Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 9 eylül 2017 fenerbahçe medipol başakşehir maçı

    abdullah avcı: "fenerbahçe'ye çok çalıştık. kazanmak için 6-7 opsiyon yarattık. bekleyip göreceğiz."

    hocam ne gerek vardı çok çalışmaya. gece yatmadan bi' baksan yeterdi.

    not: alex de souzaspor.

  • 2. 9 eylül 2017 karabükspor beşiktaş maçı

    yetti lan terbiyesiz herifler. iki dakika insan gibi yazanlarin yazilarini okuyalim dedik şuraya bak. ulan 99'dan beri yaziyorum bu ortamda, zamaninda bir küfür yazdi diye şutlanan ne kalite adamlar taniyorum. bu nasil bir saçmaliktir. memleketin kalitesizliğini, taraftar profilinizi pek guzel yansitiyorsunuz tebrikler. tüm küfür ve hakaret yazanlari tek tek şikayet edip engelliyorum. umarim işe yarar da kovdurtmayi basaririm. 14 kişi oldu şu ana kadar. hepsi defolup gitse kimse üzülmez.
    maç ise bjk'nin kimseyi mutlu edemeden kazandigi değerli bir 3 puan ile sonlandi. karabuk'un defansinda dany basariliydi emeğine yazik oldu.

  • 3. yazarların ilişki durumlarını anlatan cümle

    "sarılmak istediğimle itelemek istediğim aynı kişi"

  • 4. türkiye'de laikliğin tutmama sebepleri

    laik olmaya layık olmayan bir halkın olmasıdır.

  • 5. delirmemek için edinilen basit alışkanlıklar

    insan detoksu.

    bi kendi kendine kalmak, huysuz ve zor insan kalabalığından uzak durmak. turgut uyar gibi diyesim geliyor :

    "benim dengemi bozmayınız."

  • 6. meslek lisesinden hacettepe tıp kazanan kız yalanı

    yazan oldu mu bilmiyorum ama kesinlikle sadece kızın başının altından çıktığını düşünmediğim olay.

    kız istanbul üniversitesi jeoloji mühendisliğini kazanmış ancak kayıt bile yaptırmamış. neye ve kime bu kadar güveniyor ki seneye sınav puanının düşeceğini bile bile kayda gitmiyor?

    kim ne derse desin kız aptal değil. sözel ağırlıkla eğitim veren bir meslek lisesinden jeoloji mühendisliğini kazanabiliyorsa en azından sistemin nasıl işlediğini biliyor demektir. okul idaresinin olaydan haberdar olmaması mümkün değil. önce puanlar ardından da yerleştirme sonuçları okullara gelir. müdür bu sonuçları dys üzerinden imzalayarak resmi yazı ile ilçeye gönderir. yazıyı göndermezsen hemen ararlar. ayrıca yıl sonu ve sene başı öğretmenler kurulunda sistem üzerinden çıktı alınarak sonuçlar tartışılır.

    tahminimce kız torpilli. bazı büyük başlar fark edilmeyeceğini düşünerek önce kazandı algısı yarattılar. ardından da hacettepe'ye itelemeye çalıştılar. hadi lan demeyin idareci olduğum anadolu lisesine günde en az 10 kişi okulun taban puanından 200 puan düşük almış olan çocuklarını okula kaydettirmeye çalışıyor. önce aaa puanımız yetmiyor mu diye başlayıp, hiç yolu yok mu ile devam edip sonra da aslında ben bu puanı ankara'dan yükselttiririm diyorlar. bende yükseltin o zaman diyince götüm götüm gidiyorlar.

    ülke kokuşmuş artık.

  • 7. öğrenim kredisi geri ödemesi

    haraç değildir, kredi geri ödemesidir. kimse krediyi alırken kafanıza silah dayamadı.

  • 8. irma kasırgası

    irma kasırgası

    tarihin kayda geçen en büyük atlas okyanusu kasırgası olmuştur.
    saatteki hızı 300 km yi bulmuş durumda. bu da en büyük seviye olan 5. seviye demektir. 8 eylül 2017 tarihi itibarıyla barbuda, st.martin ve st.barthelemy adalarında en az 23 kişiyi öldürmüştür ve bir gün sonra (bugün) porto ricoya ulaşmıştır ve iki gün sonra (11 eylül 2017 tarihinde) abd'nin florida eyaletine ulaşması beklenmektedir. burada yaşayan yaklaşık 7 milyon kişinin tahliye çalışmalarına da çoktan başlanılmıştır. abd başkanı trump da kasırga için "kesinlikle tarihi bir yıkım potansiyeli var" diyor. ülkeyi ''mahvedeceği'' söylenmekte...

    irma kasırgası tarihin en büyük atlas okyanusu kasırgası dedik, peki tarih boyunca bilinen gelmiş geçmiş en dehşet 7 kasırga hangisi bakalım;

    1- katrina kasırgası
    katrina kasırgası, 23 ve 31 ağustos 2005 tarihleri arasında abd'de meydana geldi. toplam da 1836 kişi hayatını kaybetti. meksika körfezi boyunca onlarca şehri neredeyse yerle bir etti. saatteki hızı 280 km/sa

    2- iran kar fırtınası
    iran fırtınası 1972 yılında meydana geldi. 200 köy haritadan silinirken, kar kalınlığı 10 metreye kadar ulaştı. 4000 ölü ile gelmiş geçmiş en şiddetli kış felaketi olarak tanımlanıyor.

    3- galveston kasırgası
    27 ağustos 1900 – 17 eylül 1900 arasında küba, dominik cumhuriyeti ve porto riko'da gerçekleşen kasırgada 6000'den fazla kişi hayatını kaybetti. saatteki hızı 233 km/sa

    4- mitch kasırgası
    22 ekim 1998 – 9 kasım 1998 tarihleri arasında florida, honduras, nikaragua, orta amerika, yucatan yarımadası'nda meydana gelen kasırgada 19. 325 kişi öldü ve 10 binden fazla kişi de kayboldu. mitch kasırgasının amerika kıtasında son iki yüzyılın en önemli tabii felaketi olduğu biliniyor. saatteki hızı 300 km/sa

    5-1780 büyük kasırga
    yaklaşık 22.000 insanın hayatını kaybettiği kasırga atlantik'in gelmiş geçmiş en ölümcül tropikal kasırgası olarak kabul edilir.

    6- vargas trajedisi
    14 aralık 1999 yılında kübalı doktorlar ve ilk yardım ekipleri venezuela'da bitmek bilmeyen yağmurların latin amerika sahillerinde toprak kaymasına yol açınca ve dağın üzerindeki yerleşim yerlerini birlikte götürdüğünde yardımına koştular. bu "vargas trajedisi" olarak bilinen olayda tahminlere göre 10.000'den fazla insan hayatını kaybetti.

