Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. türkiye'de kaliteli dondurma olmaması

    birazdan şu pastane bu dondurmacı diyenler doluşur. he kardeş istanbul dan maraş a gideriz dondurma yemeye.

  • 2. istanbul'da kiraların aşırı artması

    inanılmaz saçma noktalara gitmiştir. kadıköy'de çok yakın bir akrabam, 7500 tl kirası olan bir evi tutamadı çünkü ev sahibi kiracının ceo olmasını istiyormuş. evet gerçekten. ceo ne desen cevap veremez eminim. ceo senin ses yalıtımsız dandik evini ne yapsın be!

    emlakçının soyledigine gore, başka bir ev sahibi de akrabamın 5 yaşındaki kızıyla görüşmek isteyebilirmiş. sitedeki diğer çocukların profilinde olup olmadığını ölçecekmiş akli sıra. sen kimsin, kendini ne sanıyorsun da el kadar çocuğu teste sokacaksın!

    insan değil bu ev sahipleri!

  • 3. 5 yaşındaki oğlumun bir anda okumaya başlaması

    (bkz: çocuğum dahi sendromu)

  • 4. akp'ye bir şans daha vermek

    hahahahahasektir! yukarıdaki aktroll döktürmüş de döktürmüş, evet akp öncesi ilk çağlarda yontmataş yaparak geçiniyorduk. elektrikler de yoktu karanlıkta tv izliyorduk amk. muhtemelen bir işe yaramayacak ama sen de beni dinle "themanfromjupiter" adlı trol veya akp aşkından kör olmuş suser

    1- siyasetten ve ekonomiden anlamıyorsan neden akp'ye oy istiyorsun, bu iki alandan anlamadığını belirttiğine göre mevcut problemleri de görmekte haiz değilsin. dolayısıyla baştan yaptığın tespitler ve argümanlarının tamamı çöp.

    2- ülkenin gelişmesini emperyalist ülkeler değil yaptığı hatalı yatırımlar ve beslediği rant çevresiyle reisin ve partisi engelliyor.

    3- 2002 ekonomik krizinden reisin değil kemal derviş sayesinde kurtulduk. 2008'e kadar izlenen politika bir önceki hükümetin ülkeye getirdiği ekonomist ve imf yardımları ve takip eden sıkı bir ekonomi politikasıyla gerçekleşti. eğer 2002 krizinden sonraki süreç akp'nin başarısıysa şuan içinde olduğumuz süreç de akpnin başarısızlığı ve beceriksizliğidir. yok öyle hemen dış mihraklara, emperyalist devletlere sıgınmak, boş mazeretler üretmek. nerde bir başarı görseniz akbaba gibi hemen üzerine konuyorsunuz. bunu yaparken bir de başarısızlıklarda sorumluluk alsanız dişimi kırarım.

    4- yapılan onca soygunu, hırsızlığı, yolsuzluğu, 2'li üçlü dört maaşlı yandaşları, kokainmanlarınızı, ihale manyağı yaptığınızı 5'li çeteyi, sömürdüğünüz ülkeyi, yanmasına göz yumduğunuz ormanı, kurdu, kuşu, ülkedeki yönetilemezliği, ekonomik krizi, marmaray, yol ve köprü yaptı diye sineye mi çekelim. yaptıysa benim paramla yaptı, üstelik halen geçmediğim köprünün parasını ödüyorum. neden? yandaşlarınız akp döneminde ve sonrasında da kazansın diye mi

    5- kiralarla imamoğlu'nun bir alakası yok, hayat pahalılığı, doların yükselişi gibi konular için seni beştepeye alalım.

    6- şimdiye kadar ki iyi hizmetler için teşekkürler ama iyi hizmetler yapılanların, yaratılan sorunların yanından güdük kalıyor. yol, köprü ve beton bu ülkenin problemlerini çözmekte yetersiz. ve ülkenin problemlerinin kaynağı olan bir parti ve lider bu sorunlara çözüm bulamaz. ek olarak artık akp bitmiş bir partidir, ne davası ne de anlatacağı hikayesi ve geleceğe dair söyleyeceği bir şey kalmıştır. bunu zamanı geldiğinde sen de anlayacaksın sayın troll veya aşırı derecede akp aşığı kişi...

  • 5. boğazı düğümleyen film ya da dizi sahnesi

    (bkz: babam ve oğlum)

    sen hiçbir çocuğun büyüyeceğini görememek ne demek bunu bildin mi? hiç bilir misin bu duyguyu? hayat devam edecek, birileri yeni kitaplar yazacak okuyamayacaksın, yeni filmler çekilecek izleyemeyeceksin, sevdiğin bir şarkıyı bir daha dinlemek isterken dinleyemeyeceksin... bunlar kolay alışır insan; ama onu büyürken izleyememek, yanında olamamak, ilk kız arkadaşını göremeyecek olmak,

    baba! yüreğim yangın yeri gibi biliyor musun? gözü arkada kalmak böyle bir şey galiba...kaç gündür onu itmek istiyorum bana sarılınca, beni sevmesin diye kaç gündür uğraşıyorum ama yapamıyorum... onun hayatında yutkunamadığı bir yumru olacağım için de kendimden nefret ediyorum! ona bir oda ver baba, bir evi olsun, ama zaman zaman da çıkıp gidebileceği bir ev... ona söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... sen söyle ona baba... ona de ki... ... .... ...

  • 6. bağcılar'da kaçak afgan dehşeti

    şuradan görülebilecek afganların 10 yaşında bir çocuğa yaşattıkları dehşet.

    bakın "kahraman" türk polisi nasıl da siper oluyor pisliklere. bir de uyruğunun ne önemi var diyecek şerefsiz pisliklere şimdiden söyleyeyim: kayıtsız, kuyutsuz olanların %99'u afgan olduğu için ilgisi var sayın beynine sıçtığım. tamam mı?

  • 7. 8 ağustos 2021 balıkesir yolcu otobüsü kazası

    şöförler ya uyuyakalıyor, ya dikkatsiz sürüyor ve hız yapıyor. ülkenin temel sorunu insan yetiştirme. yetiştiremiyoruz, eğitilemiyoruz. önünü arkasını düşünmeden hareket eden insanlara canımızı emanet ediyoruz sonra.

  • 8. lionel messi

    "yıllık 70 değil 20 milyona oyna"

    bak emir kipiyle senelik 50 milyon euro göm diyor.
    3 senede 150 milyon euro harca barça'da oynamak için diyor yani.

    150 milyon euro diyor, harca diyor.
    bunu rahatlıkla söylüyor.

    sizi hangi köşede kıstırıp siktiler de bu hale geldiniz ya?

  • 9. israil'deki covid-19 ağır vakalarının aşılı olması

    aşı karşıtlarının verileri çarpıtmaktan bıkmadıklarını gösteren bir başka haber. örneğin:

    - 100 kişilik bir popülasyonda, 95 aşılı + 5 aşısız varsa,

    - 95 aşılıdan 7'si ve 5 aşısızdan 3'ü hastaneye yatıyorsa,

    eğer aşı karşıtı bir cahilseniz, hastaneye yatan 10 kişiden 7'si aşılı olduğu için buradan hastaneye yatanların %70'i aşılı diye manipülasyon yapabilirsiniz. kağıt üzerinde doğru bilgi ama bu orana bakıp aşılar işe yaramıyor demek için salak olmak lazım.

    aklı başında mantıklı biriyseniz, aşının hastaneye yatıştan koruma oranının %90'ın üzerinde olduğunu, aşısızların hastaneye yatış oranlarının ise %60 gibi yüksek bir oranda olduğunu hesaplayabilirsiniz. işte aşı karşıtları bu iki oranı görmezden gelip yukarıdaki gerçeği yansıtmayan oranı işlerine geldiği gibi yayıyorlar. bunların veri çarpıtma tuzağına düşmeyin.

  • 10. 2. el araç alırken uzak durulması gereken ibareler

    (bkz: bilenler bilir)

  • 11. yeni biriyle tanışmak

    aklıma hep o hande yener'in şarkısını getiren hede

    nasıl zor şimdi tanışmak başka biriyle
    yeniden kurmak o devrilen cümleleri
    anlatmak kendini, ilk kez anlatır gibi
    dinlemek her şeyi, unutması zor olsun diye
    sevdiğin film hangisi, en sevdiğin şarkı, şiir....

    ıvır zıvır.... bıkkınlık, bezginlik, umutsuzluk, heyecansızlık
    duygu yok.
    olursa ezkaza, binde bir, karşılığı yok.
    hep böyle.

  • 12. evli erkek karısına nasıl tahammül eder

    evliyim ve şu an beni de düşündürdü.

  • 13. yunanistan'ın mültecileri başak adası'na bırakması

    yunan deniz kuvvetleri bir adamıza askeri botla çıkarma yapıp göçmen bırakmış. milli savunma bakanlığı bu göçmenleri türkiye'ye geri getirmiş, iha'dan videoya çekip tweet atıyor. tsk ne doğuda ne de batıda sınırlarımızı koruyamıyor, üstüne video paylaşıp halka dert yanıyor. bu videoları yayınlayarak türk halkından ne bekliyorsunuz? bu nasıl bir utanmazliktir?

  • 14. herkesi mesleğinden nefret ettiren şey

    insanlarla uğraşmak.

  • 15. prof'a randevu alıp yeni mezunla karşılaşmak

    profesöre randevu alıp yeni mezuna muayene olan niteliksiz sürünün şikayetleri dolu cimer ve hasta hakları. bu niteliksiz sürü randevu alırken eğitim araştırma hastanesinden randevu aldığının hatta mhrs'de yer alan bilgilendirmedeki hastanenin eğitim ve araştırma hastanesi olduğunu bu nedenle muayeneyi uzman hekimin ekibiyle ya da ekibinin gerçekleştireceğini bildiren uyarıları bile okumazlar. sonra da çok büyük haksızlığa uğramış gibi yaygara koparmaya başlarlar. komik olan şey ise spesifik olarak haksızlığa uğradıkları hiç bir alanda sesleri çıkmaz.

    ek: adı üstünde eğitim araştırma hastanesi kardeşim. uzman hekim kaç parçaya bölünüp hepinize yetişecek? bana öğrenci bakmasın diyorsan devlet hastanesine git, şehir hastanesine git. oralarda da verilen hizmetin kalitesi özel hastanelerden bin kat iyidir.

  • 16. deü'nün yabancı kontenjanının 10165'e çıkarılması

    az yapmışlar, tamamını yabancı uyruklulara ayırsınlar. ülke, ülke değil tımarhane resmen. ülkenin gençleri sürünsün, siz sığınmacıları el üstünde tutmaya devam edin.

  • 17. deli sayısının eskisi kadar çok olmaması

    annem anlatmıştı.

    köyün bir "delisi" varmış. muhtemelen aklınızda canlandığının aksine kadınmış kendisi. kendinden başka kimseye zararı olmayan kendi halinde bir deliymiş.

    annem ilkokula giderken okulun bahçesinden dışarıda bir adamın bu deliyi çekiştirerek bir yere götürdüğünü görmüş. ikisini okulun arka tarafında kalan ağaçlığa kadar takip etmiş. olayın sonunu annemin ağzından aktarayım: "çocuk aklımla ne olduğunu tam olarak anlayamadım, babam niye takip ettin diye kızarsa diye, korkumdan ona da söylemedim. tam olarak ne olduğunu ancak büyünce fark edebildim. adam kadını ağaçlığa götürüp orada ona tecavüz etmişti."

    bu sadece bir olay, kim bilir bu "deliler" sokaklarda daha neler neler yaşamışlardır. o sebeple varsın sokakta artık olmasınlar, özgür olmasınlar. yerleri sokak da değil zaten, hele de türkiye gibi bir yerde.

  • 18. alkolün insana kaybettirdikleri

    ilk önce şu var: bu ülkede alkole patlayıcı madde ya da ağır narkotik muamelesi yapılmasını anlayamıyorum.
    biri bazı yazılanları okusa ülkenin musluklarından alkol akıyor, türk insanını da verandasında leş gibi kolsuz, üstünde pussylover yazan, gevşemiş tshirtüyle oturup yanına altılı birayı istiflemiş ya da viskiyi şişeden içen redneck billy veya yemyeşil, huzurlu köyünde yarın korkusu olmadan sakin ama istikrarlı biçimde akşamları usul usul çeken avusturya köylüsü felix tadında yaşıyor sanır.
    lan ne kadar içiyoruz da ne kaybedeceğiz, neyi kaybedeceğiz en başta? daha aldığımız alkolü hele kadınsak şangırdatmadan taşımak için şekilden şekile giriyoruz, duyuyorum apartmana sokarken sorun yaşayanlarımız bile var, ülke öyle bir örümcek bağlamış ki bira alırken tekelci milli kahramanmışım gibi bakıyor.
    parası zaten apayrı dert, ha bak en çok kaybettirdiği bu. bugün alkol alışverişi yaptım mesela, direkt mazi canlandı, hemen bir eski-yeni kıyası, alamancı gibi öğroya, dolara, vesaireye çevirme, ufak keyfin her ay ödettiği bedel, akabinde gelen evi yanarken çömelerek izleyen kasketli dayı çaresizliği.
    bu arada içkinin derdi de hep bu içmeyenleri alıyor, o da apayrı tuhaflık. üste bir dolu para verip bir de geyik çekmeyi hiç sevmiyorum. neleri kaybediyormuşuz bak sen:) ben hiçbir şey kaybetmedim mesela. içince içinizden canavar çıkıyorsa ve öfke kontrol sorununuz varsa muhtemelen ayıkken de böyle olduğunuz içindir. beyin hücrelerini öldürdüğüne, erektil disfonksiyona, karaciğer yağlanmasına dair bilmem ne diye makale falan dayamayın zaten alkole o kadar düşkün insan bunu iplemiyor, ipleyen de işte ömrünü anti alkol propagandasına adıyor. hem içip hem kötüleyenleri ise asla anlamıyorum.
    içkiyi seviyorum, alkolik değilim ama sağlığım elverdikçe ve canım çektikçe keyifle içiyorum, içeceğim. dünyanın en pahalı arabasına binip en pahalı yakıtını kullanan ve en pahalı içkisini içen insanlarız biz, bişiy olmaz. tersini iddia edenin evine içine 3 adet becks koyduğum siyah leş kokulu poşetimle dalar orda içerim, yeter ya, rahat bırakın bizi. bir de içki kötülüklerin anası falan değildir, sözlüğü yeşilay propaganda bürosuna çevirdiniz yeter:) iki keyif yapacağız, kulak tözümüzde bik bik bik. size ne? ağzınızdan zorla mı akıtıyorlar anlamıyorum ki.
    hem zaten neydi: "zehir değil doz öldürür."
    afiyet olsun.

