Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. yazarların black friday için harcadığı para

    0 tl.

    mutluyum.

  • 2. tanışılan en ünlü kişi

    roberto carlos.
    konum: tabi ki sivas.

  • 3. sagopa kajmer

    adam necip fazıl'ın hayatını tersten yaşıyor, yarasın kral.

  • 4. 23 kez suç duyurusunda bulunan kadının öldürülmesi

    ayşe tuba arslan boşandığı kocası hakkında tam 23 kez suç duyurusunda bulunmuş.
    şiddet ve tecavüz ile ilgili.
    hatta isyan etmiş, bu adam beni öldürünce mi önlem alacaksınız demiş.
    ve sonunda sokak ortasında göz göre göre öldürülmüş.

    devletin 1. amacı vatandaşlarının güvenliğini sağlamaktır.
    eğer onca vergiye, onca polise, askere rağmen bir devlet 23 kez şikayet etmesine rağmen bir kadın vatandaşını koruyamıyorsa o devlet neden var?
    ne iş yapar?
    olmasaydı ayşe tuba arslanın hayatında ne değişecekti?
    https://www.evrensel.net/…tent=optp2&slide_order=09

  • 5. doktor merve'nin kastığı inanılmaz duyar

    mervelerin her türlü tehlikeli olduğunun ispatıdır, mervelerden uzak durun

  • 6. ekşi sözlük 1. kadın ayaklanması

    olgun, kaliteli, aklı başında erkek yazar arkadaşların da destekleyeceğini biliyorum.

    bu mecrada her gün, ekseriyetle de kadınların aşağılandığı (kadın memesinin maya kokması, 30 yaş üstü kadınların yalanmış limon gibi olması) gibi pek çok başlık görüyoruz. ve tuhaf olan bu başlıkların pek çok kişi tarafından destekleniyor olması. ve daha da tuhaf olan moderatörlerin ekşi sözlüğün geldiği bu noktada hiçbir şey yapmamış/yapmıyor olmaları.

    bugün bir arkadaşımla konuşurken, bir konu hakkında ona ekşi sözlükten faydalanabileceğini söylediğimde "orası abazan yuvası değil mi ya?" dedi. haklıydı. burası abazan yuvasına dönüştü. ve insanların bu mecra için algısı tamamiyle bu yönde.

    biliyorum ki birçok hemcinsim de bu konularda çok rahatsızlar. sözlük yetkililerinin bu kadın aşağılamalarına, pornografik paylaşımlara artık bir dur demelerini ve aklı selim erkek yazar arkadaşlardan da bu başlıklara yazmamalarını rica ediyorum.

    ekleme: elbette erkekler hakkında bu minvalde açılan başlıklara da aynı derece tepkiliyiz. meselenin özünü kavrayan, pornografik ve aşağılayıcı tüm başlıklardan rahatsız olup destek veren, destek mesajları atan herkese tesekkur ederim. dilerim duyarsız oldukları soylenen ve kimsenin umutlu olmadigi moderatorler bizi yaniltip bir çözüm uretirler.

  • 7. cnn türk termik santral haberi

    vay aq ciddi ciddi termik santrallerin bacalarına filtre takmanın enerji üretiminde kesintiye neden olacağı ile ilgili haber yapmışlar baya bildiğin grafiklerle filan. vallahi var gözlerimle gördüm bunların haberlerini dinleyip bu ertelemenin yandaş işadamlarına durduk yere maliyet çıkarılmaması için ertelenip durduğuna inanmayan bir kitle. bildiğin habis bir kitlesi var ülkenin kemiğe kadar işlemiş öyle kemoterapiyle filan halledilebilecek bişey değil

    https://mobile.twitter.com/…tus/1200197208555098112

  • 8. gelmiş geçmiş en felsefi söz

    “iyi olduğun için herkesin sana adil davranmasını beklemek, vejeteryan olduğun için, boğanın sana saldırmayacağını düşünmeye benzer.”
    -friedrich nietzsche

  • 9. akp'yi eleştiren vatandaşın gözaltına alınması

    allah kimseyi 63 yasindaki bir kadini sirf iktidari elestirdi diye gozaltina alacak kadar aciz durumda birakmasin.

  • 10. keşke ikincisi çekilse denen film

    into the wild diyen var.

    naapsın aq canlanıp tekrar mı ölsün. naaş, canlanıp zehirli mantar mı arasın ???

