hoca sikiştiği zamanlar daha verimliydi. andropozun etkisi bunlar.

hiç biriyle görüşmüyorum.

yabanci uyruklu olduguna ve milliyeti belirtilmedigine gore muhtemelen finlandiyali olan saldirgandir.

rahat bir uyku.
yastığa başını koyduğun anda başlayanından.

kör ölür badem gözlü, kel ölür sırma saçlı olur.

siyasi hayatı beni ilgilendirmezcilere hitaben; asıl kişiliği sizi ilgilendirmez, komşuluk yapacak değilsiniz; sizi yani bizi asıl ilgilendirecek konu zaten siyasi hayatı. çünkü, siyasi hayatındaki yaptıkları bizi yani hepimizi etkiliyor, kişiliği yada mütevazılığı değil. işte hani o çok özendiğiniz batı bunu yapıyor yani işini yapıyor mu yapmıyor mu ona bakıyor kişiliğine değil.

bu sözlükteki herkes mi 95 sonrası doğumlu? kimse o zamanları hatırlamıyor mu? dedikleri kadar var; bizim milletin hafızası on seneliktir, diye.

tanım: bu ülkenin bu halde olmasının müsebbiblerinden biri olan ölü kadın.

ayrıca, zamanında solun birleşmesini engelleyenlerden biridir.

(bkz: rahşan affı)

gördünüz mü? bakın, hatırlananlar hep siyasi hayatıyla ilgili, niye? çünkü, bizi yani milleti etkileyen kısmı siyasi hayatındaki yaptıkları yada yapmadıkları kısmı.

(bkz: lady ichimonji kaede)
(bkz: lady macbeth)

soruyor musunuz kendinize, bu garabet parti başımıza nasıl musallat oldu diye?

(bkz: tez antitez sentez)

ülkeye en az pkk kadar zararları dokunmuştur. bir ara 70'li veya 80'li yıllarda otuz tanesi,izlandalı bir kadını türk olan kocasından çocuklarının velayetini aldığı için dövmüşlerdi. ''ülkenin teminatı'' olan gruba bak. çoğunluğu cahil, kuru milliyetçi, yobaz bir kitledir.
türk-islam adındaki bozuk,sentezimsi ve çürük ideolojinin sakat doğmuş çocuklarıdırlar. okumamış,daha türkçeyi bile tam bilmeyen,asgari ücretli ve yobaz mensupları tüm gün devlet kutsayıcılığı yapar ve hakkını aramayı asla aklına getirmez. ulan bu patron bu kadar çok kazanıyorken benim çocuğum niye delik ayakkabıyla okula gidiyor diye düşünmezler.düşüneni ve sorgulayanı da vururlar,yakarlar,telle boğarlar.

bunların ergen olanları ermeni kiliselerine grafiti ile hakaret karalar. az bir şey okuyup da istisna olup öğretmen olabilenleri sınıfındaki öğrenci kürtçe ad taşıyor diye notlarını düşük verirler. ne ideoloji,ne tarih,ne dünya siyaseti,ne felsefe bilirler.
hrant'ın cinayetinde de fail bunlardan çıktı.madımak yakılırken de elleriyle bozkurt işaretlerini yapıyorlardı.
maraş katliamı'nda,çorum katlıamı'nda hep bunların parmakları vardı.ülkede ne kadar gladyo hareketi,ne kadar yabancı parmağı varsa pkklılar kadar o parmaklara hizmet edip maşalık yaptılar. abd'nin türkiye'yi fethullah ile dine,alpaslan türkeş ve mhp ile milliyetçiliğe yönlendirerek sosyalizm'den uzaklaştırıp piyonlaştırma hareketine fethullahçılar ile beraber ön ayak oldular.
kürt amele dövüp,çin restoranı çalışanı asyalı insanları dövüp memleketin teminatı olacaksanız hiç olmayın.

