Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 5 senelik köpeğini mi kurtarırsın bir insanı mı

    linç yemeyeceksem insanı demek istediğim başlıktır.
    insan hayatı değerlidir.onun da sevdikleri ve bir hayatı var sonuçta.

    soruda geçen insan siz olsanız ne yapılmasını isterdiniz?ona göre cevaplayın bence.

  • 2. türkçenin yetersiz bir dil olması

    günde 300 kelime,artikel olarak da amk kullanan insanların beyanı.
    bir kelimenin manası için dört türkçe dört eski türkçe sözlüğe bakıyorum.
    anlam zenginliği karşısında hayran kalmamak mümkün değil.
    ingilizce gibi toplama bir dille kıyası bile hakarettir.

  • 3. türk eğitim sisteminin en büyük sorunu

    12 eylül darbesinden bu yana gelişen siyasal islam ve kuyrukçuları.
    fen ve anadolu liselerini dahi yok etti müslüman kalleşler.

  • 4. cağaloğlu anadolu lisesi öğrencisinin flood'u

    şahsı tanımam etmem tanısam da yaşananları gözümle görmeden bir yorum yapmayı doğru bulmam ama sabah gazetesi adamı savunan bir haber yaptığına göre tweet atan arkadaş %1000 haklıdır.

  • 5. semih şentürk

    jübilesinde ilk 15 dakikada oynayıp çıkmak yerine, son 15 dakika oyuna girmesi gereken isim.

    nöbetçi golcü "genç semih"e de bu yakışır.

  • 6. cep telefonunu kılıfsız kullanmak

    bu pahalılıkta cesaretine hayran kalınan insanlardır.

  • 7. 8 eylül 2018 serena williams naomi osaka maçı

    serena williams’ın yaptığı tüm çirkefliklere ve ergenliklere rağmen osaka’ya ezile ezile kaybettiği maç olmuştur. serena çizgi hakemi aleyhine ayak hatası verdiği için ona bu topu senin gırtlağından içeri sokarım diyebilen bir insan . zaten onu sevmezdim ama bugün kendinden nefret ettirdi. 20 yaşındaki rakibi sakinliğini koruyarak büyük bir sportmenlik dersi verdi serena’ya karşı. serena tüm dünyanın gözü önünde hakeme ve rakibine büyük saygısızlık yapmıştır. yaptığı pislikler rakibinin mükemmel performansının önüne geçmiştir. tarihin en büyük kadın tenisçisi olabilir ama asla büyük bir sportmen değildir. asla bir federer bir nadal olamayacaktır bu konuda.
    kortta olanları izlemeyenlere özetleyelim . öncelikle serenanın koçu p. muratoglu yasak olmasına rağmen köşesinden taktik verdi. hakem bunun ardından serenaya uyarı cezası verdi. tabi bu arada serena olayı büyütüp yalanladı ve dramatize etti. daha sonra kaybettiği bir puanın ardından sinirlenip raketini kırdı. 2. uyarı gereği puan cezası aldı. bunun ardından hakeme yine itiraz ederken ‘ sen hırsızsın oyunumu aldın ‘dedi. hakem hakaretten dolayı oyun cezası verdi ve serena hakemi parmakla tehdit edip merkez hakemi korta çağırdı. ağladı ve tüm kortu kendi leyhine ateşledi.
    bu arada serenanın koçu maç sonu taktik verdiğini kabul etti. bu da hakemin hiçbir suçunun olmadığını ve işini doğru yaptığını kanıtladı

  • 8. we were on a break

    ross haklıyken, haksız duruma düşmüştür.

  • 9. serena williams

    naomi osaka ile oynadığı 2018 amerika açık finalinde göz göre göre coaching almış olmasına rağmen çirkeflik yapıyor.

    şimdi de gidip hakeme “sen benden özür dilemelisin, ben bir anneyim” falan dedi. anne olmanla ne alakası var lan mevzunun? işte kadın tenisinde dünyanın gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olsan bile çocuğun olunca hayatına kezban olarak devam edebiliyorsun demek.

    cidden çok garip. mevcut hali böyleyse hamilelik günleri nasıl geçti hayal bile edemiyorum. muhtemelen alakasız her konuda “bin himiliyim timim miiii” falan demiştir.

    şu coaching olayına da değineyim. serena ısrarla böyle bir şey olmadığını söylüyor fakat görüntüler ortada. üstelik patrick mouratoglou’nun o sırada kendisiyle göz teması kurduğu da belli. adam konuyla alakası olmayan birine bakarak (ki kortta zaten 2 oyuncu var) bu hareketi yapacak değil yani. üstelik serena hareketi görmemiş olsa bile bu hakemin haklı olduğu gerçeğini değiştirmez.

