gizli değil apaçık bir mesajdır.
diyorlar ki birileri:
"para bizde-güç bizde-siyasi bağlantılar bizde... vergi verdiğiniz için devletinizin sizi koruyacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. bize karşı yapabileceğiniz hiç bir şey yok. biz istediğimizi yaparız, siz de usulca boyun eğeceksiniz."
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 10 mayıs 2017 çevreci çiftin öldürülmesi
-
2. 11 mayıs 2017 türkiye'nin füze denemesi yapması
(bkz: bu arada bora ben)
-
3. canlı performansı albümüne eşit olan sanatçılar
mustafa ceceli. ikisini de izleme ihtiyacı duymuyorsun. ikisinden de miden bulanıyor. ikisinden de tiksiniyorsun. böyle şeyi şeyine denk sanatçı yoktur yeminle...
edit: sanatçı demişim çok pardon. tüm sanatçılardan özür dilerim. -
4. 11 mayıs 2017 talisca'nın aldığı ceza
1 maç olarak açıklanmıştır. şaka gibi gerçekten. talisca bu kadar az ceza alacağını bilse çıkarır sikini sallardı. yapardı. eminim. beşiktaşlı çünkü.
(bkz: efendi 8taş) -
5. erdoğan'ın ülkesinde yaşayıp onu sevmemek
(bkz: yok yok erdoganin galaksisi)
-
6. survivor 2017
elif'e teşekkür ediyorum, kendisini neden hiç sevmediğimi bana her seferinde hatırlattığı için.
ada'da berna'yla konuşuyolar, sabriye mevzusu açılıyo, elif diyo ki, ''başlarda bana sarıyodu ama sonra beni çok yüksekte görünce seninle uğraşmaya başladı.''breh breh breh.ulan şu berna'yla bi potaya çıksan teke tek, ışık hızıyla istanbul'a siktirolup gidecekken neyin havası ulan bu.sonra şu anlat bakalımda tırsmak fiilini anlatırken ''ben sana bağırınca ne yaptın sen'' diyo berna'ya.tırsıtmış berna'yı.vay be koca göt, sen neymişsin öyle. -
7. nuriye ve semih'in açlığına ses ver
o denli büyük bir hissizlik, empatisizlik ve zenofobi ile enfekte oldu ki bu topraklar, ve her gün sistematik biçimde o kadar büyük bir nefret hortumuyla sulanıyor ki, net bir şekilde hukuksuzluğa karşı başlatılan bu girişim ölümle sonuçlansa dahi, sorumluların, sessiz kalanların en ufak bir azap duyacaklarını zannetmiyorum. yine de, eğer bu satırları okuyorsan ses ver. çünkü ses, onu duyanlar olmasa bile kaybolmaz evrende.
-
8. türkiye'de solcuların sevilmemesinin 7 nedeni
solcu olmamaları,
değilse gerçek sol harika bir şeydir. türkiye solu faşist, ırkçı, kapital baronların kölesidir.
durumlarından da memnunlar.
hısım, akraba arasında solcuyum diyemiyorum niye?
çünkü solu yanlış tanıtan embesiller var.
halkı makarnacı diye assagilayan solcu mu olur?
yada
fakir halkın oylarını küçümseyen devrimci mi olur.
başörtülu kızların okumasına engel olunması gerektiğini savunan bir sol ideoloji olabilir mi?
türkiye solunda olur.
yada köylüleri aşağılayan bir solcu olabilir mi?
türk solu bunu da yapar.
avrupa'nın faşist partileri ile türk solunun aynı jargonu kullanmasına ne demeli?
yazık...
ne mal olduğunuzun farkında bile değilsiniz. -
9. mesaj atan ilk kadın suser'a bira ısmarlamak
ben de ilk mesaj atan erkek suser'a bir bira ısmarlatıyorum diyerek katılıyorum bu etkinliğe. kendim de erkeğim lütfen kaldırmadan gelin.
-
10. 10 mayıs 2017 sierra leone ile vizelerin kalkması
defalarca yazılmış ama sadece "diplomatik pasaport" hamillerine kalkan vizedir.
yani bu başlık altında "senin işine yaramaz, başkasının yarar elbet" diye ahkam kesen çomarlar için diyorum; sadece 2-3 kişinin işine yarar onlar da devlet emriyle oraya giden konsolosluk çalışanları olur.
umumi pasaport sahibi sıradan bir vatandaş "yav bu ülkeye de mi vize vardı, oha lan" diye sorar da, yurdum çomarı bunu bir zafer olarak sunar.
