okula giderken tanık olduğum ve kayda aldığım olaylardır. videoyu entrynin sonunda paylaşacağım. kurumun ismi bambaşka bir şey de olabilir, zira tesisin üzerinde en ufak bir tabela dahi yoktu. birazdan değineceğim.
bu sabah ev arkadaşımla okula giderken etrafı çitlerle çevrili bi tesisten imdat çığlıkları yükseldiğini duyduk. arabayı tesisin önüne çekip güvenlik görevlisine ne olduğunu sorduğumda önemli bir şey olmadığını ve gitmemiz gerektiğini söyledi. adamın tavırları garip geldiği için "burası nedir?" diye sordum. özel bi tesis olduğunu ve yine gitmemiz gerektiğini söyledi, fakat ne binanın üzerinde, ne de kapı girişinde tesisin ne olduğuna dair en ufak bir tabela yoktu. durumdan iyice şüphelenip polisi çağıracağımı söyledim ve bana zaten bilgileri olduğunu ve birazdan geleceklerini söyledi. bu esnada kızlar sürekli pencereden çığlık atmaya devam ediyordu. ben yine de arayacağımı söyleyip 155i aradım. çıkan memura olaydan bahsedip bi ekip göndermelerini istedim. konuştuğum yetkili kişi ekip gelene kadar orada beklememizi rica etti. polis ekibi gelene kadar içerideki kişiler sert bir şekilde gitmemizi söylüyordu. beş dakika kadar sonra sivil bi araç gelip kapıdan içeri girdi. aracın plakasını alıp bi daha polisi aradık ve gelen kişilerin sivil polis olduğunu teyit ettik, fakat içeride bulundukları on dakika boyunca binaya girmek dışında hiçbir şey yapmadılar. kızlar hala çığlık çığlığa yardım istiyorlardı. kapıyı üstlerine kilitlemişler ve `soyunma odalarında kamera olduğunu, kendilerine işkence edildiğini ve aileleriyle görüşmelerine izin verilmediğini` bağırarak söylüyorlardı. bu esnada farklı ve diğerlerine nazaran daha ılımlı görünen bi güvenlik görevlisine çitlere yaklaşıp ne olduğunu sorduk. adam gizli bi rehabilitasyon merkezi olduğunu ve yine gitmemiz gerektiğini söyledi. on dakika kadar sonra sivil polisler binadan çıktı fakat değişen hiçbir şey olmadı. kızlar hala bağırmaya devam ediyordu. olayların iyice kontrolden çıkacağını fark edip orayı terk ettik.
ardından hukuki konularda yetkin bi arkadaşıma durumu anlattım ve bunu savcılığa taşımamı önerdi. bulunduğumuz yerden ayrılıp kocaeli adliyesine, savcılığa suç duyurusunda bulunmaya gittik. bu kısımdan sonra işler biraz daha şüpheli bi hal almaya başladı.
ilk önce a isimli savcının odasına giderek durumu izah ettik. bu savcı kişisi tarif ettiğimiz yeri tam olarak bilmediğini, b isimli savcının daha iyi yardımcı olabileceğini söyleyerek b savcısına gitmemizi söyledi. tamam deyip b isimli savcının odasına gittik ve durumu yine izah ettik. ardından b savcısı a savcısını telefonla arayarak neden bizi kendisine gönderdiğini sordu. kısa bi konuşmanın ardından cep telefonu çaldı ve c isimli ünvanını bilmediğim birisi b savcısına bi şeyler anlatmaya başladı. bu esnada b savcısı telefonu hoparlöre alarak bize dinletmeye başladı. telefondaki adam çocukların ifadelerinin alındığını ve bi sorun olmadığını söyleyip telefonu kapattı. `peki bu c kişisi hiçbir şey yokken bir anda konuştuğumuz savcıyı arayıp neden bilgi verdi? biz savcıyla görüşürken arka planda ne dönüyordu ve adam neden arayıp brifing verme ihtiyacı hissetti?`
savcı telefonu kapattıktan sonra bize dönüp tesisin mağdur ve istismara uğramış çocuklar için yapıldığını, gizli olması gerektiğini ve soruşturmanın devam ettiğini söyledi. ben de ilk önce soruşturma ne kadar sürecek dedim. bir hafta da sürebilir, bir ay da sürebilir, üç yıl da sürebilir dedi. soruşturmanın takipçisi olmak istediğimi söyleyince gizli yürütüldüğü için bunun mümkün olmadığını söyledi. ardından duruşmalara katılmak istediğimi ve bu tür olaylarda soruşturma sürecinin bir aciliyeti olduğu için aslında söylediği kadar uzun sürmediğinden bahsettim. bu söylediklerimden sonra sert bi ses tonuyla altı ay da sürebilir üç sene de, duruşmalara katılmak istiyorsan medyadan takip edip katılabilirsin dedi. bütün bu süreçte okul servisinin en arkasında koltuğa yayılmış bir dördüncü sınıf öğrencisi oturuşuyla konuşuyordu. pekala deyip odadan çıktık.
bütün bunlar yaşandıktan bir-iki saat kadar sonra ev arkadaşımın kullandığı aracın plakasını alıp babasına ulaşmışlar. arayan polis çekim yaptığımız için bizden şikayetçi olunduğunu söylemiş, fakat böyle bir durumu kayıt altına almak herhangi bir suç teşkil etmiyor.
bütün bunlar yaşanırken gerek benim, gerekse ev arkadaşımın kafasında bir takım şüpheli sorular belirdi;
- eğer burası bir devlet kurumuysa neden herhangi bir tabela yoktu?
- bu tesis bahsedildiği gibi legal olsa dahi yönetimdeki belli kişiler bu çocukları istismar ediyor olabilirler mi?