edit: izlandalı kadını dövme olayı 90'larda olmuş. @fortuneteller 657 nickli yazara teşekkürler (bkz: izlandalı anne) (bkz: halim al)

edit:bana pkklı ithamlarında bulunanlar oldu.abdullah öcalan denen eli kanlı,soytarı herifin görüşlerinin gözümde zerre değeri ve kıymeti yoktur.pkk ile de alakam yoktur.ben atatürk'ü büyük önder ve devrimci gören bir sosyalistim.türkiye'deki tüm halkların türk,kürt,ermeni,laz,çerkez,rum beraberce kavga etmeden,birbirlerinin kültürüne saygı duyarak ve emeğini paylaşarak yaşaması taraftarıyım. başka halkların kültürlerini hastalıklı görmeyen,başka milletlere veya dinlere mensup insanlara saygı ile yaklaşan ve onları haşere gibi görmeyen bir insanın kendi atalarının kültürünü veya tarihini sevmesi zaten ırkçılık değildir. isteyen çocuğuna berivan adını koysun.isteyen de oğuz han koysun. yeter ki biri diğerine mezopotamya eşeği,öbürü de diğerine orta asya'ya dön barbar gibi saçma sapan laflar sarfetmesin.

edit:hrant dink gibi bir insanı öldürmek ülkeye ihanet değil de nedir ? sizce bu ülkeye zarar vermek değil midir ? kaldı ki adamın söylemleri tamamen barışçıldı. ermeni soykırımı'nı bile savunmuyordu. türkler ve ermeniler'i barıştırmaya çalışmaktan başka şey yapmadı. sizce o adamı öldürmek,türkiye cumhuriyeti'ni kendi vatandaşını savunamayan,kriminalize bir devlet gibi göstermez mi ? bu vatana ihanet değil midir ?

messi'yi top diye sektirebilecek yeteneğe sahip emekli futbolcu.

edit: ronaldinho'yu seyrettiğini iddia ettikten sonra bir sene top oynadığını söyleyebilmek için ya beyinsiz olmak lazım ya yalancı. he plaj topçusu olduğu için ballon d'or sahibi oldu, dünya kupasını kaldırdı he.

1 gol 1 asist bir de son saniye zekice çift sarı kart görüp başakşehir maçında çekeceği sarı kart cezasını kırmızı ile hafta içi kupada çekecek. tam bir forvet. takımı sahiplendi, sırtlıyor. helal be sana.

kasap sucuğu, gazete kağıdı ve yol kenarında pis bir büfede yapılması.

yok onun çakmasıymış, yok bunun kopyasıyımış diyen, türkiye'den bi haber ekşi sazanlarını açığa çıkaran dizi. ulan adamlar ilk kez kral çıplak diye bağıran bir dizi çekmiş. ilk kez bir dizide gerçekler izleyicinin yüzüne çarpılıyor. siz hala korsan izlediğiniz dizilere devam edin.

25 bin liraya alınacak en iyi otomatik şey anca şanzıman olur.

şu sıralar tanbur; en kısa zamanda piano.

asus tuf b450m-pro - ryzen 3600 - noctua nh-u12s se - sapphire rx 5700 xt - corsair 2x8gb ddr4 3000 mhz - samsung 860 evo m.2 ssd 250gb - samsung 840 pro ssd 128gb - wd hdd1tb - corsair 200r - corsair rm650x - msı mag241c

şu yazıdan sebebi okunabilir.
~>

--- spoiler ---

firstly, humans did not evolve from monkeys. ınstead, monkeys and humans share a common ancestor from which both evolved around 25 million years ago.
-
yani diyorki; birincisi insanlar maymunlardan evrimleşmedi. bunun yerine, maymunlar ve insanlar, her ikisinin de 25 milyon yıl önce evrimleştiği ortak bir atayı paylaşıyorlar.

--- spoiler ---
düzeltme.

sigara içenlerin içmeyenlere saygı göstermesi gerekirken içmeyenlerin içenlere saygı göstermesi bekleniyor.

yumurta kokan çay bardağı.

o ne lanet bir kokudur arkadaş gece gece aklıma geldi şimdi.

daha önce söyledim, şimdi de söyleyeceğim. zeynep bastık şişirilmiş bir balon değil bildiğin şişirilmiş bir zeplindir.

(bkz: sevim tanürek)

(bkz: anal avenger)

28 yaşında başlayarak artırdığımdır. normaldir, abartmayın.