    şimdi de hakeme hırsız dediği için oyun cezası aldı. emekliliğine bu kadar yaklaşmışken böyle şarlatanlık yapmasına gerek yoktu. hep böyle hatırlanacak.

    edit: patrick mouratoglou az önce espn’e “evet, coaching yaptım ama naomi osaka’nın koçu da aynısını yaptı. turdaki tüm koçlar bunu yaparken serena’nın ceza alması ikiyüzlülük” şeklinde bir açıklama yaptı. muhtemelen yarın sabahtan itibaren serena’nın koçu olmayacak.

    edit 2: coaching’in ne olduğunu soranlar oldu, açıklamaya çalışayım.

    coaching, maç esnasında koçtan taktik almak demek. bu, turnuvadan turnuvaya değişen bir durum. mesela bazı kadınlar turnuvalarında oyuncu, sandalye molası sırasında (her setin 3. oyunundan itibaren 2 oyunda bir verilen kısa araya sandalye molası denir) koçunu yanına çağırıp taktik alabilir. ancak grand slam dediğimiz büyük turnuvalarda (amerika açık, avustralya açık, wimbledon ve roland garros turnuvaları) bu yasak.

    maç esnasında serena’nın koçu “ileri doğru oyna, fileye git, saldırgan oyna” anlamına gelen bir el hareketi yaptı. işte bu coaching oluyor.

  • 10. 666. elmalı yağlı güreşleri

    (bkz: lucifer bunu beğendi)

  • 11. masterchef türkiye

    orijinalini bir ara takip etmiş birisi olarak rahatça söyleyebilirim ki bir başka acun medya faciası. yemeklerden çok tartışmalar ve katılımcıların karakterleri konuşulan yarışma.

    yurtdışı formatlarında en azından kimin hangi yemeği yaptığını en az 1-2 dakika gösteriyorlar/sunuyorlar ki biliyorsunuz kim ne yemeği yapmış falan ancak tv8'deki o kadar sığ o kadar çabuk geçiyor ki kimin ne yemek yaptığının önemi yokmuş gibi..

    yahu bir takım üyesi takım liderinin dediklerini mi yapmıyor? kovun gitsin arkadaş nedir bu sorun çıkaran üyeyi yarışmada tutma sevdası? hadi tuttun onu anladık da lan programın yarısını neden bu elemana ve tartışmalarına ayırıyorsun?

    yani maksat üzüm yemek değil de daha çok bağcıyı dövmekmiş gibi bir program akışı mevcut.

    naçizane tavsiyem;*
    kardeşim siz koca medya şirketisiniz. bırakın bu dedikodu/tartışma/polemik kesitlerini reklam etmeyi de adam gibi yemek programıysa yemek gösterin. bırakın bu tartışma/münakaşaları reklam edip sunmayın bu halka.

    meraklısına, en azından hızlıca bakmanız açısından öylesine bir bölümden youtube linki

  • 12. menzil şeyhinin torununun evli kadına yürümesi

    adam asılmamış. kadın asılmış adama. gavs olunca kızlar teklif ediyormuş demek.

  • 13. uşşaki tarikatı'nın sokakta zikir yapması

    bu ülkenin aydınlık yüzlü insanları, ülkeyi terkedin.
    ülke aslına dönüyor. 90 yıllık devrim bu ülkede hiçbir şeyi değiştirememiş.
    bırakın aslına dönsünler.
    uzaklaşabildiğiniz kadar uzaklaşın.

  • 14. abdülhamid han havalimanı

    kemal kılıçdaroğlu "doğru bulmuyorum" diyerek büyük tepki gösterecektir.

  • 15. ilişkinin kaçıncı ayı öpüşülür sorunsalı

    orta kaçta okuduğunuza göre değişkenlik gösterir.

    not: liseli olmanız da muhtemeldir

  • 16. decathlon

    3 sene önce aldığım yüzme ve bisiklet ekipmanlarını sık kullanmama rağmen hâlâ deforme olmadı. demek ki kullanımla alakalı. müşteri hizmetleri ve fiyatına göre verdiği ürün kalitesiyle türkiye'nin çok üzerinde hizmet veren spor ekipmanları mağazası.

  • 17. 30 eşek arısının 30 bin bal arısını öldürmesi

    kürşad’ın 40 çerine inanmayanlara gelsin bu video dedirtendir.

    edit:adamın ciddi ciddi gönderdiği mesaja bakın :d

    “kursadi gotten sikerler aq mali senin gibiler inanir anca”

    edit2: gelen mesajlardan bir kesit daha :d

    “herhalde kürşat ve askerleri saldırdıkları çinlilerin 4 katı büyüklüğündeydiler?”

  • 18. asla anlaşamayacağınız insan tipi

    “iticilik derecesinde ısrarcı olan” ve “nerde ne yapması gerektiğini bilmediği için gevşek tavırlara sahip olan” insan ile bir çoğunuz gibi bende asla anlaşamam.

