Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 9 haziran 2017 gs warriors cleveland cavs maçı

    cleveland cavaliers'ın 86-68 kazandığı maç.

    aa yok lan ilk yarı skoruymuş.

  • 2. istanbul metrosundaki tacizcinin ifşa edilmesi

    haklıyken haksız duruma düşürecek ifşadır.

    fotoğraflarda elini oturduğu yere koymuş uyuyan bir adam ve yanında kadın var. fotoğrafı çeken kişi adamın uyuyor numarası yaparak, parmaklarını hareket ettirmek vasıtasıyla kadını taciz ettiğini ileri sürüyor. fakat tekrar etmek gerekiyor ki biz yalnızca eline yere koymuş, uyuyan bir adam görüyoruz. o telefonda video yok muydu?

    şimdi çıkıp da salakça; tacizciyi mi savunuyorsun diyecekler olabilir. tamam da ben bu adamın tacizci olduğunu nereden bileceğim. ya fotoğrafı çeken kişi ile hasım ise, ya kestiği erkek karşılık vermedi diye manyakça işler yapan biriyse, ya şöyleyse, ya böyleyse...

    sırf kendisinin haklı olduğunu düşünüyor diye, sözüne güvenilir diye var olan kanunlar yerine kendi kanunlarını işleten birileri size de tanıdık gelmiyor mu? en çok eleştirdiğimiz şey bu değil mi?

    dahası adam gerçekten sapık olsa dahi, kanıt olmadığı için fotoğrafı çekip, internete veren kişiyi mahveder. tacize uğrayan kadın inmiş, sen ne halt etmeye kendi kendine iş çeviriyorsun. kadın oradayken bağırıp çağırsana, kadını şikayetçi olmaya zorlasana! yok en olmayacak şekilde çıkmak ve yanlışı yanlış ile çözmek adetten oldu.

  • 3. aybüke yalçın

    doğu'dan kürt bir genç batıya mutlu bir şekilde geliyorsa, batıdan türk bir genç doğuya allah'a emanet gidiyorsa. faşist olan biz değiliz. (ilber ortaylı)

  • 4. metrobüste uyuyan suriyeli çocuğa yer veren amca

    benim en çok takıldığım nokta kadının çocuğa geleceğin suçlusu demesi. peki soruyorum size gelecekte o çocuk gerçekten suçlu olsa onun suçu mu ? baksanıza birileri tarafından kaderi çoktan çizilmiş. daha küçücük yaşında birileri tarafından toplum dışına itilmiş. kimse onu düşünmüyorken, kimse onun için uğraşmıyorken, kimse onu sevmiyorken neden düzgün bir insan olmaya çalışsın? siz olsanız çalışır mıydınız ?

    kendi küçüklüğümü hatırlıyorum. ufak sayılabilecek olayların bende nasıl iz bıraktığını. bazı küçük şeylerin hala yaşadığım psikolojik sorunlara yol açtığını. mutlu bir çocuk olsam da sevilsem de küçüklüğümden kalan yaralarımı. o çocukları düşünüyorum. her yanları yara. onların ruh sağlığını düşünen var mı ? o çocuklar eğitim alamıyor, çevrelerinde örnek alacak kimse yok, daha küçücükken toplum dışına itilmiş. düşünün o yaşlarınızı. aklınız başınız oyunda yaramazlıkta değil miydi ? bir oyuncak için saatlerce yalvarmadınız mı hiç? bir de o çocuğun bitkin surat ifadesine bakın. bir çocuğa değil ancak hayattın onu yorduğu bir yetişkine ait olabilecek bir surat. o surattaki çalınmış çocukluğu düşünün. gülmeyen gözlerini düşünün.

    her metrobüse bindiğimde bir sürü suriyeli çocuk biniyor. daha geçen bindi birisi geldi sarıldı para almak için. yaşını sordum 8 dedi. okumayı, yazmayı, çocuk şarkılarını öğreneceği yaşta nasıl dilenileceğini, kendini nasıl acındırıp da para kazanacağını öğreniyor. yanında kardeşi vardı 6 yaşındaymış. ne yapayım ben o çocukların üzgün suratlarını güldürmek için. çoğu zaman kalbimin acısından, vicdan azabından çeviriyorum yüzümü görmemek için. ben de onları toplum dışına iten kalabalığın bir parçası oluyorum. allahım o kadar çoklar ki. alsam hepsine sarılsam. hepsini bassam kalbime. ışıklarda dilenen kadının hiç umursamadığı yolun kenarında arabaların yanında yürüyen 3 yaşlarındaki çocuğunu mesela. çeksem alsam arabama. güzelce bi yıkasam, giydirsem , saçlarını tarasam, örsem. türlü türlü oyuncak alsam diye düşünüyorum.

    benim kalbim dayanmıyor. sizin nasıl dayanıyor. hiç çocuk olmamış gibi minicik bir çocuğa nasıl bu kadar öfke dolusunuz? empati duygunuzu vicdanınızı nerede kaybettiniz?

  • 5. güvenparkta polis ile dolmuşçuların kavgası

    polisin yaptığı da doğru bir davranış değil fakat ulan bu minübüsçüleri böyle cesaretlendiren nedir amk bizim ülkemizde.

    adamlar polise kafa tutuyor. hiç sorun değil yani. boynuna sarıl, silahına sarıl çok rahat adamlar.

    ama gariban orada hakkını aramak için birazcık toplansa hemen indir copu kafasına değil mi memur bey. bu şehir magandalarına gelince sus pus.

  • 6. binali yıldırım'ın ğ harfini anlamaması

    disleksi diye yutturmaya çalışmayın lan bunu. disleksi falan değil bu. disleksili olanlar kelimelerin nasıl yazıldığını bilirler ama yazarken yanlış yaparlar. "bu kelime nasıl yazılıyor yav, şunun üstüne şapka koyuyor muyduk ehuehueh" falan demezler. bu şahsiyet bildiğin cahilliğinden yazamıyor. sadece cahillik de değil mantıksal problemleri de var. karne günü "başarılar" yazıyor. ulan okullar kapanıyor, öğrenciler tatile giriyor neyin başarı dileği bu? adam her anlamda ofsayt.

    zaten disleksisi olsa çıkıp da tahtaya böyle yazı yazmaya girişmezdi. zaten yazmak zorunda da değildi. ya da illaki yazacak olsaydı da "kusura bakmayın bende disleksi var da yazım hataları yapabilirim." falan diyebilirdi. ama videoda görüldüğü kadarıyla ortada yazı yazmayı doğru düzgün bilmeyen ve bunun ne kadar abes bir durum olduğunun bilincinde bile olmayan cahil bir adam var ve cahil cesaretiyle atılıp yazı yazma girişiminde bulunuyor.

    ben bu adamın proje bir adam olduğunu düşünüyorum. gençliğinden beri bunun gibilerini birileri alıp dalaverelerle böyle üst kademelere getirdiler. yoksa bu adamda hiçbir açıdan itü gemi inşaatı kazanıp, bitirip bir de aynı bölümde yüksek lisans yapabilecek kapasite yok. kesinlikle büyük dalavereler dönmüş.

  • 7. survivor 2017

    finali hak eden iki yarışmacı varsa bunlar ogeday ve serhat akındır. adamlarda hem strateji hemde mücadele var.
    yere göğe sıgdıramadıgınız ademde ise hala parkurlarda yürüyen bir kadını savunup diğer bütün yarışmacıları küçümseme var.

