Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. facebook avataria tehlikesi

    9 yaşında bir yeğenim var. genelde gün içinde minimum 1 saat internete girme hakkı vermiş ebeveynleri. o da her çocuk gibi, facebook'ta arkadaşlarıyla sohbet ediyor. (zira nedenini bilmediğim, anlamadığım ve asla anlayamayacağım bir biçimde hemen hemen her çocuğun bir facebook adresi mevcut.)

    dün internetteyken yanına oturup neler yaptığına bakmak istedim. benim yarım aklımda bir çocuk facebookta en fazla bebek giydirip, araba yarışı falan oynar çünkü. ekranda "avataria" diye bir oyun açık, bir sürü avatar oradan oraya yürüyerek "sew olmak isteyen", "benim evde parti var hadi aşkım gel" yaza yaza dolaşıyor. önce onları oyun içerisinde bağımsız hareket eden "bot" hesaplar sandım. sonra biraz daha yakından bakınca, kişilerin birbiri ile gayet anlamlı bir biçimde iletişim kurduğunu farkettim. hem de ne iletişim!

    yeğenime bana oyunu anlatmasını, beğenirsem oynayabileceğimi ve ona ihtiyacı olan can, hamle ya da malzeme vs yardımı yapabileceğimi söyledim. bizim kafa kalmış tabii "çiftlik - candycrash" oyunlarında. "burda" dedi, güzel giyiniyorsun. görevler var onları yapıyorsun, sonra klube gidip kendine bir sevgili buluyorsun." tam o sırada yanına bir avatar gelip, onunla evlenmek istediğini söyledi. allahım bizimki bir panik, bir mutlu! dedim "tanıyor musun?" "hayır, dedi. tanışacağız."

    şöyle arkama yaslanıp yeğenimin yüzüne baktım. o heyecanla klavyeye abanmış yazmakla meşguldü. 9 yaşında lan daha! 9!

    neyse vesselam, karşıdaki şahıs, yeğenime sorular soruyor. nerde okuyosun, kaç yaşındasın vs. bizimki de cevap veriyor. bizimki yazıyor "9 yaşndym" karşıdan cevap geliyor: "demek 9 yaşındasın. ben de 11 yaşındayım"

    bi dakka dedim, bu kişi 11 yaşındaysa, ben henüz doğmadım!

    hemen pc başından kaldırdım yeğenimi. kendi facebook hesabımı açtım, oyunu buldum ve oynamaya başladım. benim avatarı gayet hanım hanım giyimli, gözlüklü bir tip yaptım. yeğenim atıldı hemen: "ah ya! çok çirkin bir kız oldu bu. kimse bakmayacak sana!"

    neyse efenim, oyun içinde bir kaç çer çöp toplayıp başlangıç görevlerini bitirince, hemen parka gidip bir "arkadaş" edinme görevi geldi. parka gittik. daha gireli iki dakika olmadı ki, biri yanıma geldi. "slm" yazdı. "slm" dedim. "arkadaş olalım" dedi. "olur" dedim. istek gönderdi kabul ettim. "hadi bana gel" dedi. o gitti, ben yeğenimin yardımıyla onu takip etmeyi öğrendim. evi olarak dekore ettiği bir odaya girdik. (yeğenimi kibarca yanımdan uzaklaştırdım. zira gidişatı pek beğenmedim.) "kaç yaşındasın" dedi. "" 9 dedim. "tamam, ben de 11, hadi oynayalım." dedi. "ne oynayacağız ben daha yeniyim. bilmiyorum oynamayı" dedim. "tamam ben sana öğreteceğim." dedi. ekranın üst köşesinde "*** seni öpmek istiyor" diye bir pencere açıldı. kabul ettim.
    bundan sonraki diyalogları aynen yazıyorum:

    *** - hadi üstümüzü çıkaralım.

    ben - neden

    *** -böyle oynayalım

    ben - ama ben bilmiyorum.

    ***-tamam. okuyor musun

    ben-evet

    ***-nerde

    ben -(salladım bi okul adı)

    ***-tamam ben de okuyorum. daha önce hiç külodunu çıkarmadın mı

    ben-anlamadım

    ***-külodun ne olduğunu biliyorsun di mi

    ben-evet

    ***-tamam. şimdi onun içinde bişey var ya. o nasıl görünüyor

    ben-anlamadım.bilmiyorum

    ***- tamam. evde yalnız mısın

    ben-hayır annem var

    ***-tamam yanında mı

    ben-hayır

    ***-tamam.gelirse haberver

    ben-tmm

    ***- bundan sonra burda sadece beni bul tamammı başkasını kabul etme

    ben-tamam

    ***-ben sana gold vericem.gelinlik alıcam. puan da kazanırsın. seviye atlarsın

    ben- tamam

    ***-facebook hesabın var mı

    ben-annemin var

    ***-tamam telefonun var mı

    ben-yok annem doğum günümde alcak

    ***-tamam ne zaman doğum günün

    ben- temmuzdaa

    *** tamam eğer annen almazsa ben sana alırım

    ben-telfon mu

    ***-evet ama burda sadece benimle konuş bir de bana sana gönderebileceğim bi adres lazım

    ben- tamam

    ***-tamam sex oynayalım mı

    ben- nasıl oynucaz

    ***- sen şimdi külodunu çıkar onun içindeki .........

    gerisini yazmayacağım çünkü baya baya bildiğin detaylı oldukça açık ve anlaşılır bi biçimde yazdı adam! 9 yaşında olduğumu söylediğim halde. 9 yaşında bir çocuk için bile basit kaçacak bir dille yazdığım halde. baya baya detaylı ve açık anlattı adam!

    elim ayağım hala titriyor. kendimi 9 yaşında bir çocuk gibi taciz edilmiş, mahremine girilmiş hissediyorum.

