Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. televizyonları izlemenin bir ücreti olmalı

    yıllardır yandaş yayıncılık yapıp, milleti hem becerip hem de üzerine para isteyen medya patronunun talebidir.
    yıllardır türk tv'si izlemiyorum, gazetesini almıyorum.
    hele türksat'ın bedava uydu kanalları var ki alayı çöp... ya iktidar borazanlığı, ya din ile beyin yıkama ya da yeşilçam filmlerinin arasına konmuş reklamlardan oluşuyor.
    yıllardır bu millet yandaş medyayı izleyerek büyük bedel ödedi. bundan daha pahalı bir şey düşünemiyorum. türkiye'nin geldiği uçurumun ana sebepleri arasında yandaş medyanın büyük payı var. eserinizle övünebilirsiniz.
    türkiye'de kablolu türkçe yada altyazılı güzel yayın yapan yabancı kanalları bedava izleyemezsiniz zaten. discovery science, eurosport gibi şifreli kanalları izlemek için ücret ödemeniz gerekir. benim yaptığım da bu...
    internette anlık güvenilir haber siteleri var. neden yandaş medyanın yalan, çarpık, yandaş yayınlarını izleyeyim?.. aklı başında bir insan sizlerin yayınlarını izler mi hiç?
    netflix türkiye var. kaliteli yabancı diziler, filmler... öderim ücretini izlerim.
    iyi bir şey her zaman paralıdır bu dünya'da... ulaşmak için ücretini ödemelisin. kaliteli bir tv kanalı ya da film sitesi izleyecekseniz parasını vereceksiniz.
    bir şey size bedava sunuluyorsa altında mutlaka çapanoğlu vardır. mutlaka size algı operasyonu yapılarak zehirliyorlardır. bu türkiye'nin gerçeğidir.

  • 2. yazarların uykuya dalmak için kullandığı yöntemler

    üst katta serengeti düzlüklerinden kopup gelmiş vahşi hayvanlar yaşadığı için tıkaç takmak.

  • 3. yusuf yazıcı'nın türk kezbanlara verdiği ayar

    kapitalizmin dayattığı şekilciliği iliklerine kadar işlemiş beyin yoksunu ''kaşarlara'' verilen ayar. instagram profili sözde ''düzgün'' olsaymış dm atınca cevap verirlermişmiş. bunlar kezban değil kaşar kaşar.

  • 4. celal şengör'ün aşırı sıcak madalya alma töreni

    hocanın kadını vantuzlamasından ziyade bizim türkler olarak bu törenden haberdar olmamamız ilginç. böyle bilim insanlarını ne televizyonlarda ne de internet haberlerinde görebiliyoruz artık. umarım haberi sadece ben yeni görmüşümdür bu da benim cahilliğimdir..

  • 5. sokakta köpek çetesiyle karşılaşacaklara öğütler

    prezentabl olun.

  • 6. öğretmenine çıkma teklifi şakası yapan liseli

    bu disiplin yönetmeliğiyle kafası rahat nasıl olsa. şamaroğlanına döndü öğretmenler. bu eğitim sistemiyle belleyin anamızı. aman düzeltmeyin.

  • 7. fakir evlerinde sıkça kullanılan cümleler

    reis konuşuyor ayten sesi aç

  • 8. instagram'ı facebook'u whatsapp'ı silme fikri

    instagram'ı facebook'u anladım da whatsapp'ın ne zararı var. oldu olacak sms ve aramayı da sil tam olsun.

    ama cidden insta ve facebook'u silmek müthiş bir rahatlık. önceden kuzenimin eşinin abisi bile nerede ne yiyor, içiyor haberim oluyordu. ulan hayatımda bir kere sadece bir kere gördüm o da düğünde. şimdi hayatımda olmasını istediğim insanlardan haberim var.

    sikmişim ilkokul arkadaşını...

  • 9. rte'nin millet bahçesindeki fotoğrafları

  • 10. yörüklerin özellikleri

    bir yörük olarak diyebilirim ki semavi diye adlandırılan dinler kendilerine uygun değildir. çünkü yörük demek doğa demektir. doğa ise şamanizm.