    7- nina kasırgası
    tarihin yaşadığı en dehşet kasırgadır. myanmar'da 2 mayıs 2008'de meydana geldi. kasırga sonrası uydudan çekilen fotoğraflarda ülkenin haritasının değiştiği gözlenmiştir. ölü sayısı 80.000'i aşmıştır ve kayıplar ise 56.000 civarındadır. saatteki hızı 255 km/sa.

  • 9. apple ürünü kullananların ortak özelliği

    apple ürünü kullanmaları dışında başka bir ortak noktası yoktur.

    genelleme ve sınıflandırma yapmaya ne meraklı oldu şu sözlük.

  • 10. evrime inanmıyorum ama bilimde kullanıyorum

    öncelikle adamın açıklaması şöyle. kısaca "penseye inanmazsınız, penseyi kullanırsınız, evrim de böyle inanmazsınız kullanırsınız." demiş. bu cümleden nasıl bir çıkarım yapılabilir? "evrim var ama ben bir yavşak olduğumdan ve iktidara yanlamak için bunu açık açık söyleyemiyorum"

    olayın arkasındaki zihniyeti bilmeyip yanlış anlaşıldı diyenlere:
    "tartışmalı konuları öğrencilerin henüz kavrayabilecek bilimsel arka plana sahip olmadıkları kademelerde devre dışı bıraktık. lise 9. sınıf biyoloji dersindeki ‘hayatın başlangıcı ve evrim’ ünitesi de henüz bu tartışmayı yürütebilecek öncüllere sahip olmadıkları için lisans eğitimine ertelendi."
    kaynak

  • 11. aykut kocaman

    ilk fenerbahçe dönemine göre ayrı kaldığı dönemde kendisini bayağı geliştirmiş teknik direktör.

    önceki dönemde fenerbahçe az pozisyona giriyorken,yeni dönemde daha da az girmekte.

    önceki dönemde fenerbahçe rakibe az pozisyon verip az gol yiyorken yeni dönemde köy takımı dahil herkese çok pozisyon verip,kolay gol yemekte.

    yaptığı bir diğer yenilik artık fenerbahçe'de 2 kişi korner kullanmakta.
    valbuena kullanırken,ismail kaybolmasın diye ona refakat etmekte.

    şimdi geliyoruz kendisini en çok geliştirdiği noktaya artık aykut hoca eşortman yerine takım elbiseyle maçı kenardan izlemekte.

  • 12. aziz kocaoğlu'nun akp'lilere verdiği ayar

    benim icin olayin en dramatik tarafi, turkiye cumhuriyetinin bir belediye baskani kursude taciz edildigi icin sinirlenmisken, turkiye cumhuriyetinin basbakaninin pismis kelle gibi gulup etrafindakilere bakmasidir.

  • 13. mustafa kemal sloganına erdoğan diye cevap vermek

    bugün izmir'de törenler sırasında vuku bulmuş hadise. izmir'in kurtuluşu kutlamalarında izmir'i kurtaran mustafa kemal'e "mustafa kemal'in askerleriyiz" tezahüratı yapanlara bir grup "recep tayyip erdoğan" sloganları ve tekbirle cevap verdi.

    bu öküzlüktür,
    bu nankörlüktür,
    bu cahilliktir,
    bu şerefsizliktir,
    bu hainliktir.

    bu ülke zır cahil, yarı yobaz yarı magandalara kalmayacak.

    haber linki: http://www.hurriyet.com.tr/…eketli-saatler-40573696

  • 14. erkekte zeka ararım diyen güzel kadın

    benim. zeka birinci sırada değil ama, önce kişilik yapısı, dünya görüşü, karakteri sonra zekası geliyor. buna hadi oradan diyen erkekler de muhtemelen tüm çevresi zengin ve yakışıklı koca arayan vizyonsuz kadın dolu olan talihsiz tipler.

    önce çevrenizi toparlayın.

  • 15. türkiye'de oluşabilecek kasırgaya isim önerileri

    (bkz: 15 temmuz şehitler kasırgası)

    vurmayın. elbet biri yapacaktı.

  • 16. 9 eylül 2017 manchester city liverpool maçı

    mane'nin gördüğü kırmızı kartı yanlış bulanla futbol tartışmam.
    "yanlışlıkla oldu"
    oldu canım o zaman yanlışlıkla adam öldüren de hapse girmesin amk.
    kalecinin hayatı bitebilirdi ulan.

  • 17. slim fit faşizmi

    düpedüz bir dayatma ve faşizmdir bu. tüm insanları aynı kalıba sokma çabasıdır. illumumatinin filan parmağı var mı bilmiyorum ama harbiden gına geldi bu saçmalıktan.

    hangi giyim mağazasına gitsen hepsinde aynı tarz. ne denesen şıp diye yabışıyor üzerine. ulan ibneler, herkes fimfit olmak zorunda mı? o giydiğin t shirt veya gömlek illa kabak gibi dötünü ortaya mı çıkartmalı? allahım nasıl bir zevksizlik bu. bu modayı kim çıkardıysa hepsinin allah belasını versin.

    hayır, ben de şişman biri değilim ama fena gıcık oluyorum buna. bi pantolon deniyorsun hepsi yapışıyor bileğine. ulan ben ayakkabının üzerine salınsın isiyorum. zaten 46 numara ayakkabı giyiyorum, çok tuhaf duruyor. zevkime göre bir pantolon bulamayacak mıyım. modelini, rengini beğendiğim tüm pantolonlar böyle. nerdeyse tüm kıyafetlerde de aynı durum. yetti artık be. tekrardan, estetik anlayışınıza sıçayım!

  • 18. tek başına sinemaya gitmek

    kaybedenler kulübü'ne yalnız gitmiştim. çıkışta bir kız yanıma gelip arkadaşının tanışmak istediğini söylemişti. filmin etkisiyle havalı bir bakış atıp, teşekkür ederim ama olmaz diyerek reddetmiştim. sanırım başıma gelen her şey bu yüzden.

  • 19. ekşi itiraf

    aşırı yakışıklı, acayip. çok heyecanlandım itiraf ediyorum; veee evliymiş. ağlamıyorum gözüme toz kaçtı.

    dünya ahiret bacımdır, evet "bacım" o kadar yani.