  • 19. mete gazoz'un proje çocuk olması

    babasi okcu, anasi okcu, kendisi kaportaci mi olaydi amk???

  • 20. bursa'da ev alınacak en harika semt

    çarşambadır. üstteki yazarın tavsiyelerine kesinlikle katılmakla beraber farklı kültürlerle kaynaşma ve yabancı dil gelişimi açısından çarşamba biçilmiş kaftandır. şehrin merkezine ve alışveriş merkezi,hastane,okul,otobüs durakları,metro gibi yerlere yakın olmasından söz etmiyorum bile.

  • 21. afgan göçmenin 5 yaşındaki çocuğa saldırması

    arkadas ırkçılıkla irkcilik. benim gibi ortaokul yıllarından beri kendisini sosyalist olarak gören adama bile bunu soylettiniz. kabul etseniz de etmeseniz de afgan kültürunde pedofili çok yaygın. araştırın görün. hem kız hem erkek cocuklara karsi çok yaygın. kız çocukları icin ortalama evlenme yaşı 12. bu adamlar saatli bomba gibi dolaşıyor

  • 22. esnafı sağlam kazıkçı olan küçük yerleşim yerleri

    trabzon esnafı ve ısparta esnafı bu konunun cilt cilt kitabını yazar.

  • 23. introsu atlanmayan tek dizi

    (bkz: boardwalk empire)
    (bkz: dark)
    (bkz: the sopranos)

  • 24. sadece 3 yemek seçme şansı olsa seçilecekler

    musakka-pilav-cacık

  • 25. 7 ağustos 2021 abdurrahman dilipak tweet'i

    yilanlar ,sincaplar , fareler ve kuşları canli canlı , ciyak ciyak bağırtarak yakan allah kesin yagdirmistir .dilibok amca

  • 26. cezaevindeki muhalifleri öldürmemiz gerek

    kanun calismasi simdi baslasa 2 seneye yasalasir.
    2 sene sonra kendileri muhalif olacak haberleri yok.
    caizdir.

  • 27. yengeç burcu kişilerin ağır intikamcı olması

    yine birilerinin canını yakmışız sevgili burçdaşlarım.

    tahrik edilmediğiniz sürece böyle bir şeye kalkışmayacağınıza eminim ama iyi de yapıyorsunuz bu her şeyi yapıp sonra yanına kalacağını düşünen bencil, toksik, kibirli insanlara karşı. hem sabırlı olduğunuzu hem de karşı tarafın hiç beklemediği bir anda hamlenizi vurup soğuk duş etkisiyle öz saygılarını darmadağın ettiğinizi tahmin edebiliyorum.

    kimse kimsenin enayisi değil.

  • 28. tanju özcan'a hakaret eden afgan

    2023 seçimlerinin ülke geleceği açısından hayati önem taşıdığını gösteren video. muhalefetin mültecileri geri gönderme politikalarını paylaşması, bu konunun üzerinde durması gerekiyor. bunlar ülkeden çıkmadıkça bu günler iyi günlerimiz.

  • 29. çocukken içte ukde kalan şeyler

    akülü araba. çocuğuma aldım hevesimi alıyorum.

  • 30. soundtracki güzel olan türk filmleri

    (bkz: g.o.r.a.)

    şuradan dinleyebilirsiniz.

  • 31. %90 enflasyon doksanlı yıllar vs 2003 sonrası

    yüzde 90 enflasyona karşılık maaşlar yüzde 100 artıyordu.
    alım gücün düşmüyor, bilakis artıyor, gönül rahatlığı ile kredi taksidine girip ev, araba, eşya alabiliyordun. çünkü bir süre sonra taksidin maaşının yanında çerez parası kalıyordu.

    şimdi gerçek enflasyon yıllık yüzde 40-50 arası olmasına rağmen tüik denilen iktidar kulları tarafından düşük gösterilip çalışan ve emekliler için 6 aylık zamlar yüzde 3-4 bandında bir artışla öne sürülüyor.

  • 32. bu madalyayı cumhurbaşkanımıza hediye ediyorum

    düşünsene, michael phelps olimpiyat altın madalyası alıyor ve "bu madalyayı joe biden'a hediye ediyorum" diyor. düşünemedin di mi?! düşünemezsin, zira bu orta çağ kafası ancak bizim gibi 3. dünya ülkelerinde var. yalakalık, şovenizm, eziklik vs.

    gece gündüz, ailenden, sevdiklerinden feragat ederek, sevdiğin yemeklerden kısarak, birçok şeyden ödün vererek, amiyane tabirle eşşek gibi yıllarca çalışarak olimpiyat madalyası alıyorsun ve bunu saçma sapan birisine(rte olması önemli değil x ya da y) hediye ediyorsun. yazık çok yazık.

  • 33. votka vişneyle mi redbull ile mi içilir sorunsalı

    kuzenim anlattı geçenlerde, üniversite yıllarında bir gezide sevgilisinin arkadaşı otel odasında kalp krizi geçirip hayatını kaybetmiş. hatta odayı paylaştığı diğer iki kişiden biri, çocuğun çıkardığı sesleri duyunca horluyor sanıp yastık kapatmış suratına. travmaya bakar mısınız? bunu bu başlık altında niye anlatıyorsun derseniz daha 20'lerinin başında gencecik bir çocuk bu kalp krizi geçiren ve o gece red bull - votka içmiş. tesadüf der geçersiniz bilemem ama yıllardır hep söylenen bir şeydir red bull ile alkolü karıştırılmaması gerektiği. ben bu hikayeyi duyduğum an herhangi bir alkolle enerji içeceği karıştırmamaya karar verdim. belki benim gibi ciddiye alan başkaları olur diye de burada yazıyorum.

  • 34. öğretmen kadınların ideal gelin adayı olması

    bir öğretmenle iletişim kurmak çok zordur çünkü öğretmenler az dinler çok konuşur.

    mesleki alışkanlık, yapacak bir şey yok.

    yeri gelir televizyondaki haber spikerine laf anlatmaya çalışır gibi hissedersiniz, o bildiğini anlatır. öylesine kesintisiz konuşur ki aklınızdaki bir şeyi söylemek istersiniz, imkan bulamazsınız sonra konu değişir bildiğinizi de unutursunuz.

    bir diğer kötü yanı hayatta her şeyi bildiklerini düşünmeleri. karşıdaki insanı boş sanmaları ve öğretmeye çalışmaları.

    bir saat çekilir, iki gün çekilir, üçüncü gün kaçmak istersiniz.

    sözün özü eğer zeki biriyseniz öğretmen kadın çekilecek çile değildir.

    tanım: yanlış önerme.

  • 35. uzaktan eğitimin kalıcı olması gerekliliği

    bunu yazan yazar arkadaş belli ki uzaktan gördükleriyle buna ikna olmuş. neredeyse bir buçuk yıldır süren uzaktan eğitim sürecinde hem öğrenciler hem eğitim sistemi telafisi çok uzun yıllar alacak ve hiçbir şekilde uzaktan eğitimle kapatılamayacak yaralar aldı.

    yaparak yaşayarak öğrenmeden mahrum bir öğrenme hiç bir zaman kalıcı davranış değişikliği yaratmaz. dolayısıyla öğrenci de öğretmen de göz göze iletişimi tercih eder. ve sizin zannettiğiniz gibi öğretmenler ekran önünde ders anlatmaya bayılmıyor.

    tanım : eğitimin içinde olmayanların uydurduğu gereklilik.

  • 36. kocasından fazla maaş alan kadın

    karımdır ama kendimi ezik hissetmiyorum, bunun tamamen aşağılık kompleksi olduğuna inanıyorum.

    yemimi suyumu koyar, günde 3 kere çişe çıkarır sağolsun.

  • 37. 2020 tokyo olimpiyatları

    2020 tokyo olimpiyatları'nda yarışan tüm sporcularımızın değerlendirmesi

    efendim olimpiyatların son gününe girmek üzereyiz ve neredeyse tüm sporcularımız yarıştı. türkiye, olimpiyatları 2 altın, 2 gümüş ve 9 bronzla 32.sırada tamamladı. aldığımız 13 madalyayla tarihimizin en çok madalya kazanılan olimpiyatını geçirmiş olduk. bu vesileyle sporcularımızın performanslarını teker teker incelemek istedim. bu uzun entryde, önce yarıştığımız spor branşı hakkında genel değerlendirmemi, daha sonra da teker teker sporcularla ilgili yorumumu okuyacaksınız. olimpiyatları tam olarak takip edemeyen dostlarımız için ise aşağı yukarı nasıl bir olimpiyat geçirdiğimizi anlamaları açısından faydalı olabileceğini düşünüyorum.

    bu entrynin yazıldığı tarihte erkekler maraton dışındaki tüm mücadelelerimizi tamamladık. oradan madalya beklenmediği için bu incelemeye maraton yarışımız dâhil değil. eğer yarış sonunda madalya sıralamamızda değişim olursa güncelleyeceğim.

    edit: maraton yarışı ile olimpiyatı tamamladık. sıramız 35. sıra olarak güncellendi.

    okçuluk: bu branşın tek erkek, tek kadın ve mix takım olarak üç alanında iki sporcu ile temsil edildik. mete gazoz ve yasemin ecem anagöz, ülkemizi temsil eden isimler oldular. bu ikili, takım mücadelesinde dördüncülük elde etti.

    mete gazoz: sporcumuz, dünya beş numarası olarak geldiği oyunlarda, sıralama turlarını 10.tamamladı. madalyanın “underdog” adaylarından biriydi. 22 yaşındaki mete, 6 maçını da galip tamamladı ve olimpiyat tarihimizde, okçuluktaki ilk madalyasını kazandı. bu sonucun ardından dünya sıralamasında da ikinci sıraya yükseldi. dünya bir numarası brady elison'u çeyrek finalde 7-3 ile geçen mete, finalde mauro nespoli'yi 6-4 yenerek tarihimizdeki en özel madalyalardan birini kazandı.

    yasemin ecem anagöz: yasemin, aslında çeyrek final görebilirdi. bu noktada, karışık takım mücadelesinin mental yorgunluğunu yaşadığından söz edebiliriz. son 16'da koreli kang'a elenen yasemin, oyunları 9.sırada tamamladı. rio'daki derecesini 8 sıra geliştiren sporcumuzun 2024 paris için umut verdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
    son olarak, okçuluk branşında aldığımız altının 2024'te daha fazla sporcuyla katılma şansı anlamına geldiğini vurgulamak istiyorum. mete'nin tarihi başarısı, 2028'de yeni nesil sporcu sayımızın da artacağına işaret, bu açıdan okçuluk branşının oyunlarda en iyi tamamladığımız alanlardan biri olduğunu söyleyebiliriz.

    artistik jimnastik: bir kadın, dört erkekle temsil edildiğimiz bu alan da tıpkı okçuluk gibi tarihimizde ilk kez madalya kazandığımız dallardan biri olma özelliğini taşıyor. bir bronz madalya kazandığımız artistik jimnastikte, adem asil ile altın madalyanın ucundan döndüğümüzü rahatlıkla söyleyebiliriz. buna ek olarak, federasyonun ve sporcuların oyunlardaki tutumunu göz önünde bulundurduğumuz zaman gerek 2024 paris gerekse de 2028 los angeles için madalya hatta madalya beklentilerinin oluştuğundan söz edilebilir.

    nazlı savranbaşı: henüz 17 yaşında olan nazlı, oyunlarda ilk kez ülkemizi temsil etti. artistik jimnastikte beş ayrı dalda mücadele eden sporcumuz, elemelerde oyunlara veda etti. nazlı genç bir sporcu ancak bu alanda genç olmanın avantaj olduğunu göz önünde bulundurursak uzun vadeli tahminlerde bulunmak için elimizde yeterli veri olduğundan söz edemeyiz. nazlı'nın yaşındaki birçok sporcu, hatta daha gençleri bu sporda madalya kazandı. umalım ki nazlı 2024'te başarılı olsun ve göğsümüzü kabartsın.

    ahmet önder: 25 yaşındaki sporcumuz ahmet önder de tüm dallarda temsilimizi sağlayan sporcularımızdan biriydi. genel tasnifi sakatlığı sebebiyle tamamlayamayan ahmet önder atlama masasında finale kaldı ve bu alanda oyunları yedinci sırada tamamladı. sporcumuzun sakatlık durumunu bilmediğim için haksız bir eleştiri yapmak istemiyorum. sakatlık dışındaki performansı bu ise uzun vadede madalya beklentisi gerçekçi olmaz. ancak sporcumuzun geçmişte çeşitli alanlarda avrupa ve dünya ikinciliği olduğu için, onun adına da umalım gibi 2024 bir milat olsun.

    ibrahim çolak: ibrahim, ülkemizin bu oyunlardaki madalya umutlarından biriydi. halkada final aşamasına kalan sporcumuz, 14.866 puanla serisini beşinci sırada tamamladı. performansındaki birtakım hatalar olmasaydı, en kötü ihtimalle bir bronz gelebilirdi. ibrahim'in, yukarıda adı geçen sporculara göre kendini daha çok kanıtladığından bahsedebiliriz. her ne kadar 2024'te 30 yaşına basmış olacak olsa da kariyerindeki eksik olan nadir madalyalardan birini üç sene sonra alabileceği inancındayım.

    adem asil: mısır doğumlu olan adem, henüz 22 yaşında. mısır'dan türkiye'ye geldiği bir yarışma sonrasında türkiye'de kalma ve vatandaşlık alarak ülkemizi temsil etme isteğini dile getiriyor ve sonrasında ülkemizi temsil etmeye başlıyor. bu süreçte mısır'ın tavrı sebebiyle yarışamadığı zamanlar da olmuş. bilhassa atlama masasında oldukça potansiyelli olan adem'in bu yarışmadaki sonuçları ise içimizi yakacak türden. genel tasnifi on beşinci sırada tamamlayan adem, halka ve atlama masasında ülkemizi finalde temsil etti. halkada yedinci olan adem asil'den beklentimiz atlama masasında daha fazlaydı. atlama masası, sporcuların iki atlayış yaptığı bir alan. adem, ilk hakkında 15.266 puanlık bir atlayış yaptı ve bu puan yarışma boyunca alınmış en yüksek puandı. ikinci hakkında ne yazık ki denge kaybı yaşayan adem 13.633 puan aldı ki bu da yarışmadaki en düşük puan oldu. genel toplamda 14.449 puanla altıncı olan adem'in standart bir atlayış yapması bile altını almasını sağlayacaktı, madalya adeta ellerimizden kayıp gitti. yine de adem'in 2024 için bilhassa atlama masasında altın favorisi olabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. performansı umut veren, son bölümüyle de üzen bir performanstı.