  • 19. yeni şafak yazarının beyin göçü yazısı

    içinde bir tane berat albayrak, bilal erdoğan, recep tayyip erdoğan ismi geçmeyen yazı.

    "türkiye istatistik kurumu (tüik) raporu diyor ki: 2017 yılında, türkiye’den göç eden insan sayısında, bir önceki yıla göre %42.5’lik artış var.

    rakama vurduğunuzda bu oran 253 bin 640 kişiye tekabül ediyor.

    yani bir yıl içinde tam 253 bin 640 kişi çekip gitmiş buralardan, başka memleketlere yerleşmiş.

    daha vahim olanını söyleyeyim…

    göç edenlerin önemli bir kısmı da 25 ila 29 yaş aralığındaki gençlerden oluşuyormuş, daha çok onlar terk etmişler ülkeyi.

    ne büyük felaket, ne büyük yıkım, ne onarılmaz bir acı, değil mi?..

    kolay mı yetişiyor bir çocuk, kolay mı besleniyor, kolay mı okuyor, kolay mı adam oluyor?

    bin türlü emek veriyorsun, umutlar yeşertiyorsun, hayaller kuruyorsun, kulağına dualar okuyorsun, türküler söylüyorsun, topluma katıyorsun; fakat görgüsüzün biri, şark kurnazı üçkâğıtçının teki geliyor, o zeki çocuğun önüne geçiyor, hakkını hukukunu gasp ediyor, yarını çalıyor, hayatını zindana çeviriyor.

    çocuklar gidiyor…

    nereye gidiyor bu çocuklar, niçin gidiyor, kimse bir şey sormuyor mu bunlara?

    “ne istiyorsunuz, neye itiraz ediyorsunuz?” demiyor mu, sizi küstüren, ülkenizi terk etmenize sebep olacak kadar gururunuzu kıran şey nedir, demiyor mu?

    demiyor, çocuklar bir bir gidiyor…

    bu kadar insan fetö’cü olamaz, bu kadar insan vatan haini olamaz, bu kadar insan bir yıl içinde sırf eğitim amacıyla yurt dışına çıkmış olamaz.

    işin içinde başka iş var, herkes ne yaşadığını, ne gördüğünü kendisi biliyor.

    genç insanlar, büyüdükleri, eğitim aldıkları ülkelerinin yarınlarına inanmıyor, hak edenin hak ettiği yere geleceğini düşünmüyor.

    bir bardak taze çay içmek için bile torpil lazım, ocakçıyı tanıyorsanız taze, tanımıyorsanız bayat çay içiyorsunuz, bunu herkes görüyor, herkes yaşıyor, adalet duygusu temelden sarsılmış durumda.

    milliyetçi, maneviyatçı duygular da bir yere kadar götürüyor toplumu, küçücük bir ilçe belediyesinin yolsuzluk dosyası dudak uçuklatıyor, kamudaki israf göze batmıyor, göz çıkarıyor.

    bu usulsüzlükler memleket zenginleşirken pek görülmez ama alım gücü düştükçe, piyasa daraldıkça, umutlar kırıldıkça patlar, çok kötü patlar.

    tüik raporu, o patlamalardan biridir işte, hem de ne sessiz bir patlama…

    dışarıya giden genç, “bu ülkede benim adamım yok, bir şey yapmam mümkün değil, aklımın işe yaradığı bir yer bulayım bari kendime” diyerek çekip gidiyor.

    ben bu ülkenin düşmanı değilim…

    tanıyorum bu gençleri, on sekiz sene ders anlattım, ne düşündüklerini, ne hissettiklerini iyi bilirim.

    on yıl önce aydın’da bir konferansa gittim, “üniversite sınavına hazırlanan öğrencilere tavsiyeler” konulu bir konferans...

    birisini göndermişler, adını hatırlamıyorum şimdi, adam çıktı kürsüye, slayt gösterisi eşliğinde başladı anlatmaya.

    baktım, panoya cem yılmaz’ın fotoğrafı düştü, beş dakika sonra beyazıt öztürk’ün, beş dakika sonra arda turan’ın, beş dakika sonra steve jobs’ın…

    kalktım ayağa, “öğrencilere başarı hikâyesi olarak sadece bu insanları mı göstereceksiniz, bizim mutlu bir çiftçiye, gülümseyen bir memura, ışıltılı bir doktora, keyifli bir işçiye, zeki bir mühendise, mübarek bir anneye ihtiyacımız yok mu? biz sınavları kazanamayanları belirlemek için yapıyoruz beyefendi, kazanamayanlara göre bir ülke inşa ediyoruz, popüler insanları göstererek mi bu çocuklara huzurlu yarınlar vadedeceğiz?” dedim, çıktım gittim.

