Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 2 şubat 2018 bursaspor beşiktaş maçı

    beşiktaş'ımızın ibrahim üzülmez'in gidişinden sonraki 327. resmi maçı.

    totem tamamlandı.

  • 2. bitcoin

    ahmet ağa eşeğini satmaya karar verir ve 50 lira etmeyen eşek için pazarlık paylı 100 lira fiyat verir. komşu köyden acil eşeğe ihtiyacı olan mehmet ağa ise pazarlık etmeden 100 lirayı öder ve eşeği alır. ama ahmet ağa’nın içi rahat etmez ve mehmet ağa’nın neden böyle yaptığını anlayamaz. sonra eşeğini geri almaya karar verir. pazara gittiğinde ise mehmet ağa’nın eşeği 200 liraya satışa çıkardığını görür. bunu görünce kesin olarak eşeği geri almaya karar verir. pazarlık etmeden 200 lirayı verir ve eşeği geri alır. bu sefer de mehmet ağa’nın mantığına yatmaz ve eşeği geri almaya karar verir. ertesi gün eşeği 400 liraya geri alır. bu alışveriş her gün bu şekilde fiyat artarak devam eder ve bir gün farklı bir köyden gelen hüseyin pazarda karşılaştığı bu manzaraya şaşırır. yaşlı eşeğin fiyatı ise 1000 liraya çıkmıştır. yanındakine sorar; ‘hemşerim nedir bu iş? bu eşek 1000 lira eder mi hiç!’ der. adam cevap verir; ‘valla grafikler ortada, eşeğin fiyatı 1 haftada 50 liradan 950 liraya geldi. 1000 lirayı kırarsa 1500 liraya kadar yolu var’ der.

  • 3. 1 şubat 2018 efes boykotu

    efes boykotu hakkında bilgi vermek için girdim. benim açımdan çok problem değil dedim zira efes pilsen'i bira olarak oldum olası sevmem. sonra dedim ki, sadece efes pilsen'in kendisi önemli değil başka ürünleri de var asıl onları da boykot etmek lazım. bu ürünleri de alt alta yazalım.

    anadolu grubu bünyesindeki yerli biralar
    -efes pilsen ve türevleri , yüksek alkollü efes xtra vs.
    -bomonti ve türevleri (bomonti filtresiz güzel bira bence)
    -marmara serisi

    anadolu grubu bünyesindeki yabancı biralar
    -miller genuine draft
    -beck's
    -velcopopovicky kozel
    -grolsch (severim aslında yazık oldu)
    -amsterdam navigator
    -duvel (severim aslında yazık oldu)
    -peroni nastro azzurro (severim aslında buna da yazık oldu)
    -samuel adams boston lager
    -erdinger

    şimdi gelelim diğer mevzuya. asıl bununla da kalmaması lazım boykotun bir anlam ifade etmesi için bira grubu yanında anadolu grubu'nun altında başka sektörler ve bu sektörde markalar da var.

    meşrubat grubunda- coca - cola ve türevleri, fanta, sprite, schveppes, sensun, cappy, minute maid, pico, fuse tea, burn, poverade, gladiator, damla, bonaqua, arva, monster energy, kinley, rani, doğadan gibi markalar var.

    migros grubu- migros ve macromarket

    otomotiv grubu- ısuzu (ticari araçlar), kia (binek otomobil), antor ve lombardini - endüstriyel motorlar, honda güç ürünleri, antrac çapa makineleri, ls, landını ve solıs - traktör, denizde honda marine

    perakende- adel kalemcilik, faber castell, mcdonald's, efestur

    gayrimenkul- and gayrimenkul, and kozyatağı, and pastel konut projeleri

    boykotun kapsamına dahil edilmesi gereken konular bunlar.

    bunları yazdıktan sonra, pek de boykotunuza eşlik edemeyeceğimi fark ettim. çünkü bazı markaları kullanmadan yapamıyorum, mutlak surette antrac çapa makinelerine ihtiyacım var mesela, ya da elimde değil tüm birikimimle sürekli and kozyatağı projesinden ev alıyorum. şaka tabii ki bunlar değil. haydi mcdonalds yerine burger king'e gideyim, cola yerine pepsi içeyim, miller içmeyeyim de corona içeyim misal veya efes yerine tuborg içeyim. amaç ne? neyi protesto ediyor olmuş olacağım. derdim ne?

    evde bira da yapmıyorum. düşündüm biraz ama yapmıyorum. yapan arkadaşlarım var onlar adına protesto edeyim. etmesine de. asıl mesele anadolu grubu'nu tuncay özilhan'ı mı protesto etmek. böylece zindanlarda kendi biramızı yapıp rahatlayacak mıyız? veya etil alkol istifleyip anason esansı koyup üzerine kendi rakımızı içince dertlerimizi mi unutacağız?

    asıl meselenin özünü kaçırdığımız için ve toplum olarak birlikte hareket etmeyi öğrenemediğimiz için ve hepimiz kendi g.tümüzü kurtarmanın peşine düşüp kollektif bilinçle hareket edemediğimiz için başımız dertten kurtulmuyor. istediğimiz hayatı da bu ülkede yaşayamıyoruz, dayatılanları yaşıyoruz.

    türkiye'de hayvan gibi alkol tüketilir, hatta bir zamanlar istatistik verilirdi en çok içki tüketilen yer konya diye, buna rağmen hepimiz içmiyormuş gibi yaparız, biz alkol tüketmiyormuşuz gibi yaparız.

    asıl konuya odaklanırsak bence müşkül hallolur, yani odaklanabilirsek ve en azından kendimize dürüst olursak. asıl mesele ne? veya anadolu grubu başkanı'nın halkla ilişkiler faciası ve dönüp kendi şirketler grubunu bir bumerang gibi vuracak açıklamasının nedeni ne?

    ben şöyle akıl yürütüyorum. ilk baktığında cirosunun düşmesi. tekrar baktığımızda aslında grubun cirosu diğer ülkelerde düşmüyor, 70 ülkede satış gerçekleştiren, avrupa'nın 6'ıncı dünyanın 12. büyük bira üretim, dağıtım, satış şirketi. aslında bu başarısıyla iftihar etmemiz gereken, ihracat yapan, türkiye dış ticaretine faydalı olan, dış ticaret açığını gidermeye yardımcı olan bir firma. düşünürsen arpa, şerbetçiotu, su, şeker (bu şeker mevzuu orospu çocukluğu ama bu noktada girmeyelim), kaynat şişele sat, katma değer. güzel de bir sektör. başarılı da. ben efes'i beğenmiyorum ama özellikle doğu bloku ülkelerinde hastasını çok gördüm. marka değeri de var. sosyal projeleri de olan bir grup. şimdi bunu cezalandırmaya kalkıyoruz boykotla. fakat asıl dert ettiğimiz şey ne?

    anadolu grubu'nun cirosu türkiye'de neden düşüyor? çünkü insanlar türkiye'de home brevery denen mevzuyu home brev kitleri filan keşfetti, kendi biralarını evde yapmaya başladı.

    bira satışlarında yüzde 5.7 düşüş yaşayan anadolu grubu'nun yönetim kurulu başkanı tuncay özilhan, evde yapılan biranın vergide kayba neden olduğunu belirtirken 'durumu yetkililerle paylaştığını' söylemiş.

    tuncay özilhan kusura bakmasın ya biraz salaklık var, ya da danışmanları bunu yanlış yönlendirmiş. nasrettin hoca'nın bir fıkrası vardı, hoca, bir gün yüzüğünü kaybetmiş. aramış, aramış bulamamış. canı sıkılmış, sokağa çıkmış.orada da sağa sola bakınmaya başlamış. yoldan geçen komşusu durup sormuş.
    -ne arıyorsun hocam?
    -evde yüzüğümü kaybettim onu arıyorum.
    -ilahi hoca, öyleyse neden burada arıyorsun?!
    -eee!! içerisi pek karanlık da.

    tuncay özilhan'a da ben kusura bakmazsa ilahi hoca diyeceğim, satışları kaybettiğin yerde aramıyorsun da evde yapılan biralarda arıyorsun.