- yukarıda bahsettiğim c kişisi neden durduk yere savcıyı arayıp bilgilendirme yaptı?
- b savcısı neden bu kadar agresif ve kesinlikle aydınlatıcı olmayan bi tutum sergiledi?
- eğer bu yaşananlarda herhangi bir anormallik yoksa neden bizden şikayetçi olundu?
- kurumun bizden şikayetçi olması bi tür sindirme politikası mı?
videolar için (yer yer küfür içeriyor):
[1 http://sendvid.com/azay5de8]
[2 http://sendvid.com/m63qpvx0]
[3 http://sendvid.com/zmwjzv5z]
edit: twitter üzerinden kocaeli milletvekillerine aşağıdaki uzantılar aracılığıyla ulaşabilirsiniz:
fikri ışık @fikriisik
zeki aygün @aygunzeki
ilyas şeker @ilyasseker41
mehmet akif yılmaz @makif_yilmaz
cemalettin kaflı @ckafl
haydar akar @haydarakar
tahsin tarhan @tahsintarhan
saffet sancaklı @saffetsancakli
edit2: alternatif video linkleri;
1
2
3
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. kocaeli çocuk rehabilitasyon merkezindeki olaylar
-
2. 29 mart 2016 abd'nin türkiye'den ayrılın uyarısı
1) konu darbe değil, bu darbe mevzusu nereden çıktı onu anlamadım.
2) reza konusu ile alakalı değil.
olay akp değil yani.
sevgili arkadaşlar, dün biliyorsunuz ki rus askeri heyeti türkiye'ye geldi ve tsk ile görüştü. heyet bir süre burada, 1 nisan'da dönecekler yanlış bilmiyorsam.
abd ile rusya, suriye konusunda anlaştı. ışid'e de çökülecek bu anlaşma kapsamında.
dün türkiye'ye bir abd askeri kargo uçağının geldiğinden bahsediliyor(c17). tabi olay medyada yer bulmadı. ne geldi, ne gitti bilmiyoruz tabi.
olay şu, dış basından okuduğum kadarıyla, yakın zamanda ışid'e çok sağlam bir şekilde çökülecek. sonra devamı gelecek. türkiye'de de bir ton ışidçi olduğu da bilinen bir gerçek. kendisine karşı yapılan operasyonların intikamını, başta abd hedefleri olmak üzere, pek çok yere saldırarak almak isteyecek ışid. ondan dolayı da abd "kendi vatandaşlarını" korumak amacıyla, kritik bölgelerdeki personellerini ve onların ailelerini türkiye'den uzaklaştırıyor.
ekleme: benim tahminim bu yani. okuduklarımdan çıkardığım sonuç bu. en azından ilk 2 cümleye eminim. darbe olacak türkiye'yi terkedin demeleri mantıksız veya reza konusundan kaynaklı böyle bir şey yapmazlar. diğer yazdığım kısımdan da emin gibiyim ama kesin böyle de demeyeyim. yakın zamanda ışid'e karşı sağlam bir operasyon başlarsa, anlayın ki olay budur. işin sıkıntılı kısmı, biz yine risk altındayız, çünkü bir ton ışid'li var çevrede, devlet kanalından canlı bomba propagandası yapılıyor vs. bu ülkede kafayı yememek mucizedir.
ekleme2: bana 3 tane nerelerden uzak durmalıyız diye soru geldi. arkadaşlar bilmiyorum. sadece bir yorum yapmak istedim konuya, çok gizemli şeyler de değil yani anlattıklarım. bana hakan fidan muamelesi yapmayın lütfen. yazdığım her şey haber sitelerinde mevcut, onları bir araya getirdim. neticede ortadoğu'dayız, milyon tane oyun dönüyor bu topraklarda. belki de hiçbirimizin aklına gelmeyen şeyler oluyor şu anda. bilemeyiz. akp sıtayla, sokaklara çıkıp herkese şalom aleyke deyin diyerek de konuyu bağlamış olayım. -
3. zarrab konusu bizi ilgilendirmiyor
evet, uganda'yı ilgilendiriyor.
-
4. feministlerin dtcf'de meydan dayağı atması
kadınların dayak atarken sürekli kare tuşuna bastığı şeklindeki önermeyi doğrulayan hadise. yine de bu bölümü geçmişler.
-
5. 30 yaşına kadar annesiyle yaşamış adamı alma
eğer annesi yerine böyle bir kadını tercih edecek biri varsa onun adamlığında sıkıntı vardır, kaşmerler alabilir.
-
6. memurlara yeşil pasaport verilmemeli
sözlük ergenlerinden bir farkı yokmuş bakanın. sanayicilere de verelim demek yerine memurun hakkını gasp edelim diyor. ne desem gg.
-
7. obama rte'yle resmi olmayan görüşme yapacak
manhattan 5. cadde 23.sokağın önündeki burger king'de buluşacaklarmış. aşırı samimi bir görüşme bekleniyor tabi.