    napıyorsunuz abi çocuklarınıza!
    çocuklarınıza ne ya-pı-yor-su-nuz!
    nasıl farkında olmazsınız, nasıl ilgilenmezsiniz neyi - nasıl kullandıklarıyla?
    nasıl kontrol etmezsiniz?
    girdiği bir oyunu nasıl incelemez, nasıl "neyse hazır o oynuyorken ben de telefonumdan internette gezineyim" dersiniz?
    nasıl farkında olmazsınız tehlikenin!
    allah kahretsin, nasıl?!!

    olmaz, olmayacak belli. ama bir umut, bir anne ya da baba "dur lan şu çocuk avataria diye bir oyun oynuyor. bir bakalım nasıl bir oyunmuş bu" diye merak eder de, internette arama yapmayı akıl ederse, bu yazı önüne düşsün, o koca kafasına balyoz gibi insin diye paylaşıyorum burda!

    çocukların gerçekte öğretmenleri, akrabaları, hatta öz babaları tarafından 5'er 10'ar taciz edildiği ülkemde, sanaldan bişey olmaz diyen olursa bu yazının altında, peşin peşin belasını versin!

    hadi, kalın sağlıcakla!

    edit 1 : bkz. mesela video da 11:25 te oyunda "bir kızın nasıl yatağa atılacağı" konusunu açıklığa kavuşturan şahsın facebook profili görünüyor. (bilgi için @smsnprns 'a teşekkürler)

    edit 2: https://www.ihbarweb.org.tr/ adresine bu ve benzeri oyunlarla ilgili şikayette bulunabilirsiniz. (bilgi için pogaca memet'e teşekkürler)

  • 2. 4 evime 4 karıma ayrı ekip gönderdiler

    adam alenen medeni hukukla, biz türk halkıyla, cumhuriyet kazanımlarıyla falan taşak geçiyor lan.

    vay anasını.

  • 3. boşanma oranlarının artma sebepleri

    insanların eskisi kadar korkak olmaması.
    eskiden boşanma azdı da herkes çok mutluydu, şimdi yozlaştık öyle mi?
    güldürmeyin beni.
    boşanma nimettir nimet. bunu da en iyi aile içi şiddet yaşamış evlat anlar.
    mutlu bir evliliğim, harika bir eşim var, bebek bekliyoruz, her şey çok güzel benim için. ve hayatımda başıma gelen en güzel şey nedir diye sorarsanız cevabım ne biliyor musunuz? annemle babamın boşanması. belki bu çocuk doğduktan sonra bile ben hala bu cevabı veriyor olacağım. çünkü o boşanma olmasaydı ben şu mutluluğu bulacak şansı asla elde edemezdim. hatta belki bugün burada bile olmazdım.
    cehennem gibi hayat yaşayıp buna katlanmak marifet değil. nineleriniz ne dayaklar yiyip susmuş, çok güzel olmuş değil mi? cefakar anadolu kadını payesi almış başına taç olarak. şanslı ise yaşlanınca durulan öküz dedeniz 80'inden sonra dizleri tutmaz olup bir bardak su için ona muhtaç olunca kıymeti bilinecek. siz de bunları mutluluk timsali olarak görüp duygulanacaksınız. yok artık öyle.

  • 4. cumhurbaşkanının 1903 liralık makyaj masrafı

  • 5. 2016 turizm krizi

    çomarların yönettiği zamanda her şey mükemmel gittiği, gelir çok arttığı için dış borç böyle göte girecek hokey sopası gibi seyrediyor değil mi sevgili kasaba çomarı? ülkeyi tekrardan kalkındıracakmış sanki daha önce kalkındırmış gibi. naaptınız ihracat mı arttı, dış ticaret açığı mı azaldı ne oldu? 15 sene önce üretip dışarı satamadığımız neyi üretir ve satar olduk, ne kadar ekstra gelir elde ettik? bu kadar ekstra gelir elde ediyorsak dış borcumuz neden 400 küsür milyar dolara çıktı? ustelik de neredeyse son 10 yıldır milli gelir yerinde sayar hatta gerilerken?

    [http://www.google.com/…&hl=en_us&dl=en_us&ind=false http://www.google.com/…&hl=en_us&dl=en_us&ind=false]

    http://www.tradingeconomics.com/turkey/external-debt

    neyse böyle durumlarda ağız ağıza verip polemiğe girmeye gerek yok. zaman her şeyin ilacı. bekleyip görelim. siz haklıysanız gelir artışı devam eder, "istikrar" sürer, çomarlar olarak siz de bize nispet yapa yapa gider hırsıza çocuk sikiciye oy vermeye devam edersiniz.

    ama eğer biz haklı çıkarsak ve çomarlar açlıktan nefesi kokacak duruma gelirlerse ise o linkini verdiğin tuik istatistiklerini götüne sokarsın çomar kardeşim. senin daha çok etkilenir dediğin eğitimli muhalif kesim ise en kabadayı bir white macchiato az içer sizin gibi aç kalmaz. o da eğer yurtdışında iş ya da okul bulup gitmezse.

    tekrarlıyorum, bokunuzda boğulacaksınız niteliksiz kasaba çomarları.

  • 6. survivor 2016

    ezgi'nin ağlamasının sebebi yenilmesi değil, atakan'ın ona kardeşim diye hitap etmesi. (bkz: friendzone)

  • 7. babama laz mıyız türk müyüz diye sordum

    medyaya yanlış lanse edilmiştir. doğrusu;

    baba biz hırlı mıyız olacaktı. hep deyiştiriyolla.

    cevabı müslümanım de geç'tir tabi ki.

  • 8. denize atiba mı düşse kurtarırsın gomez mi

    benim bildiğim atiba gomezi de kendisini de kurtarır.

