Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. izmir atatürk lisesi cumhuriyet balosu performansı

    insanın 4 dakikalığına da olsa çomaristan'dan uzaklaşmasını sağlayan performanstır.

    (bkz: cercei bize de güzellik yap allahsız)

  • 2. çocuk sahibi olunca hayatın kaydığı gerçeği

    abartılı bulduğum tespit. ne var yani bir cumartesi sabahı 07.30' da çekiştirile çekiştirile yataktan kaldırılıp lego yapmak çok mu zor ?

    ühühühühühü uyumak istiyorum sözlük uyumak.

  • 3. anıt falan istemiyorum

    kendini bilen insan söylemidir.

    ulan bir atatürk'e bak, bir de kendine bak.

    anıt layık olanda kalmalı.

  • 4. berk'le kardeş gibiyiz öyle şey düşünmez diyen kız

    eğer bu kız berk konusunda haklıysa, berk kendini tanımıyordur.

  • 5. türk askeri'nin infaz videosu

    yahu nasıl bir kafa yetişmiş son 15 senede. ayrım yapmayı bilmeyen, gözü kör, kara cahil. kimsenin annesine küfür edecek değilim ancak bu görüntüler skandaldır. çok büyük skandaldır.

    seni teröristlerden ayıran yegane sebebin hukuk devletine bağlı, medeni bir ülkenin düzenli bir ordusu olmandır.

    bu görüntüler aşağılıktır. bu bir savaşsa eğer bu görüntüler savaş suçu içerir. yok eğer iç güvenlik meselesiyse savaş suçundan daha büyük problemdir.

    türk silahlı kuvvetleri suçlularına gerekli cezayı derhal vererek bu kara lekeden kısmen de olsa kurtulmalıdır.

    hatta şöyle de bir tahmin de bulunmak istiyorum. bunlar tsk mensubu olmaz. bunlar olsa olsa polis özel harekattır.

    vicdanın sızlıyorsa ensesine kurşun sıkılan türk askerini düşün diyen arkadaş ve onu favorileyenler. çocuklar siz uçmuşsunuz. biz farklı dünyaların insanlarıyız. arkasını önünü düşünmeden böylesine boş konuşmak.. bu olay vicdan meselesi değildir. hak, hukuk, medeniyet ve en basitinden imajdır.

    örneğin çatışma haberlerini iyi okuyun. teslim ol ihtarına uymayan, teslim ol çağrısına ateşle karşılık veren teröristlerce güvenlik güçlerimiz arasında çıkan vs vs diye giden haberleri iyi okuyun. tsk açıklamalarını neden böyle yapıyor sizce hiç düşündünüz mü? gerizekalı mı büyüdünüz çocuklar siz? kendi kendinizi de mi hiç yetiştiremediniz. zannediyor musunuz ki her çatışma böyle teslim ol, olmazsanız ateş açarız falan diye başlıyor? hayır tabi ki. ancak sen hukuk devletisin. kafanız da mı çalışmıyor lan, gerisini de mi ben söyleyeyim.

    bu görüntüleri savunmak için türk silahlı kuvvetlerinin ve türkiye cumhuriyeti'nin tüm doktrinlerini ve teamüllerini tanımadığınızı ilan etmeniz lazım. bu görüntüleri savunan gençler. yolunuz yol değil. siz akp/mhp birlikteliğinin eserisiniz ama eğitimle her şeyin üstesinden geleceğiz.

    bakın görüntülerin savunulma şekilleri:

    -askerin halinden asker anlar. o şartlarda siz olsanız siz de yaparsınız.

    *hayır kardeşim siz aklınızı mı yitirdiniz? asker/polis zaten bu vahşi sonuçlar ortaya çıkmasın diye var. profesyonel güvenlik güçleriniz olmazsa o zaman bu dediğiniz normal karşılanır. ben giderim, bu pkk'lı puştun kafasına sıkarım. kimse bana neden sıktın diyemez. dayımı, abimi, babamı şehit etti, yolda kafasına sıktılar derim. ben duygusal olabilirim, ordu doktrini duygusal olamaz.

    -bu teröristleri bugün öldürmesen yarın askerimizi şehit edecek.

    *anlatamıyoruz sanırım. yahu sevgili kardeşlerim, can yoldaşlarım. etmeyin eylemeyin. argümanlarınız geçersiz ve talihsiz. siz dünyanın tüm devletleri tarafından meşruiyeti ve sınırları tanınmış ortadoğu'nun en çağdaş ülkesinin, türkiye cumhuriyeti'nin çocuklarısınız. sizin savaş verdiğiniz pkk terör örgütü, politik çıkar ilişkileriyle alakalı bile olsa dünyanın terör örgütü listesinde. dünyaca her türlü kabul görmüş bu durumu tersine çevirebilecek sebepler bunlardır. bu hareketleri desteklemek başımıza gelecek en büyük felakettir. uluslararası alanda yalnız kaldığınızda ise hiç kimseye derdinizi anlatamazsınız. hiç kimse dinlemez. buradan beylik beylik asarız, sikeriz demeye benzemez. her şeyinizi alırlar. bugün denge politikası güdersiniz, yarın onların çıkarları örtüşür rusya'sı abd'si anlaşır elinizde tek koz uluslararası medyada ve kamudaki imajınız, meşruiyetiniz kalır.

    buyrun sırtlanlar hazırda bekliyorlar.
    şimdi bu başlıkları uluslararası haber ajanslarında hayal edin.

    bu teröristlerin büyük kısmı zaten çatışmada telef oluyor. bir kaç tanesi teslim olmuş. teslim olmuş teröriste bunu yapamazsın. dağın başında olmanız sizi hem asker, hem savcı, hem yargıç, hem infaz memuru yapmaz. bunların hepsinin sırası var.

    teslim olan adamı böyle infaz ettiğinizi ifşa etmeniz ise terör hareketine yalnızca güç katar. şunları yazarken bile utanıyorum artık. buraları okuyan terör örgütü sempatizanlarına keyif veriyoruz sadece.