    ferhat arıcan: 28 yaşındaki sporcumuz, paralel barda 15.633 puanlık performansıyla ülkemize bu alanda ilk madalyasını bronz ile kazandırdı. çok küçük bir fark olmasa gümüşün de uzağında olmayacak olan sporcumuz, bize büyük bir gurur yaşattı. ferhat arıcan'ın 32 yaşında olacağı 2024 paris'te de madalya adayı olacağına inanıyorum. öte yandan kendisinin bu başarısı, ülkemizde artistik jimnastik sporunun gelişimi ve tanıtımı açısından hayatî bir önem taşıyor. kendisini önce tebrik ediyor, sonra teşekkür ediyorum.

    artistik jimnastik, genel anlamda baktığımızda beş sporcuyla temsil edildiğimiz ve yedi final gördüğümüz bir olimpiyat sundu bize. adem'in yaşattığı heyecan ve ferhat'ın yaşattığı mutluluk seneler sonra bile hatırlayacağımız anlardan olacak. federasyonun çok iyi yönetildiği, sporcuların da çok iyi hazırlandığı açık. bu vesileyle federasyon başkanı suat çelen'e de teşekkür etmek gerekiyor. 2024 paris'te, madalya değil madalyaları konuşmayı, altınları kutlamayı ümit ediyoruz.

    atletizm: sekiz kadın, on altı erkek olmak üzere toplam yirmi dört sporcuyla temsil edildiğimiz atletizm en çok sporcu gönderdiğimiz alan. tabii bu noktada, atletizmin alt dallarının fazla olması sebebiyle kendisini standart bir branş gibi değerlendirmenin doğru olmayacağını vurgulamalıyız. maalesef bu oyunlarda madalyasız kapattığımız atletizm, diğer olimpiyatların aksine çok umut veren, çok heyecan yaşatan genç sporcularımızla göğsümüzü kabarttı. bilhassa devşirme sporcularımızın başarısız performansı ise, sporcu devşirmeye devam edeceksek şayet yeni bir nesil yakalamamız gerektiğini bizlere gösterdi.

    100 metre erkekler: jak ali harvey ve emre zafer barnes tarafından temsil edildik, eleme turunu dahi geçemedik.

    jak ali harvey: 5.eleme serisinde temsilimizi sağlayan jamaika asıllı sporcumuz 10.25'lik derecesiyle sezon en iyisini koşsa da serisindeki sekiz kişi içerisinde altıncı oldu ve oyunlara veda etti. sezon en iyisinin 10.25 gibi vasat altı bir seviye olduğu göz önüne alındığında jak ali harvey'in son olimpiyatlarını izlediğimizi söyleyebiliriz. yaşı da oldukça ilerlerdi zaten.

    emre zafer barnes: 10.47 koşan jamaika asıllı sporcumuz, serisinde sekiz sporcu arasında yedinci oldu ve oyunlara veda etti. tıpkı jak ali harvey gibi emre zafer barnes'ın da son olimpiyatlarını izlediğimiz söylenebilir.

    200 metre erkekler: ramil guliyev tarafından temsil edildiğimiz bu alanda, ramil'in tavan potansiyeli sebebiyle umutluyduk. ne yazık ki yarı finalde veda ettik. 100 ve 200 metreler, genelde afrikalı sporcuların domine ettiği bir dal olsa da italya ve kanada gibi ülkeler madalya kazanabiliyorlar ve kazandılar da… ülkemiz iyi sprinterler seçmeli ve yetiştirmeli. aksi takdirde ne uzun ne kısa vadede olimpiyat madalyası hayal olmaktan ödeye gidemez.

    ramil guliyev: ramil 2017'de kazandığı dünya şampiyonluğu ve 2018'deki avrupa şampiyonluğu sebebiyle beklentimizin yüksek olduğu bir sporcuydu. 2018'deki 19.76'sı yakından takip edenler için umut kaynağı oluyordu. ne var ki, sporcumuzun son dönemdeki dereceleri iyi değildi. ancak kendisinin “madalya hedefliyorum”, “erzurum'da avrupa rekoru deneyeceğim” gibi açıklamaları beklentileri yükseltmişti. ramil, eleme serisini 20.54 ile 2.tamamlayarak yarı finale kaldı. yarı finalde ise 20.31 ile 6.oldu. yine 20.31'lik derecesinin bu sezonki en iyi performansı olduğunu söyleyelim. 4x100'deki performansımızla beraber değerlendirildiğinde -ki jak ali harvey de ramil ile beraber yarıştı- ramil, maalesef büyük hayal kırıklığı yarattı. ilerleyen yaşının etkilerini görüyor gibi. 2024'e dair umut vaat etmiyor, katılır mı orası da belirsiz. buna ek olarak ramil'in de düşüşüyle sprinter ihtiyacımızın aciliyetini tekrardan ifade edelim.

    400 engelli / erkekler: yaklaşık on senedir ülkemiz adına yarışan küba asıllı sporcumuz yasmani copello escobar'ın temsil ettiği 400 engellide, muhtemelen atletizm tarihinin en iyi yarışı koşuldu. bu yarışta finalde bizim de olmamız mutluluk vericiydi. bu alanda, berke akçam gibi gelecek vaat eden bir sporcumuzun arkadan yetiştiğini ve umutlarımızın az da olsa diri olduğunu söyleyebiliriz.

    yasmani copello escobar: muhteşem bir karakter, müthiş bir sporcu örneği olan yasmani, ülkemizde yaşayan, türkçe konuşan, burada aile kuran ve bize sayısız gurur yaşatan nadir devşirme sporcularımızdan biri. 2016 rio'da bronz madalyayla göğsümüzü kabartan yasmani, yarı final serisinde final kalitesinde zorlu bir seriye düşmesine rağmen üçüncü olarak finale çıkmayı başardı. dünya rekorunun 76 salise gibi korkunç bir şekilde geliştirildiği tarihin en hızlı yarışında kendisine ait türkiye rekorunu egale eden atletimiz, oyunları altıncı sırada tamamladı. muhtemelen son olimpiyatı olduğunu biliyordu, yarış sonunda ağlayışı gözler önünden gitmiyor. bir sporcu ülkesini ne kadar iyi temsil edebilirse o kadar iyi temsil eden yasmani'ye, yaşattığı her şey için sonsuz teşekkürler.

    sırıkla atlama / erkekler: sırıkla atlama da göğsümüzü kabartan ve geleceğe dair umutlar yeşerten başka bir atletizm dalıydı diyebiliriz. 21 yaşındaki sporcumuz ersu şaşma, tarihimizde ilk kez finale çıkma başarısını gösterdi. 2024'te ilk 5, 2028'de ilk 3, neden olmasın?

    ersu şaşma: 21 yaşındaki sporcumuz, yarı finalde 5.65 atlayarak finale kalma hakkını elde etti. finalde 5.70 atlayan ersu, tarihimizde ilk kez final gördüğümüz sırıkla atlamada onunculuk derecesini aldı. sporcumuz, kendisine ait olan 5.80'lik türkiye rekorunu egale etmeye çok yaklaşsa da üç hakkında da başarısız oldu. 5.80'in dördüncülük, 5.87'nin kürsü anlamına geldiği bu yarışmada ersu, geleceğe dair iyi sinyaller verdi. bu alanda armand duplantis'in dominasyonu sebebiyle altın madalya kısa vadede imkânsız gibi gözüküyor. ancak bu alanın efsanelerinden olan renaud lavillenie'nin sakatlığını ve muhtemelen son olimpiyatı olduğunu düşünürsek, yeni gelen nesil artık madalyalara aday olacaktır. ersu, fiziğini geliştirmesi şartıyla, sırıkla atlamada ilk madalyamızı getirecek potansiyele fazlasıyla sahip. kendisine teşekkür ediyoruz. umarım 2024, en geç 2028'de madalya hayalimizi gerçeğe çevirir.

    üç adım atlama/ erkekler: bu alanda en son 1948'de final gördüğümüz hatırlatmak lazım. hatta o sene, bizi temsil eden ruhi sarıalp tarihi bir başarı elde ederek bronz madalya kazanmıştı. dolayısıyla ülkemizde pek de kültürü olmayan üç adım atlamada, necati er'in finale kalması zaten tarihi bir başarı niteliği taşıyordu. bu olimpiyatlardaki derecemiz ve sporcumuzun görüntüsü geleceğe umutla bakmamıza sebep oldu.

    necati er: 24 yaşındaki samsunlu sporcumuz necati er, yarı finalde 17.13'lük derecesiyle genel klasmanda ikinci olarak finale çıktı. sporcumuz, bu tarihi başarıdan sonra finalde sezon en iyisi olan 17.25'i atladı ve olimpiyat altıncısı oldu. necati, kendine ait türkiye rekorunu (17.37) on santim geliştirseydi kürsü görecekti. tabii on santimin bu sporda çok şey ifade ettiğini söylemek lazım. ancak temsilcimizin potansiyeli 17.70'leri zorlayabilecek gibi gözüküyor ki bu uzun vadede madalya anlamına geliyor. necati'nin fiziki durumu oldukça iyi gözüküyordu. mental anlamda da kendisine olan güveni, ülkemizdeki birçok sporcunun aksine umut vericiydi. necati de tıpkı ersu gibi gelecek adına madalya adaylarımızdan biri diyebiliriz. disiplinin devam ettirirse ve -burası çok önemli- yarıştığı spor dalına olan yatırım, bilhassa necati özelinde artarsa 2024'te bronz ya da gümüş madalya almaması için hakikaten hiçbir sebep yok.

    çekiç atma / erkekler: iki sporcuyla temsil edildiğimiz çekiç atmada ülkemiz adına özkan baltacı ve eşref apak yarıştı. 2004 atina'da önündeki sporcuların dopingli çıkması sebebiyle gümüş madalya alma hakkı kazanan eşref apak, üst üste beş olimpiyata katılarak önemli bir başarı elde etti. sporcumuz, aynı zamanda final aşamasına çıkmayı da başardı. bu alanda eşref'in -her ne kadar bir olimpiyat daha görmek istese de- tek başına mücadelesi dışında kimseyi görmüyorduk. bu açıdan özkan'ın varlığı önemli ancak kendisi sakatlığı sebebiyle bu oyunlarda bize gelecekle ilgili bir şey gösteremedi.

    özkan baltacı: oyunlardan bir ay önce kasık yırtığı ve fıtık problemi yaşayan sporcumuz yarı finaldeki ilk hakkında 63.63 attı. kariyerinde 75 metre üzeri atışlar olan özkan'ın bu atışından sonra bir problem olduğu tahmin ediliyordu. özkan ikinci hakkında pozisyon almışken atışını yapması durumunda sakatlığının daha şiddetli bir hâl alacağını anladı ve yarışmadan çekildi. sporcumuza geçmiş olsun diyoruz. en iyi dereceleri madalya sınırında olan sporcumuzun form durumunun 2024'te nasıl olacağı, gelecekle ilgili umutlarımızı belirleyecek. şu noktada ise beklenti sahibi olmak gerçekçi değil.

    eşref apak: beşinci olimpiyatına katılan 39 yaşındaki sporcumuz, yarı finalde 76.76 atarak finale çıkma hakkını kazandı. eşref, finali 76.71 ile dokuzuncu tamamladı. sporcumuz sadece bir santim daha fazla atsaydı, ilk sekize girerek ekstra üç atış hakkı elde edecekti. eşref'in durumu da sporcularımızın bu seneki oyunlarda yaşadığı şanssızlıklara bir örnek olarak verilebilir. eşref 2024'ü de hedeflediğini söylüyor ve orada kırk iki yaşında olacak. azmi takdire şayan. üstelik ülkede kimse bu sporu bilmezken eşref'in ne şartlarda rekabet etmeye çalıştığı göz önüne alındığında gerçekten büyük bir fedakârlık yaptığı anlaşılıyor. ancak çekiç atma özelinde konuşursak yeni sporcuların da artık arkadan gelmesi gerektiği açık. umalım ki öyle olsun, aksi takdirde bu alandan beklentiye girmemiz polyannacılıktan öteye gitmeyecektir.

    20 km yürüyüş / erkekler: pist yarışları dışındaki üç dört yarıştan biri olan bu alanda üç sporcuyla temsil edildik. bizim için madalyadan çok temsiliyetin önemli olduğu bu alanda çok az da olsa bir umudumuz vardı. ancak umutlu olduğumuz sporcu yarışmanın başında ciddi bir sakatlık yaşayınca, umutlar kül oldu. 20 km yürüyüşte ne uzun ne kısa vadede başarı mümkün gözükmüyor. olursa da bu yarışmayı tamamlayamayan salih korkmaz'ın sürprizi ile olur.

    salih korkmaz: sporcumuz, yarışı sakatlığı sebebiyle tamamlayamadı. temsilcilerimiz arasında sıralaması en iyi olan sporcumuz, eğer yarışı tamamlasaydı ilk 15 yapabilirdi. maalesef hayal kırıklığı oldu. sakatlığının çekme temelli olması, çalışma eksiğiyle ilgili olabileceğini gösteriyor. yine de önyargılı yorum yapmanın doğru olmadığı kanaatindeyim.

    abdüsselam imuk: 21 yaşındaki sporcumuz, yarışı 48.sırada tamamladı. gösterdiği özveri için kendisine teşekkür etmek lazım ancak abdüsselam'dan uzun ya da kısa vadede madalya beklentimiz olmadığını vurgulayalım.

    şahin şenoduncu: sporcumuz, yarışı 34.sırada tamamladı. aynı abdüsselam gibi şahin'in de uzun ya da kısa vadede bize madalya yahut derece beklentisi yaratacak şeyler göstermediğini söylemeliyim.
    bu alan özelinde, ülkemizin durumu iç açıcı değil. ciddi bir yürüyüş kültürü olan italya'nın kazandığı alanda, doğru yatırımlarla burada da başarı sağlanabilir ancak diğer alanlardaki durumumuz göz önüne alınınca bunun pek mümkün olmadığı aşikâr.

