Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. çırılçıplak soyunup 3 kez otur kalk yapmak

    dün ezip geçtiğiniz, hukuk ve adaletten medet umar hale geldiniz demek.

    ekleme: bana mesaj ile saydırıp durmayın, ekran görüntüsü alır egm 'ye iletirim.

    ikinci ekleme: burada kastığnız duyarın 1/10'u kadar göz altına alınıp bekaretleri jop ile bozulan genç kızlara gösterdiniz mı?

    (#113207669) etryde @sdmria nikli arkadaş olayın kurgu olduğunu kanıtlamaya çalışmış.

  • 2. 19 eylül 2020 beşiktaş antalyaspor maçı

    içinde ufacık beşiktaş'lılık olan herkes gol yiyeceğimizi anlamıştır zaten.

    bir fifa oynarken, bir de beşiktaş maçı izlerken oluyor bu doğaüstü olay. gol yiyeceğini anlıyorsun. sikseler yiyeceksin, engel olamıyorsun. yiyeceğini bile bile bakıyorsun ekrana.

  • 3. starbucks'tan fincan çalmak

    ortadoğu bataklığında sıradan bir başlık. (bkz: kul hakkı)

  • 4. 1 dolar 10 tl olunca olacaklar

    hiçbir şey olmayacak; medya yine canan kaftancıoğlu ne dedi, cehape'de çatlak, doğu akdeniz, suriyeli hasan orman yangını söndürdü falan haberleri döner.

    ıktidar ölü taklidi yapıp şahlanıyoruz der. halk adam olmaz, sorun halkta.

  • 5. starbucks şube sayısında türkiye'nin ikinci olması

    hay statü göstergenizi sikeyim ya 20 liralık kahve ile statü yapanıda sikeyim deli ettiniz adamı millet milyon defa açıkladı aynı rahatlığı aynı fiyata veren başka bir yer yok diye

    hala gelmiş statü diyor deliricem ya

  • 6. kurtlar vadisi ilk 97 bölüm vs ezel

    benim oyum ezel'e olmakla birlikte;

    kurtlar vadisi ilk 97 bölüm diye bir şey yoktur. kurtlar vadisi zaten 97 bölümdür. ondan sonra 2 bölüm yayımlanan dizinin adı kurtlar vadisi terör, yıllarca yayınlanan akp-fetö ortak yapımı olanı da kurtlar vadisi pusu'dur.

  • 7. ahmet necdet sezer

    ülke tarihinin en zararlı oluşumuna ne istedilerse vermemiştir.
    bu yüzden kimi zümre nefret eder kendisinden.

  • 8. masterchef türkiye

    o salaklar niye evde cübbelerle oturuyor xd

  • 9. 19 eylül 2020 vestel fırın patlaması rezaleti

    sorun çözüldü editi:
    herkese desteği için teşekkür ederim.

    biraz önce vestel servis bölge yetkilisi gürkan bey bizzat eve ziyarete gelerek yaşadığımız sorun sebebiyle üzüntüsünü dile getirdi. serviste görüştüğümüz personelin yeni olduğunu ifade etti. ev temizliğini karşılamayı, ürünü değiştirmeyi, ücret iadesini teklif ettiler. biz yalnızca kapağın değiştirilmesini yeterli gördük. yaşadıklarımız için kendilerinin de üzgün olduğunu içten hissettik. nihayetinde sorunumuz çözüldü. ilk başta da görmek istediğimiz yaklaşım buydu. gürkan bey ve ekibine bu yaklaşımı için teşekkür ederim.

    fırının son hali:
    https://hizliresim.com/s1njjk

    edit2: yetkili servisten arayıp bugün tespit için geleceklerini söylediler.

    edit1: vestel alarak hatayı başta yapmışsınız demiş bazı yazarlar haklı olarak.
    arkadaşlar ev kira. ev sıfırken taşındık. ankastreyi biz taktırdık ama ev sahibi daha pahalı bir ürünü karşılamayacağını söyledi. bunun bile bir kısmını kiradan bir kısmını biz karşıladık. kendi evimiz olsa kesinlikle bu markaya yanaşmazdık. evimizde başkaca vestel ürünü yok.

    olaylar şöyle gelişti:

    cuma akşamı saat 17.30 civarında işten dönüp eve geldim. banyoya geçtim. ben banyodayken mutfaktan çok şiddetli bir patlama sesi geldi. korku içerisinde banyodan çıkıp mutfağa koştum. baktım ki yaklaşık bir sene önce aldığımız garantisi devam eden ankastre fırının ön camı patlamış, mutfağın her yanın, açık olan balkon, hatta antre dahi cam parçaları içerisinde kalmış. o sırada oturma odasında olan eşim de peşimden mutfağa girince şok içinde kaldı. üstelik fırın çalışmıyordu patladığında. eşimin de fırını kapatalı 1 saat olmuş. şükür ki patlama sırasında mutfakta kimse yoktu.

    mutfak masasına oturup müşteri hizmetlerini arayıp durumu ilettim.
    müşteri hizmetleri temsilcisi gayet iyi yaklaşıp yaşadığımız olay sebebiyle üzgün olduğunu, servisin mesai saatinin bitmek üzere olduğunu, yarın sabah acil kaydıyla kaydımı oluşturduğunu, servisin gelip tespitte bulunacağını, bu sebeple camları toplamamamızı mutfağı olduğu gibi bırakmamızı istedi. biz de denildiği gibi yapıp temizlik yapmadan akşam yemeğini ve bugün kahvaltıyı salonda yaptık.