    önemli not: cümleye "hümanizm kasan", "tatlısu", "cihangir", falan diye bir kaç tane kıl kuyruk abinizden duyduğunuz şeyler ile başlayınca otomatik haklı olunmuyor.

  • 6. efendiler yarın başkanlığı ilan edeceğiz

    (bkz: anlamadım babacım)

  • 7. kıçını başını açarak çağdaş olduğunu sanmak

    bir çomar o balo performansında sadece kıç baş görebildiği için çomardır zaten.

    sallamayın.

  • 8. rektör seçimlerinin kaldırılması

    676 sayılı khk ile üniversitelerde yapılan rektörlük seçimlerinin kaldırılması durumu. bunu yapanlar, "cumhuriyet seçimle gelmedi" diye ağlayıp padişahlığa özenenlerdir. "allah bizi okumuşların şerrinden korusun" diye dua edenlerdir.

    he seçim varken ne oluyordu? neredeyse raşit tükel'in yarısı kadar oy alan istanbul üniversitesi rektörü mahmut ak, "daha her şey bitmedi" diyebilecek kadar arsızlaşıyordu.

    yiyin efendiler yiyin, aksırıncaya kadar, tıksırıncaya kadar yiyin.

  • 9. barcelona'lı futbolcuların 29 ekim'i kutlaması

    arda gibi cumhuriyet değerlerine taban tabana zıt bir partinin bayrak adamının içinde olduğu samimiyetten uzak kutlamalardır. sen 15 temmuz adamısın arda 29 ekimler ağır gelir sana.

    edit : lafın gelişi adam.

  • 10. emine erdoğan ilim ve kültür merkezi

  • 11. ülkeyi ingilizler alsaydı daha fazla hakkım olurdu

    olm durun lan, batı hayranı bizdik. size ne oluyor şimdi?

  • 12. chp'nin 29 ekim cumhuriyet bayramı afişi

    gayet de anadolu'yu temsil etmis guzel afistir.

    yedi ceddim cumhuriyetcidir. "dincilik" namina hicbir sey gormuslugum yok su yasima kadar. anneannem de bu ortunme seklini kullanir. saci basi yuzu her tarafi da gorunur.

    "anneanne poz versene, esarbini merak ediyorlar" dedim. "takilmayin boyle seylere, hepinizi opuyorum cocuklarim, cicekler gonderiyorum" dedi size minnos ya eheh: http://i.hizliresim.com/vzrm06.jpg

    anadolu kadininin basini ortme sekli bu.
    zannettigin yobazlikla alakasi yok.

  • 13. kızlarınız garsonluk mu yapıyor

    yabancılara böyle sorular sormak kolay daha önce yolanthe üzerinden bir sürü geyik döndü.sonrasında dusko tosic'in eşi jelana üzerinden söylenmeyen şey kalmadı.şimdi de riekerink'in kızlarına sıra geldi.ulan gidip sorsana fatih terim'e kızlarını ya da volkan demirel'in karısına falan aynı geyikleri yapsanıza façanız yeter mi ? gazateci ve televizyoncu diye ortalıkta dolaşıyorlar işte müsvedde insanlar.

  • 14. recep tayyip erdoğan

    15 temmuz 2016 saat 16.00 sıralarında darbeyi haber alıp 200'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine göz yumulması talimatını veren kişi de benim henüz tanışmadığım kayınçomdur. insanlar bile isteye ölüme bir kez daha gönderilirken herkes herşeyi biliyordu.

    sayın cumhurbaşkanına selamlar saygılar 15 temmuz fatihidir kendisi. gazi fatih recep tayyip erdoğan bey diyeceksiniz!!!

  • 15. 14 yılda şeriat getirememek

    bizim yobazların atatürk denince kudurmasının asıl sebebi bu.

    bakıyorsun, adam bir akşam yemek yerken "yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" diyor, hakkaten de ediyor. sonra elini masaya bir vuruyor, şak diye saltanatı kaldırıyor. kesmiyor hilafeti de kaldırıyor. bundan sonra şapka takacaksınız lan diyor, tekkeleri kapatıyor, canı sıkılıyor harf devrimi yapıyor, harf! tak diye bir gecede cahil bırakıyor, dedesinin mezar taşını okutmuyor adama. kadınlar da oy verecek diyor, herkesin soyadı olacak, "arşın okka ney lan, al bak bu metre" diyor. laiklik diyor laiklik.

    bunlar gibi kıvırmıyor, kıvranmıyor. "imirikin tipi bişkinlik sistimi" diye falan yarım ağız konuşmuyor, "yitmiz ivi ivit" diyen ibibikleri yemleyip piyasaya salmıyor. gece rüyasında görüyor, sabah ilk iş tamam, hayırlı olsun. öğlen ismet'le çay keyfinde aklına bir şey geliyor, tak, mesai bitmeden kanun onaylanmış bile. yahu gün bitmeden her işlem tamam, 14 yıl ne öyle. hop, çekiyor emaneti, sağlıyor adaleti.

    bunlar da daha aklını uçkurundan alıp şeriat getirecek.
    getir canım soğumasın.