    4 x 100 m / erkekler: 100 ve 200 metrede sprinterlerimizin durumundan bahsetmiştik. burada da daha önce bizi 100 metrede bireysel olarak temsil eden jak ali harvey, 200 metrede temsil eden ramil guliyev ve kayhan özer, ertan özkan dörtlüsü ile yarıştık. sporcularımız bayram değişiminde hata yaptığı için diskalifiye oldular. buna karşın hatalarına rağmen -yanılmıyorsam- sonuncu sıradalardı. bu noktada, 100 ve 200 metrede belirttiğimiz gibi ufukta gelecek vaat eden hiçbir şey ne yazık ki gözükmüyor. dileyelim ki yaşları genç olan kayhan özer ve ertan özkan bizi yanıltsın ancak şahsi fikrimi söylemem gerekirse hiç ama hiç umudum yok. kısa mesafe yarışlarında bırakın iddialı olmayı, finale aday bile değiliz. atletizmde açık ara en kötü olduğumuz dallardan biri bu daldı ne yazık ki.

    5000 / 10000 m kadınlar: bu iki branşta da ülkemizi 24 yaşındaki kenya asıllı atlet yasemin can temsil etti. 5000'de sekizinci, 10000'de on birinci sırayı aldı. bu noktada, ülkemizin genellikle devşirme eğiliminde olduğunu biliyoruz. şahsi fikrim, doğru uygulandığında bunun yanlış olmadığı yönünde zira tek yapan ülke biz değiliz ancak elvan abeylegesse seviyesi sporcuları keşfedip bünyemize katmak kesinlikle çok daha iyi olur.
    yasemin can: 5000 metre yarışındaki performansı aslında 10000 metrenin habercisi gibiydi. yasemin yarışın büyük bölümünü ilk üçte götürmüş fakat yorulmuştu. sonuç olarak o yarışı sekizinci tamamlayan yasemin, 10000'in de yarısında yorulmaya başladı ve dördüncülükten altıncılığa düştü. zaman içerisinde temposu o kadar düşmüştü ki beş kişiye daha geçildi. yasemin, iyi niyetli ve çalışkan bir sporcu gibi gözüküyor ama kondisyonu bu seviyeler için madalya vaat etmiyor. büyük sürprizler yapmazsa standardı beş ila onuncu sıralar arası olacaktır. uzun mesafe koşuların hemen hepsinde yarışın yarısında yorgunluğu yüzüne yansıyor ve temposunu kaybediyor. kendisine başarılar dileyelim.

    maraton / kadınlar: iddiamızın ve beklentimizin olmadığı bu alanda ülkemizi etiyopya asıllı 31 yaşındaki atlet meryem erdoğan temsil etti. madalya beklentimiz olmayan atlet, yarışı tamamlayamadı. dürüst olmak gerekirse bu alana dair de hiçbir umudumuz yok.

    meryem erdoğan: kendisi, yanlış hatırlamıyorsam elvan'dan ilham alarak türkiye'ye gelmişti. dürüst olmak gerekirse olimpik atlet olmak için çok yetersiz bir kariyeri olan meryem, yarışın beşinci kilometresinde sakatlandı ve yarışı tamamlayamadı. yarıştan ilk ayrılan atletin de kendisi olduğunu ekleyelim. 20 km yürüyüş branşında salih'teki gibi adale kaynaklı bir sakatlık olması muhtemel. bu da meryem, dolayısıyla antrenör ekibinin yetersizliğine dair bir gösterge.

    gülle atma / kadınlar: ülkemizi bu alanda emel dereli temsil etti. genel toplamda on altıncı sırayı alarak finale kalamadı. emel'in derecelerini göz önüne aldığımızda ve türkiye'de en iyi temsilcimizin kendisi olduğu göz önüne alındığında gülle atma da umudumuzun olmadığı bir başka alan ne yazık ki.

    emel dereli: 25 yaşındaki temsilcimizin on altıncı olduğundan bahsetmiştik. sporcumuz bu dereceye 17.81'lik atışı ile ulaştı. kürsünün 19.62'den açıldığını düşündüğümüzde ne yazık ki sporcumuzun durumu umut vaat etmiyor. emel'in kariyeri boyunca yaptığı en iyi atış bile kürsüden bir metre uzakta. gönül ister ki daha iyi olsun ama emel'den yahut gülle atmadan kısa vadede madalya beklentisi duymak gerçekçi olmaz. buna ek olarak, ülkemizde kültür ve imkânı bulunmayan bu spordaki mücadelesi için emel'e bir teşekkür borçluyuz.

    çekiç atma / kadınlar: ne yazık ki bu alanda erkeklerdeki kadar dahi umutlu değiliz. orada özkan'dan ufak da olsa bir umudumuz var ancak bu oyunlarda tuğçe şahutoğlu'nun performansı madalya umudunu geçtim, final için bile umut vaat etmiyor. yarı finalde elendiğimiz bir alan olmaktan öteye gidemedi kadınlar çekiç atma.

    tuğçe şahutoğlu: 33 yaşındaki sporcumuz, 66.06'lık atışıyla yarı finalde kendi serisinde on üçüncü olarak oyunlara veda etti. gerek ilerleyen yaşı gerekse de bu oyunlardaki performansıyla tuğçe şahutoğlu'nun hayal kırıklığından öteye gidemediği aşikâr. dolayısıyla ülkemizin uzun ya da kısa vadede kadınlar çekiç atmayla ilgili bir beklentisi olmamalı. sporcumuzun atışının final elemesinden bile yedi metre geride olduğunu belirtelim ki finalden ne kadar uzak olduğumuz anlaşılsın.

    cirit atma / kadınlar: tıpkı üç adım atlama ve sırıkla atlama gibi cirit atma da geleceğe dair umutlu olduğumuz dallardan biri. hatta en büyük umudun burada olduğunu söyleyebiliriz. ülkemiz, cirit atmada 24 yaşındaki eda tuğsuz tarafından temsil edildi. eda, finale çıkmakla beraber her atışında derecesini geliştirdi ve kıl payı farkla dördüncü olarak madalyayı kaçırdı.

    eda tuğsuz: başarılı sporcumuz dört sene önce henüz 20 yaşındayken 67.21'lik derecesiyle türkiye rekorunu kırmıştı. bu yarışmada genel klasmanda beşinci olarak finale çıkan eda, 62+ ile başladığı yarışmayı 64 metre net ile bitirdi. sporcumuz atışını yaptığında atışı, üçüncülüğün dört santim uzağındaydı. ondan sonra gelen avustralyalı rakibi derecesini 64.56'ya ilerletti. eda şayet beş santim fazla atsaydı belki de rakibi baskı altında kalacaktı. dolayısıyla bronz madalyayı kıl payı kaçırdığını söylemek mümkün. öte yandan eda kendi en iyi derecesini atsaydı, bu oyunlarda altın madalya sahibi olacaktı. temsilcimiz, 2024 için madalya sözü verdi. eda'nın ilk olimpiyatlarında gösterdiği performansı ve her atışında derecesinin yükselmesini göz önünde bulundurursak madalyanın bir sonraki oyunlar için çok muhtemel olduğundan söz edebiliriz. eda'nın ifadesine göre türkiye'de kendisinden sonraki en iyi dereceler dahi 50 metre bandında. dolayısıyla eda, bizim için bu geçiş döneminde pırlanta değeri taşıyor. onun elde edeceği bir başarı, gelecekte yeni ciritçilerimizin doğmasına sebebiyet verecektir. fenerbahçe sporcusu olması hasebiyle imkânlarının da daha iyi olabileceği malum. eda'dan bir sonraki oyunlarda madalya bekliyoruz.

    20 km yürüyüş / kadınlar: tıpkı kadınlar maraton, erkekler yürüyüşteki gibi burada da herhangi bir beklentimiz yoktu. yine de bu alanlar içerisinde en iyi performansımızın buraya ait olduğunu söyleyebiliriz. meryem'in performansı madalya için olmasa bile ilk on beş için umut vaat ediyor. böylesine zor mukavemet yarışlarında, ilk on-on beş gibi sıraların çok kıymetli olduğunu söyleyelim. ülkemiz bu alanda üç sporcuyla temsil edildi.

    meryem bekmez: sporcumuz 1 saat 35 dakikalık performansıyla yirmi ikinci sırayı aldı. eğer en iyi derecesi olan 1 saat 31 dakikayı yapabilseydi yedinci olabilirdi… ancak tokyo'daki hava koşullarını göz önünde bulundurduğumuzda herkesin kişisel derecelerinin düştüğünden bahsedebiliriz. dolayısıyla meryem, esasında kendi düzeyinde bir sıralama elde etti. 21 yaşındaki sporcumuz derecesini biraz geliştirirse daha iyi sonuçlar gelebilir. kendisinin bu vesileyle teşekküre şayan olduğunu düşünüyorum. sporcumuz, mukavemet yarışlarındaki en başarılı temsili gösteren kişiydi.

    ayşe tekdal: 1 saat 38 dakika 40 saliselik derecesiyle sporcumuz otuz dokuzuncu sırayı aldı. 22 yaşındaki sporcumuzun dereceleri kısa ya da uzun vadede madalya vaat etmiyor. başarılar diliyorum.

    evin demir: 1 saat 39 dakika 55 saliselik derece yapan evin, ayşe'nin iki sıra arkasında kırk birinci oldu. ayşe için söylediklerimin aynısını evin için de tekrarlıyorum.

    böylece atletizmdeki tüm sporcularımızı tamamlamış olduk. bu oyunlarda ersu şaşma, eda tuğsuz ve necati er'in öne çıktığını ve sonraki oyunlar için madalya beklentisi yarattığını söyleyebiliriz. diliyorum ki 2024'te madalya entrylerini görmek nasip olsun.

    badminton: badmintonda ülkemiz neslihan yiğit tarafından temsil edildi. ülkemizde badmintonun masa tenisi kadar bir kültürünün dahi olmadığını hatırlatalım. eskiden masa tenisinde devşirme sporcularımız olsun olurdu, artık o bile yok. badminton da tıpkı masa tenisi gibi asyalıların hükmettiği bir spor, bu açıdan neslihan'ın katılması bile büyük başarıydı. şanssızlığı ise birçok sporcumuz gibi kurası oldu. neslihan birinci sıradaki sporcunun çıkacağı grupta ikinci olarak oyunlara veda etti.

    neslihan yiğit: neslihan yiğit'in uzun boyu sayesinde bu spor için avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. yukarıda da söylediğimiz gibi şanssızlığı şampiyonluk favorisi chen yu fei ile aynı grupta olmasıydı. neslihan, ilk maçını mısır vatandaşı rakibine karşı rahat kazansa da ikinci maçını 2-0 kaybetti ve turnuvayı on beşinci sırada tamamladı. eğer şanslı bir kurası olsaydı çeyrek final görmesi çok mümkündü. asyalıların, bilhassa çinlilerin bu alanda öyle bir dominasyonu var ki son on altıda üç asya dışı ülke vardı. dolayısıyla neslihan'ın ilerideki madalya şansı ciddi anlamda kura şansı istiyor ve buna karşın zor. bu, sporcumuzun yetersizliği değil doğrudan spor kültürünün çin, japonya ve kore'deki gücüyle alakalı. neslihan'ın ülkede kendine denk partner de bulamadığını, bunun da kendisine bir engel teşkil ettiğini düşünüyorum. umalım ki ileride son sekiz, madalya haberlerini de alalım ancak bu spor ikliminde sözünü ettiğim şey gerçekten polyannacılıktan öteye gidemiyor. yine de, iki maçını da izlediğim için rahatlıkla söylüyorum, ülkemiz muazzam temsil eden bir sporcu.

    boks: üç kadın ve üç erkek olmak üzere toplamda altı sporcumuzun mücadele ettiği ve biri altın biri gümüş olmak üzere iki madalya kazandığımız bu alan zannediyorum en başarılı olduğumuz alanlardan biriydi. iki madalya da kadın sporcularımızdan geldi. iki buse'nin de performansı madalyaların başlangıç olduğunu, devamının geleceğini gösterdi. bu açıdan çok mutluyum.

    batuhan çiftçi: son 32 maçında shakhobidin zoirov ile karşılaşan 23 yaşındaki sporcumuz ne yazık ki 5-0 mağlup oldu. maç boyunca gerçekten çok etkisizdi ve bir yerden sonra nakavt olmamaya uğraştı. üzülerek söylüyorum ki batuhan'ın kendi kategorisi olan 48-52 kg'de uzun vadede olimpiyat madalyası getirmesi imkânsıza yakın. umarım beni yanıltır.

    bayram malkan: aslında bayram, performans olarak madalyaya en yakın erkek boksörümüzdü. 21 yaşındaki boksörümüz ilk maçında ganalı rakibin nakavt etti ve çok iyi gözüktü. yazık ki çeyrek final maçında hakeme o kadar odaklandı ki tam anlamıyla mağlubiyeti hak etti. maçı kazansa bronzu garantileyecekti. bence oldukça iyi boksör ama mentalini düzgün tutması lazım. bu mental sıkıntı birçok sporcumuzda var ve bu sporcuların suçundan çok yetiştiricilerinin yetersizliği. bayram potansiyelli bir boksör, umuyorum hakemle değil rakibiyle uğraşır ve 2024'te madalyaya uzanır. gelecek vaat ediyor, tekrardan vurgulayalım.

    necat ekinci: necat da batuhan gibi ilk turda kaybetti fakat bir farkla. necat 5-0 değil 3-2 mağlup oldu. ara ara atak yaptı, denedi. ama onun da dominant bir tavrının varlığından bahsedemeyiz. belki ileride bir bronz alabilir ama onun için dahi kura şansı gerekiyor. sporcunun uluslararası turnuvalarda iki tane dokuzunculuğu var ve açık söylemek gerekirse seviyesi bu. kendisini geliştirmesi dileğiyle.

    esra yıldız: esra, boksta üçüncü madalyamızın kıyısına kadar yaklaşan sporcumuzun ta kendisi. 24 yaşındaki sporcumuz, gençliğinin kurbanı oldu diyebiliriz. son olimpiyat medalistlerinden olan finlandiyalı 40 yaşındaki mira potkonen, esra karşılığında üstünlüğü aldıktan sonra tamamen kontra yapmaya yönelik oynadı ve maçı kontrol etti. esra için bu turnuvanın iyi bir tecrübe olduğunu düşünüyorum. gümüş ve altın için kesin konuşamam ama önümüzdeki oyunlarda kendisinin madalya adayı olduğu açık.

    buse naz çakıroğlu: 25 yaşındaki sporcumuz için aslında turnuvanın ilk maçı korkunç derecede zordu. özbek rakibine karşı ilk round itibariyle çok geriye düşmüştü. neyse ki sonraki bölümde toparladı ve bence ortada da olan bir maçı hakem kararıyla kazandı. sonraki maçlarında bilhassa hızını iyi kullanan buse naz, finale kadar geldi. finalde ise dünya bir numarası olan 35 yaşındaki bulgar rakibi, tıpkı esra'nın polonyalı rakibi gibi üstünlüğü aldıktan sonra maçı rahatlıkla kontrol etti ve kazandı. bulgar'ın 2024'te olması, olsa bile bu düzeyde olması zor. buse naz çok seri bir boksör. kendi sıkleti olan sinek sıklet seviyesi için bile çok hızlı. buraya iki numara olarak geldi ve gümüş aldı. 2024'te altın bekliyorum kendisinden. türk kadınını böylesine iyi temsil ettiği için de teşekkür ediyorum.