  • 9. 17 nisan 2016 alaçatı rezaleti

  • 10. 17 nisan 2016 ahmet hakan köşe yazısı

  • 11. atv'nin google self-driving bike haberi

    https://www.youtube.com/…zpnwzex9s&feature=youtu.be

    şu yukarıda yer alan video google tarafından 1 nisan şakası olarak hazırlanmıştı. az önce tv'de zap yaparken ilgimi çekti atv haberde kaldım. baktım mallar google'ın 1 nisan şakasını gerçek sanmışlar, bugün yani 17.04.2016 tarihli yayında haber yapmışlar.

    gazeteciliğin erdemlerinden birisi olan araştırmacılıktan yoksun haber programı yapımcıları; lan bari videoyu sonuna kadar izleseydiniz de sonunda ki "1 nisan" ibaresini görseydiniz ya da altta yorumlara baksaydınız da şaka olduğunu çıkarabilseydiniz...

    haberin videosuna denk gelirsem onu da eklerim.

    edit: oha ya oha haberde daha önce star'ın yayınladığı aynen bu videoyu kullandılar... salaklar; https://www.youtube.com/…cqqlnlkv8&feature=youtu.be

    edit: star trollenmiş demedim ki ben, star'ın google 1 nisan şakasını haber yaparken kullandığı görüntüleri neredeyse olduğu gibi almışlar seslendirmişler diye ifade etmek istedim. videosunu göremedim ama birisi twitter'da fotoğraf çekmiş, görüntüsü;

    https://twitter.com/…adam/status/721745476991770625

    video editi: mal atv haberin trollenme videosu 2:30'dan itibaren.

  • 12. beşiktaş'ın büyük takım olmaması

    fener - cimbom derbisini ciddi ciddi dünya derbisi zanneden bir kimsenin açtığı başlık olsa gerek.

  • 13. etli çiğ köftenin yasaklanma sebebi

    orospu çocuğu esnaf yüzündendir. çok ahlaklı beş vakit namazında olan bu orospu çocukları konu para kazanmak olunca etin en ucuzundan, kalmışından, kediden köpekten çiğ köfte yapmaya başlayınca devletimiz de sikerim ızdırabını yasaklayalım gitsin deyince ortaya çıkan sonuç.

  • 14. tübitak'ın tillo evliyaları projesini kabul etmesi

    tübitak'ın (tam açılımı türkiye bilimsel ve teknolojik araştırma kurumu olan kurumun yani) “tillo evliyalarının kerametleri” isimli bir projeyi 2016 yılı ortaöğretim öğrencileri araştırma projeleri yarışması
    bölge sergisine davet etmesi olayıdır.

    çeşitli gazetelerde yer buldu bu olay. açıkçası sözcü abartması olabileceğini düşünmüştüm başta. ancak tübitak'ın kendi sitesinden de ulaşılabiliyor. şu linkten 98. sıradaki projeye bakarak görmeniz mümkün. başka buna benzer projeler de var tabi. mesela birisi de "aydınlatan ayak izleri" evliya menkıbeleri isimli bir proje. okulun da gurur kaynağı olmuş.

    tabi bu projelerin içeriğini bilemiyorum. türk dili ve edebiyatı alanında yarışıyor bu projeler. ve bu alandaki projelere bakıldığında da zaten genel olarak bir standartsızlık göze çarpıyor. yani şimdi evliya nedir, keramet nedir? bunları nasıl bir bilim kurumunun açacağı proje sergisine konu edebilirsiniz?

    bu aralar tübitak imam hatipler için müthiş bir sömürü kaynağı haline gelmeye başladı. bakıyorum da maaşallah ülkede bilim ve teknoloji alanında çalışmalar yapan insanları, gençleri desteklemesi gereken kurum bol bol bu tarz projelere yatırım yapmaya başlamış. anlaşılan cübbeli'nin isteği yerine geliyor. ülke bilimden, felsefeden ve teknolojiden bir bir elini çekip, kaynaklarını üfürükçülere harcıyor. çok güzel yoldayız çok. bu hızla gidersek on seneye kalmaz orta çağa dönmüş oluruz.

    edit: proje'nin içeriğine ulaşamadım. ancak sözcü'nün haberinde projenin içeriğiyle ilgili bilgi verilmiş. aynı haberde projenin bilimsel bulunmadığı için ankara'ya davet edilmediği belirtilmiş.

    benim asıl canımı sıkan mesele bu tarz projelere tübitak'ın verdiği desteğin gözle görülür ölçüde artması. kardeşim diyanetin müthiş bir bütçesi var. müthiş maliyetlerle sosyal tesis yapana kadar bir zahmet açsınlar böyle proje yarışmaları, onlar ödüllendirsin bu gençleri. tabi diyanetin varlığı bile ayrıca sorgulanmalı devleti laik, toplumu müslüman bir ülkede ama o aşamayı çoktan geçtik maalesef.

    evliyalarla, şeyhlerle, dervişlerle ilgili ülkede istemediğiniz kadar derleme var. bunlar ismi bilimsel ve teknolojik araştırma kurumu olan bir kurumun ilgilenebileceği şeyler değil. yapılmaya çalışan şey ise çok bariz. islam-bilim sentezi yaratmak. kimse kusura bakmasın ama bu iş kılıçdaroğlu- erdoğan çekişmesinden çok daha önemli bir mesele. böyle bir sentez yaratıldıktan sonra bu ülkede evrim teorisi anlatabilecek olan hocayı zor bulursunuz. ve yarın bir gün bu nesiller yetiştiğinde bilim ve felsefe tartışabilecek insanlar kalmayacak.

    insanların inançlarıyla ilgili hiç bir problemim yok. bilakis, asıl sıkıntı bu inançların devlet eliyle yönlendirilmesidir. bu ülkenin bir kurumu kimlerin evliya olduğuna, kimlerin kerametlerinin hakiki olduğuna mı karar verecek? bu ülkenin bir kurumu hangi inançların doğru olduğuna mı karar verecek? bu çok tehlikeli bir şey. hafife alınmamasını öneririm.

    edit2: tekrar bir entri girmek istemiyorum. bazı eleştirilere buradan bir iki şey söylemek istiyorum.