    adam, milli eğitim ile anlaşmış, ödeneğini almış, gelmiş oraya makara yapıyor, çoluk çocuğa hayal satıyor!..

    daha iki gün önce danimarka’da çok enteresan bir olay yaşandı.

    milli takım topçuları para yüzünden federasyonla kavgaya tutuştu, kampı terk etti.

    futbolcuların bu terbiyesizliğine, teknik direktör aage hareide de balık avlamaya giderek destek verdi.

    avrupa şampiyonu olmuş koskoca danimarka milli takımı, üçüncü ligden, salonlardan, üniversitelerden yarı profesyonel, yarı amatör bir milli takım kurdu, 92’deki şampiyon takımın arsenalli yıldızı john jensen’i de takımın başına getirdi, slovenya’nın karşısına çıktı.

    danimarka, maçı 3-0 kaybetti, fakat jensen, futbol tarihinin en anlamlı açıklamalarından birini yaptı, “hayatımda bu kadar güzel yenilmemiştim, çok ama çok güzel bir yenilgiydi, bana bu harika yenilgiyi yaşatan çocuklara teşekkür ediyorum” dedi.

    hatırlarsınız, bir zaman türk milli takımı’nın kampında jip krizi çıkaran futbolculara, aynı hafta içinde, o şerefli forma tekrar verilmişti, danimarka kadar olamamıştık, güzel yenilememiştik, ya kötü kazanmıştık, ya da kötü kaybetmiştik.

    olmaz hocam, bu işler böyle olmaz…

    çocuklar gider, gençler gider, akıllı adamlar bunlar, senin iki tane aptalına ezdirmezler kendilerini, düşünüyorlar, olana bitene bakıyorlar, kendilerine uygun bir dünya arıyorlar.

    hileyle, hurdayla kazanmaktansa, dünyanın en güzel yenilgilerini alan ülkelere gidiyorlar.

    anlatabiliyor muyum?.."

    https://www.yenisafak.com/…elere-gidiyorlar-2047202

  • 20. alfa erkek olmanın sırrı

    hepsini okudum ve bir kadın olarak yıllardır alfa erkek olarak yaşadığımı idrak ettim.

  • 21. muharrem ince'nin azalarak bitmesi

    akp iktidarı döneminde 2007 cumhuriyet mitingleri dahil, hatta 2013 gezi parkı olayları dahil akp dışı en büyük kitlesel harekete öncül olmuş bir insan. çok değil sadece 70 80 gün önce sokak, sosyal medya, forum ve sözlük tarafından kurtuluş simgesi görülürken böyle hızlı bir silinme yaşaması baya bir analiz gerektirir.

  • 22. açılış sahnesi müthiş olan filmler

    tabi ki

    the lord of the rings fellowship of the ring

    dünya değişiyor bunu suda hissediyorum.

    of be, yıllar önceye gittim, şunu izleyipte tüyleri diken diken olmayan yaşamıyordur.

    https://youtu.be/yztv3ogye1e

  • 23. fiyatı korkunç bir şekilde artan ürünler

    askerliğim 2011 nisan ayında bitti ve 15 ay ikmal eri olarak gemide yaptım. askeriye çok boldur arkadaşlar gemide yapıyorsanız üstelik her turlu gıdayı yersiniz.

    ton baligini çok severim sandviçi makarnası yumurtalısı guzel olur. halk arasında çoğunlukla kopek baligi etinden yapıldığına dair efsaneler dolaşır.

    askerde gemiye koli koli çekerdim bir 500gr olanı bir de marketlerde satılan minik boyları olurdu.

    askerlerin hepsi ton baligina doymuştur benim dönemimde. ülkemizdeki ekonomik bunalımdan her ürün gibi bu konserve ürün de nasibini almış.

    gercegi yansıtmayan enflasyon rakamları tüik sitesinde sergilene dursun vatandaş artık et yemeyi çoktan bıraktı.

    bu ülkenin kurulu olduğu sınırlar içersinde binlerce yıldır tarım hayvancılık ve balıkçılık birinci derecede önem teşkil eden üretim politikasıdır.

    bugun geldiğimiz nokta 4 denizimiz var balık yiyemiyoruz binlerce dönüm meralarımız var et yiyemiyoruz britanya adası büyüklüğünde tarıma elverişli arazilerimiz var ekemiyoruz bicemiyoruz.

    bu topraklar asırlar boyunca bu denli teslim olmamış bu denli istila edilmemiştir.
    iktisadi bir yenilgiyle karşı karşıyayız. bu durumu en alttaki tabana açıklamak onlara izah etmek ise başlı başına ustalık gerektiriyor. kulakları var duymuyorlar gözleri var görmüyorlar.