  • 11. türkiye'de solun halka ulaşamamasının nedeni

    türkiye'de siyasetin dürüst yapılmamasından kaynaklanan durumdur.

    bir defa türkiye siyaset yelpazesinde sol diye bir şey yok. soldan kastettiğimiz emek hareketinden doğup serpilmiş sosyal demokrat-demokratik sosyalist kitle partileri ise türkiye'de böyle partiler hiç bir zaman var olmamıştır. bir tek 1960'lardaki türkiye işçi partisi deneyimi küçük-sınırlı bir istisnadır.

    bugün adında sosyalist, komünist ve devrim bulunan partilerin alayı ise orta sınıf entelijansiyası tarafından meydana getirilmiş sosyal kulüplerdir.

    türkiye'nin biricik muhafazakâr partisi chp'dir. fakat bu parti solcu olduğunu iddia etmektedir.

    gericilik yapanlar (anap, akp, rp,...) muhafazakâr olduklarını iddia etmektedir.

    gericiliğe ve karşıdevrimciliğe yardımcı olanlar ise milliyetçi (mhp) hatta solcu-demokrat (hdp) olduklarını iddia etmektedirler.

    partilerin ideolojik olarak bu kadar yalancı olduğu bir siyasi düzlemde solun halka inememesini tartışmak abesle iştigaldir.

  • 12. 29 kasım 2019 saat 20.00

    tavsiyem madem etmeye karar verdin, 1 2 hafta kral gibi yasa, yapmaktan cekindigin her seyi yap, git sokakta begendigin kiza yaz, ne bilim icinde kalan bir seyler kalan birilerinin git yuzune icine dok, eger calisiyorsan git patronun odasina ise falan ne bileyim. madem intihar etmeye karar verdin son 1 haftayi gta oynar gibi yasa illegal seyler yapmadan tabi.

    mesela hep yapmak istedigim de para vs yapmadigim seyler, git acayip luks bi restorana her boku ye sonra yok tuvalet vs sivis,

    onune gelene yaz nasolsa intihar edecen nolcak amk,

    git patrona ana avrat kufur et herkesin icinde,

    barda canli muzikte grup calarken sahneye cik bende deniyecem de vs,

    gta gibi yasa iste son bir iki hafta.
    edit: burda ozendirmek yok etme hayatin tadini cikart once diyorum, ki bunlari yapan sonra vazgecer bana gore.

  • 13. 29 kasım 2019 gözaltına alınma saçmalığı

    üst edit: belge olmadığından olaya inanmayanlar, özelden küfredenler için gelsin.
    https://eksiup.com/p/sv301370j965
    https://eksiup.com/p/e93013936ctn
    https://eksiup.com/p/d33013736yum

    kendi açtığım başlık altına gelen soruları yanıtlamam yüzünden başlığı üstte tutmaya çalıştığımı söyleyenlere ne desem bilemedim. arkadaşım özelden soranlara özelden cevap veriyorum, genelden soranlara da genelden yani başlık altından cevap veriyorum bu kadar basit.

    29 kasım 2019 tarihinde sabaha karşı saat 2 gibi, beni seven kardeşlerimle birlikte sokağımda kimseyi rahatsız etmeden bira içiyorduk. yaklaşık yarım saat sonra, devriye gezdiğini tahmin ettiğim iki bekçi gelerek direk rutin şekilde gbt yapacağını ve kimliklerimizi istediğini söyledi. kimliğimi verdim ve gbt yaptıktan sonra, oturduğumuz yerin karşısında ki apartmanı göstererek ve külhanbeyli tavırlarla "bu binadan şikayet aldık, içip ses yapıyormuşsunuz diye yaşça en büyük olan bana durumu bildirdi. bunu bildiren bekçi arkadaşın elinde sigara, yanında bulunan daha irice (ergen irisi) arkadaşın elinde tespih vardı ( tesbihi kabadayıvari bir şekilde sallamasını o an için gözardı ettim) gösterdikleri binanın şahsıma ait olduğunu söyleyip, şikayetin oradan gelmiş olamayacağını kendilerine izah ettiğim de bana o zaman kiracılarınızdan şikayet vardır diye cevap verdi. bende kiracımın olmadığını, dairelerin hepsinde birinci dereceden akrabalarımın olduğunu, uygunsuz bir şey olsa kolluk kuvvetleri yerine bana uyarıda bulunacaklarını bekçi beylere söyledim. eğer sokağın herhangi bir sakininin şikayeti varsa, bina göstermeden (ihbarcı adı yada bölgesi söyleyemezler) genel huzura aykırı davrandığımızı söylemesinin yeterli olduğunu söyledim. bu sözüme gücenen tespihli arkadaş tarafıma çıkışınca, polis vazife ve selahiyet kanununa bekçide olsa tabii olduğunu, ortada herhangi bir ihbar varsa o ihbarla ilgili işlem yapması gerektiğini bu durumda gbt vs sormasının gereksiz olduğunu (şikayet ediliyorum, adam öldürsem gbt'me mi bakacaksın) ortada şüphe götürmeyen bir durum olmadığından gbt bakmak yerine işlem yapılacaksa, gerekenin yapılması gerektiğini söyledim. bunun üzerine sigara içen arkadaş, görevimizi bizemi öğretiyorsunuz diye çıkışınca, görev öğretmemin haddim olmadığını, ancak tabii oldukları (bkz: polis vazife ve selahiyet kanunu) 'na göre;