  • 8. 9 haziran 2017 htkp'nin tkp'ye saldırması

    (bkz: http'nin ftp'ye saldırması)

  • 9. 9 haziran 2017 media markt rezaleti

    "bakmadan almam" sloganının aslı nedir.

    media markt : bakmadan almam sloganı aslında müşterilere media markt'ın reklamlar ile sizleri müşterisi yaparsa, ilgili tüm süreçlerde sizi süründüreceğinin gizli bir şekilde itiraf etmesidir.
    slogandaki asıl anlam : bizden mal alırken bakmadan almayın demeleridir. ha keza, kazara bizden sıfır ürün diye aldığınız ürünün 2.el ürün olduğunu anlarsanız, o ürünü iade almayarak sizi müşteri memnuniyetsizliğinin doruklarına çıkaracağız'ın pazarlama jargonuyla süslenmiş halidir.

    anlatacağım olay ile bende media markt kimliğini : "müşteri memuniyeti" adı altında, kurumsal olarak tanımladıkları ama asla yönetemedikleri ve hatta yönetmek için hiç bir çaba göstermedikleri, tüm süreç ve proseslerin de sadece bir balon köpüğü olduğunu ve siz o balona dokunana kadar size güler yüz gösteren sahte suretlerle sizleri kandıran, kendini hem yasa yapıcı ve uygulayıcısı yerine koyan, kapitalist sistemin çarkı olmanın ötesinde sistemin oyun kurucusu olmuş bir markadır

    olay :
    bugün (09.06.2017) saat 18:00 sularında ankara kent park avm de bulunan media markt mağazasında 1 adet #lenovo #yoga 300 #laptop aldım ve vakit kaybetmeden eve geldim. evde poşetlerden ürünü çıkarttığımda ürün kutusundaki bantların maket bıçağı ile açıldığını gördüm ve ürünü açarak kontrol ettim. ürünün fiziksel kontrolün de, ürün üzerinde çizikler ve lekeler gördüm ve anladı ki 0 diye bana satılan ürün ya iade alınmış yada reyonda teşhirde duran kullanılmış üründü.

    bunun üzerine yasalarla korunan, en doğal haklarım olan ayıplı mal ve iade hakkımı kullanmak üzere vakit kaybetmeden mağazaya geri döndün ve aşağıdaki videoda izleyeceğiniz rezalet süreç başlamış oldu.
    mağaza sorumlusuna ürünü belirttiğim sebeplerle iade etmek istediğimi ilettim ve buna karşılık gerekli işlemlerin yapılmasını istedim. lakin sen artık malı almışsın bundan sonra kral biziz modun da : bu mal 0 dı siz yalan söylüyorsunuzun dolandırılarak yanına 3 5 kelime eklenmiş halinde bir hitap ile ürünü geri iade almayacaklarını ve sadece servise gönderebileceklerini söylediler.

    onuda geçtim, hadi sahtekarlık yapacaksın ve 0 diye kullanılmış ürün satacaksın : "yaw akıl patlaması superman" ürünü bir temizle be !!!

    neyse gelelim sonuca. bu olayın böyle basit bir şekilde sonuçlanması ve benim, yapılan bu haksızlığı hazmetmem gibi bir durum kesinlikle olmayacak. her türlü ilgili markanın gerçek değeri ispatı noktasında elimden gelen her şeyi yaparak hakkımı ve olası bu tarz bir durumla karşılama ihtimali olan diğer tüketicileri korumak adına güzel bir sosyal kampanya ile geniş bir kitlenin ilgili durumdan haberdar olmasını sağlayacağım.

    eylem planı.
    10 adet farklı alan adı altında ilgili ve benzer şikayetlerin toplanarak içerik oluşturulması ve media markt ile ilgili tüm popiler keyword lerin metalanması.
    kendi yazmış olduğum gpr bot ile backlink çalışması.
    #facebook, #twitter, #windows live, #linkedın, #ınstagram, #google+, #youtube, #flickr, #tumblr, #reddit, #vimeo, #pinterest ve bilimum sözlüık ortamında vb sosyal paylaşım siteleri üzerinden ilgili oluşturulmuş içeriklerin paylaşımı ve lokal reklam kampanyaları ile içeriklerin türkiye'deki tüketici grup kriterleri (yaş, cinsiyet,şehir, vb) doğrultusunda sponsorlu olarak üst sıralarda paylaşılması.
    google adwords sosyal reklam kaynakları üzerinde oluşturulacak reklam kampanyaları ile ilgili alan adlarının #mediamarkt keyword leri ile yayınlanması.

    sonuç ne mi olacak ?
    bu çalışmalar sonrası alınan pr lar ile internet üzerinden teknolojik ürün almak isteyen vatandaşlarımıza, ben ve benim gibi parası ile rezil olanların #mediamarkt tarafından nasıl mağdur edildiğini göstererek ürün almadan önce bilinçli bir tüketici olmaları ve son bir kez daha düşünmeleri ve asla bakmadan almamaları gerektiğini hatırlatmış olacağım

    2.el oldugunun ispati video

    ürün iadesi icin gidildiginde karsilasilan manzara

    destek icin

    durum güncellemesi

    olay sonrası ilgili mağazanın müşteri ilişkileri birimi ile yapmış olduğum görüşmeler neticesinde, yaşanan olaydan üzüntü duyduklarını ve böyle bir olayın nasıl yaşandığını anlayamadıklarını belirttiler.

    sürecin tatlıya bağlanması adına iade talebimi kabul ettiklerini ürünleri mağazaya geri götürmem koşulunda, iade işlemlerini gerçekleştirdiklerini belirttiler.

    kurumu temsilen benimle görüşen "ibrahim taşyonan" beyin işini layıkıyla yapması ve olmayan müşteri memnuniyetinin tekrar inşası hususunda gösterdiği çabadan dolayı, "şahsı" adına teşekkür ederim.

    olayların bu aşamaya gelmesinden dolayı iade haricinde, ilgili özrün kurumsal olarak yazılı bir şekilde tarafıma iletilmesi isteğimi kendisine ilettim.

    iade süreci ve ilgili kurumsal özür yazısı ile ilgili gelişmeleri de ilgili başlık altında paylaşıyor olacağım.

  • 10. sözlük kadınlarının ben kadınım diye bağırması

    erkeğim diyecek halleri yok.

    ***

    sözlük yazarları çektikleri 31'i anlatırken, sözlükteki kadınlar neden erkek taklidi yapsın.

    ***

    yılmaz özdil boşluğu da koyayım tam olsun...

  • 11. asgari mühendis maaşı

    "endüstri gibi saçma sapan " işte bu sebepten vermiyorlar.milletin ne iş yaptığını bilmeden aldığı maaşı küçümseyene vermesinler zaten

    not:istatistik okuyorum geldi kodumun endüstricisi demeyin.

    edit:genç mühendisler rahatsız

  • 12. bursa anadolu kız lisesi'nde neler oluyor

    ön edit: arkadaşlar biraz uzun ama lütfen okuyun. bu kirli propagandaların lise çağındaki öğrencileri nasıl ele geçirmeye, yozlaştırmaya çalıştığını görün.

    bursa'nın en köklü okullarından biri olan bursa kız lisesi'nde, okul yönetimi tarafından öğrencilere kararlı bir şekilde taciz ve yıldırma politikası uygulanıyor.

    birkaç sene öncesine kadar ismi kız lisesi olmasına rağmen karma eğitim uygulanan bu okulda, 2013 senesinde okulun bütün yönetim kadroları değişmiş, eski müdür yardımcıları bir takım bahanelerle başka okullara gönderilmişti. o yıllarda okulda öğrenci olmam sebebiyle bu olayları yakinen takip etmiştik ancak elimizden bir şey gelmemişti. ancak okul, karma eğitime son verdiğinde okul yönetimi tarafından öğrencilere türlü baskılar uygulandığını öğrendik.

    lafı uzatmadan ismini açıklamaktan korkan bir öğrencinin lodoshaber'e gönderdiği mektubu paylaşıyorum. lütfen ses çıkartalım!