  • 11. ekşi itiraf

    işsizlik anıları vol 87213847.

    banka sınavlarından birini atlatıp mülakata kalmışım. mülakat önce grup mülakatı şeklinde oluyor 5-6 aday toplanıp bir olay üzerinde tartışıyoruz, sonra kişilik analizi için test oluyoruz bir hafta sonrasında da kurul mülakatı var.

    grup mülakatı çok uzakta olduğundan sabah 5 gibi kalkmışım hava aydınlanmamış. bir şekilde hazırlanıp, evdekilerden uğur öpücükleri alıp mülakat yerine gittim. grup mülakatı için adaylar ve gruplar belirlendi. ben de kendi grubumla beraber yarım saat sonra mülakata girdim.

    grupta hali hazırda bankacı olan bir eleman, çok gergin iki eleman, bir de güzel bir hatun var. hacı allah var beyaz tenli bu hanım kızı görünce sokarım işsizliğine ya dedim. aşırı derecede tatlı bi şeymişsin sen dedim. kedi canını senin dedim. mülakat başlayınca ellerimize kağıtları tutuşturup hadi tartışın dediler. bu tip mülakatlarda uzlaşmacı olmanız önemlidir. çok çıkıntı olmamanız başkalarıyla tartışırken bile çözüm odaklı yaklaşmanız esastır. ama tartışmaya başlayınca mihriban'ın içinden adeta bir kemal kılıçdaroğlu, bir meral akşener çıktı. herkese muhalefet, herkese ateş ediyor. dedim oğlum yolu yok çekeceksin eğ başını usul usul yürü. ben de dayanamayıp kılışdar modunu açtım, eksik olan karizmamı ise sevgi kelebeğim tamamlıyordu. söylediği her boktan şeye onun yanında saf tutup, girdiğim her söze; "sevgi kelebeğime kesinlikle katılıyorum", "siz haksızsınız ibneler ve size laflar hazırladım" diyerek girdim, "dombilisiniz, taocusunuz. hatta abdülhamit'i savundunuz" diyerek sonlandırdım.

    mülakatı bok etmenin de verdiği gönül rahatlığı ile pıtırcılığımla mülakat sonu birkaç kelam ettik ve gülüşerek yollarımıza dağıldık.

    - chapter 2 -

    nasıl iç kontrolör olamadım gökhan'ın yolu

    gel zaman git zaman 1 hafta çabuk geçmiş, kurul mülakatına sıra gelmişti. ben ise yeşil gözlümü görmek için mülakat yerine 2 gün önc ?! saat önceden gelmiştim. yeşil gözlüm, beyaz tenlim ise mülakatın tam başlama saatinde gelmişti.

    ancak şaşırtıcı şekilde direkt konuşmaya başladık. bal porsuğum özgüvenli olduğunu da gösteriyor iyice dibimin düşmesine sebeiyet veriyor ve mülakat rakiplerinden bir adayı kolaylıkla eliyordu. ikimizin de sırası sonlara doğru olunca neredeyse 2 saat boyunca konuşma fırsatı bulduk. allah var 2 saat boyunca epey güldük, gülüştük pek çok şey öğrendik birbirimiz hakkında. eskişehir'de oturduğunu, benimle aynı fakülteden 2015 yılında mezun olduğunu öğrenince içim burulmuştu. "üniversitede denk gelsem seni bırakır mıydım?" dedim kendime sonra iç sesim cevap verdi: bırakırdın çünkü sığırsın dedi. haklısın deyip hiç itiraz etmedim. sonra bu kızın telefon numarasını falan al dedi iç sesim, bırakma böyle git peşinden kovala dedi. harbiden lan dedim. sonra mülakat sırası ona geldi.

    mülakattan çıktığında ise yanıma oturup mülakatının nasıl geçtiğini anlattı. ben ise bırak şu zırva mülakatı deyip dudaklarına yapıştım. artık çılgınca öpüşme vaktimiz gelmişti. önce ceketimi çıkardı. yok lan bir dk böyle değildi. mülakatının nasıl geçtiğini anlattı, saçma bir magazin sorusu sorduklarından yakındı biraz. sonra gideyim artık dedi. gideyim dediği anda bir parçam da artık onunla gitmişti. çünkü işsizdim amınakoyim. bir buluşma için bile param yoktu cesaret etmek için enerji harcamadım bile. sonra adım okundu ve 20 dakika boyunca hangi memleketli olduğum, neden memleketime gitmediğim, memleketimin önemli yiyecekleri üzerine konuştuktan sonra mülakattan ayrıldım. zaten iç kontrolör ne amk. atanamamış müfettiş gibi. peeeh. bu hikayenin de sonunu bağlayamadım. bok gibi kaldı böyle hay mnskm.