    önce asıl meseleyi anlatayım, sonra tuncay bey'in yaptığı yanlışlara ve dünyada textbook pr hatası olarak okutulabilecek saçmalığına değineyim. ya da ara ara ikisine birden değineyim.

    tuncay özilhan'ın bira satışları azalıyor, devlet de vergi gelirinden oluyor, o yüzden evdeki bira üreticilerini vergilendirelim demesinin temelde mantık olarak geçtiğimiz sene mcdonald'sın satışları düştü evde köfte ekmek yapanları vergilendirelim demesinden en ufak bir farkı yok. hatta bira mevzusu daha büyük saçmalık çünkü o kadar evine bira kiti alıp bira imal edecek, o külfetlere (maddi, manevi, işçilik) katlanacak adam yok türkiye'de.

    türkiye'deki satışların yüzde 5.7 gerilemesi neden mütevellit? türkiye bira sektörüne iki büyük şirket hâkim bunlardan bir tanesi bizim tuncay'ın yönettiği anadolu efes biracılık ve malt sanayi a.ş. (efes) ve diğeri de türk tuborg bira ve malt sanayii a.ş. (tuborg). bira pazarının %99'unu elinde tutan bu iki şirketin türkiye'de altı fabrikası var. türk tuborg'un ise kurucusu yaşar grubuydu, sonra bunlar sürekli artan vergiler yüzünden şirketi danimarkalılara 2001 yılında carlsberg breveries'e sattılar. carlsberg de aynı gerekçeyle hisselerini 2008 yılında cbc group kuruluşu israel beer breweries limited'e devretti. carlsberg 220 milyon dolara yakın yatırım yaptı, sonunda hisselerini 80 milyon dolara satıp çıktı, 2001 yılından beri de sürekli her bilanço döneminde paso zarar etti. satın alan cbc group da sonradan artan vergilere faaliyet raporunda isyan etti ve “şirket 2003 yılından bu yana çok zor koşullarda rekabet etmeye çalışıyor” dedi. cbc grup nereli? israilli. allah allah.

    hayret neden 2003 yılından bu yana şirket zor şartlarda çalışıyor. yani 2002-2003 senelerinde ne olmuştu? aklınıza bir şey geliyor mu? iktidar filan mı değişti yoksa, en basit deyimiyle islami hassasiyetleri olan ak parti mi iktidara gelmişti? cbc group, israilli. anadolu grup? ak partili değil. dolayısıyla ak parti'nin bunların sattıkları ve piyasanın yüzde 99'unu elinde bulundurdukları ürünlerdeki vergi, kdv, ötv yükünün yüksek olması umrunda bile değil.

    nitekim bir bakalım durum neymiş?

    tuncay vergi yükümü azalt demek yerine, sektörü büyütecek alternatifleri artıracak hatta kendi satışlarını da dolaylı doğrudan artıracak asıl bira tüketicisinin önünü kesmeye, onların yükünü artırmak yoluyla kendine devletten koruma sağlamaya çalışıyor. toplumun nasıl ters tepki verebileceğini düşünmeden. ben gerçekten böyle ahmaklığı az gördüm. ahmaklık kelimesi için özür dilerim biraz ağır kaçmış olabilir, ama ben ahmaklığı şöyle tanımlıyorum, kendisine zarar verecek hareketleri kendisi bilerek yapan insan benim gözümde ahmaktır.

    ne diyorduk, israilli şirket de 2010 yılında yapılan ötv zamlarına isyan etti. “2003 yılı ocak ayından itibaren yapılmaya başlanan yüksek ötv zamları sonucunda, türk tuborg çok zor koşullar altında rekabet etmeye devam etmektedir. avrupa’daki benzerlerine göre oldukça yüksek oranlarda seyreden ötv’deki son artış 31 aralık 2009 tarihinde gerçekleştirilmiş ve türkiye’de litrede yüzde 5 alkol seviyesinde 1 hektolitre biranın ötv’si 175 tl’ye yükselmiştir. bu durumda ödenen ötv, almanya’nın 9 katı ve ispanya’nın 8 katı olarak gerçekleşmektedir” değerlendirmesini yaptı.

    anadolu grubu veya efes açısından bir durum değerlendirmesi yapmadan önce günümüzdeki bu vergi yükü ne civarda ona bakalım.

    -7,50?’lik birada vergi 4.50?
    -10?’lik sigarada vergi 8,16?
    diğer bir deyişle, 4 bira 1 paket sigara alsanız ödeyeceğiniz 40?’nin 26,16?’si vergiye gidiyor.

    bir 70'lik rakı,
    aracı karı dahil: 28,45 tl, ötv: 53,95 tl, kdv: 14,82 tl, toplam vergi: 68,77 tl
    satış fiyatı: 97,2 tl.

    biri yazmıştı, 98.2 tl'ya satılan yeni rakının 68.77 tl'sı vergi, devlet resmen bizle oturup rakı içiyor, hesabı ödemeden kaçıyor diye. durum birada da pek farklı değil.

    aracı kârı dahil fiyat: 3,00 tl, ötv: 3,35 tl, kdv: 1,15 tl, toplam vergi 4,50 tl
    biranın satış fiyatı: 7,50 tl

    yani malın fiyatı 3 tl, devlete verilen 4,5 tl. diğer bir deyişle her bira içtiğinde 1,5 birayı da devlete ısmarlıyorsun. niye ? çünkü devlet ağzıyla içmiyor.

    bir de rakı- bira açısından şöyle bir mevzu söz konusu. bir 70'lik rakının satış fiyatındaki
    vergi oranı %70, rakının alkol oranı %45, bir şişe biranın satış fiyatındaki vergi oranı %60
    biranın alkol oranı ise değişmekle birlikte %3,5-8 arasında değiştiğini söyleyebiliriz. aslında bira içtikçe içme suyuna korkunç vergi ödüyoruz da diyebiliriz bu anlamda.

    bu yazdığım sadece işin vergi boyutu.