    ...

    “bursa anadolu kız lisesinde okuyan aynı zamanda bursa anadolu kız lisesi pansiyonunda kalan öğrenciyim. okulumu severek ve büyük mutlulukla başladım. iki yıldır da çok mutluydum. fakat bu yıl yeni okul müdürümüzün gelmesiyle huzuru, gülmeyi unuttuk. bize ülkemizin geleceği olduğumuzu söylüyorlar, fakat düşünmeyin, sorgulamadan itaat edin diyorlar. bir yanlışa itiraz ettiğimizde vatan haini oluyoruz. son çare olarak yaşadıklarımızın bir özetini size anlatmayı istedik. sizi, haberlerinizi yakından takip ediyor ve cesaretle bizi anlayabileceğinizi düşündük.

    sorunlarımız okul müdüremiz zehra özbek’in gelişi ile başladı.ilk gün okul kürsü konuşmasında ”kesin sesinizi, terbiyesizler” dediğinde yeni müdür kendi otoritesini bir şekilde kurmaya çalışıyor diye düşünmüş çok dert etmemiştik. fakat bu tür konuşmalar hız kesmeden devam etti.her gün birimiz okul bahçesinde ”terbiyesiz” olarak sınıfa yollanıyorduk. kıyafette kısmı serbestliğe son verildiği söylenir, birimiz düz renk siyah tişört giysek dahi çekilir ,olur olmadık sözler işitiriz.fakat okulda siyah çarşafla, baş örtüsünün rengine göre tunik giyen bir çok arkadaşımız var. bu ayrımcılık bizi rahatsız ediyor. yanlış anlamayın kimsenin ne giydiği bizi rahatsız etmiyor, bizi dışlamaya ayrımcılık yapma çalışmaları bizi rahatsız ediyor.

    biz bu yaşımızda bile bir idarecinin böyle ikide bir yanına üç erkek müdür yardımcısını alarak okulda değil de askeriye de dolaşır gibi dolaşmaları, üzerimizde baskı kurmaya çalışmaları bizi rahatsız ediyor. dersin ortasında bir bakıyorsunuz pat diye müdüremiz geliyor. tamam gelsin hakkıdır diyebilirsiniz, bizi de gelmesi rahatsız etmiyor. ama geliş var geliş var. pat diye geliyor, dersi bölüyor, öğretmen dersi anlatırken beyenmeyip müdahale ediyor, gözümüzün önünde öğretmeni rencide ediyor. dersin ortasında”bu böyle olmaz” ”bunu böyle mi yapıyorsunuz ? ”artık bundan sonra şu şekilde olacak ” gibi cümlelerle derse her zaman müdahele ediyor.sonra o öğretmen öğrenci karşısında nasıl saygı kuracak hiç düşünmüyor. sonra zannedersiniz ki, müdüre hanım tüm branşların uzmanı. gerçi öğretmenleri de seçerek yapıyor bu uygulamasını. bu yaşımızda bile bunu anlayabiliyoruz.

    örneğin atatürk köşesini kaldırtan, ya da her dersin yarısını ak partiye ayıran öğretmenlerimizle hiç sorunu yok. müdüremizin sayesinde siyasetten anlamasak da kim hangi partili kim güçlü bunu anlamış öğrenmiş oluyoruz.

    okul öğretmenlerimizin bir çoğu uzun yıllardır öğretmenlik yapan saygıdeğer insanlar.onlara gözümüzün önünde bu şekilde muamele edilmesi bizleri oldukça üzüyor.bir çok değerli öğretmenimize ”sen bu okulda yetersizsin ” diyerek psikolojik baskı uyguluyor. nöbetci öğretmenimiz sınav öncesi dersine girmeden önce yan sınıfta boş dersi olan bir sınıftan dersle ilgili bir soru sormuş, öğretmenimiz gelip yan sınıftayım beş dakikaya geliyorum dedi. kameradan öğretmenimizin sınıftan çıktığını gördü sanırız hemen denetleme adı altında sınıfa gelip birkaç arkadaşı alıp çıktı. sonra öğrendik ki, öğretmenimizin haklarında ”derste yoktur” diye tutanak tutup arkadaşlarımıza baskıyla imzalatmış. biz öğrenciyiz, küçüğüz diye hiçbir şeyi anlamadığımız görüp duymadığımızı zannediyorlar. halbuki öğrenciliklerini hatırlayan herkes bilir ki, okulda olan biten herşeyi öğrenciler duyar görür, anlar. birçok öğretmenize bu şekilde sesiz çekingen arkadaşlarımızı korkutarak yalanlarla tutanaklar tutturduğunu biliyoruz. bu gidişle seneye bir çok öğretmenimizi göremeyeceğiz diye üzülüyoruz.

    okulumuz sosyal faaliyetler açısından oldukça başarılı bir okul. bursa’nın köklü en eski en tanınmış okullarından. yıl içerisinde çeşitli programlar hazırlar bunu öğretmenlerimize, velilerimize ve arkadaşlarımıza sunarız. keyifle yaptığımız bu faaliyetler bu yıl müdüremizin önümüze çıkartılan engeller yüzünden kısıtlandı ve yapılanlarda da tedirgin ve mutsuzduk. kıyafetlerimizden, sahnede sergileyeceğimiz program metnin içeriğine kadar herşeyi denetliyor ve müdüre hanımın istediği gibi olmak şartıyla yapılıyordu.10 kasım programında ”cumhuriyetimizin kurucusu, başkumandan m.k.atatürk” cümlesini kullanacaksanız programı yapamazsınız diye uyarıda bulunmuştu.

    8 martta kadın skeçlerimizi yapamadık.

    yıl sonu mezunlar gösterisi gösteri olmaktan ziyade birşeyler yapabilmenin onur kavgasına döndü. bursa kız lisesinde kendi içimizde yapacağımız bir etkinlikte bale gösterici yapacak arkadaşlarımız bale kıyafetlerini giymelerine izin verilmediği için gösterisini yapamazken, bir arkadeşımız inanta ağlayarak taytla bale gösterisi yaptı.

    okulumuzun fotokopi ihtiyacı karşılanamazken, neredeyse tüm duvarlar ”15 temmuz” başlıklı panolarla donatıldı. sorduğumuzda ise okullara kırtasiye ödeneği geliyor denildi. sanırız fotokopi kırtasiye ihtiyacı değil (!)