    busenaz sürmeneli: daha 23 yaşındaki gold medalistimiz. en az iki olimpiyat altını daha alacak. kendi sıkleti için fiziği ve tekniği bir anomali yaratıyor. gücü çok orantısız kadınlar düzeyi için. finale kadar her rakibini kelimenin tam anlamıyla dövdü, dayak attığını bilerek boks yaptı. diğer arkadaşlarıyla beraber ilk olimpik türk kadın boksör unvanıyla beraber altın madalyayı da getirdi ve ülkemizi muhteşem bir şekilde temsil etti. kendisine teşekkür ediyorum. kariyerini en az üç olimpiyat altınıyla tamamlayacağına kalben inanıyorum. disiplinini korursa dört bile olabilir bu. olimpiyat efsanesi olmak için her şey elinde, umarım bunun farkındadır.

    yol bisikleti: ülkemizin madalya beklentisinin olmadığı bir branştı, iki sporcumuz temsil etti. yarışı tamamlayamadık. bu durum sosyal medyada çok fazla eleştiriye sebep olsa da sporcularımız yarışı keyfî olarak bırakmadı, peloton denilen grubun arkasında kaldıkları için yarış dışı kaldılar. tahmin edildiği üzere hiçbir beklentimiz yok. çok çok uzun sürede yarış tamamlamayı bile sürpriz görüyorum.

    ahmet örken / onur balkan: yol bisikletinde yarışan sporcularımız bu isimlerdi. yukarıda ifade ettiğim gibi ikisi de yarışı tamamlayamadı. uzun vadede ikisinden de derece, madalya beklentisi yok. keşke pelotona takılsalardı da en azından kamerada gözükselerdi. yarışı tamamlamak istedikleri için pelotona takılmadılar, ne yazık ki olmadı.

    eskrim: irem karamete ile temsil edildiğimiz ve ilk turda elendiğimiz branş. bu branş bana çok asil geliyor açıkçası. keşke daha fazla üstüne düşülse ancak mümkün gözükmüyor zira bu sporda fransız ve rusların büyük iddiası var. öte yandan eskrim sporunun çok maliyetli olduğu, federasyonun da problemli olduğu söyleniyor. dolayısıyla uzun ya da kısa vadede başarı umudumuz yok, temsiliyet kâfi…

    irem karamete: ilk turda amerikalı rakibine 15-5 yenilerek elenen sporcumuz maalesef 2016 rio olimpiyatları sonrası yine aynı kaderi yaşadı. irem'in de türkiye'de antrenman partneri konusunda sıkıntı yaşadığını düşünüyorum. modern pentatlonda mücadele eden ilke özyüksel de eskrimde aynı dertten mustarip olduğunu söylemişti. irem karamete'ye başarılar diliyorum.

    judo: judo, türkiye'de kendi kültürünü tıpkı karate ve tekvando gibi yaratmayı başarmış bir spor. bu oyunlarda madalya için adaylarımız vardı. iki bronz madalya maçı oynayıp ikisinde de ucundan döndük. michael zgank şanslı olsa altın bile görebilirdik. maalesef madalyasız kapattığımız bu branşta üçü devşirme, iki kadın dört erkek olmak üzere altı sporcuyla temsil edildik. bu alanda daha önce madalya almışlığımız var. muhtemelen 2024 senesinde madalya ya da madalyalar gelecektir.

    gülkader şentürk: kadınlar 48 kiloda mücadele eden sporcumuz, judoda bizi temsil eden ilk sporcuydu bu oyunlarda. maalesef çok çekingen bir performans sergileyen gülkader, ispanyol rakibine ilk turda ipponla yenildi. gülkader'in izlediğim tek maçı bu. aslında çeyrek final görebilirdi gibi yorumlar var, doğrudur. ancak genel performansı izlediğimiz gibiyse, olimpiyat temsilinden daha öteye gidebileceğini sanmıyorum. yine de kendisine başarılar dilerim, umarım beni yanıltır.

    kayra sayit: 33 yaşındaki fransız kökenli sporcumuz kayra, yaşına göre iyi performanslardan birini sergiledi diyebiliriz. çeyrek finalde daha sonra şampiyon olacak olan japon rakibine yenildikten sonra repesaj maçına çıkan kayra, maalesef fransız rakibine ipponla yenildi. madalyayı çok istediği belliydi ama olmadı. kendisinin muhtemelen son olimpiyatı oldu.

    mihraç akkuş: 21 yaşındaki genç sporcumuz ilk turu geçti ancak ikinci turda dünya üç numarası yeldos smedov'a yenildi. smedov'un yarı finalde elenip bronz almasıyla, madalya umutları da suya düştü. mihraç'ın uzun vadede bize bronz madalya kazandırabilme ihtimali var. kendisine başarılar diliyorum, umarım gümüş ve altın madalya alır da beni yanıltır.

    bilal çiloğlu: maalesef kura talihsizliği yaşayan sporcularımızdan biri olan bilal çeyrek finalden bir tur önce ono shohei ile karşılaştı. şampiyonluk favorisi olan ono, bilal'i yendi. maalesef çeyrek final öncesi elendiği için repesaj şansı da kalmadı. bilal'in önümüzdeki senelerde bize madalya kazandırma ihtimali az değil.

    vedat albayrak: gürcü asıllı sporcumuz madalya adaylarından biriydi aslında ama o da kura talihsizliğinin bedelini ödeyenlerden oldu. ilk turda, daha sonra altın madalya olacak olan rakibine elendi. vedat'ın madalya alma şansı 2024'te fizikî olarak ne durumda olduğuna bağlı olacak. belki bir bronz gelir diyorum.

    mihael zgank: sloven kökenli sporcumuz zgank, oldukça konsantre ve hazır gözüküyordu. yarı finale kadar çıktı. alman rakibine karşı iki shido cezası aldıran zgank, oldukça üstün bir maç çıkarmasına rağmen anlık bir hata sonucu mağlup oldu. o moral bozukluğuyla bronz madalya maçını da kaybetti ve ne yazık ki madalyasız tamamladı turnuvayı. zgank, yarı final sonrası uzun süre çöktüğü yerden kalkamadı. türkiye'de yaşayan sporcumuz, madalyayı gerçekten hak etmişti. fizikî durumu iyi olursa 2024'te madalya almasını çok muhtemel görüyorum.
    judoda, altı sporcumuzun beşi finalistlere elendi ve bunlardan dördü altın madalya kazandı. inanılmaz bir kura şanssızlığı gerçekten. sporcularımız kura ağacının diğer tarafına düşseydi, gerçekten birden fazla madalya söz konusu olabilirdi. yine de judo, bize gelecek için madalyalar vaat eden bir olmaya devam ediyor.

    karate: dört kadın, üç erkek olmak üzere toplam yedi sporcuyla temsil edildiğimiz bu alanda bir gümüş, üç de bronz madalya kazandık. kura şanssızlığı dışında favori sporcularımızın performanslarıyla hayal kırıklığına da uğradık. yine de karate, bu oyunlarda yüzümüzü güldüren branşlardan biri oldu. maalesef 2024'teki oyunlarda karate programda olmayacak. umalım ki daha sonra geri gelsin. 2028 ya da 2032'den itibaren programa dâhil edilirse, karatenin madalya depomuz olacağını söyleyebiliriz.

    dilara bozan: katada yarışan 24 yaşındaki sporcumuz madalyanın kıyısından dönen sporcularımızdan biriydi. grubunu üçüncü tamamlayarak bronz madalya katasına çıkan sporcumuz, ne yazık ki 26.94'e karşı 26.52'lik bir sonuçla olimpiyat beşincisi oldu. daha önce dilara'nın çeşitli turnuvalarda üçüncülükleri olduğunu söyleyelim. başarılar dileyelim.

    ali sofuoğlu: tıpkı dilara gibi katada yarışan ali, kura şanssızlarımızdan bir diğeriydi. 27.32 gibi yüksek bir puan almasına rağmen ryo kiyuna gibi bir efsaneyle aynı grupta olduğu için ikinci oldu ve bronz madalya maçına çıktı. ryo kiyuna ile karşı grupta olsa muhtemelen finalde karşılaşacaklardı ve gümüş madalya alacaktı zira kiyuna, bu alanda yenilmez diyebiliriz. sporcumuz, bronz madalya mücadelesinde üstün bir performans sergiledi ve katadaki ilk olimpiyat madalyamızı getirdi. kendisini tebrik ediyorum. son olarak, muhteşem bir disiplinle katasını çizdiğini söylemek lazım. madalyası, altın kadar değerlidir nezdimde.

    serap özçelik araboğlu: olimpiyatların en büyük hayal kırıklıklarından biri diyebiliriz. serap'ın kariyerindeki tek eksik olimpiyat madalyasıydı ki onu da karatenin programda olmamasıyla ilişkilendirebiliriz. en büyük altın favorisiydi. ne yazık ki sıfır çekti. ilk maçı son on saniyede kaybetmese belki her şey çok farklı olurdu. sporcularımızın mental olarak iyi hazırlık yapmadığı/yaptırılmadığı gerçeği, serap gibi başarılı bir sporcunun buradaki performansında bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. serap, her ne kadar burada başarısız olsa da bize defalarca şampiyonluk yaşatmış bir sporcu. sağlık olsun diyorum, başarılar diyorum.

    merve çoban: 28 yaşındaki sporcumuz gruptan çıkmayı garantiledikten sonra zannımca kurada sırp rakiple eşleşmek için kendini yormadı. istediği oldu ve sırp rakibiyle eşleşti ancak yarı finalde 2-0 kaybedip bronz madalyanın sahibi oldu. merve'ye de türk kadınını iyi temsil ettiği için teşekkür etmek gerekiyor. zor bir gruptan çıktı. zor bir rakibi vardı, elinden geleni yaptı. finale çıkamadı ancak madalyasını aldı ve ülkesini en iyi şekilde temsil etti. tebrikler.

    meltem hocaoğlu akyol: serap ile beraber karatedeki bir başka hayal kırıklığımız meltem idi. zor bir gruptaydı, bu doğru. ilk maçında son anda avantajını kaybedip galibiyeti kaçırdı ve o beraberlik belki de madalyasız kalmasına sebep oldu. japon rakibine de kıl payı kaybeden sporcumuz ne yazık ki grubundan çıkamadı. çok yetenekli bir sporcu olduğunu düşünüyorum ancak onun da mental kuvveti yetersiz geliyor bana. bu gibi durumlar için kesinlikle sporcularımızı suçlamamak gerekiyor. bu antrenör ve federasyonun düzenlemesi gereken bir iş. sporcuların spor psikologları ile çalışması gerekiyor. mete buna bir örnek sadece. meltem'e teşekkür ediyorum. başarılar diliyorum.

    eray şamdan: eray, sanıyorum mental anlamdaki en güçlü sporcularımızdan biriydi ve başarısını gümüş madalya ile taçlandırdı. 23 yaşındaki sporcumuz, beklentilerin üstüne çıkarak finali gördü. finalde son derece güçlü bir rakibi vardı. uzun süre başa baş götürdüğü maçın son bölümünde ipponlanınca 5-0 geriye düştü ve maç o şekilde bitti. kendisi tam bir underdog performansı göstermiştir. bilhassa finale kadar akıllı dövüşün dersini vermiştir. çok güçlü rakipler arasından sıyrıldı, son derece başarılıydı. tebrik ediyorum. göğsümüzü kabarttı.

    uğur aktaş: bence performans anlamında kumitede yarışan en iyi sporcumuz uğur'du. gerçekten altın alabilirdi. yine aşırı zor bir gruptaydı. alman sporcunun sakatlığı avantajına oldu, onun moraliyle son maçında zaten üstün olduğu kazak sporcuyu 11-3 gibi korkunç bir skorla, teknik üstünlükle yendi. aşırı formda, aşırı günündeydi. yarı final maçında şanssız bir şekilde 2-2 olmasına rağmen ilk sayı avantajıyla yenildi. burada özellikle bir parantez açmak istiyorum. uğur bu maçı adım gibi eminim kazanmıştı. antrenörümüz saçma sapan bir challenge kullandı ve bunu çok erken yaptı. daha sonra uğur'un çok daha net sayıları olmasına rağmen hakkımız olmadığı için kullanamadık. dolayısıyla sporcumuz da bronz madalya kazanmış oldu. altını çiziyorum, rahatlıkla altın olurdu. hakkı altındı. doğrudan teknik ekibin hatası sebebiyle kaybetti uğur. okçuluk ve boks bir kenara bırakılırsa ciddi söylüyorum antrenörsüz yarışsak daha kötü teknik karar veremezdik. korkunç kararlar aldılar ve bence uğur bunun kurbanı oldu. bilhassa karatede bize karşı yapılan itirazlar çoğunlukla kabul görürken bizimkiler çoğu kez reddedildi. kararlar doğruydu. bizim antrenörler eyyam bekliyor herhâlde, başka açıklaması olamaz. uğur'un maçında öyle saçma bir challenge istendi ki pozisyonun tamamı izlenmedi bile. uğur'un çoğunlukla kendi sıkletinden üstün sporcularla, ayağı sakat olmasına rağmen mücadele ettiğini de vurgulayalım. kendisini tebrik ediyorum, muhteşem bir performans ortaya koydu. mümkünse antrenör ekibini gözden geçirmeli, çünkü altını hak ediyordu.

    modern pentatlon: gelelim olimpiyatlardaki en başarılı performanslarımızdan birine. bu alanda ilke özyüksel ile temsil edildik ve genel klasmanda beşinci olduk. gelecek olimpiyatta madalya beklentimiz tavan. düşünsenize, modern pentatlondan gelecek bir madalya, yeni nesilde nasıl bir ilgi yaratır, bu durum dolaylı olarak yüzme ve eskrime nasıl etki eder. ilke'nin performansı o kadar heyecan verici ve saygı duyulası ki ne desek bu başarıyı açıklamaya yetmez.