not: umumi pasaport sahibi mal arkadaş, sen hala vize almak zorundasın. -
11. 10 mayıs 2017 abd'nin ypg'ye tank vermesi
millete orospu çocuğu diyeceğinize suriye iç savaşına esad devrilsin diye destek verip emperyalistlerin uşaklığını yapan siyasal islamcıları eleştirin yavşaklar. kimse kusura bakmasın ama bu duruma yol açanlar ortada. şimdi gelip burada it gibi milletin anasına küfür etmeyin. gerçi size de anca küfür yakışır. sen git esad'ı indirmeye çalış, sonra da ypg'ye neden silah desteği veriliyor diye ağla. doğa boşluk mu kaldırır lan dallamalar. bir yerde boşluk varsa birileri gelip o boşluğu doldurur. bunu göremeyecek kadar salak adamlar ülke yönetiyor ve siz hala bu salakları desteklemeye devam ediyorsunuz. bu durumu eleştiren insanlara da trump yalayıcısı demek de tam bir gerizekalılık.
-
12. 34 ba 2051
kaldırılması gereken video ve başlık. çok komik geldiyse plakayı gizleyin, yüzleri mozaikleyin. yapmayın ama çok istiyorsanız bari gizleyin.
hele bu kadar çok töre cinayetleri, kadın cinayetleri olan bir ülkede belki de 2 kişinin infazına belge sundunuz.
eğleneceksiniz diye bu kadar özel hayata girmeyin. başlık 2 gün sol framede duracak ama o iki kişinin ve ailesinin hayat boyu akıllarında kalacak.
"açık alanda yapmasaydı ama" = "o da mini etek giymeseydi ama" -
13. horizontal ile vertical'ı karıştırmak
sağı solu karıştıran ben bunu yapmadım hiç, çok ilginç. kafiye de yaparmışım. ıyy. şöyle bir öneri de ben verim. horizon(ta)l ve ya(ta)y, ver(tic)al ve (dik)ey cinsinden ses çağrışımı yani işte. tamam tamam vertical limit anladın sen onu.
-
14. futbolda unutulmayan kanat performansları
aklıma ilk gareth bale li tottenhamin maiconlu inter eşleşmesinde yaptıkları geldi.maicon o zaman dünyanın en iyi sağ beki olarak gösteriliyordu.bale in hayvani performansı maiconun kariyerini düşüşe geçirmişti.o gün bugündür de kendine gelemedi.
-
15. 11 mayıs 2017 torrent paylaşmaya ceza
torrent'in nasıl işlediği bilinmeden uygulanmaya çalışılacak olan saçma taslak. torrent'te her indirici aynı zamanda yayıcıdır. kullanan herkesin internetinin yavaşlatılması gerekir öyleyse.
-
16. kadınların güce tapan varlıklar olması
kadınlar hedonist varlıklardır.
zaten edilgen oldukları cinsellikten zevk almak için en iyisini aramak ve bulmak zorundalar.
en iyisini bulmuş olma fikrinin bile onlara yaşattığı psikolojik haz fiziksel olanın kat be kat üstünde.
doğru çanta, doğru ruj rengi, doğru ayakkabı için mesai harcayan bir varlık söz konusu.
doğru erkek ne demek ya. düşünsene...
arkadaşlarına ben bununla sevişiyorum dediğinde evli bile olsa kimsenin seni yargılamayacağı bir erkeğin kadını olmak...
bunun sırrına erişmek ya da hazzını takip etmek için şeyma subaşı'nı takip ediyorlar...
kadınlar tıpkı en yüksek faizi arayan mevduat gibiler.
evli olmanızın bile onların gözünde bir mahiyeti yok. sonuçta tapunuzu almadılar ya.
sizden çocuğu olsa bakabilecekseniz dünya ve sikik kanunları kim takar...
zaten kanunlar fakirleri zapt etmek içindir...
bu yüzden evlilik ve aldatmak aslında erkeği cezalandırıyor. (aldatılan kadın her ne kadar öteki kadından tazminat talep edebiliyor olsa da o tazminatı kimin ödeyeceği belli) bu nedenle evlilik kadını değil erkeği bağlıyor ama erkek olarak karşınızda evli olman umrumda değil diyen bir kadına karşı ne diyebilirsiniz.
söylenecek birşey yok aslında...
bu nedenle kadınların gözünde kıymetliyseniz yeşil pasaport misali biletinizi alır avrupayı turlarsınız.
sadece bir ortamda bulunmanız bile gözlerinin üzerinizde kilitlenmesine yeter.
sizi tutan tek şey vicdanınız olur. -
17. gezi olayları liderinin suriye'de ölmesi
gezi olayları bu siyasal islamcılara öyle acı koymuş ki 4 sene sonra bile dezenformasyondan, çarpıtmalardan, kötülemelerden vazgeçmiyorlar.
