#zeynepöğretmen etiketiyle twitter’da. https://twitter.com/…tatus/1285242334481977356?s=21
edit: ek bilgi.
haberin sahibi gazeteci melis alphan, olay mahallinin ankara’nın batısındaki bir ilin küçük bir ilçesi olduğunu söylüyor.~
iddiaya göre milli eğitime bağlı bir lisede iki kez hamile kalıp düşük yapan öğrenciyle ilgili konunun üzerine gittiği için zeynep öğretmen hakkında çok sayıda idari soruşturma açıldı.
aklıma “şahsiyet” dizisinin senaryosunu getirmiştir.
not: yazıda da belirtildiği gibi isimler güvenlik gerekçesiyle değiştirilmiştir.
kaynak
--- spoiler ---
(bu yazıdaki isimler kişilerin güvenliği nedeniyle değiştirilmiştir.)
zeynep öğretmen 3 yıl önce, ankara’nın batısındaki bir ilin küçük bir ilçesindeki anadolu lisesi’ne atandı. mart 2019’da bir gece, zeynep öğretmen lise yurdunda nöbetçi iken, iki kız grubu arasında kavga çıktı. kavganın nedeni kızlardan birinin bir diğerine “ayşe gibisin” demesiydi. ayşe, aynı okulda 12’nci sınıfa giden ve o yıla kadar aynı yurtta kalan bir öğrenciydi. o gece öğrenciler zeynep öğretmene “hocam biz artık dayanamıyoruz, anlatacağız.” diyerek, ayşe’nin önceki yıllarda iki kez hamile kalıp iki kez düşük yaptığını, idarenin haberi olmasına rağmen hiçbir şey yapmadığını ve ayşe’nin maruz kaldığı istismarların sürdüğünü anlattılar.
öğrencilerin iddiasına göre, hikaye aslında ilk başta akranlar arası ilişki olarak başlıyor. ayşe 13-14 yaşındayken, 15-16 yaşındaki bir öğrenciyle ilişki sonucu hamile kalıyor ve düşük yapıyor. diğeri de nihayetinde çocuk olduğu için korkuyor, ne yapacağını bilemiyor ve arkadaşlarına anlatıyor.
ilçede herkes birbirini tanıdığı için kulaktan kulağa yayılıyor ve iddiaya göre, bu kez çok sayıda yetişkin erkek ayşe’yi istismar ediyor. hatta ayşe’nin çıplak fotoğrafları, ilçedeki gençlerden birinin babasının eline geçiyor ve köy kahvesinde elden ele dolaşıyor.
yurttaki kavgadan sonra, zeynep öğretmen ve çocuklar karakola gidiyor. bu arada zeynep öğretmen çocukların ayşe’nin istismara uğradığına dair iddialarını da ekleyerek hazırladığı tutanakları polise vermek istiyor ama polis okumuyor bile, “hocam biz olayın içeriğine karışmayız, yüzeysel anlatın. siz önce okulda idari süreci başlatın, onlar gerek duyarsa bize başvurur” diyor. zeynep öğretmen, “bakın burada çok ciddi iddialar var, okuyun” dese de, “hocam biz zaten buradayız, idare soruştursun, sonra biz inceleriz” cevabını alıyor. zeynep öğretmen o akşam ayşe’yi koruma altına almak için uğraşsa da, okuldaki müdür yardımcısı “hocam sen yurda görevinin başına git, biz hallederiz” diyerek konuyu geçiştiriyor. ertesi gün okulda, zeynep öğretmen tutanakları okul müdürüne teslim ediyor. o sırada odada ilçe milli eğitim müdürü de var. aynı gün yazılı ifadesini vermek için karakola gitmek istiyor ama dediğine göre, o gün dersi olmamasına rağmen okul müdürü “karışmayın, ifade vermenize gerek yok” diyerek saat 18.00’e kadar ifade vermeye göndermiyor. akşama doğru karakola gittiğinde ise yine “siz idari süreci başlatın, biz sonra ilgileneceğiz.” deniyor.
zeynep öğretmen 15 gün bekliyor ama hiçbir gelişme olmuyor. “normal şartlarda yurtta kavga disipline tabidir” diyen zeynep öğretmen şöyle anlatıyor: “o dönemde okuldaki disiplin dosyaları görülürken, yurttaki kavganın hiç olmamış gibi üstü kapatıldı. ama kavgaya karışan çocuklara soruşturma-kovuşturma olmadan cezalar verildi. ben de duruma böyle uyandım. çocukların ara öğün hakkı 1 ay süreyle kesildi. ve çocukların anlattığına göre cezanın ‘gerekçesi’ olarak müdür ve müdür yardımcısı kendilerine ‘anlattınız, cehennemde yanacaksınız.’ dedi.”
“istismarı araştırın” deyince ceza almaya başlıyor bütün bunlar olurken, ayşe sosyal medya hesaplarından intihar videoları yayınlayarak “yapamam sanmayın, yaparım” diye yazıyor. bu arada zeynep öğretmene de cezalar gelmeye başlıyor. önce okul müdürü, okuldaki öğretmenlerin olduğu whatsapp grubunda zeynep öğretmene “hocam, bundan sonra sana nöbet görevi yazmıyorum, bir ay cezalısın. geçen ay nöbetini doğru tutmadın, biz de kestik.” diye yazıyor. oysa memura bir ceza veriyorsanız bunun bir ön soruşturması olur, ceza sonra gelir. memurun elinden savunma hakkını almak usulsüzdür. bunun üzerine zeynep öğretmen olan biteni, ayşe’ye dair istismar iddialarını vs. içeren bir dilekçe yazıp kaymakama veriyor. kaymakam “hocam, böyle şeyler olamaz, benim de kız evladım var.” dese de, dilekçeyi ilçe milli eğitim müdürü’ne gönderip “araştır” diyor.