  • 16. kalbi duran kediyi hayata döndüren doktorlar

    istanbul özel akgün tem hastanesi kapısına sıkışan kedinin doktorların acil müdahalesi ile yaşama tutunması olayıdır.
    işte o anlar
    ulan hala güzel insanlar var şu dünyada.

  • 17. kadınların kendilerine yaptığı işkenceler

    benim için liste başında, "beş para etmez adamlara aşık olmak" gelir.
    yoksa taraklı ayağıma giydiğim stiletto nedir ki ?

  • 18. benim cezaevinde can emniyetim yok

    cezaevinde bu dümbüğü dövenlerin ellerine kollarına sağlık şimdiden. bizim için de vursunlar iyice.

  • 19. sezgin gelmez

    karşısında fatih terim gibi bir kabadayı olsaydı da o soruya "ben de ananın ne iş yaptığını merak ediyorum" şeklinde bir cevap verseydi içimin yağları nasıl erirdi, anlatamam.

    gazeteciymiş.

  • 20. en kötü türk yemeği

    keskek'e gereksiz, kotu diyen keskek yememistir.

  • 21. abd'nin vatandaşlarına istanbul'u tahliye emri

    (bkz: metal fırtına)

    gelsin artık ne gelecekse amına koyayım. zaten on küsür senede memleketin anasını siktiniz. adamın birini el birliği ile başımıza diktiniz, yetmedi onun yanına en nadide orospu çocuğu ajanınızı monte ettiniz. el birliği ile burada sayamayacağımız kadar felaketi getirdiniz başımıza. şimdi konsolos çalışanlarının aileleri gelsin ya da 29 ekimde kimse sokağa çıkmasın vs vs vs beynimizi siktiniz lan orospu evlatları..

    tek bir canım var ama ederi pahalı. giderken bile sizin gibilerden en az 3 götürürüm. benim gibi en az 5 milyon adam vardır bu memlekette. gelinde son defa ananızın amını size gösterelim.

  • 22. 29 ekim 2016 abd dışişleri bakanlığı uyarısı

    "goroklo onlomlor olondo/olonoyor" .
    şaka mısınız lan siz?

  • 23. 29 ekim 2016 ankarada hayatın durması

    umursamadigimdir.

    basbakan geciyor: yollari kapatin
    cumhurbaskani geciyor: yollari kapatin
    milletvekili geciyor: yollari kapatin
    akp miting yapacak: yollari kapatin
    melih geciyor: yollari kapatin

    bir gun de bizim icin kapatilsin yollar.
    felc olsun, dursun ankara, dursun hayat.
    ne olmus?

    ustelik bizimki şov da degil sizinki gibi.
    kisi kendinden bilir isi. şov zannediyor tabii normal.

  • 24. ekşi sözlük'ün şişirdiği balonlar

    umut sarıkaya kesinlikle değildir. ayrıca umut sarıkaya bulunduğu yeri de sözlüğe borçlu değildir.

  • 25. en fazla mutluluk hormonu salgılatan çikolata

    (bkz: tadelle) şunun verdiği tat hiçbir isveç çikolatasında, alman çikolatasında yok. belki çocukluğumdan kalan nostaljik bir tat olduğu içindir bilemiyorum.

  • 26. 29 ekim 2016 adanaspor galatasaray maçı

    şu maçı illegal izleyemeyen adam şuraya entry girecek kadar interneti nasıl kullanabiliyor anlayamıyorum lan.

  • 27. istanbul'da havuzlu güvenlikli bir sitede oturmak

    havuza ilaveten; sauna,buhar banyosu, masaj odası, kapalı havuz, hamam, şok duşları , fitness center da varsa ve eviniz işe yürüyerek 5-10 dk. mesafedeyse, ananız sizi kadir gecesi doğurmuştur.

  • 28. jan olde riekerink

    maç sonu basın toplantısında beyaz tv muhabiri sezgin gelmez'in ''kızlarınız garsonluk mu yapıyor?'' şeklinde maçla oldukça ilgili (!) sorusuna gayet sakin bir şekilde ''maçla alakalı bir soru değil ama ikisi de okuyor'' şeklinde bir cevap vermiştir.

    normalde bu topraklarda ''kızın ne iş yapıyor?'' diye tanımadığın adama sorsan gözlükleri ağzına tıkayıp camlarını çiğnetirler.

  • 29. darbe yapmanın en kolay olduğu rejim

    (bkz: lassie bize bir şey anlatmaya çalışıyor)

    imla: mevcut entry enteresan bi türkçe kullanarak açılan başlığa yönelik yazılmıştı ama böyle de fena durmadı. neyse.

  • 30. ağzında sigara ile protokolün önünden gecen dayı

    günün anlam ve önemine uygun, kutlama gibi kutlama!

    cumhuriyet, ağızda sigarayla protokol önünden geçme özgürlüğüdür.

  • 31. bruma'nın türkiye'nin en iyi futbolcusu olması

    doğru değildir. tartışılmayacak tek bir isim var.