  • 24. ekşi itiraf

    avrupa yakası dizisinde oynayan rutkay aziz'in şöyle bir repliği vardı; hiç gereği yokken bir gerizekalıyı ömür boyu kendinden çok seviyorsun.
    tam bu olmayabilir ama benzer birşeydi. oğlu cem(levent üzümcü) için söylemişti. o zamanlar tam olarak anlam vermemiştim ama şimdi daha iyi anlıyorum çünkü artık aynı durumdayım.

  • 25. cem yılmaz'ın masasına yansıyan görüntü

    digger fotograflari incelenirse evde bir kadin cansiz mankenin oldugu gorulecektir.

    bir efsane daha yikilmis oldu. uzgunum gencler.

    foto 1

    foto 2

  • 26. amerika'da acillerin içler acınacak hali

    "madem öyle, şu cennet vatanına dön" desen buraya dönmektense amerika'nın bokunu yemeye razı olacak şahıs tespiti.

    not: abd'de aciller muhteşemdir demiyorum. o kadar şikayetçiyse dönüp gelebilir her köşesi cennet vatanımıza.

  • 27. sapyoseksüel

    kötü bir haberim var.

    sapyoseksüelim demek sizi zeki yapmıyor. gayet zeki insanlardan hoşlanan bir aptal da olabilirsiniz.

  • 28. ansızın izleme isteği gelen filmler

    (bkz: pardon) arada açar izlerim; hem gülerim hem hüzünlenirim...

  • 29. türkçedeki arapça ve farsça kelimeleri atıyoruz

    'kelime' arapça bir ifadedir. bunun yerine sözcük diyerek başlayabiliriz.

  • 30. istanbulluların bilinçaltına yerleşmiş sesler

    please give priority to disabled and elderly passengers in the stations and trains.

    gelecek istasyon: sağmalcılar. next station: sağmalcılar

  • 31. aselsan mr

    gurur verici, enerjimizi böyle şeyler için harcayalım.

    kanal istanbul için harcanacak parayı da böyle amortisi daha kısa vadeli ar-ge’ye yatıralım mesela

  • 32. iphone xs plus'ın 15 bin tl olması

    haberi hazırlayan arkadaş bu sonuca nasıl ulaştığını anlatsaydı keşke. öğrenseydik 1000 dolarlık telefon nasıl 15 bin tl oluyor. benim hesabıma göre 10 bin tl olması gerek. hesabın tutması için bayi karı 5000 tl olması lazım.

    vergilerle 999 dolar 1562 dolara dönüşüyor
    güncel kur 1$=6,4 tl
    1562*6,4= 9.997 tl

    kaynak

    gelen mesajlar üzerine edit: ötv %25 kdv %18 trt payı %6. bunları çarpınca çıkan sonuç 1,5635. bazı arkadaşlar amerikan ürünlerine konan ekstra vergilerden bahsetmişler. benim bu konuda bir bilgim yok. bilgisi olan sayılarla paylaşırsa sevinirim.

    edit2: bu ürünler amerikada değil çinde üretildiğinden dolayı amerikan ürünlerine yüklenen vergiyle alakaları olmadığını söylüyor bazı arkadaşlar.

  • 33. 9 eylül 2018 yds

    sizin uygulamanızı sikeyim yeter lan.

    ben tek başına yaşayan insanım her sınava girmeden önce aynı tantana.

    bu sefer yanıma kimlik ve sınava giriş belgesi hariç birşey almadım. anahtarım ve kağıt para aldım. anahtarı emanete veririm dedim. malum koskoca istanbul’da bir pazar sabahı anahtar bile olsa kime teslim edip gideceksin sınava.

    neyse ataşehir anadolu lisesi okul. atladım gittim çevrede emanet bırakacak hiçbir yer yok. biraz yürüdüm bir markete yalvar yakar emanet bıraktım. tabi saatten habersiz olduğum için o ara saatin 10’u geçtiğini farketmemişim 10.02’de kapıdaydım.

    insanlar sınava giriyor sınava 50 tane saçma uygulamayla stres yaşamak zorunda değil. tanımadığı insanlara anahtarlarını, cüzdanlarını, telefonlarını emanet etmek zorunda da değil. ulaşım kartı yasak, anahtar yasak nasıl gelip gidecek insanlar? nasıl evden çıkacak ya neresine sokacak anahtarı.

    bir adil sınav yapmayı beceremiyorsanız gidin becerdiğiniz işleri yapın. insanlara eziyet çektirmeyin artık.

    ayrıca şunu o kalın kafanıza sokun, bu sınavların adil olmamasının sebebi solulmayan anahtarlar, ulaşım kartları değil. o mevkilere doldurulan belirli bir grubun müridleri ve onların kolladığı müridler yüzündendi.

    eğer işi ehline teslim eder ve sistemin düzgün çalışmasını sağlarsanız insanlara eziyet etmeden sınav yapmayı becerebilirsiniz.

  • 34. kendime saygım yok davranışları

    mal mal telefona bakıp ekşi sözlüğün sayfasını kapatmak ve yeni sekmeden tekrar ekşi sözlüğe girmek.