    sonrasında iş ilginçleşmeye başladı.

    bizim aklımızdan yaşadığımız korku ve travma için manevi tazminat davası açmak; vestelin ürün değişiminin yanı sıra evin temizlik masrafını da karşılaması gerektiği geçiyorken sabah arayan servis yetkilisi bize daha eve gelmeden; "fırın camı patlaması müşteri kaynaklı olup değişimi ücret karşılığı yapılmaktadır. kabul ediyor iseniz teknik servisi yönlendireceğiz" dedi. başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.
    daha tespit yapmadan nasıl müşteri kaynaklı olduğunu söylüyorsunuz, önce gelip tespit yapın dedim. o da ücretli, uygulamamız bu yönde dediler. müşteri hizmetlerini arayıp geri döneceğimi söyledim. mh'ne durumu anlattığımda mh; teknik servisimiz daha önce edindikleri tecrübe sebebiyle böyle demiştir. yapabileceğimiz birşey yok dedi.
    yani hiç bir suçumuz olmadığı halde garantisi devam eden fırının ön camının parasını şimdi bizden istiyorlar.

    bu başlığı olurda sosyal medyanın yardımı dokur diye oluşturdum.

    --- özet ---
    garantisi devam eden ankastre fırının dış camı çalışmıyorken patladı. daha önce hiçbir darbe almadı. kapatalı 1 saat olmuştu. yetkili servis daha eve gelmeden, tespit yapmadan hatanın bizden kaynaklandığını, ücretli değişim yapacakları, değişim yapılmasa dahi tespit için ücret ödememizi söyledi.
    --- özet ---

  • 10. filtre kahveyle kahvaltı yapan insan

    bizim gibi kahve vizyonu a101'in kendi ürünü 3'ü bir arada cafex kahvemsisiyle sınırlı olan fakirlere dert olmuştur.

    edit: düzeltme

  • 11. pilot kalemle dönem ödevi hazırlamış efsane nesil

    çizgisiz a4 kağıdına yazılması gereken bu ödevlerde satırlar yamuk olmasın diye altına çizgili bir a4 konur, sonra başlanırdı yazmaya, o zaman internet falan da yok doğru kütüphaneye, önce ayrıntılı bir tarama yapılır ansiklopediden, özetler çıkartılır, en son pilot kalemle temize çekilirdi, şanslı olanlarımız dolma kalemle de yazmışlardır.

    t. bilgisayar yaygın değilken verilen dönemlik ödevlerin yazım şeklini içeren başlık.

  • 12. satanist kızın isyan etmesi

  • 13. ekşi itiraf

    sevdiğim kadın tarafından aldatıldım, beş yıla yakın bir ilişkiydi. aldattığı kişi ile aralarında fiziksel bir temas oldu mu, ne tür detaylar yaşandı, boyutu nedir bilmiyorum. kendi anlattığına göre hiç görüşmemiş bile, sadece yeltenmiş aldatmaya bu kadar söyledi. bu söylediği bile o insanı tek kalemde silmeye yeterli bir sebepken ben büyük bir onursuzluk yaparak onunla olmaya devam ettim, kendimi kandırma yoluna gittim. zaten aldatılmanın beraberinde getirdiği özgüvensizlik duygusuna bir de yaptığım onursuzluk, güçsüzlük eklenince ben diye bir şey kalmadı. sürekli kendimle çatışıyorum nasıl bu kadar onursuz olabilirsin, nasıl bu kadar özsaygını yitirebilirsin diye. her şey ortadayken bile insan kendini ikna edemiyor aldatıldığına, hep bir çıkış yolu arıyor, inanamıyor. aylarca beraber oldum, elini tuttum, sevdiğimi söyledim olanı unutmaya çalıştım. bu süreçte hiçbir zaman eskisi gibi mutlu olmadım onunla, hiçbir zaman eskiden hissettiklerimi hissedemedim, eskisi gibi öpemedim, sarılamadım ama benimle olsun istedim. şimdi iyice farkediyorum ki hayatımın en onursuz 7 ayını geçirmişim bu şekilde.

  • 14. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    7 aydır işsizim. devlet baba kısa çalışma sadakası dahil hiç bir şey bağlamadı bana. 7 aydır, bir kaç haftaya bir sosyal yardım derneklerine gidiyorum. valilikten başlıyorum. kaymakamlığa yolluyorlar. kaymakamlık anakent belediyesine yolluyor. anakent belediyesi ilçe belediyesine yolluyor. ilçe belediyesi ise özel yardım kuruluşlarına gönderiyor. onlar da ahh ahh, vahh vahh edip gönderiyor beni.

    ev sahibime kirayı en son salı günü ödeyeceğime söz verdim. ödeyemeyeceğim. böbreklerimden başka satacak hiç bir şeyim yok. evden atılırsam hastane önlerine gitmeyi düşünüyorum. orada belki de böbrek isteyen fısıltılar duyarım.
    bulamazsam ilk gördüğüm sosyal yardım derneğinin önünde kendimi benzin döküp ateşe vereceğim. siz de benim buradan ölümü seveceksiniz bol bol.

    kılıçdaroğlu arkamdan neden sarayın önünde kendini yakmadı diye dedikodumu yapacak.
    ömer çelik ise yoksulluktan intihar etmedi diye demeç verecek. buradan ilan ediyorum. inanmayın tamamen yoksulluktan intihar edeceğim.