  • 12. sözlükçülerin en sevdiği pokemon

    balbasaur, başta gelmiyom ben, o poketopunu da götüne sok diye hırçınlık yaptı. sonra iyi tamam deyip geldi.

    charmender zaten taciz mağduruydu. sığınacak dalı olmadığından mecburen takıma katıldı.

    pikachu da balbasaur gibi siktir lan deyip verdi elektiriği başta. sonra yağmurda şimşekte menenjit geçirince anladı anyayı konyayı.

    ama squirtle öyle mi. köprüde gaspçı çetesiyle kimseye selamı olmayan asi biriyken, böyle hayat mı geçer lan diyerek ash'e katıldı. tamamen hür iradesiyle. durumu hem balbasaurdan hem charmenderdan iyi olduğu halde memur hayatını seçti. bu yüzden squirtle diyorum.

    ayrıca pidgetto da asil bir kuştur. tam bir görev adamıdır. kendisini fenerbahçeli dirk kuyt'a benzetiyorum.

  • 13. celal şengör'ün türkiye'ye medeni değil demesi

    kendisi bir amerikan okulu olan robert kolejinde aldığı eğitimin ardından new york eyalet üniversitesinde doktorasını yaptığı için kendisini yetiştiren ülkeye herhangi bir iftira atmamıştır.

    kurduğu cümlede de bir hayli haklıdır.

    edit: imla

  • 14. cinsiyet değiştiren çocuğunu görünce ağlayan baba

    bu babaya homofobik diyenin götüne koymayayım.*

  • 15. konya'ya gittim california'yla acayip benziyor

    yazım yanlışından gözümün yandığı cümle.

    doğrusu california'ylan olacaktı.

  • 16. ilk kez sevişecek erkeklere tavsiyeler

    geri vitesi unutmayın. zamanında geri çekmeyi bilin.

  • 17. ösym sınavlarında toplu taşıma kartı yasağı

    bugün girdiğim aleste görevlilerle kavga etmeme ve sonunda polisin bana ters kelepçe takması ile biten olayları yaşatan mantığını çözemediğim yasak. iki üç dakika derin nefes alıp polisten özür dileyip kartımı ona teslim etmemle sınava girdim.

    biri bana bunun mantığını söylesin. sınav salonuna istanbul gibi bir şehirde en az iki vasıta ile gidiyorsun. sınav günü ulaşım ücretsiz demeyin alesi sınav olarak görmedikleri için metro tramvay ücretlidir. peki bu siktiğimin sınavına sayın ösym yetkilileri nasıl gitmemizi istiyorlar. kartı sınava girerken götümüze mi sokalım. arabayla gitsen araba anahtarını da almıyorlar. sınava gireceğimiz binanın önünde kara kara ne yapacağımızı düşünmek zorunda mıyız.

    bu sınavlarda kopya bozuk parayla ulaşım kartıyla çekilmez. bunu en iyi bu konunun uzmanları biliyor!

    en kısa zamanda buna bir çözüm bulunmalı diye düşünüyorum.

    edit: çoraba sokmak kolay ama polisin gıcığına denk gelme olasılığı da mevcut. ayrıca okumuş insanlara torbacı muamelesi yaptırmak hiç hoş değil.
    edit2: kurallara uymak zorundayız ama bunlar allah’ın ayetleri değil. ortada yıllardan beri gelen bir yanlış var ve düzeltilmesi gerekiyor. tanımadığım birine güvenmek zorunda değilim. ailemi arkadaşımı çocuk gibi sınava getirmek zorunda da değilim.

    edit3: "allah'ın ayetleri değil" dememle rengimi belli ettiğimi söyleyen @aparkat hamdi isimli yazarı bence alkışlayalım.bu cümleyle rengimi belli ettiğimi düşünecek zekayla yine yazmayı öğrenmiş. bunu başarmak da zor.