    (bkz: fernando muslera)

  • 32. instagram'da tacize uğrayan kadın

    bu tarz durumlar için neredeyse her uygulamada bir engelle butonu varken neden konuşma uzatılarak "delil" toplanıyor hiç anlamıyorum.

    olay yeri inceleme ekibi misiniz arkadaşım?

    edit yine başlığı açan gitmiş. bak delil

  • 33. beyaz futbol

    bu akşam riekerink'e yapılan saygısızlıkla büyük bir rezalete imza atmıştır. sinan engin ertem şener'e "sen de futbol garsonusun" falan diyerek iyice zırvalamaktadır. yazıklar olsun.

    ertem arkadaşımız özür dilememekte direniyor.özür dileyecek bir şey yokmuş. şu anda "böyle sorular sormaya devam edeceğiz" dedi arkadaş. bundan sonra basın toplantısına alırlarsa sorarsın. bi daha da bu programı izlemem.

    not: beşiktaşlıyım.

  • 34. 29 ekim 2016 bülent tezcan'ın vurulması

    vuran adamın bağırarak "terörist ile kolkola olmanın bedelini odeyeceksiniz" dediği paylaşıldı televizyonda görgü tanıkları tarafından.

    kolkola olmanın bedeli
    terörist ile kolkola olmak

    sizin zihninizde bu cümle ile ne canlanıyor bilmiyorum ama benim zihnimde habur canlanıyor. pkk kimlik kontrolü yaparken sessiz kalan devletin valileri canlanıyor. ne kadar algı operasyonu yaparsanız yapın, vatana ihanet cezasiz kalmayacak. er ya da geç yargılanacaksınız!

  • 35. 2016 ekonomik krizi

    yok demekle yok olmayan krizdir.

    kamu alımlarını kısan siz, benzine 1 ayda %10 zam yapan siz ama kriz olduğunu kabul etmeyen de siz...

    kriz yok, ekşiciler boşa sallamasın.

    ardından gelen haberler
    - dolar 3.10 oldu
    - benzine %10 zam geldi
    - memur alımlarını durduruyoruz
    - memur zamlarını azaltıyoruz
    - taksitli alışverişi serbest bırakıyoruz

    şimdi bu haberlerle, kriz yok söylemi uyumlu mu?

  • 36. açlıktan ölmek üzere olan kayıp köpeği arıyoruz

    merhabalar. bu konuyu ekşi duyuru'ya yazmayı planlamıştım ama burdan daha çok kişiye ulaşabileceğimi düşündüm. burdur'un tefenni ilçesine yaklaşık 10 km mesafede en son 4 gün önce görülmüş, sahipli olduğu düşünülen ve açlıktan ölmek üzere olan bir köpek kayıptır. en son yakınlardaki bir çeşme civarında 2 tane fotoğrafı çekilmiş.

    1

    2

    bu da 4 gün önce hakkında atılmış tweet.
    yalnız tweette belirtilen korkuteli bilgisi yanlıştır, daha sonrasında tefenni yakınlarında görüldüğü haberi alınmış. bu arada fotoğrafları kimin çektiği bilinmiyor.

    belediye ve jandarmayla konuşulmuş, civardaki köylülere telefon numarası bırakılmış fakat hala köpek bulunamamış. hayvan derneklerinden de ses seda çıkmamış.

    o civarda olan veya yakınlarında tanıdığı olan birileri yardımcı olabilirse gerçekten çok iyi olur. umarım sağ bulunabilir.

    iletişim için canoduman_@hotmail.com adresine veya burdan bana mesaj yoluyla ulaşabilirsiniz.

  • 37. tekme atılan kız başörtülü olsa tutuklama olmazdı

    hakli. coktan linc edilmis olurdu.

  • 38. beşiktaş

    keşke pektemek kalsaydı. yıllık sakatlık kotasının %70'ini tek başına dolduruyordu. o gitti herkes sakatlanmaya başladı.

  • 39. en faydalı 3 besin

  • 40. ıssız sokakta kadınla karşılaşınca telefona bakmak

    özellikle gece vakti, ıssız bir sokakta yalnız yürüyen kadınla karşılaşınca yapılan bir şey. önde yürüyen kadını tedirgin etmemek için sollamak eyleminin yüz yüze olan versiyonu.

    kadın fark edildiği anda telefon cepten çıkarılır, "ben tacizci, ipsiz sapsız adam değilim. şu an telefonda çok ciddi bir işle uğraşıyorum" modunda düşünceli bir ifadeyle telefona bakılır. kadının yanından geçilene kadar göz göze gelmemek için kafa öne eğik durur. yeter ki kadın rahatsız olmasın.

    mesajlaşıyormuş gibi rastgele tuşlara da basabilirsiniz, o isteğe bağlı. ama ben genelde ekranda "dünyayı yok etmek ister misiniz?" yazıyormuş da ne yapacağıma karar verememişim gibi telefona bakıyorum. halbuki ekranda salih dayımın meyve soyarkenki facebook fotoğrafı falan oluyor.

  • 41. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    bu entry (bkz: #63762318) numaralı entrynin devamıdır. kusura bakmayın, bilgisayar sahibi olmadığım için mobil'den yazması oldukça zor oldu. anca bilgisayar bulabildim, şimdi devamını getiriyorum.