he yavrum ekonomi çok iyiydi, ülke süperdi. -
18. 10-15 yerinden bıçakladım bıçak kolay girip çıktı
bu başlığı sürekli gördüm. kadın cinayeti sanıp, artık okumaya içim elvermediği için bakmadım. liseli cinayetiymiş. bıçaklarla, silahlarla oyuncak gibi oynanan dizilerden öğrenmiştir cinayeti herhalde...
annenin acıdan kaskatı kesilmiş yüzü nefes kesiyor. evlenme programlarından önce, çocukları cinayete özendiren mafya dizilerini kaldırsalar keşke... -
19. sırtından vurulan hamile doktor
"konya’da hafif ticari araç sürücüsü ..."
seklinde baslayan bir haber. yeterince aciklayici oldugunu dusunuyorum. -
20. 11 mayıs 2017 hepsiburada.com rezaleti
benzer bir sorun yaşamamak için internetten aldığım bir ürünün kutusunu açarken noter çağırıyorum. kutuyu ilk açışımda içi boşsa elimde noter onaylı kanıt olur böylece.
-
21. işe alınmaması gereken insanlar
kusursuz insan yoktur.
işe başvuran bir aday size kusursuz gibi geldiyse ya yeterli değerlendirmemişsinizdir ya da kusursuz bir sosyopatla karşı karşıyasınız demektir. görmek istediğiniz şeyleri kendine elbise yapıp giymiş, duymak istediğiniz şeyleri de kulağınıza üflemektedir. geçmiş olsun.
ayrıca insanların makyajına, mescidine, çok konuşmasına falan bakarak bir işi ne kadar iyi yapacakları konusunda karar vermekte bir sakınca görmüyorsanız en yakın tuvalet kabinine gidip kendinizi becerin.
zira sizin bu dünyada bundan başka layık olduğunuz bir yer ya da iş yoktur. kolay gelsin.
ek: bu kısmı kişisel tecrübedir.
müdürlük yaptığım dönemde kamuda görüp görebileceğiniz en süslü personellerle çalıştım. iki eline de hürrem yüzüğü takmış gevezebaşının biri benim elemanımdı. fakat o kadar zeki ve yetenekli bir kadındı ki herhangi bir işi ona verirken asla tereddütüm olmadı.
her akşam en az bir büyük rakı içen, burnu kıpkırmızı adamlar gördüm. işini o kadar disiplinli yapıyordu ki ben onun amiri olarak kendime çeki düzen verme gereği duydum.
asık suratlı personelim de oldu. hesap cetvellerinin altından girip üstünden çıkıyordu kadın. kendi biriminin en iyisiydi.
dindar eleman da vardı. işçiydi. nerede bir arıza çıksa onu çağırıyorlardı. uzman adamlara mahsus bir karizması vardı resmen.
bir amir, müdür, yönetici... altındaki insanları nasıl çalıştıracağını iyi bilmelidir. insanları çalıştıramıyorsanız, onlardan faydalanamıyorsanız kusur %95 sizdedir. başka yerde aramayın. crazyboy888@hotmail.com tayfasının belki üstü çizilebilir ama ummadığınız taş genelde baş yarar. bugün işe almadığınız adamı 5-6 sene sonra patronunuz başınıza amir olarak getirebilir. sonra gelir bu entrye bir daha bakarsınız. -
22. wikipedia'dan vergi istemek
ekşi sözlükte papua yeni gine başlığı olduğu için papua yeni gine devletinin ekşi sözlüğün papua yeni gine'de temsilcilik açması ve vergi vermesini istemesine eşdeğer bir olaydır. bunu ciddi ciddi savunanlar var. insan gerçekten hayret ediyor.
-
23. ekşi itiraf
ön edit: yazı epeyce uzun olmuş. okumaya niyetlenen ekşi itiraf takipçileri olursa eğer diye, bir fon müziği güzelliği yapayım dedim. ben yazarken defalarca dinledim, siz de okurken dinlemek istersiniz belki:
son
30 yaşındayım. ölümüne sarhoşum.
müsaadenizle az bir iç dökmeye geldim. mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun, nicedir, benim de içim acıyor. ama ben mutsuzluktan söz etmek istemiyorum. dikeyiyle, yatayıyla mutsuzluğu kabullendim. mutsuzum ben. mutsuz olacağım. ama mesela mutsuz, güvensiz, hevessiz, bir hayli eksik de olsa son nefesine kadar onurlu bir hayat süreceğim. 1 gün de olsa 50 sene de olsa... sanırım bir tek bunu biliyorum. nerede olur, nasıl olur, ne şekilde olur hiç bilmiyorum, ama nelerden asla ödün vermeyeceğimi biliyorum. bu, rahatlatıyor. gerçekten. o yüzden mutsuzluktan söz etmek istemiyorum. kendimden söz edeceğim biraz, sonlardan söz edeceğim, şu an neredeysem, içimde her ne var ise onlardan...