    :(

  • 20. sen kim köpek bak bak bak

    tesettürlü kadınların sosyal medya ile bu kadar haşır neşir olması, şımarıklık ve şebeklik yapması eğreti ve itici duruyor. "gavur icadı" bu, bir şeyden de eksik kalın ya... çarşafa giriyor, yorta yorta araba sürüyor, sonra çıkıp inkilaplara, laikliğe falan kendince laf söylüyor. hem bir adamın tek eşi olacaksın, kafanı kapadığın zihniyetin esaretinden kurtaracak bu cumhuriyet seni, köle olmayacaksın, bir adamın dördüncü karısı olmayacaksın, kadının birey olduğu sayılı ülkeden ilki olacaksın bu ortadoğu ateşinde, hem fink atacaksın özgürlüğün tadını çıkaracaksın, hem tüm teknolojiden yararlanacaksın, yetmeyecek şımaracaksın, hem de yeri gelecek ona buna gavur, ayy rabbim affetsin, inşallah kapanırsın hak yolunu bulursun diyeceksin.
    çok eğreti duruyorsunuz. burada ailesinin zoruyla kapanan ama okuyan, bilinçli, ayrım yapmayan tesettürlü kadınları tenzih ediyorum. ne demek istediğimi zekası yeten anlar.
    sen kim köpek bak bak bakmış. ıyk!

  • 21. sezgin tanrıkulu

    bu adamın pkk sempatizanı olmadığını iddia etmek ve siha'lar ile ilgili yaptığı açıklamayı insan hakları duyarlılığı ile izah etmek ancak kafasız solcu naifliği veya pkk'lı hainliği ile mümkün olur.

    hikaye anlatmayın, kimseyi aptal yerine koymayın. maksat' ın üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu ortada. sezgin tanrıkulu şurada siha kullanımıyla ilgili şöyle bir olay oldu, burda hata olabilir devlet terörle mücadele etmeli ama bu tür hatalardan kaçınmalı, yapılması durumunda da gerekli soruşturmayı yaparak kastı ihmali olanları cezalandırmalı demiyor.

    sezgin tanrıkulu topyekün terörle mücadeleyi gayri meşru ilan etme peşinde. terörle mücadelede en etkin olan, pkk'lıların en büyük korkusu haline gelen teknolojik silahın, sihaların kullanımını jitem ile özdeşleştirerek gayri meşru, gayri insani ilan etmeye yönelik bir propoganda operasyonu başlatmaya çabasında.

    bu kişinin geçmişini habur'da teslim olan teröristlerin avukatlığını yapmasını, kck davalarındaki avukatlığını, wikileaks belgerinde ortaya çıkan abd ajanlığına ilişkin bilgileri, derin abd devletiyle bağlantılı kuruluşdan aldığı ödülü, ödül töreni sırasında yaptığı türkiye'yi haksızca suçlayan konuşmasını, pkk'nın yayın organlarında programlara çıkmasını, terörist cenazelerine katılmasını, üniter devlet yapısını yıkmaya yönelik atatürkçülük ile taban tabana zıt anayasa değişikliği önerilerini vs. bilmesek buradaki aptal kampüs solcuları gibi ne olmuş milletvekili olarak insan hakkı ihlallerine dikkat çekmeye çalışıyor aptal faşistler diye zırlardık ama bu seviyede bir aptallığa ulaşmak bu romantik solcu bozuntularına has bir durum.

  • 22. yapmadığı ameliyat için 50 bin tl alan doktor

    inanılmaz olay tabii ki türkiye'de gerçekleşti.

    annesinin bel fıtığı ameliyatı için doç.dr. cahide topsakal'a 50 bin tl ödeyen ve ameliyat günü alan mağdur hasan acar, ameliyat gününden birkaç gün önce annesi vefat edince ödemiş olduğu parayı geri istedi. ve olaylar gelişti.

    yapmadığı, sadece gün verdiği ameliyat için 50 bin tl alan doktor, önce aileye bu parayı iade edeceğini söylemiş sonra da avukatı vasıtasıyla “inceleme ve tetkikler sonucunda hastanın ameliyat olamayacağı anlaşılmıştır. bu nedenle kendisinden ameliyat parası alınması söz konusu değildir.” diyerek suç duyurusunda bulunmuş.

    inanılır gibi değil.

    http://www.yenisafak.com/…-parasini-iade-et-2790617

    edit 1: isim düzeltildi.
    edit 2: mağdur olan taraf arkadaşımdır. olay yargıda. eğer mahkeme aşamasında sıkıntı olmayacaksa whatsap konuşmaları da yayınlanabilir. hukukçu arkadaşlar bilgilendirirse iyi olur.
    edit 3: haberin yeni şafak gazetesinde yayınlanmasının nedeni ne yazık ki başka gazetelerin dönüş yapmamasındandır. bu olay birçok haber kaynağına gönderilmiştir.
    edit 4: bu başlık saygın ve değerli bir meslek grubu olan doktorları yermek, hırpalamak için açılmamıştır. her meslek grubundan mesleğini kötüye kullanan kişiler çıkabilir.
    edit 5: hukukçu arkadaşların verdiği bilgiye göre whatsap yazışmaları delil olduğundan yayınlamamız sıkıntı çıkarabilirmiş.
    edit 6: "doktorun dolandırılmadığı ne malum?" yorumu yapan arkadaşları da kendi vicdansızlıklarıyla başbaşa bırakıyorum. yani düşünüyorum da, bir insan hem annesini kaybedip hem de doktoru kazıklamaya nasıl kalkışabilir ki? kendi acısına mı yansın dolandırıldığına mı?

  • 23. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    sıkılan, konuşmak isteyen gelebilir.

    http://ribony.com/johnmurdoch

  • 24. zafer çağlayan hakkında tutuklama kararı verilmesi

    bilmeyenler için türkiye bm'nin yaptırım kararlarına zaten uyuyordu. uymadıkları, abd'nin iran'a karşı tek taraflı uyguladığı ek yaptırımlar. bu da siyasi bir konu en nihayetinde. yani müttefikiniz (abd'den bahsediyorum, hala karıştıranlar varsa) karşı kamptaki (rusya liderliğindeki takım) ülkelerden birine karşı bir mücadele veriyor, burada siz bağımsız bir ülkeyseniz sizi kimse o mücadeleye katılmaya zorlayamaz. hukuken bu durum böyle, fakat siyaseten de abd sizden bunu isteyebilir, bu desteği vermezseniz o da siyaseten gerektiğinde (atıyorum, kıbrıs konusunda rumlara destek vererek) size çizik atabilir. normalde senin bakanını veya hükümetini "hukuken" sorumlu tutamaz.

    bu yüzden ben devletin başında olsam belki başka bir şey yapardım, ama x hükümetini de abd ile neden ayrı politika izledi diye suçlamam. bağımsız bir ülkeysek bu bizim dış politika tercihimiz. kendi adıma türkiyenin iran ile doğalgaz ticareti yapmasından rahatsız olmuyorum.