    1969 yılında edward deci isimli carnegie mellon üniversitesinde psikoloji bölümünün son sınıfında okuyan bir öğrencinin bitirme tezi yazması gerekiyordu. harlow'un peşinden gitmeye karar veren edward deci, farklı bir bulmaca ile bu deneyi insanlar üzerinde yapmak istiyordu. bu isteği onu soma küpü kullanmaya itti.

    deci, deneyini "erkek ve kız öğrenciler grubu" ve "kontrol grubu" olmak üzere 2 grup olarak planladı. her iki grubun üyeleri de 3 gün boyunca, günde birer saatlik seanslara katılacaklardı.

    seanslar odalarında masalar bulunmaktaydı. masaların üzerindeyse o zamanın günlük gazeteleri ve playboy dergisi, soma küpleriyle çizilmiş bulmaca konfigürasyonları ve 7 adet soma küpü bulunmaktaydı. her insan, masanın başına oturuyordu ve edward deci gelip onlara talimatları açıklayarak zaman tutuyordu.

    ilk seanslarda herkes, soma parçalarını önlerinde bulunan küplere göre birleştirmek zorundaydı.

    ikinci seanstaysa insanlar aynı şeyleri farklı çizimlerle yapacaklardı. fakat edward deci, ikinci seans için "erkek ve kız öğrenciler grubu"nda bulunan insanlara yapabildikleri her şekil için bir dolar vereceğini söylemişti. kontrol grubu ise aynı şeyleri farklı çizimlerle yapacak fakat karşılığında hiçbir şey almayacaklardı.

    üçüncü seans geldiğindeyse her iki gruba da yeni çizimler verildi. fakat bu seferki farklılık şuydu: edward deci, bu sefer "erkek ve kız öğrenciler grubu"na da para verilmeyeceğini söyledi. yani her şey ilk seanstaki gibi, herkesin hiçbir şey elde edemeyeceği şekle döndü.

    burayı tam olarak anlamayanlar için şöyle bir özet geçmek isterim: her seansta yeni bir "soma küpü" çizimi veriliyor. toplam 3 adet seans var.

    1. seansta ilk gruba para verilmiyor. ikinci gruba da verilmiyor.
    2. seansta ilk gruba para veriliyor. ikinci gruba verilmiyor.
    3. seansta ilk gruba "para bitti" denilip para verilmiyor. ikinci gruba yine verilmiyor.

    peki edward deci bu deneyde hangi sonuçları çıkardı? şöyle ki deney ile ilgili henüz anlatmadığım bir şey var. edward deci, denekler şekillerin 3'te 2'sini çizdikten sonra deneyi durduruyor ve deneklere "şekilleri yapma sürelerinizi bilgisayara geçireceğim ve 4. şekilleri ona göre çıkaracağım" diyordu. sene 1969 diyorum, yani o zamanlar edward deci'nin bilgisayara gitmek için yan odaya gitmesi gayet normaldi. fakat deci, aslında hemen yan odada bulunan ve aynayla kapatılmış yere gidiyor, aynanın arkasından 8 dakika boyunca insanların tepkilerini izliyordu. acaba insanlar ne yapacaktı? playboy dergilerine mi odaklanacak, bulmacayı çözmeye mi odaklanacak ya da boşboş oturacaklar mıydı? deci bunun cevabını merak ediyordu.

    izlemenin sonuçları şöyleydi:

    1. seans sonunda deci, tahmin ettiği gibi iki grubun davranışlarında da pek bir farklılık görememişti. çünkü iki gruba da aynı şeyler verilmiş ve hiçbir şey vaat edilmemişti. deci, iki grubun üyelerinin de ortalama 4 dakika bulmacalarla uğraştığını ve ilgi çekici bulduklarını görmüştü.

    2. seans sonucundaysa yine her şey tahmin ettiği gibi olmuştu. para vaat ettiği ilk "erkek ve kız öğrenciler grubu", bulmacaya daha fazla ilgi göstermişlerdi. ilk grup, deci odadan çıktıktan sonra bulmacayla daha fazla ilgilenmişler, belki de fazladan bi kaç dolar alabilirim diye antrenman yapmaya başlamışlardı. ikinci grup olan "kontrol grubu"ndaysa herhangi bir değişiklik yoktu. aslında bu gayet normaldi. bu, şu an bildiğimiz motivasyonun bir örneği; parasını verirsen, daha çok uğraşırım. çünkü bir ödülüm var.

    deci'yi en çok şaşırtan şey 3. seansta yakaladığı izlenimlerdi. hatırlarsanız deci, 3. seansta ilk gruba "ödeme yapılamayacağını, paranın bittiğini" söylemişti. durum böyle olunca ilk grup, bulmacaya olan ilgisini tamamen kaybetmişti. bulmaca üzerinde sadece 2 dakika durdular. (-ki bu süreç, 2. seansın sonunda ortalama 5 dakikaydı) aslında burası da gayet normaldi. deci'yi en çok şaşırtan şey, ikinci grubun hareketleriydi. istatistiksel olarak ikinci grup, ilk iki seansa göre bulmacalara daha fazla odaklanmış, daha fazla çözme isteği kazanmışlardı.

    oysaki bunun böyle olmaması gerekiyordu çünkü b grubu için hiçbir şey değişmemişti. ilk 2 seansta ne aldıysalar -ki hiçbi şey alamadılar-, üçüncü seansta da aynısını almışlardı.

    deci, yaptığı bu deney ile harlow'un deneyini doğrulamış olmuştu. motivasyon denilen şey aslında, bilinen kanunların tam tersi şeklinde de ilerleyebiliyordu.