    1- bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek

    2- suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek

    3- hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek

    4- kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek

    amacıyla bana kimlik sorabileceklerini, suç değil ama kabahatin işlendiğini, bu yüzden kabahatin işlenmesinden sonra işlem yapması gerektiğini söyleyip, kendilerininde aslında uyulması gereken kanuna uymadıklarını, birisinin insanı tahrik edercesine ve kabadayıvari şekilde tespih salladığını, diğerinin görev sırasında sigara içmemesi gerektiğini, yarın öbür gün başka durumlarda bu hareketlerin taraflarına karşı kullanılabileceğini, memuriyete zarar veren hareketler olduğunu söyledim. arkadaşlar tavır üslup konusundahatalı olduklarını, bir vatandaştan duyunca iyice delirmiş olmalılar ki, ortamda ki şalkol şişelerini çekip polis ekip otosu çağırdılar. bu yüzden işlem yapılması için gelen ekip otosuna binip maltepe cumhuriyet polis merkezine, sanki terör suçlusuymuşum gibi (araç arkası sağda ve solda tartıştığım bekçiler, ortada ben) gittik.

    esas olay burada başlıyor;

    karakola gittiğimizde, olayın ne olduğunu soran memura olayı özet geçip, arkadaşların tabii oldukları kanuna göre yanlış hareket ettiklerini, sadece "alkol almaktan kabahatler kanununa göre işlem yapmaları gerektiğini" söyleyip, kendi işlerinin dışına çıkmaklar kalmayıp, egoları doğrultusunda hareket ettiklerini ve kanunu uygulayamadıklarını, bu yüzden alkol içme suçunu kabul etmemle birlikte, bir devlet memuruna yakışmayan şekilde tespih ve sigara ile yanıma geldiklerini, bu yüzden benimde onlardan şikayetçi olduğumu söyledim.

    ben öncelikle kabahat işlediğimden dolayı, kabahatler kanununa göre işlem yapılacağını sanıyordum. sonrasında, kimliğime el koyulması, beni ekip otosunun alıp (bkz: kartal devlet hastanesi) 'ne götüreceğini duymamla birlikte, bunun kabahatler kanunu işlemi olmadığını, kabahatler kanunun da hastaneye götüremeyeceklerini, eğer beni gözaltına alıp işlemi idari'den adli'ye çevireceklerse avukatımı istediğimi söyledim. bunun üzerine karakol polisi, gözaltına alsak kelepçe takardık, sende avukatın olarak kimi ararsan ara dedi.

    sonrasında, sözüm ona beni gözaltına alan iki bekçi ve arabayı kullanan polis memuruyla kartal devler hastanesine vardık. hastane bankosunda, ne iş yaptığı belli olmayan ada, darp var mı diye tarafıma sorunca, kendisine" bankoda sorumlu memur olduğunu, bu yüzden doktor istediğimi ve sadece darp olup olmadığımı doktora söyleyeceğimi" belirttim. bankoda ki personel afalladıktan sonda, doktor olduğunu söyledi. ben eğer doktorsanız sizle yalnız konuşmak istiyorum dediğimde, beni polikliniklere yönlendirdi.

    poliklinikte ki doktora darp varmı diye rapor almak için odasına girdiğimde, benle olayı yaşayan iki bekçi yanımda odaya girdi. doktora "doktor hanım, ben sizle özel görüşmek istiyorum, bu arkadaşlar olmadan" desem de doktor hanım bunu kabul etmedi. doktorun bu vurdumduymazlığı üzerine " kızım sen kolluk kuvvetleri tarafından bir şiddete uğrayıp uğramadığımı soruyorsun, ancak beni gayrı yasal göz altına alan kolluk kuvvetleri yanında bunu soruyorsun. belki bunlar burada diye rahat söyleyemiyorum, bunları buradan çıkartın" dedim.