zeynep öğretmen, “oysa biz kaymakam beye olayı anlatırken, ‘yaşananlardan anlaşılıyor ki ilçe milli eğitim müdürü ve okul müdürü zaten bu olayı biliyormuş ama üstünü kapatmaya çalışıyorlar.’ diye uyarmıştık.” diyor. bu kez ilçe milli eğitim müdürü zeynep öğretmen ile birkaç öğretmen arkadaşını çağırıyor ve onları şu şekilde azarlıyor: “genç yaşınızda acılar çekersiniz, ceza alırsınız. biz gerekeni yapıyoruz. emin olmadığınız şeyler hakkında konuşmayın. abartıyorsunuz, çocuklar bazen hayal görür.” 15 gün sonra da bu kez okul müdürü odasına çağırıp “çocuklar abartmışlar, sen yalan söylediğini kabul et, ben de seni şikayet etmeyeyim, yoksa bu iş bakanlığa kadar gidecek.” deyince, zeynep öğretmen de “adaletin kestiği parmak acımaz. eğer ben yalan söylüyorsam bunu siz değil, başkaları söylesin.” diye cevap veriyor.
zeynep öğretmen bu kez kendi başına gelenleri, ayşe’nin başına gelenleri, okuldaki usulsüzlükleri anlattığı dilekçesini alıp il milli eğitim müdürlüğü’ne gidiyor ve aldığı usulsüz cezaya itiraz ediyor. sonrasında okul müdürü bu kez “zeynep öğretmen nöbetini düzgün tutmamaktadır” diye il milli eğitim’e şikayetçi olunca, zeynep öğretmen bu kez kamera kayıtlarını da öne sürerek kendini savunuyor ama il milli eğitim buna rağmen “nöbet görevini yerine getirmemekten” uyarı cezası veriyor.
kaymakama yaptıkları şikayetin üzerinden bir ay geçtikten sonra, il milli eğitim müdürlüğü’nden bir müfettiş okula geliyor. o kısmı da şöyle anlatıyor zeynep öğretmen: “müfettiş bana ‘hocam, bu kız kendi rızasıyla okuldan kaçıp kaçıp bunları yaşamış, sana ne oluyor?’ dedi. ben de ‘ne rızası? nereden biliyoruz rızası olduğunu? öyleyse bile bu bir çocuk. belki birine razı oldu, ötekilere olmadı. burada adaleti sağlayacak olan biz miyiz? lütfen bir şey yapalım.’ desem de fayda etmedi. müfettiş bana ‘sana ne oluyor? karışmayacaksın bu işe. başına iş alıyorsun.’ diye bağırdı. ifademe ‘istismarı’ yazdıramadım. bana ‘istismar demeyeceksin ona’ dedi. ‘ya ne diyeceğim? ortada iki kez düşük yapmış bir kız çocuğu var.’ dedim. bana ‘sonra sen iftira atıyorsun diye sana dava açarlar.’ deyince de, ‘açarlarsa açsınlar ama bununla ilgili bir şey yapalım’ dedim ama ‘istismarı’ yazmadı. çocuklarla da konuşmadı, sadece benimle ve birkaç öğretmenle konuşup gitti. soruşturma göstermelik yapıldı.”
--- spoiler ---
--- spoiler ---
sendika: “pazarlığa açık olursan ilde bir koltuk kaparsın” bunun üzerine, zeynep öğretmenin olan biteni anlattığı okuldaki tecrübeli bir öğretmen “bunu savcılığa bildirmemiz gerek. bildirmezsek de suç işlemiş oluyoruz.” diyerek evrakları alıp savcılığa gidiyor.
savcılık o hafta işlemleri başlatıyor. savcının talimatıyla polis okula gelip “hocam, şu şu öğrenciler ile sizi alıp karakola gideceğiz.” diyor. yoldan da stajdaki ayşe’yi alıyorlar. 48 saat boyunca karakolda hem çocuklar hem de onlarca memur ifade veriyor. okul müdürü ile ilçe milli eğitim müdürü ‘suçu gizlemekten yakalama kararı’ ile karakola getiriliyor. zeynep öğretmen şöyle anlatıyor: “o zaman öğrendik ki, çocuklar mart 2018’de okul müdürüne dilekçe vermişler ve ayşe’nin başına gelenleri anlatmışlar. sonrasında da öğretmenlere anlatmışlar. hatta ‘mezun olunca bunlar evlenirler.’ diyerek ayşe ile diğer öğrencinin arasını yapmaya çalışan öğretmenler olmuş.” savcılığa şikayetten sonra zeynep öğretmene, iddiasına göre okulda yine asılsız ve usulsüz soruşturmalar başlıyor.
polis tarafından savcılığa götürdüğü gün için ‘görev yerini terk etmek, yalan söylemek, okulun huzurunu bozmak gibi asılsız gerekçelerle birçok soruşturma açılıyor. 2019 sonbaharında, zeynep öğretmen bu kez üyesi olduğu sendikaya akıl danışıyor. sendika ne yapsa beğenirsiniz? “hocam, pazarlığa açık olsanıza. çocuk olayını unutun, sana ilde bir koltuk versinler. zaten dağın başındasın, bazen zorlamamak gerekir” diyorlar. bunun üzerine zeynep öğretmen sendika üyeliğinden ayrılıyor.