    gene tuncay geldi aklıma, önerdiği aklın, sütaş ayranlarının sahibinin cirom düşüyor evde yoğurt yapmaya ayran çalkalamaya vergi getirilsin demekten ne farkı var? aynı mantığı devlet turizm gelirleri düşerken yurtdışı çıkış harçlarına, pasaport harçlarına zam getirirken de göstermişti. turizm geliri düşüyor, terörden, istikrarsızlıktan, türkiye'nin içine doluşturulan suriyelilerden, araplardan, şundan bundan neyse ülkeye yabancı turist gelmiyor, almanlar rezervasyon iptal ediyor, ruslarla kriz olduğundan turizmlerini başka ülkelere kaydırıyorlar, israil-ingiliz-abd ülkeni riskli ülkeler sınıflarına soktuğundan oralardan da ne turist ne gelir geliyor, nasıl çözelim bu durumu? türk vatandaşlarının yurtdışı çıkış harçlarını artıralım böylece yurtdışına az giderler yerli turizm canlanır. ilginç bir mantık ve kafa yapısı. daha önce iphone fiyatları ile ilgili bir entry'de detaylı yazmıştım. ülkeye giren 1.000 tl'ya satılan telefonun 623 tl'si vergiye gidiyor. otomobilde yine korkunç bir durum söz konusu.

    ya da şöyle anlatalım esprili bir şekilde. gidip 75 cl'lik bir şişe bira alıyorsun. her bira aldığında maliye bakanlığından bir vergi memuru elinden birayı alıp kafasına dikiyor ve 45 cl'sini içiyor, senin elinde 30 cl'lik bira kalıyor. bira almaya ne kadar devam edersin?

    her neyse. dediğim gibi vergi nedeniyle meydana gelen hayvani fiyat artışları neticesinde ve yukarıda belirttiğim şirketlerin faaliyet raporlarında da değinilen vergi ve dolayısıyla fiyat artışları neticesinde satışların gerilediği verilerine rağmen, bunun böyle olmadığını düşünelim.

    efes'in satışlarındaki düşüşü açıklamak için başka realiteleri ortaya koyamaz mıyız yine de?

    - örneğin turist rakamlarındaki düşüş ciro düşüşünde rol oynamış olamaz mı?
    - turist sayısının düşüşü kadar turist kompozisyonunun yukarıda değindiğim nedenlerden ötürü değişmesi, yani türkiye'ye islamcı nihat gibi arap turistlerin, nargileci arapların, katarlı tatlıcı tombakçıların akın etmesi, bunun yanında rusya krizi nedeniyle bir oturuşta 7 şişe bira, 12 shot vodka içen rusların gelmemesi, eyyy merkel sen kimsin dememiz ve sultanahmet'te bombayla havaya uçan alman turistler, göçmen krizleri nedeniyle bir oturuşta 17 şişe bira içen almanların, marmaris'te fethiye'de sıcağın alnında sabahtan oturup bir manchester derbisinde 10 tane bira gömen ingilizlerin gelmelelerinin etkisi olamaz mı? mesela diyorum. çünkü bir ara ülkeye gelen avrupalı turist sayısı yüzde 28, rus turist sayısı yüzde 87 oranında gerilemişti. hala o durumun olumsuz etkileri yok mu?

    - yine mesela, senin satışlarının düştüğü dönemde pazar payını tuborg'a kaptırmış olamaz mısın? yani onun satışları senin satışların pahasına artmış olamaz mı? ki pazar payına baktığımızda iki firmanın başat rolü oynadığı neredeyse oligopol piyasasında 2010 yılında yüzde 91,7'ler düzeyindeki pazar payın 2015 senesine kadar sürekli azalarak yüzde 70'lerin altına gerilediğini de görüyoruz.

    - yine bu yukarıda bahsettiğim dönemler içerisinde reklam yasaklarının gelmiş olması satışı azaltmış olamaz mı?

    - yine dediğim dönem içerisinde rakibin tuborg farklı markaları piyasaya sürüp, ürün gamını geliştirirken senin çekingen davranmanın pazar payının kaybında etkisi yok mu?

    - yine bira ve rakıya özellikle yüksek oranda gelen zamların, tüketici tercihlerini değiştirmesi tüketicilerin göreli daha düşük vergi ve fiyattaki vodka, viski veya benzer ikame alkollü ürünlere yönelmesi satışlarında rol oynamış olabilir mi?

    - yine ülkede siyasi gerilimin, gezi olayları sonrası, terör eylemleri sonrası, 15 temmuz sonrası, ekonomik krizlerin sonrasında artmasının, sosyal yaşantıya olumsuz etkisi, insanların dışarıya çıkıp eğlenme, içki içme veya restoranlarda yemek yeme, publarda takılma, arkadaşlarıyla çıkıp kafa dağıtma şu bu bin tane sosyal alışkanlığını değiştirmesi, bunun neticesinde evlere kapanmanın etkisi olamaz mı, siyasal islam retoriğinin ön plana çıkmasıyla insanların birahaneler yerine nargile cafelere gitmeleri, starbuckslara gitmeleri, bira yerine çay, rakı yerine kahve içmeyi tercihlerinin olumsuz etkisi söz konusu olamaz mı?

    - yerel düzeyde belediyelerin baskılarıyla bir çok mekanın kapatılması veya içki ruhsatlarının yenilenmemesi,

    - reklam yasakları,

    - festival sponsorlukları yasakları

    - saat 22:00'den sonra içki satış yasağı

    - butik bira üreten firmaların piyasaya girmesi vs.

    bunların da hiç satışların düşüşünde etkisi yok. ama evde home brevery kitiyle bira yapanlar yüzünden mi satışlarınız geriledi?

    o zaman yarın türkiye escortlar birliği federasyonu başkanı (öyle bir federasyon var mı bilmiyorum) da çıkıp arkadaşlar evlerde seks faaliyetleri arttı, millet kendi karısını düdüklemeye başladı bizim de ciromuz düşmeye başladı, lütfen evdeki pompişlerden de vergi alınsın diyebilir ona da kızmaya hiçbirimizin hakkı yok.

    bira, rakı almayıp evde kendimiz üretsek, damıtsak, sigara almayıp kendimiz tütün sarsak, milli piyango almayıp kendi aramızda kumar oynasak siyasal islam çöker, bırakın imam maaşlarını, memur maaşlarını ödeyemez hükümet diye yazmış twitter'da birisi haksız sayılmaz.

    son olarak pr ve bu işlerin efes pilsen marka algısında yarattığı tahribata gelirsek. bir ceo veya yönetim kurulu başkanı her neyse uğraşsa kendi markasına bu kadar zarar verebilir mi bilmiyorum. bunun sonucunda şirketinin hatta şirketlerinin pazar payının daha da düştüğünü, cironun da azaldığını göreceksin muhtemelen. sonra dönüp yine iğneyi kendine çuvaldızı başkalarına batırmak yerine hükümete yalvarıp yahu şu evde bira üretimi yapanlar iyice gemi azıya aldılar, cirom eriyor da eriyor diyebilirsin. tabii önümüzdeki dönemde bu sanayicilerin hükümeti eleştirmeyeyim ki bana dokunmasın da ayakta kalabileyim tavrıyla hala ayakta kalmayı başarabilirseniz.