    bilim insanları, insanları neyin harekete geçireceğini bildiklerini zannediyorlardı. insanlara para verirseydiniz, daha çok çalışırlardı. yüzleri gülerdi. hızları artardı falan fişman. fakat deci, bunun tam tersi bir şeyi ispatlamış ve insanları harekete geçiren başka şeyler olduğunu da keşfetmişti.

    deci deneyin sonucunda şöyle demişti: "insanların yenilik ve mücadele konusu arama, becerilerini uygulama ve geliştirme, keşfetme ve öğrenme yetenekleri doğuştan gelir." fakat bu üçüncü güdü, oldukça nadir görülüyordu ve çalışması için doğru ortama ihtiyacı vardı.

    peki bunca şeyi anlattıktan sonra, bu üçüncü güdünün şu an nerede olduğunu görebilir miyiz? evet, bunu görmek çok basit.

    aslında ekşi sözlük'te bir şeyler paylaşmak bile bu üçüncü güdünün ürünü. burada bunu yazarken beni motive eden şey, kanzuk'un bana para ödeyecek olması değil. benim kazandığım bir şey yok. aksine, zaman da kaybediyorum fakat bunu yazmak için içten gelen bir güdüye sahibim.

    peki başka? evet, başka örnekler de verebilirim. okuduğum kitapta bu olayı şöyle açıklıyordu: "sene 1995'te size, bundan 15 sene sonra microsoft'un bir ansiklopedi oluşturacağını söyleseydim... ve aynı zamanda, sadece insanların oluşturduğu ve yazarların hiçbir şey kazanmadığı bir ansiklopedi oluşturacağını söyleseydim hangisinin var olabileceğine inanırdınız? microsoft, kütüphanesini kurdu ve sene 2009'da kapatmak zorunda kaldı. sadece insanların katkılarıyla oluşan wikipedia ise hala ayakta."

    peki bir başka daha? evet, örnek verebilirim. bugün çoğu internet sitesinde kullanılan neredeyse bütün açık kaynaklı kodlar, yukarıda bahsettiğim güdünün bir sonucudur. dünyanın dört bir tarafından insanların yardımcı olduğu ve hiç kimsenin bir şey kazanmadığı linux, bu güdünün ürünüdür. mozilla firefox ve daha bir çok şey, bu güdünün bir ürünüdür.

    umarım anlatabilmişimdir. iyi günler dilerim.

    ekleme: iki parçayı birleştirerek https://medium.com/…ivasyon-a61c5e660e3d#.5ovfil4xf adresinde paylaştım. medium blogumu da takibe alırsanız şüphesiz ki sevinirim. *

  • 42. sadece akp'lilerin olduğu bir türkiye

    ilk zamanlar dersin ki şeriat gelmiş, aman allah'ım bu ne islami, bu ne ideal bir rejim. herkes müslüman. herkes cuma namazında...

    taa ki satış rakamları ve istatistikler açıklanmaya başlayana kadar.

    hırsızlık bitmiyor. hala en çok porno izleyen ilk 10 ülke içindeyiz. çocuk istismarı ve cinsel istismar listelerinde avrupa'da açık ara bir numara. cinayetler de tam gaz devam. içki satışları, ayyaş laikler ülkede yaşadığı zamanlarla aynı. vergi kaybı %100 artmış. zina haram olmasına rağmen, bakın çok enteresan, fuhuş bitmemiş. lan bu laikler ülkeye girip zina yapıp geri mi çıkıyor n'apıyor?!.. özümüze, arap alfabesine dönmemize rağmen okuma yazma oranları hızla düşüyor. tüm bunlara karşın en çok satan kitapların tamamı ilkokul mezunlarının yazdığı din kitapları.

    ülkede bok atacak kimse de kalmadığı için herkes tekrar geri çağrılır. şeriattan tekrar ılımlı islam'a dönülür. hafta içi namaza, hafta sonu kumara devam edilir. ve yine her şeyin sorumlusu kafirlerdir.

  • 43. köy okulu satranç takımı

    bu bir teşekkür yazısıdır. olayın başlangıcı için şuna göz atınız; (bkz: #60932733)

    ilk yazıdan haberdar olmayanlar için geçtiğimiz yılı özetleyerek başlıyorum.

    köy okulunda öğretmenlik yapıyorum ve çocuklara sıfırdan satranç öğrettim. iş bankası, kocaeli belediyesi ve sizlerin sayesinde bir satranç sınıfı oluşturduk. köyde önceleri kumar olarak algılanan bu oyun artık her evde oynanır hale geldi.

    taşların hareketleri ve belirli şeyleri çocuklara vermek kolay oldu fakat bir yerden sonra okuma yazma problemleri ve yetersiz kelime dağarcıkları öğrenmeye engel oldu. çocuk daha akıcı yazı yazamıyorken notasyon baya bir vaktimizi aldı. elimizde bulunan çocuklar için satranç kitapları onlara oldukça karmaşık geliyor. adam türkçeyi sadece okulda öğretmeniyle konuşuyor. kendi arasında, evde, sokakta hep kürtçe konuşuyor. etrafında türkçe hiçbir şey yok. ben okuma yazmayı tabelalardan öğrendim. köyde tabela yok. neyse uzatmıyorum işleri zor yani çocukların.