açılan soruşturmalardan birinde, zeynep öğretmenin savunmasını daha önce hakkında şikayette bulunduğu ilçe milli eğitim müdürü’nün alması gibi garabetler de yaşanıyor. yani cezayı hak edip etmediğine şikayet ettiği kişi karar veriyor. pek tabii zeynep öğretmene bir ceza daha veriliyor. bu arada savcılık, okul müdürü ve ilçe milli eğitim müdürü’nü suçu bildirmemek suçundan yargılanması için kaymakamdan izin istiyor. kaymakam ise araştırılması için müfettiş görevlendiriyor. “bilin bakalım hangi müfettiş?” diyor zeynep öğretmen, “bizim davaya bakan, ‘başın derde girer.’ diye beni azarlayan müfettiş ve arkadaşları görevlendirilmiş. yine olayları anlattık, bütün belgeleri önlerine koyduk ama müdürlerin yargılanmasını gerektirecek herhangi bir neden görememişler!” böyle olunca savcının eli kolu bağlanıyor, tek seçeneği kalıyor; bu karara ankara bölge idare mahkemesi’nde itiraz etmek. itiraz etse de, mahkeme suç unsuru göremediğini söylüyor ve dosya böyle kapanıyor. bu arada okul müdürü, derslerinin tamamını elinden aldığı zeynep öğretmeni mesleğinden fiilen uzaklaştırıyor.
zeynep öğretmen milli eğitim bakanlığı’na bağlı ankara teftiş dairesi başkanlığı’na dilekçe yazsa da, bu girişiminden de bir sonuç alamıyor. zeynep öğretmen şöyle diyor: “öğrendiğim kadarıyla bakanlık soruşturmasından sonra okul müdürü ve ilçe milli eğitim müdürü valiliğe hakkımda tayin teklifi götürmüşler, valilik de onamış. sonuçta, beni başka bir yere yollayacaklar. ‘tayin dönemim geldiği zaman beni nereye isterseniz gönderin. ben giderim, eyvallah. ama gözüm arkada gitmeyeyim. şu problemi çözün sonra beni istediğiniz yere gönderin.’ demiştim halbuki. bu arada ilçe halkının okul yönetiminden rahatsızlığı giderek arttı. okulun esnafa, uçan kuşa borcu var. insanlar ödeneğin nereye gittiğini soruyorlar. çünkü borç katlanarak artıyor. esnaf tavır aldı, ihaleye girmiyorlar. herkes okula sırtını dönmüş durumda. umarım buradaki bu kara düzen biter. çünkü benim buradaki üçüncü yılım ve bu üçüncü istismar mevzusu. burada çirkin bir düzen var, çocuklar devlet eliyle rezil oluyorlar.”
--- spoiler ---
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. lisedeki istismarı ortaya çıkaran zeynep öğretmen
-
2. istanbul başakşehir futbol kulübü
seneler içerisinde oyuncu satışından geliri 22 milyon euro. ödenenen bonservisler de 20-22 milyon euru civarında. maaş bütçesi muallak çünkü ben hiçbir yerde göremedim. 50 milyon euro maaş bütçesi yazılmış ama yalan olduğunu düşünüyorum. ama oyunculara ve robinho, adebayor gibi isimlere verilen maaşlara bakılınca 30 milyon euro civarında olması muhtemel. bunun yanında kulübün çalışanlarından, sahanın bakımına kadar ekstra giderleri bulunuyor. geçen seneki yayın gelirlerine baktım ve 18 milyon euro civarı bir kazanç söz konusu.
şimdi bunun yanına kombine geliri ekleyelim. 8000 civarı kombine ve ortalama 500 tl alsak bile 600-700 bin euro yapıyor. forma veya yan ürünlerden satışını hesaba bile katmıyorum ve bu kulübün her sene yaklaşık 10-12 milyon euro zarar etmesi gerekiyor. fakat göksel gümüşdağ kulübün borcu olmadığını açıklamıştı.
neden zarar etmediği kulubün sitesine girince anlaşılıyor. sponsorlara bakarsak gelen parayı görmek mümkün. belediye el değiştirene kadar ibb'den de paraların aktığını biliyorduk. taraftarı olmayan, maçları izlenmeyen, herhangi bir ürün satışı olmayan bir semt takımına bir firma neden sponsor olur ? 'hakkıyla kazandı, yıllardır şampiyonluk kovaladılar, iyi bir proje uyguladılar' gibi yazan kıt beyinli insanlara itibar etmeyin. siyaset eliyle sponsorluk üzerinden fonlanan bir kulübün yıllar içerisinde büyümesi ve bir noktaya gelmesi bileğin hakkı değil ülkenin her alanına nüfuz eden siyasetin futbola da girmesinden başka bir şey değildir. bu kulübe takım ayırmadan herkesin karşı çıkması gerekmektedir.
edit:imla -
3. yazarların evlerindeki en havalı eşya
yazılanları okuyunca yaşadığım evin eşyalarından utandım. hatta bi ara 150 yıllık evi okuyunca evimden utandım. tebrik ederim sizi ve dedenizi vs. kimse bize bir şey bırakmamış.
-
4. 18 yaşına geri dönmek vs 10 milyon dolar
10m$'ı alayım lütfen. 18 yaş o kadar da güzel bir dönem değil açıkçası. hatta yeterli param olsa bu parayı o dönemi hafızamdan silmek için harcardım, öyle diyeyim...