    ölümden korkuyorum elbette. ama soğuktan ölmekten daha çok korkuyorum. lütfen beni anlayın.

  • 15. sadece 3 meyve seçme şansı olunsa seçilecekler

    şu başlığa meyve seçimleriyle iştirak edenler uçurulsa, sözlük o eski güzel günlerine kavuşur yeminle.

  • 16. ölümden sonra neler oluyor

    genel anestezi alan bilir, anestezi aldıktan sonra solunumunu mekanik olarak sağlıyorlar entübe ediyorlar vs her şey bilinç dışı, uyanıyorsun o aradaki zaman hiçlik, o sürenin farkında değilsin. ölünce de hiç olacağız.
    o yüzden sahip olduğumuz, kıymetini bilmemiz gereken tek bi hayat var :/

  • 17. türkler ırkçı mıdır

    halkımız ırkçı değildir, dinci de değildir. aslında sadece güçlüden yanadır ve fanatizme eğilimi yüksektir. darbe olsa darbeciden yana, darbe olmasa hükümetten yana. sağcı gelse dindar, solcu gelse demokrat olur. ve maalesef çevrenize bir göz atarsanız göreceksiniz ki büyük bir çoğunluğu aşırı bencildir.

  • 18. dine inanmanın depresyonu engellediği gerçeği

    cehenneme gideceğim korkusuyla daha da depresyona sokar adamı.

  • 19. öğrenciler üzerinden geçinen esnafın isyan etmesi

    (bkz: öğrenciye ev vermiyoruz) diyen orospu çocukları da buna dahil mi peki?

    tanım, 19 yaşında bir öğrenci olan (bkz: ali ismail korkmaz)'ın esnaf tarafından dövülerek öldürüldüğü şehirde, esnaflar tarafından dile getirilen bir tür isyan.

  • 20. bayern münih

    ilginç bir takım.

    normalde bu işin raconu nedir? ilk yarı 3 tane salladıysan 2. yarı 1-2 tane daha atar bırakırsın.

    bunlar ne yapıyor? ilk yarıda attıklarından daha fazlasını 2. yarıda atıyorlar.

    el insaf be kardeşim...

  • 21. türkiye'deki gürültü sorunu

    böyle bir başlık açmayı düşünüyordum. neyse ki biri daha önce düşünüp açmış. evet, böyle bir sorun var gerçekten. hep mi böyleydi, yoksa son zamanlarda mı daha çok dikkat çeker hâle geldi bilmiyorum; ama acayip bir gürültü var her tarafta.

    sokakta yürürken binbir çeşit ses geliyor. ergen bir grup görürsünüz, hayvan gibi bağıra bağıra yürürler, esnaf görürsünüz gel vatandaş gel modundadır, düğün ya da asker uğurlamasına denk gelirsiniz çıkan sesi zaten biliyorsunuz, beş dakika parkta oturayım dersiniz cep telefonundan son ses müzik dinleyen amaçsız ve avare gençlere denk gelirsiniz. hiç kimse de demez ki bu gidişat nereye?

    ya da ben mi yaşlandım acaba? çok fazla gürültü var ama ya. öyle böyle değil. bizim mahalledeki veletler bile, bisikletin arkasına pet şişe bağlayıp geziyor. yeterince gürültü yokmuş gibi. evin içinde bile kurtulamıyorum bu gürültüden. lan yeter ya, kafamı siktiniz yeter!

  • 22. en pisi pisine ölen ünlü

    daha evel yazılmış ama tekrar yazma ihtiyacı hissettim
    recep tayyip erdoğan'ın oğlu burak erdoğan'ın katlettiği sevim tanürek bu sınıftadır.

    --- spoiler ---
    sevim tanürek'in öldüğü kazada sevim tanürek'i 8/8 suçlu gösteren eyüp çakmak, türkiye denizcilik işletmeleri genel müdür yardımcılığına atandı.
    --- spoiler ---

    not: kaza sonrasında, dönemin ibb başkanı* kaza mahalini belediye araçları ile yıkatmıştır.

  • 23. boşanmış bir kadınla evlenmek

    kötü kalpli oldukları gibi aynı zamanda neden boşanmış olabileceğini dahi gözetmeyen aptalların “evlenilmez aga” diyerek yargı dağıttıkları konudur.

    çok yakınen tanıdığım bir arkadaşım vardı, o kadar güzel kalpli biriydi ki. eşiyle anlaşamıyorlardı, kaba saba bir adama dönüşmüştü zamanla. ardından iş şiddete kadar varmaya başladı ve beni aradığında “artık sevgimi bitirmeyi başardı” dedi ve boşanma kararı aldı, nitekim de boşandılar.