    fakat durum bundan ibaret değil. şundan ötürü. türkiye "ben bağımsız bir ülkeyim, bm yaptırımlarına uyuyorum, abd'ninkilere ise uymak zorunda değilim, en ucuz doğalgaz irandaysa gider oradan alırım, yaptığım uyuşturucu, silah vs ticareti değil, normal bir iş" deseydi, sonra da ticaretini açıktan yapsaydı ahlaken sorunlu durumda olmazdık.

    ama o noktada değiliz. etkili ve yetkili kişilerimiz bu ticarette milyarlarca dolarlık para transferi için rıza zarrab gibi ilişkileri karanlık bir adama el altından ve gizli bir görev vermişler, yani her ne yapılmışsa (kamuoyu olarak maalesef yeterli ayrıntıya sahip değiliz ama, buradan da anlıyoruz ki) göğsünü gere gere yapılacak bir iş değilmiş. ve asıl sorun şu ki bu işleri yaparken de parayı "sistem içine sokmak" için oradan altın alıp, burada bozdurup, şurada euro'ya çevirip, oradan dubai'ye gönderip, oradan, dolara çevirip, oradan bilmemnereye göndermek gibi 500 tane alengirli yoldan gidilmiş. ne için? paranın izini kaybettirmek için. ve bilin bakalım, sonuç ne olmuş? amerikan finansal sisteminin içinden de parayı geçirmişler, dolara vs de çevirmişler, hatta yanlış hatırlamıyorsam bu tür bir sebeple ziraat bankasının new york şubesini de abd'de uyarıp müfettiş gönderdiler. kara para meselesiyle ilgili usulsüz işlemler sebebiyle.

    işte bu tip bir şey yapınca da abd de diyor ki, sen benim ülkemde, benim finansal sistemimde benim kara para aklama olarak gördüğüm işleri yapamazsın. nitekim abd olaya müdahil olma imkanı kazanıyor ve zafer çağlayan için tutuklama kararı çıkarabiliyor. yani olayı siyasi bir tercih değil, kendisine karşı işlenen bir suç formuna sokabiliyor o noktada.

    aslında hepimizin kullandığı kredi kartları, visa master bunlar bile en sonunda amerikan sisteminin parçaları. iban sistemi kendi kendine kurulmadı, buna birileri önayak oldu. bütün bu entegrasyonlar yapılırken sisteme dahil olan her banka girişte sözleşme imzalarken her şekilde kara para ile mücadele anlaşmalarına da imza koyuyor. uluslararası finans sisteminde kara para ile mücadele sistemine bir yerde takılmadan iz bırakmadan ve abd'ye yakalanmadan hareket etmeniz şekil a'da olduğu gibi imkansız aslında. işte o zaman abd de müdahil oluveriyor, diyor ki bu olay iki ülke arasında değildir.

    eğer doğalgaz karşılığı paraları altına çevirip, altın külçelerini kamyonet arkasında van'dan iran'a götürüp boşaltsaydık çok daha temiz bir iş olabilirdi. ama yaptığımız bu değil, demek ki olay bundan ibaret değil.

    daha kolay anlaşılması için şöyle söyleyeyim. afyonda haşhaş ekip eroin üretip iran'a kamyonla gönderirseniz bu ticarete kimsenin karışamayacağını belki iddia edebilirsiniz. ama afyon'da haşhaş ekip eroin üretip sonra izi bulunmasın, izi kaybolsun diye bunu gemiyle önce dubai'deki bir limana, oradan uçakla new york'taki bir gümrüğe gönderseniz, gümrükte yakalanmadan geçseniz, oradan kamyonetle nevada'ya, oradan chicago'ya, oradan uçakla iran'a falan göndermek gibi işlere kalkışsanız ve sonra abd bu eroinin izini sürüp nevada'da bir kontrolde yakalasa, "biz onu iran'a gönderecektik, abd'yi ve uluslararası yasaları ilgilendirmez" diyebilir misiniz?

    bütün bunlara ek olarak zafer çağlayan ve başka bakanlarla ilgili bu konuda yolsuzluk iddiaları var ve bunların üstü kapatıldı türkiyede. ama masumdurlar diyebilmek mümkün değil. yani olay göğsümüzü gere gere yaptığımız bir dış politika tercihi değil. öyle olsa savunalım. ama ortada ne mantıkla yapıldığını bilmediğimiz bir kara para aklama işi ve rüşvet vs var, hoş olmayan işler döndüğünü anlamak zor değil. demek ki bu konu, bir şekilde türkiye vatandaşlarının da aleyhine öğeler içeriyor ki, üstü kapatılmış.

    kısacası, türkiyenin iran'dan doğalgaz alıp bunların parasını ödemesinde hiç bir sakınca görmüyorum. ama müttefikin olan abd (=dünyanın en güçlü ordusu ve ekonomisi) bu konuda rahatsızsa bunu siyaseten iki defa düşünmen de gerekebilir. ve abd, kendisiyle beraber hareket etmeyen ülkeleri, kendisiyle beraber hareket etmeye zorlamak için bu konuda vereceğin açıkları teknik imkanlarla izleyip bulup kullanıp seni çok zor duruma düşürebilecekse (şekil b) gizli kapaklı ve rüşvetli yollardan bu olayı aşmaya çalışmak sadece kendi başına bela açman demektir.

  • 25. ismi ya da konusu hatırlanmayan filmler

    sadece film ismi öğrenmek için mesaj kutusunu açanlara yardım edilmemesi gereken filmlerdir. vay m.k. beyimiz lütfetmiş de mesaj kutusunu açmış. bilen varsa da yazmasın lan.

  • 26. oğuzhan özyakup

    nokta paslarının yanı sıra ani göt etmeleriyle de ünlü topçudur.

  • 27. nez'in sakın ha klibiyle ulusal tv'de joi vermesi

    2000'li yılların en büyük trolüdür ve fark etmesi gereken merciler (rtük gibi) üzerinden yıllar geçmesine rağmen bunun farkına varamamıştır. şarkı sözlerinin erotik, klibin de seksi bir kayıt olduğunu herkes biliyor zaten ama sözlükte veya herhangi bir online mecrada söz edilmemiş bir gerçek ile sizleri aydınlatacağım. yıllardır içimde tutuyorum artık yeter, toplanın.

    öncelikle joi'nin ne olduğunu bilmeyenler için açıklayalım. joi, yetişkin film sitelerinde bir kategoridir. açılımı jerk off instructions'tır. bu kategoride genellikle soft kayıtlar olur ve genellikle bir veya birden fazla kadın oyuncu kameraya bakarak talimatlar verir. siteye girme amacınız doğrultusunda, hedefe ulaşmanız için size yardımcı olur. (merak edenler detaylı bilgi için şu tarafa gitsin, biz devam edelim.)