-
5. trabzonspor
çok komik bir fıkranın başrolünde oynamış futbol takımı :))
şöyle ki bunlar 2010 - 2011'den beri fenerbahçe'ye açık bir savaş açmış durumdalar. otobüs kurşunlama mı olmadı, fener maçlarında sahaya mı inilmedi, fenerli taraftarlara mı saldırılmadı... her şey oldu bu süreçte.
neyse efenim takvimler 2020 yılını gösterirken, çok uzun bir zaman sonra şampiyonluğa en yakın oldukları sezonda şampiyonluğu 19.07 tarihinde yani dünya fenerbahçeliler gününde kaybetmişlerdir.
güler misin ağlar mısın trabzon :d -
6. yusuf kaplan'ın gençler dine sırt çeviriyor isyanı
dindarız diyenlerin müslümanız diyenlerin ülkede yaptıklarını gördükçe onlara benzemekten korkmaları normal değil midir
-
7. 2019-2020 sezonu şampiyonu başakşehir
meselenin okan buruk ya da visca ile bir ilgisi yok.
eğer cumhurbaşkanı melih gökçek olsaydı, bugün şampiyon osmanlıspor , ikinci lige düşen takım başakşehir , kutlamalara katılan da ahmet gökçek olacaktı.
şüphesiz türk futbolu için kara bir gün. -
8. hacı sabancı öpüşü
sakin ol champ,kadın istemiyor.
-
9. better call saul'a türkçe isim önerileri
saul'u arasan iyi edersin
iyisi mi saul'u ara
en iyisi saul'u aramak -
10. uygur çocuklarına işkence yapan çinli
dünyanın kendi başına sardığı devasa bir çin problemi olduğunu tekrar hatırlatan adamdır. bu kadar agresif bir ülke en son nazi almanyasında görülmüştü ve savaş artık kaçınılmaz oluncaya kadar kimse aman tatsızlık çıkmasın diye bugün herkesin çine seyirci kaldığı gibi almanyaya seyirci kalmıştı. 80 yıl daha ilerlemiş teknolojiyle bakalım dünya "modern nazilere" artık dur demek mecburiyetinde kaldığı zaman nasıl bir manzara ortaya çıkacak?
-
11. android'in yapıp da ios'un yapamadığı şey
kolay hackenebilmesi demişsiniz de holywood'da memesini görmediğimiz iphone kullanıcısı kalmadı herhalde o ne olacak?
-
12. kızların sözlüğü erkek düşürmek için kullanması
düşürmek demeyelim de yedeklemek diyelim biz ona.
edit: lan 34 yaşında adamım bana niye yürüyorsunuz. tövbe tövbe. kezban seni demiş biri de asjsjsjs siz bu kafayla çok yedek olursunuz. -
13. bir kadını fiziği dışında çekici yapan detaylar
zekası yazan meriçler kız düşürebildi mi merak ettim.
-
14. çok aşırı kas yapmak istemiyorum
esas manasi "hayatini kas gelistirmeye adamis, sadece bu konudan konusan bir mal degilim. cok sohbet etmeyelim" de olabilir zaman zaman.
-
15. acun ılıcalı'nın terliklerle yayına dalması
dün yayınlanan masterchef türkiye isimli yarışmada acun ılıcalı'nın gerçekleştirdiği eylemdir.
yarışmacı yemeği bitirmiş ve jüriler tadım yapıyorken kapı açıldı ve patron acun ılıcalı şort, tişört ve plaj terlikleriyle yayına girdi. lakayıt tavırlarla konuşmaya başladı ve kendisine "siz" diye hitap eden diğer kişilere "sen" ile başlayan cümlelerle hitap ederek geyiğine devam etti.
tam bir "anadolu şehirlerinde bulunan 20 kişilik kobi patronu" ukalalığı ve şımarıklığı! -
16. flörtöz kadınlar
herkesin tanıştığı kadında olmasını istediği ama kendi kızkardeşi ya da kuzeninin asla böyle olmamasını istediği özelliktir. böyle bir ülke işte burası
-
17. türkiye'nin oto üretmesi gerekli midir sorunsalı
hyundai motor firması 1967 kurulmuş ve ilk seri üretim otomobilini 1975 yılında üretmiştir. 1975, içten yanmalı motorlu otomobillerin 89. yılıdır. hyundai bugün dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden birisidir. 100 yıllık firmalar var zaten diye düşünmek yersizdir.
şu an otomobil sektörü bir dönüm noktasında. elektrikli araçların çağı geliyor ve 1800’lerdeki otomobil çağının başlangıç dönemine çok benzer bir dönemdeyiz. üstelik yeni icatlara falan da gerek yok. neyin ne olduğu biliniyor, sadece disiplin, tasarım, kalite ve sağlamlık gerekiyor.
o sebeple şu an türkiye’nin elektrikli otomobil üretmesi hiç de saçma değildir. tam zamanıdır. -
18. cemal enginyurt
adam hayatında bir defa milletvekili olduğunu hatırlayıp ona uygun davrandı, partiden ihracı istendi. soran olursa demokrasi ile yönetiliyoruz deriz işte.
lan bu adam dağda uludu lan, bildiğin uludu, bir şey olmadı, fındık fiyatlarından bahsetti şu olana bak.
edit: entrynin başında milletvekili olduğunu hatırlayıp ona uygun davrandı derken hata yapmışım. kendisi de fındık üreticisiymiş, tam bir siyasal islamcı gibi davranmış. kendi çıkarına dokunulunca konuşmuş.
edit: uluma videosu; https://www.youtube.com/watch?v=fzs70e9lqpc -
19. ali koç
bizi bitiren ex başkanımız.
fenerbahçe yıkılmaz diyen renktaşlarım tam olarak ne tür bir yıkılmadan bahsediyor mesela amatör kümeye düşmek kulübün kapatılması ya da stadın satılması falan gibi bir yıkılmadan mı bahsediliyor? yıkımdan anladığınız buysa evet fenerbahçe yıkılmaz tarihten silinmez amatöre düşmez kapısına kilit vurulmaz.
bana göre fenerin iki sene hadi bilemedin üç sene şampiyon olamaması yıkımdır, 6-7 seneyi falan geçtim.