    bu arada ben çok iyi anımsamıyorum tarihini ama piyasada bu ürünleri satan, işletmeci filan arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla piyasada şöyle bir algı oluşmuştu efes pilsen ürünleri hakkında, o da talebi yetiştiremiyorsunuz diye ürünlere şeker koyduğunuz yönündeydi, bende etkili olmuştu o dönem tuborg 100% malt diye çıkarak etkili olmuştu insanların kafasında tuborg'u daha az sevmeme rağmen orada da demek ki yine algı yönetimi konusunda şirketinizde bir eksiklik vardı ki bu benim gibi çok bira sevmeyen birinin aklına bile bu şekilde kazınmış. gidin suçu biraz kendinizde arayın, çokça da hükümette arayın. herkes kendi gemimi yüzdüreceğim derken ülke komple batıyor bu gidişle farkında değilsiniz. kamuoyunda bunca israil aleyhtarlığı, derin devlet, kudüs meselesi şu bu sebeple en azından görüntüde de olsa anti-semitik, anti israil vs. negatif algıların oluştuğu dönemde israilli bir şirkete pazar payı kaybetmek de gerçekten marifet bana kalırsa. sevgili tuncay, ben yerinde olsam tuborg filan bunlar hep israyılın oyunu algısı üzerine oynardım. orada da coca-cola israil markası gibi bir algı var. bence sizin şirketin kurumsal iletişim, halkla ilişkiler, pazarlama, satış bu noktalarında büyük problem var. cmo'yu değiştiririm yerinde olsam ve raporlar yanlış yönlendiriyor belli ki. ve yerinde olsam dua ederdim ki bu yaptığın açıklamalardan sonra devlet evdeki üretimi vergilendirmeye filan kalkmasın ve şirket açısından anadolu efes'le özdeşleştirilecek bu hareket fiilen realize olmasın. insanlar bu açıklamalar üzerine daha da bilinçlenip bira nasıl yapılır onu araştırmaya başladı bile. hatta devlet vergi koymadan hemen gideyim eve tesis kurayım diyenler olabilir, yani bir eylemi azaltayım derken yaptığın açıklamayla tam tersi dışsallıklar yaratıp bu "evde bira yapma'' trendine hız kazandırmış olabilirsin istemeden. kendi ayağına sıkmak diye tam olarak buna diyorlar. efes boykotu ekşisözlük gündeminin başköşesine oturmuş, tvitter'da trending topic olmuş. eminim google search trends'de evde bira yapımı aramaları olağanüstü artmıştır. reklamın iyisi kötüsü olmaz : ))

    gerçekten uzun zamandır bu kadar saçma bir ceo hareketi görmemiştim. ayrıca tebrikler.

  • 4. beşiktaş ve başakşehir'i kolluyorlar

    4 hafta içerisinde sessizliğe bürünecek. valbuena kenarda oturmaya devam etsin yeterli. bir beşiktaşlı olarak temennim, ali koç gelir ve bu vizyon fukarası aykut kocaman gider, yerine futbol oynatan bir teknik adam gelir. konyaspor çalıştırır gibi fenerbahçe çalıştırmak olmuyor. hakeme, sağa sola laf yetiştireceğine önce kendi hatalarına bakıp kendini düzeltsin.

  • 5. hayvanseverim deyip et yemek

    doğayı seviyorum deyip, salata yemek gibidir.

  • 6. ptt'nin sessiz sedasız 2000 personel alımı

    2018 yılı içerisinde ocak ayında gerçekleşen olay. birilerinden bir yerlerden talimat geliyor. personel alınacak diye. kimseden habersiz sessiz sedasız personel alım yönetmeliği bölge müdürlüklerine gönderiliyor. başvurudaki tek kriter 18 yaşını doldurmuş olmak ve 30u geçmemiş olmak. kpss aranmıyor, dil aranmıyor. bölüm eğitim aranmıyor hiçbir kriter yok nerdeyse. dediğim gibi tek kriter yaş. başvurular ise sadece ptt şubelerinden dilekçe yoluyla yapılıyor. başka hiçbir türlü başvuru kabul edilmiyor. işe alım ile ilgili yönetmeliğin linkini paylaşacağım sizinle.
    bu 2000 personel alımı acil istihdam olarak nitelendirilmiştir. personel alım bilgisi o kadar gizli ve el altından yürütülüyor ki kulaktan kulağa ancak internet sitelerine 31 ocak tarihinde düşüyor ama nasıl başvuracağın konusunda hiçbir bilgi yok. ve işin komik tarafı son başvuru tarihi 31 ocak. bu işe alınacak 2000 kişi kim neden bu kadar gizli saklı personel alımı yapıldı merak konusu umarım benden başka cesareti olan birileri bu konuyu dile getirir de o 2000 kişi ifşa olup açığa çıkar.
    yönetmelik

    google personel alım arama sonuçları.
    başı cemaatlerden yeterince ağrımış bir millet olarak bugün ptt'de olan şey yarın diğer kurumlarda olur sonra niye işsizim diye ağlamasın kimse.

    düzenleme: bazı arkadaşlar yalan yanlış bilgi verdiğimi söylemeye çalışıyor 2017/2 personel alımlarında kpss şartı ile mülakatı dahi geçip alımı gerçekleşmeyen insanlar tanıyorum hatta onlardan 2 tanesi ocak ayı içerisinde tekrar başvuruda bulundu ve başvuruları geçersiz sayıldı. biraz araştırmaktan üşenmeyin duyum ile hareket edecek yaşta kimse olduğunu düşünmüyorum burada.

  • 7. 2 şubat 2018 askerliğin uzaması

    sonunda askerlik süresine de zam geldi.

  • 8. sadece kıroların bmw'ye binmesi

    var böyle bir şey.

    siz hiç saab kullanan apaçi gördünüz mü?

    ama bmw ile etrafındaki insanların hayatını tehlikeye atan türlü kodaman orospu çocuğu görmek mümkündür.

    hiç bana sürüş zevki demeyin şimdi fakolar. rwd araba üreten tek marka bmw değil.

    olay türkiye ile sınırlı da değil. gidin bakın almanya, isveç, hollanda'ya. nerde kebapçıda pizzacıda işe yeni başlamış suriyeli, türk, kürt, ıraklı apaçi var ilk işi ikinci el bir bmw almak olur.

    bunlar bir de gece kulüplerine gidip sarışın karı düşürmeye çalışırlar. ekseriyetle kısa boylu, yağlı saçlı, kirli sakallı, deri ceketli, pezevenk gömlekli, sigara içen, göbekli tiplerdir.

    bmw anahtarı, rayban gözlük, kısa marlboro box, iphone ile pekiştirirler ait oldukları familyayı. bu aralar bir de babet çorabı giyiyorlar.

    ekonomik düzeyleri de çok farketmez. kimisi zengindir son model m6'ya biner, kimisi garibandır e30 3.16'ya biner. ama kafa hep aynıdır, o kafanıza sıçayım.

    edit: (bkz: sarhoş iken girilen entry'nin popüler olması)

  • 9. yazarların alkolle tanıştığı yaş

    0-1 yaş. emziğimi liköre bandırırlarmış uyuyayım diye. tahmin edildiği üzere trakyalıyım. bizim burda sülalecek rakı içilirken kundaktaki bebeğin ağzına rakının içine parmak sokulmak suretiyle rakı sürülür. o bebek ortaokula geldiğinde önüne çay bardağı ile bira konur, mangal yapmaya gidilince. liseye geldiğinde ise ailenin erkekleri ile rakı içmeye başlar. bu şekilde büyütüldüğüm için ne alkolik oldum ne de içip içip insanların karısına kızına musallat oldum. aksine üniversitede aile baskısıyla büyüyüp, ilk kez o yaşta alkol alarak meze olan çok insan gördüm. ya hiç bulaşmayacaksın ya da dozunda içmeyi, içki kültürünü ailede öğreneceksin diye düşünüyorum.