    şimdi bu güzel kalpli, anlaşılmak isteyen, kimseye bir zararı dokunmayan ve bir ilişkideki tüm sorumluluklarını eksiksiz olarak yerine getiren arkadaşıma kim akılsız, dedikoducu, yemek yapamamış demek ki, kadın olmayı bilmemiş demek ki, orospu olur şimdi boşandıktan sonra, evliliğine sahip çıksaydı gibi nitelemeler ve cümlelerle yaklaşırsa net orospu çocuğudur gözümde.

    insanları tanımadan, ne yaşadığını bilmeden yargılayan kötü kalpli ve kafası bu kadar basit bir olayı dahi çözümleyemeyen aptal orospu çocukları sizi.

    benim gözümde o arkadaşımla eğer ki evlenirse evlenecek olan erkek dünyanın en şanslı erkeklerinden birisi olacak. sevilmenin ne olduğunu, güvenin ne olduğunu hissedecek.

    edit: yazım hatası

    edit 2: çokça şu minvalde mesajlar geldi: tek taraflı dinlediğin olaya inanan bir salaksın diye. kusura bakmayın, hevesinizi kıracak gibi oluyorum arkadaşlar ancak ben erkek kişisini de tanıyordum. *

  • 24. küt saçlı kızlar

    bir kadın bu başlıkta “uzun saç kezbanlığını bırakmak” diye bir ifade yazmış.

    bu ne kadar rahatsız edici bir bakış açısı. kendi sevmiyorsa “uuu kezban”
    pardon ama otoriteniz nereden geliyor sayın yazar?
    görüşlerinizin görüş değil de “gerçek” olduğuna sizi kim inandırdı?

    bir ara bakınız;
    post truth nedir?

    tanım; güzel bir yüze sahipse ekstra güzel olan kızlardır.
    güzel yüze değil kaliteli dolgun saçlara sahipse de saçlarını yıldız yapmayı seçmiş olan kızlardır.

  • 25. çin'den yayılan yeni salgın hastalık

    bilgilsi olan yazarların aydınlatmasını beklediğim hastalıktır. espri kasacağım diye başlığın altını çöpe çevirmeyin lütfen.

    edit: bir yazar arkadaş şöyle bir link gönderdi faydası olur belki. https://ozelhayathastanesi.com.tr/…a-bulasici-midir

  • 26. gaga bulut

    bir aileyi katledip arkasına bakmadan kaçıp giden emrah serbes af ile çıktı bu şahıs 17 yıl hapis cezası aldı.

    siyasal islamcılar bu ülkenin kanseridir, üstüne linç kültürü bağımlısı tipler. el birliği ile gömdüler bu şahsı...

    (hiç sevmem kendisini... sevmemek ile katletmek ayrı şeyler)

  • 27. 19 eylül 2020 denizlispor trabzonspor maçı

    zencilere zenci demek ırkçı olduğundan spiker hepsine rodallega diyor. yeni bir bakış açısı tabii.

    (bkz: rodallega lives matters)

  • 28. ozan muhammed kabak

    20 yaşındaki genç bir oyuncunun başarısızlığından mutlu olacak kadar ne yaşadınız lan? iğrenç vasıfsızlar.

  • 29. instagram kullanmayan erkek karizması

    siz niye bu mecrada sürekli kendinizi övüyosunuz ya gerçek hayatta hiç başarınız mı yok? seveniniz falan mı yok ne bu ispat çabası arkadaşlar niye böylesiniz gerçekten merak ediyorum. şu mkoduğumun yerine ne zaman girsem sol frame’de saçma sapan başlıklar ve altında yazılan binlerce yok boyum şöyle uzun, böyle güzelim/yakışıklıyım, 5 haneli maaşım var, 6 haneli yarrağım var ne anlatıyosunuz oğlum siz?

  • 30. alkollü hakimin polise hakaret etmesi

    “ambulans çağır,ambulans” diyen mal, ambulans sarhoş adama ne yapsın? adamın hayati tehlikesi mi var? ya yüzünü yıkayın , ya da bırakın uyusun adam.
    ambulansı ve sağlık ekiplerini sarhoş insanlar için meşgul etmemeniz gerektiğini öğrenin artık.

  • 31. hintli ingilizcesi

    aklıma bir fıkra getiren olay.

    ingiliz ile hintli konuşuyorlarmış. ingiliz demiş ki, ya hintli kardeş sizi şu kadar yıl sömürge ettik bir güzel s.ktik. hintli cevap vermiş: olabilir ingiliz kardeş, biz de sizin dilinizi kıyamete kadar s.ktik.

  • 32. lc waikiki'de 1100 tl'ye satılan mont

    o sikko aklınızla türkiyede pazar lideri olan markaya akıl vermeniz yok mu...seviyorum sizi

  • 33. 18 eylül 2020 yunanistan'ın sınıra dev haç dikmesi

    acaba isa yaşasaydı bir haç bile daha görmek ister miydi? sadece soruyorum. gereksiz şovlar içeren siyasi eylemdir.

  • 34. marcos do nascimento teixeira

    20 milyon eurodan aşağı fiyatta satılırsa mecidiyeköy viyadüğünün altında kendimi yakarım.

  • 35. çekici erkeğin tüm çekiciliğini götüren şeyler

    belli bir yaştan sonrası için oturmuş bir karakteri olmaması. çekinik de olsa, özgüvenli de olsa, çocuk mizaçlı olsa hepsinin bir alıcısı olur. beğenirsin ya da beğenmezsin basittir.

    ama kafası allak bullak, ne yapmak ve nasıl yaşamak istediğine hala karar verememiş yarın bambaşka birine dönüşme ihtimalini buram buram hissettiren birini kimse istemez. böyle biri kimseyi hayatında da tutamaz zaten. çünkü tutacak bir hayatı bile yoktur.