şampiyonlar ligini birkaç yıl gidilememesi yıkımdır(15 sene oldu).
milyarlarca lira borç varken takımda takıma yakışacak tek bir oyuncu dahi yokken halen daha gidip tolga tolgay serdar sadık zanka rami falette deniz kruse muriç gibi oyuncuların üstelik sağlam bonservisler maaşlar vs ödenerek takıma katılıp bunlardan medet umulur hale gelinmesi yıkımdır.
ne bekliyorsunuz daha adımız fiilen silindi zaten kimsenin sikine takmadığı stadının folloş edildiği gelenin geçenin madara ettiği anadolu takımlarından hasbelkader beraberliği kurtarabilen bir takım olduk çıktık. ulan küme düşme stresi yaşadık geçen sezon son iki haftada rahat mısınız siz daha ne olsun stadın ortasına hepimizi yatırıp sksinler mi istiyorsunuz?
tiksindim şu kuru hamasetten yemin ediyorum fenerbahçe büyüklüğü başka bir büyüklükmüş adı konamazmış öteki beriki yok ya! adını koyun lan artık şampiyonlar liginde millete kök söktüren saygı duyulan avrupadan kupa getiren ligin içinden geçen kupalara ambargo koyan bir büyüklük istiyorum ben alın bu sikik ezik tavırlarınızı da kulübü terk edin basiretini bagladınız iyice, vasata alışmış taraftarın bu kulüpte yeri yok eşşek gibi başarı getirecekler yıldız oyuncu alacaklar sağlam kadro kuracaklar kupa kazanacaklar işleri ne amk kara kaşına kara gözüne mi yıllarımızı verdik veriyoruz lan bu kulübe biz? -
20. 16 temmuz 2020 pınar gültekin'in kaybolması
kayıp olduğunu düşünülen genç bir kız. endişeli edilesi bir durum.
fakat özel numaralar verilmemeli, aranmamalı. o numaralar bu kıza zarar vermek isteyen kişilere de ait olabilir. evet, ailesi olsa bile. o yüzden daima 155 aranmalı. o numularalar da entry'den silinmeli. cahilliğin lüzumu yok. -
21. ekşi itiraf
kendimi bu saçma topluma ait hissetmiyorum. evleri, arabaları, doymak bilmeyen gösterişleri, rezil hayatları kendilerinin olsun.
-
22. nil karaibrahimgil'in beyin yakan köşe yazısı
nil karaibrahimgil'in bir gazetede köşe yazısı yazıyor olması bile tek başına beynimi yakmıştır.
-
23. 20 temmuz 2020 fotomaç'ın skandal paylaşımı
sadece fotomaç değil ki tüm turkuvaz grubu yasta, takvim'inden a spor'una, sabah'ından fotomaç'ına hepsi hüngür şakır ağlıyor. trabzonspor'un iptal edilen golünde omuza çarptığı belli olmasına rağmen nizami gol iptal oldu demişler, konyaspor'a uyduruk penaltı verildi yazmışlar, fakat ne hikmetse durum 1-1'ken trabzonspor'un kazandığı penaltıdan bahseden yok.
valla bunların bu denli ağladığını görünce insan daha bir keyifleniyor. -
24. erkeklerle ciddi ilişki kurmanın aşırı zorlaşması
zamanında yazdım; (bkz: #99498555)
"seninle ciddi bir ilişki düşünüyorum" diyen kadın 15 gün sonra "korkuyorum, ciddi ilişkiye hazır değilim" diyebiliyor çocuk gibi. kalkıp erkekleri gömmeyin. önce ne istediğinizi bilin. net ve olgun olun. lafta değil. 3 günde çocuk gibi fikir değiştirmeyin. bir kez daha anladım ki bu topraklarda ne istediğini bilen kadın yok. küçük bir azınlık var. o da bize denk gelmiyor. insanların zamanını çalmayın, hayalkırıklığına sebep olmayın. büyüyün artık. -
25. 20 temmuz 2020 bae'nin mars'a gitmesi
yakında hepsi bizle dalga geçecek cahillerine yallah türkiyeye diyecekler bakın görün
-
26. yarım ekmek arası salam kaşar
kaşar kaşarlıktan, salam salamlıktan, ekmek de ekmeklikten çıktığı için artık eskisi tadı vermeyen kombo.
-
27. 18 yaşına yeni girmiş gençlere tavsiyeler
akp'ye oy vermeyin.
-
28. kocaeli b. belediyesi yürüyen merdiven görüntüleri
bunu zevkine yapanın canı çok sıkılıyorsa götünü parmaklasın.
-
29. 670 lirayla gül gibi geçiniyorum diyen adam
adamin gül gibi gecinmesi bizim sayemizde. bizim vergileri ona aktarıp militan besliyorlar. sonra da birlik olup anamiza kufrediyorlar. su ulkede orta sinif kadar acinasi bir zumre yoktur.
-
30. masterchef türkiye
miami'den katılan arkadaş yakın arkadaşımdır, bakmayın alçakgönüllü olduğuna, gerçekten mutfakta çok iyidir, zaten üniversite bu bölümü okudu, ayrıca acun'un tanıdığı da değil. miami'de eşiyle çok güzel bir food truckları var, bahsetmedi ama daha önce çalıştığı restaurantta bayağı sağlam bir yerdi. umuyorum, bu kadar dramanın içinde drama yapmadan kazanabilme şansı olur. sırf onun için izledim, dramadan gözlerim kanadı 2 gündür.