    geçtiğimiz sene çeşitli nedenlerden dolayı turnuvaya katılamamıştık. çocuklar çok üzülmüştü. sene başından beri satrançta daha derin konulara girmeye çalıştım. çocuk daha ispanya'nın hangi kıtada olduğunu bilmezken ispanyol açılışını öğrendi mesela.* karşılıklı oturup notasyonlu saatli oynamaya başladılar. video

    geçtiğimiz günlerde ilk turnuvamıza katıldık. şanlıurfa'da yapılan turnuvaya altı öğrencimizi götürdük. köye 150 km uzaklıkta fakat üç öğrenci ilk kez şanlıurfa'yı gördü. ilk kez bir alışveriş merkezi gördüler. ilk kez yürüyen merdivene bindiler. onlar için dikkat dağıtan birçok şey vardı orada.

    ilk turda üç öğrencimiz maçlarını kazandı. ikisi özel okuldan gelen öğencileri yendi. hatta birisi maçtan 5-10 dakika önce notasyon bilmeyen rakibine notasyon anlatıyordu.

    ilkinci turda furkan yine kazandı. 2 de 2 yaptı ve üçüncü turda 1200 ukd puanlı rakibiyle ikinci masada oynayacaktı. kaybetti ve günün 3 te 2 yapan tek ismi oldu. ilk gün galip gelemeyen öğrencimiz kalmadı. ilk turnuvalarına göre iyi iş çıkardılar.

    ikinci güne kötü başladık furkan yine kaybetti 4 te 2 oldu ve madalya şansımız kalmadı. bir kale öndeydi fakat vezir uyudu. baya bir üzüldü.

    sonuçta madalya alamadık. ama çocuklar ilk kez tanımadıkları birileriyle satranç oynadılar. köyden olmayan birlerini yenebildiklerini gördüler. aslında çoğu oyuncudan daha çok şey bildiklerini farkettiler. baştan sona bir maçı notasyon yaparak kaydettiler. ilk kez hamburger yediler. ilk kez 12 d film izlediler.

    turnuva sonucu;
    ender 6 maç 3 galibiyet
    ercan 6 maç 3 galibiyet
    furkan 6 maç 3 galibiyet
    ferhat 6 maç 2 galibiyet
    mustafa 6 maç 2 galibiyet
    sabri 6 maç 2 galibiyet

    sırada ilçe turnuvası var. il merkezine göre seviye çok daha aşağıda olacak. madalya kokuyor.

    fotoğraflar;
    turnuva hazırlık
    turnuva
    turnuva
    ilk tur ferhat
    furkan mat ediyor
    foto
    12d
    furkan 3. tur
    ferhat 3. tur
    kahve keyfiii
    ferhat birazdan yenilecek
    katılım belgelerimiz
    emperyalizm

    bu çocukların birer satranç oyuncusu olmasında en az benim kadar sizin de emeğiniz var. sayenizde okulumuzun 5 adet satranç saati var. koca şanlıurfa'da bile turnuvada saat eksiği vardı ama bizim 250 nüfuslu köyümüzde her şeyimiz tam. hepinize tekrardan teşekkür ediyorum. bir sonraki turnuvada görüşmek üzere.

    edit: ilk entry kıvanç haznedaroğlu ile iletişime geçmeme vesile oldu. kendisi okulumuza bir ziyarette bulunacağını söyledi. kasım ayında gelecek aksilik olmazsa. ayrıca çocukları şubat ayında antalya'da düzenlenecek olan yaş gruplarına da gönderebileceğini söyledi. benim için bile heyecan verici bir şey. çocukları siz düşünün. teşekkürler ekşi sözlük.

  • 44. fernando muslera

    böyle bir yorum yaptıktan sonra tolga başlığında ağlamayın tabi. bence nefes almayı bırakın. bırakın bırakın.

    tolgadan çok gol yemiş.

    mal.

  • 45. gliese 581 nickli yazarın türk askerine küfretmesi

    ele canlı geçen bir suçlunun cezasını hukukun vermesini isteyen yazardır.

    turkiye'nin orman kanunlariyla yönetilen bir kabile devleti olmasını arzulayanlarca kendisine karşı provokasyon yapılmaktadir.

  • 46. steam halloween sale 2016

    sanki ekmek su alamıyor pezevenkler, paran yoksa oyundan da eksik kal amk.

    (bkz: ekşi sözlüğün dilenci kaynaması)