-
8. hasta oğlu acı çekmesin diye öldüren baba
ulan burada tespit kasanların kaç tanesini çocuğu veya karısı kızı var çok merak ediyorum. kanser diyor kanser! gözünün önünde acı çeken bir oğlu var. olm bakın adamın yaptığını savunmuyorum ama insan psikolojisi bu, sen burdan baktığında ''oooha lan oğlunu öldürmüş'' diye ahkam kesiyorsun. allah bilir o adam kaç aydır, kaç senedir ne bunalımlarda, nasıl psikolojisi bozulmuş. neyse adamı göndermişler hapse gitmiş cezasını çekecek fakat siz buradan sikik sikik konuşacağınıza yarın öbür gün böyle bir şeyin başınıza gelme ihtimalini düşünün.
edit: oğlu 23 yaşında gencecik çocukmuş bir de, acım daha da katlandı. -
9. 30 mart 2016 askeri müdahalesi
(bkz: abi geç oldu yat istersen)
-
10. borcunu istemeye çekinen insan
benim o. borç isteyene hayır demeyi öğrenemediğim gibi borcunu ödemeyenden borcunu istemeyi de öğrenemedim. borç isteyen varsa çekinmesin söylesin.
edit: başlıkta "alacak" yerine "borç" yazdığım için kendimi dövdüm, yeter vurmayın uleyn. -
11. malatya gaziantep pastanesi rezaleti
1 liraya satılan plastik saklama kutularından 10-15 tane alamayıp pastaneden kutu dilenen bir çiftin dramı. adam ne bilsin içine ne koyacağını? yiyen de diyecek ki falanca pastanenin böreğine bak kayış gibi. kafanız mı güzel haplanıp haplanıp buraya entry mi giriyorsunuz anlamıyorum ya.
-
12. izmirli gençlerin periscope'taki ev partisi
nasıl gay olunur?bilen yeşillendirsin aq!
-
13. kanser olan oğlunu acı çekmesin diye vuran baba
19 yıldır doktorum. 4 ay önce annemi pankreas kanserinden kaybettim. akciğerine metastaz yapmıştı. profesör ölümünden iki hafta evvel evinize gidin, nasılsa doktorsun, takibini sen yaparsın, hiç değilse rahat ölsün benzerinde laflar etti.
bir akşamüstü iyice nefes alamaz oldu. ter içinde gözlerimin içine bakıyordu. hastaneye gidersek bir daha dönmeyeceğimizi biliyordum. evinde, yatağında ölmesine izin verebilirdim. yapamadım ve ambulansı çağırdım. 12 saat sonra hastanede kaybetmeyi seçtim yani. ciğerine sapladığımız tüm hortumlarla, iğnelerle....
gelelim haberdeki babaya. işte o babayı kimse anlayamaz. yaşamadan hakkında sadece fikir yürütebilirsin. konuşabilirsin. -
14. 29 mart 2016 karaman'da ikinci taciz skandalı
karaman halkının akp'li, çok muhafazakar ve islamcı olmasına rağmen halen daha sokağa dökülüp tepki vermemesine şaşırdığımız skandaldır.
çarşıdaki kitapçı kürt deseler yüzlerce adam ortalığın amına koyardı. maalesef. -
15. 29 mart 2016 ahmet şık'ın attığı tweet
verilen cevaplardan biriyle güldürmüştür;
"abi darbe olacaksa "matkap" de biz anlarız" -
16. gençken her haltı yiyip 30'da evlenmek isteyen kız
ön edit: öncelikle otu boku kadın düşmanlığı zanneden, tanım entry girmekten aciz, herhangi bir karşı argüman sunamayan gerizekalıları umursamayın.
---------------------------------------
şu yaşıma kadar hayatta öğrendiğim en önemli şeylerden birisi "kimseyi yargılamamak" olmuştur. isterseniz sokakta grup seks yapın amına koyim, sikimde değil. amaaa, öğrendiğim başka bir şey daha var, ki bunu hepiniz biliyorsunuz bence, en az yadırgamamak kadar önem arz ediyor:
(bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)
etrafınızda gençken her haltı yiyip 30'da evlenmek isteyen kız mı var? buyursun istediği haltı yesin, hayat onun kime ne? bana ne? sana ne? bize ne? kesinlikle karışmayın derim. kimsenin de öyle bir hakkı yok zaten. peki, bir zamanlar sizi reddetmesinin ardından "piç" erkeklerin peşinde koşup, hayatını mı yaşadı? hala sorun değil. hayat onun hayatı değil mi? evet, kesinlikle. ancaaak, bir süre sonra bu kız hafiften hafiften size yanaşmaya mı başladı? hah, işte orada duracaksın. bu andan itibaren size tavsiyem ondan kaçmanız, yüz vermemeniz, onunla muhatap bile olmamanızdır. neden mi? cevabı çok basit.
şu grafiğe bakın lütfen: http://www.hookingupsmart.com/…_curve1-1024x502.jpg
bu grafikte kadın/erkeklerin yaşa göre smv'leri (sexual market value = cinsel pazar değeri) açık ve net şekilde gösterilmiş. kadınlar için bu değerin tepe noktasının 23 olduğu ve zaman içinde değerin gittikçe düşeceği, erkek için ise 30-45 yaşları arasının değer anlamında maksimum zaman olacağı (tepe noktası 38) belirtilmiş.
yani gençler, genç kalanlar ve sayın romalılar, 20'li yaşlarında sizi sikine takmayan, istediği her haltı yiyen (afiyet olsun, acı biber çok yemesin ama ishal yapabilir), smv'si düşmeye başlayınca da "efendi" erkek kovalayan, bu nedenle sizinle iletişime geçmeye çabalayan bir kızı, bu sefer de siz siklemeyin. kesinlikle. ona vakit ayıramayacağınızı, enerjinizi boş işlere harcamayacağınızı, hayatınızda daha önemli şeyler olduğunu, başka önceliklerinizin olduğunu söyleyin. taksın sepeti koluna, o yoluna siz yolunuza... hem sana kız mı yok gardaş? olmaz mı, ohooo, sürüsüne bereket yahu.
erkeklere tavsiyemdir: kadın peşinde koşmayın, işinize gücünüze odaklanın, spor yapın, bir hobi edinin, kendinizi sürekli geliştirin. haa bir de, eşeklik etmeyin, sık sık annenizi arayın. -
17. duman'ın bazı şarkılarının mozart'tan iyi olması
-
18. karısının cinsel geçmişini bilmeyen erkek
karısının cinsel geçmişini bildiğini zanneden erkekten daha iyi durumdadır.