  • 36. en iyi arkadaşlıkların dayandığı temel

    rakip degil yoldaş görme..bu yoksa o'rda ot bitmez..bunun önüne geçmek için içinizden iyi bir arkadaş yaratın ,hiç yalnız kalmazsınız..kalanı da eglencelik olarak yaşayın gitsin işte..

  • 37. kırmızı oda (dizi)

    acı pornosu.

    ben de sanmıştım ki olaylar üzerinden psikoloji anlatan bir yapım olacak, kanıt'ın kriminoloji ya da hekimoğlu'nun tıp için yaptığını psikoloji için yapacak sandım ama yine sömürü dolu bir tv8 yapımı çıktı.

    şu mehmet karakterinin bi daha kameranın içine girerek bağırdığını görürsem televizyona kafa atacam.

  • 38. emrah serbes

    benim gözümde katildir ve hep öyle kalacaktır. hem alkol hem uyuşturucu alıp direksiyona geçeceksin, ananın amı gibi hız yapacaksın, kendi şeridinde güvenli bir şekilde gitmeye çalışan aracı biçip, aynı aileden üç kişinin ölümüne sebebiyet vereceksin, sonra da buna 'kaza' diyeceksin. yok öyle bir dünya! seni savunanı ayrı, seni tahliye eden hukuk sistemini ayrı sikeyim!

  • 39. bruce lee'nin 1965 oyuncu seçmeleri görüntüleri

    adam gerçekten efsaneymiş dedirten görüntüler.
    rahatlık, kendine güven harika.

    bruce lee seçmelerde

  • 40. tom hardy

    yeni bond falan olmuyor. fake haber. ıslak rüyalarınızı durdurun ve gaza gelmeyi bırakın.

    https://www.reddit.com/…cast_as_the_new_james_bond/

    bond'luk pata küte bodoslama aksiyon değildir üstelik. tom hardy street vibe'ı olan badass bir oyuncu fakat bir daniel craig klaslığı, ingiliz centilmenliği yok. bond dediğin biraz da öyledir, salon erkeğidir. hardy'i o şekilde resimleyemiyorum. idris elba'ya da zaten "too street for bond" demişlerdi. hardy için de aynısını düşünüyorum.

  • 41. aktroll taklidi yapmak

    "telefonunu çıkar"

  • 42. bira kapağını ağzıyla açamayan erkek

    akli melekelerini kaybetmemiştir. gerekirse içmem yine de dişimle açma girişiminde bulunmam. düpedüz aptallık.

  • 43. devletin ped için %18 vergi alması

    düzenli olarak gerçekleşmesi kadın sağlığını belirleyici unsurlardan biri olan regl dönemi, geçmişten beri toplumumuzda utanılması, saklanması gereken bir tabu olarak görüldü. hatta ‘hastalık’ olarak nitelendirildi.

    kadınlar, regl döneminde kanı emmesi için kullandıkları pek de sağlıklı olmayan kumaşları gizli saklı yıkayarak tekrar tekrar kullandı. öyle ki 40 yıl önce türkiye’deki kadınların hayatına giren ve hijyenik bir talep olan pedler gazete kağıtlarına sarıldı, siyah poşetlere koyuldu.

    tekrar tekrar yıkanan kumaşlara karşı hijyenik ve sağlıklı bir ürün olan pedlerin fiyatları ise sık sık kadınların gündeminde yer alıyor. erkekler için cinsel gücü artıran ürünlerden yüzde 8 vergi alınırken menstural dönemde temel olarak kullanmak zorunda olduğumuz hijyenik ped ve diğer hijyen ürünlerine uygulanan yüzde 18 vergi oranı, tüm taleplere rağmen düşürülmedi.

    yıllardır meclis’te, sosyal medyada ve çeşitli alanlarda yaratılan gündemlerle yüksek fiyatlara tepki gösteriliyor. son günlerde twitter’da hijyenik pedlerin fiyatları üzerinden yapılan tartışmalarda ‘beyninizi kullanın daha ucuzunu bulun’ şeklinde fikri bilgisinden çok erkekler de kendini rezil etmekten geri durmadı.

    ingiltere’de yapılan bir araştırmaya göre bir kadın hayatının ortalama 2 bin 535 gününde, yani yaklaşık yedi yılında regl oluyor ve ped ya da tampona ihtiyaç duyuyor. sağlığımız için elzem olan bu ürünlerin fiyatları her geçen gün artarken, erişimin zorlaşması kadın sağlığını tehlikeye atıyor

    iskoçya, kadınların hijyen ürünlerine bedava erişmesini sağlayan ilk ülke oldu. iskoçya parlamentosu'nda şubat ayında yapılan oylamada, tüm kadınlar için ücretsiz hijyenik pede erişim hakkına onay verildi.iskoçya parlamentosu'nda yapılan oylamada 112 lehte, 1 de çekimser oy kullanıldı, karşı oy kullanan olmadı.

    yeni zelanda’da ise 2021’de hayata geçirilmesi planlanan program kapsamında ilk olarak yardıma en çok ihtiyaç duyulan bölge olarak belirlenen waikato’daki 15 okula ücretsiz hijyenik ped sağlanacak. youth19 adlı araştırma şirketinin verilerine göre dokuz ila 13 yaşları arasındaki öğrencilerin yüzde 12’si hijyenik pedlere erişimde sorun yaşıyor. her 12 öğrenciden biri bu nedenle regl döneminde okula gidemiyor.