  • 10. 2 şubat 2018 gençlerbirliği kulübü duyurusu

    http://genclerbirligi.org.tr/kamuoyuna-duyuru-6/

    kamuoyuna duyuru
    cumhuriyetle yaşıt kulübümüz, türk sporuna olan katkısı, türk sporuna kattığı değerlerle ve duruşuyla taraflı tarafsız kamuoyunca yıllardan bu yana centilmen sıfatı ile anılmıştır. bu hem taraftarımızın tribünde yarattığı aile ortamı hem de kulüp politikamız gereği bizim de onurla göğsümüzde taşıdığımız bir sıfat olmuştur. bu sebeple de ankara’da rakip takımları centilmence misafir etmiş, rakip takımlardan da gittiği deplasmanlarda aynı şekilde karşılık görmüş; o karşılığı göremese de centilmence mücadele ile sonuçlardan bağımsız olarak sahadan ayrılmıştır.

    salı akşamı vodafone park’ta beşiktaş jk başkanı sayın fikret orman ve yönetim kurulu üyelerinin , başkanımız ve yönetim kurulu üyelerimize göstermiş oldukları misafirperverlik ve nezaketleri için teşekkür ederiz. benzer bir misafirperverliği rakip teknik direktör tarafından yedek kulübemize bir hoş geldiniz ziyareti ya da farklı şekillerde göremesek de futbolcularımız ve teknik ekibimiz centilmence mücadeleden vazgeçmemiş , mücadelenin sonunda da kazananı kutlamıştır. aldıkları 3-1’lik galibiyetten dolayı rakibimizi tekrar kutlarız.

    maç sonu rakip teknik direktörün yaptığı açıklamalar yaşça “büyüklük” sıfatının arkasına gizlenemeyecek kadar hatalı ve şaşırtıcıydı. ayrıca şenol güneş’e gelen her dostça uyarı ya da hatırlatmaya “büyüklük” sıfatıyla siper olanlara şunu da hatırlatmak isteriz;
    22 eylül 2015 tarihinde oynanan gençlerbirliği – beşiktaş maçından sonra merhum onursal başkanımız ilhan cavcav’ın hakemle ilgili yorumunu kasteden şenol güneş’in , “cavcav hakemi görmüş mü ki… uzağı görebiliyor demek, iyi” cümlesi kendisinin de bu kavramlara olan bakış açısını gösteriyor.

    maç sonunda sebebini bilmediğimiz bir şekilde “saygısız olduğumuzu söylediler, nasıl bir saygısızlığımız oldu bilmiyorum. ayakkabıları yoktu 10 çift ayakkabıyı biz verdik. bizi yenseler bizim ayakkabılarımızla yeneceklerdi” açıklaması ile “sözde” bir lütuf örneği sergilemesi ise kamuoyunun takdiridir. ancak biz hatırlatmak isteriz ki; saygı, “10 ayakkabı verilerek(!)” kazanılmayacak kadar önemli bir olgudur. ayrıca iddia edildiği gibi bir ayakkabı alışverişi olmamış, futbolcularımız sahaya kendi ayakkabıları ve malzemeleri ile çıkmıştır. ayakkabılar verilmiş olsa dahi; yapılan iyiliğin bu şekilde konuşulması, amiyane tabirle başa kakılması da bir o kadar söyleyeni küçülten söylemlerdir.

    beşiktaş gibi saygın ve büyük bir camianın teknik direktörü olması bile şenol güneş’in son dönemdeki davranışlarını ve açıklamalarını örtme konusunda yeterli olamıyor.

    şenol güneş’in bursaspor’da, yani bir anadolu takımında iken “istanbul’un havası kirli” cümlesini kurduğu dönemki hisleri baki mi bilmiyoruz ancak kendisinin o ima ettiği havadan etkilendiği çok açık.

    umuyoruz ki en kısa sürede bu durumdan çıkar ve yine herkesin sevdiği , saydığı şenol güneş olarak türk futboluna katkı vermeye devam eder.

    gençlerbirliği spor kulübü

  • 11. alvaro negredo sanchez

    attığı golü tekrar izleyin, kendini arka direkte nasıl unutturuyor.

    (bkz: 2 şubat 2018 bursaspor beşiktaş maçı)

    tam bir golcü.

  • 12. eski sevgiliden gelen özledim mesajı

    olabilir, gelebilir, insan özleyebilir, bunu dile getirebilir. birlikte dinlediğiniz bir şarkıyı duymuştur, en sevdiğiniz kazağınızın rengine benzer bir renk görmüştür, yoldan geçen birini size benzetmiştir, burnuna sizi hatırlatan bir parfüm çalınmıştır ve mesaj göndermiştir. size zamanında acı çektirdiyse ve siz onu özlemediyseniz cevap vermezsiniz.
    özlediyseniz cevap verirsiniz.
    özlememişseniz ama ona hala değer veriyorsanız ona göre cevap verirsiniz.
    hayat kısa; bu kısa hayatı hayvanca da yaşayabilirsiniz, insanca da, size kalmış.

  • 13. anıtkabir 12 yılda bitti saray'ı 2 yılda bitirdik

    tamam amk en iyi sensin en büyük sensin tamam tamam en iyi insan da sensin en iyi peygamber de. hatta allahsın reco!

    1940'lı yıllardaki yapıtları kaçak olarak inşa ettiği kaçaksaray'ı 12 yaşındaki çocuk gibi karşılaştıran zattın açıklaması.

    sana oy atanların elleri kırılsın!

  • 14. ahmet kural'ın sıla'ya tokat atması

    ''ahmet kural, daha önce de eski kız arkadaşının parmağını kırmıştı.''

    kadına şiddet uygulayan adamlar ünlü olunca görmezden mi geliniyor, neden bunlar haber olmuyor anlamıyorum.

    zaten ahmet kural'a da oldum olası ısınamadım.

  • 15. reis'in erdoğan olduğunu bilmemen imkansız

    şimdik; biz pozitivist ruhu * olan bi' ceza kanununa sahip olduğumuza göre, konuyu temelden işletmeye çalışalım.

    nasıl ki fizik yasalarındaki temel hükümler sabit kabul ediliyor ise ve aksi ispatlanana kadar alt kategorilerde birtakım başka yasalar da temel kabul edilen yasalara göre hesap ediliyorsa, hukuk dallarında da çok temel hükümler vardır. örneğin ubi societas ibi ius temel bi' devlet teorisidir, genel kamu hukuku için vazgeçilmezdir.

    mevcuttaki ceza yasamız da pozitivizm üzerine temellendirildiği için bu vakaya örnek teşkil edecek iki prensibi üzerinden iddia makamının düştüğü durumu açıklamaya çalışıcam.