    şimdi efendim bu ablamız, nez başlığında da sayfalarca tartışıldığı üzere, türk erkeğini bir dönem televizyona kilitleyen ve sayfaları yabıştıran nevi şahsına münhasır bir yetenekti. sakın ha adlı şarkısı ve klibi kral tv'de dönmeye başladığında neler olup bittiğini, o döneme ergenlik yıllarında şahitlik edenlere sorun anlatsın sabahlara kadar.

    önce şarkıyı açıyoruz.

    - ilk 3 dakikanın sıradan bir 2000'ler başı şarkısı gibi seyrettiğini görüyoruz. aslında şarkı üçüncü dakikada bitiyor olması lazım normal şartlarda, ortalama bir şarkının uzunluğunun 3, hadi bilemedin 3 buçuk dakika olduğunu göz önünde bulundurursak.
    - bu ilk bölümde "az mı çektirdi bana" gibi yem şarkı sözleriyle yaşıt ergen arkadaşa bakıp "ehüheheühe" dedirtiyor. "oh, come on" naraları ve inlemelerle seyircinin beynine çeşitli sinyaller gönderip ikinci kısma mental olarak hazırlıyor.
    - ha bir de bol bol popoya doyuyor gözler. o günleri özlemle yad ettiriyor (hala).

    ne oluyorsa 2:45'teki oryantal performansından sonra oluyor, bir anda gidişat değişiyor.

    - öncelikle şarkının dili değişiyor.
    - ingilizce olarak "benim adım nez" diye giriş yapıp, "beni hisset, dokunma, sadece izle" gibi komutlar veriliyor.
    - sadece izle kısmını üstüne basa basa tekrarlıyor. bu esnada izlemek dışında hiçbir şey yapılmaması konusunda ısrarcı. tıpkı joi videolarda olduğu gibi. (bunu biliyor olmam tamamen genel kültür. yoksa zamanında meraktan seyrettiğimden değil.*)
    - 4:00 itibariyle "1, 2, 3... hazır mısın!?" diyerek izleyiciye harekete geçmesi için izin veriyor ve klip birden hızlanıyor. dans hareketleri sertleşiyor, kamera pan ve tilti falan siktir ediyor, zoom in-out'lar kontrolden çıkıyor ve sonsuz bir karmaşanın içine çekiliyoruz.
    - nez, "kameraya" daha öncekinden çok daha fazla kimlik yüklüyor, 4:30 sonrası iş çığrından çıkıyor ve nefes aldırmayan bir tempo artarak devam ediyor.
    - seyircinin, konuyu kapatması için ekstradan bir dakika veriliyor ve klip bir rahatlama sesiyle son buluyor.

    ve dostlar bütün bunlar bir (hatta birkaç) ulusal televizyon kanalında yayımlanıyor, aylarca. (şikayetçi değilim, yanlış anlaşılmasın. fark edilmediği için diyorum.) klip ile ilgili bin civarı şikayet yağıyor ama kurul, nez'in klibini sakıncasız buluyor. (zamanında yapılan ilgili ntv haberinin, google ön bellek bağlantısı.)

    az önce "nez ve joi" kavramları internette birlikte daha önce işlenmiş mi diye ararken daha da ilginç bir şeyle karşılaştım.

    asıl bomba geliyor... nez'in köpeğinin adı "joi" sevgili okur.

    işte bu da 2007 yılında joi adlı golden retriever cinsi köpeği ile ilgili haber. (10 yıldır yerinde duran link uçarsa diye ekran görüntüsü aldım, duruyor kenarda.)

    öyle işte. işim yoktu, evet.

    edit: imla.

    edit 2: bu entry için bir entry'm ile ilgili şimdiye kadar hiç almadığım kadar mesaj aldım. tebrik eden var, joi ile ilgili ayrıntılı bilgi isteyenler var. "aydınlanma" için utanmasa hesap numaramı isteyecek bazı yazarlar "ehüheheühe".

  • 28. çirkin bir kadını güzel bulan erkek

    descartes ne zaman şaşı bir kadın görse küçük bir heyecan yaşarmış. oturmuş bunun üzerine düşünmüş ve küçükken ilk aşkının öznesinin şaşı bir kız olduğunu hatırlamış. sonra da şöyle demiş bu durumla ilgili,

    "so if we love someone without knowing why, we can assume that that person is somehow similar to someone else whom we loved before, even if we don't know precisely how."

    yani çirkin diyorsunuz da kime göre neye göre? aç bakalım eski defterleri, iyi bak. çirkin diye nitelediğiniz o kişi nereye dokunmuş zamanında?
    ya yaaaa

  • 29. starklar o soğukta nasıl çamaşır kurutuyor

  • 30. volkan demirel

    100 metreden ofsaytı gördü ama kerimin füzesini göremedi ayı hahahahah.

  • 31. şu anda çalan şarkı

    i'm going slightly mad - queen
    edit: imla

  • 32. rusya'da erkeğin aşırı değerli olması

    kadın nüfusunun erkek nüfusundan yaklaşık 10 milyon fazla olduğu bir ülkeden söz ediyoruz.

    bunlara (erkeklere) çeçenler, tatarlar, dağıstanlılar, azeriler, ermeniler, gürcüler de dahil. bunlar da rus toplumunda pek çok diğer toplumda azınlıkların olduğu gibi ikinci-üçüncü sınıf insan olarak görülüyorlar. ekonomik sınıf olarak da ruslara kıyasla daha alt seviyede olmalarının bunda etkisi büyük olsa gerek.

    savaşlarda ciddi sayıda insan (çok önemli oranda erkek) kaybetmiş bir ülke rusya.

    şu halde 10 rus kadını için, 6-7 rus erkeği gibi bir oran ortaya çıkabilir.
    bu 6-7 rus erkeğinin ise belki 1 veya 2 tanesi eğitimi ortalamanın üzerinde, sorumluluk bilinci az da olsa gelişmiş adamlar. orta gelir tuzağının cinsel tatmin başlığındaki halini yaşıyor bu insanlar şu anda. dünyanın 1 numaralı doğalgaz, 2 numaralı petrol ihracatçısı ülkesi. bütçesi fazla veren güçlü bir devlet var. ve durumları bizden birazcık daha iyi olan ancak yine de yoksul bir halk (evet biz de yoksul bir halkız, günaydın).

    dolayısıyla erkek aşırı değerli, doğru.

    ancak hangi erkek?

    avm'de tuvalet temizleyen çekik gözlü 45 yaşındaki özbek said değerli değil.

    metroda çöpleri süpüren 30 yaşındaki şupaşkarlı çuvaş mihail de değerli değil.