    doktor hanım afallayarak, sağlık raporunun polis nezaretinde verileceğini söylediğinde, odadakilerin polis değil bekçi olduğunu, poliste olsa ifadem konusunda zora koşabilecek kişilerin benle aaynı yerde olmaması gerektiğini anlattım. sonrasında, bir fırsat bulup dışarıya çıkan bekçiler üzerine, baş başa kaldığım doktora hukuka aykırı davrandığını, bu yüzden de dibine kadar kendisinden şikayetçi olacağımı bildirdim.

    daha sonrasında, sanki ben alkollü araç kullanmışım gibi, üflemeyle alkol testine tabi tuttular. ben nakınane kadar da bunların hukuksuz olduğunu, söylesem de benim saatlerimi boşa harcayıp, sırf birisi görev anında kabadayıvari tespih salladığı, memuriyete yakışmayacak şekilde sigara içtiği için, vatandaşa karşı haklı çıkartılması isteği üzerine bu duruma düştüğümü biliyorum.

    en son, karakola döndüğümüzde, işlemin adli değil idari olduğunu ve adli olmadan adli rapor alındığını karakolda belirtip daha önce alınan idari raporların adli bir işlem ile ilgiliyse savcılığa çıkmak istediğimi, çıkartmayacaklarsa bu kadar prosedürün neden yapıldığını sorduğumu, devletin memurunun bana elinde tespih ve sigarayla durum yerine hakim gibi hesap sorduğunu, bu yüzden hukuksuzluk yaptığını ve şikayetçi olduğumu söyledim.

    bunu söylediğim polis memuru, fazla konuşma bilader imzala, şikayetin varsa adliyeye git dedi.

    şimdi soruyorum, bana hukuki işlem uygulamak zorunda olan kişinin (bekçi ve polislerin) hukuka aykırı iş yaptığını söyleyen vatandaşın durum bildirmesi bu kadar mı kıymetsiz. yoksa ata sözünde olduğu gibi, it iti ısırmaz durumunu mu yaşıyorum.

  • 14. libido yükselten şeyler

    kesinlikle göğüs dekoltesi ve dantelli sütyenin görünmesi. resmen görünce kendimden geçiyorum.

  • 15. kırmızı ışığa yavaş gelerek yeşili tutturan şoför

    arkadaki salaktan "neden yavaşlıyorsun ışığa 100 metre var skik" kornası yiyebilir.

  • 16. cepte ya da çantada taşınmış en yüksek nakit para

    sağol kardeş bizim dolandırıcımız var, başkasına dolandırılınca trip atıyor

  • 17. evli erkekleri ayartan kadınlar

    bu basliga yazan, ayartilan, evli mal erkekler oldugu ortaya cikti. ulan adam evliyse karisina sadik olmasi lazimdir. suc onu ayartan kadinda degil ayartilan erkektedir. ne iciyorsunuz siz ya evli erkek eger bir kadina baktiysa özellikle bu kadin bekarsa suc erkektedir. evliliginin sorumluluğunu almasi gereken 'evli' erkektir. evli erkegin ayarttığı kadin değildir. toplumu yozlaştıran mantiginiz mide bulandirmaktan oteye gidemez.

  • 18. neden sevgilin yok

    genellemeye geldim.

    çevremde 20-30larında, işi gücü olan, tipsiz olmayan, sosyal yetilerden yoksun olmayan çok sayıda kadın ve erkeğin sevgilisi yok.

    teorim şu: gerçekten 'çift' olmaya meyilli insanlar üniversitede uzun süreli ilişki kurup okul bitince evleniyorlar ve 20leri birlikte geçirdikleri, birlikte büyüdükleri için kişiliklerinin sivri yanları törpülenmiş oluyor.