    1- kişi aksi ispat edilinceye kadar suçsuzdur.
    2- şüpheden sanık yararlanır.

    bakın bu iki ilke, bizim gibi pozitivist ceza kanunlarına sahip hukuk sistemleri için vazgeçilmez ve değiştirilemez unsurlardır. şimdi haspam diyecek ki, hiçbişi vazgeçilmez ya da değiştirilemez değildir. her konuda her boku biliyoruz ya, o halde sabit kabul edilen bi' durumu da kasaba ağzıyla çekip sündürebilmeliyiz.

    evladım, gerizekalı çocuğum; fizik ve fizik yasası örneğini anla diye verdim. sen termodinamiğin tek bi' kanununu değiştirdiğinde yapıya etki eden bütün sabitleri de kurcalamış oluyorsun. o yüzden ceza kanunundaki bu iki temel normu değiştirip kanunun gerisine dokunmadığında da aynı düzende işletmeye devam edemezsin. o iki kanun bütünün her noktasına etki ediyor ve değiştirmekte diretiyorsan da daha iyisini en baştan sona kadar yeniden yazmakla mükellefsin. öyle bi' göt varsa buyur değiştir, biz de alkış tutup önünde saygıyla eğilelim.

    gelelim cenk abinin durumunun bu iki temel norma uyarlanmasına;

    şimdik; cenk abi diyor ki, ben reyiz diyerek sayın cumhurbaşkanını kastetmedim. ben eskiden arkadaşım olan birini kastettim.

    nokta.

    bir kere bu beyanın aksini mahkeme ispatlayabilir mi?
    delil varsa ispatlar. örneğin cenk abi kamuya açık bir alanda der ki,
    -o ifadede ben aslında cumhurbaşkanını kastetmiştim.
    bu beyanının da örneğin kaydı olur, iddia makamı da bu kayda ulaşır ve delili irdeleyip hakim sanığın yani cenk abinin beyanına itibar etmeyebilir.

    peki böyle ya da buna benzer aleyhte bi' delil var mı?
    yok.

    aksi ispatlanana kadar (yani suçu sabit olarak görülünceye dek) cenk abi masum mu?
    masum.

    nokta.

    cenk abinin suçu işlediğine dair ortada bi' şüphe var mı?
    makul ya da kuvvetli, neticede ortada bir suç şüphesi var. kaldı ki bu noktada devreye lafzi yorum yapamayacağımıza göre sübjektif yorum yöntemine gitsek dahi makul şüphe tanımı yapılabilir.

    son kertede; şüpheden sanık yararlanıyorsa suç sabit kabul edilir mi?
    edilmez.

    nokta.

    ceza hukuku açısından durum böyleyken bir de anayasa ile güvence altına alınmış kişisel haklardan kombo çekelim; hiçkimse düşüncesini ifade etmeye zorlanamaz çocuğum. iddia makamı ya da hakim, cenk abinin reisten kastettiği kişiyi sorabilir, lakin söylemediği için hüküm tesisine zorlayamaz. niyet okunmasını filan geçtim; iddia makamı açık bi' şekilde ceza hukukunun temel prensiplerini ya bilmiyor ya da kasıtlı olarak çarpıtıyor ve başkaca bi' açıklaması yok. tabi ben bu tanımlamayı yaparak şayet ilgili cumhuriyet savcısının bu entariyi okuması durumunda hakkımda kamu görevlisine hakaret suçu iddiasıyla soruşturma başlatmayacağından da emin değilim ve gerçekleşirse de gram şaşırmam.

    hasılı, 21. yüzyılda türk ceza yargısında gelinen vaziyetin özeti budur, şerh olsun.

  • 16. avm'de elinde paltoyla gezen adamın arabası yoktur

    bir turk kizindan duyuldugunda hic sasilmamasi gereken cumle
    insanlik binlerce yildir bu dunyada bi seyler insa etmeye calisiyor.. geldigimiz noktaya bak amina koyim. araban var mi?

    baylar; bu veled-i zinalardan korunmak icin elinizde paltoyla gezin.

  • 17. 30 yaşındaki adamın 20 yaşındaki kızla çıkması

    30 yaşında adam olduğunuzda anlarsınız.

  • 18. boykot sonrası anadolu efes'ten geri vites

    efes bira kiti satışına başlayana kadar inanmayacağım açıklamadır.

  • 19. yeni zelanda arşivlerinden çıkan atatürk videosu

    1923'te izmit'te çekilmiş olduğu tahmin edilen görüntülerdir. atatürk, halide edip ile sohbet ediyor. görünce, insanda, keşke orada olsaydım hissi uyanıyor.

    not: emek verip araştırmayı yapan kişi saadet özen'dir. kendisine teşekkürlerimizi iletiyoruz.

    haber linki
    video linki

  • 20. muharrem ince

    iki fark söyleyeceğim sadece kendisi hakkında.

    bir tarafta mansur yavaş ve ekibi. seçim gecesi, kazandık diye akılları beş karış havada, melih gökçek ve içişleri bakanı efkan ala elektrikleri kesip, ellerinde kasa kasa oy çuvallarını götürüp getirirken ne yaptı mansur yavaş ve ekibi? foto ve video çekip, "bakın neler neler yapıyor hırsızlar" diye sosyal medyada yayınladılar. bu kadar.

    aynısı yalova'da da oldu, muharrem ince ne yaptı? oy çuvallarının gitti üstüne oturdu, üçkağıdı yapmaya polis geldi, polise daldı. görevli olmayanlar alana girmeye çalıştı, hepsini kovaladı.

    sonuç ne oldu? mansur yavaş kaybetti. muharrem ince de bölgesinde hep kazandı.

    muharrem ince başkan olursa, istanbul ve ankara'yı chp kazanır. evet-hayır meselesi bir daha olursa, gene chp kazanır.