iş konusunda hiç şansım yok.. her ne kadar güzel bir işim olsun dedikçe olmuyor ve beni bi o kadar sikik işler bekliyor. çabalıyorum, her yere cv gönderiyorum ama yok yok yok. artık pes etme noktasına geldim.. salı gününe kadar istediğim işlerden hiçbir haber gelmezse amelelik yapmaya başlayacağım. hiçbir şekilde kısmetim olmadığı için sürekli küfür ediyorum. arkadaşlarım çok iyi olmasa bile yine ferah ve ofis ortamlarında çalışırken ben ise büyük ihtimal sikko bir yerde başlayacağım. şu an okuduğuma pişman olma derecesine geldim, 4 sene okudum ne için acaba? sikik bir yerde haftada bir gün izin olan iş için mi? tabii sırf kader, kısmet veya şans değil bu durumda olmamın sebebi.. pek saygı değer devlet yüzünden ben ve birçok insan bu halde. suriyeliler için 40 milyar dolar üzerinde para harcayan bu devlet türk gençliğini bitirdi.. avrupa’da yaşayan yaşıtlarım dünya turu yapabiliyorken ben neden iş görüşmesine gitmek için yol parası bulamıyorum abi? ben neden sahibinden.com’da arabalara uzaktan uzaktan bakarken avrupalı yaşıtlarım bir aylık maaşı ile araba alabiliyor? bizim doğmadan ne gibi suçumuz oldu ki bu döneme denk gelebildik? bakıyorum en sikik ilana bile en az 3000 kişi başvuruyor. hal böyle olunca bölümüm ile alakalı bir işe girmemin umutları sönüyor. yaşım 26 oldu, ne ara deneyim kazanıcam ben de daha sonra gelecek planları yapabileceğim parayı kazanıcam?

anlatacak çok şey var ama şimdilik yeter.

46 yaşında emekli olan rtenin sadece 3 yıl ile kaçırdığı şanslı nesil.

alexander sörloth, abdülkadir ömür, uğurcan çakır, badou ndiaye, nwakaeme, jose sosa, daniel sturridge, obi mikel, hüseyin türkmen, filip novak

caleb ekuban, yusuf sarı, abdülkadir parmak, doğan erdoğan

alexander sörloth, abdülkadir ömür, nwakaeme diyorum ya.

alexander sörloth diyorum, hani hem gol krallığında, hem asist krallığında zirveye oynayan adamdan bahsediyorum.

abdülkadir ömür diyorum, ligin en değerli oyuncusu olan var ya.

nwakaeme diyorum, başarılı dribbling yüzdesiyle avrupa genelinde 6. olan adamdan. 55 kişi geçmiş amk.

uğurcan çakır diyorum, gelmiş geçmiş en iyi premier lig takımının takımında istediği adamdan.

jose sosa demiyorum zaten.

caleb ekuban, yusuf sarı, parmak... o tahmin ederken trabzonun üstüne koyduğunuz beşiktaşta 3ü de ilk 11 oynar... umut nayirle oynuyosunuz amk, şampiyon diyolar.

(bkz: engelle)
(bkz: başlıkları engelle)

ikiye ayırabiliriz;

manevi hisler beslediğimiz, arada alıp karıştırdığımız, ilham verip ufkumuzu açan kitaplar vardır:

1. minima moralia -ki her gün birkaç doz almaya çalışırım, tanpınar'ın bütün kitapları, distopik kurmacalar, fowles'ın romanları ve özellikle de büyücü, bazan başından bazan ortasından okuduğum don kişot, proust romanları, hölderlin, rilke ve baudelaire'in şiir kitapları, ayrıca maldoror'un şarkıları, haiku'lar, milan kundera'nın bütün kitapları, tahsin yücel imzalı akademik kitaplar, hasan ali toptaş imzalı romanlar, pamuk'un kara kitap'ı, freud külliyatı, biraz lacan, yabancı sinema kitapları, prof. kolker'den yalnızlık sineması (başucu kitabım), türkçeye çevrilmiş en muhteşem sinema kitapları arasında yer alan politik kamera (ayrıntı yayınları), akademisyen robin wood'un hitchcock sineması adlı klasiği, nietzsche'nin yapıtları, roland barthes kitapları, mitolojiye dair kitaplar ve resim kitapları...

unuttuklarım olabilir. bir çırpıda yazdım çünkü. kolker haricinde barthes bir şeyler yazmada bana her zaman cesaret vermiştir. ana britannica'yı eskiden çok sık karıştırırdım ama epeydir sessizce bekliyor raflarda. bana hevesli zamanlarımı hatırlattığı için asla elden çıkarmayacağım. benden sonra da kime kalır bilemem.^*