    şu ana kadar bu başlıkta yazılan eleştirilerden kabul edebileceğim tek eleştiri için bkz. #59987343
    maalesef projenin içeriğiyle ilgili güvenilir bir kaynak bulamadım. konuyla ilgili tek bilgi çeşitli haber kaynaklarından aldığımız bilgi. onda da projenin tam da isminde geçtiği üzere evliyaların kerametleriyle ilgili olduğu belirtiliyor. bunu birinci entride de söylemiştim gerçi. eğer o entride bahsedilen şekilde bir çalışma olsa, değerli bir çalışma olacağını ama yine de tübitak'ın değil de başka kurumların bu tarz araştırmaları değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. yazara da haklı eleştirisinden dolayı teşekkür ediyorum.

    geri kalan eleştirilerden birisi bunun da dahil her şeyin bilimsel bir çalışma olabileceği yönünde. bu doğru değildir. yanlışlanamayacak şeyler bilimsel bir gerçekliğe doğru yol alamaz. konuyla ilgili olarak (bkz: garajımdaki ejderha)

    bir diğeri tillo'yu bilmememle ilgili. evet sevgili yazarlar, tillo'yu bilmiyorum. bu başlığı açabilmek için illa ki tillo'yu bilmem gerektiğini de düşünmüyorum açıkçası. zira bir proje dünyanın belli bir yerinde yapılınca bilimsel, başka yerinde yapılınca bilimle alakasız olmuyor. cübbeli ile ilgili verdiğim link ise bir zihniyetle alakalıdır. bilimse bu da bilim diyerek tamamen inançlarla açıklanan ve kıymeti kendinden menkul fikirlerin bilime sokuşturulmaya çalışılmasıdır. iki meselenin alakası da budur.

    bir yazar arkadaşımız da meseleyi evliya çelebi ile karıştırmış. burada mesele bahsi geçen kişilerin isimlerinin evliya olması değil. mesele dini görüşlerini bilimle karıştıran öğretmenlerin çocuklara böyle bir çalışma yaptırmaları. şüphesiz bu meselenin en büyük mağdurları da o çocuklar. ve evet, evliyaların(?) kerametlerini(?) araştıran bir proje bilimsel olamaz. toplumdaki velilik kavramını inceleyen, toplumca veli olduğu düşünülen kişilerin öğretilerini inceleyen bilimsel çalışmalar elbette yapılabilir. ancak kerametleri incelemek bilimsel olamaz. çünkü daha en başta kerameti bilimsel olarak tanımlamanız gerekir ki keramet denilen şey tanımı gereği olağan dışı, açıklanamayan güçleri içerir. bunun nesini bilime yanaştırmayı planlıyorsunuz açıklayabilirseniz sevinirim.

  • 15. beşiktaş puan kaybetsin diye dua edeceksiniz

    mükemmel bir ileri görüşlülük örneğiymiş gibi lanse edilen söz.

    beşiktaş dediğin toplam 13 kez şampiyon olmuş bir kulüp, şampiyonluğa oynaması da gayet doğal.

    ben de yapayım birkaç tane, ileride futbol duayeni ilan edilirim belki.

    "gün gelecek, küme düşecek diye dalga geçtiğiniz galatasaray puan kaybetsin diye dua edeceksiniz." (fenerliyim ama gün gibi ortada bunun olacağı, olmayacak diyen fanatiktir.)

    "bugün premier ligde ilk 10'da zor yer bulan chelsea, gün gelecek rakiplerini eze eze şampiyon olacak."

  • 16. erkeğin kalktığı koltuğa oturmak zinadır

    yakında bunlardan birisi "tüm kadınlar orospudur ve tüm çocukları sikebiliriz" şeklinde demeç verecek ve geriye konuşacakları bir şey kalmayacak diye endişeleniyorum. şu an ortam bu kadar rahat onlar için.

  • 17. düşlenen kızın özellikleri

    "beğendiğiniz bedenlere hayalinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz."

    william shakespeare'e ait olduğu söylenilen bir söz.

    ben yaptım, siz yapmayın. birini olduğu gibi kabul etmek gerekiyor, o şekilde sevmek sevmelerin en tehlikesiz olanı.

  • 18. 3.5 milyar kadın varken 1 tanesi için ağlamak

    dunyanin en sacma olayi. kaldir kafani bi bak be kardesim. dunya kadin nufusu olmus 3.5 milyar. fransizi, almani, rusu..

    cikar su at gozluklerini. bi kezban icin aglamaya, dert edinmeye deger mi? degmez. 3.5 milyar kadin 7 milyar meme demek.

  • 19. evde kertenkele bulmak

    öyle bir yazmis ki millet, zannedersin komodo ejderi var evinde. kardesim birak yasasin hayvan. haserileri filan yiyor.

  • 20. ölülerin çöpe atılmamasının sebebi

    mikroptan kırılmayalım diye olabilir mi mesela diye düşündüren ifade.

  • 21. porno film izleyene 9500 tl veren gece kulübü

    yıllardır bedavaya çalışmışız amk

  • 22. turgut özal'ın öldüğü gün yapılanlar

    23 yıl önce bugün yapılanlardır.

    misal ben ateri salonundaydım; folyodan yaptığım jetonu, salon sahibi erol abi'ye çaktırmadan makinaya atıp bir can daha almaya çalışıyordum. oyun da ya mustafa'ydı ya da street fighter. bi an ortalık karıştı özal ölmüş falan lafları; özal'dan falan pek anladığım yok ama cumhurbaşkanı olduğunu bilecek bilinç seviyesindeyim. eve gidip anneme pazartesi tatil olur mu diye sormuştum.

    tek derdim okula gitmemekmiş; keşke öyle kalsaymış.