    'çift'olmaya değil 'birey' olmaya meyilli insanlar, ilişkilerinin biri başlayıp biri biterken, iş yoğunluğuna, hobilere, gezme-tozmaya, arkadaş aktivitelerine giderek daha çok vakit ayırmaya ve yalnızlığa iyice adapte olmaya başlıyorlar. tek başına hareket etme özgürlüğünün bağımlılık yapan bir yönü var, buna bağlanan insan artık sevgililik, aşk meşk işlerini zul görmeye ve kolay kolay beğenmemeye başlıyor.

    bu adam/kadında zamanımı ayırmaya değecek ne var? sorusu. kimyamızın tuttuğu, fiziksel olarak çekildiğimiz insan sayısı zaten çok çok az. çekim duyduğumuz insanın hayatında biri olmaması, onun da bizi çekici bulması ve ilişkiye hazır ve nazır olması gibi kriterler aynı anda varolacak. ancak o zaman 'denemeye ve uğraşmaya' değer' kategorisine alıyoruz.

    sevgili olmaya müsait birisi değilseniz de kendinizi suçlamayın. toplum hunharca bizi 'çift' olmaya itiyor ama içimizdeki kopup gitmeye hazır özgür ruh bizi kendi başımıza takılmaya zorluyor. özgürlük korkutucu belki ama alışınca güzel.

  • 19. ev taşıdıktan sonra çalışanlara dürüm ısmarlamak

    edit: vay arkadaş millet gelmiş benim burda zaten ücretini ödediğim işin yargılamasını yapıyor.
    ben de bir iş yerinde çalışıyorum ve yemeğimi çalıştığım yer, patronum karşılıyor.
    gidip de müşteriden yemek dilenmiyorum, beklemiyorum.
    çünkü çalıştığım yer, benim karnımı doyurmakla yükümlü.
    bu açıdan bakılınca da, ben eve gelen işçinin karnını doyurmak zorunda değilim.
    karın doyurma işini bağlı olduğu firma yapmak zorunda. ben zaten ücretini ödeyip bir hizmet almışım, gerisi beni bağlamaz.
    gelmiş zaten 3 kişilik yemeği siz yemişsiniz demiş adam. ulan isterse 8 yemeğin 7 tasini biz yiyelim, geri kalan 1 yemeği de ısmarlamak zorunda değilim ben.
    pembe gtlüler sizi.
    ____________________________________________________

    toplum tarafından yüklenmiş garip bir görev.
    birkaç ay önce taşıdık evi. usüldendir diyerek başlarındaki abiye 'abi açsanız bir şeyler söyleyelim' dedim, olur valla acıktık biraz dedi.
    kendimiz de dahil (3 kişi bizdik, 5 kişi de işçiler) toplam 8 dürüm sipariş ettik, nerdeyse 200 lira yemek parası tuttu.
    ulan zaten biz 1200 liradan pazarlık yaparak 1000 liraya anlaşmıştık. ee yine 1200 girdi bana?
    pazarlıksız 1200'ü kabul etmiş olsaydım da 1400 girecekti bana.
    olm ben size karnınızı doyurun diye para veriyorum, yoksa zaten ne sen bu işi yapardın, ne de ben seni tutardım.

    saçmadır yani. neymiş eve gelen aç gönderilmezmiş. sanki bedava geliyor anasını satayım.

  • 20. ekşi itiraf

    bugün kombiyi tamire gelen adam(yer londra) bana “türk müsün?” diye sordu.
    “evet, nasıl anladın?” dedim.
    “evinin çok temiz olmasından anladım. sadece türklerin evi bu kadar temiz oluyor.” dedi.

    bir gün isveç’te, benim balkondan alt komşumun balkonuna yanlışlıkla bir şeyler döküldü.

    elime kova ve deterjan alıp kapısını çaldım; özür dileyerek balkonu temizlemek için izin istedim.
    eve girer girmez kokudan, pislikten, dağınıklıktan baygınlık geçirmek üzereydim. pantolonumun paçasını kıvırıp balkona kadar neredeyse zeybek oynayarak çıktım. bir de salonun ortasına kocaman yatak atmış, yatağın üzerinde salçalı yemek tabakları doluydu.

    bir arkadaş, hintli bir ev sahibinin, pis oldukları için kendi milletine evini kiraya vermek istemediğini ve özellikle türk kiracı aradığından bahsetmişti.

    ev temizliği konusunda türklerden daha temiz bir millet gerçekten görmedim.

    keşke doğayı korumak, sokakları temiz tutmak konusunda da bu kadar titiz olsaydık.

  • 21. shane larkin

    (bkz: #93017744)

    öngörü gibi öngörü be. bu sene yanıltmadı patates olmaya devam ediyor.