    hijyenik ped ve tampona erişimin kadın sağlığı açısından neden önemli olduğunu ve erişilemediği takdirde ne gibi zararlara neden olacağını açıklayan dr. kadife dilay küçükosmanoğlu şöyle konuştu:

    kadın sağlıklıysa adet görür, sağlığının bir belirtisidir. bunun düzenli olması kadının üreme sağlığının da yerinde olduğunu gösterir. yıllarca kadınlar bu dönemde nasıl daha rahat eder diye çeşitli yöntemler denemiş. vücuttan dışarı akan kanı bir şekilde toparlamak gerekiyor. bunun için kullanılan hijyenik pedlerin de 3-4 saatte bir değiştirilmesi önemli. orada biriken kan, bakterilerin üremesine, bakteriler de genital yol enfeksiyonlara neden olur. bu enfeksiyonların temizlenmesi oldukça güç ve engellenemezse üreme organlarının alınmasına bile neden olabilir.

    ekonomik sebeplerle daha kalitesiz ürünlere yönelen kadınlar da var. bu ürünler kimyasal ağırlıklı olduğu için kadın sağlığı açısından tehdit oluşturuyor, alerjik reaksiyonlar gelişmesine neden oluyor. o yüzden kadınların kaliteli pede, uygun fiyata erişmesi oldukça önemli. hatta birçok ülkede ücretsiz erişim uygulamasına geçildi. ülkemizde özellikle kadınlar için olan ürünler zor ulaşılır hale geliyor. eskiden kadınlar regl döneminde odalara kapatılırmış, iktidar bizleri bu döneme geri götürüyor. ped ve tampon ücretsiz olmalı. erişimin bu kadar zor olması, eskiden kullanılan sağlıksız kumaşlara tekrar yönlendirecek kadınları.

    ped, türkiye istatistik kurumu’nun (tüik) mal sepetinde hijyenik kadın bağı olarak geçiyor. tüik’e göre bir pedin ortalama satış fiyatı 60 kuruş. bu rakam 2015’de 35 kuruştu. yani bir adet ped aradan geçen 5 yılda yüzde 60 zamlanmış. küçük bir matematik hesaplamasıyla bir yılda pede ortalama kaç para harcadığımızı bulalım.
    uzmanlar regl döneminde günde 5 ped kullanılmasını öneriyor. buradan yola çıkarak 5 günlük regl döneminde 25 ped kullanılması gerekiyor. tüik rakamlarından yola çıkarak 25 adet ped ortalama 15 lira. bu da yıllık 180 lira anlamına geliyor. ancak marketlerdeki fiyatlara baktığımız zaman tüik’in hesabı yine gerçekleri yansıtmıyor

    kaynak

  • 44. pınarbeyli köyü canlı yayını

    şehir hayatında sıkışmış kalmış, ülkesinin içinde bulunduğu karışık kasvetli durumdan bıkmış, ekonomik olarak daralan, işsizlikle boğuşan, gençlerinin bir umudu ve amacının olmadığı ülkede yaşayan nice insanın bence sadece biraz huzur ve dinginlik bulmak amacıyla biraz da hiçbir şey yapmamanın o güzel etkisini tatmak amacıyla izlediği canlı yayın. psikolojik olarak bu yayını izlemeye iten şeylerin bu olduğunu düşünüyorum.

    ben 5-10 dk izledim. çocukken mahallede boş boş oturur çekirdek çitler sokak kenarlarında geç saatlere kadar arkadaşlarla muhabbet ederdik. herkes evine çekildiğinde yaz aylarında okul derdi, iş, güç, hayata dair sorumluluklar yokken aynen böyle sokaklarda boş boş takılırdık. bana o günleri hissettirdiği için izledim ve güzel geldi.

  • 45. ağrı dağında poz veren ukraynalı kadın dağcılar

    birisi de; (samimi panda)

    ''herhangi bir kadın görünce aklına ilk gelen şeyin sikişmek olduğu olan abaza dertleri'' demiş.

    bahsedilenler sanki rahibe teresa fotoğrafları.

    ağrı'da bile değil, ağrı dağı'nda ( ki %65'i ığdır'dadır bu dağın);
    ukranya'lı olduğu ifade edilen dağcı kadınların verdiği erotik (erosçu) fotoğraf pozları nedeni ile aklınıza ilk su samuru gelmeliydi oysa.

  • 46. faizlerin yükselmesi konut fiyatlarının düşmemesi

    almazsan düşürmek zorunda kalırlar. ama bu her zaman böyle değildir.

    misal dolar 5 diyelim dolar 5.5 oldu ve 1 liralık çikolata 1.25 oldu. dolar geri 5'e düştüğünde siz o çikolatanın fiyatının geri düştüğünü gördünüz mü? ben görmedim valla. tersine şöyle işledi süreç

    dolar 5/ çikolata 1
    dolar 5.25'e çıkar/ çikolata 1.25 olur
    dolar 5'e düşer/ çikolata yine 1.25
    dolar 5.25'e tekrar çıkar/ çikolata 1.50 olur

    hangi piyasa bunun mantığını açıklar şimdi? adam smith görse diz çöker tapar bu amklarıma.