30 yaşındayım. hayatımın uzak ara en kötü üç ayını yaşadım.
anneciğim gitti önce. pat diye, birdenbire... öylesine beklenmedikti ki, gözümün önünde olup bitene rağmen son saniyeye kadar öylesine imkansız geliyordu ki gidişi; saatlerdir ümitsizce makinelerle bir şekilde yaşatılmaya çalışılan o kadıncağız son nefesini verip de kuzenim "başımız sağolsun" diyerek yanımıza geldiği esnada biz, kız arkadaşımla beraber havalar ısındığında annemi kadıköy'de nereye götüreceğimizin, ona nerede ne yedireceğimizin, 10 gün sonra gideceğimiz filmi daha sonra internetten bulup anneme de izletmenin falan planlarını kuruyorduk bir alt katta. öylesi uzaktık bağıra bağıra gelmekte olan bu sonuçtan. uzak durmaya çalışıyorduk. e kabullenemiyorsun ki, inanamıyorsun... bekliyorsun öyle sadece. içinde yok olmak bilmeyen bir umutla bekliyorsun. ve sonra başın sağoluveriyor işte birdenbire... yapacak tek bir şey kalmıyor. zifiri bir karanlıktan başka geriye tek bir şey kalmıyor.
sonra... sonrası tufan. yepyeni, hiç bilmediğim ve bilmek istemediğim, birdenbire bana sunuluvermiş bir hayata adapte olma çabası bir yana, annemin acısı, üzüntüsü, yangını zaten apayrı bir yana; henüz şokunu ve travmasını dahi atlatmaya fırsatım olmamıştı ki yepyeni şoklara, yepyeni travmalara sürüklendim. terk edildim, ilişkim bitti. bitmesi değil mesele, her şey biter. bunu yeterince öğrenecek kadar uzun zamandır bu canına yandığımın hayatındayım. ayrıca her ne olursa olsun annesini yeni kaybetmiş bir insan için "aşk acısı" olarak adlandırılabilecek o şey biraz tali, biraz ikincil kalıyor haliyle. dolayısıyla travmayı yaratan bitişi değildi, bitiş şekliydi. 15 ayımı verdiğim insanın birdenbire gidiverişi değildi neye uğradığımı şaşırtan, gidiş şekliydi. uzun uzadıya yazmaya, fazla detaya girmeye gerek yok. zaten pek bir sik bildiğim ettiğim de yok açıkçası. buna layık görülmedim çünkü. ilişkimin bittiği bana söylenmedi, gerek duyulmadı. bana en son söylenen aramızda herhangi bir problem olmadığıydı, sonra bir süre konuşma çabalarım reddedildi, sonra da bir gün ekşi sözlüğe yazılan bir entry vasıtasıyla terk edildiğimi öğrendim. ne hoş değil mi, ne şık... :)
haliyle anlamakta çok güçlük çektiği hususlar oluyor insanın. 15 ayını paylaştığın, bütün o zaman boyunca acı tatlı milyon tane an, milyon tane anı paylaştığın, derdini, sıkıntını, üzüntünü, acını, acıların en büyüğünü, mutluluğunu, geceni, gündüzünü, ruhunu, bedenini, yatağını, evini paylaştığın, hayatını paylaştığın insana; tüm o süre boyunca bırak bir yanlış yapmayı, ciddi bir problem yaşamayı falan, sana tek bir kötü söz dahi söylememiş olan, senin de tek bir kötü söz söylememiş olduğun, her bir şeyi gayet güzel bir şekilde yaşadığın insana bunu neden yaparsın ki? "bunu" derken bırakmaktan, ayrılmaktan bahsetmiyorum. o ansızın gidişin o tuhaf zamanlamasından dahi bahsetmiyorum. kimse kimseyi ne sonsuza kadar sevmek zorunda, ne de eğer içinde bir şeyler bittiyse karşısındakinin özel bir durumu var diye gidişini ertelemek zorunda, kimseden böyle beklentilerim yok zaten. fakat öyle o şekilde gitmek? karşıdakini bırak bir sebep sunmayı, bir açıklama yapmayı, bir "ben gidiyorum" diyecek kadar dahi kaale almamak... onca zaman sonra tek bir söz etmeden öylece çekip gitmek ve anında hayatına olduğu yerden devam etmek... bu çok garipti işte, çok zordu. bunu anlayıp kabullenmek, buna inanmaya çalışmak çok ciddi bir yük oldu gerçekten. çok fena çöktü. hayatımda bu kadar aşağılandığımı, küçük düşürüldüğümü, bu kadar yok sayıldığımı hatırlamıyorum.