    ilke özyüksel: 24 yaşındaki sporcumuz ilke özyüksel, bu dalı seçtiğinde çevresinden hep olumsuz tepkiler almış. önce yapamazsın demişler, başarınca olimpiyatlara katılamazsın denmiş, onu yapınca da sonuncu olursun gibi tepkiler gelmiş. ilke, böylesine büyük önyargının olduğu bir alanda son tur öncesi on yedinci sırada olmasına rağmen yarışmayı beşincilikle tamamlayarak inanılmaz bir başarıya imza attı. eskrim ve yüzmedeki performansları daha yüksek olsa altın madalya bile gelebilirdi. ilke de farkında olmalı ki “yüzme ve eskrimde eksiğim var, geliştirmeyelim.” demiş. eskrim konusunda da partner bulmanın zorluğundan bahsetmiş. madalya için de iddialıymış. 2024'te, bu hikâyeyi mutlu sona ulaştıracak. bunu gerçekten inanarak söylüyorum. yüzme ve eskrimi biraz düzelttiğinde ilke bu dal için biçilmiş kaftan. sporcumuzu kalpten tebrik ediyorum.

    kürek: kürekte ülkemizi onat kazaklı temsil etti. aslında yarışmacımız iyi bir eleme serisinin ardından çeyrek finale çıkmıştı. ancak ondan sonra performansının düştüğünü söyleyebiliriz. kürek gibi bir alanda temsil edilmemiz önemliydi. madalya konusunda ise kürek, bir muamma oluşturuyor. aslında bilhassa fenerbahçe kürek şubesi, başarılarıyla öne çıkıyor ancak sporcuların kota alması biraz zor. bu açıdan onat'ın orada olması önemliydi. darısı final ve madalyalara diyelim.

    onat kazaklı: ilk eleme turunu dördüncü sırada geçtikten sonra çeyrek finalde dördüncü olan onat c/d finalinde yarıştı. oradaki grubunu da üçüncü tamamlayan temsilcimiz olimpiyat yirmi birincisi olarak yarışmayı tamamladı. otuz iki kişi arasında yirmi birinci olan onat, on beşinciliği zorlayacak bir potansiyele sahip. bir olimpiyat daha görecektir. 2024'te derecesini geliştirmesini diliyorum.

    yelken: yelkende ise, dört kadın dört erkek olmak üzere altı farklı alt dalda temsil edildik. deniz & ateş çınar'ın ve alican kaynar'ın finale yükselmesi kayda değer başarılarımız arasına girdi. yelken, birçok alt dalı bulunan ve fizikî yetkinlik dışında iklimden de çok etkilenen, oldukça uzun süren yorucu bir branş. buraya sekiz sporcu yollamamız çok değerli. bilhassa alican şanslı olsa burada bir madalya bile çıkabilirdi. sağlık olsun diyelim. aslında umudumuz var ama iddiası olan sporcularımızın yaşının ilerlemiş olması düşündürücü.

    onur cavit biriz: rs:x kategorisinde yarışan sporcumuz, on iki yarış sonucunda yirmi beş sporcu arasında yirminci sırayı elde etti ve maalesef madalya yarışına katılamadı. onur'un performansını arttırması durumunda uzun vadede en azından madalya yarışı görme şansı var. alican'ın da bugüne gelene kadar çok çabaladığı biliniyor. onur 22 yaşında, kendisine başarılar dileyelim. umalım ki en az iki olimpiyata daha katılsın.

    alican kaynar: finn sınıfında yarışan alican kaynar, ilk iki yarışı birincilikle bitirerek hepimizi heyecanlandırmıştı. beşinci yarıştan itibaren performansı düşen sporcumuzun sekizinci yarışta yarış dışı kalması yirmi puan cezası yemesine sebep oldu ve onu liderlikten uzaklaştırdı. belki de madalyadan etti. daha sonrasında düzenli olarak onuncu sırayı alan sporcumuz madalya yarışı sonucunda olimpiyat sekizincisi oldu. türkiye'de kürek sporunun durumu göz önüne alındığında bu başarının göz kamaştırıcı olduğu söylenebilir. muhtemelen son olimpiyatıydı, düşük bir ihtimalle 2024'te de yarışabilir. tebrikler alican!

    deniz çınar & ateş çınar: erkekler 470 sınıfında ülkemizi temsil eden çınar kardeşler, on yarış sonunda madalya yarışına kalma başarısını gösteren diğer sporcularımızdı. sporcularımız ilk on yarışta beş, üç, iki gibi dereceler yapsalar da diğer yaptıkları derecelerin düşük olması onları madalya yarışına iddiasız soktu. sporcularımız olimpiyat onuncusu olarak ülkemize döndüler. onları da gönülden tebrik ediyorum. alican için geçerli olan şeyler çınar kardeşler için de geçerli. tebrikler!

    dilara uralp: rs:x kategorisinde yarışan dilara, elbette katılma başarısı göstererek göğsümüzü kabarttı. ancak genel performansının da ortalama altı olduğunu söylemek lazım. yirmi yedi sporcu arasında yirmi üçüncü olan dilara, madalya yarışına kalamadı. sporcumuzun yaşı 25, kendini geliştirme şansı elbette var. ancak bu seneki performansı ilk on için umut vaat etmedi. başarılar diliyorum kendisine.

    ecem güzel: kadınlar laser radial sınıfında mücadele eden ecem, ilk yarışını dördüncü tamamlayınca beklentilerim yükseldi. ancak yelkende iklimin etkisi sonuçları değişken kılabiliyor ki birçok yarış yapılmasının sebebi sanıyorum biraz da bu. ne yazık ki ecem'in ilk yarışından sonra hemen hemen her yarışta düşüşte olduğunu gördük. nihayetinde kırk dört kişi arasından yirminci oldu ve madalya yarışına kalamadı ancak uzun vadede güzel umutlar besleyebiliriz. ecem'den de madalya yarışı olmasa bile madalya yarışını zorlayabilecek bir performans bekleyebiliriz.
    beste kaynakçı & okyanus arıkan: kadınlar 470 sınıfında ülkemizi temsil eden sporcularımız, yirmi bir sporcunun katıldığı yarışları on yedinci sırada tamamladılar ve madalya yarışına katılamadılar. okyanus arıkan'ın 17 yaşında olduğunu belirtelim. yine de ikilinin performansının vasat altı olduğunu söylemeliyiz. umalım ki en azından iki olimpiyatta daha bizi temsil etsinler.

    atıcılık: dört farklı alanda dört sporcuyla temsil edildiğimiz atıcılıkta 10 metrede ömer akgün tarihi bir başarı kazanarak dördüncü oldu ve bronz madalyanın ucundan döndü. ne var ki diğer alanlarda aldığımız sonuçlar hayal kırıklığıydı. belki ömer'den gelebilecek bir madalya uzun vadede atıcılık açısından ilerleyişimizi hızlandırabilirdi. sağlık olsun diyelim.

    ömer akgün: 10 ve 50 metre atışlarında mücadele eden 39 yaşındaki sporcumuz, 10 metrede eleme turunu 629.8 puanla beşinci sırada tamamladı. final turunda üçüncülük için çinli rakibiyle mücadele eden akgün 0.8 puanlık bir farkla dördüncü oldu ve ülkemiz açısından tarihi başarı elde etmesine karşın bronz madalyayı ellerinin arasından kaçırdı. daha sonra yarıştığı 50 metrede ise temsilcimiz otuz dokuz sporcu arasında otuz altıncı olarak hayal kırıklığı yaşadı/yaşattı. sporcumuz finale kalamayarak olimpiyatlara veda etti. atıcılıktaki temayülün, gününde olmakla ilgili olduğunu düşünüyorum. 10 metrede eşsiz bir performans sergiledi ömer akgün, kendisini tebrik ediyorum.

    yusuf dikeç: 10 metrenin farklı bir alanında mücadele eden yusuf dikeç, yirmi dördüncü olarak finale kalamadı ve olimpiyatlara erken veda etti. sporcumuz için uzun ya da kısa vadede madalya beklentimiz yok.

    ismail keleş: yusuf dikeç ile beraber aynı kategoride elemelerde yarışan sporcumuz, yusuf dikeç'in hemen ardından yirmi beşinci oldu. aynı yusuf dikeç gibi kendisinden de madalya beklentimiz, final beklentimiz uzun ya da kısa vadede yok.

    özgür varlık: 25 metre çabuk atışta mücadele eden özgür varlık da yirmi altı sporcu arasından yirmi dördüncü olarak oyunlara veda eden isimlerden biriydi. o da final göremedi, onunla ilgili de madalya ya da final beklentimiz olmayacak.
    bu alanda, ömer akgün'ün tarihi başarısını takdir etmekle beraber, gelecek için umutlanmak gerçekçi bir hedef değil ne yazık ki.

    yüzme: bu alanda ülkemiz biri devşirme olmak üzere beş kadın, altı erkek toplamda on bir sporcu ile mücadele etti. yüzme konusunda senelerdir ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması ile başarısızlık arasında bir eleştiri döngüsü vardır. öncelikle bunun yanlış olduğunu belirtelim. yüzme kültürü, yüzme sporu kültürü denizle hiç ilgili değil. bu tamamen ülkedeki spor kültürünün ve altyapısının varlığıyla ilgili bir şey. macaristan'ın bu alandaki madalyalarına bakarsanız durumu anlayabilirsiniz. bildiğim kadarıyla ülkemizde olimpik standartlarda havuzlar yeterli sayıda değil. eğer olimpiyatlarda madalya sayımızı ciddi anlamda arttırmak istiyorsak atletizm ile beraber yüzmeye yatırım yapmamız gerekiyor. illa birine yapılacaksa yüzme çok gerçekçi olacaktır. altyapı problemi çözülür ancak antrenör konusunda da yabancı antrenörler tercih edilmeden problemin çözülmesi zor gözüküyor. özellikle teknik ve fizikî anlamda sporcularımız daha havuza girmeden eziliyor. bu noktada, ülkemizin çok sayıda sporcu göndermesi ve çoğunluğunun genç olması değerli. emre sakçı ise hayal kırıklığı yaratan sporcumuz oldu. öte yandan uzun ya da kısa vadede madalya beklentisi gerçekçi olmamakla beraber doğru hamlelerle bu durum değiştirilebilir. yüzmede ekoller olsa da fenomenler hızla değişmekte. ayrıca sporcularımızın genç olması güzel ama bu madalya alamayacakları anlamına gelmiyor, on altı yaşında, on dokuz yaşında çok madalya alan sporcu gördük bu sene. bakalım bizim sporcularımız neler yapmış?

    beril böcekler: henüz on yedi yaşındaki sporcumuz 400 metre serbest ve 4x200 takım serbest yarışlarında mücadele etti. 400 serbestte dünya rekortmeni kathleen ledecky ile aynı seride yarışan sporcumuz sekiz sporcu arasında yedinci olarak elendi. beril ile ledecky arasındaki fark ise sekiz saniye gibi bir uçurumu işaret ediyordu. yine beril'in de olduğu takım mücadelesinde de sekiz takım arasında yedinci olduk. beril genç bir sporcu, nasıl olacağına kendi karar verecek. fiziğini ve kanatlarını geliştirmeli. sanırım amerika bursu almış, bunu da fırsata çevirmeli. en az üç olimpiyat görecektir.

    merve tuncel: 16 yaşındaki sporcumuz, olimpiyat kafilemizin en genç sporcusuydu. 400, 800, 1500 serbest, 4x200 serbest takım mücadelesi olmak üzere dört farklı dalda mücadele etti. merve 400'de eleme serisini dördüncü, 800'de eleme serisini beşinci, 1500'de eleme serisini altıncı tamamladı ve finale kalamadı. yine takım yarışındaki elemede sekiz takım arasında yedinci olup elenen takım için de yüzdü. henüz çok genç, onun için de beril için söylediklerim geçerli. ya bu ülke sporcularına doğru şekilde yatırım yapacak ya da merve tuncel gibi gençler biraz da kendi vizyonlarını ortaya koyacaklar. çok çalıştığından eminim ama bu işin fizikî kısmını çözmekle başlamalıyız işe.

    deniz ertan: yine 17 yaşındaki sporcularımızdan biri olan deniz de 800, 1500 serbest yarışı ve onun yanı sıra 4x200'de mücadele verdi. 800'de eleme serisini sekiz sporcu arasından yedinci tamamlayan genç sporcumuz, 1500'de serisini üçüncü tamamlasa da en iyi dereceler arasına giremediği için finale kalamadı. 4x200 takımının parçalarından biriydi. deniz, aslında 1500'de oldukça iyi direnç göstermişti. yaşının üstünde yüzüyordu ancak daha sonra serisinin de yavaş olduğunu gördük zira merve tuncel'in derecesi sıra olarak geride olsa da zaman olarak daha iyiydi. diğer genç yüzmeciler gibi, ipler kendi elinde. yalnız sanki 400 metreyi denese kendisi için daha iyi olabilir gibi.

    defne taçyıldız: genç sporcularımızdan bir diğeri olan defne, 18 yaşında. 200 kelebekte mücadele etti. eleme serisinde beş sporcu arasından dördüncü olan defne, yarı finale çıkmıştı. yarı finalde elemedeki serisinden yaklaşık iki saniye daha yavaş yüzen defne, sekiz sporcu arasından yedinci oldu ve turnuvaya veda etti. zor bir alanda yarışıyor. yaşı çok genç, derecelerini en az üç dört saniye geliştirmeli ki kürsüyü zorlasın. defne, bunu yapabilir ama dediğim gibi iş sadece sporcularda bitmiyor…

    viktoria zeynep güneş: ukrayna doğumlu sporcumuz 23 yaşındaydı. 4x200 takımının bir parçası olmakla beraber 200 bireysel karışıkta mücadele etti. ne yazık ki sporcumuz serisini sonuncu sırada tamamladı. gerçekçi olmak gerekirse viktoria için ne uzun ne kısa vade bir şeyler gösteriyor. umarım beni şaşırtır ama sanmıyorum. en iyi derecesi dahi finali zorlayacak kapasitede değil.

    baturalp ünlü: 19 yaşındaki sporcumuz 200 serbestte ülkemizi temsil etti ve ne yazık ki kendi serisinde sonuncu olan bir başka isim. bu sporcuların ülkedeki en iyi dereceleri elde eden ve çoğu rekoru alt üst eden isimler olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum. baturalp, türkiye rekorunu egale etseydi de büyük ihtimalle finale kalamayacaktı. zor bir disiplinde yarışıyor ve kendi yaş grubundaki rakipleri çok üstün. ne yazık ki gelecekte madalya veya final umudum yok kendisinden.

    yiğit aslan: 18 yaşındaki yiğit, 800 serbestte mücadele etti. kendi serisini beşinci bitirse de en iyi sekiz sporcu arasına giremeyip elendi. kendi serisinin birincisi bile finale kalamadı zaten. şöyle söyleyelim, yiğit'in derecesini 14 saniye geliştirmesi, ancak madalyayı zorlayabileceği anlamına geliyor. yine dramatik bir tabloyla karşı karşıyayız. genç sporcumuza başarılar diliyorum ancak onun da işi zor.