  • 21. cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler

    (bkz: tony blair)

    ziyaaa, sallama ziyaa, ulan sen de amma atıyorsun tepkisi almamak için şunu anlatmaktan hep çekiniyorum ama artık dayanamayacağım. bir iş sebebiyle gerçekten tony blair ile tanıştım ve adam kendi numarasını verdi. bir çoğunuzun bilmediği üzere eski ingiltere başbakanı tony blair uzunca bir süre kazakistan devlet başkanı nursultan nazarbayev'e danışmanlık yaptı. bunların yanı sıra ülke için lobi faaliyetleri ve ülke tanıtımı için bir çok projeye ön ayak oldu.

    bu görevinde en aktif olduğu dönem ise bana denk geldi. wikipedia diplomatı olarak ural-altay dil grubuna mensup "turkic wikipedia" içerikleriyle ilgili bir projede çalışıyordum. kazakistan devletinin desteğiyle wikimedia üzerinden ortak bir organizasyon düzenlemekle uğraşırken bu işlerin başına tony blair atandı. kendisinin wikipedia kurucusu jimmy wales ile bağlantıları varmış. wales de aslında pek bir sike yaramadı ama konumuz o değil. neyse işte tony blair ile bir toplantı düzenlendi. gerekli briefler verildi vs. derken asistanıyla bazı işleri çözdük. toplantı sonunda kendisi gayet ilgili, babacan bir tavırla gelip telefon numarasını verdi ve konuyla ilgili sorun olursa bizzat kendisine bildirmemizi istedi.

    bütün hikayesi bu. adamı aramaya gerek kalmadan zaten bütün işi asistanlarıyla çözdüğümüz için o numara gerçekten çalışıyor mu? çalışıyorsa kendisi mi açar hiç bilemedim. sadece merakımdan whatsapp vs. kullanıyor mu acaba diyerek bir kaç uygulamadan ekleyerek baktım. maksat, bu hikayeyi anlatınca birileri "siktir lan" derse ıspat olması için whatsapp profil fotosunu göstermekti. o da artık ne kadar ıspat olursa. ve fakat hiç biri çalışmadı. hayır, sanki çalışsa ara sıra "tony naber yarrağım?" yazıp gözünden yaş gelen smiley ekleyecekmiş, koyu bir muhabbete dalacakmışız gibi tribe girmiştim.

  • 22. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    bu akşam da buralarda zaman öldüreyim bakalım. derdimve vakti olan yeşillendirebilir, buyurunuz...

  • 23. seren serengil'in hapishane hücresi çizimi

    tek kişilik oda, buzdolabı, tv

    hapishanede bile çoğu öğrencinin sahip olmadığı imkanlara sahip. hayat ne garip.

  • 24. ekşi itiraf

    15-23 vardiyasındayım ve rahat bir işimiz var. genellikle 5-6 arası patron, müdür, amir memur kimse kalmaz. biz bize kaldık ve bağıra çağıra frank sinatra'dan strangers in the night şarkısını söylemeye başladım. hızımı alamayıp 2. paragrafa geçtim ve masanın üstüne çıkıp pc mause'nuda mikrofon yaptım. o sırada patron moris bey ve idari müdür kel hasan bey beni görmesin mi? amk kulaklarım ve yüzüm 1 saniye içinde kıpkırmızı kesildi.

    aradan 2-3 dakika geçti ve şef yanıma gelip "hacı seni moris sinatra çağırıyor" dedi. (asdasdasdafjk) patron ve müdür oda da oturmuş gelişime bakıp gülüyor.
    içeri tık tık yapıp girdim ve patron;

    - "frank sinatra çok iyidir ama ben tarz olarak bob dylan'ı daha çok severim" (kel haso nasıl gülüyor ama.)

    -"efendim bence en güzel parçası "things have changed" dedim.

    - "bravo, bravo delikanlı adın ne senin?".

    - "faruk efendim"

    - "nerelisin?"

    - " köken olarak hakkari ama 50 yıldır izmir'deyiz".

    - "bu iş yerinde bu tür şarkılar dinleyen insan sayısı çok azdır, sen burda harcanıyorsun".

    - "efendim keşke hakkari'de, izmir'de oxford olsaydı biz de okuyabilseydik".

    adam bastı kahkahayı elini uzatıp teşekkür etti. ben de işimin başına döndüm. yerli iş veren olsa mikrofonu götüme sokardı amk.

  • 25. ntv spor evine dönüyor

    şimdi belçika ligi sevenler düşünsün.

    (bkz: antwerp:0 genk:0)

  • 26. kendisinden hoşlanıldığını anlamayan erkek

    kendisinden hoşlanılmadığını anlayamayan kıza tekabül eder.

  • 27. vatanım sensin

    --- spoiler ---

    allah aşkına azize'nin ya da cevdet'in hayalinde bişey olmasin böyle olursa fena söverim. ahhhh cevdet'im öyle bir anda silahını aldın tereddüt etmeden dan dan dan vurdun ya dedim azize ben olsaydım da böyle bir cevdet'im olsaydı.ahh ahhhh cevdet tarzı erkekler kalmadı. bilekte pantolon giyen kıçı başı oynayan alagavatlara kaldık.
    --- spoiler ---

  • 28. hiçbir zaman bmw'ye sahip olmayacak olmak

    bmw'yi tek harfle kaçırmak
    (bkz: bmx)

  • 29. neden köpekleri severken inekleri yeriz

    çünkü köpekler ineklere görece insanlara daha yakındır. daha zekidir. insanlarla sosyalleşebilir. geçmişinde de insanlara companion olarak kullanılmaları vardır. bu sebepten insanlar köpekleri besin olarak değil yoldaş olarak görür.
    ineklerle böyle bir geçmişimiz yok. inekleri başka şekillerde kullanabiliyoruz. tarla sürmek veya sütünden faydalanmak gibi. bu tür ineklerin etini yemiyoruz. çünkü besi ineği değiller.
    etini yendiğimiz ineği, etini yemek için besliyoruz. anladın mı?

  • 30. 8 numara denildiğinde akla gelen ilk isim

    8 crouch. :)

  • 31. moral bozuk olunca kaçılan yer

    balkon.
    gökyüzünü biraz olsun görebilmek için.

  • 32. yüzerken katil balinalarla karşılaşan çocuklar

    bence gayet efendi balinalardır. türkiyede olsa o çocuklara tecavüz falan edilirdi.

  • 33. 15 bin tl'ye satılan vw cc

    motor numarası ve şasi numarası mevcut olduğu istenilen paraya rahatlıkla satılabilecek araçtır. her şeyden önce aracın hurdaya ayrılmamış olması lazım ki buraya ilanı koyulduğuna göre ayrılmamış. sadece çekme belgesi var, yani istediğiniz zaman bu aracı tekrar trafiğe çıkarabilirsiniz. çekme belgesinin olmasının nedeni de mtv, trafik sigortası gibi ödemelerden kaçınmak.

    ha diyeceksiniz ki bu aracı nasıl trafiğe çıkaracağız. orası şöyle oluyor. gürcistan'a gidiyorsunuz. aynı renkte, aynı motor özelliklerine ve donanıma sahip, aynı model bir aracı beleşe yakın bir fiyata alıyorsunuz. daha sonra ilanını görmüş olduğunuz bu hurda yığınının motor numarası ve şasi numarası bilgilerini çaktırıyorsunuz. elinizde cillop gibi, yasal olmayan, ancak piyasadan en az 20 - 30 bin ucuza mal ettiğimiz bir aracınız oluyor.

    konudan bir haber bireyler için her ne kadar komedi malzemesi de olsa, anlattığım işler peşinde koşan adamlar için bulunmaz nimettir o araç.

    güldürüler ve komediler kuşağınız bittiyse kaçayım ben.

    edit: yukarıda anlattığım işlem tamamen yasa dışıdır, onu da belirteyim. olur da araca bahsettiğim işlemleri yaptırdığınız tespit edilirse, tek kelimeyle öttürürler. aşağıya da ibretlik bir link ekliyorum. sonra vay ben duymadım vay ben görmedim demeyin.

    https://www.memurlar.net/…iciliga-50-yil-hapis.html

  • 34. erdoğan'ın 3500 koruma ile vatikan ziyareti

    yerleşseler oraya, psikoposlar azınlıkta kalır.