    gece parkta 3-5 serseri arkadaşıyla içip içip sarhoş bir biçimde eve gelen, bir oyuncak mağazasında güvenlik görevlisi olarak çalışan moskovalı rus vladimir, yukarıdakilerden daha değerli, evet. cinsiyetler arası nicelik farkı sebebiyle anatoly hiç boş kalmaz. sürekli sevgilileri olur. terk eder, terk edilir. ancak boş kalmaz. kadınlar -ki azımsanmayacak bir kesimi fedakar ve sorumluluk bilinci yüksek- bunun gibi adamlarla biraz da yokluktan birlikte olup onları biraz adam etmeye çalışırlar.

    dolayısıyla zort lojistik firmasının insan kaynakları departmanında çalışan beyaz yakalı ortalama görselliğe sahip emre, bu üçünden de daha değerlidir. onun değeri de moskova'da farklıdır, krasnodar'da farklı, barnaul'da farklı, irkutsk'da farklıdır.

    buna aşırı diyor olmamızın sebebi beyaz yakalı emre'nin orada buradakinden daha değerli olması aslında. bir de kendi değeri karşılığında elde edeceği kadının değeri bizim kadına dair değer kriterimiz güzellik temelli olduğu için çok değerli olması.

    yani biz emre'ye 100 üzerinden 50 puan veriyoruz. karşılığında ortalama güzellikte bir kadın ile, muhtemelen yalnızca evlilik kartını oynayarak birlikte olabiliyor emre. çünkü evlilik kartını oynuyor olması kendi değerini 50'den 60'a çıkarıyor toplum gözünde. dolayısıyla görsel güzellik bakımından -ki temel değer kriterimiz de zaten bu- yine 100 üzerinden 50-60 aralığında bir değer biçtiğimiz bu değeri ile ancak bunu satın alabiliyor. oysa rusya'da emre'ye 100 üzerinden 90 puan veriliyor. hem sayısal bir erkek eksikliği var, hem de mevcut erkeklerin kendini geliştirme gereği/ihtiyacı duymamasından ötürü niteliksel bir farkı da söz konusu. bakın burada emre'nin görsel değerine hiç girmiyorum bile. emre'ye orada 90 puan veriliyor. evlilik kartını oynadığında bu değer belki 95'lere çıkıyor. karşılığında görsel güzellik olarak 85-90'lık birini elde ediyor.

    bizim değerlendirmemize göre (!) 85-90'lık kadını burada elde edebilmesi için kişinin thor olması gerekliliği mi aşırı yoksa rusya'da erkeğe verilen değer mi aşırı? sorulması gereken budur.

    işte bu yüzden gördüğünüz tüm kıro kamyoncuların/tırcıların bile inanılmaz güzellikte rus/ukraynalı/belaruslu/moldovalı sevgilileri olabiliyor. bir adama bak, bir de yanındaki kadına bak diyor olma sebebiniz temel olarak erkeğin bu alışverişi kendisi için diğerinde daha avantajlı bulması.

    aynı ekonomik güce sahip iki ülkeden vergi oranı daha düşük olanda daha fazla sayıda lüks araç olmasından farklı değil bu durum. emre'nin yaptığı, türkiye'de ancak ve ancak 750.000 tl'ye alabileceği lüks aracı -ki bizim lüks araç değerlendirmemiz bu örneğe göre belki de sadece kasasının şıklığı-, rusya'da 100.000 tl'ye alıyor olması.

    araç orada aşırı ucuz değil, burada aşırı pahalı.

  • 33. fenerbahçe

    8 numaraya transferi yine boş geçmiş takım. ekici'nin ne olacağı belirsiz, adam kaç aydır yok. dönse yine sakatlanmayağı meçhul bir adam. elif'in lisansı yok zaten çocuk daha pişecek. kaç transfer dönemi oldu lan şuraya net bir adam alamadınız. sizin yapacağınız işin amk.

  • 34. diz çökerek evlenme teklif eden erkek

    siktirsin oradan piç dediğim erkektir.
    kadın diz çöksün evlenme teklif etsin.
    bi bakıyorsun eşitlikçi, feminist, vs vs, hepsi de erkeğe diz çöktürme peşinde.
    diz çöken erkek özgürlüğünden vaz geçmenin ilk adımını atmıştır.
    hayatı boyunca da dizlerinin üzerinden kalkamayacaktır.

  • 35. tecavüzcüye hapiste tecavüz

    bu durumda tecavüzcüye tecavüz eden de tecavüzü hak etmiş olmuyor mu?

  • 36. beşiktaş

    ve transfer sezonu sona erdi. sınava girmeden önce herkes son bir kez notlarına baktı ve notlar kapatıldı. şimdi sınav zamanı. her takımın kurduğu kadroları ve bu kadrolara ödenen toplam ücretleri güncelleyelim. beşiktaş'ın politikası da böylece daha net şekilde anlaşılacak.

    beşiktaş :

    fabricio ramirez (bonservissiz)
    gökhan gönül (bonservissiz), pepe (bonservissiz), dusko tosic (bonservissiz), adriano correira (2,3 m. €)
    oğuzhan özyakup (500 bin €), atiba hutchinson (bonservissiz)
    ricardo quaresma (1,2 m. €), anderson talisca (2 m. € kiralama ücreti), ryan babel (bonservissiz)
    alvaro negredo sanchez (2,5 m. €)

    beşiktaş'ın standart 11'ine harcadığı para : 8,5 m. €

    yedekler : tolga zengin (2,75 m. €), matej mitrovic (4,2 m. €), atınç nukan (bonservissiz), caner erkin (750 bin €), necip uysal (bonservissiz), tolgay arslan (450 bin €), orkan çınar (450 bin €), jeremain lens (1,5 m. €), gary medel (2,5 m. €), cenk tosun (bonservissiz)

    beşiktaş'ın 2017-18 kadrosunun toplam masrafı : 21 m. €
    beşiktaş'ın kadro değeri : 127,10 m. €

    galatasaray :

    fernando muslera (6,75 m. €)
    mariano (4 m. €), maicon (7 m. €), jason denayer (500 bin € kiralama ücreti), iasmin latovlevici (550 bin €)
    tolga ciğerci (3 m. €), fernando (5,25 m. €)
    sofiane feghouli (4,25 m. €), younes belhanda (8 m. €), garry rodrigues (3,5 m. €)
    bafetimbi gomis (2,5 m. €)

    galatasaray'ın standart 11'ine harcadığı para : 45,3 m. €

    yedekler : cédric carrasso (bonservissiz), serdar aziz (4,5 m. €), ahmet çalık (2,5 m. €), martin linnes (2 m. €), nigel de jong (bonservissiz), selçuk inan (bonservissiz), yasin öztekin (2,5 m. €), sinan gümüş (bonservissiz), badou ndiaye (7,5 m. €), eren derdiyok (4 m. €)