  • 35. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    başlığa bir alıntı bırakmak istiyorum. siz anlarsınız zaten okuyunca.

    ---
    beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana?

    bilinmeyen bir kadının mektubu, stefan zweig
    ---

  • 36. ekşi sözlük 90'ları dinliyor zirvesi 3

    mansur ark- maalesef

  • 37. neden para basıp dolar almıyoruz

    aslında para basacağımıza elimizdeki paraları yaksak daha mantıklı. böylelikle tl talebi artar. dolar bollaştığı için dolar düşer. elimizde amerika'nın 1000 dolarına karşılık sadece 1 tl miz olması halinde paramız çok değerlenir.

  • 38. ekşi sözlük'te yakışıklı erkek olmaması

    sik sığırlarının yine salak saçma instagram ve benzeri hesaplarını paylaşarak üç kuruşluk profillerini beyan ettikleri konu başlığıdır. şunlara veren kadınların da aklını sikeyim emi.

  • 39. 2018 ekonomik krizi

    bir kaç yıldır, gratis vb mağazalardan gözlük temizlemek için şu ürünü satın aliyordum.

    https://eksiup.com/af44f529d97

    ürün fiyatı bir dönem 5tl civarındaydı sonra 6 oldu. ıcinde 52 adet var. bu ürün hollandadan ithal. ulan gözlük temizleme bezi bile uretmiyoruz ne üzücü diye diye alıyordum.

    sonra bu gün şu ürünün satıldığını gördüm.

    https://eksiup.com/def19e27311

    baktım türkiye'de üretilmiş. aferim lan bize dedim. troll iddiaların aksine herşeye bok atmadım. güzel olanı takdir ettim. ıcinde 30 adet var. kalite aynı. peki fiyatı ne dersiniz ?

    yine 6tl

    böyle mi olacak yerli mal? içinde 52 parça bulunan ile 30 parça bulunan aynı. yerli mal neredeyse iki kat pahalı.

    ama haklılar. gözlük bezini üretmek için ihtiyaçları olan şeyler; kağıt ve alkol.

    kağıt ithal, alkolü damitan makine de ithal muhtemelen ki bir sike yaramamış bizim üretmemiz.

    gerçekten içler acısı.

    sinir editi: adam mesaj atıyor: ''o zaman sen üret, atom mu parçalıyosun'' diye. kafaya gel. ben neleri başardığımı ne yaptığımı burda anlatmicam. salatalık pahalı diyen ayşe teyze, çoluğuna çocuğuna bakmayı bırakıp tarım mı yapsın gerizekalı ? ya da bir yazılımcı, bilgisayar fiyatı çok arttı diye, yazılım işini bırakıp bilgisayar mı üretsin. böyle bir kafa olabilir mi ? ülke de eleştirene direk olarak tüylerini diken bir güruh var. troll tayfasının en büyük özelliği bu. eleştirirsen kötüsün. kabul etmek zorundasın. herkes zaten elinden gelenin en iyisini yapıyor, sus ve yaşa diyor. bence bu ülkenin en büyük hastalığı, tam da bu zihniyet.

  • 40. en absürt küfürler

    egzoz patlatarak yanımızdan geçen motorluya arkadaşın ettiği küfür. yarım saat anırarak gülmüştüm.

    "anneni yataklı trende sikeyim orospu evladı"

  • 41. erdoğan'ın tahran zirvesinde fındık fıstık yemesi

    - sürekli yiyor. durduramıyoruz.

  • 42. cumhuriyet (gazete)

    öyle zannediyorum son gelişmeler konusunda en çok yorum yapmayı hak edenlerden bir tanesi benim; neden diyecek olursanız, sözcü ile birlikte cumhuriyet gazetesini, 1 ocak 2007'den bu yana aralıksız olarak, haftanın altı günü, parasını vererek satın alıyorum; sözcü'nün tirajının bu noktalara geleceğini ön görmüştüm; yüzbinlerce okur arasında bir gazete almış olmam pek bir anlam ifade etmiyor olabilir ama kimi zaman günlük ellibinin altına düşen tirajıyla cumhuriyet'i her gün parasını vererek satın alan kesime ait olmak önemlidir diye düşünüyorum.

    düşüncelerimi ifade etmeden önce yıllara yayılan entrylerime bir göz gezdirin ve hdp / liberal çizgide olmadığımı, tersine izmirli yurtsever bir cumhuriyetçi olduğumu, perinçek tayfasından da hiç hazetmediğimi, sosyal demokrat görüşlere sahip olduğumu görürsünüz; bunları mecburen yazıyorum çünkü burada insanlar, yazılanı okumadan kimin yazdığına bakıyor ve niyet okumasının kralını yapıyor.