  • 23. 17 nisan 2016 fenerbahçe mersin idman yurdu maçı

    türk dizisine dönmüş maç. kim kime sarılıyor, kim kimi seviyor, kim sevmiyor, kim ıslıklanıyor, kimin eli kimin cebinde belli değil amk.

  • 24. bim'in 1 kiloluk nutella getirmesi

  • 25. tanımadığı insanlara kentkart basan enayiler

    senin gibi insafsızlar yüzünden içimdeki insan sevgisini öldürmeyeceğim o yüzden o enayi ben oluyorum varsın 1-2 lira kandırsın. ne olacak ayda yılda bir denk geliyor bana zararı dokunmaz. böyle yapmaya devam edersem bir gün gerçekten kartını unutan ya da parası olmayan birine denk gelirim. o insanlar için yapmaya devam edeceğim. ama insanlara enayi demek zehirlenmiş bir vicdan göstergesidir. böyle vicdanım olacağına enayi olmayı şeref sayarım.

  • 26. erken evlenin hem de en az 5 çocuk yapın

    kısaca "hayatınızın içine sıçın ki güzel bir hayata ancak öldükten sonra kavuşacağınıza inanmaya devam edin. tıpkı dedenizin dedesi gibi, kıpssss ;)"

    erken evlen ve beş çocuk yap bacım, aynen, hayatının en güzel yılllarını çocuk dırıltısıyla, çocuk bakmaktan işe gidemeyeceğin için kocandan beş kuruş beklemekle, sabahtan akşama kadar eşşekler gibi ev işi, çocuk bakımı, yaşlı bakımı, yemekle uğraşarak tüket, 30'unda pertin çıksın sonra dua günlerine filan sar. sakın okuma, çalışma haa, gözün açılmasın, maddi güvencen olmadı için tekmeyle kemerle dayak yesen bile boşanama, iyi bir kul olup geber git öyle. kocan da tek maaşla evi döndürmek için bulduğu her işte it gibi çalışsın, akşam basık ve havasız evinizde 7 nüfus etsiz nohutunuzu yedikten sonra koltuk örtülü ucuz çekyatlarınıza sığışıp hipnotize olmuş gibi acun programına bakın. mel mel bakın böyle, mel mel. iyice bakın ki siz ayda bir bim'den ısıl işlem görmüş sucuk alıp yerken şunun gibiler california sahillerinde pina colada zıkkımlansın her gün. köyden yollanan tarhanaya 1 ekmek doğrayıp yedirerek çocuk büyütün. sonra büyük oğlan liseyi bitirebilirse askere gitsin, gelsin tavukçunun yanına çırak olarak girsin, bir kız bulun ona da, pek tanımadığı kızla "seni seven kalbim sana deli oluyor anlasana" çalarken ilk dansını yapsın borç harç tuttuğunuz düğün salonunda. düğünden 9 ay sonra abdullah mira bebek gelsin dünyaya, tabi devlet hastanesi doğumhanesinde suriyeliler'den yer kalırsa. bu düzen aynen devam etsin. aynen karşim, erkenden evlenin, şu hayatta bi skim yaşamadan da geberip gidin. geberince cennete gideceksiniz hem sevinin lan.

  • 27. 46 yok olan

    bugün ilk kez izlediğim ve uma thurman' ın oyunculuğunu beğendiğim dizi.

    ayrıca kanzuk' un 20 sene sonraki halini de dizide görebilirsiniz. yaralı bir şekilde evde yatan şişko adam.

  • 28. hatunların efendi adam yerine piç tercihi

    bizim kizlarda algi "beni ezmesi beni sevdiginin ve ilgilendiginin gostergesi boylece kendimi onemli hissedebiliyorum ayrica beni ezebilen erkek beni koruyabilir de".. bakmayin burda "biz pijjleri diil giriskinliri siviyiriz" diyen cakallara.. siz ezilmeyi seviyosunuz kizim ezilmeyi.. ezilmediginiz zaman bu kil kuyruk beni koruyamaz, bana sahiplenmiyor seklinde olusmus zavalli bir ozguvensizligin esirisiniz

  • 29. mersin sahilinin abartılmış bir balon olması

    balonunu falan bilmem de bu sabah gördüğümde bok götürüyordu burayı. bugün çektiğim birkaç resmi paylaşayım:

    http://i.hizliresim.com/laz8ko.jpg
    http://i.hizliresim.com/1vwa1j.jpg
    http://i.hizliresim.com/v52akz.jpg

    çok ciddi bir çöp sıkıntısı var. çöp kutuları yetersiz, millet çöpünü ortalığa atacak kadar öküz ve belediye çalışmıyor. acaba bilinçli olarak mı bu halde bırakılıyor merak ediyorum...

  • 30. sulayınca boyu uzuyor diye bitkilere canlı demek

  • 31. 2016 yılında ingilizce bilmeyen insan

    2016 yılında hada yaşadığı ülkenin resmi dili bilemeyenler olduğu sürece çok doğal olarak gördüğüm durum.

  • 32. gözlüksüz lenssiz mükemmel gören insanlar

    cok uzagi goremiyorum iste gözlük kullanmadan da araba kullaniyorum diyen insanlarin tabi ki umurunda olmaz. lens kullanmadan ayni oda icinde ananla babanı ayirt edemeyecek kadar bozuk olsun da o zaman goreyim nasil umurunda olur.