-
19. kadın sürücülerin arabalarına işaret koyulması
tabi canım o arkasından sövdüğümüz taksiciler, ticari araç sürücüleri, makas atan apaçiler hep kadın. haftada bir panik olup eli ayağına dolaşan kadın görüp de şikayet eden sizin algıda seçiciliğinize sıçayım. öbür ibneleri hergün görüyoruz yolda onları napacaz.
not: erkeğim -
20. kadınların stalking yapmaması
kadınların stalking yapmamasının tek nedeni söz konusu kadının ölü olmasıdır. aksi takdirde ben tersini yaşamadım.
-
21. küfürlü atasözü ve deyimler
yârı yâr olanın yâr sarar yarasını, yârı yâr olmayanın felek siker anasını.
-
22. yeni nesil kadınların zeki erkeklerle sevişmesi
çevremde gözlemlediğim gerçek. arabam evim var tipim yerinde hatunlarla muhabbetim okay ama hatunu eve davet etme noktasında problemler var. eskisi gibi değil. hatunlar araba maraba siklemiyor artık kendilerini eğlendiren zeki erkeklerle vakit geçiriyorlar. arabayı satıp espri yapma kursuna başladım.
-
23. kara paranın babaları pensilvanya'da duruyor
"zamanında bizzat kendim gidip kara para aklattım oradan biliyorum" derdi bizim bakkal rüstem olsaydı.
-
24. enpara.com
türkçe nedir ve nasıl kullanılır derslerine mazhar olası bir başlığı bulunan bankacılık sistemi.
cepteteb x faiz vererek? ee? faiz oranlarında üstünlüğü kaybettiği banka? özne nerde hangisi nesne?
hayır millete dilbilgisi takıntısı falan diye diye anlaşılmaz cümlelere imza atmaya başladınız.
"cepteteb'in 12,75 faiz vermesiyle artık vadeli faiz oranlarında üstünlüğü kaybeden banka."
gibi anlıyorum, teşekkürler bilgi için. -
25. batı'nın erdoğandan rahatsız olma nedeni
"demokrasi bizim için ineceğimiz durağa kadar bindiğimiz trendir. o durağa gelince ineriz," diyen bir adamın neresini seveceksin hıdır dayı?
-
26. bir kişinin paralel olup olmadığını anlamak
tecrube isteyen nitelikli bir istir.
bir kisinin paralel olup olmadigindan supheleniyoruz nasil anlayacagiz?
mesela patron size zam yapmadi. peki bundan kimi cikari var? ısrail mi? demek ki patron paralel.
mesela zarrab paralel mi? ırandan yatay gecen bir cizgi ciz. bir de amerikadan ciz. bu iki cizgi birbirine paralel. ıste hemen bulduk.
goruldugu gibi cokta zor degil. yeter ki isteyin. -
27. 29 mart 2016 şener şen'i yolda görmem
-
28. 29 mart 2016 escort rezaleti
asıl rezalet senin bu yaşına kadar iyi kötü hayata tutunup yaşamış olman ... dua et de sucuğu götüne sokmadılar.
şakaysa komik, ciddiyse daha da komik. -
29. 29 mart 2016 avusturya türkiye maçı
viyana'yı sonunda fethetmişiz sanırım avusturya kalesinde ramazan var.
-
30. köy imamının 14 yaşındaki kıza cinsel istismarı
8 yaşındayken, mahalle camisi imamı tarafından kuran kursuna giderken taciz edilen ve hayatı boyunca tecavüz korkusu ile yaşayan bir kadın olarak;
ne yazık ki bir daha asla hayatı eskisi gibi olmayacak başka akck'ler olması büyük acı veriyor bana. çocuklarınızı kız/erkek fark etmeksizin dincilerden koruyun! -
31. umutsuz kanser vakalarının harcadığı paralar
(bkz: that is the dumbest thing i've ever heard)
en son iki defa kanser tedavisi gören kardeşimin ilk rahatsızlığı için umut yok denmişti. daha çok küçüktü. çok para harcandı evet ama şu an gayet mutlu ve huzurlu. allah bozmasın. -
32. vodafone arena
torku arena, antalya arena ve timsah arena resimleri paylaşılıp eleştirilmiş stat. tabi bu denyolar stadı inşaatından, projelerinden beri takip etmediği için bilemiyor.
bak arkadaşım bu stat leş gibi kokan dere kenarı, ya da otoban kenarında yer almıyor. istanbul'un tarihi dokusunun bir parçası, saray kenarında, boğaz kenarında bir stat. öyle karman çorman modern bir dizayn olmazdı, yakışmazdı oraya. modası hiç geçmeyecek, modernliği çağrıştırmayacak etrafındaki tarihi dokuyla uyum sağlayacak bir stat inşa edilmeliydi. nitekim öyle de oldu. küfeki taşlarıyla, sütunlarıyla tam bir mimari eser.
mesela senin gibi adamlar şeref bey vodafone arena yerine antalya arena'yı tercih ederler;
senin gibi adamlar goodfellas filmi yerine 2015 yapımı mafya filmlerini tercih ederler.
senin gibi adamlar game of thrones yerine, muhteşem yüzyıl'ı tercih ederler.
senin gibi adamlar 1967 model impala yerine peugeot rcz'yi tercih ederler.
senin gibi adamlar zidane yerine sirk topçularını tercih ederler.
senin gibi adamlar zeki müren yerine demet akalın'ı tercih ederler.
senin gibi adamlar şener şen yerine şafak sezer'i tercih ederler.