    pansiyondaki sorunlar ise yemeklerin kısıtlanması ile başladı. kahvaltı çeşitlerinin fazla olduğu,(zeytin,peynir,reçel,salatalık bal veya tahin,gününe göre salam veya yumurta) ”israf ” edildiği söylenerek azaltıldı. öğlenki yemekleri akşamda görünce nedenini yemekhane görevlilerine sorduk ”müdüre hanım israf edilmesin dedi ” yanıtını aldık. yemekhane görevlileri bize bunu söylediği için azarlandılar. temizlik personelini kenara çekerek ”eğilip kalkıyorsun biraz daha düzgün şeyler giyisen iyi olur biz bayanız” gibi sözler sarfettiğini bizzat duyduk. artık yemeklerin, çorbaların tekrar tencerelere dökülüp akşam önümüze geldiğini görünce isyan ettik. şikayetler üzerine biraz daha düzelir gibi oldu. aslında pansiyonun müdürü, okul müdür yardımcımız vardı eski yıllarda herşey yolundaydı fakat anlaşıldı ki müdüre hanım pansiyon müdürümüzü sevmiyor. okulda neyden şikayetçi olsak, hemen pansiyon müdürümüze topu atmasından, “o sizi kışkırtıyor, zaten o okul müdürü olmak istiyor diyerek bizleri susturmasından” yorulduk. sanki bizim aklımız yok. pansiyon müdürümüzün de yakında sürüldüğünü duyarsak hiç şaşırmayız. çünkü müdüremizin anladık ki arkası çok kuvvetli.

    bazı veliler milli eğitime şikayetlerde bulundular ama nafile. müdürümüzün yaptıkları hız kesmeden üstelik eskisinden daha da beter devam ediyor.

    ramazan da iftar yemeği verilecek denilerek 20 şer lira istediler. pansiyonda kalan öğrenciler yatılı öğrenciler ve hepsi için devlet ödeneklerini ödüyor. fakat iftarda bağış adı altında para toplandı bu yemek için. halbuki öğrendik ki yemek belediye tarafından gönderilmiş. bir çoğumuz için o yirmi liralar haftalık harçlığımız bizim. bu da yetmezmiş gibi yine de aç kaldık. çünkü müdüremiz çok bilet satmış birçoğumuza yemek yetmedi. buna itiraz edince de vatan haini olduk. özlem abla itiraz ettik aç kaldık çünkü. şerefsizler diye bağırmasına da izmir marşıyla cevap verdik saygısızca kavga mı etseydik. bu chp marşı vatan hainleri diye bas bas bağırdı. aslında eski mezunlar derneğinin de yöneticileri vardı yemekte. onlarla da tartıştılar biz yurda kilitlendik. seneye siz buraya zor gelirsiniz diyerek. her gün her ders zilinde domrayı evrensel müzik o diye dinliyoruz ama aç kalmaya izmir marşı söyleyince vatan haini oluyoruz.

    şuan tam olarak okulda kaç öğretmen soruşturmalık bilmiyoruz. çünkü iki de bir öğrencileri korkutarak tutanaklar tutturulduğunu duyuyoruz.

    dönem sonunun gelmesi ile beraber gece nöbetindeki öğretmenlerimiz, hizmet personelleri işten atıldı. ödeneğin olmadığı söylenerek pansiyonumuz kapatılmaya çalışılıyor.ve bu pansiyonda kalmadığı sürece başka şehirde, kız lisesinde okuma şansı olmayan 184 öğrenci var.

    müdüre hanım bir şikayetiniz varsa buyrun gelin dediği için çeşitli zamanlarda çeşitli konularla kendisine gittik.fakat kendisi dinlemek yerine siz beni suçluyorsunuz, bana iftira atıyorsunuz,öğretmenlerinizin dolduruşuna geliyorsunuz deyip bizleri dinlemedi.bir sorundan bahsedince ”bu okulu ben adam ettim” diyor.yani bizim sorun olarak gördüğümüz şey müdüre hanım için ”adam ettiği” konu oluyor. bir çok arkadaşımız,velilerimiz kendisiyle tartışmak zorunda kaldı. bunlar ne bir kız lisesi müdürüne ne de kız lisesi adına yakışacak davranışlar değil. eğitim huzurumuz kalmamış durumda.

    özlem abla, burası okul burda siyaset yasak diyorlar ama müdürümüz neyin siyasetini yapıyor. bize dayatılan bu siyasete biz boyun eğmek zorundamıyız. biliyoruz, okul müdürümüz, valiliğe, milli eğitime cimere bir çok yere yazıldı. bu yaşta anladık özlem abla, arkasını hükümete dayayan istediğini yapabiliyormuş. peki bu ne kadar doğru. onlardan farklı düşünüp hissedemez miyiz? haberlerde hergün dinliyoruz. fetöcü öğretmenler alınıyor falan diye. yarın işlerine gelinmediğinde yarın eğer devran değişirse değiştiğinde şimdi bu kişilere de akötü mi diyecekler? bu adaletsizlik bizim genliğimizi elimizden alıyor.

    bizim sesimizi duyacak birileri var mı bilmiyoruz. son bir çare size sığındık.

    biz bu ülkenin geleceğiyiz! bu okullar bizim! boyumuzdan yaşımızdan büyük konuşuyor olabiliriz. ama yine de söylemek istiyoruz ki, bu okullar, bu ülke bizim. kimsenin kendi çiftliğiymiş gibi davranmaya hakkı yok ! tarihi kız lisesi önemini yitirmeden birilerinin harekete geçmesini sesimizi duymalarını diliyorum. diyebilir siniz ki siz sadece bir okulda bir avuçsunuz. ama biz inanıyoruz ki bu adaletsizlik birileri sesimizi duymazsa heryere adım adım yayılıyor. veliler çocuklarına sahip çıkmalı korkmadan. biz şımarıklık yapmıyoruz. biz mızmıklık yapmıyoruz. biz boşuna ağlanmıyoruz. geleceğimiz çalınıyor. veliler çocuklarına aman kızım sen sorun yaratma sus diyor. yetkililer duymuyor. bugün belki bir avuç küçük kızlarız. ama çalınan hepimizin geleceği.

    not. size bu mektubu isimlerimizle yazabilmeyi çok isterdik. ama isimlerimiz yayınlandığında öğretmenlerimiz disiplinlik oluyorsa biz kesin atılırız.

    gerçi sizin için illa gerekiyorsa ben yanınıza bile gelebilirim. lütfen bizi duyun.”

    ...

    liseler ve üniversiteler bilim yuvalarıdır. kirli politikalarınızla öğrencilerin üzerinde baskı kuracağınız eylem sahaları değildir.

    şu an tam anlamıyla kapalı kutu olan bu okulda yaşananlara sessiz kalmayın!

    http://www.lodoshaber.com/…-lisesinde-neler-oluyor/

    edit: link eklendi.
    edit 2: olay sol haber portalı'nda.
    http://haber.sol.org.tr/…akhaneye-kilitlendi-199408
    edit 3: söz konusu müdüre soruşturma açıldı.

  • 13. roman okumak boş iş ya diyen tip

    satılan kitap sayısının her yıl yüzde 12 azaldığı ve böyle giderse üç nesil sonrasının dostoyevski'yi tanımayacağı dünyada, sokaktaki canlı bombadan bile daha tehlikeli tiptir.

  • 14. ekşi itiraf

    bugün bir aile ile tanıştım otelde. yurtdışında yaşıyorlar. kısa süreliğine gelmişler buraya. 30'lu yaşlarda engelli bir çocukları vardı. yaşlı annesi bir bebek gibi ilgileniyordu. tanışmak istedim kendileri ile. merhamet mi başka bir şey mi yakın hissettim kendime onları.
    sohbet esnasında konuyu oraya nasıl getirdiysem sebebini öğrendim burada olmalarının. iki çocukları varmış. biri yukarıda bahsettiğim, diğeri de ondan birkaç yaş büyük olan kızları. o da bedensel engelliymiş. iki yıl önce bu otelde nişan yapmışlar kızlarına.daha sonra yurtdışına gitmişler. kızcağız bir trafik kazasında vefat etmiş nişanından iki hafta sonra. onlar da iki yıldır nişan yaptıkları tarihin yıldönümünde otele gelip kızlarının kaldığı odada kalıyorlarmış.
    yaralarını kanattım gibi hissettim hikayelerini dinleyince.
    böyle acıları görünce bizim dert edindiğimiz şeyler toplu iğnenin ucu kadar bile değil. allah sağlık versin, gerisi hiç önemli değil.