  • 18. karşılaşılan ilginç soyadlar

    yakın bir arkadaşımın eşinin soyadı: “vuruşankaplan” ve kız ısrarla her yerde bu soyadını da kullanmaya devam ediyor.

  • 19. anadolu lisesi almancası

    90 yillarda anadolu’nun ucra koselerinde, devletin okullarinda, ucretsiz olarak, bu halkin cocuklarina, birinci dil ingilizcenin yaninda, yeni asirda tek dil yetmez diyerek, ikinci yabanci dil egitimi vermeyi dusunmus, hayal etmis, bunun icin gerekli kadrolari hazirlamis, okutmus, o anadolu’daki okula ogretmen atamis ve binlerce gence ders vermis....

    evet, sonunda hic bir ise yaramamis..

    ayni turk devrimininin 1920’li yillarda ortadogu batakliginin icinde laik turkiye cumhuriyetini kurmasi, muasir medeniyeti ulkusu ile modern dunyanin bir parcasi olmaya calismasi gibi...

    sonunda muasir medeniyete ulasabilmis mi?

    hayir. geldigi nokta tam bir comar devleti, suriye, pakistan, afganistan arasinda bir yer.

    olsun.

    adamlar bunu hayal etmis.

    ortadogu batakligi icinde bir beyaz zambaklar ulkesi cikarmaya calismis.

    ıste anadolu almancasi tam olarak budur..

    ulkenin en ucra kosesindeki devlet okulunda ucretsiz ikinci yabanci dil egitimini hayal etmisler ve milli egitim bakanligi lern mit uns diye kitap bastirmis.

    anadolunun kaloriferi olmayan, kisin soba yakilan, taslarina zift surulen, uc kisilik siralarinda ingilizcenin yani sira ben bu almanca derslerini aldim.

    wo wohnst du? woher komsst du? ıch bin zwolve jahre alt.. dan oteye bisi ogrenemeyen beynimi sikiym..

    bugun geldigin noktada, feodal ahbap cavus kapitalizminin carklari arasinda it gibi calisip, cocugunu kamyon yuku parayla ozel okula gondermen lazim ki su dalga gectigin almanca dersini ikinci yabanci dil olarak alsin.

    senin kari koca calisip butun imkanlarini zorlayip cocuguna aldiracagin ozel dersin yerine, adamlar 90’li yillarda 657 sayili yasaya tabi devlet memuru ile anadolu’da almanca dersi vermeyi dusunmusler.

    bu dersleri aldim ve bununla gurur duyuyorum!.

    ulkenin en okumus yeri sozlukte bile bu zihniyeti anlamamis adamlar, anadolu lisesi almancasi ile tassak gecebiliyor.

    12 senede ingilizce ogretemeyen sistem degil, 12 senede ingilizce ogrenemeyen adamlarla turk devrimi ancak buraya kadar gelebilmis iste.

    geldigi nokta da surasi: gotunu tasa silip, pilavi elle yiyen çöl bedevisi araplarin sikimsonik masallari ile asimile edilmek.

    asimilasyonun her turlusu kotu de olsa, araplar tarafindan asimile edilmek herhalde insanligin en assagi noktasidir.

    hem manen beyinlerin kabile adetleri ile sungere donmesi, hem fiilen ulkenin topraginin, sehirlerinin, havasinin, suyunun, derelerinin ve demografisinin irzina gecilmesi.

    siz tassaginizi gecin.. her millet modern dunyanin parcasi olacak diye bir kural yok.

    comara ikinci yabanci dil ne gerek?

    sktr git hurma ye.

  • 20. 1000€ almanya'da yaşam vs 6bin tl türkiye'de yaşam

    tercih senin başkan, ancak stuttgart'daki durumlarını bilmesem de türkiye'nin herhangi bir yerin daha yaşanılabilir olduğunu sanmıyorum çoğu kişi için.