    berke saka: genç sporcularımızdan bir diğeri olan berke saka, ülkemizi 200 sırt üstünde temsil etti. o da kendi serisinde sekiz sporcu arasında yedinci olarak olimpiyatlara veda etti. berke'nin derecesinin kürsüden yaklaşık altı saniye uzakta olduğunu söyleyelim. 200 metre için korkunç bir açıklık var arada. umut edelim ki derecelerini geliştirsin ama onun da mücadele şansı zor gözüküyor. bu sporcular genç olabilir ama rakipleri de gençti. ne yazık ki yüzmedeki gerçek bu.

    berkay öğretir: 23 yaşındaki berkay öğretir, ülkemizi 100 ve 200 kurbağalamada temsil etti. 100 kurbağalamada serisinde altıncı olan berkay, 200 kurbağalamada ise maalesef serisini sonuncu tamamladı ve finale kalamadı. berkay'ın yaşı da göz önüne alındığında kota kazanması en büyük beklentimiz olmalı diye düşünüyorum. tekrardan vurgulamak isterim ki bu tablonun sorumlusu bu sporcu kardeşlerimiz değil.

    emre sakçı: 23 yaşındaki sporcumuz, en çok beklentimizin olduğu yüzücülerden biriydi. özellikle dört sene önce 58 saniyenin altındaki performansı muhtemel bir finali işaret ediyordu. hatta emre o performansı sergilese bu oyunlarda gümüş madalya kazanacaktı. maalesef sporcumuz 100 metre kurbağalama yarışında bir dakika barajının altına zor indi ve sekiz sporcu arasında yedinci oldu. emre'nin diğer sporculardan istisnası geçmişi… 19 yaşındayken 58 saniye altına inmek önemli bir başarı. o formu yakalasa aradan bir madalya bile alabilirdi ama çok formsuz gözüktü. diğer alanlarda da vurguladığımız gibi mesele formla ilgiliyse antrenörü ve çalışma sistemini gözden geçirmeli. eğer formdaysa, mental durumu için spor psikoloğu ile çalışmalı. ülkemiz her sporcusunda bu formülü uygulasa inanın en az on madalya fazlamız olur her oyun senesinde.

    ümit can güreş: 100 metre kelebekte mücadele eden sporcumuz, kendi serisinde beşinci oldu ve eleme serisini geçemeyerek turnuvaya feda etti. ümit, en iyi performansını yapsa dahi finalde sondan ikinci olacaktı. caleb dressel gibi bir anomalinin yarıştığı bu alanda ümit can güreş için ileride en iyi ihtimalle final umut edebiliriz.

    yüzmede de durum böyle. ne yazık ki çok genç sporcularla katılmamıza rağmen sonunculuğa demir atmış gözüküyoruz. üstelik sporcularımızın yaşıtları çok iyi sonuçlar alırken… farklı bölgelerden farklı tarzlarda çokça sporcunun şampiyonluğuna tanık olduk. yüzme, afrikalıların domine ettiği 10000 metre yarışları gibi değil ya da asyalıların süpürdüğü badminton gibi bir kültürü taşımıyor. avustralya ve abd çıkıyor bu da imkân ve destekle alakalı bir şey. en çok madalya çıkan alanlardan biri. altın gediklisi bir sporcu yetiştirmek en az beş madalya anlamına gelebilir ki biz çoğu kez bu kadar madalyayı toplamda alamadık. eğer başarı düzeyimizi arttırıp ilk onu zorlayan bir rekabetçilik istiyorsak, buraya yatırım yapmak şart.

    tekvando: madalya alışkanlığımız olan bir dal tekvando, oyunlarda iki bronz madalya alarak bu geleneğimizi devam ettirdik. hakan reçber geleceğe dair umutlarımızı yeşertirken nur tatar'ın hayal kırıklığı yarattığından bahsedebiliriz. öte yandan tekvandoda bize altın madalya kazandıran servet tazegül'ün bu oyunlarda hakan reçber'in hocalığını yapması hoş bir detaydı. tekvando, ülkemizde kültürü oluşmuş bir spor ve gelecek için her daim umutla bakacağımız bir alan. bu sene de dört kadın bir erkek olmak üzere beş sporcuyla temsil edildik.

    hakan reçber: henüz 22 yaşında olan hakan, oyunlardaki ilk madalyamızı kazanmıştı. bronz madalya kazanan hakan, çeyrek finalde elendiği amerikalı rakibinin finale çıkmasıyla repesaj karşılaşmaları sonucunda madalyasına uzandı. kişisel görüşüm, biraz kura şanssızlığı da yaşadığı yönünde hakan'ın bir ihtimal gümüşü zorlayabilirdi. amerikalı rakibi çok aktif dövüşüyordu. hakan'ın onun karşısında bile yirmi puan sınırını zorlaması ve aktif oynaması çok değerliydi. sonraki olimpiyatlarda en kötü gümüş, en geç 2028'de de altın bekliyorum hakan'dan.

    rukiye yıldırım: rukiye, aslında turnuvaya fena başlamamıştı. iki maçını da soğukkanlı kalarak son bölümde kazanmayı bildi ve yarı finale kadar çıktı. yarı finalde ise ispanyol rakibi tarafından çok ciddi bir farkla mağlup edildi. rukiye'nin karşılaşma içinde kontrolü epey kaybettiğini gördük. bronz madalya maçında da israilli bir rakibi vardı kendisinin. ilk bölümde o kadar fark yedi ki ikinci ve üçüncü bölümdeki üstünlüğü işe yaramadı. kendisini tebrik ediyorum zira elinden geleni yaptı. mental sorunu o da yaşayanlardan biri olarak hafızamıza kazındı. sonraki oyunlarda otuz üç yaşında olacak, son olimpiyatı olur. belki burada yarım bıraktığını orada tamamlar, öyle umut edelim zira ihtimali hiç az değil.

    hatice kübra ilgün: 28 yaşındaki sporcumuz, oyunlardaki ikinci madalyamızı kazanan isim olmuştu. hakan gibi o da repesaj karşılaşmaları sonucunda madalyasına uzandı. ilk maçını ne kadar net kazandıysa ikinci maçını o kadar net kaybetti hatice kübra ilgün, repesajda ise finale rahat çıktı. repesaj finalinde eski olimpiyat üçüncüsü ile karşılaştı. boy dezavantajına karşın kazanmıştı. dürüst olayım, hatice kübra'nın çok güçlü bir tarzı ve domine eden bir anlayışı yok. 2024'te de kota alacaktır. belki bir bronz daha getirebilir hatice. tekniği fena olmasa da kategorisinde fiziken yetersiz kaldığını düşünüyorum, aslında 1.75 boyunda ama rakipleri kendi kategorisinde ya ondan daha uzun ya da daha fizikli. başarısı için tebrik ve teşekkür ediyorum kendisine.

    nur tatar: herhâlde en büyük hayal kırıklıklarımızdan biri oldu kendisi. bir bronz bir gümüş olmak üzere iki madalyası olan sporcumuz ikinci maçında veda etmişti. ilk maçta da aslında aksadığı gözlemlenebiliyordu. ikinci maçını altın puanla vermesi talihsiz oldu ama maçı o noktaya bırakmamalıydı nur. sporcumuz, her yarışmanın doğal madalya adayıdır. ancak 2024'te otuz bir yaşında olacak, bu da bir gerçek. nur'un daha aktif olması gerektiğini ve kondisyonunu arttırma ihtiyacını vurgulamak istiyorum. her şey onun elinde. umarım bu seneki durumu telafi eder. 2024'te madalya alma ihtimalini yüzde ellinin üstünde görüyorum.

    nafia kuş: 26 yaşındaki nafia'nın avrupa ve dünya şampiyonalarında elde ettiği neticeler sebebiyle madalya için şansı olduğunu düşünüyorduk. nur kadar büyük bir hayal kırıklığı oldu açıkçası. ilk maçını 7-5 kaybetti ve olimpiyatlara veda etti. bunun formdan değil, heyecandan olduğunu düşünüyorum. bu seviyede heyecan duymak ise profesyonellikte affedilmez bir durum. ki affedilmedi ve yenildi. burada heyecanlanıyorsa suç onda değil, onu mental olarak hazırlayamayanlarda. nafia yetenekli bir sporcu, üç sene sonra madalya getireceğini düşünüyorum. tahminim gümüş.

    böylece tekvandoyu da tamamlamış olduk. genel anlamda fena olmayan bir tablo olsa da çok daha iyi olabilirdi. en az iki madalya daha alabilirdik ve renkleri de farklı olabilirdi. üç senesi için, her şeye karşın, gelecek vaat eden bir ekibimiz olduğunu söyleyebilirim.

    halter: gelelim haltere… aslında kotamız üçtü ama doping skandalları yüzünden ikiye indirildi ve bir kadın bir erkek olmak üzere iki sporcuyla temsil edildik. ne yazık ki naim süleymanoğlu, taner sağır, nurcan taylan, halil mutlu gibi isimlerden sonra halterdeki bu hâlimizi görmek insanın içini acıtıyor. yine de halterin tüm dünyada düşüşe geçtiğinden ve özellikle çin'in bu branşta atılım yaptığından söz etmek gerekiyor. uzun vadede madalya ihtimalimizi düşük görmekle beraber, madalya umudumuzun çok çok az da olsa bulunduğunu söyleyebilirim.

    muhammet furkan özbek: 67 kiloda mücadele eden 20 yaşındaki sporcumuz koparmada 142 kilo kaldırmasına karşın, silkmede üç hakkında da başarısız olup sıralamaya dâhil olamadı. genç bir sporcu ve derecesini de alamadığı için erken hükümde bulunamıyorum. kendisine başarılar diliyorum.

    nuray levent: 64 kiloda mücadele den 21 yaşındaki sporcumuz koparmada 100, silkmede 120 kilo kaldırarak 320 kilo ile kategorisinde on sporcu arasından dokuzuncu oldu. nuray son hakkında başarılı olsaydı yedinci olacaktı. kendisinin çalışkan ve azimli bir sporcu olduğu belli ama kategorisindeki diğer sporcular on beş kilonun üstünde fark attılar kendisine. nuray ya kategori düşürmenin bir yolunu bulmalı ya da çok fazla güçlenmeli. yakın zamanda madalya ihtimalini düşük görüyorum. temsiliyeti için ise teşekkür ettiğim bir başka sporcumuz.

    güreş: ve geldik güreşe… dokuz sporcuyla katıldığımız, madalya fabrikası olarak gördüğümüz ve her olimpiyatta en büyük umutlarımızı bağladığımız güreş, sonuçları itibariyle fiyaskoydu. ne yazık ki sporcularımız büyük sorumluluk federasyonda olmasına karşın iyi performans sergileyemediler. fizikî olarak zorlandılar, baskının altında ezildiler ve güreş ülkesi olarak tanımlanmamıza rağmen yalnızca üç bronz ile tamamladık turnuvayı. beklentilerle bir tutulduğunda, bu sonucun fiyasko olduğunu söyleyebiliriz. federasyonda acilen değişime ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. antrenör kalitemiz de şüphesiz çok problemliydi. gerek challenge kullanımları gerek taktiksel duruşumuz can sıkıcıydı. oyuncular genel anlamda pasif bir tutum izlediler ve pasif cezalarıyla hep geride başladılar maçlara. umalım ki iyi olsun. güreş her zaman önde geldiğimiz dallardan biri, burada da 2024'te farklı sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum.

    kerem kamal: grekoromen stilde 60 kg kategorisinde mücadele eden kerem, ilk turda moldovalı rakibine yenildi. teknik üstünlükle yenilen kerem, minderde hiç iyi bir performans gösteremedi. rakibi kerem'i yere aldıktan sonra dört bir yana çırptı ve ne yazık ki kerem için olimpiyatlar erken sona erdi. 21 yaşındaki sporcumuzun çeşitli turnuvalarda şampiyonlukları var. mental olarak oyun mantığını tamamen değiştirmesi gerekiyor bence. birtakım sıkıntılı taraflarını iyi tahlil ederse 2024'te madalya beklentimiz devam edecektir.

    cenk ildem: daha önce olimpiyat bronzu olan cenk, grekoromen stilde 97 kg'de mücadele verdi. bulgar rakibine 3-1 yenilen cenk de kerem gibi hiçbir varlık gösteremedi. ne yazık ki beklentilerin çok ama çok altında kaldı. herkes ondan madalya beklerken bu performansı, kusura bakmasın ama federasyon ve antrenör kadar kendisine de yazar. muhtemelen son olimpiyatı oldu. hayal kırıklığı yarattı.

    rıza kayaalp: grekoromen stilde 130 kg'de mücadele eden rıza kayaalp'i anlatmama gerek yok sanırım. bu alanın gerçekten efsanelerinden biri. çok güçlü bir sporcu. ama tıpkı naim süleymanoğlu'nun bir zamanlar rakibi olan leonidis gibi o da çok şanssız. aleksandr karelin'in rekorunu kıran mijain lopez nunez, adeta belalısı durumunda. bildiğim kadarıyla mijain, rıza ile idman yaptıktan sonra güreşe dönüyor ki bu da ayrı bir talihsizlik olmuş. kurada yarı finalde mijain ile eşleşen rıza maalesef rakibine yeniden mağlup oldu. bronz madalya maçını ise rahat kazandı. eğer mijain olmasaydı altını alacaktı. mijain ile finalde karşılaşacak olsalardı da finale rahatça çıkacaktı. öyle ya da böyle üst üste üçüncü olimpiyat madalyasını alan rıza, 130 kg gibi zor bir kategoride kendi adını olimpiyat tarihine kazıdı. kendisini tebrik ediyorum. keşke siyasetle arasına mesafe koysaydı demekten de kendimi alamıyorum. son olarak, 2024'te mijain emekli olursa altını alır. olmazsa yarı finalde karşılaşırsa bronz, finalde karşılaşırsa gümüş alır diyorum.

