şuan güngörende sözde deprem parkındayız,semaveri yakıp ortalığı dumanaltı eden saygısız orospu çocukları ve ortalık alanda top oynayan barzolar yüzünden eve döndüm,amınıza koyayım semaver götünüze girsin dağ ayıları
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 26 eylül 2019 istanbul depremi
-
2. sokakta yürürken sigara içme yasağı
kesinlikle olması gerekendir. otobüs durağında bile sigara içiliyor.
edit: özgürlükten falan bahsediliyor. aklımızla dalga geçiyorsunuz herhalde. sigara içmeyen insanların özgürlüğünü sigara içerken kısıtlamak mı özgürlük? düzgün argümanlarla gelin ama gelemezsiniz. yok çünkü.
edit2: bir tanesi arabanın co2 salınımı, gürültüsü vs. ile geldi özelden. yahu arkadaşlar, sizin beyninizde çıkmaz sokaklar mı var? arabanın marjinal faydası ile sigaranın zararlarını savunmaya çalışıyorsunuz. şakaysa komik, değilse hiç değil. mesaj kutumu da ona göre yeşillendirin. cevap yazmaz buradan saçmalamalarınızı ifşa ederim :)
edit3: toplu taşıma, ambulans, itfaiye, gıda taşımacılığı ve daha fazlası.. halen daha buradan yürümeye çalışmayın gencolar olmuyor. zaten çevreye ve insanlara daha az zarar veren kaynaklar kullanan, sessiz taşıtlara geçilmeye başlandı. ancak sigara her zaman zararlı olarak kalacak. tepkinizi anlıyorum, yasağın gerçekleşme ihtimalinin hiç de az olmaması ve haksız oluşunuz sizi geriyor. yapacak bir şey yok, umarım yasaklanır. :)
not: sigara sağlığa zararlıdır, pasif içiciler daha büyük tehlike altındadır. sokakta sigara içmek yasaklanmalı. özel alanlarda serbest kılınmalı. -
3. türk telekom
ınsanların gözüne baka baka yalan söyleyen operatör. ben size direk bilgi vereyim;
yoğunluk sırasında point code concentrator alt yapısı dağıldı. bu bütün sistemin kalbi demek. hlr sistemi çöktü bu sebeple tüm ülke etkilendi. şu saat oldu hala ayaga kaldıramadılar.
şu an operasyonda çalışan insanların yerinde olmak istemezdim doğrusu. ölüm gibi bir şey ama kimse ölmüyor.
vodafone ve türkcell drc çözümlerine milyonlarca dolar yatırım yaparken bunlar ellerindeki fiber alt yapının ve pcm alt yapısının kendilerini kurtaracağını sandılar. bütün operatörler full sip ara bağlantıya geçerken bunlar tdm hatlardan aldıkları kiralardan olmamak icin bizene biz sip ara bağlantı yapmayız dediler. 30 yıllık teknoliji ile yaşamayı kendilerine kâr saydılar.
şark kafasi ile yeni nesil operatör olamazsın... en cok çalışanlara üzülüyorum. hepsine allah kolaylık versin. -
4. deprem toplantısına imamoğlu'nun çağırılmaması
adamlar deprem gibi bir konuda bile böyle şerefsizlik yapabiliyor. artık şaşırmadığımı düşünüyordum. şaşırdım. yazık.
edit:
ne kadar doğrudur bilmiyorum;
mesaj kutumu dolduran aktroller sayesinde* imamoğlu'nun çağrılmadığını değil, gitmediğini öğrendim. kendisinin neden gitmediğini bilmiyorum, belki daha önemli bir programı vardı. deprem'den daha önemli bir konu var mıdır bilmiyorum orası ayrı.