2. biraz para bayıldığımız, bazısı eskilerden kalan, arşivlik, ömürlük kitaplar vardır bir de:

boyut yayınları'ndan çıkan ama şimdilerde baskısı tükenmiş bulunan büyük ressamlar dizisi, 20 cilt. halen yepyenidir. övünüyorum bazan^*. 1000 muhteşem resim (yapı kredi yayınları), artbook ressamlar dizisi (dost kitabevi) ingilizce shakespeare yapıtları, bilge nobel dizisi, ithaki bilimkurgu serisi, cahiers'nin bazı sayıları, babil kitaplığı, foucault'nun eski-yeni basım bütün kitapları, antik yunan (nigel rodgers), eco'nun editörlük yaptığı ciltli kitaplar...

yky'den çıkan kare sanat dizisini tamamlamaya çalışıyorum lakin henüz yolun başındayım. ayrıca son beş yıldır van gogh kütüphanesi oluşturmaya çalışıyorum. şu an tam odaklanamasam da denk geldikçe tükenmiş materyallere ulaşmak arzusundayım.

pdf kitaplar da mevcut ama onları dikkate almadım, ayrıca yazacağım. son olarak, aileden birilerinin veya eşin dostun hediye ettiği bazı kitaplar vardır ki onlar zaten kıymetlidir. nitekim fütursuzca dökülüp hatıraları sanal mecrada harcamaya lüzum yok.

yıl olmuş 2020 hala içlik giymeyen erkekler var. içliksiz bir gün bile geçiremem.

dipnot; ankara

hayattaki felsefem; "sonuçlanıncaya değin planlarından kimseye bahsetme ulan amk düşük çeneli şom ağızlısı" dır...

okurken mental tacize uğramış gibi hissettiren düşük zeka ürünü sorulardır.

okan buruk'un etik olmayan işlerle uğraşmıyoruz açıklamasına fenerbahçe'den o işler bizden sorulur der gibi cevap geldi

geçen sene 4 tane 20’lik dişimi özel bir hastanede çektirdim ve toplam fiyatı bin lira bile tutmadı. 10.500 tl isteyen özel poliklinik dışındaki alternatifler araştırılırsa daha uygun fiyata bulunacaktır.

dusunduren baslik, dusunmeyenler devamini okusun.

japonya'da "kiralik aile hizmeti" diye bir sey var "rental family service" diye aratirsaniz bir cok bilgiye ulasabilirsiniz. hem de 90'larda cikmis ortaya ilk.

ilk okudugumda hayretler icinde kalmistim. dogum gunleri kutlansin, dugunlerine gelinsin diye aile kiralayan ailesiz insanlar var.

bir gun nasil oldugunu anlamak zorunda kalmam insallah ama nasil oluyor da insan boyle bir hale geliyor, inanilmaz.

mesela burada dertlesecek kisi aramak da buraya giden sosyal bir olayin alt basamaklarindan birisi gibi.

uzun vadede hepimiz lanetliyiz, sanirim.. olmekten beter.

goksupark diyen adam umarim evde kalir. yok altinpark amk

burada ateistlere sürekli ayar vermeye çalışan minik ümmetcikler birkaç gündür; "şimdiki maymunlar niye ümmet olmuyor" diye kendilerince alay etmeye çalışıyorlar. ben de kendilerine soruyorum ay'ı ikiye bölen peygo geri mi toplamış, şimdi neden birleşik?

edit: özelden küfrederek ikna etmeye çalışanlar var. ne diyebilirim ki

edit2: dine hakaret ettiğimi söyleyenler var. burda herhangi bir hakaret söz konusu değildir. isteyene herşeyi kanıtlarım. hakaret görmek isteyen alttaki müslüman entrylerine baksın.

edit3: peygo tabirine takılanlar var. benim peygamberim değil mi ulan, istediğimi söylerim. sonuçta onu da beni de allah yarattı. sevdiğimden öyle söylüyorum belki allah allaah...

edit4: kaynak isteyen yazarlar görüyorum. ben konuyu tümüyle saçma buluyorum ve inanmıyorum, o halde nasıl kaynak verebilirim gülünç duruma düşmeyin. bölünmesine de birleşmesine de inanmıyorum

zamanında beni dolandıran iranlı bi abinin lafı vardı;

"araplar çok güzel hikaye uydurur, persler çok güzel anlatır o hikayeyi, türkler de çok güzel inanır"

herif sinyali vermiş bana da ben anlayamamışım.

aslında ''istanbul'un rantı bırakılamayacak kadar tatlı ve karlı''.

“ağza kürekle vurmak” söylemi

city'ye değil everton'a golu çakmıştır.

bunu yazın.