  • 47. yazarların akıl sağlığını koruma yöntemleri

    içinde olduğumuz dönemin tarihte yaşananlarla mukayese edilmeyecek ölçüde iyi olduğunu kabul etmekle başlamalı. sonra işin felsefesine inmek zorundayız. önce tarih ile başlayalım.

    fransız ihtilali gerçekleştiği sırada ülkenin neredeyse yarısı dilenciydi. dilencilik ve hırsızlık öyle bir noktaya gelmişti ki bu ulusal bir sorun haline geldi. bugün bekçi dediğimiz kolluk kuvvetleri o dönemde insanları dilencilerden ve hırsızlardan korumak için görevlendirilmişti. fransız ihtilaline giden süreçteki elli yıl böyle geçti. elli yıldan bahsediyorum. bu insanlar psikolojik bunalımla veya hayat yorgunluğuyla değil bildiğin açlıkla mücadele ediyordu.

    serbest piyasa modelini benimseyen ilk ülke ingiltere’ydi. çitileme hareketi ile köylünün elinde ne kadar toprak mal mülk varsa hepsi zenginlerin eline geçti. varlığını kaybetmiş köylüler şehirlere göç etmek zorunda kaldı. 18. yüzyılda ingiltere’nin sanayii şehirlerinde yaşayan halkın beşte biri dilenciydi. üçte ikisi günde 16 saat molasız bir şekilde çalışmak zorunda kalan işçiydi. çocuklara genç diye ayrı bir program uygulanıyordu. yaşları 8 ila 12 arasında değişen binlerce çocuk 18 saat boyunca çalışmak zorundaydı. işten kaytaran olduğu zaman kırbaçla cezalandırılıyordu.

    biraz daha ileri gidelim, o günleri sadece özet geçeceğim. antik dönemde toprak sahibi istediği zaman kölesini (yani bugünkü işçi) öldürebiliyordu. toprağa bağlı köle on kazanıyorsa bunun biriyle geçinmek zorundaydı. feodal düzen son bulana kadar toprağa bağlı işçiler tek bir odası olan, içinde hayvanların da kaldığı bok kokulu kulübede yaşıyorlardı. çoluk çocuk anne baba yan yana yatıyor ocağın dumanında boğularak uyuyordu.

    kilisenin otorite kurduğu ve otoritesinin sarsıldığı günlerde avrupa’da yaşamak istemezdiniz. dine karşı işlenen, işlendiği varsayılan her suç idamla cezalandırılıyordu. işler öyle bir noktaya geldi, kilise o kadar gaddarlaştı ki suç işediğine inanılan insanlar yakılarak öldürülüyordu. muhalif bir çizgide olmayı geçtim onların dediklerin benzer en ufak bir şey söylediğinde diri diri yakılıyordun. kadınlar içi daha zordu çünkü erkek yakılırsa kadınlar masum olsa bile öldürülüyordu. protestan devrim gerçekleştiği dönemde kilise kendisine karşı gördüğü her insanı diri diri yakıyordu. illa bir suç işlemeniz gerekmezdi.

    yeni kıtanın keşfi muazzam bir katliamı ve köle göçünü de beraberinde getirmişti. kızılderili olan herkesin kellesine ödül koymuşlardı. ölü bir kızılderili kafasına para ödülü verilmişti. para için kadın erkek ya da çocuk dinlemeden öldürdükleri insanların kafasını kesip, çuvala koyan insanlar vardı. köle göçü ise ayrı bir dehşet. yeni kıtadan toplanan köleler günde yirmi saate yakın çalıştırılıyordu. güçsüz düşenler düştükleri yerde ölüme terk ediliyordu. sadece bir milyon siyahi insan sadece dinlenemediği için öldü. bir milyon diyorum, günün nüfusuyla bir karşılaştırın isterseniz.

    yeniden yakın çağlara gelelim. naziler iki önemli karar aldı; birincisi komiser emri diğeri nihai çözüm. komiser emri esir alınan düşman askerlerinin idam fermanıydı aslında. neler yapıldı? esir alınan halk -40 derecede çırılçıplak bırakıldı ve ölüme terk edildi. sadece bu şekilde bir milyona yakın insanın öldüğü tahmin ediliyor. esir alınan sovyet askerleri soğukta koruyucu kıyafet olmadan saatlerce yürütüldü. ölüm yürüyüşü denir buna. yürümekten enerjisi tükenmiş olanlar bir bir yere yığılıyor ve cesedi orada bırakılıyordu. sadece komiser emri ile iki milyona yakın insan böyle işkencelerle öldürüldü. yahudileri anlatmama gerek yok sanırım. yahudiler günde yirmi saat çalıştırılırken mengele daha on yaşındaki çocuklarla deney yapıyordu. bir çocuğun soğuğa veya açlığa ne kadar dayanabileceğini hesaplamaya çalışıyordu. daha iğrenç deneyleri anlatmak istemiyorum. arzu eden araştırabilir. sovyetler almanya’yı işgal ederken sadece demmin’de bine yakın insan cesedi buldu. hepsi intihar etmişti ki toplam intihar sayısının elli bin olduğu iddia ediliyor.