şunu belirtmem gerekiyor: aktroll olmadığımdan dolayı rahatlıkla göte göt diyebilecek bir insanım.
istanbul'un tamamını ilgilendiren bir konu için deprem ile alakalı bir toplantıya bizzat gitmeyip, başka insanları göndermek böylesine önemli bir konunun savsaklandığı, tıpkı akp döneminde olduğu gibi umursanmadığı anlamına gelir. bu tarz sorumsuzluklar görmek isteseydik, imamoğlu yerine binali'yi seçerdik.
diğer bir yandan, imamoğlu'nun bu konuyu savsakladığını da düşünmüyorum. teke tek deprem özel yayınını izleyenler, imamoğlu'nun elinden geleni yapacağını zaten görmüştür. akp'nin istanbul döneminde, istanbul'un afete ne kadar hazır olduğunu 26 eylül 2019 istanbul depreminde zaten öğrenmiş olduk.
ekrem imamoğlu, henüz o kadar uzun süreli bir başkan değil. uzun süreli bir başkan olmaması, depremi birinci öncelik yapmayacağı anlamına gelmiyor tabii ki.
bütün bunları geçersek, haberin yalan olduğu ortaya çıkmış olsa bile, kaç yıllık akp istanbul başkanlığının bizde yarattığı olguyu görmüş olduk. akp'nin bu tarz şeyler yapabileceğini ve yapıyor olduğunun farkında olan insanlarız.
eyyorlamam bu kadar. kuduran aktroll'ler içinse biraz kendilerini sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. kendilerini bir anlığına zeki sanmış olabilirler :) -
5. 27 eylül 2019 türk telekom deprem açıklaması
ben bedava bir şey istemiyorum. hele sus payı hiç istemiyorum. sadece ödediğim paranın hakkını istiyorum. bir daha deprem olursa benim hattım kesilecek mi kesilmeyecek mi? enkaz altında kalırsam birilerine ulaşabilecek miyim yoksa öyle kurbanlık koyun gibi ölmeyi mi bekleyeceğim? bunların cevabını istiyorum.
-
6. çok pahalı olmasa hemen bugün alınacaklar listesi
mardin. evet komple.
-
7. ilişki durumunu bir siyasi sloganla anlatmak
-
8. 27 eylül 2019 ali koç'un cezasının kaldırılması
terim'in tezgahı bozmasından dolayı kalkan ceza. adam terim'e sicili bozuk dedi, terim de cevap verecekti, öyle istediler, koç 30 gün, terim'e de 3-5 maç ceza vereceklerdi, terim cvp vermeyince istedikleri olmadı, alelacele cezayı kaldırdılar. gerçek bir organize kötülük, hepinizi üst üste koyması daha zevkli olacak bekleyin.
-
9. gsm operatörlerinin aslında haklı olması
lan arkadaş hadi istanbul'da herkes telefona sarıldı hatlar kitlendi, bundan dolayı haklı diyelim..
la olm ben istanbul'dan 700 km ötede, göt kadar bi kasabada, 3 sokak ötedeki anama, gelirken yoğurt alayım mı diye soracaktım amk...
benim ne suçum var? -
10. en çok maaş alması gereken meslek
hangi alan olursa olsun işini layıkıyla yapan kişi.
-
11. türkiye'deki en güvenilmez meslek grubu
kesinlikle emlakçılar diyerek ilk taşı attığım meslek grubu.
(bkz: metroya 5 dakika uzaklıkta) -
12. türkçe'de m ile başlayan kelime olmaması
mamını mamını makrafon şov mikrafon şov
bu ne peki? -
13. sahip olunan arabanın can sıkıcı özellikleri
sola virajlarda a sütununun viraj içini kapatması. yolu görmek için kafayı tuhaf şekillere sokuyorum amınakoyim.
(bkz: toyota corolla) -
14. kızını üniversiteye gönderen baba mutlu musun
annen üniversite okusaydı bu kadar gerizekalı olmayacaktın zaten.
bu yobazların en çok korktuğu şey kadınların eğitim almasıdır. çünkü eğitimli kadın eğitimli çocuk demektir. -
15. 27 eylül 2019 ceren damar'ın ilk duruşması
sana bu ilişki aklını verenin hayatını sileyim dediğim duruşma. o tiple kimse inanmaz hoca ile ilişki yaşadığına. ayrıca ilk ifaden ve okulda kayıtlı kopya cezalarının bununla örtüşmesi seni aklayamayacak. sana bu aklı verenin de sağlam bir ceza alması gerekiyor. ağırlaştırılmış müebbet seni bekliyor katil.