    son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: bu son gelişmeler cumhuriyet'in tabutuna çakılan büyük bir çividir ve beni artık onbir yıllık parasını veren bir okur olmaktan vazgeçirmiştir; nedenlerini izah edeyim.

    bugün artık özel haber adı verilen ve gazetenin kendi muhabirlerinin yaptıkları haberler dışında, tüm gazeteler yerli haberleri anadolu ajansı, dha vb. gibi bir kaç ajanstan alıyor; bunları iktidara olan yakınlığına göre sayfalarına yerleştiriyor; dolayısıyla hür basını takip etmek isteyen biz kesim için zaten bir elin parmaklarını geçmeyen gazeteler bakımından seçim yapabilmenin temel kriteri köşe yazarları oluyor. köşe yazarları bir gazeteye kimliğini veren asıl faktör; dikkat ederseniz, bu başlık altında cumhuriyet'in eleştirildiği ana konu mit tırları haberi vb. değil, daha ziyade, can dündar ile birlikte gazeteye gelen bir kısım yazarların varlığı.

    şimdi bu noktada, çoğunluktan ayrılıyorum; orhan bursalı'nın başını çektiği bir kısım yazar grubu diyor ki bu gazetenin ilkeleri bellidir, aleyhinde yazamazsınız; bu dediğine ilkesel olarak katılıyorum; ancak bir ayrıma gitmek şart, yoksa bu genelleme bizi hatalı bir değerlendimeye götürür. ahmet altan, abdülkadir selvi, (zamanında) ekrem dumanlı, engin ardıç gibi ismi gazeteci ancak kendisi bir kesimin düdüğünü çalan adamları nuray mert, engin aydın, ahmet insel gibi akademisyen fikir adamlarından ya da ahmet şık gibi muhabirlik mesleğine sahip çıkan muhabirlerden ayırmak lazım; bu ikinci grubu sevseniz de sevmeseniz de entellektüel dürüstlüklerinden şüphe edemezsiniz; murat belge'yi de bu grupta sayıyorum; bu ikinci grubun düşünceleri bize bazen hitap etmese de bunları birilerinden para aldıkları için çıkar ilişkisi içerisinde yazdıklarını söyleyemeyiz; ya da ör. sevilay yılman gibi dedikodu yazarak para kazanıyorlar da diyemeyiz; dolayısıyla bunlar, bulundukları gazetenin entellektüel seviyesini, fikir yelpazesini zenginleştiren kişilerdir; bu kişilerin cumhuriyet'te bulunması gazeteye büyük bir değer katıyordu. artık öyle değil.

    son gelişme ile birlikte çiğdem toker, özgür mumcu, tayfun atay da gazeteden ayrıldı; bu kişiler de mi numaralı cumhuriyetçi? yerleri nasıl dolacak? bizim apartmanın 75 yaşında bir yöneticisi var; tüm yeniliklere karşı çıkıyor; apartmanı belki koruyor ama o kadar, atılmayan cesur ve maliyetli adımlar nedeniyle, apartman her geçen gün içten içe çürüyor; asansörler ve kalorifer kazanı eskidi, umrunda değil, küçük olsun benim olsun diyor; cumhuriyeti ele geçirmek için erdoğan'a isimsiz ihbar mektubu yazacak kadar alçalmış olan meşhur kişi de böyle; nasıl chp'yi yıllar boyu, küçük olsun benim olsun diye yüzde 25'e mahkum ettiler ve onlarca seçim kaybetmelerine rağmen utanıp da gitmiyorlar, aynısını şimdi cumhuriyet için de yapıyorlar.

    yazıklar olsun size ve yürüttüğünüz bencil politikaya; artık bir avuç akp / perinçek aşığı, bütün gün birbirine benzeyen köşe yazılarından on tane yazarsınız; bakalım okuyacak kaç kişi bulacaksınız?

  • 43. abdülhamit'in ruslar için astırdığı asker

    ismi halim.
    varlığını bugün öğrendim.

    113 yıl önce birkaç rus savaş gemisi, karadeniz'de karasularımıza tecavüz ederek terkos açıklarına demirledi!
    ruslar istanbul'u tehdit ediyor ve halim'in asılmasını istiyordu.
    bu savaş ilanı sayılırdı.
    osmanlı'nın cevabı, padişahtan yolladığı çiçek ile karşılamak oldu rusları!

    halim sivaslıydı. manastır'da askerdi.
    askeri karakol önünde nöbet tutarken tanımadığı sivil biri gelip "niye selam vermedin?" diye çıkışmıştı.
    bu kişi manastır rus konsolosu rostkovski idi.
    osmanlı askerlerine, yabancı konsolosları selamlamak zorunluluğu getirilmişti.