    çünkü en basitinden oradayken telefonuna spam mesaj atılırsa onu şikayet edebilirsin ve ciddiye alınırsın, birisi trafikte tehlikeli bir hareket yaptığında şikayet edersin ve ciddiye alınırsın, bir doktor sana insan gibi davranmazsa şikayetin ciddiye alınır, abonelik iptal etmeye çalıştığında senden faks isteyip sonrada faksın ulaşmadı diyerek aylarca fatura kesen firma çıkarsa şikayet edersin ciddiye alınır.

    ancak basitçe türkiyede kırmızı ışıkta geçti diye birini şikayet etmek için polisi arasan işine bak sanane derler hala ve hala.

    yani yine sen bilirsin tabi ama, türkiye'de insanlara dokunmadan yaşayabilirim, devlete de hiç işim düşmez diyorsan tabi ki gel.

  • 21. kemal kılıçdaroğlu'nu anlatan filme isim önerileri

    böyle bir şey olabilir mi

    imdb: 2,4

  • 22. kadını tecavüzden kurtaran pitbull

    daha çok pitbull virali gibi geldi.

  • 23. hamile kadınlara otobüste yer vermemek

    3-5 tane troll'ün yazısına bakıp, saçma sapan atarlanmayın rica ederim. ben bugüne kadar yaşlılara ve hamilelere yer verilmediğini görmedim. özellikle hamilelere illaki yer veriliyor. bu yeri verenler de genellikle erkekler oluyor. bu noktada erkeklere hamilelikte kadın vücudundaki değişimleri anlatmak mantıklı değil.

    yer vermeyle alakalı bir şey tartışılacaksa, kadınların neden yer vermedikleri tartışılabilir. ben uzun zamandır bir yaşlıya ya da hamileye yer veren bir kadın görmedim. bunu da erkeklerin bir görevi haline getiriyorlar.

  • 24. 18 kasım 2018 ales

    türkçe'de paragraf sorularından birine losing my religion şarkısının öyküsünün anlatıldığı sınav :)

  • 25. zıpkınla köpekbalığı öldüren dalgıç

    gereksiz ava karşıyım ama burada adama sövmek tamamiyle popüler olan bu algıdan nasiplenmektir. aynı durumda kalan herkes ilk olarak kendi hayatını korur. köpek balığı lan o gelen. hamsi değil.

  • 26. rakı içerim ama domuz eti yemem

    ilgimi çekmedi, kokusu hoşuma gitmedi, merak etsem denerdim. rakı arada içerim, kendi biramı yapar 11 ay boyunca içer 12. ay orucumu tutar, tutmayana karışmam. domuz yiyene karışmadığım gibi. evet ben müslümanım. eksiğiyle fazlasıyla. fazlamdan mükafatlandırılcam, eksiğimden ben cezalandırılcam. be dürzü benle mi gelceksin de cehenneme günahımı sorguluyorsun?

    özet; dalyarak!ben sana soruyor muyum ne eti yiyorsun diye?

  • 27. madem bira içiyorsun neden domuz eti yemiyorsun

    ınsanoğlu neye inanırsa inansın, kime söz verirse versin, ne için kendini adarsa adasın dürtülerinin doğrultusunda gitmek için sığınmayacağı mazeret yok.

    misal, dindarlar... hırsızlığı da, zinayı da, cinayeti de meşru zemine oturtmanın onlarca yolunu bulabiliyorlar. bir garibim domuz günah keçisi olmuş, çocuk kitaplarında çiftlik hayvanı olarak resimlenmesine bile aşırı tepki gösteriyor, adını ağızlarına almıyorlar *

    neden domuza yüklenen bu günahın da günahı etiketi? e çünkü alternatifi var. et ihtiyacını başka türlü karşılar, domuz eti üzerinden ucuz dindarlık gösterisi yapar. içinde domuzdan elde edilmiş jelatin olabilir diye jelibon tüketmez*, kapsül ilaçtan kıllanır, ama tüyü bitmemiş oğlana musallat olmakta, ganimet adı altında hırsızlık yapmakta, türlü hokkabazlıklarla nefsinin yöneldiği kadına dokunmakta, rüşvet almakta, iltimas yoluyla kul hakkına girmekte sakınca görmez.

    hiç domuz ürünü yemedim, en azından bilinçli olarak. ama artık ikiyüzlü insanlarla beni aynı safta tutan her ritueli ardımda bırakasım var.