  • 47. bedelli askerlik

    askerliğini kısa dönem olarak, torpilli yeri denebilecek bir yerde yaptım. eğitim yoktu ve komutanlar gayet medeni insanlardı. özellikle subaylara olan saygım kat kat arttı. gerçekten de bu kadar eğitimli ve kültürlü olabileçeklerini beklemiyordum. tüm bu olumlu şeylere rağmen hayattan alınmış kabus gibi 6 ay. o üniformayı giymek, çöpe giden yemekler, daha faydalı bir kamu görevi verilebilirdi. herkes şikayetçiydi bir şeylerden. bu kulaklar aşırı milliyetçilerden devlete, millete, askerliğe, sisteme galiz küfürler duydu. neyse madem 6 ay öyle ya da böyle bu askerlik yapılacak bari devletin verdiği yemeğin, kıyafetin ve maaşın (!) hakkını vereyim dedim. bütün bölügün saçlarını ben kesiyorum aksamları hem de şekilli filan herkes bana gelir oldu. çimler biçileçek ben topraklamasi olmayan çim biçme makinesiyle 3 tarla çim biçiyorum elektrik yiye yiye. askeri araçların yikandigi yere bakıyorum bataklığa dönmüş. proje hazırlıyorum 1 kamyon kullanilmis kilit taşı ile bu zemini adam ederim diyorum. komutanlar getiriyorlar. kilit taşları ile araç yıkama yerine 15×10 metre kilit taşı zemin hazırlıyorum mis gibi yer oldu. tabur komutanı tebrik ediyor filan. kısaca her boka koşuyorum. tüm bu süreçte komutanların hukuki sorunlarını filan çözüyorum... bir gün nöbette sıkıntıdan kitap okurken (batı olduğu için boş silahla nöbet) son sayfada başka bir bolukten astsubaya yakalandım. hakaretamiz sözler kullandı ve bir tokat attı. yanımdaki kısa dönem askere de aynı şekilde. neyse nöbet bitti buldum bunu. dedim ben kuralı ihlal ettiysem tutanak tutup bölük komutanıma vereceksiniz o işlemi yapacak. bunları yapmayıp hakaret edip tokat atmaniz doğru değil ben hakkınızda sikayette bulunuyorum. delirdi ama bi bok yiyemedi. verdim dilekçemi tahkikat komisyonu kuruldu. tanıklarımı bildirdim. bu arada tanıklarımı ikna etmek için halkimda asilsiz bir suru ithamda bulunuyor. bu kadar alcalabiliyor disiplin hapsi yememek icin. tabur komutanı geldi, sen de nöbete aykırı davranmıssin senin de dosyanı açmamız lazım vazgeç kapansın konu dedi. dosyamı açın inkar etmiyorum. aykırı davrandiysam cezasına razıyım. tahkikat sonlandı. astsubaya 2 gün oda hapsi bana 7 gün disiplin koğuşu. ikimizde cezamızı çektik. herkesten saygı gördüm diskoda bile. bu şekilde bitti askerlik. geri dönüp baktım son gün 7 gün oda hapsim ve bir sürü gerekli gereksiz hizmetim olmus. hepsi helal olsun ama hiç gerek yokmuş tüm bunlara. ne ben ne de tsk bir eksiklik hissetmezdi.
    tüm bunları şunun için anlatiyorum: askerde yediği yemeğin hakkını vermeye çalışmış biri olarak bedelli askerliği sonuna kadar destekliyorum. parası olan olmayan mevzusu ise ayrı boyut. o eşitsizlik hayatın her alanında var zaten.

  • 48. dizilerde kimsenin tuvalete banyoya gitmemesi

    tuvalete gelene kadar o kadar çok mesele var ki. misal neden kimsenin dili sürçmüyor? sabahın 7sinde işe giden hatunun saçları nasıl her gün kuaförden çıkmış gibi oluyor? her gün farklı kıyafet giyen karakterler nasıl bu kadar para kazanıyor? her seferinde nasıl çat diye taksi bulabiliyorlar? yüzükler neden hep denize atılıyor? daha sorardım da, bu kadarı bile fazla.

  • 49. 30 ekim 2016 elektronik sistemlerin sıçması

    greenwich saat sistemi'ne uymayan ikinci ülke olmamızdan kaynaklıdır. diğeri de kuzey kore. süper bi' ekip olduk.

  • 50. 28 ekim 2016 galatasaray odeabank fenerbahçe maçı

    profesyonel taraftarları ortaya çıkarmış olan maç. neymiş efendim, amatör branşmış! ne oluyor, öyle olunca vergi affından faydalanamıyor musunuz, hayırdır? tabii ki türkiye'de futbol en popüler branştır ama sonrasında da basketbol gelir.

    fenerbahçe basketbol takımının maçlarını takip etmeye başladığımda hüsnü çakırgil, ömer büyükaycan, harun erdanay vardı. ortaokul yıllarımda maçlara gitmeye başladığımda ise abdi ipekçi'de sarı lacivert takım elbiseli arap erkan salonun her tarafından seçiliyordu. maç sonlarında kazlıçeşme'de semtçi tayfaya çok kaşkol kaptırmışlığım vardır.
    henry turner'li, dallas'lı, ibrahim kutluay'lı yıllar... abdul-rauf, ibrahim kutluay, conrad mc rea, marko miliç, zan tabak 5'ini de seyrettim (6. adam serdar apaydın'ı da unutmamak lazım), o kadronun dağılıp halil üner'in elinde lokmancuklu, tyson wheeler'lı takıma dönüşmesini de gördüm. efes pilsen'in ve ülkerspor'un bedava bilet ile taraftar toplamaya çalıştığı yıllarda fenerbahçe'nin abdi ipekçi'yi doldurduğu günlerde takımın yanındaydım. gün oldu damir mrsiç'i alkışladım, gün oldu solomon üçlüğü soktuğunda coştum. erdal koşan'ın turnikeleri girmediğinde de oradaydım, erdal bibo'nun üçlüklerini beklediğimizde de. deli fişek zaza enden'i, kıvırcık saçlı güray kanan'ı, nba üçlükleri ile murat evliyaoğlu'nu, saç baş yolduran zeki gülay'ı ve asım pars'ı, real madrid deplasmanında attığı 8 sayı ile kaybetsek de umutlanmamı sağlayan ermal kurtoğlu'nu, o boyla smaç basan george gilmore'u da anmam lazım aklıma düşenler arasında. tabii ki murat özgül, aydın örs ve tanjeviç de es geçmemek lazım.

    futbolda da, basketbolda da hep aynı armayı destekledim. ki masa tenisi maçına da gitmişliğim var, voleybol maçına da.

    yenilmez değildi yenilirdi ama adına fenerbahçe denirdi.

    ne diyorduk? amatör branş. hı hı...