-
16. balıkesir'de dayaktan kıl payı kurtulan polis
amerika'da gerçekleştiği takdirde şok silahını sırtına yiyip yerde acıdan kıvranırken kafasına basılıp ters kelepçe takılacak ve polis memuruna saldırıdan direkt hapse tıkılacak maganda.
ama bu ortadoğu çöplüğünde ezilen sadece ve sadece naif insanlardır; pisliksen, çirkefsen her şeyden yırtarsın. -
17. cin görmek
portakallısından vazgeçme. çileklisi resmen saçmalık.
-
18. patronum kapıyı kilitledi ve arkama yattı
söz konusu vekil akpli olduğu için kimsenin üzerine gidemeyeceği düşünülüyor ama sosyal medyanın gücünü lütfen küçümsemeyin ve bu konu için sadece 1 dakıkanızı lütfen ayırıp herkes ile paylaşın...
başlık da konu da güncel kalsın...
edit: şu konuyu sözlüğü takip eden onca haberciden hiç biri nasıl gündeme taşımıyor çok merak ediyorum?
ismail saymaz’a yükleniyoruz her seferinde ama elimizde başka medya tarafından çok tanınan muhalif kimse yok!
çağlar cilara vardı o nerelerde abi birileri bunlara ulaşsa en azından adamlar haber yapar konuşur.
nevşin mengü falan yazar mı ki bilmiyoruz belki çok gündem olursa biri duyar, belki biri duyarsa gündeme daha kolay ulaşır.
twitter hesabı falan olanlar şu olay sümenaltı olmadan nolur birilerine ulaşsa ya?
beyler bayanlar, 1 dakıka 2 dakıkanızı ayırsanız olur ya, bi el atın be -
19. öğretmenlerin deprem anında kaçmaması
dün deprem anında müşterilerini koltukta bırakıp kaçan berberleri, altınlarını bırakıp sokağa fırlayan kuyumcuları, müşterilerini içerde unutan işletme sahiplerini, çocuğu markette bırakıp kaçan kasiyerleri gördük. bir tane öğretmenin öğrencilerini bırakıp kaçtığını görmedik. marifet diye yazmıyorum. olması gereken olmuştur. bir çok öğretmen arkadaş önce öğrencilerinin telaşına düşüp, kendi çocuğu daha sonra aklına gelmiştir. sözlükte ve sosyal medyada her fırsatta öğretmenin tatili, maaşı konuşanlar bunu da konuşsun.
tanım : sözlükte gündem olması gereken örnek davranıştır. -
20. 27 eylül 2019 istanbul depremi
hoca bitir hocaa
-
21. 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçı
tum gun evde oturup kitap okuyarak bekleyecegim derbi mac.
mac saatine dek uc kitap okursam elde edecegim entelektuel sermaye ile mac sonunda hala insan kalmayi basarabilirim diye umuyorum. -
22. tantunicide sifon kavgası
kadın sizce de küfretmeyi yeni öğrenen çocuklara benzemiyor mu.. hani çok sinirli en ağır küfürleri etmek istiyor ama ne yapsa olmuyor..
tantunici de tuvalete girip çok şey beklememek lazım.. insan tantunici de sıçar mı yahu.. -
23. büyük istanbul göçü
paranın döndüğü, döndürüldüğü yerden kimse göç etmez. asıl olay, paranın burda dönmesi/döndürülmesidir. o da nevişahsına münhasır siyasal islamcı iktidarımızın suçudur. koskoca anadolu bomboş duruyor, yapsana yatırım. yapmaz ama.
ekleme: ne alakası var siyasal islamla alakalı diyen dangalaklara el-cevap: istanbul’u yirmi beş yıldır, türkiyeyi aşağı yukarı 30 yıldır bunlar yönetiyor. sıcak islamcı. çaktın?
ekleme iki: birisi siyasal islamla paranın ne alakası var yazmış. hahahahahhahahahahahahhahahahahahahah. doğru n'alakası var? hiçbir alakası yok. halk arasında biz "siyasal islamın yeşili" diye anıyoruz doları.
ekleme üç: para mara dönmüyor diyen arkadaşlar, neler dönüyor neler, görseniz ağzınız uçuklar, çocuk yapma yeteneğinizi kaybedersiniz. fakiri fukarası, 1,000 lira olsa bile çalışır, çünkü anadolu'ya gitse onu da kazanamaz. bu türkiye'nin bir gerçeğidir.