    (bkz: beni siz delirttiniz)

  • 28. yemek yiyenin türk olduğunu anlamanın yolları

    masa birleştiriyorsa oğuz türküdür.

  • 29. sevgilinin borç istemesi

    oksimoron başlık. sevgili ve borç aynı yerde olmaz. ortada bir sevgili varsa, her şey paylaşımdır. istenen (her ne ise) borç olarak görülüyorsa, o zaten sevgili değildir.

  • 30. çiftlikbank tosun firarda

    gişe gelirin bir kısmı tosuna gitmelidir.telif hakkı denen bir şey var.

  • 31. eşcinsellik bir hastalıktır

    eşcinselliği “kendisini kadın sanan erkekler” olarak tanımlayanlara biz neyi nasıl anlatalım dedirten içi dışı, götü başı boş olan argüman.

    he hastalık he.

  • 32. para bir insanı elit yapar mı

    para bir insani zengin yapar. baska da bir bok yapmaz.

  • 33. sinema tarihinin en iyi yemek sahnesi

    enrtrylerde bolca tarantino filmi olması tesadüf değildir zira tıpkı ayaklara odaklanma gibi yemek yeme sahneleri de onun bir imzasıdır, her filmde mutlaka göze sokulurcasına yemek yenir. benim oyum isim nickimden de belli olacağı gibi, pulp fiction'da samuel jackson'ın big kahuna burger ve kolayı adamın elinden alıp yediği sahnedir. ama (bkz: death proof)'ta kurt russell'ın nacho grande gömdüğü sahneye de değinmeden geçemem.

  • 34. erkek yazarlardan kadın yazarlara sorular

    düşeceğiniz daha güzel bi başlığa geçelim mi? sıkmıştır bu başlık sizi de.

  • 35. ülkü ocakları'nın ingilizce'deki karşılığı

    (bkz: ideal cookers)

  • 36. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    sizinki de çok güzel dertmiş, tasası bize ne zaman gelir acaba?

  • 37. 17 kasım 2018 türkiye isveç maçı

    bu futbol, başakşehir gibi ülkeye hiç bir faydası olmayan piç bir takımla, osmanlıspor diye bir kanı bozuk takımı anasının götünden ters çıkartmayı başaran melih gökçek, tff başkanlığı yapan öküz yıldırım demirören, götünü saraya dayamış göksel gümüşdağ ve futbol eşittir para sayan katarlı orosbu çocuklarını bu ülkenin başına bela eden hain tayyip erdoğan’ın eseridir. ve eserinizle övünün! hata gidin meczup kadir mısıroğlu’nun götünü öpün! deyin ki sevin şerefsiz türkiye kaybetti.

  • 38. celal şengör ingilizcesi

    cv’sine iyi seviye ingilizce yazan bir insanım. şunu gördükten sonra yabancı dil bölümünü boş bırakmak geldi içimden. bu hangi seviye amk??

  • 39. 18 kasım 2018 formula 3 kazası

    virajı kasıtlı bir şekilde içten almayan pilotun geçirdiği kaza.

    viraja girmeden zaten başka bir araçla teması var ve kontrolü kaybetmiş bir şekilde hızla geliyor. akabinde de virajdaki başka bir araca çarparak yükseliyor.

    yorumlar biraz incelemeden yapılmış. fren yerine gaza basması ya da virajı içten alması vs.

  • 40. pazar sabahı erken kalkmak için bir neden

    uyutmuyor sevdan beni.

  • 41. apple'ın yeni telefonlarda sıçması

    (bkz: steve jobs)'un apple firmasındaki yeri ve önemini gösterir. ürünleri pahalı falan ama güzel yapardı rahmetli.

  • 42. türkçenin yetersiz bir dil olması

    türkçe yetersiz değil. konuşanlar mal.

    her yeni nesilde daha da mal oluyorlar.

    dolayısıyla:

    süt ne ki, kaymağı ne olsun. amk.