-
31. fetöcüler liyakatliydi
eskiden tartışma programı moderatörleri de bilgili ve vasıflı kişilerdi. mehmet ali birand olsun ali kırca olsun yıllarca mesleklerini tarafsız ve art niyetsiz yaptılar. ama şimdi bakıyorsun mal mal tipler moderatör olmuş.
lafa bak aq fetocüler iş bitiriciymiş. iş bitirici ama ülkenin anasını sikme işinde iş bitirici. atatürk türkiyesini bitirme konusunda iş bitirici.
sizin ben kafa tasınızın amına koyayım, akıllanmazsınız siz -
32. sevgili yedekleri olmayan kız
alnı öpülesi kadındır. diğerleri ise orospudur. insanların duyguları ile oynamak her iki cins için de geçerli olmak üzere orospuluktur.
t. doğru yolda olan kadındır -
33. evine ikinci el eşya döşeyen yeni evli olmaması
şu an evimi sıfırdan kurma aşamasındayım ve evlendiğimizde de yaşayacağımız evi kuruyorum aslında.
2. el eşya düşündük fakat ya kırık dökükler, ya hiç güven vermiyorlar ya da mobilyalar çok çok kirliler. ve buna rağmen fiyatlar da sandığınız kadar cezbedici değil.
özellikle beyaz eşyada 2. el alımlarda herhangi bir sorunda muhatap bile bulamayacak olmak gözümüzü korkuttu açıkçası.
biz de elimizdeki parayla alabileceğimiz zorunlu şeylerin listesini çıkarıp sıfır almayı daha mantıklı bulduk.
pembiş piremses gelin olduğumuzdan değil yani. ki başlıkta evli çift denmesine rağmen tüm entry’lerde kadını suçlayıcı söylemler olması da ayrı mevzu. -
34. gerdek öncesi bol meyveyle güç toplayan çift
arkadaki ayıcıklarla ne yapacakları merak konusu olan çifttir.
(bkz: allahınız varsa sokmazsınız) -
35. neden sevgilin yok
çok aşık olasım var. ama evde tek başına aşık olunmuyor.
edit: asla evlenmez dediğim kız bile evleniyor. inanamıyorum. oğlum siz bizi mi kandırıyorsunuz burada? ekşiye bakıyorum herkes evlilik düşmanı, dışarıda hepsi cevval evlenmelik adamlar. noluyor ya? -
36. okan buruk
abdullah avcı'dan farkı onun gibi aralık başında takımı avrupa'dan elettirip sadece lig maçları oynamamış kendisi hem avrupa hem lig ikisi bir arada götürmeye çalışmıştır. sadece bunun için bile saygıyı hakediyor.
1-0 öne geçtikten sonra forvet alıp stoper koyan başakşehir'den golden sonra çift forvete dönen başakşehir'e döndürdü takımı, çağ atlattı resmen -
37. 2020 turizm krizi
magandaların hakim olup, üzerinden para kazandığı doğayı biraz daha olsun kurtarabilmemiz için bize bir şans olan krizdir bu. ege'nin ve akdeniz'in en güzel koyları ve kıyıları bu maganda, barzo, öküz diyebileceğimiz; eğitimsiz, vasat, sıradan, boş, niteliksiz, hayatında bir paragrafı dahi okumamış, okusa da anlamayacak olan, biraz rahat davranan her turist kadını -yanında kocası, sevgilisi dahi olsa- sikmeye çalışan, arsız ve şerefsiz, rezil tiplerin elindedir.
10 liralık birayı 50 liraya, 25 kuruşluk suyu 10 liraya satarak plajından teknesine otelinden pansiyonuna restoranından aqua parkına kadar her yerde yıllarca kendi vatandaşlarını siktiler. bundan da haz aldılar. yabancılara söyledikleri fiyatlar turistlerin enflasyon algısı için gayet makul, hatta ucuzdu çünkü, ancak kendi vatandaşlarını göz göre göre yıllarca siktiler, sömürdüler, aşağıladılar; sıradan bir pub'a dahi 10 ingiliz erkeği direkt alırken 2 türk erkeği damsız diye almadılar, büyük diskolarındaki korumaların köylü ve barzo kankaları direkt ve damsız olarak mekana girerken, şehirli ve para harcamaya, eğlenmeye gelen kendi vatandaşını mekana almadılar, olaylar böyle böyle yıllarca kendi vatandaşını sikme endüstrisi olarak sürdü gitti. o yüzden o kadar keyif alıyorum ki bunların batışlarını seyrederken, tarif edemem. umarım tüm turizm sektörü çöker ve doğaya teslim olur o güzelim koylar ve yerler.
kendi vatandaşlarınızı yıllarca aşağıladınız, şimdi turist de gelmiyor. bu siyasi gündemi ve gelişimi düşünürsek artık turist gelmeyecek de, uzun yıllarca turizm geliri beklemeyin.