  • 33. japonya depreminde sokakları saran köpük

    bilim yalancı güneş'i açıkladı, hareket eden taşlar'ı açıkladı, yerçekimi dalgaları'nı buldu, higgs bozonu'nu buldu, binlerce hastalığa çözüm bulup, milyonlarca keşif ve icat sağladı. ancak insanlar hala "bilimin açıklayamadığı şeyler"den bahsediyor. keşke birileri de bilimin açıkladığı şeylerle ilgilense. ortalık cahil kaynamasa.

    edit: haklısın dostum bu allah ol dedi oldu ateyiz bilim adamlarını kim sikler? hem açıklanamayan bir sürü olay var. koca ayak, hitler'in cesedi, uzaylılar falan... aq yerinde herkes takmış paranormal, esrarengiz olaylara. bi kere de bilimin açıkladıklarını öğrenelim. ama google'a yaz bakalım yine ne çıkıyor...

    ama işte bu da açıklanana kadar tatavalar devam edecek. acaba kaç kişi kıyamet alameti, allah'ın imansız japonları cezalandırması ya da cinler, uzaylılar, zinalar falan diyecek.

  • 34. beşiktaş

    fenerbahçe'nin 6'da 6 yapması halinde bile, kalan 5 maçında 11 puan çıkartsa dahi şampiyon olacak takım... ayrıca lig istatistiklerine bakıyorsun, zirvede hep beşiktaş var ama buraya gelip afedersiniz sığır gibi hala 'beşiktaş hakemlerle kazanıyor, federasyon ittiriyor' gibi aptalca yorumlar yapılıyor...

    yeminle troll müsünüz, sığır mısınız çözemedim... gerçi sığır bile bi yere koysan ahırının yolunu bulur bunlar bulamaz...

  • 35. bana maval okuma'nın ingilizcesi

  • 36. hayata 1-0 önde başlayıp 5-1 geriye düşmek

    üzücü bir durum. hayata 1-0 önde başladım diye sevinirken bir bakıyorsun 20 sene içinde 5-1 geriye düşmüşsün. farkın daha açılmayacağının da garantisi yok. hayata önde basıp tam saha pres yapılarak fark kapatılabilir ama belli de olmaz ne olacağı. göreceğiz. evet.

  • 37. birlikte yaşanılası dizi karakterleri

    (bkz: joey tribbiani)
    (bkz: chandler bing)

    evet.

  • 38. 17 nisan 2016 eskişehir depremi

    cok kisa ama sert salladi.

    yalniz baslik 3 dk once acilmis, deprem 2 dk once oldu. nasi beceriyosunuz olum bu isi ya?

  • 39. atiba hutchinson

    aga bence bu adam 41-42'ye kadar oynar, beşiktaş'ta jübile yapar, sonra forması emekliye sevkedilir, vodafone arenanin bir yerine asılır, sonra teknik ekibe girer, sonra bir gün ölür ve nevzat demir tesislerine gömülür, beşiktaş meydanına da türbesi yapılır.

    ek:girdiğim entryi okudum, kendi kendime o kadar gaza geldim ki şimdi kartal yuvasına gidip formasını alıyorum.

  • 40. diego ribas da cunha

    neden mi istenmiyor diego?

    anlatayım.

    diegonun sırtındaki formanın numarası ne? 10

    biz diego'dan önce kimi izledik o formayla? alex de souza

    ondan alex olmasını, 20 gol 20 asist yapmasını beklemiyoruz elbette.
    alex gibisi kolay gelmez.

    sayının da önemi yok, düşmeden şut atsın istiyoruz örneğin. ara pası versin, ceza sahasına kat eden adama şutluk top atsın istiyoruz, topu her alışında şimdi düşecek diye korkmayalım istiyoruz.

    atağı olgunlaştırmasını değil, şuta dönüştürmesini istiyoruz.

    istiyoruz değil artık, istiyorduk.
    olmadı.

    zaten bizden sonra antalyaspor'a gitse şaşırmayacağım bir adamı istemememizden daha doğal ne olabilir ki?

    ama şunu da söylemeden geçmeyeyim. kendisinin suçu yok. fenerbahçe'nin bu halinin sorumlusu, temmuz'da ağustos'ta "perreira'nın en büyük transferi digeo" haberlerini servis edenlerdir . onlar ki futboldan da herşeyden de anlarlar. diego'yu da perreira'yı da tek başına göndermiyoruz. aziz yıldırım sözünde durup, sezon sonunda gidecek.

  • 41. lsd'li kızın penisi ejderha başı sanması

    lsd i ışid diye okuyan tek değilimdir.

  • 42. spor tarihinin en loser takımları

    (bkz: benfica)

    ben demiyorum, benfica taraftarı portekizli arkadaşlar diyordu, baya da üzülüyorlardı hatta.

    bu dramın arkasında yatanlar için, sizleri 2013 yılına alalım. avrupa ligi'nde fenerbahçe'yi yarı finalde eleyen benfica o sezon finali chelsea'ye, ligi sondan bir önceki hafta porto'ya karşı yenilerek, portekiz kupası taça de portugal'ı da finalde vitoria guimaraes'e hediye ederek bir haftada bir çuval inciri berbat eder.

    üstelik üç maçı da 2-1 kaybediyorlardı, hatta bu maçların ikisinde 1-0 öne geçiyor, chelsea'ye karşı da hemen 1-1 yapıyordu 60 civarlarında. işin dramatik yanı da chelsea ve porto maçları 90+larda, guimaraes maçı da 80+da gidiyor.

    böyle yani, adamlar da iyi bahtsız.

    ha bahtsızlık portekizlilerin suyunda var derseniz, fişek gibi olan, tarihin gördüğü en güzel kadrolardan olan euro 2000 (abel xavier'in yarı finalde fransa'ya karşı altın gol süresinde elle oynamayla penaltı yaptırdığı) ve euro 2004 (portekiz'deki malum, yunanistan estadio da luz'da yeniyor portekiz'i çatır çatır ilk ve son maçta, bütün ülke şok) portekiz milli takımlarının kaderleriyle başbaşa bırakayım.