  • 22. black friday'in hakkını veren firmalar veritabanı

    black friday’in bendeki etkisi;

    n11: 240 gb ssd 160 tl (piyasa 180-200)
    hepsiburada: çaykur tiryaki 1 kg 27,99 tl x2 (piyasa 31-35)
    trendyol: head&shoulders 450 ml 14 tl x2 (18-22)
    morhipo: network palto 299 tl ( ne sen sor ne ben söyleyeyim)
    n11: adidas terrex tracerocker 299 tl (400-600)
    amazon:prima bebek bezi 84’lü: 98 tl x2 ( piyasa 114’den baslıyor, sonu yok)
    hepsiburada:bebek maması 104 tl ( market 139 tl, net 114)
    hepsiburada: kağıt havlu 12’li 19 tl(market fiyatı 30 tl)

    ihtiyaç listesi yapıp takip edenler için kârlı bir hafta olmuştur.

  • 23. ibrahim kalın'a gülenci geçmişinin hatırlatılması

    bu tür sorulara alisik olmayan kalin'in 30 saniye kendine gelemedigi hatirlatma.

  • 24. the irishman

    insanı hep en güvendikleri yaralar. şunu iyi bilin ki, en güvendiğiniz kişi, sizin en zayıf noktanızdır.

    -spoiler-

    hoffa'nın ailesinden sonra bu hayatta en çok güvendiği kişi frank'ti. aynı evin içinde beraber uyuyacak kadar ona güveniyor ve hayatını emanet edebiliyordu. hoffa'yı buluşmak için ikna ettikleri sahnede, hoffa da az çok tahmin edebiliyordu bunların onu aslında öldürebileceğini. o yüzden halka açık bir yerde buluşmak istediğini telefonda frank'a söylemişti. ancak hoffa'nın öldürüleceği yer çoktan seçilmişti. hoffa'yı öldürecekleri evi tutmuş, evin tabanını bile değiştirecek kadar her şeyi ayarlamışlardı. mesele hoffa'yı bu eve çekebilmekti. bunun için de hoffa'nın en çok güvendiği insan, frank devreye girecekti.

    dikkat ederseniz eve geçmeden önceki o muhteşem araba sahnesinde hoffa, frank'e geç kaldığı için hiç kızmıyor. film boyunca hoffa'nın bu özelliğini boşuna vurgulamadılar. adam, tony pro gibi arıza bir tipe bile sırf bu yüzden kafa tuttu. sırf geç kaldın muhabbeti yüzünden tony pro'yu kendine iyice düşman etti. ancak, frank onu kırk dakika bekletmesine rağmen frank'e tek kelime etmedi. sadece keşke haber verseydin diye serzenişte bulundu. hatta arabada frank'e silahının yanında olup olmadığını sordu. "bu şerefsizlere güven olmaz" diyordu; ama asıl güvenmemesi gereken kişi yanı başında oturan frank'in ta kendisiydi.

    eve girip evin boş olduğunu görünce bir şeylerin ters gittiğini hemen anladı. o an bile frank'e güveni hala yerindeydi. "hadi frank çıkalım buradan" derken, hiç düşünmeden arkasını kaç yıllık dostu frank'e dönüp evden çıkmaya çalışabiliyordu.

    ama hayat ne yazık ki böyle bir şeydi işte. arabanın ön koltuğuna oturmayacak kadar birine güvenmeyen frank, hayatta kalırken; arkadaşına gözü kapalı hayatını emanet eden hoffa, arkasını ilk döndüğü an öldürüldü.

    -spoiler-

  • 25. üniversiteli kızlara asılan 30 yaş üstü adamlar

    pamela bunu beğendi.

  • 26. iphone'da olması istenen özellik

    entrylere göz attığımda fark ettim ki çoğu kişi iphonelarına müzik atabilmeyi istiyor. bunu yıllardır yapmayan apple'ın 2020 yılında, stream savaşlarının başladığı yılda yapabileceğini beklemek bile vizyonsuzluktur.***içine sürükle bırak ile müzik atabileceğin yüzlerce telefon çeşidi varken 2-3 hatta 4-5 katı para ödeyerek bu telefonu alan insanların ayda 21 lira vererek faydalanacağı, aynı zamanda diğer 5 kişi ile birlikte kullanabileceği (bkz: apple music) (bkz: spotify) ve yaşamlarını kolaylaştıracakları müzik streaming sistemlerine para vermek istememesini benim aklım almıyor gerçekten.

  • 27. öğrencilerden iban istiyoruz kampanyası

    bunun yerine çöpten bir şeyler toplayanları tercih edin, amaç yardımsa yardım yerine gelir, üstelik gerçekten ihtiyacı olanlara bunu yaptığınızı bilirsiniz. burada bot diyen adam size ekstradan bot da aldırıyor olabilir çünkü.