ekleme dört: küfrediyorsunuz sayın siyasal islamcı çaylak arkadaşlar. bakın olmuyor. gece gece abdest mi bozacağız, unutmayın boy abdesti zor iş. hep yaptığınız gibi ağza aldığınız ilk suda bırakmam, minimum üç ağza su verdirtirim, yazık olur hepinize. dolar yeşili kardeşlerim benim. bilale (anadolu'da yaşayan sıradan bir türk genci) anlatır gibi anlatıyorum: istanbul bilmem kaç yıldır ekonomik, kültürel merkezmiş, ondan kaynaklı bu kalabalık. doğru kardeş, nerden baksan 800,000 suriyeli, afgan, paki, iranlı var lan. 15 milyon resmi nüfus, ama kafadan 35 milyon insan var. bu nüfus artışına bir bakın dangalak kardeşlerim, kafanızı yeşile mi boyadınız? yok boğazlarmış yok başka şeymiş. almanların bildiğim kadarıyla boğazı yok, ortadan üretiyor, trenle transfer ediyor, satıyor, postalıyor, kargoluyor; ama onların şansı da işte siyasal islamcı yok çok ülkelerinde. dangalak dangalak konuşmayın.
ekleme beş: "tarım ve hayvancılık da 20 yıl içinde sistematik olarak bitirildi. insanlar para kazanamadığı için tarlalarını sürmekten vazgeçip ev karşılığı müteahhitlere verdiler. böylelikle anadolu insanı geri dönmemek üzere külliyen istanbul’a taşındı." (bkz: in a sentimental mood) eklemesidir.
ekleme altı: düzgün cevap istiyorsan küfretmeyeceksin. valla mesaj kutusunun yeşilinde badeleme işlemi yapar, kötü konuşurum, ağzımızın tadı kaçar sayın dinci dolar yeşili kardeşler. -
24. aşırı derecede iyi sevişen erkek
bütün ekşi sözlük erkekleridir. buna benim gibi vasatın bir tık üstü sevişenler de dahil. neden? çünkü artık yazarım. ne yazsam doğru, yalan söyleyeni sikmedikleri için ben sikiyorum. bakın çok enteresan, maaşım da 10k. çüküm de 21 cm.
-
25. ekşi itiraf
“değiştim” diyorsun ama sadece masken düştü!
-
26. yapay zekanın tıp doktorluğunu yok edecek olması
ar-ge çalışmalarında görev alan arkadaşlar varsa eğer, kafayı kaldırıp hastanın yüzüne bakma özelliği eklenirse çok mutlu olurum.
-
27. akademisyen iyi ders anlatmalı mı sorunsalı
öğretim üyelerinin mesleki tatmini, kazandığı akademik unvanlarla, sonuçlandırdığı araştırmalarla geliyor; verdikleri derslerle değil.
işinde gerçekten içten ve samimi olanları zaten ders anlatmada da başarılı oluyor. içten ve samimi dediklerimin arasına "öğrencilerin hayatını değiştiren hoca" olma motivasyonuyla ders anlatanlar dahil değil. onların sıkıntısı büyük.
mesela benim bir hocadan beklentim bana konuyla ilgili ilham verebilmesidir sadece. bende merak uyandıktan sonra ben kendim araştırıp öğrenirim, gerektiğinde soru sorarım. önemli olan da bu zaten. aslında onların görevi de bu olmalı, ders anlatmak değil. öğrenciye ilham verip, gerektiğinde kaynaklar konusunda yönlendirip kendi hallerine bırakmak. sonra da kendilerine gelen soruları yanıtlamak. "o" hoca olma arzusuysa çok problemli. hoca, hoca değil; canavar oluyor benim gözümde. bir bırak öğrencileri, bir nefes aldır. ama yook, o, insanların hayatını değiştirecek. insanları düşündürmeye sevk etmek yerine onları yormadan direkt hayatın formülünü veriyor çünkü o. hayatın "yegane" formülü vardır ya zaten, onu da öğrencilerine veriyor. canım benim. bunların dersi de ders olmaktan çıkar, saçma bir şeye dönüşür zaten. işin içine hayatın formülü girdi bile, öyle ders mi olur?
bir kısmı da ders vermeyi angarya iş olarak görür. zaten mesleki tatmin tavan, popülizmden de nefret ediyor. ders neymiş, öğrenciler de kimmiş?
elitizm bu değil.
yani bunlar benim kafamda üçe ayrılıyor:
1) ilham perileri.