üzülme, yalnız değilsin. senin gibi adamlar daha bile fazla. yalnız olanlar biziz. -
33. sabri sarıoğlu'nun m.city'ye transferi
aldığım duyumlara göre sabri, m. city için 15 milyon euroyu gözden çıkarmaya hazırmış.
-
34. abdullah gül gibi birisini arıyorum
izdivaç programındaki gelin adayının talebidir efendim. kendisine abdullah gül gibi bir koca aramaktadır.
link
şimdi abdullah gül gibi birisi nasıl olmalıdır bunun üzerinde bir çalışma yapmamız lazım.
1. gerçekten hayret edecek.
2. sürekli tebessüm edecek.
3. her belgenin tüm nüshasını sorgusuz sualsiz imzalayacak.
4. bulduğu her fırsatta "ben ak parti'nin kurucu üyesiyim" diyecek. -
35. kürt esnafın irlandalı turiste toplu saldırısı
hayırlı olsun kardeş yerleşik hayata geçmişsin.
-
36. recep tayyip erdoğan
amerikalı'nın " türkiye'de ordu yönetime müdahale edebilir" sözlerinden belli ki çok tırsmış olmalı ki soluğu orduyu ziyarette almış. " ordu komutanlarına olan sevgim aileme olan sevgimle aynı" diyor asdfgassdsd. bence boşuna telaş yapmışsın, ordu şu an için sana sorun çıkarmaz merak etme.
-
37. turkcell hatlarımızı iptal ediyoruz kampanyası
başlığın soldan düştüğünü görünce bugünün ilk entrysini atarak uplamak istediğim konu.
ayrıca iş dolayısıyla mecburi olarak kullanmak zorunda kaldığım 14 adet turkcell hattımı da gerekli araştırmalardan sonra uygun yolu bulduğumdan dolayı bu gün gün içinde gıcıklık olsun diye toplu halde değil de teker teker arayarak iptal ederek protestoya katılacağımı kamuoyuna belirtmek istiyorum.
turkcell müşteri departmanında üst düzey yetkili bir çalışan arkadaşımla konuştum dün akşam telefonda. ufak çaplı bir tepki beklediklerini fakat işlerin biraz kontrolden çıktığını bu durumun baştakileri rahatsız ettiğinden bahsetti. bunu size moral olsun diye anlatmıyorum, herhangi bir algı da yok. gerçek bu arkadaşlar. kapital sistemde yaşıyoruz ve bu sistemdeki en önemli rol sizlerin, tüketenlerin... siz bu lanet düzenin en büyük en olmazsa olmaz çarklarısınız, siz tüketmezseniz tekrar tüketime katılmanız için gerekirse dünya değişir. bunun bilincinde olun artık.
sizler de " abi bir hat neye yarayacak ya " demeyin rica ediyorum, bu şirketler müşteri analizleri için milyon liralar harcıyorlar. bir domino etkisi yakaladık bu devam etsin -
38. survivor 2016
beverly hills çizgi filminden fırlamış karakterler barındıran yarışma. limuzin arkasındaki jakuzide seyahat eden serkay, nihal, efecan ve gizem memiç karşılarında bayrak şiiri okuyan has halk çocuğu semih!
bakalım richie richler bu hafta ne dolap çevirecekler? -
39. popçu çelik'in sakallı kalpaklı ilginç tarzı
-
40. kocam konuşursa türkiye biter
bana dememiş sonuçta. koca ülkeyi, bu kadının kocası olan bir adamın konuşmasıyla bitecek duruma getiren gerizekalılara demiştir muhtemelen. kimse o gerizekalılar, onlar düşünsün artık.
-
41. 30 mart 2016 twitter rezaleti
okumaya usenenler ya da engellemis suserler icin ozet: (bkz: twitter'a paralel, feto, dhkpc, pkk, isis, ypg girmis)
bence rezalet 1 haziran 2013 gunu anadolu yakasindan avrupa yakasina yuruyerek bogaz koprusunu trafige kapatan eylemcilerin ana akim medyada haber olmamasidir kusum. bence rezalet cocugunu kaybetmis bir annenin yuhalanmasidir. bence rezalet polisin gaz fisegini atarken kafanizi hedef almasidir. bence rezalet basilmamis bir kitap yuzunden aylarca hapis yatmanizdir. bence rezalet sadece mesleginizi icra ettiginiz icin hapse tikilmanizdir.
bunu erdogan'a ayip etmisler diye yazmiyorum, özgür olmadigimizi bildigimiz ortamlarda can guvenligimizin de olmadigini hatirlatmak adına yazıyorum, iste boyle bir dunyada yasiyoruz... -
42. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
üniversitede öğrenciyken kitaba verdiğim paraya hiç acımaz ama kitapların neden bu kadar pahalı olduğuna dair hep bir sorgulama yapardım. ailesinden maddi destek alamayan, burslarıyla geçinmeye çalışan biri olarak ders kitaplarının dışında kültür kitaplarına verdiğim para ciddi bir kalem tutuyordu. sonra mecburen okulun kütüphanesinin müdavimi oldum. mezun olduktan sonra kader beni yayıncılık dünyasına attı. türkiyenin en büyük yayınevlerinden birinde çalışmaya başladım. gördüklerim, yaşadıklarım akıl alacak gibi değildi. bugünkü fiyatlar üzerinden bir hesap çıkarırsak yayınevlerinin, hiç hak etmedikleri halde, okurlara çok kötü bir tezgah kurduklarını, bu tezgahı da kendi aralarındaki gizli ve yazılı olmayan kurallarla sürdürdüklerini gördüm.