  • 28. tunalı'dan kızılay'a yürümek

    yanından geçilen elçiliklerin çaktırmadan içine bakmaya çalışmaktır.

  • 29. sarkastik ep

    sal gitsin parçasının girişindeki scratch ile geçmişe götüren ep...

  • 30. erdoğan'ın macron'a hakaret etmesi

    sik kafalı macron’a az bile demiştir.

  • 31. osmanlı'nın borçlarını erdoğan ödedi

    1954 yılında osmanlı borçları tamamen ödenmiştir. tarih cehaletini cahil cesareti ile birilerine yamamaya çalışmanın komik sonucunu izlediniz.

    osmanlı borçları ödendi de türkiye borçları nasıl ödenecek onu bu yazardan öğrenmek istemezdim.

  • 32. ilişkinin kapanış müziği

    (bkz: ballad of a rock n roll loser)

    hem alışkınız bu şarkı çalarken yatağa tek başımıza girip yalnızlıktan ölürken uyumaya.

    standart.

  • 33. kızların horlamaması

    bir bakir beyanı.

    ossura ossura, fosur fosur horlaya horlaya uyuyorlar.

  • 34. sokağında kimseyi rahatsız etmeden alkol almak

    alkol alan insanın birilerini rahatsız etme potansiyeli vardır düşüncesinin insanlar üzerinde olumsuz ön yargı oluşturması, kimseyi rahatsız etmeden alkol alanları rahatsız eder

  • 35. ekşi sözlük yakıt tüketimi veritabanı

    citroen c-elysee ile ilgili entrym den alp koyayım da belki fikir verir, faydalanan olur.

    gazlayınca tüketim 12-13 lt ye ulaşıyor, tam muadili sayılmasa da sayan var egea da gaza abanınca hayret verici bir şekilde 6,5 -8 arası oynuyor dahada artmıyordu. yol şartları çok farklı koşullarda defalarca test ettim iki aracıda, yakıt konusunda genel olarak başarılı sayılsa da 4,5 lt leri görmek için bir gözüm yol bilgisayarın gazı ağır ağır pompalayarak gitmek zorunda kalıyorsun, başkası başka türlü yakalıyodur ama beni az yakmak için çok yoruyor, yemişim öyle az yakıtı.

    yakıt ve performans konusundaki yorumlar kişiden kişiye değişebilir, bir çok kişi bu aracı performans ve yakıt konusunda çok başarılı buluyor, ben belkide geçmişte 2005 model 1.9 jtd motorlu doblo kullandığım için motor/performans/ yakıt üçgeninde en düşük beklentim o oluyor. ortalama bir araçla 120 ye nasıl çıkıyorsanız doblo 1.9 jtd motorda o 140 oluyordu. kesinilkle savrulma, viraj alma konularında araç başarısızdı, sonuçta bir ticariden bahsediyorum konforunu falan kıyasladığım yok sadece motorunu baz alıyorum doblonun.

    demem o ki ben bir araçta ilk sırada motor performansı ve yakıt tüketimine bakıyorum.

    c-elysee 1.6 hdı ile uzun yolda az yaksın diye kasıyorum 4.6 lt.
    c-elysee 1.6 hdı ile uzun yolda kasmadan, basmadan 5.2 lt
    c-elysee 1.6 hdı ile uzun yolda basarak 12 lt. yi gördüm içti resmen

    doblo 1.9 jtd ile uzun yolda az yaksın diye hiç kasmadım hep bastım 6,1 -6,5 arası değişirdi bakım, yol, hava şartlarına göre, bana 1.9 jtd performansı verseydide bu kadar yaksaydı o zaman başarılı derdim, fişek gibi kavramı hepimizde çok farklı, 1.2 scirocco da kullandım ondaki başka bir olay, daha hızlısını kullanmadım.

    çok uzun oldu kafa ütüledim kusura bakmayın ama yazdıklarım yanlış yönlendirmesin diye kendi beklentilerimi detaylı anlattım.

  • 36. kış saati uygulamasına alışılması

    kim alışmış acaba diye merak ediyorum. 20 dk önce işe gitmek için evden çıktım, hava zifiri karanlıktı. şimdi ufak ufak hava aydınlanmaya başladı. tramvay durağındaki güvenlik, kulübesinde uyukluyordu.
    zaman kavramı olmayan bir evrende yaşasam hava karanlıkken yola çıkmazdım. gandalf ve pippin bile edoras'tan hava aydınlıkken ayrılmıştı.

  • 37. he doesn't have ayran to drink but rides a horse

    diego please stop for gods sake, the situation is already complicated.