bekledim, çok bekledim. sustum, durdum ve bekledim. dönmesini falan değil asla, ki zaten dönmesi için bir sebebi yoktu. istediğim de o değildi. ama onca şeyin yaşandığı o evde geçirdiği herhangi bir saniyede, herhangi bir anda bir şey olacak, bir şey bizi çağrıştıracak, "ulan ben neden böyle bir şey yaptım? neden bu şekilde yaptım?" diye kafasına dank edecek de, doğrudüzgün bir konuşma yapacağız en azından diye bekledim. bu kulakların o dudaklardan son güne, son ana kadar duymuş olduğu milyon tane şeyi çoktan boşvermiştim de, "biz her şeyden önce çok iyi iki arkadaşız" diyen insanın; arkadaşça değilse bile, insanca bir bitişi hakettiğimizi düşünmesini bekledim. olmadı. sonra o bekleyiş de bitti... her şey bitiyor :)
anında kabullenip yoluna bakmanı bekleyenler oluyor ciddi ciddi bu tip durumlarda. özünde seni düşünüyor oldukları için tabii ki. ama o işler öyle olmuyor işte... hele benim durumumda, hiç olmadı. yapamadım. anacığım ona şallar, patikler şunlar bunlar örmemiş, daha da neler örmeyi, neler yapmayı planlayıp heves güves bana anlatmamış gibi yapamadım. anacığım hastalanıp o ziyarete geldiğinde onun arkasından annem bana, "hiç öyle erkek arkadaşımın annesi rahatsızlandı, gitmem gerekiyor gibi bir düşünceyle, bir görev olarak gelmemişti biliyor musun oğlum? gerçekten içinden gelerek gelmişti. bana çok uzun zamandır kimse bu kadar içten sarılmamıştı." dememiş gibi yapamadım. ben anacığımın ardından onun hatıralarını da kendimle beraber ona teslim etmemişim gibi yapamadım. yapamadım işte. annemin gidişiyle birleşmesi çok içinden çıkılmaz bir hale soktu bu çirkin süreci. ama işte oldu, bitti sonuç olarak. geriye keşkeler kaldı bir tek...
keşke bir şeyler yaşanmış olduğu seviyede sonlandırılabilseydi. yine bitseydi de, ne bileyim en azından birazcık olsun dürüstçe bitseydi, asgari insaniyet zeminine yakın bir yerlerde bitseydi. bana, benim ona olan duygularıma, bağlılığıma, benim ona tutunuşuma zerre kadar duymadığı aşikar olan saygıyı en azından kendi geçmişine, kendi yaşanmışlığına, kendi sözlerine, kendi karakterine, duruşuna duyuyor olsaydı da, o saygının çizeceği makul bir çerçevede bitseydi. en savunmasız, en gardı düşük anımda en beklemediğim yerden vurmasaydı. keşke...
keşke benim o kadar özel bildiğim, "ailem" dediğim, aramızdaki şeyin çok fazla özel ve güzel olduğu sanrısıyla onca zaman hayatımı paylaştığım insan, onca güzel hatıranın başrolü olan insan, benim annem öldüğünde yanıbaşımda olan, ben ömrümce annemin ölümünü her düşündüğümde gözümün önünde ilk canlanacak şey olan insan; kendine, bana ve bize daha düzgün, daha yakışıklı bir son çizebilmeyi reva görseydi. hayatı boyunca kime ne hissederse hissetsin o güveni duymaya, o bağlılığı hissetmeye, hissettirmeye, o hesapsızca en içini açabilmeye, o sorgusuzca en içine alabilmeye bir daha asla cesaret edemeyecek bir adam bırakmasaydı ardında. hem de yok yere... keşke...
gidişine dair elimdeki tek somut veriyi, o mevzubahis entrysini satır satır, cümle cümle belki milyon kere okuyup da her okuduğumda hala ondan nefret edemiyor olduğum için kendimden nefret etmeseydim... bu; ne demek olduğu idrak edilebilecek, kıymeti bilinebilecek bir şey olsaydı. keşke...