20-25 tl'ye satılan bir romanın, matbaadaki baskı masrafı, kapak, kağıt, baskı, ciltleme vs dahil toplam 1,5 ile 2,5 tl arasında olduğunu düşünebiliyor musunuz? daha somut ve son baskılardan yola çıkarak vereceğim bir örnek: elinize çok satan kitaplardan ortalama 256 sayfa bir kitap alın. bu kitabın bugün için baskı, kağıt, kapak masrafları dahil maliyeti 1,40 tl.
bu maliyetin üzerine farklı kalemlerin eklendiğini, telif, tasarım vs masraflarının bindiğini düşüneceksiniz. aslında öyle değil. yayınevleri bünyelerinde artık grafiker çalıştırıyor ve bunları içeride hallediyorlar. en kötü ihtimalle hizmeti dışarıdan aldığınızda bir kapak tasarımının bedeli 250-500 tl arasında. yani 3000 adet basılan bir kitapta en iyi tasarımcıya ödeyeceğiniz bedel kitap başı 0,17 kuruş. kitabın baskı adedi 5000 olursa bu fiyat 0,10 kuruş oluyor.
peki yazarlar ne kazanıyorlar? türkiye'de isim yapmış bir yazar değilseniz yayınevlerinden telif almanız zaten mümkün değil. normal bir yazar yüzde 3 ila 7, iyi bir yazar 7 ile 10 arasında telif alıyor. çok uçuk örnekler dışındaki genel dağılım ise yüzde 8. yani 20 tl'ye satılan 256 sayfa bir kitap için yazara ödenen telif 1,6 tl.
şimdi, o bizim hayran kaldığımız, logolarını görünce içimizin ısındığı yayınevlerinin bize neler yaptığını daha iyi anlamamız için şöyle bir hesap yapalım. 20 tl'ye satılan kitabın 1,5 tl'si hazırlık masrafı, 1,6 tl'si telif... 3,10 tl'ye mal edilen bu ürünü, piyasaya hakim olan yayınevleri dağıtımcılara-kitabevlerine yüzde 30, belki taş çatlasın yüzde 35 iskontoyla veriyorlar. yani 14 tl'ye. (haliyle, yazarın kendi ürettiği bir kitaptan kazandığı 1,6 tl iken, yayınevinin kazandığı 11,90 tl oluyor)
bir de bunlara kendi "zincir mağazaları" olan ve o mağazalarda asla indirim yapmayan yayınevlerini ekleyin, nasıl bir kar elde ettiklerini hesaplayın.
ben bu piyasada çalışırken iki kez "büyükler" tarafından kulağı çekilmiş "küçük" bir şirket sahibiyim. ülkemizde çok satan birçok kitabın neden e-kitap'ı yoktur, hiç sorguladınız mı? yayınevleri satışına izin vermiyorlar çünkü basılı kitaptan elde edecekleri kar burada olmayacak. 'bu fiyata e-kitap mı satılır?' itirazı sebebiyle ekitabın fiyatını da şişirmekten korkuyorlar. ben kendi şirketimle e-kitaplarımızın 2,90-3,90 tl'ye satılmasını istediğimde "büyüklerin" hakim olduğu sektörümüzün çatı kuruluşu tarafından güzelce ikaz edildim. sonucunda bana 'e-kitap fiyatlarını, basılı kitap fiyatının yüzde 70'inden aşağıda tutamazsın" denildi.
şimdi bir hesap yapın, diyelim ki popüler bir yazarın 20 tl'ye satılan bir kitabını yayınevi 3,10 tl'ye mal edip 14 tl'ye satıyor. 11,90 tl kar ediyor. peki, bu kitabın e-kitabı çıksa biz haliyle 4 veya 5 tl olmasını bekleriz. bu durumda yayıncının karı ne kadar olacak? 3 veya 4 tl.
piyasaya girerken ve şirketimi kurarken sektör hakkında hem yurtdışında hem burada olanları okumaya çalıştım. turgut özal bu konuyu adnan kahveci'ye araştırtmış ve bir rapor hazırlatmış. kahveci, o dönemde, 90'lar, kitap fiyatlarının pahalı olmasını, okurla kitap arasında çok fazla aracı olmasına bağlayıp, "yayınevi ile okur arasındaki bağlantıyı sağlayacak daha hızlı bir yapı kurulmalı" demiş. bugün teknoloji buna imkan sunuyor. yayınevleri bırakın arada biri olmasını, hiç dağıtımcı olmadan bile doğrudan okura kitap satışı yapabiliyor. daha önce dağıtımcı, bölge dağıtımcısı, kitapçı arasında bölüşülen paylar artık belki sadece bir internet sitesiyle bölüşülüyor ama buna rağmen fiyatlar hep çok yüksek.
sonuç: o yayınevlerini çok sevmeyin bence. her gün onlarla ve onların kurduğu düzenle muhatap olan bir yayıncı olarak okurların, özellikle e-kitap meselesini dert edip yayınevlerine isyan etmemelerini anlayamıyorum. -
43. hearthstone heroes of warcraft
diyelim ki reno jackson destesi yaptın (her karttan 1 tane), mage ile oynuyorsun önce echo attın, sonra secret oynadın duplicate ettin; elinde 3 tane reno oldu. çalışmaz mı? çalışır çünkü "destede" değil, "elinde" aynısından birden fazla kağıt var.
rogue oynuyorsun, reno destesi yaptın (her karttan bir tane) içine bir de gang up koydun. sonra renoyu attın, çok zeki olduğun için onu gang up yaptın. ilk gelen renoyu gene koydun, olmadı. neden olmadı? destede aynısından 2 tane kart var.
priest ile oynuyorsun, reno destesi yaptın, eleman sludge belcher oynadı, sende entomb oynadın aldın kartı destene koydun. herif durmadı çaktı vurdu; hop eline reno geldi. attın; olmadı. neden olmadı? çünkü senin destende zaten sludge belcher vardı ve pişti oldun, sıçtın batırdın. neden batırdın? orospu çocuğu priestle oynadığın için allah belanı verdi çünkü.
warrior ile oynuyorsun, reno destesi yaptın ama desteye 2 tane shield maiden koydun çünkü bakirelere karşı zaafın var. bir tanesi elinde, bir tanesi destede, reno attın oldu. neden oldu? çünkü destede 2 değil 1 adet shield maiden var.