2) "o" hoca olma konusunda takıntılılar.
3) anti-popülistler.
1'e denk geldiğim sürece sıkıntı yok zaten benim için. ama bu üçünde de olabilen bir şey var, nefret ettiğim.
ben sistemi değiştirebilme gücüne sahip olanların sadece akademisyenler ve hukukçular olduğuna inanıyorum. ya da sisteme rağmen güzel şeyler yapabilecek olanlar mı deseydim bilemiyorum.
benim biricik ilham perilerim sisteme rağmen yapıyor her şeyi zaten ama bazen eleştirinin ayarını kaçırabiliyorlar, o da eleştiriyi yanlış yere yönelttiklerinden oluyor. bir şey değiştirilebilecekse değiştirilsin, değiştirilemiyorsa da ona rağmen yapabilecekleri şeyler çok büyük. eleştirel olmaları çok önemli zaten bu noktada ama bazen acaba kendileri dışındaki her yere topu atıp her şeyi eleştirmezlerse maaşları mı kesiliyor acaba diye düşündüğüm oluyor.
2'deki hocalar da kariyer molalarını sıklaştırsın, bu herkesin hayrına. ama ilginç değildir ki, en sevilen tipler de bunlar oluyor. (bkz: stockholm sendromu)
anti-popülistler de sırf eleştirecekleri bir şeyler olsun diye hiçbir şeyi düzeltmeye yanaşmıyorlar sanırım. dersleri de eziyet gibidir. platon kan ağlıyor.
en güzelleri ilham perileri. onların ders anlatışı iyidir zaten. bir de insani yönleri de kuvvetliyse insanın gözünden kalpler çıkarırlar.
edit: şu yazıdan "akademisyenler iyi ders anlatmak zorunda değildir." anafikrini çıkaranları kutluyorum. büyük başarı.
zaten akademisyen olmak zor bir şey de değildir. yukarıdaki üçlünün olması zor sadece. şu yukarıdaki anafikri çıkaranlar bile akademisyen olabilir. ayrıca şöyle bir şey de var:
"yapabilen yapar, yapamayan öğretir."
tam hız eksilenen entrylere... bol çıkarımlar.
son editi gece 3.44'te yapıp gitmişim. gece 3'te girilen bir entry ile hortlatılan bir başlığın bu kadar ilgi çekmesi çok şaşırttı. çünkü çoğu zaman okunacak diye yazmıyorum çoğu şeyi. ki zaten ilk entry dışında bomboştu burası, ilgi çekmemişti. hak verdiğini mesaj olarak atanlar, yazanlar var. ona da şaşırdım. neden mi yazdım? taktım ben bunlara çünkü. ilk yazdığım halinden de çok farklı bir noktaya geldi. yazmaya başlarkenki ruh halim çok farklıydı. yazdıkça değişti, sonra yazılan da değişti. şu an yazdığımdan da mahcubiyet duyuyorum. kendi takıntımla başladım, bunlara kitap önerenler falan çıktı. karar mercii ben değilim. siz de değilsiniz. bir şeyin tadında bırakılması mümkün olamıyor.
bir de akademisyen olmanın kolay olduğunu yazdığım için demediğini bırakmayan biri var aşağıda. aslında bu dediğimin en büyük kanıtı zaten kendisi. kolaylık'ı emek vermemek olarak görüyor büyük ihtimalle. emek verilmeyen değil, senin bile edinebileceğin bir unvan bu dedim. kolay yani. -
28. kızını okutmak haramdır diyen devlet görevlisi
şurada görülebilecek tek hücreli yobazdır. devlet görevlisi diyorum çünkü bu insan din işlerini devlet işlerine karıştırarak laiklik ilkesini açıkça çiğneyen bir görevli.