  • 43. lahmacunu içine soğan koyup eliyle yiyen kız

    bir gun yine amerikadayim... turk restaurantina gittim, ulkeye geldigimden beri lahmacun yememisim. geleli de makul bir sure olmus. neyse siparisi verdim garson getirdi lahmacunlari, ben avina saldirmayi bekleyen kurt gibi bakiyorum tabaga. yan masada da amerikan yasli bi kari-koca cift var. heycanimi anladilar, bana bakiyorlar. lahmacunlara bakiyorlar. sonra yine bana bakiyorlar. ben de gulumsedim, insani tepki gorunce sordular o ne diye, garson da orada hala. garson hemen aciklamaya basladi nasil bir sey oldugunu, ben de arkadan ara gazi veriyorum “you should try” diye. neyse adami ikna ettik, siparisi verdi. garson gitti. ben ziyafetime baslayabilirim artik. ama adam hala bakiyor. muhtemelen nasil yenildigini anlamaya calisiyor. gerildim ben. catalla yavas yavas yesilligi icine doldurmaya basladim. adamin meraki daha da artti galiba, kafasini cevirmiyor cunku. o baktikca ben geriliyorum. slow motion limon sıkmalar, maydanozlari tekrardan intizamli dizmeler falan. ee sarmam lazim artik. goz temasini kesse hemen o arada dürüm yapip peceteye saricam. hic el degmemis gibi olacak ama yok. lahmacun catal-bicakla nasil yenir bilmiyorum. hayatimda hic oyle bir sey yapma ihtiyaci duymamisim. ben direk elle yenilmesi hos kacmayan mekanda yemeyerek cozum bulmustum bu ise. neyse baktim adam kafasini cevirmeyecek, bugun de hintli oluruz anasi satayim napalim dedim daldirdim ellerimi. adam bunu görünce dönmesin mi önüne. ulan aciklamam lazim. bi goz goze gelsek izah edicem. bu cok ince bir hamur oldugu icin... pizza gibi dusun... bir sekilde toparlicam durumu. bakmiyor bu sefer de allahsiz. neyse ki bu tarz rezilliklere aliskin oldugum icin ilk lahmacunu gomdukten sonra gecti tribim. digerlerini de huplettikten sonra ellerimi yikamaya gittim. döndüm, baktim gelmis bunun siparisi. lahmacunun icine dizmis maydanozlari soganlari parmaklarinin ucuyla kibar kibar sariyor dedem. hic bozuntuya vermedim tabi, umarim begenirsiniz gibisinden bir seyler dedim oturdum. aciklamadim baska turlu de yenilebilecegini. lahmacunu elle yemeyen butun insanlara inat o amerikan amcanin her seferinde dürüm yapip oyle yemesini istedim hayati boyunca.
    pisman degilim.
    lahmacun elle yenir, tartismaya kapali bir konu bu. kizi-erkegi yok. umarim aksini iddia eden de yoktur. ne yazdiniz bunca sayfa bilmiyorum.

  • 44. doktor maaşı azalırsa dayağın azalacağı gerçeği

    bu sefer de üç kuruşa doktorluk yapıyorum diyerek doktor hastayı döver.

  • 45. kim milyoner olmak ister

    profesör abla çok iyiydi." yaşımdan dolayı beni kesin çağırırsınız" demesi de çok gerçekçi bir yaklaşımdı. keşke az daha ilerleyebilseydi.
    fıkrasını anlamadığımız amca ise sanırım doktorun hayat neşesi. biz gülmesekte olur...

  • 46. bmw anahtarı + iphone x + marlboro + zippo

    (bkz: yansın geceler pelinsu eceler)

  • 47. türklerin en kötü olduğu konular

    (bkz: disiplin)
    (bkz: devamlilik)
    bu ikisi yeterince iyi olmayinca hicbir seyi dunya standartlarinda gerceklestiremiyorsun zaten.

  • 48. gazi askerin çöpten şişe toplaması

    katıldığım bir 15 temmuz demokrasi ve milli birlik günü yemeğinde, terhisine 10 gün kala şehit olan bir askerin annesi ve kız kardeşiyle sohbet etme imkanı buldum. aramızda geçen diyaloğu sizlerle üzülerek paylaşıyorum:

    ben: "teyzeciğim, 15 temmuz sonrasında yetkililerin size karşı davranışlarıyla, 15 temmuz gazilerine ve şehit yakınlarına karşı davranışları arasında fark var mı?"