  • 15. al arabiya'nın erdoğan tweet'i

    hiç unutmuyorum henüz ortaokulda tarih dersimizde hocamın söylediğini. tarih tekerrürden ibarettir derler siz ona inanmayın. o sözün doğrusu tarih aptallar için tekerrürden ibarettir demişti. ne demek istediğini bu olayla birlikte çok daha iyi anlıyorum. yıllarca, islamiyeti araplara tapmak sanan güruh için nice dersler içermektedir.

  • 16. ramazan davulu geleneği kaldırılsın kampanyası

    aslında çalar saat icat edildiğinde bitmesi gerekirdi.

  • 17. 09.45 ösym kazığı

    gördüğü her kuralı don lastiğine çevirmek isteyen yurdum insanı için sözde kazıktır.

    plan yapmak, hazırlıklı olmak, ciddi davranmak filan hak getire.

  • 18. arda turan'ın özel uçak kiralayıp umreye gitmesi

    hayat işte, biri aptalca bir işten milyonlar kazanıp yaşından büyük adamları döver, üstüne sırf affedilsin diye bok gibi para harcayıp şov amaçlı dini ritüeller yapar, diğeri de atanamadı diye açlık grevine girer, devlet yardım edeceği yerde içeri atar.

    ben böyle adaletin anasını sikeyim, kimse allah mallah demesin.

  • 19. fi

    araca değil,

    pikapa değil,

    kamyonete değil,

    - al şu çantayı amorağa koy.

    (bkz: volkswagen amarok)

    vay davar vay.

  • 20. arapların türk askeriyle dalga geçmesi

    1000 yıllık orduyu bu hale düşürenlerin hiç günahı yok tabi.

  • 21. reşit olma yaşının 15'e indirilmesi

    türkiye'de 21 yaşa yükseltilmesi gerektiğini düşündüğüm durumken 15 yaşa indirmek pek mantıklı gelmiyor bana.

  • 22. volkswagen golf

    tek rakibi arçelik buzdolabıdır. zira kendisi beyaz eşyayı andırmaktadır.
    https://image5.sahibinden.com/…/x5_4303080059he.jpg

    satış rakamlarını verelim de tam olsun.
    a++ segmenti satışları

  • 23. uğur meleke'nin mükemmel arda turan yorumu

    ugur meleke, arda türkiye'nin en basarili futbolcusu,kimsenin elde edemedigi basarilari var lafina tepki göstermis.ridvan dilmen'e de arda'ya da giydirmis.

    --- spoiler ---

    nedir bu hic bir futbolcunun elde edemedigi basarilar ?
    barcelona'da oynamaksa barcelona'da daha önce rüstü recber'de oynadi.uefa avrupa ligi sampiyonluguysa türk klübü kazandi,kazanan bir cok türk var.euro 2008'de arkadaslariyla bir basari elde ettiyse bunun 2002 dünya kupasi var ve her ikisinde de oynayan yine rüstü var.ben anlamadim arda turan'in hic kimsenin elde edemedig basarilari kazandigini,o kendini de öyle pazarliyor 100 yilda bir gelir arda falan.

    en cok milli olan mi? degil,
    en cok golü o mu atmis ? degil

    ortada büyük bir basari yok,euro 2008 disinda bir turnuvaya gidememis milli takim.barcelona'da da kendisi bir basari elde etmedi.ispanya'da nihat kahveci daha basariliydi,hamit,yildiray ve nuri sampiyonlar liginde final oynadi.

    tekrar soruyorum,arda'nin elde ettigi ve baska birinin elde edemedigi basari nedir ?

    --- spoiler ---

    cok saglam bir gömme iceriyor.
    evet arda biz de soruyoruz sen kimsin ? bu neyin havasi?

    burada da linki var.
    https://www.youtube.com/watch?v=wsudiunspee

  • 24. memur maaşları yüzde 432 arttı

    eskiden (tam 2003 yılında) istanbul'un alt gelir seviyeli bir semtinde bir öğretmenin maaşının yaklaşık 6'da biri ile kiralanabilen daire, şimdi 15 yaş daha eski olmasına rağmen 3'te biri fiyatına kiralanabiliyor.

    bu yeterli sanırım. aynı daireden bahsediyorum.

  • 25. sapanla kuş avlamış efsane nesil

    hiçbir zaman beceremediğim, beceremediğimde de üzüldüğüm eylem. şimdilerde iyi ki beceriksiz bir çocukmuşum diye seviniyorum.

  • 26. teknoseyir

    kişisel rahatsızlığım. kendilerini fark ettiğimden beri her gece videolarını izliyorum. izleyemediğim gecenin ertesi günü 2 bölümü birden izliyorum. olur da video yayınlanamaz bir aksilik olursa eski tozlu raflar bölümlerinden izlemediklerimi izliyorum. tarzlarını, duruşlarını, ilkelerini ve kendilerini seviyorum.

    ancaaaaaak. bu hafta yayınlanan haftalık gündem değerlendirmesinin apple etkinliğiyle ilgili kısmı beni de çok rahatsız etti. cathars'ın da belirttiği gibi hamdi kellecioğlu koskoca etkinliği kısıtlı bir süreye sığdırmış, elinden geldiği kadar akıcı bir şekilde anlatmaya çalışıyor, sayın levent pekcan tripten tribe giriyor, sürekli bitse de gitsek havaları. murat gamsız'a yaptığı kes işareti, sonra sarf ettiği "izleyen kaldıysa" lafı en başta hamdi bey'e saygısızlık. ha çok rahatsızsan kendin söyle "hamdi çok uzattın" diye. murat gamsız'ı kullanma.

    kaldı ki pek çok rakip yayın organı wwdc 17'yi canlı yayında simültane çeviriyle yayınladı. hakkıdan videolar yayınladı. dünyadaki teknolojik yayınların hemen hepsinin bu haftaki gündemi buydu. sen 10-15 dakika konuşuldu diye sıkılıyorsun. kaldı ki bu 10-15 dakika olmasa teknoseyir'de etkinliğin "e" si olmayacak. adını teknolojiden alan bir kanal için kabul edilebilir mi bu durum?

    bir de çok komik savunmaları var apple bize ürün göndermez çünkü biz oların istediği yayıncılığı yapmayız. tamam bu çok saygıdeğer bir durum. ürünlerini tanıtmayın, incelemeyin ama burada bir ürün tanıtımı veya incelemesi yapmıyor ki hamdi bey,. etkinlik hakkında haberleri özet geçiyor. tribe girip, mesai arkadaşına laf sokacak bir durum yok ortada yani. bundan sonra apple haberleri olduğunda levent bey dışarı çıksın, bitince geri girsin. hem bizim, hem kendisinin, hem de mesai arkadaşlarının canı sıkılmaz.

    not: levent p.'yi ve huysuz tavırlarını seven biri olarak yazdım bu satırları, okursa diye ekleyeyim. dostu değilim belki ama dost acı söyler.
    not 2: rahatsızlığım hamdi kellecioğlu'na karşı levent pekcan'ın tavırları olduğunun altını kalın kalın çizmek isterim.