    bütün bunların yaşandığı dünyada bizim yaşadığımız samanlıktaki iğne olabilir ancak. dönemsel farklılıkları yadsımıyorum ancak ortada akıl sağlığını yitirecek bir durum yok. üzgünüm ki yok. tarihin insanlık açısından en iyi olduğu döneminde yaşıyoruz. daha kırılgan olabiliriz, psikolojik etkiler bizi daha fazla zorluyor olabilir. ne olursa olsun biz tüm bu yaşanan felaketlerin çeyreğini dahi görmedik. eğer akıl sağlığını korumak isteyen birisi varsa bu yazdıklarımı gözünün önüne getirsin. abd’nin krize girmesinin akabinde gelen para basma politikasıyla tüm dünya muazzam bir konfora kavuştu aslında. biz de kısa süreli bu döneme alıştık, her zaman böyle devam edileceğini sandık ama bu bir hataydı. dünya tarihi, özellikle yakın çağlar felaketler ve insanlık dışı gelişmelerle dolu. akıl sağlığınızı koruyun çünkü ileride, daha ciddi konularda ona ihtiyaç duyabiliriz.

    gelelim işin felsefe kısmına:

    en kötüsünü düşünüp, kendinizi buna hazırlamadığınız sürece karşıdakiler sizi en kötüyle korkutmaya devam edecek. bu hep böyle ilerledi. bir dönem “şeriat gelir mi” korkusu vardı herkeste. şeriatı savunanlara güç veren işte bu tedirginlikti. böyle bir planları yoksa bile şeriatla korkutmaya devam ettiler. kimse de çıkıp “yahu kardeşim zaten bir karanlığın içindeyiz. daha karanlık olsa ne olur az karanlık olsa ne olur hodri meydan” diyemedi. bunu diyemedikleri için bu noktadayız.
    en kötüsü gelse bile mücadeleye devam ederiz kararlılığını takınmak yerine hala aman daha kötüsü olmasın diye dört döndüğümüz için bu haldeyiz. bir hayat mahvolmuşsa, geleceği çalınmışsa bunu gerekirse yeniden tahsis ederiz. şimdi yaşamasak da gelecekte elbet yaşarız mutlu günleri, sen cesaretten haber ver yeter ki. ama ne yazık ki elde var negatif.her şeyin kötüye gittiğini ve gideceğini biz de biliyoruz. önemli olan nerede konumlandığımız. 18 yıllık iktidarı bugünlere taşıyan tek şey en kötüsüyle bizi korkutmalarıydı. neden bunu bir ihtimal dahilinde kabul edip karşı elin kozlarını işlevsiz kılmıyoruz?
    hayat bir mücadele, en kötüsüyle sınanıyorsak bile eyvallah, buna karşı da hazırlıklı olmalıyım demedikçe yol alamayız. akıl sağlı sadece ve sadece cesaretle korunur. bunu unutmadan hareket edelim. edip akbayram’ın da dediği gibi “görecek günler var daha.” o günlere başımız dik yürüyelim.

  • 48. nazım sangare

    emre belözoğlu'nu tebrik ediyorum. kulübü çer çöpten 2 ayda temizleyip milli takım sağ beki beğenmemeye kadar getirdi mevzuyu.

    h.ali de milli takım oyuncusuymuş madem o da kalsaymış. h.ali fenerbahçe'ye transfer olup caner ayrılana kadar 4 sene yedek bekledi. kimse h.ali'ye bir şey demedi :) h.ali'nin birinci sol bek olması taraftarı çileden çıkardı. elma ile armutu karıştırmayalım.

    boru gibi de iyi sağ bektir. 40 haftalık ligde gökhan'ı çok iyi yedekler. seneye yabancı sınırlaması gelince görürüz anyayı konyayı :)

    antalya başkanı açıklama yapmış, beşiktaş fenerbahçe ile aynı teklifi verdi ama teşekkür ettik diye. hem kendine yerli ve uygun bir rotasyon oyuncusu aldın hem de rakibini zora soktun. ali başkanın deyimiyle win win. hayırlı olsun.

  • 49. 1 tl'yi eritip yurt dışına satmak

    mukemmel kar edecegim yeni is fikrimdir.

    iste hesap

    1 tl 8.3 gram ( ölçtüm )
    bunun icinde bakir alüminyum ve nikel var oranlarini tam bilmiyorum ama kesinlikle hepsinin hurda fiyati 1 tl nin altinda olmali( yoksa degeri olmaz)

    simdi biz bu 1 tl yi eritiyoruz ve icinden madenleri ayristiriyoruz.

    sonra bunları külçe haline getirip yurtdışına eyro (avro- euro) ile satiyoruz.

    simdi yurtdışı fiyati bakir icin 100 kg si 700 dolar civari
    aleminyum 320 dolar
    nikel bilmiyirum 200 dolar olsun

    bizde 1 ton 1 tl 125 bin tl civari yapiyor

    bakir aleminyum ve nikel olarak ayristirinca
    400 kg bakir
    300 kg aleminyun
    300 kg de nikel ediyor

    hesaplayalim
    4x700=2800
    3x320=960
    3x200=600

    toplam= 4360 dolar

    n'oldu? zarar ettik...

    dur bi yolunu bulacaz...

    (bkz: #90338862) huawei in türkiye'de silikon vadisi kurması
    bunu da kabul etmediniz olm ne kiziyorsunuz. bi çıkış yolu arıyoruz herhalde...

  • 50. ibb'nin kurbağalıdere'yi ıslahı

    yaz
    - imamoğlu kurbağaları evinden etti.