    evin demirhan: 50 kg serbest stilde mücadele eden evin'in durumu, kerem ile aynı. tek fark kerem'e göre beş yaş büyük olması. evin, ilk turda amerikalı rakibine gerçekten ağır bir şekilde yenildi. onun da üçüncülükleri var. tekniğini geliştirmesi gerektiğine inanıyorum. 2024 ile ilgili yorum yapmayacağım… umarım bize “helal olsun, iyi mücadele etti” dedirtir…

    yasemin adar: herhâlde yasemin, bu oyunlarda gurur duyabileceğimiz sporcularımızdan biri. 76 kg serbest stilde bronz madalya kazanarak bunu başaran ilk kadın sporcumuz oldu. yarı finalde elendiği rakibi ise iki sene önce yasemin'in rezil ettiği alman sporcuya yenildi. bu açıdan da üzülüyordur. repesaj karşılaşmaları sonucunda çok çok rahat şekilde madalyayı aldı. iki maçını da tuş ile kazandı. aslında amerikalı rakibine karşı da son bölümde maçı kazanmaya oldukça yaklaşmıştı. yasemin'i tebrik ediyorum. 2024'te kesinlikle madalya alacaktır, rengi ise biraz kura şansı biraz form durumuna bağlı.

    süleyman atlı: 27 yaşındaki sporcumuz da hayal kırıklıklarımızdan oldu. serbest stil 57 kiloda yarışan süleyman, ilk turda iranlı rakibine elendi. daha yeni avrupa şampiyonu olmuştu oysa. biraz antrenör taktiğinin kurbanı oldu. biraz da diğer rakiplerinin aksine tokyo'ya turnuva başında gelmiş olması tüm kafile gibi kendisine zarar verdi. yine de performansı hayal kırıklığıydı bence. 2024'te madalya şansı var ama bu oyun tarzıyla devam etmemesi şartıyla.

    osman göçen: 24 yaşındaki sporcumuz ikinci maçında elenerek veda edenlerden. serbest stil 86 kiloda mücadele eden osman'ın bildiğim kadarıyla kura ağacı da şanssızdı, o da diğer arkadaşlarına uydu ve direnemedi. 2024 için ne yapar bilemiyorum. bu iş osman'da bitiyor ama kategorisinde altın alması beni şaşırtır açıkçası.

    süleyman karadeniz: 97 kg serbest stilde mücadele eden süleyman karadeniz, bu oyunlarda güreşin yüz akı isimlerinden biri oldu. en revaçta olan kategorilerden birinde mücadele eden sporcumuz, adeta ölüm grubuna düştü. hiçbir maçına favori çıkmadı… buna karşın yarı finale kadar yürüdü yarı finalde kyle snyder'e karşı beklenildiği gibi kaybetti. bronz madalya maçında ise son bölümde önde olmasına rağmen talihsiz bir kontra ile olimpiyat beşincisi oldu. kategorisi çok zorlu olduğu için gelecekle ilgili tahminde bulunmak zor ancak süleyman karadeniz'in beklentilerin epey üstüne çıktığı ve takdiri hak ettiği kesin.

    taha akgül: 125 kg serbest stilin efsanesi diyebileceğimiz sporcumuz, geçtiğimiz sene ciddi bir sakatlık geçirmişti ve olimpiyatlar ertelenmese mindere çıkamayacaktı. son olimpiyat şampiyonu unvanı ile gelen taha, herkesi şoke eden bir sonuçla çeyrek finalde gable dan steveson'a yenildi. gable dan steveson'ın finale çıkması (ki kendisi olimpiyat şampiyonu oldu. taha akgül'e de büyük hayranlığı var.) ile repesaj maçına çıkmaya hak kazandı. madalya maçında zorlanmayan taha, olimpiyat üçüncülüğünü de koleksiyonuna ekledi. taha akgül'ün ne kadar büyük bir sporcu olduğu güreş otoritelerince de kabul gören bir şey ancak ciddi bir sakatlık geçirdiği ve artık yaşlandığı açık. güreşi bırakır mı, 2024'e katılır mı bilmiyorum ama her koşulda işi zor. gable dan steveson, yeni bir neslin çağını başlattı ve taha'nın ezeli gürcü rakibini de yendi. bu açıdan bakıldığında artık kategorisinde kendisiyle beraber iki aday daha var. taha akgül de doğal madalya adaylarımızdan, sakatlık durumuna göre 2024'e katılır ya da katılmaz. katılırsa da madalyasız dönmez ancak rengini bilmek artık eskisine göre çok daha zor…

    voleybol: son olarak voleybol takımımız hakkında da birkaç şey söylemek istiyorum. ölüm grubuna düşüp iyi bir rakiple eşleştiler. güney kore, dişimize göre bir rakipti ancak hızlı oynayan kore takımı, kıl payı bir üstünlük kurdu. türkiye gibi bir ülkenin olimpiyatlarda son sekiz içerisine girmesi gerçekten çok değerli. bu, kültürün devamı için de büyük önem taşıyor. sporcularımız, baskı düzeyi daha az bir maç olsa muhtemelen güney kore'yi yenerdi. güney kore, hafife alınacak takım değil ama kim'i çıkartınca oldukça üstün olduğumuzu düşünüyorum. türkiye'de olimpiyatlar boyunca açık ara en çok ilgi gören voleybol takımımız oldu. bunun da etkisiyle baskı, çeşitli performans düşüşlerine sebebiyet vermiş olabilir. bu vesileyle türk kadınını muhteşem temsil eden kızlarımıza da gönülden teşekkür ediyorum.

    böylece yaklaşık bir saat sonra maraton koşacak iki sporcumuz yavuz ağralı ve polat kemboi arıkan dışındaki tüm sporcularımızı ve sporcularımızın yarıştığı branşları detaylı olarak incelemiş oldum. umarım göz emeğinize değecek nitelikte bir yazı olmuştur.

  • 38. barbaros şansal'dan yunanistan'a yangın bağışı

    bağışı doğru yere yapmış kişidir. türkiye'ye yapsaydı, o bağış bir kroya mercedes olarak dönecekti.

  • 39. 8 ağustos 2021 turizm bakanı açıklamaları

    yabancı turiste 1000 liraya sattığı hizmeti, yerli turiste 2500 liraya satan işletmeleri tercih etmemizi öneren açıklamalar.

    he oldu tamam.

  • 40. kim min-jae

    vitor fener’de ilk senesinde kendi isteğiyle sadece josef’i aldırabilmişti , o da hala taş gibi oynuyor. umarım bu da öyle josef gibi sağlam çıkar.

  • 41. sadece çok çalışanların başarılı olduğu gerçeği

    türkiye için geçerli değildir.

    çok çalışanlar bir yere kadar başarılı olur.

    bir yerden sonra ihale almak için tanıdık. atanmak için referans, terfi için torpil gerekir.

  • 42. busenaz sürmeneli

    akpartili başkanından bakanına, kuzeninden rahmetli dedesine herkese teşekkür ederken; şort giyebilmesini bile borçlu olduğu atatürk'ün adını anmamasını ayıp değil dramatik bulduğum kişi. acıdım şahsen.
    acıdım çünkü bu genç yaşta, bu internet çağında, bilgiye erişimin bunca kolay, bilgi kaynağının sınırsız olduğu bir devirde bu kadar cahil kalmak ancak özel çabayla mümkündür. sana partini soran mı var da bu kadar bayrak sallıyorsun! etrafına bak bakalım kaç sporcu senin gibi mantıksızlık yapıyor! maçını yap geç. madalya sonrası ringdeki tavırlar falan da sportmence değil hatta şımarıkçaydı. önce rakibini tebrik edersin. ordan oraya zıplamazsın. olgunluk önemli.
    bir partiyi sevebilirsin, o partili olabilirsin buna karışan görüşen yok da; müsabakanı bırakıp yangından bahseder üstüne basa basa “madalyamı cumhurbaşkanıma götürecem” dersen, bağıra bağıra tarafını belli edersen, bal gibi de eleştirilirsin.
    çünkü seni oraya bakanın ya da akparti cebinden para harcayıp göndermiyor, siyaset yapman beklenmiyor! milletin vergileriyle finansın sağlanıyor. orada da akpartiyi değil türkiye cumhuriyetini temsil ediyorsun. birine bir şey borçluysan türkiye cumhuriyeti halkına ve kurucu liderimiz mustafa kemal atatürk'e borçlusundur.
    çünkü atatürk bu cumhuriyeti kurarken senin gibi kadınlar kara çarşaftan kurtulup mesela şort da giyebilsin, gerici yobaz kabile toplumların aksine insan yerine koyulsun, üretime sanata spora dahil olsun, erkeklerle eşit değere sahip uygar medeni bir yurttaş olsun diye çabaladı. sen şimdi hem bu çabanın nimetinden faydalanıp, hem kadının şort giymesini ahlaksızlık olarak gören zihniyeti eleştirmezsen bir sorun var demektir!
    yani öyle el öperek, sığ atarlar giderler yaparak en fazla antipati toplarsın.
    emekli olunca akparti kadrolarına çöküp hiç bir şey yapmadan 3-5 yerden maaş alıp oturan, milyonlarca insanın hakkını haram ettiği hamza yerlikaya gibi olmak niyetindeysen o ayrı tabi!

    edit: kelime

  • 43. pazar sabahı erken kalkmak için bir neden

    iç gürültüsü

  • 44. 7 ağustos 2021 yeni afgan akını

    bu abd işgalidir aslında farkında mısınız?

    gelenlerin abdnin eğitip silah verdiği, abd için savaşmış tipler olduğu ve içlerinden 10 bin tanesi seçilerek abdye kabul edileceği biden tarafından açıklandı.

    hep derdik ki, 80 milyonluk ülkeyi 30 bin abd askeriyle mi işgal edecekler?
    değil 30 bin, 30 coniyi bile riske atmadan, milyonlarca afganlıyla işgal edebileceklerini hiç düşünmemiştik.

  • 45. 2021-2022 üniversitelerin uzaktan eğitim ihtimali

    iş arama sürecindeki inşaatçı bir arkadaş iş mülakatlarında online eğitim mezunu musun diye sormaya başladılar artık dedi. birbirimizi daha fazla kandırmayalım sayın yetkililer online eğitimden mezun olan nesiller çöp oldu devam ederse gelecek nesiller de çöp olacak. tıp okuyan tanıdıklarım bile yatarak sınıf geçtiler telegramla.

    üniversite personelleri ve öğrenciler aşılanıp açılmalı okullar artık. hangi ülke vaka sayılarını sıfırlamış veya kaç tanesi yüzde seksenin üzerinde çift dozla aşılamış nüfusunu da biz bu aşılama oranını yakalamak için belirsiz bir geleceği beklemeye devam edeceğiz? yüz yüze eğitimle mezun olma ihtimali olmayan mühendislik öğrencisi arkadaşlarım bir dönemde 50 ders alıp iki dönemde temizlediler alttan kalan dersleri online eğitimle, üçüncü dalga için dua ediyoruz mezuniyet projesini de uzaktan alabilmek için diyorlardı. bakın iyi bir fen lisesi öğrencisiyle beraber bir mukavemet sınavına sokun bahsettiğim mühendislik öğrencilerini, liseli çocuk lise bilgileri ve zekasıyla daha iyi not alır.

    kafeler, düğün salonları, sahiller, halı sahalar tıklım tıklım iş eğitime gelince aman virüs var... abi okulu açmasan tıklım tıklım starbucksta takılacak zaten öğrenciler.

    ekleme: hala açılmasın diyenler var. gerekçeleri de şu: kiralar çok pahalı. üç kağıt ve sahtekarlık konusunda doğuştan doktoralıyız malum, yukarıda açık anlatamadım mı acaba online eğitimde bir dönemde binlerce lira harcayan arkadaşlarım var. hayır mekanlarda harcamadılar, hayır tatile gitmediler, hayır ortamlara akmadılar; hiç derslere girmeden mühendisliğin temel derslerinden geçmek için sınavlara girecek kişilere ödediler. kuzenim tıpçı, ne yapıyorsun online eğitimde sınavlar nasıl gidiyor dediğimde "napalım yatıyo sınıfın çoğunluğu iyi çalışan birkaç tip var önceden yapıp gruba atıyorlar işte" dedi. şimdi bunları duyduktan sonra benim acilde doktora online eğitim mezunu musun diye sormaya hakkım yok mu? veya ev alırken binanın yapımında görev almış mühendis ve mimarların üniversiteden mezun olma tarihini öğrenme hakkım yok mu? beş on sene sonrasında karşılaşacağımız problemler mi ağır basıyor yoksa senin ekonomik kaygıların mı kardeş şimdi bi tekrar düşünsen?

  • 46. sadece sabaha kadar oturanların bildiği şeyler

    bu saatlerde hayatı gözden geçirmenin ruh sağlığı için iyi olmadığı gerçeği.

    ama zaten günün başka hangi saatinde yapasımız geliyor ki bunu.

    sanki gün içinde hepimiz birer komedyeniz. sahneye çıkmış herkesi güldürüyoruz falan. sonra güneşin batmasıyla gösteri bitiyor, ışıklar sönüyor. kulise dönüp oturuyoruz bir sandalyeye yalnız başımıza. bir elde sigara, diğer elde bir bardak viski. kafamızın içindeki tüm negatif arkadaşlar da masaya katılıyorlar. eğlence bitti, biraz da gerçekleri tartışalım diyoruz onlarla beraber. komedi yavaş yavaş trajediye dönüyor. sonra ertesi gün oluyor, komedi kaldığı yerden devam ediyor.

  • 47. kuveyt'te 7 milyon tekerleğin yanması

    ne kadar da üçüncü dünya ülkesi bir hareket.
    verelim bi 50-60 milyon dolar da kendilerine bir geri dönüşüm tesisi kursunlar. yalnız tesisin adını "recycling center of strong turkey's 15th of july, democracy and freedom: we have achievement and we will achievement again and always for ever to the eternity and to the end of times for 9 seasons and 20 years more starting in 2023 and beyond" koyma şartı olsun.

  • 48. kadınların para önemli değil deyip önem vermesi

    paranı önemli olmadığı hiçbir konu yok.
    bunun kadınla alakası da yok
    hep deriz ya para zamanı satın alamaz
    alır abicim
    senin 12 ayda çalışıp aldığını adam 1 ayda alır
    senin 11 ayını satın almış olur
    para herşeyi çözer babacım
    aforizma kasmayın

  • 49. michael frey

    türk takımlarının antrenman sistemlerini gözden geçirmesini gerektirdiğini gösteren son oyuncu. ülkemize gelen 3 haftada perte çıkıyor, yurt dışına giden çiçek gibi açılıyor.

  • 50. yunanistan'ın yeni sınır güvenliği

    bizim ab fonuyla çalışan kontörlü yazar ve akademisyenler de mülteci kabul etmenin erdeminden bahsedip dururlar. bunlara para yedirenler ise mülteciler kendi ülkelerine gelmesin diye ellerinden gelen önlemi alıyorlar.

    cihangir solcuları da aklımızla alay edercesine bu kontörlü yazarları savunmaya devam ediyorlar.