karısı, kızı hasta olsa kadın doktor diye hastanenin altını üstüne getirir ama laik bir devlette kadınların önünü kesecek olanca yobazlığın fetvasını veriyorlar.
bu kişinin acilen görevden alınması lazım. orada bir sürü insanın dini duygularını istismar ederek, birçok kız çocuğunun geleceğini mahvetmesine devletin müsade etmemesi lazım.
edit; orada kızını okutupta buna ses etmeden dinleyen cemaatinde amonyum.
edit2: adam görevden alındı diyen arkadaşlar için
embesil editi: adamın yarattığı algıyı görmezden gelip; “öyle demiyaa yaaa” diyen ağzınıza kürekle vurasım geliyor. adam amfiler diyor, odtü diyor, boğaziçi diyor.
adam camiiden çıkıp üniversite okuyan kızını arayacak;
-alo kızım nerdesin?
-amfideydik babacığım. şimdi dersten çıktık.
-bir daha o “kızlı erkekli herkesi çırılçıplak soyup attıkları” amfilere girersen bacaklarını keserim. topla valizini gel.
ne yapacak adam kızının okuduğu şehre mi taşınacak? tabi ki kızı okuldan alıp bu yobazın vaazlarında başını sallayıp, göğsünü germeye devam edecek. camilerdeki cemaatin bir kısmı okumaktan aciz ve din görevlilerin ağzından çıkanı farz bilerek yaşıyor. bu insanlara neyin imasını yaptığı gayet belli. din adamı dediğin hassas olmalı, söylediği sözün nereye gideceğini iyi hesaplamalı.
edit; geri kalmışın teki de gelmiş burada başlığa ve editlere karşı tribe girmiş. senin özeline yazılan edit budur ve tebrikler farkedildin sonunda. lan ezik başlık sayesinde adamın göreve iade edildiği bilgisine ulaşmışsın ve bir çok insan asıl ifadeye odaklı olarak konu hatırlatılmış. sen orada o gün söylediği sözün içinden bir cümleyi tartışmışsın, biz burada verdiği genel mesajı tartışıyoruz. sen git baba’lara tanım yap.
ayrıca o açacağınız başlığı silkmek lazım; (bkz: kızını soyup üniversite amfisine atan baba)
iki başlığın tanım hedefi farklı. siz böyle başlık açarsanız adam da paçayı yırtar ve geri görevine döner tabi. arayan nasıl bulsun bu başlığı? bulan kimi tartışsın? babayı mı? lafın temelinde yatan örümcek ideolojisini mi? sabire için de açtık yüz çeşit başlık. gerekirse bunun için de açarız. böyle zihniyeti olan adam laiklik ilkesine uyup elini devlet işlerinden çeksin ve gitsin gerçek islamı kendince yaşasın.
biz adamın inandığı dini umursamıyoruz laiklik ilkesini çiğneyip üstüne para almasından dem vuruyoruz.
edit: (#95862275) tenzil-i rütbe zoruna gitmiş ve istifa etmiş diyorlar. umarım bu sözlerin pişmanlığıyla yaşarsın ihsan bey. açtığın her kapının ardında kot pantolonlu bir kadının vicdanına kalırsın. -
29. 15 bin liraya alınacak en iyi ikinci el araba
yazarın biri gelir, piyasa ve otomotiv bilgisi ile o oturduğun koltukta bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğun beynini es geçerek, oturmaktan ve obezlikten mütevellit götünde ve suratında oluşan sivilcelere rağmen aslında hiç kıymeti olmayan organlarına rektifiye yapar. eline, beline sağlık kardeşim. bu paralara da araç bulunur, alınır, binilir. hatta üzerine para kalır. ekşi'de takılıp fikir yürüttüğünü zanneden, cebinde sigara parası olmayıp paşa çocuğu taklidi yapan sivilceli ergene de artan parayla 1 paket sigara alınır.
edit: çok sinirli giydirmişim, törpüledim. -
30. geri kalmış ülkelerin ortak özelliği
* çok tv izlenir.
* az kitap okunur.
* particilik fazladır.
* ön yargı çoktur.
* bilimden haber yoktur. -
31. pentagram gitaristinin pkk tarafından katledilmesi
orospu çocuğu sanat camiası hala pkk sempatizanları ile dolu. işin acı gerçeği de bu..