"reno jackson oynama mantığı nedir?" uygulamalı anlatımının daha sonuna geldik. iyi günler. -
44. hayat şarkısı
arkadas bunca yillik dizi izleyicisiyim, rahmetli firdevs yoreoglu'dan bu yana * entrika ustu entrika cevirebilen, tek ayak ustu 40 yalan soyleyip hic birinden fire vermeyen, leb demeden leblebiyi gectim tum kuruyemisciye varan hulya cevher gibisini gormedim.
izindeyiz hulya reyiz. ccc hulya reyiz ccc. -
45. biyoloji bilgisine rağmen inançsız olmak
ahdgahdg.. evrim gibi teoriden ileriye gidememiş vıkvıkvık ..
evrim bir doğa kanunudur. diğerinin adı evrimin teorisidir. nasıl kanun yae? dna. dna der ki tüm türler akrabadır. (bkz: #59261269)
ayrıca güzel kardeşim öncelikle mükemmel bir yapı yok ortada. mükemmel bir eko sistem de yok. senin mükemmel dediğin sistem milyonlarca türü harcamış sistemdir.
sadece permiyen yokoluşunda dahi senin mükemmel dediğin eko sistem yaşamın ağzına sıçmıştır. sana şöyle söyleyeyim bu öyle bir yok oluştu ki tüm deniz türlerinin %96'sının ve karalardaki omurgalı türlerinin ise %70'inin tükenmesine sebep oldu. yaşamı neredeyse sıfırladı.
bak bu ilk ve son değil en çok bilineni kretase-tersiyer yok oluşu hani şu dinozorları yok eden var ya kara bitkilerinin %35'i ve tüm canlı türlerinin %60 ila %80'ini yok etti.
oooooooooo... bu ne müthiş bir düzen değil mi?
daha dur.. bitmedi.. bizim türümüzün genetik dar boğazına sebep olan toba faciası gibi yokoluşlar bunların yanında devede kulak kalır..
demek ki neymiş muhteşem bir eko sistem yokmuş..
tam aksine yok oluşlardan paçayı sıyıran türlerin hayatta kalmak için birbirine muhtaçlığını getiren bir evrim süreci varmış...
sakat insanlar, kuyruk sokumu mu?
dostum bırak şu adnan oktar denen deliyi. gel sana insan vücudundaki artıkları anlatayım. hatta aynada kendin de bakabilirsin izleyip
evrimsel değişim ise önceden kalıtılanın değiştirilmesi ile sınırlanmıştır, bu durum karşımıza pek çok işlevsiz ya da kulağını ters eliyle tutan sonuçlara yol açabilir. insan vücudunda mükemmel bir yaratılış arayanlar için ilginç gelecek yapılar da kalıtılabilir. 4 milyar yıllık evrimin ürünü olan insan vücudunda sayısız örnek verilebilir, bu listede sadece yedi tanesini bulacaksınız.
1- üçüncü göz kapağı
üçüncü göz kapağı
her birimizin göz kenarında plica semilunaris olarak bilinen üçüncü bir göz kapağının kalıntısı bulunmaktadır. kuşlar, sürüngenler ve balıklarda sık rastlanılan bu yapı memelilerde daha nadir gözlenir. ancak yine de kedi, köpek gibi memeli sınıfından yakın akrabamız olan hayvanlarda halen kullanılan bu yapı evrim sürecimizde esas işlevini kaybetmiş sadece destek sağlayan bir yapıya dönüşmüşyür. sadece insanda değil, insanın da dahil olduğu primat takımının bir üyesi hariç hepsinde körelmiştir.
2- darwin noktası ve kulak kasları
darwin noktası ve kulak kasları
bir çok hayvanın halen sahip olduğu bu kaslar sese odaklanmayı sağlar ve ses kaynağını bulmayı kolaylaştırır. ancak bugün modern insan türü için kulak oynatımı bazı insanlarda çok sınırlı hareketlerle yapılabilmektedir. ses kaynağını bulmaya yardımcı olan darwin noktası yine işlevini kaybederek, küçülmüş ve içe kıvrılmıştır. insanların sadece %10’luk bir kesimde farkedilebilir kalmıştır.
3- ters dönmüş göz sinirleri
insan gözü ve fotoreseptörleri
insan gözü
insan gözü diğer omurgalı hayvanların gözü ile benzer bir garipliği barındırır. fotoreseptörlerle algılanan ışık sinirler ile beynin ilgili kısmına iletilmektedir. ancak, omurgalılarda sinirler doğrudan arkaya gitmek yerine ön taraftan geçmektedir. böylece hem gelen ışığa bir miktar engel olur, hem de sinirlerin beyine gitmek için toplandığı düğümde hiçbir fotoreseptör bulunamaz. bu da kör noktayı oluşturur. ancak omurgasız göz örneklerine bakarsak sinirlerinin doğrudan arkaya uzandığını görebiliriz. bu durum insanın mükemmel bir tasarım olmadığının güzel bir örneğidir.