  • 27. fenerbahçe'nin türkiye'ye basketbolu sevdirmesi

    benim jenerasyonumun (30+) efsane takımı efes pilsen idi. yıllar yılı, 90'lar ve 2000'lerin bi' kısmında efes pilsen hep öndeydi, yalan yok. yani basketbolun en iyisi denince akıllara efes pilsen geliyordu. tabi bu arada ülker de efes pilsen ile kıran kırana bi' mücadele içinde olurdu, ikincilik için akla en yatkın isimdi. futbol kulüplerinden aşina olduklarımız içinde ise ilk akla gelen ve haliyle de üçüncülük fenerbahçe'nin idi, kimse kusura bakmasın. fenerbahçe basketbol takımı hem galatasaray'dan hem de beşiktaş'dan bir adım öndeydi.

    bunlar haricinde bi' tofaş fırtınası eserdi zaman zaman. ekseriya banvit, türk telekom, darüşşafaka, oyak renault, pınar karşıyaka, itü, ted kolejliler, tuborg gibi takımları net şekilde hatırlıyorum.

    sözün özü; çocukluğumun iki takımı efes pilsen ve ülker idi. ama hep bunların gerisinden gelen ise fenerbahçe idi. o yüzden fenerbahçe galatasaray ya da beşiktaş ile mukayese bile edilemezdi.

    ülker ve fenerbahçe'nin birleşmesinin ardından ise fenerbahçe ipi tek başına göğüsledi, kopa kopa bu noktaya geldi ve kimse kızmasın ama; basketbol denilince akıllara bunlar gelir.

    (bkz: aydın örs)
    (bkz: can bartu)

    (bkz: harun erdenay)
    (bkz: orhun ene)
    (bkz: ufuk sarıca)
    (bkz: cüneyt erden)
    (bkz: asım pars)
    (bkz: hüseyin beşok)
    (bkz: murat evliyaoğlu)
    (bkz: levent topsakal)
    (bkz: bekir yarangüme)
    (bkz: ibrahim kutluay)
    (bkz: kerem tunçeri)
    (bkz: kemal tunçeri)
    (bkz: kerem gönlüm)
    (bkz: mehmet okur)
    (bkz: hidayet türkoğlu)
    (bkz: mirsad türkcan)
    (bkz: ersan ilyasova)

  • 28. misvak dergisinin katar karikatürü

    birilerinin siki tuttuğunun karikatürü.
    kaş yapayım derken ele almışlar.

  • 29. fatih terim

    milli takım teknik direktörlüğünü seçerek büyük acılara göğüs germiş.
    yılda 5 maç oynayıp hiçbir başarı sağlamadan 10-12 trilyon para alıyor. adam haklı, o kadar parayı saymaya kalksan o bile büyük bir zorluk.

  • 30. kabe'nin bombalanması

    yok efendim "islamiyet çökecek"miş de bilmem neymiş...

    adam daha kabe'nin nerede olduğunu bilmiyor, gelmiş burada saçma sapan komplo teorisi kasıyor.

    kabe için "arabistan'ın başkentinde bulunan" diyor. arabistan diye bir devlet zaten yok, suudi arabistan var, onun da başkenti riyad. kabe ise mekke'de ve mekke herhangi bir devletin başkenti değil. ki peygamber döneminde bile mekke başkent olmamıştır, başkent o dönem medine'dir.

  • 31. kim milyoner olmak ister

    beyinsiz yarışmacılar yüzünden an itibariyle kendi kendimi siktiğim yarışma.

    edit: özel üniversitede hosteslik okuyan sarışın " bu soru hakkında bilgim yok "
    peder " hangi konu hakkında bilgin var amk salağı"

    kız kazandıkça ailecek sigara yakıp sövüyoruz. nasıl kıskanç fesat aileysek.

  • 32. 10 haziran 2017 jelena ostapenko simona halep maçı

    ostapenko o kadar tecrübesiz ki kupayı aldığında ne yapması gerektiğini anlayamadı, boş boş bakıyor:))

  • 33. migros'un kasiyerlerine ihtar molası vermemesi

  • 34. petshop hayvanıyla sokak hayvanının kalite farkı

    bariz belli olan fark. çünkü petshop hayvanına özel ilgi gösteriliyor; en kaliteli mama alınıyor, en iyi şampuanlarla yıkanıyor ve taranıyor, en güzel tuvaletleri, vitaminleri kullanıyorlar. düzenli olarak veterinerlere götürülüp bakımları yaptırılıyor.

    sokak hayvanlarına dönersek. ne bulurlarsa onu yiyorlar; salam, yemek artığı, çöpten ne çıkarsa, kimi zaman da hayvan severlerin aldığı en ucuz mama.(kendi hayvanı için en iyisini alırken, sokak hayvanı için en az et oranı olan ucuz mama alınıyor. hiç beslememekten iyi tabi ki.) beslenme olayını geçtim sürekli bir ölüm tehlikesi var. gelir büyük köpekler saldırır, sürü saldırır, araba üzerine sürer ya da çarpar, mahalle çocuklarının kinin hedefi olursun, tecavüzcüler kovalar, zevk için çocuğunu öldürürler, iltihaptan gözün kapanır, susuzluktan boğazın gırtlağına yapışır, ilaç alamadığın için hastalıktan tüylerin dökülür, insanlar senden iyice kaçar ve yaklaşmak istemez.

    bu bilgiler ışığında bunlara maruz kalan bir canlının nasıl davranmasını beklersin? bir gün bu yazdıklarıma maruz kalırsın ve insanlara sana cüzamlı gibi bakarsa o gün anlarsın o hayvanları. trol başlığı fakat insanın içini acıtan bir durum şu canlıların şu ülkede yaşadıkları. dram diye televizyonlarda ağlaşan insanlar şu canlıların yaşadığı sıkıntıların onda birini yaşamıyor. bir gün canlıları besleyeceğimiz kadar kıtlık olursa o ev hayvanları ölürken, sokaktaki canlılar hayatlarına devam edecek.

  • 35. microsoft'a maykrosoft diyenler

    basligi" maykrosofta maykrosoft diyenler" diye okuduguma gore sanirim bunlardan biri de benimdir.

  • 36. ekşi sözlük dışarı çıkmalık arkadaş veritabanı

    kadıköy varsa yukarıdakilere mesaj atsın artık yeter.

  • 37. haydarpaşa numune hastanesi doktor rezaleti

    arkadaş çok fazla film izlemiş. bence kırmızı bölge yetmez, istersen hastanı helikopterle hastanenin çatısına indir, sağlık ekibi de orada hazır kuvvet beklesin, helikopter yere değer değmez seferber olup hastana ilk müdahaleyi yapsınlar. çünkü en acil hasta seninkisi.

  • 38. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    "tekstil hazir giyim sektorunde calisan (must. temsilcisi, plamlama, satinalma gibi) birilerini dinlemek istiyorum."

    olm manyak mısınız ? hakkaten sorunlu insanlarsınız.

    aşk acısı tamam da "müşteri temsilcisi ile dertleşmek" nedir amına koyayım. bokunu çıkardınız.

  • 39. katar'a giden pınar ürünleri

    katar biter boykot bitmez diyerek protestomu daha da hararetli şekilde sürdürmeme sebep olan olay.

    katar da benim yemediklerimi yesin nabayım.