yerli turistten bir su için 10 lira isteyip, yabancıdan 1 euro aldığınız yılları hatırlayın; yerli turisti damsız diye mekana almayıp yabancıları 20 erkekle mekana aldığınız zamanları düşünün, köyden yeni gelen eşek sikmekten beli yamulmuş kankalarınızı mekanlara direkt sokarken, onlara kamyonla para kazandırırken ve ülkenin itibarını yerle bir ederkenki ruh halinizi hatırlayın, çifte rezervasyon yapıp odayı yabancı turiste verip yerliyi açıkta bırakıp, arkadaşınızın bir pansiyonuna gönderdiğiniz günleri hatırlayın, sikmek için kırk takla attığınız turist kızlara bedava verdiğiniz içkileri ve yiyecekleri hatırlayın, yabancı turiste 10 dolara kesip yerli turistten 100 lira istediğiniz sikimsonik bir sakal tıraşı günlerini hatırlayın, yabancı turiste 20 dolara yerliye 200 liraya günlük kiraya verdiğiniz boktan arabalarınızı hatırlayın, yabancı turistin 12 dolara gittiği yerli turistin 150 liraya gittiği tekne turlarını hatırlayın, umarım aç kalırsınız, yıllarca bu halkı sömürdünüz ve muhtaç kalacaksınız, el açacaksınız, beter olun, allah ve yeryüzündeki tüm tanrılar belanızı versin. -
38. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
üniversiteye başladığımda akp'nin ülkedeki ilk yılı olan 2002 nin başlarıydı.
19 yaşımda hayalleri olan gencecik bir insandım.
lisede okurken eğitim hayatım boyunca hep otellerde çalıştım.
insan otelcilik mesleğine aşık olur mu? ben de bu yanımdan manyaklık lüksümü kullanıyorum. çocukluğumdan itibaren bu mesleğe aşık oldum.
otelcilik karmaşa ve krizler dolu bir meslektir esas itibarıyla. ayrıntılarından bahsedip sizleri sıkmayacağım.
ama ekip halinde her karmaşa ve kaosun üstesinden gelmeyi sevdim belki de.
çocuk yaşımda insanların nezaketimi bahşişle ödüllendirmesi de bütün yaşamımı şekillendirdi.
o yaşta bir çocuğun ideali otelci olmak olur mu ya? lisede başarılı bir talebeydim. yazsam ankara hukuk bile geliyordu. ben ilk tercihime turizm işletme fakültesini yazdım geldi.
çok değerli otel idarecisi idollerim olmuştu. benim babam ben doğmadan ölmüş. onların insan yönetimini ve insana yaklaşımlarını babamdan öğrenir gibi idol alıyordum.
2002 de üniversiteye başladım. akp nin ilk yılıydı.
ciddi firmaların hiç biri bu işin okulunu okumayanını çalıştırmıyordu. o yıllarda da torpil kurumu biraz vardı. lakin özel sektörde pek işlemezdi.
daha sonra torpil kurumunu kamu ve özel sektörde mükemmeleştirdiler.
dört yıllık fakülteyi üç senede bitirdim.
2005 de daha önce belboy ve garson olarak çalıştığım bir otelde ön büro müdürü olarak başladım.
hani derler ya, sevdiğiniz işi yapıyorsanız hayatınız boyunca bir gün bile çalışmış sayılmazsınız.
ben bu yoğun tempoda bir de yüksek lisans yaptım.
üniversite yıllarımda fetö her yerdeydi. nerede görsem üstlerine kusasım geliyordu.
her şey hızlıca akp lileşiyordu. hayatım boyunca hiç bir siyasi partinin kapısını çalmadım.
5 aydır işsizim. devlete 20 yıl boyunca vergilerimle baktım. devlet bana bir gün bakmadı.
en son geldi doğalgazımı kesti hatta. yarın da elektiriklerimi kesecek büyük ihtimal.
elimde bir onurum kaldı. artık tek hayalim acuçlarımda o varken ölmek.
şimdi ben hangi gence utanmadan üniversite okuyun diyeceğim ki? hangi gence her şeye rağmen dürüstlüğünüzü koruyun diyeceğim?
onurunuz için yaşayın çocuklar diyebilir miyim gençlerle dertleşirken?
gidin ve kazanacak siyasi partiye oynayın, ileride benim gibi zavallılaşmazsınız en azından da diyemem, demem.
üniversiteye başladığımda akp nin ilk yıllarıydı. o yıllarda insanlar emekleriyle kazanır, onurlarıyla yaşarlardı.
tahsil de bu konuda biraz daha yardımcı olurdu size.
bunlar onuru bile zavallılaştırdı. onuru ve onurlu insanları zavallı hale getirdi.
dertleşecek veri tabanına dermansız dertlerimi genel olarak bırakmak istedim.
ben giderim kalırım, bilin istedim. -
39. türkiye'ye işgalci diyen kktc gazetesi
kıbrıs türkiyenindir. bizlik bir durum var. adada türk soykırımı yapmak isteyen rumlara karşı kıbrıs barış harekatıyla barış sağlanmıştır. bu manşet de paralı köpeklerin manşeti.
-
40. oxford üniversitesi'nin geliştirdiği korona aşısı
oxford ve diger bilim insanlari niye burayi okumuyor ki? milyarlarca dolar para ve zaman harciyorlar. asisi bulunmazmis. biri haber versin.
-
41. ayasofya'daki eserlerin sökülmesi talebi
onları söktüğün zaman ayasofya, ayasofya olmaktan çıkıyor zaten sayın yobaz.
şu an yaşadığın fetih sarhoşluğunun da bir anlamı kalmıyor; neye sevineceksin, dört duvar bir kubbeyi cami yaptığına mı? -
42. los pollos hermanos
(bkz: güldürmeyen espriler)
-
43. kolay gelsin denilince kasiyerin bir şey dememesi
çalışırken gördüğüm tüm insanlara mutlaka kolay gelsin derim. her ne kadar dönüş olmadığında kalbim bi küçük çıt etse de, karşılık bekleyerek yapmadığımdan bu durumu çok da kafaya takmam. o esnada kafasından neler geçiyor bilemediğimiz için kimseyi tek anıyla yargılamamak lazım diye düşünüyorum.