@okuokuyaz elde gazete satan cocuklar. kalmadi oyle bir meslek:(

bir süredir devam eden teist ve ateistlerin birbirine laf sokma yarışının başka bir basamağı olan saçma bir genelleme içeren başlıktır. burada bile kadın aşağılanmaya çalışılıyor, yuh artık ya!

tanıdığım erkek ateist kadar kadın ateist de var. hepsi eşit derecede zorlanıyor çünkü ateizm kendi kendinize acısız sancısız bulabileceğiniz bir yol değil. bolca okuma, araştırma, yüzleşme ve korku içeren bir yol ama hep derim kalbinizden gitmişse bazı şeyler gitmiştir geri dönmez.

anlamsız tartışmanızdan bir agnostik olarak ben bile bıktım ne gerek var birilerine bir şeyi zorla kabul ettirmeye çalışmaya? iki tarafa da söylüyorum. ayrılın bakayım.

edit: bir de bir forum sitesinden “ahanda kanıt!” diye yazı paylaşmış bilimsel makale paylaşır gibi büyük bir özgüvenle. peki arkadaşım peki.

erkek çirkin kız güzelse: erkek aşık olur.

kiz çirkin erkek yakislikliysa : kiz yürür.

ıkisi de cirkinse : belki ama ancak birbirmizi paklariz diyerekten bir romantzm filizlenebilir.

ıkisi de guzelse: belki ama fuckbuddy'lige dönebilir.

ıkisinin de aşık olduğu baaka kisiler varsa: mümkün.

meraklısına efendim,

ankara'nın nüfusu : 5.445.000 (yaklaşık)

65 üstü kişi sayısı 13.744

amk diye konuşanlara ve terbiyesizlere

bilgiler nvi'den alındı.

(bkz: tabula rasa)

yasadigin yer gerektiriyorsa yaparsin. anormal olan degildir. (bakiniz ben)
hatta zevk icin baska diller dahi ogrenebilirsin.
ogrenmek guzel sey.

cok buyuk ihtimalle yazim hatasi olan fiyat. ayni sitede philips’in en kaliteli tras makinesi 400 liraya satiliyor. salak salak basliklar acip dezenformasyon yapmayin.

şımarık, dengesiz, ne istediğini bilmeyen vizyonsuz olduğu söylenen kızlar.

bana başka bir milleti hatırlattı bu ama neyse.

bir ara inci sözlük wikiye edit yaptirip kürt mitolojisi yaptırtmıştı.
çok komik yazıydı.
bir türlü bulamiyorum.
bulan varsa yeşil.

çaylak heckir bir arkadasimiz buldu.

ahanda bu link

teşekkürler yataginda silgisiyle uyuyan adam

lebowski konuşur konuşur konuşur ve konuşur. dude'un neden halıyı alamayacağını her bağlamda açıklar. dude ise halıyı alır gider.

coen kardeşlerin sinema anlamında kırk yıldır yapmaya çalıştıkları şeyin belki de en net aktarılmış halidir üstte bahsi geçen sahne. sinema görsel hikaye anlatma yöntemidir. laflar ikincildir. dude lafları sevmez. halıyı sırtlamasına yardımcı olabilecek aletlerdir laflar onun için sadece. hatta genelde bir yerlerden duyduklarını aynen kopyalar kullanır. yeni cümle üretecek kadar ciddiye almaz dili. filmin açılışında başkan bush'tan duyduğu cümleyi hiç değiştirmeden kullanır mesela. sadece sonuna "man" ekler. this aggression will not stand man

"şükür" kesinlikle değildir. hatta depresyondaki bir insanın karşısına geçip bilmiş bilmiş, parmak sallaya sallaya hayatta şükredilecek ne çok şey olduğundan, dertlerinin önemsiz olduğundan, kendisini aşırı önemsediği için bu halde olduğundan vs bahsederseniz muhtemelen boynuna geçireceği halatı satın almış olursunuz. o yüzden öyle saçmalıklar yapmayın. eğitimini almadığınız, deneyimlemediğiniz konularda ahkâm kesip de elalemin sebebi olmayın.

verem nasıl şak diye geçmiyorsa, depresyondan da şak diye çıkılmıyor. zira insanlar dün keyifli, neşeli otururken bugün şak diye depresyona girmiyor. depresyon, ivedilikle tedavi edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. bu alanda yapılan klinik çalışmalar, beynin işlevindeki bozulmalar, kalıtımsal ve çevresel etkenler, vücuttaki kimyasal, hormonal yapının sağlıklı bir insandaki gibi çalış(a)maz hale gelmesi, travmalar, stres gibi pek çok etkenden dolayı bireylerin depresyona girdiklerini gösteriyor.