4- psödogenler ve gulo
gulop
psödogen
yukarıdan aşağı sırasıyla fare, insan, şempanze, orangutan ve makaklarda gulo geninin dizilimi. benzer yerlerin mutasyona sahip olduğu görülmektedir. değişiklik olan nükleotidler tekrar yazılmıştır.
insan dna’sının yaklaşık %98’i protein üretiminde kodlayıcı işlev görmez. genler bir çok başka işlev için de kullanılır. ancak aktif olan tüm genlere baktığımız zaman toplamın yaklaşık %5’ini kapsadığını görürüz. büyük kısmı işlevsiz olan genlerimizin sonradan işlevsiz kalmış bölümlerine ise psödo veya sahte genler diyoruz. bir çok kökene sahip psödogenleri bir örnek üzerinden açıklayabiliriz. biz dahil primat takımında bulunan tüm türler c vitamini kendileri sentezleyemez ve meyvalardan edinirler. bu c vitamini üretiminin son halkasını gerçekleştiren l-gulono-?-lactone oxidase (gulo) adlı enzimin eksikliği ile ilgilidir. tüm primatlarda bu enzimi üreten gen sayısız kod içerisinde aynı nükleotidlerdeki değişimler ile işlevini kaybetmiştir. bu primatlar ile insanların ortak bir ataya sahip olduğumuzu işaret eden bir durumdur.
5- süt çizgisi, polimasti ve politeli
memeeeee
atavizm ata soya çekim anlamına gelmektedir. genellikle atalarımızda var olan ancak pasifleşmiş genlerin küçük değişimlerle (mutasyon) yeniden ortaya çıkmasıyla oluşurlar. polimasti yani “çoğul meme” ve politeli yani “çok meme başlılık” atavizmin en ilginç örneklerinden ikisini oluştururlar. fazladan meme ya da meme başı oluşumu gözlenen bu anomali genellikle erkeklerde gözükmektedir. ancak fazladan süt bezileri ile birlikte gözlenmiş dişiler de vardır, bu durum ise süper polimasti olarak adlandırılır. bu durumun ilginç ve kökenine işaret eden bir özelliği ise fazladan meme başlarının çoğu memeli ile paylaştığımız süt çizgisi üzerinde, yani atalarımızdan miras kalan yerlerde oluşmasıdır.
6-rekürren siniri
rekürren siniri
rekürren larengeal siniri beynimizden ses tellerimize uzanır ve ses tellerinin kaslarını kontrol eder. ancak beyin sapından çıkan sinir doğrudan ses tellerine gitmek yerine kalbimizden çıkan aort damarının altından dolaşır. bu durum ses tellerimiz ile kökendeş (homolog) organı solungaçları olan ve iki odacıklı kalbe sahip balık benzeri atalarımızdan miras kalmıştır.
7-sperm kanalı
sperm kanalı
sperm kanalları testislerden çıktıktan sonra kısa yoldan gitmek yerine, mesanenin arkasından dolanan uzun bir yol izlemektedir. önceden karın boşluğunda sperm üreten atalarımızın testisleri zaman içinde aşağı inerken mesanenin ön tarafından inmişler ve böyle bir çaprazlamaya sebep olmuşlardır.
özetle dostum bir biyolojicinin evrim yok demesi kadar komik bir şey yoktur asıl. -
46. 30 mart 2016 carsamba atlanta toronto maci
çarşamba yeni şehir stadyumu'nda oynanacaktır.
-
47. palmira'yı esed yağmaladı
esad'lar ülkeyi 1971'den beri yönetiyor, ışid ortaya çıkınca mı akıllarına geldi palmira'yı yağmalamak.
ışid'in tarihi değerlere tecavüzleri onlarca fotoğraf ve videoyla kanıtlanmış; ışid bunlarla gurur duymuşken bizim ışidperverlerimiz çocukların inanmayacağı yalanlarına devam ediyorlar.
bilmemkaç bin yıllık mozaikleri topuklu ayakkaplarla ezenlerin çok da umrunda sanki tarihi eserler. -
48. akp'den büyük alkol yasağı
bir öğrenci okuluna 100 metre mesafedeki alkollü işletmeye ders çıkışında kolayca gidebileceği, 101 metre mesafedekine ise o derece kolay gidemeyeceği için gayet etkili olması beklenen yeni yasak planıdır.
edit: uygulama planı yazmışım, yasak planı olacak o.
edit2: haber eski çıktı. bu konular hep ve hala güncelliğini koruduğu için atlanmış ve de atlanmış olabilir. yukarıdaki ironi ise hala yapılmaya değer gibi. -
49. erkek çocuk sahibi olmak
oğlunu kızından ayıranları görünce babamın kıymetini daha da anlamama neden olmuştur.
çünkü kızın büyüdüğünde onla rakı içemezsin di mi sayın rakıyı çüküyle içen arkadaş? çünkü kızına uzaktan kumandalı araba alamazsın...
şimdiden gelin dışlama muhabbeti de başlamış.
acırım acırım evde daha az sevildiğini hissetmeye başladığında psikolojik sorunlar yaşamaya başlayacak kızlarına acırım.
kendini dünyanın kralı sanıp da okula başlayınca kendisi gibi çüklü tonlarca çocuk olduğunu görüp hiç bi bok olmadığını anlayacak; sinirden sağı solu tekmelemeye başlayacak oğluna acırım.
ha bi de hem sizin cehaletinizin, hem oğlununuzun şımarıklığı altında ezilecek gelecek gelininize de acırım.
bir de erkek evladı, kız evlattan çok sevmeyi barındaran bu mentaliteye sahip yazarları da gördüğümde bu kısır dögüden çıkamayacağımızı gördüğüm için milletime acırım.