  • 38. kanuni viyana'yı fethetseydi olabilecekler

    belgrad 160 sene elinde kalmis osmanlinin
    viyana max 60 sene kalirdi.

    edit: uyaran suserlere cevaben. belgrad 1521-1687 arasinda osmanli topragidir. sonrasi ozerktir.

  • 39. gıdalara kutu alarm uygulaması

    a101'de antep fıstıklarını kasa altına saklıyorlardı, isteğe bağlı olarak kasada alabiliyorsunuz. burası migros sanırım daha üst düzey bir çözüm ile koruyorlar.

    vay be 10-15 sene önce bu çerezlerden her ay 3-5 kilo alırdık, hiçbir lüksü yoktu şimdi göt kadar paketteki halinin fiyatına bak. haliyle çalınmasın diye koruyorlar.

    enflasyonu yüzde 8 olan ülkede yaşanandır.

  • 40. kemalist doktorların tedavi etmediği türbanlı

    aktroll provokasyonu sandığım ama kaynağı görür görmez ikna olduğum türbanlıdır.

    ahh kılışdar ahh.

    görüntüler haftaya cuma yayınlanacakmış. doktorun deri eldiven taktığı da gelen bilgiler arasında.

    edit: haber 2004 yılına ait bu arada, gavat daha haber tarihine bile bakmamış.

  • 41. erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular

    sizden hoslandigini anladiginiz bir erkekle normal arkadasliginizi surdururmuydunuz?

  • 42. kıvanç tatlıtuğ'un can yaman'ı sallamaması

    kivanc tatlitug'un sabir sahibi oldugunu gosterir.

    ben olsam sokayim can yaman'iniza deyip uzaklasirdim bi noktadan sonra.

    can yaman kim abi?

  • 43. radamel falcao garcia

    son iki buçuk yılda ligde oynadığın bir tane bile maçın akıllarda kalmasın, ne oynadığın belli olmadan iki sene şampiyon ol, seni şampiyon yapan kararları veren hakemler emekli edilsin, bunlara rağmen avrupa kupalarında boy gösterme fırsatını cebine koy, lakin son 10 avrupa maçında 3 gol at, hiç galibiyet alma, ülke içinde kapatmaya çalıştığın rezilliğin ülke dışında ay gibi parlasın ve maaş ortalaması 2 milyon euro olan takımına seneliği 7.5'tan 3 senelik sözleşme verdiğin adam parasını nusret'te bir güzel ezince gelip buralarda lavluv yap. oldu mu? olmadı. olmaz. olamaz. her girdinin bir çıktısı var değil mi aslan parçası?

    sakatlığını falan geçtim, bunca ahın bir bedeli var. yediğini, içtiğini, sıçtığını gidene kadar izleyeceksiniz.

  • 44. iskender evrenesoğlu'nun vahiy alırken görüntüsü

    wifi koptu sandım tam videodan çıkıyordum, meğer vahiy bekleme süresiymiş ıhh sesiyle anladım.

  • 45. teb'in 2 bin 560 tl paraya el koyması

    (bkz: tamam)

    edit: başlık başa. ss de almamıştım. neyse dağılalım arkadaşlar vurmayan kalmadı zaten.

    edit2: başlık sahibinin entrysini silip kaçmadan alınmış screen shotı aşağıdadır. ekşi linç timi sağolsun hiç boş durmuyor. hemen çekip ulaştırdılar.

    (bkz: insan gerçekten hayret ediyor)

    http://hizliresim.com/3onw82

  • 46. berat albayrak'ın mütevazı yemek fotoğrafı

    fotoğrafı koymadan başlık açanları bize göstermiştir.

  • 47. trendyol

    donumu sıyırdığımda taşaklarıma etiket vurmuş olmalarından korkuyorum. her yerden çıkıyorlar sokarım yapacağı indirime artık.

  • 48. eve geldiğinde hoş geldin diyen birinin olmaması

    olmasın da zaten, çekilecek dert değil. bi hoş geldin diyecek ömrümüzü yiyecek. lazım değil. ben kendime hoş geldin derim.

  • 49. tavuk gibi gece 11'de uyuyan insan

    bu gamsızların bir özelliği var sivrisinekler bile sokmuyor bunları amk deliksiz uyuyorlar.

  • 50. brokoli çorbası

    harika bence çok çok severim kızıma da yapıyorum çoğu zaman.brokoliyi sade haşlayıp üstüne limon da efsane oluyo tavsiye edilir.