirlerinin telefon numaralarını almadan ayrılmalarına rağmen klasik dizi kurgusunun kaçınılması sonucu olarak büyük bir tesadüf eseri inci'nin han'ın evine taşınmasıyla olaylar gelişiyor. takıntılı eski bir sevgili, despot bir dede, başrol oyuncusu güzel kızın her derdine ortak olan ve özel hayatı hakkında henüz hiçbir şey bilmediğimiz vefakar bir dost, aynı şekilde yakışıklı ve zengin başrolün her işine koşturan bir yan karakter, dizinin kitaptan ayrılan yanlarından bazıları...

öncelikle last seen ne amk.
son görülme kısmını kapattığım gibi mavi tik de kullanmıyorum.
birilerinin beni takip edebilmesinden nefret ediyorum, tıpkı başkalarının ne halt ettiğini görmek istemediğim gibi.

basliktaki rastgele 40-50 entry’e bakinca iyice emin oldum. eksisozluk yazarlari olarak okudugunu anlamaktan aciz bir topluluk olmusuz. rte, apacik bir kultur devriminden bahsediyor. 18 yildir iktidardayiz ama kulturel donusumu yapamadik, gencleri istedigimiz ideolojide yetistiremiyoruz diye hayiflaniyor bizim okudugunu anlamaktan aciz sozlukculerimiz egitimdeki kalite citasi hakkinda ozelestiri yaptigini saniyor. gencler siz hayatinizda hic mi kitap okumadiniz. bir paragraftaki ana fikri anlamaktan bu kadar mi uzaksiniz. hangisi daha rezalet anlamadim. bir cumhurbaskaninin ulkenin kurulustaki kultur koduna savas acmasi mi yoksa savas acilan kesimin bunu anlayamayacak kadar aciz olmasi mi?

brad pitt'i geçtim brad pitt'in kızı bile sözlük erkeklerinden yakışıklı.

3 yıldır sistem kuramamış ve aklının futbolda olmadığını düşündüğüm hoca.

maç sonu futbol konuşmuyor, diğer etkenler vs vs. futbol anlat hoca...

rakibi çağdaş konuşuyor, tamamen futbola konsantre, rakibini ezberlemiş ve ezberletmiş bir hoca olarak, 3'lüye ne zaman, 4'lüye ne zaman geçtiklerini, gs'ın hangi oyuncusunu kiminle kitlediğini ve rakibi nasıl kolayca çözdüğünü anlattı.

çağdaş tamamen futbol düşünüyor.

hangi hocanın başarılı olma şansı var?

terim kafa olarak bırakmış, reel olarak da birkaç haftaya bırakır böyle giderse.

kendi motivasyonu yerlerde, taktik katkısı ise hiç yok...

(bkz: başım ağrıyor)

edit: lan evde karınız korona olsa 3 gün sonra fark edersiniz. burada herkes nörolog, herkes algolog olmuş aq.^*

bu haftayla beraber pikeden battaniye'ye geçiş yapıldı, dolaptan depresyon hırkamı çıkardım ve giydim.
an itibariyle bizim evde kışa geçiş yapıldı.

(bkz: köle vs efendi)
biz de orta dünyayı yalamış yutmuş değiliz de, köle ile efendisini karşılaştırmak da ne bileyim...

hasta sayısı 2000'in üzerine çıkmışken açılan sınıflar kapanacağına yeni sınıflar eğitime başlıyor. 9.sınıflarım ortalama 43 kişi. böldüğün zaman 21-22 oluyor. o bile normal bir sınıf ediyor. kaldı ki 12.sınıflar da okulda. kantinleri de açtılar. demek vakalar 1000'in altına inmiş olsaydı tam kapasite 5 gün okullar çoktan açılacaktı.

tam kışın geldiği, havaların soğuduğu şu dönemde vakalar artışa geçti. biz önemleri artıracağımıza esnekliği artırıyoruz.

babalarının zengin, annelerinin güzel olması nedeniyledir.

hayatı boyunca katıldığı tüm turnuvalarda 1. turda elenerek veda etmiş ama 1.4 milyon dolar kazanmış!