-
32. celal şengör'e saldıran cahiller ordusu
-
33. şehir eşkıyasının adliyeye götürülüş anı
iş işten geçtikten sonraya ortaya çıkan andır. mazluma copunu esirgemeyen polis kendisi ve mesleği yerlere alınırken oturup izlemiştir.
bu saatten sonra ne yapsanız o utanç dolu görüntüleri unutturamazsınız.
benzeri bir olay ingiltere'de olsa o an suratında jop parçalanmıştı (birebir şahit oldum, polise dokunursan hayatını sikerler)
amerika'da olsa 2 şarjör üzerine mermi yağmıştı. penguen gibi sallana sallana yürümesine izin vermezlerdi.
şimdi tutukladık der gaz alırsınız. yurdum çomarı nasılsa yer...
edit: ilk videodan beri bu çomarın yürüyüşüne fena sinir olmuş durumundayım. ne bu arkadaş reverse catwalk falan mı? -
34. 27 eylül 2019 ekrem imamoğlu'na saldırı girişimi
-
35. avm'yi a vee mee diye okuyan tip
avm= alışveriş merkezi.
daha da bir şey yazmayın da trollük hevesi kursağında kalsın. -
36. 13 eylül 2019 emlak konut gs fesih açıklaması
çek mevzuu nerden çikiyor bilmiyorum ama galatasaray çek mek almadi, bir protokolu teminat gosterip (daha dogrusu hukuken temlik edip) kredi aldi. krediye karsilik o protokolden dogan alacaklarini temlik etti. olay budur. ivazli mi ivazsiz mi, ne gibi sartlar altinda sozlesme yapildigi belli olmadigi için burada ahkam kesmek kadar saçma bir sey yok. ama ilgili protokolun temlik edilmesiyle emlak konuta giren çikan bir sey yok, sozlesme tamamen galatasaray ile denizbank arasinda. (temlik islemlerinde alacaklinin alacgini temlik ettirmesine borçlunun diyecegi hiçbir sey yoktur). emlak konut'un sozlesmeyi feshetmesi ve bunu kolayca yapmasi zaten iki tarafin da dogan herhangi bir yukumlulugu karsilamadigi için mumkun. burada para mevzuu tamamen gs ile banka arasinda, protokolun iptal olmasiyla gs'nin bankaya karsi yukumlulukleri ne olacak asil mesele bu, bu konuda da herhangi bir bilgi yok.
ilgili kap açiklamasi burada :
ana ortağımız galatasaray spor kulübü derneği (dernek) ile emlak konut gayrimenkul yatırım ortaklığı a.ş. arasında 27 aralık 2016 tarihinde imzalanan protokol kapsamında dernek tarafından ilgili protokolün temlik edilmesi sonucu dernek tarafında 341.805.169 tl tutarında finansman sağlanmıştır. ilgili tutarın 315.228.864 tl tutarıyla şirketimizin çeşitli bankalardaki anapara ve faiz borç ödemeleri, 14.339.766 tl tutarıyla ise dernek'in banka anapara ve faiz borç ödemeleri yapılmıştır.
proje gerçeklesmedigine gore emlak konut'tan muhtemelen tek bir kurus çikmadi. bilip bilmeden, çek mek falan, nerden çiktiysa bu konu. gazeteciler bilip bilmeden çek, kirdirma gibi kelimeler kullandi diye millet kuyudaki tasi çikarmaya ugrasiyor. galatasaray emlak konut'tan nakit veya çek almadi, emlak konut çekiyle gidip bankaya teminat vermedi. protokolden dogan bir alacagi temlik edip kredi aldi. aradaki farki sezemiyorsaniz yorum yapmayin, banka ile gs arasindaki anlasma konusunda herhangi bir bilginiz yoksa da bos yapmayin. bekleyip gorecegiz ne olacagini. -
37. peçete isteyince peçeteliği uzatan tip
düşünceli ince ruhlu bir insan modelidir, kıymetini bilin.
ne yani belki senin ağzına süreceğin o peçeteyi elini sürdüğünden dolayı tiksinebilme ihtimalini düşünüyor?