    rus konsolos haddini aşan tavırlarıyla bilinen, türk ahali ve askerlerine kötü davranışlarına defalarca şahit olunmuş biriydi.
    konsolos hiddetlendi, halim'e hakaret ederek kamçısıyla vurmaya başladı.
    halim silahına davrandı.

    işte bu olay sonrası rus gemileri sivaslı halim'in cezalandırılması için istanbul'a dayandı!

    ruslar çiçeklerle karşılandıktan sonra manastır'da mahkeme kuruldu:
    sadece halim değil yanındaki nöbetçi dahi idama mahkum edildi!
    olayın şahidi enver bey mahkemeyi de takip etmişti.

    beklenti, idamların saray tarafından hapse çevrilmesi yönündeydi.
    zira rus konsolosun haddini aştığı herkes tarafından bilinmekteydi.

    ayrıca osmanlı askeri "üniformalı konsoloslara" selam vermekle yükümlüydü.
    oysa o gün konsolos sivildi ve halim'in onu tanımaması normaldi.

    ve bir gün, beklentilerin aksine halim ve abbas asıldı!
    olayla hiç alakası olmayan, türk askerler lehinde tanıklık eden ya da bu haksızlığa itiraz eden birçok subay azledildi, hapse atıldı.

    o gün 2. abdülhamit'in
    türk askerlerinin idam edilmesi için baskı yapmak amacıyla karasularımızı işgal eden rus savaş gemisini çiçekle karşılattığı bölgenin kıyısında, bugün 3. hava alanı yapılıyor.
    ve bugünlerde bu hava alanına abdülhamit han ismi verileceği iddia ediliyor!

    bakalım, 1933'te kanapiçe koyu'nda görevi gereği bir ingiliz subayı vurup diğerini yaralayan balıkesirli er musa için ingiltere ile savaşı göze alan atatürk'ün ismi yerine,
    sivaslı halim ve abbas'ı ruslar istedi diye asan abdülhamit han'ın ismi verilecek mi yeni hava alanına.

    not: iş bu entry twitter kullanıcısı @trakyabalkan'ın tweetlerinden birebir olarak alınmıştır.

    kaynak: https://mobile.twitter.com/…tus/1038548076443496448

    konu ile ilgili bir başka anlatım:
    https://www.youtube.com/watch?v=3l8iqvjsiiy

  • 44. gs'nin 2018 cl'de toplayabileceği maksimum puan

    (bkz: 10 puan 10 puan 10 puan 40 puanla şampiyon)
    (bkz: barış manço)

  • 45. kendime saygım yok yemekleri

    tiplere bak ya salçalı yemekler diyen mi ararsın, kapuska diyen mi ararsın; pilav deyip kadınlara bu şekilde bile laf eden mi ararsın.

    benim nacizane tavsiyem bu tarz fikirleriniz varsa eğlencenizden, sigaranızdan, giyinimizden artırın ve bir doktora gidin. ağır mental sorunlar çıkabilir. emin değilim de hissiyatım bu yönde.

    adam kapuska demiş, salçalı yemekleri falan aşağılamış. allah'ın burger king bebelerine bak hele ya. düz salça sürülmüş ekmek bile o yediğiniz içeriği belli olmayan hamburgerlerden, bistro menüsü klasiği tavuklu/etli bir şeyler + patetes + nasıl yıkandığı meçhul salata klasiklerinden iyidir.

  • 46. pablo escobar'ın en büyük hatası

    amerika'ya mal satıyorsun ve amerika'ya bu işten sakal bırakmıyorsun...
    kusura bakma dostum en büyük hatan bu

    ne siyasete atılma isteğin ne aç gözlüğün, seni bitiren amerika'ya haracini vermemek oldu..

    sen kimsin ki kolombiya gibi amerika'nın hakir gordugu bir ülkeden dünyanın en zenginleri arasına giriyorsun.
    kuracaktin amerika'da bankalarını verecektin siyasi burokratlara rüşvetlerini banka üzerinden aklayacaktın paralarını, atacaktın sakallarını, kesmeyecektin musluklarını bak bakalım kolombiya ic islerine karışıp seninle uğraşıyorlar mı?

    devletler en büyük mafyadır.
    bunu unutmak da senin sonun oldu maalesef pablo.

  • 47. naomi osaka

    ne çılgın sevinç gosterileri ne de yalandan goz yaslari. japon mutevaziligi nedir, onu us open 2018 'de şampiyon olduktan sonra gostermis kadin. güzel bir de.

  • 48. tüm erkeklerin otistik olma ihtimali

    internette araştırılan hastalığın kanser çıkması tadında bir iddia.

  • 49. ekşi'de sapyoseksüel kadın bulmanın imkansız oluşu

  • 50. prag'ta bir dürüme 80 lira vermek

    prag'a gidip hala dönerci bulup dürüm yiyen vatandaş derdi.
    sabah da simit sarayı, olmadı sarıyer börekçisi arasaydın.