    galatasaray'ın 2017-18 kadrosunun toplam masrafı : 68, 3 m. €
    galatasaray'ın kadro değeri : 112,60 m. €

    fenerbahçe :

    volkan demirel (bonservissiz)
    mauricio isla (bonservissiz), luis neto (1 m. € kiralama ücreti), martin skrtel (6 m. €), hasan ali kaldırım (3,75 m. €)
    josef de souza (8 m. €), mehmet topal (4,5 m. €)
    nabil dirar (3,5 m. €), giuliano (7 m. €), mathieu valbuena (1,5 m. €)
    roberto soldado (5 m. €)

    fenerbahçe'nin standart 11'ine harcadığı para : 40,25 m. €

    yedekler : carlos kameni (bonservissiz), şener özbayraklı (1,63 m. €), roman neustädter (bonservissiz), ismail köybaşı (bonservissiz), ozan tufan (7 m. €), alper potuk (7,25 m. €), mehmet ekici (bonservissiz), aatif chahechouhe (bonservissiz), vincent janssen (? m. € kiralama ücreti), robin van persie (6,5 m. €)

    fenerbahçe'nin 2017-18 kadrosunun toplam masrafı : 62,63 m. €
    fenerbahçe'nin kadro değeri : 102,95 m. €

    sanırım anlaşılmıştır. beşiktaş'ın yönetim mantalitesi artık budur. size beşiktaş 10 sene üst üste şampiyon olur filan demiyorum. illaki şampiyonluk kaybedeceğiz. ama bu yönetim kafasıyla gelecek beşiktaş'ın. son 3 transfer sezonunda kâr ediyoruz ve kadromuzun üzerine koyuyoruz.

    özellikle ilk 11'e harcanan para çok önemli. beşiktaş'ın 8,5 m. € harcanmış. iki rakibimizin de standart 11'inde 8 m. €'ya alınan iki oyuncu var. beşiktaş'ın geçen yıl şampiyon olan kadrosunun toplam satın alma ücreti, toplam 26 puan fark attığımız rakiplerimizin birer oyuncularına denk geliyor.

    beşiktaş'ın 2 yıl üst üste şampiyon olmasından çok beni bu tablo mutlu ediyor. gelecek bizim. bir dünya kulübü olma yolunda beşiktaş. zafer bizim oldu, oluyor, olacak.

  • 37. beşiktaş taraftarı

    tarihlerindeki en büyük golcülerinin formasını giyip, gururla sokağa çıkamayan tarihini siktiklerime ayar vermekte beis görmeyen taraftar.

  • 38. 8 eylül 2017 rafael nadal del potro maçı

    juan martin del potro ilk seti kazandı. o sette nadal'a göre daha iyi oynadı. daha iyi servis attı, forehand'i balyoz gibiydi, backhand'inde hata yapmadı. ancak kendisine seti getiren servis kırma puanı biraz da şansla fileden seken bir toptu.

    ilk setin son oyunundan itibaren sahada rafael nadal'dan başka bir isim yoktu. nadal mı çok iyiydi, del potro mu çok kötüydü sorusunun cevabı insanların kişisel tercihlerine ve taraftarlıklarına kalacak. ancak rafa ilk setin sonundan maçın sonuna kadar sahada sanki tek başına gibiydi.

    nadal'ı tenis tarihinin en büyük isimlerinden biri yapan kariyeri böyle "soru işareti" maçlarla dolu. nadal ile oynayan rakipler sıklıkla böyle "anormal düşüşler" yaşıyor. nadal'ı yenmek için gereken mükemmellik seviyesine ulaşmak ve onu 3-4-5 set boyunca korumak o kadar zor ki, kaybeden taraf hep "ben daha iyi oynayabilirdim" sanıyor. oysa bu çok zor, hatta imkansız.

    nadal del potro'yu eledi. sanırım kimse "del potro bu maçta daha iyiydi" demeyecektir. del potro'nun neden roger federer karşısında (artık her ne kadar 36 yaşında da olsa) bu kadar iyiyken nadal karşısında çaresiz göründüğü konusu da üzerinde düşünülebilir bir mesele. yorgunluk elbette bir faktör, ama bir teoriye göre teniste tek amaç rakibine vurmak istemediği vuruşu vurdurmak. bu alanda da nadal'dan iyisi belki tenis tarihinde yok.

  • 39. jose ernesto sosa

    eşi istanbul'da yaşayacaktır.

    bence van persie'nin tam tersi olacak. robin istanbul dışına çıkmıyordu. jose de 5 istanbul takımı var onlara gelir, daha kupa falan da var.

    trabzon'daki maçlarda da 2 kırmızı kart, birkaç hafta sakatlık, bana hava değişim yazın derken hop askerlik bitti.

  • 40. maço erkeklerden hoşlanan kadınlar

  • 41. batuhan karadeniz

    zamanında beşiktaş altyapısından çıkan bir arkadaşım vardı. bu portekiz çetesi beşiktaştayken çıkmıştı a takıma, sonradan kiralık miralık derken devam ediyor futbol hayatına.

    bu batuhan da o zaman sivasa gidecek sivasta da rıza çalımbay görev yapıyor. arkadaşın bana anlattığına göre o zamanlar buna baya teklifler geliyor süper lig klüplerinden. abi herif tam manyak bi şey, rıza çalımbay arıyor, ne var lan rıza diye açıyor telefonu demişti çocuk bana asdasd.

    aynı çocuk bana abi bu bebeyle (o zamanlar manudan kiralanmıştı galiba bu adam) biz otele karı çağırdık, bebenin siki diz kapagına kadar geliyor amk karı korktu görünce kaçıp gittiler demişti. bunu niye anlattım bilmiyorum yalnız, bebe reyizin hakkını vermiş olalım dedim.

  • 42. ilber ortaylı'nın ilginç evlilik yorumu

    (bkz: hayati paylasmayi bilmiyorlar)

    cok dogru valla adam gercekci, adam yuruyen mantik. tam olarak benim kafadan...

  • 43. soyadı şehir ismi olan kişiler

    nasıl aklımıza gelmemiş. (bkz: alexis texas)

  • 44. 9 eylül 2017 fenerbahçe taraftarının saha terörü

    aziz yıldırım yarın o suyu atan seyirci ile basın toplantısı yapar, volkan babacan su var mı diye sordu, ben de ona suyu attım ama o anda terse dönünce suyu görmedi yoksa ben su isteyen herkese su veren imanlı birisiyim der.

    kurallara göre pasolig muhabbeti olduğu için en kötü tribüne kapama gelebilir ama gelmesini de istemiyorum, sadece bir sahada küfür edildi diye seyircisiz ceza yenip sonra böyle olayları görmek de çok saçma oluyor.