bence marsel ilhan tenisçi falan değil, turnuvaların bir açığını bulmuş muhasebeci yada ne bileyim a101 kasiyeri, motorlu kurye, belki dönerci, belki de manav...

biraz eli yatkın diye sırıtmıyor. kimse bunca yıldır farkına varmamış, düşünsenize...

artmayan bir şeyi söyleyeyim size: maaş

üst edit: ben bu entry'yi girdikten sonra bir de yazdığını editleyip azerbaycan-karabağ meselesini de işin içine katmış ya, allahım aklıma mukayyet ol. ayrıca windows 10 ilk çıktığı bir sene boyunca komple bedava dağıtıldı, o sayede hepimiz lisanslı işletim sistemi kullanıyoruz. office programlarını da şirket hesabından kullanıyorum, google drive'a para veriyorum yıllık, yeter mi acaba arkadaşa? başka bir entry'sinde bmw x5 kullanıcısı olduğunu ve daha önceki arabalarının audi ve mercedes falan olduğunu belirten bir insanın burada cd projekt red için maliyeci kesilmesi de ayrı enteresan.

(bkz: #114432066)

ülkenin rezil politikalarının ve nepotizm odaklı işlerinin faturasını kendince cd projekt red'e keserek korsanlığı planlayanları gördüğümüz oyun.

adam torrent'ten indirecek olmasını aklamak için rusya'daki uçak krizinden girmiş, ağustos 2018'deki london stock exchange olayından çıkmış ya. entry'yi biraz daha uzun tutsaydı herhalde haçlı seferlerine doğru yol alacaktı yaptığı boku haklı çıkarmak için.

sen para verme ulan ayı, sen crackleyip kullan. hatta bu tür oyunlara senin kafa pek basmaz, aç sen fifa falan oyna yamyam seni.

torrent açmış bekliyormuş hele. dürüstçe söyle ben aç köpeğim de, ben ölücüyüm de, benim param yok de kimse sana bir şey demez çünkü oyun 250 tl, zaten ucuz değil. ama böyle çocuk kandırır gibi bahanelere sığınıp da milletin zekasını kendininki gibi düşük zannetme.

yeter be arkadaş her gece kesinti mi olur.

semt: suadiye

(bkz: #114525041)

bu entryde atatürk nasıl savarona yatını aldıysa öyle alınmıştır denmiş

1 haziran 1938 de dolmabahçeye gelmiş yattan bahsediyor ölmek üzere olan bir savaş kahramanı , gazinin, ülkeyi düşman işgalinden kurtaran adamın devlet tarafından ölmeden önce son arzusu - sevinci olarak görülerek alınmış yattan bahsediyor.

çoluğu çocuğu olmayan tüm mirasını devlete bırakan bir adamdan bahsediyor

1 haziran 1938 den sonra adam ne kadar yaşamış hesap edecek matematiğin vardır heralde

“senin belanı sikerim bana tak diyemezsin, bana öğretemezsin” diyen adama, ''hocam lütfen otur'' dersen tokadı yemen normal. az yaşadığınız ortama ayak uydurun. bu hayvanlarla anlayacağı dilde konuşmayı öğrenin.

şu anki pandemi ortamında şarkılarına en çok ihtiyacımız olan sanatçıdır. arkasında düzgün çalmayan orgcuyu kınıyorum.

yumurta kırılacağı zaman yıkanırsa iyi olur. haşlarken zaten kaynıyor ama kırarken tavaya kabuk düşerse tavuğun götünü öbmüş gibi olursunuz.

edit: tesiste yumurta falan yıkanmaz arkadaşlar. yumurta yıkandıktan sonra hemen tüketilmezse küflenir.

bizim işyerinde bir eleman vardı tyler diye,onda da vardı bu ikea hastalığı.
adama nolduysa ağzı yüzü kaydı değişik değişik etrafı süzüyodu falan bide.sonra bidaha da görmedik

galatasaraylıların transferi için yönetimi suçladığı eski leblebici. diagne ve falcao transferleri de seyirci transferi oldular. şimdi suçu yönetime atıyorlar. siz değil miydiniz falcao gelmedi diye abdurrahimi linçleyen.şimdi hiç ağlayıp sızlamayın.