    şimdi takılsın benficalılar gonçalo guedes çok yetenekli, aman krişştianu rronalduu bizim gururumuz falan diye.

    niye bu kadar uzun yazdım ben de bilmiyorum.

  • 43. rıza sarraf'a şeref madalyası takmak

    burası adam gibi bir ülke olsaydı bu hödük herhangi bir röportaj verecek konumda olamayacağından kayda değer olmayan bir açıklamadır.

  • 44. tarihte gerizekalılık yüzünden yıkılan ilk devlet

    osmanlı değildir.

    osmanlı 1900'lere geldiğinde zaten bitmişti. uzatmaları oynuyordu.

    osmanlı şanslı bir devletti. avrupa'daki muadilleri osmanlı'dan 100 sene önce yıkıldı ya da evrimleşti(fransa krallığı 1789'da cortladı, birleşik krallık demokrasiye geçti).

    osmanlı'nın ömrünü uzatan avrupa içindeki çekişmeler ve avrupa-rus çekişmesiydi.

    zaten almanlar kazansaydı, osmanlı'nın ömrü yine uzayacaktı

    tarihte gerizekalılık yüzünden yıkılan ilk devletin eli kulağındadır. güney komşusunda iç savaş çıkardığı için her gün şehirlerinde bomba patlayan bir ülkedir bu. kurucusu 100 sene önce muasır medeniyeti hedef göstermişken, kendisi çöl bedevisi olmayı hedefleyen ülkedir bu.

  • 45. justin trudeau'nun kuantum cevabı

    yalan yok kıskandım kanadalıları, adam hem bilgisayardan anlıyor hem de cayır cayır ingilizce konuşuyor.

    (bkz: kısmet)

    edit: iki adet bilgilendirme mesajı aldım, ilki, kanada'nın resmi dili zaten ingilizceymiş ondan cayır cayır şeyediyomuş adam, ikincisi annem orospuymuş, ki bu üzücü bir durum.

  • 46. mevlüt yüksel'in 2. defa zdf önüne gitmesi

    troll eylemi.

    lütfen bu saçmalığa haber, bu adama muhabir demeyin.

    sözlükteki ak troll neyse bu adam da o.

  • 47. ekşi itiraf

    su dunyada her turlu bilim insanina saygi duyarim ama jeologlara ve arkeologlara ayri bir saygi duyarim. adam sahilde bir kaya parcasi buluyor, ufak bir cekicle bunu eseliyor, kendince ona bazi testler yapiyor ve "hmmm burada 260 yil once 7.2 siddetinde deprem olmus. bu deprem 45 saniye surmus" gibi net tespitlerde bulunuyor. ben ayni kayayi eseleyince yaptigim en buyuk tespit "ustum basim toz oldu yine" oluyor.

    arkeologlar eski sehirlerin kalintilarinda butun gun kazilar yapiyorlar. adam bir dis tanesi buluyor ve bunu inceleyip "25-30 yaslarinda bir erkek...sebzeyle beslenmis....kalp krizinden gitmis" gibi tespitler yapabiliyor mesela. aklim hayalim almiyor bunlari. ben ayni dise bakinca "herif on bin yil once dislerini neyle fircalamissa artik hala curumemis" diyorum.

    jeoloji konusuna hep merakliydim ama dogrusunu soylemek gerekirse hicbir zaman bu merakimi yenmek icin somut bir harekette bulunmadim. bugune kadar jeoloji bilimini daha iyi anlamak icin yaptiklarim bu konuda yapilmis bazi belgeselleri patlamis misir esliginde izlerken "vay be" deyip 1 saat sonra anlatilan konuyu unutmus olmaktan ibaret. ornegin depremleri durdurmak icin fay hattina cimento dokmenin sacma bir fikir oldugunu anliyorum ama fay hattinin tek seferde mi kucuk parcalar halinde mi kirilmasina tam olarak neyin sebep oldugunu tam olarak anlamiyorum. aslinda deprem oldugunda atimla birlikte tek seferde kocaman bir toprak parcasinin "hoop" diye atlamak yerine neden saga solla sallandigini da anlamiyorum ya neyse. ogrenecek daha cok seyim var.

    sonunda jeoloji konusunda bilgimi arttirmak icin bu yastan sonra bu konuda birkac universite dersi almaya karar verdim. bir sorun vardi o da disardan universite dersi almak oldukca pahali olabiliyor. ornegin abd'de cogu ders 3 krediden olusuyor ve kredi basi ucret 200-300 dolar civari olduguna gore bir ders neredeyse bin dolara geliyor. calistigim sirket mudurun onayi oldugu surece egitim ve kendini gelistirmeye harcanan paralari karsiliyor ama mudurume gidip "jeoloji dersi almak istiyorum" dedigimde ilk tepkisi "kardes, senin yaptigin isle jeoloji arasindaki alaka bir baleciyle bir ormanci arasindaki alaka kadar, nereden esti? seni hangi deli sikti?" mealinde bir cevapti. en azindan ben boyle tercume ettim.

    ben de artik "nasil olsa kaybedecek bir seyim yok" diye allah ne verdiyse vurayim dedim ve artik nereden cesaret geldiyse, "bunyesinde binden fazlasi phd'li olmak uzere 20 bin ar-ge'ci muhendis calistiran bilimle ic ice bir sirkette boyle bir zihniyetle karsilasacagim hic aklima gelmezdi. sonucta kendi alanin disinda bir bilim dalinda uzmanlasmak insanin bilim disiplinini ve dusunce seklini gelistirir" mealinde bir seyler soyledim. normalde zaten bu tur karsi cikislar yapmamiz ve kendimizi ezdirmememiz konusunda bizi cesaretlendiren ve surekli tembihleyen mudur ikna olmus olacak ki sonunda kendisine verdigim formlari imzaladi.