30 yaşındayım. basit sevmeyi bildim ben hep.
basit, temiz, net, olduğu gibi, olduğu kadar... sevmeyi, sevdiysem söylemeyi, sevdiysem kendimi adamayı bildim. savaşmadan sevişmeyi bildim, onu seçtim. çırılçıplak... çarpıştıracak egolara ne sahip oldum, ne onları karşımdakinden öncelikli tutmayı bildim, ne herhangi bir ilişkinin ya da ayrılığın kazananı/kaybedeni olmayı önemseyecek bir yapım olabildi. o oyunu hiçbir zaman ne kazandım ne de kaybettim... çünkü o oyunu, oyunları hiçbir zaman oynamadım ben. sadece bütün benliğimle sevmeyi bildim. keşke böyle olmasaymışım mesela... başka türlü bir adam olsaymışım. öyle olmanın makbul olduğunu, öyle olmanın "kazandığını", öyle olanların "kıymet"inin bilindiğini, öyle olanların kalabildiği yerlerde bana yer olmadığını biliyorum. hepimiz biliyoruz. öyle olmamanın en zor zamanında hiç var olmamışçasına yok sayılmak gibi bir sonuca varmasına şaşırmıyorum. hiçbirimiz şaşırmıyoruz. dünya belli, olan biten belli, malzeme belli.
30 yaşındayım. annemi köpekler gibi özledim.
doksandördüncü günümü bitirdim yokluğunda. bir bakışını, bir gülüşünü, bir buruk tebessümünü, şu an burada olsa edeceği tek bir lafı, yanımda alıp vereceği tek bir nefesi bile... her bir şeyini tarifsizce özledim. bir ay kadar sonra evi de sonsuza dek kapanacak, haliyle koskocaman bir sayfa da... oğlunun ve kocasının onun ardından ite kaka, kırık dökük yürütmeye çalıştığı, tamamen ona ait ritüeller de yok olacak. her bir şey bitti, bitiyor. sonlanıyor. "ayşe hanımın evi" de bir daha var olmamak üzere sonlanacak. ve ben onun olduğu, sırf o olduğu için bana ev olan her bir yeri ömrümce köpekler gibi özleyeceğim.
30 yaşındayım ve hayatımın uzak ara en kötü üç ayını yaşadım.
ve de öyle ya da böyle, geçti o üç ay, çıktım oradan. ne kadar eksilmiş, parçalanmış, yaralanmış, hasar almış, hırpalanmış, canı yanmış bir şekilde çıktığım apayrı bir mevzu ama, sonuç itibarı ile çıktım işte. tekrarı yok, eşi benzeri yok, daha kötüsü yok, daha beteri yok... yok. artık ben on gün sonra da ölsem, dünyaya kazık çakıp domuz gibi sağlıklı bir şekilde yüz sene de yaşasam bir daha bu kadar kötü bir dönemi olmayacak geriye kalan hayatımın. bu geride bıraktığım üç ay kadar kötüsünü bir daha yaşamayacağım, ve yaşadığım bu üç ayı da ömrüm oldukça unutmayacağım.
"dibe vurmadan çıkılmaz" sözünü klişe bulurum. zaten kastım o değil, ki herhangi bir yere çıkıp çıkmamak da açıkçası sikimde değil. sadece dibe vurduğunu bilmekten bahsediyorum. dibi, en dibi görmüş olmaktan bahsediyorum. ötesinin olmamasından... sondan bahsediyorum.
30 yaşındayım. son damlamı akıttım. bundan ibaret...
hadi eyvallah. -
24. erdoğan ziyaretini iptal ederse büyük kayıp olmaz
dunya liderine soylenmistir.
-
25. almanca bilen suser'lar
(bkz: rammstein)
-
26. cep telefonuna sevgili ismini kaydetme biçimleri
funda tinder.
öyle kalmıştı bir süre, sonradan değiştirmiştim, sert uyarı üzerine. -
27. 14 mayıs 2017 otizmli çocuklar festivali
istanbul güneş leo kulübü'nün 14 mayıs 2017 pazar günü bağdat caddesi istek semiha şakir okullarında 2.sini düzenleyeceği festivaldir.
bu festival otizmli çocuklar üzerine eğitim görmüş,şu anda ise otizmli çocuklar derneklerinde çalışan eğitmenler eşliğinde otizmli çocukların eğlenebilmesi ve ailelerinin gönül rahatlığı ile dinlenip çocuklarının mutluluklarını izleyebilmeleri için yapılmaktadır.
ınstagramda @otizmfestivali sayfasında paylaştigimiz videoda sayın rutkay aziz'in seslendirmesini yaptığı festival tanıtım videolarini izlemenizi çok isterim.
video
bu pazar bir engeliniz yoksa sizi aramizda görmek çok isteriz. festivalimize katılma şansınız olmasa da sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız ve yine sizi seven kitlelerinize ulaşırsanız, farkındalık yaratma hedefimizde bize çok yardım etmiş olursunuz.
sizi aramızda,videomuzu ise sosyal medya hesaplarınızda görmek dileğiyle.