  • 35. şenol güneş

    genclerbirligi icin, "bizi yenselerdi bizim verdigimiz ayakkabilarla yeneceklerdi" sözünü söyleyebilmis tarifi zor bir insan. ayni sahis genclerbirligi'nin efsane 80 küsür yasindaki rahmetli ilhan cavcav icin de gözlerinin görmedigine ve yasliligina dair bir gönderme yapmisti.

    yaziklar olsun diyecek bir söz yok.ben utandim bu sözler adina.sen sampiyon olsan ne olur mac kazansan ne olur.hos gecti o günlerin de zaten.

  • 36. selin sayek böke

    ha şöyle dökülün. fikirlerinizi söyleyin ki millet sizin ne olduğunuzu bilsin, görsün.

    ypg terör örgütü değildir size göre, bunun arkasında da pkk'yı da terör örgütü olarak görmediğiniz gerçeği yatar.

    söyleyin, bizim bildiğimiz yüzünüzü herkes görsün.

  • 37. öpüşürken düşünülen şeyler

    ayakların yerden kesilmesi,
    sanki yoga yapıyorken mum alevinde kaybolmak,
    tüm vücudun paralize olması ve boşlukta kaybolması,
    kısacası anı yakalamanın dibine dibine vurmak,

    ...

    o kadar özel ve çekici bir an ki "seks" ile kıyaslayınca, seks anlamsız ve kaba geliyor.,
    o kadar samimi ve yakın bir an ki asla ahlaksızlık olamaz gibi...

  • 38. tere ile rokayı karıştırmak

    tere yeşil olan, roka yeşil olan.

  • 39. bir numara emretti 18 ay askerlik geri geliyor

    vergiler en yukarıda, kazançların yarısı devlete, askerlik 18 ay, köprüler yollar paralı.

    devlet mi halk içindi, halk mı devlet için?

  • 40. 3 günlük egemen bebek için kan ihtiyacı

    sigarayı bırakalı iki ay oldu.alkolü en son 10 gün once içtim.diş tedavisi olalı da 4-5 sene olmuştur.düzenli kan bağışı yapan birisi olduğum için uygun adayım.atakent acıbadem'e ulaşımım çok zor olduğundan kanimi altunizade acıbadem'de vereceğim.ameliyat pazartesi olacağından pazar günü için randevu verdiler.sıcak kan gerekiyor egemen'e.egemen dayan oğlum, sağlıkla yaşayacaksın.

  • 41. twitch yayınında basenlerini gösteren türk kızı

    şu kızı ünlü etmeyin , allah aşkına kötüyü eleştirmek için bile olsa yaymayın .

  • 42. iyi bir üniversiteden kötü ortalamayla mezun olmak

    doktor olarak;
    mezun olduğunuz üniversite çok da önemli değil hatta diploma notu hiç önemli değil. yalnız iyi bir üniversiteden mezun oluyorsan söyleyeyim, nosyon çok önemli. lisans eğitimi seni bir kılıfa sokar bundan sonra sen hacettepe ekolüsün veya çapa ekolüsün gibi. ben malatya inönü mezunuyum öyle gerine gerine söyleyemiyorsun. ama altıncı olarak bitirdiğimi arada aileme hava atma amacıyla söylerim, biz doktorlar arasında altıncı mezun oldum dersem; e aynı yerde çalışıyoruz bana ne der. hatta cerrahpaşalı ise ben cerrahpaşalıyım der mümkün mertebe her ortamda. bizde belli başlı üniversite mezunları uzmanlık sınavında daha da rahatlar. bizim dahiliye anabilim dalında 15 hoca vardır onlarda 100 hoca vardır, 100’ü de efsanedir* çok güzel nosyon kazandırır.

    odtülü mühendis arkadaşım; bir çok yere 2 gpa ile elini kolunu sallayarak girer ama istediği yerden kolayca kabul alamaz. ne diyordu ismail abimiz; benim beğendiğim beni beğenmez, beni beğeneni ben beğenmem öyle birşey

    en nihayetinde ben 7 sene salak bir ortamda okudum ve aynı istikrarla devam ediyorum. odtülü arkadaşım ise hep benim istediğim hayatı yaşadı ve o da yine aynı istikrarla devam ediyor.

    inönü üniversitesi opelse, dahiliye bölümü opel vectra olsa bile, ben yedi senelik tecrübeme dayanarak hacettepe porsche ise ben en kötüsünü seçtim. en nihayetinde hangi porsche olursa olsun en iyi opelin eline verir.

  • 43. oy seçim sistemi miadını doldurdu

    demokrasi asla bize uygun bir tarz olmadı. türkiye'yi seçkinler sınıfı yönetmeliydi başından beri.

  • 44. ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne

    hiç görmediğim babamın çerçeve içindeki eski flu, siyah beyaz resmi.

  • 45. eşi hamileyken aldatan erkek

    evli biri olarak diyebilirim ki (bkz: şerefsizliktir) aldatmanın bahanesi olmaz çok azdıysan git osbir çek.

  • 46. 1 şubat 2018 olympiacos fenerbahçe doğuş maçı

    kaybetmeye çıkıp, kaybettiğimiz maç. tek olumlu yanı, dixon'un dönmesi. bu kadar. zaten bir normal sezon maçı. hazır kalinic ve dixon dönmüşken bundan iyi antrenman maçı olmazdı.
    ayrıca 'her zamanki gibi yunanistan deplasmanında armut toplayan obra' diyen zihinsel eksikliği olanları görüyorum, sanırım onlar pao'ya süpürge sokarken iki defa yunanistan'da koyduğunu unutmuşlar. bu bir önemsiz normal sezon maçı. asıl olay playofflarda.

  • 47. beşiktaş

    beşiktaş antipatik olmadı. siz çekememeye başladınız. teşekkürler.

  • 48. bitti diyen kıza sen bilirsin diyen erkek

  • 49. adolf hitler

    bugün bir ortlama bir alman’a bu herifin ismini söylediğinizde utanır, kafasını önüne eğer. bizim ergenlere söylediğinizde ise gözleri parlar, reis der. oysa kendisinin hayran olduğu adamın gözünde aşağı ırk olarak görüldüğü için bok parçası kadar değeri yoktur. bu adamın bugünkü takipçileri almanya ve avrupa’nın çeşitli yerlerinde türkler’e nefretle bakıp, ellerinde olsa hepsini ülkeden kovabilecekken; sözlüğümüzün ergenleri hala kendisinden reis diye bahseder. hayat ne tuhaf ya gerçekten : )

  • 50. arabayı kilitledikten sonra kapıyı kontrol etmek

    göt kadar bir sinyal kesiciyle o kapıların ve bagajların kitlenmediğini farketmeyeceği için yarın öbür gün buralarda (bkz: x rezaleti) diye başlık açacak insanın eleştirdiği insan.

    arabanızı kitledikten sonra elinizle kontrol edin, eleştirileri siklemeyin, göte gelmeyin efendim.