    şehit annesi: "sanki benim oğlum şehit olmamış yavrum. söyleyecek o kadar çok şey var ki susmak zorunda kalıyoruz maalesef" -kızı da annesinin sözlerini tasdikliyordu-

    şehit annesinin gözleri dolunca benim de gözler doldu tabiki. insan üzülüyor ama elden bir şey gelmiyor. söylesen "vatan haini" damgası yiyorsun, sussan da gönül razı gelmiyor.

    bu tarz örnekleri, askerdeyken gazi olanlar ve 15 temmuz gazileri şeklinde de verebilirim ama uzun hikaye. bazı 15 temmuz gazilerinin ve şehit yakınlarının, kendilerine maaş bağlanmış olmasına rağmen maddi yardım için bazı kamu kurumlarına sürekli olarak başvurduklarını, bazı gazilerin bunu meslek haline getirdiklerini de söyleyeyim sizlere. tanıdıklarını torpille işe aldıranlar da biliyorum. 15 temmuz günü arkadaşları tarafından dövülen, hastaneden rapor alıp gazilik başvurusu yapan ve 15 temmuz gazisi sayılan, annesi tarafından ihbar edilip gaziliği düşürülen hainleri de biliyorum.

    iyi örnekler de vereyim. 15 temmuz gazisi veya şehit yakını olup kendisine verilen yardım parasını veya maaşı kabul etmeyen, "ben vatanım için yaptım, para için değil" deyip maddi imkanları reddedenler de biliyorum. (bkz: seyid onbaşı)

    sonuç olarak; başlıktaki gazimizin durumu beni hiç şaşırtmadı. sohbet ettiğim şehit annesinin gözyaşları ve başlıktaki gazimizin çektiği sıkıntılar, ülkemizdeki durumu çok iyi özetliyor.

    "bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı!
    düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
    sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır atanı.
    verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı"

    bu yapılanlarla, atalarımızı incitmiyoruzdur umarım.

    amacı gerçekten "vatan" olan tüm şehitlerimize(15 temmuz'dan önce şehit olanlar + 15 temmuz'da şehit olanlar + 15 temmuz'dan sonra şehit olanlar) rahmet, gazilerimize(15 temmuz'dan önce gazi olanlar + 15 temmuz'da gazi olanlar + 15 temmuz'dan sonra gazi olanlar) ise şifalar diliyorum. diğerleri için ise tek sözüm var; hakkımı helal etmiyorum.

  • 49. türkçe ezanın zararları

    türkçe ezanın olası en büyük zararı, insanların papağan gibi ezberleyip de sorgulamadıkları şeyleri anlamalarına yol açma ihtimalidir.

    insanların huşu içerisinde dinledikleri, çok ulvi şeyler söylediğini zannettikleri ayetin peygambere "boşver karılarının rızasını hoşnutluğunu, canın kiminle sevişmek istiyorsa onla seviş" dediğini öğrenmeseler iyi olur tabi.

    insanlar eğer dinlerini anlamaya başlarsa işin ilüzyonu kaçar.
    hatta kuranda geçer, araplar arapça din inince şaşırmışlar, ilk defa kendi dillerinde anlayacakları, eski bitmiş tükenmiş bir dilde olmayan bir din görmüşler, böyle gündelik konuşma dilinde din olmasını ilk başta biraz yadırgamışlar. kuran da "anlayasınız diye arapça yolladık, başka bir dilde olsa arap için arapçadan başka bir kitap mı olur diye itiraz ederdiniz" cevabını vermiştir.

    iyi de arap için arapçadan başka dilde kitap olmuyor da türk için niye türkçeden başka kitap oluyor? türkler piç mi? üstelik kuranın arapça olması anlamamızı sağlamıyor, demek ki kuranın bize hitap etme gibi bir derdi yokmuş, arapça anlayanlarla aralarında bir muhabbet dönüyormuş.

    işte türkçe ezan bu gibi gerçekleri insanların görmelerine neden olur diye korkuyorlar.
    insanlar anlamadan, anlama ihtiyacı duymadan papağan gibi ezberlemeye devam etsinler istiyorlar.