şunu belirtmek isterim ki festivalimiz tamamen ücretsizdir. tüm harcamalar gönüllü sponsorlarımız ve kulübümüz tarafından karşılamaktadır.sizden istediğimiz yardım kesinlikte para değil, sadece sizin varlığınızdır. aynı zamanda daha büyük ses getirmek, farkındalık yaratmak ve olabildiğince katılım sağlamak açısından ünlülerle iletişime geçmemize ve videomuzu onların sayfalarında paylaşmalarını rica etmemizde bize yardımcı olabilirseniz çok mutlu oluruz.
ülkemizin içinde bulunduğu şu zor zamanlarda bu küçük otizmli kardeşlerimizi güldürüp, eğlendirebilirsek ne mutlu bize.
yer: istek semiha şakir okulları (göztepe)
zaman: 14 mayıs 2017 pazar, 12.00-17.00 arası
her turlu bilgi ve destek icin: istanbulgunesleo@gmail.com
not: sevgili yazar arkadaşlar hiçbir şekilde destekleme imkanınız yoksa bile en kötü başlığı uplarsanız en azından daha çok kişinin görebilmesini sağlarsınız. şimdiden teşekkürler. -
28. mezuniyetine gitmeyen öğrenci
bu kişi düğünlerden de nefret ediyordur.
(bkz: ben) -
29. 2017 eurovision şarkı yarışması
fena gitmeyen şarkıyı raple bozmasaymış iyiymiş macaristan yine de şimdiye dek çıkanlar arasında en iyisiydi bence, finale çıkar sanırım.
-
30. lotr'a harry potter'dan daha iyi diyen insan
(bkz: ergen beyanı)
voldemort sauron'un stajyeri bile olamaz. -
31. #pınarürünleriboykot
babam akciğer kanseri ve son günlerini yaşıyor. artık bilinci sıklıkla kapalı, nadiren yerine geliyor. demin bir ara uyandı ve süt istedi. annem hastanenin kantinindeki tek sütü almış gayriihtiyari. babama içirecektik, babam kafasını çevirdi yavaşça, baktı pınar süt. onu içmem dedi ve içmedi.
şu durumdaki insan bile seni istemiyorsa, senin işin artık çok zor pınar. ömrüm boyunca kapımdan giremeyeceksin. -
32. minik eymen'e yardım ediyoruz kampanyası
son rakam 25.275 tl yuhh diyorum herkesin parası bitti de, olanı da mı yok? biz, üç beş atanlardan olmayalım az para diyip geri duran varsa halt etmiş! yapabildigimi yaptım şahsen.
az çok demeyin, hiç yoktan iyidir. (işsizi,öğrencisine laf yok)
iki kampanya denk geldi biliyorum da milyon insan var şurada dolduramıyoruz.
umutsuzluk yok, ama ayıp bize o ayrı
imla- -
33. anderson talisca
pfdk tarafından 1 maç ile cezalandırılmıştır.
adam dövene 2 maç verirsen el hareketi yapana 1 maç anca verirsin.
aynı ülkede dil çıkarmanın cezası yanılmıyorsam 3 maçtı 2'e düşürülmüştü -
34. dövme yaptırılası sözler
"yok kardeşim, bozuk para yok"
-
35. ateistlerin sevilmeme nedenleri
şu "sadece müslümanlara saldırmalarıdır. hristiyanım desem sorun yok, museviyim desem sorun yok" böyle boş boş konuşan adamlara bayılıyorum ya.
amına koyim ülkede zaten dinler %30, %30, %30 dağılmış durumda zaten.
bir hıristiyanla konuşunca adam "cizıs" diyince tabi kardeş gel beraber vaftiz olalım diyoruz, hemen.
ülkede elini sallasan musevi'ye değiyor zaten her yer musevi ya amk.
ama ateistler ülkenin %00000000000,1'ini temsil eden müslümanlarla uğraşıyor, evet.
malsınız amk valla billa malsınız.
yani 15 saniye düşünsen kendi dediğine cevap bulursun ama işte düşünmüyorsunuz ki ah amk ah, 15 saniye biraz glikoz yaktırsan çözücen de işte... -
36. türkiye'de kuruyemişin çok pahalı olması
bir kuruyemiş cennetinde; fındığın, antepfıstığının, incirin dünya üzerinde en çok üretildiğinin iddia edildiği ülkede, halkın bu ürünleri yiyememesine sebep olan pahalılık.
antep fıstığının kilosu 65-70 lira.
fındığın kilosu 70-75 lira.
bademin kilosu 60-70 lira.
leblebinin kilosu bile 25 lira be!
kuruyemiş bu, adı üstünde. 35 liraya yarım kilo antep fıstığı alırsın, 4 kişilik bir aile bir gecede yiyebilir bunu televizyon seyrederken.