-
44. 20 temmuz 2020 istanbul ankara uçağındaki kezban
koltuğumu bulmak için koltuk numaralarına bakarken kulak misafiri olduğum diyaloğun mimarı olan kezbandır.
kezbanımız koltuğunu bulur, koltuğu orta koltuktur, cam kenarında görece yakışıklı olmayan bir genç oturmaktadır.
kezban: k
genç: g
k: burası sizin koltuğunuz mu?
g: evet, 12a doğru mu?
k: evet benim de 12b ama normalde size bayan yanı vermemeleri gerekiyo
g: biletim burada bakabilirsiniz
k: hayır tamam da sizin yanınıza vermemeleri grky... neyse...
ah benim kezbanıma.
orada oturan yakışıklı bir delikanlı olsaydı böyle konuşur muydun?
uçak 12.00 uçağı, sözlükteysen beni bul kezo. ankara'da takılalım beraber.
zorunlu edit: son cümlemi ciddiye alıp beni eleştiren sözlük kezbanları yeter artık yermeyin beni. iki gram beyin varsa böyle bir başlığını açtığım kızla buluşmayacağımı, o kızın da benimle buluşmayacağını anlayabilmenizi bekliyorum. sadece güvenlik sebebiyle bile yapılmaz bu. bu saatten sonra size ironi tanımı mı yapalım? -
45. ilkokulda sınıfın en iyi resim yapan öğrencisi
resim öğretmenim geleceğimle oynayana kadar bendim. 2. sınıfta il geneli resim yarışmasında birinci olmuştum. anneannemin moda evi vardı ve onunla birlikte elbise modelleri çizerdik..
4. sınıfa geldiğimizde resim dersimize sınıf öğretmenimiz değil resim öğretmeni girmeye başladı. yeniyıl yaklaşıyordu ve ödev olarak yılbaşı temalı serbest çalışma yapmamızı istedi. bütün hafta verdiği ödevle uğraştım. yaptığım resimle gurur duyarak derse girdim. ne yazık ki ismini hatırlayamadığım zat-ı muhterem şahıs, resmi benim yapmış olduğuma inanmadı. bütün sınıfın önünde beni masasına çağırıp etrafına sınıf arkadaşlarımı toplayarak ‘ hadi göster bakalım aynısını yap şimdi’ diyerek endişeden titreyen ellerimle resim yapmamı istedi. yapamadım tabi ki.. o heyecanla yapamadım.. alay edişini hiç unutamıyorum.
evet resim maceram o gün son buldu.
türkiyedeki eğitim sisteminin boktanlığı içimizdeki yetenekleri öldürdü.. kimbilir başka bir ülkede başka şartlarda eğitim almış olsaydık şuan pazartesi sendromu yaşamıyor, yarın işimize severek gidiyor olacaktık. -
46. iyi insanlar nerededir ve onları nasıl buluruz
iyi insan
gözlem noktasına göre değişir
seri katil çocuklarını çok sevebilir çocukları için iyi bir insandır.
tam tersi öğretmeniniz harika bir
öğretmen olup eşine şiddet uygulayabilir.
ihtiyaç sahiplerine yemek dağıtan “iyi
insan” yemek malzemesi olan hayvan için iyi bir insanmıdır.
ihtiyaç sahiplerine kıyafet dağıtan “iyi insan” tekstilde kötü şartlarda çalıştırılan çocuklar için iyi bir insan mıdır.
(bkz: the good place) dizisinde doug forcett bölümlerini izleyin... son 500 yılda cennete girebilecek tek kişiyken detaylar yüzünden girememesi.... -
47. canı istemiyorsa telefona yanıt vermeyen insan
benim bu, gayet normal bir durum eğer müsait değilsek telefonu açmamayı tercih ederiz canımızın istememesi de müsait olmadığımız anlamına gelir. telefon 2. kez aynı kişi tarafından çalarsa açarım.
-
48. togg'un formula 1'e katılması
ödül töreninde şampanya yerine ayran patlattıracak olaydır.
-
49. ankara'nın en çok sevilen yanı
ıstanbula dönüşü falan yazanlar boğazda mi oturuyo bilmek isterdim. ulan ise gitmek için 2 saat yol tepiyorsunuz, o çok övdüğünüz denizi ancak pazar görüyorsunuz. sonra gelmiş "in gizil yini istinbili dinişi" diyorsunuz. hahaha. güldüm.
-
50. linkedin'de ik personellerinin cevap vermemesi
teknik liseden havacılık ile ilgili bir bölümden mezun oldum. linkedinden bazı ik personellerine ve bazı havacılık uzmanlarına mesajlar attım. kafama takılan şeyler vardı ve şirketlerinin nasıl alım yaptığına dair sorularım vardı. hiçbiri sorularımı cevaplamadı. hatta uzmanlardan biri yardım karşılığında para istemişti danışmanlık yapıyormuş beyefendi. umduğumu bulamayınca şirketlere hem ingilizce hem de türkçe olarak cv ve önyazılarımı mail olarak attım. yine hiçbiri cevap vermedi. en sonunda türkiye'de şubesi olan bir isviçre kökenli havacılık kuruluşunun türkiye şubesi diye isviçre şubesine yanlışlıkla mail atmışım onlar cevap vermişlerdi. cv gönderdiğim için teşekkür etmişler, nasıl ve hangi site üzerinden alım yaptıklarını yazmışlar. en azından birisi tarafından adam yerine konulduğum için mutlu olmuştum.