  • 40. 9 haziran 2017 sol'un paylaştığı şehit haberi

    ideolojik olarak sınıfı, ekonomiyi, kimlik siyasetini falan bir yana koyalım. insanlık arıyoruz. şehitlik kavramına resmi ideolojiyle aynı bakmak, olaya dinsel yaklaşmak istemeyişi de anlarım. ama "öldü" demek, bir eğilime kötü görünmemekten öteye gitmiyor. o öğretmeni kaybeden biziz, "kaybettik" diyebilirdiniz. ideolojik olarak size sıcak bakmayanlar bile burada bir vicdansızlık bulmamış olurdu en azından.

    sınıf siyaseti yapması gereken sosyalistlerin, kimlik siyasetine karşı etkisizliğinin göstergelerinden biri buradaki. bu sadece sol portal ile ilgili bir durum değil. hatta sol portal ve tkp bunlar içerisinde düşük dozlu sayılabilir. türk bayrağı'nı ellerine aldıklarında "kemalistlik, faşistlik vs." söylemler ile afaroz çalışmaları da yapılmıştı aynı çevreye.

    kimlik siyaseti ve şiddetine sessiz kalmaktan, açıktan desteklemeye giden bu sorun, sosyalistler için sorunlardan bir sorun.

  • 41. durduk yere kavga çıkaran maganda

    bir kadına tekme atacak kadar aşağılık bir barzo ve gözünün önünde olanları izleyen, vurmaya korkan bir hanım evladı içeren video.

    üstelik kadın tanıdığıymış gibi duruyor ve büyük ihtimal öyle. yani gözünün önünde tekme atılıyor arkadaşına, diğer taraftan biri seni savunmak için geliyor, dayak yiyorlar ve sen sadece izliyorsun.

    en sonunda ''ulan vursam mı? ya dayak yersem?'' gibi düşüncelerinden sıyrılıyor ve akabinde barzoyu ittirme kararı alıyor, daha sonra ''hasiktir ne yaptım ben?'' edasıyla pişman oluyor ve kaçıyor. hayatımda bu kadar korkak birini görmedim. yani dünyanın en korkak insanı gözünün önünde şöyle bir olay yaşansa adamı yatırıp ağzını burnunu kırar.

  • 42. brad pitt'in sıfat olarak kullanımı

    sıfat değil benzetilen olarak kullanılmasıdır.
    (bkz: dilbilgisi)

  • 43. 9 haziran 2017 fenerbahçe beşiktaş sj maçı

    saygı duyulası bir rakibe karşı, güzel bir galibiyet aldığımız bir maç oldu. iyi oynadılar, hakkını vermek gerek.

    ne diyebilirim ki? seri 4-3 biterse şaşırmayın yani. ufuk hoca'ya saygılar.

    fakat jan vesely sıyrıldı aradan ve maçın mvp'si bizi farklı kıldı.

  • 44. cevapsız çınlama'nın telif hakkı yemesi

    son dönemin en hit ve en boktan iki şarkısından da kurtulduğumuz için mutlu etmiştir.

  • 45. kk'nın aybüke öğretmen öldükten sonra hdp ziyareti

    bu ziyaret daha öncesinde programlanmıştır. ziyaretin saati de ya saldırılardan önceydi ya da eş zamanlı gerçekleşmiştir aşağı yukarı. saatlere tarihlere falan bakın bari linç başlatmaya çalışmadan önce. baktım bu 40 dakika kadar önce sabah denen gerizekalı turnusolu tarafından dile getirilmiş "aybüke öğretmen şehit edilirken kılıçdaroğlu hdp'lilerle poz verdi" başlığı ile. yani size ne diyeyim bilmiyorum. hakikaten bilmiyorum. yıllar sonra şu yaşananlar, şu konuştuklarınız ve şu argümanlarınız ruh ve sinir hastalıkları uzmanları tarafından incelenecektir, eminim buna.

    ağzı salyalı millyetçiye not: pkk, sol haber, sözcü, kk bunların hiçbirini sevmem ama şu şekilde aptal argümanlarla insanı bu tavırlara sokuyorsunuz.

    ayrıca efendim bazıları aybüke öğretmen'in " 'öldüğünü' sanıyorlar herhalde. direkt olarak pkk'lı olan özgür gündem/yeni özgür politika bile şehit askerler için 'yaşamını yitirdi' falan yazıyor. " ne demek aybüke öğretmen "öldükten" sonra? linç etmeyecek miyiz?

    (bkz: 9 haziran 2017 sol'un paylaştığı şehit haberi)

  • 46. türkiye komünist partisi

    * tkp'nin erkan baş'a saldırdığını iddia edip, kanıt olarak erkan baş sevdalılarının* çektiği ve kesinlikle ----saldırı görüntüsü içermeyen--- bir videoyu, defalarca kez paylaşmak nasıl bir acizliktir....

    ** "tkp adına çöreklendiler" diye tkp'yi itham edip, "ama ilk tkp adını gaspa siz kalkışmadınız mı" denildiğinde "biz o zaman partiyi ayağa kaldırmaya çalışıyorduk" demek nasıl bir goygoyculuktur....

    *** tkp açıklamasındaki "asıl provokasyon erkan baş'ın kendisini tkp gb olarak tanıtma ısrarıdır, bu daha önce etkinliği düzenleyenlerle görüşülmüş ve erkan baş'ın bu şekilde tanıtılmayacağının sözü alınmıştır. etkinlikten hemen önce de bu konuda mutabıktık" kaynak şeklindeki ifadeye rağmen, etkinliği düzenleyenlerden "ya biz böyle bir söz vermedik" diye açıklama alamayıp "ama afişte tkp gb yazıyordu" diye gevelemek, nasıl bir laf cambazlığıdır.

    **** bütün bu bokları yedikten sonra "orada devrimcilerle dayanışılıyordu siz sabote ettiniz" derken, erkan baş'ın -en azından- tartışmalı bir konuda dayatmada bulunmasını bir sabotaj ve bireysel şov olarak görmemekte ısrar nasıl bir ahmaklıktır.

    **** yüzlerce insanın bulunduğu bir salonda ve herkesin elinde akıllı telefonun olduğu bir dönemde ilk "erkan baş'a saldırdılar" diyenin erkan baş şürekasının resmi hesabı olması nasıl bir komedidir? https://twitter.com/…sesi/status/873248736050282496

    ***** istanbul'da sıradan bir basın açıklamasını organize etmek bile saatler sürerken, o twitin hemen ardından tkp genel merkezine baretli ve sapanlı bir güruh yollayıp baskın düzenlemek eşine az rastlanır ve devrimcilerin bir benzerini ancak devletten bekleyebileceği bir sinsilik değil de nedir?

    siz, sağa sola 'devletçi' diye bok atma gayretindeyken, devleti yönetenlerin "hem saldırgan hem mazlum olma" başarılarından (!) feyz almış bir avuç provokatörsünüz. ...