35 lira, asgari ücretle geçinen bir aile için beş akşam yemeği demek.
zenginlik kriteri muzdur diyoruz ya 90'lar çocukları olarak hep... yok abi, zenginlik kriteri kuruyemiştir bu ülkede.
evinde her daim, istediğin zaman yiyebileceğin iki kase kuruyemişin varsa, zenginsin.
üret, üret, dışarı sat.
çiftçiden beş kuruşa al, piyasaya elli liraya sür...
politikanıza sıçam.
edit: fiyatlar yuksek diyenler olmus. bizim asagida uc ayri kuruyemisci var ve fiyatlar asagi yukari bunlar... ayrica tugba kuruyemis'in (ki turkiye'nin en buyuk perakendecilerinden biridir) internet sitesine girerseniz, verileri dogrularsiniz. -
37. ingilizcedeki en güzel cümle
annie are you ok?
okunusu; eniwuccuwookke: eniwuccuwookke , -
38. artık hiç direksiyonlu deli olmaması
istanbulda trafiğe çıkmayan suser iddiası.
-
39. bir otelin kalitesiz olduğunu gösteren detaylar
resepsiyonda yarı uyuklayan , günlük kıyafet giymiş tek başına bekleyen adam.
hiç bir zaman yanıltmadı beni. -
40. türk kızının göt kalkıklığının sebebi
hayatı boyunca hayatına girip her saniye onun götünü kaldıran ezik ve küçük pipili ibnelerdir.
-
41. vatanım sensin
-
42. ihracat ile ithalat'ı karıştırmak
dikey limit filmini izleyenlerin yapmayacağı şey.
not: ithalat'ın içinde 'al' var. yani dışardan alıyorsun. -
43. arda turan
gelirse 1 sene içinde götü göbeği salacak, çalışmasına ve faydalı olmasına gerek olmadığı için sıçıp sıvayacak, sevmediği adama pas atmayıp her hatasında afra tafra yapacak, haftada iki tv programına çıkıp bayrampaşa edebiyatı yapacak, kötü gidişte her gördüğü kameraya çok acayip galatasaraylı olduğunu ve taraftarın ayıp ettiğini söyleyecektir. selçuk, sabri, yasin, semih gibi şeylerin olduğu mevcut takıma yakışır tabi. düşmeme mücadelesi veririz lan.
gençliğini de biliyoruz bu adamın. 30 yaşında barca görmüş bir arda'nın egosu türkiye'de top falan oynamaz. kulübün futbolcusu değil sahibi olarak görür kendini. inşallah aziz emre gibi bunu da fenere alır. ibresi türkiye muhtemelen. -
44. ulaş bayraktaroğlu
devrim adına; amerikalıların desteklediği ve donattığı suriyeli kürtlerle beraber, muhtemelen amerikalıların verdiği silahlarla çatışırken ölmüş sosyalist.!
nerden baksan tutarsızlık..
nerden baksan ahmakça.. -
45. arda turan'ın kısmetse olur yarışmacısına yürümesi
bu adamın takım arkadaşı pique, shakira ile beraber. bu ise dünyanın en göz önündeki kulübünde oynamasına rağmen kısmetse olur yarışmacısına yürüyor. tamam yakışıklı olmayabilirsin ama bu nasıl bir vizyonsuzluk aq? git victoria's secret kızlarına yürü reddedilsen de ortamlarda bir şeyler sallar, bayrampaşa çocuğu olduğunu cümle aleme 467326. kez duyurup hayatına devam edersin.
-
46. 11 mayıs 2017 türkiye'nin ab fasıl açma talebi
-
47. yeni kimliklerde kayıtlı olduğu kısmının olmaması
aslında güzel birşey.
kimliğinizi verdiğiniz görevli sizi memleketinizden dolayı kayırmayacak veya işinizi zorlaştırmayacak.
keşke isim de yazmasa da kimlik kontrolünden sonra facebook'tan ekleme olayları olmasa. -
48. bir kedinin kalitesiz olduğunu gösteren detaylar
ev halkı yankılanan sesini daha iyi duysun diye tuvalete girip miyavlaması.
-
49. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı
pezevenklerin elinden almaya geldim.
http://connected2.me/evvelizasyon -
50. 11 mayıs 2017 lyon afc ajax maçı
spiker oyuncuların yaşını söyledikçe insanı sinirlendiren maç. yok şu 17 yaşında, yok bu 18 yaşında, yok koşuyu yapan 20 yaşında, yok takımın en yaşlısı 25 yaşında...
milyon dolarlar, eurolar harcadığımız eşeklerde ajax takımının oyuncuları kadar pozisyon bilgisi anca var. bir de ajax'ın oyuncuları alt yapıdan çıkma.
gel de delirme...
şu ajax'ı gördükçe serpil hamdi tüzün de akıllara gelmiyor değil.