dünya sağlık örgütünün yaptığı araştırmalar tedavi edilmemiş depresyonun en yaygın intihar sebebi olduğunu ortaya koyuyor. içerisinde bulunduğumuz 2020 yılı itibariyle uzmanlar dünya çapında kalp rahatsızlıklarından sonraki en yaygın ölüm nedeninin depresyon olacağını öngörüyor. ayrıca depresyon, kalp rahatsızlıkları, tansiyon, diyabet, felç gibi hastalıklara yol açabilmekte, aralarındaki ilişki tam olarak ortaya konamamış olsa da bazı kanser türlerinde tetikleyici etkenlerden biri olduğu da düşünülüyor.

ayrıyeten depresyona "modern çağ hastalığı" diyerek sanki son 15-20 senede ortaya çıkmış gibi davranmak da yanlış. son yıllarda depresyon oranında artış ve depresyona girme yaşında düşüş gözleniyor olsa da insanlık uzun süredir depresyonla mücadele içerisinde. günümüz koşullarında tanı, tedavi ve farkındalığın artmış olması, her geçen sene artan yüzde ile insanların kliniklere benzer şikayetlerle başvuruyor olması görünürlüğü ve konuşulurluğu arttırdı. depresyona girmiş olmak, önceki yıllarda pek çok toplumda stigmatizasyon sebebi olduğundan insanların yardıma ulaşması ve istatistiklere girmeleri zordu.

paralı olmak, bedenen sağlıklı olmak, aile ve arkadaşlık ilişkilerine sahip olmak hatta huzurlu bir ortamda yaşamak dahi depresyona girmeme garantisi vermez ve haliyle depresyondan çıkma garantisi de değiller. sadece bunların eksikliği bireyi depresyona daha kolay itebilir. herkes depresyona girebilir. günümüzde tahmini olarak her 3 kadından ve her 5 erkekten biri hayatlarının bir döneminde çeşitli seviyelerdeki depresyonla mücadele ediyor.

elbette ki depresyondaki bireyin olumlu şeylere yönelmesi, kendisini mutlu edecek aktivitelerde bulunması, sağlıklı beslenip uyku düzenini düzeltmesi, sosyal çevresinin desteği tedavide oldukça önemlidir. şükretmek, dua etmek, manevi tatmine yönelmek bireye iyi gelecekse uygulanabilir. ama bütün bunların yapılabilmesi için öncelikle sağlanması gereken asıl tedavidir yani, psikoterapi ve uzman kişinin vereceği ilaçlar. asıl tedavi de kimseyi "şak diye" çıkarmıyor. zamana yayılmış, titizlikle takip edilen sürecin sonunda insanlar kurtuluyor.

velhasıl kendinizden kötü koşullarda yaşayan, sizden daha ciddi -kime göre neye göre daha ciddi tartışması yapmak da mümkün ama yazı yeteri kadar uzadı- sorunlara sahip insanlara bakıp "oh iyi ki de ben böyle değilim" demek, kendinizi başkaları ile olumlu-olumsuz herhangi bir şekilde kıyaslamak kısacası "şükür mode on" vaziyette gezmek depresyona girmenize engel olmayacağı gibi ayıp ve yakışıksız bir davranıştır, yapmayın.

gerçekten depresyondaki bireyler; sürekli şikayet eden, sızlanan, söylenen, tatminsiz, hobisiz, boşlukta kalmış kimseler değildir. tam tersi olarak depresyon hastalarının ayırıcı tanılarından biri sessizleşme ve tepkisizleşmedir.

son söz olarak da depresyonda iseniz, bundan şüpheleniyor iseniz şak diye çıkamayacağınızın bilincinde olup yardım isteyin ki tedavi başladıktan sonra "neden iyi olmuyorum?" düşünceleri ile hayalkırıklığına uğramayın. hiçbir hastalığın tedavisi bir anda mucizelerle gelmez, sabırlı olun, direnin ve kendinize er ya da geç bunun biteceğini mutlaka her gün hatırlatın.

“yarınlar bizim için geç artık” filan diyor nilüfer, burnumun direği sızlıyor.

benim gibi azılı bir cem yılmaz hayranını bile çileden çıkartmış filmdir. abi sen yahşi batı iki çeksene karakomikler aramızda kalsın.