  • 45. alvaro negredo sanchez

    adamın bugün üç asistini yediler.

  • 46. her şey çok kötü gidince sahilde denizi izlemek

    bu sabah gürpınar sahilde çay içerken yaptım bunu.
    beyaz donlu suriyeliler, haşema ile denize giren kadınlardan derdime odaklanamadım amk *

  • 47. suriyeli çocuğu boğan afgan vahşeti

    dünya vahşet liginin şampiyonlar ligi gibiyiz. yerel ligde (suriye, afganistan) vahşet konusunda başarı sağlayanlar ülkemize gelerek kendilerini uluslararası arenada göstermiş oluyorlar.

  • 48. 9 eylül

    yunanistan'da 1922'den 1981'e kadar süren siyasal kargaşanın başladığı gündür.
    9 eylül günü noktalanan kurtuluş savaşı ile ilgili olarak hep türk tarafını inceler ve yunan tarafının politik gelişmelerini gözardı ederiz. halbuki yunan tarafı 1919-1922 arasında oldukça ilginç siyasal gelişmelerle karşılaşmıştır.
    tarih kitaplarımız yunanistan'dan söz ederken hep basbakan venizelos'un adını geçirir. önemli bir siyasal kliğin başlatıcısı olarak eleftarios venizelos, balkan savaşları'ndan beri türk tarafına oldukça zarar vermiş bir politikacıdır. 1919 günü izmir'in işgali kararını alan ve 1920'de yunan kuvvetlerinin izmir ve çevresinden çıkarak ankara'da mustafa kemal öncülüğünde yeniden oluşturulmaya çalışılan türk siyasal varlığını yok etmek için harekete geçmesi emrini veren başbakan kendisidir. ancak 1920'de yunan toplumu artık savaşa ilgisini kaybetmişti. venizelos karşıtı güçler, halkta oluşan savaş bezginliğini kullanarak “savaşa son”, “küçük ama şerefli yunanistan” sloganıyla, seçimlerde venizelos’u devirdi ve iktidara geldi. ancak gunaris başkanlığında kurulan hükümet vaatlerinin tam aksi bir karar alarak yunan kuvvetlerinin anadolu'yu işgal planını büyük bir şiddetle sürdürme kararı aldı. kurtuluş savaşı sürecinde yapılan bütün çatışmalar megalo idea olarak bildiğimiz büyük yunanistan ülküsünü yaratan venizelos zamanında değil, savaş karşıtı söylemlerle iktidara gelen başbakan gunaris hükümeti emri ile yapılmıştır. gunaris'in iktidarının ikinci senesinde, 1922'de 26 ağustos günü başlayıp 9 eylül günü neticelenen türk taaruzu karşısında anavatanına geri çekilmek zorunda kalan yunan kuvvetleri ülkede büyük kargaşaya neden olmuştur. yunan toplumsal bilincinde bu kayip öylesine büyük yer kaplar ki yunanlılar bu olaydan mikra asiatiki katastrofi-küçükasya felaketi- olarak bahseder. savaşın yükünü daha fazla çekemeyen yunan halkının öfkesine ek olarak 1919'da ızmır'in işgal edildiği andan itibaren yunan ordusunun emperyalist hedeflerin aracı olmasına karşı çıkan yunan komünistlerinin haklı çıkmaları sonucu topladıkları büyük destekle ülkede komünist bir devrim ihtimalinin belirmesiyle izmir'in kurtuluşundan 5 gün sonra, 14 eylül 1922 günü atina'da bulunan kurmay subaylar darbe yaparak hükümeti devirmiştir. atina'da 100.000 kişilik kitlesel gösterileri bastırmak isteyen darbe yönetimi derhal bir ihtilal komisyonu kurarak savasta kusurlu olarak gördüğü başbakan gunaris'i, diğer 4 politikacıyı ve anadolu'daki yunan ordularının son başkomutanı olan hacıanesti'yi 15 kasım günü idama mahkum etti. mahkumlar aşâğılanmak amacıyla sırtları idam manasına ters duracak şekilde sandalyelere oturtularak sırtlarından vurularak idam edilmiştir. yunan kralı'nın general olan bir oğlu da idama mahkum olmasına karşın ingiliz hükümetinin ültimatomu sonucu cezası infaz edilmemiştir. idam kararları o derece hızlı ve hukuksuz alınmıştır ki, 26 ağustos 1922'deki büyük taaruz sonrası türk ordusu tarafından savaş esiri olarak yakalanmış olan yunan ordusu başkomutanı general trikopis'in yunanistan'da idam edilmesi tehlikesine karşılık mustafa kemal yunan generalin bir süre daha kayseri'de misafir edilmesini sağlamıştır.
    1922 küçükasya felaketi'nin etkileri yunan toplumundan 1930'ların sonuna kadar silinememiştir. darbeden bir süre sonra tekrar başbakan secilen venizelos 1930'ların sonuna dogru istikrar sağlar gibi olsa da 1939 başlayan 2. dünya savaşı'ndaki italyan ve alman işgali ile yunan toplumu yeni bir kargasaya sürüklenmiştir. savaşın ardından 1980'lere kadar yeniden üstüste darbelerle sarsılan yunan toplumu 1922-1981 arasında sürekli krallık-cumhuriyet-darbe sarmalında yarım yüzyıl geçirmiştir. yunanistan ancak 1981'deki ab üyeliğinden sonra huzura erebilmiştir.
    2010 yılında yunan yargıtayı aldığı bir kararla idamla sonuçlanan yargılamayı hukuk dışı saymış ve idam edilen 6 kişiye itibarlarını iade etmiştir.
    kıssadan hisse: başkalarının savaşını yürütmenin pahası ağır olabilir.
    edit: konu ile ilgili stelyo berberakis ve yorgo kırbaki'nin küçük asya felaketi ile alakalı köşe yazılarına bakılabilir.

  • 49. evliliğe dair acımasız gerçekler

    bekarlar yazmasın diyen arkadaş haklı ama kendisi de kaç evlilik yaptığını yazsın da görelim. 1 kişi ile evlenip 7 milyar insanı aynı kefeye koyacak kadar kafasız bir insanın evliliğini yürütmesi pek mümkün değil zaten.

    adam(!) tek kadın ile evlenmiş ömrü hayatında. o da kezban çıkmış farkında değil. nutuk çekiyor. "evlenince görürsün" diyor.

  • 50. 9 eylül 2017 metro turizm rezaleti

    rezalet puanım: 10/10

    ender rastladığım cidden rezlet olan rezaletlerdendi.
    tabi baş rol oyuncusu metro turizm olunca normal.