    sonra sirketin ufak ama gorkemli kutuphanesine gidip oradaki yuzlerce bilgisayar kitabi (allah bilir o kitaplar 100 farkli konudan bahsediyordur ama benim gibi cahile hepsi ayni) arasinda zar zor da olsa bulabildigim birkac jeoloji kitabina el koydum ama olayi "bilale anlatir gibi anlatabilecek" bir kitap bulamadim. kutuphaneye bakan elemana "kardes biz deprem bolgesinde yasiyoruz ve insan kaynaklari olarak bu konuda bilinclenmek istiyoruz. jeoloji konusunu soyle guzelce anlatan baska kitaplar istetebilir miyiz?" dedim ve su anda hala arastiriyorlar.

    istedigim derslere kayit oldum ama dersler birkac ay sonra baslayacak. simdilik jeoloji bilgim "nasip iste" seviyesinde. mesela gecen gun kiz arkadasimla deniz kenarina gittik ve bir yerden sonra durup dururken kumsal sona erdi ve kayaliklar basladi, 50-60 metre bu sekilde devam ettikten sonra yeniden kumsal basladi. kiz merak edip "burasi neden boyle?" diye sorunca "jeoloji iste, ne dersin" diyerek onu muthis bilgimle aydinlattim ve ufkunu 4 katina cikarttim (!). o da gozlerimin icine bakip "ha, oyle mi?" dedi ve ben daha da batmadan konuyu degistirdi.

    yasadigim yer bir izlanda olmasa da volkanik aktivitenin dunya'da en yuksek oldugu yerlerden biri. sirf bu eyalette bircogu aktif olmak uzere 40'dan fazla volkanik dag mevcut ve komsu eyaletleri filan da ekleyince bu sayi katlaniyor. plajda takilirken topragi biraz eseleyince volkanik kayalar buluyorsunuz. bu biraz eglenceli olsa da yukarda dedigim gibi jeolojiden cakmadigim icin tam tad alamiyorum.

    ayni zamanda bolge dunya'nin en buyuk deprem bolgelerinden birisi. gecen baska bir entry'de de anlatmistim ama cascadia fay hatti 1200 km uzunlugunda ve tek seferde kirilmasi bekleniyor. referans olsun diye soyle soyleyeyim, ayni uzunlukta olan ve erzincan'dan istanbul'a kadar uzanan kuzey anadolu fay hatti su ana kadar 7 parcada kirildi ve her bir kirilma 7 ve uzerinde buyuklukte deprem ortaya getirdi. son parca kirilinca da beklenen buyuk istanbul depremi olusacak. simdi de erzincan'dan istanbul'a kadar olan hattin tek bir seferde kirildigini dusunun (dusunemedim). ortaya 2011'de japonya'da yasanan felaketin aynisi yani 9 buyuklugunde ve 5 dakika surecek bir felaket cikiyor.

    neyse belli bir yastan sonra kendi alanin olmayan bir bilim dalina merak salmak biraz garip geliyor. alismadik gotte don durmaz derler ya, insan 30 yasindayken cocuk parkina gidip salincakta sallaniyor gibi bir hisse yakalaniyor. kendi bolumunde master/doktora yaparken bu his olusmuyor ama kendi bolumunle uzaktan yakindan alakasi olmayan bir bolume baslayinca isler degisiyor. psikoloji nerde, jeoloji nerde. ben kayalarla oturup dertlerini mi dinleyecem?

    bir de astonomiye merak salip teleskop alma hikayem var ki bu ayri bir entry'nin konusu. youtube acayim da misir patlatip biraz belgesel izleyeyim bari. bu sirada cascadia depremi olursa da "rahmetli bok yoluna gitmis olsa da en azindan onu rahmetli yapan fay hattinin karizmatik bir ismi vardi" dersiniz.

    edit: daha entry'i bitirmeden ekvador'dan deprem haberi geldi. umarim can ve mal kaybi olmamistir.

  • 48. 51 sayfa yüksek lisans tezi yazan akademisyen

    çok ünlü bir fizikçi varmış, adam yüksek lisans tezinde "fizik budur" deyip tek sayfa kağıt vermiş. şu an fizik alanında adı duyulmayan biri.

  • 49. 2016 ekonomik krizi

    bu ülkedekiler haddinden fazla harcama yaptı ve sınırı aştılar ve bedelini ödeyecekler. siz kimsiniz ki çocuklarınızın bile eline pahalı telefonları veriyorsunuz. siz kimsiniz ki yüzbinlerceniz yüzbinlik arabalara biniyor. siz kimsiniz ki milyonlarcanız milyonluk evlerde oturuyor. siz amerika mısınız, siz ingiltere misiniz, siz almanya mısınız? siz hiçbir şey üretmeyen sadece harcayan bir toplumsunuz. şimdi fatura bir hayli kabarık ve yakında da parayı geri isteyecekler. işte bu borcun ödenme şekline kriz diyoruz.

  • 50. çocuklarla girilen komik diyaloglar

    baba : babacım biz annenle dışarı çıkıyoruz.
    ata (3) : ama ben ?
    baba : sen büyüdün artık evde kalabilirsin.
    ata : evet kalabilirim.
    anne : ama ata ben seni özlerim bizle gel sen de.
    ata : hayır anne ben evde kalabilirim
    anne : sen daha o kadar büyümedin bırakamam seni evde, tek kalamazsın...
    ata : bi dene, kalamazsam götürürsün