  • 47. honda dururken volkswagen alan tip

    honda ürettiği motorları daha verimli yapmak için elektrikli motor teknolojisine ve valf zamanlamalarına arge kasıyor. volkswagen'in ise umrunda değil, basıyor turboyu geçiyor. benzinsiz modeli olarak da dizel piyasaya sürüyor. honda ise vebalıymış gibi uzak durur dizelden. şimdi bu fark arabadan anlayan adam için önemlidir. honda'yı kullanmış olan zaten bilir ne kadar sağlam bir marka olduğunu, servisinden parça kalitesine, sürüş keyfinden aracın performansına, muadil modelinde her konuda tokatlar vw'yi.

    hani enver paşanın torunları almancılık yapmayı seviyor araba konusunda biliyoruz da, bari bmw'yle, mercedes'le gelin arkadaşım, volkswagen nedir ya? bana gel de ki, e39 mu, legend mı? eyvallah baba e39 farklı bir şey. ama passat vs. accord, ya bi gidin arkadaşım kafa mı buluyorsunuz.*

    he ayrıca honda çevreci bilince sahip bir firma, volkswagen ise emisyon testlerinde hile yapacak yazılım koymuş araçlarına. karar sizin, arabanızı ben kullanmayacağım, siz kullanacaksınız. tercihinize saygı duyarım da şimdi volkswagen honda'dan iyi falan, ayıp en başından, saçmalamayın lütfen.

    not: 99 civic ies babası, 200 binde, far ampülleri bile fabrikadan çıktığı halinde. osram taksan o kadar dayanmaz, japon ne yapmış be mübarek!

  • 48. düşün ki o bunu okuyor

    bana ait olmayan ama benim içimden geçen cümleler, aşağıda yazdıklarım. okuduğumda seni anımsadığım.

    ''bu ne biliyor musun? hayatına neredeyse eksiksiz devam eden bir kadının yüzleşmesi bu. bir anda bir adamın gelip tüm boşlukları doldurması ve sonra çekip gitmesi. kadının daha önce farkına bile varmadığı boşluklarla kalakalması. eksik bir şey bu. öyle kuru kuru aşk değil. ölüyorum bitiyorum edebiyatı yaptıran gelip geçici duygulardan hiç değil. gerçek bu. gel benim ol demiyorum sana. senin olayım demiyorum. gel, birlikte olalım.

    ilk kez buluşuyor gibi buluşup, son kez sevişiyor gibi sevişelim. gel. bir elmanın iki yarısı olmayalım seninle. yan yana duralım. hesap sormayalım, korkmayalım. gel kırmayalım birbirimzi. kör düğüm gibi bağlanmayalım.

    bu ne biliyor musun? rüyasında sevdiği adamla mutlu olduğunu gören bir kadının, daha uyanmadan bunun bir rüya olduğunu anlaması. uyanıp, yorganın altında sessizce ağlaması bu. öyle, onu kendime nasıl aşık ederim sohbetlerinde geçen aşk değil. taktiklerle ve oyunlarla gidilecek bir yol hiç değil. gel, oyun oynamayalım birbirimize, sadece biz olalım. bazen sıkı sıkı tutunman gerekmez, orada olduğunu bilirsin ve sadece dokunarak, hissederek bile dengede kalabilirsin. bir vardın bir yok oldun, dengemi bozdun, gel.

    yine dengemi bulurum elbet, bu sana ihtiyacım var demek değil,
    gidecek başka bir yer, sevecek başka biri olmadığı için değil,
    sen olduğun için seviyorum. doğru olduğun için. insan olduğun için. kendin olmaya çalıştığın, sorguladığın, aradığın için. beni bir zamanlar sevdiğin için. gel, hadi yine sev.

    bu ne biliyor musun? bu, hayatı boyunca zamanın boşa geçmesiyle savaşmış bir kadının aylardır tek bir günü özlemesi. her gün, o günü tekrar yaşayacağına inanması, beklemesi. bak ne hızlı geçiyor zaman. bak neler yaşayamadık onca ayrı geçen zamanda. bir günü daha yalnız geçirmeyelim. gel.

    hayatının merkezine beni koyma sakın. burada olduğumu ve her an gidebileceğimi. onca zaman sonra yalnız seni sevdiğimi bil. sevdiğimi ve bunu her an kaybedebileceğimi. duygular değişir, insanlar değişir, ve hatta hayaller bile değişir. aramızdaki ilişki de değişir elbet zamanla. ama bugün, eğer hala istiyorsan benimle olmayı, içinden küçücük bir şey gelip geçiyorsa bazen, gel. ben de böyle istiyorken seni, gel. bir gün başkasını seversen, bir gün başkasını seversem, bir gün başkalarını seversek eğer, birbirimize darılmayalım. insanız çünkü. bayılırız buna. gel biz hayvanları örnek alalım. ölene kadar seni seveceğime yemin etmiyorum. sen de etme. kimse de etmesin boş yere. gel biz içimizden geldiği gibi davranalım. yarın kimsenin umrunda değil. ağaçların, mevsimlerin, kuşların bile umrunda değil. gel biz de umursamayalım.

    bu ne biliyor musun? aşkın ne olduğunu unutmuş bir kadının haline şaşkınlığı. aşkın ne olduğunu unutmuş bir adamın bu hale kızgınlığı. kendimi terbiye edeceğim diyorsun ya, gel. kendini sevgiyle terbiye et. bırak o sıkı sıkı ördüğün duvarların yıkılsınlar. bırak seni sevgimle sarayım. çoğaltayım. istemiyorum, istemiyorum, istemiyorum diyorsun ya, bırak kırayım inadını. izin ver seveyim. belki sen de yine seversin beni. diğerleri ne derse desinler, eskilerin dediği gibi ''sevdik'' der geçeriz belki. sen hele bir gel.

    bu ne biliyor musun? bu çok seven, çok masum seven, doğrudan seven bir kadının sevgisinden vazgeçme korkusu. biliyorum bir kaç zaman sonra yitip gidecek bu duygu. yerine bambaşka duygular gelecek. oysa bugün, öyle güzel ki seni sevmek. düşmanın değilim senin, akraban değilim. köşe bucak kaçma benden, biraz zaman ver. gel indir kalkanlarını, kılıç yok elimde. gel, hayır diyecek çok şey var, onlarla savaşalım birlikte.

    dost olmayalım. arkadaş olmayalım. ruh ikizi hiç olmayalım. bırakalım adını meraklıları koysun. bu sevginin içinde hepsine yer var, gel.kızmayalım, kıskanmayalım. yormayıp yorulmayalım.
    rakı içip sohbet edelim, yeni yeni fikirler üretelim.dikenleri okşayıp, yaprakları seyredelim.seyahatler edelim, gel.senin üzerinde takım elbisen, benim üzerimde çiçekli elbisem.o ılık, yumuşacık havada, meydanlarda dans edelim, gel. insan başka ne ister?

    şimdi sen;
    yorgun, uykusuz onca yolu gelip bana kavuşan ayaklarını kesip atıyorsun,
    sımsıkı saran kollarını nereye koyacağını,
    merakla ve şefkatle bakan gözlerini nereye kaçıracağını bilemiyorsun ya.
    bırak, onlar da gelsinler.
    tamlarını bırak. yaraların, eksiklerin de gelsinler.
    cesaretini bırak orada. dile getirmekten korktuğun özlemlerin, korkuların gelsinler.
    güvenilirliğini bırak, güvenemeyişini umursuyorum ben.
    umarsızlıklarını, umutsuzluklarını da al, gel.
    birlikte iyileşelim.''

  • 49. tanrının insanlara küsmesi

    "kim senin yasanı çiğnemedi ki söyle
    günahsız bir ömrün ne tadı kalır söyle
    yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen eğer
    seninle benim aramda ne fark kalır söyle"

  • 50. sol haber

    pkk sevicinin sevdiği haber portalıdır. gencecik kizi kursunlayan pkk itlerinin haberini carpitan gazeteyi savunacak kadar alçalanların
    gazetesi ...